Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...


Önerilen İletiler

paydaları bir turlu esitlenemeyen matematik denklemleri gibiydik..

eşitligin iki yanını da istedigin sayıyla carp yada böl

bilinmeyeni bir turlu bulamayan iki buyuk dehaydık biz..

kendi kaos ortamımızı yaratıp icinde kaybolan

ve bir turlu tanımlanamayan o iki bilinmeyenli denklemin bilinen karsılıklarıydık

biliniyor olmamız bu sorunu cözmüyordu artık...

karsılıksıs cıkan bir cek gibi

hesabımıza yazılan her lekeden muzdarip

belkide işlemedigmiz sucların zanlısı olmaktan yorgunduk

cekildigmis sorgularda birbirmisin adını vermemek icin

kendi adımızı unutuyor

kendimize geldigmizde yeni bir sehre uyanıyorduk

ne kadar yabancı kalsakta

aynı kadına ve aynı adma asık oluyorduk...

 

ne sen benden uzakta yasayabilecek kadar gucluydun

nede ben sensiz bir hayali kurabilecek kadar özgur

sahip oldugumuz bedenlerin ötesinde bir sevdaydı bu

ne sen yetebiliyordun kendine

nede ben bu bedenden cıkınca seni unutabiliyordum...

 

simdi alıp basını gittigin sehirlerin kokusunu düşleyip

bir basıma kalmanın hasarlarını hesaplıyorum..

hangi enkazın altında kac gun kalırsan yasarsın...

yada yeterince uzun yasamak icin ne kadar enkaz gerekli insana?

ictigi son sigarayla birlikte topraga gomulen bir silüetten baska neyim ki ben...

verdigim son nefes yuzunde gezinen rusgar olsun diye

tuhaf hayaller kuran...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yıkayınca cıkmıyor bu askın izleri

gogsumdeki verem izlerini temisleyememesi gibi hicbir doktorun

senin yoklugunun da bir tedavisi yok henuz

hala yazabildgiim kadar özgurum bu dunyada

hayalini kurabildigim kadar gercek...

ne telafisi var kaybettigim yıllların nede bir kurtarma sınavı

yaz okuluna gelmeye mecbur kaldıgım icin deil

gelecegim okulda sen oldugun icin burdaydım ben

ne yeterince temizdim cennet icin

nede yeterince gunahkar

ilahi adaletin sorgusunda idama mahkum olmak icin...

hala yetmiyor aldıgım kan takviyeleri

radyo anonslarında kan grubum reklam ediliyor ama kimse gelmiyor...

ameliyat masasında kan kaybından ölmek üzere

agır kanamalı bir hastayım...

kullanmak istedigim ötenazi hakkımı kimse önemsemiyor..

damarlarıma hayat enjekte ediyorlar

bedenim kabul etmiyor

aklım kabul etmiyor

sensiz biz hayatı...

uzun süredir bitmesini bekledigim bu sıkıcı film bitmeden

ve ısıkları yanmadan salonun kalkıp cıkmak istiyorum

son sahnede şaşırmayacak hic kimse...

herkesin beklentisi karsılanacak

sanki yokum gibi...

alıp basımı gitmek istiyorum

bu hayat sofrasından yarı doymus bir inanclı gibi..

inanmadıklarımın sorgusundan bunaldım...

saf bir bagımlılık istiyorum

anlayamamak umrumda deil

teslim olmak istiyorum

dizlerimin üstünde savasmaktan yoruldum...

senin olmak istiyorum

yoklugunun her yeni gununde

yeni birşeyler yazmaktan

ve her kendime gelişimde

bir yabancıyla uyanmaktan

doğup büyüdügüm bu sehrin yabancısı olup

sokaklarında kaybolmaktan

ve her gece yokluguna ikna edebilmek icin bu aklı

bir kilo rakıya gömmekten yoruldum...

 

yeni bir ben istemiyorum

yeni bir hayat istemiyorum

yeni bir baslangıc istemiyorum

sadece bitsin...

gittgiinden beri icimde bıraktıgın boslugu doldurup

nefes alabilmek istiyorum

tüm caresisligim ve utancımla

sensiz bir hayata beni baglıyamıyorsan

canımı almanı istiyorum....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ağlıyorum işte

yalnızlıktan yoruldum

bir aksam üstü ansızın kapı calmalarını özluyorum

bazen nedensis telefon acıp susmalarını

attıgın mesajları silmiyorum

bazen gittigini unutup sanki yeniden gelmissin gibi

umut baglıyorum yüregime

gecenin bir yarısı aklımı sarkıtıp karanlıgın icine

seni tutmaya calısıyorum

olmuyor...

 

ağlıyorum simdi

dudaklarımın ucunda sevda sözleri

yazbildiklerim cesaretim

ne tanrısına isyan edecek kadar adamdım ben

nede

soruldugunda cevap verebilecek kadar cesur

bir süredir bilirkişi raporlarında adım geciyor

faili mechul bir cinayetin azmettiricisi olarak mansetlerdeyim

ne kendime kıyacak kadar katildim ben

nede bu hayatın ruzgarına karısıp ucabilecek kadar şair...

 

aglıyorum simdi

duduklarımın ucunda acınası kelimelerimle

aldıgım nefesin yetmedigi kadar yorgunum

eski bir sarkıyı duyup anımsamıs kadar mutlu

simdi alıp gururumu ayaklarımın altına

yukselmek hevesindeyim

 

aglıyorum

ne sen duyuyorsun bunu

nede ben inanıyorum

ne sen yanımdasın simdi

nede ben

avutabiliyorum

sensis kaldıgı ilk gunden beri

yasamak icin mazeretler uyduran beni

 

simdi unut bunları

ben hala kırmısı ojelerin, kızıla yakın siyah saclarınla

kafisyesini kuramadıgım senin icin yazdıklarımla

ve bir turlu kollarında olamadıgım hayalinle

ve simdi unut bunları

ben bırakıpta gidemedigin adam

ben her gun inkar edip gecesinde sessis telefonlar actıgın adam

ben

senin kufrettigin

her sabah yeniden tutuldugun adam

ben,

sen diye

her gun yeniden yaşamaya baslayan adam...

