Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2020 Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2020 herkes biliyor zarların hileli kartların kurulu olduğunu oturduğun bu masadan oynatana borçlu kalkacağını... herkes biliyor sonunda öldüğünü bütün iyi adamların ve bir halta yaramıyor iyi bilirdik yalanlarının... herkes biliyor dövüşe hile kana alkol akla ihanet karışınca yoksul düşer zengin aklanır yaptıklarından tanrı kabul mercii her cuma ayrım yapmaksızın edilen dualardan... herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini umut dağıtıyor köşkünden herkes biliyor aynı gemideyiz biz alt güvertede boğazımıza kadar suyun içinde batmasın diye çekerken içimize acısını... herkes biliyor beni sevdiğini ama şimdi soyunup zırhından çıkma zamanı insanların arasına ve herkes bunu biliyor senin gibi... herkes biliyor yazdıklarımı okuduğunda peydahlanacak içinde bir hüzün küllerin arasından bir kıvılcım yetmeyecek artık yanmayacak o ateş yitirdi gerçekliğini bu anlaşma önce kalbimizden başladı çürümek... herkes biliyor hala kağıt topluyor o çocuk birileri boğaz manzarasının karşısında yudumluyor içkisini diğeri sevgilisinin kollarında inlerken anlık fotoğraf paylaşıyor bunu da yaşıyorum görün! görüyor yatağında yalnız yatan kadın beğeni sayıları artarken orgazmın doruklarında ısırıyor kaslı kollarını adamın sabahın dördü herkes biliyor o çocuk hala kağıt topluyor... herkes biliyor salgının durmadığını biliyorlar alacak aralarından safraları önce ihtiyarlar ve hastalar sıra nasıl olsa gelmeyeek onlara rahatlığıyla nasıl da huzurlular biz yapmadık yalanıyla unutacaklar hatta bir gün yataklarında yok olanları anımsadıklarında geriye sayacak saat değdi mi? daha çok sevişmeye daha çok doymaya... herkes biliyor hep bildiler boğaza nazır yalılarından bakarken mavi sulara saraylarının en lüks odalarında tıka basa yerken sabahlara kadar sevişirken geniş rahat yataklarında bir gün daha uyandıklarında herkes biliyor öldürmediler belki ama izin verdiklerini biliyorlar... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2020 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2020 yeni uyanmışsın açılmıyor gözlerin sırtında sıcaklığım hissedince sokulmaların nefesim değiyor boynuna ısınıyorsun vazgeçiyorsun gözlerini açmaktan biraz daha kalınabilir anlar vardır ya en tatlısı bu belki tutup kolumu sarıyorsun beline sonsuza kadar yaşanilabilir anlar vardır ya hayalini kursan nazar değer sesini çıkarmazsın bozulmasın diye sadece sokulursun daha sıkı sarayım diye dudaklarım saçlarının arasında saçların yüzümü sarıyor kokusu içime çektikçe nasıl istiyorum seni biliyorsun yangın yerine dönecek zor sığdığımız tek kişilik yatak iki kişi yatıp tek kişi uyandığımız... ısırılmadık yerin dokunulmadık tenin aklına bile sığmayacak seni nasıl istediğim yetmediğinde nefesin her kasılmanda yeniden alev alacak ateşin ikimizi de yakacak ikimizi de alıp uçuracak buralardan iki kişi girip yatağa tek kişi uyanacağımız sabahlara... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2020 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2020 yabancılık ıslak parmaklarım kimi düşündüm kime sığındım bu soğukta uyusam geçerdi belki oynuyorlar ayarlarımla repliklerimi değiştiriyorlar çalışma saatlerimi saygı duyuyorlar hatta ama sevmiyorlar artık mutlu oldum dediğim yerde bedelini çıkarıyorlar yabancısıyım hala bunca yaşıma rağmen aynı masanın başına oturup aynı tadı bekliyorum önüme konan bardağın çayından kandırdığım yok kendimden başka ayık uyandığım her gün daha ağır düşündüklerim düşünemediklerimden fazla gelip uyandıracak annem beni uyanmak istemediklerim arasından kalk diyecek zamanın geldi hazır değildim oysa kimin umurunda senin mi? parmaklarım ıslak ne sen farkındasın bunun ne de annem farkında az önce bir kez daha günaha girdiğimin tanrıdan başka... