Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

(SÖYLEŞİ)..İlk Türban, Sumer'den Tevrata, Bugünkü Türban, En çok etkileyen Tanrı, Tufan, Tarihte ilk tek Tanrılı Din,


OBJEKTİVİST

Önerilen İletiler

'Baş örtüsünü ilk kez Sumerliler taktı'

Dünya çapında tanınan Sumerolog Muazzez İlmiye Çığ (92), Birsen Altıner Söyleşisi. 6 Şubat 2006

- Hayran olduğum bir bilim insanıydınız. Sizi tanıyınca hayranlığımın biraz daha arttığını söylemeden edemeyeceğim. Sizi Sumerler hakkındaki çalışmalarınızla herkes tanıyor ama ben sizin geçmişinize çocukluğunuza, ilk gençlik yıllarınıza dönmek istiyorum.

- 1914 Bursa doğumluyum. 1926 yılında Bursa Kız Muallim Mektebine girdim, 1931 yılında mezun oldum ve babamın da öğretmenlik yaptığı Eskişehir'de öğretmenliğe başladım. 1936 yılında Ankara’da Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesinin ilk ve tek kez olmak üzere öğretmenleri kabul etmesiyle buraya kaydımı yaptırdım. Ben ve Hatice Kızılyay adlı bir öğretmen arkadaşımla bu fırsattan yararlandık ve fakülteye başladık.

- Hitit ve Sumerlilere olan ilginiz tamamen bir tesadüfle başladı demek ki. Oysa ben Atatürk’ün Anadolu medeniyetlerine verdiği önemden dolayı bu bölüme bilinçli olarak kaydınızı yaptırdığınızı düşünmüştüm.

- Tamamen tesadüf oldu. Fakülteye kayıt yaptırdığımızda bütün bölümlerin dolu olduğunu söylediler. Sadece hocası yeni gelen Hititoloji bölümünde yer vardı. Yanında Sumeroloji, Arkeoloji ve yabancı dil de alacaksınız dediler. Biz de başka seçeneğimiz olmadığı için kabul ettik. Ne benim ne de arkadaşımın konuyla ilgisi vardı. Bilgimiz de yoktu. Sumeroloji nedir, Hititoloji nedir bilmiyorduk, ‘girelim de ne olursa olsun’ dedik ve bölüme kaydımızı yaptırdık.

 

- Hocalarınız kimlerdi?

- O dönemde üniversitelerimizde Nazi rejiminden getirttiğimiz çok değerli hocalar vardı. Biliyorsunuz 1933’de Hitler yönetime gelince ilk olarak Yahudi hocaları kürsülerinden attı. Ortada kaldı bu insanlar. İsviçre’de yardımlaşma derneği kuruyorlar ve bütün ülkelere bizi alın diye müracaat ediyorlar. Hitler korkusundan kimse kabul etmiyor onları. Muhacir memleketi olmasında rağmen ABD bile onları kabul etmiyor. 1932’de Atatürk bizde yeniden yapılandırılacak olan yüksekokul programını hazırlamak için İsviçre’den milletvekili de olan bir profesörü çağırıyor. Bu hocalar ‘Türkiye bizi alır mı?’ diye ona müracaat ediyorlar. Atatürk ‘derhal gelsinler’ diyor. Çünkü Atatürk yüksekokullar, üniversiteler açmak istiyor ama öğretim verecek uzman yok. Cumhuriyet kurulur kurulmaz birçok yerlere çeşitli konularda yetişsinler diye öğrenci gönderiliyor ama, bunların okuyup gelmesi zaman alacak bir proje olduğu için Atatürk bu teklifi hemen kabul ediyor. Böylece tarihte ilk defa beyin göçünü gerçekleştiriyor. Ülkemizde bilimin temelini dünyanın en meşhur hocaları, profesörleri atmıştır. Onlar olmasaydı biz bu duruma kolay gelemezdik. Bizim hocamız Benno Lansberger’di.

- Hititoloji okudunuz ama Sumerlerle ilgili çalışmalar yaptınız. Buna okulda mı karar verdiniz?

- Biz okuldayken Hititlerle ilgiliydik. Hititçe’yi öğrendik ve çok da seviyordum. Akatça da çok yaygındı. Hocamız bize Akatça da öğretti. Akatça’nın yanında aldık Sumerceyi... Yan evlat gibiydi Sumerce. Müzeye geçtikten sonra çok fazla Sumer tabletiyle karşılaştık. O zaman Sumerceye eğilmek mecburiyetinde kaldık.

- Okuldan hemen sonra Arkeoloji Müzesinde çalışmaya başladınız değil mi?

- Üniversiteyi 1940 yılında bitirdim ve İstanbul Arkeoloji Müzesine tayin oldum. 33 yıl burada çalıştıktan sonra emekli oldum. Burada çalıştığım dönem içerisinde arkadaşım Hatice Kızılyay’la birlikte çiviyazılı belgeler arşivini oluşturduk. Buraya geldiğimiz zaman gazete kağıtlarına sarılı, çıkarıldıkları gibi toz toprak içinde tabletler konuldu önümüze. Ne bir sayı, ne bir hesap vardı ortada. Kimse bizi şunu yapın bunu yapın da demiyordu. Biz arkadaşımla emekli oluncaya kadar bunları halledeceğimize dair karar verdik. Hepsini tek tek elden geçirdik. Bizden evvel tayin edilen Dr. Kraus kazıdan çıkarıldığı gibi duran tabletlerin konserve edilmesi gerektiğini söylüyor. Bunu öğrenmesi için Almanya’ya bir eleman gönderiliyor. O eleman yetişip gelinceye kadar müzede laboratuar hazırlanıyor. Biz gelinceye kadar bunlar hazırlanmıştı. Dr. Kraus’la birlikte bütün tabletleri tek tek konserve ettirtmeye başladık. Giden ve gelen tabletler arasında bir yanlışlık olmasın diye her verdiğimiz tabletin ilk ve son satırını not alıyorduk. 74.000 tableti tek tek arşivledik. Çevirdiğimiz tabletlerden 8 kitap basıldı. Kitapları MEB ve Tarih Kurumu bastı.

 

- Yanılmıyorsam okuyucuya ulaşan kitaplarınızı emekli olduktan sonra yazdınız...

- 1990 yılında, Prof. Dr. Samuel N. Kramer'in Türkçeye çevirdiğim ‘History Begins at Sumer - Tarih Sumerle Başlar’ adlı kitap Türk Tarih Kurumu Yayınlarından çıktı. 1995 yılında Kaynak Yayınları’ndan ‘Kur'an İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni’, 1996 yılında ‘Sumerli Ludingirra - Geçmişe Dönük Bilimkurgu’, 1997 yılında ‘İbrahim Peygamber- Sumer Yazılarına ve Arkeolojik Buluntulara Göre’, 1998 yılında ‘İnanna'nın Aşkı - Sumer'de İnanç ve Kutsal Evlenme’, yine aynı yıl ‘Zaman Tüneliyle Sumer'e Yolculuk’, 2000 yılında ‘Hititler ve Hattuşa - İştar'ın Kaleminden’, yine 2000 yılında ‘Gılgameş - Tarihte İlk Kral Kahraman’, 2002 yılında ‘Ortadoğu Uygarlık Mirası’, 2003 yılında ‘Ortadoğu Uygarlık Mirası 2’, yine 2003 yılında ‘Sumer Hayvan Masalları’ adlı kitaplarım çıktı. Söz ettiğim kitapların hepsini Kaynak Yayınları bastı. Yine Kaynak Yayınlarından 2005 yılında ‘Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği’ ve ‘Vatandaşlık Tepkilerim’ adlı kitaplarım çıktı. 2005 yılında Epsilon Yayınlarından ‘Atatürk Düşünüyor’ adında bir kitabım daha basıldı. Bir de benim hayatımı anlatan Serhat Öztürk’ün kaleme aldığı ‘Çivi Çiviyi Söker - Muazzez İlmiye Çığ Kitabı’ var. Bu kitabı da 2002 yılında Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıktı...

