Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

bir dügmesi olsa ve cevirince

değişsse tüm bu olan biten

ikinci bir secenek olsa ve onu denesek

olmayınca

geri alsak

neresinden bakarsan bak

soyledigin her söz

aleyhinde kullanılacak

inkar etsek neye yarar

hala mutlu bir cocukluk

baska insanların tekelinde kalacak

hani olurya bazen

simdiki aklım o zamanlarda olsaydımlara karısır hayaller

en zorudur belki

gecmişe dair hayaller kurmak

sen elindekilerle yetinmek zorundayken

insan nasılda bilir ve gormezden gelir

inandırır belkide kandırır kendini

daha iyisi olalbilirler karsısında

mutluymus gibi yaparak

hepsi bir ruyadan ibaret

ve uyanır insan

yeniden baslar yasamaya

sanki onceki hayatlarında

cok mutlu olmus gibi

yeni hayatına sırıtarak

ne kadarına alkol gerekir dusuncelerin

iyimserlik havası takınarak

güzel kelimeler yazmak icin

neresinde tatmin olursun

bu yeterli kafi artık diyerek

vazgecmek mutluluktan

kangrene dönsede içindeki o yaralar

ameliyatı kabullenirmisin

yoksa bi süre daha mutlu yasamak icin

kalan hayatını feda edermisin

belkide organ nakli gereklidir

hangi organı kabul eder bedenin

ya o organ istemesse seni

bu uyusmazlık için

baska kac organ daha gerekli?

dolmussa vadesi yapacakların icin tanınan sürenin

kac aşk daha gerekir insana

bir kac satır daha yazdırabilmesi icin

duser basın yorgunluktan

kapanırken gozlerin

br yudum daha olsaydı dersin

yetmezken içtigin

nasılda basarıyor insanlar bunu

mutsuz olman icin

bu kadar ortadayken yaratılmışlık

sen benim ben seninleyken...

eksik kalan neydi

gereken neydi

bir efsane olabilmek icin

illaki ölmekmi gerekirdi !

Gönderi tarihi:

İsyan !

 

bir çığlıktır bu,

sesin kısılıncaya dek...

avazın çıktığı kadar,

meydanlarda slogan atmak..

bir öfkedir bu,

elinde tuttuğun kızıl renkli bir bayrak...

kavgadır bu,

yürümek yoksulluğunda yalın ayak...

avuçların kanasada,

zincirlerini koparmak,

canının yanmasına inat...

aşktır bu,

yarısı hiç kullanılmadan

geri iade edilen bir hayat...

sevmektir bu,

sözün bitsede,

vaat edilene inanmak...

öpmektir bu,

güzel sevgilinin hayaliyle uyanmak...

ayrılıktır,

uzun zamanlar ardından

kavuşmak...

kazanmak,

bir çok insan tarafından inanılmayacak kadar

büyük bir yenilgidir,

izleri bedeninden

yıllar geçse çıkmayacak

bir işkence sonrası

damarlarında elektrik kıvılcımlarıyla susmak...

ağlamaktır belki de

gülmek,

tek başınaysa eğer

çılgın topluluklar tarafından kınanmak..

utanmak

yetmiyor diye zenginliği ruhunun

içindeki çocukluğu paylastıramamak...

özgürlük

populüst rejimlerin tutsaklığından kurtulup

ucuz söylemlere kanmamak...

kırılsada kolun,

o elindeki pankartı bırakmamak...

eşkiyalıktır bu,

çıktığın dağdan inmemek için

yüce devletline başkaldırmak...

ölmektir belki de,

kırmızı saçlı bir güzele

kullanılmamş bir hayal sunmak...

yaşamaktır en adice,

birşey olmamış gibi

her sabah uyanmak...

kınından yeni çekilmiş bir bıçak

sanki hiçbir tene değmeyecekmiş gibi

korkakça havada savrulmak...

akıldan çıkmış yeni bir söz,

sanki sevgilin tarafından duyulsada

anlaşılmayacak....

kasvettir ilkbaharın ortasında

ayrılık

ukalaca bir tavırla

tarihteki yerini alacak...

kavgadır bu,

uğrunda harcanacak bir can

ya ülkemin ya senin

dizlerine kapanıp

öfkesinden boşalıp dolu dizgin

ilk defa tutulmuş gibi bir kız çocuguna

salya sümük ağlayacak...

aşktır bu,

senden başka hicbir kadın için

bu kadar dolu yazılamayacak...

