Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Aleviler...


DİPNOT

Önerilen İletiler

Yahu... :D

 

Beni yakından tanıyanlar bende peygamber sabrı olduğunu söylerlerdi de inanmazdım. Yok öyle bir şey bende derdim. Bundan sonra inansam iyi olacak!

 

Ya, herhalde indeterminizm illa sadece ve sadece metafizik savlar öne sürecek, metafizikten başka bir sav öne süremez diye bir şey yok demek istedim aaaa... Cılkı çıktı ama bu işin yahu! :lol:

 

Yakında cümle yapımdaki dilbilgisi ve noktalama işareti hataları da bulunmaya başlarsa şaşmayacağım ha!

 

"Ya bak demirefe, o virgülü oraya değil, bir kelime sonraya koymalıydın! Cık cık cık! Olmuyor ki ama böyle?" :lol: Neyse...

 

Her şeyin olduğu gibi felsefenin de başlangıç, ilkel ve basit düzeyi vardır. İlk literatüre girişi daha önce olmadığını göstermez. Amiplerin felsefe yaptığı mükemmel fikir! Bunu tuttum. "Tehlikeli ve silahlı bakteriler; planlıyor, bekliyor ve saldırıyor" şeklinde bir makale okumuştum.

 

Doğrusu ben şimdiye kadar determinist savlamalarıma hiç destek görmemiştim. Karşıma hep indeterminist savlarla çıkılarak determinizmin çoktan tarihe karıştığı, artık indeterminizm çağı başladığı filan söylemleri ile çıkılmıştı. O yüzden fazlasıyla memnunum. Hiç böyle bir kabul doğrusu beklemiyordum. :)

 

Hatta fizik doçenti olduğunu ve profesör olmak için çalıştığını söyleyen biri ile tartışmıştım, yalan filan değildi, adı sanı, kariyeri vardı. "Ne determinizmi, determinizmi tarihe gömmek insanlığın en önemli görevidir" diye çıkmasın mı? Kötü kapıştık tabii.

 

Sonunda bizim doçent profesörlüğe çalışmanın daha iyi olacağına karar verip tartışmadan çekildi! (Not: Merak etmeye kalkmayın, forumda değildi tartışma.)

 

Doğrusu çok merak etmiştim, determinizme karşı çıkan fizikçi! Ayvaya çıkan hamsi gibi bir şey ama? Neyse...

 

Sayın yılmaz, o taraftan bakınca o kadar da radikal görünmüşsem illa ki bu benim kabahatimdir. Kabul ediyorum. Tabii ki o kadar radikal değilim aslında. Ciddi söylüyorum, çok iyi sohbet ettiğim dindar kişiler vardır. Antitezi almadan tezlerin nasıl gelişir ki? Değil mi? Hatta karşıtlarımla konuşmayı tercih ederim ki, ne dönüyor bileyim. Her türlü cemaate girip çıktım demiştim. Yani öylesine değil, basbayağı katılarak, bakıp çıkma değil yani! Dayatma olmazsa hiç sinirlenmem. Ama dayatma olursa... Ne yapacağımı ben bile kestiremem... Hepsinden de dayatma sonucu red ve inkar ederek ayrılmışımdır. Belki radikal görünüm ondan geliyor. Çok ters çıkarım yani, çok kötü terslerim, doğru adına hatır gönül saymam. Hayatta edindiğim dostlarımın hepsi çok kırıcı ve hatır saymaz biri olduğumu söylemişlerdir.

 

Neyse, kişisele kaydı, blog gibi oldu ama kusura bakmayınız...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Beni yakından tanıyanlar bende peygamber sabrı olduğunu söylerlerdi de inanmazdım. Yok öyle bir şey bende derdim. Bundan sonra inansam iyi olacak!

 

Ya, herhalde indeterminizm illa sadece ve sadece metafizik savlar öne sürecek, metafizikten başka bir sav öne süremez diye bir şey yok demek istedim aaaa... Cılkı çıktı ama bu işin yahu!

Efendim, ya bendeki sabıra ne demeli, Tanrı sabrı mı ?

 

İndeterminizm asla metafizik savlar öne sürmeyen bir akımdır diyorum. Bu kadar açık yani. Yok, eğer aksi iddia ediliyorsa gösterilir. Ama Metafizik'ten örnekler göstermek bunun yolu değildir diyorum.

 

Bana artık bunlarla gelmeyin diyorum efendim, aaa !

 

 

 

 

Her şeyin olduğu gibi felsefenin de başlangıç, ilkel ve basit düzeyi vardır. İlk literatüre girişi daha önce olmadığını göstermez. Amiplerin felsefe yaptığı mükemmel fikir! Bunu tuttum. "Tehlikeli ve silahlı bakteriler; planlıyor, bekliyor ve saldırıyor" şeklinde bir makale okumuştum.

Yani, amipler duygularından, içgüdülerinden arınmış vaziyette varlık yokluk üzerine sistematik biçimde düşünerek diğer bakterilere saldırıyorlar öyle mi ? Peki. :alkis:

 

 

 

 

Doğrusu ben şimdiye kadar determinist savlamalarıma hiç destek görmemiştim. Karşıma hep indeterminist savlarla çıkılarak determinizmin çoktan tarihe karıştığı, artık indeterminizm çağı başladığı filan söylemleri ile çıkılmıştı. O yüzden fazlasıyla memnunum. Hiç böyle bir kabul doğrusu beklemiyordum.

Determinist '' savlamalarınıza '' destek verdiğim iddiası yanlıştır. Daha doğrusu, bu tartışmada ben, ne indeterminist savlara destek veriyorum ne de indeterminist savlara. Öyle çok üst düzey bir tartışmada da değiliz. Yalnızca temel kavramların doğrusunu ve bu kavramlar üzerinden doğru yorum yapmayı gösterdiğim iddiasındayım. :closedeyes:

 

 

 

Hatta fizik doçenti olduğunu ve profesör olmak için çalıştığını söyleyen biri ile tartışmıştım, yalan filan değildi, adı sanı, kariyeri vardı. "Ne determinizmi, determinizmi tarihe gömmek insanlığın en önemli görevidir" diye çıkmasın mı? Kötü kapıştık tabii.

