Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Vakit'ten Türkan Saylan Yorumu


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
:) Bu mümkün olsaydı kabul ederdim... "Özü kuvvetli bir maden" sözünün "bakıradam" ya da "çinkozat" veya "kurşunman"a gitmediğinden "adım" gibi eminim!

 

Bu arada çok değerli sardunyam, enfes taşlamanız bir sanat yapıtı olarak gösterilecek kadar güzel. :clover:

 

Hala ısrarcıyım. Engin Ardıç'ın yazısı kimin köşesinden alınmış ve o adamın adı nedir...Öz kelimesi önem arzediyor iyi inceleyin derim. Sonu da sizin isminizin başı olsun hadi bakalım...

  • Cevaplar 110
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
Hala ısrarcıyım.

Isracı olmakta haklısın, görünen o ki demirleri karıştırmışım. Ama bu karışıklıktan önceki, ilk paragraftaki eleştirilerim geçerli tabii...

 

Fazla şifreli konuşmamakta fayda var, böyle yanlış anlamalar oluyor... Ha, o kadar ipucuna gerek yoktu yahu, hemen demirlerin karıştığını anladım...:)

Gönderi tarihi:
Garip bir durum cereyan etti. Serdar Turgut ikna odalarına açık destek vermediğini belirterek ama karşı da çıkmamıştı demiş. Ben, farklı şekilde hatırlıyorum. Benim hatırladığın doğrudur nihayetinde başörtüsü meselisinde Serdar Turgut'tan daha bilgiliyim.

 

İkna odaları öyle, korkunç falan değildi. Ben de sakallıydım beni de almışlardı bir keresinde. Ama tabii olmaması gereken bir olay.

Gönderi tarihi:
Haa, işte şimdi zurnanın zırt dediği yere geldik... Çok kere söyleyecek oldum, sıra gelmemişti... Ama şimdi tam yeri geldi, söyleyeceğim: O kadar AKP ye karşıyım, o kadar Engin Ardıç'tan hiç hoşlanmam. Sabah gazetesini derseniz kahvaltı örtüsü bile yapmam. Ama öldürsen de hakkını yemeyeceksin, Ardıç burada doğru söylüyor.

 

İsmet İnönü'yü hiç tutmam. Atatürk'e ölümüne bağlıyım, ama İnönü! Cık!

 

İlk icraatlarından birisi, Atatürk'ün kurduğu uçak fabrikasını kapatmak olmuştur. Bir diğer icraatı Atatürk resimlerini sadece paralardan değil, pullardan bile kaldırıp kendi resimlerini koymak!

 

Benim İnönü'nün savunacağım bir icraatı yoktur!

 

Bir kere uçak fabrikasını İnönü kapatmamıştır. Demirağın yardım talebine olumsuz yanıt vermesi kapattığı anlamına gelmez. 2. dünya savaşı koşullarında, savaşa giren bir çok ülkenin ekonomisi çökmüşken, Hitler belasına karşı ordu besleyen, yiyecek un bulamayan, yeni ve fakir bir cumhuriyetin uçak yapması biraz lüks deği miydi diye de sormak lazım, iddia sahiplarine. Ayrıca, Demirağ daha sonraki dönem DP milletvekili olmuştur. O zaman Menderes destek verseydi de yapsaydı.

 

Atatürk'ün ölümünden sonra paraya kendi resmini yazdırması da, şahsi hırsı ile yaptığı, keyfi bir uygulama değil, 1924 anayasasında, Cumhurbaşkanının resmi Türk parasına konulur mealinde bir yasa nedeniyledir. Ve bu kanunu daha sonra kaldırıp, Atatürk'ün resmini paraya yeniden koyan da İnönüdür.

 

İnönünün tabiiki hataları olmuştur. Ama bu magazinel uydurmalarla ona dolayısıyla onun üzerinden Atatürk'e saldırmak, haksızlık olur. Kurtuluş savaşının önemli komutanlarından olan İsmet paşa'yı çekemeyenler, Cumhuriyet devrimine karşı olup, Atatürk'e laf edemeyenlerdir.

 

İnönü'nün yada o dönem ki Kemalist kadroların en önemli hatası, devrimi mevcut, toprak ağası, tüccar sınıfı gibi feodal sınıflara dayanarak yapmaya çalışmasıdır. Köy enstitülerin kapanmasına yol açan da tek parti CHP içerisinde yer almış bu sınıfların karşı propogandasıdır. Zaten bu feodal sınıflar, CHP'den ayrılarak DP'yi kurmuş ve ülkeyi ABD politikaları ile çok bağlayıcı bir sürece sokmuştur. Şimdiki durumumuzun ana sebebi budur.

Gönderi tarihi:
İkna odaları öyle, korkunç falan değildi. Ben de sakallıydım beni de almışlardı bir keresinde. Ama tabii olmaması gereken bir olay

 

Bunu yazmak çok kolay olmuştur. Sonunda okuldan atılmadıysan. İkna odalarından ikna olamadan çıkıp okuldan atılan biri için çok korkunç bir yerdir orası.

 

100.000 binlerce kişinin yazgısını değiştirdi diyenler kimsenin bununla bir sorunu yok. Ama onun ve onun gibilerin yüzünden sadece yapmak istediği bir şey yüzünden üniversiteden atılıp hayatları harcanan insanlar ne olacak. Onlar bu tartışmanın neresinde. O sizin parlak nutuklarınız hiçbirşeyi değiştirmedi onlar için. İstediğiniz gibi görmeye devam edin. Ama diğer insanlarda istediği gibi görmeye devam edecek. Bakalım sonuç ne olacak.

 

Amerika Birleşik Devletleri gibi gerçekten özgür bir ülke olacaksınız ya da kurulu faşist sistemi laiklik adıyla kendi halkınıza zorla kabul ettireceksiniz. Sizin seçiminiz. Kaybeden sizin ulusunuz olacak. Birileride size gülecek.

 

Şalvar giymedin diye değiştim mi sanıyorsun. Hayır. Benim gözümde sen o eski fesli Türksün. Kendinize bunu yapmayın. Ya da kendinize istediğiniz kuralları koyun. Ama bırakın diğerleride istediği gibi yaşasın. Demokrasi budur. Demokrasi laiklik uğruna harcanamaz. Böyle devam ederseniz ikinci sınıf ülkenin vatandaşları olan üçüncü sınıf insanlar olmaya devam edeceksiniz.

 

 

Bunları görmek zor değil. Ama kabullenmek zor. Size değil harcadığınız insanlara acıyorum.

Gönderi tarihi:

Sizi anlıyorum. Ama siz beni yanlış anlamışsınız. Bu da doğal çünkü yazdığım üç cümle ne demek istediğimi anlatmak için yetersiz kalmış. Akabinde, İnönü ile ilgili yorumumu okuyunca da yaftayı yemişiz; ‘ Laikçi, Faşist ‘ vs.

 

Ama son cümlem dikkatinizden kaçmış. ‘ Ama olmaması gereken bir olay ‘ Bu cümlemi dikkate alıp, en azından ne demek istediğimi açmamı rica edebilirdiniz, değil mi ?

 

Evet, şahsen türbana ( sıkmabaş ) karşıyım. Bunu Müslümanlığın bir gereği, emri olarak görmüyorum. Ama türban takana da saygılıyım. Onun yorumu öyledir, karışılmasından yana değilim.Zaten, kamu alanı ve üniversite dışında karışılmıyor.

 

Üniversitede türban konusuna gelince, bu 12 Eylül zihniyetinin getirdiği YÖK kurumunun baskıcı bir uygulaması. Bu uygulama, ülkemize gereksiz gerginliklerden başka bir şey getirmemiştir. Tıpkı, 12 Eylül’ün diğer hataları gibi( G.Doğuda Kürtçe yasağı, Sendikalara darbe vs. ). Buna tabii ki karşı çıkılması gerekir.