Gönderi tarihi:

palavra bunlar..

baska kadınların kokusu var satırlarımda

başka hayatların gölgesinde geciyor yalnızlıgım

palavra bunlar

iş olsun diye yazılıyorum

secilirsem eğer keyfime bakıp

ertesi gün yeniden doğuyorum

yabancı bir yatakta

damağımda başka tenlerin tuzu

titremelerimi sarıp beni içine alan

yalancı bir şehvet aklımda

palavra bunlar

geceler boyu seni düşünen ben yalan

hayatla ölüm arasında

kararsızca durup yazı tura atan

olasılıklarını hesaplayıp gelmemenin

her gece geçmişe yol alan

düzeltmek için değil

bir daha tekrarlanmasın diye

huysuz bir cocugu egitmeye calısan

bir türlü büyüyüp adam olamadı diye

tek ayak üstünde beklemeye bırakılan ben yalan...

palavra bunlar

sözlerimde kalan erkekliğim

karsına gecince konusamayan

sen gidince hırsımdan daglara cıkan

yalan

gelirsin diye gozlerini ufka yatıran

gelmezssin diye umutsuzluga düşüp yorulan

yalan

birsey yokmus gibi gülümseyip duran

içini cektikce kalbi agrıyan

hadi simdi unut bunları

senden sonra yarım kalan ben yalan

umursamaadıgın belkide korktugun

kactıgın buyuk bir yalandan

sıgındıgın gercelerin ısıgından gözleri kamasan sen

bu kadarmı üşüdün simdi

sıcaklıgımdan korkup kacmak icin bahaneler arayan

hazırladım işte simdi en büyük yalanlarımı

en buyük hezimetlerimi sana sakladım

senden sonra hic aglamadım

yalan

unuttum kokunu yastıgıma sinen

dokunusların aklımı basımdan alan

sesin bir melek sesi gibi beyaza boyayan

bu karamsarlık icinde bogulan

ben yalan

 

palavra bunlar

yazdıgım sen değilsin

yazıldıgım kırmızı saclarıyla seyrimde süzülüp duran

aklımın büyüttüğü sevdam

bu ateşi tutusturup kücük bir kız cocuğu gibi

annesinin etegi ardına saklanan

inkar edip varlıgımı

gözlerini gozlerimden kacıran

yazdıgım her kelimeden utanan

sevgilim...

gerisi yalan

palavra bunlar

senden baska herkes icin inanılası

senin icin inkarı en kolay olan....

Gönderi tarihi:

gokkusagı gibisin

ve ben bir renk körü

bilmek kötü aslında renklerinin zenginligini

cunku bilmek ve gorememek

hic bilmeseydim o mavi denizlerin tuzunun tadını

bu kadar damagım kururmuydu dusunurken

öpülesi dudaklarının sarhoslugunu

sanki hcibirsey olmamıs gibi

ertesi sabahlara sarkarmıydı

yarısı kullanılmadan iade edilmiş hayatların

hep icinde kalan keşkeleri

uç uca eklenip sonsuzmus gibi

hep bir yerinde hata gorursun ya

duzeltmek istedikce zaman gecer

ve en acısıdır geçmişteki yaraların kabuk tutması

yolup kanatsan bir dert kanatmasan baska

üstünde kafa yorsan dibe batarsın

yukarı cıksan vurgun yer

hep bir yanın eksik diger yanın seni suclar

sen kimseyi mutlu edemez

sesin kısılır

içine gömersin

bunada eyvallah derken

yeni bir hayat filizlenir

sen yeni eyvallahlara mazeret ararken...

sen ay ışığı prensesi

gece olmadan önce gitmesi gereken

zamanımız bu kadarmı dardı bizim

bir öpüş bir dokunuş için bile acele ederken

yasanılası her anı aklımızda saklayıp

yazmaya calısırken

ne kadarını oldurabildik istediklerimzin?

ne kadarını öldürebildik korkuların?

altından kalkamadıgımız icin

kacmak en kolayımıydı birbirimizden?

hicbirsey olmamıs gibi

seninle sabahın bir yarısı bulusmak icin

Gönderi tarihi:

sen ne zaman listmde online olsan

bir yanım uzanıp dokunmak istiyor

diger yanım sırası deil deyip tutup cekiyor yakamdan

bazen seni gorupte uzak durmaya cabalıyorum cunku

işte o cunku zamanlarında abartıp seni fazlasını isteyecegimi biliyorum

cunku bir ara abartıp istemiştim seni hemde cok fazla

sana rahatsızlık verecek kadar belki de

belkide elimdeki son kozu oynuyorumdur

hani bazen insan kaybetmekten korkar ya

sonra dusunur neyi kaybedecegim diye?

seni mi?

zaten sen hic benim olmadın ki...

