Φ bekir Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 Ayse Hür? Taraf gazetesi yazari Bir izleyici soruyor: -PKK'ya terör örgütü diyebilirmisiniz? Ayse Hür: -Benim terör anlayisim farklidir.PKK terör yöntemiyle mücadele eden bir GERILLA örgütüdür! Yukarida ki konusma,bugün Ruhat Mengi'nin "HER ACIDAN"programinda yasandi,Ayse Hür,acik acik DTP ve PKK'yi savundu.Orduya dil uzatmaktan geri kalmadi.Orada ki tartismacilar gerci ona nezaket kurallari dahilinde gerekli yanitlari verdiler.Ama Ayse Hür ve onun patronlari öyle nezaket kurallarindan pek anlayan yapiya sahip olmadiklari icin,tabiiki Ayse Hür'e verilen yanitlar onun icin birer iltifat mahiyeti tasiyordu. Türkiye'nin en büyük talihsizligi,demokrasi ve basin özgürlügü kilifina sokularak,ihanet odaklarinin kendi ideolojilerine ters düsenlere saldirabilme özgürlügüdür ki bunuda Türkiye, AKP hükümetleri döneminde yasiyor olmaktadir. saygilarla AKP'den bu konuşma üzerine ne yapmasını beklerdiniz? Veya basın özgürlüğü altında bunlar yapılıyor olabilir pekiyi AKP nasıl bir yöntem izlemeliki bu konuşmaları engellemeli? Açık açık yazılsın cevabı lütfen... Yeni Şafak yazarı neyse yine biraz akıllı görüneyim, ikna edici olayım düşüncesiyle nalına vurduğu gibi, biraz da mıhına da vurayım düşüncesiyle yazmış. Fakat aklı, mantığı hiç var gibi görünmeyen paçavra üçlüsünden, adları aynı anlama gelen ikisinden birinde okuduğum bir yazı, aklı, mantığı pes ettirecek türdendi. Bu dogma örümceklenmesi olmuş kafaya göre, "27 Nisan sürecinde başarısızlığa uğrayan darbe girişimi!?" sayesinde şimdi, "Ergenekon suçluları sirk maymunu gibi teşhir edilebilmekte" imiş! Bu çukurun neresini doldurur da yer ile bir düzeye getirirsin? Neresinden tutsan tutulur, ele alınır yanı yok! Bir kere darbe girişimi öyle internetten filan yapılmaz! biggrin.gif O yayınlanan, bir görüş açıklamadır. Genelkurmayın da ülke sorunları ile ilgili görüş açıklama hakkı elbette ki vardır. Yapılan yanlışlarla ilgili görüş açıklanarak darbe girişiminde bulunulduğu nerde görülmüş? Bu zaman ve bu çağda bu nefret çığırtkanlığı akıl alır şey değildir. Bunların dogmaları bunların aklını, mantığını, sağduyusunu tamamen köreltmiş. Dededen alamadıkları intikamı, çocuğundan bile değil, torunundan alma nefreti ile gözlerini kin bürümüş. Bunlara artık zanlıları suçlu ilan edemeyeceklerini anlatmanın da bir anlamı ve faydası yok, insanların "sirk maymunu" olduklarını söylemenin aşağılık bir hezeyan olduğunu da... Bunlar kin ve nefretlerinden iyice zıvanadan çıkmışlar. İyisi mi bırak, çıkabildikleri kadar çıksınlar... Doktor kendi hallerine bırakın diyor, ilacı, tedavisi yokmuş... 27 Nisan bildirisi çok önemlidir. Tarihimizde bu bildiri tipinden bildiriler olmuş mudur daha önce bir bakın. Darbe tarihimiz çok enteresan süreçlere gebedir. Kim demiş yukardakileri bilmiyorum. Ancak; 27 Nisan gaza gelmiş/getirilmiş bazı askerlerin darbe sevdalarının sarahate kavuştuğu metindir. Yoksa asker yapılan yanlışları her ay MGK'da ziyadesiyle gündeme getirir. Halka açık bir internet sitesinde değil. Yine aynı asker daha önce 28 Şubatta MGK'da yapılması gerekeni yapmıştır. Bir de; askeriye siyasi bir kurum değildir. Sendika mı sandınız bunu. Siyasi parti mi? Askerin siyasete karışmasının önlemini almak için 1920'lerde dahi yasalar çıkartılmıştır. Asker gördüğü hataları başka yollarda emri altında olduğu yerlere bildirebilir tabi amacı farklı değilse... Ancak; yukardaki bahse konu yazının yazarı kimdir bilmeyen ben yazarın başka sözlerine katılmamakla beraber 27 Nisan'ın bir mihenk taşı olduğu düşüncesine katılırım. O biraz daha abartmış. Yine suçluluğu hükmen sabit olmayan insanların suçlu ilan edilmesine de karşıyım. İçinizde onların suçlu olduğuna dair bir intiba uyanmış/kesinleşmiş/kemikleşmiş olabilir. Bunun olması onları suçlu ilan etmenizi gerektirmez ve hatta suçlu ilan ettiğiniz anda siz suçlusunuzdur. Bahse konu yazarın yazısının da yukarda çok küçük bir kısmı alıntılanmış kısmına katılmıyorum. Her ne ise; siz Yenişafak'tan biri yazmış diye hem nalına hem mıhına diyebilirsiniz. Ben ise; süper bir yazı diye aldım buraya koydum. Tamamen de katılıyorum. Ben de yenişafak'tan biri değilim maalesef. Eh denebilir; senden de bu yazıdan başkası beklenilmezdi zaten. Ancak ben sizin beklediklerinizi yazmıyorum değil mi? Bekledik derken istedik diye de anlayabilirsiniz... Hukuk birgün herkese lazım olur derken bunu diyordum işte. 27 Nisan muhtırasına muhtıra ile cevap veren Erdoğan alkışlanacak yerde 27 Nisan muhtırasını verenler demokratik açıklama haklarını kullanmış varsayılıyorlar. Başkaca hukuk hokkabazlıkları yapanlar başa tac ediliyorlar. Ondan sonra da Ergenekon davası esnasında hukuka aykırı bir takım şeyler yapılıyor olduğunda yargı mensuplarını yozlaşmış ilan ediyorlar. Bu ne perhiz ne lahana turşusu mu? Ben ise Yargının verdiği kararlara hep mesafeli durdum. Türkiye'de yargının güc'e göre kararlar verdiğini düşündüm. İstiklal Mahkemeleri'de, DGM'ler de özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'de, Anayasa Mahkemesi'de, Danıştay'da hatta Tapu Kadastro Mahkemesi'de... Tutarlılık sergileyemeyenler de kendi komiklikleri ile maalesef küçülüyorlar. Selamlar ile... Alıntı
