Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

shankara

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    86
  • Katılım

  • Son Ziyaret

shankara tarafından postalanan herşey

  1. shankara doğum gününüz kutlu olsun!

  2. Gel al kendini benden alabilirsen Her şeyde bir parça sen Soluduğum havada; İçtiğim suda; Dokunduğum her yaprakta sen Gel al kendini alabilirsen Şu küçücük kalbime sığdırabildiğimi sanıyorsan Sök al yüreğimle bir kendini benden? Sök al kından sıyrılmış yalın kılıç gözlerini Dünyam bildiğim gökyüzünden Ellerine, saçlarına değmiş bir kere rüzgar Nefesin soluğun karışmış bir kere evrene Gel de al kendini Alabilirsen Yaşamın her zerresinden Şurada yanan mum alevinde Gözlerin? Şu bardakta dudak izlerin? Yatağımda kolların? Başımı koyduğum her yastık dizlerin? Gel al tüm evreni götürebilirsen Ölsem; toprak sen gibi sarar beni Yaksan, savursan küllerimi? Havadaki milyonlarca sen zerrelerine milyonlarca kavuşurum Daha bir sen olurum ufaldıkça Yani sevdan bela bir şey sevgili Ne sen alabilirsin kendini benden Nede ben karşı durabilirim buna
  3. selam birce bir çok kere indirildi bu sunumlar ve sorunsuzdur. ancak senin bilgisayarda office yüklü olmayabilir
  4. selam birce bunun hangi şarkı olduğunu çok merak ettim banada söylersen çok sevinirim
  5. ne köhnemiş bir zihniyet ne ucube bir akla ziyanlık. nutuk okumamış milyonlarca insan, oysa akıllarında onlarca tek kelimesini anlamadıkları ayetler, dualar. bu ayrımcılık hem islama hem laik sisteme hem kemalizme büyük hakarettir. bu gafletlik içinde bulunmaktır. (hiçbir yazıyı okumadan başlığa karşı yazılmıştır.)
  6. selamlar arkadaşlar burada sizlere cola firmasını savunacak değilim onların politikalrı ve maddi kaynaklarının gidiş yönleri bellidir. burada değinmek istediğim yazının arapçaya uygulanıp çevirisidir. bakınız cola firması kurulduğu yıllarda bu derece bir arap ve müslüman düşmanlığı söz konusu değildi. bundan ziyade harflerin şekli ve kullanımında hatalar bulunmaktadır. şimdi birileri paronayakça bir yaklaşımla bunu öne sürmektedir. dünyada bu piyasanın tekeline sahip iki firmadan biri olan cocacola türkiyede pazara ortak olan cola turka ya karşı bizim devletimiz aracılığıyla darbe indirmemişmidir. trilyonlarca cezaya carptırılan cola turka yerli malı cola üretilmemesine karar veren güçlerin türk devletine baskısıyla caydırılmaya çalışılmamışmıdır. ve cezanın sebebi şeker kullanımının şeker kamışı kullanımıyla ilgili saçma bir sebeble verilmesidir. elbette bu yerli kolanında gidiş yerleri tartışmalıdır. yeşil veya mavi sermaye falan. bu iddialar speküle çalışmaları sonucudur. belki pepsinin el altından ortaya attığı bir idda. şimdi arkadaşlar biz ne yiyelim ne içelim açlıktan ölelimmi. yapacak birşey varsa söyleyin. şimdi ben sıcak bir yaz gününde buz gibi bir cola içmeyeyimmi?. yeşil sermaye siyonizm arap ve kapitalizm arası bir tercihmi yapmalıyım cola içerken yada saçma bir mahalle kolası alıp içinde ne olduğu belirsiz tatsız birşeyler mi içeyim ne dersiniz
  7. her insanın çürüğü bayatı sağlamı var. alevi müslüman kıl yün ayırmak olmaz. aleviliğin islam karşıtlığı diye birşey söz konusu olamaz. alevilik islamiyetin türk kültür yapısına en yakın halidir.vs
  8. -e göre yaratılmak ve ... için yaratılmak konularını karıştırmayalım. erkeğe göre yaratılan kadın erkek için yaratılmamıştır. arı balı fazla yapıyor çünkü bunca asır bal ıinsanlar tarafından sömürüldüğünden yağmalandığından balının bu yağmaya karşı hem yavrularına hem bu ağmaya yetmesi için fazla bal yapıyor. nitekim insanlarda böyle değilmi fazla çalışıyoruz çünkü çalıştığımızın yarısından fazlasına yaklaşık %80 ine devlet el koyuyor. b yüzden çalışmamız gerekenden %80 fazla çalışıyoruz. o halde insanlar bu sömürücü devletler için mi yaratılmıştır. aklımızı başımıza devşireim sayın arkadaşım bi düşünelim.
