Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Washington Times iddiası... (Başbakan ERDOĞAN ve kurmayları "İSLAMOFAŞİST" Bir darbe istediğini ve ordu bu isteğin karşısında durduğunu iddia etti...)


OBJEKTİVİST

Önerilen İletiler

.

 

Washington Times iddiası... (Başbakan ERDOĞAN ve kurmayları "İSLAMOFAŞİST" Bir darbe istediğini ve ordu bu isteğin karşısında durduğunu iddia etti...)

 

Washington Times Gazetesi Başbakan Erdoğan'ın amacını yazdı...

Washington Times gazetesi yaklaşık altı ay aradan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İslamofaşist darbe istediği iddiasını yineledi.

Amerika'da yayınlanan ve zaman zaman Türkiye'ye yaptığı sert çıkışlarla tanınan Washington Times gazetesi, Başbakan Erdoğan'ın İslamofaşist bir darbe istediğini, ordunun da bu isteğin karşısında durduğunu savundu. Gazete, Rektör Aşkın ve Orgeneral Büyükanıt olaylarının da "Erdoğan'ın İslamofaşist darbesinin" bir parçası olduğunu öne sürdü.

Frank J. Gaffney Jr. tarafından kaleme alınan yazıda, Türkiye'nin 80 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk tarafından teokratik ve Birinci Dünya Savaşı'ndan malup ayrılan Osmanlı İmparatorluğu'nun küllerinden yaratıldığı belirtildi. Türkiye'nin modern ve son derece laik bir ülke olduğu vurgulanan haberde, Türkiye'de laik hükümetin en büyük garantörünün -bu bazen demokratik kuralların çiğnenmesi anlamına gelse de- ordu olduğu belirtildi. Ordu'nun Türkiye'de bu yüzden en çok saygı duyulan kurumların başında olduğu da vurgulandı.

 

"İSLAMOFAŞİSTLER ATATÜRK REJİMİNİ YIKMAK İSTİYOR"

"İslamofaşist Darbe?" başlıklı yazıda, Atatürk'ün düzenini sona erdirilmesinin ve hilafetin tekrar kurulmasının İslamofaşistlerin en büyük hedefi olduğu belirtildi. İslamofaşizmin Suudi Arabistan başta olmak üzere İslami rejimler tarafından desteklendiği ve bunun tehlikeli bir siyasi hamle olduğunu belirten Washington Times, İslamofaşizmin yükselişinin ardından Batı'da Türkiye'nin tekrar Müslüman dünyaya bir model bir olarak görülmesinin umut edildiği belirtildi.

Gazete Batı'nın bunu "2002 yılında İslamcı Recep Tayyip Erdoğan'ın oyların azınlığını almasının ardından iktidarda bir tekel haline gelmesine rağmen bile" sürdürdüğünü belirtti. Batı'nın bu umudunun, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile müzakerelere başlamasına izin verilmesinin altında yatan gerçek olduğu belirtilen yazıda, AB sürecinin Erdoğan tarafından "orduyu şah mata getirmek için başarılı bir şekilde kullanıldığı" ifade edildi.

 

YEŞİL SERMAYE

Yazıda, "Böylece Erdoğan'ın ülkedeki laik kurum ve geleneklere karşı giriştiği İslamofaşist darbe isteğinin karşısındaki ordunun, Türkiye'yi 'Avrupa'nın dışında tutmakla suçlanabildiği" ifadeleri yer aldı.Altı ay önce de benzer bir makaleye yerverdiklerini hatırlatan gazete, Türk ekonomisinin "yeşil sermaye" olarak da bilinen ve Suudi Arabistan ile diğer bazı Körfez devletlerinin petrolden gelen milyarlarca dolarına boğulduğunu belirtti.

Yazıda, Bu paranın Türk iş hayatına akarak İslamcıların güç merkezini oluşturması ve İslamofaşist terörü desteklemesine neden olabileceğine inanmak için nedenler bulunduğu ifade edildi.

Gazete, İslamcıların "klasik faşist teknikleri" kullandıklarını yani "yeşil fonları", demokratik muhalefeti destekleyen işadamlarının, Türkiye'nin geniş Alevi azınlığın, Türkiye'nin başarılı ekonomisi ve sosyal modernizasyonu için önemli olan çalışan kadınların, laik bürokrasinin ve basının karşısında kullandıklarnı belirtti.

 

İSLAMOFAŞİST DARBENİN HEDEFİ LAİK EĞİTİM SİSTEMİ...

İslamofaşist darbenin özellikle odaklandığı hedeflerin başında Türkiye'nin laik eğitim sisteminin geldiğini belirten gazete, medrese benzeri imam hatip liselerinin ve sadece Kur'an eğitimi verilen "diğer okulların" desteklendiğini ifade etti. Yazıda Erdoğan'ın kendisinin de imam hatip mezunu olduğuna dikkat çekildi.

Gazete eğitim gibi yargının da İslamofaşist darbenin hedeflerinden biri olduğunu ifade etti.

 

"AŞKIN DAVASINDA SAVCI YUKARIDAN EMİR ALDI"

Öncelikle ilk olarak "yukarıdan emirler alan bir yerel savcının" laik akademisyen Yücel Aşkın hakkında suçlamalar ortaya attığını belirten gazete, on binlerce Kur'an eğitimi veren okuldan mezun olmuş kişinin yargıç olarak atandığını ve bunların şeriata göre dava yönetmesine söz verildiğini iddia etti.

Erdoğan'ın okullarda türban yasağını destekleyen AİHM kararını da eleştirdiğini hatırlatan gazete, mahkemenin kararının ardından Erdoğan'ın "Buna onlar karar veremez, o hak ulemanındır" dediğini belirtti.

Gazete bu açıklamanın Erdoğan'ın Türkiye'nin AB'ye katılımı yönünde gösterdiği çabaların inandırıcılığının sorgulanmasına da neden olduğunu ifade etti.

 

"ERDOĞAN AB SÜRECİNİ ORDUYU EKARTE ETMEK İÇİN KULLANIYOR"

Erdoğan'ın AB sürecini basit bir şekilde laik hukuku koruyan orduyu ekarte etmek için kullandığını öne süren gazete, Başbakan Erdoğan"ın orduyu İslamofaşist düzeni kurma yolunda bir engel olarak gördüğü savunuldu.

 

"BÜYÜKANIT OLAYI BUNUN KANITI"

Gazete, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında ortaya atılan suçlamaların da bu çerçevede gündeme geldiğini savundu.

Büyükanıt'ın bu yaz Genelkurmay Başkanı olmasının beklendiğini belirten gazete, Büyükanıt'ın Cumhuriyet karşıtları aleyhinde söylemleriyle tanındığını belirtti.

