Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KUR'AN MUCİZELERİ


....DAVET....

Önerilen İletiler

Sevgili! ateistler;

Kavrayamadığınız bu işin takım tutma olayı olmadığı.Siz sanıyormusunuzki bizi kendi tarafınıza çekebilirsiniz.Biz sizi yöneten o lain şeytana ve nefsimize karşı devamlı savaş halindeyiz.''Doğrucu Davut'' nick'i ile bizlere yani müslümanlara ******* diyen arkadaşı zeka soruları bölümüne davet ediyorum.Unutmasınki Allah'ın ilk emri Oku! dur.Sorarım hangi kitabınbir sayfasını ezberliyebilmişlerdir bir maddi menfaatleri olmadan.Benim iddiam yok ama biliyorumki sadece Allah rızası için tüm Kuran'ı ezbere bilenler vardır.''Bilimselci'' daha düzgün ve anlaşılabilir bir üslupla bilimin üstünlüğünü anlatmaya çalışmakta,bilmiyormuki kuran asırlar öncesinden bir sürü bilimsel gerçeği bizlere sunmuştur.Ayrıca müslümanız diyeondan daha az bilimsel bilgim olduğunu düşünmeside çok garip.Bu ''Lena'' içinde geçerli,tutturmuş bir uzaylı saplantısı gidiyor.Uzaylılar hakkında 100 bilgi/haber varsa 99 u yalan yanlıştır.Fotoğraf diye gösterdiklerinin çoğu fake çıkmıştır.Ha yoklardırda demem,Rabbim herşeye kadirdir.Onlarıda O yaratmıştır.Birde ''Yam Yam'' var nick'iyle özdeş,ona sadece bir lafım var;Sardunyam'ın Davet'in ve diğer inananların tırnağının altındaki kir olamazsın....Bak bu lafım yanlış oldu,biz inananlar günde enaz 5 defa temizleniriz dolayısıyla kir olması imkansız.İnanamadığınız o ahirette hesap gününde tekrar karşılamayı dilerim.Unutmayın öldüğünüzde (Allah gecinden versin) cenaze namazınızı beğenmediğiniz İmam kaldıracak,dinini beğenmediğiniz cemaatte saf tutacak(Nasipliyseniz) ve herşeyin farkında olacaksınız.Ah o yerin altına konduktan sonra olacakları bir bilebilseniz kafanız secdeden kalkmaz ama gözünüz körleşmiş.Kuran'da çeşitli ayetlerde sizin durumunuzdan bahseder;''Onların gözünün önüne bir set çektik artık isteselerde göremezler...''

Sardunyam,Davet ve diğer inananlar Allah bizim sonumuzu hayıretsin son nefesimizde imanla ölmeyi nasip etsin inşallah.Biz ne dersek diyelim bunlar doğruyu göremeyecek herhalde,Allah onlarıda ıslah etsin hidayete erdirsin.Sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olmadı deyilmi arş kelimesi işinemi gelmedi yoksa bilerekmi cevap vermedin, yoksa arş kelimesi uydurmamı. Gelelim şimdi sardunyan neden cevap vermedi başka yere yazdı biz geçen senede resmen açıklandı sadunyam ruh 21 gıram ağırlığı var ana karnında 4 ay sonra oluşmaya başlar karın zarı içinde muğazzam kozmik manyatik alan oluşturur.

Gelelim taurus sanakabir azabınıda anlatayım sana, akamadik bilimce tasdiklendi ve dosyalandı, insan ölümünden sonra 115 saat beyin çalışır okjizen gitmediği halde her şeyi görür duyarsın cevap veremessin toprak atıldığını vs. ler sonra sıpotyuma gidersin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili davet ve taurusmutis :clover::clover::clover:

 

yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil. sizler gibilerin varlığı bize mutluluk ve güven verir. Allah şüphesiz inananların destekçisidir, ve mutlak galip te ALLAH olacaktır.

 

bozguncular yeryüzünde çeşitli tuzaklar kurarlar, ama şüphesiz en hayırlı tuzak kuran ALLAH tır

 

lena sana cevap vermeyeceğim. Allah senden imanı aldıysa onu ben sana geri veremem. sen bu garip sorgulamana devam et. arştan haberimiz var elhamdülillah, senin gerçekten varmı acaba?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olmadı deyilmi arş kelimesi işinemi gelmedi yoksa bilerekmi cevap vermedin, yoksa arş kelimesi uydurmamı. Gelelim şimdi sardunyan neden cevap vermedi başka yere yazdı biz geçen senede resmen açıklandı sadunyam ruh 21 gıram ağırlığı var ana karnında 4 ay sonra oluşmaya başlar karın zarı içinde muğazzam kozmik manyatik alan oluşturur.

Gelelim taurus sanakabir azabınıda anlatayım sana, akamadik bilimce tasdiklendi ve dosyalandı, insan ölümünden sonra 115 saat beyin çalışır okjizen gitmediği halde her şeyi görür duyarsın cevap veremessin toprak atıldığını vs. ler sonra sıpotyuma gidersin.

 

 

Sevgili lena ''arş''kelimesini nerede sordun görmedim,bir daha sorabilirsen seve seve cevaplarım.Ruhun 21 gram gelmesi olayına gelince;niye tek taraflı anlatıyorsun?Aynı araştırmanın yankılarında,ölüm anında verilen mücadele sonucunda(E tabi can kolay verilmiyor!!!)terleme sonucu 21 gram ağırlığın yitirildiği,hiç ter bezi olmayan köpeklerde bu kilo kaybının yaşanmadığı da tespit edilmişti.E tabi bana gelince;115 saatte kurtulunuyorsa ne ala.Ama benim anlatmaya çalıştığım sinirlerinle hissettiğin acı değil.Öyle olsa beyin ve sinirler börtü böcek tarafından yenilip bitince(Afedersiniz) kabir azabı da bitmiş olurdu.Ama kabir azabı kıyamete kadar sürecektir.Hem beyin insan öldükten sonra 115 saat daha çalışır diyen bilim adamı kimmiş merak ettim,bizi aydınlatırmısın?Beyin ölümü kan akışının dolayısıyla oksijenin kesilmesinden yaklaşık 5 dakika sonra oluşmaya başlar ve geri dönüşü olmayan hasarlarla devam eder.Senin deyişinle beyin ölümü gerçekleşmiş denilip organları alınan hastalar yaşıyor he?Sana Sıpotyuma giden yolculuğunda iyi şanslar... B)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ha ha ha bilim de kabul etmediyini bende biliyorum ama aramızda 71 yaşında arkadaşımız 3 gün sonra savcılık devreye girdi polisler formalite vs. mezardan çıkarıldı her gün okey oynuyoruz buna benzer olayların sayısı haylice kabarık. 115 saat mevzusu kitap ve mecmuğalarımı dağıttım arkadaşıma raslarsam harfien bildiririm sana, ama gene bir şey belirteyim cenaze namazlarında da mefta her şeyi görür duyar ama cevap veremez denilmiyormu imam tarafından.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mesela Muhammedin devesini çaldın öylemi ?. Ceza ne olur ?.