şimdi unut bunları

ya beni gel al bıraktıgın yerden

yada birileri bu salonun ısıklarını kapayıp gitsin artık

film bitti...

senin bitti artık dediginden beri

jenerik müzigi calınıyor

ve hala mutlu sona inanmıyor kız cocukları

mutsuzlugun kadar gercegim ben

düğmesine basıp kapatabilecegin kadar yakın

ne bitirebiliyorum bu şiiri

nede yeniden baslıyabiliyorum seni sevmeye

ne benim oluyorsun

nede ben seni cıkartabiliyorum aklımdan

ne alıp basını gidiyorsun

nede

kadınım olup kalıyorsun yanımda

ne inanıyorsun bana

nede inandırıyorsun kendini

iki kişilik bir oyunda, ben ışık görevlisiyim

sen yönetmen...

baska yabancılara veriyoruz rollerimizi

sonra oturup en ön sıradan izliyoruz

her yıkılışımızdan sonra geriye kalan

kırmızı harabeleri....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tanrım neyi...

bu tuhaf kosusturmanın cevaplanılamayan soruları

tanrım

hangi zamanın sınırları arasındayız

silmek icin ugrasır insan aklının köselerindeki sivrilikleri

geri dönülesi bir karamsarlıktan sıkılıp

hayata tutunmaya calısıyorum

iki kat arasında kalmıs ve bir turlu

karara baglanamamıs asansör gibi...

ne boslugumun bana bir faydası var

nede hakkımda karar alacak yargıcların...

 

tutup kollarımdan sarsabilirmisin beni?

bana tutunamadıgından beri ipini kopartmıs bir ucurtma gibiyim

senin baktıgın yerden kendime bakabiliyor olsaydım

belki sadece basımı öne eğip yururdum

alnının yazısı yazdıklarından belli

kendi lanetini kabullenmiş serseri bir sairim ben

öldukten sonra ismi istanbulun bir sokagına verilecek

kendime gelebilirsem eger

simdi yazdıklarımı da

senin isminle bitirebilecek...

 

adını söylersem şiir sunuyor sairler bana

hatta kafiyesini benim istedigim gibi

hatta hecelerini

hatta benim sevgimi

benim gibi yazıyorlar

bazı sairler

siparişle şiir yazıyorlar..

yazdıklarını okuyunca sen cıkacakmıssın

harfleri birlestirince adın duyulacakmıs

hicbir zaman beceremedim sipariş uzerine yazmayı

simdi de beceremiyorum

nede sonra olmayacak

adınla baslayan bir şiir yazmak

gizli öznesi sen oldugun her cumleden vazgecmek

bana göre deil

ne kimse bilsin adını

ne de kimse inansın

 

özlemimden yorulmus ve aslına ihanet etmiş bir yabancıyım ben...

zorlama bir kabul edişin ardından, kendini öldüren...

lanetlendigimin farkındayım, son bir kez görebilseydim seni...

eski bir şiirin bir turlu tamamlanamayan dizeleri gibi...

merhatmetinden uzagım tanrımın

isyankar ruhumun kaybı

melankolik bir şairin bos bir sayfaya karaladıgı son şiiri...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bazen fısıldamak istersin bazen susmak

alıp basını gittigin sehrin yabancısı olmakta

sehrin sahibi olmaya yeter belki

ya yanında kaldıgın kadının yabancısıysan artık

ister fısılda bundan sonra

ister sus

istersen şiirler uydur uydurabildgiin kadar

neresindesin hayatının ve ne kadar kaldı

bir yabancı gibi durma saatine

ne zaman insan susmak ister

ne zaman fısıldar

elveda sözlerini...

hatırlamaktan daha cok acı veren

hatırlanmayı ummaktır

cunku bir sure sonra umutlar yakmaya baslar

paslı bir hava gibi icine cektiginde cigerlerini

en tehlikeli yerinde bedeninin

kötü huylu bir ur gibi büyür umutlar

ne cerrahi bir operasyonla kurtulabilrsin

nede uzun sure

bir yabancı gibi

kendi hayatına devam edebilrsin..

eksiltebildigin kadar gulumsersin

ustune eklediklerin kadar kararır gözlerin

ve ancak baska bir yabancı gelinceye kadar

kendi sürgününde cezanı cekersin..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

aşkın e halinde gibi

topraga dusunce filizlenen gül fidanı

ve uyandıgın kabuslardan arta kalan

alnından damlamaya hazır ter damlaları

 

ne tamamlanabiliyor sonuna nokta konunca bu satırlar

nede üç noktayla genis zamanlara sarkıtılıyor

mutluluk zamanları

hep bir yetersizlik

hep bir güven kaygısı

duymak istedigmiz en buyuk yalanı sevdiklerimizden bekleriz

belkide ihanetin buyuklugu kadar

kendimizi büyük görmemiz...

 

ne sırtından bıcaklanabilecek sezar gibi olabildik

nede elinde bıcagı tutan brütüs

ne bir arenanın kumları arasına saklandı kalbimiz

nede bir paslı bir zincirle tutturuldu bileklerimize

hala bir alışma cabası

kendi söyledimgiz yalanların pesinden giderken

hep sonunu merak ettik bu filmin

sanki biz yazmamısız gibi hikayesini...

 

şimdi ne ekleyebiliyorum üstüne yasadıklarımın

nede cıkarabiliyorum aklımdan

saatleri belirlenmiş bir sevdanın

gelip giderken kart basan işcileri gibiydik

ay sonunda gec geldigi dakikaları sevdasından düşülen...

mazeretsiz üç gün işe gelmedi diye

planlanmıs bir sevdanın sofrasından kovulan

ve hala hic bir yasa tarafından guvence altına alınmayan

kaçak calısan işçileriydik

asgari sevgi karsılıgında

ilk gördügü kız cocuguna tutulan...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

her gn biraz daha kayboluyor

kayıp ruhumun tenimdeki izleri

ne bir otopsiyle kanıtlanacak varlıgım

nede bir mahkeme kararıyla belirlenecek ölüm nedenim

bir süredir ertelenen bir suikastın failiyim

katledilecek olan benim bedenim

ne unutabliyorum acılarımı

nede acılarımla ayakta durabiliyor

aldanmıslıgın hazzıyla tazeliyorken sona erişlerimi

bir suredir sakin bir hayalin menzilinde

ne kacabiliyorum nede planlıyorum

mumkun oldugunca sessis cenaze merasimlerini...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yıkayınca cıkmıyor bu askın izleri

gogsumdeki verem izlerini temisleyememesi gibi hicbir doktorun

senin yoklugunun da bir tedavisi yok henuz

 

 

 

 

 

yeni bir ben istemiyorum

yeni bir hayat istemiyorum

yeni bir baslangıc istemiyorum

sadece bitsin...

gittgiinden beri icimde bıraktıgın boslugu doldurup

nefes alabilmek istiyorum

tüm caresisligim ve utancımla

sensiz bir hayata beni baglıyamıyorsan

canımı almanı istiyorum....

