Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Geçen hafta bugün referandum için sandık başındaydık. Sonuçta evetler kazandı. Bir hafta boyunca “Neden evet çıktı?” ya da “Hayırcılar nerede yanıldı” türünden derin tahlillerle oyaladık kendimizi.

 

Hayırcıların kimilerini karalar bağlamış olabilir, ama umutluzluğa da yer yok, dünyanın sonu değil, yakında seçim var, bugünden şikâyeti olan bu seçimlere asılmalı şimdiden.

Referandum tartışmaları süre dursun, isterseniz gelin bu pazar işin biraz da matrak tarafına dalalım.

 

Bir “hayırcının” ağzından, hayatımızın geçen pazar gününden bu yana nasıl da değişiverdiğini görelim. Bazen “kaybetmiş” olma duygusu “gülerek” keyifli hale bile dönüştürülebilir. Aşağıdaki yazıyı “şimdilik” adının açıklanmasını istemeyen bir okurum gönderdi. Birlikte okuyalım ve gülümseyelim:

 

“Sayın Can Ataklı,

 

Bize dar gelen darbe anayasasından kurtulunca, hayatımda mucize gibi olağanüstü değişiklikler olmaya başladı. Hiç tanımadığım bu demokratik ve özgür ortama alışmaya çalışıyorum.

 

Referandumla gelen değişikliğin, ertesi sabah kalkar kalkmaz farkına vardım ve demokratik çişimi ettikten sonra özgürce yüzümü yıkayarak, neşe içinde sivil bir kahvaltı yaptım. Sakallarımı serbest bırakıp, eski bir darbeci olarak dolabımda beyaz çorap ve beyaz pantolon bulamadığım için, yakındır diyerek grileri giymek zorunda kaldım ama, gömlekte moda rengi yakaladım.

 

Derken, sivil anayasanın mucizeleri art arda gelmeye başladı. Kırk dairelik apartmanda ilk defa asansörü bizim katta yakaladım ve apartman kapısı açık olduğundan kendimi bir anda kolayca dışarıda bulunca, yüce divandan kurtulmuş başbakan gibi hissettim.

 

Asker anayasası döneminde sık sık arıza yapan ve yabancılara kötü davranan park yerimizin girişindeki engel, yeni özgürlükçü ortama uyarak sürekli açık durduğu için, adeta bir ‘Mevlana Kapısı’ karizması kazanmıştı.

Derin bir nefes alarak, mutlu bir şekilde arabaya binip hayatımın ilk demokratik ve özgür alışverişini yapmaya gitmeden önce biraz yürürken, yolda rastlayıp kahverengi kıyafetlerimi vermek istediğim bir çöp toplayıcısı “Abi, başımı belaya sokma” diyerek beni reddetti.

 

Saçlarım, rüzgârda özgürce ve ahenkle dans ederken, parıltısı vitrin camlarında gözlerimi kamaştırdı. Sırıtınca da, dişlerimde minik bir ampul parlıyor ve vitrinden “çınnn” diye küçük bir çan sesi geliyordu.

Darbe anayasasından yeni kurtulmuş alışveriş merkezinin hep kalabalık olan park yerinde, ilk defa bir kapının yakınında boşluk bulup, yerdeki eski, askeri ve darbeci - yeni, sivil ve demokratik çizgilerin arasına özgürce park ettim.

İçerisi de bambaşka göründü gözlerime doğrusu. Galiba, özgürlüğün etkisiyle millet ‘evet’i satın alarak rafları yağmalamış.

 

Baktım, Meyveler ve Sebzeler Yüksek Reyonu‘nda yere konmuş bir sepetin içinde, iki tane eğri büğrü salatalık kalmış, toplantıdan kaçmış bakan ve müsteşarı gibi yanyana duruyorlar.

 

“Bu, referandumdan önce de böyleydi, ne değişti peki?” diyebilirsiniz tabii ama, anlaşılan şu ki; daha çok hayırsever diye bildiğimiz bizim millet, meğerse aslında hıyarsevermiş.

 

Evdeki buzdolabında duran, 12 Eylül’den önce aldığım darbeci peyniri yiyemezdim artık. Referandum beyazı iki kalıp demokrat peyniri, arabaya attım.

Kahverengi ekmeklerden almaya korktum ve beyaz ekmeği seçtim çünkü, market kasalarındaki fişlemeler hâlâ devam ediyor.

 

Sivil anayasanın un, şeker ve tuza da özgürlük getirdiği raflardan belliydi. Yaaa!... Sonunda sıra bize geldi işte! Darbe anayasasına güvenip konuşmak kolaydı. Sıkıysa şimdi biri çıkıp da üç beyaza laf etsin de, görelim bakalım!

Peki ama beyaz renkli kahveyi nereden bulacağız? Kendi renginde darbeci kahve içmek bize yakışır mı? Kırk yıllık darbenin hatırını unutup, sek süt içmekten başka çare yok galiba.

 

Sivil anayasanın mucizeleri, saymakla bitmeyecek galiba.

Yaşasın, özgürlükçü Beyaz Devrimimiz!

Yaşasın, Kovboycu Yeni Osmanlı Ilık İslam Demokratik Cumhuriyetimiz!

 

Yaşasın, müstakbel Cumyarıbaşkan Eşkovboy Führer Padişahımız!

 

Türküm: Doğru muyum?

Yasam: Referandum bilir!

Ülküm: Normal vatandaşlıktan sivil darbeciliğe, oradan da ümmetçiliğe düşüp, geriye gitmektir!

Varlığım, Vaşington’a armağan olsun!

Ne mutlu, Kovboycu Türk-İslam senteziyim diyene!

Aamiiin, hamdolsun hallelujah!“

.

.

.

.

 

 

Can Ataklı Gazetevatan.com 19.09.2010

Gönderi tarihi:

Referandum tartışmaları süre dursun, isterseniz gelin bu pazar işin biraz da matrak tarafına dalalım.

*

**

***

Yaşasın, müstakbel Cumyarıbaşkan Eşkovboy Führer Padişahımız!

Can Ataklı Gazetevatan.com 19.09.2010

Madem işin matrak tarafına daldık... Ben de bir katkıda bulunayım istedim...

 

Fıkra bu ya;

 

Kraliçe Elizabeth, Obama ve Erdogan ölmüşler ve doğruca cehenneme gitmişler.

Bir gün Kraliçe Elizabeth "Ben Britanya'yı çok özledim.Britanya ile konuşmak istiyorum.Bakayım ne yapıyor herkes " demiş.

Telefonu açmış ve 5 dakika konuşmuş ve sonra da dönüp Şeytana "borcum ne ?" demiş.

 

Şeytan; "5 milyon dolar" diye cevap vermiş... Kraliçe vakur bir edayla,derhal bir çek yazmış ve geçmiş koltuğuna oturmuş.

 

Obama ,buna fena içerlemiş ve başlamış bağırmaya;

- "Ben de, ben de özledim ABD'yi. Ben de herkes ne yapıyor, bilmek istiyorum" demiş.

O da telefona sarılmış ve 2 dak.konuşmuş ve telefonu kapatmış sonra o da sormuş şeytana;

-"Borcum ne kadar?"

 

Şeytan; "10 milyon dolar" demiş... Obama çok bozulmuş ama o da bir çek yazmış ve geçmiş sandalyesine oturmuş...

 

Erdoğan,onları çok kıskanmış, bas bas bağırmaya başlamış.

-"One minute,One minute,sıra bende,sıra bende!

Ben de Türkiye'ye telefon açmak istiyorum.

Bakanlarımla,yardımcılarımla ,parlamentodaki herkesle konuşmak istiyorum" demiş.

Türkiye'yi aramış ve yaklaşık 20 dakika konuşmuş,konuşmuş ,konuşmuş

Sonra da Şeytana sormuş "Benim borcum ne şimdi?"

 

Şeytan; "20 dolar" demiş... Erdogan şaşırmış; "Yirmi dolar mı? O kadarcık mı?" ...

 

Şeytan cevap vermiş;

-Evet. Eğer bir cehennemden diğerini ararsan, şehiriçi konuşma oluyor.

 

Memleketi Cehenneme dönüştüren Recep bey ve avanesine...

Ve onların yarattığı cehennemde mutlu olduklarını farz edenlere gitsin bu gülmece :)

Gönderi tarihi:

Madem işin matrak tarafına daldık... Ben de bir katkıda bulunayım istedim...

Fıkra bu ya;

Kraliçe Elizabeth, Obama ve Erdogan ölmüşler ve doğruca cehenneme gitmişler.

*

**

***

Memleketi Cehenneme dönüştüren Recep bey ve avanesine...

Ve onların yarattığı cehennemde mutlu olduklarını farz edenlere gitsin bu gülmece :)

 

Birilerinin peygamber ilan ettiği kişiyi cehenneme göndermişsin buna birileri fena bozulacak ama benden kocaman bir

 

:alkis:

Gönderi tarihi:

Can Ataklı Bekir Coşkun'un akibetine uğramaya hevesli olmalı...

 

Daha durun bakalım, istakozun içinde olduğu tencerenin altı daha henüz yakıldı. İstakozun kabuğu kalın, daha hiç bir belirti yok. Daha ortada cehennem filan yok. Tophane mophane bir şey değil, bir kaç genç alkol haram diye onun yerine fazla enerji içeceği içmişler, bir şey yok, bir şey yok...

