Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...


Önerilen İletiler

belkide en kurumuş yerinden tutuşuyor bu ateş

en unuttugumuz en beklemedigmiz yerden

soruyor sorularını

hazırlıksız yakalaması gibi bir ogretmenin ogrencilerini

elektiriklermi kesikti dün gece

calısamamısmıydık

simdi neden zorlanıyoruz bu kadar

beklemiyormuyduk

içimize düşen kurtlar canımızımı sıkıyordu

istemiyormuyduk?

yoksa bir kurgumuydu yazan yöneten ve basrolunda oynayan biz

hangi jüri karsısında ödüle aday gosterilecektik

ya kazanamassak kabul edilemez bir kayıpmıydık?

kapanırken siyah bir karasarlık üzerimize

bunu benmi uydurdum?

yoksa iki kişilik bir düşkırıklıgımıydı bu?

kafiyesi tutmuyor ne saati belliydi bulusmalarımızın nede yeri

yarın gece burda olacakmıydın?

ve tuttugumuz sarkılar paylastıgmız o huzunden bozma ayrıntılar..

senin tutmamak için direnişlerin

benim bir asi gibi ihanetlerim

bir çingene sarkısının çınlaması fonunda

bu arka planlarını bile hesapladıgımız

oysa uzun zamandır hazırdık bu teslimiyete

benim beyaz bayragım elimde

senin teslim almak icin dakikları saydıgın

kurgusunda bir yalnızlıgın

hesap kitap tutmaz bu hayal ötesi bir turlu akla sıgmaz

olmaz belki yarın sabah uyanırsın

dudaklarında ıslaklıgı dudaklarımın

bu sevda bu arzulamayı kaldırmaz

hayal olur uçar belki

bu tutulma bu satırların arasında kalmaz

aklıma yatmasada, aklın almasada

bu geceki bu buluşma

başka hicbir masalda anlatılmaz...

18 saat sonraki bir buluşma hesaplanır

18 saat sonra belki o şimdi arzulanan

orada olmaz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sığ bir düşünceye tutunup

kıyıya vurmuş bir balına gibiyim

oradan gecenler intihar ettim sanıp

ellerinde kovalar

su tasımıslar bedenime

dualarıyla umut

minicik elleri gövdemde

yanık sesli bir cingene sarkı söylerken

kapanmış gözlerim

hüzün dizboyu

dalgalar yetmemiş susuzlugumu gidermeye

nede ıslak örtüler üzerimdeki

ağlarken kadınlar

ben bir sığ düşüncenin içinde

aklım karışmış yorgunlugunun gökdelenine,

çatısından kendini boşluğa bırakan senmisin

benim anlamaya zorlandıgım

belkide yılların ardından biriken ihtiyarlığım

intihar süsü verilmiş kıyıdaki yalnızlığım

benim için sende ağlarmısın?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

gidiyorsun

bir klarnet sesi inceden

bir yalnızlık çıglıgı

gecenin yarısı

kararır odamın içi kapatmadan ısıkları

gidiyorsun

kafiyenin acılısı sonlarında satırların

keyfi kaçar

gitmez parmakları tuşlara

soğur, bir çaresizlik iner omuzlara

hayali bir dünyanın kapıları aralanır

keşkelere olasılıklar eklenir ve insan

gri bir dünyada aralar gözlerini

işlemeli kenarları pencereyi örten perdelerin

acık mavi boyalı duvarlarıyla sıcacık bir evin

kokusu siner üzerine

sevda süzülür kenarlarından

kurgusu yarım kalmıs bir hayalin

ayakları yere basmaz

akıl almaz bir öpüşmenin beklentisiyle büyür

kapanır gözlerin

gidiyorsun

tarafından okunmaz bu satırlar

sen bir uykunun kollarında uyanmak istemezken

ben bir gun daha cabuk gecsin diye

sana gün sayarken

olur olmaz sözler sıralarken

olursa diye değil belkide

yanımda tutabileyim seni diye

aklıma gelen her kelimeyi söylerken

gittin işte

senden sonra

uzanıp düğmesine zamanın

beceremesemde

durdurmaya yeltenirken

canım yanar

yinede

düşlerine demirlesin diye her gece

gemiler kalkar

gözbebeklerimden....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

boşluğa bir mesaj atılır...

karanlığa fısıldar insan

sanki orda biri varmış gibi

sonra karanlığa alısır insan

sanki görebiliyormuş gibi

ayağa kalkınca anlar

alkol bilincini zorlamış gibi

parmakları uyuşur önce

uçuşur gözlerinin önünde pembe balonlar

saate uzanır sanki zamanın farkında olmak önemliymiş gibi

sonra zaman durur

akıp giderken hayat

camın kenarından süzülen yağmur damlaları gibi...

bekledigin gelir belki

iş işten geçmeden

bir ninni duyarsın başka birinin annesinden

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

''...dün'de çoğalan kelimeler için, yarın'a sadeleştirirken...''

