Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Brezilya, Türkiye ve İran Arasındaki anlaşma Ortadoğu’daki planları bozuyor!


ahmetsecer

Önerilen İletiler

Af deyince, senin anladığın suçların cezasız kalarak, suçluların direk affedilmesi miydi ? :)

 

Efendim kanunlar ne için yapılır, hukuk ne için vardır ? Bir suçlunun cezalandırılıp mahkum edilmesini suçtan zarar gören kişi mi sağlıyor ki, mahkum olduktan sonra affedilmesi kararını da o versin veya vermiş olsun ?

 

Senin dediğin şeriatla yönetilen ülkeler için geçerli olabilir ancak, yani kısasa kısas... :)

 

Çünkü modern hukuk, neticede toplumun ortak iyiliğini, huzurunu sağlamak için devlet( kamu ) gücü ile, toplumsal mutabakat ile belirlenmiş kanunlar, kurallardır ve diğer kanunlar gibi af kanunu da, yine toplumsal mutabakatla kamu yararı gözetilerek iyi bir düzenleme yapmak koşulu ile toplumun huzuru için gerekli olduğu koşullarda çıkarılabilir.

 

Sık sık çıkartılan aflar da caydırıcılığın azalmasına hatta suça teşvik olarak algılanmasına yol açabilir, bu nedenle af çok iyi düşünülüp, politikaya malzeme olmaması gereken bir konudur. Bundan önce çıkan aflardan hiçbir fayda sağlanmadığı gibi suç işlenme oranları tam tersine artmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 57
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Sık sık çıkartılan aflar da caydırıcılığın azalmasına hatta suça teşvik olarak algılanmasına yol açabilir, bu nedenle af çok iyi düşünülüp, politikaya malzeme olmaması gereken bir konudur. Bundan önce çıkan aflardan hiçbir fayda sağlanmadığı gibi suç işlenme oranları tam tersine artmıştır.

 

Evet dostum haklısın. Zaten onun için '' kapsamı çok iyi düzenlenmiş ve kamu yararı gözetilmiş '' bir aftan bahsedilebileceğini belirttim özellikle iletimde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Af deyince, senin anladığın suçların cezasız kalarak, suçluların direk affedilmesi miydi ?

Affın başka bir tanımı var mıdır? Bir kişi işlediği suçtan yirmi yıl yatacaksa, on yıl yatıp çıktığında cezasını çekmemiş olur. İnsanlar da "nasılsa on yılda çıkıyorum" diye suça teşvik edilir.

 

Asıl suçlunun affedilmesi ilkel toplum kültürüdür. Uygar toplumlarda af diye bir şey yoktur.

 

Sözünün ağza dahi alınması son derece sakıncalıdır. Böyle bir şeyin gündeme dahi getirilmemesi, "üç harfliler" :) gibi ağza dahi alınmaması gerekir.

 

Affın hiç bir türlüsünde kamu yararı yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim dediğim affın söz konusu olmayışının şeriatla yönetilen ülkelere has olduğunu söylemek, gerçeği tamamen tersyüz etmektir.

 

Tam tersine af, şeriatla yönetilen ülkelere mahsustur.

 

Şeriatta "diyet" vardır. Öldürülenin yakınına sorulur: "Kısas mı istiyorsun, diyet mi?" denir. Kişi fakirse tabii ki diyet ister, katil diyeti verir, serbest kalır. Ölen öldüğüyle kalır, toprağın altından "sattınız beni!" diye bağıramaz.

 

Yakın yok eğer zenginse, "kısas istiyorum" der, katil öldürülür.

 

Yani şeriat fakir cinayet işleyince şahin, zengin cinayet işleyince güvercindir...

 

Bir de şeriatta kısas uygulamasında cinsiyet ve sosyal statü ayrımı vardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim dediğim affın söz konusu olmayışının şeriatla yönetilen ülkelere has olduğunu söylemek, gerçeği tamamen tersyüz etmektir.

 

Tam tersine af, şeriatla yönetilen ülkelere mahsustur.

 

Şeriatta "diyet" vardır. Öldürülenin yakınına sorulur: "Kısas mı istiyorsun, diyet mi?" denir. Kişi fakirse tabii ki diyet ister, katil diyeti verir, serbest kalır. Ölen öldüğüyle kalır, toprağın altından "sattınız beni!" diye bağıramaz.

 

Yakın yok eğer zenginse, "kısas istiyorum" der, katil öldürülür.

 

Yani şeriat fakir cinayet işleyince şahin, zengin cinayet işleyince güvercindir...

 

Bir de şeriatta kısas uygulamasında cinsiyet ve sosyal statü ayrımı vardır.