offf -_-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

karamsarlıga karısmıs zaman

insan umudunu ektigi tarlaların kurumasını izlemeye mahkum olmus

icinden cıkartıp atamadıgın aşkın ızdırabını tasımak gibi

akıntıya karsı yüzüp gelemediler diye balıklara kızması

kör balıkcının

ne zamanından onceydi bu tesaduf

nede zamanlanmıs bir komplo

gecmiş zaman hikayelerinden aşırma

ve tutanaklara gecmemiş off the record dinlenmiş

cogu zaman inanılmamıs bir askın sanıklarıydık biz

aleyhimizdeki butun kanıtlara ragmen bir umut

ektigimis topragın kurumasına tanık oluyor gibi

kendi idamımıza dogru yol alıyorduk

icimizde tasıdıgımız sevdanın buyuklugu kadar agırdık

ve her gecen saniye dibe batıyorduk

karısırken karamsarlıga

 

doga ustu guclerimiz yoktu bizim

yada takınca mavi pelerini yerden havalanamıyorduk

uzun bir suredir aklımızdan cıkarmıstık ucabilmeyi

artık ucabilmeli hayallere bile tutunamıyorduk

yargılanıp ceza aldıgmız kanun maddelerinin bizim dilimizde bir acıklaması yok

bize ogretildi diye iman ederken tanrımıza

aklımıza takılan her sorunun buyuklugu kadar falakaya yatırıldı aklımız

uzun bir suredir tek basına yol almaktan yorgun

içi bosaltılmıs bir kavanoz gibi

bosluguna sıkı sıkı kapanmıs kapağı

aklımın icinden seni cıkarttıgımdan beri

baskası girmesin diye üzerime surguledim kapımı

soranlara haberim yok diyorum

haberi olanlara görunmemek icin

her sabah yeniden giriyorum

aksam üstünü kapadıgım

soguk cukura

gelmiyorsun diye kendime kızıyorum

gelirsen diye

el acıp tanrıma...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

içime acılamıyor kapılarım

dısardan yumrukladıgın benim kalbim

aglayamıyorsam bu cahilligim

uzun suredir kimsesizligin tadını cıkarıyorum

adım, soyadım gibi

soyadımı kimse bilmiyor

beni bırakıp gittiginden beri

butun zanlıların tariflerine uyuyor eşgalim

ama hala icime acılamıyor kapılar

bıkmadan yumrukladıgın benim kalbim...

 

sessizlik vapur calıgıcıları gibi

binmeyen bilemez kadıköyden eminonune gelirken

ansızın yerinden kalkar adam

elinde akerdeon

ve bir cocuk

sapkasını ters cevirp gezer insanlar arasında

belki de ,istedigi para deil

belki de para o an onun icin cok ta mühim deil

sarı sacları mavi gozleri ve rus ezgileri arasında dans eder gibi süzülüsleri

kadıköyden eminönüne inmiyorsan eger

ve daha yeni sevişiip az once ayrılmamıssan

göremessin

ne notların cıkardıgı buguları

neden kucuk cocugun elinde tuttugu sapkaya bakıp

belkide hayalini kurdugu

yarın sabah sıcak bir odada uyanabilme sevdasını...

 

icime acılamıyor kapılarım

bir suredir yoklugundan muzdarip

kime baksam

kime bakınsam

kimin bakındıgı olsam

kimsenin bekledigi olacak kadar becerikli deilim artık

kimsenin duymak istedgini soyleyecek

kimsenin sesi olacak

beni okudugun icin benim

seni cıkartınca icimden

ne kadar benim kalıyorum burda

seni cıkartınca aklımdan ne kadar caresiz

ansızın cıkıp gelince cocuk gibi

ansızın gidince bir ihtiyar

ayagındaki nasırdan öfkeli

ustelik agzı bozuk

gunun yirmi saati ickili

 

icime acılamıyor kapılar

ustunu ortemedigin yalanların gibi

icini bosaltamadıgın iltihaplı yaraların

tabiplerin tanıyamadıgı

tanıyanların gormezden geldigi bir hastalık gibi

sensis kalan odalara acılan kapıların

bir turlu acılmamak icin bu kadar inat etmesi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

zamanının ötesine gecmiş kehanetler gibiyim

ne simdi inanılıyor

nede sonra anımsanacak

duyup abartanlar tasıyamıyacagıcım sıfatlar yukleyecek adımın önune

susup gormesden gelenler vicdani bir hesaplasmanın esiginde

uzun suredir goremedigim icin olacakları

hazırsız yakalanıyorum

zamanından once dunyay gelmiş olmanın sabırsızlıgı bu olmalı

uzun sureli planlar yapamıyorum

 

ne bir kadının olacak erkektim

nede kadınsıs yasayabilecek kadar buyumuş

ne bir parcası oluyorum buyuk tasarımın

nede beni cıkartınca tasarlanan sorunsuz calısabliyordu

ne tanrısına iman eden bir kul olabildim

nede lanetlendim

yapmamam gereknleri yazdıgım icin..

bir suredir beklemeye alıp kalbimi

arayan numaralara mesgul tonu veriyorum

sesli kayıt sistemlerinden sıkıldım

artık arayanlar ulasamasın istiyorum...

 

gorev basındaki melekler kadar umursamaz bir tavırla

geziyorum bu dunyayı

gorevini bitirmiş bir fani kadar caresiz

yeni dunyaya gelmiş bir bebek kadar özgur

tadını bilmedigim zevklerin sevdalısı olmus

tutulamayacak vaatlerin kölesi

anlayamamaktan deil

anladıklarımdan vazgecememekten korkuyorum artık

farkedilmemekten deil

farkedildikten sonra

sıradan bir fani gibi hayatıma devam edememekten...

ne tasıyamıyacagım sıfatlar ustlenmek istiyorum

nede tasıyabileceklerimi gostermek...

 

bir suredir kafiye kurmaktaki zorlanmamın nedeni

plansızlıgımın ötesine gecmiş olması varlıgımın

sıgamadıgı icin ruhumun

öldürmesi gibi

bedenimi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

farkına vardıgımdan beri kendime ihanetlerimin,

sıradan bir sevdayla yetinemiyorum

durmadan baskalarının aşkında gozlerim

kucuk ayrıntıları inceleyip kendime pay cıkartıp

gercekleri benim renklerimle boyuyorum

ne beni cıkartınca icinden mantıklı kalıyor acıklamalarım

nede

ben soyleyene kadar inanıyorlar

olan bitene

soyulamayan kabugu gibi hayatın,

uzerinden silkinip atamadıkların gun boyu aklının kosesinde durur

ne unutmayı beceriyorsun

nede unutmus gibi yapıp etrafına gulumsemeyi

onu icinden cıkardıgından beri ne kadarını kaplıyorsun

kendi hayatının

o hayatına girmeden once

ne kadar sahibiydin

simdi

gitti diyerek doldurdugun satırların büyüsune kapılıp

kendini tatmin etme telasında

sabah olsun diye

sarhosluguna gömuyorsun anılarını

yazıyorsun diye deil

ustune attıgın toprak gibi yazdıkların

anılarının

sanıyorsunki ne kadar cok yazarsan bu sevdayı

o kadar derine iner ruhunda

ya dibe batmayıp üzerine cıkanları nereye saklarsın?

acemi bir tamircinin yapıstırmaya calıstıgı

ama bir turlu tamir edemedigi

kurmalı bir oyuncagın parcalarını...