 

Sayfalara dökülmek istiyorum. Bu, ''...gece'nin bir anlamı olmasın...'' demek. Biliyorum.

 

Aynı masaldı, dinledim. Dinleyerek yenildim. Bu, kendi içinde başkalaşamamış yenilginin, kaçıncı soy ağacı, bilmiyorum.

 

Hayatı hangi kuytuda ''benim'' saysam, yalnızlık ödenek oluyor bedeli için, bir hüznü daha devralıyorum.

 

Öğrendiğim bir şey daha var, parmaklarım birer sayının maskelenen yüzü olup, kırılıp, dökülürken : ''...Ben, bu kez, çok daha iyi yenilmenin, kelimesizleşen boşluklarında, iki keder arası yorgunluğa sığınak oluyorum. Çok daha iyi yenilmenin, mazisi kalın puntolu üç noktaları arasında, nerede durmalı... Tuhaf... Artık, şaşırmıyorum...''

 

 

Önce, sustum.

 

''...Şaşırmama eyleminin olağan evreleri...'' dedim.

 

Sonra, suskunluğa hayat verme çabasına seslendim. İçinde neyin olduğunu, içimde böylesine vakur ve kanı soğukluğa bilenen nedir, bilmek istedim. Basit denklemler savuşturdum, telvelenen zamanlarda. Birkaç hecesi, bu kahrolası suskunluğa küsük, içe doğru kanatlanan bir avazda saklı.

 

Birileri geldi, yalınayak, okumadan tüm bu kelimeleri, sesime dayadılar kulaklarını, sesim, yüreğime postalanan bir mektup sancısıydı.

 

Okumadan tüm bu kelimeleri, birileri :

 

''...Bahsettiği olsa olsa; bir ölüm'ün girizgah seferleri...'' dedi.

 

Bu, böyle bilinsin mi istedim?

 

''Birileri'', lütfen öyle deyin, demek eylemini varsayımcı olmayan bir edayla süslemeyi ihmal etmeyin.

 

 

Şimdi...

 

 

Bana bu suskuntudan kalan, tüm mücevheri zamanları kollarıma takıyorum. ''Zaman'' var ya sözcüğün toprağında, ''beklemek'' suyu ile beslenir sanmayın sakın, kolay'a tasını tarağını alıp kaçan böylesi sanrılarınızı, beklenti dergâhının duvarlarına fısıldayın.

 

Annelerinizin sözünü hatırlayın:

 

''...Kötü bir rüyaysa gördüğün, anlatma. Koş, mutfaktan bir bardak su al. Suya anlat ne varsa, sonra, bardağı susuzlukla temizle, içindekiler, akıttığın su, kötü rüya, artık uzağında...''

 

 

Uyanınca anladım ne olduğunu... Küçük bir şıkırtı yetti, gözkapaklarım için âzâda. Hani olur ya, bütün şehir o ecnebi icatla kısa süreli ayrılıklar yaşar. Ya da kalabalıkların arasından, kısa süreli sessizlikler seçersin, yürür gidersin içinden, kendi uyuyabıraktığın gerçekliğine doğru. Bütün ışıklar sönünce, karanlıkla uzlaşan... Bütün sesler terk edince, kimsesizliğin geniş odalı salonlarını, izbe hollerini...

 

Dudaklarında ışıyan bir tebessüm koşar, yetişilmesi muhtemel olmayan bir hızla. Dışında bulunduğun an anlarsın, tüm karabasan hikayelerinin, bir okyanus uydurması olduğunu.

 

Susmak, suskuntu, sessizlik ve canından olma tüm türevleri gizli bir kutsayıştır artık, daha iyi yenilmekten başka bir tedavinin olmayışını hazmedebilmenin, taksim edilmiş öğünleri...

 

 

Kime sorsan,''...ferahlık, tebdil-i mekan'dan gelir...''

 

 

Hangi yalnızlık sobelemedi ki beni bu oyunda?

 

 

Büyümek bu nedenle olsa gerek;

 

''...Yavaş yavaş, hüznü, bir ermiş beyazlığında kirletmek...''

