Φ politika Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Dünya üzerinde hicbir ülke Türkiye'nin vermis oldugu mücadeleyi vermedi teröre karsi bugüne kadar.Türkiye ic ve dis ihanet odaklari tarafindan abluka altina alinmis ve basiretsiz iktidarlarin elinde sömürge devlet haline gelmistir.Türkiye'nin en büyük problemi terördür,ve teröre karsi mücadelesi sonuna kadar devam edecektir. Türkiye'de adi konulmus bir savas vardir,ülkeyi demokrasi kilifina girmis olarak bölmek icin her yolu deneyenlere karsi devletin kendini koruma mekanizmalari devrededir. Bunlari yasadisi olarak tanimlamak en az PKK terörü kadar zararlidir.Teröre karsi demokratik yolla mücadele diyenlere sadece tek bir sözüm olabilir, demokratik mücadele ancak demokratik hareketlere karsi verilir,devleti yikmayi kendisine amac edinmis olan örgüt ve kisilere karsi demokratik mücadele diyenlere gülmekten baska birsey gelmiyor icimden.Terör örgütü silahtan arinmis ve terörü cikar yol görmekten vazgecmisse iste o zaman demokratik uygulamalardan bahsedilir.Elinde silah olan bir teröriste karsi demokratik mücadele önermek bence komik bir öneridir. ****** saygilarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Dünya üzerinde hicbir ülke Türkiye'nin vermis oldugu mücadeleyi vermedi teröre karsi bugüne kadar.Türkiye ic ve dis ihanet odaklari tarafindan abluka altina alinmis ve basiretsiz iktidarlarin elinde sömürge devlet haline gelmistir.Türkiye'nin en büyük problemi terördür,ve teröre karsi mücadelesi sonuna kadar devam edecektir. Türkiye'de adi konulmus bir savas vardir,ülkeyi demokrasi kilifina girmis olarak bölmek icin her yolu deneyenlere karsi devletin kendini koruma mekanizmalari devrededir. Bunlari yasadisi olarak tanimlamak en az PKK terörü kadar zararlidir.Teröre karsi demokratik yolla mücadele diyenlere sadece tek bir sözüm olabilir, demokratik mücadele ancak demokratik hareketlere karsi verilir,devleti yikmayi kendisine amac edinmis olan örgüt ve kisilere karsi demokratik mücadele diyenlere gülmekten baska birsey gelmiyor icimden.Terör örgütü silahtan arinmis ve terörü cikar yol görmekten vazgecmisse iste o zaman demokratik uygulamalardan bahsedilir.Elinde silah olan bir teröriste karsi demokratik mücadele önermek bence komik bir öneridir. ****** saygilarla Kimse burada teröre karsi silahli mücadele edilmesin gibi laflar etmiyor, devlet sinirlarini ve vatandaslarini teröre karsi korumakla yükümlü ve dogal olarak silah kullanacak. Tabiiki sadece silahli mücadele yeterli degil, parelel olarak demokratik cözümler gerekli diyoruz. Ama bunlarin hicbiri insanlari yargisiz infaz edilmesini gerektirmez. Bu tip gelisimler sadece demokratik olmayan ülkelerde, dikdatörlerin ve fasizan zihniyetin oldugu ülkelerde görülmüstür. Öldürülen insanlarin suclu olup olmadiklarini ne devlet kanaat getirir nede onun gizli örgütü. Bir sahsin suclu olup olmadigini sadece bagimsiz mahkemeler tesbit eder ve cezasini verir. Ergenekon saniklarida terör sucundan yargilaniyorlar ve dolayisiyla onlarida yargisiz infaz etmek devletin teröre karsi vermis oldugu bir mücadele bicimi olarak görebiliriz sizin mantiginizla. Ama en azindan faili mechullerin devlet tarafindan yapildigini yapmis oldugunuz savunma ile itiraf etmis oluyorsunuz ve Ugur Mumcu'nun katilide hala bulunamadigina göre ve devletin birimleri tüm delilleri vermemekte direndigine göre onunda katili belli derim. Yargisiz infazi savunan, hukuku hice sayan kendi inandigi ve sevdigi insanlar benzeri sekilde tutuklandigi zaman sikayet etmeye hakki yok derim. Alıntı
