Φ sedelina Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2006 dönsekte ne kadar sen olucaksınsenden sonra ne kadar ben kaldı... belki de bir daha asla bu kadar geniş zamana yazılmayacak hiç bir aşk. Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2006 yeni bir bayrama hazırlanıyoruz yeni bir yıl yeni bir umut yeni bir derken ne kadar agır geliyor bu yenilik hala uzgunum seninle konustugum her an aklımda paylastıgmız her dakika her kelime yabancı bir ulkede aynı dili konusan iki yabancı gibiydik belki de bu yuzden bu kadar yakındık belkide aynı acının paydalarını esitlerken sonuc hep sen ve ben olarak cıkıyordu hala anlayamadıgım gitmek zorunda olmanı... gittiginden beri ne bayramlar bayram nede yeni bir yıla hazırım gercek değil gibisin ama bir yanım öyle inanmıstıki sana... gidisinin sorumlulugunu yuklemek istiyorum kendime ama öyle agırki nefes alamıyorum belki bir sure daha kalsaydın belki de umarım mutlusundur... beni biliyorsun yırtık ucurtma gibiyim gittiginden beri sadece ruzgara guveniyorum umarım gittigine değmiştir... gittiginden beri ben biraz daha eksik yasıyorum bu anlam katamadıgım hayatımı... Anita'ya... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2006 o eski halimden eser yohk simdiiii ısdırap icinde yorgunum simdiii tutun kollarımdan duserim simdi...yalnısım dostlarım yalnısım yalnısss.. dokunma bana dediginden beri aklımda bir intihar cıglıgı ne seni aklımdan cıkarabiliyorum nede sana dokunmadan yasayabilmeyi hayatıma sokabiliyorum ne gidiyorum alıp basımı nede kalıyor durmadan başıma kakıp dokunma bana deyişini... söyle nasıl kalır bir insan bu kadar isterken seni hangi mazeretin ardına sıgınır saklar gozlerini uzanılıpta dokunulamayan suyun uzerindeki yansıma gibisin hani işime gelmedigi icin gerceginden ayırmadıgım işime geldigi icin gercek sanıp tutuldugum dokunma bana deme artık içime kanıyor yalnızlıgım dudaklarımı ısırıyorum susamadıklarım yuzunden avuclarımda karalanmıs burusturulmus sevda yeminleri uzun suredir akmayan bir nehrin kuraklıgında bekliyorum geri alamadıgım icin inkar ediyorum durmadan baska carem kalmadıgı icin utanmıyorum kendimden kaybedeceklerimin azlıgıyla eşit özgurlugum seni kazandıgımdan beri sesimi bile yukseltemiyorum yazarken... yorgunlugum aşktan deil cıkmaz sokaklarda kaybolmaktan ne senin tarifini alabiliyorum tanrımdan nede yaşam kanıtlarını bugun senin gezdigin sokaklardaydım senin sahilinide senin denizinde senin gunesinde.. hani senin paylasacak bir sey kalmadı dedigin birlikte baska bir gerceklige soyundugumuz senin göğün kırmızısına bakışın benim, senin aksamının karanlıgında bekledigim kelime oyunlarını özledim ne gelişine hazrlamıstım kendimi nede gidisine sigortalıydı icimdeki buzdan kuleler her yıkılısımın sorumlusu sensin, hayatımın degersizliginin aldıgım her nefesin verdigim yerlerin gordugum insanların ve dahası senden sonra renkleri solan bu ciceklerin cektigim her acının sorumlusu sensin yanıldıgmı biliyorum ama seni yanımda tutmak icin bundan baska yapabilecek birsey gelmiyor elimden... git simdi.. nolur dokunma bana deme canım yanıyor duydukca bir yabancının tercumanı gibi hissediyorum kendimi ve cevrilemiyor asılsız sevda sozleri acıklayamadıklarımın altında kalıyorum bir suredir kimse enkazımla ilgilenmiyor duyduklarım gorduklerim senin olsun ben senin sıradan bir gunde evden cıkıs saatini bilmeyi özledim... sokakta yururken bana mesaj yazabilmeni denize bakarken aklında oldugumu bilmeyi... aksam eve dönerken yapacaklarını ve tam olarak saat kacta uyuyakalacgını bilmeyi özledim hissettiklerim, bildiklerim senin olsun ben senin yarın sabah uyandıgında aradıgın olmayı özledim... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2006 birikiyormu sevda dedigin yoksa erteleniyormu baska zamanlara seziliyormu onceden yoksa surprizlerimi seviyor bu ruh hali.. ne kadar canımı yakmalısın? yada ne kadar içime cekmeliyim seni derin bir iç cekip ne kadar icimde tutmalıyım seni... ne kadar ömrü kalır bir aşkın dizlerinin üzerine dustukten sonra hangi muayeneden sonra anlar doktor? ve hangi doktor saygı duyar acı ceken bir askın ötenazi hakkına... referandumamı gitmeli yoksa artık insan kendi basınamı almalı bazı kararları kendini attıgın yerin kamuya ait olması ettiğin intihardan kamunun sorumlu olmasınımı gerektirir? yoksa kamunun cokta umrunda değilmidir senin oraya cıkma nedenin... bunun bir durdurma düğmesi olmalı... incecik kagıtlara yazılan intihar notları makdülün sonkez elini uzatmasıdır hayata ama genelde ya uzatılan o kadar yakın değildir yada kendini attıgın yer yazılana yakın değildir.. nerden bakarsan bak her ikili aşk intiharında bile en cok sevdigni öldürmüyormu insan..? kişiselleştirilen bir dunyada baska bir iklimi özlerken senin, benim olman kadar yakındım kamuya mal edilebilecek bir intihar girişimine... oysa ne ben o kadar cesurdum nede sen o kadar caresiz biz olmayı bıraktıgmızdan beri iki yarım katolik gibiyiz tabulardan kurtulamamıs icimizdeki gunahların sehvetinden birer birer duyumsadıklarımızı idam etmiş... uzun zamandır tellerine dokunulmamıs bir gitarın akort edilirken cıakrdıgı seslere tahammul sınırlarımzı zorluyoruz ne sen tutuldugum küçük kız cocugusun nede ben incecik kagıtlara kelimeler yazan şair... ne yazdıklarım yakın sana nede sen yakınsın içimde kendimi bıraktıgım boşluğa... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 1 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 1 Ocak , 2007 kişisellestirmeyelim simdi bunu kişilere indirgemeden ve bölünmeden baska bir zaman birimine dek icimizde tasıyalım cok ta fazla kurcalamadan ve kurcalattırmadan kendimizi akıp giden zamana bizde yeni yıla girerken kartondan yapılmıs sapkalar plastikten cicekler bir turlu patlatılamayn sampanyalar icimizde durmadan gereksiz sıkıntıya neden olan cumle sonlarına yüklemlenememiş sevgi sözcukleriyle bir avucumuzde calınması beklenen telefon diger elimizde an'ı yakalayan ve o an kayda alan kameramızla yeni bir yıla girerken yırtılan son yapragı takvimin uzerindeki rakkamın hissettirdigi ne cabuk gecti deilmi bugun gunler kısaldı ya yetmiyor 8 saat günes yıllar da kısaldımı? anlamadan bir elimisde telefon digerinde kamera kayda alınan akıp giden yılların vagonlarında hayat bir kamera sakası gibiydi yasananlar el sallayın bakın burda bir elimde kameraya diger elimde calınması beklenen kucuk telefon duyumsanması gereken ve yıl gectikce daha cok özlenen bir turlu dogru cumlenin sonuna eklenemeyen sevgi sözleri.. ne zaman eskidiki elimizdekiler simdi yenileriyle değişiyor zaman bir süredir büyümüyoruz sadece ihtiyarlık akmaya baslıyor damarlarımızda oysa daha bir kac yıl once avuclarımız terlerdi ve bu kadar cok beklemezdik terli avuclarımızda tutarken kucuk telefonların calmasını... ve dokunmaz dı bu kadar: kayda aldıgımız zamanın nasıl bizi kaybederken akıp gittigi yerden bize bakıp sırıtması.... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 hayat berbat tekmili 42 bölüm oynamaktan yorgunum her sahnesinde kimi zaman dublör kullansam diyorum olmuyor kimse beni benden iyi oynayamıyor alıp basımı gitsem diyorum bu sehrin sahipleri izin vermiyor susuzlugumu ağıt yapıp yakıyorum mavisine uzun suredir koyu gri sabahlara uyanıyorum... baska istanbul yok diyorlardı baska bir sehrin sevdasına tutulamaz insan bir gece bekcisi gibiyim ne sabahı bekliyor ne geceye lanet ediyorum halinden memnun devlet memuru edasıyla alcagım terfilere gun sayıyorum hala ufkun uzagına yatırıyor gozlerimi hala yoksun diye baslayan kısa cumlelerde birikiyor yazacaklarım... yıkım kararı alıp kapıma dayanmıs belediye ekipleri ben hala iltica edecek bir ulke bulma telasındayım bir multeci gibi yakalandıgım kara sularında bildigim iki kelimeyle pazarlıklara oturuyorum seni seviyorum... ama uzun zamandır hayatta kalmaya yetmiyor bu iki kelime... ve bir gun merhumun yakınıydık diye baslayan bir gazete ilanına konu oluyor insan altıncı sayfada 8 puntoluk harflerle yazılan ve insan anlıyorki gerekli olan üc kelimelik bir saltanat Allah rahmet eylesin... iki tarih aralıgından ibaret tüm varlıgın bir gun mezar tasına kazınan... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2007 kuraklıgımdan catlamıs dudaklarım... hayalini kurdugum ıslak sokaklarında kayboldugum şehrim senmisin... simdi kollarının arasında titrerken ben gözlerimi kapadıgımda aldıgım nefes senin mi? ne seni bitirebilecek kadar gucluydum nede senden sonra baska bir geceye uyanabilecek kadar cesur... yokluguna alıssın diye kalbim aldıgım butun alkol takviyelerinden yorgun sana acıklayamadıklarımdan hüküm giydim... artık ne seninle aglayabilrim ne de seni aklıma alıp giderim bu sehirden... teninin kokusuyla uyanırken her gune simdi yoksun diye geniş zamanlara yaymaya calısmak ve gelmiyeceksin diye kendimi avutmak... kalbinin her carpısında hissettigim bu var olmak duygusu... kollarını arasındayken uydurdugum bu kafiyeler bu kendimi tamamlıyamıyor olusum seni bırakıp gittigimden beri ne ben bir adamım nede yazdıklarım bu tuhaf hayata saygı durusum... isyankarlıgımın acıklaması yok... ne sensizlige tahammulum var nede yoklugunu acıklayan ilahi acıklamalara... teninin kıvrımlarını ezberleyip ıslak sokaklarda kaybolmak gibi ne bulunmak istiyorum nede keşfedilmek senin dısında baska bir kadın tarafından... ne seni unutmak istiyorum nede umrumda deil unutulmak çıkarılmak başka bir leylanın anıları arasından... Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2007 kuraklıgımdan catlamıs dudaklarım...hayalini kurdugum ıslak sokaklarında kayboldugum şehrim senmisin... simdi kollarının arasında titrerken ben gözlerimi kapadıgımda aldıgım nefes senin mi? ne seni bitirebilecek kadar gucluydum nede senden sonra baska bir geceye uyanabilecek kadar cesur... yokluguna alıssın diye kalbim aldıgım butun alkol takviyelerinden yorgun sana acıklayamadıklarımdan hüküm giydim... artık ne seninle aglayabilrim ne de seni aklıma alıp giderim bu sehirden... teninin kokusuyla uyanırken her gune simdi yoksun diye geniş zamanlara yaymaya calısmak ve gelmiyeceksin diye kendimi avutmak... kalbinin her carpısında hissettigim bu var olmak duygusu... kollarını arasındayken uydurdugum bu kafiyeler bu kendimi tamamlıyamıyor olusum seni bırakıp gittigimden beri ne ben bir adamım nede yazdıklarım bu tuhaf hayata saygı durusum... isyankarlıgımın acıklaması yok... ne sensizlige tahammulum var nede yoklugunu acıklayan ilahi acıklamalara... teninin kıvrımlarını ezberleyip ıslak sokaklarda kaybolmak gibi ne bulunmak istiyorum nede keşfedilmek senin dısında baska bir kadın tarafından... ne seni unutmak istiyorum nede umrumda deil unutulmak çıkarılmak başka bir leylanın anıları arasından... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2007 seçtigin bu hayat sessis harflerle baska sehirlerde belki bir gun öslersin bırak beni nefes alamıyacak kadar yorgunum artık bu geri donuslerden bu icine kapalı konusmalardan yazısmalardan yoruldum fotograflar cekiyorum gunlerdir sensis bir hayatın gercek olabilecegine dair kanıtlar topluyorum faili mechul bir intihara suruklenirken her gun briaz daha uzaklasıyorum gerceklerden... ve gercekten baska bir ütopyaya aglıyorum simdi... fotograflar cekiyorum gunlerdir ve varlıgıma dair kanıtlar topluyorum ne cevap bulmak icin nede yeni sorular icin hazırım senden sonra biriken her anı bir kagıda sarıp buzluga kaldırıyorum arada bir bozulmasın diye kontrol edip kagıdını deiştiriyorum... bahcemdeki ciceklerin etrafını parmaklıklarla cevirdim bir gun beni bırakıp gitmesinler diye bir suredir fotograflar cekip geceleri uzerine not düşüyorum saat 13:15 bir tren istasyonunda yalnızlıgımla ilişkiye girerken suc ustu yakalanmısım ahlak masası ekpleri tarafından sorgulanıp savcılıga sevk edilmişim.. saat 15:28 adliyenin koridorları arasında gezerken seni benzetip bir kız cocuguna bir kac saniye duraksamısım... 15:48 ilk fermanımı giymişim gittiginden beri gittiginden beri yarın tam bir gun olacak ve ben ilk sucumu üstüme alıp genel aftan yararlanıp salıverilmişim... sana dokundugum gece gercek deilmiydi? elimde tek bir fotograf yok.. oysa karesinde seni bulamadıgım öyle cok resmim varki görenler bana bakıp iyi bir hayat yasıyorsun diyor her saniyesinde sen yokken bu nasıl olur fotograflar cekiyorum gunlerdir yoklugunu kendime izah edebilmek icin belki de biraz olsun sızabilmek icin hayatın icine kendime pencereler acıp kendimi bosluga bırakıyorum belki de biraz daha... biraz sonra biraz.. teninin kıvrımlarını özlerken ve ısınmak icin hayal ederken seni kendimle aldatıyorum... yangın anında kırılması gereken camları hep zamanından once kırdıgım icin artık kimse inanmıyor senin icin yandıgıma ve yerden kalkmadıgım icin insanlar dileniyorum sanıyor, kimse inanmıyor, yarasından damlayan kanları silmek icin durmadan kendini yere atan bir soytarı olduguma... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 içime kapanıyor kapılar aksam oluyor bir kadının aglamsıyla kesiliyor akıp giden zaman ne garson farkında olanların nede karsısında oturan baska bir kadın masaya damlayan gozyasları bir iç çekişle kırılıyor yansımalar bunun gercek olmadıgı öyle barizki ne kadar uzaga atsan yakına dusuyor ne kadar unutmak istesen aklına eski bir sarkının kafiyeleri arasında sıkısırken söyleyemezken sen yine oldugun gibi kal benim icin sakın değişme.. alıp basımı gidebilrmiyim yada ne kadar gittikten sonra kendime kalırım senden sonra ne kadar yalnız kalır insan senden önce kayıt altına alınmamıs hatıralarım simdi bir kafiyenin ince esprisine kurgulu olan biten yada olmayan bir turlu bitmeyen bu yoksulluk ustumde briken bu ölü topragı bu senden sonra kendimi tatmin edişlerim seni aldatmak icin kendimi kendime sunuşum bu kısır döngü bu sen olmassan ben tamamlanamam kaygısı sen gelirsen bahar olur acıckası ne bahar ne kış umrumda olmas sen gelirsen kıskanır tanrı... gelmessen hükümlerimin tum hafifletici unsurlarını inkar edişim carptırıldıgım cezalardan merhamet dilenişim yalan... gelmessen diye hazırlıgım yok sahip oldugum aklım gelirsin diye yazıyor bunca zaman baska bir kayba ermiyor artık ne tehlike anında cmaları kırabiliyorum nede yangında ilk kurtarılacaklar listesine alabiliyorum seninle kurulan hayalleri... ne bir sigorta sirketi alıyor sorumlulugu nede tanrı önemsiyor sen gittikten sonra başıma gelecekleri... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2007 incecik iplerle baglanmısız hayata belki bir gun olur ya beklemeden bitmesini filmin salonda cıkmaya calısmak gibi ısıkların yanmasını beklemeden... ne kadar kalabalık bir cenazedeyim.. varlıgımda olmayanherkes burda.. bu kadarmı bekleniyordu ve hazırdı bunca insan bir gazete kösesinden verilmiş 4 puntoluk harflerle yazılan cenaze davetine... celenk yada cicek gonderilmemesi isteniyrosa bagısta bulunulması tema vakfına, oda olmadı her gelenden bir kac satır yazması istenebilir acılan siyah kaplı hatırata... öptügüm ve dokundugum her kadının kokusu icimde ne zamandır alamadıgım her nefesin hesabını vermekle yukumluyum ve bir suredir erteledigim yalnızlıgım zor gecen bir geceden arda kalan caresizlik satırlarım... ne yoklugunu kabul edebilecek kadar gucluyum nede sensiz kalabilecek kadar cıldırmıs... tüm bu olan bitenin bir anlamı yoksada ben hala sıradan bir güne uyanmak hayalindeyim... saat sekizde işe gitmek icin yola cıkan öglen saatlerinde yemek icin paydos eden ve aksam ustu evine dönmek icin kalabalık belediye otobuslerinde yolculuk eden... ölümün sıradan günlere paylastırılmıs haline yasamak diyorken başka bir hayat akar durur damarlarımda kokusu sen... tadı sen... kücük ellerinden incecik bir ölüm planlanır ve yasanır agır agır bir ölüm üstümde biriken her kelimenin sorumlusu benim her sustugumun ve her isyanımın ve en cok bana kızıyor tanrım kabul edemedigim icin her yalancı baharı... gelecekmisin yada gelirmisin bilmiyorum bunca zaman yarım kalmısken gelisine ne kadar tamamlanır bu tiyatro sahnesi... ve kac soytarı bulunur ardından aglayan? oynaması icin akıp giden bu zaman parcasından... ne zaman bu kadar abarttım seni bilmiyorum ne zaman bu kadar bu kadar beyazdın gözlerimi alan bakısların kalsaydın ne yazabilirdim bir kac satır nede aglar kendimi aşık sanıp... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 ben senin bir kelimeni duymaya, bir saniye olsun yuzunu gormeye oyle muhtactımki... yoklugunla terbiye ettim icimdeki tuhaf varlıgı bir sure sonra alıstırdım ve yokluguna yazdım varlıgına soyliyemediklerimi... Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 ben senin bir kelimeni duymaya, bir saniye olsun yuzunu gormeye oyle muhtactımki...yoklugunla terbiye ettim icimdeki tuhaf varlıgı bir sure sonra alıstırdım ve yokluguna yazdım varlıgına soyliyemediklerimi... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 her yeni gune bir baska yalnız uyanıyor insan birlikte yatıyor olmamızın bile bir önemi kalmıyor artık... her yeni gune yeni bir hikaye yeni bir son icin hazırlanıyor caresizlikle... biriktirebildklerimiz icinde hep karamsarlıklar su üstüne cıkıyor durmadan derinlere batmamak icin en yakındakine sarılıp yalnızlıgımızla dost oluyoruz... su gibi akıp gidiyorken avuclarımzdan hayat ve tutamıyorken kacamıyorken bu kaybolustan bir başka ruhun gölgesine özlemle sokulur insan durmadan icinde buyuttugu boslugu kabullenmez yeni yalnızlıklarla aldatır kendini atılan mesajların karsıya gitmiyor olmasının sucu kötü baglantıya yuklenirken belki de gercekten o mesajı göndermek istemedigmis icin bu kadar yabancı kalıyoruzdur.. ve bu kadar soguk dogan her yeni güne... keşkelerimizin yerini ic cekislerimis alacak bir gun ve küçük sevgilim... diye baslayan bir şiirin sısızı kaplar bedenini... sanki yokmus gibi... her yasayamadıgın icin bir keşke uydursan sanki bu filmi geriye alıp yeniden oynatınca o basroldeki kadın ve adam bu defa birlikte olabileceklermiş gibi... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 bıraktıgım yerdesin... yada hayatına girdigim yerde. butun saplantılarınla ve düşlerinle ve hayallerinle hayal edemediklerinle kabuslarınla yada hicbirseyle seni alabilmek sana yeni bir belirsizlik vermek benim kadar bana yakındın sen ve ben senin kadar senin olmaya hazır simdi ise ertesi gun uyanacak birer yabancıyız sen onun gölgesinde bir kırlangıc ben senin uzagında bir korkuluk ne senin cesaretin var bana yaklasmaya nede benim gucum saplanıp kaldıgım topraktan kurtulmaya Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 gunahların ve sevaplarınla yaptıkların ve yapamadıklarınla yani kısaca seninle tadını cıkar sadece... belki yarın iki yabancı uyanıcaz yeni gune sil gözünün yalnızlıklarını seni istiyor olmak...bunu isteyebilmek öyle güzelki... toplayıp cıkarmadan...cıkarlara takılmadan sorgulamadan ve neden diye sorulmadan senin bana verdigin her hüznü ve öfkeyi icime sakladım bir gun seni alırsam eger senin icin neleri feda ettigimi gorebilmek icin... Alıntı
Φ ***RAPORLU ESMER*** Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2007 Zaman, bekleyenler için çok yavas, korkanlar için çok hizli, yas tutanlar için çok uzun, sevinenler için çok kisa, ama sevenler için sonsuzdur... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2007 tuhaf bir ertelemek cabası hayatı kapının onunde bekletmek gibi..ne kadar hırsla calıyor olsada... ardımda bir vasiyet mektubu bırakmadan ölmek istiyorum sadece sorularla dolu bir son icin... her duyan kendi son hikayesini uydursun diye hayatım hakkında ne bir intihar notu olmalı nede varislerime acıklanacak bir mektup... acımasısca gecip giden zamandan geriye kalan sadece yalnızlıklarımızmıs.. derken şair hissedemiyorsun gercek bir yalnızlık, calan telefon sesinden urpermek gibi hatta kapının calınmasından ayak seslerinden merdiven boslugundan gelen... sokak satıcıları korna sesleri hayata ve yaşıyor olmaya dair her belirtiden uzak kendi kendime giridigim bu bitkisel hayatta ne güneşe ihtiyacım var artık ne suya içimde yetiştirdigim umutsuzluk cicekleri baska bir dunyanın efendisi olmaya hazır bir şehzade gibiyim hala ellerimde karalamalarla dolu kagıtlarım aklımın icinden bir turlu cıkaramadıgım yaşam kanıtlarına aykırılıklarım... yorgunum ne sevdaya dair bir sözüm var artık nede aşıklar icin güzel bir iki kafiyem... zaten az olan suyunu zamanından once tuketmiş bir bedevi gibiyim... ne bir vaha var yakınlarda ne de bir serap hayallerimin arasında... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 benim küçük sevgilim senin resimlerinle doldurdugum bu evin her odasında kokun var... ayak seslerin geliyor mutfaktan ellerinin arasından kayıp yere düşüyor porselen bir tabak... hıckırıkların icimden geliyor sanki yoksun gibi... benim kucuk sevgilim... elinden tutup yurudugum her kaldırım her yol, yalın ayak bastıgmız cimenler her aksam gittigmiz o parkın icinde her aksam önümüzü kesen yavru köpekler... durup dakikalarca onlarla oynaman durup dakikalarca sana bakmam... bazen ürküp geri ceksende kendini onlara dokunmaktan vazgecmemen... ne zaman sana yavru bir köpek alalım dediysem sorumsuzlugumu öne surup ertelerdin