Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Bulutlu ama güzel bir Diyarbakır gününde,önce başka bir sitede daha sonra arkadaşımın sesinden "kaybettik" denilen ses!Ve Artık çok da güzel değil bu kent,bir sevenini daha kaybetti.Güzel bir yürek,güzel bir kalem ve güzel bir yorum...seni unutmayacağız!

 

Yine senden,yine bizden!

 

..................................!

 

 

Ay doğarken bir söğüdün ardından

 

Göl yüzünde sisli bir esinti ile

 

Akşamın göğsüne hüzün serperek

 

Ve Yağmurdan geceye çiçekli perdeler çekerek

 

 

 

Beni düşün, Beni düşün, Unutma

 

 

 

En umarsız en umutsuz günümde

 

Bağrına bir yumruk çökeldiğinde

 

Ve dağların mazlum ateşi

 

O güzelim saçlarına cayır cayır yanıp ulaştığında

 

 

 

Beni düşün, Beni düşün, Unutma

 

 

 

Beni düşün bir kavganın içinde

 

Helal bir ekemeğin peşinde

 

Ve kurtlardan arta kalmış yüreğimin

 

Can çekişen o son parçasınıda, sana sakladığımı bil

 

Bil ki haykırırcasına bu esir gövdemi yakarcasına

 

Kavuşmak için o serin bağrına

 

Ateşten bir yol arıyorum

 

 

 

 

 

Kar yağarken mor dağların ucundan

 

Sol yerinde sessiz bir inilti ile

 

Yastığın yüzüne yaşlar dökerek

 

Ve Akşamdan gizlice bir ah çekerek

 

 

 

Beni düşün, Beni düşün, Unutma

 

 

 

Kan kızılı bir gelincik seherinde

 

Sırtıma kahbe bir hançer indiğinde

 

Ve bu gencecik ve bu hemencecik ölüm

 

Çığırtken bir gazete başlığında

 

Çığlık Çığlık sana kavuştuğunda

 

 

 

Beni düşün, Beni düşün, Unutma

 

 

 

Beni düşün şehre her yağmur yağdığında

 

Islak ve kırılgan bir türkünün içinde

 

Göğsünden dudaklarına, doğru sancılı bir isyan kabardığında

 

Bastırarak kalbini avuçlarınla

 

Sesini okşadığımı bil

 

 

 

Bil ki yalvarırcasına, uzayan yollara dağılırcasına

 

Sonsuz bir mahşerin ortasında

 

Bir zemzem suyu gibi seni seni özlüyorum

Gönderi tarihi:

Çok üzgünüm.Hepimizin başı sağolsun...

Kalemini, kendisini kendime yakın bulurdum.Hemen hemen bütün şiirlerini severdim ama en çok "biz üç kişiydik"

 

Biz üç kişiydik:

Bedirhan, Nazlıcan ve ben.

Üç ağız.. üç deli yürek.. üç yeminli fişek!

Adımız belâ diye yazılmıştı dağlara, taşlara

Boynumuzda ağır vebal,

Koynumuzda çapraz tüfek!

 

El tetikte, kulak kirişte,

Ve sırtımız toprağa emanet...

Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi

Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık..

Deniz çok uzaktaydı

Ve dokunuyordu yalnızlık...

 

Gece, ırmak boylarında uzak çakal sesleri,

Yüzümüze, ekmeğimize,

Türkümüze çarpar geçerdi.

Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan,

Tüterdi buram-buram.

Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi...

 

Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan'ı

Ateş böcekleriyle bir oldu,

Kırpışarak tükendi...

Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza

Kurşun gibi, mayın gibi,

Tutuşarak tükendi...

 

Oy, Nazlıcan... vahşi bayırların maralı...

Oy, Nazlıcan... saçları fırtınayla taralı...

Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine?

Oy, Nazlıcan oy... can evinden yaralı...

 

 

Serin yayla çiçeği, oy Nazlıcan..

Deli-dolu heyecan, oy Nazlıcan..

Göğsümde bir sevda kelebeği,

Ölüme sunduğum can, oy Nazlıcan..

 

Artık, yenilmiş ordular kadar

Eziktik, sahipsizdik..

Geçip gittik, parka ve yürek paramparça!.

Gerisi ölüm duygusu,

Gerisi sağır sessizlik..

Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda..

 

Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular,

Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları..

Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca,

Titredi ve iki yana düştü kolları..

 

Ölüm bir ısırgan otu gibi

Sarmıştı her yanını...

Devrilmiş bir ağaçtı, ay ışığında gövdesi..

Uzanıp, bir damla yaş ile

Dokundum kirpiklerine..

Göğsümü çatlatırken nabzının tükenmiş sesi..

 

Sanki bir şakaydı bu!.. birazdan uyanacaktı,

Birazdan ateşi karıştırıp bir cıgara saracaktı...

Oysa ölüm, sadık kalmıştı randevusuna, ah...

O da Nazlıcan gibi,

Bir daha olmayacaktı!..

 

Hey, Bedirhan.. katran gecelerin heyulası!..

Hey, Bedirhan.. kancık pusuların belâsı!.

Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana,

Hey, Bedirhan hey.. mezarı kartal yuvası!..

 

 

Mor dağların kaçağı, hey Bedirhan!.

Mavi gözleri şahan, hey Bedirhan!.

Zulamda bir suskun gece bıçağı,

Beyaz gömleğimde kan, hey Bedirhan!.

 

 

Biz üç kişiydik.. üç intihar çiçeği..

Bedirhan, Nazlıcan,

Ve ben: Suphi!...

 

Yusuf HAYALOĞLU

Gönderi tarihi:

Yusuf Hayaloğlu ve Ahmet Kaya.... Onlar bir bütünün parçasıydılar ve artık sonsuzlukta birleştiler.... En sevdiğim şarkıların yaratıcı olan yüreğimin bu iki kahramana selamlar olsun...

 

Üzülmüyorum çünkü şarkıları hala duruyor, onlar hala en sevdiğim şarkılarda yaşamaya devam ediyorlar...

 

Git

 

Demek şimdi gidiyorsun;

Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak!

Demek şimdi gidiyorsun; Kuşlarımız acıkacak, saksılarımız artık sulanmayacak!

Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp

aynanın sahtekâr yüzüne

-Oy benim yaralım-

Demek şimdi gidiyorsun;

Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlern dibine!

 

Her şey tamam diyorsun, git...

Beni viran bir şehir gibi terket...

Haydi git!

Dışarısı ispiyon...Dışarısı ihanet...

Seni bir gören olmasın, dikkat et! ..

 

Dostlukmuş...ölüme yürümekmiş...

Üstüne titremekmiş...vefaymış! ..

Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı duvara çarpıp

Çıkıncaya kadarmış! ..

Bana komaz deyip

Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları,

-Oy benim yaralım-

Asıl sancı, uyandığında

Bütün odaları boş görünce koyarmış! .

 

Gitmek istiyorsun, git...

Bir savaşçı asla vedalaşmaz!

Durma git!

Dışarısı dinamit...dışarısı enkaz!

Şunu cbine koy, ne olur ne olmaz..

 

Eylül mağdurlarıydık, kimsemiz yoktu,

Yaralarımız aman vermiyordu canımıza..

Kimseye kıymamıştık oysa, masumduk..

Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih!

Yırtılan bir pankart gibi

Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz;

-Oy benim yaralım-

En az bir karıncanın yüreği kadar

Namuslu ve çalışkandı ellerimiz!

 

Artık bitti diyorsun, git..

Kırılsın kapı-çerçeve, kırılsın bu cam..

Sorma git!

Dışarısı panik..dışarısı izdiham!

Biliyorum, seni vuracaklar bu akşam...

 

Ne çok fire verdik üstüste..

Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta..

Kimliği tespit edilmemiş,

Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza!

Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi

İçerden çürümüşüz meğerse...

-Oy benim yaralım-

Her gelen ölüm yazmış,

Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize...

 

Kendini arıyorsun, git..

Aptal bir hayat kur, içinde beni barındırmayan

Kalma git..

Dışarısı barut..dışarısı gardiyan!

Yine bir tek ben olurum sana parçalanan..

 

Demek şimdi gidiyorsun;

Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele!

Demek şimdi gidiyorsun;

Yıkılan bir duvar gibi; ömrüme devrile devrile..

Demek mecburi istikametlerin,

Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında

-Oy benim yaralım-maralım

Demek şimdi gidiyorsun,

Ve bana bir tek secenek kalıyor: güle güle!

 

Beni öldürüyorsun, git..

Kalmasın sende kahrım, kalmasın derdim

Bakma git

Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim...

Yusuf Hayaloğlu

Gönderi tarihi:

Bir kaç gündür üzerimde gereksiz bir duygusallık vardı.Bazen olur bana, bugün Yusuf Hayaloğlu'nun ölümüyle bu tavan yaptı.

Ölüm karşısında elimiz kolumuz bağlanıyor.Özellikle inançlı insanlar için durum pek farketmiyor.Ölmüş olan başka bir yere göç etmiş oluyor.

Orada bir gün bir şekilde görüşülüyor olunuyor.Bütün acısına rağmen bir parça umut bırakıyor geriye.

 

İnanmayalar için durumu kabullenmek daha zor.

Hiçbir şekil de, hiçbir biçim de artık yok ve hiç olmayacak.

Ölüm anlarında yaşadığım git gellerde, en çok bu koyuyor insana.

Sana senle veda edelim...

 

BİR VEDA HAVASI

 

Vakit tamam, seni terk ediyorum.

 

Bütün alışkanlıklardan öteye...

 

Yorumsuz bir hayatı seçiyorum.

 

Doymadım inan, kanmadım sevgine.

 

Korkulu geceleri sayar gibi,

 

Birden bire bir yıldız kayar gibi,

 

Ellerim kurtulacak ellerinden

 

Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.

 

Aşk sa bitti, gül se hiç dermedik

 

Bul kendini kuytularda hadi dal

 

Sen bir suydun, sen bir ilaçtın.

 

Hoşçakal iki gözüm hoşçakal.