çöl ruzgarı gibi sadece diledigin yere estin

tozu dumana katıp

dikkafalılıgın basını alıp gitmelerin

sana sahip oldugunu dusunenlere bir tokat gibi carptıgın

kimsenin kadını olmadın

senin erkeklerin oldu ve bunun farkındaydın...

herseyi anlamak ve bilmek zorundaydın sanki..

sen ay ışığı prensesi...karlar kralicesi...

hizmetkarınız olmaktan gurur duyarım

aklımın butun sivriliklerini duzeltip sakinlestriyor gibi..

uysal bir kedi hani boynunu oksayınca gozlerini kapayıp

kendini bırakır ya parmaklarının arasına

eskiden izledigim bir cizgi filmin muzigini anımsattı bana

daha 13 yasındayken ve bir suru bahane uydururken okula gitmemek icin

simdide yanından ayrılmamak icin bin tane bahane ararken

yukledigim butun tanımlamaları unutup sana

yeniden kesfetmeye calısmak gibi

merhaba hanımefendi...geciyordum ben aslında..

konusamamak gibi hani cok heyecanlanıp kızarırken yuzun olmadık yerde susmak

bulamamak dogru kelimeyi dogru kafiyeyi sanki hic siir yazmamıs gibi

sanki sana hic yazılmamıs gibi...

ve ne guzel yeniden bulmak seni

sanki hic ayrılmamısız hicbirsey olmamıs gibi..

hoşcakal deyip bana gitme nolur

hoşca kalamıyorum ben her gidisinden sonra..

kalanım evet

gelirsin diye rusvetler verip aklıma

gelmedigin her an

uzatma dakikalar icin bahaneler uyduran

gitmen gerekiyorsa git...

yeniden gelişin icin zaman tanı bana

ama biliyorsunki ve biliyorumki

sonraki gelisinde

yetmeyecek varlıgın

daha fazlasını medet umup

maddeye donusecek aklımdaki izdusumlerin

ve seni gormek ve sana dokunmak ve sana ait olmak icin

planlar yapacagım

Gönderi tarihi:

olmadık yerinden kırılacak umutlarım

tamiri imkansız

tarifi zor

görücü usulü evlilik gibi birşey bu

gördükten sonra boşanmak için

bir başka görücü gerekmeyecek

yaşandıktan sonra geri dönülüp

sana uymayanlar

bir kalemin arkasındaki silgiyle silinemeyecek...

Gönderi tarihi:

cok beklemekten sıkılmak

bu yuzden ayrılmak o duraktan yururken yolda

kacırmak geç gelen otobusleri

zamanlaması tutmayan birliktelikleri

en uygunsuz yerinde bitirmek

afili yalnızlkları göze almak

ve ne zaman yalnız kalsam

en rezilinden birliktelikleri aranmak

gecenin bir yarısı

diğer yarısı boş bir yatakta..

 

yaşamak diyorsunya adına

yaşamak işte yarım yamalak

motorundan ses gelen 99 model bir şahinle

uzun yola çıkmayı göze almak

gittiği yere kadar diyorsun ya

gittiğin yer bir halta yaramayacak

kaçmak diyorsun ya buna

bir adı sürgün kendi bedeninden

uzağa atmaya çalışmak

aklına düşenleri

unutmak

hala kalemi güçlü şairlerin

satırlarından okunacak

doğa üstü güçlerim yok diyemi bu kadar çaresizim

olduramadığım için

içimden geçenleri

adam olamadığım belkide

olsam da ne kadarı bana ait olurdu

yarısını bile sevemedin içimdeki çocukluğun

yarısına bile katlanmazken sen

bu işe yeni başlamış bir ressam gibi

düz bir çizgiyi iki nokta arasında çizemezken ben

ben...

ne çok başladığın ama

bir türlü tamamlayamadığın gelecek zamana ait cümlelerinde

öznesine gizlenen ben...

bir hayat sunmak bu kadar kolayken

en zoruna saplanıp

düzgün bir cümle bile kuramayan ben...

ben

şimdi yalnız olduğum için değil

yalnız uyuyamadığın için sen

yanında değilim diye

her gece öfkesini bin parcaya ayırıp

kendi içinde etkisiz hale getiren

her gün yeniden

anımsarsın diye bir gün

oraya buraya tuhaf notlar düşen

ben

alkol biter

narkozdan erken uyanan bir hasta gibi

acısının ortasına gözlerini açan

ölmek nasıl tatlıdır ama ölmek

uzaktır senden

yaşamak acısına rağmen

yokluğunda

eğer bir gün geri gelirsen

umudu tasımak içinde

sensiz gecen her geceden sonra

acıyla uyanmak sabahın bir saati

dudaklarımı ısırırken...

Gönderi tarihi:

bir sesi yok yazdıklarımın

bir nefesi bir gölgesi

bir çağrısı yok boşlukta yankılanan

bir anafikri yada düşüncesi

yarın yok bunların

dünden beri

ne söylesem dilimin ucunda

neyi sussam ağır geliyor yüreğime

yazdıklarımdan çok kurguladıklarım

kendi hayatına yukarılardan bakan bir faniyim çok zamandır

yaşadıklarıma şaşıran

sanki bilmiyormuş gibi

sevdikçe mutlu olan

üzüntüler kafiyesine saklı

yazmak hala

siyah beyaz eski bir filme

daha önce hiç izlememiş gibi

hayretle bakakalmak...

silmeye çalışmak olmayanları

olmayan ne çok

yorulmak sonra olduğu gibi bırakmak

geride kalanlar yakışmıyor belkide

anneler gününe

annem ne kadar uzak...

yaşamak diyorum ya hep

yaşamak

belkide yarın olmayacak

hayal kurmak kime ne zarar

hayal hala

bu dünyada en çok can yakacak...

sabrımı sınıyor diye tanrım

bunada şükür deyip

takva sahibi olmak

sevilesi bir kulu olamadım diyemi şimdi

tanrımın hoşnutsuzluğu

bu beden toprak olunca

kaç kişi mutlu olacak?