 

kanımı cekiyor yalnızlıgım

ne bir itirazım var nede temyize gitmek icin bir ust mahkemede

yasal dayanaklarım

lehimdeki butun delilleri toplayıp bir kutuya

atese vermek istiyorum

kaybetmek,

kaybedilen sensen eger

mazeretlerin bir halta yaramadıgıdır

kaybetmek,

sahip oldugum evin icindeki sesinin yankısını silmekse eger

duvarlarımdan

bir sabah daha

aynı odaların birinde uyanamamaktır

butun tıbbi mudahalelere ragmen...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

durup durup eski sözlerime takılıyorum

yenilerinin hesaplayamadıgım etkileri

belki dolar gozlerin

senden yıllar sonra yazılanların seninle bagdastırılacak ne yanı var?

platonik bir sevdanın bilinmeyeniydin sen

ne adını verdim kimseye

nede unuttum

her aksam ustu bekledigim binmeni

tuhaf 92b otobuslerinin

ve inatla saatlerine gore plan yaptıgım

i.e.t.t. mudurlugunun

belkide ne cok hayır duası ettim

seni veriyor diye bana

ve alıyor diye beddualarım

ve hala gecenin bir yarısı actıgım sessis telefonlarım

bilncli bilincsiz bir sevdaya alıstırma yapmalarım

test sorularım

ve bir turlu dogrulugundan emin olamadıgım cevap anahtarlarım..

 

ne senin gercekligini ispatlayacak kadar dersime calısmıstım ben

nede yoksun diyerek realist bir hayatın öfkesine kapılmıs

seninle birlikte gecirebilecegim halde bir turlu dogru zamanda

dogru yerde olamıyorumu

içime gömüp

salaş gecelerin soğuklugunda mekanik bir ahizeden gelen sesine bıraktım

bir gun sonra inkar edecegni bile bile

bir gun öncenin gucuyle ayakta kalıyordum

yuksek ates ve oksuruklu bir hastalıgın aşısı gibiydi

sesini bedenim uzerindeki etkileri

ve ben uc gunden uzun sure seninle konusamassam

inanmıyordum yeniden ayaga kalkacagıma...

 

tam 14 yılın ardından

kelimelerim daha iddialı artık

ve sözlerim curretkar

sensiz de yasayabiliyor olmanın gucu damarlarımda

ne kanım aktı nede canım yandı

seni cıkarınca icimden

ne geri geldin aglayınca

nede seni unuttum

baska bir kadının kollarında

yerine koyamadıgım kadar yoksullugum

hala adının harflerinden olusan şiirler yazamayacak kadar beceriksizim

ve hala

içinde senin gecmedigin bir şiir yazabilecek kadar guclu bir şair..

sensiz bir hayatı tekbasıma yasamaktan daha zordu

geri kalan ömrümü

baska bir kadının kollarında tamamlamaya calısmak

ve utanıp sıkılmadan yalan soylemeye

kızıl saclı bir kadının avucları arasına bırakmak

senin icin yazılmıs bir şiiri

bir baskasının gönlüne...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kanun hukmunde kararnamelerin

gensoru onergelerin

hayatımın butun politik ntiharlarının basında seni adın geciyordu

ve seni cıakrtınca hayatımdan

butun dokunulmazlıklarım havada kalıyordu

baska bir cumhuriyetin cocukları gibiydik biz

durmadan sorusturmaya tabi tutuluyordu birlikteligimiz

ve seni benden beni senden ayrı goruntuleyen tek bir karesi yoktu

siyah beyas fotografların

uzun bir hayatın temeline konulan dinamitlerin sorumlusu gibiyidim

sense bu hikayenin bir turlu temize cıkartılamamıs

sucsuz cinayet zanlısı

oysaki butun kanıtların isaret ettigi gibi

bir intihar vakkasıydı bu

ne cinayet silahında parmak izlerin vardı

nede geriye bırakılan notta adın

köşeye sıksıtırılmıs bir kurbanın son arzusu

ölümden baska secenek yoksa eger

yasamdan baska secenekleri degerlendirmek...

intiharıma cinayet susu vermek benim fikrim deildi

yada suc ortagı yapmak seni

kapılıp bu karamsarlıgın ruzgarına

oysaki odamdaki butun esyalardan silmiştim parmak iZlerini

ve tenimdeki

Öpüşlerini

adli tıbba sevkedilirsem diye

yapıLabilecek dna testlerinde sen cıkmayasın diye

kEsip damarlarımı bileklerimden

olabildigince bosaltmıstım kanımı...

ve aklımı

icinde senin oldugun her saniyeden...

ne kokunu bulacaklar tenimden

nede adını

ardımda bıraktıgım intihar notundaki

şifreli keliMelerden...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

günlerdir briktiriyorum yasadıklarımı

ne buzlukta saklanıyor

nede gunes ısıgından uzakta

rutubetsis ortamlarda

 

benimle kalll

yine benimle ol yanımda kal derken gecenin yarısı

ve bosalan gozlerimden yaslar

soyliyemediklerim kadar canım yanıyor

biriktirdiklerim kadar sucluyum

hatırladıklarım kadar hafifletici nedenlerim var

 

kıvrıldıgı yerden yırtılıyor sevda şiirleri

ve yırtıldıgı yerde haritanın yönümü kaybediyorum

ne gelcegi değiştirebiliyorum gecmişe bakıp

nede gecmisimden utanıyor

simdiki zamanda acıklayamadıklarım

 

benimle kal

bosalan gözlerimdeki yaşlar

ben konussam alıp basımı gidecektim

kalmak

içinden cıkamadıgım bir türlü cözemdedigim

iki bilinmeyenli denklem

benimle kal

yine benimle ol

boşalan gözlerimdeki yaşlar

ben konussam adını verecektim

icime kapandı

bildigim butun kapılar

 

benimle kal

 

yirmi bes dakikalık bir sevdaydı bizimkisi

benim nefesim yettigince

senin sabrın

yirmi bes dakikalik bir şiir gibi

benim kelimelerim, senin bir turlu

varlıgımla yetinemeyeşin...

ne cok parantez acma geregi hissettik biz yasarken

acıklamalar bulmak yerine

ne ben sana git diyebiliyordum

nede sen bana kal....

