Φ LostsouL Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2008 belkide en kurumuş yerinden tutuşuyor bu ateş en unuttugumuz en beklemedigmiz yerden soruyor sorularını hazırlıksız yakalaması gibi bir ogretmenin ogrencilerini elektiriklermi kesikti dün gece calısamamısmıydık simdi neden zorlanıyoruz bu kadar beklemiyormuyduk içimize düşen kurtlar canımızımı sıkıyordu istemiyormuyduk? yoksa bir kurgumuydu yazan yöneten ve basrolunda oynayan biz hangi jüri karsısında ödüle aday gosterilecektik ya kazanamassak kabul edilemez bir kayıpmıydık? kapanırken siyah bir karasarlık üzerimize bunu benmi uydurdum? yoksa iki kişilik bir düşkırıklıgımıydı bu? kafiyesi tutmuyor ne saati belliydi bulusmalarımızın nede yeri yarın gece burda olacakmıydın? ve tuttugumuz sarkılar paylastıgmız o huzunden bozma ayrıntılar.. senin tutmamak için direnişlerin benim bir asi gibi ihanetlerim bir çingene sarkısının çınlaması fonunda bu arka planlarını bile hesapladıgımız oysa uzun zamandır hazırdık bu teslimiyete benim beyaz bayragım elimde senin teslim almak icin dakikları saydıgın kurgusunda bir yalnızlıgın hesap kitap tutmaz bu hayal ötesi bir turlu akla sıgmaz olmaz belki yarın sabah uyanırsın dudaklarında ıslaklıgı dudaklarımın bu sevda bu arzulamayı kaldırmaz hayal olur uçar belki bu tutulma bu satırların arasında kalmaz aklıma yatmasada, aklın almasada bu geceki bu buluşma başka hicbir masalda anlatılmaz... 18 saat sonraki bir buluşma hesaplanır 18 saat sonra belki o şimdi arzulanan orada olmaz... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2008 sığ bir düşünceye tutunup kıyıya vurmuş bir balına gibiyim oradan gecenler intihar ettim sanıp ellerinde kovalar su tasımıslar bedenime dualarıyla umut minicik elleri gövdemde yanık sesli bir cingene sarkı söylerken kapanmış gözlerim hüzün dizboyu dalgalar yetmemiş susuzlugumu gidermeye nede ıslak örtüler üzerimdeki ağlarken kadınlar ben bir sığ düşüncenin içinde aklım karışmış yorgunlugunun gökdelenine, çatısından kendini boşluğa bırakan senmisin benim anlamaya zorlandıgım belkide yılların ardından biriken ihtiyarlığım intihar süsü verilmiş kıyıdaki yalnızlığım benim için sende ağlarmısın? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2008 gidiyorsun bir klarnet sesi inceden bir yalnızlık çıglıgı gecenin yarısı kararır odamın içi kapatmadan ısıkları gidiyorsun kafiyenin acılısı sonlarında satırların keyfi kaçar gitmez parmakları tuşlara soğur, bir çaresizlik iner omuzlara hayali bir dünyanın kapıları aralanır keşkelere olasılıklar eklenir ve insan gri bir dünyada aralar gözlerini işlemeli kenarları pencereyi örten perdelerin acık mavi boyalı duvarlarıyla sıcacık bir evin kokusu siner üzerine sevda süzülür kenarlarından kurgusu yarım kalmıs bir hayalin ayakları yere basmaz akıl almaz bir öpüşmenin beklentisiyle büyür kapanır gözlerin gidiyorsun tarafından okunmaz bu satırlar sen bir uykunun kollarında uyanmak istemezken ben bir gun daha cabuk gecsin diye sana gün sayarken olur olmaz sözler sıralarken olursa diye değil belkide yanımda tutabileyim seni diye aklıma gelen her kelimeyi söylerken gittin işte senden sonra uzanıp düğmesine zamanın beceremesemde durdurmaya yeltenirken canım yanar yinede düşlerine demirlesin diye her gece gemiler kalkar gözbebeklerimden.... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2008 boşluğa bir mesaj atılır... karanlığa fısıldar insan sanki orda biri varmış gibi sonra karanlığa alısır insan sanki görebiliyormuş gibi ayağa kalkınca anlar alkol bilincini zorlamış gibi parmakları uyuşur önce uçuşur gözlerinin önünde pembe balonlar saate uzanır sanki zamanın farkında olmak önemliymiş gibi sonra zaman durur akıp giderken hayat camın kenarından süzülen yağmur damlaları gibi... bekledigin gelir belki iş işten geçmeden bir ninni duyarsın başka birinin annesinden Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2008 ''...dün'de çoğalan kelimeler için, yarın'a sadeleştirirken...'' Sayfalara dökülmek istiyorum. Bu, ''...gece'nin bir anlamı olmasın...'' demek. Biliyorum. Aynı masaldı, dinledim. Dinleyerek yenildim. Bu, kendi içinde başkalaşamamış yenilginin, kaçıncı soy ağacı, bilmiyorum. Hayatı hangi kuytuda ''benim'' saysam, yalnızlık ödenek oluyor bedeli için, bir hüznü daha devralıyorum. Öğrendiğim bir şey daha var, parmaklarım birer sayının maskelenen yüzü olup, kırılıp, dökülürken : ''...Ben, bu kez, çok daha iyi yenilmenin, kelimesizleşen boşluklarında, iki keder arası yorgunluğa sığınak oluyorum. Çok daha iyi yenilmenin, mazisi kalın puntolu üç noktaları arasında, nerede durmalı... Tuhaf... Artık, şaşırmıyorum...'' Önce, sustum. ''...Şaşırmama eyleminin olağan evreleri...'' dedim. Sonra, suskunluğa hayat verme çabasına seslendim. İçinde neyin olduğunu, içimde böylesine vakur ve kanı soğukluğa bilenen nedir, bilmek istedim. Basit denklemler savuşturdum, telvelenen zamanlarda. Birkaç hecesi, bu kahrolası suskunluğa küsük, içe doğru kanatlanan bir avazda saklı. Birileri geldi, yalınayak, okumadan tüm bu kelimeleri, sesime dayadılar kulaklarını, sesim, yüreğime postalanan bir mektup sancısıydı. Okumadan tüm bu kelimeleri, birileri : ''...Bahsettiği olsa olsa; bir ölüm'ün girizgah seferleri...'' dedi. Bu, böyle bilinsin mi istedim? ''Birileri'', lütfen öyle deyin, demek eylemini varsayımcı olmayan bir edayla süslemeyi ihmal etmeyin. Şimdi... Bana bu suskuntudan kalan, tüm mücevheri zamanları kollarıma takıyorum. ''Zaman'' var ya sözcüğün toprağında, ''beklemek'' suyu ile beslenir sanmayın sakın, kolay'a tasını tarağını alıp kaçan böylesi sanrılarınızı, beklenti dergâhının duvarlarına fısıldayın. Annelerinizin sözünü hatırlayın: ''...Kötü bir rüyaysa gördüğün, anlatma. Koş, mutfaktan bir bardak su al. Suya anlat ne varsa, sonra, bardağı susuzlukla temizle, içindekiler, akıttığın su, kötü rüya, artık uzağında...'' Uyanınca anladım ne olduğunu... Küçük bir şıkırtı yetti, gözkapaklarım için âzâda. Hani olur ya, bütün şehir o ecnebi icatla kısa süreli ayrılıklar yaşar. Ya da kalabalıkların arasından, kısa süreli sessizlikler seçersin, yürür gidersin içinden, kendi uyuyabıraktığın gerçekliğine doğru. Bütün ışıklar sönünce, karanlıkla uzlaşan... Bütün sesler terk edince, kimsesizliğin geniş odalı salonlarını, izbe hollerini... Dudaklarında ışıyan bir tebessüm koşar, yetişilmesi muhtemel olmayan bir hızla. Dışında bulunduğun an anlarsın, tüm karabasan hikayelerinin, bir okyanus uydurması olduğunu. Susmak, suskuntu, sessizlik ve canından olma tüm türevleri gizli bir kutsayıştır artık, daha iyi yenilmekten başka bir tedavinin olmayışını hazmedebilmenin, taksim edilmiş öğünleri... Kime sorsan,''...ferahlık, tebdil-i mekan'dan gelir...'' Hangi yalnızlık sobelemedi ki beni bu oyunda? Büyümek bu nedenle olsa gerek; ''...Yavaş yavaş, hüznü, bir ermiş beyazlığında kirletmek...'' Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2008 akla zarardı kurduğumuz düş diye bir türlü kafiyesi tutmayan şiir gibi neresini yazsan yazamadıgının hatrı kalır akıl almazdı hissettiiğimiz ne kadarını düşünsek düşünemediğimiz aklımızı basımızdan alırdı akıl karı değildi bu sevda belkide bu yüzden daha başında zarardaydı bilançolarımız akılsızlık örnegiydi belki tarifinde kullanılan, olmayacakların olan biten aramızda toplasan üç satır sevdaydı biz bilemedik neresinde nokta koyulacagını belkide bu yüzden inatla yüklemden kaçma çabalarımız devrik cumleleri sevip vazgecemememiz seni düşürüp aklıma kapatmak gibi kepenkleri seninle yalnız kalma çabası koca bir kabalıkta, bir aksam üstü belkide iş dönüşü trafikte sarkı tutmak bir radyodan sonra kendine gelmek bir düş dünyasından ilk otobusle gerçeklerinden yoruldum hayallerinle ısıt beni geleceksen haber ver önceden yokluguna alıstırayım kendimi varsan hayatımda bir türlü eksiltemedigim hangi tanrıya isyan etmeli bir çaresi varmı yoksa bir şehir efsanesimi olacak tenine dokunmak icin yanıp tutusurken ben sen bir kadeh şarapla avuturken kendini hangi yeni yıl teselli edecek eskiyen kalplerimizi... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2009 kırılganlığını hesaplayamamıstım üzerinde gezdiğim bu ince zeminin ne hayallerimi tasıyabilirmiş nede gerceklerimi bir ucundan tutustururken bu sevda sözlerini çaresizliği görmek baska insanların gozlerinde vahşi bir makinanın dişlileri arasında ezilirken duygusuz sorumsuz kaygısız bir benlikle umursamazken üzerinde durdugum bu kayganlığın farkında bile değilken nasıl da mağrur apoletlerinde cok yıldızlı bir komutanı edasıyla bendim bu dünyanın efendisi derken bi kız çocucugunun kolları arasında kırılganlığımı hesaplayamamıstım tek basıma bırakılırken o kırışmış beyaz carsafların arasında bu kadar yalnız olunabileceğini ve bu kadar daha üstüne ekleneceğini bir kac saat önce zafer cıglıkları atarken ben aynı ben'in yorulup nefes nefese kalacagını kestirememiştim cok nasırlanmış üzülmekten cok tutulumuş elleri başka ellerin sehvetinden cok konusmus aleyhinde cok delil bırakmıs bu yaşamak suçlaması karsısında şimdi sussa hafifletemez cezasını diye sert bir ***** tadında acısını cıkarmıs kendi bedeninden ve onca yaşına ragmen hayalkırıklıgına ugratılmıs bizzat kendisi tarafından çok beklemiş ama gelmemiş beklediği bu yüzden bir yanı hep biraz naif biraz cekimser gözlerinde masum bir cift bakıs nasılda bir kız cocugu tarafından terkedilmiş en ummadıgı anda bembeyaz carsafların arasında kırılmaz sanmış içindeki billur camdan masumiyeti taki soğuk bir zemine carpma sesini duyana dek oda inanmıs kendi yalanına açılmış gözleri iş işten gectikten sonra zavallı bir kapı carpılıp çıkılıncaya kadar döner sanmış dönmemiş kimse geriye soğumuş o carsaflar sarılırken çıplak bedene kefen gibi nasılda zormuş gömülmeden toprak altına ölmek gibi bir kız cocugunun ardından büyümüş ihtiyarlamıs ama bir turlu aklı ermemiş bu yalnızlığa erkek gibi... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 kırılgan bir zemin üzerinde gezmekten bahsediyordum bir süre once belkide takılıp düşerken bir hayalin pençesine neresinden geri dönebilrdim son çıkış hangisiydi bu yola girmeden önce kırılgan olan benmiydim her sözün ardında bir baska bir anlam arayan bulduklarımdan değil daha cok bulamadıklarımdan korkan... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 kabul ediyorum son bir aydır ruhumu kapitalist düzene rehin bıraktım karsılıgında düşük faizle kredi cektim bankadan.. bankaya olan borclarımı ödeyebileyim diye... sonra farkettimki ruhum eskiyor ve küfleniyor.. simdi ne geri ödemesini dusunuyorum nede ödenmeyen vadesi gelen borcları.. inceliyor sürekli ama kopmuyor.. kopmadıgı icin belkide bir yanım hep plan yapıyor.. e tipi cezaevinde mahkum bir fani gibi kacmak isterken, zamansız bir aramayla bulunuyor, tünel kazmak icin sakladıgım keskilerim.. cokmu film izliyorum? evet.. bedenimi değilsede ruhumu özgür bıraktıgımı hissediyorum... kendimi mi aldatıyorum? kimin umrunda... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 elle tutulur birsey değil bu gözle de gorulmuyor hesaplıyorsun ama ay sonunda hep acık veriyor denetimlerden gecmiyor bir yanlıslık var ama kimse söylemiyor üstü örtülmüyor sabahın bir saatine alınan bir ucak bileti o yolculugu katlanılır kılmıyor yola cıkıyorsun ama gittigin yerde ne bulacagın geri döndügünde eski sen kalacagın bilinmiyor kullanıcı hatasınamı giriyor bu secimler tanrı bile buna garanti vermiyor aradaki farkı ödesek bile daha iyi bir hayat satın alınamıyor oynadıgın lotonun sonuclarına bakmamak gibi bir his bu kazanmıs olabilrsin ama kaybetme olasılıgının buyuklugu karsısında bilmemek daha iyi hissettiriyor... başka bir insanın hayatını değiştirirken yan etkileri kendi hayatın üzerindeki bilinmiyor sevda hala çok bilinmeyenli denklem bildiklerin mutlu olmaya yetmiyor... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 1 Mart , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 1 Mart , 2009 bulanıklaşıyor resimler üstüste gelmiş acemi bir fotografcının elinden cıkmıs gibi uzun bir geceye hazırlıklı bolca alkol ve sigara takviyeli süzgecinden kurtulup gelmiş anılar aklımın bu saatte beklenmiyordun... en savunmasızı anımda yakalıyor beni giydigim hükümler söylecegim hersey aleyhimde kullanılacak susmak elimde değil anla öyle öfkeliyim yarım bırakılmış savunmalara... sert bir rock parcasını dinlerken boynumu incitmişim ukalalık dizboyu nerden geliyor bu kendine güven en utanmazı ben değilmiydim rezil rüsva askların en yüzsüzü suratıma tükürülse sükür diyorum pazarlıklarda ortaya sundugum kimin ruhu? hala üç kuruşa fiiyaka satıyorum neresinden tutsan elinde kalıyor bu yoksullukta ucunu baglayamıyorum basladıgım cumlelerin havada kalıyorum enkazımda bulunmasın diye karakutularım delilleri önceden yoketme tesebbüslerim intihar nedenlerim bilinmesin diye değil bu kadar ucuz bir nedenden harcıyorum diye kendimi kimse bilmesin duyanlar iyi bilirdik desin duymayanlar şaşırsın beklenmedik olsun ayrılışım ama boslugum doldrulmayacak gibi değil.. hayatlarına girdigim her kadından özür dilerim tamamlayamadıgım icin basladıklarımı bu ilk yarım bırakışım değil itiraflarıma sonuncusu eklensin garsondan hesabı istemenin vakti geldimi? 28 saniyeye sıkıştırılmıs bir asktı bizimkisi bir kac yıla bedel ayrılıktan sonra geriye kalan enkazda calısmalar devam ediyor bilirkişilere sorulacak nedenler kac tanık gerekli seni sevdigime inanmalaarı icin? kaç yeminli ifade? kac dakika daha sürmeliydi bu aşk ayıldıgımızda hatırlanması için Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ slient Gönderi tarihi: 7 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Mart , 2009 bunun bir değil bi çok anlamı olmalı.. 2 yıl bu yazıları takip edip bulduğum en uygun cümleyi yazdım sana Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 7 Mart , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Mart , 2009 bunun bir değil bi çok anlamı olmalı..2 yıl bu yazıları takip edip bulduğum en uygun cümleyi yazdım sana iki yıl boyunca izlemeye değer bulup beğendiğiniz için teşekkür ederim....umarım anımsattıklarım ve anlatmaya çalıştıklarımla birşeyler paylaşabilmişizdir.. saygılarımla. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 9 Mart , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 9 Mart , 2009 yolunu kaybetmiş bir inanan hangi şeytan aklına girmişte vazgecmiş inancından uçuşup dururken kelimeler aklımın içinde hepsini birden yazmak isteyipte hicbirine dokunumamıs kayda alınamamış sözlerim biliyorum sonuna geldiginde güzel bir resim cıkacak ortaya simdi boyle tuhaf cizgilerime aldanma belkide cikmayacak artık hicbirsey büyü bozulmustur gece yarısından once dönemedigi icin geriye balkabagına dönmüştür o araba ve içindeki sıradan bir yoksula sırtının sıcaklıgını yüzümde hissetmeyi özledim sarılıp alırken seni koynuma zamani durdurmaya calısmayı durmuyor diye sürekli uyanık kalıp her nefes alısında sen içinde iki kalp carpıp duran bir bedende hapsolmayı ve ertesi günlerini seninle bir toplu ulaşım aracında yanlız kalıp sevişebilmeyi ve meydan okumayı, okunmamayı göze alıp yazmaktan vazgecmeyen bir şair gibi beğenilmesede bu yazdığım her kelimesinde kokun vardır diye kutsal kabul edip tapınmayı bir ölümlüyü sevmek günahmı sanki hic ölmeyecekmiş gibi tanrım bu günah icin beni bagıslarmı? ya bagıslamadıkları? sesin bu sessizligi bastırır mı? ne zaman verildi bu hüküm oysa ben diğer teklifleri duymak istiyordum devam edip etmemeyi düşünmek çoktan seçmeli soruların arasında en az tercih edileni secmeyi kim kazanacak sonunda? kimin aşkı daha gercek olacak daha çok öptü diye sevgilisini dudaklarından ya öpemeyenler kuytu köselerde tek basına yanlız kaldıgında o yanlızlıga sevgiliyi sıgdırmayı hayal edenler ertesi gün sanki hcibirsey olmamıs gibi kalkıp işine gidenler bütün gün mutluymus gibi cok konusup belki belli olmasın diye agladıgı olur olmaz hereye gülümseyenler har satırına seni yazıyorum diye bu kadar güzel duruyor bu kelimeler ölümün soguk vadisinde gözlerini kapatınca yok olmuyor geceleri yatagının altına saklanan canavarlar ve üşür insan agustos sıcagında yüzünü yaslayıp uyuyabilecegi bir sırtın sıcaklıgına hasretken avuclarında ne büyük bosluktur sevgilinin öpülesi gögüsleri dokunamayacak kadar uzakken... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 15 Mart , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 15 Mart , 2009 ateşli bir sevişme diliyorum kalan son dilek hakkımda zenginlik mutluluk yada saglık değil tüm insanlar icin guzellik değil kendim icin bir son bir sevişme atesler icinde yanarken ve hastayken dudaklarım titrerken konusamazken ve dilim damagım kurumusken bir daha o yataktan kalkmamak pahasına neyim varsa damarlarımda dolasan ortaya koyup vazgecmek tırnaklarını hissetmek tenimde acısını tuzunu terinin dudaklarımda durmadan değil durup durup yeniden baslayarak ansızın değil onceden calısıp hazırlanarak gelecek sorulara cırıpcıplak değil az sonra gelecek olan kocaya yakalanma korkusuyla yumusak bir yatakta değil ittirsen açılıverecek bir kapı aralıgında doya doya değil yarıda kalsa hic gecmeyecek tadı damagımda yemin etsem başım agrımaz öyle bir inkarlıkla hayal etmek gibi değil gercek bir ukalıkla senin olmayı diliyorum kalan son hakkımda uzun yasamayı değil ölmeyi seciyorum kollarının arasında bir orgazmın hazzıyla karıncalanıyorken beynim becerememeyi seciyorum yazmayı ve kendime saklamayı tarfisiz bir kadın kokusuna karısıp senin olmayı Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 18 Mart , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 18 Mart , 2009 dijtal bir ajanda çığlığıyla gerçeklik bulaşır hayallerin arasına yüzüne carpar insanın yanlızlığını bu yüzdenmi işaretlenir takvim üstlerine geçmiş zaman yıldönümleri tamda alışıyorken yokluğuna sanki planlanmış önceden karar verilmiş ama kestirilememiş olasılık dışı etkenler doğru zaman doru yer ama yanlış insanların yanında hazırlıksız yakalanılmış yüzüm gözüm ıpıslak yeni arınmış çaresizlikten ahşap bir binada terkedilmiş büyük bina olsun diye kundaklanmış tam yanmadan yetişmiş büyük şehir itfaiyesi uyanmışım uykumdan dağınıklığımda gelmişsin sayfalarım yerlere saçılmış daha yeni kalkmışım yabancı bir kadının koynundan dijital bir ajanda çığlığıyla uyarılmış ama dikkate almamışım yüzüm gözüm ıpıslak saçlarım dagılmış nasıl baska bir el