 

"AYNI SAVCI SUÇLADI"

Kara Kuvvetleri Komutanını suçlayan savcı ile Yücel Aşkın'ı suçlayan savcının aynı kişi olduğuna dikkat çeken gazete, Büyükanıt hakkındaki suçlamaların da en az Aşkın'a yöneltilenler kadar saçma olduğunu belirtti.

Yazıda son olarak Amerika ve diğer özgürlük yanlısı ülkelerin İslamcı bir Türkiye'yi Müslüman dünyaya bir örnek olarak göremeyeceği ve bu yolda Türkiye'nin artık özgür dünyanın değerli bir üyesi olamayacağının anlaşılması gerektiği belirtildi.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Erdoğan'a ağır suçlama...

Washington Times gazetesi, Erdoğan'ın İslamcı-faşist bir darbe istediğini Büyükanıt ve Aşkın olaylarının da bunun bir parçası olduğunu ileri sürdü...

Dış Haberler Servisi - Washington Times gazetesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ı İslamofaşist darbe peşinde olmakla suçladı. ABD'de yayımlanan ve altı ay kadar önce de benzer değerlendirmeleri yapan gazete, Erdoğan'ın İslamofaşist bir darbe istediğini, ordunun da bu isteğin karşısında durduğunu savundu. Gazete, Rektör Yücel Aşkın ve Orgeneral Yaşar Büyükanıt olaylarının da ''Erdoğan'ın İslamofaşist darbe planının bir parçası'' olduğunu öne sürdü. Frank J. Gaffney Jr. tarafından kaleme alınan yazıda, Türkiye'nin 80 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk tarafından Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup ayrılan teokratik Osmanlı İmparatorluğu'nun küllerinden yaratıldığı belirtildi. Türkiye'nin modern ve son derece laik bir ülke olduğu vurgulanan haberde, Türkiye'de laik hükümetin en büyük garantörünün -bu bazen demokratik kuralların çiğnenmesi anlamına gelse de- ordu olduğu belirtildi. Ordunun Türkiye'de bu yüzden en çok saygı duyulan kurumların başında geldiği de vurgulandı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

 

Bu sürecin sonu nereye gider? Kuşkusuz ki, türbanlı, çarşaflı bir topluma... Şeriat ve fetva hukukuna... Daha fazla tarif etmeye gerek yok. Yakın çevremizde İran başta olmak üzere çok sayıda örnek var.

Peki, şimdi burada soralım... bu süreç karşı devrim süreci değilse nedir?

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazı WashingtonTimes Gazetesinde şu kişi ve başlık altında yayınlanmıştır:

Islamofascist coup?

By Frank J. Gaffney Jr.

Mart 14, 2006

Haber Linki:

-http://www.washingtontimes.com/commentary/20060313-094413-3980r.htm-

 

14 Türk Gazetesinde de gazeteden alıntı yapılmıştır...

 

çok tesekkürler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazı WashingtonTimes Gazetesinde şu kişi ve başlık altında yayınlanmıştır:

Islamofascist coup?

By Frank J. Gaffney Jr.

Mart 14, 2006

Haber Linki:

-http://www.washingtontimes.com/commentary/20060313-094413-3980r.htm-

 

14 Türk Gazetesinde de gazeteden alıntı yapılmıştır...

 

 

çok tesekkürler..

 

 

Bende teşekkür ederim sevgili by x men...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

 

Bu sürecin sonu nereye gider? Kuşkusuz ki, türbanlı, çarşaflı bir topluma... Şeriat ve fetva hukukuna... Daha fazla tarif etmeye gerek yok. Yakın çevremizde İran başta olmak üzere çok sayıda örnek var.

Peki, şimdi burada soralım... bu süreç karşı devrim süreci değilse nedir?

 

.

 

 

İrandaki rejimi anlatabilirmisn bana hani örnek olarak iranı vermişsinde -_- Türban giyen çarşaf giyen insanlar eskidende vardı kimsenin dinini nasıl yaşadığı kimseyi ilakadar etmez B) ama sizin korkunuz din yasalarıyla ülkenin yönetilmesi ise merak etmeyin R.T.Erdoğanın bunu yapabilmesi imkansızdır sadece kadrolara doldurulan imam hatiplliler var onlarıda başka seçimde devrederler .

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İrandaki rejimi anlatabilirmisn bana hani örnek olarak iranı vermişsinde -_- Türban giyen çarşaf giyen insanlar eskidende vardı kimsenin dinini nasıl yaşadığı kimseyi ilakadar etmez B) ama sizin korkunuz din yasalarıyla ülkenin yönetilmesi ise merak etmeyin R.T.Erdoğanın bunu yapabilmesi imkansızdır sadece kadrolara doldurulan imam hatiplliler var onlarıda başka seçimde devrederler .

 

İran'ın son dönemlerdeki tarihsel sürecine bakarsan ülkemizin bugünlerdeki gidişin aynı benzerlikte olduğunu görebilirsiniz İsyanın gölgesi...

 

Dış dünyadan ülke fotoğrafımıza bakıldığında durumun hiç te iç açıcı olmadığı ortada. Fakat ne yazıkki ülkemiz insanları bu durum karşısından kazandaki kurbağa misali mışıl mışıl gelecek tehlikelerden habersiz öylece bekliyor...

 

Ama merak edilmesin bu ülke o karanlık ortaçağ günlerine dönmeyecek ve döndürülemeyecek...

Mustafa Kemal ATATÜRK ile başlayan bu haraket belki bu günlerde biraz yavaşlamış durumda ama yeri geldiğinde hız kazanmayı bilecek değerde birikime ve gücünede sahip...

 

Benim burada tedirginliğimle birlikte gelecek senaryocularınında tespiti hemen hemen bu yönde ve böyle giderse ki durum onu gösteriyor, gelecek 30 yıl içinde dış güçlerin desteği ve yerli beceriksiz işbirlikçeliri ile ve bölgesel desteklerle dinsel, etnik bir iç kavganın yaşanacağı endişesi ve bir Irak, bir İran, vb. ülkeler gibi olabiceğimiz endişedir...

 

Ama umutsuz da değilim çünkü ne mutlu ki bu güzelim yurdumun. güzelim insanlarının tarihsel bir lideri var ve birgün hepimizin onun hedeflerine ve değerlerine sarılacağımız güne dünden daha fazla ihtiyaç duyan yürekli beyinleri var. O devrimler hiçbirzaman bitmedi, bitmeyecekte...

 

Sevgiyle kalın...

 

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tayyip ve avanesinin İslamist ve bazılarının Kürtçü olduğunu bilmeyen değişmediklerini anlamayan bazı medya cazgırları dışında çok az kişi kaldı herhalde.