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2020 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2020 merak etmişsin beni için rahat etmemiş duymak istemişsin sesimi için rahat etmemiş hoşuna gitmemiş yazdıklarım içine kurt düşmüş kemirmiş biraz duymak istemişsin beni rahatlamak için iyiyim desem yetiyormuş yetmiş uyuyacaksın şimdi zaten anlatmıyordum yine anlatmadım ama duymuşsun beni bu da yetmiş uyuman için sabah olsa geçer demişsin geçmezse nasıl olsa bilmeyeceksin bu da yeter yetmiş hayatımda ne çok sen varmışsın bunu da anladık çok şükür bana yetmiş senin merakın giderilmiş herkes huzurlu şimdi bunu mu düşüneceksin sanki derdin başından geçkin o uyuyamamış ben yazmışım sen okumuşsun diğeri bu üçlünün hallerinden habersiz beklemiş sana yetmiş ona sabaha çok var bana alkol yeter mi? diğeri uzaktan izlemiş yoruldum herkesi mutlu etmekten kendim dahil genç değilim ki yatağında uyanayım hepsinin... Alıntı
Φ kupaikizi Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2020 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2020 aşk zor ve acılı bence 1 Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2020 Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2020 parmak uçlarınla kazırsın bazen canın yanar vazgeçmezsin olsun istersin olsun tahammül sınırlarını zorlarken başardım derken avucun çarpar yıkılır kazıdıkların altında kalırsın ne uyandığın kalır yanına yanında ne uyuduğun sığınıp sıcağına gelirse diye gecenin köründe beklersin ya sırtında hissetmeyi beklemek küçücük bir kalbin çarpmasını küçük elleriyle saracak ya bedenini yüzünü yaslayacak boynuna belki özlemiş belki yorulmuş tutmuş nefesini gün boyu gelip bırakacak boynuna yoksun diye geceleri kapatıp kendini kendine beklemiş gelip sığınacak gölgene becerememişsin tırnaklarını kazıdıklarını avuçlarınla gömmüşsün yüreğine kırılmış da sesini çıkarmamış oysa tamam demiş sadece uyuyalım şimdi uyumayacağını bile bile bir gece daha olsundu sabaha geçer hepsi yine hatırlamayacak ne yaptığını koynunda nasıl da sızıp kaldığını ya çok sevdiği bu da mı yalandı? ayılınca akşam üzeri anımsamayıp yokmuşssun gibi davranacaktı... bu bilinmezlik bu en güvendiğinin en yarı yolda bırakması seni neresine sığardı sevmelerin... ne çok affettin beni ne çok gömdün içine sesini seviyor ya derdin her kalbin sığmadığında göğsün kafesine olsun o seviyor ya derdin o her defasında daha şiddetle yıkarken parmak uçlarınla kazıdığını bu defa olmaz derdin bu defa da yapmaz bu defa yarı yolda bırakmaz derken uyumak isterdin ne aklın kabul eder bu yıkımı ne mantığın sadece uyusak geçer şimdi bir daha ki yııkıma kadar olmaz demişti tüm otoriteler bilim adamları uzmanlar olur demiştin oluyor gibiydi hatta bilemezdin ne yapsan olmayacakmış... bir hayalin peşinden koşmuşsun nefesin kesilene dek yorulmuşsun üstelik berbat etmişim yine mazereti yok gitsen de anlarım kalsan da gelirsen bir gün beklerim bahane değil bu ne olur kızma genç değilim ki sevgilim... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2020 Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2020 zırhını çıkarıp savaş meydanına bırakmış aldığı yaralar ölümcül damarlarındaki kan dışarı akmak için sabırsızlanırken dizleri taşıyamamış bu ağırlığı daha fazla yorgun çökmüş demir kaskını çıkarmış önce alnından sızan kan göz çukurlarına dolarken rütbelerini sökmüş çok savaş kazanmış oysa her biri omzunda ayrı yük her biri şimdi ağır gelirken onurlu bir ölüm bahşedilmiş haketmediği halde kargalar konmuş etrafına ziyafetime gelmişler son yemeklerine havarilerim vazgeçecekler çarmıha gerildiğinde bedenim tanrım diyordum en son! sen de mi? çamuruna batıyorum dünyanın toprak toprağa karışırken ait olduğum yerdeyim bazen bir umut ayağa kalksam da bazen bir umut oradasın diye nasıl tutunmuşum avuçlarım acıyor şimdi zırhımın ağırlığı derininine çekiyor batağın nefesim kesiliyor savaş meydanında bırakıyorum bedenimi üzerime basıp geçiyor biri tutunduğumu elimden alıp kanata kanata gidiyor şimdi... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2020 Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2020 kaydıraktan kaymak gibi heyecanlarım vardı benim sabahın köründe giderdim salıncakta sallanmaya bekleyemezdim çünkü sıramı da isteyemezdim başkası sallanırken hep önüme geçerlerdi ve hep iki salıncak olurdu ikisinde de annesi yanlarında çocukların yine de mutluydum sabahın köründe anneleri uyanmamış henüz diğer çocukların gelmememişlerse benimki de uyurdu öyle güzel uyurdu ki kıyamaz yalnız gelirdim iki salıncağın olduğu parka uzaktan izlerdim sokak dolusu çocukların bağıra çağıra oynadıklarını oturur kaldırımın kenarına çağırsınlar diye beni bakardım gözlerinin içine kimse bakmadı oturdum saatlerce oyun bitti yandı sokağin lambası herkesin annesi çağırdı benimki öyle güzel uyuyordu ki bekledim büyüdüm sonra geçti beklemeler geçti ne beklediysem salıncak sırası kaydırak aldatmacası en sona kaldım çok istedim oysa annem uyansın tutup elimden sırasına koysun beni koymadı uyanmadı geçti büyüdüm mevsimi geçti soğukta kimse sallanmaz ki... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2020 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2020 nasıl bakar hastasının gözlerinin içine öleceğini bile bile doktor bir de gülümsüyorsa sonsuza dek yaşayacakmış gibi nasıl söyler? takvim yapraklarının insafına kalmış belki üç ay belki üç gün sussa hangi gülümseme saklanabilir ki deney tüplerinde doktor nasıl söyler öleceği günü hastasına ya insan nasıl saklar sevdiklerinden ilahi adalet mi? adalet bunun neresinde? çok sevmeseler çok üzülmezler belki sevmesinler beni iyi ki öldü desinler keşke ölmeseydi yerine günahlarımla hatırlasınlar beni iyi bilmezdiklerin arasına kaynatsınlar helal olsun derken sesli sessizce lanet okusunlar tanrı duyar nasıl olsa sevmesinler beni çok üzülmezler o zaman doktor gözlerimin içine bakar daha kolay söyler belki üç ay kaldı üç gün de diyebilirdi... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2020 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2020 sarıl bana sımsıkı kollarınla bacaklarınla yüzüm boynundan parmakların saçlarımın arasında nefesim boynunda sen saçlarımla oynarken uyuya kal ben kokunla uyanmak hiç bu kadar güzel olmamıştı sabahında sıcaklığınla ısırmak istersin ya yanağını küçük bir çocuğun öyle tatlı öyle masum sakallarım değer tenine tutup göğsünü ağzıma vermek istersin nasıl aç uyanmışım kokuna varlığına rüyalarda olur ancak bu uyanmak uyansam da inanamam sol bacağın üzerimde sol elin sırtımda nefesin koklar gibi saçlarımın arasında tenim tenine değerken bir yangın daha körükleniyor usulca girmemişim gibi gece koynuna düşünsene! uyanıyorsun ve ben yere göğe sığdıramadığın sığıyor kollarının arasına inanamıyorsun önce uyanmak istemediğin bir rüya öyle güzel öyle teslim olmuşsun alsan içine fırtınanı dindirse kasıklarındaki yangın sönse en hararetinde rüya nasıl olsa uyanınca geçecek bastırıp parmak uçlarını geçirmek ister gibi tenimden içeri gerçek bu! kokum, sıcaklığım, kalbimin çırpınışı kalbinin üzerinde kollarının arasında tuttuğun benim tutunduğum sen uyansak öylece yangın alarmları çalışmasa ve biz ilk kurtarılacaklar arasından çıkarsak kendimizi yangın esnasında nasıl aç uyanmışım tutup göğsünü ağzıma verirken rüya gibi sakallarım tenine değerken içime çektiğim her nefeste sen uyanmamayı dilerken... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2020 Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2020 esmer teninin gölgesine sığınmışım öpsem kasırgalar kopacak kasıklarında nefesimi bıraksam meraktan ölecek gibisin değse düşüm döşüne cennet bahçesi tasviri az kalırdı kutsal kitaplarda inkardan korkan münafık gibi ne sana gelebiliyorum ne uzağımda tutuyorum alnım secdeden kalkmaz aklım senden nasıl bir ikilemdeyim dursam sen durmasam gideceğim sen yumuşacık göğüslerin başımı yaslasam uyuduğum sen olacaksın uyandığım hiç uyanmasam diyorum ya bazen tenin kokusu henüz bırakmamışken beni ıslanmış kasıkların alabildiğine arzuluyorken dokunsam diyorum bazen o narin teninin altında çağlayan kanın nasıl da kulaklarında uğulduyor şimdi bacaklarını aralıyorken cennet tasvirlerinin şaşası renk cümbüşleri, binbir şekli mutlulukların huzur öperken kasıklarını kıskanır seni kapattığında gözlerini başka dünya yok yalanları nasıl da çaresizce uzaktan izler bizi yeni bir dünya yaratırken başım ellerinin altında bastırıyorken içine dilimi nasıl da kendinden geçiyorsun dudaklarını ısırırken kaç çığlık daha gömeceksin içine? kaç iç çekiş boğazına düğümlenecek kaç defa tutacaksın kendini için bir yanardağ gibi patlarken... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2020 Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2020 sarıl bana sımsıkı kollarınla bacaklarınla yüzüm boynundan parmakların saçlarımın arasında nefesim boynunda sen saçlarımla oynarken uyuya kal ben kokunla uyanmak hiç bu kadar güzel olmamıştı sabahında sıcaklığınla ısırmak istersin ya yanağını küçük bir çocuğun öyle tatlı öyle masum sakallarım değer tenine tutup göğsünü ağzıma vermek istersin nasıl aç uyanmışım kokuna varlığına rüyalarda olur ancak bu uyanmak uyansam da inanamam sol bacağın üzerimde sol elin sırtımda nefesin koklar gibi saçlarımın arasında tenim tenine değerken bir yangın daha körükleniyor usulca girmemişim gibi gece koynuna düşünsene! uyanıyorsun ve ben yere göğe sığdıramadığın sığıyor kollarının arasına inanamıyorsun önce uyanmak istemediğin bir rüya öyle güzel öyle teslim olmuşsun alsan içine fırtınanı dindirse kasıklarındaki yangın sönse en hararetinde rüya nasıl olsa uyanınca geçecek bastırıp parmak uçlarını geçirmek ister gibi tenimden içeri gerçek bu! kokum, sıcaklığım, kalbimin çırpınışı kalbinin üzerinde kollarının arasında tuttuğun benim tutunduğum sen uyansak öylece yangın alarmları çalışmasa ve biz ilk kurtarılacaklar arasından çıkarsak kendimizi yangın esnasında nasıl aç uyanmışım tutup göğsünü ağzıma verirken rüya gibi sakallarım tenine değerken içime çektiğim her nefeste sen uyanmamış olmayı dilerken... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2022 Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2022 hala düşündüğümden hızlı yazabiliyorum mesela, küçük imla hatalarım olsa da... hala düşündüğümden hızlı cahilleşiyor insanlar, tanıklığıma ihtiyaç duymadan... tanıklıktan yoruldum, çekilip kabuğuma kendilerini imha etmelerini beklesem diyorum, ömrüm yetmeyecek. bu coğrafyada onlardan biri gibi değersiz verileceğim toprağa... belki de en çok bu dokunacak, marifetmiş gibi üç çocuk yapmış, ama salmış mevlam kayırır diye, mevlanın haberi yok bundan, biri intihar etmiş, diğeri kız çocuğu, verilmiş onbeş yaşında bir mollaya, üçüncü bu gördüklerinden sonra düşünmeyi bırakıp itaate yeltenmiş. baba mutlu, anne konuşamaz ki, harcanıp gitmiş insanlar diyarında... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2022 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2022 biriken kelimeler değil artık umutsuzluk damarlarımda uayndığım her gün bir öncekini aratır gördüğüm her yüz bir öncekine hasret zamanı öldürüyorum saatlere bakarak rotasından yıllar önce sapmış dümenim kayalıklara hasret bu da benim lanetim olmalı sürüklenip durmak durmadan açılırken önüme gelen her kadına çıkardığım günahlar ne kadarını arındıracak günahkar ruhumun? özlemek nasıl bir şeydi? hatırlıyorum ama durmuyor üzerimde yine sabah olacak türk lirasına çevrilecek verdiğim hayat nasıl ucuz nasıl günün sonunda devalue edilecek hislerim gibi geçen yıl bu zamanlar seni öpmek dünyalara bedelken şimdi uyusam geçecek yaşamıyorum artık yetiniyorum sadece ayakta durmakla konuşmakla hayal kurmakla olmasa da şükürle erken uyuyor uyanmakla ya olsaydıları bir bir yakarak ısınmaya çalışıyorum çünkü öpmek seni yetmiyor artık yaşadığımı hissetmeye... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2022 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2022 -1 derecede yazıyorum bunları parmak uçlarımda yalnızlık üşümek değil de yalnız uyanmaktan korktuğum için giremiyorum yatağıma açık kalmış yaralarım daha ne kadar kaybedebilirim kanımı daha ne kadar uyanıp yeniden başlayabilrim yaşamaya -1 derecede ağlıyorum her damla buza dönüşürken yanağımda gözyaşlarımın sesine dalıp her iç çekiş kafiye oluyor her içime çektiğim dağlıyor ciğerlerimi yaşamak buysa coğrafyasında ölmek kaç farklı anlam taşıyor? aklıma sığmayanları yazmaya başladığımdan beri neresine nokta koysam bitirdiğim yerden suçlanıyorum sanki ben başlatmışım gibi... Alıntı
Φ d3fne Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2022 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2022 Aynen devam. Çok hoş şiirler. 1 Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 29 Mart , 2022 Gönderi tarihi: 29 Mart , 2022 eski sevgili geliyor aklına ansızın üzerinde iş kıyafetlerin nasıl hazır değilse insan o ilk buluşmaya o kadar hazırlıksız neresini düzeltsen düzeltemediğin kalır aklında buluşmadan yıllar sonra keşkeler peydahlanır anın tadını çıkarmaya çalışırken öpseydimler gerçek olur dokunsaydımlar dokunursun oysa hiç kıyamadığına ürkerek hatta kırılacak diye korkarak ama aklında kalır işte düzeltemediğin üstünden başında ne varsa hangi şair hazırlıklı yakalanır buna hangi yazar yazmış yaşadıktan sonra kusursuz bir yakınlaşmayı hangi ressam hangi heykeltraş dokunmuş benim gibi şekil vermiş en sakındığınıa... eski sevgili geliyor bazen aklına uyumuş gibi yapıyorsun uyandığında geçecekmiş gibi... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2022 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2022 yorulmuşsun... gözlerin yanıyor açık tutmaya çalışırken kapılmışsın bir rüzgara hangi sahile çarpacak seni dalgalar bilmeden düştüğün yerden kalkabilecek misin? aklında düşünceler girdabından düşerken kim anlayacak seni? kim dinleyecek bundan sonra? insen sahile bir akşam üstü ya da gördüğün o karpostal manzaralarda kursan hayalini karşısına geçip izlerken unut uyanmayı şimdi daha henüz uyumamışken sokulmak istediğin kim kollarına? huzurla, acıyan gözlerini kapatıp