Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Bulutlu ama güzel bir Diyarbakır gününde,önce başka bir sitede daha sonra arkadaşımın sesinden "kaybettik" denilen ses!Ve Artık çok da güzel değil bu kent,bir sevenini daha kaybetti.Güzel bir yürek,güzel bir kalem ve güzel bir yorum...seni unutmayacağız! Yine senden,yine bizden! ..................................! Ay doğarken bir söğüdün ardından Göl yüzünde sisli bir esinti ile Akşamın göğsüne hüzün serperek Ve Yağmurdan geceye çiçekli perdeler çekerek Beni düşün, Beni düşün, Unutma En umarsız en umutsuz günümde Bağrına bir yumruk çökeldiğinde Ve dağların mazlum ateşi O güzelim saçlarına cayır cayır yanıp ulaştığında Beni düşün, Beni düşün, Unutma Beni düşün bir kavganın içinde Helal bir ekemeğin peşinde Ve kurtlardan arta kalmış yüreğimin Can çekişen o son parçasınıda, sana sakladığımı bil Bil ki haykırırcasına bu esir gövdemi yakarcasına Kavuşmak için o serin bağrına Ateşten bir yol arıyorum Kar yağarken mor dağların ucundan Sol yerinde sessiz bir inilti ile Yastığın yüzüne yaşlar dökerek Ve Akşamdan gizlice bir ah çekerek Beni düşün, Beni düşün, Unutma Kan kızılı bir gelincik seherinde Sırtıma kahbe bir hançer indiğinde Ve bu gencecik ve bu hemencecik ölüm Çığırtken bir gazete başlığında Çığlık Çığlık sana kavuştuğunda Beni düşün, Beni düşün, Unutma Beni düşün şehre her yağmur yağdığında Islak ve kırılgan bir türkünün içinde Göğsünden dudaklarına, doğru sancılı bir isyan kabardığında Bastırarak kalbini avuçlarınla Sesini okşadığımı bil Bil ki yalvarırcasına, uzayan yollara dağılırcasına Sonsuz bir mahşerin ortasında Bir zemzem suyu gibi seni seni özlüyorum Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Ülkemin güzel sairi ve yorumcusu idi. Hele onun siirlerini kendi sesiyle okumasi varya, o ses insani aglatan bir sesti. Tüm sevenlerinin basi saolsu. O asla unutulmayacak bir usta. Alıntı
Φ Evlin Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Çok üzgünüm.Hepimizin başı sağolsun... Kalemini, kendisini kendime yakın bulurdum.Hemen hemen bütün şiirlerini severdim ama en çok "biz üç kişiydik" Biz üç kişiydik: Bedirhan, Nazlıcan ve ben. Üç ağız.. üç deli yürek.. üç yeminli fişek! Adımız belâ diye yazılmıştı dağlara, taşlara Boynumuzda ağır vebal, Koynumuzda çapraz tüfek! El tetikte, kulak kirişte, Ve sırtımız toprağa emanet... Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık.. Deniz çok uzaktaydı Ve dokunuyordu yalnızlık... Gece, ırmak boylarında uzak çakal sesleri, Yüzümüze, ekmeğimize, Türkümüze çarpar geçerdi. Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan, Tüterdi buram-buram. Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi... Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan'ı Ateş böcekleriyle bir oldu, Kırpışarak tükendi... Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza Kurşun gibi, mayın gibi, Tutuşarak tükendi... Oy, Nazlıcan... vahşi bayırların maralı... Oy, Nazlıcan... saçları fırtınayla taralı... Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine? Oy, Nazlıcan oy... can evinden yaralı... Serin yayla çiçeği, oy Nazlıcan.. Deli-dolu heyecan, oy Nazlıcan.. Göğsümde bir sevda kelebeği, Ölüme sunduğum can, oy Nazlıcan.. Artık, yenilmiş ordular kadar Eziktik, sahipsizdik.. Geçip gittik, parka ve yürek paramparça!. Gerisi ölüm duygusu, Gerisi sağır sessizlik.. Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda.. Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular, Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları.. Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca, Titredi ve iki yana düştü kolları.. Ölüm bir ısırgan otu gibi Sarmıştı her yanını... Devrilmiş bir ağaçtı, ay ışığında gövdesi.. Uzanıp, bir damla yaş ile Dokundum kirpiklerine.. Göğsümü çatlatırken nabzının tükenmiş sesi.. Sanki bir şakaydı bu!.. birazdan uyanacaktı, Birazdan ateşi karıştırıp bir cıgara saracaktı... Oysa ölüm, sadık kalmıştı randevusuna, ah... O da Nazlıcan gibi, Bir daha olmayacaktı!.. Hey, Bedirhan.. katran gecelerin heyulası!.. Hey, Bedirhan.. kancık pusuların belâsı!. Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana, Hey, Bedirhan hey.. mezarı kartal yuvası!.. Mor dağların kaçağı, hey Bedirhan!. Mavi gözleri şahan, hey Bedirhan!. Zulamda bir suskun gece bıçağı, Beyaz gömleğimde kan, hey Bedirhan!. Biz üç kişiydik.. üç intihar çiçeği.. Bedirhan, Nazlıcan, Ve ben: Suphi!... Yusuf HAYALOĞLU Alıntı