 

Sayın demirefe, bir iletinizde enerji koridoru hakkında bir analiz yapmıştınız, sanki bu olaylar adım adım bizi oraya götürüyor.

Saddam ı yaratan kimdi, Kuveyt e girmesi için kim teşvik etti?

T.Erdoğan ı kim getirdi, kim destekledi; acaba şimdi de İsrail üzerine gönderip Irak, İran ve sıra da Türkiye mi var?

 

Akşam O.Pamukoğlu TV deydi. Birkaç sözü çok hoşuma gitti.

" Mahalle kabadayısının gece şarabı içip bağırması gibi"

" Altı ay önce mayınlı araziler 50 yıllığına İsrail e veriliyordu. Ölü evine gidip ağlamak, düğün evine gidip oynamak"

O.Pamukoğlu komutasında şehit veren bir aile kandisine destek olduğunu canlı yayın anında belirtti.

Nazlı Ilıcak şehit sayısı fazla geldi, kaç yılda bu kadar şehit verildi deyince asrın hatasını yaptı.

Pamukoğlu, hanımefendi siz nasıl araştırmacı yazarsınız, benim 1 milyon adet satılmış kitabımda bu bilgilerin hepsi var dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ilıcak

Allah kadına bir çene vermiş, gerisini koyvermiş... :lol:

 

Derdi gücü Pamukoğlu'yu konuşturmamak, sinirlendirmek, provake etmek ve sözünü kesip kafasını karıştırmak.

 

Valla Pamukoğlu iyi dayandı! Ben olsam çoktan patlamıştım! :lol:

 

Pamukoğlu eylem adamıdır, öyle laf süslemesini, polemik yapmasını bilmez. Ama kurduğu cümleler gerçeğin özüdür. Ne söylediğini de çok iyi bilir.

 

Enerji koridoru ise tüm güncel sorunların eksenidir. Basra-Hazar-İskenderun üçgeni dünyanın gerçek şeytan üçgenidir.

Boşverin hayali fantastik uydurma şeytan üçgenlerini... Gerçek şeytan üçgeni burda...

 

Basra petrolü bitecek, Hazar petrolü İskenderun'a akacak. Damarlarında petrol dolaşan canavar beslenecek. Olay budur...

 

Ha bunu söyledik diye ya allah bismillah ceddin deden ceddin baban mavi ve yeşil bilumum marmaralara doluşup Amerika seferi mi düzenleyeceğiz? Amerika'dan nefret mitingleri düzenleyip sinir krizleri mi geçireceğiz?

 

Yoo, yapacağımız "benim liderim, ulusal kimliğim, onurum, milletim var arkadaşım. Bana öyle BOP, ılımlı İslam , laik olmayan demokrasi de olur mavalları okuma. Benimle anlaşmak istiyorsan biz buyuz, şartlar bunlar. Atatürk Cumhuriyetiyiz biz! Senin empoze ettiğin dogmatik saçmalıklarla bizim bir işimiz olamaz! İşine gelirse. Gelmezse sen bilirsin!" demek.

 

Bu yani, Osman Pamukoğlu'nun dediği gibi: Başı dik devlet, onurlu millet. Hepsi bu!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nazlı Ilıcak'ın devirdiği çamların haddi hesabı yok. Devenin neresine eğri diyeceksin?

 

Osman Pamukoğlu: "Türkiye'nin hiç bir limanı kendisine ait değil, hepsi yabancılara satıldı."

 

Nazlı Ilıcak: "Ne olmuş? Limanı söküp götürecek değil ya!"

 

Bu zihniyete cevap vermek bile züldür. Adam limana yanaşan her gemiden, yüklenen boşalan her yükten çatır çatır para kestikten sonra, ne yapsın limanı söküp götürüp? Enayi mi? Altın yumurtlayan tavuğu niye kessin?

 

Paraları Türk bankalarına mı yatırıyor sanıyorsunuz? Zaten borsa orada. Yatır kendi şirketlerinin hisselerine paraları. Bankaya bile gerek yok. Hem Türk'ün parasını yol, hem kendi şirketine kan pompala buradan.

 

Yani şimdi Türkiye'de kimse kalmadı, her şey yabancılara satılıyor. Arap telekom binlerce siteyi kendi kafasından sansürlesin. Ne mahkeme kararı var, ne bir şey. Neymiş, ateizm propagandası yapılıyormuş.

 

Osman Pamukoğlu'nun en sevdiğim sözlerinden biri: "Devlet kimsenin dinine dinsizliğine karışmaz, karışamaz. Kişiler neye inanıp neye inanmayacağını kendi vicdanlarında belirler."