 

benimle kalll...

yine aklımı basımdan al

tenimdeki butun tuzun hesabını sor

damagımdaki kuruyan nefesin

nefesim

cigerlerime cekemedigim

sen olmadan

bir turlu bu hayatı kabul edemeyişim...

 

benimle kall

ne toplanabilir anıların bu kadar cabuk

nede izleri cıkar yıkayınca tenimden

ellerinin

benimle kal

izin ver hazırlayayım aklımı bu kayba

ve kalbimi

nefessis her yeni gune

ve yak yeminlerimi

benimle kal...

 

eskisi gibi

boşalan gözlerimdeki yaşlar

ben konussam

sevdgimi söyleyecektim

aklımda bir turlu anlam yukleyemedigim kacamak boş bakıslar

benim icin sakladıgın öpüşlerin

baska dudaklara bu kadarmı yabancıydın sen

kadınım dedigim kız cocugu

bu kadarmı baglandın bana

sevgilim dedigim

sevgilim dedigin

sevgi dedigin

bu kadarmı bendeydi

ben sende

bunca yıldan sonra

aynı suçun ortagı

farklı bedenlerde

bir gece yarısı aşkın kaçamağı

inkar edip dursan da

damarlarında akıp duran benim kanım

benim damarlarımda ki

senin yalanların...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

vazgecmem eskisi gibi...

utanıp sıkılıyorum

icimi actıgım her kadından muzdarip

eski bir dukkan kiralayıp icine yalnızlıgımı yerlestiriyorum

ustune ekliyorum caresizliklerimin

ve bir suredir kelimelerin efendisiymişim gibi

rahat ver umursamaz

ve ürkek ve ukala

yazıyorum

aklımın saglıgını kontrol etsin diye basvurdugum

tüm kahrolası pratisyen hekimlerin

aklından süphe ediyorum

eksi dort derecede buhar oluyor

cigerlerimden zorlayarak cıkan nefesler

bir turlu planlanan saatte randevusuna yetisemeyen

acemi asıklar gibiyim

aslında ne bir randevu planlayabiliyorum artık

nede bir saat belirliyor

yetişebilmek icin

en kolayı acemi aşık olmak

üstlenebiliyorsun

tüm kafiyesis şiirleri...

 

sezilemiyor bir turlu günahkar düşünceler

ve tanrı bir kac kuluna görev veriyor

dogru yola getirsin diye

sezemediklerini

yasaklıyor kafiyeli sözleri

ve yasaklıyor düşünmeyi

sanki düşünme yetenegini kendisi vermemiş gibi...

 

sızıyor inceden bir kalp agrısı

rüşvetlerin hesabı tutulamıyor cokca zamandır

ve sevgilimli zamanların karsılıgını bulamıyor

banka mufettisleri

sensiz zamanların telafisi olmadıgı gibi...

 

tanrının cobanı olmak deildi maksadım

aklıma coban olmayı koydugumdan beri

tuhaf bir bosluk

icime hangi sevdayı atsam dolmuyor

içimden seni cıkartsam

geriye birsey kalmıyor

sen dedigim az once bosalan gözlerimdeki yasların katledeni

ben dedigim

seni cıkarınca

tek basına bir anlam ifade etmeyen

sahsın birinci tekili...

 

ne tuhaf

senden once ne tek basına olabiliyordum hayatımda

nede birincisi

simdi seninle birlikte ustlendigim yalnızlıkların

öyle agırki

kollarında yıgılıp kaldıgım senin

kendi hayatımın

gizli öznesi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ölüm icin saatini bekleyen bir veremlinin anıları bunlar

kayda degmedigi icin kulaktan kulaga yayılan

kayda alınmadıgı icin abartısı yüklü

gercekleri hafif mesreb

öptügü kadınların sayısı kadar kaybı yıllarının

öpemediklerinin özlemiyle küfürbaz

yeni kelimeler bulamadıgı icin

eski aşkına yazan

yazdıkca yeni bir ölüme yazılan

tutanaklardan cıkarılsın son söylediklerim

son dakikalarım hayatımdan

son istedigim

eski ve ucuz bir amerikan filmi gibi yasadıgım hayatımın

bitmesinin ardından akıp giden isimlerin

yani hayatıma bir sekilde girip

kenardan izlemiş olsa bile tum oyuncuların

alfabetik sırayla gecmesi...

hakkı gecmesin diye değil

bizzat uzerimde hakları olsun diye

tüm sevdiklerimin...

 

son anını yasayan bir veremlinin kalp agrısı tüm bunlar

ne ekleniyor daha cok ustune acılarımın

nede eksiliyor yazınca

ne unutuluyorum unuttukca

nede insanlar gormedigi sürece...

içime cektim bütün hayallerimi

bir turlu sığamayan ayaklarımı yorganın icine cekmem gibi

ısınamadığım icin deil

korktugum icin kör karanlıklardan...

 

algılayamadıklarımın uzagında

anlatamadıklarımın ağırlıgında

bir tekerrürden ibaret olmak ne kadar umrumda

yada umrumda olan ne kadar daha tekerrur edecek hayatımda

kac küçük sevgili daha büyütücem satırlarımla

kaç kadının sevdasına meze olacak ögrendiklerim

ve ne kadar daha ögrenicem

bir aşkı bitirdikten sonra gecenin ilerleyen saatlerinde

hazırlayabilmek yorgun kalbimi yeni bir aşka

yalnız uyanılan sabahlarda...

 

bir veremlinin kabusunu yazıyorum gunlerdir

ayık kalamadıgım icin damarlarım bu kadar agrıyor

enjekte etmekten alkol kıvamındaki hayallerimi

uzadıkca uzuyor soyleyemediklerim

bir telaş icimde

bir yetişememek kaygısı

sanki hayatım boyunca her bulusmaya yetişmişimde

kendime gelmeden once söylemek istiyorum icimdekileri

bir devlet hastanesinin soguk morgunda...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

benim küçük sevgilim

bir koca yılın ardından neler yaptım sana

neler gördüm neler söyledim

hissetiklerim kadar vardın sen hayatımda

ve sana soyledigim her kelimeyle tuttum kollarından

tenine yazdıgım her kelime kadar dokundum

susamadım, sustukca sen baska anlamlar yukledin suskunluguma

ben yükleme diyemedim

ben kactıkca sen içimdeki kaçağa tutuldun

ben sana yakalandıkca icimdeki kaçaktan vazgecemedim

simdi bir koca yılın ardından

ne sana beni unut diyebiliyorum

neden sensiz bir hayatı gözüm almıyor

 

benim küçük sevgilim

bizim olabilecek ne cok aday sarkımız var ilk gunden beri...

halk oylamasına basvursak

yada bir jüriye sorsak

bu aşkın kural tanımazlıgı

her gecen gun senin dayanamadıgın

benim kabullenip icime kapadıgım umutsuzluk

hangimiz daha uzun sure ayakta kalacak bu savasta

hangimiz cabuk pes edip digerine atacak

ayrılmanın o soğuk sorumluluklarını...