Φ gloria Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Yusuf Hayaloğlu ve Ahmet Kaya.... Onlar bir bütünün parçasıydılar ve artık sonsuzlukta birleştiler.... En sevdiğim şarkıların yaratıcı olan yüreğimin bu iki kahramana selamlar olsun... Üzülmüyorum çünkü şarkıları hala duruyor, onlar hala en sevdiğim şarkılarda yaşamaya devam ediyorlar... Git Demek şimdi gidiyorsun; Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak! Demek şimdi gidiyorsun; Kuşlarımız acıkacak, saksılarımız artık sulanmayacak! Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp aynanın sahtekâr yüzüne -Oy benim yaralım- Demek şimdi gidiyorsun; Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlern dibine! Her şey tamam diyorsun, git... Beni viran bir şehir gibi terket... Haydi git! Dışarısı ispiyon...Dışarısı ihanet... Seni bir gören olmasın, dikkat et! .. Dostlukmuş...ölüme yürümekmiş... Üstüne titremekmiş...vefaymış! .. Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı duvara çarpıp Çıkıncaya kadarmış! .. Bana komaz deyip Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları, -Oy benim yaralım- Asıl sancı, uyandığında Bütün odaları boş görünce koyarmış! . Gitmek istiyorsun, git... Bir savaşçı asla vedalaşmaz! Durma git! Dışarısı dinamit...dışarısı enkaz! Şunu cbine koy, ne olur ne olmaz.. Eylül mağdurlarıydık, kimsemiz yoktu, Yaralarımız aman vermiyordu canımıza.. Kimseye kıymamıştık oysa, masumduk.. Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih! Yırtılan bir pankart gibi Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz; -Oy benim yaralım- En az bir karıncanın yüreği kadar Namuslu ve çalışkandı ellerimiz! Artık bitti diyorsun, git.. Kırılsın kapı-çerçeve, kırılsın bu cam.. Sorma git! Dışarısı panik..dışarısı izdiham! Biliyorum, seni vuracaklar bu akşam... Ne çok fire verdik üstüste.. Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta.. Kimliği tespit edilmemiş, Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza! Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi İçerden çürümüşüz meğerse... -Oy benim yaralım- Her gelen ölüm yazmış, Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize... Kendini arıyorsun, git.. Aptal bir hayat kur, içinde beni barındırmayan Kalma git.. Dışarısı barut..dışarısı gardiyan! Yine bir tek ben olurum sana parçalanan.. Demek şimdi gidiyorsun; Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele! Demek şimdi gidiyorsun; Yıkılan bir duvar gibi; ömrüme devrile devrile.. Demek mecburi istikametlerin, Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında -Oy benim yaralım-maralım Demek şimdi gidiyorsun, Ve bana bir tek secenek kalıyor: güle güle! Beni öldürüyorsun, git.. Kalmasın sende kahrım, kalmasın derdim Bakma git Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim... Yusuf Hayaloğlu Alıntı
Φ Evlin Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Bir kaç gündür üzerimde gereksiz bir duygusallık vardı.Bazen olur bana, bugün Yusuf Hayaloğlu'nun ölümüyle bu tavan yaptı. Ölüm karşısında elimiz kolumuz bağlanıyor.Özellikle inançlı insanlar için durum pek farketmiyor.Ölmüş olan başka bir yere göç etmiş oluyor. Orada bir gün bir şekilde görüşülüyor olunuyor.Bütün acısına rağmen bir parça umut bırakıyor geriye. İnanmayalar için durumu kabullenmek daha zor. Hiçbir şekil de, hiçbir biçim de artık yok ve hiç olmayacak. Ölüm anlarında yaşadığım git gellerde, en çok bu koyuyor insana. Sana senle veda edelim... BİR VEDA HAVASI Vakit tamam, seni terk ediyorum. Bütün alışkanlıklardan öteye... Yorumsuz bir hayatı seçiyorum. Doymadım inan, kanmadım sevgine. Korkulu geceleri sayar gibi, Birden bire bir yıldız kayar gibi, Ellerim kurtulacak ellerinden Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi. Aşk sa bitti, gül se hiç dermedik Bul kendini kuytularda hadi dal Sen bir suydun, sen bir ilaçtın. Hoşçakal iki gözüm hoşçakal. Vakit tamam seni terk ediyorum Bu incecik bir veda havasıdır Parmak uçlarına değen sıcaklık İncinen bir hayatın yarasıdır Kalacak tüm izlerin hayatımda Gözümden bir