 

Askerlik yaptıysanız, bilirsiniz. Tek bir erin hatası yüzünden, bütün bölük ceza alır. Subayın hatası yüzünden bütün Alay sürgüne yollanır vs. İşte, 12 Eylül zihniyeti de böyledir. G.Doğuda, bir okulda öğrenciler Kürtçe eğitim yapıyor, Türkçe bilen kimse yok diye tüm G.Doğuda, Kürtçe yayını, alenen konuşulmasını yasaklar. Üniversitelere, laik düzen yanlısı olmayan ( şeriatçı ) sızma var diye, tüm üniversitelerde Türban yasağı getirir.

 

Bir de bu yasağın ironik tarafı, demokrasi bilincine sahip, çağdaş insan yetiştirmek ( Gerçek Demokrasinin gelmesi için, demokrasi bilincine sahip bireyler gerekir ) şiarıyla açılmış eğitim kurumlarına, o kınadıkları insanları kazanmayı tercih etmek yerine yasaklayarak iyice radikalleşmesine yol açmak. Resmen, binilen dalın kesilmesi…

 

Üniversite, adı üstünde, üniversal yani evrensel bilgilerin verildiği kurumdur. Böyle bir ortamda, yasağın yeri olmaz. İş hayatından önce, insanların kendini özgürce ifade edebilecekleri, istedikleri fikri savunabilecekleri son ortamdır.

 

Oysa, Türkiye de, 1960’larda Herbert Marcus’un sosyalist devrimin üniversitelerden başlaması gerektiğini çünkü kapitalist düzende pasifize edilen işçi sınıfının bunu asla başaramayacağını öne süren görüşlerinin yayılması sonucu tüm dünyada gelişen öğrenci olaylarının etkisiyle, üniversite eylemlerinin tehlike olarak görülmesiyle 1980’de tüm dünyada olduğu gibi kampuslerin şehir dışına alınması ( ABD’de olduğu gibi ), üniversite binalarının tek giriş-çıkışı olması gibi önlemler alıp demokratik-özerk üniversitenin ortadan kaldırılması için YÖK’ün kurulması tamamen anti-demokratik bir uygulamadır.

 

YÖK'ün, türbanı yasaklamanın çözüm olacağına inanması da işte bu darbeci zihniyetin ürünüdür. 12 Eylül darbesi de o çok beğendiğiniz, özgürlükçü (!) ABD’nin tamamen desteklediği bir darbedir ( diğer emir-komuta zinciri ile yapılmış darbeler gibi ) Kazanmamız gereken 100 bin insanımızdan bazılarının, ABD’den bakıp bizi fesli Türk olarak görmesi ise çok acıdır. Ama şu anda ABD'den görünen Fesli de değil, öyle olsa bir nebze iyi, artık sarıklı göründüğümüzden eminim.Yine ABD destekli AKP zihniyeti de pek farklı değil çünkü; demokrasi nutukları atıp öğrenciler üniversitede niye siyasetle uğraşıyorlar diyenler de AKP'liler...

 

Olaylara tek boyutlu baktığınız oranda hataya düşersiniz ( Bu lafım sadece size değil herkese! )

Gönderi tarihi:

Özde ve sözde tuttugu yoldan sapmamak degilde doldurusa gelmeden gercekleri görebilmek,gercekleri savunabilmek dik durabilmenin örneklerinden biridir.Dava insanlari davalarina sadiktir eger dogru yolda olduguna eminseler.Onlari hicbirsey yollarindan alakoyamaz.

 

Türkan Saylan'a kim ne icin karsidir?Önce bunun analizini yapmakta yarar vardir.Türkan Saylan'a karsi olanlar baska neye karsidirlar?Eger zincirin halkalarini birbirinden ayirirsak ucunu bulamayiz.Türkan Saylan'a karsi olanlar;A-Atatürk'e de karsidirlar,B-LAIK CUMHURIYETE KARSIDIRLAR,C-Birlik ve bütünlüge karsidirlar.Bu nedenlerle ona karsi olmuslardir,yoksa onun annesinin Isvecli olmasi'na degil.Eger öyle olsaydi hiristiyanlari müslüman yapmak icin kollari sivamazdilar vebir hristiyani müslüman yapana ödüller vermezlerdi.Bence müslüman olmus her hristiyan misyonerdir,dersem heralde beni tefe koyarlar,ama onlar kendi amaclarina hizmet vermeyenleri böyle nitelemektedirler.

 

Yanlislardan yola cikarak nerelere varilmaya calisilmaktadir.Muhakkak ki yanlislar vardir.olmamasi daha iyidir ama olmamasi mümkün degildir.

 

Türban veya basörtüsü asla dinde yeri olmayan bir kavramdir,bu Laiklere karsi yürütülen bir savasin simgesidir.Burada laikleride tabii ki elestirmek gerekir.

Dinde olmayan bir kavrami dine alet ederek Laiklik karsitlarinin ekmeklerine yag sürmüslerdir.

 

Orhan Pamuk,Türk milletini Ermeni ve Kürt katili ilan ederek nobel aldi diye bilmem neleri tavanlara vuranlar,Türkan Saylan gibi bir aydini karalamak icin mümkün olan herseyi denediler.Aralarinda ki tek fark;Türkan Saylan Atatürk'cü idi,Orhan Pamuk'sa ???iste Saylan'a yapilan saldirilarin nedeni budur.

 

Inönü'yü sevmek zorunda degildir hickimse,ama yalan yanlis iddialarla bir milli sembolün karalanmasi insani degildir,onu karalayanlara destek vermek vicdani degildir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Ama onun ve onun gibilerin yüzünden sadece yapmak istediği bir şey yüzünden üniversiteden atılıp hayatları harcanan insanlar ne olacak. Onlar bu tartışmanın neresinde.

 

 

Yazmayayım istiyorum ama dişim bağırsağımı kesiyor, yazıyorum.

 

Yüzbinlerden bahsederken, hayatları harcandığını iddia ettiğiniz kaç kişi var?

Onlar neyin savaşındalar?

Eğer ki türban ise olayınız, soluklanıp yakın geçmişe bakınız.

Türban konusunu ısıtıp ısıtıp çıkarmayın artık önümüze. Onun da hesabı belli artık. Ötesi de belli. Olmayacak iştir o.

 

Çoğunluk her zaman galip gelmez, kabulümüzdür.

Ama;

Fikrinizin özünü bilmek isteriz.

 

Bitirirken;

2 soru işaretine karşılık 2 cevap hakkımdır sanırım.

Gönderi tarihi:
Yazmayayım istiyorum ama dişim bağırsağımı kesiyor, yazıyorum.

 

Yüzbinlerden bahsederken, hayatları harcandığını iddia ettiğiniz kaç kişi var?

Onlar neyin savaşındalar?

Eğer ki türban ise olayınız, soluklanıp yakın geçmişe bakınız.

Türban konusunu ısıtıp ısıtıp çıkarmayın artık önümüze. Onun da hesabı belli artık. Ötesi de belli. Olmayacak iştir o.

 

Çoğunluk her zaman galip gelmez, kabulümüzdür.

Ama;

Fikrinizin özünü bilmek isteriz.

 

Bitirirken;

2 soru işaretine karşılık 2 cevap hakkımdır sanırım.

 

Şartlar değiştiğinde hükümler değişirmiş...