Gönderi tarihi:

Hayatımızın bu kadar çabuk değişeceğini söyleyenlere inanmamakla hata ettiğim benim de 13 Eylül'le birlikte aniden değişen hayatımla bilffil teyit edildi.12 Eylül'de engin bilgi, öngörü, akıl sahibi, aklına fikrine akıl sır erdiremediğimiz muhterem yol göstericiler tarafından Cumhuriyet'in, demokrasinin, hukuk taraftarlığının, vatanın bütünlüğünün oylanacağını ''Evet'' çıkması halinde bütün bu değerlere ''Hayır'' anlamı taşıyacağını ve ertesi sabah Cumhuriyetsiz, laiksiz, demokrasisiz, parçalanmış topraklarda, hukuksuzluğun kol gezdiği bir sabaha uyanacağımız söylenmişti.O kadar uyarıya, gözü kamaştıracak derece de aydınlatmaya rağmen insanımız karanlığı tercih etti.Fazla ışık da hiç ışıksızlık gibi göze zarar verir ya öyle oldu galiba. Uyandık 13 Eylül sabahına, güneş ışığı terk etmiş topraklarımızı, küstürdük galiba.Allah'tan önceden bir sebeple elimizin altında bulunan el feneri karanlıkta yetişti imdadımıza.El feneri elimizde 12 Eylül'e kadar güneş akşam vakti terketse bile ışığıyla herkese yol gösteren değerlerimizi 13 Eylül sabahının karanlığında elimizdeki el fenerinin cılız ışığında nereye kaldırdılar, nereye sakladılar bu değerlerimizi diye yollara düştük, başladık yitirdiklerimizi aramaya.

 

Ne çabuk değişiyordu hayat böyle?Daha dün 12 Eylül Cumhuriyet vardı, laiklik vardı, demokrasi vardı,hukuk vardı, bir gün içinde saklanması, gizlenmesi zor bu kadar değerleri kim toplayıp götürmüştü bu kadar kısa zamanda bilmediğimiz bir yere.Nasıl da dönüverilmişti 100 yıl öncesine hatta 100 de yetmez bunu anlatmaya bir sıfrın lafımı olur 1000 yıl öncesine?13 Eylül sabahı bir ses geliyordu sokaktan, davul eşliğinde.Duyduk duymadık demeyin, padişahın fermanıdır girizgahı eşliğinde.Ne padişahıydı, ne fermanıydı bu ne olmuştu bir gün içinde?Sonra anladık ki 12 Eylül'ü 13 Eylül'e bağlayan gece biz uyurken devletimizin adı, soyadı, doğum tarihi, kimlik numarası, aile sıra nosu, kütük nosu değiştirilmişti.1000 yıl önce yaşayan birinin kimliği vardı gözümüzün önünde.

 

Hyatımızda çağımızın getirdiği ne varsa hepsi silindi bir anda.Televizyon, internet,cep telefonu,gazete, dergi ktaplar, MP3'ler, hukuk devleti, laiklik demokrasi, inanç özgürlüğü, seyahat özgürlüğü daha nicesi.

 

Sayın Can Ataklı da yaşadı bunları ama söyleyemiyor gördüklerini açıkça, fikir özgürlüğü 13 Eylül'de rafa kaldırıldı ya ondandır.

 

Allah bundan sonra Can Ataklı gibi bir padişah nasip eder inşallah, olacaksa bilgili, görgülü, aydın, esprili, herkese Mevlana penceresinden bakabilen engin hoşgörülü biri olsun, bunlar da ali Şehzade Can Ataklı gibi bir insanda var.

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Hayatımızın bu kadar çabuk değişeceğini söyleyenlere inanmamakla hata ettiğim benim de 13 Eylül'le birlikte aniden değişen hayatımla bilffil teyit edildi.12 Eylül'de engin bilgi, öngörü, akıl sahibi, aklına fikrine akıl sır .

.

.

.

Muhabbetle...

 

Çok basite indirgemişsiniz, 13 Eylül de hiçbir şey eskisi gibi değildi, o gün bazı şeylerin düğmesine basıldığı zamanla otaya çıkacak. 13 Eylül de belki farkedemediniz ama 25 Eylül de, dün inkar ettiklerini bugün ikrar eder duruma gelindiklerini de görmüyor muyuz? Terör örgütü demeyenlerin elini sıkmam, açılım sürecinde pazarlık etmedik diyenlerin bugün İmralı dakini önder diye görenlerle neyin pazarlığını yaptığını, bu cesareti nereden aldıklarını sorgulayabiliyor muyuz?

Yeni bir anayasanın 2011 seçimlerinden sonra yapılabileceğini başbakan söylüyor, referandumdan önce muhalefet ne diyor du? O zaman bu referandum niye yapıldı, milletin parasını harcamak bu kadar kolay mı? Yeni anayasa yapılınca referandumda kabul edilen bu maddeler tekrar değişmeyecek mi, yoksa değişmez denen maddeler değiştirildiği halde bu maddelere dokunulmayacak mı?

Gönderi tarihi:

Çok basite indirgemişsiniz, 13 Eylül de hiçbir şey eskisi gibi değildi, o gün bazı şeylerin düğmesine basıldığı zamanla otaya çıkacak. 13 Eylül de belki farkedemediniz ama 25 Eylül de, dün inkar ettiklerini bugün ikrar eder duruma gelindiklerini de görmüyor muyuz? Terör örgütü demeyenlerin elini sıkmam, açılım sürecinde pazarlık etmedik diyenlerin bugün İmralı dakini önder diye görenlerle neyin pazarlığını yaptığını, bu cesareti nereden aldıklarını sorgulayabiliyor muyuz?

Yeni bir anayasanın 2011 seçimlerinden sonra yapılabileceğini başbakan söylüyor, referandumdan önce muhalefet ne diyor du? O zaman bu referandum niye yapıldı, milletin parasını harcamak bu kadar kolay mı? Yeni anayasa yapılınca referandumda kabul edilen bu maddeler tekrar değişmeyecek mi, yoksa değişmez denen maddeler değiştirildiği halde bu maddelere dokunulmayacak mı?

 

İddia ediyorum yazdıklarım Sayın Can Ataklı'nın yazdıkları kadar ciddi ve derin analizler içeriyor.Vatanın bütünlüğü, demokrasinin, hukuğun korunması, Cumhuriyet'in sahiplenilmesi gibi ciddi değerleri savunan, hayırı savunmasına karşılık evet çıkmasına karşı bu değerlerin yok edilme kaygısını yüreğinde derin acılarla hisseden, tek derdi devletin, milletin bekası, hayır diyenler yanında evet diyenleri aydınlatma kaygısını taşıyan onların mutluluğunu kendi mutluluğu kadar savunan birinin o derece gayri ciddi, alaycı, sığ bir yazıyı kaleme alması bana da o yazının ciddiyeti kadar bir yazı yazmaya sevk etti.

 

26 maddelik bir Anayasa değişikliğinde bile kıymamet koparılmış, vatanın parçalanması, rejimin tehlikede oluşu, demokrasinin, hukuğun sahiplenilmesi üzerinden hayır cephesi oluşturulmuşken Anayasa'nın içinde bir değişikliğe bu derece sert bakış geliştirilirken 2011'de yeni bir Anayasa değişikliği için çalışmaya başlanacağını hangi hükümet hangi güce dayanarak söyleyebilirdi?Bu referandum gelecek seçim için nabız yoklaması oldu.Eğer ki hayır çıksaydı hükümet 2011'de yeni bir anayasa yapacağız diyebilir miydi milletin iradesi ortadayken?Yeni bir Anayasa değişikliği için refarandumdan çıkan evet AKP için bir dayanak oldu.

 

Ayrıca şu da benim açımdan aşikar ki yeni bir anayasa yapabilecek ne bir demokratik olgunluğumuz, kültürümüz var ne de uzlaşacak,uzlaşma taraftarı anlayışımız var.Yeni bir anayasanın yapılabileceğini düşünmüyorum, bunu AKP değil başka bir partide yapamaz şu ortamda, yakın gelecekte.Kimsenin kimseye güvenmediği herkesin birbirini vatana ihanetle suçladığı, birbiri için ağzına geleni söylediği, birilerinin PKK'yla tehdit ettiği ortamda yeni bir anayasayı kim nasıl yapacak?

 

Millet refarandumda vatanın parçalanmasına, demokrasinin, hukuğun, Cumhuriyetin yok edilmesine, yolsuzluklara, ekonomik sıkıntılara evet demedi.Bu kurgunun absürtlüğü ortada, bu bakış açısının neresinden tutarsanız tutun elinizde kalır.Bu bakış kendini o derece aşmıştır ki %58'e vatan haini,cahil bile diyebilmiştir.Bu bakış %58'i vatan haini, cahil diye nitelendirdikten sonra kendi söyleyeceklerini, doğrularını bu kitleye nasıl anlatmayı düşünüyor, bu kitleyi uykusundan nasıl uyandıracak?Alay ederek mi, vatan haini ilan ederek mi?

 

İşte tam da bu anlayış her seferinde asıl oylanması gereken, asıl değerlendirilmesi gereken siyasi icraatleri kendisine cahil dendiği için, sürekli kendisiyle alay edildiği için tepki zemininde değerlendiriyor, icraatlere değil karşı tarafın kendisine bakışına göre tavır alıp tercihini duygusal yoğunluğu olan bir tercihe dönüştürüyor.

 

Muhalefet niçin şunu düşünmüyor anlamak mümkün değil.AKP milleti kandırıyor, ey millet siz kandırılıyorsunuz diyorum, bak vatan elden gidiyor, demokrasi elden gidiyor diyorum siz buna karşılık bana inanmıyor bu tehlikeleri oluşturan anlayışa destek oluyorsunuz, yaklaşımından hareketle acaba millet bu anlayışı savunan insanları niçin samimi bulmuyor, söylediği o kadar ciddi tehlikelere gözünü yumuyor?

 

Bu güvensizliğin kendini inandıramamanın en büyük nedeni yukarda bahsettiğim derdini anlatmak istediği kesime karşı oluşturduğu alaycı, cahil nitelemeli, bak beni kandıramıyorlar sen küçüksün kandırılıyorsun şeklindeki anlayış.

 

Bu yaklaşımın iletşimde iletişimi koparan, kendinden uzaklaştıran, kıran, yıkan, yaralayan sonuçlarını göremeyecek kadar ileri zekalı olan bir anlayış bu ülkeyi bırak yukarlara taşımayı başka birilerinin bir şey yapmasına gerek kalmadan bulunduğu yerden de aşağı indirir.İnsanları kazanmanın gerçekten inandığın doğruları onlara anlatmanın yolu önce karşındakini kendin gibi değerli görmekten, bunu ona hissettirmekten geçer.Doğru vardır inanmadığın insanın ağzından çıksa doğruluğundan şüphe duyarsın; eğri vardır inandığın, güvendiğin insandan duysan doğru kabul edersin.

