Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Var ama anlayana... Sayın Yılmaz, Anlayamazsınız dedin de... Ben de senin gibi önceleri inançlıydım, inanırdım ve anlardım(!) Taa ki sorgulamaya başlayana kadar. Kendi denginde başka bir tanrı yaratınca adil işler yapamayacak, onunla kavga yapacak, bu yüzden tanrı yaratmayacak bir 'ben'ci tanrıya inanır, onu anlardım(!) Kafası bozulunca doğal felaketler üretip milyonlarca insanı gözünü kırpmadan öldürebilen, böyle bir doğa yasası hazırlayan tanrıya inanır, onu anlardım(!) Kendi yarattığı gezegenleri bir el işareti ile kuluna böldürterek diğer bir gezegenin dağını iki yamacına indirdiğine inanır, onu anlardım(!) Karınca ordularına hüdhüd isminde komutan atayıp, ebabil kuşlarına kızgın çamurdan mermiler attıran tanrıya inanır, onu anlardım(!) Gemiye tüm hayvanlardan birer örnek sığdırarak, sular çekilinceye kadar onların kardeşçe geçinmelerini sağlayan bir tanırıya inanır, onu anlardım(!) Bu çocuk büyünce annesine babasına asi olacak diye hızır'a çocuğu öldürten, sonra da kadere kendisinin müdahele etmediğini söyleyen bir tanrıya inanır, onu anlardım(!) Anlayabildiğim(!) bu tür garip şeyleri sıralarsam bu başlığa sığdıramam inanki. Ama şimdilerde sorguluyorum bu sebepten de anlayamıyorum. Haklısın. Yukarda anlattıklarımın ve benzerlerinin, binlerce toplumun inanç kültürlerinden sadece bir tanesi olduğunu, hiç bir fizik ve doğa kanunu ile örtüşmediğini biliyorum, inanmıyorum. Artık somut bilgi ile soyut inancı ayırabiliyorum... Neyin VAR(gerçek)olduğunu sorgulaman dileğimle, kolay gelsin. Alıntı
Φ lc1d18 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 sayın @bilimselci sizin ve bizim yaptığımız gibi(allaha inananlar ve inanmayanlar tartışmaları) asırlardır yapılmakta sonuçta iki tarafta kendi tezini ortaya sürsede müminler için ataistlik ataistler içinse müminliğin olmadığı kendilerince kabul edilir. herşeyi bi kenara biraksak şu ölüm gerçeğini atamıyoruz şimdi doğru burda çıkacak ölünce ya siz ya biz. sizin sorduğunuz sorular size göre sadece bizim anladığımız (bize göre sizin anlamadığınız) şekilde anlatılmış. bizim sorduklarımız size göre sadece sizin anladığınız (size göre bizim anlamadığımız) şekliyle anlatılmış geçmiştir (baya bi detay var umarım anlarız ). (forum geçmişinde baya mevcut 2 günlük üye olmama rağmen 1/3 ünü okudum oda sadece cep telefonundan) şöyleki sorunuzun cevapları için diğer başlıklarda söylenilenler söyleyeceklerimden daha üstün olmaktadır. bu kadar soruya bendende bi soru madem bilgi alışverişi ohalde bilgilenecez. ölüm gerçeğini biz tanrının kanunu olarak biliyoruz -sizce yanlış biliyoruz. bunu tasdiklemiyorum onca söylenen sözden bu çıkıyor- sizin ölüm gerçeğiniz nedir doğamı? bi toprak parçasımı? yada toprakla birlikte benden bi haber olan hayvanlar ağaçlar çiçekler böcekler ve hatta uydusuyla birlikte jüpiter mi? forumdaşlarımın dillendirdiği gibi insan araştırıyor (fıtratta bunu gerektiriyor) madem bilimsellik bilimselcilik öğrenmek istiyorum. dünyadaki yaratıklar yemek yemeyi su içmeyi nasıl öğrendi? (size göre insan dışardan mükemmel bi şekilde vücut etmediyse) evrimlemi su içmeyi öğrenmişlerdir yoksa su içmek onlar için baştan beri olmayan bi ihtiyaçmıydı? şayet evrimle su içmeyi öğrendilerse malumunuz sanırım en fazla develer dayanıyor suya ki (googlenin dediğine göre) 3 hafta evrim için yeterli bir zaman değildir. (eğer su içmeyen bi varlık ise su içmeye mahkum bi varlıktan pek tabikide daha üstündür susuz yaşamak belkide oksijensiz yaşamak demektir sonuçta bir sonraki ırka üstün özellikler aktarılır) susuz yaşıyor idiyseler biz neden su içeriz? Alıntı