 

Çözümsüz olaya yeni çözüm olarak şarları değiştirmek gerekiyor...Denir ki; veya denileni ben yanlış hatırlıyorum. 1000 suçluya hapis mi yoksa 1 masuma ceza mı...Buradaki denklemde veya denklenimsideki problem nedir? 100'binleri kurtarırken hayatları harcananlar var mı? Pekiyi bunların sayısı 10 olsa... 10 hayatı heba edip 100 bini kurtarmak. Pekiyi o 10 hayatın ne suçu vardı...Vardır elbet...

 

Onların neyin savaşında oldukları sanırım ki sizin umrunuzda değil. Bu sebeple sorduğunuz sorunun bir mahiyeti yok.

 

Çoğunluk her zaman galip gelmiyor da mesele türban olduğunda hep azınlık galip geliyor. Bunlara azılı azınlık mı deniyordu. Hasılı kelam edilecek yerde değiliz. Biz ümitvar olalım da; bakarsınız laikliğin kökeni Fransa'da üniversitelerde nasıl eğitim görülüyorsa bizimkinde de birgün görülür...

 

Vesselam...

Gönderi tarihi:
Şartlar değiştiğinde hükümler değişirmiş...

 

Çözümsüz olaya yeni çözüm olarak şarları değiştirmek gerekiyor...Denir ki; veya denileni ben yanlış hatırlıyorum. 1000 suçluya hapis mi yoksa 1 masuma ceza mı...Buradaki denklemde veya denklenimsideki problem nedir? 100'binleri kurtarırken hayatları harcananlar var mı? Pekiyi bunların sayısı 10 olsa... 10 hayatı heba edip 100 bini kurtarmak. Pekiyi o 10 hayatın ne suçu vardı...Vardır elbet...

 

Onların neyin savaşında oldukları sanırım ki sizin umrunuzda değil. Bu sebeple sorduğunuz sorunun bir mahiyeti yok.

 

Çoğunluk her zaman galip gelmiyor da mesele türban olduğunda hep azınlık galip geliyor. Bunlara azılı azınlık mı deniyordu. Hasılı kelam edilecek yerde değiliz. Biz ümitvar olalım da; bakarsınız laikliğin kökeni Fransa'da üniversitelerde nasıl eğitim görülüyorsa bizimkinde de birgün görülür...

 

Vesselam...

 

Azınlık-çoğunluk kavramlarını sorgulayalım tekrar.

%47 ile 400 milletvekili çıkaramadığı için bundan rahatsız olan birileri var ortada.

400 vekil ile anayasayı değiştiremeceğini bildiği, bunu gördüğü/anladığı için rahatsız olan birileri de var.

400 milletvekilini bile bulamadan, giderek oy kaybeden birileri ve bundan dolayı panikleyenler de var.

Panikledikçe işin sorumluluğunu kalan %53'ün , %62'nin üzerine yıkmaya çalışanlar ve mazlum edebiyatı yapanlar da var.

Buralardan nemalanmaya çalışan bir taban da var.

 

Ne kadar da çokmuşsunuz yahu :) Bu kadar kalabalık olduğunuzu hissedince de, en çok sizin fikrinizin kabul göreceği bir demokrasinin gerçekliğinden ve hakkaniyetliğinden dem vuruyorsunuz haliyle.

 

Ve o bahsettiğiniz azılı azınlık...

Bütün bu insanların toplamından daha fazla. Aslında o saydıklarım da hepsi aynı cemaat. Farklı insanlar değil. Neyse.

Matematik bilen,vicdan sahibi insanlar düşünsünler. Sorun azınlık/çoğunluk sorunu mudur, bunu temel alıp acıklı siyaset yapma çabası mıdır? Sayı ise sayı ortada. Soruma cevap vermek işinize gelmedi sanırım. Ama verseniz, itiraf etseniz, bilsek biz de.

Veya O kişilerden biri bile çıkıp "benim derdim Cumhuriyetin temel değerleri ile ilgili değil" desin, alnından öpelim.

 

Laiklik karşıtı odak olduğu, 11 üyeli Anayasa Mahkemesi'nin 10 üyesi tarafından tescillenen bir partinin iktidar olduğu dönemde,

Laiklik için cansiperane çalışmış Sayın Saylan'ın arkasından böyle atıp tutan çok olur zaten. Bu insanların da kimden güç aldıkları, cesaret buldukları da malumdur. Saylan'ın ölümünden memnun bile olurlar bunlar. Senin benim öleceğim günü de iple çekerler. Ölmezsek, bir otelde sıkıştırıp yakarlar. Bunlar üç-beş kişi yanyana gelince en demokrat görünür, kadın/erkek genç/yaşlı ayırmadan diri diri yakar, sonra da sayısal siyaset edebiyatı yaparlar. 100bin kişiymiş de, 10 kişiymiş de, 1 kişiymiş falan.

 

Türban konusu da değil olay, sayısal da değil. Bunların derdi Anayasa'daki ilk dört madde.

Gönderi tarihi:
Azınlık-çoğunluk kavramlarını sorgulayalım tekrar.

.

.

.

Türban konusu da değil olay, sayısal da değil. Bunların derdi Anayasa'daki ilk dört madde.

 

Türbana (başörtüsüne) özgürlük getiren anayasa değişikliğini hangi partiler çıkardı. Aha %47 gitti. Ne oldu. MHP+AKP pekiyi bu ikisine başka destek var mıydı. Pekiyi %47'nin dışında kalan (MHP dışındaydı da onun haricinde) başkaları da acaba türban değişikliğine evet olmalıdır demiş midir? Mesela Saadet veya BBP...

 

400 milletvekilini bile bulamadan deyip paniklemekten bahsedilmiş ya...Komikliğin tavan yaptığı nokta bu olsa gerek. Sanki bir anayasa değişikliği için 400 asgari şart...

 

Azınlık ve azılı azınlık yerleri farklı iki noktayı işaret ediyor. Azılı azınlık dediğim yer Anayasa Mahkemesidir. Azılı* Sizden bahseden yok. Şu on üye ile karar alan yer. Öngörümde bir şekilde yanıldım ki o da AKP'yi kapatacak olmalarıydı. Bazı telefon dinlemeleri sonucunda bununla ilgili de birtakım şeyler söyleniyor ya hadi neyse...

 

Anayasanın ilk dört maddesiyle alıp veremediğimiz yok. Bayrak, başkent, milli marş, demokratik sosyal hukuk devletine çok bağlıyız. Cumhuriyeti çok seviyoruz. Daha önce ne demiştik. Biz (Fetullahçılar değil-ben kendimden biz diye söz etmeyi severim) laikliğin yanlış algılanıp yanlış yorumlanmasından rahatsısız. Bunu da daha önce gerek CHP'nin militan laiklik anlayışını ve gerekse benzer bir kararda Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararı işaret ederek ortaya koyduk. Bu karar ve CHP'nin yaklaşımda Türkiye'de laikliğin batıdan niye farklı anlaşılması gerektiği, Türkiye'nin nev'i şahsına münhasır yapısına filan değiniliyordu.

 

Bu arada benim derdim cumhuriyetin temel değerleri (bu sözü de hiç sevmedim-nitelikleri daha uygun duruyor gibi geliyor) ile diyenin alnından öpülmesi olasılığı hiç yok da; bir an dahi senin tarafından öpülmek de en son isteyeceğim şey olur herhalde Taylan...

 

Demokrasi ne azınlık yönetimi ne de çoğunluk yönetimidir. Dünyanın diğer ülkelerinde azınlığın haklarını korumak için çoğunluğa bir takım sınırlamalar getirmek demokrasinin en önemli meselesi sayılabilecekken; Türkiye'de azınlığın diktasından çoğunluk nasıl korunur bunun yolları araştırılıyor.