Φ huyhuyhuy Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 Ayse Hür? Taraf gazetesi yazari Bir izleyici soruyor: -PKK'ya terör örgütü diyebilirmisiniz? Ayse Hür: -Benim terör anlayisim farklidir.PKK terör yöntemiyle mücadele eden bir GERILLA örgütüdür! Yukarida ki konusma,bugün Ruhat Mengi'nin "HER ACIDAN"programinda yasandi,Ayse Hür,acik acik DTP ve PKK'yi savundu.Orduya dil uzatmaktan geri kalmadi.Orada ki tartismacilar gerci ona nezaket kurallari dahilinde gerekli yanitlari verdiler.Ama Ayse Hür ve onun patronlari öyle nezaket kurallarindan pek anlayan yapiya sahip olmadiklari icin,tabiiki Ayse Hür'e verilen yanitlar onun icin birer iltifat mahiyeti tasiyordu. Türkiye'nin en büyük talihsizligi,demokrasi ve basin özgürlügü kilifina sokularak,ihanet odaklarinin kendi ideolojilerine ters düsenlere saldirabilme özgürlügüdür ki bunuda Türkiye, AKP hükümetleri döneminde yasiyor olmaktadir. saygilarla Ülkede ,zaman zaman, dile getirilir,bizim çok küçük yüzdelerle ifade edilebilen kadrolu vatan hainlerimiz olduğundan. Fakat son zamanlarda, bu kadrolar, devletten maaş alır, gazete, köşelerinden, fışkırır oldular. Az miktarda vatan sever ise......koruma altında( yoksa göz altında mı demeliydik, yada tutuklu) Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 AKP'den bu konuşma üzerine ne yapmasını beklerdiniz? Veya basın özgürlüğü altında bunlar yapılıyor olabilir pekiyi AKP nasıl bir yöntem izlemeliki bu konuşmaları engellemeli? Açık açık yazılsın cevabı lütfen... 27 Nisan bildirisi çok önemlidir. Tarihimizde bu bildiri tipinden bildiriler olmuş mudur daha önce bir bakın. Darbe tarihimiz çok enteresan süreçlere gebedir. Kim demiş yukardakileri bilmiyorum. Ancak; 27 Nisan gaza gelmiş/getirilmiş bazı askerlerin darbe sevdalarının sarahate kavuştuğu metindir. Yoksa asker yapılan yanlışları her ay MGK'da ziyadesiyle gündeme getirir. Halka açık bir internet sitesinde değil. Yine aynı asker daha önce 28 Şubatta MGK'da yapılması gerekeni yapmıştır. Bir de; askeriye siyasi bir kurum değildir. Sendika mı sandınız bunu. Siyasi parti mi? Askerin siyasete karışmasının önlemini almak için 1920'lerde dahi yasalar çıkartılmıştır. Asker gördüğü hataları başka yollarda emri altında olduğu yerlere bildirebilir tabi amacı farklı değilse... Ancak; yukardaki bahse konu yazının yazarı kimdir bilmeyen ben yazarın başka sözlerine katılmamakla beraber 27 Nisan'ın bir mihenk taşı olduğu düşüncesine katılırım. O biraz daha abartmış. Yine suçluluğu hükmen sabit olmayan insanların suçlu ilan edilmesine de karşıyım. İçinizde onların suçlu olduğuna dair bir intiba uyanmış/kesinleşmiş/kemikleşmiş olabilir. Bunun olması onları suçlu ilan etmenizi gerektirmez ve hatta suçlu ilan ettiğiniz anda siz suçlusunuzdur. Bahse konu yazarın yazısının da yukarda çok küçük bir kısmı alıntılanmış kısmına katılmıyorum. Her ne ise; siz Yenişafak'tan biri yazmış diye hem nalına hem mıhına diyebilirsiniz. Ben ise; süper bir yazı diye aldım buraya koydum. Tamamen de katılıyorum. Ben de yenişafak'tan biri değilim maalesef. Eh denebilir; senden de bu yazıdan başkası beklenilmezdi zaten. Ancak ben sizin beklediklerinizi yazmıyorum değil mi? Bekledik derken istedik diye de anlayabilirsiniz... Hukuk birgün herkese lazım olur derken bunu diyordum işte. 27 Nisan muhtırasına muhtıra ile cevap veren Erdoğan alkışlanacak yerde 27 Nisan muhtırasını verenler demokratik açıklama haklarını kullanmış varsayılıyorlar. Başkaca hukuk hokkabazlıkları yapanlar başa tac ediliyorlar. Ondan sonra da Ergenekon davası esnasında hukuka aykırı bir takım şeyler yapılıyor olduğunda yargı mensuplarını yozlaşmış ilan ediyorlar. Bu ne perhiz ne lahana turşusu mu? Ben ise Yargının verdiği kararlara hep mesafeli durdum. Türkiye'de yargının güc'e göre kararlar verdiğini düşündüm. İstiklal Mahkemeleri'de, DGM'ler de özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'de, Anayasa Mahkemesi'de, Danıştay'da hatta Tapu Kadastro Mahkemesi'de... Tutarlılık sergileyemeyenler de kendi komiklikleri ile maalesef küçülüyorlar. Selamlar ile... Sayin Bekir,sizin objektif olarak herhangi bir konuda yazdiginizi maalesef bugüne kadar görmedigimiz icin sizin yazmis ve savunmakta oldugunuz görüsleri sizin acinizdan normal buluyorum,bence objektif olabilmek en azindan taraf tutmamakla es anlamlidir.Ama siz hep taraf tutmaktasiniz,bu nedenle sizinle tartismak ancak karsi tarafi tutmakla mümkün olur.yani sizinle tartisabilmek icin objektifligi ortadan kaldirmak gerekir bence. Gelelim sordugunuz soruya:AKP ne yapabilir veya yapmalidir diye soruyorsunuz ve sanirim ki bir de basin özgürlügünden bahsetmissiniz.Önce bir hatirlatma yapayim:Dünya basin özgürlügü siralamasinda 101.geliyor Türkiye.Türkiye'de ki basin özgürlügü maalesef kismen özgür ve iktidari baskisi ve kontrolü altindadir diye tanimlanmistir. Yani bunun anlami;Türkiye'de bir medya kesimi tamamen AKP'nin kontrolündedir,bir kesim AKP yandasligi yapmaktadir(TSK ve Atatürk karsiti basin)Diger kesim ise,iktidarin baskisi ve tehditi altindadir.Bunu dünya siralamasini yapan Basin kuruluslari söylemektedir ve harfi harfine de dogrudur.Iste bakiniz Ergenekon davasinda bir takim medyanin yaptiklarina,bakiniz Deniz Feneri davasinda ayni medyanin yapmadiklarina.Sayin Bekir yazi yazmak en kolay seydir.Oturursunuz klavyenin karsisina döktürürsünüz bilginiz seviyesinde yazilari birazda hukuk mukuk derken olur sözümona bilimsel bir yazi.Ama gercekleri itiraf edemeyen bir yazi sadece bir sahifenin doldurulmasindan ibarettir yani bos. AKP ne yapabilir,ne yapmalidir sorusuna gelince:Danimarka'ya Muhammed karikatürleri icin tepki koyarak halki aldatmayi ve manipüle etmeyi hüner sayanlar ayni