 

Amerikalı çok güzel tespitte bulunmuş.Anglo Saxonlarda beğendiğim bir tavır adabı her ülkeyle ilgili ayrı araştırma kurumlarının bulunması ve bu kurmların o ülkelerle olan ilişkilerin politk geleceğiyle ilgili orta,uzun ve kısa vadeli planlar yapmasıdır.

 

İrandaki rejimi yaşayan bilir.Hani bizim bazı mollarımızın çok özendiği aslında Fars Sovenisti olan rejimi.Tayyip ve Avanesi buna dayanarak Kürdi,Federatif ve İslamik soslu bir rejim kurmaya kalkabilirler.(di ordu olmasaydı ve halk ayaklanmasından çekinmeselerdi)

 

 

İran Azerilerinin Molla Humeyni ile ilgili çok güzel bir deyişi vardır.Biraz müstehcen ama buraya eklemekte behis görmüyorum.Bu aynı zamanda içimizdeki mollara da cevaptır.

 

Humeyniyem rehberem

Sokturmusam cekmerem

Cekersem İran kan olar

Mollalar idam olar

 

Ne diyelim İranın Coni özgürleştirmeden,bir gün Fars Sovenisti yobazlardan kurtulması dileğiyle.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

 

İrandaki rejimi anlatabilirmisn bana hani örnek olarak iranı vermişsinde -_- Türban giyen çarşaf giyen insanlar eskidende vardı kimsenin dinini nasıl yaşadığı kimseyi ilakadar etmez B) ama sizin korkunuz din yasalarıyla ülkenin yönetilmesi ise merak etmeyin R.T.Erdoğanın bunu yapabilmesi imkansızdır sadece kadrolara doldurulan imam hatiplliler var onlarıda başka seçimde devrederler .

İran'ın son dönemlerdeki tarihsel sürecine bakarsan ülkemizin bugünlerdeki gidişin aynı benzerlikte olduğunu görebilirsiniz İsyanın gölgesi...

 

Dış dünyadan ülke fotoğrafımıza bakıldığında durumun hiç te iç açıcı olmadığı ortada. Fakat ne yazıkki ülkemiz insanları bu durum karşısından kazandaki kurbağa misali mışıl mışıl gelecek tehlikelerden habersiz öylece bekliyor...

 

Ama merak edilmesin bu ülke o karanlık ortaçağ günlerine dönmeyecek ve döndürülemeyecek...

Mustafa Kemal ATATÜRK ile başlayan bu haraket belki bu günlerde biraz yavaşlamış durumda ama yeri geldiğinde hız kazanmayı bilecek değerde birikime ve gücünede sahip...

 

Benim burada tedirginliğimle birlikte gelecek senaryocularınında tespiti hemen hemen bu yönde ve böyle giderse ki durum onu gösteriyor, gelecek 30 yıl içinde dış güçlerin desteği ve yerli beceriksiz işbirlikçeliri ile ve bölgesel desteklerle dinsel, etnik bir iç kavganın yaşanacağı endişesi ve bir Irak, bir İran, vb. ülkeler gibi olabiceğimiz endişedir...

 

Ama umutsuz da değilim çünkü ne mutlu ki bu güzelim yurdumun. güzelim insanlarının tarihsel bir lideri var ve birgün hepimizin onun hedeflerine ve değerlerine sarılacağımız güne dünden daha fazla ihtiyaç duyan yürekli beyinleri var. O devrimler hiçbirzaman bitmedi, bitmeyecekte...

 

Sevgiyle kalın...

Tayyip ve avanesinin İslamist ve bazılarının Kürtçü olduğunu bilmeyen değişmediklerini anlamayan bazı medya cazgırları dışında çok az kişi kaldı herhalde.

 

Amerikalı çok güzel tespitte bulunmuş.Anglo Saxonlarda beğendiğim bir tavır adabı her ülkeyle ilgili ayrı araştırma kurumlarının bulunması ve bu kurmların o ülkelerle olan ilişkilerin politk geleceğiyle ilgili orta,uzun ve kısa vadeli planlar yapmasıdır.

 

İrandaki rejimi yaşayan bilir.Hani bizim bazı mollarımızın çok özendiği aslında Fars Sovenisti olan rejimi.Tayyip ve Avanesi buna dayanarak Kürdi,Federatif ve İslamik soslu bir rejim kurmaya kalkabilirler.(di ordu olmasaydı ve halk ayaklanmasından çekinmeselerdi)

İran Azerilerinin Molla Humeyni ile ilgili çok güzel bir deyişi vardır.Biraz müstehcen ama buraya eklemekte behis görmüyorum.Bu aynı zamanda içimizdeki mollara da cevaptır.

 

Humeyniyem rehberem

Sokturmusam cekmerem

Cekersem İran kan olar

Mollalar idam olar

 

Ne diyelim İranın Coni özgürleştirmeden,bir gün Fars Sovenisti yobazlardan kurtulması dileğiyle.

 

Yorumlar ve ilginize teşekkürler arkadaşlar...

 

'İslamofaşist Darbe' Üzerine...

Birkaç gün önce bizim gazete birinci sayfanın göbeğinden ilginç bir haber yansıttı..

Başlık:

'' Erdoğan' a Ağır Suçlama''

''Washington Times gazetesi Erdoğan'ın İslamcı-faşist bir darbe istediğini, Büyükanıt ve Aşkın olaylarının da bunun bir parçası olduğunu ileri sürdü.''

'İslamofaşizm' ilginç bir deyiş...

İslam bir din!..

Yine birkaç gün önce Cumhuriyet'e açıklama yapan Diyanet İşleri Başkanı Profesör Ali Bardakoğlu ne diyordu:

''- İslam bir dindir.''

Ve ekliyordu:

''- İslamı siyasi bir rejim olarak algılama çabaları doğru değildir.''

Ancak anlaşılıyor ki AKP iktidarı Türkiye'ye bir siyasal düzen olarak Müslümanlık üzerine rejim biçmek hevesine kapılmıştır...

AKP iktidarının bu hedefe dönük gözü kara!..

Cumhurbaşkanıyla, yargıyla, orduyla, üniversiteyle, laik öğretimle, devlet bürokrasisiyle çatışmalarında pervasız...

İlginç olan ne?..

Amerikan gazetesi Türkiye'ye yakıştırılan yeni rejime ''Ilımlı İslam Devleti Modeli'' adını münasip görmüyor...

Daha yakışanını bulmuş:

''İslamofaşizm...''

Avrupa'daki faşizm Aydınlanma devriminden sonra ortaya çıkıp Birinci Dünya Savaşı ertesinde ortalığı haraca keserek kasıp kavurduğu için ''Hıristiyanofaşizm'' diye anılmadı; Almanya ve İtalya gibi gelişmiş ülkelerin doğasında gelip geçici bir kara salgın işlevi gördü...