 

Ölümle ilgili cümleler kurmuşsun; Benim yazdıklarıma binaen yazdıysan ayıp olmuş. Görüşlerimiz birçok noktada farklı farklı da olsa forumda ölmesini istediğim kişiler sıralamasında yer almıyorsun.

 

Tekrar selamlar...

 

 

 

*Azılı: Gözü bir şeyden yılmayan, azgın:

Mecaz: Çok şiddetli, korkunç: TDK

Gönderi tarihi:
Bunu yazmak çok kolay olmuştur. Sonunda okuldan atılmadıysan. İkna odalarından ikna olamadan çıkıp okuldan atılan biri için çok korkunç bir yerdir orası.

 

100.000 binlerce kişinin yazgısını değiştirdi diyenler kimsenin bununla bir sorunu yok. Ama onun ve onun gibilerin yüzünden sadece yapmak istediği bir şey yüzünden üniversiteden atılıp hayatları harcanan insanlar ne olacak. Onlar bu tartışmanın neresinde. O sizin parlak nutuklarınız hiçbirşeyi değiştirmedi onlar için. İstediğiniz gibi görmeye devam edin. Ama diğer insanlarda istediği gibi görmeye devam edecek. Bakalım sonuç ne olacak.

 

Amerika Birleşik Devletleri gibi gerçekten özgür bir ülke olacaksınız ya da kurulu faşist sistemi laiklik adıyla kendi halkınıza zorla kabul ettireceksiniz. Sizin seçiminiz. Kaybeden sizin ulusunuz olacak. Birileride size gülecek.

 

Şalvar giymedin diye değiştim mi sanıyorsun. Hayır. Benim gözümde sen o eski fesli Türksün. Kendinize bunu yapmayın. Ya da kendinize istediğiniz kuralları koyun. Ama bırakın diğerleride istediği gibi yaşasın. Demokrasi budur. Demokrasi laiklik uğruna harcanamaz. Böyle devam ederseniz ikinci sınıf ülkenin vatandaşları olan üçüncü sınıf insanlar olmaya devam edeceksiniz.

 

 

Bunları görmek zor değil. Ama kabullenmek zor. Size değil harcadığınız insanlara acıyorum.

 

Yazınızın tamamı karşıtlık içeriyor...

 

Yani olayları sadece kendi dünya görüşünüze göre yorumlamışsınız.

 

Ancak Amerika meselesine değinmek isterim, Amerikanın sınırsız özgürlüğü koskoca bir yalandır, dünyaya pazarlanmaya çalışılan Amerikan Özgürlüğü adı altında, Amerikan Emperyalizmidir...

 

Değil siz, sıradan bir sade vatandaş hatta Amerikan Başkanı bile, Amerikanın çıkarları aleyhinde bir eylemde bulunamaz, söylem yapamaz... Orada asıl öncelik dev şirketlere aittir... O şirketlerin ve dolayısıyla Amerikanın çıkarları herşeyden önce gelir...

 

Amerikan demokrasisi, gerçek bir faşizmdir... Şöyle ki, siz eğer size sunulan düzene karşı bir söylemde ya da eylemde bulunmuyorsanız, MC Donalts'tan hamburger yiyip, cocacoladan kolanızı içiyorsanız, Amerikan ekonomisini canlandırmak adına her kuruşunuzu kullanıyorsanız, sokakta çıplak dolaşmanıza kimse hiç birşey demez! Ya da isterseniz çılgınca şeyler yaparak haber olun biranda popülerde olursunuz, onların özgürlük anlayışı işte budur...

 

Amerikanın nasıl faşist uygulamalarla kurulduğunu, topraklarını işgal ettikleri Kızılderililere ve Afrikadan gemilerle getirdikleri zencilere neler yaptıklarını hiç unutmamak gerekir... Amerika için bir şüpheli iseniz (bu bazen islami bir sakal ya da giysi bile olabilir) Amerikan polisi tarafından gözaltına alınırsınız... Guatemala hapishanesinde yapılanların DEMOKRASİ ve özgürlükle bağdaşır bir yanı var mıdır mesela?

 

Yani kısaca Amerika'da dahil olmak üzere, dünyanın hiç bir devletinde sınırsız bir özgürlük ve başıboş bir demokrasi yoktur (hatta bana göre dünyada demokraside yoktur) Her ülke kendisi için tehtid oluşturan unsurları kontrol altında tutar...

 

Unutmadan şunuda ifade etmeliyim, Türkiye'de ki türban olayını ve Siyasal İslamı destekleyen, devletin iç ve dış politikalarını buna göre şekillendiren bizzat Amerika'nın kendisidir... Tıpkı El Kaide'yi ve Usame Bin Ladin'i kendisinin yarattığı gibi... Ve Akepe'yide... "Özgürlük ve demokrasi" bir Amerikan rüyası ve palavrası... Sıkıysa Amerika'nın rejimine muhalefet edin, Amerikanın toprak bütünlüğüne saldırın, Amerika'da ki laik rejimi ortadan kaldırıp yerine Siyasal İslam getirmeye kalkın bakalım, Amerikan Devleti size ne kadar müsade edecek anlamış olursunuz...

 

Olayın dini bir anlamı olması dini yaşam görüşü olarak benimseyenler için acı olabilir fakat gerçek şu ki, nerede dinle yönetim varsa ve nerede dini öğelere özgürlük adına itibar gösteriliyorsa orada gerçek bir faşizanlığın hakim olmasına az kalmış demektir... Din, yönetim biçimi olursa orada özgürlükten söz etmek bile mümkün değildir... Bunun sonu Taliban'a kadar gider... Çünkü Siyasal İslam dipsiz bir kuyudur...

Gönderi tarihi:
Özlem Albayrak

[email protected] Haziran 2009 Salı

 

Nefes almak senin neyine vesayet?

 

Geçen hafta iki haber aldık. İlki; Fatih 1. İcra Mahkemesi'nde bir hakim, salondaki çarşaflı vatandaşa "çarşaflı" olduğu için "terbiyesiz, ahlaksız, ukala" dediği yönündeydi. Hemen hemen aynı günlerde, Çapa Tıp Fakültesi'nin acil servisinde bir hastaya Aynur Tezcan (30), annesi "çarşaflı" olduğu için bakılmadı. Yüksek ateşli olan hasta 6 buçuk saat bekletildiği için beyin ölümü gerçekleşti. Üstüne üstlük ambulans şoförü, çarşaflı hasta yakını ve başörtülü kızı taşıdığı için azarlandı.

 

Şimdiye dek örtülüler, "dini kimlikle objektif olamayacakları" gerekçesiyle kamu görevi yapamıyorlardı, laik görüntüyü bozdukları için okullara giremiyorlardı. Demek ki bu eşik, "dini kimlikle nefes alıp vermelerine" kadar geriledi.

 

Hayır, "sizleri CHP'nin engin hoşgörüsüne havale ediyorum" diyecek, latife yapacak halde değilim; çünkü ne kimliği nedeniyle bir hastanın ölüme terk edilmesi, ne de "başı açık" olan devlet memurunun, örtülüler kamuda çalışırsa "ayrımcılık yapma" ihtimalinin olacağı tezini gümbür gümbür çökerttiği, açığın örtülüyü kıyafeti yüzünden aşağıladığı diğer vak'a şaka kaldırır cinsten değil.

 

Şaka gibi olan şu; Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın eşlerinin örtülü olmasını yeter-şart görmese bile, en azından "denedik, olmadı" sularında yıkanarak gönül felahına çıkan AK Parti camiasının ve aslında tüm muhafazakarların "kapatalım artık bu bahsi" bıkkınlığının, giderek kısılan sesinin; laik-kemalistlerin sesinin daha da yükselmesine sebebiyet vermesi. AK Parti'ye ve hükümete nefretinin faturasını sokakta gördüğü, mahkemede gördüğü, hastanede gördüğü ve "doğal temsilci" addettiği örtülüden çıkaran bu kesimin, ses yükseltme sınırının en temel insan haklarına tecavüz noktasına gelmesi.

