Φ ekonom Gönderi tarihi: 15 Mart , 2004 Gönderi tarihi: 15 Mart , 2004 Hayatınız boyunca peşinden koştuğunuz, düşlerinizin altında yatan tek gerçek değil midir MUTLULUK?... Hani hedeferiniz vardır; umutlarla süslediğiniz... O hedeflere ulaştığınızda mutlu olacağınızı zannedersiniz. Gerçekte hissetiğinizse kısa süreli, anlık zevklerden başka bir şey değildir. Bugüne kadar neler yaşadığınıza şöyle bir bakın! Acaba hedeflerinizin sizi ulaştırdığı nokta MUTLULUK MU; ne dersiniz? Yeni doğan günle yeniden güzellikleri kucaklamak... Her sabah uyandığınızda, yepyeni bir güne başlamanın sonsuz heyecanını hissedebiliyor musunuz? Geçtiğiniz sokaklara dikkatle bakın! Yemyeşil ağaçların, masmavi gökyüzünün, rengârenk çiçeklerin oluşturduğu o eşsiz armoni size ne fısıldıyor? NE DERSİNİZ; Her geçen gün artan bir mutlulukla, hayatta olduğunuz için şükrediyor musunuz? Anlık zevkleri mutluluk zannedenler! Sizlere sesleniyoruz. MUTLULUK; iç dünyanızda, dış dünyanızda ve Allah ile olan ilişkilerinizde kesintisiz bir sulh ve sükûn halidir. Eğer siz de mutluluğu bulmak istiyorsanız; sözlerimize kulak verin! Sizler için kesintisiz mutluluğun sırrını veriyoruz! ÖLMEDEN ÖNCE ALLAH A ULAŞMAYI DİLEYİN,BÖYLECE ONU SEVDİĞİNİZİ İSPAT EDİN VE ALLAH SİZİ AHİRETTE CENNETİNE ALSIN, BU DÜNYADADA MUTLU KILSIN! Evet! Evet! Yanlış duymadınız. Sizler de mutluluğa doğru bir yelken açmak istiyor musunuz? Mavi gökyüzünde, beyaz bulutların ötesinde bir yerlere gitmek?.. Mutluluk ülkesinin her yanından mutluluk akan insanlarından bir olmayı diliyorsanız eğer; bunun hiç de zor olmadığını bilmenizi istiyoruz. Bu dünyadaki en mutsuz insan olduğunu düşünenler! SİZLERE SESLENİYORUZ. VE SİZ! Anlık zevkleri mutluluk zannedenler! SİZLERE SESLENİYORUZ. Bilin ki; hepiniz mutlu olmak için yaratıldınız. MUTLULUK SİZE ALLAH A ULAŞMAYI DİLEME TALEBİNİZ KADAR YAKIN. Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 17 Mart , 2004 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2004 Mutluluk göreceli bir kavramdır. Bununla birlikte senin sunduğun veya yapıldığında mutluluğa ulaşabileceğiniz dediğin şey sana göre doğru olabilir ama nasıl olurda bunu da herkes için aynı görebilirsin anlamış değilim. Muhakkaktırki Allah tek mutluluk kaynağıdır. Bütün insanların içine mutluluk da veren acı da veren o'dur. ama her insan seçimlerinde özgürdür. Yanlış veya doğru olan seçimler insanların tercihine bırakılmıştır. Böyle olmasaydı herşey ne kadar da basit ne kadar da tek düzen olur du değil mi? düşününsene bir tek mutluluk var bir tek acı var bir tek doğru bir tek yanlış var ve herkes bunların bilincinde hiç kimse yanlış yapabilir mi ? peki yanlış yapılmadan hayatın zevklerine varılabilir mi? her insan kendi tercihlerini yapar kendine göre doğru olan şeyleri seçer. bunların içinde mutluluk da vardır acı da kimi parayı sever cebinde para oldumu mutluluk budur der. kim diyebilir ki yanılıyorsun para mutluluk değildir. insan bir kere bişeye inandımı kim onu yolundan çevirebilir. bu insan bunun yararlarını veya faydalarını kendi görmediği sürece fikrinden cayabilir mi, Her insan kendi mutluluğunu kendi arar. Bulduğu mutluluklar da doğru veya yanlış da olsa mutluluktur. başkalarına acı veren şeyler kimine göre mutluluk olarak algılanabilir ama illa kardeşim bu mutluluk değil anlık zevk dersen alacağın tepkiyi sende tahmin ediyorsundur sanırım. insan beyni ve ruhu beraber çalışan bir varlıktır ve bunlar birleştiğinde dışardan gelen bi olaya önce ikisi ortak bi karar verdikten sona cevap verebilir ve aldığı karardan onu hiç bişey geri çeviremez her insan mutluluğu bi şekilde bulduğunu düşünür. ve bence kimse mutluluk budur veya şudur diyemez dese bile sadece kendi için geçerli olan mutluluğu söylemiş olur. ve bu da sadece kişinin kendi mutluluğudur başkasıda ona bu yanlış asıl mutlulukbu dur diyebilir Goca Gözlüm için özel bi sayfa Alıntı