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

akla zarardı kurduğumuz düş diye

bir türlü kafiyesi tutmayan şiir gibi

neresini yazsan yazamadıgının hatrı kalır

akıl almazdı hissettiiğimiz

ne kadarını düşünsek

düşünemediğimiz aklımızı basımızdan alırdı

akıl karı değildi bu sevda

belkide bu yüzden daha başında zarardaydı bilançolarımız

akılsızlık örnegiydi belki tarifinde kullanılan, olmayacakların

olan biten aramızda toplasan üç satır sevdaydı

biz bilemedik neresinde nokta koyulacagını

belkide bu yüzden inatla yüklemden kaçma çabalarımız

devrik cumleleri sevip vazgecemememiz

seni düşürüp aklıma kapatmak gibi kepenkleri

seninle yalnız kalma çabası koca bir kabalıkta, bir aksam üstü belkide

iş dönüşü trafikte

sarkı tutmak bir radyodan

sonra kendine gelmek bir düş dünyasından ilk otobusle

gerçeklerinden yoruldum hayallerinle ısıt beni

geleceksen haber ver önceden yokluguna alıstırayım kendimi

varsan hayatımda bir türlü eksiltemedigim

hangi tanrıya isyan etmeli

bir çaresi varmı

yoksa bir şehir efsanesimi olacak

tenine dokunmak icin yanıp tutusurken ben

sen bir kadeh şarapla avuturken kendini

hangi yeni yıl teselli edecek

eskiyen kalplerimizi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

kırılganlığını hesaplayamamıstım

üzerinde gezdiğim bu ince zeminin

ne hayallerimi tasıyabilirmiş nede gerceklerimi

bir ucundan tutustururken bu sevda sözlerini

çaresizliği görmek baska insanların gozlerinde

vahşi bir makinanın dişlileri arasında ezilirken

duygusuz sorumsuz kaygısız bir benlikle umursamazken

üzerinde durdugum bu kayganlığın

farkında bile değilken

nasıl da mağrur

apoletlerinde cok yıldızlı bir komutanı edasıyla bendim bu dünyanın

efendisi derken

bi kız çocucugunun kolları arasında

kırılganlığımı hesaplayamamıstım

tek basıma bırakılırken o kırışmış beyaz carsafların arasında

bu kadar yalnız olunabileceğini

ve bu kadar daha

üstüne ekleneceğini

bir kac saat önce zafer cıglıkları atarken ben

aynı ben'in yorulup nefes nefese kalacagını

kestirememiştim

cok nasırlanmış üzülmekten

cok tutulumuş elleri başka ellerin sehvetinden

cok konusmus

aleyhinde cok delil bırakmıs bu yaşamak suçlaması karsısında

şimdi sussa hafifletemez cezasını diye

sert bir ***** tadında acısını cıkarmıs kendi bedeninden

ve onca yaşına ragmen

hayalkırıklıgına ugratılmıs bizzat kendisi tarafından

çok beklemiş ama gelmemiş beklediği

bu yüzden bir yanı hep biraz naif

biraz cekimser

gözlerinde masum bir cift bakıs

nasılda bir kız cocugu tarafından terkedilmiş en ummadıgı anda

bembeyaz carsafların arasında

kırılmaz sanmış içindeki billur camdan masumiyeti

taki soğuk bir zemine carpma sesini duyana dek

oda inanmıs kendi yalanına

açılmış gözleri

iş işten gectikten sonra

zavallı bir kapı

carpılıp çıkılıncaya kadar

döner sanmış

dönmemiş kimse geriye

soğumuş o carsaflar

sarılırken çıplak bedene

kefen gibi

nasılda zormuş

gömülmeden toprak altına

ölmek gibi

bir kız cocugunun ardından

büyümüş ihtiyarlamıs ama

bir turlu aklı ermemiş bu yalnızlığa

erkek gibi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kırılgan bir zemin üzerinde gezmekten bahsediyordum bir süre once

belkide takılıp düşerken bir hayalin pençesine

neresinden geri dönebilrdim

son çıkış hangisiydi bu yola girmeden önce

kırılgan olan benmiydim

her sözün ardında bir baska bir anlam arayan

bulduklarımdan değil

daha cok bulamadıklarımdan korkan...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kabul ediyorum son bir aydır ruhumu kapitalist düzene rehin bıraktım karsılıgında düşük faizle kredi cektim bankadan..

bankaya olan borclarımı ödeyebileyim diye...

sonra farkettimki ruhum eskiyor ve küfleniyor..

simdi ne geri ödemesini dusunuyorum nede ödenmeyen vadesi gelen borcları..

inceliyor sürekli ama kopmuyor..