 

İlginç olansa şu: Mütedeyyin kesim liberalleştikçe, ortak yaşam alanları bulmaya çalışıp, kendilerine önyargıyla bakan kesimlerle uzlaşmaya çabaladıkça, dindar diye tanınan erkekler bırakın tokalaşmayı –alışkanlıktan olsa gerek- tanışma faslında örtülü kadınlarla yanak yanağa öpüşmeye hamledecek kadar lightlaştıkça, "kötü giyiniyorsunuz" dedikleri için dindar kadınlar, birer Sex and The City karakterine dönüştükçe, muhafakazar kanallarda ilaç niyetine, konuk nevinden olsun başörtülü tek bir kadına yer verilmedikçe, Kemalistler'in gözünde tehdit daha da büyüdü.

 

Okullara girememekten, kamuda görev alamamaktan çoktan çıktı, iş hakem olması gereken, adil durması beklenen bir hakimin salondaki kadına kıyafet terbiyesi vermesi noktasına, örtülünün tedavi hakkının ihlaline kadar vardı. Gündelik sokak tacizleri zaten vakay-i adiye. Kimse kusura bakmasın ama bu nefret; kimilerince anlaşılabilir bulunabilecek, "bunlara yüz verirsen, Türkiye'yi İran yaparlar" savını da, "yaşam tarzı kaygısı"nı da, "devletin kuralları var" gerekçesini de aşan bir gerçeğe tekabül ediyor: Fundamentalizme.

 

Fundamentalizmle kozmopolit hoşgörüyü karşıt uçlar olarak niteleyen Giddens, "Bizden farklı düşünen, farklı yaşamlar süren insanlarla ilişki kurduğumuz bir dönemdeyiz. Kozmopolitler bunu memnunlukla karşılarken; fundamentalistler, bu eğilimi rahatsız edici ve tehlikeli buluyor. Yepyeni ve saflaşmış bir geleneğe, genellikle de şiddete başvuruyor" diye açımlıyor bunu.

 

"Aaa ne alaka" demesin kimse, bugün Kemalizm; ritüelleriyle, litürjisiyle, ruhban sınıfıyla, ibadet mekanıyla, Atatürk'e değen bir inek bile olsa cezalandırma tepkisinin gösterdiği gibi sofularıyla, radikalleriyle, dini fundamentalizmden beklenen her türlü refleksi gösteren bir ideolojinin adı.

 

Kemal Alemdaroğlu bile, artık yangında ilk terk edileceğin "örtü" olduğunu fark etmiş; örtü düşmanlığının, hükümeti devirmeye, demokrasiyi yoketmeye yönelik tüm girişimleri neredeyse temize çıkaracak kullanışlı bir manivela haline geldiğini içselleştirmiş sanki; mahkemede kendini "Türbana karşı darbe yaptığım için buradayım" diye savunabiliyor. Hakimin, aşağılamak bir yana, "yorulduysanız ara verebiliriz" nezaketine muhatap olarak hem de…

 

Rektörlüğü döneminde 'ikna odaları'yla tanıştığım Alemdaroğlu'na, doyana, tatmin olana, çatlayana, tıksırana kadar "darbe" yapacağı, Kenan Evren'e komşu mesafesinde, etrafı dikenli tellerle çevrilmiş şirin bir güney kasabası tahsis etmek ve şahsiyetlerinin orada ömrünce Fazıl Say dinleyip, hergün TSK'nın sitesine girip çıkarak, Cumhuriyet okuyup, gençlik iksiri yeşil otlar ve taze balık yiyerek yaşaması için, insanlık namına ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini düşünüyorum.

 

Bir düşüncem de şu: Siz ne kadar sütlü tatlı kıvamına gelirseniz gelin, şirinlik muskası takılırsanız takılın, ne kadar yumuşarsanız yumuşayın, olmuyor. Ne kadar ortak yaşam bölgesi açmaya çalışırsanız çalışın, fundamentalizm geliyor, "tehdit" algısını kopyalıyor, çoğaltıyor, büyütüyor, koyultuyor.

 

Hasta ölüme terk ediliyor, hakim "çarşaflı" kadına hakaret ediyor, öteki sokakta laf atıyor, beriki başörtüye darbe yapmakla övünüyor. Bence, biraz serin durmanın zamanı geldi de geçiyor.

 

Yenisafak

 

Bu gazetede bir de Fatma K.Barbarasoğlu var ki onu da okumak şart amma şimdilik kalsın...

 

Cumhurbaşkanının başörtülü eşi, başbakanın başörtülü eşi...Sürekli onların görünürlüğü sanki türban konusunda hergün canları acıtılan kızlarımız üzerine bir ölü toprağı atıyor. Sanki birilerinin kafasında bu sorun artık ortadan kalkmış. Sanki onlar hergün okula vardıklarında içlerine sinmeye sinmeyen, binbir lanet okuya okuya o örtüyü kafalarından çıkarmıyorlar. O örtü kafadan çıktığında sanki onların düşünceleri değişiyor...

 

Neyse...yine depreşti dertlerim de; Allah da birilerinin başına buna benzer dertler verir de anlarlar birgün ne olduğunu. Mesela umuyorum ki; AKP kalkıp laikliğe aykırı olduğu için kot pantolonu yasaklar umarım. Veya ne bileyim Amerikan Emperyalizmine karşı durmak için blue jeani yasaklar...Yemez değil mi? Ne alaka değil mi? 100 yıl evvel aynı şeyleri söyleyecek bir halk da vardı...Ne alaka...

 

İyi akşamlar...

Gönderi tarihi:

Eger BLUE JEANde rejime karsi bir simge olarak kullaniliyorsa o da yasaklanir.Islamda olmayan bir kavrami alip devlete düsmanlik olsun diye sokaklara dökülenler,Cumadan naralar atarak meydanlara firlayanlar,asla Allah'in emri icin degil bilmem hangi din simsarinin talimatini uyguluyorlardi.

 

Mahkemede carsafli kadina hakaret etme hakki kimsede yoktur,hastahanelerde ihmalden ölenlerin hepsinin carsafli olduklarini cok sükür Yeni safak teget gecmis,hadi o carsafli diye öldü ya diger ölenlerin hakkini aradimi Yenisafak?

 

Türkiye'de basörtüye karsi darbelerden bahsediliyor,ne kadar komik!Bu ülkede carsafli veya basörtülü diye hic kimse

ahlaksizlikla suclanip veya bel alti vurulmadi,Yeni safak neredeydi veya Fatma Barbaros neredeydi,Üniversitelere giden basi acik kizlari fuhus icin gidiyorlar denildiginde,basi acik olanlar ahlaksizdir denildiginde neredeydi bu türban ve carsaf savunuculari,onlarin insan haklari sadece türbalilar icin mi gecerlidir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Allaalla

 

Özlem Albayrak'ın yazdıklarının doğruluğu ne derece? Biir...

hadi doğru olduğunu varsayalım, bu neyi mazur gösterir?

Çarşafı mı, çarşaflıların dünya görüşünü mü?

Peki, bir çok çarşaflı veya türbanlı kadının aile baskısı ile örtünmek zorunda kalmasıda hoş görülmeli midir?

Onların haklarını gaspeden ailelere özgürlükten ve hür giyimden söz etmek mümkün müdür?