Φ canugur Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2005 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2005 Mutlu insaanlar iyi düsler icinde midirler, bilemiyorum. Görecedir elbet. Ama, INSAN BENCE, TANRI KAVRAMINI YARATAN KORKUYU YENDIGI NOKTADA MUTLUDUR. Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2006 Sanki unutulmus yada önemsenmemis bir konu acilmis gibi geldi bana.. Tarihe bakilir ve katilanlarin sayisini görünce. Oysa yasamimiz boyunca mutluluk ariyisimiz yada mutlu edebilme cabalarimiz herzaman hergün heran bizle birlikte degilmi..? Hemen pes ediyor bosveriyor önemsenmiyor, herseyi olacaginami birakiyoruz..? Yoksa az cok kendimizce caba veriyormuyuz, olsun kendimiz icin , yada bir baskasi icin..? Bu konuyu tekrar ele alalim diye düsündüm. Bulabildiklerim bunlar.. Mutlu musunuz? Gölgem beni izliyorsa, güneş ışığını görüyorum demektir. Otobüsten indiğim yerden iş yerime kadar yolu uzun buluyorsam, yürüyebiliyorum demektir. Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyor ve bu eleştirileri başkalarından da duyuyorsam, konuşma özgürlüğümüz var demektir. Otobüs beklerken yanımdaki adam anahtarlarıyla oynuyor ve bu sesten rahatsız oluyorsam, duyuyorum demektir. Camları silmem, çatıyı onarmam gerekiyorsa, bir evim vardemektir. Doğalgaz faturam yüklü geliyorsa, ısınıyorum demektir. Evimi bir toplantı sonrası temizlemek için saatlerce çalışabiliyorsam, birçok arkadaşım var demektir. Faturalarımı ödeyebiliyorsam, bir işim var demektir. Yığınla ütülenecek ve yıkanacak çamaşırım varsa, yığınla giyeceğim var demektir. Çalar saatim sabahın köründe çalıyorsa, yaşıyorum demektir. Akşamları kendimi yorgun hissedebiliyorsam ve bacaklarım ağrıyorsa, o gün üretici olmuşum demektir. Ve tüm bunların ayırdına varabiliyorsam mutluyum demektir. Mutlu bir yasam sürüyor musunuz? Kendinizle barisik misiniz? Hayatinizi kim yönetiyor? Stresle basa çikabiliyor musunuz? Digerlerini ne kadar mutlu edebiliyorsunuz? Mutlu olmayi biliyormusunuz arkadaslar http://www.canim.net/testleri/test12.html Alıntı
Φ femalexx Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2006 MUTLULUK / MURATHAN MUNGAN Önce evlendiğimizde hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi. Evlendikten sonra, bir çocuğumuz doğduktan, hatta ardından bir tane daha olduktan sonra hayatin daha iyi olacağına inandırırız kendimizi. Sonra çocuklar yeterince büyük olmadıkları için kızar, onlar büyüyünce daha mutlu olacağımıza inanırız. Bundan sonra ergenlik dönemlerinde çocuklarla uğraşmamız gerektiği için öfkeleniriz. Kendimize, çocuklarımız bu dönemden çıkınca daha mutlu olacağımızı, (yeni) bir araba alınca, güzel bir tatile çıkınca ya da emekli olunca, yaşantımızın dört dörtlük olacağını söyleriz. Gerçek ise su andan daha iyi bir zaman olmadığıdır. Eğer simdi değil ise ne zaman? Hayatiniz her zaman mücadelelerle dolu olacaktır. En iyisi bunu kabul edip, her ne olursa olsun mutlu olmaya karar vermektir. En sevdiğim sözlerden biri Alfred D Souza'ya aittir. Der ki; " Uzun zamandan beridir hayatin -gerçek hayatin- başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken birşey, bitmemiş bir iş, hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım ki bu engeller benim hayatimdi." Bu görüş açısı, mutluluğa giden bir yol olmadığını gösterdi. Mutluluk yoldur. Öyleyse