uyanmak istediğin kim... yorulmuşsun... ne kadar saysan da yaşarken çabuk geçmiyormuş anladığında oysa masallar da bitiyor hayaller de yalnız uyanıyorsun uyuduğun gibi ne seni kollarına alan yabancı ne hayalini kurduğun o eski büyük acı öyle uzak ki... bu iyi mi değil mi ayırt edemiyorken iç içe geçmiş ne çok karışmış herşey sevsem diyorsun canım yanar mı?'ya takılıyorsun sevmesen içindeki çocuk rahat durmuyor ne yapsan yetmeyecek sanki nereye gitsen yabancı kaldığın yer her sabah uyandığında daha ağır omuzlarında... ne yaşadığın yetiyor sana ne kaçmak kurtarıyor seni düşmekten vadesi kısa borçlarla kurtarıyorun günlerini karşılığı olmayan giderler hesabına yazıyorsun keşkelerinden arttırdıklarını... yorulmuşsun... hayalindeki sarılamam belki ama hayalimdeki gibi tutabilirim seni ve ayrılmam yanından sabaha kadar... 1 Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2022 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2022 denk gelemeyişlerimize saçma bahaneler uydurmaya başladığımızdan beri, yalnız uyuyoruz... senin yapacak işlerin vardı, benim uykum... ikisini de ertelemek işimize gelmiyordu... çok yorgunduk gün boyu koşuşturmalardan durup nefes almak olası değildi olasılıksızlıklara sığındık bir süre ben önce uyanıp çıkıyordum yataktan senin üzerin açıktı üşüyordun belki de ama senden önce girdiğim o yatak nasıl soğuktu sarılmadın bana kuramadığımız hayallerin altında kalmaya başladık ne ben seni önemsiyordum sana yettiği kadar ne de sana inandırıcı geliyordu yazdığım satırlar nereye gittiğimi merak etmeyi bıraktın önce sonra neden geç geldiğimi gecenin yarısı odanın kapısı açıldığında uyuyor numarası yapmaya başladın yanına uzandığımda hissetmiyor iki yabancı gibi girdiğimiz o yatakta formalite icabı sarıldığımızda göğsünün üzerine koyduğum elimi tutup karnına koyduğunda ve kokun diyordum ya hep içime çeksem nasıl huzur, nasıl evim gibi... gün boyu koynuna girdiğimi düşleyip özlediğim... o büyük yatakta ne kadar uzak olabilrise iki insan o kadar yalnız uyuduğumuzda... ve uyanmak ben senden önce kalkardım senin üzerin açık kalmış ben üşümüşüm gece boyu hepsi bu.... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2022 Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2022 iyi olmayı da öğrendim yaşarken, kötü olmayı da... seçtiğim gri. iki tarafı da gezdim gördüm yolum benimdir... yok aidiyetim ne minnet ederim ne boyun eğer günün sonunda kendi doğrumla huzurla uyur kendi günahımla yüzleşirim kendimle ne yükselir arşa değer başım ne dibine girerim yerin sürünmek güzeldir kendi seçtiğimse elimden tutmak isteyenler sağolsun tutulmak istemediğim için kanatlarım var benim... iyi olmayı da öğrendim yaşarken, kötü olmayı da... gri olmayı seçtim. iki tarafı da gezdim gördüm yolum benimdir... yok aidiyetim ne minnet ederim ne boyun eğer günün sonunda kendi doğrumla huzurla uyur kendi günahımla yüzleşirim kendimle ne yükselir arşa değer başım ne d iki tarafı da gezdim gördüm yolum benimdir... yok aidiyetim ne minnet ederim ne boyun eğer günün sonunda kendi doğrumla huzurla uyur kendi günahımla yüzleşirim kendimle ne yükselir arşa değer başım ne dibine girerim yerin sürünmek güzeldir kendi seçtiğimse elimden tutmak isteyenler sağolsun tutulmak istemediği Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2022 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2022 düşünmekten yorgunum çağlar boyunca bilmek götürdüğü yerde yalnız bıraktı beni ne yana dönsem karanlık dursam diyorum bazen bırakıp pedalları çevirmeyi düşsem düş müyüm gerçekten? her gece uyanan kim? uzandığında