- Söz kitaplarınızdan açılmışken ‘Vatandaşlık Tepkilerim’ adlı kitabınıza gelmek istiyorum. Bu kitapta cumhurbaşkanlarından başbakanlara, yazarlardan sanatçılara kadar pek çok isme mektup yazdınız. Kitabınız çok tepki aldı. Kitapta, camilere aşk odası konulmasından imamların genelevlerde nikah kıymasına kadar birçok konuya değindiniz. Yanılmıyorsam bir avukat hakkınızda suç duyurusunda bulunmuştu.

- Evet kitabımda söz ettim bunlardan. O sıralarda televizyonlarda, gazetelerde genç güzel başı bohçalı ve makyajlı bir hanımın tarikatlarda imam nikahı ile seks yaptığını okuyunca çok kızdım. Benim inandığım Allahı kandırmaya çalışıyorlar, onu en aşağı şekilde kullanıyorlar, diye çok kızdım. 4000 yıl önce yüzlerce tanrısı, tanrıçası olan Sumerliler evlenmenin bir hukuki andlaşma olduğunu bilerek yargıç önünde onu belgelemişlerdir. Belgesi olmayan birleşmeler de evlilik sayılmamıştır. Madem dinimizde imam nikahı ile seks doğal görülüyor, o zaman gizli yerlerde değil, eski mabetlerde olduğu gibi, camilere de birer aşk odası konsun, isteyen gidip orada bir imam nikahı ile seks yapsın dedim. Böylece hem camiye gelir olur, hem de imam para kazanır. Fakat ülkemizde din kanunu değil, medeni kanun geçiyor. İmam nikahı, diye hem kanunu çiğniyorlar, hem de Allahın adını kullanarak insanları kandırıyorlar. Yine televizyonlarda görmüştüm, Fatih’te bazı evlerde yapıldığı gibi geneleve de bir hoca konsun, geleni nikahlasın, çıkanı boşasın diye yazdım.

- “Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği” adlı kitabınızda Sumer’den Tevrat’a fahişeliği irdeliyorsunuz. Sumerlerde fahişelik kutsal bir iş olarak kabul ediliyor değil mi?

- Tanrıça İnanna'yı ‘göğün fahişesi’ diye adlandıran belgeler var. İnanna'ın mabetlerinde rahibelerin bir görevi de fahişelik. Kendilerini, tanrı namına bu işe gönüllü olarak adayan kadınlar bunlar. Onlar diğer kadınlardan ayrılsın diye baş örtüsü takıyor.

 

- Bugün ki türban gibi mi?

- Bugün takılan türban değil, baş örtüsü de değil, baş bohçası.

 

- Siz yapıtlarınızda yüzyıllar boyunca Batı kültürünün temelinin Yunanlılara, dininin de Tevrat'a dayandırıldığını, fakat Sumerlilerin kültürü ortaya çıkmaya başlayınca, Batı dünyasının gelişmesindeki ana kaynağın Sumer'de olduğunun anlaşıldığını söylüyorsunuz. Sumerlilerin dini çok tanrılı bir din, Yunan’da da çok tanrı var. Neden çok tanrılı din tercih ediliyor?

- Nedenini ben de bilemiyorum. Sumer dininde doğada görülen her nesnenin bir tanrısı var. Yer, Gök, Hava, Su tanrıları yaratıcı, diğerleri yönetici ve koruyucu tanrılar. Şehirlerin bile tanrısı var.

 

-Bunlar bugünkü vali ya da belediye başkanı ya da emniyet müdürlerine mi denk geliyor?

- Hayır, şehir tanrılarının mümessilleri var. Şehri yönetenler onlar.

 

- Sizi en çok etkileyen tanrı ya da tanrıça kim Sumerlerde?

- Tabii ki İnanna... Yunan’da Afrodit, Roma’da Venüs, Akad’larda İştar olarak adlandırılan İnanna; güzelliğin, aşkın, cinselliğin bereketin ve çoğalmanın sembolüdür. Sumer ekonomisi tarıma dayalı olduğundan, bolluk ve bereketin tanrıçası İnanna çok önemli onlar için.

- Bu tanrılar yetenekli insanlar mı yoksa insanlarda olmayan tanrısal özellikleri var mı?

- İnsanlar çözemedikleri olayların insanüstü güçler tarafından yapıldığını düşünmüşler ve tanrıyı yaratmışlar. Sumerlilerde her şeyin bir tanrısı var. Güneş neden doğuyor, rüzgar neden esiyor diye cevaplayamadıkları sorulara tanrılarla cevap vermişler. Çözemedikleri şeyi tanrı yapmışlar. Ama Sumer dini günümüz dinine örnek teşkil etmiş. Tanrının yaratıcı ve yok edici gücü, tanrı korkusu, kurban adamak, törenler, ilahiler, dualar var Sumerlilerde. Sumer tabletlerinde baş örtme, Ademin cennetten kovulması ve tufan gibi konular yer almış. Örneğin tufan efsanesi Sumer’de başlamıştır ve oradan diğer dinlere geçmiştir. Ben Sumer’de yazılan tufanın, Orta Asya’da olduğunu, Sümerlilerin oradan geldiklerini kanıtlamaya çalışıyor ve bu konuda bir yazı hazırlıyorum. yeni jeolojik bilgilere göre Orta Asya’da muazzam taşkınlıklar yaşanıyor ve Aral gölü Hazar’la birleşiyor. Doğu Anadolu’ya kadar her yeri sular kaplıyor. ABD’li bir bilim adamı tufanın Karadeniz’de olduğunu söyledi ve bunu kanıtladı. Sumer tufanı da oradan geldi, dedi. Ben bunun bağlantısını bir türlü kuramamıştım ve o yüzden üzerinde durmamıştım ama, son okuduğum kitaplar bana yepyeni bir ufuk açtı. Özellikle Begmyrat Gerey’in , ‘5000 yıllık Sumer- Türkmen Bağları’ ve Tahsin Parlak’ın ‘Aral’ın Sırları’ kitapları. Bunlar bir taraftan Orta Asya’da büyük taşkınlıkların olduğu kanıtlarken diğer taraftan Türkmenistan ile Sumerliler arsındaki bağlantıyı kanıtlıyorlar. Sumer’deki buluntuların aynı Türkmenistan’da da bulundu. Türkmenistan’da tarımın çok eskiden başladığı, tekerleğin çok eskiden kullanıldığı kanıtlanıyor. Türkmen diliyle Sumer dilinin mukayesesi yapılıyor, hem kelime bakımından hem gramer bakımından birbirleriyle çok benzeştikleri görülüyor. Belli ki Sumerliler Orta Asya’dan gelmişler. Tufanı da atalarından duymuş olmalılar. Çünkü Tufan İ.Ö 10. bin. 12. bin yılları arasında olmuş. Sumer metni ilk 2000’lerde yazıldı. Akatça yazılı Gılgameş destanının son kısmını oluşturan bu hikaye, ölümsüzlüğü arayan Gılgameş'e, tufandan kurtulup Tanrılar tarafından ölümsüzlük verilen Utnapiştim tarafından anlatılmış. Daha sonra bulunan Sumer tabletlerinde ise Tufan kahramanının adı Ziusudra.

 

- Tufan nasıl olmuş?

- Birdenbire buzlar eriyor, bir ısınma oluyor. Karadeniz’deki taşkınlıklar o zaman oluyor. Asya’daki bir anlatıya göre, Aral gölünün tam kenarında adı ‘Gemi Yapılan Yer’ olarak geçen bir yer var. Burada sonra kutsal kitaplarda Nuh olarak adlandırılan biri gemi yapıyor. Tufan kopunca gemiye biniyor ve Kafkasya’dan dolaşarak Cudi dağına geliyor. Orada konaklıyor. Sonra yine kendi memleketine dönüyor ve orda halkı büyütüyor.