 

1- El ayak çapraz kesilir.

2- 2- Gözlerin oyulur

3- Medine dışında Güneşin altında Harre diye bir yere atılılar. Acılar içinde ölsünler diye.

 

(Bence cezası öldürülmek ama suçlunun gözünün oyulması bence resmen işkenceye girer. )

 

E bunlarla cezalar bittimi. Ne gezer daha öbür dünyada Leheb’in odunuyla çalışan cehennem var. Cehennemde biraz yandın artık yeter öylemi. Bu söz merhametliler için kullanılır. Peki Allahın merhameti var mıdır ? Yoktur. Çünkü ceza cehennemde bitmez. Sonsuza kadar devam eder. Halbuki her suçun bir ceza müddeti olması gerekir değimli ?

 

 

 

İslam ve şiddet

"Peygamberin dört halifesinden üçü, Müslüman'ların bıçaklarıyla can vermişti"

Olay öğrenilir. Medine'ye, Peygamber'e haber verilir. Peygamber öfkelenmiştir. Adamların yakalanmaları için buyruk verir. Hepsini yakalattırır. Suçluları, Hz. Muhammed'in huzuruna getirirler. Peygamber'in kararı kesindir:

"Elleri, ayakları çapraz olarak kesilsin. Gözleri oyulup çıkarılsın.."

Emir uygulanır. Suçluların, elleri, ayakları çapraz olarak kesilir. Gözleri oyulur. Adamlar su isterler ama ölünceye kadar su da verilmez.

 

Medine dışında, güneşin altında ateş gibi yandığı için "Harre" adı verilen yere götürülürler.

Suçlular su isterler, su verilmez.

"Taşları kemirirler", "ağızlarıyla, dişleriyle toprağı kazarlar."

Ölünceye kadar öyle bırakılırlar. (Buhari, Zekat/68, Cihad/52; Tecrit/Vudu, hadis 172; Müslim, Kesame/9-14, hadis 1671; Ebu Davud, Hudud 3, hadis 4364-4371; Tırmizi, Ebvabu't-Tahare/55, hadis 72-73; Nesei, Tahrimü'd-Dem/7; Ibn Mace , Hudud/20, hadis 2578-2579. Buhari, bu hadise yedi yerde ve dokuz yolla, Ebu Davud bir yerde beş yolla, Nesei bir yerde dört yolla gönderme yapmıştır.)

Nedir suçları bu adamların ve öncelikle kimdi bunlar? Ukl veya Ureyna kabilelerindendirler. Peygambere gelmiş, müslüman olduklarını bildirmişlerdir. Renkleri sarıdır, hastadırlar. Peygamber, önce bütün sevecenliğiyle deve sütü ve "deve sidiği" içirerek onları iyileştirir. Havadar bir yere gitmek isterler. Peygamber bir deve sürüsü verir ve yanlarına bir çoban katar. "Herifler" çobanı öldürür ve Peygamber'in deve sürüsünü alır götürürler.

"Peygamber, işkenceye karşı olduğu halde, bu olayda nasıl olmuştur da, işkenceyle öldürülmelerini emretmiştir?" Bu soru, hadis kaynaklarında tartışılır. Kimileri, bu infazı "işkenceyi yasaklamadan önce uygulattığını " öne sürerler. Kimisi, uygulamanın bir "kısas" olduğunu belirtir. Çünkü, suçlular da Peygamber'in çobanına aynı işkenceyi yapmışlardır. Hakim görüş ise, Peygamber'in Maide suresinin 33.ayetini yerine getirdiği, yani Allah'ın buyruğuna göre hüküm verdiği yönündedir.

Yeryüzünde bozgunculuk yapanlar, ölümlerden ölüm beğenmelidirler. Maide suresinin 33.ayetinde şu buyruk verilmiştir:

"Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, ya boyunları vurularak öldürülmeleri, ya asılmaları, ya ellerinin ayaklarının çapraz kesilmeleri ya da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onların dünyada çekecekleri rezilliktir. Ahirette ise, onlara daha büyük azap hazırlanmıştır."

Kanlarınızı ve mallarınızı kurtarmak istiyorsanız: Peygamber diyor ki:

"Onlar, Allah'tan başka Allah olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna inanıncaya, bizim kıblemize dönünceye, kestiklerimizi yiyinceye, ve namazımızı kılıncaya ve zekatlarını verinceye kadar, insanlarla öldürüşmem (mukatele) emrolundu. Insanlar, bunları yerine getirdikleri zaman, benden kanlarını ve mallarını kurtarmış olurlar.(Buhari, Selat/28; Tecrid, hadis 24; Ebu Davud, Cihad/104, hadis 2641; Müslim, Iman/32, hadis 20,22)

Şirin Tekin, henüz 17 yaşındaydı. Çevresinde çok sevilen bir gençti. Öğrencilerin demokratik haklarından sözederdi. Oruç tutmuyordu. O gün, 3 Mayıs 1987, Van 100.Yıl Üniversitesi'nin karşısındaki kahvede oturuyordu. "Islamın bekçileriyiz," diyorlardı. Kendilerine "mukatele" emrolduğuna inanıyorlardı. Rektör de "Onlar Islam adına dövüşürler," dememiş miydi? Şirin Tekin, "kanını" saldırganlardan kurtaramamıştı.

Yaptığınız alışverişe sevinin: "Allah şüphesiz, Allah yolunda savaşıp öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını -Tevrat, Incil ve Kur'an'da sözverilmiş bir hak olarak- cennet karşılığında satınalmıştır. Verdiği sözü, Allah'tan daha çok tutan kim vardır? Öyleyse, yaptığınız alışverişe sevinin! Bu, başarıdır". (Tevbe Suresi,111)

Kafir öldüren müslümana cennet müjdelenmiştir. Suçu eleştirmekti

 

Eşref Oğlu Ka'b, genç bir şairdi. Peygamberi ve ona inanları eleştiriyordu. Peygamber bir gün arkadaşlarına sordu:

"Bu adamı öldürebilcek kimse var mı?"

Mesleme Oğlu Muhammed, ortaya atıldı:

"Ben varım."