sahip olduğunuz her anin kıymetini bilin ve mutluluğu, vaktinizi harcayacak kadar özel biriyle paylaştığınız için ona daha fazla değer verin. Unutmayın, zaman hiç kimse için beklemez. Öyleyse, okulu bitirene kadar, 100 milyar kazanana kadar, çocuklarınız olana kadar, çocuklarınız evden ayrılana kadar, ise başlayana kadar, evlenene kadar, cuma gecesine kadar, pazar sabahına kadar, (yeni) bir araba, ya da ev alana kadar, borçları ödeyene kadar, ilkbahara kadar, yaza kadar, sonbahara kadar, kışa kadar, maaş gününe kadar, şarkınız söylenene kadar, emekli olana kadar, ölene kadar.... MUTLU OLMAK İÇİN İÇİNDE BULUNDUGUNUZ 'AN ' DAN DAHA İYİ BİR ZAMAN OLDUĞUNA KARAR VERMEK İÇİN BEKLEMEKTEN VAZGEÇİN. MUTLULUK BİR VARIŞ DEĞİL, BİR YOLCULUKTUR. "PEK ÇOKLARI MUTLULUĞU İNSANDAN DAHA YÜKSEKTE ARARLAR BAZILARI DA DAHA ALÇAKTA. OYSA MUTLULUK İNSANIN BOYU HİZASINDADIR" Unutmayın ===>>" YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR "MUTLULUK SORUNSUZ BİR YAŞAM DEĞİL, ONLARLA BAŞA ÇIKABİLME YETENEĞİDİR." H. JACKSON BROWN Alıntı
Φ angelflower Gönderi tarihi: 6 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 6 Şubat , 2006 mutlu olmayı bilenlerden olmayı diliyorum Alıntı
Φ femalexx Gönderi tarihi: 6 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 6 Şubat , 2006 FENA HALDE MUTSUZ ADAMIN MASALI Bir zamanlar bir tepenin üzerindeki villada bir oğlan çocuğu yaşarmış. İyi de yaşarmış. Köpekleri ve atları, otomobilleri ve müziği severmiş. Yüzmeye gider, futbol oynar, güzel kızlara bayılırmış... Bir gün Tanrı’ya "Büyüdüğüm zaman neler istediğimi buldum, uzun uzun düşünüp" demiş... "Neler" demiş Tanrı'da... "Bir büyük evde yaşamak isterim. Ön kapısında heykeller olsun. Arka kapısında iki St. Bernard köpeği... Uçsuz bucaksız bir bahçe içinde... Uzun, çok güzel ve çok müşfik bir kadınla evlenmek isterim. Siyah saçlı, mavi gözlü, gitar çalan ve tatlı şarkılar söyleyen. Üç güçlü oğlum olsun isterim ki, onlarla futbol oynayabileyim. Büyüdüklerinde birisi büyük bir bilim adamı, öteki senatör, üçüncüsü milli santrafor olsun. Ben seyyah olayım... Okyanuslara yelken açayım, dağların zirvelerine tırmanayım, insanları kurtarayım. Bir Ferrari kullanayım yollarda..." - "Ne güzel bir hayal bu" demiş Tanrı... "Mutlu olmanı dilerim..." Bir gün oğlan futbol oynarken ayağını incitmiş. Ondan sonra değil dağlara, ağaçlara bile tırmanamaz olmuş. Okyanuslara yelken açmakta hayal olmuş tabii. Bunun üzerine pazarlama okuyup, tıbbi malzemeler dağıtan bir şirket kurmuş. Bir kızla evlenmiş, çok güzel ve çok müşfik. Ama uzun değil, kısaymış. Saçları siyahmış ama, gözleri mavi değil, ela imiş. Gitar çalamaz, şarkı söyleyemezmiş ama, harika yemek pişirir, olağanüstü güzel kuş resimleri yaparmış. İşi dolayısı ile, kent dışında bir villada değil, kentte bir apartmanın teras katında oturmak zorunda kalmış, ama evinin deniz manzarası gene harikaymış. İki St. Bernard besleyecek bahçesi yokmuş ama, evinde harika tüylü bir Ankara kedisi varmış. Üç kızı olmuş. En küçükleri tekerlekli sandalyede yaşamak zorundaymış, ama en güzelleriymiş. Üç kız da babalarını çok severlermiş. Onunla futbol oynayamazlarmış ama, birlikte denize, parklara giderlermiş. Uçurtma uçurdukları da olurmuş, bazen. En küçükleri hariç tabii. O gölgede bir ağacın altında oturur, gitari ile şarkılar söylermiş. İyi para kazanmış ama, öyle kırmızı bir Ferrari'si olmamış. Bir sabah uykudan üzüntü içinde uyanmış ve en iyi arkadaşına koşmuş... "Ben" demiş, "Hiç mutlu değilim..." ”Neden" demiş, arkadaşı... "Çocukken siyah saçlı, uzun boylu, mavi gözlü gitar çalıp şarkı söyleyen bir kızla