Gönderi tarihi:

kırıkların arasından sızıyor gibi

yazdığım her söz

ürkekliğin bir ceylan yavrusu

nefes alsam korkuyorsun

korkuyorum söylemekten

ordasın

varlığın büyülü bir ırmak gibi

dokunsam bozulacak neşesi gecenin

dokunmassam bir o kadar karamsar

beklesek zaman kaybı

zaman her ikimiz içinde

tahammülü olmayan bir hata gibi

çok zamandır hatalar

bir yaşam biçimi

unuttugumuz içindir belkide

kazanmak

gerce olamayacak kadar güzel

bir hayal gibi...

Gönderi tarihi:

beklediğin neydi?

yanıma gelirken aklından geçirdiğin

bulamadın diye şimdi içini çekip

arkanı dönüp gitmelerin..

fazla çıplaktı ruhum

görünenler fazlamı gercekti karsında

basit sıfatlarla betimleyebileceğin bir hayal kahramanı olamazdı

belki de bu yüzden

uğradığın düş kırıkların...

beklediğin neydi ki simdi..

gördüğünde yüzünü buruşturup

belli olmasın diye belkide anlamıyayım diye

seçtigin en renkli maskelerin

çokmu yukarıya koymuştun beni

ulaşılamaz gördüklerin arasında

hangisi karsılıksız cıktı vaat ettiklerimden

ne görüyordunki baktıgın yerden

yanıma kadar sokulup içine cekerken beni

hangi sözüm yarım kaldı

yankılandım ve sesim

kısıldı birden

kasılırken zaman yavaslarken

neresinde kaybettik birbirimizi

incecik bir ip üzerinde

düşürmemek için birbirimizi düşmemek için belkide

sarılırken sımsıkı

kendi aklımızın içinden gecerken

hangi dönüşü kacırdık

haritanın neresindeyiz şimdi

oysa

sen bana gelirken beklediğin neydi?

şimdi suskun

susmak hançerliyorken yazılanları

söylesene durma hadi itiraf et

en acısına hazırla beni

yalan de bitti de başlarken

bir adam arıyordum de okurken yazılanları

bir gercek, olmayacak kadar hemde

bir suistimal, bir kullanımlık plastik parcası...

ambalajı actıgın anda kullanmasanda eski haline dönmez artık

yeni diye satamazsın bu bedeni

beklediğin neydi ki?

bir rüyaya uyanmak gibi...

bir rüya...

saçları siyah

gülümseyen bir kürt kızı gibi

küçük bir kız

öpse gözlerimi

bozulur büyü silinir parlaklığı düşlerinin

yakışıklı prenslerin tekelindeki

o masallardan biri değildi bu

öpülünce kurbağanın yüzü

siğil bulasmasın diye öğürürken

midesi bulanıp belli olmasın diye

kırılmasın diye kurbağanın kalbi

sımsıkı kapayıp dudaklarını

arkasını dönüp kaçtı prenses..

bir hoşcakal bile diyemeden

gel zaman git zaman

bir daha ne prenses indi o derenin kenarına

nede kurbağa

yazmadı prensesi

bundan başka hicbir satırda...

Gönderi tarihi:

seninle tamamlıyorum

baska sevdaların yarımlıgını

baska kadınlara soyleyemedigimi

seninle soyluyorum

aklımın ucundan gecipte cesaret edemediklerimi

eski korkuları bir araya getirip resimler yapıyorum

gerceklikle hayal arasındaki cizgi

cogu zaman diğer tarafında buluyorum kendimi

cogu zaman en hayalinde

seninle bir sahil seridinde

denizi goren bir evin balkonunda

aksamın bir yarısı

nasılda soguktu nasıl esiyordu ve nasılda sarılmıstım sana

zamanı avucları arasında tutmak isteyipte

aklına kazıyan

bitecegini bile bile

her anı doldurmaya calısan

bir sair gibiydim

o an soyleyemediklerini içinde saklayıp

simdi bu satırların arasına bırakan

 

senile tamamlıyorum simdi

uzun bir öykünün

çok uymasada imlası

okuyan anlar

bir ucak bileti kadar yakındık biz

o ucak hic yakınımızdan kalkmasada

bir yuruyen merdivende birbirine sarılan iki sevgiliydik

bir asansörde kalan

bir otobuste yanyana oturup

kimseye belli etmeden sevişmeye calısan

kokun üzerinde diye

o yatakta yatmayıp

seni özledikce

uzaktan bakıp ağlayan...