Eşref Oğlu Ka'b, nasıl öldürülecekti? Planlar yapıldı. Hadis kitaplarının yazdığına göre, "yalan"lar uyduruldu, "tuzak" hazırlandı. Bir gece, kalesinde bulunan şairin kafası kesilerek plan sonuçlandırıldı. Ve, kesik baş, peygambere götürüldü. (Buhari, Cihad/15/1, Rehn/3, Tecrid, hadis 1578; Müslim, Cihad/119, hadis 1801; Ebu Davud, Cihad/169, hadis 2768)

Kadınlar ve çocuklar onlardansa Kimler öldürülebilrdi? "Eli silah tutan tüm erkekler öldürülebilirdi." Henüz, aklını, belleğini yitirmemiş olan yaşlılar da öldürülebilirdi. Ama, deliler öledürülemezdi. Bu hükmün de istisnası vardı. Eğer, deli savaşır durumdaysa, zenginse, ya da hükümdarlık makamındaysa öldürülürdü.

Peygamber, şöyle emretmişti:

"Müşriklerin yaşlılarını öldürün de çocuklarını bırakın!"(Ebu Davud, Cihad/121, hadis 2670; Tırmizi, Siyer/29, hadis 1583.)

Bu emir, Kurayza Yahudileri'nin öldürülmesi sırasında verilmişti. Çocukların bırakılması isteniyordu. Çünkü onlar ele geçrilmiş değerli ganimetlerdi, köle yapılacaklardı. Bu katliamda, Peygamber'e dil uzattığı için bir kadın da öldürüldü.

Gene, gece baskınlarında, kafirler toptan kılçtan geçirilirken, evler yakılıp yıkılırken, öldürülenler arasında kadınlar ve çocuklar da bulunuyordu.

Bunun üzerine, Peygamber'e arkadaşlarından biri şöyle sordu:

"Ya Resulallah! Evlere yapılan gece baskınlarında, müşriklerin kadınları, çocukları da öldürülüyor, ne dersin?"

"Onlar da öbürlerindendir.(Kadın ve çocuklar da onlardandır.)(Bkz.Ebu Davud, Cihad/102, hadis 2638; Cihad/121, hadis 2672; Ibn Mace, Cihad, hadis 2840; Ahmet Ibn Hanbel, 4/46; Tirmizi, Siyer/19, hadis 1570)

Ya "bizden" olan kadınlar, Müslüman annelerimiz, eşleimiz, kız kardeşlerimiz, arkadaşlarımız?

Onlar erkeklerin yönetimine boyun eğmeliydiler. Eğer, uslu davranmazlarsa, "Öğüt verin, yataklarından ayrılın, yine de yola gelmezlerse, onları dövün" diyordu kutsal kitap (Nisa suresi,34).

Müslüman kadının kısmeti de, şiddet idi.

Ateşte yakmak Allah'a ait ama..

Peygamber, ateşe atarak öldürmeyi doğru bulmuyordu.

Hz. Muhammed, bir gün Muhammed'in oğlu Hamza'yı çağırır. O'nu bir savaş birliğinin başına komutan olarak atar ve şu buyruğu verir:

"Falan kişiyi bulursanız, ateşe atıp yakın!"

Hamza, birliğiyle yola çıkmak üzeredir. O sırada Peygamber, Hamza'yı çağırır:

"Falancayı bulursanız ateşte yakın, dedim. Ama, önce öldürün, sonra yakın. Çünkü, ateşte yakma cezasını, yalnızca ateşi yaratan verebilir.(Ebu Davud, Cihad/122, hadis 2673)

Ebu Hureyre anlatıyor. Bir gün, peygamber bizi, bir savaş birliği olarak düşmana gönderiyordu. O sırada, Kureyş'ten iki kişinin adlarını vererek şöyle dedi:

"Bunları yakaladığınızda ateşe atın, ikisini de!.."

Peygamber, bir süre sonra dönüp emrini şöyle düzeltti:

"Size, onları bulursanız, ikisini de yakın, dedim, ama yakmayın. Çünkü, ateşte yakma cezasını yalnızca Allah verir. Siz bu iki kişiyi yakalayıp öldürün yalnızca. (Buhari, Cihad/107,149; Ebu Davud, Cihad/122, hadis 2674; Tırmizi, Siyer/20, hadis 1571)

Peygamberin tutumu buydu ama, onu izleyen halifeleri, Allah'a mahsus olan ateşe atma cezasını pekala uygulayabilmişlerdi. Hatta bunu yaparken, icazeti peygamber'den aldıklarını bile söylemişlerdi. Ebu Bekir, Peygamber'in ölümünden sonra başgösteren dinden dönme ("ridde") olayları sırasında, komutanlarına şu talimatı vermişti:

"Daha da direnirlerse, demirle dağlayın, ateşte yakın!"(Taberi, Tarih, 1/1881-1885; Leoni Gaetani, Islam Tarihi, çev. Hüseyin Cahid, Istanbul,1926,8/276)

Ve bu talimat uygulanmıştı. Halid Ibn'ül-Velid, savaş sırasında "ateş çukurları" açtırmış, yaktırdığı ateşin içine, birçok kimseyi diri diri attırıp yaktırmıştı. Kadın da vardı bunların içinde. Bir tutsak kadına, müslüman olması önerilir, kabul etmez. Bunun üzerine, ateşe atılacağı söylenir. Kadın, "Hoşgeldin ölüm! Yazık ki başka kurtuluş yolum yok, o yüzden kendimi atıyorum ateşe." anlamındaki şiirini okuyarak, kendini ateşe atar. (Hbiş, Yaprak, 28-34; Cetani, Yaprak, 8/306)

Ebubekir'e, "ateşte diri diri yakma cezası"nı nasıl verdiği sorulduğunda, Halife, Peygamber'in bu tür cezaya izin verdiğini söyler.

Insanları, inançlarını bırakmıyorlar diye, "ateş çukuru"na attırıp yakanlardan birinin de Ali olduğu aktarılır. Buhari'nin de yer verdiği bir hadiste, Ali'nin "bir topluluğu ateşe attırıp yaktıdığı" Ibn Abbas'a söylendiğinde, Ibn Abbas'ın şöyle dediği belirtilir:

"Ben olsaydım bunu yapmazdım. Çünkü, Peygamber, 'Tanrı'nın verdiği biçimde ceza vermeyin!' demişti. Ben olsaydım, öldürürdüm yalnızca."(Buhari, Cihad/149; Tecrid, hadis 1264; Nesei, Tahrimu'd-Dem/14) Evlerini, ağaçlarını yakın

Peygamber'in döneminde, "gece baskınları" düzenlenirdi. Peygamber'in emriyle, "Öldür, öldür!" şiarları haykırılırdı. Sonra da yağmaya girişilirdi. (Ebu Davud, Cihad/102, hadis 2368; Ibn Mace, Cihad/30, hadis 2840)

Filistin'de, "Ubna" (sonraları Yübna denmiştir) denen bir yere Peygamber bir baskın düzenlemişti. Baskını yapacaklara da şu buyruğu veriyordu:

"Sabahleyin, Übna'ya (ansızın) baskın yap ve orayı yak!"