Türkiye'deki İslamofaşizm düpedüz dinci sermaye diktası içeriğini taşıyacaktır...

Çünkü adı üstünde:

İslamofaşizm!..

Bugün AKP iktidarının gidişatını ilgisiz gözlerle seyredip yan gelen kimi laik işadamı iş işten geçtikten sonra dövünebilir...

Peki, Washington Times AKP'yi neden ''İslamofaşist darbe'' ile suçluyor?..

''İslamofaşist'' i anladık..

''Darbe'' neyin nesi?..

Neresinden bakarsanız bakın yaşanan sürece ''darbe'' sözcüğü de yakışıyor...

Yüzde 25 oranında oyla Meclis'in yüzde 65'ini, başka deyişle azınlık oylarıyla çoğunluğu ele geçiren AKP'nin bu kez yukardan aşağıya uyguladığı operasyon Türkiye'de anayasal rejimi oldubittiye getirmek üzerinedir.

Ne diyor Amerikan gazetesi:

''...Erdoğan'ın ülkedeki laik kurum ve geleneklere karşı giriştiği İslamofaşist darbe isteğinin karşısındaki ordunun...''

21'inci yüzyılda ''durum vaziyeti'' değişti..

20'nci yüzyıl Türkiyesi'nde ordu darbe yapardı..

21'inci yüzyılda ''orduya karşı darbe'' yapılıyor..

Hem de ''anti-laik'' darbe...

Cümlenin haberi ola!..

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ne olacak şimdi tayyip abd nin istekleri dışında bir politikamı üretti nededilerse yaptı.

bu haber doğruysa tayyip dönemi bitti ağaları onu sildi peki aynı ağalar hangi ....... buldu amçlarınedir düşünülmesi gereken budur.

 

van rektörü,büyükanıt bunlar abd nin yeni kuklalarıysa eyvah veya yenikuklalar kimse neler yapacaklar....

 

ben bu haberi çok ciddiye alıyorum ve şuandan itibaren gelişmeleri dikkatlice takipedip olacakları merak ediyorum

 

inanıyorumki bu milletin gerek siyaseten gerek farklı birşekilde kukla yönetimlere tahammülü kalmadı .

kafamdan canlandırdığım kadarıyla olabilecekler için belirleyici millet olmalıdır ve bununiçin gerekli riskleri almalıdır.

 

obje haber için teşekkürler yorumların enteresan bu insanlar din adına neyaptılar millet menfatine neyaptılar bırakın artık bu milletin dini inançlarına saldırarak sahde kahramanlar türetme işini....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar bu Anglosaksonları ne zamandan beri bu kadar çok takıyorsunuz...

 

..

 

Ben şunu görüyorum...

 

Gerçekleri değil işinize gelenleri yazıyorsunuz...

 

Bugün Akp ye dincilerden çok liberallar destek veriyor...

 

Fena bir şekilde tarıştığım objektivistlerin bile adamlarla arası iyi...

 

Özellikle siz Objektivist...

 

Ne kadar Objektif olabiliyorsunuz???

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İran'ın son dönemlerdeki tarihsel sürecine bakarsan ülkemizin bugünlerdeki gidişin aynı benzerlikte olduğunu görebilirsiniz İsyanın gölgesi...

 

Dış dünyadan ülke fotoğrafımıza bakıldığında durumun hiç te iç açıcı olmadığı ortada. Fakat ne yazıkki ülkemiz insanları bu durum karşısından kazandaki kurbağa misali mışıl mışıl gelecek tehlikelerden habersiz öylece bekliyor...

 

Ama merak edilmesin bu ülke o karanlık ortaçağ günlerine dönmeyecek ve döndürülemeyecek...

Mustafa Kemal ATATÜRK ile başlayan bu haraket belki bu günlerde biraz yavaşlamış durumda ama yeri geldiğinde hız kazanmayı bilecek değerde birikime ve gücünede sahip...

 

Benim burada tedirginliğimle birlikte gelecek senaryocularınında tespiti hemen hemen bu yönde ve böyle giderse ki durum onu gösteriyor, gelecek 30 yıl içinde dış güçlerin desteği ve yerli beceriksiz işbirlikçeliri ile ve bölgesel desteklerle dinsel, etnik bir iç kavganın yaşanacağı endişesi ve bir Irak, bir İran, vb. ülkeler gibi olabiceğimiz endişedir...

 

Ama umutsuz da değilim çünkü ne mutlu ki bu güzelim yurdumun. güzelim insanlarının tarihsel bir lideri var ve birgün hepimizin onun hedeflerine ve değerlerine sarılacağımız güne dünden daha fazla ihtiyaç duyan yürekli beyinleri var. O devrimler hiçbirzaman bitmedi, bitmeyecekte...

 

Sevgiyle kalın...

.

 

 

İranın son dönemdeki ve bundan önbceki dönemlerdeki gidişiyle bizim gidişimiz arasında çok büyük farklar vardır iranda humeyniyle başlayan aşırı dincilik bitmiştir aksine şuanda çok sağlam temellere din yasaları işlemektedir ve buda gayet doğaldır .Evet bu ülke karanlık orta çağa geri dönemeyecek çünkü Tayyip sayesinde sağlanan istikrarı emperyalizmin uşakları olan gazeteler bozamazlar . ve Türkiyenin böyle bir rejime sürüklenmesi kimsenin işinede gelmez ki AB üyeliği görüşmeleri sürecinde rest olarak suriyeyle yapılan ticaret anlaşmalarıda buna çok güzel bir örnektir . O devrimler yapıldı bitti bize düşen sahip çıkmak ve parçalara bölüp ayrı ayrı savuınuyormuş gibi birbirimizle savaşmamak .

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

obje haber için teşekkürler yorumların enteresan bu insanlar din adına neyaptılar millet menfatine neyaptılar bırakın artık bu milletin dini inançlarına saldırarak sahde kahramanlar türetme işini....
Gerçekleri değil işinize gelenleri yazıyorsunuz...

Bugün Akp ye dincilerden çok liberallar destek veriyor...

Fena bir şekilde tarıştığım objektivistlerin bile adamlarla arası iyi...

Özellikle siz Objektivist...

Ne kadar Objektif olabiliyorsunuz???