Φ lc1d18 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 unutmadan detay soruda yanlış anlaşılma olursa (bağışlayın diycem onada bi kulp takacaksınız) özür dilerim Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Sayın lc1d18, Mistik ögeleri konuşmaktansa örneklediğin somut olguları konuşmayı tercih ederim. Somut bilgiler masallar gibi değildir. Bilimin uğraşı sadece ve sadece somut olgular üzerinde bilgi üretmektir. Deneyle, ölçüyle, bulguyla. Söylediğin ölüm veya su ihtiyacı olayına bilim bu güne dek bulabildiğince cevaplar bulmuştur. Bitkilerin suya olan ihtiyacını nasıl karşıladığı, insanlarınkine benzeyip benzemediği, doğa bilimlerinde gelinebildiği/ilerleyebildiği ölçüde açıklanmıştır. Hakeza ölüm de maddenin nicelden nitele değişimi şeklinde, tüm maddeler için geçerli olduğu şeklinde açıklanmıştır. Bilim, birçok bilinmeyeni açığa çıkartığı gibi, henüz bilinmeyenleri de beklemeye almıştır. Bilim mutlaka bir gün kara deliklerin ne olduğunu çözebileceği gibi, insan vücudundaki bilinmezlikleri de çözecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Daha yüz yıl öncesine kadar, canlının özelliğini belirleyen DNA yapısı bilinmiyordu. Bugün ise canlının özelliğini DNA ile değiştirme aşamasına gelindi. Bilim durmuyor. Yeni buluşlar peşinde. Ama izah edemediği bilgileri de metafiziki olarak uydurmaz. Bu usül metafiziğin ve ona içkin dinlerin özelliklerinde vardır. Bu ayrıntıların farkına varabilmek, bilgi ve bilgi ötesinin niteliğini, bunların 'ne'liğini kavramakla mümkün. Not: "Kulp takacaksınız" deyimini görmemiş olayım. Tartıştığım insana bu şekilde hitap etmem. Kendime de yapılmasını istemem. Zira "kulp" yerine, var olan, somutlaşmış bilgiyle tartışmayı/paylaşımı yeğliyorum. Selamlar. Alıntı
Φ lc1d18 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Sözü açılmışken neden kendisi gibi bir tanrı yaratmayıp ta egoistlik(benci)yapıyor? Paylaşımıcı değilmi? Yoksa onunla geçinemezmi? Geçimsizmi? İnsancamı davranacak? Bu sıfatlarındanmı korkuyor? sorunuza yukarda sevgili rauf bostan cevap vermiş öldükten sonra tanrı olcakmış. o olacksa sizde olursunuz sayın bilimselci doğanın sizi öldürdüğünde. (öldürmek kelimesi biraz ağır sonuçta bize göre tanrının yaptığını sizin mantığınıza göre doğa yapmaktadır. öyleyse sizin inançlarınızdada (yada inancın adı doğa) bi adillik yoktur.) anlamadığım başka bişi daha var kesin ilmini bilmiyorum olsamda. ben sadece 8-10 senelik ufak bi elektrikçiyim. şimdi bana istanbulda kiranın yanında bide doğalgaz faturası ödemek zor geldi halada geliyor. peki ben ne yapmalıyım kendi elektriğimi üretebilirim. nasılmı? sadece 2 makina 1 edevat gerisi ısıtmak için teferruat. olay : şimdi bana 1 elektrik motoru 3 fazla yada tek fazla (anlamayanlar için sanayi elektriği yada ev elektriği) çalışan bi motor. motorun enerjisine göre bi alternatör. edevatsa araya bi kayış. nemi olacak? motorun dönen yeri (mili) ile alternatörün dönecek yeri bi kayışla birleştrilecek. motora ilk elektrik enerjisi dışardan verilecek (yada alternatöre ilk hareket enerjisi dışardan verilecek -biz 3000 deviri elle veremeyecemiğimize göre başka bi motorla yine elektrik enerjisi kullanılacak-) elhasılı ilk hareketi verdiğimiz andan itibaren alternatörden alacağımız elektrik enerjisini motora verdiğimiz anda motor çalışcak motor tekrar alternatöre enerji verecek alternatör enerji üretecek (böyle sürüp gidecek kısır döngü bu olsa gerek). sonuçta biz 3000 devirlik motoru çalıştırmak için normal bii motordan daha fazla güç çekicez. onun için 1000 devirlik bi motora alternatördeki olan kasnaktan 3 katı büyüklükteki (benimki düz mantık yanlışda olabilir belki 3000 deviri bulmak için 2 kat büyük bi kasnakta yetebilir)bi kasnağı 1000 devirlik motora taktıkmı bu iş tamam geri kalan sadece ısıtıcılara enerji vermek. buraya kadar mantık işliyo ve tıkır tıkır çalışıyor. pratik mi koskoca bi sıfır bunuda kim söylüyo mantık işlerken tıkır tıkır çalışırken? işte orda doğa ana (daha nazik olmam için annemi demeliyim -oysaki benim ne anam nede annem artık kimin annesiyse-) devreye giriyo hoppp oda ne? tükettiğin güçten ürettiğin gücü karşılayamazsın (başka deyişi tükettiğin güç kadar üretemezsin). vay anasını be doğa ana sende forumdaşlarımın bire() dediği kadar gaddarsın. oysa sen doğa ana bizim evremiz için bize olanaklar