Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2011 14 yıl Yazar Yani DP de beğenecek ne var, kim var, hangi söylem var? Ben DP ye oy vermek için en küçük neden göremiyorum... İttifakı seçmen yapsın. Baksın, en doğruyu en kararlı kim söylüyor belli... Hiç sağa sola dağılmasın. Bu bilinç yok diyorsanız, koptuğunda bakalım neresi incelmiş görürüz, kendi düşen ağlamaz... [/font] Siz göremeyebilirsiniz ben belki görüyorum, ha siz HEPAR demişsiniz ha ben BTP demişim, değişen ney, senin oylar da AKP ye, benim oylar da. Siz seçmen ittifak yapsın diye beklerseniz onlar zaten yaptı AKP bir ittifak değil mi? Ben ülkeyi düşünüyorum, ulusalcıyım diyenler ne hikmetse ayrı telden çalıyor. CHP Osman Pamukoğlu na niye teklif götürmez, DSP ne iş yapar, Güç birliği denen oluşuma niye şans tanınmadı vs.? Evet seçimden sonra kimse ağlamasın...
Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2011 14 yıl geçmiş iletilerime bakılırsa Herkesekondurup Silivriye gönderdikleri kişilerin hepsinin aday gösterilmesi gerektiğini savunan benim. Taviz dememin nedeni bu davada hukuksuzluk olduğu savunulduğu ve Cihaner e yapılan haksızlıklar dile getirildiği halde aday yapılmaması. Netekim hatalarını fark ettiler ve aday yaptılar, benim anlamadığım İzmirden aday olsa CHP ye oy kaybettireceğinin düşünülmesi, sebep ne, madem oy kaygısı vardı o halde hiç birini aday göstermeseydiler. CHP yargılama makamı değildir, bir siyasi partidir. Dolayısıyla amacı oy almaktır. Oylarını arttırmanın yolu kitle partisi olmaktan geçer, onun için oy potansiyeli olan ve hukuken suçluluğu ispat edilene kadar masum kabul edilen insanları aday göstermesi normaldir. Eğer, bu adaylar seçilip de ileride mahkumiyet alırlarsa ve CHP yönetimi onları istifaya zorlamaz ise, asıl o zaman sorun olur. Ancak, '' iktidara geldiğimizde dokunulmazlıkları kaldıracağız '' diyen bir partinin iktidarı durumunda zaten bu da sorun teşkil etmez. Haberal'ı aldı da neden Cihaner'i almadı derseniz, size, oy potansiyelinin düşüklüğü, artı, Cihanerin özel durumu dolayısıyla partiye zarar verme ihtimali üzerinden yanıt verebilirim. Şöyle ki, düşünün CHP, laikliği şiddetle savunmasının nedeni çarpıtılarak, son 8 senedir üzerine yapıştırılmaya çalışılan '' din karşıtı '' algısını artık söküp atmak için her fırsatı kullanmaya çalışırken, tutup da tarikatlerle uğraşan Cihaner'i aday yapması akla, mantığa sığar mı ? Fakat, gün normal bir gün değildir. Öyle '' dönülmez akşamın ufkundayız, nasıl geçersen geç '' denilebilecek bir vaziyet yoktur. Ve bu süreçten çıkışın tek yolu ise, tuhaftır ki bu yeni zihniyeti tersine kullanarak ideal olanı gerçekleştirmektir. Çünkü, İdeal olanı savunarak gelinen nokta bellidir. CHP'nin '' kör parmağım gözüme '' tarzı siyaset üretmesini ben de eleştirmiyor değilim, hatta oldukça beceriksiz buluyorum fakat bir yandan yoksulluğa çare olacak ekonomik çözümler vadedip, diğer yandan belli algıları kırma yönünde çaba sarfetmeyi olumlu buluyorum. Çünkü, dünyanın her yerinde halk ekonomik kaygılarla oy verir, yeter ki kimliğine dokunulmasın. Saygılar sunarım.
Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2011 14 yıl ulusalcıyım diyenler ne hikmetse ayrı telden çalıyor. CHP Osman Pamukoğlu na niye teklif götürmez, DSP ne iş yapar, Güç birliği denen oluşuma niye şans tanınmadı vs.? Evet seçimden sonra kimse ağlamasın... Güzel ve cevaplanması zor sorular ! Saygılar sunarım.
Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2011 14 yıl Koşan her at yorulur. Mevcut atı ise oldukça yoran konular var. Habur'un bir rezalete dönüşmesi ve açılımın çamura saplanması, Ergenekon davası hakeza, işin daha yayınlanmamış kitapları yasaklamaya kadar varması ve savcının görevden çekilmek zorunda kalınması, sadece şifre skandalı bile atı çatlatabilir. Halk bu kadar da sağır sultandan, üç maymundan beter olduysa ört ki öle, zaten atom bombası patlatsan uyanmayacak demektir. Benim HEPAR'a oy vermekte tereddüte düştüğüm gibi bir izlenime nerden varıldı onu da hiç anlayamadım. Hayatımda ne yapacağımdan hiç bu kadar emin olduğumu hatırlamıyorum. Anadolu kartalına mühürü basma konusunda en küçük bir tereddüt duymuyorum. Neye "ne oldu?" diye sorulduğunu hiç anlamadım.
Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2011 14 yıl Yazar Koşan her at yorulur. Mevcut atı ise oldukça yoran konular var. Habur'un bir rezalete dönüşmesi ve açılımın çamura saplanması, Ergenekon davası hakeza, işin daha yayınlanmamış kitapları yasaklamaya kadar varması ve savcının görevden çekilmek zorunda kalınması, sadece şifre skandalı bile atı çatlatabilir. Hatırlarsınız, Baykal a komplo yapıldığında aynı konuyu gündeme getirmiştik. Son günlerde AB/D li yetkililerden gelen açıklamalar maalesef bu yönde bir gelişme var gibi gösteriyor umarım yanılıyoruzdur.
Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2011 14 yıl maalesef bu yönde bir gelişme var gibi Pek tereddüt kalmadı be... Gelişmeler net artık. "Tikir tikir" hâla evet ama, yolda da yol durumuna göre planda revizyonlar yapılır, hedef değişmese bile. Coğrafyada oynamalar yapacak değişikliklere adım adım götürüldüğümüz günler yaşıyoruz. Bunu herkes bilsin kesin de, neyle savaşacağımızı bilelim, şok olmayalım. Ben kararlıyım, bu vatanı savunurken canımı vermek istiyorum. Ömrüm yeter, olayı yakalarsam kimse beni bundan alıkoyamayacak. İsterse yarın "aptallar, niye boşuna direnip ölmüşler ki?" denecek olsun. Varsın desinler... Dendiğini görmekten iyidir...
Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2011 14 yıl Koşan her at yorulur. Mevcut atı ise oldukça yoran konular var. Habur'un bir rezalete dönüşmesi ve açılımın çamura saplanması, Ergenekon davası hakeza, işin daha yayınlanmamış kitapları yasaklamaya kadar varması ve savcının görevden çekilmek zorunda kalınması, sadece şifre skandalı bile atı çatlatabilir. Efendim, savınız yine temelsiz ve mantıksız olmuş. Diyelim ki dediğiniz doğru ve CHP, medyanın büyük bir kısmında sabah akşam yapılan aleyhindeki kampanyaya rağmen nasıl olacaksa iktidara getirildi( ! ) Şimdi; bir muhalif sindirme operasyonu, bir sivil darbe aracı olduğunda hem fikir olduğumuz '' Ergenekon Davası ''nı, CHP, eğer seçilirlerse sanık konumundaki Haberal ve Cihaner'le mi devam ettirecek ? Bu kadar komik iddialar Vakit gazetesinde bile yok. Ya n'olur biraz düşünerek yazın artık. Nedir bu CHP karşıtlığı gerçekten anlamıyorum. Bu kadar mantık dışı ve septik olmak neyle izah edilebilir, skolastik, dogmatik düşünmekle mi ? Sebep, açılım düşüncesi midir, nedir ? Türkiye için, AKP'ninkinin tersine, bölünmeye yol açmayacak şekilde adam gibi demokratik bir açılım yapılması gerektiğini gerçekten gerekli görmüyor musunuz ? Bu nasıl bir statükoculuk böyle ? Atatürkçülük bu mudur ? Ulusalcılık bu mudur ? Saygılar sunarım.
Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2011 14 yıl Hatırlarsınız, Baykal a komplo yapıldığında aynı konuyu gündeme getirmiştik. Son günlerde AB/D li yetkililerden gelen açıklamalar maalesef bu yönde bir gelişme var gibi gösteriyor umarım yanılıyoruzdur. İsrail'li yetkililerden gelen açıklamalara da inanıyor muydunuz sayın y.yılmaz ? Hem emperyalizmin danışıklı dövüş oyunlarını da biliyorsunuz ama... İsrail'e , ABD'ye, AB'ye göstermelik post koymalarının amacı nedir dersiniz ? Hani, Anayasa'yı dönüşü olmayacak biçimde kökten değiştirmek için gerekli olan, bu seçim sonrası AKP'nin büyük sandalye sayısına ulaşıp çoğunluğu oluşturacağı iki partili meclis hedefi var ya. İşte, bunun mümkün olabileceğini Referandum'da iki göz yaşı, bir hıçkırıkla MHP tabanına oynayıp, oy devşirebildiklerini görerek anlayan AKP/ABD/AB/İSRAİL bu işe iyi aslıyor, bu çok açık. Bir yandan Pamukoğlu'na dokunmayıp HEPAR'la, öte yandan N.Kemal Zeybek'le DP'yle, diğer yandan daimi destekçisi BBP ile MHP tabanını zorluyor da zorluyor, oynuyor da oynuyor. Kah gidip Tataristan'da Tatarca konuşmaya çalışıyor, kah Fransa'da AB'yi azarlıyor, posta koyuyor, kah da MHP yönetiminin dine uzak olduğu yalanını üretip yayıyor. Elbette, ABD de boş durmuyor tabii. AKP üzerindeki '' ABD maşası '' yaftasını kaldırabilmek için bu tür açıklamalar yapıyor. Yani, adamlar iyi çalışıyor, başarılı da oluyor, tabii amiyane tabirle '' yersen '' !. Saygılar sunarım.
Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2011 14 yıl Hiç bir şey anlayamadım. Vakit gazetesinde bile olmayan komik iddia da ne? Düşünmeden yazılan ne? Ergenekon'un da Habur gibi batağa saplandığını, çıkmaza girdiğini sağır ve embesil tüm sultanlar duydu, biliyor. Arka arkaya dizilen suçlamaların dayanağı ne? Hiç birinden bir şey anlamadım. Neyle suçlandığımı anlasam yanıt veririm de, anlayamadım, kusura kalınmaya... Pamukoğlu ile ilgili taktik, yok sayarak gündeme getirmemek, adının duyulmamasını sağlamak. Olumsuz da olsa adının her geçmesinin taraftarını artıracağını çok iyi biliyorlar. Her konuşmasında taraftar kazanıyor. Hiç çıkarmadılar denmesin, alttan alta gelişmesin, kızdırır, sinirlendirir, gözden düşürürüz belki diye kışkırtıcı programlara bir süre çıkardılar. Doğu Ergil Pamukoğlu konuşurken hiç bir yanıt vermekte tümüyle aciz kalınca, sümkürürken mikrofonunu açtılar ve bu çirkin manzarayı ekrana getirdiler. Pamukoğlu'yu kızdırabilmek için ellerinden geleni yaptılar ama olmadı. Pamukoğlu işine baktı, hiç provakasyona kapılmadı. Sonra unutturma, yok sayma stratejisine geçtiler.
Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2011 14 yıl Ben de anlaşılmadığımı söyleyeyim o zaman. Acaba ben, Ergenekon'un da Habur gibi batağa saplandığı, çıkmaza girdiği iddialarına mı, '' Vakit gazetesinde bile olmayan komik iddialar '' demişim, yoksa, Ergenekon davasının sivil darbe işlevinin CHP tarafından devralınacağı iddiasına mı ? ABD tarafından CHP'nin iktidara getirilip, Haberal'lı, Cihaner'li CHP'nin, kendi milletvekillerini mahkum etmek için Ergenekon Davasının seyrini ve amacını aynen devam ettireceği iddiasına mı ? Pamukoğlu'na gelince, HEPAR gençlik kolları panel basıyorlar ve polis tarafından en azından şifre protestosu yapan liseli gençlere yapılan muameleyi bile görmüyorlar. Çünkü; hem MHP tabanının hoşuna giden çok güzel hareketler bunlar, hem de ulusalcılık karşıtlarını çok güzel besleyen... HEPAR'dan daha faydalı bir parti var mıdır acaba AKP için ? Cumhuriyet mitingleri işlevini tamamladı, bitti, şimdi HEPAR geldi. Saygılar sunarım.
Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2011 14 yıl Yazar İttifakları egoları yüzünden beceremediler Can Ataklı - [email protected] Sevgili okurlar; artık seçim yarışında son turlara girdik. Partiler adaylarını açıkladı. Her ne kadar adayların tamamına yakınını liderler seçtiyse de, son sözü biz seçmenler söyleyeceğiz. Hiç olmazsa kimin iktidarda olacağına karar vereceğiz. Sonra yine “siyasi partiler kanunu değişsin, milletvekilleri ön seçimle belirlensin, baraj düşsün” tartışmaları yaparak bir dört yıl daha geçireceğiz. Sonuç alıp alamayacağımız ise belli bile değil. Beceremediler yine Başbakan Avrupa ülkelerine “ayar verirken” yüzde 10 barajının demokratik olduğunu söyledi söylemesine ama, en az yüzde 15’lik bir seçmen kitlesinin yok sayılacağı gerçeğini değiştirmiyor bu. Tabii bunda bir türlü ittifak yapamayan küçük partilerin de sorumluluğu var. Küçük partilerin barajı geçemeyeceklerini bildikleri halde sadece bir ortak listede bile bir araya gelememeleri her halde akıl tutulmasından başka bir şey değil. Çabalar boşa gitti Okurlar hatırlayacaklardır, aday listeleri hazırlanmadan çok önce, demokratik bir parlamenter yapının oluşabilmesi için baraj altında kalan partilerin ittifak yapmaları gerektiğini defalarca yazdım. Burada önemli olan bütün görüşlerini bırakıp bir başka partiyle ittifak yapmak değildi, ama her parti gücünü ortaya koyabilirse bütün siyasi görüşlerin parlamentoda temsil edilmesi şansını yakalayabilecektik. Bu olmadı, olamadı. Partilerin egoları Bu seçime sadece iki parti, DP ile BTP ortak listeyle giriyor. Onların şansı ne olabilir şimdilik kestiremiyorum, ama hiç olmazsa iki ortak daha bulabilselerdi barajı aşabilecekleri olasılığı çok yüksek olacaktı. Peki partilerin, kendileri için de çok yararlı olan ittifaklara yanaşmamalarının nedeni ne? Önceliği partililerin yüksek egoları alır. Nedense her parti çatının kendisi olması gerektiğini söylüyor ve başka türlüsünü taviz olarak niteliyor. Erbakan’ın mirası Örneğin ittifaklar konusunda en hevesli partilerden biri Saadet Partisi’ydi. Tüm partilerle görüştüler, sonunda DP’de bir ittifak aşamasına gelindi. Ama Saadet Partililer “olmaz, rahmetli Erbakan Hocamız’ın vasiyeti var” dediler. Nerede bu vasiyet, gören yok, ama herhalde Erbakan “kimseyle ittifak yapmayın, parti erisin gitsin” dememiştir. Makul olanı rahmetli de takdir ederdi herhalde. Bakalım Saadet Partisi seçimde ne yapacak? Kasıtlı olabilir mi? Ankara kulislerinde ittifaklarla ilgili bir tur atınca çok ilginç bilgiler alıyorsunuz. Örneğin Saadet ve Has Parti’yi AKP’nin acentası olarak niteleyenler var. Diyorlar ki “Bu partilerin seçim kazanma dertleri yok, zaten en yakınları iktidarda, bir telefonla işlerini hallederler, bu durumda hem parti ellerinde kalıyor hem de iktidar ortağı gibi davranabiliyorlar.” Durum buysa zaten, “ittifak olmaması daha iyi bile olmuş” diye düşünebilirsiniz. Bağımsız adaylar Yüzde 10 gibi “antidemokratik” bir engelleme, “bağımsız aday” konusunda yeni bir konsept yaratmıştı geçen seçimlerde biliyorsunuz. O zamanki DEP şimdiki BDP barajı aşabilmek için çok güçlü oldukları yerlerde “bağımsız adayları” öne sürdüler ve başarılı oldular. Aynı sistemin bu seçimde BDP’ye daha da büyük bir güç sağlayacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok. BDP eskisinden daha fazla milletvekili çıkaracaktır. Güneydoğu’yu terk etmek Aday listeleri açıklandığında AKP’nin “Güneydoğu’yu terk ettiği” iddiaları da birbirini kovaladı. Baktığınızda bu görüşün yanlış olmadığı görülüyor. AKP Kürt politikası konusunda partisinin milliyetçi kanadının rahatsızlığını dikkate almış görünüyor. Sanki “gizli bir anlaşma” ile BDP’ye “Biz seçime asılmayacağız, siz de terör yaratmayın, seçime girmediğiniz yerlerde de bizi destekleyin” mesajı göndermiş gibi görünüyor. Partilerin küskünleri Listelerle birlikte dışarıda kalmış isimlerin küskünlük içinde öfke patlamalarına da tanık oluyoruz. Ancak bunlar geçicidir, herhalde bu haftadan itibaren küskünlerin öfkelerini dışa vurmalarını pek görmeyeceğiz, işin doğası budur. Tabii en çok ses CHP’den çıktı. AKP medyası da bunları alabildiğine büyüttü. Benzer sıkıntılar AKP’de de var ama hem iktidarda olmak hem parti disiplini bunların açığa çıkmasını şimdilik engelliyor. Cumhuriyet dayanışması Bu arada hiçbir parti çatısı altına girmeyen ancak “Cumhuriyet Güçbirliği” adı altnda bağımsız olarak ortaya çıkan isimler de var. Çoğu Ergenekonla bağlantılı olarak anılan bu isimler çeşitli yerlerden bağımsız aday olarak parlamento yolunu zorluyor. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek İzmir’den aday. Biri orgeneral, ikisi korgeneral olmak üzere 6 asker kişi de bağımsız olarak adaylıklarını koydular. Şansları ne olur tahmin etmek zor. Asker bağımsızlar Asker kökenli bağımsız adayların başında emekli Orgeneral Çetin Doğan var. Balyoz davasının bir numaralı sanığı Doğan İstanbul’dan bağımsız aday. Emekli korgeneraller Eroğan Karakuş ve Yaşar Müjdeci ile emekli albaylar Hasan Atilla Uğur ile Vecdet Ertek ve emekli yarbay Recai Alkan da Cumhuriyet Güçbirliği adına bağımsız adaylar. Uğur Mumcu’nun ağabeyi Ceyhan Mumcu da güçbirliğinin bağımsız adayları arasında. Gazeteci bağımsızlar Cumhuriyet Güçbirliği hareketi içinde bazı gazeteciler de var. Halil Nebiler, Deniz yıldırım, Abdullah Sabri Kocaman ve Zafer Şen gazeteci kökenli bağımsız adaylar arasında. Bu grupla ilgisi olmayan Hulki Cevizoğlu da CHP’nin kendisini aday göstermemesi üzerine adaylığını bağımsız olarak koyarak seçim yarışına giriyor. Bu adayların en çok CHP’den oy alacağını tahmin edenler “neden ortak bir liste yapılamadı?” diye soruyor. Tuncay Özkan faktörü Bağımsız adaylar arasında güçbirliği dışında kalan bir de Tuncay Özkan var. Ergenekon sanığı olmadan önce kurduğu Yeni Parti ile siyasete iddialı giriş yapan Özkan; şartların olumsuzluğu nedeniyle CHP’den aday olmak için başvurdu. Ancak CHP yönetimi Balbay’ı tercih ederken Özkan’ı devre dışı bıraktı. Tuncay Özkan “bunu anlamadığını” belirterek CHP’nin en güçlü olduğu İstanbul 1. Bölgeden bağımsız adaylığını koydu. Özkan çok iddialı. Basına açıklama Adaylığını basına gönderdiği bir mektupla açıklayan Tuncay Özkan “hak, eşitlik ve özgürlük mücadelesini Atatürk’ün partisi çatısı altında sürdürmeyi amaçladığını” belirterek bu çatı altına alınmadığını söylüyor ve “Bu noktada parti yönetiminden bazı kişilerin ufuksuz, vicdansız ve vefasızca yaptıkları uygulamayı halkımıza şikâyet ediyorum” diyor. Özkan “halkı Meclis’te kendisinden iyi kimsenin koruyamayacağını” da belirtiyor. . . .
Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2011 14 yıl Yazar Şifre neydi acaba ? Saygılar sunarım. Şifreyi yazıyorum, dikkat unutulmasın! ULUSAL BİRLİK.
Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2011 14 yıl Yazar Efendim, iletimin alıntıladığınız bölümüne cevap verince ben öyle anladım, yanlış mı anlamışım ? Kesinlikle bir yanlış anlama var, benim en başından beri bu insanların MHP ve CHP den aday gösterilmelerini desteklediğimi tüm forumdaşlar bilir. Benim itirazım aday yapılmayanlara çünkü bunlar bana göre bir sembol, hem bu davaya itiraz edeceksiniz hem de insanları ortada bırakacaksınız, hiç etik değil. Mesela Tuncay Özkan, Çetin Doğan, Doğu Perinçek... Sağdan oy alacağım diye sol oyları böldürmenin mantığı ne? Netekim İzmir ve İstanbul da sonuçları göreceğiz, ben CHP nin buralarda bayağı bir oy kaybedeceğini düşünüyorum. Eeee! Ne demişler, kendi düşen ağlamaz.
Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2011 14 yıl Yazar Acaba ben, Ergenekon'un da Habur gibi batağa saplandığı, çıkmaza girdiği iddialarına mı, '' Vakit gazetesinde bile olmayan komik iddialar '' demişim, yoksa, Ergenekon davasının sivil darbe işlevinin CHP tarafından devralınacağı iddiasına mı ? ABD tarafından CHP'nin iktidara getirilip, Haberal'lı, Cihaner'li CHP'nin, kendi milletvekillerini mahkum etmek için Ergenekon Davasının seyrini ve amacını aynen devam ettireceği iddiasına mı ? Siz de ben de çok iyi biliyoruz ki, iktidara gelmenin yolu, en temelde ABD tarafından dolaylı yoldan kiralanmış kalemşörlerin ve laf ebelerinin yoğun desteğini görmek, onun dışında ağzıyla kuş da tutsa bir kulp takılır. Bu iddia da komik mi? Herkesekondular ve amaç gerçekleşti, artık bu davaya ihtiyaç yok, ordu ve yargı tamamen iktidarın elinde, bundan sonra gelecek iktidara tamamen dikensiz gül bahçesi bırakılıyor. Medya desteğine gelince, Baykal çıkacak ekran bulamıyordu maşaallah Kılıçdaroğlu Doğan Grubunun tam desteğiyle canlı yayınlarda, sizce bu değişiklikler çok mu normal? Hem su söylemde de ne kadar haklı olunduğunun bir irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum," CHP ve MHP ye verilmeyen her oy AKP nin ekmeğine yağ sürer". Ben MHP den o kadar emin değilim MHP, AKP ile koalisyon bile yapabilir, yaptıkları yapacaklarının teminatı olduğuna göre böyle düşünmek de gayet normal.
Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2011 14 yıl Bu iddia da komik mi? Efendim, Can Ataklı hangi medyadan ? Baykal-Kılıçdaroğlu TV yüzdesini nereden buldunuz, kaynağınız nedir ? Elbette, tarafsızlık oyunu gereği, ana muhalefet partisinin başkanı da yer alacak medyada. Bunda bir sorun yok. Ama önemli olan, Tv'lere çıkarılması değil, nasıl çıkarıldığıdır. Erdoğan konuşurken, sorularla üstüne gidilmeyip, Kılıçdaroğlu'nun ise üstüne gidilip köşeye sıkıştırılmaya, açmaza düşürülmeye çalışılması. Ölçü budur. Evet, çünkü; iktidara gelmenin yolu, en temelde ABD tarafından dolaylı yoldan kiralanmış kalemşörlerin ve laf ebelerinin yoğun desteğini görmek, onun dışında ağzıyla kuş da tutsa bir kulp takılır. Sözümün arkasındayım. CHP'nin iktidara gelebileceğine inanıyorsanız, o başka... Bir zamanların Uzan yalakası Can Ataklı'ya mı inanacağız CHP için ? Veya -hadi bir sıfat eklemeyeyim- Banu Avar'a mı ? Bu işlerde, yani; siyasette psikoloji de vardır sayın y.yılmaz, algıların yönetilmesi ile yürütülür siyaset. Bir yana Can Ataklı, diğer yana Rasim Ozan Kütahyalı'yı al, hem reytingler tavan yapsın, hem de '' işte ulusalcılar böyle yaygaracı, böyle istemezükçü, böyle ırkçı vs.'' diye kendi siyasi çizgini veya çıkarının gerektirdiği şekilde birilerinin siyasi çizgisini haklı göster. Doğan medyasında olsun, yandaş medyada olsun, uygulanan formül bu yıllardır. Getir bağıran çağıran bir emekli generali, onların karşısına da kendinden emin, müstehzi bakışlarla oturup sakin sakin mantıklı gibi konuşan Mümtazer Türköne'yi, Doğu Ergil'i vesaireyi koy, ondan sonra da biz tarafsızız falan deyip, AKP'yi haklı çıkar. Her TV'nin hedef kitlesi de farklıdır, yani; durumu ona göre analiz etmek gerekir. Velhasıl, adamlar iyi çalışıyor, başarılı da oluyor, yine söyleyeyim; tabii amiyane tabirle '' yersen '' !. MHP'ye gelince, Bahçeli'nin, Baykal gibi beceriksizliğinin, vizyon eksikliğinin nelere yol açtığını gördük. Erdoğan'ı Siirt'ten seçtiren, itirazdan başka siyaset üretmeyen Baykal ise, Bahçeli de gereksiz yere koalisyon dağıtan, türban yasasında AKP'ye destek olan, meydanlarda iple şov yapıp kendisiyle çelişkiye düşen bir lider. Fakat, tüm bunlara rağmen, ikisi için de ulusal duruş açısından bir şüpheye yer olmadığını söyleyebileceğimiz gibi, Kılıçdaroğlu için de gayet rahatlıkla söyleyebiliriz. Ve bu seçimin son hakiki seçim olduğunu, MHP'ye ve CHP'ye verilemeyen her oyun AKP'ye yarayacağını siz de biliyorsunuz. Oynanan oyunu görelim artık efendim. Ali Tezel, Süleyman Çelebi, Süheyl Batum...bunlar oyuna getirilecek insanlar değillerdir, unutmayalım ! Saygılar sunarım.
Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2011 14 yıl Yazar Efendim, Can Ataklı hangi medyadan ? Baykal-Kılıçdaroğlu TV yüzdesini nereden buldunuz, kaynağınız nedir ? Bunun için bir kaynağa gereksinim olduğunu sanmıyorum, ata sözü yeter " Görünen köy veya başka bir deyişle gören göz kılavuz istemez". Ölçü budur. Evet, çünkü; iktidara gelmenin yolu, en temelde ABD tarafından dolaylı yoldan kiralanmış kalemşörlerin ve laf ebelerinin yoğun desteğini görmek İşte biz de bu çabaları gördüğümüz için tüm bu eleştirileri yapıyoruz, aniden bu değişiklikler nasıl oluyor? Can Ataklı için bu sıfatı niye kullanma gereği duyduğunuzu anlayamadım halbuki o hep Kılıçdaroğlu nu destekledi hatta mezar ziyaretini bile, bu nedenle de köşesini bayağı bir okumadım, yeni yeni okumaya başladım. Baykal gibi beceriksizliğinin, vizyon eksikliğinin nelere yol açtığını gördük. Erdoğan'ı Siirt'ten seçtiren, itirazdan başka siyaset üretmeyen Baykal Hani algıydı, basbayağı Baykal ı suçlamışsınız, demek hiç bir olumlu siyaseti yok. Eğer 1 Mart 2003 de CHP de şu anki yönetim olsaydı ABD tezkeresi TBMM den geçer miydi, geçmez miydi, bunu daha yeni geçen NATO tezkeresini düşünerek cevaplandırırsak pek olumlu olmaz sanırım. İşte o itirazdan başka siyaset üretmeyen Sayın Baykal bu tezkerenin geçmesine engel olarak ülkeyi işgalden kurtardı. Zaten bir Süheyl Hoca kaldı, onu takip ediyoruz.
Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2011 14 yıl Şimdi bir kere "Vakit'te bile yer almayan komik iddia" eleştirisi garez kokan bir suçlama. Böylesi iyi niyetten uzak, hasımlaştırıcı, bir amaca hizmet etmeyen, altı doldurulamayan, dayanaksız suçlamaları doğru bulmadığımı belirtmeliyim. Habur gibi, ergenekonun da batağa saplanması, atı yorduğu, terlettiği için zaten Haberal'ın, Cihaner'in kendi kendilerinin yargılanmalarına devam edilmesini teşvik etmelerine gerek kalmayacak. Bu işten bir dönüş, bir çıkış bulunması bu batağa, çıkmaza saplananların hayrınadır. Bu işi unutturup, "kusura kalmayın, oldu bir hata" deyip sıyrılabilmeleri, arayıp da bulamayacakları nimettir. Planlar aşama aşama yürütülür. O ayak geçti, ergenekon iddiası ile her olumsuzluğun bir iç düşman iblisine yıkılması, PKK nın bile yerine ergenekonun konması bir aşamaydı, belleklerde gerekli izi bırakıp geçti. Bu çürük argüman üzerinde ilelebet durmayacak, planın başka aşamalarına geçecekler. Şimdiki aşama, "yıllarca PKK ile savaşıyoruz sanıp gençlerimizi kurban verdik, artık askerlik yapmayacağız" kıvamını pompalamaktır. Terörün yarattığı bezginliğin meyvelerini toplama, askerliği katillik sanatı olarak gösterme dönemi açılacak. Parası olan olmayan herkes askerlik yapmayacak artık! Öldürme sanatını öğrenmeyecek! Bir de genel af çıkarılacak, verilen şehitler de hiçe sayılacak. Kılıçdaroğlu tüm bu sinyalleri verdi mi, vermedi mi? Hatta AKP yi bu ergenekon bataklığından kurtarsa kurtarsa ancak CHP kurtarır. Osman Pamukoğlu'ya karşı en iyi taktiğin ise yok sayma, eylemlerini, söylemlerini marjinal gösterme, kitleye malolmasını, olumsuz bile olsa reklamını önleme şeklinde yürütülüyor. Gaz almak için bir süre ekranlara mecburen, istemeye istemeye çıkardılar, onda da provoke etmeye, haşin, diktatör biriymiş gibi gösterilmesine yarayacak akıl almaz kışkırtmalara maruz bıraktılar. Osman Pamukoğlu soğukkanlılığını koruyup provakasyona gelmeyince, projelerini anlatınca ise yok sayma taktiğinde karar kıldılar. Panel basan gençlik kolları üyeleri keşke tutuklansa, hatta yargılansa, bu mükemmel bir reklam olurdu. Peki Atatürk'ün bir şahsiyet olmadığını, Kurtuluş savaşının olmadığını iddia eden bu panele niye hiç başka tepki olmadı? Atatürk'ün partisi buna niye suskun kaldı? Hatta Kılıçdaroğlu paneli değil, HEPAR gençlerini eleştirdi. Ya Atatürk'ün karalandığı ajandanın basımının ve dağıtımının durdurulmasını kim sağladı? CHP mi? Bu dağıtım durdurulmasa, işte o zaman HEPAR adı yüz kat fazla duyulurdu. Adı duyulmasın diye apar topar ajandanın basımını ve dağıtımını alelacele durdurdular. Hatta iadelerin parasını ödeyip ajandaları geri alacaklarını ilan ettiler. Cumhuriyet mitinglerinin suç olarak gösterilmesine ise şaşırmamak elde değil! Nasıl olur da demokratik haklarını kullanma gibi en meşru bir toplumsal hak, AKP ağzı ile suç olarak lanse edilebilir, aklım almadı! Görüşlerini demokratik biçimde, gösteri ve miting ile duyurmayı suç sayacak tek zihniyet var ülkede, o da AKP zihnyetidir.
Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2011 14 yıl Şimdi bir kere "Vakit'te bile yer almayan komik iddia" eleştirisi garez kokan bir suçlama. Böylesi iyi niyetten uzak, hasımlaştırıcı, bir amaca hizmet etmeyen, altı doldurulamayan, dayanaksız suçlamaları doğru bulmadığımı belirtmeliyim. Habur gibi, ergenekonun da batağa saplanması, atı yorduğu, terlettiği için zaten Haberal'ın, Cihaner'in kendi kendilerinin yargılanmalarına devam edilmesini teşvik etmelerine gerek kalmayacak. Bu işten bir dönüş, bir çıkış bulunması bu batağa, çıkmaza saplananların hayrınadır. Bu işi unutturup, "kusura kalmayın, oldu bir hata" deyip sıyrılabilmeleri, arayıp da bulamayacakları nimettir. Planlar aşama aşama yürütülür. O ayak geçti, ergenekon iddiası ile her olumsuzluğun bir iç düşman iblisine yıkılması, PKK nın bile yerine ergenekonun konması bir aşamaydı, belleklerde gerekli izi bırakıp geçti. Bu çürük argüman üzerinde ilelebet durmayacak, planın başka aşamalarına geçecekler. Şimdiki aşama, "yıllarca PKK ile savaşıyoruz sanıp gençlerimizi kurban verdik, artık askerlik yapmayacağız" kıvamını pompalamaktır. Terörün yarattığı bezginliğin meyvelerini toplama, askerliği katillik sanatı olarak gösterme dönemi açılacak. Parası olan olmayan herkes askerlik yapmayacak artık! Öldürme sanatını öğrenmeyecek! Bir de genel af çıkarılacak, verilen şehitler de hiçe sayılacak. Kılıçdaroğlu tüm bu sinyalleri verdi mi, vermedi mi? Kusura bakmayın gülüyorum, çünkü; Pamukoğlu sizin dediğinizi demiyor: Pamukoğlu’ndan Kılıçdaroğlu’na hırsızlık suçlaması BURSA - Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, CHP genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun askerliği 6 ve 9 aya indirilmesine yönelik açıklamalarına sert tepki gösterdi. Askerlik süresiyle ilgili çalışmanın partisinin doktrininde 2,5 senedir yazılı olduğu gerekçesiyle Kılıçdaroğlu’na ‘hırsızlık’ iddiasında bulunan Pamukoğlu, “Hırsızlık denilince ne anlaşılıyor, mal, mülk çalmak mı? Bu da aynı.” ifadesini kullandı. Bursa Kitap Fuarı’nda kitaplarını imzalayan Pamukoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun askerlik süresiyle ilgili açıklamalarının çalıntı olduğu imasında bulunan Pamukoğlu şunları kaydetti: “Askerliğin süresinin 6 ve 9 aya indirileceğini söylüyor. Nerede yazıyor bu? Partimizin kitabında yazıyor. HEPAR’ın doktirininde var. Askerlik 6 veya 9 aya indirilecek diye nerede yazıyor? Partinin doktrininde var 2,5 yıldır. Yalnız üstü var. Asker ordu sayısı 250 bin yazıyor. Nerden almış gördünüz mü? Partinin doktrininde var. Üstünü almamış, altını da almamış, ortadan almış. Hırsızlık denilince ne anlıyorsunuz; mal, mülk çalmak mı, bu da aynı. Bedelli konusuna gelince 6 çeşit askerlik olmaz, eşitsizlik, haksızlık var. Hükümetteki parti buna çalışıyordu sonra işlerin kötüye gideceğin anladı, vazgeçti. Uyanık davrandı. Şimdi sıra bunda. Askerlik sistemlerinden, parayla askerlik yapmaktan bile rant çalıyor. Bak, bu da burada var, gördün mü, nereden alınmış?” -http://www.haberler.gen.al/2011-03-13/pamukoglundan-kilicdarogluna-hirsizlik-suclamasi/- Yani, söylediklerinn doğruluğu bir yana, görüldüğü gibi Pamukoğlu da, sizin deyiminizle '' yıllarca PKK ile savaşıyoruz sanıp gençlerimizi kurban verdik, artık askerlik yapmayacağız '' kıvamını pompalıyor. Hatta AKP yi bu ergenekon bataklığından kurtarsa kurtarsa ancak CHP kurtarır. Osman Pamukoğlu'ya karşı en iyi taktiğin ise yok sayma, eylemlerini, söylemlerini marjinal gösterme, kitleye malolmasını, olumsuz bile olsa reklamını önleme şeklinde yürütülüyor. Gaz almak için bir süre ekranlara mecburen, istemeye istemeye çıkardılar, onda da provoke etmeye, haşin, diktatör biriymiş gibi gösterilmesine yarayacak akıl almaz kışkırtmalara maruz bıraktılar. Osman Pamukoğlu soğukkanlılığını koruyup provakasyona gelmeyince, projelerini anlatınca ise yok sayma taktiğinde karar kıldılar. Efendim, Pamukoğlu o programlarda tam da dediğiniz gibi bir izlenim bıraktı ve aylarca o kareler fragmanlarda gösterildi. Niye acaba ? Ve dikkatimi çeken şey, sizin dediğinizin tam aksine alıntı yaptığım site dahil, bir çok AKP'ye yakın olduğu anlaşılan internet sitesi Pamukoğlu'nun CHP eleştirilerine yer vermiş: BATUM’A ŞAŞKIN ÖRDEK BENZETMESİ Açıklamalarının ardından HEPAR Çorlu İlçe teşkilatındaki partililer ile sohbet eden Pamukoğlu daha sonra karayolu ile Edirne’ye geldi. Partililer tarafından otoban gişelerinde karşılanan Osman Pamukoğlu, CHP’li Süheyl Batum’un Türk Silahlı Kevetleri ile ilgili açıklamalarına ’şaşkın ördek’ benzetmesi yaptı. HEPAR Edirne İl Başkanlığı’nda konuşan Osman Pamukoğlu, "Trakya bölgesinde avcılık çoktur. Bataklıkları ve dolayısıyla ördekleri çok iyi bilir. Şaşkın ördek nereden dalar, bir atasözümüz var değil mi? Durum budur. Burada çok örnek avcısı var ördeklerin nereden dalacağını bilirler" dedi. -http://www.haber7.com/haber/20110211/HEPAR-Trakyadan-6-vekil-cikaracagiz.php/kullanim.php- Panel basan gençlik kolları üyeleri keşke tutuklansa, hatta yargılansa, bu mükemmel bir reklam olurdu. Tam tersine, darbeci, antidemokratik Ulusalcı imajını çok güzel parlatan bir eylem. Bu eylemin Ergenekon'dan içeri alınan Kemal Kerinçsiz'in, Veli Küçük'ün eylemlerinden ne farkı var ? Demokrasilerde, her fikir dile getirilebilir. Eğer, suç