:zorro:

İranın son dönemdeki ve bundan önbceki dönemlerdeki gidişiyle bizim gidişimiz arasında çok büyük farklar vardır iranda humeyniyle başlayan aşırı dincilik bitmiştir aksine şuanda çok sağlam temellere din yasaları işlemektedir ve buda gayet doğaldır .Evet bu ülke karanlık orta çağa geri dönemeyecek çünkü Tayyip sayesinde sağlanan istikrarı emperyalizmin ...... olan gazeteler bozamazlar . ve Türkiyenin böyle bir rejime sürüklenmesi kimsenin işinede gelmez ki AB üyeliği görüşmeleri sürecinde rest olarak suriyeyle yapılan ticaret anlaşmalarıda buna çok güzel bir örnektir . O devrimler yapıldı bitti bize düşen sahip çıkmak ve parçalara bölüp ayrı ayrı savuınuyormuş gibi birbirimizle savaşmamak .

Sevgili ali01 sormuş...

"Özellikle siz Objektivist... Ne kadar Objektif olabiliyorsunuz???

Cevabım şu... Emekli Tümgeneral Doğu Silâhçıoğlu kadar Objektifim...

Bakın Tümgeneralimizin bir gazeteci ile yaptığı söyleşiden bir parça aktarıyorum...

___Gazeteci Soruyor; Bu hükümetle nereye varılır dersiniz?''

Başbakan'dan hâlâ medet umup ummadıklarını bilemeyeceğim kimi aydın ve solcularımızın belki hoşuna gitmeyecek olsa da, yanıt da soru kadar net:

___Cevap; ''Sadece çağdışı bir yaşamın hüküm sürdüğü, dinsel yönetimlerin geçerli olduğu, antidemokratik ülkelerin bir arada bulunduğu Ortadoğu'ya varılır, hepsi bu kadar. ''

___Gazeteci soruyor: ''Peki bu tehlikeli gidişe dur demek mümkün değil mi?''

___Cevap;''Tabii ki mümkün! Türkiye'yi içinde bulunduğu bu tehlikeli durumdan kurtarabilecek bir iradeye sahip, ulusal duruş sergileyebilecek yeni bir hükümet teşkil edilebildiği takdirde bu gidişe dur demek mümkün. Demokratik solcuların, özgürlükçü sağcıların adreslerinin belli olduğu bir Türkiye'de bu hareket kendiliğinden doğacaktır...''

 

Evet böyle arkadaşım... Emekli Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu ne kadar Ojektivist ise bende o kadar Objektivistim..

Bu arada şunu belirtmekte yarar görüyorum... ''Soldaki'' , ''sağdaki'' , ''ortadaki'' , kendini yurtsever sayan bütün siyaset kurumları, yönetici ve insanları.Bir an önce, ama gerçekten bir an önce, emperyalizmin yaratıp yönlendirdiği ''köktendinci'' (sözümüz siyasete bulaşmamış köktendinci müslümanlarına değil tabiki) siyasete karşı, etkili, inandırıcı, samimi güç birliğinin ''adres'' ini topluma gösteremez, bencil ve kısır çevrelerinizin dışına çıkamazsanız, yaptığınız şey ''vatana ihanet'' bile olamayacaktır...

Çünkü ne ''vatan'' kalacak...

Ne de siz kalacaksınız...

Sevgi ve saygılarımla...

...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın objektif Hükümetle ilgili tespitlerinizde çok haklısınız.

Milletim umarım bunlara karşı greken iradeyi ortaya koyar,onlar olmazsa günün birinde ordu koyar.

Ordu koymazsa İrandaki halkın mücahitleri gibi örgütler kurulup bunlara karşı iç savaş süreci yaşanmak durumunda kalınır.Ülke sayın generalin de belirttiği gibi istikrarsız,kim ne yaptıysa yanına kar olan bir ortadoğu ülkesine dönüşür.Said-i Kürdici(nurcu) ve şeriatcı olmayan her kesim bu rejimden çok çeker.

 

Ali bey İranda sağlam din yasalarının işlediğinden ve halkın memnuyetinden bahsetmiş.İran rejiminin insan hakları ihlalleri ve hapishanelerde diri diri işkencehanelerde parçalanan Türk,laik veya reformist tutsakları ne derece bilir bilemeyiz.

Son iRan seçiminde Tebriz kentinde(nufusu ağırlıklı Türktür-sadece devlet memurlarıve bazı ufak mahalleler Farsidir)halkın %75i sandığa gitmemiştir.Aynı şekilde Tahranda reformistler ve Farsiler(hepsi değil-ilerici olanlar hariç) dışındaki halkın %60ı oy kullanmamıştır.İranda halk rejiminden son derece memnundur o yüzden öğrenci liderleri birer birer kaybolmaktadır.Ne dersiniz acaba meyveliklere,Urmiye gölüne gezmeye mi gitmektedirler? :D

İranda her türlü uyuşturucu,içki bulunur.Ortadoğu ülkeleri açısından fuhuşda gözdedir.Parası olan her kapıyı baskıcı rejim ve canından bezmiş halk sayesinde aşar.Buna inanmazsa Ali Bey gözleriyle gitsin görsün.Amsterdamdan daha ucuza eğlenebilir.(Tabi kaba zevklere sahipse)

 

Peki derseniz halk niye ayaklanmaz?

Nükleer silah üreten Fars rejimi ayaklanmacıları sağ bırakır mı?Kürdileri savunmam ve sevmem ama geçenlerde Türkiye sınırana yakın bir kentte öldürülen İranlı bir Kürdün ceseti saatlerce Fars milisleri tarafından arabanın arkasına bağlanıp şehirin Kürt mahallerinde gezdirilmiştir.Bu merhametli rejim eğer silah üstünlüğüne sahipse ve rejim muhafızı Beşiç milisleri gibi yapıları varsa düzenli bir kalkışmayı çok kanlı olsa da bastırır.Buna karşı ancak ya gerilla harbiyle ya da dış destekle baş edilir.Bu da çok çok uzun yıllar alır.Çünkü adı üstünde tirani ve yobaz faşizmi ülke üzerinde hüküm sürmektedir.

 

Ne diyelim Tanrı İslamo Faşizmden ve pek sağlam işleyen kurum ve kurallarından Türkiyeyi korusun.Ama bu olursa da Amerikanın özgürleştirmesinden korusun.

Gerçi çoğu insan İslamo Faşizm yerine Amerikan özgürlüğünü tercih etmek durumunda bırakılabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emekli bir ordu mensubu olmak AKP ye karşı objektif yaklaşım maalesef getirmiyor...

 

İslamı silah olarak kullananlar AKP den çok onunların muhalifleri bence...

 

Çünkü bu konu Türkiye de gerilim vasıtası yapılmak isteniyor...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bizim açımızdan asıl ilginç olan, düne kadar ABD'nin bölücü planlarından dem vuran kimi "sosyal demokrat"

 

köşe yazarlarının AKP'nin Washington'daki prestij kaybından sevindirik olmaları ve bir Amerikalı'nın

 

Erdoğan'ın "islamofaşist darbe peşinde koştuğu"nu yazmasında büyük bir keramet görmeleridir.