 

Sonunda bizim doçent profesörlüğe çalışmanın daha iyi olacağına karar verip tartışmadan çekildi! (Not: Merak etmeye kalkmayın, forumda değildi tartışma.)

 

Doğrusu çok merak etmiştim, determinizme karşı çıkan fizikçi! Ayvaya çıkan hamsi gibi bir şey ama? Neyse...

Bkz. : Heisenberg, Feynman... :usutuk:

 

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Determinizmin üç ilkesinden birini, (nedensellik, belirlenimcilik ve gerekircilik) ihlal ettiği iddia edilen tüm savlamalar indeterminist iddialardır. Metafizik de fizik ilkeleri ile açıklanamayan olgular içerdiği için indeterminist iddialar içerir. Tanrı ve ruh gibi kavramlar böyle iddialardır.

 

Amipler ve bakteriler üzerine felsefe derin kaçar, girmeyeceğim. Çok güzel mevzudur ama ne yeri, ne zamanı. Yalnız burada isim vermeden ve bir alıntının altına yazılmayanlar bir kişiyi ilgilendiriyor diye bir zan yanlış olur. Determinizm hakkında olumlu görüşler alıyorum, istemeyen tabii ki olumsuz görüş bildirebilir, serbest...

 

Heisenberg'in determinizme karşı çıktığı tabii ki doğru. Feynman ise böyle bir iş yapmamıştır. Feynman'ı çok sever ve okurum. Hem bilimci, hem etkili bir hatip ve yazar olması çok takdire şayandır. "Altta daha çok yer var" sözü enfes bir vecizedir. Heisenberg'in Einstein ile tartışmaları ünlüdür. Fakat Heisenberg determinizmi yıkmayı çok istese de başaramamıştır.

 

Heisenberg determinizme açıkça savaş ilan etmiş, belirlenim diye bir şeyin söz konusu olmadığını, belirsizliğin temel ilke olduğunu savunmuştur. Feynman ise daha belirlenim alanına alınması gereken çok şey olduğunu ünlü sözü ile belirtmiştir.

 

Ha, bizim fizikçi tabii ki bir Heisenberg izleyicisi olabilir... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Belirsizlikten yararlanmanın yolları araştırılıyor. Bulanık mantık geliştirilerek rasgele olasılıklara dayalı hızlı işlem yapan bilgisayarlar düşünülüyor. Klasik bilgisayarlar belli bir işlem prosedürünü izledikleri için işlem hızı kısıtlanıyor. Bulanık mantıkta ise fotonların konumlarının belirsizliğinden yararlanılacak ve fotonlar tamamen serbest bırakılacak. Belli bir prosedür izleyerek işlem yapmayacaklar.

 

Ancak yine bu belirsizliğin sonunda bir düzene kavuşması ve belirlenimci bir sonuç vermesi gerekiyor. 5698/487=? dediğinizde sonuç istersiniz. "Belirsiz" yanıtı işinize yaramaz. Nitekim bir kaptaki gaz moleküllerinin de hareketleri rasgele, moleküllerin hareketlerini tek tek belirleyen bir kural yok, ama total sonuç kabın çeperlerindeki pascal birimi ile belirlenebilen basınç.

 

Bulanık mantık bilgisayarların da aynen böyle çalışması tasarlanıyor. İşlem sırasında belirlenim yok, ama sonuç belirlenimci olacak.

 

Fakat bu nasıl yapılacak, bilen kimse olduğunu sanmıyorum. Her alanda devrimci fikirlere ihtiyaç var, bilimde de... Ancak "soğuk füzyon" türü fiyaskolar ve şarlatanlıklar gözardı edilmemeli. Heisenberg'in iyi niyetli olduğuna kuşkum yok. Onun niyeti bilimde bir devrim yaratmaktı. Determinizmin bir kalıp ve statüko olduğuna, kırılması gerektiğine inanmıştı. Halbuki determinizm durağan bir statüko değildir. Değişken, dinamik bir durumsaldır. Determinizmi en yanlış tanıtan, klasik determinizm kalıplarıdır. Klasik determinizm ise Laplace ile bitmiş ve tarih olmuştur. Poincare modern determinizmin kurucusudur.

 

Poincare kaos kuramı ile determinizme yeni bir yorum getirmiştir. Nedenselliği araştırırken, aslında nedensellik içinde gömülü ve göze batmayan nedenlerin daha etkili ve belirleyici olabileceklerini söylemiştir. Bu söylem modern determinizme kapı açmıştır. "Başlangıç durumuna hassas bağlılık" ve "garip çekerler" "dalgalanmalar ve girdaplar" incelemeleri ile bu söylemini desteklemiş ve modern kaos kuramı "altta daha çok yer olduğunu" belirsizliğe karşı belirlenim savaşının kolaylıkla tüm siperleri fethetmesinin hiç de sanıldığı kadar kolay olmayacağını ortaya koymuştur.

 

Gerçekten şu an determinizm ile indeterminizm arasında kıyasıya, çok çetin bir savaş vardır. İndeterminizm determinizmin belirlenimcilik ayağına saldırıyor. Üç ayaktan biri kırılırsa determinizm yıkılır.

 

"What the bleep do we know?" filmi determinizme karşı açılan savaşın ilanı manifestosu gibidir. Bu filme görüşleri ile katılan indeterministler, deterministler tarafından şiddetle eleştirilmiş ve bilimsel olguları popülarite aracı olarak kötüye kullanmakla itham edilmişlerdir.