damla yaş aktığında Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan Kan tarlası gelincik şafağında Ölümse korktum savaşsa hep kaçtım Vur kendini korkularda hadi al Seninle bir bütün olabilirdik Hoşçakal iki gözüm hoşçakal Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 İçinizde fırtınalar eser,siz susarsınız.Herkes sizi uysal bir nehre benzetir,siz içten içe coşarsınız! Bugün bunları yaşadım,sarsıldım sonra tekrar ayağa kalktım. İçimden neler geçmedi ki,bir kez olsun konuşmadığım biri için canım o kadar acıdı ki. Başımız sağolsun...insanlığı bilen yüreği için bin selam! HAYALOĞLU NEYE İNANIRDI,BİLMEM;TEK BİLDİĞİM BENİM ONUN YÜREĞİNE İNANDIĞIM! Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Yusuf Hayalogluna Allahtan rahmet ve ailesine sabirlar dilerim.. Alıntı
Misafir Domuzbağı Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Yusuf Hayaloğlu bir röportajında 17-18 yaşlarına kadar amaçsız ve bir o kadar haşarı geçen gençliğini anlatmış önce. Kendisini hiç inşa etmemiş bir insanmış. Ardından gelen yoğun bir araştırma öğrenme dönemi.. Ama ne araştırma.. Kur’an’dan Marksizm’e, Maosizm’e, Budizm’den Freud’a kadar bütün felsefeler ve dogmalar.. ''Kendime bir iç şemşiye aradım. Bunu buluncaya kadar hiçbir örgüte, partiye, derneğe girmedim.'' diyor Yusuf Hayaloğlu: ''Bütün bu felsefelerin hayatı tam açıklamadığını ve zorlandığını gördüm. Teori, pratiği belirlemeye çalışıyordu ama pratik buna direniyordu. Bunun nedenini araştırdım ve doğanın şaşmaz dengesinde, kusursuzluğunda buldum. Doğaya aykırı hiçbirşey mümkün değil. Değiştirmek mümkün değil. Pratikte ne ise onu anlamalısın. Onu zorlayarak değiştiremezsin. Onu, o pratiğin içindeyken değiştirebilirsin. Dışardan ahkam keserek değiştiremezsin. Birden iç şemsiyeyi buldum ve natüralist olmaya karar verdim.'' Saygılar... Alıntı
Φ TANTRAS Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Çok sevdiği Rıza'sının yanına gitti Yusuf Hayaloğlu.Allah amelince rahmet eylesın. Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2009 Hayat Nedir Anne Benim hiç sapanım olmadı anne Ne kuşları vurdum Ne de kimsenin camını kırdım Çok uslu bir çocuk değildim ama Seni hiç kırmadim, hep boynumu kırdım Ben hayatım boyunca Bir tek kendimi vurdum Suskun görünsem de Fırtınalı ve mağrurdum anne Bir mızrak gibi Aynada hep dik durdum anne Ben sana hiç bir gün laf getirmedim Leke sürmedim Ama göğsümü çok hırpaladım Kalbimi çok yordum Ben hayatım boyunca, en çok kendimi sordum Benim hiç sevgilim olmadı anne Ne bir yuva kurdum Ne bir gün şansım güldü Öpemeden bir bebeğin gidişini Tükendi gitti çağım Kimi yürekten sevdiysem Yüreğini başkasına böldü Bir muhabbet kuşum vardı O da yalnızlıktan öldü Sen beni göğsünde Hep acılarla mı soğurdun anne Yoksa evlat diye Koca bir taş mı doğurdun anne Eziyet degilim, zahmet değilim Musibet hiç değilim; Bir senin mi balına sinek kondu, söylesene Doğurdun da beni Ne ile yoğurdun anne Benim hiç hayalim olmadı anne Ne seni rahat ettirdim Ne kendim ettim rahat Bir mutluluk fotoğrafı bile çektirmedi bu hayat Kaybolmuş bir anahtar kadar Sahipsizim anne Ne omuzumda bir dost eli Ne saçımda bir şefkat Say ki yollardan akan Şu faydasız çamurdum anne Say ki ıslanmaktım, üşümektim Say ki yağmurdum anne Bunca yıldır gözyaşlarını Hangi denizlere sakladın Oy ben öleyim Sen beni ne diye doğurdun anne Ailesine ve tüm senvenlerine sabır dilerim... Alıntı
Φ suheda_ Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 4 Mart , 2009 Hayat Nedir AnneBenim hiç sapanım olmadı anne Ne kuşları vurdum . . . Ailesine ve tüm senvenlerine sabır dilerim... Bazı insanlar yüreğiyle konuşur Hayaloğlu'da öyleydi.Bu yüzdendi o güzel şiirleri yazması.. Özellikle yukarıda Birce'nin alıntıladığı şiir benim en sevdiğimdir ve uzun zamandır blogımda kullanıyorum.. Allah amelince rahmet eylesin Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2009 Güzel bir şairdi. Büyük bir kayıp oldu. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 7 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 7 Mart , 2009 Öldüğüne üzüldüm desem yalan olur fakat yiğidi öldür hakkını ver derler. Yusuf hayal oğluda Ahmet Kaya gibi iyi çalıp,iyi söylerlerdi. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.