 

 

 

Vakit tamam seni terk ediyorum

 

Bu incecik bir veda havasıdır

 

Parmak uçlarına değen sıcaklık

 

İncinen bir hayatın yarasıdır

 

Kalacak tüm izlerin hayatımda

 

Gözümden bir damla yaş aktığında

 

Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan

 

Kan tarlası gelincik şafağında

 

Ölümse korktum savaşsa hep kaçtım

 

Vur kendini korkularda hadi al

 

Seninle bir bütün olabilirdik

 

Hoşçakal iki gözüm hoşçakal

Gönderi tarihi:

İçinizde fırtınalar eser,siz susarsınız.Herkes sizi uysal bir nehre benzetir,siz içten içe coşarsınız!

 

Bugün bunları yaşadım,sarsıldım sonra tekrar ayağa kalktım.

 

İçimden neler geçmedi ki,bir kez olsun konuşmadığım biri için canım o kadar acıdı ki.

 

Başımız sağolsun...insanlığı bilen yüreği için bin selam!

 

HAYALOĞLU NEYE İNANIRDI,BİLMEM;TEK BİLDİĞİM BENİM ONUN YÜREĞİNE İNANDIĞIM!

Misafir Domuzbağı
Gönderi tarihi:

Yusuf Hayaloğlu bir röportajında 17-18 yaşlarına kadar amaçsız ve bir o kadar haşarı geçen gençliğini anlatmış önce. Kendisini hiç inşa etmemiş bir insanmış. Ardından gelen yoğun bir araştırma öğrenme dönemi.. Ama ne araştırma.. Kur’an’dan Marksizm’e, Maosizm’e, Budizm’den Freud’a kadar bütün felsefeler ve dogmalar.. ''Kendime bir iç şemşiye aradım. Bunu buluncaya kadar hiçbir örgüte, partiye, derneğe girmedim.'' diyor Yusuf Hayaloğlu:

 

''Bütün bu felsefelerin hayatı tam açıklamadığını ve zorlandığını gördüm. Teori, pratiği belirlemeye çalışıyordu ama pratik buna direniyordu. Bunun nedenini araştırdım ve doğanın şaşmaz dengesinde, kusursuzluğunda buldum. Doğaya aykırı hiçbirşey mümkün değil. Değiştirmek mümkün değil. Pratikte ne ise onu anlamalısın. Onu zorlayarak değiştiremezsin. Onu, o pratiğin içindeyken değiştirebilirsin. Dışardan ahkam keserek değiştiremezsin. Birden iç şemsiyeyi buldum ve natüralist olmaya karar verdim.''

 

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:

Hayat Nedir Anne

Benim hiç sapanım olmadı anne

Ne kuşları vurdum

Ne de kimsenin camını kırdım

Çok uslu bir çocuk değildim ama

Seni hiç kırmadim, hep boynumu kırdım

Ben hayatım boyunca

Bir tek kendimi vurdum

 

Suskun görünsem de

Fırtınalı ve mağrurdum anne

Bir mızrak gibi

Aynada hep dik durdum anne

Ben sana hiç bir gün laf getirmedim

Leke sürmedim

Ama göğsümü çok hırpaladım

Kalbimi çok yordum

Ben hayatım boyunca, en çok kendimi sordum

 

Benim hiç sevgilim olmadı anne

Ne bir yuva kurdum

Ne bir gün şansım güldü

Öpemeden bir bebeğin gidişini

Tükendi gitti çağım

Kimi yürekten sevdiysem

Yüreğini başkasına böldü

Bir muhabbet kuşum vardı

O da yalnızlıktan öldü

 

Sen beni göğsünde

Hep acılarla mı soğurdun anne

Yoksa evlat diye

Koca bir taş mı doğurdun anne

Eziyet degilim, zahmet değilim

Musibet hiç değilim;

Bir senin mi balına sinek kondu, söylesene

Doğurdun da beni

Ne ile yoğurdun anne

 

Benim hiç hayalim olmadı anne

Ne seni rahat ettirdim

Ne kendim ettim rahat

Bir mutluluk fotoğrafı bile çektirmedi bu hayat

Kaybolmuş bir anahtar kadar

Sahipsizim anne

Ne omuzumda bir dost eli

Ne saçımda bir şefkat

 

Say ki yollardan akan

Şu faydasız çamurdum anne

Say ki ıslanmaktım, üşümektim

Say ki yağmurdum anne

Bunca yıldır gözyaşlarını

Hangi denizlere sakladın

Oy ben öleyim

Sen beni ne diye doğurdun anne

 

 

 

Ailesine ve tüm senvenlerine sabır dilerim...

Gönderi tarihi:
Hayat Nedir Anne

Benim hiç sapanım olmadı anne

Ne kuşları vurdum

.

.

.

Ailesine ve tüm senvenlerine sabır dilerim...

 

Bazı insanlar yüreğiyle konuşur Hayaloğlu'da öyleydi.Bu yüzdendi o güzel şiirleri yazması..

Özellikle yukarıda Birce'nin alıntıladığı şiir benim en sevdiğimdir ve uzun zamandır blogımda kullanıyorum..

Allah amelince rahmet eylesin

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.