 

Bu tartışmalar, felsefenin öldüğü ve artık bilimin felsefeye ihtiyacı olmadığını, bilimin felsefi sorunları da kendi içinde tartıştığı yorumlarına neden olmuştur.

 

Not: "What the bleep do we know?" = "Ne (biiip) biliyoruz ki?" anlamına gelen ağır bir saldırı ilanı cümlesidir. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Determinizmin üç ilkesinden birini, (nedensellik, belirlenimcilik ve gerekircilik) ihlal ettiği iddia edilen tüm savlamalar indeterminist iddialardır. Metafizik de fizik ilkeleri ile açıklanamayan olgular içerdiği için indeterminist iddialar içerir. Tanrı ve ruh gibi kavramlar böyle iddialardır.

Efendim, bana bunlarla gelmeyin demiştim ! :chris:

 

'' Metafizik de fizik ilkeleri ile açıklanamayan olgular içerdiği için indeterminist iddialar '' asla içermez.

 

Çünkü, İndeterminizm, doğanın gerçeğinin hesaplanamazlık ( dolayısıyla üç ilkenin hepsinin ihlali ) olduğunu savunur ama bunu söylerken Metafizik gibi her olgunun somut nedenleri olduğunu reddetmez.

 

Yani, '' Objektif bir Determizm''i savunur fakat '' Subjektif bir Determinizm''in mümkün olmadığını savlar.

B)

 

 

Heisenberg'in determinizme karşı çıktığı tabii ki doğru. Feynman ise böyle bir iş yapmamıştır. Feynman'ı çok sever ve okurum. Hem bilimci, hem etkili bir hatip ve yazar olması çok takdire şayandır. "Altta daha çok yer var" sözü enfes bir vecizedir.

'' Burada öne sürdüğümüz şey, en derinlerde de olasılık bulunduğu, fiziğin temel yasalarında beklenmeyen şeyler olduğudur. ''

 

Kaynak : R.Feynman, Fİzik Yasaları Üzerine, TÜBİTAK yay, s: 172

 

B)

 

 

Heisenberg'in Einstein ile tartışmaları ünlüdür. Fakat Heisenberg determinizmi yıkmayı çok istese de başaramamıştır.

'' Bilim felsefesi 20. yüzyılda bilimin niteliği üzerine önemli tartışmalar kaydetmiştir ve bilinen anlamda nedensellik ilkesinin eleştirisi yaygın bir eğilim olarak şekillenmiştir.Bilim kuramcıları ve bilim felsefecileri kaos, olumsallık, belirsizlik, belirlenimsizlik, olasılık, raslantı gibi kavram ve kategoriler aracılığıyla bilimsel nedensellik fikrini karşılaştırmakta, farklı yollar aramaktadırlar. ''

''

Kaynak : WİKİPEDİ

 

B)

 

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bulanık mantık bilgisayarların da aynen böyle çalışması tasarlanıyor. İşlem sırasında belirlenim yok, ama sonuç belirlenimci olacak.

 

Fakat bu nasıl yapılacak, bilen kimse olduğunu sanmıyorum.

'' Bulanık mantığın uygulama alanları çok geniştir. Sağladığı en büyük fayda ise insana özgü tecrübe ile öğrenme olayının kolayca modellenebilmesi ve belirsiz kavramların bile matematiksel olarak ifade edilebilmesine olanak tanımasıdır. Bu nedenle lineer olmayan sistemlere yaklaşım yapabilmek için özellikle uygundur.

 

Bulanık mantık konusunda yapılan araştırmalar Japonya'da oldukça fazladır. Özellikle fuzzy process controller olarak isimlendirilen özel amaçlı bulanık mantık mikroişlemci çipi nin üretilmesine çalışılmaktadır. Bu teknoloji fotoğraf makineleri, çamaşır makineleri, klimalar ve otomatik iletim hatları gibi uygulamalarda kullanılmaktadır. Bundan başka uzay araştırmaları ve havacılık endüstrisinde de kullanılmaktadır. TAI de araştırma gelişme kısmında bulanık mantık konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Yine bir başka uygulama olarak otomatik civatalamaların değerlendirilmesinde bulanık mantık kullanılmaktadır. Bulanık mantık yardımıyla civatalama kalitesi belirlenmekte, civatalama tekniği alanında bilgili olmayan kişiler açısından konu şeffaf hale getirilmektedir. Burada bir uzmanın değerlendirme sınırlarına erişilmekte ve hatta geçilmektedir. ''

 

Kaynak : -http://www.yapay-zeka.org/modules/icontent/index.php?page=33-

 

B)

 

 

 

Klasik determinizm ise Laplace ile bitmiş ve tarih olmuştur. Poincare modern determinizmin kurucusudur.

Poincare kaos kuramı ile determinizme yeni bir yorum getirmiştir.

'' Kaos kelimesinin bir bilimsel makalede ilk defa kullanması 1975’te oluyor. (Daha önce Poincare, Laplace’ın determinist yaklaşımına karşı, başlangıçtaki küçük ayrıntıların büyüyüp ileride büyük farklılıklara yol açabileceğine dair şeyler söylemiş ancak söylediklerini kaos kelimesiyle örtüştürmemiş.) Böylece kaos kelimesi ilk defa bilim konjonktürünü delmiş oluyor ve bu çalışma bazı fizikçilerin hemen dikkatini çekiyor, çünkü makalede bahsi geçen modelde ortaya çıkan kaos çok basit bir denklemin sonucu olarak oluşuyor. Oysa, o zamana kadar insanlar “bir sistem ancak çok karışıksa” kaosun ortaya çıkacağını düşünüyorlardı. ''

 

Kaynak : İstanbul Üniversitesi Fizik Bölümü Başkanı Prof. Gediz Akdeniz ile yapılan bir söyleşi ;

 

-http://www.davetsizmisafir.org/index.php/2005/01/09/prof-gediz-akdeniz-ile-soylesi-bilimle-postmodern-hesaplasmalar/-

 

B)

 

 

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nedenleri kimse reddetmez. Metafizik ile indeterminizmin örtüşmesi, her ikisinin de gerçek nedenlerin bilinemeyeceğini savunmalarıdır. Nihilizm de bu bakımdan her ikisiyle de örtüşür. Metafizik nedenlerin etkisiz, zayıf gölgeler ve bahaneler olduğunu söyler. Hatta tasavvuf "la mevcude illa hu" diyerek nihilizm ile de metafizik ile de mükemmel örtüşür.