hüneri kendi ülkesinde suclari kesinlesmemis insanlara atilan iftiralar icinde gösteremiyorsa o medya onun kontrolü altinda yayin yapiyor demektir.O zaman Rasmussen'in "bizde basin hürdür istedigini yazar sözüne sonuna kadar katiliyorum."Ha eger Türkiye'de bir basin özgürlügü varsa ve bu basin özgürlügü insanlarin kisilik haklarina hicbir delil ve ispat olmadan hakaret edebilme özgürlügüne de sahipseler o zaman bu her basin kurulusu icin gecerli olmalidir.Bu gazeteleri evlerinize sokmayin diyen bir basbakanin ülkesinde basin ancak AKP borazani olursa özgürdür.KIsacasi AKP ellerini basinin üzerinden cekmelidir veya her medya kurulusuna ayni haklari tanimalidir.Kisasa Kisas! Yeni Safak denilen gazetenin biyiksiz Fehmi'si Basbakan Erdogan icin her yolu mübah sayacak kadar ona baglidir.Yazarlarida aynidir.Ordudan filan bahsetmissiniz.Ordu siyaset yapmamaktadir,bakin bunu bile saptirmissiniz.Ordu anayasal görevini yerine getirmektedir.Ordu siyaset yapmasin diye saptirmadan önce gercekten Ordunun Türkiye Cumhuriyetinde ki asli görevini iyice bir incelemeniz gerekirdi.Orduya savrulan bu iftiralarin arkasinda kimlerin yattigini anlamak icin Kubilay olayina bakmak gerekir.Yobazligin karsisinda ki tek güc Türk Silahli Kuvvetleridir.Yikici her akimin karsisindaki tek güc milletin ordusudur bu ordunun misyonu ic ve dis saldirilara karsi ülkeyi savunmaktir.Ha siz buna muhtira dersiniz bir baskasi post modern darbe der ama farketmez,bundan demokrat olanlar gocunmaz cünkü gercek demokratlarin yönettigi bir ülkede demokrasi ayaklar altina alinmaz,hukuk cignenmez,eger bir ülkede demokrasi ayaklar altina aliniyorsa,anayasa karsiti eylemler iktidar tarafindan yönlendiriliyor veya iktidar tarafindan Anayasa cigneniyorsa,hukuk bagimsiz degilse o ülkede zaten demokrasi kesintiye ugradi denmesi bile abestir ve gülünctür.Olmayan birsey kesintiye ugramaz. saygilarla Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 Birde en çok şuna gülüyorum bu ülkede. Soru: Bu adamlar niye içerde ? Cevap: Darbe hazırlıkları yaptıkları için, darbeye ortam hazırladıkları için Soru: Bu ülkede darbe nasıl yapılır? Cevap: Amerikanın çocukları genelde iyi iş çıkarırlar. Soru: Şimdi darbe olması mümkün müdür? Cevap: Hayır Soru: Neden peki ? Cevap: Amerikanın sivil kanadı iktidarı bununla beraber basını, hukuku ve bilumum yerleri ele geçirdiği için. O halde korkacak bir durum yoktur. Sadece bundan sonrasını sağlama almak için derin devlet, derin yargı , derin hukuk çalışmaları yapılmaktadır. Bu saatten sonra da hukukun kimseye lazım olacağı yoktur. Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Sayin Bekir,sizin objektif olarak herhangi bir konuda yazdiginizi maalesef bugüne kadar görmedigimiz icin sizin yazmis ve savunmakta oldugunuz görüsleri sizin acinizdan normal buluyorum,bence objektif olabilmek en azindan taraf tutmamakla es anlamlidir.Ama siz hep taraf tutmaktasiniz,bu nedenle sizinle tartismak ancak karsi tarafi tutmakla mümkün olur.yani sizinle tartisabilmek icin objektifligi ortadan kaldirmak gerekir bence. Gelelim sordugunuz soruya:AKP ne yapabilir veya yapmalidir diye soruyorsunuz ve sanirim ki bir de basin özgürlügünden bahsetmissiniz.Önce bir hatirlatma yapayim:Dünya basin özgürlügü siralamasinda 101.geliyor Türkiye.Türkiye'de ki basin özgürlügü maalesef kismen özgür ve iktidari baskisi ve kontrolü altindadir diye tanimlanmistir. Yani bunun anlami;Türkiye'de bir medya kesimi tamamen AKP'nin kontrolündedir,bir kesim AKP yandasligi yapmaktadir(TSK ve Atatürk karsiti basin)Diger kesim ise,iktidarin baskisi ve tehditi altindadir.Bunu dünya siralamasini yapan Basin kuruluslari söylemektedir ve harfi harfine de dogrudur.Iste bakiniz Ergenekon davasinda bir takim medyanin yaptiklarina,bakiniz Deniz Feneri davasinda ayni medyanin yapmadiklarina.Sayin Bekir yazi yazmak en kolay seydir.Oturursunuz klavyenin karsisina döktürürsünüz bilginiz seviyesinde yazilari birazda hukuk mukuk derken olur sözümona bilimsel bir yazi.Ama gercekleri itiraf edemeyen bir yazi sadece bir sahifenin doldurulmasindan ibarettir yani bos. AKP ne yapabilir,ne yapmalidir sorusuna gelince:Danimarka'ya Muhammed karikatürleri icin tepki koyarak halki aldatmayi ve manipüle etmeyi hüner sayanlar ayni hüneri kendi ülkesinde suclari kesinlesmemis insanlara atilan iftiralar icinde gösteremiyorsa o medya onun kontrolü altinda yayin yapiyor demektir.O zaman Rasmussen'in "bizde basin hürdür istedigini yazar sözüne sonuna kadar katiliyorum."Ha eger Türkiye'de bir basin özgürlügü varsa ve bu basin özgürlügü insanlarin kisilik haklarina hicbir delil ve ispat olmadan hakaret edebilme özgürlügüne de sahipseler o zaman bu her basin kurulusu icin gecerli olmalidir.Bu gazeteleri evlerinize sokmayin diyen bir basbakanin ülkesinde basin ancak AKP borazani olursa özgürdür.KIsacasi AKP ellerini basinin üzerinden cekmelidir veya her medya kurulusuna ayni haklari tanimalidir.Kisasa Kisas! Yeni Safak denilen gazetenin biyiksiz Fehmi'si Basbakan Erdogan icin her yolu mübah sayacak kadar ona baglidir.Yazarlarida aynidir.Ordudan filan bahsetmissiniz.Ordu siyaset yapmamaktadir,bakin bunu bile saptirmissiniz.Ordu anayasal görevini yerine getirmektedir.Ordu siyaset yapmasin diye saptirmadan önce gercekten Ordunun Türkiye Cumhuriyetinde ki asli görevini iyice bir incelemeniz gerekirdi.Orduya savrulan bu iftiralarin arkasinda kimlerin yattigini anlamak icin Kubilay olayina bakmak gerekir.Yobazligin