 

O kadar. Budur. Ben bu adamı tüm benliğimle destekliyorum. Böyle insanlar olmazsa Türkiye yakında İran olacağım ayağından o kadar olsa iyi, parya olur parya...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Affın başka bir tanımı var mıdır? Bir kişi işlediği suçtan yirmi yıl yatacaksa, on yıl yatıp çıktığında cezasını çekmemiş olur. İnsanlar da "nasılsa on yılda çıkıyorum" diye suça teşvik edilir.

 

Asıl suçlunun affedilmesi ilkel toplum kültürüdür. Uygar toplumlarda af diye bir şey yoktur.

 

Sözünün ağza dahi alınması son derece sakıncalıdır. Böyle bir şeyin gündeme dahi getirilmemesi, "üç harfliler" gibi ağza dahi alınmaması gerekir.

 

Affın hiç bir türlüsünde kamu yararı yoktur.

 

En genel halde yada devletin yetkisinde olan iki türlü af tanımı vardır. Birincisi '' Genel Af '', ikincisi '' Özel Af ''. Hakimlerin, yargıçların yetkili olduğu '' Adli Af '' da vardır, o ayrı.

 

Senin kafandaki af türü Özel Af oluyor. Yani, suçun ve cezanın ortadan kalkmamasına rağmen bir defaya mahsus uygulanan, hüküm verilmiş cezasının azaltılması, başka bir cezaya çevrilmesi veya tamamen kaldırılması şeklinde olanı. Bunu uygulayacak olan da gücünü kamu iradesinden, milletten alan devlet otoritesidir. Onun için, Osmanlı padişahlarının tahta çıktıklarında uyguladıkları aflarla günümüzdeki af kavramı birbirine karıştırılırsa '' Asıl suçlunun affedilmesi ilkel toplum kültürüdür '' demek normal olur. ( Bkz. en meşhuru 2.Abdülhamit'in tahta çıkışı ) :)

 

Bir de dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde affın hukuki meşruiyetinin kabul edildiğini bilmek gerek ki '' Uygar toplumlarda af diye bir şey yoktur '' gibi talihsiz cümleler kurulmasın. :) Almanya, Macaristan, Fransa'da olduğu gibi Türkiye'de de af yetkisi meclistedir bazı durumlarda ise Devlet Başkanındadır. Bizdeki sakıncası, katılımcı demokrasimizin eksikliğindendir. İlaveten bu yetkinin yalnızca hükümete veya tamamen Devlet Başkanına verildiği A.B.D, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Hollanda, Lüksemburg, İngiltere, Japonya,İspanya, İtalya, İzlanda, Norveç gibi diğer gelişmiş ülkeler de vardır.

 

Af sözünün ağıza alınmaması gerektiği konusuna gelince; bu genel bir kural değildir. Fakat, Türkiye'nin bugünkü şartlarında iyi niyetli de olsa, şekilde görülen bu algılama düzeyi varken aftan söz etmek siyaseten bir hatadır. Kanımca, Kılıçdaroğlu, Baykal'dan da kötü bir siyasetçi olduğunu, muhalafet tarzının Baykal'dan da kötü olduğunu son günlerdeki beyanları ile ortaya koymuştur. Herhangi bir Batı ülkesinde doğru algılanabilecek beyanlar, ülkemizde tam tersine şüphe ile karşılanabilmekte, söylenmek istenen şeyin tam tersini düşündürtebilmektedir.

 

Her doğruyu her zaman ve her koşulda dile getirmek, tüm dünyada olduğu gibi iyi bir siyasetçinin asla yapmayacağı bir tavırdır.

 

Algı ve bilgi düzeyi düşüklüğünün bol bulunduğu ülkelerde ise bu tavır daha tehlikelidir. Baykal'ın dediği gibi haklı olarak '' O savcı ise ben de avukatım'' dersiniz, bir terör örgütünün( ? ) avukatı ilan ediliverirsiniz, '' Toplumsal mutabakat olursa, barış ve kardeşlik ortamına katkıda bulunacaksa genel affı destekleriz '' dersiniz, bir parti başkanı çıkar; "Bu PKK talebidir, Avrupa Birliği’nin dayatmasıdır. '' deyiverir.

 

Modern hukuk anlayışında kanunlarla belirlenmiş suçlarla ilgili cezalar iki nedenle vardır. Birincisi, suç işleyen kişinin ıslahının sağlanması ve yeniden topluma kazandırılması, ikincisi ise, önleyici ve caydırıcı bir işlevi olmasıdır.