  9. çobanlar neden var sürülere rahmet olarakmı? vay be insan ne RAHMETLİ varlık
  10. zıplayan dana kardeş sen zıplamaya devam et ya okumuyorsun burada yazılanları yada anlamıyorsun. eleştirdiğim yazımı ve senin eleştirilerini bir daha oku istersen çıktısını al bi daha oku sesini kaydet okurken bi de dinle daha da anlamazsan zıplamadan bunları bir daha baştan tekrar et ek: yazdığın felsefecilerin isimlerinin tümünü yanlış yazmışsın.
  11. shankara

    SANAT NEDİR?

    Her şey bir çizgi ile başladı... İnsan artık kendini saran doğaya sadece bakmıyor, onu görüyor ve ona anlamlar yüklüyordu... Günümüzden binlerce yıl evvel eline geçirdiği bir nesneyi sürttü taşa ve bir iz gördü, şaşırdı. Anlatabiliyordu artık yavaş yavaş anlam yüklediği doğayı. İdame ettirmesi gerekiyordu yaşamını; avlanması, savaşması, hayatta kalması gerekiyordu. Yaşamındaki basit güncesini çizdi. Av hayvanlarını çizdi, doğayı çizdi, anlam veremediklerinden korktu onları çizdi ve tanıdı kendini, kendini çizdi. Uğraştı taşlarla, kemiklerle, eline geçirdiği, beğendiği her şeyle. Silahlar yaptı, aletler yaptı korunmasızlığından korktuğundan ama süsler de yaptı, kaplar da, idoller de, resimler de. Yaralı hayvanlar çizdi, av sahneleri çizdi belki avının iyi geçmesi için yaptı belki tılsım diye; ancak neden durdu bunca üzerlerinde, benzerliklere önem verdi, boyadı onları. Yoksa estetiğemi düşmüştü ilkel aklı ?. Ve ısındı toprak, çevirdi gözünü gökyüzüne, bir avuç toprak aldı eline. Toplandı. Klanlar, şehirler, devletler kurdu. Kuleler kaleler yaptı geçilmez. Savaştı, yaktı, yıktı ürettiklerini. Sadece bir şey bırakıyorlardı gerilerinde tarih yolunda ilerlerken, en büyük üretilerini, en iyi yaratılarını: SANATLARINI Evet herşey bi çizgi ile başladı
  12. shankara

    powerpoint şiir sunumları

    son siirler
  13. herşeyin madde olması konusu: evet öncelikle şunu söylemek gerek rönesans felsefelerine değin ruh ve maddenin farkı ve maddeye hareket verenin sadece madde olduğu konularında hmfikirlik mevcuttu. maddeye sadece bir diğer madde hareket verebilirse bedene ruh veya düşünce nasıl hareket verebilir. o halde ya beden madde değil yada ruh(düşünce) maddedir. günümüz felsefecileri düşüncenin bir madde olduğunu kabul etmektedirler. nitekim kur an da ruhun insana üflenmesinden bahseder. bu da ruhu maddeleştiren kavramlaştıran bir delildir. ruhun düşüncenin madde olduğu tartışılamaz bir de şu yönden bakılmış tanrıyı maddeleştiren insandır. sanırım bunu tartışmak tartışanların inançlarına görüşlerine göre değişecektir. ve bunu tartışmaya sanırım muktedir değiliz. muktedir olduğunu iddia eden varsa beri gelsin.
  14. yukarıdaki yazılardan birinde atın insana binek olsun diye yaratıldığından bahsedilmiştir. hiç birşey hiç birşey için yaratılmamıştır. at at olarak yaratılmıştır. insana binek olsun diye değil. o zaman şeklen uygun olmayan deve veya garip olarak fillerdemi binek olsun diye yaratıldı. bundan başka tavuk yiyelim diye yaratıldı diyelim peki salyangoz, domuz veya çekirgeler onları yiyen milyonlarca insan var. insan kadar bencil ve kendini beğenmiş bir yaratık daha var olamaz. herşey bizim için. ne de olsa tanrının birer parçasıyız değilmi.?