Ve, Übna köyü yakılıyordu. İçindekilerle birlikte.(Ebu Davud, Cihad/91, hadis 2616, c.3, s.88, ayrıca, s.124'deki 2 no.lu not; Ibn Mace, Cihad/31, hadis no: 2843, c.2, s.948)

Düşmanın bulunduğu yerdeki ağaçlar, ürünler ya yakılır, ya da kesilirdi.

Peygamber, Benu Nadir kabilesinin hurmalıklarını yaktırmıştı, ayrıca kestirmişti. Haşar Suresi'nin 5 ayetinde bu olaya kısaca değiniliyordu. "Inkarcı kitap ehlinin yurtlarında hurma ağaçlarını kesmeniz veya onları kesmeyip gövdeleri üzerinde ayakta bırakmanız, Allah'ın izniyledir. Allah, yoldan çıkanları böylece rezilliğe uğratır."

Bu ayette geçmeyen "yakma olay"ı, hadislerde yer alıyor. (Buhari, Cihad/154, Hars/6, Megazi/14, Tesir/59/2, Tecrid, hadis 1576; Müslim, Cihad 29-31, hadis 1746; Ebu Davud, Cihad/91, hadis 2615; Tirmizi, Siyer/4, hadis 1552; Ibn Mace, Cihad/31, hadis 2845; Darimi, Siyer/22; Ahmed Ibn Hanbel, 2/8,52,80.)

Islam hukukunda, cihad sırasında, düşman kesimindeki yaş ağaçların kesilebileceği, kesilmeden yakılabileceği hükme bağlanmıştı. (Damad, c.1,s.496.)

Hz. Ömer'in kılıcından kurtulamayan ise, insanlığın büyük ir kültür hazinesi, Iskenderiye Kütüphanesi'ydi.

Kısas size farz kılındı

Bakara Suresi, 178. Ayet: "Ey inananlar, öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın."

Nahl Sures, 126.ayet: " Eğer bir topluluğa azap edecekseniz, size yapılan azabın eşiyle azap edin." Kuran bir ikaz (uyarı) kitabıdır: (Allah sevgisine az yer verir.) Enam Suresi, 19.ayet: "Bu Kuran, sizi ve ulaşılacak herkesi uyarmak için vahyoldu."

Araf Suresi, 1.ayet: "Bu kitap sana korkutman, insanları da öğütlemen için indirilmiştir."

Müdessir Suresi, 1 ve 2. Ayetler:" Ey örtüsüne sarınmış kimse, kalk ve ikaz et."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben merkezli, bilimsel olmayan takıntılarımız:

 

Ben en doğruyu bilirim...

En değerli yaşam benim yaşamımdır...

Mutluluğumu başkaların mutsuzluğu üzerinde tutabilirim.

Benim ailem en kutsaldır...

Benim ırkım daha üstündür...

Benim inancım en doğrudur...

İnancımda benim mezhebim doğrudur...

Benim vatanım en kutsaldır...

Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın...

En kutsal bayrak benim bayrağımdır...

 

Bilimsel ilkelerle örtüşmeyen bu tür takıntılarımız doğru değildir !...

 

Taurusmutis, Davet, sardunyam, ve diğer arkadaşlarımın,

benim için objektif değerlendirmeler yapıyor görüşlerine (samimiyetlerine) teşekkür ediyorum.

 

Objektiflik takıntılarla değil, bilimsel ilkelerle başarılabilir.

 

İyi dileklerimle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

PEYGAMBER EFENDİMİZİN AFFI VE BAĞIŞLAMASI

 

 

Peygamber Efendimizin güzel ahlâkından birisi de affedici ve bağışlayıcı olmasıdır. Peygamberimiz kendi yakınlarına ve Sahabîlerine devamlı hoşgörülü olduğu gibi, düşmanlarını da, özellikle onlar güçsüz bulundukları ve teslim oldukları zaman bağışlamış, suçlarını affetmiş, sonunda da pekçoğunun iman etmesine vesile olmuştur.

 

Hz. Aişe validemizin de buyurduğu gibi, Peygamberimiz yaratılışı icabı, kendisine kötülük edene kötülükle karşılık vermez; affeder ve intikam almaya da yanaşmazdı.

 

Bu üstün vasıflardır ki, düşmanları tarafından bile takdir edilmiş, sevilmiş ve sevgisini onların kalbine de ulaştırarak, ebedî kurtuluşlarına vesile olmuştur.

 

Peygamberimiz savaş dışında, düşmanlarından kendine sığınan, teslim olan ve bağışlanmayı dileyenleri yüz üstü çevirmemiştir. Ricalarını kabul ederek affetmiştir.

 

Peygamberimiz kalabalık ordusuyla Mekke'nin fethi için yola çıktığı, Mekke'ye yaklaştığı ve şehre girdiği sırada, düşmanlarının pekçoğu çaresiz kalarak eline düşmüş, zelil bir vaziyette önüne yığılmışlardı. Fakat Peygamberimiz imkânı olduğu, gücü yettiği halde, rahmet Peygamberi olduğunu bir sefer daha göstermiş, düşmanlarım affetme büyüklüğünü ilan etmiştir.

 

Zaten Rabbi de kendisine böyle tavsiye etmiyor muydu?

 

"Kolaylık göster, affa sarıl, iyiliği tavsiye et, cahillerden de yüz çevir." (Araf Sûresi, 199.)

 

Peygamberimizin Mekke'yi fethe çıkan ordusunun şehre yaklaştığını öğrenen Mekke müşriklerinin içini bir korku sardı. Mekke'nin eski reisi Ebû Süfyan yanına iki kişi daha alarak ordu hakkında bilgi edinmek istedi. Ancak yolda giderken Müslüman askerleri tarafından yakalandı. Peygamberimizin amcası Hz. Abbas ellerinden alarak onu Peygamberimizin huzuruna getirdi.

 

Ebû Süfyan, Hicretten önce Peygamberimize Mekke'de bulunduğu süre içinde her türlü işkence ve eziyeti yapmaktan geri kalmamıştı. Medine'ye hicretinden sonra da onu rahat bırakmadı. Peygamberimize karşı yapılan bütün düşmanca hareketlerin başında o bulunuyordu.