 

Dünyanın en modern zamanlarında hala bu düşünceyle yaşamayı hoş görmek mi gerekir, yoksa cehalet bulaşıcı bir hastalıktır diyerek, domuz gribinde olduğu gibi kendimizi sakınmak mı gerekir?

 

Evet cehalet bulaşıcı ve ölümcüldür... Her karanlığa bir kutsiyet yükleyebilir, her geri kalmışlığa dua edebilir, kadının başını örterek, ya da ona en ilkel kıyafetlerden biri olan çaşafı reva görerek "adına inanç özgürlüğü" denilen ve söktükçe gerisi gelen yozlaşmaya, baskıcılığa boyun eğdirilir... Oysa örtülü kadının daha ailesi içinde özgürlüğü kısıtlanmıştır...

 

O kadınlara daha çocukluktan dini eğitim adı altında günah/ayıp/sakınca/susma öğretilir... Sonra doktor olsunlar diye tıp fakültesine gönderilirler, fakat erkek hastalara bakmaları günahtır! Saçını örterek sakınır...

 

Kot pantolon bencede yasaklansın, son derece sağlıksız koşullarda üretiliyor... Hem bu kimi üzer? Fakat bence Siyasal İslam devlet yönetimi olupta türbanlı kızların okulllara gitmeleri sakıncalı ve günah bulunursa, kadın dediğin erkek içine çıkmaz, okuyupta ne olacaksın denilirse çok daha yakışıklı bir durum olur... :)

Gönderi tarihi:

Bu haber ilgic olmasina ilginc ama hic kendi kendimizi kandirmayalim,cünkü AKP'nin kabinesinde tarikatci olmayan bir bakan mevcut degildir.Cankaya'da oturan zat tarikatcidir.Valiler tarikatcidir.Emniyet bile önemli bir kesimi tarikatcidir.Bu AKP'den önce Erbakan'in hedefiydi,ona kismet olmadi ama AKP bu konuda da basarili oldu.Daha dogrusu AKP'ye verilen tavizler Türkiye Cumhuriyeti devletinde hicbir iktidara nasip olmadi.Toprak satislarida dahil.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Cemaat kültüründen geldikler içinde birbirlerine biat ediyorlar bütün gördüklerin bütün duyduklarına rağmen içlerindekilerin karanlık ilişkilerini ve yanlış tutumlarını dile getirmiyorlar...

 

Davaları var ve hedefe yürüyorlar öyle sanıyorum ki hedefe ulaştıklarını sanıyorlar, uzun zamandır bekliyorlar ve organize çalışıyorlar, bu cemaatlerin ortak oldukları ya da tamamına sahip oldukları market zincirleri var, teleffuz edilemeyecek kadar mala ve mülke sahipler, bankaları, şirketleri, gazeteleri televizyon kanalları var ve bütün bunlar aynı cemaate bağlı yüksek mevkili kişileri destekliyor ve besliyor...

 

Bu kontrolsüz ve hızlı büyüme bazılarının başını döndürüyor, hedefe ulaşmada acele ediyorlar, hata yapıyorlar, agresifleşiyorlar, zaten yıllardır kin ve nefretle beklediler, cihata hazırlandılar, demokrasi trenini böyle kullandılar, eskiden daha renksiz durmaya çalışıyorlardı artık renk verdiler... Gazetelerinin bu düşmanca, zalimce, insafsızca ve maksatlı manşetleri/haberleri bu sebeple arttı... Çok beklediler ve kuyruğuna geldiler, fakat onları yollarında yavaşlatan Kemalistler yeni bir hamle yaptıkça çıldırıyorlar, bir partinin adının nasıl okunacağına bile talimatla karar veren başbakan ve malum gazete işte bu yüzden çok sinirli...

 

80 yıldır hayalini kurdukları Saidi Nursiden bu yana ince ince işledikleri İslam Devleti rüyasını gerçekleştirmek için yeminleri var! Radikal İslamcı bütün örgütlerle ilişki içerisindeler, sempati duyuyorlar, kelleler uçurulmalı diyecek kadar hedefe kitlenmişler... Malum gazete yine yeni hedefler gösterme peşinde...

Gönderi tarihi:

Vakit, şovenist, gözünü kan bürümüş bir gazete.

 

İnsanlık adına çirkin olan ne varsa bu gazetenin kullandığını görürsünüz. Kendilerinden olmayanlara en çirkin yöntemlerle saldırırlar. Kendi çirkinliklerini, saldırdıkları kişilere saldırış biçiminde görebilirsiniz.

 

her türlü, küfür, hakaret, belden aşağı saldırı, iftira mübahtır onlar için.

Gönderi tarihi:
Vakit, şovenist, gözünü kan bürümüş bir gazete.

 

İnsanlık adına çirkin olan ne varsa bu gazetenin kullandığını görürsünüz. Kendilerinden olmayanlara en çirkin yöntemlerle saldırırlar. Kendi çirkinliklerini, saldırdıkları kişilere saldırış biçiminde görebilirsiniz.

 

her türlü, küfür, hakaret, belden aşağı saldırı, iftira mübahtır onlar için.

 

Oncelikle, biraz Ataturk lehcesiyle konustugum icin kusura bakmayin. Bu bilgisayarda Turkce karakterler yok. (Yurtdisindan hediye olarak geldi. Gonderen galiba burada fazladan bazi seslerin kullanmaya devam ettigimizi unutmustu. Ataturk lehcesi derken onun 10. Yil Nutkunu hatirliyorum. I'lari i yaptigi. Komik.)

 

Vakit oldukca etkili bir gazete. Bu kadar gurultu koparmasi da ondan. Seni bile rahatsiz ettiyse. Belden asagi konusuna gelince: Vakit'te asla mustehcenlik bulamazsiniz. Ben biraz ileriye giden (ve iyi de eden) bir yazi hatirliyorum. Hasan Karakaya'nin. Fatih Altayli'nin bir yazisina cevap niteligindeydi. Sanirim Fatih Altayli, firlamalik tarihinin en ciddi kalayini yemisti. Ondan sonra uslandi; akilli cocuk oldu. Simdi kendi evi gibi kullandigi bir gazete ve televizyonu var. Sanirim Karakaya'nin beddualari Altayli oldukten sonra yerini bulacak. Biz de oyle umit ediyoruz.

 

Sanirim Saylan da beddualar tutacak kadar yasama firsati bulamadi. Artik onun hissesine dusenlerin de ahiret hayatinda bir yanki bulmasini umut edelim. O yasli kurt bayan da Vakit'ten cok Altayli gibi bir haketmisti ama Altayli'yi onun uzerine nasil salacaksin?

 

Ben bircok sovenist gazete ve adam biliyorum. 'Ordu Ayakta' mansetiyle cikan Hurriyet. Arabistan'a gidin, diyen Demirel. Orumcek kafalilar, diyen M. Yilmaz. Sahnedeki basortulu hemsireyi yaka paca salondan atan 'kraldan cok kralci' nezhepci Cumhuriyet Universitesi ogrencileri. Koyluye, " Muhammed sana dua etsin; git de," diyen CHP'li mezhep dusmani. "Kurtleri seviyoruz ama Cerkezleri sevdigimiz gibi. Yani cariyelerimiz olmalari kaydiyla. Hadimagasi da yapariz onlari. Ama once pantolonlarini indirip bir kontrol etmemiz gerekiyor. Bunun icin Kurt 'kardeslerimizin' dagdan inmeleri gerekiyor," diyen MHP'li milletvekili. Sovenist cok bu ulkede. Kufurbaz da. Kafatasci da.

 

Vakit kendinden olmayana saldirmaz. Saldirana saldirir. Bu da attiklari iftira ve yaptiklari hakaretlerin karsiliksiz kalmasina aliskin laikcileri rahatsiz eder.