 

İndeterminizm zaten nedensellik diye bir şey kabul etmez. İndeterminizme göre yarın güneş doğmasını gerektirecek hiç bir neden yoktur. Neden doğduğu bilinemez, raslantı da olabilir, tanrı doğmasını istiyor da olabilir. Bir şeyin her gün tekrarlanması, raslantısal olmadığını kanıtlamaz indeterminizme göre. Yüz milyar yıllık da olsa rasgele bir durum sürmüştür, biz bu zamanı kapsayamadığımız için raslantısal değil diyoruzdur. Belki yüz milyar yıl sonra raslantısal olarak tersi olacak, veya tanrı artık böyle olmasını istemeyecek, nedenini bilemeyeceğimiz bir şekilde tersi olacak. Ama biz bunu görmediğimiz için onu kural olarak algılıyoruzdur, yani determinist oluyoruzdur. İndeterminizm budur. Bu felsefe, bilime determinizme alternatif nasıl bir yöntem öneriyor, şöyle: Bilinen boyutlardan farklı boyutlarda mutlaka bu durum yakalanacaktır, kuantumu indeterminist felsefe ile araştırın! Bu çağrıya kulak veren bilimciler elbette var. Ne yapabilecekleri önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacak. Determinist ilke ile araştırmalar da sürecek. Bu bir yarış, aslında felsefi tartışma alanında düpedüz bir savaş! Fikir savaşı, "müsademei efkar!" yani, "barikai hakikat" doğsun diye!

 

Fiziğin temel yasalarında beklenmedik şeyler tabii ki olacak, yeni boyutlar yeni yasalar getirir, onlar da belirlenim kapsamına alınır. Mikroorganizmalar bilinmezken de hastalıkların nedeni bilinemiyordu, o zaman determinizmden vazgeçmeli miydik?

 

Bu güne kadar determinizme karşı öne sürülüp de kanıtlanan, determinizmi ihlal eden bir olguya raslanmamıştır. Arayış sürüyor ve tabii ki sürecek.

 

Bulanık mantığın uygulamaları tabii ki çok. Karmaşık bir durumdan eliminasyon ile bir belirlenime ulaşmak sayılamayacak kadar çok alanda kullanılabilir. Ama Pentium veya AMD önümüze henüz bulanık mantık ile işleyen bir işlemci koyamadı. Bu ancak elektronlar yerine fotonlarla çalışan bir işlemci yapıldığında mümkün olacak. Bu konuda yoğun çalışma var...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilim, "konjonktürünün delinmesinden" hiç gocunmaz, tersine memnun olur. Einstein de görelilik teorisiyle "bilimin konjonktürünü" delmiş, Newton fiziğini yerle bir etmişti. Bilim bundan kazançlı çıkmıştır.

 

Bu gelişmelerin hepsi, bir süre sonra bilime eklemlenir ve bilimin parçası olur. Kaos gibi... "Başlangıç durumuna hassas bağlılık" karmaşık olmayan sistemlerde de kaotik durumlara yol açar. Sivri ucu üzerinde durdurulan bir kalem çok basit bir sistemdir, ama kaotiktir. Tüm ölçüm aletlerinizle tam dik durmasını sağlar ve bırakırsanız, dik durmaz. Devrilir. Üstelik ne tarafa devrileceğini de öngöremezsiniz.

 

Bunun nedeni, basitliğin de karmaşıklık içermesidir. Kalemin ucunun sivrilmesi, "başlangıç durumuna hassas bağlılığı" artırıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nedenleri kimse reddetmez. Metafizik ile indeterminizmin örtüşmesi, her ikisinin de gerçek nedenlerin bilinemeyeceğini savunmalarıdır. Nihilizm de bu bakımdan her ikisiyle de örtüşür. Metafizik nedenlerin etkisiz, zayıf gölgeler ve bahaneler olduğunu söyler. Hatta tasavvuf "la mevcude illa hu" diyerek nihilizm ile de metafizik ile de mükemmel örtüşür.

Efendim, Metafizik'in ontolojik manada ortaya sürdüğü nedenler beğenilmeyebilir demiştim. Fakat, Metafizik'in bu nedenlerin bilinemeyeceği iddiası asla va kat'a yoktur. Nihilizmin bilimi kabul etmesi fakat toplumsal sorunları bilimin çözemeyeceğini kabulü noktasında indeterminizmi çağrıştırdığı düşünülebilse bile, insan iradesini reddetme noktasında İndeterminizmden fersah fersah uzakta olduğunu söyleyebilirim. Tasavvufla, Nihilizmin de varlığı reddetmeleri açısından ortak noktaları olduğu söylenebilir ancak Metafizikle Nihilizmin uzaktan yakından ilgisi yoktur. Kaldı ki, bilim felsefesine ait birer dal olan İndeterminizmi ve Determinizmi diğer felsefe kollarına ait akımları değerlendirme aracı olarak kullanmak yanlıştır. Bu tamamen sizin çıkardığınız bir yöntem olmalı. Ben ise, nerden size uydum onu da bilmiyorum. :aptalkafam:

 

 

 

İndeterminizm zaten nedensellik diye bir şey kabul etmez. İndeterminizme göre yarın güneş doğmasını gerektirecek hiç bir neden yoktur. Neden doğduğu bilinemez, raslantı da olabilir, tanrı doğmasını istiyor da olabilir. Bir şeyin her gün tekrarlanması, raslantısal olmadığını kanıtlamaz indeterminizme göre. Yüz milyar yıllık da olsa rasgele bir durum sürmüştür, biz bu zamanı kapsayamadığımız için raslantısal değil diyoruzdur. Belki yüz milyar yıl sonra raslantısal olarak tersi olacak, veya tanrı artık böyle olmasını istemeyecek, nedenini bilemeyeceğimiz bir şekilde tersi olacak. Ama biz bunu görmediğimiz için onu kural olarak algılıyoruzdur, yani determinist oluyoruzdur. İndeterminizm budur.