evlenmek isterdim. Oysa karım uzun değil, ela gözlü, gitar da çalamıyor." "Karın çok güzel" demiş, arkadaşı... "Harika resimler yapıyor, enfes yemekler pişiriyor üstelik." Adam dinlememiş bile onu... Bir gün karısına "Hiç mutlu değilim" diye dökmüş içini..."Neden" demiş karısı... "Çünkü büyük bir bahçe içinde bir villada yaşamayı düşlerdim, oysa 47'nci katta bir apartman dairesine tıkıldım. İki St. Bernard'in yaşayacağı bir bahçem olsun isterdim, hani nerede..." "Konforlu bir apartmanda yaşıyoruz" demiş karısı... "Oturduğumuz yerden okyanus görünüyor. Gülüyor, eğleniyor, birbirimizi seviyoruz. Kedimizi okşuyor, güzel kuşların resimlerini yapıyoruz... Üç de harika çocuğumuz var..." Adam dinlemiyormuş bile... Ruh doktoruna koşmuş bir gün... "Ben mutlu değilim" diye... "Niye" demiş, doktor... "Çünkü ben gezginci olmak, okyanuslara açılmak, dağlara tırmanmak, insanları kurtarmak isterdim. Oysa masa başı işim ve sakat bir dizim var şimdi..." "Ama sattığın tıbbi malzemeler yığınla hayat kurtarıyor..." demiş, doktor. Adam dinlememiş bile. Doktor da ona 100 dolar vizite yazıp yollamış... Bir gün muhasebecisine "Ben çok mutsuzum" demiş..."Neden" demiş muhasebeci... "Bir kırmızı Ferrarim olsun isterdim hep... Ve dünya umurumda olmasın. Oysa işe metro ile gidip geliyorum. Bir yığın da sorunum var. "İyi giyiniyor, iyi restoranlara gidiyorsun. Bütün Avrupa'yı, Amerika’yı gezdin" demiş, muhasebeci. Ama adam dinlemiyormuş bile... Muhasebeci adama 100 dolar danışma ücreti fatura edip yollamış. Onun da hayalinde kırmızı Ferrari varmış çünkü. Adam rahibe "Çok mutsuzum" demiş. "Neden" demiş rahip... "Üç oğlum olsun isterdim. Biri bilim adamı, biri politikacı, biri sporcu. Oysa üç kızım oldu. Birisi yürüyemiyor bile..." "Ama çok güzel ve çok zeki üç kızın var" demiş rahip... "Seni çok seviyorlar. Başarılı da oldular. Biri hemşire, biri sanatçı, biri de müzik hocası..." Ama adam dinlemiyormuş bile... Öyle mutsuzmuş ki hasta olmuş sonunda. Bir beyaz hastane odasında, etrafı beyaz giyinmiş hemşirelerle dolu yatıyormuş. Vücuduna bağlı teller hastaneye kendi sattığı kalp cihazına gidiyor, kollarına bağlı serumlarla besleniyormuş. Fena halde mutsuzmuş adam şimdi. Ailesi, dostları ve rahibi yatağının başında toplanmışlar. Onlar da üzüntü içindeymiş. Mutlu olanlar sadece ruh doktoru ve muhasebeci imiş. Bir gece adam hastane odasında Tanrı ile yalnız kaldığında "Tanrım" demiş... "Hatırlar mısın, çocukken sana yalvarmış ve istediklerimi sıralamıştım." "Hatırladım" demiş Tanrı... "Güzel bir hayaldi." "Peki, niye onların hiçbirini vermedin bana" demiş, adam... "Verebilirdim" demiş Tanrı... "Ama sana istemediğin şeyleri vererek bir sürpriz yapmak istedim." "Bak neler verdim sana... Bir güzel, sevecen eş, iyi bir iş, yaşanacak güzel bir ev. Üç tatlı kız evlat... Bir araya getirdiğim en güzel yaşam paketlerinden biriydi bu." "Evet" demiş, adam... "Ama bana benim gerçekten istediklerimi vereceksin sandım." "Ben de senin, benim gerçekten istediğimi vereceğini sandım" demiş, Tanrı... "Sen ne istedin ki" demiş, adam hayretle... Tanrı'nın da bazı şeyler isteyeceğini hiç düşünmemişmiş hayatında. "Sana verdiklerimle mutlu olmanı istedim" demiş, Tanrı... Adam karanlık odasında sabaha kadar düşünmüş. Sonunda yeni bir hayal kurmaya karar vermiş. Yıllar önce kurduğu hayalin yerine "Keşke bunu hayal etseydim" dediği bir hayal... Bu defa ki hayalinde zaten sahip oldugu şeyler varmış hep. Adam kısa zamanda iyileşmiş, 47'nci kattaki dairesinde çok mutlu yaşamış. Kızların şen şakrak sesleri, eşinin derin ela gözleri ve harika kuş resimleri arasında mutlu olduğunu hissedermiş bütün gün... Geceleri de okyanusa yansıyan kentin ışıklarının dalgalar üzerinde oynaşmasına bakar, gülümsermiş... . . . . çok uzun bir yazı biliyorumm ama okuduktan sonra bi daha düşünün nedir mutluluk? istediklerine sahip olmak mı Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2006 mutlu olmayı bilenlerden olmayı diliyorum bu söz yeterli mi mutlu olmayı bilmek için? Alıntı