 

Konu bu.

Gönderi tarihi:
.

Amerikan demokrasisi, gerçek bir faşizmdir... Şöyle ki, siz eğer size sunulan düzene karşı bir söylemde ya da eylemde bulunmuyorsanız, MC Donalts'tan hamburger yiyip, cocacoladan kolanızı içiyorsanız, Amerikan ekonomisini canlandırmak adına her kuruşunuzu kullanıyorsanız, sokakta çıplak dolaşmanıza kimse hiç birşey demez! Ya da isterseniz çılgınca şeyler yaparak haber olun biranda popülerde olursunuz, onların özgürlük anlayışı işte budur...

 

Amerikanın nasıl faşist uygulamalarla kurulduğunu, topraklarını işgal ettikleri Kızılderililere ve Afrikadan gemilerle getirdikleri zencilere neler yaptıklarını hiç unutmamak gerekir... Amerika için bir şüpheli iseniz (bu bazen islami bir sakal ya da giysi bile olabilir) Amerikan polisi tarafından gözaltına alınırsınız... Guatemala hapishanesinde yapılanların DEMOKRASİ ve özgürlükle bağdaşır bir yanı var mıdır mesela?

 

Yani kısaca Amerika'da dahil olmak üzere, dünyanın hiç bir devletinde sınırsız bir özgürlük ve başıboş bir demokrasi yoktur (hatta bana göre dünyada demokraside yoktur) Her ülke kendisi için tehtid oluşturan unsurları kontrol altında tutar...

 

Unutmadan şunuda ifade etmeliyim, Türkiye'de ki türban olayını ve Siyasal İslamı destekleyen, devletin iç ve dış politikalarını buna göre şekillendiren bizzat Amerika'nın kendisidir... Tıpkı El Kaide'yi ve Usame Bin Ladin'i kendisinin yarattığı gibi... Ve Akepe'yide... "Özgürlük ve demokrasi" bir Amerikan rüyası ve palavrası... Sıkıysa Amerika'nın rejimine muhalefet edin, Amerikanın toprak bütünlüğüne saldırın, Amerika'da ki laik rejimi ortadan kaldırıp yerine Siyasal İslam getirmeye kalkın bakalım, Amerikan Devleti size ne kadar müsade edecek anlamış olursunuz...

 

Olayın dini bir anlamı olması dini yaşam görüşü olarak benimseyenler için acı olabilir fakat gerçek şu ki, nerede dinle yönetim varsa ve nerede dini öğelere özgürlük adına itibar gösteriliyorsa orada gerçek bir faşizanlığın hakim olmasına az kalmış demektir... Din, yönetim biçimi olursa orada özgürlükten söz etmek bile mümkün değildir... Bunun sonu Taliban'a kadar gider... Çünkü Siyasal İslam dipsiz bir kuyudur...

 

Peki bir yerde adi Islam olan dinin yerini adi Laisizm olan baska bir din almissa? Diger bir ifadeyle, ya Laikciler Islamcilari kapidan kovarken kendi dinlerini yasalara, universiteye, medyaya ve sivil orgutlere sokup gizli bir plan ile kisa zamanda devleti ele gecireceklerse? Ya Laikcilerin de gizli gundemleri, devlete ve orduya sizma planlari varsa?

 

Laikcileri kim durduracak? Anti-Laikciler mi? Onlari kim durduracak?

 

Hem Laikcilerin Allah'la olan problemlerini getirip universitedeki ya da hastanedeki bir basortuluye baglamalari ne kadar erdemli bir harekettir? Laikciler Allah'la olan mucadelelerini baska platformlarda surduremezler mi? Mesela Laikciler namaz kilmayabilirler. Oruc da tutmayabilirler. Sonra on bes - on alti gayrimesru cocuk sahibi de olabilirler. Bunlar Allah'la savasmalari icin uygun yollar. Boylece hedefe daha kestirmeden gitmezler mi? Belki Allah onlar icin ozel bir surpriz hazirlar. Boylece basi ortululer arada bu tek tarafli siddete kurban gitmezler.

 

Ne dersiniz Laikciler? Ha? Kemalistciler? Siz ne dersiniz? Ataturk bundan daha hosnut olmaz mi? Neden yaratici varken kullariyla ugrasiyorsunuz. Huh? Soyleyin bakalim, sizi pankartlarinizi acip hergun baska bir meydanda ya da toplu totem ibadetlerini andiran kapali, kayalik mekanlarda, canlari da calarak, Allah'i duelloya cagirmaktan, onun bir milyara yakin insanin emir telakki ettigi anayasasina hakaret etmekten, Seriatina 'Kahrolsun' diyerek Allah'i Allah'a sikayet etmekten alikoyan nedir? Kemalistciler? Laikciler? Huh? Nedir?

 

Boylece siz kendi dusmaninizla ugrasirsiniz, ki o Allah oluyor; biz de kendi dusmanimizla yuzlesmeye bakariz, yani seytanla. Yani Muslumanlarin siz Laikciler ve Kemalistcilerle ugrasmaktan seytanla ugrasmaya vakti kalmiyor. Sonra siz de Allah'la kavga etmeye pek zaman bulamiyorsunuz. (Tabii sizlerin sani daha yuksek. Ne de olsa toplumun ve sistemin heryerinde serbest dolasma hakkiniz var. Yani gun icinde, Muslumanlarin bes vakit ibadete zor zaman bulduklari bir cagda, siz kirk vakit, oturup, pankarti elinize alip, 99 kez Allah'la mucadele etme sozunu zikr olarak dudaginiza yapistirabilirsiniz) Ha, Laikciler, Kemalistciler? Halkevi ********?

 

Fasism ne demek, sahi? Benim bildigim kadariyla Fasism devletin ve ulusun asiri yuceltilmesi ve ulusal yasamin hemen tum alanlarinin devlet kontrolune alinmasi demek oluyor. Buradan bakinca bana TC, ABD'den daha Fasistmis gibi geliyor. Tabii sen Fasist sozcugunu "Git ulen buradan; dus yakamdan," gibi gundelik hakaretlerden biri sanmiyorsan. Yani her insan, Sen Fasistsin, denince alinmayabilir. MHP ve CHP, diger ufak uc bes partiyle birlikte, Fasist cizgiye yakin partiler. Biri Laikciligiyle digeri ulusculuguyla. Mussolini 1922'den II Dunya Savasi'nda yenilgiye ugratilincaya kadar Italya'yi Fasist bir cizgide tuttu. TC, 1924'lerden bu yana Fasist bir devlet. Son dort-bes yilda Fasist cizgide bir kirilma gorunuyor tabii. Bu da isin olumlu yani.

 

Bence Coca Cola icmek ve McDonalds'tan hamburge yemekle sokakta ciplak dolasmak arasinda hem Seriat hem de gelenekler acisindan buyuk fark var. Boyle bir mantik kullanacaksak ben de sunu soylerim: Bizim Laikciler ve Kemalistciler Antik Yunan totemizmine doneceklerine hergun cucuklarindan birini kiyma makinasina atip etiyle doner yapsin onu da Cumhuriyet mitinglerinde hayir olarak insanlara dagitsin daha iyi olur. Boyle sey olur mu? Bu danaya deli gomlegi giydirmekten daha komik cunku danalari akil hastanelerine almiyorlar. Senin yukaridaki savin da Onder Sav kadar curuk. Ben Coca Cola ictim diye sen beni universiteden mi atacaksin?