karsisinda ki tek güc Türk Silahli Kuvvetleridir.Yikici her akimin karsisindaki tek güc milletin ordusudur bu ordunun misyonu ic ve dis saldirilara karsi ülkeyi savunmaktir.Ha siz buna muhtira dersiniz bir baskasi post modern darbe der ama farketmez,bundan demokrat olanlar gocunmaz cünkü gercek demokratlarin yönettigi bir ülkede demokrasi ayaklar altina alinmaz,hukuk cignenmez,eger bir ülkede demokrasi ayaklar altina aliniyorsa,anayasa karsiti eylemler iktidar tarafindan yönlendiriliyor veya iktidar tarafindan Anayasa cigneniyorsa,hukuk bagimsiz degilse o ülkede zaten demokrasi kesintiye ugradi denmesi bile abestir ve gülünctür.Olmayan birsey kesintiye ugramaz. saygilarla Size ne sordum siz ne cevap veriyorsunuz? politika Türkiye'nin en büyük talihsizligi,demokrasi ve basin özgürlügü kilifina sokularak,ihanet odaklarinin kendi ideolojilerine ters düsenlere saldirabilme özgürlügüdür ki bunuda Türkiye, AKP hükümetleri döneminde yasiyor olmaktadir. Bunu söylemediniz mi? Pekiyi bunu söyledikten sonra ben size bekir AKP'den bu konuşma üzerine ne yapmasını beklerdiniz? Veya basın özgürlüğü altında bunlar yapılıyor olabilir pekiyi AKP nasıl bir yöntem izlemeliki bu konuşmaları engellemeli? Açık açık yazılsın cevabı lütfen... bunu sormadım mı? Ondan sonra da çıkıp AKP'nin basın özgürlüğünü zedelediğini, yandaş medyanın esaretini anlatıyorsunuz. Eh biz en son ne demiştik. "Tutarlılık sergileyemeyenler de kendi komiklikleri ile maalesef küçülüyorlar" Bekir,sizin objektif olarak herhangi bir konuda yazdiginizi maalesef bugüne kadar görmedigimiz icin sizin yazmis ve savunmakta oldugunuz görüsleri sizin acinizdan normal buluyorum,bence objektif olabilmek en azindan taraf tutmamakla es anlamlidir Size göre objektif olan sizin gibi olandır. Objektif olmak doğrunun tarafını tutmaktır bana göre de...Kim doğruyu söylüyorsa... Şimdi tekrar soruyorum. Yukarda Hür Ayşe'den alıntı yapmış ve AKP'ye giydirmişsiniz. Hür Ayşe'nin o konuşmayı yapmaması için ne yapabilir. Ya da bu konuşma yapıldıktan sonra ne yapabilir. Sizden bunun cevabını bekliyoruz... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Size göre objektif olan sizin gibi olandır. Objektif olmak doğrunun tarafını tutmaktır bana göre de...Kim doğruyu söylüyorsa... Galiba konu objektif olmak ya da taraflı olmakta düğümlendi? Objektiflik nedir? Nasıl objektif olunur? Objektifliğin ölçüsü nedir? Objektifliğin ölçüsünün öğeleri nedir? Bizden başkaları da objektif olabilirlermi? Varılan sonucun objektif olduğu nasıl anlaşılır? Doğru nedir? Kim doğru söyler? Doğrunun ölçüsü nedir? Doğru ölçünün ögeleri nedir? Doğru söyleyeni nasıl bileceğiz? Herkesin doğrusu doğru olabilirmi? Doğru söyleyeni yalnızca bizmi biliriz? Bizden başkaları da doğru söyleyeni bilebilirmi? Objektif insan, doğru söyleyen insan olabilmemiz için bu sorulara net cevabımız olmalı. Ayrıca hukukun doğruluğu/yanlışlığı hakkında yorum yapabilmekte, bu sorulara net cevap verebilmekle ilgilidir. Alıntı
Φ huyhuyhuy Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 AKP, zaten yapması gerekeni yapıyor. Darbe, sadece silahlı kuvvetlerce yapılıyor.Sanırdık. Son zamanda sivil darbenin de yapılabileceğini gördük. ABD nin çocukları bu kez sivil darbe yada dönüşümü, kanlı mı olacak , kansız mı? diye epeyce zaman düşündükten sonra , içeride bu kadar potansiyel taraftar varken, kansız yapmak mümkündür. Diye karar verilmiş olacak. Şimdi biraz, bakalım dönüştük mü? Dönüşüyor muyuz.? Türkiye cumhuriyeti 1)demokratik ; Sivil toplum örgütleri, ve her türlü muhalefet yalnız demokrasilerde vardır. çydd ,ve ulusalcı ve anti amerikancı, akp muhalifleri nerede,(bulamadınızsa silivriye bakın) 2) laik; Devleti, laiklik karşıtı hareketlerin odağı olduğu mahkemece saptanmış bir parti yönetiyor. 3)sosyal ; seçimler de gördükki sosyal devletle, sadaka veren devlet kavramları birbirine karıştırıldı 4)hukuk ; kaç dalga olduğu ve ne kadar süreceği belli olmayan, polis ve savcı dedi ise suçludur. Fikri yerleşti , sadece, hukuk devletinde bulunan, masuniyet karinesinin hiçe sayılması ile, hukuk devleti, büyük yara almış. ANAYASANIN DEĞİŞTİRİLEMEZ VE DEĞİŞMESİ TEKLİF DAHİ EDİLEMEZ İLKELERİ ne hale getirildi? Doğuda, sizce neden sadece, radikal ırkçı bir parti ile , AKP var diğerleri yok. Zira Türkiye de dönüşüm tamamlandı, ufak tefek rütuşlar kaldı. Haritanın yeniden çizilmesi için , hayır demeyenler var orada. Gerisi, tutuklanmış, sindirilmiş, korkutulmuş, bastırılmış bir durumda. Güneydoğuda mutabakat sağlandı herhalde, sıra doğunu kuzeyinde ki durduk yerde ermenistanı çok sevmeya başladık. Zengin bir müttefikimiz yerine, bizdeki işsizlere , bir darbe daha vurmaktan başka bir işe yaramayacak ,zaten aralık duran kapıyı açıvereceğiz. Ki o ülkenin anayasasında, bizden toprak talebi, Uluslar arası politikalarında bizden tazminat talebi isteği var. Yani savaş nedeni olacak herşey var. Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Galiba konu objektif olmak ya da taraflı olmakta düğümlendi? Objektiflik nedir? Nasıl objektif olunur? Objektifliğin ölçüsü nedir? Objektifliğin ölçüsünün öğeleri nedir? Bizden başkaları da objektif olabilirlermi? Varılan sonucun objektif olduğu nasıl anlaşılır? Doğru nedir? Kim doğru söyler? Doğrunun ölçüsü nedir? Doğru ölçünün ögeleri nedir? Doğru söyleyeni nasıl bileceğiz? Herkesin doğrusu doğru olabilirmi? Doğru söyleyeni yalnızca bizmi biliriz? Bizden başkaları da doğru söyleyeni bilebilirmi? Objektif insan, doğru söyleyen insan olabilmemiz için bu sorulara net cevabımız olmalı. Ayrıca hukukun doğruluğu/yanlışlığı hakkında yorum yapabilmekte, bu sorulara net cevap verebilmekle ilgilidir. Selamlar... Yok objektiflikte düğümlenmedi. Bu konunun ufacık ve benim açımdan önem arzetmeyen bir noktaya taşınması. Hülasa; ben, birilerine cevap verirken dediklerine bakarken birileri cevap verirken taraflıklarına bakarak cevap verirse kızıyorum. Objektifliğin de yeniden tanımlanmaya ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Hemen hepimiz objektif denildiğinde benzer şeyleri anlıyoruzdur. Umarım. Beni bir tarafta görmek tabiiki başkalarının hakkıdır ancak bana cevap verirken söylediklerime cevap verilmesini isterim. Hakkımdaki intibalarına göre değil. İnsanların söylediklerine cevap vermek elzemdir. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Selamlar...Hülasa; ben, birilerine cevap verirken dediklerine bakarken birileri cevap verirken taraflıklarına bakarak cevap verirse kızıyorum. Objektifliğin de yeniden tanımlanmaya ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Hemen hepimiz objektif denildiğinde benzer şeyleri anlıyoruzdur. Umarım. İyi de sayın bekir, karşı taraf ta sizin için aynı ithamda bulunuyor. O halde iki taraftan birisi objektif olamayıp doğru söylemiyor. Ya da objektif olup doğruyu söylüyor. "İşte o, benim" diyebiliyormuyuz? Sayin Bekir,sizin objektif olarak herhangi bir konuda yazdiginizi maalesef bugüne kadar görmedigimiz icin sizin yazmis ve savunmakta oldugunuz görüsleri sizin acinizdan normal buluyorum,bence objektif olabilmek en azindan taraf tutmamakla es anlamlidir.Ama siz hep taraf tutmaktasiniz, Bu durumda objektifliğin veya doğrunun ne olduğunu tanımlamak gerekiyor. Çözüm bu. Yoksa bu düşünce, itham devam eder. Tartışma uzlaşma için olmalı. Selamlar... Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 İyi de sayın bekir, karşı taraf ta sizin için aynı ithamda bulunuyor. O halde iki taraftan birisi objektif olamayıp doğru söylemiyor. Ya da objektif olup doğruyu söylüyor. "İşte o, benim" diyebiliyormuyuz? Bu durumda objektifliğin veya doğrunun ne olduğunu tanımlamak gerekiyor. Çözüm bu. Yoksa bu düşünce, itham devam eder. Tartışma uzlaşma için olmalı. Selamlar... Sanırım söylemek istediğim şey tam anlaşılmamış. Bu, benim eksik söylemiş olma ihtimalimden de kaynaklanıyor olabilir. Bir daha açıklamakta fayda görüyorum. Objektif veya doğru kavramlarına girip de felsefi bir tartışma başlatmaya çalışmak isteyeceğim en son şeydir. Neyin hukuk neyin hukuk olmadığı ise tartışılır. Veya neyin hukuki neyin hukuki olmadığı da tartışılır. Bunun ise doğru veya yanlışla neyin doğru hukuk neyin yanlış hukuk (bunlara hukuksuzluk da denebilir) olduğuyla alakaları kurulabilir. Lakin; beni suçlayanlar bana cevap verirken AKP yandaşı olduğumu söyleyip buna göre cevap veriyorlar. Siz, yukardaki tartışmayı görüyorsunuz; benim objektif olmadığımı söyleyen arkadaşı ne ile itham etmişim. Hangi düşünceye mensup olmakla veya daha açık söyleyeyim. Onu CHP'li mi addetmişim, Ergenekoncu mu addetmişim, darbeci mi addetmişim? Pekiyi cevap verirken böyle bir addetmeye göre mi cevap vermişim yoksa yazılan metinlerin bizzat kendisine mi? Objektif olamadığıma dair gerekçe nedir okudunuz mu? sizin objektif olarak herhangi bir konuda yazdiginizi maalesef bugüne kadar görmedigimiz icin sizin yazmis ve savunmakta oldugunuz görüsleri sizin acinizdan normal buluyorum,bence objektif olabilmek en azindan taraf tutmamakla es anlamlidir.Ama siz hep taraf tutmaktasiniz,bu nedenle sizinle tartismak ancak karsi tarafi tutmakla mümkün olur Hiç uzaklara gitmeden böyle bir metin var karşımda. Buradaki, benim düşüncelerime karşı çıkmanın ancak karşı tarafı tutmakla mümkün olacağına dair; kendi düşüncelerinden dahi vazgeçmeyi göze alacak yaklaşıma hiç değinmiyorum bile. Tuttuğum tarafın neresi olduğu söyleniyor. Daha önce bana bizzat Politika tarafından verilen 10'larca başka yazıda AKP yandaşı olduğum belirtilmişti. Ben ise kendisine bugüne kadar şucusunuz, bucusunuz demedim. Ennn dellendiğim noktada "lütfen benim açtığım başlıklarda bana cevap vermeyin " demişimdir veya ilkokul seviyesi tartışmalarla işim yok demişimdir. Neyse; size, başka biri adına serzenişte bulunuyorum ve komik oluyorum. Tartışmanın bu kısımları ehemmiyet kesbetmiyor. Gelelim başka bir meseleye... Deniyok ki; hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu addedilemez. Beraat-ı zimmet asıldır. Süper ilkedir. Bazı durumlarda hükmen sabit olsada suçlu addedilen belli bir zaman sonra suçsuzluğuyla ortaya çıkabilmektedir. Pekiyi; bizler hukukun bu önemli ilkesini bilirken Ergenekon Davasında neler oluyor. Bunu tartışmıyorum. Bir tanıdık "Seccadede dikiş tutturamamaktan" korkuyordu. Başka biri de araziye ayak uydurmaktan, bir başkası ise tükürdüğünü yalamaktan, bir başkası ümüğünün sıkılmasından, bir başkası kanırttırmak için harcadığı çabanın kendisi için başkalarınca harcanabileceğinden...Hasılı korku çok. Pekiyi; hukukun bir ilkesinden medet umarken diğer taraftan gözaltına alınanları " Vatanseverler içeri alınıyor" demek ne oluyor. Burada bir sorun yok mu? Suheda'da bir vatansever onu niye içeri almıyor diyemez miyiz? Hayır bunu diyemeyiz bunu söylediğimizde içeri alınanların bir suç işlediklerini ima etmiş oluruz. Suheda'nın suçsuzluğuna dair elimizde de bir karine yok. Beraat-ı zimmet mi asıldı yoksa suç işlediği