 

- Sumerlilerin Orta Asya’dan geldiğinin başka belirtileri var mı?

- Örneğin Mezopotamya’da taş yok, ama Sumerlerde taş işçiliği var. Belli ki öğrenip gelmişler. Gılgameş destanında akrep adamlar vardır. İran’daki bir kazıdan üzerinde akrep figürü olan madeni eşyalar bulundu ama Mezopotamya’da bulunmadı. Bunlar birer kanıt.

 

- Tarihte ilk tek tanrılı din hangisi?

- Tek tanrı Mısır’da başlıyor. Firavun Akhneton birdenbire ‘Bir tek Güneş tanrısı var, başka tanrı yok’ diyor. Diğer tanrıların rahiplerinin gücünü azaltıyor böylece Akhneton. Bu durum uzun sürmüyor, çünkü erken ölüyor. Onun ölümünden sonra tekrar çok tanrılı dine geçiliyor ve tek tanrıya inanalar öldürülüyor. Musa bu katliamdan kaçıp İsrailoğullarına sığınıyor. Daha sonra Musa tek tanrılı din olan Museviliği başlatmıştır biliyorsunuz.

 

- Gelelim Sumerlilerdeki yaşama... Sumerlilerde bilimin, tıbbın, astronominin çok ileri olduğu biliniyor.

- Sumerliler gökyüzünü inceleyerek, ayın hareketine göre seneyi otuzar günlük 12 aya bölmüşler. Güneş sistemine göre de her yıl artan 10 günleri toplayarak üç yılda bir seneyi 13 ay yapmışlar. Burçları Sümerliler saptamış. Dünyadaki bütün olayların gökyüzünde yazılı olduğuna inanan Sumerliler, onu incelerken astronomi ve astrolojinin temelini kurmuşlardır. Matematikte çok ileriler. Cebirin kökeni de Sumerlilere dayanmaktadır. Tıp alanında da ileri düzeydeler. Hastalıkları ve onlara yarayacak ilaçları bulmuşlar.”

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

124.000 peygamberden bahsedilmiyor mu???

 

Bu ortak yanlar çok normal bence...

 

Mısır uygarlığıyla orta ve güney Amerika uygarlıkları arasında da benzerlik vardır...

 

Özellikle tapınak mimarisinde bazı ince noktalar...

 

Discovery Channel da bir belgesel vardı

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

- Sizi en çok etkileyen tanrı ya da tanrıça kim Sumerlerde?

- Tabii ki İnanna... Yunan’da Afrodit, Roma’da Venüs, Akad’larda İştar olarak adlandırılan İnanna; güzelliğin, aşkın, cinselliğin bereketin ve çoğalmanın sembolüdür. Sumer ekonomisi tarıma dayalı olduğundan, bolluk ve bereketin tanrıçası İnanna çok önemli onlar için.

- Bu tanrılar yetenekli insanlar mı yoksa insanlarda olmayan tanrısal özellikleri var mı?

- İnsanlar çözemedikleri olayların insanüstü güçler tarafından yapıldığını düşünmüşler ve tanrıyı yaratmışlar. Sumerlilerde her şeyin bir tanrısı var. Güneş neden doğuyor, rüzgar neden esiyor diye cevaplayamadıkları sorulara tanrılarla cevap vermişler. Çözemedikleri şeyi tanrı yapmışlar. Ama Sumer dini günümüz dinine örnek teşkil etmiş. Tanrının yaratıcı ve yok edici gücü, tanrı korkusu, kurban adamak, törenler, ilahiler, dualar var Sumerlilerde. Sumer tabletlerinde baş örtme, Ademin cennetten kovulması ve tufan gibi konular yer almış. Örneğin tufan efsanesi Sumer’de başlamıştır ve oradan diğer dinlere geçmiştir. Ben Sumer’de yazılan tufanın, Orta Asya’da olduğunu, Sümerlilerin oradan geldiklerini kanıtlamaya çalışıyor ve bu konuda bir yazı hazırlıyorum. yeni jeolojik bilgilere göre Orta Asya’da muazzam taşkınlıklar yaşanıyor ve Aral gölü Hazar’la birleşiyor. Doğu Anadolu’ya kadar her yeri sular kaplıyor. ABD’li bir bilim adamı tufanın Karadeniz’de olduğunu söyledi ve bunu kanıtladı. Sumer tufanı da oradan geldi, dedi. Ben bunun bağlantısını bir türlü kuramamıştım ve o yüzden üzerinde durmamıştım ama, son okuduğum kitaplar bana yepyeni bir ufuk açtı. Özellikle Begmyrat Gerey’in , ‘5000 yıllık Sumer- Türkmen Bağları’ ve Tahsin Parlak’ın ‘Aral’ın Sırları’ kitapları. Bunlar bir taraftan Orta Asya’da büyük taşkınlıkların olduğu kanıtlarken diğer taraftan Türkmenistan ile Sumerliler arsındaki bağlantıyı kanıtlıyorlar. Sumer’deki buluntuların aynı Türkmenistan’da da bulundu. Türkmenistan’da tarımın çok eskiden başladığı, tekerleğin çok eskiden kullanıldığı kanıtlanıyor. Türkmen diliyle Sumer dilinin mukayesesi yapılıyor, hem kelime bakımından hem gramer bakımından birbirleriyle çok benzeştikleri görülüyor. Belli ki Sumerliler Orta Asya’dan gelmişler. Tufanı da atalarından duymuş olmalılar. Çünkü Tufan İ.Ö 10. bin. 12. bin yılları arasında olmuş. Sumer metni ilk 2000’lerde yazıldı. Akatça yazılı Gılgameş destanının son kısmını oluşturan bu hikaye, ölümsüzlüğü arayan Gılgameş'e, tufandan kurtulup Tanrılar tarafından ölümsüzlük verilen Utnapiştim tarafından anlatılmış. Daha sonra bulunan Sumer tabletlerinde ise Tufan kahramanının adı Ziusudra.

 

- Tufan nasıl olmuş?

- Birdenbire buzlar eriyor, bir ısınma oluyor. Karadeniz’deki taşkınlıklar o zaman oluyor. Asya’daki bir anlatıya göre, Aral gölünün tam kenarında adı ‘Gemi Yapılan Yer’ olarak geçen bir yer var. Burada sonra kutsal kitaplarda Nuh olarak adlandırılan biri gemi yapıyor. Tufan kopunca gemiye biniyor ve Kafkasya’dan dolaşarak Cudi dağına geliyor. Orada konaklıyor. Sonra yine kendi memleketine dönüyor ve orda halkı büyütüyor.

 

 

Bir sürü yalan! Bir sürü palavra! Bunlar mitolojik masallar! Bir kişisel yoruma kimler takılır? Birşey üretemeyen düşüncesizler takılır. Başkalarının akıllarıyla yolunu bulan insanlar takılır. Çığ hanıma neden güveneyim? Tarihi buluntulara dayanarak birtakım saçma sapan iddialarda bulunuyor.

 

1. Bu buluntuların iddiaya kaynak teşkil etmesi için kişilerce düzenlenmediğini nerden bileceğim. Pitdown adamında olduğu gibi, ya bu buluntular/bilgiler herhangi bir zamanda-herhangi birileri tarafından oluşturulmuş iseler!...

 

2. Buluntulara ne kadar güvenilir ki? Milyon yıl öncesine ait olduğu iddia edilen asılsız dinazor fosilleri hollywood'un kesesini doldurmaktan başka ne işe yaradı?

 

3. Örnek verilen bu kavmin, kendinden önceki kavimlerden etkilenmiş olabileceği pek tabi doğaldır. Örneğin yazıtlarında "adem ve eşinden" bahsediliyor deniliyor. Elbette bahsedilecek! Bu normaldir. Nitekim Adem ve eşi, sözü edilen bu kavimden önce yaşamış insanlardı.