 

Türkiye'deki bütün darbelerin arkasında öyle ya da böyle ABD vardır ve gericiliğin bu topraklarda siyasal bir

 

güç haline gelmesi konusunda da aynı ülkenin büyük katkıları olmuştur. Zaten, "islamofaşizm" 12 Eylül

 

döneminin resmi açılımı "Türk-İslam sentezi"nden başka bir şey değildir.

 

Sonuç: ABD Türkiye'nin amerikanofil yönetici sınıfıyla tam anlamıyla dalga geçmekte, siyasi ve bürokratik

 

kadroları parmağında oynatmaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emekli bir ordu mensubu olmak AKP ye karşı objektif yaklaşım maalesef getirmiyor...

 

İslamı silah olarak kullananlar AKP den çok onunların muhalifleri bence...

 

Çünkü bu konu Türkiye de gerilim vasıtası yapılmak isteniyor...

 

:zorro:

 

Ne yani emekli bir Tümgeneral siyasal, ekonomik ve sosyal anlamda görüş ve düşünce bildiremezmi? sevgili ali0_1... %30 oy ile ve %70'inin istemediği bir yönetim anlayışının ülkeyi götürdüğü karanlığı ve çıkmazı bütün dünya ile birlikte ülkem insanları görürken hala gerçekçi bir yaklaşımı yaşam biçimi haline getirmekten uzak takım tutar gibi duygusal bir yaklaşım sergiliyoruz ben onu anlayamıyorum... Bugün genç Cumhuriyet yerli ve yabancı işbirlikçileri ile ciddi ve pervahsız bir tehdit aldında ve bugün bunun sorumlusu ne yazıkki bugünkü tecrübesiz bir zihniyetin ürünü olduğu açık bir gerçek... Bizler bunları göremezken gelecekte oluşaşacak Dünyanın gelişmiş ülkeleri, ekonomik, kültürel, sosyal ve sanatsal anlamda sürekli ilerleme ve gelişme gösterirken sizce yerimizi ve konumuzu ne olacaktır... ARAP ÜLKELERİ YANINDAMI?... (tabiki AB'ye de girme taraftarı değilim) Evet maalesef bugünTürkiyenin getirilmesi istenen zemin ne yazikki bu... Bölünme, etnik çatışmalar ve bir iç dinsel savaş... Bu sorumluluk bilinciyle öyle sanıyorum ki süreç eğer böyle devam ederse gelecek hepimiz için inanılmaz zor olacaktır...

Sevgilerimle...

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tekrarlıyorum...

 

Akp ye dincilerden çok liberaller(özellikle şu sizin Objektivistler) sıcak bakıyor...

 

Bunları siz daha iyi bilirsiniz...

 

İnsanlara kendi istediklerini düşündürenlerin oyununa gelmeyin lütfen...

 

Bunlar siyasal malzeme...

 

Ne zaman muhalefetin oy potansiyeli azalır;o zaman yeni bir sorun ortaya atılır...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne yani emekli bir Tümgeneral siyasal, ekonomik ve sosyal anlamda görüş ve düşünce bildiremezmi? sevgili ali0_1... %30 oy ile ve %70'inin istemediği bir yönetim anlayışının ülkeyi götürdüğü karanlığı ve çıkmazı bütün dünya ile birlikte ülkem insanları görürken hala gerçekçi bir yaklaşımı yaşam biçimi haline getirmekten uzak takım tutar gibi duygusal bir yaklaşım sergiliyoruz ben onu anlayamıyorum... Bugün genç Cumhuriyet yerli ve yabancı işbirlikçileri ile ciddi ve pervahsız bir tehdit aldında ve bugün bunun sorumlusu ne yazıkki bugünkü tecrübesiz bir zihniyetin ürünü olduğu açık bir gerçek... Bizler bunları göremezken gelecekte oluşaşacak Dünyanın gelişmiş ülkeleri, ekonomik, kültürel, sosyal ve sanatsal anlamda sürekli ilerleme ve gelişme gösterirken sizce yerimizi ve konumuzu ne olacaktır... ARAP ÜLKELERİ YANINDAMI?... (tabiki AB'ye de girme taraftarı değilim) Evet maalesef bugünTürkiyenin getirilmesi istenen zemin ne yazikki bu... Bölünme, etnik çatışmalar ve bir iç dinsel savaş... Bu sorumluluk bilinciyle öyle sanıyorum ki süreç eğer böyle devam ederse gelecek hepimiz için inanılmaz zor olacaktır...

Sevgilerimle...

 

.

 

 

Tekrarlıyorum...

 

Akp ye dincilerden çok liberaller(özellikle şu sizin Objektivistler) sıcak bakıyor...

 

Bunları siz daha iyi bilirsiniz...

 

İnsanlara kendi istediklerini düşündürenlerin oyununa gelmeyin lütfen...

 

Bunlar siyasal malzeme...

 

Ne zaman muhalefetin oy potansiyeli azalır;o zaman yeni bir sorun ortaya atılır...

 

:zorro:

 

Objektivist olarak ben AKP gibi dini siyasete alet eden ve dini anlamda yönetim anlayışı sergilemek isteyen her düşüncenin yanında şiddetle karşısında olan biriyim... Üstelik objektif bir düşünce sergileyen her insan tüm durum ve olaylara evrensel bakar, yerel, bölgesel ve dinsel değil...

Bu topic'te de ben gerekli mesajları vermeye çalıştım sevgili ali0_1...

Sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen obkejtifsen ben projektörüm

Yıllardır '' vay efendim askeriyede ki yolsuzluklara neden hiç ses çıkaraılmıyor '' diye soranlar ilk kez bir emekli paşanın Akp iktidarında yargılandığını unutmuş gibiler..

Amerika Teskere diye bastırdığı dönemlerde şiddetle karşı çıkanlar teskere meclisten geçmediğinde ve Amerika ırakın üstüne oturduğunda iktidarı bu kez de beceriksizlikle suçlamışlar ve '' vay efenim neden teskereyi geçirmediniz'' diyecek kadar yüzsüzleşmişlerdir.. Ne diyim size.. Hani Savaş Ayın '' Dansöz'' filmi aklıma geliyor başka bişi değil..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

Sen obkejtifsen ben projektörüm

Yıllardır '' vay efendim askeriyede ki yolsuzluklara neden hiç ses çıkaraılmıyor '' diye soranlar ilk kez bir emekli paşanın Akp iktidarında yargılandığını unutmuş gibiler..