 

Amerika devleti laik bir devlet degil. Anayasasinda laiklikle ilgili bir tanim yok. Devletin dinsizligiyle ilgili bir tanim da yok. Sadece devletin tarafsizligiyla ilgili bir aciklama var. Yani ABD Anayasasindan bir dini cikarip attiktan sonra yerine Laikcilik dinini koymadi. Amerika'da Kongre her uc buyuk dinin temsilcileri tarafindan okunan dualarla acilir. Yurtdisina asker tasiyan her gemide ihtiyaca gore din temsilcileri bulundurulur. Okullarda Tanri'ya ve Amerikan degerlerine baglilik yemini edilir. Senator ve Temsilciler inandikalri din kitabina el basarak yemin eder ve goreve gelirler. Mahkemelerde yeminli ifadeler de Allah sahit gosterilir. ABD'de insan basortulu ya da kippa'li oldugu icin okuldan, resmi daireden, askeri kisladan, NASA'dan, Egitim Bakanligi'ndan, ozel egitim kurumlarindan, spor kluplerinden, hastanelerden, FBI'dan, Dick Cheney'in ofisinden, Air Force One Baskanlik ucagindan, Baskan'in ozel danismanligindan, Senatorlukten, belediye baskanligindan, valilikten, Seriflikten, Gardiyanliktan, County District hakimliginden, Yuksek Mahleme hakimliginden ve benzeri tum ozel ve kamusal alanlardan hicbor sekilde kovulamaz, surulemez, uzaklastirilamaz. O yuzden ABD guclu bir devlet. O yuzden global krizde bile teknoloji, egitim, saglik, uzay, savunma, eglence, kimya, donanim, yazilim, lojistik finans uretiminde ve dagitiminda dunya lideri ve buyumesini, canliligini, hayatiyetini, heyecanin, umidini kaybetmeyen bir ulke.

 

Sen de bunlar var mi? Son onbes yilda ABD yillik ihracatini 800 Milyar USD'den 1.350 Trilyon USD'ye cikardi. Sen cikardin mi? GSMH'sini son 15 yilda 8 Trilyon USD'den 14 Trilyon USD'ye cikardi. Nanoteknoloji, alternatif yakit, uzay teknolojileri, askeri savunma teknolojisi, ileri saglik uygulamalari ve ilac gelistirilmesi, yakit pilleri, eglence ve lojistik hizmetlerinde dunya lideri bir ulkeden soz ediyoruz. Laikci. Kemalistci. Sen ne yapiyorsun bakaliiiim. **********

Gönderi tarihi:
Hislerime tercüman olacak bir yazı dersem alınganlık yapanlar olur değil mi? Allah merhamet etsin dersem de Türkan Saylan alınganlık çıkarabilir veya takipçileri...Açıkçası ne diyebileceğimi tam kestiremiyorum.

 

 

Kelamın hasını da bulamıyorum ki hasılı kelam diyeyim. Öyleyse ben, kendi inancım doğrultusunda Allah merhamet etsin diyorum.

 

Bence , kendi fikirlerine aykırı fikire, kendi inançlarına aykırı inanca sahip olduğu için, bir kadına "kızları pazarlayan mama" , "hristiyan misyoneri" diyerek saldıran. Kanser hastalığı yüzünden ölünce, dalga geçen karanlık beyinlere karşı çıkamayıp, eleştiremeyip. Nasıl demokrasinin yetersizliğinden şikayet edebiliyorum diye bir düşün dostum.

 

O zaman diyecek bir şey bulursun.

Gönderi tarihi:
Bence , kendi fikirlerine aykırı fikire, kendi inançlarına aykırı inanca sahip olduğu için, bir kadına "kızları pazarlayan mama" , "hristiyan misyoneri" diyerek saldıran. Kanser hastalığı yüzünden ölünce, dalga geçen karanlık beyinlere karşı çıkamayıp, eleştiremeyip. Nasıl demokrasinin yetersizliğinden şikayet edebiliyorum diye bir düşün dostum.

 

O zaman diyecek bir şey bulursun.

 

Bence hissi davranmamak lazim. Kanserden hergun birileri oluyor. Bu kadin olunce mi kiymete bindi birden? Hem onun olusune kimse bir sey demek zorunda degil. O da eminim sevmedigi insanlarin universitelere ve diger kamusal alanlara alinmayislarina cok sevinmisti zamaninda. Biz de simdi sevinelim. *****

Gönderi tarihi:
Bence hissi davranmamak lazim. Kanserden hergun birileri oluyor. Bu kadin olunce mi kiymete bindi birden? Hem onun olusune kimse bir sey demek zorunda degil. O da eminim sevmedigi insanlarin universitelere ve diger kamusal alanlara alinmayislarina cok sevinmisti zamaninda. Biz de simdi sevinelim. *****

 

Ayıp ya! Sizin gibi insanları gördükçe, okudukça insan insan oluşundan ötürü utanıyor.

Gönderi tarihi:
Bence hissi davranmamak lazim. Kanserden hergun birileri oluyor. Bu kadin olunce mi kiymete bindi birden? Hem onun olusune kimse bir sey demek zorunda degil. O da eminim sevmedigi insanlarin universitelere ve diger kamusal alanlara alinmayislarina cok sevinmisti zamaninda. Biz de simdi sevinelim. *****

 

Türban yasağı altında yapılan zulme en çok karşı çıkanlardan biri de benim.Beni buna iten vicdanım.Aynı vicdan şu an yaşamayan bir insan hakkında konuşurken de bana "insan" diyebiliyor.

 

Saylan'ının düşüncelerine katılmasam da,kendisine ve yaptıklarına sonsuz saygım var.Saylan'ı farklı kılan inandıklarıydı,onaylamasak da inandıklarında ki mücadalesi vardı.

 

Forumdaşım,lütfen vicdan diyelim.Yazdıklarımızı bir daha gözden geçirelim.Bugün insanın ölümüne sevinen,yarın pekalasında öldürebilir de...

Gönderi tarihi:
Ayıp ya! Sizin gibi insanları gördükçe, okudukça insan insan oluşundan ötürü utanıyor.

 

Liberalizm'mi ancak zaman zaman hortlayan insanlardan utanmak lazim aslinda. Humanizmi kendi sevdikleri olunce hatirlayanlardan, bunun disinda yuzu cezaevi duvari kadar hissiz olanlardan utanmak lazim. ********

 

Başörtüsü ile ilgili sözleri (28 Ekim 2007 tarihli Akşam): “Benim hayalim nedir biliyor musunuz? Meclis'in AKP'li vekilleri, bütün hanımlarıyla eşli bir toplantı düzenleyip bir fotoğraf çektirsinler. Ve “Biz buyuz” diye tüm dünyaya göstersinler. İstiyorum bu fotoğrafı...” (...) “Nasıl isterlerse öyle giyinsinler, bizi ilgilendirmez ama eğitimde ve kamusal alanda olmayacaklar.” (...) “Tamam özgürlüktür, örter... Kimse bir şey diyemez. Kimse karışmıyor zaten! Sadece eğitimde, bürokraside olmayacaklar.”

 

Eh, pardon yani, demokrasinin annesine de yakismadi bu sozler. Demokrasiyi o dogurmamis miydi? Humanizmi kesin o dogurmustu. Bunu Star Haber'den bol bol dinleyip ogrendik Saylan oldukten sonra. Sanirim Demokrasi'yi de o dogurmustu. Peki bu anti-demokrat tutum nereden geliyor? Konu basortusu/universite/kamusal alan olunca neden humanizm kutuplara kaciyor? Bu kin nerden gelir?

 

Yasantisi aci icinde gecmis bir insanin aci cekenlerin halinden anlamasi beklenirdi.

 

Neden sevinelim oldugune? Sevinilecek ya da uzulecek o kadar cok sey varken.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.