 

AKP milleti kandırıyorsa, yanlışlarına inandırıyorsa bu güveni nasıl sağladı, muhalefet doğrularına milleti inandıramıyorsa bu güvensizliğin sebebi ne, birazcık düşünmek lazım değil mi?Karşındaki akıllıysa sen ondan akıllı ol da alt et onu.Biz de inanalım değil mi?

 

Muhabbetle...

 

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

gayri ciddi, alaycı, sığ bir yazıyı kaleme alması bana da o yazının ciddiyeti kadar bir yazı yazmaya sevk etti.

 

Bu referandum gelecek seçim için nabız yoklaması oldu.Eğer ki hayır çıksaydı hükümet 2011'de yeni bir anayasa yapacağız diyebilir miydi milletin iradesi ortadayken?Yeni bir Anayasa değişikliği için refarandumdan çıkan evet AKP için bir dayanak oldu.

 

 

Şu mantığı anlamam mümkün değil, burada maç yapılmıyor, söz konusu olan 70 milyonluk bir ülke yönetimi, 700 milyon lira bu referandumda harcandı deniyor; bir nabız yoklamak için milletin dişinden, tırnağından arttırarak ödediği vergilerin heba edilmesi bana göre en basit bir ifade ile görevi kötüye kullanmaktır. Bu kendi hesapları için milleti kullanmaktır. Üstelik referandumda kim ne kadar evet dedi, sandığa gitmeyenler genel seçimde nasıl oy kullanacak bunları bilmeden nasıl dayanak olduğu söylenebilir?

Sizce referandum eşit şartlarda mı yapıldı, devlet olanakları kullanılarak haksız rekabet yapılmadı mı? 12 Eylül diyerek milletin duygularıyla oynanmadı mı? Bütün bunlara rağmen %42 hayır diyebildiyse bence başarıdır.

Gönderi tarihi:

Şu mantığı anlamam mümkün değil, burada maç yapılmıyor, söz konusu olan 70 milyonluk bir ülke yönetimi, 700 milyon lira bu referandumda harcandı deniyor; bir nabız yoklamak için milletin dişinden, tırnağından arttırarak ödediği vergilerin heba edilmesi bana göre en basit bir ifade ile görevi kötüye kullanmaktır. Bu kendi hesapları için milleti kullanmaktır. Üstelik referandumda kim ne kadar evet dedi, sandığa gitmeyenler genel seçimde nasıl oy kullanacak bunları bilmeden nasıl dayanak olduğu söylenebilir?

Sizce referandum eşit şartlarda mı yapıldı, devlet olanakları kullanılarak haksız rekabet yapılmadı mı? 12 Eylül diyerek milletin duygularıyla oynanmadı mı? Bütün bunlara rağmen %42 hayır diyebildiyse bence başarıdır.

 

Bu refarandum hükümetin salt halk bana ne kadar destek veriyormuş bir göreyim mantığıyla laf olsun diye yaptığı maddeleri göstermelik, işlevsiz olan, kamuoyu yoklaması için yapılan bir refarandum değildi.Bu kadar basit bir amaç için bu süreç yaşandıysa koparılan kavga gürültü neyin nesi?

 

AKP kısmi anayasa değişikliğiyle Anayasayı tümden değiştirip değiştiremeyeceği konusunda halkın düşüncesine başvurdu.Dediğim gibi hayır çıksaydı yeni anayasa değişikliğinin adını bile ağzına alamazdı.%58 bu bağlamda bir hareket noktası.Şimdi bu sonuçtan sonra muhalefet %42'ye sığınarak halk yeni anayasa değişikliğine hayır demiştir, yeni bir anayasaya ihtiyaç yoktur düşüncesini savunabilir durumda mı?Yeni bir anayasa konusunda herkes hem fikir ama ben yaparımın peşinde ayrıma yol açan nokta burası.

 

Refarandum sürecinde iktidarıyla, muhalefetiyle el ele oluşturulan tablo içler acısıydı benim açımdan.Şu refarandum artık ne sonuçla biterse bitsin de kurtulalım bu çocuksu atışmalardan, içi boş laflardan, basit savunmalardan diye sürecin bitmesini beklemiştim açıkçası.Siyasetimiz, demokrasimiz olması gereken ilkeler üzerine bina edilmiş, siyaset siyaset gibi yapılıyor, siyasi aktörlerimiz demokrasinin olgunluğunu taşıyor olsaydı bu tuhaf süreci normal bir refarandum gibi yaşardık, olmadı.

 

Refarandum bitmiş kurallarına göre %50'yi geçtiği için evet kabul edilmiş olmasına rağmen %42'yi %58'den büyük göstermeye çalışanları da ben anlamıyorum.Benim açımdan biz kazandık siz kazandınız tartışması çok da anlamlı değil; ama %42 %58 karşısında büyük bir başarıdır mantığını gütmeye devam edenler, bu düşüncenin üstüne biz nerde hata yaptık,yanlışımız, eksiğimiz neydi yerine hata yapan %58'dir gibi anlaşılmaz bir mantıkla kendi hatalarını görmemeyi tercih edenler daha çok bu sonuçlarla karşılaşırlar.

 

Evet seçimlerde çok para harcanıyor doğru, refarandumlar da demokrasinin içinde yer alan bir değer.Kimse durup dururken canım sıkıldı dur bir refarandum yapayım da hareket olsun, can sıkıntım geçsin diye bu işe kalkışmaz herhalde.Şartlar oluştuğunda refarandum oluyor,zamanı geldiğinde seçim yapılıyor.Sırf çok para gidiyor diye vazgeçeceksek bu işten bütün seçimlerden vazgeçmek daha doğrusu demokrasinin işlemesi için gereken faaliyetlerden, demokrasiden kurtulduğumuzda demokrasinin giderlerinden de kurtulmuş oluruz bu da bir çözüm.

 

Şimdi AKP 2011 seçimi için yav kardeşim bu seçimlerde de ne kadar gereksiz para harcanıyor, gelin bu işten vazgeçelim haryacağımız parayı ekonomimizi canlandırmak için kullanalım dese derin bir hassasiyet gösterse ne deriz?

 

Peki refarandumdan hayır çıksaydı siz burda hayırı önemsiz görüp harcanan para üzerinde yoğunlaşıp bunu eleştiren bir yazı mı yazacaktınız?Ya da %42 evet dedi bu büyük bir başarıdır düşüncesini savunacak mıydınız?

 

Sayın yılmaz bu son söylediğimi hayırcı bakış açısıyla yapabiliyorsanız evetçilerin %90'ından daha fazla demokrasiyle haşır neşir olmuş, hukuğu ideoloijik kalıplarının üstünde değerli gören, benimsediği ideolojinin üstünde devleti, milleti için kaygıları olan, gerçekten demokrat, vatan sevdalısı birisisiniz demektir bence.Bunu ülkemiz şartlarında yapabilen çok az insan var da o açıdan çok önemli...

 

Dediğim gibi refarandum da evet çıkmış da olsa yaşadığımız süreç beni yeterince rahatsız etti.

 

Muhabbetle...

 

 

 

 

 

Gönderi tarihi:

Nasil bir ironidir anlasilmaz.13 Eylül'de hicbirsey degismemismis.Alayci bir dille sayin Can Atakli'ya gönderme yapiliyor.Acaba hicbirsey degismedimi ve degismeyecekmi?Gelin hep birlikte inceleyelim,hemen 13 Eylül'le birlikte nelerin degistirildigini veya degistirilmesinin ön adimlarinin atildigini.

 

13 Eylül'le birlikte önce PKK ile resmen masaya oturuldu,evet evet yanlis degil PKK ILE MASAYA OTURULDU RESMEN.12 Eylül'den önce bu masa görüsmeleri kamuoyundan sakli gizli yapiliyordu,yani AKP'nin iktidara geldigi günden bu yana gizli gizli müzakereler yapiliyordu,bu gizli gizli müzakereler 13 Eylül'le birlikte artik aciga vuruldu.Murat Karayilan yalan söylememisti.Müstakbel Kürdistan özerk eyaletinin baskani Imralidaki misafir Abdullah Öcalan'in yol haritasi HABUR'la sahneye konmamismiydi.Kimdi bunlari inkar ederek "IYI SEYLER OLACAK-DEMOKRASI GELECEK"martavallar ile milletle alay edenler,Türkiye'deki Siyasal Islamin sacayagi olan Abdullah Gül-Erdogan-Besir Atalay DEGILMIYDI?

 

Ne degisti 13 Eylül'le birlikte?!13 Eylül'le birlikte yobazlik tekrar ayaklandi,nerede mi?TOPHANE'de SANAT GALERILERINDE.Amac Madimak'in tekrariydi.

Ne degisti 13 Eylül'le birlikte:"Antalya Belediyesi,daha cok turist cekmek icin bir festival düzenledi.Bu festival Almanya'da heryil tekrarlanan OKTOBER FEST yani EKIM SENLIKLERI'nin bir benzeriydi.Belediye konuklara bira dagitti.Dini bütün müslümanlar hemen harekete gectiler.Müslüman ülkesinde bira nasil dagitilirmis diyerek cemaate yakin bir dernek vasitasi ile bu festivali iptal ettirmenin cabasina düstü.Bu müslüman dernegin adida "KIMSE YOKMU"dernegidir.Yani milletten bagis toplayip sonra afiyetle yiyen derneklerden birisi.Arkadaslar bunlar henüz yolun basidir.DAHA VAHIMLERI OLACAKTIR.BUNDAN KIMSENIN SÜPHESI OLMASIN.

 

Ne degisiyor daha:Önce yüksek yargidan basladilar.Referandum icin cemaatlerin ve Iran'in yardimlarini alip tehdit ve sindirme siyaseti ile EVET oranini kendi lehine yükselten AKP HSYK'ya secilecek 11 kisiyi belirledi.Adalet Bakanligi Müstesar yardimcisi Ibrahim Okur üye listesinde.