Φ femalexx Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2006 MUTLULUGUN TANIMI Büyük bir kedi, kuyruguyla oynayan küçük bir kediye sormus: "Neden kuyrugunu kovaliyorsun?" Yavru kedi yanit vermis: "Bir kedi için en güzel seyin mutluluk, mutlulugun da kuyrugum oldugunu ögrendim. Bu nedenle onu kovaliyorum, yakaladigimda mutluluga kavusacagim." Bunun üzerine yasli kedi söyle demis: "Gençken ben de mutlulugun kuyrugum olduguna karar vermistim. Ama şunu farkettim; ne zaman onu kovalasam benden uzaklasiyor, ne zaman kendi yoluma gitsem hep pesimden geliyor." Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 14 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2006 “Mutluluk Güzel Kokar” Dostum birden soruverdi: Bir insanin mutlu oldugu nasil anlasilir? Söyle düsünmüs olmaliyim: Bilmem gözlerinin parlakligindan, nesesinden, belki yüzüne vuran iç aydinligindan.Dostum hepsini Kabul eden ama yeterli bulmayan bir el isareti yapti: Bunlar dogrudur. Mutluluk saklanamaz. Mutluluk insanin içinden sizar, bir yerlere girer, orayi degistirir. Bir de kokusu vardir. Bilir misin mutluluk kokar. Mutlulugun kokusu mu? Dogrusu duymamistim. Dostum anlayisla bakti: Dogrudur, duymamissindir. Insanlar pek farketmezler. Oysa, her ruh halinin kendine özgü bir kokusu vardir. Eger insanlar koku duygularini kaybetmeselerdi, bunlari da bilirlerdi. Ama bir çok sey gibi bunu da kaybettiler. Yani, önceden biliyorlar miydi? Elbette, biliyorlardi. Bak hayvanlarin birbirleriyle iletisim kurmalarinda koku nasil önemli bir rol oynar Evet ama konusamadiklari için; Dostum biraz sabirsiz, sözümü kesti: Insanlar konustuklari için artik kokuya gerek duymuyorlar degil mi? Simdi sen bana insanlarin konustuklarini mi söylüyorsun? Artik yanit vermiyordum. Dinlemeyi sürdürdüm. Dostum: Sen de biliyorsun ki insanlar gerçekte konusmuyorlar. Konusur gibi yapiyorlar. Ögrendikleri sözcükler var. Birbirlerine onlari söylüyorlar. Gerçekte çok azi, çok az zaman için konusuyor. Onlara da dikkat et, duygu sözcükleri yoktu Birbirlerine söylemeleri gereken sözleri söylerler. Onun için de çogunlukla birbirlerini dinlemezler. Gerçekte konusmayan, gerçekte dinlemeyen insanlar iki önemli iletisim aracini da kaybettikleri için artik anlasamiyorlar. Koku ve dokunma. Iste gerçek iletisimin iki yolu. Insanlar ikisini de unuttu. Onu biraz kiskirtmayi denedim. Simdi insanlarin birbirlerini koklamalarini mi söylüyorsun? Umutsuz ve kirgin bir bakisla bakti: Keske ne dedigimi anlasalardi da söyleseydim. Koklamak, öyle incelikli bir duygudur ki, bugünün insanina ögretilmesi gerekir. Zavalli koku alma duygumuz. Öylesine kötü kokularla bozuldu ki,yeniden egitilmesi gerekiyor. Biliyor musun, insanlar insan kokusunu bile alamiyor. Bir kadinin kokusu. Bir erkegin kokusu. Çocugun kokusu. Yasli insanin kokusu. Umudun kokusu. Bezginligin kokusu. Hayata kirilmanin kokusu. Mutlulugun kokusu. Insanlar bütün bunlari unuttular. Bedensel dokunma. Unuttugumuz ne çok sey var; Günümüz insanini savunmak istedim: Ama sözcükler var, yazi var. Belki o yüzden unutmusuzdur. Dostum biraz dalginlasti: Evet yalanlarin araci sözler, yalanlarin araci yazilar. Bir türlü içimizden geleni söylemeyi, yazmayi bilemedigimiz