Φ i'tezele Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Çocuklarının kemikleri çıkacak mı diye bekleyen ailelerin evlatlarını hangi mahkemenin verdiği ceza yüzünden öldürüp diyarbakır açıklarına hayvan ölüsü gibi yığdılar sn. politika? sizin vicdanınız rahat ediyor mu? Dünya hepimizin değil mi yoksa? Öte yandan, hala ihtilal anayasasıyla yönetilen bir ülkede hukuk aramak yeni mi aklımıza geldi?.. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2009 Türkiye'de adi konulmus bir savas vardir,ülkeyi demokrasi kilifina girmis olarak bölmek icin her yolu deneyenlere karsi devletin kendini koruma mekanizmalari devrededir. Bunlari yasadisi olarak tanimlamak en az PKK terörü kadar zararlidir. Iste bakin bizim demokrasi anlayisimiz nasilmis görüyoruz. YAni aslinda arkadas JITEM ve benzeri yasa disi ama devlete bagli karanlik gücleri güya bizlere "devletin kenidini koruma mekanizmalari devrededir" diyerek cok normal ve dogruymus gibi göstermeye calisiyor. Ve bakalim asagidaki alintida JITEM ne yapmis? Madem JITEM'nin yakaladigi ve sonunda yargisiz infaz yapip öldürüp kimsesizler mezarligina gömdügü vatandas sucluydu da neden her sey gizli yapiliyor? "ERGÜL’Ü DNA BULDU 12:29 23 Haziran 2009 JİTEM tarafından 14 yıl önce kaçırılıp öldürülen Hasan Ergül’ün cesediyle ilgili hazırlanan Adli Tıp Kurumu’nun DNA raporunda, ‘Yüzde 99,99 uyum gösteriyor’ denildi JİTEM KAÇIRMIŞTI Silopi ilçesinde oturan ve 1995 yılında çocuğuyla Cizre’den Silopi’ye dönerken kaçırılarak kendisinden bir daha haber alınamayan Hasan Ergül’ün ailesinin verdiği hukuk mücadelesi bir yönüyle de olsa sonuca ulaştı. Elazığ’daki kimsesizler mezarlığından çıkarılan Şırnak’ın Silopi ilçesinde 23 Mayıs 1995 tarihinde JİTEM elamanları tarafından kaçırıldığı iddia edilen Hasan Ergül’n cesedinden alınan numunelerden sonra yapılan DNA testinin sonucu açıklandı. Sonuç: Ceset 14 yıl önce kaçırılan Hasan Ergül’e ait. İTİRAFÇI AYGAN SÖYLEMİŞTİ Ergül’ün ailesi, itirafçı Abdülkadir Aygan’ın itiraflarından yola çıkarak, Ergül’ün öldürülüp atıldığı Elazığ’daki Hazar Gölü çevresinde avukatlarıyla birlikte inceleme yapmıştı. Aile, köylülerin aynı tarihlerde gölden bir ceset çıkarılıp kimsesizler mezarlığına defnedildiğini söylemesi üzerine, Elazığ Savcılığı’na başvurmuştu. Şırnak’ın Silopi ilçesinde 23 Mayıs 1995’te JİTEM elamanları tarafından kaçırıldığı iddia edilen Ergül’ün cesedi ailesinin girişimleri üzerine Elazığ’daki kimsesizler mezarlığından çıkarılmıştı. *** 14 yıl önce kaçırılan Hasan Ergül Elazığ’daki kimsesizler mezarlığında bulunmuştu. DNA testi sonuçları açıklandı. Kan örnekleri için raporda “Yüzde 99.99 uyum gösterdi” denildi Şırnak'ın Silopi İlçesi'nde 23 Mayıs 1995'de JİTEM elamanları tarafından kaçırıldığı iddia edilen Hasan Ergül'ün cesedi ailesinin girişimleri üzerine Elazığ'daki kimsesizler mezarlığından çıkarılmıştı. Cesetten alınan numunelerden sonra yapılan