 

4. Tufan, bilmem kaç yılında, bilmem nerede olmuş! Muş muş ... Bilimde miş, muş olur mu yaaaa? Bu ne kadar şüpheci bir bilimdir böyle! Adı geçen bu prof.hanımın bir bilim kadını olduğuna inanmıyorum. Bilimde kesinlik vardır. Yani bilinendir bilim. Bilinmeyen şeyler için kullandığın "miş,muşları" burada kullanamazsın! Kullanırım dersen o bilim olmaz! Varsayım olur, teori olur.

 

Nuh Tufanı'nın anlatılmadığı kitap-yazıt varmıdır? Hemen her tarihsel kitaplarda ve buluntularda bu olaydan bahsedilir. Bu doğal bir olaydır. Neden bahsedilmesin ki? Bir tarihi bilgidir! Fakat bunu işinize gelen yere, işinize geldiği biçimde yamayamazsınız ki! Bu saçmalık olur!

 

Yani şu söz bile "İnsanlar çözemedikleri olayların insanüstü güçler tarafından yapıldığını düşünmüşler ve tanrıyı yaratmışlar." adı geçen prof.bayanı anlamaya yetiyor bile. Anlayana ...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani insanları saptırmak için "uzaylıları, maymunları, sümerleri ..." kullanmaya/reklamlaştırmaya hiç gerek yok! Açın tevratı okuyun/okutun! Mevcut tevratı! O daha kolay saptırır insanı! İçerisindeki masalların/efsanelerin nasıl da Allah'ın sistemine profesyonelce yamandığını gördüğünüzde sapıtmanız daha kolay olacaktır! Sapıtmak ve saptırmak isteyenler tevratı okusunlar! Gerçekten!!! Parçalarla uğraşmayın, bütününe müraacat edin!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

[.

 

"""""4. Tufan, bilmem kaç yılında, bilmem nerede olmuş! Muş muş ... Bilimde miş, muş olur mu yaaaa? Bu ne kadar şüpheci bir bilimdir böyle! Adı geçen bu prof.hanımın bir bilim kadını olduğuna inanmıyorum. Bilimde kesinlik vardır. Yani bilinendir bilim. Bilinmeyen şeyler için kullandığın "miş,muşları" burada kullanamazsın! Kullanırım dersen o bilim olmaz! Varsayım olur, teori olur. """"

 

...........................shankara

bilimde miş şış olmayacakta ne olacak. tarih bir bilimdir ve mişler mışlr üzerine kuruludur. kazananların yazdığı bir tarihte neyi doğru bilebilirizki. yani böyledir denebilirmi denemez orada değildikki bilelim. ama kanıtlar bunu gösteriyo.

 

mantıkla bakmıyoruz hiçbirşeye. yani sümerlerde yahut hititlerde yahut göktanrı inançlarında din aranamazmı. mutlak onlarada birer peygamber gönderilmiştir. ama zamanla inançları değişip başkalaşmış olamazlarmı. ve bu tür davranışları ilahi dinlerinin bir devcamı olamazmı neden bunlarıda düşünmeden direk karşı çıkıyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanlık fotoğrafının tamamından haberi olmayanlar tarih süreci içindeki parçaları birleştiremezler

 

Söyleşi içinde gerçekler var

 

NUH tufanı mesela

 

Bu gün ingiliz ve Amerikan arkeologların bulduğu NUHUN gemisi CUDİ dağı üzerinde doğubeyazıt sınırları içinde turizme açılmış durumdadır

 

Başörtüsü meselesi de doğrudur çünkü islam dini Ademle beraber var olmuştur ana esasları hep aynıdır

 

Tarih sürecinde her toplumdan hem çok tanrılı pagan anlayışında olanlar olduğu gibi müslümanlarda her zaman var olmuştur

 

Bu gün dahi toplumumuzda çok renkli çeşitli dinler olduğu gibi

 

Kör fili hortumundan yakaldığında onu hortum sanabilir veya bir sütun....

 

Yani herkes olayı görmek istediği gibi görür bende böyle gördüm ves'selam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanlık fotoğrafının tamamından haberi olmayanlar tarih süreci içindeki parçaları birleştiremezler

 

Söyleşi içinde gerçekler var

 

NUH tufanı mesela

 

Bu gün ingiliz ve Amerikan arkeologların bulduğu NUHUN gemisi CUDİ dağı üzerinde doğubeyazıt sınırları içinde turizme açılmış durumdadır

 

Başörtüsü meselesi de doğrudur çünkü islam dini Ademle beraber var olmuştur ana esasları hep aynıdır

 

Tarih sürecinde her toplumdan hem çok tanrılı pagan anlayışında olanlar olduğu gibi müslümanlarda her zaman var olmuştur

 

Bu gün dahi toplumumuzda çok renkli çeşitli dinler olduğu gibi

 

Kör fili hortumundan yakaldığında onu hortum sanabilir veya bir sütun....

 

Yani herkes olayı görmek istediği gibi görür bende böyle gördüm ves'selam

 

 

tam olarak böyle...

anlamalıyız zaten. asıl biz bilime güveniyoruz.. bilim bilim diyenler bu durumlarda nedense bilime inanmayıverirler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tam olarak böyle...

anlamalıyız zaten. asıl biz bilime güveniyoruz.. bilim bilim diyenler bu durumlarda nedense bilime inanmayıverirler--alıntı-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Aklı yaratan Allahtır

 

Bilim aklın ürünüdür

 

Bilimi red etmek en büyük aptallıktır

 

sorun bi şeyin bilim mi yoksa bilim olmadığıdır

 

yukarıda anlatılanlar kişinin kendi savlarıdır

 

olay budur

selam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanlık fotoğrafının tamamından haberi olmayanlar tarih süreci içindeki parçaları birleştiremezler

 

Söyleşi içinde gerçekler var

 

NUH tufanı mesela

 

Bu gün ingiliz ve Amerikan arkeologların bulduğu NUHUN gemisi CUDİ dağı üzerinde doğubeyazıt sınırları içinde turizme açılmış durumdadır

 

Başörtüsü meselesi de doğrudur çünkü islam dini Ademle beraber var olmuştur ana esasları hep aynıdır

 

Tarih sürecinde her toplumdan hem çok tanrılı pagan anlayışında olanlar olduğu gibi müslümanlarda her zaman var olmuştur

 

Bu gün dahi toplumumuzda çok renkli çeşitli dinler olduğu gibi

 

Kör fili hortumundan yakaldığında onu hortum sanabilir veya bir sütun....

 

Yani herkes olayı görmek istediği gibi görür bende böyle gördüm ves'selam

 

.....

 

Adem'den bu yana her zaman müslümanlar olmuşmuşmuşmuş.... Breh...Breh...Breh... Delilin ne? Kur'an... Neymiş efendim, Kur'an'a göre İbrahim de müslümanmışmışmışmış... Tarihi delilin var mı sen onu söyle bana. Yahudiler neden müslüman değildi o zaman? Peki ya Hristiyanlar? Üstelik peygamberin vahiyleri (!) sıralarken bu dinler daha bozulmamışlardı... Hal böyleyken onları tukaka ilan etti.. Nerede müslümanlıktan bir eser ? Neden yok? Tanrın İbrahim'e müslümanlığı uygun görmüş de, Musa'ya, İsa'ya neden görmemiş? Onlara namazı neden vermemiş? Uydur uydur söyle... Nasıl olsa bunlara sorgulamadan inanacak yığınla müslüman var.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Tanrın İbrahim'e müslümanlığı uygun görmüş de, Musa'ya, İsa'ya neden görmemiş? Onlara namazı neden vermemiş? Uydur uydur söyle... Nasıl olsa bunlara sorgulamadan inanacak yığınla müslüman var.

 

12/38 "Ben, atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. ALLAH'a herhangi bir şeyi ortak koşmak bize yakışmaz. Bu, ALLAH'ın bize ve halka olan lütfudur. Ancak insanların çoğu şükretmez."