için yalanlarimizin araci olanlar. Beden yalan söylemez, dokunusun yalan söylemez. Bunlar gerçekleri iletir. Sadece gerçekleri; Parfüm dünyasinin gerçek bir uzmani sunlari söylemisti: Dokunma da öyle insanlar bunu da unuttu. Bir elin el üstüne konmasi. Bir omuzun omuza dayanmasi. Bir sirtin sirta dayanmasi.Ayaklarin birbirine sarılması. Parfümler doganin verdiklerine insan ustaliginin katilmasinin ürünüdür, ama hiçbir parfüm kadin tenine degmeden gerçek bir koku degildir. Parfüme kisiligini veren, kadinin özel ten kokusudur. Onun içinde parfüm her kadinda birbirinden farkli özellikler kazanir. Parfüm sürmenin ustaligi, bu karisimin olusmasina yardimci olacak ölçüde biçimde sürmeyi bilmektir.Böyle sürülmedigi zaman kadin sadece parfüm kokar, ama sürmesini bilen kadinin kendisi kokar. Önemli olan da parfüm degil, kadinin özel kokusudur. Bu özel kokuyu kadinin giydigi esyalarin durdugu gardropta,çamasirlarinda, özel yerlerinde bulabilirsiniz. Dikkat edin özel kokusunu tanimadiginiz hiç bir kadini gerçekte tanimis sayilmazsiniz. Ne yazik ki insanin kokusuna önem vermeyi bilmiyoruz. Sonra bir gün mutlulugun kokusunu; taniyacaksiniz. Tenin hafifçe pembelestigini göreceksiniz. Günesin ilk isiklarina eslik eden tozpembedir bu. Mutlulugun biraz utangaç, biraz ürkek, biraz çekingen baslayan, ama sonra cesaretle yayilan, güç veren, kendini duyuran özel pembesi. Bu pembeligin üzerine dikkatle bakacaksiniz. Orada bugulu bir nemlenme göreceksiniz. Hep uçan, hep havaya karisan, hep yenilenen uçucu bir nemlenme. Görenlere "Sende bir sey var, asiksin galiba" dedirten bir bahar tazeligi, filiz tadi; Yaklasin o tene. Yaklasin ve mutlulugun kokusunu duyun. Birbiriyle uyum içinde binlerce kokunun süzülmüs kokusunu duyun. Pembeden eflatuna, deniz mavisinden günes sarisina degisen gökkusagi renklerindeki özel kokuyu. Insani rahatlatan, dinlendiren, costuran, kipirdatan, susturan, konusturan mutluluk kokusununu duyun. Dünyanin en güzel kokusu budur. Bebegin annesinden aldigi koku budur. Annenin bebeginden aldigi koku budur. Seven insanin sevilen insandan aldigi koku budur. Ama bu koku kendiliginden olmuyor. Buna emek vermek gerekiyor. Sabahlarin, gecelerin, günisiklarinin birbirine karismasi gerekiyor. Umutsuz günlerde, umutlu günlerde birbirinin degerini bilmek gerekiyor. "Mutluluk kokusu" daglarda irmaklarda degil. Bu koku yalniz insanda. Insanin insan da yarattigi koku bu. Insani insan kilmanin kokusu. Sevginin kokusu. Güvenin kokusu."Iyi ki sen varsin" in kokusu. "Keske simdi yanimda olsaydin" in kokusu. "Seni Seviyorum" un kokusu. "Beni seviyor" un kokusu. Bir gün mutlulugun kokusunu taniyacaksiniz. O zaman daha da mutlu olacaksiniz, biliyorum. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Öncelikle selamlar herkese... İnsan bazen burnunun dibindeki güzellikleri güzellikleri göremez hale gelir.Böyle zamanlarda gözümüzün önündeki o sis perdesinin aralanması için kimi zaman bir dostun sesi,kimi zaman eski bir şarkı yada bir çocuğun masum bakışları yardımcı olur.Şimdi ve burda birbirimize yardımcı olamamıza ne dersiniz?Biliyorum herkesin mutluluk anlayışı birbirinden farklıdır.Ama belki birimizin tarifi öbürünün listesinde hiç olmamıştır ama bu bundan sonra olmayacağı anlamına gelmez! Ben başlıyorum... -Önümüz sonbahar.Kimilerine göre hüzün mevsimi...bu yıllar öncesinde benim içinde öyleydi.Birgün bir arkadaşımın, yaprakların o sarıdan kırmızıya uzanan renk cümbüşü içinde yürümemi ve kafamdaki herşeyi atarak o güzelliği seyretmemi önermesine kadar...Hiç denediniz mi? -Yine sonbahar dışarda yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyor.Ama siz sıcacık evinizde ve yumuşacık battaniyenizin içindesiniz.Nasıl? -Hiç tanımadığınız bir çocuğu mutlu ettiniz mi?O gözlerdeki ışıltıyı başka hiçbiryerde göremezsiniz.. -Ha,birde şu aşk var!!!Hiç aklınızda yokken bir bakış ki aslında saniyeler süren ama size zamanın durduğunu hissettiren o an,hangi duyguyla açıklanabilir? -Yorgun geçen bir iş günü...Ayaklarınızı esir alan ayakkabılarınızdan ve iş kostümünüzden sıyrılıp en rahat kıyafetlerinizle kendinizi koltuğunuza gömdüğünüz o an... -Aynı sırrı aynı duyguyla paylaşan iki çift gözün birbirine güven veren gülümsemesi... Arkadaşlar biri beni durdursun ya Söz sizde... Alıntı
Φ EzeLL Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Mutluluk bence herşey demek babamın annemin kardeşlerimin arkadaşlarımın bir tatlı sözü sevgilinin yazdığı nameler bir bakışı, herşeyden mutlu olabilmek mutluluk kalbinde kötülüğü kısakançlığı barındırmamak.. bir böceği bir bitkiyi sevebilmek bunları yapabiliyorsak mutluyuz demek Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Mutluluk bence herşey demek babamın annemin kardeşlerimin arkadaşlarımın bir tatlı sözü sevgilinin yazdığı nameler bir bakışı, herşeyden mutlu olabilmek mutluluk kalbinde kötülüğü kısakançlığı barındırmamak.. bir böceği bir bitkiyi sevebilmek bunları yapabiliyorsak mutluyuz demek EZELL çok teşekkür ederim paylaşımın için.Zira hiçkimse yorum yapmadı diye gerçekten üzülmeye başlamıştım.Dooru söylüyosun kalbimizde kötülüğe yer yoksa çok şeyden mutluluk duyabilmek mümkün.Fakat işte bazen kalbi kararmış insanlar mutluluklarımızıda hissettirmeden çalıveriyorlar...Tekrar görüşmek dileğiyle...sağol Alıntı
Φ EzeLL Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 EZELL çok teşekkür ederim paylaşımın için.Zira hiçkimse yorum yapmadı diye gerçekten üzülmeye başlamıştım.Dooru söylüyosun kalbimizde kötülüğe yer yoksa çok şeyden mutluluk duyabilmek mümkün.Fakat işte bazen kalbi kararmış insanlar mutluluklarımızıda hissettirmeden çalıveriyorlar...Tekrar görüşmek dileğiyle...sağol ben teşekkür ederim evet kalbimde kötülüğe asla yer vermem verdiğim anda mutlu olamayacağımı bilirim önemli olan bir insanı koşulsuz sevebiliyorsak bunu neden yaparız mutlu olduğumuz için ben mutlu olmayı kendime bir yol çizdim nefesimin yettiği kadarıyla..sevgilerimle Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 EZELL'cim sanırım ikimizde oldukça yeniyiz.Sana eğer bir fikrin varsa alakasız bir soru sormak istiyorum.Soru şu;adımın altında hani şu çaylak yazan yerde bir uyarı var.Bunun ne anlama geldiğiyle ilgili bi fikrin var mı?varsa beni bilgilendir lütfen.Bu arada acemilik başa bela kardeş Alıntı
Φ EzeLL Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 EZELL'cim sanırım ikimizde oldukça yeniyiz.Sana eğer bir fikrin varsa alakasız bir soru sormak istiyorum.Soru şu;adımın altında hani şu çaylak yazan yerde bir uyarı var.Bunun ne anlama geldiğiyle ilgili bi fikrin var mı?varsa beni bilgilendir lütfen.Bu arada acemilik başa bela kardeş bilmiyorumki Alıntı
Φ EzeLL Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Mutluluk, yetinmeyi bilenlerindir. Aristoteles hayata pozitif bakanların yüreklerinde bulunan bir duygudur..... bazen bir kuş cıvıltısına eşlik etmek....... bazen de içten bir gülümsemedir..... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Mutluluk, yetinmeyi bilenlerindir. Aristoteles hayata pozitif bakanların yüreklerinde bulunan bir duygudur..... bazen bir kuş cıvıltısına eşlik etmek....... bazen de içten bir gülümsemedir..... EZELL ne yapalım dursun öyle Bu arada "yetinmeyi bilmek" işte bu çok önemli!Kaçımız bunu hakikaten yapabiliyoruz.Genellikle sahip olamadıklarımıza bir heves duymazmıyız?Nankörüz vesselam! Bak aklıma geldi belki ufacık bir şey ama inan düşününce bile içimi ısıtıyor.Eskiden sobamız vardı bizim gece yatağımıza girip ışığı söndürdüğümüzde sobanın alevi tavana vurur bizde kardeşimle o şekli yorumlardık.Odada sobanın hiçbirşeye değişilemeyecek sıcaklığı ve huzur vardı; bu mutluluk değilde nedir? Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 EZELL bu arada topic bir ilgi gördü bir izdiham anlatamam.. Doğrusu bu kadarını da beklemiyordum Ya arkadaşlar tek tek gelin bakın cevap vermekte güçlük çekiyorum.Ne yapalım EZELL'cim bak birbirimizi tanıyoruz böylelikle...Bu topic bana seni kazandırdı..Daha ne olsun Alıntı
Φ Murti_San Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 EZELL'cim sanırım ikimizde oldukça yeniyiz.Sana eğer bir fikrin varsa alakasız bir soru sormak istiyorum.Soru şu;adımın altında hani şu çaylak yazan yerde bir uyarı var.Bunun ne anlama geldiğiyle ilgili bi fikrin var mı?varsa beni bilgilendir lütfen.Bu arada acemilik başa bela kardeş Mutluluk sevdiklerinle beraber olabilmektir . sevdiğiniz yanınızdaysa ve beraberseniz mutluluk budur . senin diğer soruna gelelim uyarı yazan yer sana yöneticiler tarafından bir uyarı mesajı gönderilmiş onu oku istersen . Alıntı
Φ EzeLL Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 EZELL bu arada topic bir ilgi gördü bir izdiham anlatamam.. Doğrusu bu kadarını da beklemiyordum Ya arkadaşlar tek tek gelin bakın cevap vermekte güçlük çekiyorum.Ne yapalım EZELL'cim bak birbirimizi tanıyoruz böylelikle...Bu topic bana seni kazandırdı..Daha ne olsun benden başkasıda yok ama ben yazarım bu topice saolasın senide bana kazandırdı mutluluk işte budur Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Mutluluk sevdiklerinle beraber olabilmektir . sevdiğiniz yanınızdaysa ve beraberseniz mutluluk budur . senin diğer soruna gelelim uyarı yazan yer sana yöneticiler tarafından bir uyarı mesajı gönderilmiş onu oku istersen . MURTİ-SAN sağol ya şu uyarı olayına el attığın için.Başlamışken yardımı tamamla da nerden okuyacağımı da söyle lütfen.İnan bilmiyorum.Şimdiden sağol Alıntı
Φ EzeLL Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Mutluluğun formülü ZAMAN ayırmaktır... Planlamaya zaman ayır; zaman kazanırsın Çalışmaya zaman ayır; işini kazanırsın Eğlenmeye zaman ayır; neşeni kazanırsın Gönül almaya zaman ayır; dostunu kazanırsın Okumaya zaman ayır; kişiliğini kazanırsın Sevmeye zaman ayır; kendini kazanırsın Alıntı
Φ EzeLL Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Mutlu olmanın en iyi yolu;bir başkasını mutlu etmekten geçer.... evet aynen öle arkadaşım baktığım her yer aydınlık dokunduğum her şey ısıtıyor ruhumu gökyüzünü hiç bu kadar mavi görmemiştim.. hiç bu kadar rengarenk çiçek olmazdı gönlümdeki kışın beyaz örtüsü olan karlar üzerinde...baharı müjdeler gibi... yıllardır denize hasret ve ona özlemle kavuşmuş yaşlı bir balıkçının dinginliğindeyim.. ayaklarımın altında sıcak altın kumlar üzerimde pembe umutlarıma benzeyen askılı elbisem.. huzurla minik mavi dalgaların kumsala ahenkle dokunmasını izliyorum.. gözyaşlarım sevinçten dökülüyor artık mutluluk dağının doruklarına tırmanırken hayır dualarımı diğer insanlara yar ediyorum durmaksızın şükürlerimle beraber... insanları mutlu edebiliyorum ve mutluyum.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 Mutlu olmanın en iyi yolu;bir başkasını mutlu etmekten geçer.... Kesinlikle katılıyorum.... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.