sunmuştun okadar olumsuz ortamda bize olum sağlamıştın da şimdi bizim doğalgaz faturasıda neyin nesi? hem senin bana verdiğin gazı neden bana satıyolarki sen insanları ortaya çıkarmışken. sonuç olarak pratikte ısınma olayı tamam yeni bi projeyle elektrik olayıda tama pratik için para gerekiyo oda şimdi doğalgaza gidiyo. nerden tutarsan elinde kalıyo neyseki biz bu işi kafayı takmış bulunmaktayız bi şekilde çözülür en kötüsü yarı yarıya düşer fatura (asla kaçak kullanmam). ha bide sakın doğanın (Doğa demiyorum ki insanlar üzerine alınmasın) annesine falan küfretmeyin ben ona bişey yapmadan elektriği bu şekilde üretemezsin dedi. küfredene neler yapmaz ki? yazının sonları doğa anası olmayanları pek bağlamasada elektrik üretimi tarafı her kezi bağlıyor neden mi? ben gözlerimle bunu gördüm. ufak bi bilgide konu(lar) dışı olsada benden olsun. Alıntı
Φ lc1d18 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Sayın lc1d18, Mistik ögeleri konuşmaktansa örneklediğin somut olguları konuşmayı tercih ederim. Somut bilgiler masallar gibi değildir. Bilimin uğraşı sadece ve sadece somut olgular üzerinde bilgi üretmektir. Deneyle, ölçüyle, bulguyla. Söylediğin ölüm veya su ihtiyacı olayına bilim bu güne dek bulabildiğince cevaplar bulmuştur. Bitkilerin suya olan ihtiyacını nasıl karşıladığı, insanlarınkine benzeyip benzemediği, doğa bilimlerinde gelinebildiği/ilerleyebildiği ölçüde açıklanmıştır. Hakeza ölüm de maddenin nicelden nitele değişimi şeklinde, tüm maddeler için geçerli olduğu şeklinde açıklanmıştır. Bilim, birçok bilinmeyeni açığa çıkartığı gibi, henüz bilinmeyenleri de beklemeye almıştır. Bilim mutlaka bir gün kara deliklerin ne olduğunu çözebileceği gibi, insan vücudundaki bilinmezlikleri de çözecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Daha yüz yıl öncesine kadar, canlının özelliğini belirleyen DNA yapısı bilinmiyordu. Bugün ise canlının özelliğini DNA ile değiştirme aşamasına gelindi. Bilim durmuyor. Yeni buluşlar peşinde. Ama izah edemediği bilgileri de metafiziki olarak uydurmaz. Bu usül metafiziğin ve ona içkin dinlerin özelliklerinde vardır. Bu ayrıntıların farkına varabilmek, bilgi ve bilgi ötesinin niteliğini, bunların 'ne'liğini kavramakla mümkün. Not: "Kulp takacaksınız" deyimini görmemiş olayım. Tartıştığım insana bu şekilde hitap etmem. Kendime de yapılmasını istemem. Zira "kulp" yerine, var olan, somutlaşmış bilgiyle tartışmayı/paylaşımı yeğliyorum. Selamlar. amaç kimseyi kırmak değil beni affedin böyle konulara sadece burda girdim facede tonlarca var bulaşmadım burda gerçekten seviye var bizde sizinle bekliyoruz inşallah bişeyler öğreniriz. kulp için tekrar özür dilerim Alıntı
Φ lc1d18 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 sevgili bilimselci şu beslenme olayına benimde anlayacağım şekliyle bi link atabilir misiniz? sizden özellikle istiyorum. googlede ilk insanın beslenmesi çıkıyor ama ilk canlının beslenmesi çıkmıyor ama şöyle bi açıklamalar var kendi besinini üretebilen ve en alt basamakta bulunan bitkiler. dahada açıklayı olması için Canlıların Besin Zinciri -http://www.frmtr.com...in-zinciri.html- ama burda kendi soruma yine cevap bulamadım. eğer dediğiniz gibi deneyle yürünse belki bi hücrenin beslenişini bulabilirler belki fakat bir sonraki bir sonraki sürer gider. niye sürer gider? belkide bilim aradaki halkayı bulamamıştır bulmuşsada biz duymamışızdır. ne zaman biter son halimizde biter işte herkezin hem fikir olduğu 5 duyu organı devreye girdiği için. gördüğümüz şeyin aksini iddia etmek artık neyin en başıdır biliriz. ozaman bilimin bulamadığı şeyleri askıda bırakması sizin içinde bizim içinde masaldan öteye gitmez. ama bunun açıklanmasını pek tabikide beklenebilir mümkünde olabilir. belki askıdan hiç inmeyedebilir yani masalda da kalabilir. bunlar bayaaaa bi karıştı kafamda haksızmıyım eksik bi halka... aslında eksik bayaaaaa bi halka. neyse şimdilik masal.belki bizim ömrümüz yetmez görmeye ama ozaman herşeyi görecez. esenlikle Alıntı