 

Yeni Anayasa icin yüksek sesle meydanlarda haykiran basbakan simdi muhalefetin "YENI ANAYASA YAPALIM "teklifine sicak bakmamaya basladi.Nasil bakacak ki;henüz PKK ile yeterince müzakere edilmeden,Özerk Kürdistan haritasi cizilmeden yeni anayasa hazirlamak PKK'ya verilen sözlerin tutulmamasi anlamina gelir,tamda secim üzeri Erdogan bu rizkin altina girer mi?

 

Birileri hicbirsey degismedi diye kendilerini avutadursunlar inaniyorum ki yarin Güneyanadolu'da Özerk bir yapi olusursa bu hicbirsey degismedi diyenler yine ayni sözlerini yineliyeceklerdir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Bu referandum hükümetin salt halk bana ne kadar destek veriyormuş bir göreyim mantığıyla laf olsun diye yaptığı maddeleri göstermelik, işlevsiz olan, kamuoyu yoklaması için yapılan bir refarandum değildi.Bu kadar basit bir amaç için bu süreç yaşandıysa koparılan kavga gürültü neyin nesi?

 

 

Rejim dayatmasina karsi kansiz yapilan sessiz pretestolara karsi gürültü diyorsan bu sessizligin gürültüsüdür..Allahin izininle AKP ile bu ülke herseyi yasiyor yasayacak ve görecegiz..

 

Insallah bu sessizlik bozulmaz...

 

Aranan yeni sözde modern seriat yasalari diger ülkelere örnek olacak ülkemizde birer birer nasil denenecegini görecegiz..Az geldi onlarca seriat yasalarinla degisik metodlarla yönetilen islam ülkeleri hepsi cürük cikti Tanrinin kitabini bir türlü okumaya beceremediler !!!

 

ABD nin yardimiyla fettullahin destegiyle AKP nin dürtmesiyle kadinlarin basina gecirilen türban kaktüsüyle basariya ulasilacaktir ona göre bu yol izlenerek yeni ana yasa yazilacaktir.. Avrupa anayasalarina örnek alan Türkiye bundan sonra ABD nin fettullahin anayasasini kafasina gecirecektir..

 

Türban kaktüsü anayasasini..

 

Bu anayasayla uygulamaya konulacak yasalar diger islam ülkelerine örnek olmasi saglanacaktir Onlarda ABD Emperyalizmine dava acip cezalandiracaktir bizi simdiye kadar neden katlettin simdiye kadar Tanrinin bu örnegini neden önümüze koymadin diye..Biz bu kaktüsü neden göremedik diye hayiflanacaktir..

 

Ve islam alemi .. Türban kaktülü kaktüslerimiz modernligimizin en güzel tescili türban kaktüsü kadinlarimiz ayakta alkislanacaktir ...Cocuklarimizi ABD fettullahin dizlerinin dibinde okutup milyoner yapmanin liderlerin en güzel alabilecegi derslerden bir tanesi de o.. Müslüman liderlerin en büyük keyif alabilecegi en güzel örnegi..1001 gece masali anayasasini ne geceler eklenecek dönem dönem görecegiz Allah´in huzurunda.. Maymunsu hareketlerimizi görecegiz. Kitap Tanrinin kitabini nasil sayfalarini cevirdigimizi hep beraber izleyecegiz.. O kitabin icini hangi maymun anlamis ki bundan sonra bir maymun ciksin ben anladim diye.

 

Iyi cevirmeler hersey yeni Anayasa icin ne icin kitabin icini bilen var mi !!!

 

Herseyimiz her adagimiz her dilegimiz Atlantik ötesi icin.

Gönderi tarihi:

Rejim dayatmasina karsi kansiz yapilan sessiz pretestolara karsi gürültü diyorsan bu sessizligin gürültüsüdür..Allahin izininle AKP ile bu ülke herseyi yasiyor yasayacak ve görecegiz..

 

Issallah bu sessizlik bozulmaz...

 

Aranan yeni sözde modern seriat yasalari diger ülkelere örnek olacak ülkemizde birer birer nasil denenecegini görecegiz..Az geldi onlarca seriat yasalarinla degisik metodlarla yönetilen islam ülkeleri hepsi cürük cikti Tanrinin kitabini bir türlü okumaya beceremediler !!!

 

ABD nin yardimiyla fettullahin destegiyle AKP nin dürtmesiyle kadinlarin basina gecirilen türban kaktüsüyle basariya ulasilacaktir ona göre bu yol izlenerek yeni ana yasa yazilacaktir.. Avrupa anayasalarina örnek alan Türkiye bundan sonra ABD nin fettullahin anayasasini kafasina gecirecektir..

 

Türban kaktüsü anayasasini..

 

Bu anayasayla uygulamaya konulacak yasalar diger islam ülkelerine örnek olmasi saglanacaktir Onlarda ABD Emperyalizmine dava acip cezalandiracaktir bizi simdiye kadar neden katlettin simdiye kadar Tanrinin bu örnegini neden önümüze koymadin diye..Biz bu kaktüsü neden göremedik diye hayiflanacaktir..

 

Ve islam alemi .. Türban kaktülü kaktüslerimiz modernligimizin en güzel tescili türban kaktüsü kadinlarimiz ayakta alkislanacaktir ...Cocuklarimizi ABD fettullahin dizlerinin dibinde okutup milyoner yapmanin liderlerin en güzel alabilecegi derslerden bir tanesi de o.. Müslüman liderlerin en büyük keyif alabilecegi en güzel örnegi..1001 gece masali anayasini ne geceler eklenecek dönem dönem görecegiz Allah´in huzurunda.. Maymunsu hareketlerimizi görecegiz. Kitap Tanrinin kitabini nasil sayfalarini cevirdigimizi hep beraber izleyecegiz.. O kitabin icini hangi maymun anlamis ki bundan sonra bir maymun ciksin ben anladim diye.

 

Iyi cevirmeler hersey yeni Anayasa icin ne icin kitabin icini bilen var mi !!!

 

Herseyimiz her adagimiz her dilegimiz Atlantik ötesi icin.

 

Zaman vermemişsiniz ama 3 gün mü desem beş gün mü desem tabirini kullanmış olsaydınız üç aşağı beş yukarı yakın bir zaman kestirebilirdim ifade ettiklerinizden.Kaygılarınızı anlıyorum da ifade ediş şekliniz kaygılarınızın etkileme değerini düşürmüş onu söyleyeyim.

 

İfade ettiğiniz tehlikelerde din başrol oynuyorsa, başörtüsü bunun en büyük ayağıysa gelecekteki olası tehlikelere sebep olacak bu araçsal gerçeklikler hakkında ne yapılmalı, fikriniz var mı?Türkiye'nin büyük bir oranının Müslüman oluşu, başörtüsü meselesinde hassasiyet göstermesi gerçekliğini nasıl değiştireceksiniz?

 

O kitabın içini maymunlar anlamıyor olabilir, siz insan olarak ne anlaşılması gerekeni anlamış olmalısınız, ne anladınız aydınlatın lütfen de maymun gözünü açsın insan olsun.

 

Açık ve basit bir soru sorabilir miyim? İfade ettiğiniz tehlikeleri yaşamamak için yapılacak mücadele nedir, hangi parti bu mücadeleyi üstlenmeli -varsa bunu yapan onu söyleyin-halka adını koyduğunuz tehlike nasıl anlatılmalı, halk nasıl inandırılmalı da halk bunu yapmak isteyenlerin parçası, destekçisi olmasın?

 

Muhabbetle...

 

 

 

 

 

Gönderi tarihi:

Zaman vermemişsiniz ama 3 gün mü desem beş gün mü desem tabirini kullanmış olsaydınız üç aşağı beş yukarı yakın bir zaman kestirebilirdim ifade ettiklerinizden.Kaygılarınızı anlıyorum da ifade ediş şekliniz kaygılarınızın etkileme değerini düşürmüş onu söyleyeyim.

 

İfade ettiğiniz tehlikelerde din başrol oynuyorsa, başörtüsü bunun en büyük ayağıysa gelecekteki olası tehlikelere sebep olacak bu araçsal gerçeklikler hakkında ne yapılmalı, fikriniz var mı?Türkiye'nin büyük bir oranının Müslüman oluşu, başörtüsü meselesinde hassasiyet göstermesi gerçekliğini nasıl değiştireceksiniz?

 

O kitabın içini maymunlar anlamıyor olabilir, siz insan olarak ne anlaşılması gerekeni anlamış olmalısınız, ne anladınız aydınlatın lütfen de maymun gözünü açsın insan olsun.

 

Açık ve basit bir soru sorabilir miyim? İfade ettiğiniz tehlikeleri yaşamamak için yapılacak mücadele nedir, hangi parti bu mücadeleyi üstlenmeli -varsa bunu yapan onu söyleyin-halka adını koyduğunuz tehlike nasıl anlatılmalı, halk nasıl inandırılmalı da halk bunu yapmak isteyenlerin parçası, destekçisi olmasın?

 

Muhabbetle...

Zaman vermemişsiniz ama 3 gün mü desem beş gün mü desem tabirini kullanmış olsaydınız üç aşağı beş yukarı yakın bir zaman kestirebilirdim ifade ettiklerinizden.Kaygılarınızı anlıyorum da ifade ediş şekliniz kaygılarınızın etkileme değerini düşürmüş onu söyleyeyim.

Ben ikna odalarindan seslenmiyorum ikna etmek diye acindirma ortamida yaratmiyorum yazilarimla salt gercekleri yazmaya calisiyorum üzmemeye özen gösteriyorum karamsarligi bir nebzede olsa yari yariya sakliyorum !!!

 

İfade ettiğiniz tehlikelerde din başrol oynuyorsa, başörtüsü bunun en büyük ayağıysa gelecekteki olası tehlikelere sebep olacak bu araçsal gerçeklikler hakkında ne yapılmalı, fikriniz var mı?Türkiye'nin büyük bir oranının Müslüman oluşu, başörtüsü meselesinde hassasiyet göstermesi gerçekliğini nasıl değiştireceksiniz?