kopmadıgı icin belkide bir yanım hep plan yapıyor..

e tipi cezaevinde mahkum bir fani gibi kacmak isterken, zamansız bir aramayla bulunuyor, tünel kazmak icin sakladıgım keskilerim..

cokmu film izliyorum?

evet..

bedenimi değilsede ruhumu özgür bıraktıgımı hissediyorum...

kendimi mi aldatıyorum?

kimin umrunda...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

elle tutulur birsey değil bu

gözle de gorulmuyor

hesaplıyorsun ama ay sonunda hep acık veriyor

denetimlerden gecmiyor

bir yanlıslık var ama kimse söylemiyor

üstü örtülmüyor

sabahın bir saatine alınan bir ucak bileti

o yolculugu katlanılır kılmıyor

yola cıkıyorsun ama

gittigin yerde ne bulacagın

geri döndügünde eski sen kalacagın bilinmiyor

kullanıcı hatasınamı giriyor bu secimler

tanrı bile buna garanti vermiyor

aradaki farkı ödesek bile

daha iyi bir hayat satın alınamıyor

oynadıgın lotonun sonuclarına bakmamak gibi bir his bu

kazanmıs olabilrsin ama

kaybetme olasılıgının buyuklugu karsısında

bilmemek daha iyi hissettiriyor...

başka bir insanın hayatını değiştirirken

yan etkileri kendi hayatın üzerindeki

bilinmiyor

sevda hala çok bilinmeyenli denklem

bildiklerin mutlu olmaya yetmiyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

bulanıklaşıyor resimler

üstüste gelmiş acemi bir fotografcının elinden cıkmıs gibi

uzun bir geceye hazırlıklı

bolca alkol ve sigara takviyeli

süzgecinden kurtulup gelmiş anılar aklımın

bu saatte beklenmiyordun...

en savunmasızı anımda yakalıyor beni giydigim hükümler

söylecegim hersey aleyhimde kullanılacak

susmak elimde değil

anla öyle öfkeliyim

yarım bırakılmış savunmalara...

sert bir rock parcasını dinlerken boynumu incitmişim

ukalalık dizboyu

nerden geliyor bu kendine güven

en utanmazı ben değilmiydim rezil rüsva askların

en yüzsüzü

suratıma tükürülse sükür diyorum

pazarlıklarda ortaya sundugum kimin ruhu?

hala üç kuruşa fiiyaka satıyorum

neresinden tutsan elinde kalıyor bu yoksullukta

ucunu baglayamıyorum basladıgım cumlelerin

havada kalıyorum

enkazımda bulunmasın diye karakutularım

delilleri önceden yoketme tesebbüslerim

intihar nedenlerim bilinmesin diye değil

bu kadar ucuz bir nedenden harcıyorum diye kendimi

kimse bilmesin

duyanlar iyi bilirdik desin

duymayanlar şaşırsın

beklenmedik olsun ayrılışım

ama boslugum doldrulmayacak gibi değil..

hayatlarına girdigim her kadından özür dilerim

tamamlayamadıgım icin basladıklarımı

bu ilk yarım bırakışım değil

itiraflarıma sonuncusu eklensin

garsondan hesabı istemenin vakti geldimi?

28 saniyeye sıkıştırılmıs bir asktı bizimkisi

bir kac yıla bedel

ayrılıktan sonra geriye kalan enkazda calısmalar devam ediyor

bilirkişilere sorulacak nedenler

kac tanık gerekli seni sevdigime inanmalaarı icin?

kaç yeminli ifade?

kac dakika daha sürmeliydi bu aşk

ayıldıgımızda hatırlanması için

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bunun bir değil bi çok anlamı olmalı..

2 yıl bu yazıları takip edip bulduğum en uygun cümleyi yazdım sana :)

 

 

 

iki yıl boyunca izlemeye değer bulup beğendiğiniz için teşekkür ederim....umarım anımsattıklarım ve anlatmaya çalıştıklarımla birşeyler paylaşabilmişizdir..