Φ raif bostan Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 allah b encilmidir bence bencildir şayet bencil değildir diyen olursa hiç bir şeyden haberi yok demektir çünkü bilinç bencilliktir ama allah dünyhada islam inancı gibi saçma bir inancı aşılamaya çalışmakta yani bu gün türkiyedeki sünni inanca sahip inancı aşılamak istemekte buda bence onun bencilliğinden kaynaklanan bişiy çünkü kendini üstün mükemmel ve sadece kendidediğinin olması gerektiği inancını ve bir sürü zırvalığı aşılıyor burda bence kendine itaat eden köleler oluşturmaya yani kullar meydana getirmeye çelışıyor toplumu kölesi yani kulu haline getirmeye çalışıyor bu inancı yaymak isemesindeki gayenin bu olduğunu düşünüyorum. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Yanılmıyorsam biz tanımlaması yapılan tanrının egoist olup olmadığını tartışıyorduk... Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Neyin VAR (gerçek) olduğunu sorgulaman dileğimle, kolay gelsin. Akıl var mıdır, duygu var mıdır, kulağımız hangi sesleri işitebiliyor, gözlerimiz hangi büyüklükte cisimleri görebiliyor, hafızamız ne kadar bilgi depolayabiliyor? Bu sınırlı kapasitemizle neyi sorgulayacağız? 1400 sene önce Kur'an-ı Kerim in bir insan tarafından yazılıp yazılamayacağını sorguladınız mı? Dünya nüfusu ne kadar, 5 mi, 7 mi milyar diyelim, bu nüfusun % kaçı ateisttir, geri kalan tüm insanlar bir yaratıcı olduğunu kabul ediyorlar. Cinlerin varlığını bilimsel olarak kanıtlayabilir misiniz, ama siz onların var olduğuna da inanmazsınız. Gerçeklerin görülmesi dileğiyle... Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2010 s motorun dönen yeri (mili) ile alternatörün dönecek yeri bi kayışla birleştrilecek. motora ilk elektrik enerjisi dışardan verilecek (yada alternatöre ilk hareket enerjisi dışardan verilecek -biz 3000 deviri elle veremeyecemiğimize göre başka bi motorla yine elektrik enerjisi kullanılacak-) elhasılı ilk hareketi verdiğimiz andan itibaren alternatörden alacağımız elektrik enerjisini motora verdiğimiz anda motor çalışcak motor tekrar alternatöre enerji verecek alternatör enerji üretecek (böyle sürüp gidecek kısır döngü bu olsa gerek). sonuçta biz 3000 devirlik motoru çalıştırmak için normal bii motordan daha fazla güç çekicez. onun için 1000 devirlik bi motora alternatördeki olan kasnaktan 3 katı büyüklükteki (benimki düz mantık yanlışda olabilir belki 3000 deviri bulmak için 2 kat büyük bi kasnakta yetebilir)bi kasnağı 1000 devirlik motora taktıkmı bu iş tamam geri kalan sadece ısıtıcılara enerji vermek. buraya kadar mantık işliyo ve tıkır tıkır çalışıyor. pratik mi koskoca bi sıfır bunuda kim söylüyo mantık işlerken tıkır tıkır çalışırken? işte orda doğa ana (daha nazik olmam için annemi demeliyim -oysaki benim ne anam nede annem artık kimin annesiyse-) devreye giriyo hoppp oda ne? tükettiğin güçten ürettiğin gücü karşılayamazsın (başka deyişi tükettiğin güç kadar üretemezsin). vay anasını be doğa ana sende forumdaşlarımın bire() dediği kadar gaddarsın. Sahi ya! Konu başka ama ben de düşündüm, jeneratöre ilk hareketi verdik diyelim. Onun ürettiği enerji ile diğer bir motoru çalıştırıp onunla da jeneratörün çalışmaya devam etmesi sağlanamaz mı? Mesela arabalar hareket halinde iken dönen tekerlerden, trenlerin tekerlerinden enerji elde edilemez mi, bu enerji ile de hareketin devamı sağlanamaz mı? Bilimsel olarak öyle olması gerekmez mi? Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2010 Akıl var mıdır, duygu var mıdır, kulağımız hangi sesleri işitebiliyor, gözlerimiz hangi büyüklükte cisimleri görebiliyor, hafızamız ne kadar bilgi depolayabiliyor? Bu sınırlı kapasitemizle neyi sorgulayacağız? 