Gönderi tarihi:

yanında olmak

dibe yol almaksa

ben çoktan gectim o yolları

simdi bir hüznün kıyısında

bekle beni

birazdan geleceğim

elimde söylenmemiş bir kac söz

uyumakla heba edilmemiş bir kaç dakikam daha var...

linde feneriyle

aforoz edilmiş üç büyük dinden

dagınık saclarıyla

bir kadın olarak sen

bekle beni

zor zamanlar için saklayıp

esirgediğim bir kac tebessümüm daha var..

yoksun sen

üstüne oynuyorum ömrümün kalan yıllarının

elimdeki kagıtlar en rezilinden

kaybetmek kacınılmaz

sevgili dediğin

bu hayatın kahrına katlanmak için

en gecerli mazeret değilmidir..

hayat dediğin

ertesi yarınlarla biriken

mutluluk yumağı

yalnızlık

tek basınayken kaçtığın

huzur en uzagında baktıgın yerden

baktıgın yer hala ateş icinde

ve sen yanmamak için

glögesine sıgınırken en kuru agacın

uyumaya calısırken

uykusuzluk

en derinine işleyen

bir kanser gibi her gece

soğuk yatagında yatarken

diğer yarısı boş

hic br iz yok yanındaki yastıkta

aklının tamamını mesgul ederken

o kadının kokusu

serserilik kanında var

ama o serserilik bu sevdada hüküm sürmez

bir gerceklik var kanımda

yoklugunun etkileri uzun yıllar sonra

derideki lekeler

saclarındaki döküntüler gibi

iş işten gectikten sonra

ortaya cıkacak

erken teshisi yok bunun

bu beden

baska hicbir kadın tarafından

bu denli kullanılmayacak...

Gönderi tarihi:

masal bu ya...

dile gelir meleğin dileğini yerine getirir..

ama yok öyle birsey...

üç deil bin defa soylesen olmaz

belkide bu yuzden insan hic soylemez

masallara inanmaz cunku

gercek olabilecegine

 

kendine aşıksın sen...

yansımanı görüp baska yüzlerde, ruhlarda tutulan

aşık için ayna, sevdigi adam/kadındır...

gordugun sensin

gordugun yada okudugun

isim/sıfat bir maddedir..

bunu aklında buyuten sensin

aşk senindir yansıması yeryuzunde sana ait

beklemeyi seçende sensin özleyende

 

kaybedecek birsey yoksa

bu ne buyuk nimet gormuyormusun

yeniden baslamak icin

kaybedecek birseyin yok

zor olan ne

cografya yalan insan tek gercek

kalemide silahıda unut

sadece yaşa

polyannanın canı cehenneme

pembe hayallere ihtiyacımız yok

silebiliyormusun herseyi?

kaybedecek ne kaldı?

yasadıkların mı?

kendine asık oluyorsan eger

tek basına kaldıgında

hep bir baslangıcın olur

hic bir erkegin kadını olmadın sen...

bunu hatırla

adamlar oldu hayatından gelen gecen

ama hic bir erkegin kadını olmadın sen...

Gönderi tarihi:

sabahın bir yarısı öpülerek uyandıralacak bir kız cocugusun

dustugu yerde dizleri yara olmus

elinden tutulup kaldırılmıs

ilk yangınında kırılıp en yakın penceresi kurtarılmıs

yakısıklı bir itifaiyeci tarafından

bir ambulansın arkasına tasınmıs yüzü gözü is icinde

gulumserken yeni dogan güne

kac yangından daha kurtarılacaksın böyle

kac ates dusup icine canın yanarken

bir el uzanacak belkide sen uzanacaksın baska bir atese

yanmaktan korkmuyorsun

korktugun yanmazsan eger

yetmeyecek baska hicbir ates

seni bu denli ısıtmaya

korktugun icin kacmıyorsun

kactıgın kalmak sadece

alısmak sıradan bir geçmişe

 

hayatıma giren her kadın

kendi şarkısını yanında getirdi

ve giderken ardında

sadece sözleri kaldı notalarının...

ne bir söz ne bir silüet

her birinin mısraları vardı

bir cogunu anlayamasamda

sanki icimdeki o boslugu

sanki o puzzle daki eksik kalan parcaları

bir bir yerine koymak gibiydi

hayat tamamında

mavi yeşil bir tabloydu

ben sadece kelimeleri ait oldukları yerlere yazdım

hayatıma giren her kadın

biraz daha tanıdıktı

sanki ilk aşkımı hic unutmadım...