saygılarımla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yolunu kaybetmiş bir inanan

hangi şeytan aklına girmişte vazgecmiş inancından

uçuşup dururken kelimeler aklımın içinde

hepsini birden yazmak isteyipte

hicbirine dokunumamıs

kayda alınamamış sözlerim

biliyorum sonuna geldiginde güzel bir resim cıkacak ortaya

simdi boyle tuhaf cizgilerime aldanma

belkide cikmayacak artık hicbirsey

büyü bozulmustur

gece yarısından once dönemedigi icin geriye

balkabagına dönmüştür o araba

ve içindeki sıradan bir yoksula

sırtının sıcaklıgını yüzümde hissetmeyi özledim

sarılıp alırken seni koynuma

zamani durdurmaya calısmayı

durmuyor diye sürekli uyanık kalıp

her nefes alısında sen

içinde iki kalp carpıp duran bir bedende hapsolmayı

ve ertesi günlerini

seninle bir toplu ulaşım aracında yanlız kalıp

sevişebilmeyi

ve meydan okumayı, okunmamayı göze alıp

yazmaktan vazgecmeyen bir şair gibi

beğenilmesede bu yazdığım

her kelimesinde kokun vardır diye

kutsal kabul edip tapınmayı

bir ölümlüyü sevmek günahmı

sanki hic ölmeyecekmiş gibi

tanrım bu günah icin beni bagıslarmı?

ya bagıslamadıkları?

sesin bu sessizligi bastırır mı?

ne zaman verildi bu hüküm

oysa ben diğer teklifleri duymak istiyordum

devam edip etmemeyi düşünmek

çoktan seçmeli soruların arasında

en az tercih edileni secmeyi

kim kazanacak sonunda?

kimin aşkı daha gercek olacak

daha çok öptü diye sevgilisini dudaklarından

ya öpemeyenler

kuytu köselerde tek basına yanlız kaldıgında

o yanlızlıga sevgiliyi sıgdırmayı hayal edenler

ertesi gün sanki hcibirsey olmamıs gibi kalkıp işine gidenler

bütün gün mutluymus gibi cok konusup

belki belli olmasın diye agladıgı

olur olmaz hereye gülümseyenler

har satırına seni yazıyorum diye bu kadar güzel duruyor bu kelimeler

ölümün soguk vadisinde

gözlerini kapatınca yok olmuyor

geceleri yatagının altına saklanan canavarlar

ve üşür insan agustos sıcagında

yüzünü yaslayıp uyuyabilecegi bir sırtın sıcaklıgına hasretken

avuclarında ne büyük bosluktur

sevgilinin öpülesi gögüsleri

dokunamayacak kadar uzakken...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ateşli bir sevişme diliyorum

kalan son dilek hakkımda

zenginlik mutluluk yada saglık değil

tüm insanlar icin guzellik değil

kendim icin bir son bir sevişme

atesler icinde yanarken

ve hastayken dudaklarım titrerken

konusamazken ve dilim damagım kurumusken

bir daha o yataktan kalkmamak pahasına

neyim varsa damarlarımda dolasan ortaya koyup

vazgecmek

tırnaklarını hissetmek tenimde

acısını tuzunu terinin dudaklarımda

durmadan değil

durup durup yeniden baslayarak

ansızın değil

onceden calısıp hazırlanarak gelecek sorulara

cırıpcıplak değil

az sonra gelecek olan kocaya yakalanma korkusuyla

yumusak bir yatakta değil

ittirsen açılıverecek bir kapı aralıgında

doya doya değil

yarıda kalsa hic gecmeyecek tadı damagımda

yemin etsem başım agrımaz

öyle bir inkarlıkla

hayal etmek gibi değil

gercek bir ukalıkla

senin olmayı diliyorum

kalan son hakkımda

uzun yasamayı değil

ölmeyi seciyorum kollarının arasında

bir orgazmın hazzıyla karıncalanıyorken beynim

becerememeyi seciyorum yazmayı

ve kendime saklamayı

tarfisiz bir kadın kokusuna karısıp

senin olmayı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dijtal bir ajanda çığlığıyla

gerçeklik bulaşır hayallerin arasına

yüzüne carpar insanın yanlızlığını

bu yüzdenmi işaretlenir takvim üstlerine

geçmiş zaman yıldönümleri

tamda alışıyorken yokluğuna

sanki planlanmış önceden karar verilmiş

ama kestirilememiş olasılık dışı etkenler

doğru zaman doru yer

ama yanlış insanların yanında

hazırlıksız yakalanılmış

yüzüm gözüm ıpıslak yeni arınmış çaresizlikten

ahşap bir binada terkedilmiş

büyük bina olsun diye kundaklanmış

tam yanmadan yetişmiş büyük şehir itfaiyesi

uyanmışım uykumdan

dağınıklığımda gelmişsin

sayfalarım yerlere saçılmış

daha yeni kalkmışım yabancı bir kadının koynundan

dijital bir ajanda çığlığıyla uyarılmış

ama dikkate almamışım

yüzüm gözüm ıpıslak saçlarım dagılmış

nasıl baska bir el değmesine bu kadar hazırdım

önceden çıkartılmış aklımdan

nasıl olsa son gün calısırım diye sınava

son güne ertelemiş

son gün elektrikler kesikmiş

sonra gelmişsin

en çalışmadıgım yerden sormussun sevda sorusunu

ben bir kumar masasında sabahlarken

insan ne kadar kaybedecegini anlayamiyor

tamamını kaybetmeden

dijital bir ajanda çığlığıyla yakalanıyor hayatın gercegine

tamda şimdi unutuyordum seni derken

özelliklemi yapıyorsun

bu kurgunun yapımcısı kim?