 

Kureyş'in başına geçerek müşrikleri devamlı Müslümanların aleyhine geçiriyor, ordu kurarak savaşa hazırlıyordu. Uhud ve Hendek savaşlarında müşrik ordusunda başkumandandı. Bu savaşlarda pekçok Müslümanın kanını dökmüştü.

 

İşte böyle bir müşrik reisi Peygamberimizin karargâhına getirildi. Bir gece bekledikten sonra da İslâmı kabul etti. Peygamberimiz kendisine yaraşan büyüklüğü gösterdi. Onu affetti. Bununla da kalmayarak, ona bazı imtiyazlar verdi. "Ebû Süfyan'ın evine kim girerse güvendedir" dedi.

 

Peygamberimizin affı sayesinde baş düşman, dostlar sınıfına geçti.

 

Peygamber ordusu Mekke'ye girince, İslâm safına giren pekçok insan bulunuyordu. Ebû Süfyan'ın hanımı Hind de Kureyş kadınlarıyla birlikte yüzü örtülü olarak Peygamberimizin huzuruna geldi. Müslüman olarak affını diledi. Peygamberimiz onu tanımıştı. Fakat belli etmedi. Yaptıklarını hiç yüzüne vurmadan affetti.

 

O Hind ki, Uhud Savaşında Kureyş kadınlarıyla birlikte def çalıp şarkı söyleyerek müşrikleri savaşa kızıştıranların başında geliyordu.

 

Peygamberimizin sevgili amcası Hz. Hamza şehit düşünce, onu parça parça etmiş, kin ve ihtirasını yenemeyerek ciğerini çıkarıp dişlemişti.

 

Bu hali gören Peygamberimizin içi parçalanmıştı. Fakat onun affı her zaman üstün geldi. En azılı can düşmanını bile, iman ettiği için affetti. Bu esnada nefreti sevgiye dönüşen Hind, "Bugün senin meclisinden daha sevimli bir meclis görmüyorum" diyerek takdirini gizleyememişti.

 

Hz. Hamza'nın katili Vahşi de Mekke'den kaçarak bir müddet kabileler arasında gizlendi. Fakat emin bir yer bulamıyordu.

 

Sonunda birisi kendisine "Sen kendin için en güvenli yeri ancak onun yanında bulabilirsin; git, Resulullahtan af dile" dedi.

 

Vahşi çekinerek ve sıkılarak Resulullahın huzuruna girdi. Peygamberimiz Vahşi'yi görür görmez başını yere eğdi. Ona bakamıyordu. O anda amcasını hatırlamıştı. Hz. Hamza'nın al kanlar içinde bulunan başı gözünün önüne geldi. Mübarek gözlerinden yaşlar boşandı. Katil, karşısındaydı. Kısas yapabilirdi. Kimse de bir şey diyemezdi. Fakat o yine büyüklük göstererek Vahşi'yi affetti. Fakat bir daha gözüne görünmemesini söyledi. Çünkü her gördükçe gözünün önüne Hz. Hamza geliyor, içi yanıyordu.

 

Ebû Cehil ve oğlu İkrime, Peygamberimizi her seferinde sıkıntıya sokan, ona eziyet vermek için elinden geleni yapan iki din düşmanıydı. Ebû Cehil, Peygamberimiz Kabe'de namaz kılarken üzerine deve işkembesi atan, arkasına geçip hücum ederek abasıyla boğmak isteyen, Peygamberimizi öldürmek için tuzaklar kuran, Müslümanlardan gelen bütün barış tekliflerini reddederek Bedir Savaşını körükleyen azılı bir düşmandı. Oğlu İkrime de babasıyla birlikte hareket ediyor, Peygamberimize düşmanlıkta önde gidiyordu.

 

İslâm ordusu Mekke'ye girince İkrime korkusundan Yemen'e kaçtı. Fakat hanımı Müslüman olmuştu. Peygamberimizin büyüklüğünü tanıyor, bağışladığı insanları yakından görüyordu. Kölesini yanına alarak kocasının peşine düştü. Yemen'de buldu. Peygamberimizden kendisini affedeceği hususunda teminat aldığını söyledi.

 

Medine'ye geldiler. Peygamberimiz İkrirne'nin geldiğini duyunca onu karşılamak için çıktı. Öyle acele etti ki, sırtından hırkası bile yere düşmüştü. Onu güleryüzle karşıladı. "Merhaba ey süvari muhacir" diyerek kucakladı ve iltifatta bulundu.

 

İman eden İkrime, Peygamberimize yaptıklarından dolayı mahcuptu. Fakat rahmet Peygamberi, Müslüman olan İkrime'ye şöyle dua etti:

 

"Allah'ım, İkrirne'nin bana yaptığı bütün kötülükleri, Senin nurunu söndürmek için attığı her adımı affet. Yüzüme karşı ve gıyabımda söylediği sözleri de affet."

 

Peygamberimizin affı en azılı bir düşmanını bile kuşatmıştı.

 

Hebbar bin Esved, gözü dönmüş bir Peygamber düşmanıydı. Her fırsatta Müslümanlara eziyet etmekten zevk duyuyordu. Pekçok Müslümanın canına kıymıştı. Bununla kalmamış, hicret esnasında Peygamberimizin kızı Zeyneb'i devesinden iterek düşürmüştü. Hamile bulunan Hz. Zeynep çocuğunu düşürdü. Bir müddet sonra da bu hastalıktan vefat etti. Böylece Peygamberimizin kan düşmanı da olmuştu.

 

Mekke'nin fethi günü Peygamberimiz onun kanını helal kılmıştı. Görüldüğü yerde öldürülecekti.

 

Hebbar çok korkuyordu. İran'a kaçmayı düşündü. Fakat daha sonra bundan vazgeçti. Akıllı davranarak Peygamberimizin huzuruna gitti. Ona iltica etti.

 

"Ya Resulallah, önce İran'a kaçmayı kararlaştırdım. Fakat sizin büyük affınızı, benzersiz müsamahanızı düşünerek işte huzurunuza geldim. Yaptığım bütün suçlarımı itiraf ediyorum. Sizden af diliyorum" dedi.

 

Peygamberimiz af kapısını ona da açtı. Samimi itirafları üzerine Hebbar'ı bağışladı.

 

 

 

YÜCE KİTABIMIZIN YARDIM ETMEK HAKKINDAKİ AYETLERİNDEN BİRKAÇINA YER VERELİM

 

 

Bakara(*) Sûresinin 83 . Ayetinde

 

Hani, biz İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekatı vereceksiniz” diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.