 

aglayan bir palyaco gormustum bir aksam üstü

son seferni yapan bir otobuste

en arka koltukta cam kenarında

renkli kostumleri uzerinde

renkli maskesi yüzünde

ama aglamaklı boyaları bulasmıs birbirine

aglayan bir palyaco..nasılda cekiniyordu gormesin diye baska bir cocuk

yüzünü dayamıs karanlığın içine

gülümseyen cizgileri karısmıs birbirine

o gün bugun ne zaman bir palyaco gorsem

gozlerinin icinde soluk ısıltılarıyla

aglamasın diye gülümserim

akmasın diye boyaları karısmasın birbirine

 

sana yazınca butun bosluklar kendiliginden dolduruluyor

sanki bunu ben kurgulasam bu kadar iyi yapamam gibi

bir patika düşün ormanın icine dogru yol alan

sadece iki kişinin yan yanyana yuruyebilecegi

toprak bir yol agacların arasından

yuruyoruz ben bir yanındayım

ama yerinde duramayan bir cocuk

ayrılıp yanından diger tarafına geciyorum

sonra ordan kacıp uzagından sana bakıp

yeniden onune cıkıyorum

ardında kalıyorum kosup sana yetisiyorum

sonra yanındayım yine

hani bazen olur ya

heyecandan ellerini nereye koyucagını bilemessin

cebine soksan sıgmaz

arkanda birlestirsen avucların terler

sonra iki yana salarsın

yururken ellerine carpar

tutmak gecer aklından

daha o kadar buyumedim der

kızarır yanakların

yine cebine sokarsın ellerini

ne soyleyecegini bilemez

susarsın

ama aklinda hep tutsam tutmaliyim

ramak kalir vazgecersin..

cunku bazen

dokunsan solar sanırsın

dokunmassan daha kötü

karnının uzerine gelip oturan bir ağrı

yıllar sonra hatırladıgında

keşke yeniden cocuk olsaydım der

keske

tutsaydım o ellerden

böyle böyle ertelenir hayat sonra bakmıssın buyumussun

biz buyuduk mu ki?

çok dil ogrendik cok mısra yazdık ama cokmu buyuduk?

içimizdeki o haylaz cocuk simdi bana bunları yazdıran

senin icindeki okuyan

Gönderi tarihi:

seninle konusurken

saate durmadan bakıyor olmamın bir anlamı olmalı

gecmesin diye belkide uykun gelmesin diye belkide uyumıyayım diye belkide ne bileyim

cocukca mazeretler uydurup kalalım diye

seninle konustuklarımı

altalta yazıp birlestirince

şiir oluyor biliyorsun dimi

sen gidince ben bunların hepsini alıp alt alta koyup yeniden okuyorum

sınır devriyelerinden kacmayı basarmıs tüm kontrollere ragmen

sanki gizli bir gecidi var yuksek dagları arasından aklımın

su yatagını bulmuş akıp gidiyor sana dogru

sanki farkında değilmişim gibi rol yapıyorum hani

uluslararası casusluk yapanların yakalandıgında

ulkesi tarafından tanınmaması gibi

inkar edicem gördüm seni sobe desen

ben değilim diyecegim

ama bizden baska kim okusa görecek ve bilecek

bariz bir şekilde ortada

prosedurlere uydurup

kanunlardaki bosluklardan faydalanıp

kendimzi aklayabileceğiz

bu mahkeme düşecek ve kimse suclanmayacak

tutanaklara gececek sadece o kadar

o tutanaklar metal gri yesil renkli bir dolapta küflenmeye bırakılacak

ve yangın anından hicbir önceligi olmayacak

kurtarılakcaklar arasında

aklımın oyunları bunlar

hastalıklı bir beynin sınırların ötesine gecmesi gibi

mazeretim kusurlu

açıklaması saçma

yinede burda olman ve bilmek bunu

okuyorsun öyle değil mi..

tutabiliyorum yani seni

yanımda

aklıma gelen herseyi yazarak

Gönderi tarihi:

içine kanadınmı beni düşününce

başka bir yabancının teri düşerken tenine

nefesinde bir yabancı nefesi

ısırırken dudaklarını

gözlerin sımsıkı kapalıyken

karışıyorken inlemelerin gecenin gölgelerine

aklına geldim mi?

benimi aldatıyordun o an

kendini mi?

sarılıp uyuyabildin mi sabaha kadar?

bana sarıldığın gibi...

Gönderi tarihi:

birazdan gelmem usta bekleme beni

bu kadeh bitsin kalkarım

bu sarhosluk basa bela

insan alısmaya görsün

ayılmak istemiyor

birazdan gelmem usta bekleme beni

sen bırak sofrayı yarın gelir toplarım

bu sevda başa bela

alışmaya görsün insan her sarhoslugunda

sevdigi kadına daha fazla tutuluyor

birazdan gelmem usta bekleme beni

söz biter burda

abartısı yalan olur

insan susması gerektigi yerde susmadıgı için

en güzel sofralar içkiye meze olur

birazdan gelmem usta bekleme beni

bu sofradan doymuş bir fani gibi kalkmalı

yenilere yer acmalı

ben gorecegimi gördüm

bundan sonrasını oldugu gibi bırakmalı

birazdan gelmem usta benden gecti

en kırmızısından sectigim kafiyeleri

en koyusundan düşkırıkları

kangrene dönmüş yaraları

antibiyotik fayda etmez

kes gitsin gayrısını

birazdan gelmem

gelemem usta affet beni

vakit tamam demir almalı bu limandan

gecici heveslerle aldattık kendimizi

ten kokusuyla büyülendik

bir kadın öptü diye iddialı laflar ettik

gel görki

öpüldügümüzden beri büyüyemedik

sevda iklimindendir diye

her kahra eyvallah dedik

sevdamız gitti

biz basit bir yenilgiyi bile kabullenemedik...

ben artık gelmem usta bekleme beni

istesemde gelemem

ben bu kumarı değil ama

bu hayat beni kaybetti...

