Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2006 18 yıl Yazar hey tanrım aklımın sahibi bedenimiin varisi simdi sensin diye yazdıgım kadının yaratıcısı kıskanıyormusun yarattıgını ne zamandır senden daha fazla tutuluyor insan oglu senin yarattıgına senmi diledin bunu benmi isyankar oldum benim her isyanım senin istemin dısındamıydı heyy tanrım ne zamandır senden gucluyum yohksa senden gucluyum diye aldattıgım benim aciz varlıgımmıydı üzgünüm sen tanrısın eşi olmayan ben sıradan kulun senin yarattıgın bir kız cocuguna sırılsıklam tutulan....
Gönderi tarihi: 15 Ağustos , 2006 18 yıl Yazar Acımasıslıgım nasır tutmus ellerim gibi.. aşk insandan gidince böyle yapmıyor.. aynı yaranın uzerini aşkla dagladıgın zaman insan bu hale geliyor.. bu mahkemenin aleyhimde sundugu butun delilleri ve suclamaları kabulleniyorum.. Bana yüklemek istedigin tüm sucları ustleniyorum.. gelip adalete teslim oldugumdan beri, konusursam hakkımdaki infaz ömür boyu muebbete cevrilirmiş.. Ölüm karsılıgında konusmayı kabul ettim.. Aşk karsısında susmayı kabul ettigim gibi.. Kalbinden damlayan her kan damlasında, sen kokan her kelimede benim parmak izlerim bulunmus.. Seni bırakıp gittigimden beri anons ediyorlar adımı.. Goruldugum yerde katlim vacipmiş.. Yeni cami imamı fetva cıkarmıs.. Eski camilerin golgesine saklanıyorum gunlerdir.. Gelip adalete teslim olsam.. Tum işlemedigim sucları ustlensem Acın dinermi sanıyorsun? Kaybolan ruhumun yerine seninkini koymayı istedim sadece.. Sana ben naklindeki basarısıslıklarımı `ten uyuşmazlıgı` maskesi altında sakladım yıllar boyu.. Damarlarıma enjekte edemedigim her damlanda seni sucladım.. Seni bırakıp gittigimden beri Kırılmadık kalem bırakmadı icimdeki yargıclar… Gidecegini hissettigim gun Gitmeyi aklıma koydugum gundu.. Gitmene engel olamamak Sönüp gitmektense yanıp yohkolmayı goze almaktı Yolarına serdigim canımın kırıkları Sen kanarken ben aglamamayı ogretiyordum kalbime.. Sen aglarken gulumsemeye basladım Nihayet seni bıraktıgıım gün Ucuz bir yalakalıkla ustlendigim şu hayatın Zehriyle uyuşup uyanmayı ogrendim.. Simdi alkol ikindilerinde Göğün berrak mavisinde Gecenin kör karanlıgında bir kız cocugu teninde Senin yanıyorum dedigin Benim yohkluguna üşümemden baksa bir sey deildi.. Gidecegini hissettigimde gittigim gibi.. Sesine ses verdigimde gelecegini bildigim gibi Gözlerimi kacırdım senden Dedim ya Ne ben o eski sairim artık Nede sen o güclü kız cocugu… Bu tarihi binayı restore işlemleri sırasında kundaklamıslardı yıllar once.. Hala enkazında urkekligim var.. Ne sana seslenebiliyorum Ne gozlerimi gozlerine dikip Yeni bir umuda yelken acabiliyorum Şimdi yorgunlugum ve ihtiyarlıgım icin beni sucluyorsun Kabul.. Bu sucuda ustleniyorum… Bir morg odasında eksi 14 derecede yan yana sedyelerde yatan iki ceset gibiyiz Sen sıcagıma hasret Ben teninin kokusuna.. Ne sen uzanıp dokunabilyorsun bana Nede ben uzanabilmen icin gözlerimi acabiliyorum Anılarımızın gosterdigi yönde eskileri alıp yenileri veriyorus.. Elimisde bunlar mı kaldı simdi.. Gecmiş zaman melankolisi icinde hesaplar soruyoruz.. Biz olmayı bırakıtıgımız andan beri yalnızlık kene gibi yapısmıs kanatlarımıza.. Ne ucabiliyorduk artık Nede ucmayı hayal edebilyorduk.. Beyoglu barlarındaki Cuma geceleri eglencelerimiz.. Teras katındaki esintinin icinde gozlerine takılıp kaldıgım anda Anda.. O an… Gulumsemen ve kahkahanın ardından ilk defa titremiştim bir kadına dokunurken.. Ne o teras katı, ne o esinti.. Bakıslarındaki o yangından ilk kurtarılacaklar listesine birinci sıradan konulması gereken Tüm saflıgınla varlıgın… Ne dogru kelime vardı o an nede dogru zaman, dogru insan.. Tuhaf bir girdabın icinde, İcine dogru akıyordum Sen icime yol alırken.. Senden ayrıldıgımdan beri o yavru kediyi goremiyorum Son anda dort tekerlekli canavardan kurtardgımız.. Gunlerdir canavarların arasında gozlerim kapalı geciyorum Ne bir fren sesi ne bir acı cıglık.. Seni bıraktıgımdan beri yavru kedi beni bıraktı, Ölüm yakamı Hayat ruhumu.. Ben kendimi… Kendi aleyhimde tanıklık yapmayı da kabul ediyorum.. İstedigin oldu işte. Tüm cinayet silahlarına dokundum ben.. Gereken dna testleri de yapılsın Kendi hayatımın ırzına gecen benim.. Ustleniyorum sorumlulugumu Sevmek kavramı sıradan bir edebiyat fiili`nden baska birsey deil artık.. Sana kalbini geri getirdim.. Ayrıldıgımda pamuklara sarıp sakladıgım Yanlıslıkla gorurumde yumusarım diye ucuncu sınf bir emanetciye bıraktıgım Uzerinde eski kırıkların izleri kalmıs kalbini.. Kimi zaman Zamansıs uyanır uykumdan alkol yetmesliginden girdigim krizlerden nefes alamaz pencereyi acar ruzgarı icime cekerdim birlikte oldugumuz gecelerin sabahında sen pencereyi acıp sehrin sokaklarını izlerdin alacakaranlıkta.. rusgar eser kokunla dolardı odanın ici.. başka bir tanrının cocugu gibi hissederdim kendimi.. simdi ise yohklugunda yatagımda ölü bulunmayıp bir gun yasamaya mahkum edildigim icin seytanla pazarlıklara oturuyorum ruhum beş para etmiyormus.. belki de bu yuzden seytan bile istemiyor varlıgımı… ne alkol alkol artık..nede sigaram.. damarlarımdaki kokuşmuşluktan yoruldum… bir gun ansızın gelip seni alsam diyorum yalan deil.. aklımdan bunları gecirmeye cesaretim var hala kollarım ciddiye almasa da.. her yer kan.. her yer karanlık.. yoruldum durup durup seni özlemekten.. benim kör inadım senin görüpte anlayamayısın ne kadar cabuk büyüyen iki cocuktuk biz benim elimde telli arabam seninkinde oyuncak bebeklerin simdi benim seyrimde yalnız bir ölüm kol geziyor seninkinde caresiz bir bekleyiş.. herseyi unut.. sadece beni düşün.. sana gelsem sana kullanılmamış bir düş getirsem.. benimle bu yıkımın son halka acık gösterimini en önden ellerimden tutup izlermisin? Baska bir seans daha olmayacak.. Ya simdi gelmelisin Yada Bu suclu ruhum İkinci bir defa idamla yargılanıp asılmayacak.. Simdi gelmelisin… Cunku sabah hersey icin cohk gec olacak..
Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2006 18 yıl Yazar kalbimin közünde ki kıvılcımlardan geriye kül rengi bulutlar kaldı.. eski aşkların carpıntısıyla erteledigim her kelime simdi dudaklarımın ucunda cığlıga dönuyor.. şimdi dalgalardan yorgun umutsus bir sahil şeridi gibiyim.. kıyılarımda batan yüzlerce geminin yasını tutuyorum.. sen kumsalımda mahsur kalmış martı cıglıgı gibisin.. sesini duyuyorum seni göruyorum biliyorsun... çarptıgın benim yüregimmi..? yohksa sen zaten kendini kıyıya son anda atmış boğulmak üzere olan kazazedemisin? bana yaralarını göster.. sana kelimelerimden pansumanlar yapabileyim.. kalbimin kapısında yerin yohk senin.. ya iceri girmelisin yada dısarda bekle ben neşterlerimi alıp gelirim sana.. kaldırıpıl kapatıldıgın uzerine beyaz bir örtü bırakılan soguk bir odadasın simdi.. yanında soğuk ve morarmıs elleriyle bir dolu insan... sana elimi uzatsam daha mı sıcak olucak sanıyorsun? bir kadavra bile olsan uzandıgın yerde senin farklı bir calışma oldugun öyle bariz ki.. sanatcısının, güzelligini kıskanıp kimseye göstermeden bir dolabın arkasına sakladıgı tablo gibisin.. sana seslenemem.. suskunlugum işlemek isteyipte cesaret edemedigim belki de bu yüzden üstlenmek icin en öne cıktıgım faili mechul bir cinayettir.. sana umut vaat edemem.. yıllar önce cıkarıp astıgımdan beri ruhumu bir rüzgarın kollarına ne bu beden gülümsüyor hayata nede bu ruh isyan etmeden durabiliyor.. ben entellektuel ve sofistike bir kacık deilim.. ne halkının sokaklarından gectim nede burjuvanın teras katlarında yapılan kutlamalardan.. kan bağımlısı bir cerrahım artık.. beni nakledicek hasta bulamadıgımdan beri kendimi kanatıyorum.. söylesene umut arıyorken cıktıgın bu yolda ne kadar göze alabirsin...? bana yazarken ve beni okurken kan kaybından ölebilme ihtimallerini...?
Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2006 18 yıl Yazar sahip oldugun curretkarlıgın baglı oldugun zincirlerin. sendeki asaleti seviyordum ben.. avuclarının kanamasına inat karanlıkların arasında cogaltabildigin kelime yüklü satırlarının arasında gezinmeyi.. seni öldürüp gittigimden beri acınası bir ihtiyar gibi medet umuyorum tuhaf yuzlu insanlardan.. belki de seni bırakıp giderken hesaplayamamıstım.. gidenlerin de yalnız kalabilecegini.. sadece terkedilenlerinmi canı yanar sanıyorsun sen hala? gecmisinin yaraları dikiş tutmadan, kanattıgım icimden akıp gitmeden sen takviyeler alıyorum... radyo anonslarıyla kimde senden biraz bulsam kör bir şırıngayla enjekte ediyorum kangren olmus kollarıma.. seni cıkartmaya calıstıkca aklımdan yerine koyamadıklarımın agırlıgıyla nefes alamıyorum.. yorgunum.. sesini özledim.. seni kaybetmeye basladıgım anda hissettigim acı öyle buyuktu ki.. daha fazla dayanamadım... ne ben yeterince genctim ölebilmek icin.. nede sen yeterince büyümüştün bu yıkımın son sahnesini en ön sıradan izleyebilmek icin.. seni görmek yada duymak istemiyorum.. gittiginden beri ezbere aldıgım sevdanın tekrarlarıyla avunuyorum.. istedigin kadar uzaga git simdi.. sen hala durmadan bana yanıyorsun... görünmek ve duyulmak umrunda bile deil.. sen hala beni bekliyorsun... sana dokunurken en cohk kendimi yaraladım ben.. herhangi bir gecenin kuytusunda caresisce boş bakıslarımdan uzaga kacırıp seni kollarımın ardına saklamaya calıstım icimdeki hayvandan.. ne cohk kırılmıssın.. ne cohk korkmussun benden.. her zafer cıglıgımın ardından ne kadar konusamadım bir bilsen.. goren herkes takdir ediyordu gururumu.. uzerinde iyi duruyor bu sakın cıkarma dediler.. sen gittikten sonra her gece girdigim o evde duvarlarda yankılanan sesimden kacabilmek icin aynı duvarlara vuruyordum basımı.. ertesi gun yine o buyuk kumandan edasıyla yeniden cıkıyordum insan icine.. icimdeki insanı bırakıp o evin en soguk kösesine.. seni bıraktıgım gunden beri blmedigim sehirlerin bilmedigim sokaklarına bakan otel odalarında uyanıyorum kanımda dun geceden kalma alkol birikintileri aklımda yazılamamıs sevda sözleri.. uzerimde bir fahisenin ucuncu sınıf parfumunun kokusu.. sen bıraktıgım gunden beri ben kiminle yatsam icimdeki adam tecavuze ugruyor sanıyorum.. her sabah huysuz bir gune kufrederek uyanıyorum.. yasadıklarımın sorumlulugunu tasıyorum yuzyıllardır.. hangi tarihin hangi kitabında vardım ben hangi dipnotla acıklanmaya calısılmıs pek fazla bilinmeyen bir dilde karsılıgım aranmıs olmamısım hala uyanamamısım bu ölüm uykusundan.. yohklugunun ardından icimde biriktirdiklerim sıgmamıs barajlarıma.. kapakları acmısım kendi köyümü sular altında bırakırken en cohk kendi bedenime aglamısım.. kaybolmus ruhumun pesinden gidiyorum yıllardır.. ne bir beden de ne de bir sahil seridinde kime sorsam -tanıdık ama anımsayamıyorum- diyor.. simdi yıllar sonra komadan cıkarmaya calısma beni.. baglı oldugum makinanın fişini cekmek icin senden onay bekliyor tüm kahrolası baş hekimler seni bırakıp gittiigimden beri senin daha cohk sözun geciyor karanlık hayatımda.. ve ben simdi ne zaman canımı yakmak istesem seni düşünüyor ne zaman yorulsam bu acıdan sana uyuyorum simdi ne sen eski aşkımsın benim ne de ben yeni bir sevdanın ihtiyar şairi.. gittigimden beri hayatımdan cıkardım seninle birlikte sana yazdıgım tüm güzellikleri.. sen öldügün anda yitirdigin cesaretini ben ise yıllardır tasıyorum.. korkak bir fare gibi yaşamanın asaletini.. unut gitsin.. benim senden kazandıgım zaferlerim apoletlerime işlenmiş tören uniformalarını giymiş soytarı gibiyim.. senin ise benden kalan yaraların iyileşmek yerine daha derinlere işlemiş.. en guzel yerinde bir şiirin kırılan kalemi gibisin...
Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2006 18 yıl Yazar ruhumu sattım..aldıgım parayla telefon faturalarımı ödedim.. o gun bugun ne zaman biri beni cepten arasa seyhtan cıkıyor yanlıs numara demiyor işin kotusu konusanı kendine baglıyor arayan kişi onu ben sanıyor..beni gorunce yıkılan hayallerinin altında kalıyor sonra hızır acile kayıt bırakılıyor ambulans icin uzun zamandır haber kameraları ambulanstan once geliyor ruhumu sattım aldıgım parayla devlete olan borcumu ödedim o gunden beri askere seytan cagrılıyor doguda sehit olan seytana sapka cıkarılıyor geride kalan sevgili ben diye ona aglıyor onu kim gorse sokakta bana kufrediyor... ruhumu sattım aldıgım parayla kendime yeni bir ceket aldım birde yetmesmiş gibi kredi cektim bankadan ceketin icni astarla kaplattım sonra barıs abiyi dinledim rahmetli.. bir gun bir yoksul öldu cenazeyi kaldıramadı buyuk devletlim aldım ceketi yohksulun ustune orttum cenazeyi ben kaldırdım o gun bugun kimden hayır duası alsam seytan cennete yaklasır ben seytana ruhumu sattıgımdan beri ben dunyaya yaklsırım dunya üstüme üstüme gelir inceldigi yerden kopar bu gitarın teli sahnede resil olur bir keman virtiözü.. araya reklAmlar girer kamera arkasında seyirciye verecekleri tepkiler ogretilir bir huysus kaynanayla gelini cıkar kamera önune ardından seyircilerden biri sorar gelininiz ilk defamı kocasını aldatıyor..?? ulke şok olur..cevap beklenir sunucu hayretle sasırmıs gibi yapar ve soruyu tekrarlar kaynana mikrofonu gelininie verir gelin mahcup bi kac kez oldu der.. ertesi bir hafta butun kanallar gaseteler bunu yazar sonra.. ne diyordum ben..? verilen uyusturucların etkisine bazen dayanamıyorum kaptırıyorum kendimi bilincimi yitiryorum.. ruhumu seytana sattıgımdan beri bedenim devletime emanet oda elinden geldigi kadarıyla iyi bakmakta vatandasına.. her sey yolunda...
Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2006 18 yıl Acımasıslıgım nasır tutmus ellerim gibi..aşk insandan gidince böyle yapmıyor.. aynı yaranın uzerini aşkla dagladıgın zaman insan bu hale geliyor.. bu mahkemenin aleyhimde sundugu butun delilleri ve suclamaları kabulleniyorum.. Bana yüklemek istedigin tüm sucları ustleniyorum.. gelip adalete teslim oldugumdan beri, konusursam hakkımdaki infaz ömür boyu muebbete cevrilirmiş.. Ölüm karsılıgında konusmayı kabul ettim.. Aşk karsısında susmayı kabul ettigim gibi.. Kalbinden damlayan her kan damlasında, sen kokan her kelimede benim parmak izlerim bulunmus.. Seni bırakıp gittigimden beri anons ediyorlar adımı.. Goruldugum yerde katlim vacipmiş.. Yeni cami imamı fetva cıkarmıs.. Eski camilerin golgesine saklanıyorum gunlerdir.. Gelip adalete teslim olsam.. Tum işlemedigim sucları ustlensem Acın dinermi sanıyorsun? Kaybolan ruhumun yerine seninkini koymayı istedim sadece.. Sana ben naklindeki basarısıslıklarımı `ten uyuşmazlıgı` maskesi altında sakladım yıllar boyu.. Damarlarıma enjekte edemedigim her damlanda seni sucladım.. Seni bırakıp gittigimden beri Kırılmadık kalem bırakmadı icimdeki yargıclar… Gidecegini hissettigim gun Gitmeyi aklıma koydugum gundu.. Gitmene engel olamamak Sönüp gitmektense yanıp yohkolmayı goze almaktı Yolarına serdigim canımın kırıkları Sen kanarken ben aglamamayı ogretiyordum kalbime.. Sen aglarken gulumsemeye basladım Nihayet seni bıraktıgıım gün Ucuz bir yalakalıkla ustlendigim şu hayatın Zehriyle uyuşup uyanmayı ogrendim.. Simdi alkol ikindilerinde Göğün berrak mavisinde Gecenin kör karanlıgında bir kız cocugu teninde Senin yanıyorum dedigin Benim yohkluguna üşümemden baksa bir sey deildi.. Gidecegini hissettigimde gittigim gibi.. Sesine ses verdigimde gelecegini bildigim gibi Gözlerimi kacırdım senden Dedim ya Ne ben o eski sairim artık Nede sen o güclü kız cocugu… Bu tarihi binayı restore işlemleri sırasında kundaklamıslardı yıllar once.. Hala enkazında urkekligim var.. Ne sana seslenebiliyorum Ne gozlerimi gozlerine dikip Yeni bir umuda yelken acabiliyorum Şimdi yorgunlugum ve ihtiyarlıgım icin beni sucluyorsun Kabul.. Bu sucuda ustleniyorum… Bir morg odasında eksi 14 derecede yan yana sedyelerde yatan iki ceset gibiyiz Sen sıcagıma hasret Ben teninin