1400 sene önce Kur'an-ı Kerim in bir insan tarafından yazılıp yazılamayacağını sorguladınız mı? Dünya nüfusu ne kadar, 5 mi, 7 mi milyar diyelim, bu nüfusun % kaçı ateisttir, geri kalan tüm insanlar bir yaratıcı olduğunu kabul ediyorlar. Cinlerin varlığını bilimsel olarak kanıtlayabilir misiniz, ama siz onların var olduğuna da inanmazsınız. Gerçeklerin görülmesi dileğiyle... Sayın yılmaz, Tartışmanın amacı samimi olup, doğrularda birleşme olmalı. Buralara birşeyler yazayım da ne olursa olsun şeklinde tartışma olmaz. En azından genel geçer bilgilerle konuşulmalı. Kusura bakma ama bizim tartışmamızda bu da yok. Akılın duygunun varlığını, onlarla ilgili pozitif bilimler en ince ayrıntısınına kadar açıklıyor. Hem de deneyli ispatlı. Bazı görünmeyen olguların var olduğunu, maddeye ait enerjiler(ifrazat)olduğunu, bilim deneylerle ölçümlerle binlerce hez ispatladı. Ama sen şimdi ben bilime de inanmıyorum dersen yapacak, tartışacak bir şey de kalmaz. Burada bizler ne yapıyoruz; Zaten kutsal addedilen kitapların bir insan tarafından yazıldığını söylüyoruz. Adı üzerinde... Kitap, insan gerçeği ve yazmak fiili... İnsanla ilgili değilmi? Bunun neresini sorgulayacaksın? Diğer konu; Yedi milyar nüfusa sahip dünyanın bir milyarının ateist olması neyi ispatlar, ateistin savlarının gerçek olmadığını mı? Şu unutulmamalıki, Galileo, Bruno zamanında milyarlara karşı çok ufak bir azınlıkla gerçekleri savunuyor, bu sebepten de zindanlarda çürüyorlardı. Bir diğer konu; cinleri bilimsel olarak ispatlayabilirmisiniz diyorsun... Ne alaka şimdi. Bilimin ne olduğunu biliyormuyuz? Sen bilimin pozitif olgulardan başka bir konuyla uğraştığını duydun veya gördünmü? Bilimin konusu masallar değil ki... Bir diğer konu; Devridaim makinalarıyla fiziğin termodinamik yasalarına göre ancak harcadığın enerji kadar veya daha az enerji alabilirsin. Az olmasının nedeni ise sürtünme ve ısınma kayıplarıdır. Fizik kanunlarında enerji yoktan var vardan da yok edilemez gerçeği vardır. İnternet bu konularla dolu. Birazcık bilim okuyun lutfen. Kolay gelsin. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2010 Sayın yılmaz, Bir diğer konu; cinleri bilimsel olarak ispatlayabilirmisiniz diyorsun... Ne alaka şimdi. Bilimin ne olduğunu biliyormuyuz? Sen bilimin pozitif olgulardan başka bir konuyla uğraştığını duydun veya gördünmü? Bilimin konusu masallar değil ki... Bir diğer konu; Devridaim makinalarıyla fiziğin termodinamik yasalarına göre ancak harcadığın enerji kadar veya daha az enerji alabilirsin. Az olmasının nedeni ise sürtünme ve ısınma kayıplarıdır. Fizik kanunlarında enerji yoktan var vardan da yok edilemez gerçeği vardır. İnternet bu konularla dolu. Birazcık bilim okuyun lutfen. Kolay gelsin. Bakın kitap insanlar tarafından yazılmış olabilir kelime oyunu yapmanın bir anlamı yok, kitabın içeriğine bakalım. Bilim tarafsız olur madem siz de bilim adına konuşuyorsunuz 1400 sene önce bir insanın nasıl yaratıldığını tek bir kişi söylüyorsa bu düşünmeye değer bir konu değil midir. Kur'an da bunun gibi bir çok konu var, cinlerin de insanlar gibi yaşantı sürdükleri de o zaman belirtilmiş. Bu masalları başına gelince anlayanlar da var bilim de onu bir türlü çözemiyor. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2010 Bakın kitap insanlar tarafından yazılmış olabilir kelime oyunu yapmanın bir anlamı yok, kitabın içeriğine bakalım. Bilim tarafsız olur madem siz de bilim adına konuşuyorsunuz 1400 sene önce bir insanın nasıl yaratıldığını tek bir kişi söylüyorsa bu düşünmeye değer bir konu değil midir. Kur'an da bunun gibi bir çok konu var, cinlerin de insanlar gibi yaşantı sürdükleri de o zaman belirtilmiş. Bu masalları başına gelince anlayanlar da var bilim de onu bir türlü çözemiyor. Sn. Yılmaz, Neyse, "kelime oyunu" hitabın üzerinde durmayacağım. Demekki sizin tartışma üslubunuz böyle. Diğer arkadaş ta kulp falan dedi sonradan özür geldi. Ya da yazılan her şey açık netleşince "kelime oyunu" diyerek geçiştiriyorsunuz. Kelime oyunu nerede yaptım gösterebilirdin. 