Gönderi tarihi:

bir sır'rı varmı bunun

camın arkasında gizli

görmeye calıstıkca

dalga gecer gibi

sadece beni gösterdi

bir yüzü varmı bunun

yüz'den kasıt

inanılası yalan gibi

bu sevdanın izdüşümü

hala cözülememiş matematik denklemi

bir kahrı varmı bunun

kara boyalı bir ev gibi

kasveti üzerine çökmüş

dudaklarını aralasa aglayacak

sustukça sanıyorki

zaman olsa

sıra bir sonrakine sarkacak

günahı varmı bunun

tanrının canı cok sıkılacak

telafisi varmı

bir kurtarma yazılısı

kalırsak eger tekrarı

sanki hic dokunulmamıs ten gibi

yalan yanlış inkarı

dudaklarım kilitli

yazdıgım en ucuz yalandır kelimesi

kurguladıgım bu son deminde ömrümün

tutarsızca tutunma çabası

bu bir öfke nöbeti kahrolası

şarkısı bitsede

hala ayakta işte yıkılmıyor

inatcı bir nazi subayı

vurulsada nefes alıyor

daragacından korkuyor gibi

hangi genişlikte bir agaca asılsa insan

kırılmaz sanır boynunun ince kemigi

neresinden tekrar alsan bu replikleri

dogru okur

ve haklı cıkar bu sevdanın falcısı...

Gönderi tarihi:

monologlardan sıkıldım

cift kişilik sevdanın

tek konusanı olmaktan

ve esitleniyorken paydası susmaktan

hazırken varlıgına

yoklugunla terbiye edilmekten yoruldum

daha fazlası gerekli guclu olmaktan

guclu olmaktan bıktım

aglayamamaktan utandım

aklım fikrim varlıgında

adam olmak bana gore değil

sensiz bir ömrü sonlandırmaktan

öyle basit ve düz bir mantıkla

bu kdar gercek olabilecekken

yanılıyor olmaktan

yanılmaktan

bir sevdaya baska bedenlere tasımaktan

oynamaktan ki

bu kadar iyi oynamaktan

en hakikisi benim bu yalancıların

yalancıktan yazmaktan

ve yazmak

sensiz bir hayata katlanmak icin

masturbasyon cabalarından

uyuyorsun ya simdi

o soguk yataga yalnız girmekten

alnımı yaslayıp sırtına uyumak varken

uyumak icin her gece

şişelerce alkole sarılmaktan

sarılmak dedim ya

kokun üzerimde hala

bir kadın en guzelinden

en guzel kadın sensin

yoksun sen

canım yoksun diye diye yanarken

öyle işte

çok söylecegi sey varmıs gibi dolu dolu yazıp

ansızın susarken

olmadıgını anımsayıp

simdi tüm bunları sana hazırlayıp

okumazsın nasıl olsa deip silip atarken

günaydın bebeğim..

ben'li bir güne uyandıramadıgım icin seni

sucluyum

eger bensiz bir hayat yasamak

agırsa senin icin

Gönderi tarihi:

ayıpmı bu?

gunahların en buyugumu

öpülmek bir yabancı tarafından?

ya sevilmek

kac aşk sıgardı

sıradan bir insan kalbine

ya bir kadın

kac erkek tarafından sevilebilrdi aynı anda?

 

neresinden bakarsan bak

akıl almaz

mantık sınırları yetersiz kalır düşündükce

ne ben korkusuzca dokuanbilrim sana

nede sen ben dokunduktan sonra

eskisi kadar masum kalabilrsin

şeytan bunun neresinde

parmagındaki metal halka

ben seni öptükten sonra

bir halta yarayacakmı

sonsuza dek birlitke olacagız yalanına

 

sana dokunmadıgım her an

ve düşlemediğim zaman seni

benden uzakta

uyumaya calısırken

kasıklarında hissettigin o sancı

sıcaklık

dokunmak isteyipte utandıgın kendinden

o kaçış tutkusu

sahip oldugun hayattan

bir fırtına icinde yol almaya calısmak gibi

eline artık agır gelen

parmagındaki o metal halka

ben öpsem seni en ıslak yerlerinden

benden sonra sen

yanmazmısın artık

her aklına düştüğümde...