 

 

Bakara(*) Sûresinin 215 . Ayetinde

 

Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.”

 

 

Bakara(*) Sûresinin 220 . Ayetinde

 

Dünya ve ahiret hakkında düşünesiniz diye böyle yapıyor. Bir de sana yetimleri soruyorlar. De ki: “Onların durumlarını düzeltmek hayırlıdır. Eğer onlara karışıp (birlikte yaşar)sanız (sakıncası yok). (Onlar da) sizin kardeşlerinizdir. Allah bozguncuyu yapıcı olandan ayırır. Allah dileseydi sizi zora sokardı. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

 

Nisâ(*) Sûresinin 2 . Ayetinde

 

Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.

 

 

Nisâ(*) Sûresinin 8 . Ayetinde

 

Miras taksiminde (kendilerine pay düşmeyen) akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve onlara (gönüllerini alacak) güzel sözler söyleyin.

 

 

Nisâ(*) Sûresinin 10 . Ayetinde

 

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.

 

 

 

Duhâ Sûresinin 9 . Ayetinde

 

Öyleyse sakın yetimi ezme!

 

ŞEMS SÛRESİ

12.Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?

 

 

13.O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir.

 

 

14,15,16. Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.

 

 

17,18.Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.

 

 

 

DOĞRUCU DAVUT SİZİ, AYETLERİ TAM YAZMAKTAN ALIKOYAN NEDİR??

 

 

Bakara(*) Sûresi

 

178 - Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır.

 

 

Nahl Sûresi

 

126 - Eğer ceza verecekseniz size yapılanın misliyle cezalandırın. Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır.

 

 

 

 

En’âm Sûresi

 

19 - De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir. İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilahlar olduğuna şahitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şahitlik etmem. O, ancak tek bir ilahtır ve şüphesiz ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.”

 

 

 

A'RÂF SÛRESİ

 

Bismillahirrahmânirrahîm

 

1. Elif Lâm Mîm Sâd.1

 

2. Bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman için ve mü’minlere öğüt olarak indirilmiş bir kitaptır. Artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.

 

 

 

MÜDDESSİR SÛRESİ

 

1. Ey örtünüp bürünen (Peygamber!)

 

2. Kalk da uyar.

 

 

 

KİTABIMIZ AYNI ZAMANDA UYARMAK AMACIYLA DA GÖNDERİLMİŞTİR, RABBİMİZİN BİZİM İÇİN GÖNDERDİĞİ BİR NİMETTİR, RABBİMİZE ŞÜKÜRLER OLSUN İNANAN VE İNANMAYANLARI BU ŞEKİLDE UYARMIŞTIR.

 

 

 

DOĞRUCU DAVUT SON İLETİNİZDEKİ YAZINIZIN KAYNAĞINI YANİ ADRESİNİ VERİRSENİZ ÇOK SEVİNİRİM

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Doğrucu Davut;bir insanın değerlerine anca bukadar saldırılır.Daha ne kadar kusacaksın kinini bu yalanlarınla?Seninki tartışma olmaktan çıktı.Allah seni ıslah etsin emin efendi....Düş yakamızdan.

 

Ha ha ha bilim de kabul etmediyini bende biliyorum ama aramızda 71 yaşında arkadaşımız 3 gün sonra savcılık devreye girdi polisler formalite vs. mezardan çıkarıldı her gün okey oynuyoruz buna benzer olayların sayısı haylice kabarık. 115 saat mevzusu kitap ve mecmuğalarımı dağıttım arkadaşıma raslarsam harfien bildiririm sana, ama gene bir şey belirteyim cenaze namazlarında da mefta her şeyi görür duyar ama cevap veremez denilmiyormu imam tarafından.

 

 

Hortlak arkadaşın var he.İlgiinç...O mecmualarıda çok arama bende eskiden kalma masal ve hikaye kitapları var zaten.Bu arada 3 günü boşver,30 dakika nefessiz kalmayı bi denesene,yoksa çiftemi dönüyorsun :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben merkezli, bilimsel olmayan takıntılarımız:

 

Ben en doğruyu bilirim...

En değerli yaşam benim yaşamımdır...

Mutluluğumu başkaların mutsuzluğu üzerinde tutabilirim.

Benim ailem en kutsaldır...

Benim ırkım daha üstündür...

Benim inancım en doğrudur...

İnancımda benim mezhebim doğrudur...

Benim vatanım en kutsaldır...

Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın...

En kutsal bayrak benim bayrağımdır...

 

Bilimsel ilkelerle örtüşmeyen bu tür takıntılarımız doğru değildir !...

 

Taurusmutis, Davet, sardunyam, ve diğer arkadaşlarımın,

benim için objektif değerlendirmeler yapıyor görüşlerine (samimiyetlerine) teşekkür ediyorum.

 

Objektiflik takıntılarla değil, bilimsel ilkelerle başarılabilir.

 

İyi dileklerimle

 

 

 

sevgili arkadaşım yukarıda sıraladığınız maddelerin bazılarının doğru olduğunu bazılarının ise yanlış olduğunu düşündüğümü belirtmek isterim (kendimce)

 

 

sanıyorum (objektif) yazılarınızı görebildiğimize ve doğru değerlendirebildiğimize göre biz de objektiflikten nasibimizde olanı almışız demektir.

 

 

sevgiler :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili arkadaşım yukarıda sıraladığınız maddelerin bazılarının doğru olduğunu bazılarının ise yanlış olduğunu düşündüğümü belirtmek isterim (kendimce)

sanıyorum (objektif) yazılarınızı görebildiğimize ve doğru değerlendirebildiğimize göre biz de objektiflikten nasibimizde olanı almışız demektir.

sevgiler :clover:

 

Sevgili Davet,

Bilimsel olmayan takıntılarımız içerisinde yanlış gördüğünüz olgular olabilir.

Takıntılarımız, sizin doğrularınıza göre değilde gerçek doğrulara göre değerledirilmeli.

Sizde biliyorsunuzki, her insanın benim doğrum dediği doğrusu gerçek değildir.

Doğruların ölçüleri vardır...

 

Merak ediyormusunuz ?...

 

İyi dileklerimle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın davet.

 

Konuyu ben uydurmadımki. i

 

Kutubi-sitte yi aç . ara bölümüne Ukl yaz . Bu Ukl gözü Muhammet tarafından gözü oydurulan veya oyulan adamın adı. Çıkan bölümde 1559 nolu hadise gel. Orayı oku. Kısaca şöyle yazıyor.