unsuru olduğu düşünülüyorsa, suç duyurusunda bulunulur. Fikire karşı fikirle mücadele edilir. Zorbalıkla değil. O kadar Kürtçü panel yapılıyor, Bahçeli, ülkücüleri serbest bıraksa basılmadık panel kalmazdı. Sizin özlediğiniz Türkiye böyle bir yer mi ? Bunun bir iç savaşa neden olacağını görmüyor musunuz ? Terörün nihai amacı da bu değil mi ? Peki Atatürk'ün bir şahsiyet olmadığını, Kurtuluş savaşının olmadığını iddia eden bu panele niye hiç başka tepki olmadı? Atatürk'ün partisi buna niye suskun kaldı? Hatta Kılıçdaroğlu paneli değil, HEPAR gençlerini eleştirdi. Ya Atatürk'ün karalandığı ajandanın basımının ve dağıtımının durdurulmasını kim sağladı? CHP mi? Bu dağıtım durdurulmasa, işte o zaman HEPAR adı yüz kat fazla duyulurdu. Adı duyulmasın diye apar topar ajandanın basımını ve dağıtımını alelacele durdurdular. Hatta iadelerin parasını ödeyip ajandaları geri alacaklarını ilan ettiler. Bunun doğruluğunu araştıracağım. Doğruysa komik tabii. Çünkü, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet bir ajanda ile yıkılacaksa zaten bitmiş demektir. Pamukoğlunun parası, yandaş medya gazetelerini, TV'lerini, kitaplarını alacak kadar var mı ki, böyle bir mücadele yöntemi etkili olsun ? Kılıçdaroğlu mutlaka hem paneli hem de eylemi eleştirmiştir. Araştıracağım bunu. Cumhuriyet mitinglerinin suç olarak gösterilmesine ise şaşırmamak elde değil! Nasıl olur da demokratik haklarını kullanma gibi en meşru bir toplumsal hak, AKP ağzı ile suç olarak lanse edilebilir, aklım almadı! Görüşlerini demokratik biçimde, gösteri ve miting ile duyurmayı suç sayacak tek zihniyet var ülkede, o da AKP zihnyetidir. Cumhuriyet mitinglerini suç olarak göstermedim, amacının tam tersi bir algı yarattığının CHP tarafından artık görüldüğünü, dolayısıyla laiklik elden gidiyor diye yaygara yapmanın, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesinin tasfiye edilmesi sürecini kısaltıcı bir etkisi olduğunu söyledim. Gerçek determnistler bunu çoktaaan anlamışlardır. Ve HEPAR'la ilgili ilginç bir haber daha : HEPAR eski Manavgat ilçe başkanı Yılmaz Derin ekibiyle birlikte BBP'ye geçti ANTALYA - Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Manavgat eski ilçe başkanı Yılmaz Derin, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Büyük Birlik Partisi (BBP)'ne geçti. BBP Manavgat İlçe Başkanlığı, Yılmaz Derin'in 15 kişilik ekibiyle birlikte geçişini kutlamak için parti binasında katılım töreni düzenledi. -http://www.haberler.gen.al/2011-03-09/hepar-eski-manavgat-ilce-baskani-yilmaz-derin-ekibiyle-birlikte-bbpye-gecti/- Görüldüğü gibi, HEPAR'ın hitap ettiği kitle MHP tabanıdır. Ayrıca, bu haberdeki gibi HEPAR'ın bir işlevi de, bu hitap ettiği kitleyi alıp, AKP destekçisi BBP'nin kollarına taşımakmış. Saygılar sunarım.
Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2011 14 yıl Bunun için bir kaynağa gereksinim olduğunu sanmıyorum, ata sözü yeter " Görünen köy veya başka bir deyişle gören göz kılavuz istemez". İşte biz de bu çabaları gördüğümüz için tüm bu eleştirileri yapıyoruz, aniden bu değişiklikler nasıl oluyor? Can Ataklı için bu sıfatı niye kullanma gereği duyduğunuzu anlayamadım halbuki o hep Kılıçdaroğlu nu destekledi hatta mezar ziyaretini bile, bu nedenle de köşesini bayağı bir okumadım, yeni yeni okumaya başladım. Hani algıydı, basbayağı Baykal ı suçlamışsınız, demek hiç bir olumlu siyaseti yok. Eğer 1 Mart 2003 de CHP de şu anki yönetim olsaydı ABD tezkeresi TBMM den geçer miydi, geçmez miydi, bunu daha yeni geçen NATO tezkeresini düşünerek cevaplandırırsak pek olumlu olmaz sanırım. İşte o itirazdan başka siyaset üretmeyen Sayın Baykal bu tezkerenin geçmesine engel olarak ülkeyi işgalden kurtardı. Zaten bir Süheyl Hoca kaldı, onu takip ediyoruz. Efendim, CHP sosyal demokratlığa geri dönmüştür. 90'ların sonunda devletin felsefesi haline gelen ve Atatürkçülük, Ulusalcılık adı altında savunulan statükocu, vizyonsuz, gerici zihniyete yakın durmanın gerçek Atatürkçülükle, Ulusalcılıkla ilgisi bulunmadığını ve halkın buna teveccühünün olmadığını artık anlamıştır. Ben Baykal'ı zaten böyle bir algıyı yarattığı için suçluyorum. Olumlu siyaseti yok demedim. Durmuş bir saat bile günde iki kere doğruyu gösterir. Elbette, Baykal'ın istemezük tarzı siyaseti, Türkiye'yi, Irak işgali vebalinden kurtarmıştır. Bu bakımdan tabii ki minnet duymamız gerekir kendisine. AKP'ye kalsa, Türkiye çoktan 2 milyon insanın öldürülmesinin vebalini çoktan üstüne almış, hem Anadolu hem de K.Irak'ı kapsayan PKK'sız bir Kürt federasyonu da çoktan kurulmuş olurdu. Can Ataklı için o sıfatı ideolojik temelden yoksun olduğunu göstermek için kullandım. Kendisini uzun süredir takip eden biri olarak, önce derin devletin olmadığını şiddetle iddia edip, sonra NATO örgütü GLADYO olduğunu bulması gibi bilgilenmelerine bakarak kendisini geliştirebildiğini görmekle beraber, hala yaşam tarzı üzerinden siyaset yürütmenin doğru olduğunu düşünmesinden, doğruyu henüz anlayamadığını da görüyorum. Varsın, zengin semtlerde, sahillerde laiklik üzerinden siyaset yapan bağımsız '' ulusalcılar '' seçilsin. Önemli olan yoksul varoşlardan CHP çıkması. Çünkü, kurtuluş güneşi her zaman halkın içinden doğar. Atatürk, mücadelesini İstanbul'da değil, Anadolu'nun bağrında vermiştir. Saygılar sunarım.
Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2011 14 yıl Kılıçdaroğlu paneli değil, HEPAR gençlerini eleştirdi. Kılıçdaroğlu mutlaka hem paneli hem de eylemi eleştirmiştir. Araştıracağım bunu. Evet, araştırdım, bulamadım. Tabii iddia edenin bunun doğru olduğunu alıntılarla ispatlaması gerekir. Saygılar sunarım.
Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2011 14 yıl Habur gibi, ergenekonun da batağa saplanması, ergenekon iddiası ile her olumsuzluğun bir iç düşman iblisine yıkılması, PKK nın bile yerine ergenekonun konması bir aşamaydı, belleklerde gerekli izi bırakıp geçti. Bu çelişkiyi yeni gördüm. Batağa saplanan inandırıcı olmayan Ergenekon, PKK nın bile yerine Ergenekonun konması ile inandırıcı olmuş, öyle mi ? Saygılar sunarım.
Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2011 14 yıl zaten Haberal'ın, Cihaner'in kendi kendilerinin yargılanmalarına devam edilmesini teşvik etmelerine gerek kalmayacak. Bu işten bir dönüş, bir çıkış bulunması bu batağa, çıkmaza saplananların hayrınadır. Bu işi unutturup, "kusura kalmayın, oldu bir hata" deyip sıyrılabilmeleri, arayıp da bulamayacakları nimettir. . . . Hatta AKP yi bu ergenekon bataklığından kurtarsa kurtarsa ancak CHP kurtarır. Bu yazılanlara da özel olarak gülmek gerekir. Türkiye'de ucu mutlaka ABD'ye çıkacak olan derin devlet kesinlikle araştırılmalıdır. Buna mı karşısınız ? Ve ayrıca, CHP bu seçimde iktidara gelemeyeceği için, böyle bir durum da söz konusu değildir. CHP'ye ve MHP'ye bu seçimde destek vermek, eğer, iki partili meclisle Anayasa değiştirilerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin, Başkanlık sistemi ile yönetilen bir Ilımlı İslam Cumhuriyetine dönüştürülmesi istenmiyorsa en mantıklı stratejidir. Saygılar sunarım.
Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2011 14 yıl Efendim yazdıklarınızı biraz gülerek epey bir de manidar bularak takip ediyorum.Kime mi diyorum, AKP karşıtlığı noktasında, AKP karşıtlığından vatanın kurtarılması gerektiği hususunda tartışmasız hem fikir olanlara lakin vatanın nasıl kurtarılacağı, bunu hangi partinin yapacağı konusunda ayrışan,aynı partiyi savunurken,desteklerken dahi ayrıntıda boğulan siz değerli arkadaşlara... Yazdığınız yazıların tümünden şunu çıkarmak yanlış olmasa gerek.AKP dışında bir parti velev ki iktidar olsa bizi bize bırakmayan, bizi çok seven o dış mihraklar da velev ki bizi bize bıraksalar iktidar olacak partinin bu ülkeyi hangi değerler,hangi kadrolarla nasıl yöneteceği konusunda çok büyük soru işaretleri var.Mübarekler bir türlü bu ülkeyi yönetebiliriz, bizim aklımız,tecrübemiz, anlayışımız,duruşumuz buna yeter görüntüsü nasıl verilmez, halka nasıl güven verilmez çok güzel bir çalışmayla ortaya koyuyorlar...Siz değerli arkadaşlar da aynı görüntüyü yazdıklarınızla teyit ediyorsunuz... Zaten sorun da bu.AKP ne kadar yanlış yaparsa yapsın yaptığı yanlışı ortaya koyacak, bunu anlatacak olan partilerin kendi yanlışları AKP'ninkenden daha fazla görüntü verdiği için ki böyle zaten AKP'nin yanlışlarına mukabil yaptığı doğrular az veya çok ön plana çıkıyor,diğer partiler bu durum karşısında AKP'yle mücadele edemiyor.Adamlar daha muhalefeti doğru düzgün yapamıyorlar bir de ülkeyi yöneteceklerini anlatmaya, kendilerini inandırmaya çalışıyorlar. AKP'nin ne kadar yanlışı varsa bunu anlatmaya çalışanların basit siyasetleri,güven vermeyen duruşları sayesinde bu yanlışlar güme gidiyor...MHP mi iktidara güçlü bir aday olacak,MHP bildiğimiz değişime kapalı,halkın büyük kısmına kendini kapatmış milliyetçilik temelinde,kuru söylemler üzerinden siyaset yapan ülkenin sorunlarına uzak olduğunu hissettiren,düşündüren bir parti. CHP'ye bakıyorsun kendisiyle ilgili halkın nazarında gerçekliği bazı arkadaşlarca başkaları tarafından oluşturulan- buna CHP kendisi de inanıyor-olumsuz halka yabancı, devletçi,baskıcı algılardan kurtulmaya çalışan,yenilendiğini,değiştiğini anlatmaya çalışan bunu yaparken de hem kendi tabanını küstürmemeye çalışan hem de kendisine uzak kaldığı halkı kendisine çekmeye çalışırken garip görüntüler veren, hangi CHP olduğu, olmak istediği,hangi değerleri savunduğu,bundan sonra ne yağacağı konusunda derin şüpheler uyandıran ama Kılıçdaroğlu'nun kişiliğinden gelen sevimlilikle dikkat çeken görüntüde bir parti... HEPAR'dan bahsetmek isterdim ama siyasetteki hangi boş alanı dolduruyor daha emin olamadım,bahsedemeyeceğim... Ve Tayyip Erdoğan'lı iki dönemdir seçilen AKP... Bu siyasi görüntü içinde AKP yine bir adım önde bütün yanlışlarına rağmen... Ha bir de ABD,AB meselesi var siyasetimizin yönlendiricileri arasında, zaten konuya bunları da dahil edince işin içinden hiç çıkamıyoruz, siyasetimizde bunlara rest çekecek parti arıyoruz rest çekecek partinin bunlarsız başa gelmesi mümkün değil tesbiti hepimizin ortak kanaati sonra bir bakıyorsun havanda su dövdüğümüzü anlıyoruz, sonra da anlamamış gibi yapıyor devam ediyoruz... Muhabbetle...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.