1400 yıl öncesine gelirsek; insanların yaratılış şekli üzerine, değil 1400 yıl önce, 2000-3000 yıl önceleri filozoflar fikir yürütüyorlardı. Hem daha da detaylı. Bu konularda bilgi sahibi olmak için, bilim tarihini okumak ve bilmek gerekli. Yalnızca kulaktan duyma mistik masallarla olmuyor. Kuranda yada kutsal kitaplarda var dediğin bir çok konu, daha önceleri açıklanmış olgular. Bilim tarihinde yalnızca kutsal kitaplarda geçen karınca ordusu, kuş savaşçılar, yendikçe bitmeyen sofralar, midesinde insanın seyahat ettiği balıklar vs. gibi mistik masallar yoktur. Söylemiştim galiba anlaşılmadı. Tekrarlayayım. Bilimin konusu masallar değildir. Uğraştığı alan sadece, madde ve madde ile ilgili etki ve tepkimelerdir. Bu konuda söyleyeceklerim bu kadar. Kaldıki, anlamak yerine karşı çıkmak için çaba gösteriliyor. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2010 Enerji dedinizde aklımıza geldi yine.. Şu bize göre devasa, evrende bir noktacık olan, hayat kaynağımız Güneşin enerjisi nereden geliyor(yada kim koydu hammadeyide bizler şimdi hala kullanıyoruz), faturayı kim ödüyor.. Evrende bir zerre kadar hacmi olmayan bu gezegende biz İnsanlar ..nelerle uğraşıyoruz..Allah varmı yokmu.. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2010 Adı üzerinde... Kitap, insan gerçeği ve yazmak fiili... İnsanla ilgili değilmi? Diğer konu; Yedi milyar nüfusa sahip dünyanın bir milyarının ateist olması neyi ispatlar, ateistin savlarının gerçek olmadığını mı? Şu unutulmamalıki, Galileo, Bruno zamanında milyarlara karşı çok ufak bir azınlıkla gerçekleri savunuyor, bu sebepten de zindanlarda çürüyorlardı. Kitap, insan gerçeği ve yazmak fiili bu kelime oyunu değil mi? Bizim bahsettiğimiz kitabı yazan değil yazdıran yani matba değil yazardan söz ediyoruz. Sizin gibi düşünenleri 1/7 olduğunu bu da gayet bilimsel olur sanırım. Bir madde yoktan var, vardan da yok olmuyorsa koskoca evren nereden var oldu? Bu evrende her şey en ince ayrıntısına kadar nasıl hesap edildi, dayı nın dediği gibi güneşin enerjisi nereden geliyor? Dünya nın yuvarlak olduğu daha 17.y.y da kabul edilmiş, hangi 3000, 4000 yıllarından bahsediyoruz. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2010 "Kitap ve yazma fiili insan gerçeği içindir" sözü şimdi kelime oyunu mu oluyor? Peki öyle olsun. Söylemiştim; amaç tartışarak ortak payda bulmak değil sadece karşı çıkmak olunca böyle oluyor. Ortada bir kitap varda eğer yazandan söz ediyorsan, bu yine bir insandır elbette. Yok onu yazdıran var diye bir gizli güç belirlemek istiyorsan, zaten bindiğin dalı(tezi) sen kesiyorsun demektir. Ben de o zaman aynı senin tezinden hareketle "ona yazdıran kim?" diyeceğim. "Ona yazdıran yoktur" dersen, o zaman o kısır tezini kullanmayacaksın. Yanlışı sen yapıyor olursun. Yaratılmayan, yemeyen, içmeyen, doğmayan, doğurmayan bir olgu zaten yok demektir. Felsefeye göre de, mantığa göre de, bilime göre de bu böyledir. Ayrıca bunu bir tek sen söylememişsin ki... Zamanında tüm toplumlar kafalarına göre böyle bir yaratan uydurmuş zaten. İşte sadece bazılarının isimleri: An, Anu, Anlil, El, Eloh, Elohim, Ellah, El-lat, El-ilah, Al-ilah, Eros, Huda, Hodanay, Horus, Izid, Khoda, Kybele, Manitu, Mazdah, Yehova, Yezdan, Zarvan, Tüz, Tüzen, Törü, Töre, Torah, Teng, Tengri, Gök tengri, Tanrı, Tao, Thien, Theo, Dei, Zeo, Zeus, Zui. Bunların çoğu seninki gibi görünmeyen, yaratılmayan ama yaratan bir tanrı. Şimdi sen kalkıpta "başkalarınınki yanlış, benimkisi doğru" dersen... Bu nasıl bir mantık olur? Farklılığı nasıl ispatlayacaksın? Böyle bir iddia; "en büyük cimbom başka büyük yok" gibi bir iddia olmazmı? Bunlar da mı kelime oyunu? Her söylediğimi kelime oyunu olarak alırsan, biz nasıl bilgi paylaşacağız? Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2010 "Kitap ve yazma fiili insan gerçeği içindir" sözü şimdi kelime oyunu nu oluyor? Peki öyle olsun. Bindiğim dalı kesiyor muyum bilmiyorum ama zaten benim iddiam o, 1400 sene önce çölün ortasından çıkan bir arap böyle bir kitap yazamaz evet ona bir yazdıran var, o da sizin kabul etmediğiniz Allah c.c . Ha diğerleriyle ne farkı var demişsiniz; bayağı bir fark var sanırım dünyada ki en büyük üç dinden biri ve bilimin daha sonradan keşfettiği bazı bilgileri 1400 sene önce haber vermiş. En büyük cim bom a gelince Türkiye için bunu ispatlamaya bile gerek yok, aldığı kupalara bakarsınız bilimsel olarak ortaya çıkar. Diğer taraftarlar duygusal olarak bunu kabul etmeyebilir ama bilimsel olarak Türkiye için en büyük Cim Bom! Alıntı