 

Sayin FUZULİ bu gercegi kimse örtmüyor başörtüsü gelenegimizi bunu sürekli bir yerlere dayatmak Türban seklinde? Bu toplumsal tehlikeye dönüstürme cabasidir..

 

Başörtüsü konusunu en akilli sekilde MHP ele almistir iktidar partisi bunu görmemezlikten duymamazliktan üc maymunlari oynamistir..Neden cünkü onun derdi belirtiginiz gibi başörtüsü degil benim izah etmek istedigim gibi TÜRBAN Anlatabildim mi kardesim.

 

O kitabın içini maymunlar anlamıyor olabilir, siz insan olarak ne anlaşılması gerekeni anlamış olmalısınız, ne anladınız aydınlatın lütfen de maymun gözünü açsın insan olsun.

 

Benim burda belirtmek istedigim sen ben degil bizler hic degil asirlardir bu kitabin icinden kendine rejim yaratip insanlara izdirap cektirenlerdir..Burda anlama zorlugu cekmeyelim lütfen..

Açık ve basit bir soru sorabilir miyim? İfade ettiğiniz tehlikeleri yaşamamak için yapılacak mücadele nedir, hangi parti bu mücadeleyi üstlenmeli -varsa bunu yapan onu söyleyin-halka adını koyduğunuz tehlike nasıl anlatılmalı, halk nasıl inandırılmalı da halk bunu yapmak isteyenlerin parçası, destekçisi olmasın?

 

En basiti bu iktidar partisine destegi cekmekle verilir en basiti atlantik ötesine MHP ye verilecek destekle bu milletinde bir ruhunun oldugu dersi verilir !!!

 

CHP ye verilecek destekle de bu ülkenin varmak istedigi hedef ortaya konur..altarnatif bitmez...

Gönderi tarihi:

Ben ikna odalarindan seslenmiyorum ikna etmek diye acindirma ortamida yaratmiyorum yazilarimla salt gercekleri yazmaya calisiyorum üzmemeye özen gösteriyorum karamsarligi bir nebzede olsa yari yariya sakliyorum !!!

 

 

 

Sayin FUZULİ bu gercegi kimse örtmüyor başörtüsü gelenegimizi bunu sürekli bir yerlere dayatmak Türban seklinde? Bu toplumsal tehlikeye dönüstürme cabasidir..

 

Başörtüsü konusunu en akilli sekilde MHP ele almistir iktidar partisi bunu görmemezlikten duymamazliktan üc maymunlari oynamistir..Neden cünkü onun derdi belirtiginiz gibi başörtüsü degil benim izah etmek istedigim gibi TÜRBAN Anlatabildim mi kardesim.

 

 

 

Benim burda belirtmek istedigim sen ben degil bizler hic degil asirlardir bu kitabin icinden kendine rejim yaratip insanlara izdirap cektirenlerdir..Burda anlama zorlugu cekmeyelim lütfen..

 

 

En basiti bu iktidar partisine destegi cekmekle verilir en basiti atlantik ötesine MHP ye verilecek destekle bu milletinde bir ruhunun oldugu dersi verilir !!!

 

CHP ye verilecek destekle de bu ülkenin varmak istedigi hedef ortaya konur..altarnatif bitmez...

 

AKP de CHP de MHP de diğer siyasi partiler de aynı siyasi arenada mücadele eden aynı halka hitap eden siyasi partiler.AKP bu siyasi partilerle rekabet ederken bu partilerden farklı olarak kanun, demokrasi dışı haksız rekabete yol açan hukuğa aykırı hangi yöntemi kullanıyor da başarılı oluyor?Halk neden destek veriyor AKP'ye.Mercimekle, bulgurla, dini kullanmakla oluyor diyorsanız ya bu araçları onun kullanmaması için bunları araç olmaktan çıkaracak yöntem geliştirecek, halka bunu anlatacaksınız.Bu bağlamda AKP'yle mücadele edenlerin insan psikolojisinden, iletişimden ne kadar anladıkları daha doğrusu anlamadıkları ortaya çıkıyor.

 

AKP'nin mercimek, kömür dağıtmasını eleştirenler, dini kullandığından dem vuranlar hakikaten mizah konusu gülünç bir bakış açısıyla bu durumları eleştiriyorlar ki eleştirilerinin kime hizmet ettiinden, ne anlama geldiğinden bihaberler.Bu noktada geliştireln eleştiri dilenci toplumu oluşturmak, kömürle, mercimekle oy satın almak üzerinden yürüyor.Halkımızın büyük kısmı gerçekten fakir mercimeğe, kömüre ihtiyacı var.Bu şartlardan siyasi rant sağlayanlarla mücadele etmek için mercimeğe, kömüre ihtiyacı olan insanlara mercimek, kömür vermekten öte bir çözümle gideceksiniz, o insanlara oyunuzu satıyorsunuz demeyeceksiniz ki hitap ettiğiniz kesim sisin söylediklerinizi değerli, anlamlı bulsun destek versin.Mantık bu kadar basit.Ama böyle olmuyor AKP'yi eleştirdiğini zanneden lafının nereye vardığını göremeyecek kadar önünü göremeyenler oylarını mercimee, kömüre satıyorlar edebiyatıyla bu kitleyle alay ettiklerinin, onurlarını zedelediklerinin farkına varamıyorlar.Sonra kalkıp hakaret ettiği insanlardan destek istiyorlar.Hangi mantıkla kalkıp da adam kendiyle alay eden adama helal olsun sana ne güzel hakaret ediyorsun deyip aklını kaybedip oy verir?

 

Türban meselesine gelince türban işini AKP'ye bırakmazsın sen sahiplenirsin, anlatırsın derdini, türban bağıyla AKP'ye oy verenleri safına çekersin, olur biter, yanılıyor muyum?

 

CHP- MHP bildiğimiz CHP-MHP.Ülkemizde o kadar sorun varken bu sorunlara karşı kulağa hoş gelen afaki çözüm önerileri dışında ciddi bir felsefesi olan, bu sorunlara gerçekten çözüm önerisi üretebilecek yapıda olan, buna insanları inandırabilecek yapıda, anlayışta değiller bana göre.En basiti yukarda verdiim örnekte geliştirdikelri bakış açısı siyaseti ne kadar sığ yaptıklarını, söylediklerini sadece kendilerinin duyduğu ortada.Bu partilerin derdi salt kendi kemikleşmiş kitllelerini memnun etmek, çerçeveleri belli.MHP MHP salt MHP tabanına hitap ediyor, CHP salt kendi tabanına, BDP kendi tabanına.Kendi tabanları dışında olan insanları nasıl yanımıza çekebiliriz, siyasetimizin bu ülkeye fayda getireceğini nasıl anlalatabilirizin derdinde değiller.Benim kitlem söylediklerimi desteklesin, doğru bulsun, beni alkışlasın beni destekleyenlerin oranı bana yeter mantığını gütmekteler.CHP de bu bağlamda küçük de olsa değişim gözlemleniyor ama istikrarlı, temeli olan bir değişim değil.Başörtüsü meselesini sahiplenmeye çalışarak, muhafazakar kesime seslenmeye çalışarak siyaset alanını genişletmeye çalışıyor ama kendi içinde bile bu yaklaşım sert tepkilere, yol sapmalarına sebep oluyor.

 

MHP'nin yaslandığı en önemli temel düşünce Türk milliyetçiliği.Sadece milliyetçiliğe dayanarak, milliyetçi duygularla milliyetçilik dışında başka bir fikri ön plana çıkmayan, Türkiye'yi yukarlara çıkaracak, sorunlarını çözecek kabul görür, gerçekçi hangi çözüm önerisi var ki MHP'ye milliyetçiliği dışında destek verilebilsin, Türkiye'nin sorunlarını sadece milliyetçilikle mi çözecek?

 

MHP'nin CHP'nin bu yapısı AKP'nin gerçekçi politikasını alt edebilecek, AKP'nin yanlışlarını gösterebilecek, AKP'ye desteği kırabilecek yeterlilikte, inandırıcılıkta, Türkiye'nin dünyanın gerçekleriyle örtüşecek paralellikte değil.Vatanımızı, milletimizi sevelim, bütünlüğünün korunması için elimizden geleni yapalım, Cumhuriyet'imizin değerlerine sahip çıkalım ya gerçekte yaşanan diğer sorunları nasıl çözelim, çözüm nerde?

 

MHP,CHP ABD'ye karşı duruyor da var mı bir dış politikası, emperyalist düşmanlar tanımı yapıp bütün ülkeleri düşman ülke ilan etmekten başka?Kömüre, mercimeğe kızıyorlar da Türkiye'nin ekonomisini güçlendirecek, refah seviyeseni yükseltecek,demokrasiyi geliştirecek, bütün insanlara hitap edecek anlayışları nerde, hani ben göremiyorum.AKP kötü tamam, CHP'nin MHP'nin projeleri ne?CHP'nin MHP'nin sloganvari söylemleri, hiç değişmeyen anlayışları AKP'ye geniş bir siyaset alanı bırakıyor AKP'de bu alanı kullanıyor, kullanmaya da devem edecek gibi görünüyor.

 

Muhabbetle...

 

 

 

 

 

Gönderi tarihi:

Bu refarandum hükümetin salt halk bana ne kadar destek veriyormuş bir göreyim mantığıyla laf olsun diye yaptığı maddeleri göstermelik, işlevsiz olan, kamuoyu yoklaması için yapılan bir refarandum değildi.Bu kadar basit bir amaç için bu süreç yaşandıysa koparılan kavga gürültü neyin nesi?

.

.

.

Muhabbetle...

 

Şuradan başlayayım, referandumdan hayır da çıksaydı seçimlere 1 yıldan az bir zaman kalmışken bu masrafların bu millete yüklenmesi bana göre gereksiz, dinimize göre de israftır.