Amerika Teskere diye bastırdığı dönemlerde şiddetle karşı çıkanlar teskere meclisten geçmediğinde ve Amerika ırakın üstüne oturduğunda iktidarı bu kez de beceriksizlikle suçlamışlar ve '' vay efenim neden teskereyi geçirmediniz'' diyecek kadar yüzsüzleşmişlerdir.. Ne diyim size.. Hani Savaş Ayın '' Dansöz'' filmi aklıma geliyor başka bişi değil..

.

AKP'den eş dost, yandaş şirketi!..

İşte AKP'nin marifetleri.. Buyurun "Ali Dibo Şirketi"nin resmi belgesi...

 

AKP'nin il yöneticilerinin Hatay'da, yerel dille eş dost, yandaş şirketi anlamına gelen "Ali Dibo Şirketi" kurduğu yönünde haber ve yazılarım oldu.

Bu yazılarda, AKP Grup Başkanvekili ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in ihalelerin hangi partililere verileceğini gösteren, kendisinin "Karalamaydı" dediği el yazısını taşıyan belgeyi ortaya koydum.

Duyumlarıma dayanarak ihaleleri hangi AKP'linin kazandığını da aktardım.

Konu CHP ve ANAP gruplarının yanı sıra, AKP grubunda da tartışıldı.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın savunma için söz verdiği Ergin, "Sözü edilen ihaleler, toplamın yüzde 10'u bile değil; bir tüp, iki kilo sebze" demişti.

Aynı toplantıda bazı AKP'li milletvekilleri Ergin'i doğrulamasa da Erdoğan, anlatımı yeterli bulmuş olmalı ki herhangi bir işleme gerek görmedi.

Şimdi ortaya resmi belgeler de çıktı; bakalım Erdoğan bir şey yapacak mı?

 

271 İHALENİN TAMAMI AKP'LİLERE

Yazılarımız üzerine harekete geçen Hatay Cumhuriyet Savcısı Mehmet Özgür Turhan'ın soruşturması sürerken, idari alanda da Kamu İhale Kurumu (KİK), Hatay Valiliği'nden, ilde son üç yılda yapılan ihalelerle ilgili bilgi istedi.

Bazı kamu kurumlarıyla ilgili çalışmalar sürüyor; ama valilik, kaymakamlıklarla, Sağlık, Milli Eğitim, Bayındırlık, Vakıflar Bölge ve Mahalli İdareler Müdürlüklerinden gelen bilgileri toparladı.

Çalışmayı yapan görevlilere Ankara'dan, "Listeye bazı isimleri koymayın" 'ricası' yapıldığı bilgilerime rağmen, tablo ortada ve çok da çarpıcı.

Hatay Valiliği onaylı listede toplam 271 ihale ile ilgili bilgiler var.

Çoğu "doğrudan ihale" olan bu işlerin, üç beşi hariç, tamamını AKP'liler kazanmış.

Doğrudan ihalenin, "En düşüğü seninki olmak üzere üç zarf ver" anlamına geldiğini herkesin bildiğini anımsatarak listeyi verelim.

 

İŞTE LİSTESİ

____Ömer Akçay (İlçe Yönetim Kurulu üyesi): Antakya Devlet Hastanesi ve Doğumevi yufka ekmek, yiyecek, genel temizlik, güvenlik ihtiyaçları; Köy Hizmetleri ve belediyeye araç kiralama; Yayladağ Lisesi hizmet alımı. (16 İhale)

____Ömer İshakoğlu (Eski İl Gençlik Kolları Başkanı, Belediye Meclis üyesinin kardeşi): Sağlık Müdürlüğü; Reyhanlı, Kırıkhan, Dörtyol, İskenderun, Körfez, Antakya, Hatay devlet hastaneleri; İskenderun ve Antakya doğumevleri; SSK Antakya Hastanesi tıbbı cihaz, malzeme, ilaç alımı. (169 ihale)

____İsmail Zobu (İlçe Yönetim Kurulu üyesi): Antakya Doğumevi tıbbi malzeme, kumaş alımı; belediye araç kiralama; Hassa Hastanesi temizlik ve otomasyon hizmetleri. (10 İhale)

____Mahmut Boncuk (İl Disiplin Kurulu Üyesi): Karlısu, Salmanuşağı, Çökak, Kışlak, Çabala ilköğretim okulları inşaatları; Köy Hizmetleri hidrofor tesisi yapımı; sağlık ocağı inşaat ve onarımı. (10 ihale)

____Mustafa Açıkgöz (AKP'nin etkin isimlerinden): Sağlık Müdürlüğü inşaat, sıhhi tesisat malzeme alımı, kalorifer ve su tesisatı onarımı. (15 ihale)

____Yusuf Seçmen (İl Sekreteri): Devlet Hastanesi demirbaş alımı, İl Sağlık Müdürlüğü koltuk alımı, sağlık ocağı onarım. (3 ihale)

____Hakan Öztürk (İl Yönetim Kurulu üyesi): Bayındırlık, Vakıflar, MİT Antakya, MİT İskenderun binaları ile İskenderun Cezaevi onarımları; Kaletepe ilköğretim okulu inşaatı. (7 İhale)

Ali Salcan (İlçe Yönetim Kurulu üyesi): Doğumevi tavuk eti alımı. (8 İhale)

____Mehmet Tuna (İl Yönetim Kurulu üyesi): MEB kitap dağıtımı; kırtasiye alımı, Antakya Devlet Hastanesi ve Doğumevi büro kırtasiye malzemeleri. (11 ihale)

____Mehmet Hamutoğlu (İlçe Yönetim Kurulu üyesi): Antakya Belediyesi ile İl Sağlık Müdürlüğü araç ve ambulans kiralama, sigortalama. (12 ihale).

____Şükrü Çağlarsu (İlçe Yönetim Kurulu üyesi): Antakya Devlet Hastanesi demirbaş, doğumevi büro malzemeleri alımı. (2 ihale)

 

Sakın bunları savunanlar %70'in d.nsözü olmasın... Ne dersiniz...

...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi de bunlar her dönemde görülen şeyler ve İslamofaşist bir darbe belirtisi kesinikle olamaz...

:zorro:

 

Evet haklısınız sevgili ali0_1...

Sorunuzun cevabı tabiki değil...

Bu arada Sayın Erdoğanın ve ekibinin düşüncelerinin ne kadar tehlikeli olabileceğini nihayet ABD'de anlamış bulunuyor ve bununla ilgili ayne yazıyı olduğu gibi aktarıyorum..

 

24 Mart 2006

Washinngton Times’da yer alan bir yorumda “Türkiye’deki laik rejime karşı tehdit oluşturabileceğinden endişe ettiği içen Recep Tayyip Erdoğan’la arasına mesafe koymaya başladığı” öne sürüldü...