İndeterminizm subjektif determnizmin mümkün olmadığını savunduğu için, yarın güneş doğmasını gerektirecek hiç bir nedeni determinizmin aksine hiç bir zaman bilemeyeceğimizi söyleyebilir ancak bu nedenin bizim dışımızda var olabileceği düşüncesini de savunur. Çünkü, yarın güneş doğmasını gerektirecek hiç bir neden gök mekaniğinin kaotik olması nedeniyle hiç bir zaman bilinemeyecektir İndeterminizm'e göre. Fakat, bu nedenlerin bilinemeyecek olmasının, o nedenlerin soyut nedenler olduğunu gösterdiğini savunmamaktadır. İndeterminizm bu değildir. :excl:

 

 

 

Bulanık mantığın uygulamaları tabii ki çok. Karmaşık bir durumdan eliminasyon ile bir belirlenime ulaşmak sayılamayacak kadar çok alanda kullanılabilir. Ama Pentium veya AMD önümüze henüz bulanık mantık ile işleyen bir işlemci koyamadı. Bu ancak elektronlar yerine fotonlarla çalışan bir işlemci yapıldığında mümkün olacak. Bu konuda yoğun çalışma var...

Biz de takip ediyoruz elbette sizin gibi, fakat yapılanları da hor görmemek gerekir. Bu arada fotonlarla çalışan bir işlemcinin bulanık mantıkla bir ilgisi olduğunu zannetmiyorum. :shifty:

 

 

 

Bilim, "konjonktürünün delinmesinden" hiç gocunmaz, tersine memnun olur. Einstein de görelilik teorisiyle "bilimin konjonktürünü" delmiş, Newton fiziğini yerle bir etmişti. Bilim bundan kazançlı çıkmıştır.

Efendim, bilim adına konuşuyorsunuz ama hem Newton teorisinin hem de Einstein teorisinin determinist teoriler olduğunu gözden kaçırıyorsunuz. Yani, bu delinme öyle böyle değildir. :shuriken:

 

 

 

Bu gelişmelerin hepsi, bir süre sonra bilime eklemlenir ve bilimin parçası olur. Kaos gibi... "Başlangıç durumuna hassas bağlılık" karmaşık olmayan sistemlerde de kaotik durumlara yol açar. Sivri ucu üzerinde durdurulan bir kalem çok basit bir sistemdir, ama kaotiktir. Tüm ölçüm aletlerinizle tam dik durmasını sağlar ve bırakırsanız, dik durmaz. Devrilir. Üstelik ne tarafa devrileceğini de öngöremezsiniz.

Bunun nedeni, basitliğin de karmaşıklık içermesidir. Kalemin ucunun sivrilmesi, "başlangıç durumuna hassas bağlılığı" artırıyor

Sivri ucu üzerinde durdurulan bir kalemin ne tarafa devrileceğini de öngöremiyorsak, hesaplayamıyoruz demektir bu da determizmin ihlali demektir. B)

 

 

 

Fiziğin temel yasalarında beklenmedik şeyler tabii ki olacak, yeni boyutlar yeni yasalar getirir, onlar da belirlenim kapsamına alınır. Mikroorganizmalar bilinmezken de hastalıkların nedeni bilinemiyordu, o zaman determinizmden vazgeçmeli miydik?

Bu güne kadar determinizme karşı öne sürülüp de kanıtlanan, determinizmi ihlal eden bir olguya raslanmamıştır. Arayış sürüyor ve tabii ki sürecek.

Kaos ve Kuantumun determinizmi ihlal eden olgular oldukları biliniyor. Belirsizlik yasalarda değildir ve problem boyutta da değildir. Fakat, bunlara rağmen determinizmden vazgeçilmesi gerekir diye bir zorunluluk da yoktur. Çünkü, bu bir felsefedir. Bu felsefeden vazgeçmemek için gerçekleri inkar etmek gerekmemektedir.

 

:)

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Determinizmi ihlal eden hiç bir olguya raslanılmış değildir. Böyle bir şey olsa, bilim dünyasında dokuz değil, ondokuz şiddetinde deprem olurdu. Nedenini açıklayamadığımız her olgu determinizmi ihlal eder diyebilseydik, determinizm hiç bir zaman var olamazdı. Bir nötron yıldızının kendisinden hacimce büyük bir gezegeni yörüngesinde tutması başlangıçta determinizmi ihlal ediyor görünür. Fakat nötron kaynaşması durumu açıklar. Hiç bir fizik kuralı ile açıklanamayan bir durum determinizmi ihlal ederdi. Jüpiter büyüklüğünde ışıl ışıl ışıyan bir yıldız bulunması, determinizmi ihlal eder.