 

öyle cok ittirdimki seni benden uzaga

ne kadar unutmak istedim sen o kadar aklıma düştün

ne zaman aklıma düştüysen seni alıp bir köseye bırakamadım

ve sen hep

ve sen hep benim küçük sevgilim oldun

ne oldugunu bile bilmeden...

 

öyle razıydınki bu kabullenişe

bu yıkıma

bu bir devrin kapanışı

baska bir devrin acılamayışı

bu bir ömrün sona ererken ki galasında

cift kişilik davetiyesi

bu yanındaki koltugu belki ben otururum diye

bos bırakısın

gözlerimin icine bakısların

sana yaptıklarıma ragmen

geceleri sesimi duymadan uyuyamayışların...

bir koca gün beni düşünüp

bunu bildigim halde seni aramayıslarım

ne cok belkiler öldürdüm senin icinde

ne cok umutlarını kursuna dizdim

senin hala benim üzerime oynayışın

bu hayat denen kumar masasında...

 

tuttugun tarihlerin

attıgım mesajları bile kaydetmelerin

defalarca bitirip

bir baska defalara baslamaların

benim küçük sevgilim...

 

vazgecemeyişlerinin sorumlusu olmaktan yorgunum

ve senden vazgecemiyecek kadar tutkun

simdi ne beni unutmanı isteyebilrim senden

nede vazgecebilrim artık

yazdıgım her kelimeye senin anlamını yüklemekten...

 

benim küçük sevgilim

bir koca senenin ardından

sanki yalanmısız gibi

ilk gün dinledigmiz sarkının mısraları arasından

süzülen gözlerimden caresizligim

sana belli etmemek icin

senle konusurken belli belirsiz anımsayıp güzel saatleri

gülümsemelerim

cevapsız bıraktıgım soruların

belki de bu caresizlik yuzunden

en konusmamı istedigin anlarda

dudaklarımı ısırıp

susmalarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

anlatamıyorum sana gidecegimi

kalacagıma inandıramadıgım gibi

simdi akşam oluyor

sabahtan beri söyledigim her söz

aklında bir hüzne karısıyor

 

ne hazırsın yokluguma

nede ben yazabiliyorum artık

sensiz satırları

hayatına mudahale etmeden durmaya

gidiyorum

uzerimde yoksullugum

vaktini coktan doldurmus bir fani gibi

bu aşkın bir turlu bilinemeyeni

uzerimden seni alınca

aklımdaki bosluk

yatırıldıgım hastanelerin ilac kokusuna karısıyor

teninin renkleri...

 

bir turlu anlatamadım sana gidecegimi

kalacagıma inandıramadıgım gibi

hala serseri bir mayın gibi denizin uzerinde

ne carpacagım belli

nede carpılacagım

kanımdaki alkol oranı kadar

ve ayılabilme olasılıgım

sen yazdıklarımı okumadan once

silebilme şansım...

 

hala anlamıyorsun değilmi

gidiyorum hayatından

kaldıgıma inanmadıgın gibi

kollarında acarken gözlermi

ve öpüşlerinin sarhoslugundan ayıltırken bedenimi

ne kalabalık bir topluluktuk biz

ne kadar zengin

seni bana katınca

bir cumhuriyet oluyorduk

seni cıkartınca icimden darbeye ugramıs

hukumetler gibi

idama mahkum ediliyordu

bu cumhuriyetin tum idarecileri...

 

anlatamıyordum sana gidecegimi

kalamadıgımı anlatamadıgım gibi

yorgunduk ikimizde

ben anlatamamaktan sen

belkide işine gelmemesinden bu ayrılıgın

sırtında gezdgimiz bıcak kadar keskindi sözlerimiz

kesildigimiz yerde kanar

durdurulamayan kanamaların

kaybından sorumlu tutulurduk

ne takviyesi yeterliydi nakillerin

nede bundan sonrası icin ayakta kalabilirdik

simdi giderken sustugun her saniye

içimde yaşamaya dair yeserttigim ciceklere bedel

sustugun her an

ustune atılan toprak gibi

ismimin kazılamadıgı basucuna

kabrimin....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

anlatamıyorum sana gidecegimi

kalacagıma inandıramadıgım gibi

simdi akşam oluyor

sabahtan beri söyledigim her söz

aklında bir hüzne karısıyor

 

ne hazırsın yokluguma

nede ben yazabiliyorum artık

sensiz satırları

hayatına mudahale etmeden durmaya

gidiyorum

uzerimde yoksullugum

vaktini coktan doldurmus bir fani gibi

bu aşkın bir turlu bilinemeyeni

uzerimden seni alınca

aklımdaki bosluk

yatırıldıgım hastanelerin ilac kokusuna karısıyor

teninin renkleri...

 

bir turlu anlatamadım sana gidecegimi

kalacagıma inandıramadıgım gibi

hala serseri bir mayın gibi denizin uzerinde

ne carpacagım belli

nede carpılacagım

kanımdaki alkol oranı kadar

ve ayılabilme olasılıgım

sen yazdıklarımı okumadan once

silebilme şansım...

 

hala anlamıyorsun değilmi

gidiyorum hayatından

kaldıgıma inanmadıgın gibi

kollarında acarken gözlermi

ve öpüşlerinin sarhoslugundan ayıltırken bedenimi

ne kalabalık bir topluluktuk biz

ne kadar zengin

seni bana katınca

bir cumhuriyet oluyorduk

seni cıkartınca icimden darbeye ugramıs

hukumetler gibi

idama mahkum ediliyordu

bu cumhuriyetin tum idarecileri...

 

anlatamıyordum sana gidecegimi

kalamadıgımı anlatamadıgım gibi

yorgunduk ikimizde

ben anlatamamaktan sen

belkide işine gelmemesinden bu ayrılıgın

sırtında gezdgimiz bıcak kadar keskindi sözlerimiz

kesildigimiz yerde kanar

durdurulamayan kanamaların

kaybından sorumlu tutulurduk

ne takviyesi yeterliydi nakillerin

nede bundan sonrası icin ayakta kalabilirdik

simdi giderken sustugun her saniye

içimde yaşamaya dair yeserttigim ciceklere bedel

sustugun her an

ustune atılan toprak gibi

ismimin kazılamadıgı basucuna

kabrimin....