 

ayıpmı bu?

günahmı?

bu kadar isterken seni yazamamak

hangi mezhepte inkar dı?

ansızın kacıp giderken kollarımın arasından

dudaklarını yalayıp durdugunda aldıgın tad

bu gunah karsılıgında alacagın cezaya

isyan olmayacak

 

hepsi bundan ibaret

an'ı yasarken kollarında

tüm bir hayatı çöpe atmayı göze alırken

gelirken kollarımın arasına

ne bir aile ne sadakat nede inancların

içindeyken ben

en tatlı anında hicbir anlamı kalmayacak

üstleniyorum her gunahını

tenindeki her damla terle ıslanarak

senin olmak

parmagındaki o metal halkaya ragmen

ve attıgın imzaya

verdigin söze inat

benim olmak

ayıpsa bu eğer

beni taşlasınlar

günahsa eğer

en sıcak kazanlarında cehennemin

beni yaksınlar !!!

Gönderi tarihi:

ne kadarını tutuyoruz

avucumuza düşenlerin

sihrini kaybetmiş bir illüzyonist gibi

hangi gözleri aldatabiliriz daha fazla

ne kadar alkış duyabiliriz

galasında bu gösterinin

yorgun ve alkollü beyoğlu gecelerinin

kaçında daha

huzurlu bir uyku karsılıgında rehnedilebilir bu beden

hangi kadın kollarında

uyanılırsa sabahın bir vakti

mutlu bir isyankarlık yayılır dudaklarından

ne kadarını susabilirsin ki?

bunca ertelenmişlikler içinden

başka bir adamın kadını olmaya hazırlanırken sen

nasıl devam edebilirsin ki

hiçbirşey olmuyormuş gibi

bu hayatın en koyusunda

en kuytusunda sakinligin

başka bir adamın koynuna verirken seni

ne kadar daha böylesine sakin

ve umursamıyormus gibi

yazabilrsin...

kırılırken buzdan kuleler içinde

üşürken en ayazında bir haziran gecesinin

insan erteler ya bazen

en inanılası gerçekle yüzleşirken

buda geçer gülüm...

geçmiyor işte

derken

kastın ömrümeyse eğer

o çoktan gecti

o adamla mutlu olacaksan eğer

seni sevdim'li zamanlar bir edebiyat fiili...

buda sonsa eğer

nolur

bir daha başlamasın

bu sensizlikten yorgun gecelerin

arkası gelmeyen caresizlikleri...

Gönderi tarihi:

hazırlıksız yakalanmıs

belkide yeterince hazırlanamadıgı icin

tuhaf bir sızı içinde

çoktan secmeli cevaplar icinde

hep yanlıs olanı sectigi için belkide

durmadan 49 ortalamayla sınıfta kalmıs

düşündügün hayat hangisiydi

uyanırken simdi gecenin yarısı

yarıda kalan rüya kimin?

sevilmekten umudunu kesmiş bir bunakmıydım ben

yoksa zamana bırakmış olan biteni

gencecik bir fidan

hazırlıksız yakalanmıs baharın başında

aldannmış kış güneşlerine olabildigince acmıs ciceklerini

ilk kırağı caldıgında donmuş güzelliği beyazında

aklı fikri ilk öptügü kadında

kac kadın daha öpse bundan sonra

bulacaktı aynı tadı

kac kadının koynuna girse

ve ne kadar gecikse boşalmaları

ilk öpüldüğü kadındaki kadar

gözleri kararır ve kanatlanırdı...

büyümek böyle birseymiydi

kaybetmek utangaclıgı

kızarırken yüzü suspus olurken

yediremezken kendine bu kontrolsuzlugu

ne kadar cok sevisirse sevissin

o ilk kadında kalırdı aklı....

Gönderi tarihi:

inceldigi yeri yok bunun

kırılmayacak

kaç şişe daha birayla cilalasan

bu kafa sarhoş olmayacak

biriktikce büyüyor caresizlik

ertelemek hala

kuru sıkı bir tabancayla ateş etmek

çok gürültülü ama

çok etkilemeyecek

her aşk sarkısıyla tazelenen gerceklik

ayıldıgın zamanki başagrısıyla sersemletmeyecek

büyülü bir kara evde uyanmak gibi

tüm renklerin ihanetiyle başlamak güne

gördüklerin

göreceklerinin teminatıdır bundan sonra

söylediklerin, duyacaklarının...

berrak bir su limanında

sığıntı olmaktan başka birsey gelmiyor elinden

yorgun bunca yıl fırtınalarda yol almaktan

çürümüşlük ruhunda gizli

bedenin hicbirzaman seni ele vermeyecek

gülümsemen takındıgın masumiyetin

kac el daha değidikten sonra tenine

artık eskisi kadar güzel gelmeyecek

baktıgında aynalara

söyledigin sözler

yalanlar kadar içten

bir o kadar soyutlanırken dünyadan

başka bir dogum seni temizlemeyecek

başka bir dokunus hafifletmeyecek

alacagın cezaları

sonraki otobüsü beklesen bu satte

hic bir otobüs o kacırdıgın kadar boş gelmeyecek

başka kadını sevsen bundan sonra

hicbir kadın onun kadar

seni sevmeyecek...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.