Seçimler demokrasinin gereği, zamanı gelince veya halkı temsil ettiğini düşündüğümüz vekillerin karar aldığı bir tarihte yapılması gerekir. Yalnız bazı bilim adamlarının referandum bile demediği bu dayatmanın seçimlere bir yıl kala yapılması seçimlerle nasıl kıyaslanır, demokrasi gereği diye nasıl mazur görülür bunu gerçekten anlamıyorum. Sizin gibi bu işlerle meşgul olan birinin genel seçimlerde %58 mi, %42 mi olduğunun zaten ortaya çıkacağını ondan sonra yeni anayasa yapılıp yapılmayacağına karar verilebileceğini görmesi gerekir diye düşünüyorum.

%42, %58 den büyük değil tamam ama başarıdır. Şöyle açıklayabiliriz, biraz taraftarlık olacak ama açıklamak için iyi bir örnek olur sanırım. 2000 yılında G.Saray UEFA kupasını aldı, Milan, Arsenal gibi devlerin arasından sıyrıldı. G.Saray bu kulüplerden büyük mü?

Eldeki bu imkanlarla, oyuncularının maaşını bile veremezken şampiyon oluyorsa çok büyük bir başarıdır. Bursaspor, üç büyüklerden büyük değil, adı üstünde üç büyükler. Bütün bu şartlara rağmen şampiyon oluyorsa çok büyük bir başarıdır.

% 42 de öyle, tüm devlet olanakları kullanılarak alınan %58 in karşısında başarıdır.

Gönderi tarihi:

AKP de CHP de MHP de diğer siyasi partiler de aynı siyasi arenada mücadele eden aynı halka hitap eden siyasi partiler.AKP bu siyasi partilerle rekabet ederken bu partilerden farklı olarak kanun, demokrasi dışı haksız rekabete yol açan hukuğa aykırı hangi yöntemi kullanıyor da başarılı oluyor?Halk neden destek veriyor AKP'ye.Mercimekle, bulgurla, dini kullanmakla oluyor diyorsanız ya bu araçları onun kullanmaması için bunları araç olmaktan çıkaracak yöntem geliştirecek, halka bunu anlatacaksınız.Bu bağlamda AKP'yle mücadele edenlerin insan psikolojisinden, iletişimden ne kadar anladıkları daha doğrusu anlamadıkları ortaya çıkıyor.

 

 

 

AKP deki kaynak ve olanaklar diğer partilerde yok ayrıca bunların da demokrasi de ne kadar yeri olabilir bunların sorgulanması gerekmez mi? Dediğiniz gibi fakir halk, akşam yemeği olarak verilen pirince, bulgura, hastanede tedavi edilemesini sağlayan yeşil karta yani somut gerçeklere oy veriyor. CHP bana yetki verin size bunları sağlayacağım diyor, diyor da cek, cak yani gelecekte yapacağım çünkü başka çarem yok, yetki bende değil diyor. AKP ise şu an veriyor ve devlet olanakları kullanılarak veriyor. Bu mu hukuka uygunluk, bu mu halkın psikolojisini kullanmak, bu halkla alay etmek değil mi? Halkı bu pirince, bulgura, işsizliğe, yeşil karta mahkum eden kim, asıl halkla alay etmek budur bence.

Gönderi tarihi:

Şuradan başlayayım, referandumdan hayır da çıksaydı seçimlere 1 yıldan az bir zaman kalmışken bu masrafların bu millete yüklenmesi bana göre gereksiz, dinimize göre de israftır.

Seçimler demokrasinin gereği, zamanı gelince veya halkı temsil ettiğini düşündüğümüz vekillerin karar aldığı bir tarihte yapılması gerekir. Yalnız bazı bilim adamlarının referandum bile demediği bu dayatmanın seçimlere bir yıl kala yapılması seçimlerle nasıl kıyaslanır, demokrasi gereği diye nasıl mazur görülür bunu gerçekten anlamıyorum. Sizin gibi bu işlerle meşgul olan birinin genel seçimlerde %58 mi, %42 mi olduğunun zaten ortaya çıkacağını ondan sonra yeni anayasa yapılıp yapılmayacağına karar verilebileceğini görmesi gerekir diye düşünüyorum.

%42, %58 den büyük değil tamam ama başarıdır. Şöyle açıklayabiliriz, biraz taraftarlık olacak ama açıklamak için iyi bir örnek olur sanırım. 2000 yılında G.Saray UEFA kupasını aldı, Milan, Arsenal gibi devlerin arasından sıyrıldı. G.Saray bu kulüplerden büyük mü?

Eldeki bu imkanlarla, oyuncularının maaşını bile veremezken şampiyon oluyorsa çok büyük bir başarıdır. Bursaspor, üç büyüklerden büyük değil, adı üstünde üç büyükler. Bütün bu şartlara rağmen şampiyon oluyorsa çok büyük bir başarıdır.

% 42 de öyle, tüm devlet olanakları kullanılarak alınan %58 in karşısında başarıdır.

 

Bu sistemde sistemin içinde hareket etmek, düşüncelerinizi icraate dökmek istiyorsanız mevcut sistemin size sağladığı hareket alanı ölçüsünde davranabilirsiniz.Bu refarandum bundan sonra Anayasa'da yapılabilecek köklü bir değişiklik için dediğim gibi halkın ne düşündüğünü, eğilimini görmek adına önemli bir başlangıç noktasıdır.Ha bu yapılmadan 2011'de yeni bir anayasa için çalışmalara başlama fikri savunulsa daha faydalı, daha gerçekçi olur muydu, olabilirdi.Ama bu refarandumla görüldü ki Anayasa içinde yapılan kısmi değişiklikte dahi çok keskin ayrışmalar oldu,buna mukabil halkın çoğunluğu buna destek yönünde fikir beyan etti sonuçları AKP'nin asıl Anayasa değişikliğinde nasıl hareket etmesi noktasında yol haritasını çizmede hareket noktası oluşturmaktadır.AKP %42'yi görmezden gelemez, hiçbir parti bunu görmezden gelemez; %58 de önemli bir yönlendirici güce sahiptir burası da gözardı edilemez.

 

Anayasa'yı tümden değiştirme fikrimiz var ama durun bakalım önce kısmi değişiklik yapabiliyor muyuz, halk ne tepki gösteriyor ön çalışma olarak bunu yapmak istedi.Buna gerek var mıydı, görüldü ki gerek varmış.Bu açıdan referandum sonuçları herkes için çok önemli anlamlar içeriyor.

 

Başarı ve başarısızlık konusunda siyasi arenada siyaseti yönlendirme bağlamında duygusal tesellilerin hiçbir manası bu şekilde düşünen siyasi partilere hiçbir güç kazandırmaz.Söylemek istediğim şu %42'yi bu şartlarda bu kadar olur şeklinde algılamak ve bunun ötesinde hiçbir algıya, çabaya yer vermemek %58'in siyaseten yönlendirme gücünü yok etmez, yani %42'nin dediği olmamıştır demektir bu.

 

%42 siyaseti yönlendirme açısından önemli bir değerdir ama burası da ayrı konu.AKP ya da başka bir siyasi figür bunu görmezlikten gelip çok rahat siyaset üretemez.Bu da siyasetin gerçekliği.

 

Muhabbetle...

 

 

 

 

 

 

 

Gönderi tarihi:

Bu sistemde sistemin içinde hareket etmek, düşüncelerinizi icraate dökmek istiyorsanız mevcut sistemin size sağladığı hareket alanı ölçüsünde davranabilirsiniz.Bu refarandum bundan sonra Anayasa'da yapılabilecek köklü bir değişiklik için dediğim gibi halkın ne düşündüğünü, eğilimini görmek adına önemli bir başlangıç noktasıdır.Ha bu yapılmadan 2011'de yeni bir anayasa için çalışmalara başlama fikri savunulsa daha faydalı, daha gerçekçi olur muydu, olabilirdi.Ama bu refarandumla görüldü ki Anayasa içinde yapılan kısmi değişiklikte dahi çok keskin ayrışmalar oldu,buna mukabil halkın çoğunluğu buna destek yönünde fikir beyan etti sonuçları AKP'nin asıl Anayasa değişikliğinde nasıl hareket etmesi noktasında yol haritasını çizmede hareket noktası oluşturmaktadır.AKP %42'yi görmezden gelemez, hiçbir parti bunu görmezden gelemez; %58 de önemli bir yönlendirici güce sahiptir burası da gözardı edilemez.

 

Anayasa'yı tümden değiştirme fikrimiz var ama durun bakalım önce kısmi değişiklik yapabiliyor muyuz, halk ne tepki gösteriyor ön çalışma olarak bunu yapmak istedi.Buna gerek var mıydı, görüldü ki gerek varmış.Bu açıdan referandum sonuçları herkes için çok önemli anlamlar içeriyor.

 

Başarı ve başarısızlık konusunda siyasi arenada siyaseti yönlendirme bağlamında duygusal tesellilerin hiçbir manası bu şekilde düşünen siyasi partilere hiçbir güç kazandırmaz.Söylemek istediğim şu %42'yi bu şartlarda bu kadar olur şeklinde algılamak ve bunun ötesinde hiçbir algıya, çabaya yer vermemek %58'in siyaseten yönlendirme gücünü yok etmez, yani %42'nin dediği olmamıştır demektir bu.

 

%42 siyaseti yönlendirme açısından önemli bir değerdir ama burası da ayrı konu.AKP ya da başka bir siyasi figür bunu görmezlikten gelip çok rahat siyaset üretemez.Bu da siyasetin gerçekliği.

 

Muhabbetle...

 

Siz aynı yerdesiniz ben de aynı görüşümde ısrarlıyım, seçimlere bu kadar az zaman kalmışken bu referandum fakir dediğiniz bu halka yüklenemez.

Bu da kendi siyasi çıkarları için her yol mübah zihniyetinin açığa vurulmasıdır, bir nevi yolsuzluktur, görevi kötüye kullanmaktır.

Gönderi tarihi:

Iktidarlarin halka asla dogrulari söylemedigi söyleyemedigi gercegi maalesef Türkiye'de 1950 yili itibariyle yerlesmis etik disi bir siyasettir.Siyasette etik disina cikan iktidarlar bu ülkeyi bugünkü acinacak noktaya tasimistir.