 

19/30-32 (Çocuk/İsa:) "Ben ALLAH'ın bir kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber kıldı," dedi. "Nerede bulunursam bulunayım beni kutlu kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı ve anneme karşı iyi huylu olmamı emretti. Beni baş kaldıran bir zorba yapmadı."

 

10/87 Musa'ya ve kardeşine: "Halkınız için Mısır'da evler hazırlayın. Evlerinizi tapınak yapın ve namazı gözetin. İnananları müjdeleyin," diye vahyettik.

 

2/285 Elçi, Rabbinden kendisine indirilene inandı, inananlar da... Hepsi, ALLAH'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inanırlar: "Elçilerinin hiçbirisi arasında ayırım yapmayız." Derler ki: "İşittik ve uyduk. Rabbimiz bizi bağışla; dönüş sanadır."

 

3/85 Kim islamdan (Allah'a teslim olmaktan) başka bir din ararsa kendisinden kabul edilmeyecek ve o ahirette kaybedenlerden olacaktır.

 

Biraz daha mantıklı-sağduyulu ve akılcı konuşmaya ne dersiniz? Madem ki bir konuda sunacağınız iddialarınız var, bu iddialarınızın bir delilleri de olmalı değil mi? Böylelikle sizin "kendi aklınızla birşeyler üretebildiğinizi gözlemleyebilelim". Yoksa fikirde copy+paste pek hayırlı sonuçlar doğurmuyor!

 

Selametle!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

12/38 "Ben, atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. ALLAH'a herhangi bir şeyi ortak koşmak bize yakışmaz. Bu, ALLAH'ın bize ve halka olan lütfudur. Ancak insanların çoğu şükretmez."

 

19/30-32 (Çocuk/İsa:) "Ben ALLAH'ın bir kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber kıldı," dedi. "Nerede bulunursam bulunayım beni kutlu kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı ve anneme karşı iyi huylu olmamı emretti. Beni baş kaldıran bir zorba yapmadı."

 

10/87 Musa'ya ve kardeşine: "Halkınız için Mısır'da evler hazırlayın. Evlerinizi tapınak yapın ve namazı gözetin. İnananları müjdeleyin," diye vahyettik.

 

2/285 Elçi, Rabbinden kendisine indirilene inandı, inananlar da... Hepsi, ALLAH'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inanırlar: "Elçilerinin hiçbirisi arasında ayırım yapmayız." Derler ki: "İşittik ve uyduk. Rabbimiz bizi bağışla; dönüş sanadır."

 

3/85 Kim islamdan (Allah'a teslim olmaktan) başka bir din ararsa kendisinden kabul edilmeyecek ve o ahirette kaybedenlerden olacaktır.

 

Biraz daha mantıklı-sağduyulu ve akılcı konuşmaya ne dersiniz? Madem ki bir konuda sunacağınız iddialarınız var, bu iddialarınızın bir delilleri de olmalı değil mi? Böylelikle sizin "kendi aklınızla birşeyler üretebildiğinizi gözlemleyebilelim". Yoksa fikirde copy+paste pek hayırlı sonuçlar doğurmuyor!

 

Selametle!!!

 

Bana hala delil diye Kur'an'ı getirdiğinizin farkında mısınız acaba? Tanrın Musa'ya namazı vermiş de yahudilerin neden namazdan haberleri yok? Üstelik Muhammed döneminde Tevrat'da bozulmamıştı (!)...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

[/size]

 

http://www.dogubayazit.gov.tr/dogubayazit_nuhun_gemisi.asp

 

Yukarıdaki adrese girin ve bakın... Acaba bu Nuh'un gemisinin kalıntıları mıdır, yoksa gemi biçiminde bir şekil mi?

 

Şu ifadeleri de dikkatli okuyun ;

 

"Ağrı dağının güney karşısındaki Telçeker ile Üzengili köyleri arasında doğal bir anıttır. Aslında bu anıt, gemi biçiminde bir şekil, iz (siluet) dir."

 

"Nuh tufanı sonucunda karaya oturan geminin burada kaldığı öne sürülmektedir. Buranın halk arasındaki adı, Cudi dağıdır. 1983 yılından itibaren kutsal geminin kalıntılarını burada arama çalışmaları hızlanmıştır."

 

"İlk bakışta gerçekten gemiye benzeyen bu yapının heyelanın etkisiyle mi, yoksa Nuh’ un gemisinin karaya oturduğu yer mi olduğu henüz tartışma konusudur. Şekil Nuh’ un gemisi olması kadar ilginç olmakla beraber, doğal anıt niteliğindedir. Yer kabuğunun bir oyunu sonucunda oluşsa dahi, şekil yer bilimleri açısından da ilginçtir."

 

Sanırım ifadeler yeterince açık... Bir yeryüzü oluşumuna bakarak "Nuh'un Gemisi bulundu" çığlıkları atmanın anlamı yok. Bir iddiada bulunuyorsanız önce iyice araştırmanızı öneririm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

http://www.dogubayazit.gov.tr/dogubayazit_nuhun_gemisi.asp

 

Yukarıdaki adrese girin ve bakın... Acaba bu Nuh'un gemisinin kalıntıları mıdır, yoksa gemi biçiminde bir şekil mi?

 

Şu ifadeleri de dikkatli okuyun ;

 

"Ağrı dağının güney karşısındaki Telçeker ile Üzengili köyleri arasında doğal bir anıttır. Aslında bu anıt, gemi biçiminde bir şekil, iz (siluet) dir."

 

"Nuh tufanı sonucunda karaya oturan geminin burada kaldığı öne sürülmektedir. Buranın halk arasındaki adı, Cudi dağıdır. 1983 yılından itibaren kutsal geminin kalıntılarını burada arama çalışmaları hızlanmıştır."

 

"İlk bakışta gerçekten gemiye benzeyen bu yapının heyelanın etkisiyle mi, yoksa Nuh’ un gemisinin karaya oturduğu yer mi olduğu henüz tartışma konusudur. Şekil Nuh’ un gemisi olması kadar ilginç olmakla beraber, doğal anıt niteliğindedir. Yer kabuğunun bir oyunu sonucunda oluşsa dahi, şekil yer bilimleri açısından da ilginçtir."

 

Sanırım ifadeler yeterince açık... Bir yeryüzü oluşumuna bakarak "Nuh'un Gemisi bulundu" çığlıkları atmanın anlamı yok. Bir iddiada bulunuyorsanız önce iyice araştırmanızı öneririm.

 

Evet ifadelerin yeterince açık olduğu ortada...

Teşekkürler Sevgili yam_yam arkadaşım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bana hala delil diye Kur'an'ı getirdiğinizin farkında mısınız acaba? Tanrın Musa'ya namazı vermiş de yahudilerin neden namazdan haberleri yok? Üstelik Muhammed döneminde Tevrat'da bozulmamıştı (!)...

 

Fesuphanallah! Elbette Kuran'dan delil getireceğim, ya başka nerden getireydim. Ben o sizin zannetiğiniz kaypak dinbazlardan değilim! Benim rehberim tektir, Rabbim tektir! Sana elbette Kuran'dan delil getireceğim! Senin gibi çokdinli olsaydım, falan alimin, filan zalimin satırlarını da delil olarak sunardım!

 

Önceki yazında "tanrın musaya namaz vermemiş" diyordun, şimdi de "tanrın musaya namazı vermiş de ..." diyorsun! :D .......... Bak arkadaş, ben de 7 sene önce inanmayan biriydim. Okumazdım, inanmazdım! Benden daha zeki olanlar beni koyun gibi güderlerdi. Rabbime şükrolsun gözümü açtı! Eskiden, benim penceremden "inananlar gerizekalı" idi. Şimdi ise tam tersi. YAni senin için de şu an inananlar gerizekalı, ama gerçeği kavradığında tam tersi olacaktır bundan emin ol, yeterki iste! Bilmeyi iste! Uyanmayı iste! Koyun değil-çoban olmayı iste!