hakkında hüküm bulunmayan mı suçsuzdu. Her ikisi de... 1 yıl evvel "Hukuku saygı" naraları atanlar bugün nasıl olur da "Vatanseverler içeri alınıyor" diyebilirler. O kararı veren mahkemeydi de bu davadaki kararları verenler mahkeme değil mi? Bu davadaki asıl sorun karşı görüşteki (işte nihayet buraya geldik) insanların istedikleri kararlar verilmiyor diye şimdi bu mahkemeler AKP yandaşı ilan ediliyor olmasın. Bize de o zaman şu düşmez miydi? Gerek Danıştay, gerek Anayasa Mahkemesi ve gerekse de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hakkında hukuki davranmıyorlar, aldıkları kararlar siyasi, hasımane davranıyorlar derken ben doğru söylemiyor muydum? O gün başkaları bana "Hukuka saygı" diye tepki göstermiyorlar mıydı? Demek ki neymiş? Yargı mensupları siyasallaşabilir, yanlı/ş kararlar alabilirlermiş. Neye göre yanlış neye göre doğru ha...Bunlara da hukuka göre de diyebilirim, herkese göre de diyebilirim, bana göre de diyebilirim. Biraz "kategorik emperatif" kokusu aldım yazının bu kısmından...Sonuçta hepimiz doğru olanı biliyoruz da işimize hangisi gelirse ona yönleniyoruzdur ha... Selamlar ile... Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 İyi de sayın bekir, karşı taraf ta sizin için aynı ithamda bulunuyor. O halde iki taraftan birisi objektif olamayıp doğru söylemiyor. Ya da objektif olup doğruyu söylüyor. "İşte o, benim" diyebiliyormuyuz? Bu durumda objektifliğin veya doğrunun ne olduğunu tanımlamak gerekiyor. Çözüm bu. Yoksa bu düşünce, itham devam eder. Tartışma uzlaşma için olmalı. Selamlar... Sn bilimselci, siz iki taraftan birinin objektif olmayip dogru söylemiyor oldugu kanisina variyorsunuz, ama her iki tarafinda objektif olmadigi ihtimalini unutuyorsunuz. Illada iki kisiden birisinin konusurken objektif olacak diye bir sarti yok. Öyle olabilecegi gibi, her ikisinin de objektif olmama ihtimali var. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Sn bilimselci, siz iki taraftan birinin objektif olmayip dogru söylemiyor oldugu kanisina variyorsunuz, ama her iki tarafinda objektif olmadigi ihtimalini unutuyorsunuz. Illada iki kisiden birisinin konusurken objektif olacak diye bir sarti yok. Öyle olabilecegi gibi, her ikisinin de objektif olmama ihtimali var. Elbette, ama olumsuz fiil kullanmamak, kırıcı olmamak adına cümlelerimi kontrol ediyorum. Dediğin de olabilir. Olmama ihtimali daha fazla zira objektif olmak ta, doğru da göreceli olduğu için yine bir çok kaynak konulacaktır orta yere, ispat için. Öyle de oluyor nitekim. Doğrular göreceli olduğundan, sen yanlışsın da diyemiyoruz. Ancak, burada objektif olup doğru söyleyebilmenin referans ögelerini, "toplumun mutluluğu" olarak ele alınırsak, ancak çözüme gidebiliriz, "doğru'yu söyleyebiliriz". Hepimiz görüyoruz ki; hukuki olarak ta, siyasi olarakta, iktisadi olarakta toplum gün be gün, senelerdir çıkmaza sürükleniyor. Şu anda ise ülke bir kaos ortamına sokuldu. Çözüm için referans nokta bu olmalı. Bekir arkadaşımız da her şey güllük gülistanlık diyemez. En üst düzey hukukçular bile birbirine hicap duyulacak sözler kullanmaya başladı. Uzalşı noktası ne olmalı? Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Elbette, ama olumsuz fiil kullanmamak, kırıcı olmamak adına cümlelerimi kontrol ediyorum. Dediğin de olabilir. Olmama ihtimali daha fazla zira objektif olmak ta, doğru da göreceli olduğu için yine bir çok kaynak konulacaktır orta yere, ispat için. Öyle de oluyor nitekim. Doğrular göreceli olduğundan, sen yanlışsın da diyemiyoruz. Ancak, burada objektif olup doğru söyleyebilmenin referans ögelerini, "toplumun mutluluğu" olarak ele alınırsak, ancak çözüme gidebiliriz, "doğru'yu söyleyebiliriz". Hepimiz görüyoruz ki; hukuki olarak ta, siyasi olarakta, iktisadi olarakta toplum gün be gün, senelerdir çıkmaza sürükleniyor. Şu anda ise ülke bir kaos ortamına sokuldu. Çözüm için referans nokta bu olmalı. Bekir arkadaşımız da her şey güllük gülistanlık diyemez. En üst düzey hukukçular bile birbirine hicap duyulacak sözler kullanmaya başladı. Uzalşı noktası ne olmalı? Benim ülkemizde gördügüm ve yasadigim asla hukukun üstünlügünün olmadigi, ama bu durum bence yeni degil cok cok gerilere gitmemiz gerekli, taaki Osmali döneminden basliyor ve günümüzde de devam ediyor. O anlamda insanlarimiza da tabiiki her siyasi cevre kendi hukuk anlayisini empoze etmeye calisiyor ve birilerine göre devamli digerininkisi hukuka karsi. Türkiye'de hukukun üstünlügü bu siyasi zihniyetle ve mentalite ile asla gerceklesmez. Söyledigim gibi herkes kendi dogrularini hukuk olarak ön plana cikartiyor. Insanlarimizin aydinlanmasi gerekli ve evrensel anlamda hukuka sahip cikmamiz gerekli. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 ve evrensel anlamda hukuka sahip cikmamiz gerekli. Evet bu da uzalşı için 2. referans öge olabilir. Şu anda ülkemizde bu yapılmıyor maalesef. Alıntı