Φ raif bostan Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2010 Bu saçmalığa ancak düşünmeyen araştırmayan insanlar inanır. Allahı adil sonsuz merhamet sahibi olarak gösteren din insanın hayatını başkalarına zarar vermeden istediği gibi yaşama hakkı olduğu halde yani ben hayatımı istediğim gibi yaşarım istediğim elbiseyi giyer yani istersem açık istersem kapalı gezerim istersem çıplak bile gezebilirim. Çünkü bu beden benim ister örter ister açarım ve bu hat benim hayatım dolayısıyla ben homo yada lezbiyen de olabilirim. ben istediğimle karşımdakinin rızasıyla cinsel ilişkiye girerim bu erkekle erkek olabileceği gibi kadınla kadında olabilir yada gurupta olabilir burada önemli olan kimseye tecavüz etmemektir. Herkes gönül rızasıyla isteğiyle cinsel ilişkiye girebilir, şimdi benim hatamı istediğim gibi yaşama hakkım varken Allah diyor ki senin istediğin gibi yaşama hakkın yok, benim istediğim gibi yaşayacaksın yani insanın istediği gibi yaşama hakkını görmezden geliyor yani hakkını çiğniyor ve sadece kendi dediğinin olmasını istiyor. Bu allah nasıl adil,insanın istediği gibi yaşama hakkını çiğniyor ve sadece kendi isteklerini düşünüyor yani bencil ve kendi dediğini yapmayanlarda işkence yapıyor yani zalim bir Allah. Bu İslam inancının adil ve sonsuz merhamet ve şefkat sahibi Allah inancına ters düşüyor, bu da İslam inancının ne kadar saçma ve zırvalıklarla dolu olduğunu gösteriyor. Allah bu saçmalığı insanlığa yaymaya ve aşılamaya çalışmaktadır. Buda Allah'ın bencilliğinin bir göstergesidir. Böylesine bir inancı aşılamaya çalışmanın hiçbir mantığı yoktur. Tabi ki kendini kusursuz mükemmel ve sadece kendi dediğinin olması gerektiği inancını yani insanları kendine köle yapmaya çalışmıyorsan ve Allah'ta bu inancı yayıyorsa bencillik yapıyor demektir. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2010 Allah diyor ki senin istediğin gibi yaşama hakkın yok, benim istediğim gibi yaşayacaksın yani insanın istediği gibi yaşama hakkını görmezden geliyor yani hakkını çiğniyor ve sadece kendi dediğinin olmasını istiyor. Raif dostum bunu sen de biliyorsun ama başkalarına fikir edinmeleri için belirtiyorum: Bunları tanrı söylemiyor. O zamanın toplumu, törelerinini uydurdukları bir tanrıya atayarak dayatma halinde topluma empoze ediyorlar. Tüm dinler toplumların kültürleridir. Bu da yetmeyince töreler, toplum ahlakı, milletin ahlakı, aile ahlakı şeklinde de empoze ediliyor. Otoriteler, egemen kesim, hangi yollardan dayatıp sömüreceklerini iyi bilirler. Söylediklerinize katılıyorum. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2010 Raif dostum bunu sen de biliyorsun ama başkalarına fikir edinmeleri için belirtiyorum: Bunları tanrı söylemiyor. O zamanın toplumu, törelerinini uydurdukları bir tanrıya atayarak dayatma halinde topluma empoze ediyorlar. Tüm dinler toplumların kültürleridir. Bu da yetmeyince töreler, toplum ahlakı, milletin ahlakı, aile ahlakı şeklinde de empoze ediliyor. Otoriteler, egemen kesim, hangi yollardan dayatıp sömüreceklerini iyi bilirler. Söylediklerinize katılıyorum. 19. İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. 20. Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar. Rahman suresi 53. Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur. Furkan suresi 88. Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır. Neml suresi Diyanetin Kur'an-ı Kerim Meali nden Bunlar 6. y.y da çölde bir arap tarafından söyleniyor. İnternet yok google bakıp ta indirsin, dönem putlara ilah diye tapılan, kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir zaman. Yalnız ben size teşekkür ediyorum, araştırma yaparak inancımın kuvvetlenmesine sebep olduğunuz için. Sağ olasınız! Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2010 Yalnız ben size teşekkür ediyorum, araştırma yaparak inancımın kuvvetlenmesine sebep olduğunuz için. Sağ olasınız! Sayın Yılmaz, Bunu bu forumda ilk söyleyen sen değilsin. Onlarca kişi söyledi. Benim bildiğim ise, inanca ters orantılı olan bilgi edinilmediği, araştırdım fiili sadece inanç kitaplarıyla yapıldığı sürece, bunun adı araştırma değildir, saplantıdır. 1- Deniz sularının karışmadığını Kurandan daha önce MS 70 yıllarında Romalı bilgin Gaius Plinius, Naturalis Historia eserinde açıklamıştır. Ayrıca suların karışmadığı, aralarında aşılmaz bir duvar yada engel olduğunu söyleyen Kuranın sözleri, Tubitak tarafından doğru bulunmamıştır. Karıştığını ama belli bir süreç içerisinde karıştığını söyler. 2- Dağların hareket ettiği söyleyen ayet ise, diğer bir ayetle doğrulanmamıştır. Diğer ayette dağların sabit olduğu söylenir. Araştırıcı olduğunu söyleyen uyanık arkadaşlar, bunları netten ayrıca Kurandan araştırabilirler. İnsanlar gerçekten, samimi olarak araştırıcı ve sorgulayıcı olmalılar. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2010 Sayın Yılmaz, . . . Araştırıcı olduğunu söyleyen uyanık arkadaşlar, bunları netten ayrıca Kurandan araştırabilirler. İnsanlar gerçekten, samimi olarak araştırıcı ve sorgulayıcı olmalılar. Romalı bilgin açıklamış da Arabistan a kitabı mı gitmiş, yoksa uydu ile yayın mı yapılmış? Diğer ayet değil, bizim gibi ayeti kopyalayıp yapıştırabilirdiniz. Alıntı
Φ raif bostan Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2010 Şimdi kuran allahın sözü olabilir ama şeriat denen kurallar yumağı allahın istekleri yada kuralları değildir. İnsanların kuranı ve sünneti yorumlamalarından kaynaklanan bişiydir. Günümüzde allaha bağlı olan ve dünyayı yöneten derin dünya devleti yine türkiyede ve diğer ülkelerde bu sünni inancı yaymaya çalışmaktadır bunun için fethullah güelni kullanmaktadır ve şuan akpyi iktidara getirmiştir ve televizyon ve medyayla başörtüsü yasakları gibi zırvalıklarla bu inanca sahip olanları madur göstermekte ve bu inancın yaşatılması ve bu inanca sahip insanların özgürce yaşamalarını ve bu gibi yasaklamalarla da taraftar toplamalarını sağlamaktadırlar. Bu sayede insanlar islama sempatili bir duruma geçecekler bu sayede islam güçlenecektir. Bunun gibi oyunlarla islamı güçlendirmeye çalışmaktadırlar yani allah bu manasızlığın yaşanmasını istemektedir, bunu allah niçin istemektedir işte bu bir muamma bence kendi benliğini yüce gösterip kendine itaat eden bir toplum istiyor yani kul yani köle bir toplum galiba öyle bişiy. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2010 Romalı bilgin açıklamış da Arabistan a kitabı mı gitmiş, yoksa uydu ile yayın mı yapılmış? Diğer ayet değil, bizim gibi ayeti kopyalayıp yapıştırabilirdiniz. Sn Yılmaz, İnançlardan arınmış bir insan yani bir ateist, bir inançlıdan çok daha fazla kutsal kitapların hepsini okumuş, irdelemiş, anlamış, bir sonuca varmıştır. Onu doğrulamayan bir ayet te var ayrıca diyorsak vardır. Bizlerin araştırdığı gibi sen de araştırıcı olmalısın. Aksi halde, burada her doğru söze karşılık kulaktan duyma bir söz söyleyeyim diye uğraşır durursun. Bunu da yaparsın üstelik. Ayrıca Muhammed Kuran çalışmalarını yabancı birisiyle yapmıştır. Bu söylenti kurana bile geçmiştir. O zamandaki basit teknolojinin yayılması için uydu yayınına gerek yoktu. Zaten bilimsel çalışmaları filozoflar veya bilge insanlar yürütüyordu. Bir kral en uzaktaki bir teknolojiyi ülkesine öğrendirip getirtiyor, ülkesinde uygulatıyordu. Bu konuları bilim tarihi yazmaktadır. Mutlaka okumuşsundur. Neden aksini savunuyorsun? Sn Yılmaz, bu söylediklerimi araştırmamak için inatla, var gücünle direniyor halen duyduklarını yazmakta israr ediyorsun. Araştırırsan inanki daha keyifli bir tartışma olacak. Yok ben araştırmam sadece hazıra konarım diyorsan, dağların sabit durduğuna ait ayeti de yazayım buraya. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.