  15. yukarıdaki adresten bu şiiri powerpoint sunumu olarak indirerek müzik ve resim eşliğinde izleyin. güzel bir şiir ve sunum arkadaşlarınıza sevgilinize gönderebileceğiniz türden başarılı bir çalışma.
  16. bal gibi de yapılır. neden yapılmasın. istendikten sonra herşey yapılır. gökyüzü, atmosfer, evren hepsinin bir sonu vardır. evrenin spiral yapısı şu an kabul edilen bilimsel bir gercektir. ve gün geçtikçe genişlemektedir. ve kuran da bundan bahsedilmiştir. arayın bulacaksınız. ayrıca yukarıda yapılan açıklamalar arasında kuranın anlaşılması için ne kadar sade yapılması gerekliliği bölümünü bir daha okuyunuz
  17. sevgili berceste sorun şu ki eski devirlerde müslümanlar arsında bu iki kesim arasındaki denge tam tersine dönmüştür. yan dini taklidi yaşıyanlar yoka yakın bir azınlık iken günümüzde çoğunluğu ifadeetmekte 1400 yıl kadar kısa bir dönemde bu dereceye gelen islamiyetin geleceği bu bilinçsiz dindarlık elinde tehlikede değilmidir. dikkat ediniz dinlerini koyu koyu yaşayanlarıda tasvip etmiyorum softalara ateistleri hiç düşünmeden tercih ederim.
  18. İncil’in tahrif süreci İncil, esas itibarı ile Hz. İsa’ya Allah Teala tarafından vahyedilen ilahî bir kitaptır. Kur’an-ı Kerim, İncil’in Hz. İsa’ya vahyedilen ilahî bir kitap olduğunu defaatle haber verir. Yerli ve yabancı kaynakların ittifakla bildirdiğine göre Hz. İsa kendisine vahyedilen bu İncil’i ne kendisi yazmış ne de yazdırmaya fırsat bulabilmişti. Çünkü Hz. İsa’nın tebliğ hayatı hem oldukça kısa sürmüş (üç yıl), hem de bu dönemde çile ve meşguliyetler had safhaya ulaşmıştı. Bununla beraber, İsa’nın semaya yükseltilmesinden evvel kendisine iman eden havarîlerin sayısı on iki kadardı; ne var ki bunların çoğu okuma-yazma bilmiyordu. Dolayısıyla İncil’i yazma imkanı oluşmadı. Ayrıca ilk Hıristiyanlar, İsa’nın pek yakında geri döneceğini bekledikleri için İncil’i yazıya geçirme gereği duymamışlardı. Bu hususla ilgili diğer bir vakıayı daha zikretmek gerekir ki o da İncil’in yazılı bir kitap olarak gönderilmeyişidir. Tevrat Hz. Musa’ya yazılı olarak levhalar halinde indirilmişti, İncil ise tıpkı Kur’an-ı Kerim gibi yazılı metinler halinde nazil olmayıp, İsa’ya şifahen vahyedilmiştir. İsa’nın semaya yükseltilmesinden sonra hıristiyanlar sürekli onun geri döneceğini beklemişler, onun dönüşü gecikince hiç olmazsa akıllarında kalan İncil âyetlerini yazıya geçirme gayreti içine girmişlerdir. Ne var ki İsa’yı gören ve mesajını dinleyenlerin sayısı oldukça azalmıştı. Neticede ancak Hz. İsa’nın semaya yükseltilmesinden 30-40 sene sonra İnciller yazılmaya başlanabildi. Bu süre zarfında İsa’ya inananların sayısı kısmen artmış, hıristiyanlık az da olsa başka milletlere yayılmış bulunuyordu. Artık doğrudan İsa’yı dinleyenler veya İsa’nın tebliği kendisine ulaşanlar, hem kendi ihtiyaçlarını gidermek, hem de İsa’yı görmemiş ve İsa’nın tebliği kendisine ulaşmamış olanlara onun mesajını ulaştırmak istiyorlardı. Bu nedenle onlar, akıllarında kaldığı kadarıyla İnciller yazmaya koyulmuşlardır. İlk dönemlerde “Hatırat” da denen bu İncillerin sayısı çok fazlaydı. Muteber İncillerin (Matta, Markos, Luka, Yuhanna ve Mektuplar) sınırlandırılması, diğerlerinin apokrif/sahte sayılması ta dördüncü asrı buldu (325 İznik Konsili). Bu dört İncilden ilk üçü 60-80, Yuhanna ise 90-100’lerde yazıldı. Görüldüğü üzere hiçbiri Hz. İsa hayatta iken yazılamamıştır. Dikkat çekici bir durum da bu dönemde Grekçe dahi yazılan İncillerin günümüze ulaşmayışıdır. Zira elimizdeki en eski Grekçe İncil yazmalarının 4. asra ait olduğu