 

Hz.Muhammed döneminde Tevrat bozulmamıştı diyorsun. Zerre miktarı Kurandan, dinden, ilimden anladığın yok! Sana ne desem boş olacak eminim! Ama ben yine de bu yanılgını düzelteyim! Ola ki faydalanırsın!

 

Hz.Musa ve Harun'un yardımıyla Firavun'un zulmünden kurtulan İbraniler, aradan fazla bir süre geçmeden, içlerindeki ikiyüzlülerin şımarıklık sarhoşluğuna kapılarak, Samiri denen buzağı beyinlinin yaptığı buzağı putuna tapınmaya başladılar. Oysa Allah'a şükretmeleri gerekiyordu. Musa bu cehalet ve nankörlük karşısında levhaları yere çarptı. Bu demek oluyor ki insanların Allah ile bir ilişiği artık kalmamıştır. İnsanlar isyanı ve putperestliği seçmiştir. Buzağıya tapınmakla yetinmeyen bu .........., Musa'nın getirdiği hükümleri de değiştirdiler ve gizlediler. Hz.Muhammed zamanında Allah-din-kitap vs. herhangi bir bilgi yok idi. Hatta hz.Muhammed bu bilgileri daha sonra Cibril vasıtasıyla öğrenmiştir. Yani bizim dinbazların iddia ettiği gibi ne Muhammed'in kendisi ne de yakın ailesinin Allah'tan haberi yok idi!

 

Bu konu uzun bir konu! Başkalarından duydukularını hayat felsefen edinmek kadar, kendi okuduklarınızı/öğrendiklerinizi hayat felsefeniz kabul etseniz, doğrularla yaşamayı öğrenirdiniz! Ama sallamak çok kolay değil mi, meydan geniş ne de olsa!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fesuphanallah! Elbette Kuran'dan delil getireceğim, ya başka nerden getireydim. Ben o sizin zannetiğiniz kaypak dinbazlardan değilim! Benim rehberim tektir, Rabbim tektir! Sana elbette Kuran'dan delil getireceğim! Senin gibi çokdinli olsaydım, falan alimin, filan zalimin satırlarını da delil olarak sunardım!

 

Önceki yazında "tanrın musaya namaz vermemiş" diyordun, şimdi de "tanrın musaya namazı vermiş de ..." diyorsun! :D ........... Bak arkadaş, ben de 7 sene önce inanmayan biriydim. Okumazdım, inanmazdım! Benden daha zeki olanlar beni koyun gibi güderlerdi. Rabbime şükrolsun gözümü açtı! Eskiden, benim penceremden "inananlar gerizekalı" idi. Şimdi ise tam tersi. YAni senin için de şu an inananlar gerizekalı, ama gerçeği kavradığında tam tersi olacaktır bundan emin ol, yeterki iste! Bilmeyi iste! Uyanmayı iste! Koyun değil-çoban olmayı iste!

 

Hz.Muhammed döneminde Tevrat bozulmamıştı diyorsun. Zerre miktarı Kurandan, dinden, ilimden anladığın yok! Sana ne desem boş olacak eminim! Ama ben yine de bu yanılgını düzelteyim! Ola ki faydalanırsın!

 

Hz.Musa ve Harun'un yardımıyla Firavun'un zulmünden kurtulan İbraniler, aradan fazla bir süre geçmeden, içlerindeki ikiyüzlülerin şımarıklık sarhoşluğuna kapılarak, Samiri denen buzağı beyinlinin yaptığı buzağı putuna tapınmaya başladılar. Oysa Allah'a şükretmeleri gerekiyordu. Musa bu cehalet ve nankörlük karşısında levhaları yere çarptı. Bu demek oluyor ki insanların Allah ile bir ilişiği artık kalmamıştır. İnsanlar isyanı ve putperestliği seçmiştir. Buzağıya tapınmakla yetinmeyen bu ........., Musa'nın getirdiği hükümleri de değiştirdiler ve gizlediler. Hz.Muhammed zamanında Allah-din-kitap vs. herhangi bir bilgi yok idi. Hatta hz.Muhammed bu bilgileri daha sonra Cibril vasıtasıyla öğrenmiştir. Yani bizim dinbazların iddia ettiği gibi ne Muhammed'in kendisi ne de yakın ailesinin Allah'tan haberi yok idi!

 

Bu konu uzun bir konu! Başkalarından duydukularını hayat felsefen edinmek kadar, kendi okuduklarınızı/öğrendiklerinizi hayat felsefeniz kabul etseniz, doğrularla yaşamayı öğrenirdiniz! Ama sallamak çok kolay değil mi, meydan geniş ne de olsa!

 

Öncelikle, yorumlarımı saptırmaya çalışmayın ki, düzeyli bir tartışma gerçekleştirelim.

 

Ben hiç bir zaman tanrının Musa'ya namaz verdiği iddiasında bulunmadım. Yorumunuza aldığınız "tanrın Musa'ya namazı vermiş de.." ifademin tam şekli şu şekilde olacaktı :

 

"Tanrın Musa'ya namazı vermiş de yahudilerin neden namazdan haberleri yok? "

 

Cımbızla çektiğiniz bir iki kelimeyi, kendimle çeliştiğim iddianız için destek göstermeniz etiğe aykırıdır.

 

Kur'an'ı okusaydınız eğer, Tevrat'ın Muhammed döneminde bozulmadığı iddiasının bizaat Kur'an tarafından ihtiva edildiğini görecektiniz...

 

Aşağıdaki ayet, İsa zamanında Tevrat'ın bozulmadığını iddia eder ;

 

5/46- O peygamberlerin izleri üzere Meryemoğlu İsa'yı, önündeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan, Allah'a karşi gelmekten sakinanlar için dogru yola iletici ve bir ögüt olarak Incil'i verdik.

 

Bu da, Muhammed zamanında bozulmadığını ;

 

5/48- (Ey Muhammed!) Sana da o Kitab'ı (Kur'an'ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp ta onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir.

 

Karşınızdakini ........... suçlamadan önce, iddia olunan konu hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunuzdan emin olun.

 

Yorumlarınızı bu duruma göre yeniden gözden geçirmenizi öneririm.

 

Ayrıca tarihi konularda Kur'an'ı delil olarak kabul edecek değilim. Zira ben Kur'an'ın tanrı tarafından gönderilen bir kitap değil, bizzat Muhammed ve yandaşları tarafından hazırlanan bir kitap olduğunu kabul ediyorum. O yüzden bana tarihi konularda delillerle gelecekseniz, bunu tarihsel bulgularla yapınız. Örneğin Yahudilerin de Muhammed'den önce namaz kıldıklarını gösteren herhangi bir tarihi belge...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

""""Örneğin Yahudilerin de Muhammed'den önce namaz kıldıklarını gösteren herhangi bir tarihi belge...

"""""

 

namaz kılma ibadeti birebir şartlarda olmasada eski dinlerin birçoğunda tespit edilmiştir. bu dinlerin günümüz uzantılarında namazdan kalma bazı artıklar hala durmaktadır(yere kapanma gibi).

 

Dua ederken yere kapanmak her ne kadar Müslümanlara özgü bir ibadet türü olarak kabul edilirse de, Namazın İslamiyet öncesinden gelen bir ibadet şekli olduğu ve Maamadot adlı bir Yahudi topluluğu tarafından tatbik edildiği bilinir. Bunların sabah namazlarına Şaharit, öğle namazlarına Musaf, İkindi namazına Minha, ve akşam üzeri Havra kapanmadan önce sadece dua olarak yaptıkları ibadete, Neilat Şerarim, akşam yatmadan önce evde kıldıkları namaza da Maariv denirdi. Görüldüğü gibi, Neilat Şerarim’i de sayarsak, bu namazlar günde beş vakittir. Sonraları, Şaharit ve Minha devam etmiş, Musaf ise sadece Şabbat günlerinde, Neilat Şerarim ise Kefaret Bayramında kılınmıştır.

.

 

Ali İmran / 39. Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler.