 

Halkin kültür ve egitim seviyesi,bu iktidarlarin isini her daim kolaylastirmis ve halk yiginlariyla istedikleri gibi oynamislardir.

 

12 Eylül anayasasi yüzde 92 gibi bir oranla kabul edilerek yürürlüge konmustur.Bu anayasayi yapanlar askerler degil sivillerdi.Ha denebilir ki askerin emrindeki hukukculardi. olabilir bugünde iktidarin emrindeki hukukcular ayni seyi yapmiyorlarmi.Yani ne tarafa kivirirlarsa kivirsinlar halk korku ve tehditle,inanc sömürüsü ile yönendirilip EVET oyu alinmistir.Bu EVET oylarinin kimler hangi cemaatler hangi dernekler tarafindan desteklendigini bir yazimda anlatmistir.Bu referandumdaki EVET oylari bölücülerin ve onlarin yandasi olan aydin kesiminin ortak basarisidir.Türkiye bir aydin ihaneti ile karsi karsiyadir.

 

Halkin egemenliginden bahsedip cikari oldugu icin bu slogandan asla ödün vermeyen Erdogan;Önceleri meydanlarda esip gürleyerek"HAKIMIYET KAYITSIZ SARTSIZ MILLETINDIR DIYORLAR.BU LAF BIR SAFSATADIR TANRIYA SAYGISIZLIKTIR.HAKIMIYET SADECE ALLAHINDIR,ALLAHIN"diye kükrüyordu.Ayni Erdogan iktidar olunca "HAKIMIYET MILLETINDIR,BUNA INANMAYANLAR DEMOKRASI DÜSMANIDIR"diyerek hakimiyeti Allahtan alip halka lütfediyor.Yani EGEMENLIK ALLAHIN DEGIL MILLETINMIS.Iste inanc sömürüsü ile iktidar olanlarin gercek yüzlerinden bir puzzle parcasi.Bunlarin ne müslümanligina güvenmek cok büyük bir yanilgidir.Müslüman olan,askerini öldüren teröriste ülkesini peskes cekmez.

 

Özetlersem;Dün HAYIR diyenleri ihanetle,PKK yandasligiyla,akilsizlikla suclayan zihniyet devletin ve cemaatlerin kendisine verdigi bütün imkanlari kullanarak haksiz bir basari elde etmistir.

 

Bu referandumda,Menderes,Özal,asilan ülkücüler,asilan solcular kullanilmis halk ideolojik olarak kamplara bölünmüstür.Bütün bu dolaplarin tek bir amaci vardi;o da AKP'nin Türkiye'yi isgali.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Siz aynı yerdesiniz ben de aynı görüşümde ısrarlıyım, seçimlere bu kadar az zaman kalmışken bu referandum fakir dediğiniz bu halka yüklenemez.

Bu da kendi siyasi çıkarları için her yol mübah zihniyetinin açığa vurulmasıdır, bir nevi yolsuzluktur, görevi kötüye kullanmaktır.

 

Sayın yılmaz refarandumun meşru zemini yok, hukuk dışı mı diyorsunuz?Hele ki bu durumu bir nevi de olsa yolsuzluk, görevi kötüye kullanmak gibi hukuki çerçevesi belli olan kavramlarla hangi hukuki gerekçelere dayanarak açıklıyorsunuz?Ahlaki bağlamda hoş olmayan bir anlayışla referandumu önümüze getirdiler diyebilirsiniz; lakin bu durumu bir nevi yolsuzluk, görevi kötüye kullanma gibi ciddi hukuki kavramlarla açıklarsanız hukuki bağlamda temellendirmeniz gerekir?Anayasa mahkemesi hiç bu açıdan bakmadı olaya, bir de bu açıdan bakıp tümüyle iptal etseydi gerekçesi de hukuki olmayan sizin söylediğiniz seçime bir yıl kala hiçbir şekilde herhangi bir konuyla alakalı referandum yapılamaz, milletin parası bu şekilde harcanamaz deseydi tarihe geçerdi.

 

AKP de diğer partiler gibi kendi siyasi hedefleri için demokrasiyi kullanıyor başka hangi yolu kullanmalı ki?Demokrasiyi kendi fikirlerinin tesisi için asıl eğip bükenleri nasıl görmezlikten gelebiliriz?Darbeleri demokrasinin içinde göstermeye çalışanlar, gerektiğinde bu yola başvurmaktan çekinmeyenler, 367 garabetini yaşatanlar, 27 Nisan muhtırasına önce alkış tutup sonra karşısında demokrasi kaplanı kesilip demokrasi şövalyesi kesilenler AKP'den daha mı az her yol mübah mantığını güdüyorlar?Bu ülkede kimsenin derdi herkes için demokrasi, herkes için hukuk, kendi gibi düşünmeyen insanların da mutluluğu, özgürlüğü yönünde değil.Herkes kendi demokrasisini en doğru demokrasi görüp onu görünür kılmak için demokrasiyi, hukuğu eğip büküp kendisi için her yol mübah zihniyetini sergiliyor.

 

Hangi demokrasi, hukuk, herkes benim demokrasim, benim hukuğum deyince ülkemizde senin savcın, senin mahkemen tartışması yapılabiliyor, birilerinin kaleleri fethedilebiliyor, sonra alınması gerekiyor, savaştayız ya.

 

YÖK kaleydi, Cumhurbaşkanlığı makamı kaleydi, meclisin hareketini kontrol eden ordu kaleydi, ne oldu, kale olarak kurgulanan yerler kaybedildi, neyle demokrasiyle.Savaş şartlarında mı oldu bu, hayır demokrasinin şartlarında, demokrasi aracılığıyla.Bu açıdan bakarsak ki bakanları biliyoruz demokrasi bunun aracı olduğu için çok tehlikeli.Demokrasiyi demokrasi dışı bir zeminde yükseltmeye çalışırsanız, sistemi benim kontrolüm altındaki demokrasi şeklinde kurarsanız o kontrol yine demokrasiyle elinizden gidiyor, kaleleriniz kendi silahınızla zaptediliyor olan bu.

 

AKP oyunu daha önce kuralları belirlenmiş kurallarıyla oynuyor.Daha önce kuralları belirlenmiş oyunu oynamak istemeyenler, AKP'de yer buluyor kendine.Muhafazakar kesim sistemin kendini potansiyel tehlike olarak görmesine karşılık kendini AKP'yle ifade ediyor.Muhafazakar olmayan aşırı liberaller, sistemin baskıcı anlayışına karşı AKP'nin değişim anlayışına dayanarak, AKP'ye fırsat vererek AKP'ye yakın duruyor.Kürt kökenli vatandaşlarımızın bir kısmı da AKP'nin kendi sorunlarına yönelik çalışmalarını olumlu bularak destekliyor.

 

AKP bu temeller üzerinde siyaset yürütmeye çalışıyor.MHP-CHP-BDP gibi partilerin seslendiği kesimler kesin çizgileriyle belli, o çerçevenin dışına taşmak istemiyorlar kendi bilecekleri iş tabi.AKP'ye alternatif olmak istiyorlarsa AKP'den daha iyi siyaset yapmak zorundalar.ABD bugün AKP'ye destek vermeseydi, mevcut sistemin arkasında dursaydı, mevcut yapıyı destekleseydi ne Ergenekon'u görebilirdik bugün ne de AKP'yi bir de bu tarafı var mevzunun kanımca.Seçimle iktidara gelmiş olsa bile darbeyle indirilirdi aşağıya.İzin vermiyor birileri galiba.Tek yönlü bir tablo değil karşımızda duran.

 

Söylenecek çok şey var daha ama ne sayfa yeter buna ne de zaman...

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Sayın yılmaz refarandumun meşru zemini yok, hukuk dışı mı diyorsunuz?Hele ki bu durumu bir nevi de olsa yolsuzluk, görevi kötüye kullanmak gibi hukuki çerçevesi belli olan kavramlarla hangi hukuki gerekçelere dayanarak açıklıyorsunuz?Ahlaki bağlamda hoş olmayan bir anlayışla referandumu önümüze getirdiler diyebilirsiniz; lakin bu durumu bir nevi yolsuzluk, görevi kötüye kullanma gibi ciddi hukuki kavramlarla açıklarsanız hukuki bağlamda temellendirmeniz gerekir?Anayasa mahkemesi hiç bu açıdan bakmadı olaya, bir de bu açıdan bakıp tümüyle iptal etseydi gerekçesi de hukuki olmayan sizin söylediğiniz seçime bir yıl kala hiçbir şekilde herhangi bir konuyla alakalı referandum yapılamaz, milletin parası bu şekilde harcanamaz deseydi tarihe geçerdi.

*

**

Söylenecek çok şey var daha ama ne sayfa yeter buna ne de zaman...

 

 

367 garabet, referandumun onaylanması hukuki; mahkeme aynı mahkeme.

AKP nin demokrasinin kurallarına göre oynamadığını anlatmaya çalışıyorum ama galiba çabam boşuna. Referandumun bir prova olduğunu siz de söylediniz. 70 milyon bir prova için birbirine düşürülüyorsa, bu arada yapılan masraflarda meşru görülüyorsa demek ki bu hamur daha çok su kaldırır.

Gönderi tarihi:

AKP hedefine varmak icin demokrasiyi kullaniyor.Ama ne zaman bunu kullaniyor.Bununla ilgili tek bir kelime yok.Aleyhinde yazilar yazan medyayi vergi borclari ile sindirip ama askeriyenin en mahrem olmasi gereken odalarina disardan adam sokturup en gizli evraklari ifsa ettirmek de herhalde demokrasi geregi olacak.

 

Bunca yerli ve yabanci hukukcunun "ERGENEKON SÜRECINDE HUKUKA AYKIRI DAVRANILIYOR"demelerine ragmen insanlar yazdiklari yazilar görüstükleri kisiler nedeniyle sabahin köründe derdest edilip iceri atiliyor ama milyonlarca EURO'yu ic eden Deniz Feneri HAKKINDA HICBIRSEY YAPILMIYOR BUNLARDA DEMOKRASI GEREGI OLSA...