 

Tüm bilimsel teoriler deterministtir, dolayısıyla indeterminizmin bir kanıtı henüz bulunmuş değildir. Sivri uçlu kalem örneği, basitliğin barındırdığı karmaşayı anlatır. Bilardo topunun bilardo masası üzerindeki hareketi de öngörülmesi mümkün olmayan sapmalar içerir. Eğer top ve masa sürtünmesiz olsaydı, vuruştan bir saat sonra, topun konumunu belirlemek imkansız olurdu. Bunlar determinizmi ihlal etmez. Mevcut olandan daha gelişmiş gözlem ve hesap araçlarının gerekliliğini gösterir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konu çok farklı yerlere gitti ama, kısaca bir konuyu açıklığa kavuşturup dini konular bölümünde felsefeyi de bilimi de uzatmayacağım. Son: Bulanık mantık işlemcisi yapmak için mutlaka elektronlar yerine fotonların kullanılması şarttır gibi bir algı oluşturmak istemem. Elektronlar da kuantumsal parçacıklardır ve tek elektron transistörleri için yoğun çaba var, bu gerçekleşirse de istenen işlemci üretilebilir. Mevcut işlemcilerde transistörlerin çalışması için belli bir akım yoğunluğu, yan, elektron akışı gerekiyor ve bu da işlemcinin toplam veriyolu rezistansı nedeniyle ısı kaybına yol açarak işlem hızını düşürüyor. Ayrıca işlemci bir mantık silsilesi izlemek zorunda, bulanık mantıkla işleyemiyor. Tek elektron transistörü ise bir tek elektronun geçişini lojik:1, geçmeyişini lojik:0 olarak algılayabiliyor. Elektron spin yönü de belleklenebiliyor. Bu transistör deneysel olarak yapıldı ama bu transistörlerden oluşan bir yonga henüz üretilemedi. Bir pentium çekirdek yongasının 55 milyon transistör içerdiğini belirteyim ki neyle uğraşıldığı belli olsun. Bu bilgisayar dünyasının beklediği ilk devrim.

 

Fotonlar ise kuantum dolanıklık ilkesi ile fotonlar arası iletişimi de kullanarak çok hızlı veri transfer etmek için düşünülüyor. (Elektronik yerine fotonik) Bu gelişmenin benim ömrüme sığacağını pek düşünemiyorum ama kim bilir. Bu da ikinci büyük teknolojik devrim olacak. Deterministler yani example me, bu devrimin kuantum ilkelerin determinizme eklemlenmesi ile gerçekleşeceğine inanıyorlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Determinizmi ihlal eden hiç bir olguya raslanılmış değildir.

'' 1920'lerde, atomik fenomenlerin kuantum kuramı yaratıldı. Einstein bunun, yanlış olduğu için değil( deneyler konusunda aynı görüşte idi), onun fiziksel gerçeklik konusunda tam olmayan bir tanım verdiğini hissettiği ve dünyanın nesnelliği ve determinizmini reddettiği için, reddetti. Niels Bohr ile büyük tartışmaları başladı. ''

 

Kaynak : -http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/einsteinkuantum.htm-

 

 

 

Tüm bilimsel teoriler deterministtir, dolayısıyla indeterminizmin bir kanıtı henüz bulunmuş değildir.

Bkz. Evrim Teorisi, Big Bang Teorisi.( Kaotik bilimsel teoriler )

 

 

 

Mevcut olandan daha gelişmiş gözlem ve hesap araçlarının gerekliliğini gösterir.

'' Dünyanın tüm yüzeyini aralarında birkaç santimetre aralık olan ölçüm cihazlarıyla donatsanız ve her cihazdan saniyede bir ölçüm alsanız bile, cihazlar arasındaki boşluklarda ve saniyeler arasındaki zaman dilimlerinde gözünüzden kaçan minik hadiseler, zamana bağlı tahminlerinizin kesin olmasını engelleyecektir. Kısacası, bu aşılamaz kesinlik engelinden dolayı, televizyonlarda ve meteoroloji sitelerinde ancak birkaç günlük hava tahminlerini izleyebiliyoruz. ''

 

Kaynak : -http://www.genbilim.com/content/view/6091/39/-

 

;)

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bulanık mantık işlemcisi yapmak için mutlaka elektronlar yerine fotonların kullanılması şarttır gibi bir algı oluşturmak istemem. Elektronlar da kuantumsal parçacıklardır ve tek elektron transistörleri için yoğun çaba var, bu gerçekleşirse de istenen işlemci üretilebilir. Mevcut işlemcilerde transistörlerin çalışması için belli bir akım yoğunluğu, yan, elektron akışı gerekiyor ve bu da işlemcinin toplam veriyolu rezistansı nedeniyle ısı kaybına yol açarak işlem hızını düşürüyor. Ayrıca işlemci bir mantık silsilesi izlemek zorunda, bulanık mantıkla işleyemiyor. Tek elektron transistörü ise bir tek elektronun geçişini lojik:1, geçmeyişini lojik:0 olarak algılayabiliyor. Elektron spin yönü de belleklenebiliyor. Bu transistör deneysel olarak yapıldı ama bu transistörlerden oluşan bir yonga henüz üretilemedi. Bir pentium çekirdek yongasının 55 milyon transistör içerdiğini belirteyim ki neyle uğraşıldığı belli olsun. Bu bilgisayar dünyasının beklediği ilk devrim.

 

Fotonlar ise kuantum dolanıklık ilkesi ile fotonlar arası iletişimi de kullanarak çok hızlı veri transfer etmek için düşünülüyor. (Elektronik yerine fotonik) Bu gelişmenin benim ömrüme sığacağını pek düşünemiyorum ama kim bilir. Bu da ikinci büyük teknolojik devrim olacak. Deterministler yani example me, bu devrimin kuantum ilkelerin determinizme eklemlenmesi ile gerçekleşeceğine inanıyorlar...