bir tekrarı daha olacakmı bunun?

yeni bir yıl dönümünde

dahamı hazırlıklı yakalanıcam yokluğuna

söylesene

kac yıl daha gecmesi gerekir

bir dijital ajanda çığlığıyla karışırken gerçekliğine

sanki birşey olmamış gibi

yaşamaya devam edebilmek için

sanki bir kabustan uyanmışımda

annem yanımda,

sarılıp uyutmuş gibi beni...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

bükülüyor beli sonucsuz yanlızlıkların

genetik bir miras gibi yakınmaların

uyanıp yeni bir güne

daha uyanmak icin erken

biraz daha uyumak gibi

bir lüks

uyanmamak tahayyülü zor bir rüya gibi

karnı burnunda bir beklentiye sahip olmak gibi

alınganlık hala bir aşığın

en kabullenilir mazereti gibi

alkol neresinde kabullenilir bir riyakarlıktır

insan ayıkken hangi sorumluluğa eyvallah diyebilir

çok satıyor olmak çok iyi olmakmıdır her zaman

yoksa çok konusuyor olmak

örtermi yalanlarını

şimdi öpüp alnıma koyuyorken var oldugun anları

yoklugunda hakkımdaki asılsız suclamaları

geçermi bir süre sonra

yoksa insan birsey olmamıs gibi alışırmı

gecermi sancısı bu yaralanmanın öpsen

kanayan yerlerimden

hala yokluguna yazılıyor diye mesajlarım

durup durup elimdeki telefonu duvara vurmalarım

söz verdigimden degil

senden gelecek bir cevaba hazır olmadıgım icin

her gun her gece ertelemem bu içimdeki aydınlıgı

belkide korktugum icin bir hayırın karsısında

kaybetmekten

elimde avucumda kalan son hayat ışıltısını

hala açılsa pandoranın kutusu

yayılsa karanlığı gunahkarlıgın

seninle birlikte oldugum her bir ana değer

karşısına koymak gibi kısacık ömürümün

her bir yılılnı

sonrasında uyanmak zor olsada boş bir yatagın sağ tarafında

yaşamaktan daha zor değil bir ülkenin

fikri sağında

yazmaktan kolay

aklın ucunda gezinenleri korkusuzca

özlemek ağır

silsen izi kalır aklının kıvrımlarında

görsen tanımazssın bundan yıllar sonra

anımsamak zor gelir

saclarına beyazlar karısınca

içinde uhde kalırmı

beni öpmedigin her an aklında

çizgili gömlegim senin aldıgın

bundan on yıl sonra üzerimde

hükmü ne zaman sürer üzerimde

yoklugunun

başka bir kızıl saclı kadının

erkeği oldugumda

gecermi bu ukalalık

daha iddialı cumleler kurdugumda

uyansam yarın sabah koynunda

tadı kalırmı güzel göğüslerinin damağımda..

ağlarmıyım yokluğunda

hangi olası bahanelere yüklenir yoklugun

ölmek bu kadar yakınken

yaşamayı secmek senin bu kadar uzagında

ne kadarı erkekce olurdu

sen olmadan öznesinde

mutluyum ama diye baslayan cumleleri

yüklemek birinci tekil şahsın yanlızlıgına...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sadece yaşamaktır aşk...

inadına bazen,

bazen akışına bırakmak gibi.

bir gece dolusu sevişmekte,

bir ömür boyu görememek de

anlatabileceğin en fazla kafiyesi

ya kafiye tutmayanları hissedipte?

en güzeli belkide

yaşamaktır aşk

sadece yaşamak...

tadını çıkar !

yazmayı bırak...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

en zoru nedir bilirmisin...

içinde o hic ulaşamayacagını bildigin aşkı tasırken

yeni bir sevdaya tutulmak..

bir kalbe kaç aşk sığdırabilirsin?

tamamen yıkıldıktan sonra yeniden başlayabilirmisin?

aşkının büyüklüğü çektigin acılarlar doğru orantılımıdır?