Φ huyhuyhuy Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Sanırım söylemek istediğim şey tam anlaşılmamış. Bu, benim eksik söylemiş olma ihtimalimden de kaynaklanıyor olabilir. Bir daha açıklamakta fayda görüyorum. . . . Selamlar ile... VATAN SEVERLER İÇERİ ALINIYORLAR; Ulusalcılar yerine kullanılmış olabilir mi acaba? Aynı anlamı vermek hiçte zor değil, Vatan severin ne olduğu açık, Gerçi ulusalcı da öyle ama, bir daha baktım da neymiş diye, Vikipedi, özgür ansiklopedi Git ve: kullan, ara → Başlığın diğer anlamları için Ulusalcılık (anlam ayrımı) sayfasına bakınız. Ulusalcılık, Türkiye'de 2000'li yıllarda ortaya çıkan, Atatürk'ün öngördüğü tam bağımsızlık, milli sanayinin inkişafı ve sanayide dışa bağımlılıktan kurtulma, akılcılık, laiklik gibi devletin temel kuruluş ilkelerinden kopulduğuna; milli çıkarların korunmadığına inanan, AB üyeliğine girebilmek için uluslarası platformdaki milli davalardan (kırmızı çizgiler) tavizler verildiğini, ülkenin içişlerine Osmanlı Devleti'nin yıkılışındaki gibi yabancı devletlerce karışılmasına müsade edildiğini savunan siyasi akım.[1][2][3] Ulusalcılar arasında, belirli bir siyasi partinin veya bir siyasi görüşün destekçilerinin ağırlıkta olmadığı (sol, sağ, muhafazakâr vb.) görülür.[1][4] İlk defa Attilâ İlhan'ın sözünü ettiği dip dalgası tabiri ile, ulusalcılığın, devletin üst kademelerinden, popüler bir siyasi liderin söylemlerinden esinlenmeyen, aksine tabandan tavana doğru yükselen, değişik siyasi görüşlerden insanların desteklediği, devletin kuruluş ilkelerinden kopmasına ve kazanılmış uluslararası haklarından tavizler verilmesine ve stratejik değeri olduğu düşünülen veya kârlı olan devlet kuruluşlarının özelleştirilmesine karşı bir tepki olduğu anlatılmak istenmişti.[2][5] Türkiye'de son yıllarda, Kemalist siyasi çizgideki çevreler 2002'de iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde attığı adımları Kıbrıs sorunu, Kürt sorunu konusundaki tutumlarını milli çıkarlardan taviz vermek olarak nitelemiş, Atatürkçülüğün altı ilkesinden biri olan milliyetçilik (veya ulusalcılık) konusundaki hassasiyetlerini daha fazla ön plana çıkarmışlardır. Ulusalcılar, ulus devletin üniter yapısının koruması gerektiğini, ülkeyi etnik unsurlara ayrıştırmanın, ülkenin mozaik olduğunu söylemenin, Atatürk'ün belirlediği ülkenin kuruluş ilkelerine ters olduğunu bunun emparyalizmin ülkeyi bölmek için uyguladığı bir oyun olduğunu savunurlar. Yugoslavya'nın bir ulus devlet iken etnik kimliklere bölünüp ayrıştırıldığını, sonra da parçalanarak yok edildiğini örnek gösterirler. Anayasada belirtilmiş Atatürk milliyetçiliğini ve Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk'tür. fikrini savunurlar. Yani milliyetçilik olarak köktenciliği değil aynı devlet altında yaşayan ortak kültüre sahip halkları tek bir ulus olarak görür. Ekonomide ise liberalizm'e karşı da Atatürk'ün halkçı, devletçi görüşlerine ve devletçiliğin milli çıkarlara daha uygun düştüğüne inanırlar. AKP iktidarı ise bu görüşleri , zararlı bulur. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Bir de; askeriye siyasi bir kurum değildir. Yanlış... "Politik bir kurum değildir" derseniz doğru olur. Asker politik tercih belirtemez, yani filanca partinin ülkeyi daha iyi idare ettiği veya edeceği yönünde görüş bildirmez. Ülkenin yönetimi, yani siyaseti, güvenliği ile birebir ve doğrudan ilişkilidir. Bunun için asker siyaset üzerinde görüş bildirir... Bu arada, bu başlık altında gördüğüm ve bundan çok memnun olduğum uzlaşıya ben de katılmak isterim. Evet bu ülkede nalıncı keseri kullanan çok fazla, her kesim her konuyu kendine yontma çabası içine giriyor. Bu ülkenin en büyük eksiklerinden ve kültür hamlığının görünümlerinden biri, budur. Bunu bir an önce gidermek gerekiyor... Not: Sirklerde gösteriler yapan sevimli canlılara benzetme yüzünden sözkonusu ettiğim gazete ve yazara karşı öfke duyduğumu itiraf etmek isterim. Aslında öfke ile klavye başına oturmaktan kaçınmaya çalışmama rağmen, bazen kaçınamayabiliyorum, affını dilerim... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 -PKK'ya terör örgütü diyebilirmisiniz? -PKK bir gerilla örgütüdür! Sayın politika, biz bunlara keyfimizden, kaşları gözleri gıcığımıza gittiği için sacayak gazeteler, ya da malum üçlü gibi isimler takmıyoruz. Bu tanımlamaları hakettikleri için söylüyoruz. Maalesef bu gibi son derece sakat, son derece yanlış ve bölücü söylemleri topluma şırınga etmeye çabalıyorlar. Örneğin, "Ajda Pekkan Kürtçe okudu da kıyamet mi koptu? O halde Ahmet Kaya'nın suçu neydi?" söylemi... Bu söylem Temel'in "düz mantık"ına bile ters takla attıracak kadar sakat bir mantıktır. Kimse Ahmat Kaya Kürtçe okudu diye ona cephe almadı. Her gün zaten kaset dükkanları bangır bangır Kürtçe okuyordu, düğünlerde etrafı rahatsız edecek kadar da Kürtçe çalıp halay çekiyorlardı, kimsecikler de bir şeycikler demiyordu. Ahmet Kaya bölücü örgütü övdüğü için tepki gösterilmiştir. Akda Pekkan da övsün, ona da aynı tepkiyi gösteririz... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Evet Sayin Demirefe,Kürtce kasetler ortalikta bangir bangir geziyordu bugün Kürtce yasakti diyenlerin,gercekleri asla söylemediklerini biliyorum.Kürtce sadece bir dönem yasaklandi ki bu da olaganüstü bir dönemdi.Yoksa Kürtler'in bir araya geldiklerinde ingilizce veya Türkce konusmadiklarini bilmeyen yok. Sayin Bekir,objektifligi tanimlamis bence noksan tanimlamis. Objektif olmak sadece dogruyu söylemek degildir, taraf tutmadan degerlendirme yapmaktir. Dogru olan birseyin tutulan tarafa göre dogrulugu tartisiliyorsa bu objektiflik degildir.Dogru olan birsey dogrudur degilse degildir.A söyleyince dogru B söyleyince yanlis oluyórsa burada bir yanlislik vardir.Türkiye Cumhuriyeti üniter bir devlettir.Laik ve demokratik bir rejimle yönetilmektedir.Bu dogrumudur?Dogrudur.Tamam dogru ama Türkiye'nin yüzde 90'i müslümandir deniyorsa o zaman dogru olan sey tartisiliyor demektir. Türkiye'de hukukun yozlastirildigini cignendigini,hukuk disi uygulamalarin ayyuka