 

Diyelim ki, bir adam bir adamı bir sebepten öldürdü. Yakalandı, yargılandı ve hapse atıldı. Eğer, psikopat değilse, yada kudurmuştan beter bir alışmış değilse yani normal psikolojik sınırlar içerisinde bir vicdana ve adalet duygusuna sahip ise, ve özel koşullar sebebiyle bir cinayet işlemiş ve yaptığının yanlış olduğunun idrakine cezaevinde veya öncesinde varmış veya yapılan psikolojik destekler ve telkinlerle vardırılmış ise, cezasının bir bölümünü çektikten sonra salıverilmesi, diyelimki affedilmemiş olup da 5 sene daha fazla yattığında hayatının büyük bölümünü yaşayamamış olmasının verdiği psikolojik çöküntü ve hınç ile yeni suçlara yelken açmasının önüne geçecektir. 5 sene sonra cezaevinden çıktığında yeni işleyeceği suçların potansiyelini kendi içinde barındıran bir birey yerine- vicdanındaki suçluluk hissi saklı kalmak koşulu ile- affedilmenin getirdiği ruh hafifliği ile topluma kazandırılmış olması ihtimali, özel affın toplum huzuru için tercih edilebilir bir yöntem olmasını sağlar. İşte Özel Affın çıkarılmasındaki kamu yararı budur.

 

Aynı şekilde, terör bittiğinde, PKK'nın kapısına kilit vurulduğunda, terör eylemlerine katılmamış, '' PKK üyesi olmak '' suçundan başka bir suçtan dolayı cezaevinde yatıyor veya yargılanıyor olmayan bir kişinin de, '' PKK üyesi olmak '' suçunun Genel Af'la ortadan kaldırılması sonucu, atıyorum 10 sene yerine 5 sene yatmasının devlete karşı içindeki minnet duygusu, tersine af olmasa 5 sene yerine 10 sene yatmasının içinde devlete karşı geliştireceği hınç nedeniyle 10 sene sonunda çıktığında yeniden dağlara çıkması potansiyeli arasında bir tercih yapılması gerekir. Bu durumda Genel affın getireceği toplumsal barış ve huzur ihtimalinin göz ardı edilemeyecek olması da Genel Affın çıkarılmasındaki kamu yararı olacaktır.

 

Benim dediğim affın söz konusu olmayışının şeriatla yönetilen ülkelere has olduğunu söylemek, gerçeği tamamen tersyüz etmektir.

 

Tam tersine af, şeriatla yönetilen ülkelere mahsustur.

 

Şeriatta "diyet" vardır. Öldürülenin yakınına sorulur: "Kısas mı istiyorsun, diyet mi?" denir. Kişi fakirse tabii ki diyet ister, katil diyeti verir, serbest kalır. Ölen öldüğüyle kalır, toprağın altından "sattınız beni!" diye bağıramaz.

 

Yakın yok eğer zenginse, "kısas istiyorum" der, katil öldürülür.

 

Yani şeriat fakir cinayet işleyince şahin, zengin cinayet işleyince güvercindir...

 

Bir de şeriatta kısas uygulamasında cinsiyet ve sosyal statü ayrımı vardır.

 

Onu anlatmaya çalışmıştım. Senin affa getirdiğin eleştiri, şeriatla yönetilen ülkelerdeki affa yöneltilen bir eleştiri olmuş. Gelişmiş ülkelerde, af yetkisi gücünü kamu iradesinden, milletten alan, kamu yararını gözeten devlet otoritesindedir, meclistedir, kısmi olarak devlet başkanındadır, kişilerde değildir. :)

 

Çünkü kimse kimseden "ben öldürülürsem siz daha sonra gerek duyarsanız beni öldüreni affedebilirsiniz" diye vekaletname almamıştır da ondan.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aynı şekilde, terör bittiğinde, PKK'nın kapısına kilit vurulduğunda, terör eylemlerine katılmamış,

Terör eylemlerine katılmamış, Haburda da bu söylendi, gerçekten merak ediyorum; bunu tesbit etmenin bilimsel bir yolu var mı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Terör eylemlerine katılmamış, Haburda da bu söylendi, gerçekten merak ediyorum; bunu tesbit etmenin bilimsel bir yolu var mı?

 

Onu şuan, yalnızca " PKK üyesi olmak " suçundan cezaevinde yatanları, son 20-30 yıldan beri mahkum etmiş olan hakimlere sormalısın. Habur rezaleti ayrı konu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Onu şuan, yalnızca " PKK üyesi olmak " suçundan cezaevinde yatanları, son 20-30 yıldan beri mahkum etmiş olan hakimlere sormalısın. Habur rezaleti ayrı konu.