 

Hakkinda türlü iki yolsuzluk suclamasi olan Ankara ve Istanbul Büyüksehir Belediye Baskanlari ile ilgili hicbir hukuki tasarrufta bulunulmayip Adana Büyüksehir Belediye Bsskanini görevden alan Icisleri Bakanida demokrasiyi uyguluyor.

 

Villalar demokrasi geregi aliniyor,helikopter demokrasi geregi,1400 bilinen bilmem bin kacyüz gizli koruma ordusuda demokrasiye bagli olan basbakani korumakla görevli olacak herhalde.Ayni basbakan halki yaniltmak icin bir milletvekili kendisini secen halktan kacarmi demisti,simdi ise halktan etrafi surlarla cevrili havuzlu villada kalarak korunuyor.Eger bir basbakan veya devlet baskani herneyse kendinin bu kadar korunmasi gerektigini hissediyorsa bu basbakan veya devlet baskani kötü isler yapiyordur,halka karsi calisiyordur,devlete karsi calisiyordur.Yoksa adam gibi hizmet eden bir basbakanin korunmaya ihtiyaci olamaz.Amerikan baskanida ayni oranda korunuyor.Neden cünkü Amerika dünyayi kana bulayan bir imparatorluktur bu nedenle korkuyorlar.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

AKP hedefine varmak icin demokrasiyi kullaniyor.Ama ne zaman bunu kullaniyor.Bununla ilgili tek bir kelime yok.Aleyhinde yazilar yazan medyayi vergi borclari ile sindirip ama askeriyenin en mahrem olmasi gereken odalarina disardan adam sokturup en gizli evraklari ifsa ettirmek de herhalde demokrasi geregi olacak.

 

Bunca yerli ve yabanci hukukcunun "ERGENEKON SÜRECINDE HUKUKA AYKIRI DAVRANILIYOR"demelerine ragmen insanlar yazdiklari yazilar görüstükleri kisiler nedeniyle sabahin köründe derdest edilip iceri atiliyor ama milyonlarca EURO'yu ic eden Deniz Feneri HAKKINDA HICBIRSEY YAPILMIYOR BUNLARDA DEMOKRASI GEREGI OLSA...

 

Hakkinda türlü iki yolsuzluk suclamasi olan Ankara ve Istanbul Büyüksehir Belediye Baskanlari ile ilgili hicbir hukuki tasarrufta bulunulmayip Adana Büyüksehir Belediye Bsskanini görevden alan Icisleri Bakanida demokrasiyi uyguluyor.

 

Villalar demokrasi geregi aliniyor,helikopter demokrasi geregi,1400 bilinen bilmem bin kacyüz gizli koruma ordusuda demokrasiye bagli olan basbakani korumakla görevli olacak herhalde.Ayni basbakan halki yaniltmak icin bir milletvekili kendisini secen halktan kacarmi demisti,simdi ise halktan etrafi surlarla cevrili havuzlu villada kalarak korunuyor.Eger bir basbakan veya devlet baskani herneyse kendinin bu kadar korunmasi gerektigini hissediyorsa bu basbakan veya devlet baskani kötü isler yapiyordur,halka karsi calisiyordur,devlete karsi calisiyordur.Yoksa adam gibi hizmet eden bir basbakanin korunmaya ihtiyaci olamaz.Amerikan baskanida ayni oranda korunuyor.Neden cünkü Amerika dünyayi kana bulayan bir imparatorluktur bu nedenle korkuyorlar.

 

saygilarla

 

Yazınızda demokrasiyle ilgili ifade ettiğiniz demokratik olmayan eylemleri eleştiri konusunda hemfikiriz.Demokrasiyi içine sindirememiş, demokratik olgunluğa erişmemiş güç odaklarının demokrasi adı altında baskısına, zulmüne, hukuku çiğnemesine, yalanına, dolanına elbette sonuna kadar hayır.Bunu AKP zihniyeti yapmış, CHP zihniyeti yapmış adı Ahmet olmuş, Mehmet olmuş, dini İslam olmuş, Hıristiyan olmuş insanların haklarını yiyorlarsa,demokrasi adı altında kendi anlayışlarını dayatıyorlarsa, kendi çevrelerini kolluyorlarsa şu anlayış beni temsil ediyor diye yapılan yanlışları hoş görmek kimseye fayda getirmez, bu ülkeyi ileri götürmez, bizi de iflah etmez.

 

İktidara demokratik yollardan gelemeyince askere sığınan, darbeleri rejmi korumak için araç olarak gören, daha da alçakçası olmadı darbe zeminini hazırlamaktan çekinmeyen zihniyete de hayır, küçük bir davanın yıllarca sürmesine sebep olan adalet dağıtamayan adalet sistemini kuranlara da hayır, bugün sistemi kullanıp insanları gerçekten kendi siyasetlerine ters düşüyor diye suçsuz yere yargılıyorlarsa, yargılama da hukuksuzluk yapıyorlarsa(tutuklama sürelerinin çok uzun olması bu aşikar bir mağduriyet oluşturuyor Ergenekon davasında, bir türlü davanın netleştirilememesi, kuşkuların olması, hukuku zedelemesi v.b durumlar....) onlara da hayır.

 

Dini inancını baskı unsuru kullanarak diğer insanlara dayatmaya çalışan, kendi inancı dışındaki inançlara saygı duymayan zihniyete de hayır;inançlı insanlara tahammül edemeyen, kendini modern onları alay unsuru olarak gören sözde ilerici, modern beynine örtü takmış zatı muhteremlere de, bu zihniyeti taşıyanlara da, savunanlara da hayır.

 

Görsel, yazılı basında kendine yapılan ahlak ölçüleri içindeki eleştirilere tahammül edemeyenlere, demokrasiyi bu sığlıkta anlayanlara; tek derdi eleştirmek olan, dozunu kaçıran, ağzına geleni savuran, beğenmediği siyasi görüşün gücünü kırmak için her türlü yalan dolan, hakarete başvuran bunu da demokrasi sanan aydınlara da hayır.İktidardan nemalanan, cebini düşünen, fikrini gücün yoluna çıkarı için harcayan ayçiçeği yazarlara da hayır.

 

Bütün bunları yapmayan, yapmayacak olan, demokrasi anlayışı farklılık gözetmeden bütün insanları kapsayan,herkes için hukuku savunan, kendine göre hukuku eğip bükmemiş, demokrasiyi yüreğinde yaşatan, hareket noktası özünde insan olan, beyin takımıyla bu ülkeyi ileriye götüreceğine inanacağım bir zihniyet söyleyin ben de bütün Türkiye de buna ''EVET'' desin sayın politika.

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Yazınızda demokrasiyle ilgili ifade ettiğiniz demokratik olmayan eylemleri eleştiri konusunda hemfikiriz.

 

Demokrasiyi içine sindirememiş, demokratik olgunluğa erişmemiş güç odaklarının demokrasi adı altında baskısına, zulmüne, hukuku çiğnemesine, yalanına, dolanına elbette sonuna kadar hayır.Bunu AKP zihniyeti yapmış, CHP zihniyeti yapmış adı Ahmet olmuş, Mehmet olmuş, dini İslam olmuş, Hıristiyan olmuş insanların haklarını yiyorlarsa,demokrasi adı altında kendi anlayışlarını dayatıyorlarsa, kendi çevrelerini kolluyorlarsa şu anlayış beni temsil ediyor diye yapılan yanlışları hoş görmek kimseye fayda getirmez, bu ülkeyi ileri götürmez, bizi de iflah etmez.

 

İktidara demokratik yollardan gelemeyince askere sığınan, darbeleri rejmi korumak için araç olarak gören, daha da alçakçası olmadı darbe zeminini hazırlamaktan çekinmeyen zihniyete de hayır, küçük bir davanın yıllarca sürmesine sebep olan adalet dağıtamayan adalet sistemini kuranlara da hayır, bugün sistemi kullanıp insanları gerçekten kendi siyasetlerine ters düşüyor diye suçsuz yere yargılıyorlarsa, yargılama da hukuksuzluk yapıyorlarsa (tutuklama sürelerinin çok uzun olması bu aşikar bir mağduriyet oluşturuyor Ergenekon davasında, bir türlü davanın netleştirilememesi, kuşkuların olması, hukuku zedelemesi v.b durumlar....) onlara da hayır.

 

Dini inancını baskı unsuru kullanarak diğer insanlara dayatmaya çalışan, kendi inancı dışındaki inançlara saygı duymayan zihniyete de hayır;inançlı insanlara tahammül edemeyen, kendini modern onları alay unsuru olarak gören sözde ilerici, modern beynine örtü takmış zatı muhteremlere de, bu zihniyeti taşıyanlara da, savunanlara da hayır.

 

Görsel, yazılı basında kendine yapılan ahlak ölçüleri içindeki eleştirilere tahammül edemeyenlere, demokrasiyi bu sığlıkta anlayanlara; tek derdi eleştirmek olan, dozunu kaçıran, ağzına geleni savuran, beğenmediği siyasi görüşün gücünü kırmak için her türlü yalan dolan, hakarete başvuran bunu da demokrasi sanan aydınlara da hayır.İktidardan nemalanan, cebini düşünen, fikrini gücün yoluna çıkarı için harcayan ayçiçeği yazarlara da hayır.

*

**

***

 

 

İçinde bulunduğumuz durumu bütün çıplaklığıyla özetleyen ifadelerinize aynen katılıyorum...

 

Yıllardır " Bizlere dayatılmaya çalışılan bu sürecin hangi noktasında olmamız / durmamız gerektiğini çok iyi vurgulamışsınız.."

 

Saygılar... :)

 

Gönderi tarihi:

Yazınızda demokrasiyle ilgili ifade ettiğiniz demokratik olmayan eylemleri eleştiri konusunda hemfikiriz.Demokrasiyi içine sindirememiş, demokratik olgunluğa erişmemiş güç odaklarının demokrasi adı altında baskısına,

.

.

.

Muhabbetle...

 

Harfiyyen katılıyorum ama bunların farkında olan birinin de referandumu desteklemesine anlam veremiyorum.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.