bilinmektedir. Bu durumla ilgili olarak ayrıca ifade edilmesi gereken bir husus da şudur: İncillerin yazımı Hz. İsa’dan en az 30 yıl kadar gecikince Hıristiyanlık akidesi nerdeyse teşekkül etmiş; Hz. İsa’nın tanrılığı tartışılmaya başlanmış, Tevrat’ın kutsal metin olarak kabulü benimsenmiş, kurtuluşun İsa’ya bağlı olduğu iddia edilmiştir. İşin bir başka ilginç tarafı Hz. İsa Aramice konuştuğu halde dört İncil de Grekçe yazıldı. İlk İncil olan Matta’nın Aramice yazıldığı söylense de günümüze ulaşmamıştır. Bundan daha da ilginci, Hıristiyanlık tarihinde Matta ile Yuhanna incilinin yazarlarının Matta ve Yuhanna olmayıp onların yerine bu İncilleri başkalarının yazdığı iddiası ve tartışmasıdır. Hıristiyanlık alemi bizden farklı olarak Hz. İsa’ya İncil adında bir kitabın vahyedildiğini kabul etmez. Onlara göre ete-kemiğe bürünmüş yani insan suretinde bir tanrı olan İsa’nın bizzat kendisi vahiydir. Başka bir ifade ile İsa’nın her söylediği ve yaptığı vahiyden ibarettir. Dolayısıyla onların bu inançlarından şöyle bir netice çıkarılmıştır: Bu günkü İnciller, Allah tarafından vahyedilen âyetlerden ziyade İsa’nın söz ve davranışlarından ibarettir. Ne var ki bunda bile haddinden fazla eksiklik ve fazlalıklar vardır. Çünkü bu İnciller arasında ifade farkı, mana farkı ve hatta çelişkiler bulunmaktadır. Bunun da ötesinde aynı İncil’de bile birbiriyle çelişen ifadelere rastlanmaktadır. Bugün İncil adı verilen eldeki kitaplar, müslümanların anladığı manada vahiy eseri değildir. Onlar ilk devir havarilerinin ve onların öğrencilerinin sözlerinden ibarettir. Onlar nasıl inanmak istemişlerse öyle yazmışlardır. Hıristiyanlar ise, İncil yazarlarının Tanrı’nın ve Kutsal Ruh’un himayesi altında bu İncilleri yazdıklarına inanırlar. Böyle bir himaye olsaydı, İncillerde çelişki ve tutarsızlık görülmezdi. Batıda genelde Kitab-ı Mukaddes, özelde de Yeni Ahit içerisinde bulunan çelişkileri gidermek üzere Kitab-ı Mukaddes tetkik ve tenkitleri başlatılmıştır. Bu yeni bilimsel metoda göre Kitab-ı Mukaddes içerisinde Tanrı’ya ait olanla olmayan tespit edilecek, bu kitap tüm tutarsızlıklardan arındırılacaktı. Örnek vermek gerekirse bir araştırmaya göre Hz. İsa’ya ait olduğu söylenen 518 söz tespit edilmiş, yapılan tetkik neticesinde bu sözlerin tam 1544 farklı şeklinin olduğu görülmüş, tüm bu sözlerden ancak 18 tanesinin İsa’ya ait olabileceği belirtilmiştir. Yukarıda beyan edilenlere ek olarak dört İncil’de bulunan bazı tahrif belirtileri ve çelişkileri şöyle sıralayabiliriz: 1. Matta, Markos ve Luka İncillerine göre Hz. İsa’nın risaleti bir yıl, Yuhanna’ya göre ise iki yıldan fazla sürmüştür. 2. Davud’dan (a.s.) İsa’ya kadar geçen kuşakların sayısı Matta’ya göre 26 iken Lukaya göre 40’tır. 3. İncillerin bazı yerlerinde Hz. İsa’ya uluhiyet isnad edilirken bazı yerlerde de ona insanoğlu denmektedir. Bu ikisi arasında gözden kaçmayacak açık bir çelişki görülmektedir. 4. Hıristiyanlığa göre İsa çarmıha gerileceği sırada “Allah’ım! Allah’ım! Beni neden terk ettin!” diye Allah’a yalvarmıştır. Bu söz Tanrı İsa’nın ise, onun Tanrı olduğu halde kendini koruyamadığı anlaşılıyor. Peygamber İsa’nın sözü ise, onun Tanrı’yı hakkıyla tanımadığı anlaşılıyor. Çünkü bir peygamber “Allah’ım! Beni neden terk ettin?” demez. Bizim inancımıza göre ne İsa çarmıha gerilmiş, ne de böyle bir yakarışta bulunmuştur. 5. Matta, Hz. İsa’nın soy kütüğünü Hz. İbrahim’e kadar 40 kişi olarak verirken, Luka bunun 55 olduğunu söyler. 6. İncillerde Hz. İsa için sık sık “Allah’ın oğlu”, “Yusuf’un oğlu”, “Davudoğlu”, Ademoğlu” gibi ifadeler kullanılır. Bunların arasında açık bir çelişki vardır. 