 

Öyle insanlar Silivri de de çok, üstelik bu örgütün varlığı da ispatlanmamış. pkk üyesi olarak sadece bu suçtan 20-30 yıl içerde insan olduğunu sanmıyorum, cinayet işleyenler bile o kadar yatmıyor, çok abarttığınızı düşünüyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yirmi yıl yeyip on yılda çıkan bir kişiyi örnek verdim diye kafamdaki affın özel af olduğu gibi yüzeysel bir yargıya kimse varamaz.

 

Tam tersine çok özel şartlarda özel aflar olabilir. Bunlar "çok özel" şartlar dahilinde oldukları için istisnadırlar. Bilinen kural, istisnalar kaideyi bozmaz.

 

Örneğin bir mahkumun daha yatacağı on yılı vardır. Fakat yakalandığı kanser onun zaten altı aydan fazla yaşamasına izin vermeyecektir ve zaten bu süreyi de ölüm döşeğinde geçirecektir.

 

Bu durum doktor heyeti raporu ile kesinleştiğinde en yüksek yetkilinin onayına sunulur. Buna kimsenin bir diyeceği olmaz. Çünkü bu insanı içerde tutmanın hiç bir reel anlamı kalmamıştır.

 

Bunun bile kötüye kullanılmayacağından emin olunamaz aslında.

 

Tekrarlıyorum: Af diye bir şey olamaz. (İstisnası olmayan hiç bir sosyal kural yoktur. Ancak yerçekimi gibi fizik yasalarının istisnası olmayabilir.) Genel affın sözü bile edilemez. Eden benim gözümde sorumludur, destek vermem. Bu konuda ikna olmam için de hiç bir yol yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öyle insanlar Silivri de de çok, üstelik bu örgütün varlığı da ispatlanmamış. pkk üyesi olarak sadece bu suçtan 20-30 yıl içerde insan olduğunu sanmıyorum, cinayet işleyenler bile o kadar yatmıyor, çok abarttığınızı düşünüyorum.

 

O zaman dostum sen okuduğunu anlamıyorsun. 20-30 yıldır mahkum edilmiş demek 20-30 yıl içerde demek mi oluyor ?

 

Silivri'de, bir örgüt olup olmadığı belli değilken, bu suçtan sanık olarak yatan insanlar için sunulan sadece örgüt üyesi olmak suçuna dayanak olan deliller her neyse, PKK üyesi olarak mahkum olup yatanlar içinde aynıdır diyorum. Sen benden teknik bilgi istiyorsun ben de hakimlere sor diyorum. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yirmi yıl yeyip on yılda çıkan bir kişiyi örnek verdim diye kafamdaki affın özel af olduğu gibi yüzeysel bir yargıya kimse varamaz.

 

Tam tersine çok özel şartlarda özel aflar olabilir. Bunlar "çok özel" şartlar dahilinde oldukları için istisnadırlar. Bilinen kural, istisnalar kaideyi bozmaz.

 

Kişinin kendine göre hukuki terimler icat etmeden, '' Özel Af '' teriminin anlamına herhangi bir ansiklopediden bakması yeterli olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O zaman dostum sen okuduğunu anlamıyorsun. 20-30 yıldır mahkum edilmiş demek 20-30 yıl içerde demek mi oluyor ?

 

Silivri'de, bir örgüt olup olmadığı belli değilken, bu suçtan sanık olarak yatan insanlar için sunulan sadece örgüt üyesi olmak suçuna dayanak olan deliller her neyse, PKK üyesi olarak mahkum olup yatanlar içinde aynıdır diyorum. Sen benden teknik bilgi istiyorsun ben de hakimlere sor diyorum. :)

 

Benim okuduğumu anlamama gibi bir sorunum varsa o beni ilgilendirir. Ben bununla beraber bir eksiğimi daha fark ettim, anlatmak istediğimi de anlatamıyorum. Silivride örgüt olduğu bile isparlanmamış bir oluşum ile pkk diye terör örgütü olduğu dünyada tüm ülkeler tarafından kabul edilen bir örgüte üye olmayı eşit olarak değerlendiriyorsunuz. 20-30 yıl mahkum edilmiş diyorsunuz, altta da pkk üyesi olarak mahkum olup yatanlar demişsiniz, pardon bu pkk lılar nerede yatıyor, ben hapis olarak yorumladım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Kardeşini öldüreni af et..anana söveni af et..tarlandaki mahsulü talan edeni af et..hadi buyur af et.. B)

 

Sana bi tokat atanı af et..sana küfür edeni af et..senin kolunu kıranı af et..hadi buyur af et.. :)

Fakat af eden sen ol,senin adına birileri af etmesin..