yoksa

inadına gülümseyip hayatına devam edip

daha büyük bir fırtınaya girmeyi göze alabilrmisin?

herkez yapabiliyor ulaşamayacağı aşkı icin

herşeyden vazgecip beklemeyi..

kim gerçekten ikinci defa

başka bir insanı delice sevebiliyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

elbetteki herkesin harcı değildir bir aşkı ömrü boyunca taşımak ve canlı tutmak bütün olumsuzluklara yada imkansızlıklara rağmen... Benim anlatmak istediğim aşkı unutmak, aşkı silmek yada inkar etmek değil... Bazı aşklar vardır bir kaç ömür olsa elimizde yinede yetmez zaman, içimizde taşımak için... Bence bu sadece aşk'ın hallerinden biri... Sadece bu olmamalı aşk, aşk hayatın kendisiyse, bu hayatta özlemlerde olmalı, ayrılıklarda, renklerde, sevinçlerde, hatalarda...

 

hiç düşündünmü? delicesine sevdiğin herseye rağmen icinde tuttuğun ve hayat verdiğin o aşkı, unutmadan yada inkar etmeden ama yeniden daha şiddetli başka bir bedende yada ruhta bulabilirmisin? bir yarıştırma haliyle değil, benim aşkım senin aşkın gibi değil.. ilk aşkın gibi değil ama artık aşk'ı bilerek ilk seferindeki gibi toy bir çocuk gibi değil.. aklın başında bilerek, bilinçli bir aşka başlayabilrmisin? benim bahsettiğim böyle birşey...

 

hasret çekmenin ne kadar büyük bir acı vereceğini bilseydi insanlar bir başkasıyla yakınlaşmayı göze alabilirlermiydi?

 

şimdi biliyorsun sen..bir başka yabancıya aynı şiddetle yakınlaşmayı göze alabilirmisin? buda aşk'ın başka bir hali.. diğer halleri gibi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

soyunup çırılçıplak bir yanlızlığa

bürünmek bir sürüngen gibi

soğuğa aldırmadan

yeni sözlerle savunuyorum kendimi

haklıyım uzun süredir

haksızlık karşısındaki taraf tutmalarım

aklım fikrim ucuz kelime oyunlarında

konuşabildiğim kadar özgürüm

sesim anahtarı gibi çaresizliğin

zaman hatalarından yoruldum

şimdi hazırım varlığına

yokluğunla terbiyen edildikten sonra

hani olur ya bazen

zamanı geriye alsaydım derken

alamazsın sadece hayalini kurarken

şimdiki aklım olsaydılarla başlarken konuşmaya

şimdiki aklın bir halta yaramaz

geçmişi değiştirmek için

sonra

gelsenlere bağlanır cümleler

sen gelmezsin

yola çıkmayı istemekle

yola çıkmak aynı değildir

ertelersin olabilecekleri

olasılıklara bağlarsın

ucuz ülkelerin fakir insanları gibi

her gece zengin olmak hayalleriyle

küf kokulu rüyalara dalarsın

kanmak ne güzeldir bir bahar günü

yalancı güneşin sıcağına

açılır yaprakların solmayacak gibi

yeni bir yanlızlığa soyunduğun gibi

girerken soğuk toprağın koynuna

şimdiki aklım olsaydı'nlara geri dönerken

ne çok keşkeler sıralanır aklında

ne çok ağlamak üşüşür gözbebeklerine

ne çok

sen değilsindir artık

aradaki farkı ödesen

üstüne eklenmez yaşadıklarının

ne çok değişmiştir artık

gelsen olacaklar

gelmezsen kaale alınmayacak

bu günahkarlık hicbir tanrı katında

mübah sayılmayacak

bu aklınla o yaş bir daha yaşanmayacak

o, koynunda uyanılan sabah

bir daha hiçbir sabahki kadar

mutlu uyanılmayacak...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

iki dost olarak kalmakmı daha zor bundan sonra

yoksa iki yabancı gibi davranmakmı?

hangisini inkar etmek daha kolay gelecek bize

birlikte uyanılan sabahların varlıgımı?

yoksa birbirimizden ayrı geçen gecelerin acısımı?

ne kadarını hayatta tutabileceğiz bundan sonra

kırılmış bir akvaryumdan yere düşmüş balıkların

avucumuzda çırpınışları gibi

aklımızdan uçup giden anıların

hangisini hatırlayacağız?

ne kadar daha birşey olmamış gibi hayatımıza devam edip

olur olmaz herşeye gülümseyerek

belli olmasın diye ağladığımız

gözlerimizi kaçıracagız dost bakışlarından

kaç satır daha yazarak hafifleteceğiz

içimizde açtığımız yaraların acısını

kac kadeh daha içki gerekecek, kaç paket sigara ?