 

"Resûlullah, derhal arkadaşlarından takipçi çıkardı (yakalanıp getirildiler). Gözlerinin oyulmasını, ellerinin kesilmesini ve Harra'nın bir kenarına atılmalarını ve o şekilde ölüme terkedilmelerini emretti. "

 

Bu yazı bana ait değil. Hem bunları bak bizler nasıl göz oyarız ne kadar gattarız demek için yazıyorsunuz. Bu işkencedir diyene sövüyorsunuz.

 

Esas Allah (Varsa eğer) sizleri ıslah etsin.

 

Hadi bakalım bana 1559 sayılım hadiste yok bu anlatım de de göreyim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Davet,

Bilimsel olmayan takıntılarımız içerisinde yanlış gördüğünüz olgular olabilir.

Takıntılarımız, sizin doğrularınıza göre değilde gerçek doğrulara göre değerledirilmeli.

Sizde biliyorsunuzki, her insanın benim doğrum dediği doğrusu gerçek değildir.

Doğruların ölçüleri vardır...

 

Merak ediyormusunuz ?...

 

İyi dileklerimle...

 

 

sevgili arkadaşım dediğiniz gibi her insanın doğrusu başkaları için (yada bilimsel ilkeler içersinde) yanlış olabilir fakat insan için en doğru (doğru yada yanlış olsada) kendisinin bildiğidir.bu (belkide) her insan için geçerlidir.

 

biliyorsunuz ki farklı kutuplardayız (birbirimizden hiçbir menfaatimiz yahutta, kendi safımıza çekmek gibi bir derdimiz olmadığı halde) ortak nokta bulma ve anlaşma çabasındayız, sanıyorum buda fanatikçe takıntılarımız olmadığı ve olaylara objektif yaklaştığımız anlamına gelir. tabiki vazgeçemeyeceğimiz doğrularımız, taviz veremeyeceğimiz doğrularımız (hepimiz için geçerli) var. bu da insan olmamızdan kaynaklanıyor, robot değiliz.

 

sevgiler :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BEN ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;

Hangi çılgın bana zincir VURACAKMIŞ? Şaşarım!

Kükremiş SEL gibiyim, bendimi çiğner, AŞARIM.

YIRTARIM dağları, enginlere sığmam, TAŞARIM.

 

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.

Benim İMAN dolu göğsüm gibi serhaddim var.

ULUSUN, korkma! Nasıl böyle bir İMANI boğar,

'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

 

İnananlara sevgilerimle :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın davet.

 

Konuyu ben uydurmadımki. i

 

Kutubi-sitte yi aç . ara bölümüne Ukl yaz . Bu Ukl gözü Muhammet tarafından gözü oydurulan veya oyulan adamın adı. Çıkan bölümde 1559 nolu hadise gel. Orayı oku. Kısaca şöyle yazıyor.

 

"Resûlullah, derhal arkadaşlarından takipçi çıkardı (yakalanıp getirildiler). Gözlerinin oyulmasını, ellerinin kesilmesini ve Harra'nın bir kenarına atılmalarını ve o şekilde ölüme terkedilmelerini emretti. "

 

Bu yazı bana ait değil. Hem bunları bak bizler nasıl göz oyarız ne kadar gattarız demek için yazıyorsunuz. Bu işkencedir diyene sövüyorsunuz.

 

Esas Allah (Varsa eğer) sizleri ıslah etsin.

 

Hadi bakalım bana 1559 sayılım hadiste yok bu anlatım de de göreyim.

 

 

 

sayın davut yazılarınızı nerden aldığınızı biliyorum, üzerinde birkaç oynama yapmışsınız ve buraya yapıştırmışsınız. adresi verememişsiniz, sanıyorum "kutübi sitteyi aç" derken yönlendirme yapmaya çalıştınız.

size verebileceğim çok cevap var fakat artık sizi (özür dilerim) kaale almadığımı belirtmek isterim.

ayrıca Ukl bir kabiledir adamın adı değil.

Kur'an ile çelişen hadisler doğru kabul edilmemeledir.

hadisleri doğru değerlendirebilmek için, ayetlerden yola çıkılmalı indiriliş sırasına göre de dikkate alınmalıdır.

 

Allah hepimizi ıslah etsin, Rabbimiz ıslah olmayı nasip etsin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

samimi, dürüst, iyiniyetli ve saygılı insanlar kaile alınır. Davet arkadaşım haklısınız, bazı arkadaşların dışında bu sitede gayet saygılı ve hoş tartışmalar gerçekleşiyor, birbirimizden birşeyler öğreniyoruz. zaten insan yazdıklarıyla kendini belli ediyor, biz kiminle muhattab olup kiminle olmayacağımızı biliyoruz değilmi sevgili Davet... :)

 

saygılar :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

samimi, dürüst, iyiniyetli ve saygılı insanlar kaile alınır. Davet arkadaşım haklısınız, bazı arkadaşların dışında bu sitede gayet saygılı ve hoş tartışmalar gerçekleşiyor, birbirimizden birşeyler öğreniyoruz. zaten insan yazdıklarıyla kendini belli ediyor, biz kiminle muhattab olup kiminle olmayacağımızı biliyoruz değilmi sevgili Davet... :)

 

saygılar :clover:

 

 

 

haklısın sevgili arkadaşım :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DAĞLARIN HAREKET ETMESİ

 

Bir ayette dağların göründükleri gibi sabit olmadıkları, sürekli hareket halinde bulundukları şöyle bildirilmektedir.

 

Neml Sûresi

 

88 - Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

 

Dağların bu hareketi, üzerinde bulundukları yer kabuğunun hareketinden kaynaklanır. Yer kabuğu kendisinden daha yoğun olan manto tabakası üzerinde adeta yüzer gibi hareket etmektedir.

20. yüzyılın başlarında yapılan jeolojik araştırmalar sonucunda keşfedilen yer kabuğunun bu hareketi bilimsel kaynaklarda şöyle açıklanmaktadır: yer kabuğu ve üst mantodan oluşan 100 km kalınlığındaki Dünya yüzeyi “tabaka” adı verilen parçalardan oluşmuştur. “tabaka tektoniği” adı verilen teoriye göre bu tabakalar, kıtaları ve okyanus tabanını da beraberinde taşıyarak Dünya üzerinde hareket ederler…

Kıtasal hareketin yılda 1 ile 5 cm civarında olduğu hesaplanmıştır.

Tabakalar bu şekilde hareket ettikçe Dünya coğrafyasındaki değişiklikler meydana gelir. Örneğin, Atlas Okyanusu her sene biraz daha genişlemektedir.