 

Bir oto yolda viraja girme hızı diyelim 70..sen girdin 120 ile..tek parça iken oldun paramparça..seni kim af ede..bunun gibi işte.. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

20-30 yıl mahkum edilmiş diyorsunuz, altta da pkk üyesi olarak mahkum olup yatanlar demişsiniz, pardon bu pkk lılar nerede yatıyor, ben hapis olarak yorumladım.

 

'' yalnızca " PKK üyesi olmak " suçundan cezaevinde yatanları, son 20-30 yıldan beri mahkum etmiş olan hakimler ''

 

cümlem devrik olduğundan anlaşılması güç olmuş olabilir. Bir de şöyle oku :

 

'' son 20-30 yıl içinde yalnızca " PKK üyesi olmak " suçundan hakimler tarafından mahkum edilmiş olarak cezaevinde yatanlar ''

 

Bunda bir anlaşalım önce.

 

Silivride örgüt olduğu bile isparlanmamış bir oluşum ile pkk diye terör örgütü olduğu dünyada tüm ülkeler tarafından kabul edilen bir örgüte üye olmayı eşit olarak değerlendiriyorsunuz.

 

Bu ikisini kendin eşit görmüşsün önceki iletinde :

 

Onu şuan, yalnızca " PKK üyesi olmak " suçundan cezaevinde yatanları, son 20-30 yıldan beri mahkum etmiş olan hakimlere sormalısın. Habur rezaleti ayrı konu.

Öyle insanlar Silivri de de çok, üstelik bu örgütün varlığı da ispatlanmamış. pkk üyesi olarak sadece bu suçtan 20-30 yıl içerde insan olduğunu sanmıyorum, cinayet işleyenler bile o kadar yatmıyor, çok abarttığınızı düşünüyorum.

 

Evet, son 20-30 yıl içinde yalnızca " PKK üyesi olmak " suçundan hakimler tarafından mahkum edilmiş olarak cezaevinde yatanlar olduğu gibi, son 2-3 yıldır varlığı şüpheli bir yalnızca '' Ergenekon terör örgütü üyesi olmak ''la suçlanıp, sanık sıfatıyla hakimler tarafından tutuklama kararı verilerek cezaevinde yatanlar da vardır.

 

Bir kişi nasıl yalnızca PKK üyesi olarak ceza alıyorsa, kanıtlanmış kanuna uygun biçimde ona göre deliller de var demektir. Bu delilleri ben bilmem. Bana sorma, kararları veren hakimlere sor demiştim.

 

Aynı şekilde, bir kişi nasıl yalnızca varlığı şüpheli bir '' Ergenekon terör örgütü '' üyesi olarak yargılanıyorsa, henüz kanıtlanmamış, kanuna uygun biçimde ona göre delil olarak sunulan iddialar da var demektir. O iddiaları da iddianameyi hazırlayan savcılara sormak gerekir dedim.

 

Benzerlik suçlamaların türündedir. Farkları ise, biri mahkum olmuş, suçlamalar kanıtlanmış, diğeri henüz kanıtlanmamıştır.

 

Herhangi bir örgüt üyesi olup, eylemlere katılmamış olmanın tespit edilebildiği yolların var olup olmadığını sormuştun bana, ben de onu bilmem, savcı bilir, hakim bilir dedim.

 

Eskiden beri yalnızca PKK üyesi olarak ceza almış-yatmış çıkmış-yatan mahkumlar-eski mahkumlar olduğu bilindiğine göre, bunu tespit etmenin yolları varmış dedim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

'' yalnızca " PKK üyesi olmak " suçundan cezaevinde yatanları, son 20-30 yıldan beri mahkum etmiş olan hakimler ''

 

cümlem devrik olduğundan anlaşılması güç olmuş olabilir. Bir de şöyle oku :

 

'' son 20-30 yıl içinde yalnızca " PKK üyesi olmak " suçundan hakimler tarafından mahkum edilmiş olarak cezaevinde yatanlar ''

 

Bunda bir anlaşalım önce.

 

 

 

Bu ikisini kendin eşit görmüşsün önceki iletinde :

 

 

 

Evet, son 20-30 yıl içinde yalnızca " PKK üyesi olmak " suçundan hakimler tarafından mahkum edilmiş olarak cezaevinde yatanlar olduğu gibi, son 2-3 yıldır varlığı şüpheli bir yalnızca '' Ergenekon terör örgütü üyesi olmak ''la suçlanıp, sanık sıfatıyla hakimler tarafından tutuklama kararı verilerek cezaevinde yatanlar da vardır.