 

'' Klasik bir bilgisayarda istediğimiz an bilgisayardaki bitlerin hangi halde olduğunu tam doğrulukla öğrenebiliriz. Tuhaf belki, ama, bir kuantum bilgisayarının hangi halde olduğunu bilmek teorik olarak imkansızdır. Kuantum bilgisayarını oluşturan kübitlerde hangi çakışma halinin saklı tutulduğunu tam olarak belirleyemeyiz. Yani, bilgisayarın herhangi bir andaki hali hakkında sadece kısmi bir bilgiye sahip olabiliriz. Böylelikle, kuantum bilgisayarları için algoritma tasarlamak, bir taraftan kuantum mantık işlemlerinin ve hallerinin geniş yelpazesinden faydalanmaya çalışırken diğer taraftan bilgisayarın içindeki bilgiye erişim kısıtlılığı arasındaki hassas dengeyi tutturma uğraşı anlamına gelecektir. ''

 

Kaynak : -http://forum.donanimhaber.com/m_7822672/tm.htm-

 

:)

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanzimat Fermanından sonra yani 1800'lerin ortalarında kadınlarda evlenme yaşı zaten 17'ye çıkarılmıştı.

 

Bu bilgiyi teyit edebilir misiniz? Evlenmeye yaş sınırı koyan ilk yasanın 1926 medeni yasası olduğunu biliyorum ki, bu erkek için 17, kadın için 15 şeklindeydi. Kadın erkek aynı, 17 yaş sınırı ise 2001 yılında kabul edilmiştir.

 

Tanzimat fermanının ardından Fransız medeni hukukunun iktibas edilmesi istenmiş, fakat Ahmet Cevdet Paşa'nın çabası ile Mecellei Ahkamı Adliye hazırlanmıştır. Bu fıkıh temelli bir yasadır. Zaten evlenme ve boşanmayı devlet iznine bağlamaz ki yaş tespit etsin. Bilmediğim bir maddesi varsa öğrenmek isterim.

 

Evlenme ve boşanma bir kararname ile 8 Ekim 1917 de devlet iznine bağlandı. İlk kez kadına boşama yetkisi kısıtlı olarak verildi ise de bu da şikayetler üzerine kaldırıldı, sonra zaten işgal, savaş, cumhuriyet geldi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mecelle gibi çağdışı ve dogmatik bir hukuk düzmecesinin bu kadar reklamını dinciler bile yapmıyor. İşte Sızıntı dergisinin Mecelle hakkında yazdığı:

 

"Mecelle 1851 maddeden ibarettir. Medenî hukukun en önemli bölümünü meydana getiren evlenme, boşanma, nafaka ve neseb gibi aile ve şahıs hukukuna, mirasa, vasiyete ve vakfa dâir hükümler Mecelle’de yer almamıştır. Mecelle’nin dışında kalan bu konular yine İslâm hukuku esaslarıyla tanzim edilmiştir."

 

(Paragraf, sözü edilen derginin Şubat 2008 sayısından alınmıştır.)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:) Aşkolsun sayın demirefe, bir gerçeği dile getirmek reklam yapmak mı olur ? Mecelle Medeni kanundan daha iyidir desem neyse...

 

'' 1871: Mecelle'nin (Osmanlı Medeni Kanunu) uygulanması için çıkarılan Hukuk-ı Aile Kararnamesi ile; evlilik sözleşmesinin resmi memur önünde yapılması, evlenme yaşının erkeklerde 18, kadınlarda 17 olması, zorla evlendirmelerin geçersiz sayılması düzenlendi.''

 

Kaynak : Kocaeli Üniversitesi Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi

-http://kasaum.kocaeli.edu.tr/womenpages_tr2.php?id=Item%200.-

 

Bu bilgi bir çok yerde geçer. Özellikle, ülkemizdeki kadın haklarının gelişim tarihinin anlatıldığı kaynaklarda.

 

Mecelle elbette Osmanlı'nın, Hanefi mezhebi fıkhı temel alınarak yazılmış ilk derleme Medeni Kanunudur. Laik olduğunu iddia etmemiştim. Fakat, Mecelle de pozitif hukuk felsefesinin etkileri vardır. Sızıntıcıların kendine yontma çabasını doğru kabul ederek konu açıklığa kavuşmaz. Mecelle'de yeralan şu kural bile zamanına göre başlı başına bir devrim sayılır.

 

'' Ezmanın tağayyürü ile ahkâm tağayyür eder '' ( Zaman değişince hükümler de değişir. )

 

Yani; Tanzimatla birlikte yürürlüğe giren kanunlarda sekülerleşmeye doğru bir yönelim görülür. Bunun en önemli göstergesi, 1871'de yayınlanan Nizamnameye göre ilk defa Şerr-i Mahkemelerin yanısıra Nizamiye Mahkemelerinin kurulmasıdır. Elbetteki, bu dünyevileşme önce iktisadi konulardan başlamış, dini etkilerin en fazla görüldüğü alan olan Aile Hukuku ile ilgili düzenlemelerde ise en son görülmüştür.

 

Özellikle, Mecelle'nin uygulanması için çıkarılan Hukuk-i Ali Kararnamesinde, İslam Hukukunda ilk defa evlenme yaşının kızlarda 17, erkeklerde 18 olması şartı getirilmiştir.

 

 

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mecelle'de yok da kararname çıkarılmışsa olur. Ona inanırım. Zaten söylediğim gibi Fransız Medeni yasasının iktibas edilmesi önerilmiş ama kabul edilmemişti. Yani reformcu görüşler hiç yok değildi, Cumhuriyetle pat diye ortaya çıkıvermedi tabii. Bir araştırmak lazım, o sırada hükümet kimmiş, Jön Türklerin etkisi ne olmuş, İttihat ve Terakki'nin bu konuda etkisi ne olmuş, kararnamenin ömrü ne kadar sürmüş, ne kadar uygulanmış, tüm bu ayrıntılar çok önemli.

 

O zaman gericilik ve aydınlanma arasında çetin bir mücadele tabii ki başlamıştı.