kokusuna.. Ne sen uzanıp dokunabilyorsun bana Nede ben uzanabilmen icin gözlerimi acabiliyorum Anılarımızın gosterdigi yönde eskileri alıp yenileri veriyorus.. Elimisde bunlar mı kaldı simdi.. Gecmiş zaman melankolisi icinde hesaplar soruyoruz.. Biz olmayı bırakıtıgımız andan beri yalnızlık kene gibi yapısmıs kanatlarımıza.. Ne ucabiliyorduk artık Nede ucmayı hayal edebilyorduk.. Beyoglu barlarındaki Cuma geceleri eglencelerimiz.. Teras katındaki esintinin icinde gozlerine takılıp kaldıgım anda Anda.. O an… Gulumsemen ve kahkahanın ardından ilk defa titremiştim bir kadına dokunurken.. Ne o teras katı, ne o esinti.. Bakıslarındaki o yangından ilk kurtarılacaklar listesine birinci sıradan konulması gereken Tüm saflıgınla varlıgın… Ne dogru kelime vardı o an nede dogru zaman, dogru insan.. Tuhaf bir girdabın icinde, İcine dogru akıyordum Sen icime yol alırken.. Senden ayrıldıgımdan beri o yavru kediyi goremiyorum Son anda dort tekerlekli canavardan kurtardgımız.. Gunlerdir canavarların arasında gozlerim kapalı geciyorum Ne bir fren sesi ne bir acı cıglık.. Seni bıraktıgımdan beri yavru kedi beni bıraktı, Ölüm yakamı Hayat ruhumu.. Ben kendimi… Kendi aleyhimde tanıklık yapmayı da kabul ediyorum.. İstedigin oldu işte. Tüm cinayet silahlarına dokundum ben.. Gereken dna testleri de yapılsın Kendi hayatımın ırzına gecen benim.. Ustleniyorum sorumlulugumu Sevmek kavramı sıradan bir edebiyat fiili`nden baska birsey deil artık.. Sana kalbini geri getirdim.. Ayrıldıgımda pamuklara sarıp sakladıgım Yanlıslıkla gorurumde yumusarım diye ucuncu sınf bir emanetciye bıraktıgım Uzerinde eski kırıkların izleri kalmıs kalbini.. Kimi zaman Zamansıs uyanır uykumdan alkol yetmesliginden girdigim krizlerden nefes alamaz pencereyi acar ruzgarı icime cekerdim birlikte oldugumuz gecelerin sabahında sen pencereyi acıp sehrin sokaklarını izlerdin alacakaranlıkta.. rusgar eser kokunla dolardı odanın ici.. başka bir tanrının cocugu gibi hissederdim kendimi.. simdi ise yohklugunda yatagımda ölü bulunmayıp bir gun yasamaya mahkum edildigim icin seytanla pazarlıklara oturuyorum ruhum beş para etmiyormus.. belki de bu yuzden seytan bile istemiyor varlıgımı… ne alkol alkol artık..nede sigaram.. damarlarımdaki kokuşmuşluktan yoruldum… bir gun ansızın gelip seni alsam diyorum yalan deil.. aklımdan bunları gecirmeye cesaretim var hala kollarım ciddiye almasa da.. her yer kan.. her yer karanlık.. yoruldum durup durup seni özlemekten.. benim kör inadım senin görüpte anlayamayısın ne kadar cabuk büyüyen iki cocuktuk biz benim elimde telli arabam seninkinde oyuncak bebeklerin simdi benim seyrimde yalnız bir ölüm kol geziyor seninkinde caresiz bir bekleyiş.. herseyi unut.. sadece beni düşün.. sana gelsem sana kullanılmamış bir düş getirsem.. benimle bu yıkımın son halka acık gösterimini en önden ellerimden tutup izlermisin? Baska bir seans daha olmayacak.. Ya simdi gelmelisin Yada Bu suclu ruhum İkinci bir defa idamla yargılanıp asılmayacak.. Simdi gelmelisin… Cunku sabah hersey icin cohk gec olacak.. .................
Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2006 18 yıl Yazar aklımın ucuna takılan zaman akıp giden çağların bir anlamı olmalı tutsaklıgımın bedelini ödedigmi sanıyordum oysaki hala bir an dolusu sehvetin parmakları ucunda caresisce titriyorum canım sıkılıyor bu gel gitlerden yoruldum hala kime yaklassam beni melek sanıyor aklımın ucunda şeytanca yapılmıs planlar iyi bir insan olmak işime gelmedigi icin bu kadar karamsarım ve ayık gezmek zor oldugu icin bu kadar sarhoş verilipte tutulmayan sozlerin bedelini ödemekten yoruldum yalancıların kralı olmak istyorum kapalı kapıların ardında saklanan baska bir hayatın hukmunu sürmek istiyorum hayali kurdugumun tadını.. yuzyıllardır ertelenen bir batıl inanc gibiyim anlık zevklerin kölesi olmus cıkaramadıgım anlamların altında ezilmişim.. uzaktan bakanlar melek diyor sırtımdaki kamburu kanat sanıp bense zincirleri ayak bileklerinde aşkları cigerlerine yara olmuş bir ayyaştan baska bir sey deilim uzaktan bakanlar adam sanıyor anlık zevklerin şehvetiyle saclarım iki yana ayırmısım hangi kadın beni okusa ulasamadıgı aşkı sanıyor...
Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2006 18 yıl Yazar nerde kalmıstık bu hayatında bi reset dugmesi olsa ya sorunlar karsısında kilitlenip dondugumuzda bir tusa basıp yeniden baslasak yada alt+ctrl+del e basıp yanıt vermeyen programı kapatıp hayata devam etsek yada baslt-donatılar-sistem-sistem geri yuklemeden hayatımızı onceki bir zamana geri alsak unutmak icin geri donusum kutusuna attıklarımsı yeniden geri alabilsek baktıkki duselmiyor hicbirsey hayatımıza format atıp yeniden kurabilsek.. cohk sey istemiyorum dimi açıklarımz olsa ve biz bu acıkları yamalarla kapatıp antivirus programlaarıyla guvenligmisi saglasak silahlarla deil napim abi can sıkıntısı biriktirip biriktirip buraya gelip yağıyorum kelimelerde olmasa alcak basınc gibi.. bulutlar yuklenip yuksek yerlere gidip salıcaklar kendilerini oysaki hala tundra ikliminden bahsediliyor akdeniz bolgesinde ormanlarımızda yandı zaten bu ulkeye bahar gelmez artık ya kış olur donarız yada yaz gelir nefes alamayız ben rahat adamım abi yapıyorum ama hersey dilimin ucunda en buyuk acım altı saat suruyor..oda sarhos olma suresi ayıldıgım zaman kafamdaki agrını gecmesi on iki saat alıyor sonra zaten tövbe ediyorum icmeye bi daha icmem diyorum sonra aksam oluyor hava kararmıs canın sıkkın bir suru abuk subuk olaylar oluyor kimse mantıkla acıklamıyor sen bile kendi hayatına anlam yukeleyemes hale geliyorsun icmeyipte ne halt ediceksin? kısmet.. kısmet die die akıp geciyor zaman ne o bize soruyor akarken nede biz noluyo nereye gidiyos die sormuyorus gonullu bir ırza gecis hukum suruyor..bazen dikkat ediyorumda zevk bile almıyoruz sorgula sorgula nereye kadar sonunda kendine kalıyor insan simdi bunca soru soruyorum bunca yazıyorum bu makinayı kapatınca o yastıga basımı koyup kendime kalan benim dusunsene abi ekmek parası diyoruz siyaset diyoruz ekonomi diyoruz yonetiliyorus yonetmek istiyoruz onu elestiriyorus bunu elestiriyorus bir suru seyi sevmiyorus bazılarını begeniyoruz asık oluyorus hatta bir keman telinin en ince yerinden kopması gibi carpılıyorus bir kıs cocuguna damdan duser gibi sonra uzuluyorus sonra guluyor egleniyoruz dostlar kaybediyoruz dostları kazanıyoruz belki cohk zengin oluyoruz sonra sonrası hic.. insan hep bir yalnızlıga yol alıyor ne yapsan ne tutsan neden nefret etsen yada asık olsan hayatını kutsal amaclara adasan dolu dolu yasasan sanki bunların hepsi ucuz bir hollywood filmi gibi geliyor bana ucuncu sınıf aktristlerle cekilmiş basit bir senaryoya sahip baslarken sonunu kestirebiliyoruz sonrası sıkıntılı bir bekleyis ara verilsinde tuvalate gideyim yuzumu yıkıyayım ayılayım die bekliyoruz sonra geri gelip bitsin istiyoruz nolucakki bir yıkım filmini en on sıradan izliyoruz diye kendimizi sanslı sanıyoruz oysaki yıkımı yasayan biziz..kendimize hayranlıkla bakıp buyuk adam dices ya belkide bu yuzden inadına sahneden inmiyoruz kuliste yarasını saran soytarı gibi her alkıs sesinde sahneye cıkıyoruz sonra öyle işte nerde kalmıstık...
Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2006 18 yıl Yazar bayram gunu değilmi bugun.. tuhaf... artık konusamıyorum.. yazmaya calısmak. nerde kalmıstık? hala bıraktıgın yerdeyiz... biz bir avuc fani her yeni gune umut tasıyoruz her biten gunun ardından yeni kayıplara tutunuyoruz... bugune bayram gunu deniyor d`mi? mutlu olmalı o halde biz bir avuc fani nerde kalmıstık simdi kalplerimizden taşan umut sözleri biz bir avuc cesaretsiz kendimize bayram gunleri uydurup plastikten umut cicekleri ekiyoruz kalbimize türkceye cevrilemiyor artık yoklugun susmak hala yapabilecegimin en iyisi... gittiginden beri.
Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2006 18 yıl ya nerdesin sen be kardeşim; öyle alıştık ki senin duygularımıza tercuman olmana bırakıp gittin sandım burayı...daima okunup takip edildiğini unutma arkadaşım... allah bahtını hep açık etsin bu dünyadada,ahirettede..
Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 18 yıl bayram gunu değilmi bugun..tuhaf... artık konusamıyorum.. yazmaya calısmak. nerde kalmıstık? hala bıraktıgın yerdeyiz... biz bir avuc fani her yeni gune umut tasıyoruz her biten gunun ardından yeni kayıplara tutunuyoruz... bugune bayram gunu deniyor d`mi? mutlu olmalı o halde biz bir avuc fani nerde kalmıstık simdi kalplerimizden taşan umut sözleri biz bir avuc cesaretsiz kendimize bayram gunleri uydurup plastikten umut cicekleri ekiyoruz kalbimize türkceye cevrilemiyor artık yoklugun susmak hala yapabilecegimin en iyisi... gittiginden beri.
Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2006 18 yıl Yazar guclu bir afyon buldum kendime bu bos tuhaf renksiz sayfaya yazamıyorum aklımdan gecenleri rayına oturtamadıgım icin hala sıradan bir şizofren sayılıyorum katılamadıgım butun festivallerin ardından briaz daha donuklastı varlıgım icine kapanık bir cocuktum ben cocukken o gun bugun kısa pantalonlu telli araba surucusu sen giderken ardından bakan ve ne hissettigini aslında cohkta anlamayan vuruldugunu elindeki sıcak sıvıdan anlayan bir savas gazisi gibiydim o gun bugun malulen emekli olmus devlet toreniyle madalya verilmiş devlet gidince tek basına tuvalete bile gidemeyen yarım bir adam oldum oysa daha dune kadar pantalonu dizlerinde elinde telli arabası sıraya dizdigi misketlere uzaktan bakıp kendince teoriler ureten kucuk bir adamdım... katılamadıgım tum festivallerin derdine dusmus aslında evinden dısarı adımını atmamıs sen gidince seni özluıyorum derken senin varlıgınla ne kadar tutunmus platonik bir sessis telefon cıglıgı kadar adamdım yanımda olmadıgını ogrendigimden beri, ogrenmenin ne kadar kötu oldugunu düşünüp ogrenen yanlarımı cezalandırıyorum sen gittikten sonra ne kadar iyi yazdıgımı gorup parmaklarımı ust uste getirip bozuyorum kendime küsüyorum sana kızıp kendimi yakıyorum aynaya bakıp seni goruyorum gozlerimi kapayıp ölümü aynı sehrin aynı soğuğunda üşüyoruz aynı sehrin kalabalıgına karısıp belki de aynı adamlara küfrediyoruz aklımızdan gecirdiklerimiz kadar neşeliyiz birbirimize uzak oldugumuz kadar yarım okuyacagını bildigim icin buraya yazıyorum gelecegini bildigim icin her sabah uyanıyorum...
Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2006 18 yıl Yazar uzgunum yazamıyorum artık eskisi gibi belkide eskisi gibi yasayamadıgım icindir kimbilir belkide hic beceremedim yazmayı aklıma geleni soyledim kimbilir belkide kendi kurdugum cumlelerin altında kaldım uzun zamandır hayal etmiyorum uzun zamandır hissetmiyorum ne kadar cok hissedersem o kadar yoruldum ne kadar cok yasarsam o kadr soguk ne kadar yalan söyledim ne kadar yemin ettim simdi aklımın ucunda tuhaf kelimeler kendine uzaktan şiirler yazan bir yabancı gibiyim hala sizin kadar bana uzak hala benim kadar kendine yabancı...
Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2006 18 yıl Yazar ne gelen geldigi kadardır ne giden goturebildiginden fazlasını alır verdigin selamın alınırlıgı borsadaki hisselerini kazandıgı deger kadardır kaybedilen,devalue edilen ulkenin para birimidir hala bu ulkenin merkez bankası baskanı oyle istiyor die faizler arttırılmaz cunku bahsi gecen faiz oranları uzun suredir insan hayatlarına baglanmaz ekonomik verierin ısıgında yasıyoruz ve birileri buna istikrar diyor oysa herkez biliyor borsadaki hisselerinin kazandıgı deger seni daha yumusak bir topraga gömmuyor öldugun zaman hala baska halkların kahramanlarına inanıyoruz renkli camların ardındaki renkli giysiler icindeki adamlara ve hala bir ramazan aksamı iftar cadırında karnımızı doyurabilme ihtimali kadr gercek kalıyor aynı aksam sevdigin kadının yanında uykuya dalabilme ihtimalini hala en iyi yalanları en caresizler soyluyor hala en buyuk kırıkları hayallerin yohksullar yasıyor biz hala baska ulkenin cocuklarının özentisi gibi sarı saclı kadını evine bırakırken bizi kahve icmek icin iceriye cagırmasını düşlüyoruz en azından ayrılırken dudaklarından öpme.. bize farklı hayaller kurmayı ogretmedi kimse elimizdekinin tadını cıkarmayı kahvaltıda onumuze konan beyas peynirin hepsini yememeyi sokakta yururken basımısı fazla yukarda tutmamayı işyerinde şefimize tamam efendim demeyi aksam evimize gittigimizde carkı felekleri izleyip kendi felegimize isyan etmemeyi ogrettiler o gun bugun aklımda yagmurlar hangi iklimde canım sıkılsa ben durup durup duvarlarına gidiyorum yeşil caminin birisi bizimle kafa buluyor olmalı birisi cok egleniyor yoksa bir anlamı kalmıyor bu kendi icine boşalmaların...
Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 18 yıl Yazar yazamadıgım zamanlarım.. hani cohk sevdgin limonlu yada portakallı dondurman vardır.. bir kulahtır ama ne fazla ne eksik sonuna gelirsin bitmesin istersin daha kucuk ısırırsın hatta sadece koklarsın.. damağındaki o tuhaf tad gecmesin ama olmaz sonra koyverirsin hepsini birden atarsın agzına br gusel yutarsın... sonra hayat devam eder.. yazamadıgım zamanlarım yok aslında yazmadıklarım var bir suredir yazmamaya bagladım kendimi ipimi cözdügüm zaman yırtık bir ucurtma gibi hissediyorum artık belki de sırf etkisi artsın die iftardan hemen sonra ust uste iki sigara birden yakıyorum.... yazmamak icin yasamamayı yasamamak icin hissetmemeyi programladım aklıma dokunuyorum ama hersey parmaklarımın ucunda söyluyorum ama hersey yalan sorumlulugunu almadıgım bir evlilige razı edilmeye calısıyor gibiyim tanrı kuluna rüsvet teklif edermi? kaderi yolundan şaşmasın die... bir tasarım mucizesi deildim belki ama tasarlanmısların icinde rastlantısal hataları olan bir eser gibiydim simdi senin icini yiyip bitiren belki de bir sure once bende aradıgını bulamayandı... kimbilir belkide senin ac kalmasın diye peşinden kostugun benim ac karnımı doyursun diye kendime tuttugum metresimdi.... sende mi festival gibisin... seni düşünmelimi bilmiyorum düşünmedigim her an büyür aklımda sponsor firmaların verdigi alkollu iceceklerin icindeki alkol oranı kadar baglıyım hayata şimdi katıldıgım sensin diyemi kör kütük sarhos olmalıyım? gözlerimi incecik ufka yatırıp hayal edemedigim bu kiraz mevsimi icimi ısıtamadıgım sevgili sözleri ustunu örtemediğim kabus geceleri anlatamadıgı kadar anlayamadıgım kelimeleri susamadıgı kadar söyledigi gittiginden beri hic durmadan icine cektigi nefesimi özledim...
Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 18 yıl Yazar gunlerdir gidişime hazırlıyorum seni ve kendimi ama aklımın ucundan bile gecmiyor geri dönüslerim.. bunca yıldır ezberlediklerim senin mavi gozlerin kısa eteklerin isteypte tamamlayamadıgım uzun siirlerim lise zamanlarından kalma anılarım gibisin aptalca ama masumdu gulunc ama hala iz barakanlarından ben gittikten sonra sen hayatına devam ediceksin aklına benden uzakta sakladıklarınla belkide benim oğlumla karnında baska bir gerceklige uyanıcaksın... her gidisimin ardından ne cok yalnızdın simdi ben gelicem diye kapının zincirini takmıyor olmanın baska acıklaması varmı? ve ben nasıl bir insandımki beklenilecegimi bile bile ceketimi alıp cıkardım bir aksam ustu o zincirlenemeyen kapıdan geri donuslerime hazırlayamadıgım icin seni belkide sırf bu yuzden uzun sure dönmezdim bir suredir seni terkediyor sanıyordum kendimi geri dondugumde beni ilk karsılayan kapıda caresizlimdi seni bırakırken en cok canımı yakan bu sacma sapan sana geri dönüş cümlelerimdi...
Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2006 18 yıl Yazar büyük puntolarla yazdıgın kadar göze batıyor yalnızlıgın fısıldadıgın kadar kalabalıksın susarsan eger aklı basında bir şair gibi sessizligin kafiye olur ic cekişlerin devrik cümle anlayamıyor olman yaşamana engel deil uzun zamandır yaşayamadıklarını anlıyor olman sana kazandırmadıgı gibi kaldıgın kadar cesursun hayatında gittigin kadar korkak insana en cok korktugu zamanlarda bahsederler bundan elde var hüzün icebildigin kadar unutursun ayık kaldıgın kadar üzgün... alıntı yaptıgın sair kadar sarılırsın satırlara senden alıntı yapıldıgı kadar varsın aklından cıkardıgın anda beni özgürüm özgür kaldıgım kadar caresiz suretin silinir aklımdan aklımı sorguya cekerim en agır işkencelerde adın vermez bilmedigim bir kadına aşkımdan aglarım yazdıgmın altında kalırım soyledigimin hükmünde kalabalık bir cenaze merasiminde dilsizlik canımı yakar sessizligim koyu gri soguk ruzgarlı suc üstü edilmiş bir acemi hırsız gibiyim gunlerdir bir elimde suc aletim kalemim digerinde saatleri kurulmus patlamaya hazır cümlelerim.. düşünce imha ekipleri getirmişler düşünce insan icine imha edilen ekiplerden günlerdir sorguya cektigim halde aklımı ne adın veriyor nede susuyor bilmedigim bir dilde baska bir sevdayı anlatıyor her sabah baska bir beden de uyanıyor kendimi tanıdıkca sana tutuluyorum... sana tutuldukca kendimi buluyor...
Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2006 18 yıl Yazar ne ben işe gitsem ne sen ayılsan derin bir uykunun dibine dussek icim urperiyor ya evde yohksan.. sarsıntısında bir yıkılışın yolsuzluk davalarından yorulmus devlet savcısı gibiyim yargıladıklarım ötesinde kendimi sorguya cekerken acılıyor gozlerim hala baska bir ulkenin sancagı altında nefes alıyor gibiyim ne bir sevdanın karanlıgında nede br yazarın satırları arasında umutsus bir vadinin soguk ikliminden sorumlu tanrı gibiyim bana adanılan adakların ötesinde kurumsal alanlardaki özgurluklerden muzdarip hala bir kanun hukmunde kararname kadar karamsarım yazdıgım her satırım aslına ihanet ediyor ve uzun zamandır aslına ihanetler suc kapsamına alınmıyor... kırmızı ojelerin esmer tenine degmemiş kıs guneslerin sen, yatagının kıyısında ruyalara daldıgım kadın uyandıgımda aklımın sınrlarında baska ulkelere ilticayı dusundugum kokun uzerime sinmişken baska iklimleri dusunup urperdigim seni dusunup kendimi koklarken yaklanmısım bir trafik polisine asırı surrattan ceza yerken zamanı kacırmaktan korkar aklımı korumanın sınrları icinde baska bir gerceklige uyanan... gelirsin diye paspasın altına bıraktıgım anahtarlarım uzun suredir baska kadınlar tarafından aralanan kapılarım sensin diye elime aldıgım kalem seni yazamadıgım icin bu kadar karamsarım....
Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2006 18 yıl Yazar senmi bu kadar yakınsın bana yohksa benmi kendime yakın birini istedigim icin seni uyduruyorum? genelde yapmak istemedigimiz icin tanrı zorunluluk haline getirip önumuze suruyor bunları kanun hukmunde kararname gibi. zindanı secme ihtimalimiz nedir? icinde koyulup gidilmek icin sanırım eski kafalı bir adamım ben hala umay dinleyip kadehteki ruj izlerinden medet umuyorum.. baska bir kadına söylieymedikleirmin acısını senden cıkarıyorum... seni bırakıp gitmenin zorlugu burada baslıyor sanırım bana artık gidebilrsin dediginde... butun bir askın sorumlulugunu uzerime yuklediginde baska bir sonbahara acılıyor gozlerim kalmak istiyorum yarın gidecegimi bile bile beni sevmeni istiyorum seni aldatacagımı bile bile inanmanı tüm utanmazlıgımla beni kabul etmeni isityorum butun cirkinligimle yüzümü öpmeni bırak beni baska bir sehrin sabahlarında uyanayım baska kadınların koynunda baska bir vaadin peşinde anlamsızca kaybolayım yazılamayan bir fikrin icinde ne gidebiliyorum beni bırakınca nede kalabiliyor ellerimde cocuk ellerin ne gorebiliyorum gozlerini nede goruluyor iç çekişlerim hala kendi kurdugum yalanlara inanıyorum hala senin gerceginle yanıyor içim sokaklarımın darlıgı nedeniyle sondurulemeyen itiraf dolu molotof kokteyllerim.. baska bir sehrin valisiydim ben gorev bölgesinin dısına cıkmıs kamu malına zarar vermekten muebbetler yemiş baska bir kadının sevdalısı dogmamış cocuguna hasretten idama mahkum edilmiş zamansız yapılan kürtajlarla alınmıs serseri bir cenin.... hayata bir o kadar öfkeli bir o kadar, her gece bırakıp gitsen de yalnızca senin...
Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 18 yıl Yazar başka bedenlere sarkıyor simdi caresizligimiz.. sana dokunamıyor olmanın agırlıgı canmı yakıyor sana dokunmanın hafifligi yuz kızartıcı suc misali bazı kurallara uymuyor olmak dokunulmazlık gerektirmiyor hayallerin kuruldugu ve bakısların dondugu bu yerde hala baska bir sehrin insanına tutuluyor ve baska bir kadınla acılıyor gözlerim... tutkumun gucuyle terbiye edilmiş mısralarım ben sen gittiginden beri kimseye aşığım diyemedim hangi zaman aralıgında yasanmıs bu hayat hangi zaman aralıgında unutulmus bilinen anımsanmak istenen icin gereken kac beden..? bu öyle lanet olası toz bi pembeki bi baktım hersey ciddi ve hemen uyandım... duymak istediklerin parmaklarımın ucunda duymak istemediklerinle savasıyorum ben gunlerdir seni aklıma sıgdıramadıgım icin bu kadr yorgunum sana soyleyemediklerim icin yalnız.. istedigin yalanların karsısında duymak istediklerinin karsısında yalanlar istiyorsan yalanlar söyliyeyim yinede sen bilrsin.. hani dokunurda yıkarsın ugrasırda yapamassın yapamadıklarını altında kalırsın yangın anında kırılması gereken camı kıramassın üzerinde kırmızı isaret bulunan dolabı alıpta kacamassın uzerine yıkılan dolapların altında kalırsın belkide yangın esnasında ilk kurtarılackaları kurtaramadıgın icin hayatından bu kadar kolay vazgecersin... asla seni unutmıycam dediklerini unuttugun icin..
Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2006 18 yıl Yazar dokunsam kafiye olucaksın. korkuyorum okuyan herkes cok begenecek... susarsam eger hafifletici sebepler göz onune alınarak sürgüne gonderilecek kelimelerim biri alıp gitmiş olmalı gökyüzünü söyledigin heryere tek tek baktım.. her cizimine dokunup, söyledigin sarkıların yankılandıgı duvarları dinledim simdi öpsem seni senden sonra öpecegim kadınlara haksızlık olmayacak mı? resimlerine dokunup,sesinin rengini hayal ediyorum, kör bir balıkcı gibiyim igneyi takmadan oltamın ucuna yem veriyorum oltama takılanlara son bir sans tuttuklarımdan tutulmayı ogreniyorum tutulduklarımdan unutmayı... gittiginden beri gelmeni istiyorum kırık kameran ve burusturulup sonradan acemice duzeltilmeye calısılmıs gri renkli cizimlerinle gelirsin diye hala bos bir satır saklıyorum her yazdıgım şiirin mısraları arasında...
Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2006 18 yıl Yazar elimde seni sevecek kadar ben kalmadı baska bedenlerde harcandı kredileirmiz... simdi baska bankaların kara listelerinde adımız kimee gidip seviyoruz desek karsılıgı olmayan bir çek gibi ustunu karalayıp icraya veriliyor hislerimiz elimde seni sevecek kadar ban kalmadı simdi olamadıgım kadar yanında yalnızım sana dokunamadıgım kadar caresiz hala devrik cumlelere sarkıyor umutsuzlugum ben sen diye baska bir sehrin sokaklarına uyanıyorum tandıgım değil.. uzgunum hala alısamadım boyle bir cumle kurmaya ben snei senin beni sevdigin kadar cok sevemedigim icin bu kadar yorgunum seni sevemedigim icin bu hayatın kamburunda bir agrıyım dokunuslarım öpüşlerim sana sarılırken icime cektigim nefesin sana sarılırken sandıgım adamlıgım uzgunum ben hala seni senin beni sevdigin kadar cok sevemiyorum yorgunum ben hala sana yetiesecek kadar hızlı kosamıyorum bu sevda yokusunda ölüyorum senden arta kalan bu hayat kırıntıları arasında...
Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2006 18 yıl Yazar nerdesin yazılıdan sıfır almıs bir ogrenci gibiyim.. aksam eve gidince mazeretler olmalı sabah okula gelirken oldugu gibi yarım bırakılmıs bir oyunun ebesi gibiydim ne zamandır gozlerim yumulu emin deilim acıldıgından beri kapanmayan yaralarım pansuman tadında şiirler sarıyorum ruhuma uzun zamandır tek basınalıgın rahatına alısmısken simdi nerdesin`e takılıyorum sonra gelicekmisin`e sarkıyor yalnızlıgım yoksun`la noktalanıyor caresizligim. hala kanunu hukmunde kararname kadar gecrliyim kendi hayatımda siyasi darbelerden yorulmus askeri cuntaya eyvallah demişim. asgari huzunle bogusan kalbim gitme`lerinin ardına sıgınmıs hakkında asılsıs ihbarlar turetilmiş bir turlu ispatlanamamıs komplo teorisi gibiyim kalırsan sana şiirlerim yazarım kalırsan seni kendime yazarım gidersen die gitme`sen die aklıma gelen her harfi yaşarım sen`den öte baska bir köprü bulur farklı bir ben`e inanırım bir suredir yoksum gelmez`sen die farklı intiharlara suruklenir kayıp ruhum...
Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2006 18 yıl Yazar dogum gunlerini hatırlaması gereken kişi olmaktan yoruldum düşünmesi gereken ama bunu bir turlu beceremeyen... yarım kalan cumlelerin sonuna soru isareti eklersen, cumle tamamlanmıs olmuyor. hala söylemedigim sözleri şifreli hesaplarda saklıyorum soyleyebildiklerimin hükmü yarım yuzyıldan uzun deil.. gereksislikleri belirlerken sevda sozlerinin önemini kavrayamayan ogretim gorevlileri gibiydik biz verilen ödülleri kucumseyip kazanamadıklarımızın özleminde isyankarlıgı teşvik ettik duymak istediklerini soyliyebilecek kadar cesur olamadıgım icin kacıyordum kendimden söylediklerimin sorumlulugunu alabilecek kadar buyumedigim icin aglıyordum simdi yakınlarına düşen tanımlanamayan varlıgım karasularında cansız bulunan dusuncelerimden anlıyorsun belki de bu yuzden sen ne zaman bana gelsen, ben hep sanki gelişine hazırlıyor gibi buluyordum kendimi. unutmayı aklımdan cıkarıp, birlikte yasamayı ogrendigimden beri yoklugunla baska sehrin kalabalıgına ait bir yabancılasma yasıyorum belki de unutmak işime gelmedigi icin seni bekliyordum durmadan inatla ne kadar celimsis ve sevimsiz olsamda biliyor olmak gibi bana gelecegini gösterdiklerin hosuma gidiyor belki de beni aklında sarıp sakladıgın her dakikanın var oldugunu bilmek sanki biliyorsun ne zaman dizlerimin uzerinde dussem gelip tutuyorsun kolumdan sanki biliyorsun cogu geceler hala sen diye uyudugum kadının senin ben diye uyudugun adamın sevglisi oldugunu... biliyorsun sanki uzun yılların ardından sende biraz ben bende biraz sen kalacagını asla sahibine teslim edilemeycegini bu sevda parcalarını... sil gözünün yalnızlıklarını...
Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2006 18 yıl Yazar varlıgım, ellerinle tuttugun kalemin gibiydi yokluguna hazırlarken kendini belki de stok yapıyordun bitmesi olası ihtiyaclarını cesaretin gibi.. marketten alman gerekenlerin listesinin basına koyuyordun kasımda aşkın abartıldıgı melankoli filmlerini... zaman dururdu derken, akıp giderken avuclarımızdan ve bir daha simdi olmayacak derken ne kadar erken-di varlıgıma alısman icin... simdiki zamanların geniş zamanlara cevrilemedigini ögrendiğin de artık ikimiz icin de güzel günler-di... aşklardan yorgun, gri renkli bir makina takviyesiyle süslü kırmızı kurdelalı serum şişeleriyle umut enjekte ederken damarlarıma tıkanan her boslugum iç çekiş olarak geri dönuyordu bana.. söyledigim her söz kırılan bir tahta kalem sesi... yolun sonunda soluksuz bir takım hayallerin pencesinde ne hayalin pencesinde olmak umut vaat ediyordu neden yolun sonunda olmak o pencenin izlerini derinleştiriyor... ne seni görünce artık cigerlerim yanıyor ne senden ayrılınca baska bir sehre acılmıyor gözlerim.. insan aynen dyurmuyor işte her oyunun zorlugu gibi ayrılık iki tarafıda keskin bıcak gibi.. ne seni bırakıp gidebiliyorum artık ne senin burda oalcagını bilip sana gelebiliyor.. bırak dokunabileyim sana... kacırma gozlerini baska mazeretlerin ardına.. yorgunum anlatamadıgım kadar soylediklerimin karsılıgını arıyorum bu sehrin borsalarında hislerimin deger yitirmesine önlem alıyor hukumetim bir sure sonra sokaga cıkmamam icin engeller konulacak ve ben baska bir suctan hüküm giycem... baska bir kadının kollarında gözümü acmak sucundan, ruhumun üzerine kalemler kırılacak canını yakmıyorsa intihar değildir o... asansörün dügmesine basıp kat değiştirmek gibi... yokluguna alışıyorsan sevda değildir o... eskimiş bir ceketi cıkarıp asmak gibi tahta kapılı dolabın içine... simdi eskiye döner mi;? dönsekte ne kadar sen olucaksın senden sonra ne kadar ben kaldı... belki de bir daha asla bu kadar geniş zamana yazılmayacak hiç bir aşk. bırak dokunabileyim sana... sana söz veriyorum bu yazılan son satır olacak...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.