karanlık yatağa... düştüğüm kuyudan çıkmak için okudum okudukça görmeyi öğrendi gözlerim izledim izledikçe saklanmayı öğrendim her maske biraz daha yapıştı yüzüme çıkarmak canımı yakar diye avuttum kendimi bak! üzerinde iyi durdu... hatta kapattı kırışıklıkları zamana meydan okudu... bildiklerimle lanetlendim kehanet sayıldı öngörülerim oysa sadece yaşamıştım ben sizden yıllar önce kırılmalarımız aynı yerden sizi değil belki ama o yarayı nerde görsem tanırım ben... oynadığım kelimeler nasıl birikir içinde söylemezsen öyle boğuyor beni de öyle hırsla öyle öfkeyle öyle kin dolu kusuyorum ki bazen kan gelmesi gibi agzından burnundan bir veremlinin hastalığının en son evresindeyken... taşıyamıyorum artık inancımın temelleri sarsılıyor irademin altında kalıyorum son bir umutla sarılıyorum Hegel'e Kant köşede oturmuş gülüyor ağız dolu çaresizliğime Freud çocukluğuma vurup duruyor bir türlü inandıramıyorum kimseyi hala büyümediğime Kierkegaard uyu diyor, geçecek dalga geçiyor benimle aklımı kaçırmaktan korkuyorum olmadık yerde alıp başını gidiyor dönmezse'ye alıştırıyorum kendimi bir süre alıştığım yerde kapım çalınıyor gecenin yarısı tam da yalnız kalmışken kendimle nasıl rezil bir bağımlılık bu yine gideceğim dese de alıyorum içime... o nedensiz bırakıp giden sevgili yıllar sonra dönse bile hazır bekletirsin ya aklını, ruhunu, bedenini... öyle beklediğimi farkediyor utanıyor kendimden yine de alıyorum içime... biliyorum sabah yalnız uyanacağım yine biliyorum yaralarım dönecek kangrene... yoruldum düşünmekten düşmekten düşten ... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2022 Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2022 küçük ayrıntılara takılıyorum günlerdir her ayrıntının ardında gizlenen yalnızlık her susmanın getirdiği yalvarışlar... uyuyorum diyor kadın, uyuma! demesini beklediği için, adamın... beklemese, iyi geceler dilerdi sadece... bilmek yetmiyor değiştirmeye, kimisi tanrısına sığınıyor kimisi öfke kusuyor gücünün yettiğine kiminin alnı secdeden kalkmıyor gözmez sanıyor kaldırmayınca başını kiminin gözleri kan çanağı izlerken kandırıyor kendini başkasının hayatlarını varoluş amacınızı sorgulamayın diye nasıl da kabul ediyorsunuz dayatılanları sanki siz seçmişsiniz gibi şu an tek başına girdiğiniz o yatakta yalnız uyumayı... cüzzi iradenizle mutlu olup külli irade karşısında tabi tutulduğunuza inandığınız o sınavda nasıl da savunuyorsunuz size tanrılık taslayanları... 1 Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2022 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2022 bazen deliliğin dorukları, bazen yerin dibi gibi soğuk ve karanlık üzerine toprak atılmış yalnızlık seninle konuşmaya çalışmak sesin gelmediğinde çaresizlik üzerine meteor çarpmış bir gezegen ne bir kul kanat çırpar ne mevsim değişir uyanır uykusundan insan sensizse eğer gider bir otobüs durağında tek başına bekler üstelik yagmur, yetmez miş gibi tüzgar iliklerine kadar ıslanır sen susarsan eğer sonra akşam olur elektrik tellerinde kuşlar tünemiş beklemişler neyi beklediklerini bilmeden bazen deliliğin dorukları, bazen yerin dibi gibi soğuk ve karanlık üzerine toprak atılmış yalnızlık seninle konuşmaya çalışmak sesin gelmediğinde çaresizlik üzerine meteor çarpmış bir gezegen ne bir kul kanat çırpar ne mevsim değişir uyanır uykusundan insan sensizse eğer gider bir otobüs durağında tek başına bekler üstelik yagmur, yetmez miş gibi bazen deliliğin dorukları, bazen yerin dibi gibi soğuk ve karanlık üzerine toprak atılmış yalnızlık seninle konuşmaya çalışmak sesin gelmediğinde çaresizlik