 

Bir kişi nasıl yalnızca PKK üyesi olarak ceza alıyorsa, kanıtlanmış kanuna uygun biçimde ona göre deliller de var demektir. Bu delilleri ben bilmem. Bana sorma, kararları veren hakimlere sor demiştim.

 

Aynı şekilde, bir kişi nasıl yalnızca varlığı şüpheli bir '' Ergenekon terör örgütü '' üyesi olarak yargılanıyorsa, henüz kanıtlanmamış, kanuna uygun biçimde ona göre delil olarak sunulan iddialar da var demektir. O iddiaları da iddianameyi hazırlayan savcılara sormak gerekir dedim.

 

Benzerlik suçlamaların türündedir. Farkları ise, biri mahkum olmuş, suçlamalar kanıtlanmış, diğeri henüz kanıtlanmamıştır.

 

Herhangi bir örgüt üyesi olup, eylemlere katılmamış olmanın tespit edilebildiği yolların var olup olmadığını sormuştun bana, ben de onu bilmem, savcı bilir, hakim bilir dedim.

 

Eskiden beri yalnızca PKK üyesi olarak ceza almış-yatmış çıkmış-yatan mahkumlar-eski mahkumlar olduğu bilindiğine göre, bunu tespit etmenin yolları varmış dedim.

 

Kanıtlanmamış, kanuna uygun deliller: Hukukçu değilim ama kanıtlanmadığı halde kanuna nasıl uygun oluyor?

Bu davada insan haklarından tutun, delil toplama, tutukluluk süreleri bir sürü hukuksuzlıklardan hukukçular söz ediyor. Bu olayı pkk üyeleriyle kıyaslamak ne kadar doğru?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kanıtlanmamış, kanuna uygun deliller: Hukukçu değilim ama kanıtlanmadığı halde kanuna nasıl uygun oluyor?

Bu davada insan haklarından tutun, delil toplama, tutukluluk süreleri bir sürü hukuksuzlıklardan hukukçular söz ediyor.

 

Delillerin toplanmasında, tutukluluk sürelerinde, tutuklanma biçimlerinde yapılan hukuksuzluklar CMK ile ilgilidir, uygulamalar CMK'ya aykırıdır, hukuksuzluktur.

 

Fakat, terör örgütü olmak ile ilgili suç tanımı yapan ve buna uygun ceza öngören ilgili kanun maddesine uygun biçimde delil olarak sunulan iddialar var demiştim iddianamede.

 

Yazdıklarımı bir daha dikkatlice okursan, ''kanıtlanmamış, kanuna uygun deliller '' değil, '' henüz kanıtlanmamış, kanuna uygun biçimde ona göre delil olarak sunulan iddialar ''demiştim.

 

( Virgül ile ayrılmış iki yan cümlecik ( 1-henüz kanıtlanmamış, 2-kanuna uygun biçimde ona göre delil olarak sunulan ), bu iki yan cümleciğin nitelediği isimler ( iddialar ) )

 

Bu delil olarak sunulan iddiaların geçerli olup olmadığı da yani iddiaların kanıtlanmalarının da, ancak verilecek mahkumiyet hükmü ile olacağı aşikar.

 

Bu olayı pkk üyeleriyle kıyaslamak ne kadar doğru?

 

Onu önce sen kendine sormalısın. Bu kıyaslamayı ilk sen yapmış olduğunu sana senin yazdığın cevaptan alıntı ile gösterdim , bunu inkar mı ediyorsun ? Ne kadar doğru olduğunu da yukarıda net olarak açıkladığımı zannediyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Terör suçları için etkin pişmanlık yasası zaten var ve gerek duyuldukça uygulamanın süresi zaten yenileniyor. Yani örgüt üyesi olan biri hiç bir öldürme, yaralama suçuna karışmamışsa "pişman oldum" deyip serbest kalabiliyor.

 

Genel affın ortaya atılmasının amacı ise Öcalan'ın serbest kalması. Kılıçdaroğlu bunu değerlendirememiş ve hatalı bir beyanda bulunmuştur.

 

Umarım acemiliğindendir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Terör suçları için etkin pişmanlık yasası zaten var ve gerek duyuldukça uygulamanın süresi zaten yenileniyor. Yani örgüt üyesi olan biri hiç bir öldürme, yaralama suçuna karışmamışsa "pişman oldum" deyip serbest kalabiliyor.

 

Hah işte, yöntem olarak kullanılan, yani terörle mücadele amacıyla kullanılan af yasası türü bu zaten. Ama genel af terörle mücadele için bir yöntem değil, olamaz da...