7. Markos incilinde İncil Allah’a, Romalılara Mektub kitabında ise İsa’ya nispet edilir. 8. Luka İncilinde bir yerde kurtarıcı Allah, diğer bir yerde de İsa olarak verilmektedir. 9. İncillerde Tanrının görülüp görülemeyeceği hususunda çelişkili bilgiler bulunmaktadır. 10. Bu İnciller, Allah Teala’ya nispet edilemeyeceği gibi İsa’ya da nispet edilemez. Allah’a nispet edilemeyeceğini, aslının korunamadığından, yazıya geçirilemediğinden, ortada üzerinde ittifak edilen ortak bir metin olmadığından vb. durumlardan anlamaktayız. Hz. İsa’ya nispet edilemeyişini ise bu İncilleri onun yazdırmayışından, onu dinleyen ve dinleyenleri dinleyenlerin yazdıkları İnciller içinde bulunan tutarsızlık, yanlışlık ve çelişkilerden anlamaktayız. Bu İncillerin Hz. İsa’ya ait olmayışının diğer bir sebebi de çarmıh olayının İncil metinlerinde geçmesidir. Çarmıhın İncillerde zikredilişi, bu İncillerin sonrakiler tarafından kaleme alındığını gösterir. Bu gibi çelişki ve tutarsızlıkların Allah’a nispet edilen bir kitapta bulunamayacağına, diğer taraftan bir peygamberin kendini tanrılaştırıp tanrıyı da insanlaştıramayacağına göre, Hıristiyan kutsal kitabının sonradan insan eliyle yazıldığı ve tahrif edildiği ortaya çıkmaktadır. Netice olarak; Bugün Hıristiyanların elinde bulunan farklı İncil metinleri yüce Allah tarafından gönderilen asıl vahiy ürünleri değildir. Çünkü Hz. İsa peygamberliği döneminde ne yazmış, ne de yazdırmıştır. O semaya yükseltildikten sonra, bazı öğrencileri İsa’dan dinlediklerini, İsa’nın öğrencilerinin öğrencileri ise hocalarından duyduklarını kendi metotlarına göre yazmaya başladılar. Böylece mübalağa etmeden söyleyecek olursak yüzlerce İncil metni ortaya çıktı. İşin içinden çıkmak maksadıyla oluşturulan komisyonda (325 İznik Konsili’nde) bu İncillerden 4 tanesi sahih, diğerleri sahte sayıldı. Ancak tartışmalar bununla bitmedi. Örneğin Barnaba ve Ebionitler incili sahte sayılan İnciller arasına dahil edildi. Halbuki bu İncillerde İsa’nın tanrı olmadığı, çarmıha gerilenin de o olmadığı, onun ancak Allah’ın kulu ve resûlü olduğu, ondan sonra bir peygamber geleceği ve Allah’ın bir olduğu bildirilmektedir. Bugün elde bulunan İnciller, Hıristiyan müntesiplerine yol göstermekten uzak bulunuyor. Geçmişte ve günümüzde en çok müslüman olanların hıristiyanlardan olması dikkat çeken bir husustur. Hıristiyanlar, özellikle teslis akidesini (tanrının Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan meydana geldiğini) kabul etmekte zorlanıyorlar. Bunu akıllarıyla izah edemiyorlar. Çünkü Allah’ın birliği akidesi Hz. Adem’den beri tüm peygamberlerde tartışma konusu bile yapılmamışken, Hıristiyanlıkta korkunç bir sapmayla üçlü tanrı anlayışının ortaya çıkması, insanları ikna edememektedir. Bugün dünya gündeminde insanlığın tüm dinî, akidevî ihtiyaçlarının yanında dünyevî, uhrevî ve ruhî gereksinimlerini tatmin edecek yegane kaynak Kur’an-ı Kerim’dir. Çünkü Yüce Allah İslam dinini tüm dinlere üstün kılmak ve nurunu cihana yaymak için göndermiştir. Bu dinin yeni tabirle yol haritasını Kur’an-ı Kerim belirlemektedir -http://www.ilkadimdergisi.com/190/kapak-muhammederdogan.htm-
  19. daha net anlatayım big bang denilen olay evrenin sıfırdan genişlemesidir. tersi ile kıyamet olacaktır. yani mutlak yok oluş. televizyonu kapattığınızda ışığın merkezde bir noktaya kadar geri çekilmesi ve yok olması gibi. evren kendini yutan bir karadeliğe dönecektir. bilim ve ilim. allah mevkiyi isteyene, ilimi isteyene verir.