üzerine meteor çarpmış bir gezegen ne bir kuş kanat çırpar ne mevsim değişir uyanır uykusundan insan sensizse eğer gider bir otobüs durağında tek başına bekler üstelik yagmur, yetmezmiş gibi rüzgar iliklerine kadar ıslanır sen susarsan eğer sonra akşam olur elektrik tellerinde kuşlar tünemiş beklemişler neyi beklediklerini bilmeden uçup gitmişler onlar da geriye kalmış ıslak asfaltın ışıltısı yalnızlık iliklerime işlemiş nasıl titriyorum bir bilsen sen sustuğunda 1 Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2022 Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2022 adına hilal diyorlarmış bu gece karşılaştım kendileriyle gecenin koynunu yırtmış gibi sıyrılmış tam ortasında öyle bağımsız öyle parlak günaha davet eder gibi çık gel diyordu kabuğundan kır gel ne kadar zincir varsa boynunda... hiçbirşeye ihtiyacım yok, kışkırtılmak yeterli benim için neron motivasyonunu bana borçlu kolay değil yakmak, kıyısına seni getiren gemileri... kumsal hayaliyle açılanlardan olmadık denize fırtınaları da göze aldık kayalıkları da boğulup gitmek de yazılacak tarihe vurup karanın koynuna hayatta kalmak da günün sonunda... sanki musa yararken denizi ikiye arasına girdiğinde korkmamış gibi boğulmaktan isa gerileceği çarmığı sırtında taşırken öleceğini bilmiyormuş gibi muhammed sığındığında o mağaraya macera yaşamamış gibi ben attığımda kendimi kayalıklara daha mı az kutsal? tercih ederken yaşamaya.. sırtıma dünyayı yükledim arşa yürüyorum yorulduğum yer dizlerimin üzerinde soluklandığım yeniden ayaklansam isyan çıkacak hem roma hem konstantinople yanacak küllerinden doğmayacak yeni bir şehir bir çağ açılmayacak kapanacak ne varsa üzerine karanlığın içinde bir hilal yırtıp arasından görünmeyecek ilham gelmeyecek yazılmayacak bundan sonra ne aşkın kafiyesi ne karaya vurmuş balina ağıtlara konu edilmez isa çarmıhta musa denizde muhammed mağarada tek başlarına ben kayalıklarında kızıl denizin hangimiz daha kutsal sorgulanmayacak... unutulacak insan olduğumuz oysa hepimiz sevmiştik ben daha çok seni bu yüzden mi kıskandı tanrım beni silindi adım kimse tarafından hatırlanmadım senden başka... 1 Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2022 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2022 tek başınayken bulmuştum seni tek başıma savrulurken sönmüş lambaların karanlığında sokağın girsem mi girmesem mi ürkekliğimi başımı eğip yakalarının arasına paltomun bakışlarım ıslak asfaltta her adım daha zor her adım düşer gibi boşluğa... çok yaklaştım bu gece biliyor musun? bilmiyorsun tabi ki... kıyısında durup yaşamın bir adım sonrası aklımda sen olmasaydın nasıl kolaydı bırakmak kendimi geçer yıllar sonrasında acı bir hatıra olarak anımsanmasın aranızdan ayrılışım... ne yokluğuna alıştırdım kendimi ne varlığını kabul ettim pazar günlerini bekledim elimde kovam, en ucuzundan oltam sabahın köründe kalktım daha gözlerim açılmadan tutmak bahaneydi tutulmak kaçınılmaz akşam olur geçer sandıklarım ardımda geçmeyecekleri nereme sokacağım? uyuyorsun şimdi belki birazdan belki uyumadan aklına geldiğimde keşkeler ekeceksin hayallerinin arasına bana anlatmak yerine ben sormayacağım sen konusunu bile açmadan iyiyim diyeceksin sorduğumda... ikimizde bilirken üstelik tek başımıza mümkün değilken mutlu olmak... sıradan günlere paylaştırılıyorken ve alışıyorken üstelik sensizliğe bir şarkı denk gelir alır gider bırakır bizi en unutmak istediğimiz yere yaramız durmadan kanayan yıllar geçse de üzerinden kapanmıştı oysa hatırlatana kadar cem adrian... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.