Gazetede Tülin Daloğlu imzasıyla yayınlanan yorumda, ”ABD yetkililerinin, Türkiye'nin laik rejimine bir tehdit empoze edebileceğinden kuşku duymaya başladıkları için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile aralarına mesafe koydular” savına yer verildi.

Washington Times’in, ''Başbakanı yanlış okumak'' başlıklı yorumunda Saddam Hüseyin'in devrilmesinin ve Irak Savaşı’nın üçüncü yılında Türkiye ile ABD arasındaki ''stratejik ortak" ilişkisinin nasıl bir gelişme gösterdiği değerlendirdi.

ABD Başkanı George Bush 'un Erdoğan'ın nasıl bir lider olduğu konusunda hiçbir fikir sahibi olamadığının savunulduğu yorumda şu görüşlere yer verildi:

''Bugün ABD yetkilileri, Sayın Erdoğan ile aralarına mesafe koyuyor. Parlamentonun, ABD'nin Irak'a girmek için kuzey cephe açma talebini reddettiği için değil, Sayın Erdoğan'ın Türkiye'nin laik rejime bir tehdit empoze edebileceğinden kuşku duymaya başladıkları için...''

Başbakan Erdoğan'ın ''ılımlı bir İslami lider'' olarak nitelendirilmesinin şaşırtıcı olduğunu öne süren gazete, ''Eğer Sayın Erdoğan, ülkeyi AB üyeliği rayından çıkarırsa kamuoyunun desteğini kaybeder'' görüşünü öne sürdü...

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

.

The Economist: Türkiye yalpalıyor...

 

1 Nisan tarihli Economist dergisinde Türkiye hakkındaki bir değerlendirme yazısında, Türkiye'nin yalpalamaya başladığı, 'ılımlı İslamcı' olarak nitelenen başbakanın giderek artan şekilde pervasızlaşan siyasi taktiklerinden kendisini takdir edenlerin bile endişe etmeye başladıkları dile getiriliyor.

 

The Economist: Türkiye'yle ilgili yazı 1 Nisan tarihli sayıda yer aldı...

Economist dergisine göre, Arap Birliği zirvesi için Sudan'a gitmeden önce, Merkez Bankası başkanının atanması tartışmalarına ilişkin olarak 'Ortada endişelenecek birşey göremiyorum' diyen Başbakan Erdoğan'ın "bütün kayıtsızlığına rağmen", Türkiye hakkında bu günlerde endişelenecek çok şey olduğunu bilmesi gerekiyor.

Economist, endişe edilmesi gereken konuları da şöyle sıralıyor:

"Ekonomiye ilişkin alarm zilleri çalıyor. Avrupa Birliği ile ilişkiler Kıbrıs yüzünden soğumuş durumda. Ayrılıkçı Kürt şiddeti yükselmeye başlarken, bazı generaller kılıçlarını şakırdatmaya başladı."

"Özetle, Tayyip Erdoğan'ın üç yaşındaki hükümeti tarafından getirilen, bundan önce benzeri görülmemiş düzeydeki mali ve siyasi istikrar şimdi sallantıda görünüyor ve birçok kişi bundan, başbakanın ne yöne evrileceği belli olmayan tavırlarını suçluyor."

Economist dergisi Erdoğan'ın bu belirsiz tavırlarına örnek olarak, IMF'ye karşı olduğunu ifade eden Adnan Büyükdeniz'i Merkez Bankası başkanlığına atamasını ve bu atamanın yarattığı tartışmaları gösteriyor.

Merkez Bankası tartışmalarının IMF'nin Türkiye'yi sert dille eleştirmesiyle aynı zamana rastladığına işaret eden Economist, IMF yöneticisi Rodrigo de Rato'nun endişelerini aktarıyor:

"Rodrigo de Rato, tekstil ihracatçılarının ödediği katma değer vergisini azaltma ve kamu sektörü ücretlerini arttırma kararının, Türkiye'nin piyasalardaki saygınlığını tehlikeye düşürdüğünü söyledi. İki önlem de, IMF ile sağlanan 10 milyar dolarlık kredi anlaşmasının koşullarını çiğniyor."

"Rodrigo de Rato ayrıca, istikrarlı büyümeye ve enflasyonun azaltılmasına rağmen, yüksek kamu borcu nedeniyle Türkiye ekonomisinin hâlâ kırılgan olduğunu da belirtti. De Rato buna, yüksek cari hesap açığını da ekleyebilirdi."

 

'AB heyecanı kayboldu'

Economist dergisi, Avrupa Birliği cephesinde de hükümetin reformcu heyecanının büyük bir bölümünü kaybettiğini söylüyor ve Kıbrıs'a limanları açma konusunda yaşanan çözümsüzlüğü aktarıyor.

Avrupa Birliği'nin, Türkiye'nin üyeliğini engellemek için Kıbrıs sorununun arkasına gizlendiği görüşünü birçok Türk'ün paylaştığına değinen Economist dergisi, Avrupa Birliği'ne duyulan düşkırıklığının kamuoyu yoklamalarına yansıdığını ve üyeliğe verilen desteğin düştüğünü vurguluyor.

Fakat Economist, Tayyip Erdoğan'ın Avrupa Birliği ile bağları yeniden sağlamlaştırmak yerine, son sıralarda Arap ve Afrikalı liderlerle ilişkilerini güçlendirmeye daha fazla önem verdiğine dikkat çekerek, Hamas'ın liderlerinden Halid Meşal'in Türkiye'de ağırlanmasını, radikal Şii lider Muktada El-Sadr'ın da Türkiye'ye davet edilmesini eleştiriyor.

 

Oy taktiği

Economist, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, yeni dikkatsiz politikalarının, önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimler öncesinde oy kazanmaya yönelik bir taktik olduğu görüşünde ve Başbakan'ın bu politikaların risklerini iyi tartması tavsiyesinde bulunuyor:

"Hükümetinin inkâr edilemeyecek başarısının ardında büyük oranda, IMF programına sadık kalması ve Türkiye'nin AB hedeflerini kucaklaması yatıyordu. IMF'yle ya da AB'yle kopmaya neden olacak herhangi bir karışıklık Türk ordusunun kaybettiği siyasi zemini yeniden kazanmasına yol açabilir."

Ecocomist'in yazısı şu yorumla son buluyor:

"Birçok Batılı hayranlarının düşündüğü gibi, Erdoğan hâlâ Türkiye'yi gerçek bir demokrasiye çok daha yakın kılabilir. Ama kendisinden önceki birçok liderin izlediği yola girip, popülist bir başarısızlık örneği de olabilir. Belki de onunla ilgili en iyi şey - 2004 yılında zinayı suç kapsamına alma girişiminde görüldüğü gibi - her an fikirlerini değiştirebilecek olması."

51192187.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.