 

 

 

İslamiyetten önce var olduğu bilinen bir diğer namaz da bugün Cuma namazı olarak bilinen Arube’dir. Yahudi topluluklarında da, namazın Minyan adı verilen cemaatle kılınmasına önem verilirdi. Minyan’ın en az 10 kişi olması gerekirdi.

Bugün bu bilgiler ışığında İslam’daki namazın nereden geldiğini anlamak mümkündür. Ancak, daha da öncesine bakılacak olursa, namazın hareketlerinden biri olan secde'nin, Eski Mısır'da, yarı Tanrı olarak kabul edilen Firavun önünde, ona saygısını göstermek için yere kapanan kölelerin hareketleri ile çok büyük bir benzerlik taşıdığı görülür. Namaz da, aynı şekilde, hernekadar duasal yaklaşımları içermekle birlikte, şekil üzerinde, peygamber tarafından tayin edilmiş bir istikamete doğru yatıp kalkarak, sanki Firavun konuma yerleştirilmiş, Allah'ın huzurunda ona gösterilen bir saygıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslamiyetten önce var olduğu bilinen bir diğer namaz da bugün Cuma namazı olarak bilinen Arube’dir. Yahudi topluluklarında da, namazın Minyan adı verilen cemaatle kılınmasına önem verilirdi. Minyan’ın en az 10 kişi olması gerekirdi.

Bugün bu bilgiler ışığında İslam’daki namazın nereden geldiğini anlamak mümkündür. Ancak, daha da öncesine bakılacak olursa, namazın hareketlerinden biri olan secde'nin, Eski Mısır'da, yarı Tanrı olarak kabul edilen Firavun önünde, ona saygısını göstermek için yere kapanan kölelerin hareketleri ile çok büyük bir benzerlik taşıdığı görülür. Namaz da, aynı şekilde, hernekadar duasal yaklaşımları içermekle birlikte, şekil üzerinde, peygamber tarafından tayin edilmiş bir istikamete doğru yatıp kalkarak, sanki Firavun konuma yerleştirilmiş, Allah'ın huzurunda ona gösterilen bir saygıdır.( Shankaradan alıntıdır..)

 

 

Muhammet Miraçta rüyamı gördü sizce..yada eskiden olup bitenleri tek o biliyordu herkes unutmuştu..hatırlattı..eyyy namaz vardı hani şöyle kılınırda..falan..diye..ve millette heeee..ulan doğru söylüyor ya unutmuştuk bak.. :D ..geçin bunları efendim..şöyle gelin,yaklaşın nefsinize..bakın bakalım ne ALİM bi adamsınız..neler biliyorsunuz neler..************* ******** ********* ****** **** ********

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Kur'an'ı okusaydınız eğer, Tevrat'ın Muhammed döneminde bozulmadığı iddiasının bizaat Kur'an tarafından ihtiva edildiğini görecektiniz...

 

Aşağıdaki ayet, İsa zamanında Tevrat'ın bozulmadığını iddia eder ;

 

5/46- O peygamberlerin izleri üzere Meryemoğlu İsa'yı, önündeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan, Allah'a karşi gelmekten sakinanlar için dogru yola iletici ve bir ögüt olarak Incil'i verdik.

 

Bu da, Muhammed zamanında bozulmadığını ;

 

5/48- (Ey Muhammed!) Sana da o Kitab'ı (Kur'an'ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp ta onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir.

 

Karşınızdakini cahillikle suçlamadan önce, iddia olunan konu hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunuzdan emin olun.

 

Yorumlarınızı bu duruma göre yeniden gözden geçirmenizi öneririm.

 

Ayrıca tarihi konularda Kur'an'ı delil olarak kabul edecek değilim. Zira ben Kur'an'ın tanrı tarafından gönderilen bir kitap değil, bizzat Muhammed ve yandaşları tarafından hazırlanan bir kitap olduğunu kabul ediyorum. O yüzden bana tarihi konularda delillerle gelecekseniz, bunu tarihsel bulgularla yapınız. Örneğin Yahudilerin de Muhammed'den önce namaz kıldıklarını gösteren herhangi bir tarihi belge...

 

Yaw kardeşim senin burda delillerini verdiğin ayetler bozulmamış tevratın hakkındaki bilgilerdir. Tevratı buzağıcılar bozdu diyorum, siz hala bildiğinizi okuyorsunuz! bozulmuştu ki Kuran bunun için gönderildi. Şimdi bunlar için size ayetlerini yazmayacağım! Nasıl olsa inanmıyorsunuz!

 

Demek siz de mutezileciler gibi Kuran'ı Muhammed'in yazdığına inanıyorsunuz öyle mi? Kuran'ı okumamış olsaydım "belki haklı olabilirsiniz derdim" ama malesef, şimdi siz en iyisi kandıracak başka saf birini arayın! Ok?

 

Son olarak benim işim gücüm Kuran'dır. Kuran'la yatar, Kuran ile kalkarım! Yani ahkamlarını kendime iyice oturtmaya çalışırım! Allah'ın öğretileri, benim için kul öğretilerinden herdaim önce gelir. Sizin bunlarla hiçbir alakanız olmadığna/olmayacağına göre, sizinle herhangi bir dialoga girmem de saçmalık olacaktır, o yüzden kalınsağlıcakla!!!

 

Bu da son paragrafınıza cevap olsun inşallah (gerçi sallamam diyorsunuz ama ola ki akledersiniz): "52/30-31 Yoksa, "O bir şairdir, onun ölmesini bekliyoruz." mu diyorlar? De ki, "Bekleyedurun; ben de sizinle birlikte beklemekteyim."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaw kardeşim senin burda delillerini verdiğin ayetler bozulmamış tevratın hakkındaki bilgilerdir. Tevratı buzağıcılar bozdu diyorum, siz hala bildiğinizi okuyorsunuz! bozulmuştu ki Kuran bunun için gönderildi. Şimdi bunlar için size ayetlerini yazmayacağım! Nasıl olsa inanmıyorsunuz!

 

 

5/48- "(Ey Muhammed!) Sana da o Kitab'ı (Kur'an'ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik."

 

Bu ayetteki kalın harflerle yazılan kısımdan ne anlıyorsunuz lütfen açıklar mısınız ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hz.Muhammed döneminde Tevrat bozulmamıştı diyorsun. Zerre miktarı Kurandan, dinden, ilimden anladığın yok! Sana ne desem boş olacak eminim! Ama ben yine de bu yanılgını düzelteyim! Ola ki faydalanırsın!

 

Hz.Musa ve Harun'un yardımıyla Firavun'un zulmünden kurtulan İbraniler, aradan fazla bir süre geçmeden, içlerindeki ikiyüzlülerin şımarıklık sarhoşluğuna kapılarak, Samiri denen buzağı beyinlinin yaptığı buzağı putuna tapınmaya başladılar. Oysa Allah'a şükretmeleri gerekiyordu. Musa bu cehalet ve nankörlük karşısında levhaları yere çarptı. Bu demek oluyor ki insanların Allah ile bir ilişiği artık kalmamıştır. İnsanlar isyanı ve putperestliği seçmiştir. Buzağıya tapınmakla yetinmeyen bu cahiller, Musa'nın getirdiği hükümleri de değiştirdiler ve gizlediler. Hz.Muhammed zamanında Allah-din-kitap vs. herhangi bir bilgi yok idi. Hatta hz.Muhammed bu bilgileri daha sonra Cibril vasıtasıyla öğrenmiştir. Yani bizim dinbazların iddia ettiği gibi ne Muhammed'in kendisi ne de yakın ailesinin Allah'tan haberi yok idhttp://www.turkish-media.com/forum/style_images/1/folder_rte_images/bold.gif

Kalıni!