 

:(

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

nasılda buyütmüş bu sevda seni...

beni bırakıp gittiginden beri

sözlerindeki cesaret

ufkundaki aydınlık

dinledigin sarkılara ihtiyacın olmadı hicbirzaman

göçe zorladıgın hasret yüklü kavimlerin

kalmasına razıydın

belki de bu yüzden

her bırakılan izin

ardından bir kova su dökmek yerine

gözyaslarını salıverirdin...

 

isyankarlıgını bagladıgın aşkın

benden kacıp kendine sığınmaların

ne buluyordunki bu kadar kendinde

dokundugun ipekten gelinciklerin

aldıgın her yolun

inandırması seni

bensiz bir aşkın düş dolu

sahillerinde hayat olması gibi...

 

ardında bırakıp gittigin bu harabeler

aklımın yıkıntıları

uzerimde işe koyulan tüm arkeologlardan müzdarip

ne kırıklarım onarılıyor artık

nede

kırıklarım biliniyor...

batmamak icin kendi ağırlıklarından kurtulurken

belki de

beni senden uzaklastırırken

ögrenmiştim

ağır olanı bendim bu sevdanın

ve su alıyorken

ilk kurtulunması gereken...

 

hayatının icindekiler sayfasındaki yerime guveniyordum belkide

bu kadar fütursuzca silerken cizdigin resimleri

yazdıgın sarkıları mırıldanırken

duvarın önüne dizdigim senin umutlarındı

gururumun namlusuna soğuk mermileri sürerken

hic düşünmeden...

 

terkettigin ölü hatıralar ülkesi değil

öldürmek istedigiin hatıraların,

bir türlü iflah olmayan şairi...

ne mavi gözlerimin bir anlamı var artık

nede buğusunda sektirdigin cakıl taslarının...

ne kadar çabuk büyüyen bir cocuktun sen

hırsının yelesine yapışmıs

acelesi varmıs gibi

kırlangıcların peşinden kosturan...

 

sana ait olan ne varsa

benim hayat diye cigerlerime cektigim

senin bir ucurtmanın kuyruguna asıp kurtuldugun

benim acılarım

beni tasımaktan yorgun düşen cumlelerin

sarıldıgın cocuk yürekli sarkıların

dudagındaki ıslık kadar tutkunsun hala bana

ne nefesin bitsin istiyorsun calarken

nede

nefessis kalıp bogulmak...

yaşamak icin bırakıp gittiginden beri beni

ellerin cebinde bana tutunmadan yürüyebilmeyi

öğrendiklerin

benim ilk gördügümde seni

sana dokunmaya kıyamadıgım icin

kendime söyledigim yalanlardan ibaret

 

bırakıp gittigin benim...

gittigin yer,

benim istedigim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

pornografik hayallerin arasından kurtarabildigim masum öpüşler

romantizmin Türkceye cevrilmiş haline aşk diyoruz bir suredir

acıklayamadıgmız belkide acıklamadıgmız kucuk sırlar

gecenin karanlıgının torpiliyle

avuclarımızın icine gömdüklerimiz

pornografik hayallerin arasından kurtabildigim

küçük tebessumler

camın bugusuna yazılan

sonra okunmasın diye üstü avuc iciyle karalanan

seni seviyorumlar

ama neden?

dokunabildigim icin mi

dokunuldugum için mi?

içimi durmadan cekip

nefesini soludugum için mi?

için için aglarken sen

zaferlerime bir aldatmaca daha eklememe izin vermen mi?

 

pornografik hayallerimin arasından beyaza boyadıklarım

dokunamadım diye deil bazen

dokunursam rengi solar diye uzaktan baktıklarım

öptükce seni cogalan kırmızılıkların

öpmedikce icimde patlayan yanardaglardan süzülen

ateş kırmızısı lavlarım

bu senden sonra bir turlu anlatamayıslarım

senile gecen bir kac dakikayı yere göe sıgdıramayısım

tanrımın kıskandıgı

benim sakındıgım

senin belkide ne oldugunu bile anlamadıgın

bu pornografik düşlerimin arasından sıyırıp

adınla baslayan şiirlere kullandıgım

kapat gözlerini ve sadece beni düşün..!!

gozlerini kapatmadan once görmek icin umutla bekledigin...

türkceye bir turlu ceviremedigim teninin kıvrımları

bir turlu beceremedigim bu aşkın sevgililiği

bu sana seni seviyorum diyememenin

beceriksizligi

yarın sabah kokunu arayan bir bebek gibi

aç uyanmalarım

baska bir bedende doyamadıgım icin

her gece kendi kanımda

bogulma cabalarım

pornografik siluetlar arasında

utanıp kendimden

ettigim her yemini

senin teninde bozmak icin

tanrımla aramı bozmayı göze alıslarım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

biliyorum

ben ne kadar suskun kalsamda

içime atsamda soyliyemediklerimi

ve sen giderken

kal demesemde

bir gun geri geliceksin

 

belki teninde bir yabancının parmak izleriyle

belki gozlerinde baska öpüşler

aklında baskasının kafiyeleri

dudaklarında büyük okyanusların tuzu

elinde baskasının eli

ama biliyorum

bir gun mutlaka geliceksin

 

hic vazgecmeden

unutmadan beni

belki de o kadar isteyipte

unutamadan

yine bana gelip

seni tutmamı bekleyeceksin

aylardır yaptıgın gibi

sonraki aylarda

yapacagın gibi

baska sevdaların seyrinde olsan bile

aklın benim gözlerimde

gözlerim

baktıgın yerde

değilse eger

ben olmamın ne anlamı kalıyor

özledigin

ve aramasını bekledigin

aramadıgı icin canının yandıgı

nefes alamadıgın

her gece yalnız basını yastıga koymaktan

ben diye karanlıgın icinde

nefes nefese kaldıgın

ben değilim diye deil

seni arıyamadım die

bana kufretmelerin

belki de isyankarlıgına en gecerli acıklamaların

benim yoklugum

varlıgım azaldıkca icinde

durmadan yüzüne kapattıgın

benim telefonlarım

 

ne kadar basitti dimi

peynir ekmek gibi

bir ses vermek

biras sevgi

biraz özen

biras ben kokusu

biras sensiz kalmanın acılı tortusu

bogazıma takılan

ne kadar basitti dimi

ucuz bir aşkı

sıradan bir kac saate paylastırıp

sonra elimize alıp patlamıs mısır dolu tabakları

karsısına gecip izlemek

ve yaklastıgında seni öpme zamanı

gozlerinin icine bakıp gulumsemek

ve öperken seni

baska tanrının cocukları gibi

baska bir cennetin

bahcesinde acmak gözleri...