bahanelerinle.. simdi ne sorumsuzlugum var nede bahanem... boş odalarında evimin kucuk pati sesleri geziniyor... ama pesinde gezip duran baska ayak sesi yok... belki bir gun gelirsin diye... benim küçük sevgilim biriktirdiklerimi ciltletip saklıyorum artık her olmadıgın gün icin birlikte yapamadıklarımızı topluyor sonra gece yarısı hepsini bir bir seninle hayal edip aklımdan cıkarıp sana uyuyorum... senden once nerdeydim simdi neresindeyim kendi hayatımın aradaki koskoca bir doluluk... yokluguna ermeyen aklımın hayali delilik... mantıklı bir sensizlikten yorgun sıradan gunleri yasıyor olmak hala anayasaya ve diger kanunlara göre suc teşkil etmiyor... benim küçük sevgilim... tüm yaptıklarımdan sonra gelmiştin sen bana biraz daha gec biraz erken renkli sac tokaların parfumunun kokusu hala duvarlarımda rujunun tadı dudaklarımda saclarının teninde dalgalanmasının ilahi yanlarını sıralarken sana beni susturmanı özledim... simdi ne ilahi bir yanı var bu bos odaların nede avazım cıktıgı kadar bagırırken susturacak küçük bir kız... gittiginden isyankar bir kulu oldum tanrımın varlıgında ettiğim şükürlerin hesabını sorar gibiyim... sanki ben isyan ettikce biraz daha kendi icime kapanıyor ardına umutlarımı sakladıgım kapılarım... benim küçük sevgilim sanki bir hayal gibi dokundugun her esya aynı yerlerinde aynı gunlere uyanıyor aynı gecelerinde sızıyorum odanın bir kösesinde defalarca kırdım seni defalarca aglattım öyle cok korkuyordum ki bırakıp gitmenden kendi korkularımın altında kaldım... ve ölesiye kıskandım seni kendimden sana her dokunuşumda her öpüşümde sana her sensin dedigimde istedigim... sanki hayal gibi... kırılır aglar dayanamaz bırakamazdın beni tek basıma tum cirkinligime ragmen tum hayvanlıgıma ve utanmazlıgıma ragmen gitmezdin... ve ben en cok senin beni bırakıp gitmedigin zamanlarda kendimi adam sanıp bir tek senin kollarında aglardım... simdi ne bir damla yaş var gözlerimde nede sokaga cıkıp hayata karısabiliyorum bir adam gibi... benim küçük sevgilim telesekreterime bıraktıgın son mesajları dinliyorum gunlerdir... gecikecekmişsin...arkadasını yanına ugrayıp... dolapta biraz yemek ve makarna... yemek icin seni beklemiyeymişim.. çiçeklere su vermeliymişim. ve öpüyormussun beni..özledigni söyleyip... mesajları yeniden dinlemek icin 1'e basın,silmek icin 2'ye... gittiginden beri 2'ye dokunamadı parmaklarım... ve ben hala her aksam seni beklemeden yemegimi yiyip su veriyorum ciceklerine... benim küçük sevgilim... gecenin bir yarısı uyanıp sarılmanı özledim basını gögsüme yaslayıp kalp atıslarımı dinler sıkı sıkı ellerimden tutardın... hic anlatmazdın kabuslarını korkacagımdan korkup yalnızca yanında olmamı isterdin kapatıp dudaklarımı... benim küçük sevgilim... gecenin bir yarısı arayıp adını sordular tanıyıp tanımadıgımı ve senin neyin oldugumu... telefonunda en son arananlar listesinden ilk sırada ben varmısım... soguk bir erkek sesi,biraz kaba biraz duygusuz biraz yorgun... neyindim ben senin... sen benim küçük sevgilimdin ya ben? cevap vermek icin zorladım kendimi seni sordum telefondaki ses ısrarla yakının olup olmadıgmı sordu o öyle uzaktım ki sana.... arkadasıyım, dostuyum, sevgilisiyim, herseyiyim... hala sesim cıkmıyordu telefondaki ses anlamıs olmalı bir hastanenin acil servisine gelmemi istedi... soğuk, yanlış,karanlık, her ne varsa hatalara dair bunun bir anlamı olması gerekmiyordu gecenin bir yarısı acil servise yapılan cagrıların... ben yokken gelirsin diye bir not yazıp dolabın kapagına astım... umut işte.. br turlu ihtimal veremiyordum sana birsey oldugu fiikrine... benim küçük sevgilim gunes dogdugunda eve geri gelmiştim... dolabın ustundeki not duruyordu hala orda duruyor olurda ben evde yohkken gelirsin die... hala sabahları kalkıp sana kahvaltı hazırlayıp bırakıyorum masanın ustune ciceklere su verip sokaga cıkıyorum ve artık öyle eskisi gibi cevap vermiyorum gece yarısından sonra gelen telefonlara her gun cıkmadan telesekreterdeki mesajını dinleyip yavru köpegi gorebilmen icin getiriyorum heryerini ciceklerle süsledigim mezarına... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 toplayıp cıkarmadan, sıfatlarla süslemeden yada camur atmadan yada bir sıfat takmadan insanları sadece insan olarak kabul etmek neden bu kadar zor geliyor... tarih boyunca milyarlarca insan sırf dini dili kökenleri farklı diye öldürülmüş, milyarlarcası öldürmüş... değermiydi bu kadar acıya? neyi değiştiriyor senin kürt benim alevi yada onun hristiyan olması..yada baska milletlerin baska inanclarına ait olmamız... neyin pazarlıgı bu neyin anlasmazlıgı.. kimin derdi var baskasının kanıyla? can almak neden bu kadar kolay... ya can vermek... hangi düşünce hangi ırk hangi din hangi dil bir cinayeti haklı gosterebilir kendi adına işlenen? ve işte insan diyoruz ya...hangi insan bir baska insanın canını alacak kadar kaybeder insanlıgını... aldın işte ne oldu? gonderdin onu sen burda kaldın..simdi temsilcisi oldukların ne kazandı? tuhaf bir zamanda yaşıyorus artık.. her gün iki insan eksiliyor dunyadan.. biri ölürken digeri öldürürken... umarım simdi inandıgın ve istedigin en güzel yerdesindir Hrant Dink... Allah rahmet eylesin ve sevenlerine sabır versin... Alıntı
Φ ***RAPORLU ESMER*** Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 VaZgEçEmEdİm sen hiç umutlarla yaşadın mı? her defasında bir umudunu daha kaybettiğinde yeni başka bir umuda, sıkıca sarılmayı bilir misin? yaşamak için belkide yaşamaya çalışmak için... hayallerle mutlu olmayı denedin mi hiç?hayallerin gerçek hayatla çakıştığında isyan ettin mi hayata? ben ettim,kırarak,dökerek bağırarak,çoğu zamansa ağlayarak...... sevmek nedir hiç düşündün mü?daha doğrusu bunu düşünmeye hiç zamanın oldu mu? ben düşündüm ve sevmenin sadece seni seviyorum demek olmadığını öğrendim sevmek ,uykusuz geceler bitmek tükenmek bilmeyen hayaller yanlızlık, pişmanlık,özlem demekti sen bunları yaşadın mı hiç? yaşamadın biliyorum sen hiç kimseyi sevmedin ki yaşayasın, sadece sevdiğini zannettin...... oysa ben sevdim uykusuz gecelerimde yanlızlıkla dost olup hasretliğini çektim hayyaller kurdum vekendi kurduğum bu dünyada kayboldum sana seni sevdiğimi söylediğim için her seferinde pişman oldum sen hiç geceleyin uyumak yerine ağladın mı? seni nasıl sevdiğimi düşündün mü? düşünmedin biliyorum ama ben söyleyeyim sen benim için hayattın,umuttun ,yaşam kaynağımdın, ölümü bile göze aldığım ilk sevdamdın.. ben sadeec bunları bil istiyorum seni nasıl sevdiğimi ve sensiz yaşayamayacağım gerçeğini...... sana hiç kızmadım,küsmedim çünkü ben hiç kimseyi bu kadar çok sevmedim... aşkın yarını yoktu ama benim beklediğim hep yarındı bekledim belki bir gün sende seversin diye benim yaşadıklarımı yaşarsın işte o zaman beni anlarsın... belki beni sevmedin ,belkide sevmek istemedin ama şunu sakın unutma bitanem; BEN NE OLURSA OLSUN SENİ SEVMEKTEN HİÇ VAZGEÇMEDİM VaZgEçEmEdİm ben yazdımmmmmmmm Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 dayandıgım bütün temeller sallanıyor artık geçtigim yolların toplamı kadar yorgunlugum bir an dursam dizlerim taşımaz bu agırlıgı bir an dursam yeniden yazılamıyor sevgi sözcukleri süresi kısaldıkca hayatımın acısı artıyor bir turlu erteleyemedigim yalnızlıkların bu kadar seninle ve bu kadar uzak sana belki de gelmeyecegin icin bu kadar bagımlın Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 şehirlerarası iki sevgiliydik biz ses ve yazıdan ibaret aşkın bir turlu esitlenemeyen paydaları ne seninle tam olabiliyordum nede seni aklımdan cıkarınca bir adam... çaresizlikleri biriktirip 30 gun sonra kitap alamıyordum belki ama içimdeki sana yetiştiremedigim ciceklerin kokusuyla sarhosum ayılmamak icin alkole bastırıyordum beynimi uyanmamak icin ruyalara... sehirlerarası iki sevgiliydik biz ne bir otobus camının bugusuna yazıldı kalbimiz nede bir havaalanı bekleme salonunda yanımızda hızla gecip giden iki sevgilinin el ele tutulmasına benzetildi aramızdaki onca mesafaye ragmen karsımdaki ekrana ben diye dokunan eline sarılıp ağlayısım.... şehirlerarası iki sevgilydik biz hicbir tarifede gecmiyordu bulusma saatlerimiz ve hirbici mazereti yoktu tanrının bizim icin cizdigi yolların kesişmemesinin sehirlerarası iki sevgiliydik biz bir türlü yerine ulastırılamayan mesajları dusunup kurgulayan kendi kurdugu komplo teorilerini altında kalıp yine tek careyi sevgilsini dusunmekte bulan iki caresiz iki yalnız iki yorgun sevgilliydik biz kavusamıyor olmayı hala sehirlerarası yolcu tasıyan otobuslerin ücret tarfilerinin neden oldugunu sanan sehirlerarası iki sevgili soguk bir kıs gecesi soluk monitorun ısıgına bakıp ısınmaya calısan birlikte olamıyacak kadar gucsuz ayrı yasayamayacak kadar aklı basında olmayan... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2007 gel hadi kırıldıgım yerde sarılamıyor yaralarım kırıldıgım yer yoklugunun canımı yaktıgı geldigin yer br cennetin varlıgının son ispatı gel hadi gittigin gibi ansızın soru sormadan ve cevaplanmayı beklemeden ve ben ayılmadan yeni bir gune baska bir aşkın kıvrımlarına dokunmadan yasadıgım bu tuhaf bitkisel hayattan cıkmadan gel hadi yollarını esberledigim sehrin gelirsin diye cektigim resimlerim sen gittiginden beri dinledigim her sarkıyı ezberledim ben gelirsen diye sakladım gordugumu unuttuklarım icin bagısla beni ben hala sensis bir gunun degerini tam olarak kavrayamayanlardanım gülümseyemiyorsam affet beni ben hala sensis bu dunyanın buyuklugune inanmayanlardanım gel hadi yazarken verdidim 'es'ler bu soluk alma cabası ic cekişlerim bu bir turlu gelmeyislerin bu yokluguna yazarken tükenişlerim seni dusunup kendime dokunup tanrıyı aldatma tesebbsulerim bu gelmiyorsun ya aksam olmuyor olsada gece btmiyor bitsede sabahın ilk ısıkları öyle aydınlıkki acılmıyor gözlerim gözlerimin acılması işime gelmiyor aglamıyorum artık gittiginden beri her yeni gune bir baska yalnız uyanıyor ama yasamıyorum artık karnımdaki agrılar gectiginden beri hissetmiyorum seni son gordugumden beri kimseye bakmıyorum sanki yalanmısız gibi bu tiyatro oyunundaki son sahnede hanceri sırtına saplanan benim saplayan ben bu inkar ettigim dunyamın sorunmlusu tutulup bilirkişilere suikastler duzenyelen ben ben ki sahip oldugum hayatı sana yakın bir yörüngede tutmaya calısan kusatma altındaki bir kalenin son savascısı içime cektigim nefesin tek nedeni sensin bırak son nefesimi vermek icin baska bir yukumluluk yoksa eger dokunsun sadece senin ellerin... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2007 askın şiiri olmas oluyorsa eger o sadece şiirdir askın kafiyesi olmaz ne ölcüsü vardır hayatın icinde nede baglı oldugu dilbilgisi.. cahilligime ver sevdigimden beri ayrı yazamıyorum soru eklerini askın şiiri olmaz oluyorsa renkli gokkusagıdır o renginden utanır bakamaz insan ve en son öptugu kadının dizleri dibinde bulur kendini ansızın... askın şiiri olmaz oluyorsa yalandır o anlam yukleyebildigin kadar kelimelere anlasılırsın anlayamadıkların kadar altında kalırsın kuramadıgın kafiyelerin askın şiiri olmaz oluyorsa, bir kadının suya degiyordur ayakları öglenden sonra aşkını ertesine gune kadar tasıyamıyorsan şiir olur o okuduktan sonra gecer ve ac karnına alınmaması doktor tavsiyesidir aşkın şiiri olmas..yazılıyorsa eger o sevgiliye agıttır ne giden ne kalan..seni tanıdıgımdan beri aklımın icinde durmadan birseyleri kırıp döken... ne fazlası var ustu kalsın diyebilecegim.. nede azı... delinmiş ayakkabımı aylardır giyip boynumdaki kravat sayesinde adam sayılıyorum bir gun düşmeye göreyim ayaklarımın tabanı acılırsa gun yuzune ne kravataın asaleti kalır boynumda nede öptugum kadınların adı yazdıgım mısralar arasında... aşkın şiiri olmaz olan biten sıradan bir makaleden ibarettir biz buna abartıp ask siiri diyoruz abartamadıgmz kadar kafiye uydurup bir gun biri bestelerse diye uyaklamaya calısıyoruz... askın siiri olmaz olan biten sen ve benden ibaret.. ne seni cıakrtınca benden bir anlamı kalıyor nede seni aklımdan cıkarınca bir aşk şiiri oluyor... geriye kalan küstah bir yazarın laf kalabalıgı... şehvetinden gecelerin hesabını tutan kör bir meyhaneci gibiyim ne ictigmi biliyorum ne dokundugumu ne seninle yatabiliyorum nede sensiz beynimdeki sesleri susturabilmek icin kafama sıktıgım kursunlar bir suredir bir yabancının kafısiyesiyle uyanıyorum her yeni gune anladım ki senden sonra hayatıamın sonuna kadr bir baskasıyla olma dusuncesi tek basıma yalnız kalmaktan daha zor... aşkımın şiiri diyor kim yazıyorsa bunu... hangi askın şiiri olur yazılabiliyorsa şiirdir o..ask yazılamayan ask baskasının yazdıklarında okudugun o hic senin olmayacakmıs gibi duran.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.