 

Sevgili arkadaşlar;

Müslüman yazarlar önceki kutsal kitabın tahrifi konusunda üç gruba ayrılmıştır. Kimi kitapta hem metin hem mana tahrifi yapıldığını, kimi metin değil sadece mana tahirfi olduğunu söylerken kimi de kitabın kendisinde asla tahrif olmadığı tezini benimsemiştir. Mana ve yorum tahrifi yapıldığını söyleyenlerin başında ünlü hadisçi Darimi gelir. Gazali de mana tahrifinin, bilgisizlikten, gerçeği anlamamaktan kaynaklandığı görüşündedir. Bu görüşün bariz mümessillerinden biri de Razi'dir.

 

Kitapta hiç tahrif olmadığını söyleyenlerin başında da ünlü filozof İbn Sina gelir. İbn Sina, ilahi kitaplarda kasti tahrifin mümkün olmadığı kanısındadır. Kitaplarda kasti tahrifi kabul etmeyenlerden biri de ünlü tarihçi İbn Haldun'dur, o da mukaddimesinde şöyle diyor: "Yahudi alimlerin, kendi amaçları doğrultusunda Tevrat'ı değiştirdikleri iddiasına gelince, Buhari'nin nakline göre Abdullah ibn Abbas, bunun uzak bir ihtimal olduğunu söylemiş ve mealen demiştir ki: Haşa, herhangi bir millet, Allah'ın kendi peygamberlerine indirmiş bulunduğu kitabı kasten değiştirmez. Onlar, yorumlarıyla kitabı tahrif etmişlerdir."

 

"Allah'ın hükmünü içeren Tevrat yanlarındadır" ayeti de Tevrat'ın aslının korunduğunu gösterir. Zira onlar Tevrat'ı değiştirmiş olsalardı, Allah'ın hükmünü içeren Tevrat yanlarında bulunmazdı. Sonuç itibariyle deriz ki: Kur'ân'da Yahudilere nispet edilen tahrif ve tebdil ile kasıt, tevildir (yorum çarpıtması). Bile bile kitabın aslını değiştirmeleri söz konusu değildir. Ancak olsa olsa, farkında olmadan bazı kelimelerin yazımında hata yapılmak suretiyle kitaba kasıtsız tahrif girmiş olabilir.

 

Sevgiyle kalın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın objektivist,

 

 

Madem bir konuyu tartışmaya açıyorsunuz benim yazdıklarıma neden tahammül edemiyorsunuz

 

Bir adamın yazısı edepsizlik ve küfür içerirse silinmesini anlarım fakat benim yazım tam tersine fikir içerikli....Karşı görüş de olsa neticede bana ait yazdıklarınızda size ait değil mi?

 

Bu kaçıncı bilmiyorum geçende yine güncel'de editörün yazısınada verdiğim cevap da silindi

 

Yazılarımdan korkuyormusunuz yoksa..?

 

Güneş balçıkla sıvanır mı?

 

Korkmaya gerek varmı....?

 

Yam yam bana mışşş mışşşş diye alay ederken verdiğim cevap onun sinirini mi bozdu ...

 

Forum biraz despotluk mu kokuyor ne.....

 

Başka forumlarda da yazıyorum böylesini görmedim

 

Umarım herşey düşündüğüm gibi değildir

 

selam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın objektivist,

Madem bir konuyu tartışmaya açıyorsunuz benim yazdıklarıma neden tahammül edemiyorsunuz

_________ Konunun sizinle hiç alakası yok sevgili Kazazlı... Konu tamamıyle düşünsel olduğundan dolayı kişiselleştirmeyi hiçbir zaman doğru bulmamışımdır.

 

Bir adamın yazısı edepsizlik ve küfür içerirse silinmesini anlarım fakat benim yazım tam tersine fikir içerikli....Karşı görüş de olsa neticede bana ait yazdıklarınızda size ait değil mi?

_________ Evet size katılıyorum. yazılarınız genellikle fikir içirik taşıdığı söylenebilir.

 

Bu kaçıncı bilmiyorum geçende yine güncel'de editörün yazısınada verdiğim cevap da silindi

_________ Sayın editörümüz forumun kurallarını uyguladığı konusunda hiç şüphen yok ve bunları doğal karşılamamız gerektiği bilincini taşımalıyız...

 

Yazılarımdan korkuyormusunuz yoksa..?

_________ Bak buna gülünür işte. Sizin yazılarınızın içeriğini mahiyetini çok iyi biliyoruz. Yazılarınız ile ilgili sosyal, kültürel ve toplumsal yaşam yıllarce önce yaşanan, denenen ve düşünülen ütopyalarda kaldı.

Güneş balçıkla sıvanır mı?

_________ Tabiki sıvanmaz ama sizin gibi düşünmeyenlere de öfkeden, tepkiden, kızgınlıktan öte aydınlatan bir güneş gibi bakılmasında fayda var diye düşünüyorum. Bizler burada sizlere inanmayın demiyoruz. Akılcı, mantıklı ve akla uygun bir din anlayışının oluşumuna katkı sağlanabilineceğine inanuyor ve kendimizi sorumlu hissediyoruz.

 

Korkmaya gerek varmı....?

_________ Ne korkması! yapmayın...

 

Yam yam bana mışşş mışşşş diye alay ederken verdiğim cevap onun sinirini mi bozdu ...

_________ yam_yam arkadaşımız çok değerli ve bilgili biri belkide uyuyorsunuz demek istemiştir bilemem...

Forum biraz despotluk mu kokuyor ne.....

_________ Forum despot değil fakat belkide saplantılı düşünceleri yerinden oynatan ve Demokratik anlamda katalizör görevine katkı yaptığı kesin.

 

Başka forumlarda da yazıyorum böylesini görmedim

_________ Sanmıyorum...

 

Umarım herşey düşündüğüm gibi değildir

_________ Kesinlikle düşündüğün gibi değil ve lütfen devam edin çünkü öncelikle açık olabilmeye, etkilenmeye, öğrenmeye inananan yapınız olsun yeter.

selam

_________ Bendende yürekten sevgi ve selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın objektivist,

 

Demokrat olmak özgürlüğü savunmak başkalArının fikrinden korkmaktan geçmez

 

 

Burası bir FİKİR pazardır herkes doğru olduğuna inandığını yazar okuyanlar aptal değil ya....istediğini seçer

 

Sizin seçtiklerinizin ölçüsü sizin kafanız mı?

 

Kafanızın doğruluğunun kurulu sizin kafadan olanlarmıdır?

 

Bu anlayışa ister dinli ister dinsiz ....... kim olursa olsun onlara doğmatik derler

 

Vede bu kafayla da bir yere varılmaz

 

Çağdaş dünyanın temellrini atanlar sizin gibi yasakçı zihniyetinde olanlar değil...bak ne demişler

 

:" BEN SENİN FİKİRLERİNE KATILMIYORUM VE DE ONAYLAMIYORUM ANCAK BU FİKİRLERİNİ ÖZGÜRCE SÖYLEYEBİLECEĞİN BİR ORTAMIN SAĞLANMASI İÇİN GEREKİRSE BU UĞURDA ÖLMEYE HAZIRIM "demişlerdir

 

Doğru kimin dediğidir...?

 

iLLA benim dediğimdir diyenler ZİHİNSEL EGOİSTLERDİR

SELAM

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Genç İnsanlar Merhaba.. :)

 

Mutlak Doğru her an değişip durmaktayken siz niye bağırışıp durursunuz BENİM dediğim doğrudur diye.. :unsure:

 

Son on bin yılda hangi doğruları ayakta kalmiş İnsanlığın.. :) ..yada elli yıl öncesi ve bu gün..neler vede ne çabuk değişiyor değilmi..

 

İnsanlığın birikmiş bilgisiyle ters düşen,şarampole yuvarlanır gider..biriken ve birikmeye devam eden İNSANLIĞIN bilgisi siz genç İnsanlardan üretim olarak,eylem olarak meydana çıkmalı..hiçbir tartışmanın bir galibi yoktur..bütün tartışmacılar masadan galip kalkar..bunuda unutmayın.. :)

 

Hoş görünüze sığınarak yazdım..kusur olursa af ola.. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.