 

dedigin gibi

birbirimize yetemeycek kadar azdık biz

ne sana yetiyordu nefesim

nede sen bana acabiliyordun butun pencerelerini

ve bitmeyecek kadar fazlaydı sabrımız

baştan bir kayba meyilli

mazeretlerden bagımsız

söz biterken icimizdeki

senin acıyan yüregin

benim kanamalarımın bir turlu durmayısı

senin hüznünden ısırıp dudaklarını

içine saldıgın gozyasların

benim bir turlu aglayamadıgım icin

olur olmaz herseye kahkahalarım

 

söz bitti

bu olan biten

eski siyah beyaz bir filmi

renklendirip ustune ses ekleyip

yeniden vizyona cıkarma cabalarım

aslında dokunmak istedigim

senin incecik dudakların

iç çekip durdugum

dokunabilecek kadar uzun olmadıgı icin değil kollarım

yeteri kadar kalmayan zamanım

 

söz bitti

aklımdan gecen

pembe ojeleriyle salınıp duran bir kadının

kollarında kapamak gözlerimi

tadını cıkartıp

biten bir ömrün umursamazlıgının...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

ıslanan sokakları kurutma cabasımıdır

rusgarların durmadan esmeye calısması

yoksa bir yalnızlıgın silinme gayretimidir.

geride bırakılan olmanın dayanılmaz agırlıgı

 

aşkının siddetinden korkup

telefonumu kapadıgım dogru

ararsın diye

konusamam diye icime gömüp sesimi

karsında urkekce sususlarım

yoklugunun her yeni gununde bos sokaklara bakıp

gelmeyen trenlerin sesini

ruzgar seslerine benzetme cabalarım

 

bazen inanırsın ya kendi yalanlarına

daha dogrusu inanmak işine gelir

boş bir odaya kapanıp aglayacagını dusunme gerceginin karsısında

senin inanmaya razı oldugun

yalanlarım

benim bir turlu nefes veremedigim

sevgi dolu mısralarım

görüşücez diye bir turlu yere göge sıgdıramadıgım

belkide ölesiye korktugum

gözlerinin hüzün dolu bakısları...

aşkının ötesinde bir köy bulamadım sana

aşkından büyük bir sevda

ne sözlerim yetiyor nede düşünebiliyorum

senin yıktıgın tabuların

beni, yerine koydugun tanrının

diledigin afların

bir bu kadar daha üstüme koydugun

sorumluluklarım

 

küçük bir kız cocugu gibi telaşlısın simdi

ilk kez görünecekmiş gibi sevdigi adama

ilk kez kırmızı cantasını takıp koluna

kırmızı ojeleri tırnaklarında

içi icine sıgmamış

sıgmadıkca telasa kapılmıs

bir bakısın kıvılcımıyla alev almış

butun bunların hayal oldugunun farkına bile varamamıs

kucuk karanfil kokulu bir kız cocugu...

 

kucuk bir kız cocugu gibi tuhafsın simdi

aklında sevdigin adamın geniş zamanları

ilk öpüşlerinin kokusu

teninin yangınları

bu bir turlu türkceye cevrilemeyen karın agrıları

bu aşkın e hali

de ve den hali

bu gecmiş zamanın bir turlu gecmeyecekmis gibi duran halleri

urkek masumlugun

saf bir beyazın icindeki

aklımdaki yankıları...

 

kucuk bir kıs cocugu gibi korkuyorsun simdi

dönüp durup yatagında uyuyamayısın

bu bir hasretin biterken,

belkide hasretken daha iyiydi kaygısı

yüzünde düşledigin nefesim

dokunuslarım kadar gercek bir dunyanın

hayalindeki cennetin ötesinde olma ihtimallerim

zamana bıraktıgın umutlarının hasat mevsimi

üstüne koyamadıklarının itirafı

yüzünün kızarmalarının hafifletici sebepleri

ve ben sevgilim

sevgilim derken sesinin titredigi

ses veremesemde mısralarıma

en az senin kadar

kücük bir cocugum,

korkup karanlıktan

basını yorganın altına gömen

gözlerini kapatıp

senin yüzünü

yüzüme süren...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hani zaman herseye ilac ya...

yalanmıs..

 

hani aşklar hep gelir gecer ya...

kalırmıs...

 

gelişine hazırlıyorum kendimi...

tabanını onarıp boyadıgım ayakkabılarım,

dirseklerine kareli kumaslardan yamalar yaptıgım kahverengi ceketim,

uzadıkca kirli gorunuyor diye subay traşı kestirdigim saclarım

kısacık tırnaklarım ve kokuma karısan meyva aromaları...

 

gelişine hazırlıyorum kendimi

ezberimde sevdanın sözleri

kırmısı saclarının kokusuna kapılıp

zamansıs acan agaclarım gibi

erken gelen mevsiminden yorgun

özleminden mutsuz

gelişine hazır

gitme ihtimallerinin simdilik uzagında

tutarsızlıgım icin özür dilerim

bir suredir yoksun diye alısıyorum hayatıma

kendi dogumgunumun surpris partisine hazırlanıyor gibiyim

nolur sesini cıkarma

duymıyayım

nolur haber verme

bilmiyeyim

kapıyı aralayınca kokunu duyayım

bir cocuk gibi sevinip

dizlerine kapanayım

bir ömür diler gibi

dizlerimin ustunde

ibadet eder gibi

aklımın ucunda

özler gibi

içimden kopup giden

nefes gibi

üzerime atılan

toprak gibi

simdi durup dinledigim

sesinin yankısı

penceremde duran ruzgar gibi

 

aklımdaki sözlerin yemin gibi

inanmak isteyipte kapılamadıgım

nehir gibi

simdi uyudugun

benim ruyalarım

sabah kalkıp anımsadıgın

benim kokum

ben yokum diye agladıgın

benim varlıgımdan yanan

senin tenin

icinde akıp giden

karsılıksız kelimelerim

hüznün, kabugu gibi yaralarımın

kanatmadan duramadıgım

gülümsemen papatya falı

koparılan ikinci yaprakta kapanan dudakların

varlıgım

varlıgına armagan olsun

üstü tanrımın

elimde kalan kelimelerimi gamzelerine ektim gülüm

gözyasların büyütsün

sevdanı kalbime gömdüm

cesedim yakılıp

küllerim rüzgarların estiği yerlere sürülsün

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.