örneğin kac defa daha sinemeya yanlız gitmek gerekecek

elimizi yanımızdaki boş koltuğa uzattığımızda

sızlamaması için içimizin...

kaç defa daha insan

amaçsızca yürümeli

birlikte yurünülen yollardan

tek başına

sanki hiçbirşey olamamış gibi

ve kaç şarkı dinlemeli

içinde ayrılık geçen

derin bir off çektirmeyen...

 

iki dost olarak kalmakmı daha zor artık

iki yabancı gibi davranmak mı?

yoksa hiçbirşey olmamış gibi

yalandan bir güne

mutluymuş gibi yaparak uyanmak mı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tutma beni diyorsun

bırak uyuyabileyim..

ne zamandır

anı paylaşımında

kan uyuşmazlığını aşıp

organ naklindeki başarısızlıklarımızı unutup

gülümsüyoruz aynı anda

mutluluk paylaşımında geldiğimiz son nokta bu mu?

silmiştik öyle değil mi?

hızlı aramalar listesinden adımızı

sık gorusulenler listesindeki hesabımızı

uyanılırsa gecenin bir yarısı

hayalini kuracaklarımız arasındaki önceliğimizi

değiştirmiştik öyle değil mi?

gülümsüyormuş gibi yapacaktık sorulunca

üstümüze gelinirse inkar edecektik

ne zaman bizden bahsedilse konuyu değiştirip

-Ha o'mu deyip, mutludur şimdi yeni sevgilisiyle...diyerek biterecektik

 

çok önce kapanmış bir yaranın

kurumuş kabuğunu kaldırınca inceden kan sızar ya

kuruyunca yeni bir kabuk bağlar

canın yanmaz

tatlı bir kaşıntı sarar

yine kanatırsın

bu defa kanamaz

yeniden hatırlamak istersin

bu defa o kadar canın yanmaz

böyle böyle mi gecer aşk acısı

bir zaman sonra

yeni sevdalar peydahlanır

insan o bir zamanlar en çok sevdiğine

artık bir dost gibi anlatır

 

tutma beni diyorsun

birak gideyim

seni tutabilseydim eğer

o güneşli soğuk kış gününde tutardım zaten

kal'saydınlar hala bilinmeyenleri bulunamamış bir çözümleme gibi

cok mutluyduk biz

çok bilmiyorduk ama

bilmekte gerekmiyordu mutlu olmak için

kısa zaman aralıklarına sıkışmış belki de

bu yüzden

olmayacak birşey gibiydik

olmadık

şimdi tutma beni bırak gideyim diyorsun ya

kolum kanadım kırık

sarıp sarmalayamiyorsam seni

git artık

en çok gurur duydugum yaram sensin bu bedenimdeki...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

hayat en çalışmadıgım yerinden sordu

aşk sorusunu

bir yanlışın tüm dogrulara bedel oldugu

kac dogru daha gerekir

duzeltebilmek icin tasarımdaki bozuklugu

soylenince yapılabiliyormus bunlar

mesela unut deyince unutmak gibi

hatırla deyince

anımsamak gibi tenindeki bahar kokusunu

nasılda zor gelir insana

sabahında koynundan ayrıldıktan sonra

gecesinde yalnız girmek o soguk yataga

ne soyledigni bilemedigin zaman susmak gibi

soyleyeceklerini bildiginde

kelimeler cok bir halta yarıyormus gibi sanki

ne bir pazartesi kadar yorgunum simdi

nede bir Cuma aksamı kadar mutlu

arasında sıkısmısım takvim yapraklarının

günün favori ismi özlem

tarihteki karsılıgı vurgun

hani dalgıcların nefessiz kalıp su üstüne cıkmak icin

acele etmesi gibi

ve hazırlıksız yakalanması bedenin

aklın istedigine

isteyipte korkuluğa konamayan kargaların

kendi bedeninde kanatlarını dövmesi gibi…

nelerin hesabını yapıyoruz simdi

bende senin, sende benim kalan izlerimin mi?

Senmi baksa bir adam arıyordun kendine

Daha cok mutlu olmak icin

Benmi baska bir kadın

İçimdeki bu bu hayvanı ehlileştirsin…

Neresinde kesişti hayatımız

Hangi cizgisinde buluştukki biz

Sana yettiğine ben nefessiz kaldım

Bana yettiğinde sen vazgectin…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.