ciktigini her 3 hukukcudan ikisi kabul ediyor,bu hukukculari AKP'nin muhalifleri olarak görüyorsak o zaman bu hukukcularin dogruyu söylemedigini iddia etmis olmuyormuyuz.Aklin yolu birse,o zaman bir hukukcunun surada hukuka aykiri bir durum var demesi neden AKP muhalifligi oluyor.Okullarda okutulan hukuk birkac cesitmidir.Yani iki hukukcu icin hukuka aykiri olan bir uygulama nasil olurda bir ücüncü hukukcu icin hukuka uygun olabiliyor.Burada bir bit yenigi görülmüyormu? Anayasa mahkemesi baskani bu hukuksuzlugu vurguladi,Yargitay baskani vurguladi,Yargitay onursal bassavcisi vurguladi,bizzat Avrupa Insan haklari mahkemesi eski üyesi vurguladi,yüzlerde avukat ve 53 Baro baskani bunu vurguladi.Insanlar olani biteni görüyor,burada bir anormallik oldugu izleniyor,yani kimse hukuktan anlamiyor ama AKP'liler ve görevlendirilen savcilar en dogrusunumu biliyor? saygilarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Evet Sayin Demirefe,Kürtce kasetler ortalikta bangir bangir geziyordu bugün Kürtce yasakti diyenlerin,gercekleri asla söylemediklerini biliyorum.Kürtce sadece bir dönem yasaklandi ki bu da olaganüstü bir dönemdi. Sn politika kendi yazinizla celisiyorsunuz. Bir taraftan Kürtce yasakti diyenlerin gercekleri asla söylemediklerini biliyorum diyorsunuz diger taraftan ise hemen ekleyip Kürtce'nin bir dönem yasaklandigini ve bu dönemin olaganüstü oldugunu söylüyorsunuz. Nasil bir celiski bu anlasilir degil. Kürtce yasakmiydi degilmiydi? Olaganüstü sartlarda yasaklandigi yasaklanmadiginimi gösteriri? Dolayisiyla Kürtcenin bir dönem yasak oldugunu iddaa edenler sizin söylediginiz gibi gercekleri asla söylemiyorlar diyemeyiz. Ben size dcefalarca devlet erkaninin bile bu yasagin yanlis oldugunu dile geirdigini söylememe ragmen, siz malesef her defasinda Kürcanin Türkiye'de asla yasaklanmadigini iddaa ettiniz. Buradaki yazinizda ise tam tersine bir dönem yasak oldugunu dile getiriyorsunuz. Bu celiskiye artik okuyucular karar versin. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Kürtce yasakmiydi degilmiydi? Zıtlaşma, inatlaşma ve aşırılıklar her zaman ortaya çkabilir. Ona kalsa bir dönem telsiz de yasaktı, döviz de... Yani örneğin bir Kürt Said ayaklanması olur, devlet o sırada beş Kürdün biraraya gelip Türkçe bile konuşmalarını da yasaklayabilir. Bubir şey kanıtlamaz, "Kürtçe yasaktı" demeyi gerektirmez... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Kürtçe yasak edildi,bunun için bedeller ödendi.Yapmayın,kendi halkınıza bu kadar yabancılaşmayın.Biraz da benim yaşadıklarıma tanıklık edin.Yazık,geçmişi bıraktım,geleceğimize yazık. Mardin'de katleden insanlıktan nasibini alamamışlarda yabancıydı kendi insanlıklarına.Hepimiz vahşete tanık olduk.Buyrunuz,ektiğimizi biçmeye... Sayın Bekir, İnsanın yok sayıldığı zihniyetlerde "hukuku aramak,kendisine takılı kalmak"tan başka birşey değildir.Hukuk birgün herkese lazım olur,ama siz yine de size lazım olduğu zaman ses çıkarın. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Zıtlaşma, inatlaşma ve aşırılıklar her zaman ortaya çkabilir. Ona kalsa bir dönem telsiz de yasaktı, döviz de... Yani örneğin bir Kürt Said ayaklanması olur, devlet o sırada beş Kürdün biraraya gelip Türkçe bile konuşmalarını da yasaklayabilir. Bubir şey kanıtlamaz, "Kürtçe yasaktı" demeyi gerektirmez... Varsayimlardan yola cikipta bir seyler kanitlamaya calisacagimiza, bu konuda devletin aciklamasini dikkate nazara alarak konusmamamiz daha dogru olur derim, cünki Türkiye'de Kürt'lere Kürtce yasagini devlet koymustur ve bu yasaginda ne kadar yanlis oldugunu gene devlet yasagi kaldiriken itiraf etmistir. Madem yasak yoktu, neden yeniden konusma izni verildi dersiniz? Lütfen Türkiye Cumhuriyeti devletinin almis oldugu kararlari okuyalim ve ona göre cevap verelim. Bos iddaalar kimseye bir seyle getirmez. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Kürtçe yasak edildi,bunun için bedeller ödendi.Yapmayın,kendi halkınıza bu kadar yabancılaşmayın.Biraz da benim yaşadıklarıma tanıklık edin.Yazık,geçmişi bıraktım,geleceğimize yazık. Mardin'de katleden insanlıktan nasibini alamamışlarda yabancıydı kendi insanlıklarına.Hepimiz vahşete tanık olduk.Buyrunuz,ektiğimizi biçmeye... Sayın Bekir, İnsanın yok sayıldığı zihniyetlerde "hukuku aramak,kendisine takılı kalmak"tan başka birşey değildir.Hukuk birgün herkese lazım olur,ama siz yine de size lazım olduğu zaman ses çıkarın. Haklisiniz,insanin yok sayildigi zihniyetlerde "hukuku aramak..."gercekten sasirtici bir durum.Hem masum insanlar Kürtcülük adina öldürülecek,hem Kürdistan diyerek,askerler sehit edilecek sonrada hukuktan bahsedecegiz.Hayir efendim,hukuk keyif icin insan öldürenlere gecerli olmamalidir. saygilarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Hayir efendim,hukuk keyif icin insan öldürenlere gecerli olmamalidir. Bakin burada sizinle hem fikirim. Yani Ergenekon terör örgütü üyelerine yapmis olduklari hukuk disi eylemler icin ve kendi emelleri icin insanlari öldürdükleri icin, hukuk onlar icin gecerli olmamali derim. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 bu yasaginda ne kadar yanlis oldugunu gene devlet yasagi kaldiriken itiraf etmistir. O sizin devlet dediğiniz "akepe" devlet filan değil... Bir şeylerinde boncuk buldular zannedip sözde reform gerçekleştirdik diye size yutturuyorlar. Hiç bir şeylerinde hiç bir şey buldukları filan yok... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.