 

Genel affın ortaya atılmasının amacı ise Öcalan'ın serbest kalması. Kılıçdaroğlu bunu değerlendirememiş ve hatalı bir beyanda bulunmuştur.

 

Umarım acemiliğindendir...

 

Genel Af deyince Türk insanının algıladığı nane bu olduğundan Kılıçdaroğlu'nun bu lafı şu zamanda etmesini ben de eleştiririm.

 

Ancak;

 

Onun art niyet taşıdığını kesinlikle düşünmüyorum. Onun Genel Af'tan neyi kastettiğini, terimin anlamını bilenler bilir. Ama bilmeyenlerin çoğunlukta olduğunu düşünerek açıklama yapmadan böyle bir lafı ortaya atması siyasi olarak bir hatadır, acemiliktir. Bu acemiliğin kaynağı da bana göre, şimdiye kadar hep eleştirilen, CHP'lilerin halktan kopuk yaşamasıdır. Yahu insan hiç mi bilmez köşedeki manavın, kasabın, bakkalın düşünme tarzını, bakış açısını, algılama biçimini, PKK'lıların, DTP'lilerin, bilmemnelerin yıllardır, Genel Af teriminin altını doldurduğu anlamı ?

 

Peki ne tür bir genel af olabilir, terör tamamen bitirilip, PKK'nın kapısına kilit vurulduğunda ?

 

Terörle mücadele yasalarında var olan ''Yalnızca ama yalnızca örgüt üyesi olmak '' manasına gelen maddenin, içerdeki ( hapisteki ) PKK üyeleri ( eyleme bulaşmamış ) lehine yorumlanmasını ve buna ilişkin cezanın kaldırılmasıdır olabilecek olan.

 

Şimdi, kapsamı bu şekilde düzenlenmiş genel affın, 30 bin kişinin katili şahısla ve onun gibi yüzlercesi ile ilişkisi olabilir mi?

 

Genel Affın tanımı herhangi bir bir hukuk terimleri sözlüğü yerine PKK'dan, BDP'den, ordan, burdan kulaktan dolma öğrenilirse olabilir tabii, o başka. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Delillerin toplanmasında, tutukluluk sürelerinde, tutuklanma biçimlerinde yapılan hukuksuzluklar CMK ile ilgilidir, uygulamalar CMK'ya aykırıdır, hukuksuzluktur.

 

Fakat, terör örgütü olmak ile ilgili suç tanımı yapan ve buna uygun ceza öngören ilgili kanun maddesine uygun biçimde delil olarak sunulan iddialar var demiştim iddianamede.

 

Yazdıklarımı bir daha dikkatlice okursan, ''kanıtlanmamış, kanuna uygun deliller '' değil, '' henüz kanıtlanmamış, kanuna uygun biçimde ona göre delil olarak sunulan iddialar ''demiştim.

 

( Virgül ile ayrılmış iki yan cümlecik ( 1-henüz kanıtlanmamış, 2-kanuna uygun biçimde ona göre delil olarak sunulan ), bu iki yan cümleciğin nitelediği isimler ( iddialar ) )

 

Bu delil olarak sunulan iddiaların geçerli olup olmadığı da yani iddiaların kanıtlanmalarının da, ancak verilecek mahkumiyet hükmü ile olacağı aşikar.

 

 

 

Onu önce sen kendine sormalısın. Bu kıyaslamayı ilk sen yapmış olduğunu sana senin yazdığın cevaptan alıntı ile gösterdim , bunu inkar mı ediyorsun ? Ne kadar doğru olduğunu da yukarıda net olarak açıkladığımı zannediyorum.

 

Kanıtlanmamış ile henüz kanıtlanmamış arasındaki fark nedir, bu henüz daha nekadar sürecek? Kanıtlanmayan delillerle insanlar iki yıldır içerideler, deliller de ne kadar inandırıcı ayrıca tartışılır, ama dava devam ettiğine göre bu konu kanımca sakıncalıdır.

Yine demogoji yapıyorsun, Silivrideki insanlar o atfedilen suçu işlemiş olsalar bile, yani darbe yapıp hükümeti ortadan kaldırma planları yapmış olsalar bile o hainlerle kıyaslamayacağımı sen hariç bu forumdaki herkes bilir, yapmak istediğin nedir, amacın nedir?

Ha, o yazıyı senin düşüncene göre senin suçsuz saydığın insanlardan orada da var dedim, bunda ne var, hala neyi ispatlamaya çalışıyorsun? Henüz kanıtlayamadığın delillerle mahkum mu etmeye çalışıyorsun?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.