Burada belirtilmesi gereken önemli noktada şudur: Allah dağların hareketini ayette “sürüklenme” olarak bildirmiştir. Nitekim bilim adamlarının bugün bu hareket için kullandıkları terim de “continental drift” yani “kıtasal sürüklenme”dir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

evet canlar şüphesiski yüce kuran sonsuz mucizelerle doludur ama madem anlamayanlar var bizde bu bölümde görevimizi yerine getirmeye çalışalım Biiznillah

 

Zamanın en ünlü deniz bilimcisi yani deniz hakkında en çok bilgisi olan kişi olaarak tanınan kjaptan chusto

cebeli tarık boğazında akdeniz ile atlas okyanusunu bağlayan yerde iki suyun bir birine karışmadığını ve bunun nedeninin alttan gelen 45 derecelik fışkıran tatlı sudur ve bu birbirine karışmaz.

 

Ama yüce kuran bunu asırlar öncesinden söylemişti

 

19 - (Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.

 

20 - Fakat aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.

 

21 - Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? (Rahman)

 

Bakın ne diyor bunun üzerin ebirde bize ne mesaj veriyor buna rağmen yalanlıyacakmısınız diyor yani imkansız ama olurya biri buna dahi tesadiüftür derse 21 ayet hemen yetişiyor ve hala yalan lıyormusunuz

 

Amerikan uzay araştırma görevini yapan nasa derinlerde bir kırmızı gül şeklinde görüntü bulmuşlardır ve anlam verememiştir işte o inanmayanlara apaçık birer delildir.

 

37 - Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman...

 

38- Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? (Rahman)

 

İşte ey kuranı ve hadisi inkar eden ve acizliğini görmeden yorum yapmaya çalışan kişi

 

bak rabbin sana veriyor ve itira z etmemeni hatırlatıyor

 

.......İnşallah devam edicek mübarekler sizde devam edin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DAĞLARIN HAREKET ETMESİ

 

Bir ayette dağların göründükleri gibi sabit olmadıkları, sürekli hareket halinde bulundukları şöyle bildirilmektedir.

 

Neml Sûresi

 

88 - Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

 

Dağların bu hareketi, üzerinde bulundukları yer kabuğunun hareketinden kaynaklanır. Yer kabuğu kendisinden daha yoğun olan manto tabakası üzerinde adeta yüzer gibi hareket etmektedir.

20. yüzyılın başlarında yapılan jeolojik araştırmalar sonucunda keşfedilen yer kabuğunun bu hareketi bilimsel kaynaklarda şöyle açıklanmaktadır: yer kabuğu ve üst mantodan oluşan 100 km kalınlığındaki Dünya yüzeyi “tabaka” adı verilen parçalardan oluşmuştur. “tabaka tektoniği” adı verilen teoriye göre bu tabakalar, kıtaları ve okyanus tabanını da beraberinde taşıyarak Dünya üzerinde hareket ederler…

Kıtasal hareketin yılda 1 ile 5 cm civarında olduğu hesaplanmıştır.

Tabakalar bu şekilde hareket ettikçe Dünya coğrafyasındaki değişiklikler meydana gelir. Örneğin, Atlas Okyanusu her sene biraz daha genişlemektedir.

Burada belirtilmesi gereken önemli noktada şudur: Allah dağların hareketini ayette “sürüklenme” olarak bildirmiştir. Nitekim bilim adamlarının bugün bu hareket için kullandıkları terim de “continental drift” yani “kıtasal sürüklenme”dir.

 

Madem dağlar sabit değildi de, aşağıdaki ayetler nedir?

 

15/19- Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik.

 

21/31- Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve (varacakları yere) yol bulabilsinler diye ondan geçitler yollar meydana getirdik.

 

41/10- O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti.

 

77/27- Orada sabit yüce daglar yaratmadik mi, size tatli bir su içirmedik mi?

 

Bir karar verin arkadaşım... Dağlar sabit mi, değil mi? :D

 

Kıtasal hareketleri nasıl olur da dağların hareketine indirgeyebilirsiniz? Hareket eden yalnızca dağlar mıdır, yoksa tüm kıta mı ?

 

Yılda 1-5 cm.lik kıta hareketi için, "bulutların geçişi gibi" benzetmesini bir tanrının yapabileceğini düşünmek saçmalık değil midir ?

 

Dağlar satranç tahtasına konulan bir piyon gibi mi konulmuşlardır, yoksa volkanik ve tektonik hareketler sonucunda mı oluşmuşlardır?

 

Buyrun cevap verin....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tatlı ve tuzlu suyun karışmazlık ilkesi, Muhammed'den 550 yıl önce Romalı Gaius Plinius Secundus tarafından keşfedilmiş. Bakın adamlar neler keşfetmişler... Koskoca peygamber (!), Allah'ın en sevdiği kulu, dostu vs.vs olan Muhammed neyi keşfetmiş? Bırakın uydurma Kur'an Mucizelerini... Bana Muhammed'in keşfettiği bir şey söyleyin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şüphesizki Kuran Allahın kelamıdır muhammedin keşfi değil ki madem öyle düşünüyorsun bir bak bakalım acaba o dediğin arabistana ulaşmışmıydı ve okumayama bilmeyen biri bu derece güzel şeyler uydura bilirmi Kuran ortaya çıkmasıyla oranın şairleri bile bu insan eseri olamaz demişlerdir.

 

Eee kardeşim bak ozaman elin Müslüman olmayanı bak ne bulmuş kuran sana ne diyor.

Bunadamı uydurma diyeceksin

yoksa buna ancamı uydurdum onada sonramı diyosun? sen söyle hagisi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şüphesizki Kuran Allahın kelamıdır muhammedin keşfi değil ki madem öyle düşünüyorsun bir bak bakalım acaba o dediğin arabistana ulaşmışmıydı ve okumayama bilmeyen biri bu derece güzel şeyler uydura bilirmi Kuran ortaya çıkmasıyla oranın şairleri bile bu insan eseri olamaz demişlerdir.

 

Eee kardeşim bak ozaman elin Müslüman olmayanı bak ne bulmuş kuran sana ne diyor.

Bunadamı uydurma diyeceksin

yoksa buna ancamı uydurdum onada sonramı diyosun? sen söyle hagisi

 

Kardeşim neden Muhammed'in herşeyden bihaber olduğunu iddia etmeye çalışırsınız ki? Muhammed ticaret ile uğraşmıyor muydu? Bunun için şehir şehir gezmiyor muydu? Oralarda kimseyle muhatap olmuyor muydu? "İnsan eseri olamaz demişler" miş... Onun için mi "eskilerin masalları" dediler ? Onun için mi "sana sabah akşam okuyor dediler, bilmezler mi ki onun dili yabancıdır. Kur'an ise apaçık arapçadır" anlamına gelen ayet konulmuş...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.