 

8 Ekim 1917 kararnamesi çıkarıldığına göre, 1871 kararnamesi çoktan buhar olup uçmuştur tabii ki. Ayrıca mecelle kutsal metin miydi, değiştirmek günah mıydı da madde eklemek yerine "mecelleyi uygulamak için??!!" kararname çıkarıldı acaba? Bu da merak konusu!

 

Ben de nasıl mecellede böyle bir madde varmış diye hayrete düşmüştüm. Tabii böyle bir mecelle maddesi var iddiası olmamıştı ama, böyle önemli bir konu mecellede olması gerekir herhalde diye ilk akla öyle geliyor. Kararname ise olur, bunda sorun görmüyorum, konu açıklığa kavuştu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Ezmanın tagayyürü"nün bir devrim olduğunu hiç sanmıyorum. Halife Ömer bile hırsızın elini kesmeye koşullar getirerek, müellefei kulüb ödeneğini kaldırarak, mehir, teravih, kutsal mekanlar gibi konularda düzenleme yaparak "ahkamı tebeddül" ettirmiştir. 1800 yıllarında bu kural ilk kez yazılmışsa, bu devrim değil, bu gecikme tam bir rezalet! Akıl başa 1800 lerde gelmişse, bu tam bir felaket!

 

Sızıntıcılar yontma da yapmamış, olmayan şeye var diye iddia etselerdi bu olurdu. Ama evlenme boşanma mecellede yok, olmayana yok deyip gerçeği söylemişler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu işten çapanoğlu çıkacak gibi. Mecelle 1878 de tamamlanmış. Henüz tamamlanmayan yasanın uygulanması için kararname nasıl çıkarılmış? Hayır yasayı zaten yapıyorsun, kararname çıkarmak yerine yasa maddesi olarak koysalarmış ya? Bu konuyu etraflı araştırmak lazım. Bu kararnamede kimin imzası var, tam tarihi kaç, bayağı merak ettim doğrusu. Sakın bir aklıevvelin bir yere yazdığı bir cümle ordan oraya ordan oraya kopyalanmasın? Ciddi kuşkular oluştu bende bu bilgi hakkında!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aleviler isterlerse müslüman tabii ki olmayabilirler. Biz herhalde genele göre konuşacağız. Ben Aleviliğe dayalı din devleti kuralım diyen Alevi neredeyse görmediğim için laik olduklarını söylüyorum. Övmek için değil. Neredeyse görmedim diyorum, çünkü tabii ki var ve hiç görmemiş de değilim. Ama az.

 

Müslüman niye diyorum, Alevi Ali'den geliyor. Ali de İslam'ın dördüncü halifesi, bu kadar basit yani, ne çifte standardı? Alevi adının Alev'den gelecek hâli olmadığı ortada. Nerden geldiği de son derece açık!

 

Sevgili demirefe inanmayacaksın ama Alevi adı bu coğrafyada alevden geliyor. Yani esas olarak alüvlü-ateşli gibi bir anlamı var. Alevilerle Hz. Ali arasındaki bağa gelince Bu konuda kendi çapımda yaptığım araştırmalardan çıkardğı sonucu söyleyeyim: Yavuz Sultan Selim Dönemi'nde Alevilerin nelere maruz kaldığını bilmeyen neredeyse yoktur. 200 bin civarında Alevi'nin kıyıma uğradığı bu dönemde Yavuz'a kuyruk acısı olan Şah İsmail, ajanlarını Anadolu topraklarına sokuyor ve Alevilerin önde gelen isimleriyle temas ettirerek bakın biz size daha yakınız, aslında siz de bizdensiniz gibisinden şeyler söyleterek aslında her dinde ortak olan birtakım ananeleri Şiilerle Anadolu Alevileri'nin ortak kökten geldiğinin kanıtı gibi gösteriyor. Zaten kendi başlarındaki devlet tarafından hayvandan daha kötü muamele gören çaresiz Aleviler de bunu kabul ediyor, daha doğrusu inanmak istiyor ve Hz. Ali Alevilerin piri olup çıkıyor! Anadolu Aleviliği ile Şiilik arasında uzaktan yakından bir bağlantı yoktur. İran'da İslam Devrimi'ni yapanlar Şiiler'dir. Şu anda yönetimde olan Ahmedinejad da devrimi yapan Humeyni de Şiidir. Sürekli hoşgörüye vurgu yapan, insanların arasına nifak sokmaya çalışmayan, zulüm görse de zulüm etmeyen, yeniliğe açık, bilimden yana, aydınlanmayı savunmuş Alevilerle onların arasında nasıl bir bağ olabilir? Bunlaı hiç düşünmüyor musunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Alevi adı bu coğrafyada alevden geliyor.

Anlıyorum. Olabilir tabii. Ama Şii etkisi de desek ne desek sonuçta bir Ali faktörü var. Alev ile bağlantı tabii ki olabilir, ama o zaman da yine İran bağlantısı gündeme gelir, eski İran dininde ateşin kutsal sayılışı akla gelir. Fakat yani illa bir yerlerden gelecek, insanlık kültürü tabii ki ortak, öyle de olsa böyle de olsa bir sorun yok.

 

Önemli olan, inancın biçimi ve kaynağı her ne olursa olsun, herkesin inancının kendine oluşu ve laikliktir. Laiklik titizlikle korunduktan sonra herkes istediği inanç biçimine sahip olabilir, hiç sorun yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evlenme yaşı konusu hakkında bende oluşan sonuç izlenim, Osmanlı'da bazı aydınlanmacı girişimler olmakla birlikte tam bir dogmatik karanlığın Cumhuriyete kadar sürdüğüne ilişkin.

 

Atatürk'ün tüm tarihi boyunca Türk ulusunun başına gelmiş en iyi şey olduğuna ve dünyanın tarihinde görülmüş en büyük lider olduğuna inancım her vesile ile pekişiyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.