  20. önyargısız yaklaşabilecekmisiniz diye alt başlık koymuştum ancak mümkün deil herhalde
  21. bir yıldız veya gök cismi bir yokoluş sürecinde bir büzülme yaşar. bu büzülme dönüş hızındaki artış, ısı veya merkezi çekimindeki değişkenlikten kaynaklanır. büzüşen cisim ya soğuyarak bu halini korur yada parçalanır. ki büyük yıldızlarda bu büzülme sonrası devasa bir çekim alanı oluşur bu yılldız sonuçta ya bir beyaz cüceye yada karadeliğe dönüşür. yukarıdaki açıklamayı kuranda günümzden 1400 yıl önce yazsaydı anlamlı olurmuydu?
  22. islamiyet tüm çağlar için geçerlidir dünün bu günün ve geleceğin sorunlarına çözümleri vardır. bu görüşe katılanlar veya katılmayanlar mutlaka olacaktır. peki 1400 yıldır kuran ı neden hala türkçesinden okumaya çalışmadan imanlarını devam ettirenler bulunuyor. insanlar anlamadan inandıkları bu dini böylece fazla sorgulamadan yaşıyorlar. şimdi soru şu: islamiyet modernleşme denilen rezalete batmadan değişimler geçirmeden ibadeti yönlerinden birşeyler eksilmeden varlığını devam ettirebilecekmidir. yam yam ın dediği gibi dünya değişiyor. farkındayız elbet. ancak farkında olmadan islamiyetin değişimine tanık mı oluyoruz. katı hristiyanlıktan günümüz hafif hristiyanlığa 15. yy da geçen batı gibi bir geç rönesans oldukça yavaş bir işleyişle gerçekleşiyormu? ve daha önemli soru bu geç rönesans gerçekleşmelimi?
  23. GÜNLÜK HAYATININ PEŞİNDE İNSANLAR. koşuşturmalar yaşam kavgası, sosyal durumlar, kavgalar, vergiler, aşk, ihanet, tüm bunların arasında LA İLAHE İLLALLAH diyen milyarlarca insan. modern hayat içerisinde yaşamını devam ettiren ancak islamiyet inançlarına saygılı ahlakına sahip ve ibadetlerini yerine getirmeyen milyonlarca insan. namaz kılmaya vakti yok! zekat vermeye, hacca gitmeye gücü yok yada önceliği tatile çıkacak para biriktirmek, ve sadece iman etmeyi yeterli bulan insanlar. biryerlerden tanıdık geliyormu? daha fazla uzatmadan sanırım anlatabildim... sizce islamiyet kabuk mu değiştiriyor? yada modernleşme dediğimiz rezalet içerisinde diğer değerlerimizle birlikte yok mu oluyor? islamiyetin ibadetinden ziyade sadece insanlar üzerinde yarattığı güzel ahlak yeterlimi oluyor günümüzde. iyi insan olmak müslüman olmanın yerine yeni bir trend mi oluyor. çoğumuz sadece cumaları namaza gidiyoruz islamiyet hristiyanize bir yapıyamı meylediyor bizlerde? ne dersiniz?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.