değmesine bu kadar hazırdım önceden çıkartılmış aklımdan nasıl olsa son gün calısırım diye sınava son güne ertelemiş son gün elektrikler kesikmiş sonra gelmişsin en çalışmadıgım yerden sormussun sevda sorusunu ben bir kumar masasında sabahlarken insan ne kadar kaybedecegini anlayamiyor tamamını kaybetmeden dijital bir ajanda çığlığıyla yakalanıyor hayatın gercegine tamda şimdi unutuyordum seni derken özelliklemi yapıyorsun bu kurgunun yapımcısı kim? bir tekrarı daha olacakmı bunun? yeni bir yıl dönümünde dahamı hazırlıklı yakalanıcam yokluğuna söylesene kac yıl daha gecmesi gerekir bir dijital ajanda çığlığıyla karışırken gerçekliğine sanki birşey olmamış gibi yaşamaya devam edebilmek için sanki bir kabustan uyanmışımda annem yanımda, sarılıp uyutmuş gibi beni... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 29 Mart , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 29 Mart , 2009 bükülüyor beli sonucsuz yanlızlıkların genetik bir miras gibi yakınmaların uyanıp yeni bir güne daha uyanmak icin erken biraz daha uyumak gibi bir lüks uyanmamak tahayyülü zor bir rüya gibi karnı burnunda bir beklentiye sahip olmak gibi alınganlık hala bir aşığın en kabullenilir mazereti gibi alkol neresinde kabullenilir bir riyakarlıktır insan ayıkken hangi sorumluluğa eyvallah diyebilir çok satıyor olmak çok iyi olmakmıdır her zaman yoksa çok konusuyor olmak örtermi yalanlarını şimdi öpüp alnıma koyuyorken var oldugun anları yoklugunda hakkımdaki asılsız suclamaları geçermi bir süre sonra yoksa insan birsey olmamıs gibi alışırmı gecermi sancısı bu yaralanmanın öpsen kanayan yerlerimden hala yokluguna yazılıyor diye mesajlarım durup durup elimdeki telefonu duvara vurmalarım söz verdigimden degil senden gelecek bir cevaba hazır olmadıgım icin her gun her gece ertelemem bu içimdeki aydınlıgı belkide korktugum icin bir hayırın karsısında kaybetmekten elimde avucumda kalan son hayat ışıltısını hala açılsa pandoranın kutusu yayılsa karanlığı gunahkarlıgın seninle birlikte oldugum her bir ana değer karşısına koymak gibi kısacık ömürümün her bir yılılnı sonrasında uyanmak zor olsada boş bir yatagın sağ tarafında yaşamaktan daha zor değil bir ülkenin fikri sağında yazmaktan kolay aklın ucunda gezinenleri korkusuzca özlemek ağır silsen izi kalır aklının kıvrımlarında görsen tanımazssın bundan yıllar sonra anımsamak zor gelir saclarına beyazlar karısınca içinde uhde kalırmı beni öpmedigin her an aklında çizgili gömlegim senin aldıgın bundan on yıl sonra üzerimde hükmü ne zaman sürer üzerimde yoklugunun başka bir kızıl saclı kadının erkeği oldugumda gecermi bu ukalalık daha iddialı cumleler kurdugumda uyansam yarın sabah koynunda tadı kalırmı güzel göğüslerinin damağımda.. ağlarmıyım yokluğunda hangi olası bahanelere yüklenir yoklugun ölmek bu kadar yakınken yaşamayı secmek senin bu kadar uzagında ne kadarı erkekce olurdu sen olmadan öznesinde mutluyum ama diye baslayan cumleleri yüklemek birinci tekil şahsın yanlızlıgına... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2009 sadece yaşamaktır aşk... inadına bazen, bazen akışına bırakmak gibi. bir gece dolusu sevişmekte, bir ömür boyu görememek de anlatabileceğin en fazla kafiyesi ya kafiye tutmayanları hissedipte? en güzeli belkide yaşamaktır aşk sadece yaşamak... tadını çıkar ! yazmayı bırak... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2009 en zoru nedir bilirmisin... içinde o hic ulaşamayacagını bildigin aşkı tasırken yeni bir sevdaya tutulmak.. bir kalbe kaç aşk sığdırabilirsin? tamamen yıkıldıktan sonra yeniden başlayabilirmisin? aşkının büyüklüğü çektigin acılarlar doğru orantılımıdır? yoksa inadına gülümseyip hayatına devam edip daha büyük bir fırtınaya girmeyi göze alabilrmisin? herkez yapabiliyor ulaşamayacağı aşkı icin herşeyden vazgecip beklemeyi.. kim gerçekten ikinci defa başka bir insanı delice sevebiliyor? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2009 elbetteki herkesin harcı değildir bir aşkı ömrü boyunca taşımak ve canlı tutmak bütün olumsuzluklara yada imkansızlıklara rağmen... Benim anlatmak istediğim aşkı unutmak, aşkı silmek yada inkar etmek değil... Bazı aşklar vardır bir kaç ömür olsa elimizde yinede yetmez zaman, içimizde taşımak için... Bence bu sadece aşk'ın hallerinden biri... Sadece bu olmamalı aşk, aşk hayatın kendisiyse, bu hayatta özlemlerde olmalı, ayrılıklarda, renklerde, sevinçlerde, hatalarda... hiç düşündünmü? delicesine sevdiğin herseye rağmen icinde tuttuğun ve hayat verdiğin o aşkı, unutmadan yada inkar etmeden ama yeniden daha şiddetli başka bir bedende yada ruhta bulabilirmisin? bir yarıştırma haliyle değil, benim aşkım senin aşkın gibi değil.. ilk aşkın gibi değil ama artık aşk'ı bilerek ilk seferindeki gibi toy bir çocuk gibi değil.. aklın başında bilerek, bilinçli bir aşka başlayabilrmisin? benim bahsettiğim böyle birşey... hasret çekmenin ne kadar büyük bir acı vereceğini bilseydi insanlar bir başkasıyla yakınlaşmayı göze alabilirlermiydi? şimdi biliyorsun sen..bir başka yabancıya aynı şiddetle yakınlaşmayı göze alabilirmisin? buda aşk'ın başka bir hali.. diğer halleri gibi... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2009 soyunup çırılçıplak bir yanlızlığa bürünmek bir sürüngen gibi soğuğa aldırmadan yeni sözlerle savunuyorum kendimi haklıyım uzun süredir haksızlık karşısındaki taraf tutmalarım aklım fikrim ucuz kelime oyunlarında konuşabildiğim kadar özgürüm sesim anahtarı gibi çaresizliğin zaman hatalarından yoruldum şimdi hazırım varlığına yokluğunla terbiyen edildikten sonra hani olur ya bazen zamanı geriye alsaydım derken alamazsın sadece hayalini kurarken şimdiki aklım olsaydılarla başlarken konuşmaya şimdiki aklın bir halta yaramaz geçmişi değiştirmek için sonra gelsenlere bağlanır cümleler sen gelmezsin yola çıkmayı istemekle yola çıkmak aynı değildir ertelersin olabilecekleri olasılıklara bağlarsın ucuz ülkelerin fakir insanları gibi her gece zengin olmak hayalleriyle küf kokulu rüyalara dalarsın kanmak ne güzeldir bir bahar günü yalancı güneşin sıcağına açılır yaprakların solmayacak gibi yeni bir yanlızlığa soyunduğun gibi girerken soğuk toprağın koynuna şimdiki aklım olsaydı'nlara geri dönerken ne çok keşkeler sıralanır aklında ne çok ağlamak üşüşür gözbebeklerine ne çok sen değilsindir artık aradaki farkı ödesen üstüne eklenmez yaşadıklarının ne çok değişmiştir artık gelsen olacaklar gelmezsen kaale alınmayacak bu günahkarlık hicbir tanrı katında mübah sayılmayacak bu aklınla o yaş bir daha yaşanmayacak o, koynunda uyanılan sabah bir daha hiçbir sabahki kadar mutlu uyanılmayacak... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2009 kendi enkazımda yeni bir kayba tahammülüm yok.. ya tamamen yak yada unut gitsin beni hani küçük bir kız çocuğuyken sana anlatılan ama büyüyüğünce unutulan masallar gibi... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2009 iki dost olarak kalmakmı daha zor bundan sonra yoksa iki yabancı gibi davranmakmı? hangisini inkar etmek daha kolay gelecek bize birlikte uyanılan sabahların varlıgımı? yoksa birbirimizden ayrı geçen gecelerin acısımı? ne kadarını hayatta tutabileceğiz bundan sonra kırılmış bir akvaryumdan yere düşmüş balıkların avucumuzda çırpınışları gibi aklımızdan uçup giden anıların hangisini hatırlayacağız? ne kadar daha birşey olmamış gibi hayatımıza devam edip olur olmaz herşeye gülümseyerek belli olmasın diye ağladığımız gözlerimizi kaçıracagız dost bakışlarından kaç satır daha yazarak hafifleteceğiz içimizde açtığımız yaraların acısını kac kadeh daha içki gerekecek, kaç paket sigara ? örneğin kac defa daha sinemeya yanlız gitmek gerekecek elimizi yanımızdaki boş koltuğa uzattığımızda sızlamaması için içimizin... kaç defa daha insan amaçsızca yürümeli birlikte yurünülen yollardan tek başına sanki hiçbirşey olamamış gibi ve kaç şarkı dinlemeli içinde ayrılık geçen derin bir off çektirmeyen... iki dost olarak kalmakmı daha zor artık iki yabancı gibi davranmak mı? yoksa hiçbirşey olmamış gibi yalandan bir güne mutluymuş gibi yaparak uyanmak mı? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2009 tutma beni diyorsun bırak uyuyabileyim.. ne zamandır anı paylaşımında kan uyuşmazlığını aşıp organ naklindeki başarısızlıklarımızı unutup gülümsüyoruz aynı anda mutluluk paylaşımında geldiğimiz son nokta bu mu? silmiştik öyle değil mi? hızlı aramalar listesinden adımızı sık gorusulenler listesindeki hesabımızı uyanılırsa gecenin bir yarısı hayalini kuracaklarımız arasındaki önceliğimizi değiştirmiştik öyle değil mi? gülümsüyormuş gibi yapacaktık sorulunca üstümüze gelinirse inkar edecektik ne zaman bizden bahsedilse konuyu değiştirip -Ha o'mu deyip, mutludur şimdi yeni sevgilisiyle...diyerek biterecektik çok önce kapanmış bir yaranın kurumuş kabuğunu kaldırınca inceden kan sızar ya kuruyunca yeni bir kabuk bağlar canın yanmaz tatlı bir kaşıntı sarar yine kanatırsın bu defa kanamaz yeniden hatırlamak istersin bu defa o kadar canın yanmaz böyle böyle mi gecer aşk acısı bir zaman sonra yeni sevdalar peydahlanır insan o bir zamanlar en çok sevdiğine artık bir dost gibi anlatır tutma beni diyorsun birak gideyim seni tutabilseydim eğer o güneşli soğuk kış gününde tutardım zaten kal'saydınlar hala bilinmeyenleri bulunamamış bir çözümleme gibi cok mutluyduk biz çok bilmiyorduk ama bilmekte gerekmiyordu mutlu olmak için kısa zaman aralıklarına sıkışmış belki de bu yüzden olmayacak birşey gibiydik olmadık şimdi tutma beni bırak gideyim diyorsun ya kolum kanadım kırık sarıp sarmalayamiyorsam seni git artık en çok gurur duydugum yaram sensin bu bedenimdeki... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 26 Nisan , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 26 Nisan , 2009 hayat en çalışmadıgım yerinden sordu aşk sorusunu bir yanlışın tüm dogrulara bedel oldugu kac dogru daha gerekir duzeltebilmek icin tasarımdaki bozuklugu soylenince yapılabiliyormus bunlar mesela unut deyince unutmak gibi hatırla deyince anımsamak gibi tenindeki bahar kokusunu nasılda zor gelir insana sabahında koynundan ayrıldıktan sonra gecesinde yalnız girmek o soguk yataga ne soyledigni bilemedigin zaman susmak gibi soyleyeceklerini bildiginde kelimeler cok bir halta yarıyormus gibi sanki ne bir pazartesi kadar yorgunum simdi nede bir Cuma aksamı kadar mutlu arasında sıkısmısım takvim yapraklarının günün favori ismi özlem tarihteki karsılıgı vurgun hani dalgıcların nefessiz kalıp su üstüne cıkmak icin acele etmesi gibi ve hazırlıksız yakalanması bedenin aklın istedigine isteyipte korkuluğa konamayan kargaların kendi bedeninde kanatlarını dövmesi gibi… nelerin hesabını yapıyoruz simdi bende senin, sende benim kalan izlerimin mi? Senmi baksa bir adam arıyordun kendine Daha cok mutlu olmak icin Benmi baska bir kadın İçimdeki bu bu hayvanı ehlileştirsin… Neresinde kesişti hayatımız Hangi cizgisinde buluştukki biz Sana yettiğine ben nefessiz kaldım Bana yettiğinde sen vazgectin… Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.