DNA testinin sonucu açıklandı. Sonuç: Cesedin 14 yıl önce kaçırılan Ergül'e ait olduğu belirlendi. Silopi İlçesi’nde oturan ve 1995'de çocuğu ile Cizre’den Silopi’ye dönerken kaçırılarak kendisinden bir daha haber alınamayan Hasan Ergül’ün ailesinin verdiği hukuk mücadelesi bir yönü ile sona erdi. Babalarının en azından mezarını ve kemiklerini bulmak için çalmadık kapı bırakmayan Ergül ailesi, yurt dışında yaşayan PKK itirafçı ve eski JİTEM elemanı Abdülkadir Aygan’ın itiraflarından yola çıkarak, Ergül’ün öldürülüp atıldığı Elazığ’daki Hazar Gölü çevresinde avukatları ile birlikte inceleme yaptı. KÖYLÜLER ERGÜL’Ü GÖMÜLÜRKEN GÖRMÜŞ Köylüler ile görüşen Avukat Serdar Çelebi, köylülerin söz konusu tarihlerde gölden bir ceset çıkarıldığını ve Elazığ Kimsesizler Mezarlığı'na defnedildiğini söylemeleri üzerine, Ergül ailesi adına, Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. DNA TESTİ: CESET YÜZDE 99 ERGÜL’ÜN Bunun üzerine, cesedin kesin olarak Hasan Ergül’e ait olduğunun saptanması için oğlu Vedat Ergül’den kan örnekleri alındı ve 14 Nisan’dan Ergül’e ait olduğu belirtilen mezar açılarak DNA testi için kemik parçaları alanarak Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Adli Tıp Kurumundan geçen hafta Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen sonuçlara göre, yapılan karşılaştırmada, ‘Yüzde 99,99 uyum gösteriyor’ denilerek cesedin 14 yıldır kayıp olan Hasan Ergül’e ait olduğu belirtildi. ERGÜL'ÜN MEZAR YERİ DEĞİŞECEK Savcılık, hem Ergül ailesini hem de avukatları Serdar Çelebi’yi arayarak sonucu bildirdi. Şırnak’ın Silopi ilçesinde oturan Ergül ailesi, 14 yıldır aradıkları babalarından geriye kalan kemikleri, Elazığ kimsesizler mezarlığından Şırnak’ın Silopi İlçesi'ne taşımak için girişimlere başladı. AVUKAT: AYGAN'IN İTİRAFLARIYLA ULAŞTIK Ailenin avukatı Serdar Çelebi, itirafçı Abdülkadir Aygan’ın anlatımlarının ardından başlattıkları girişim ve araştırma ile Ergül’ün mezarına ulaştıklarını söyledi. Çelebi, Diyarbakır’da tutuklu bulunan eski Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz ve faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Silopi İlçesi'nde tutuklanan Koçero Salluci hakkında suç duyurusunda bulunduklarını da dile getirdi. BirGün" Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1245749353&day=23&month=06&year=2009- Evet demokrasi ve hukuk disi eylemleri tastikleyenlerin hangi yüzle Ergenekon davasinda hukuksuzluktan yakinabilirler gercekten sasilacak bir durum. Hukuk sadece bir kesimemi gerekli? Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2009 Hayal mahsülü hikayelerle degil,gerceklerle kanitlayin iddianizi.Siz ve bazi kesimler devleti katil gösterme hevesinde olabilir, ama devlet kendini koruyacaktir.Buna siz hangi adi verirseler versinler,bu devleti degil onlari baglar.Bu ülke eskiyaya teslim edilemiyecek kadar kutsaldir.Ne zamandan beri eskiyanin ölmesi demokrasiye aykiri sayilmaktadir? saygilarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2009 Hayal mahsülü hikayelerle degil,gerceklerle kanitlayin iddianizi.Siz ve bazi kesimler devleti katil gösterme hevesinde olabilir, ama devlet kendini koruyacaktir.Buna siz hangi adi verirseler versinler,bu devleti degil onlari baglar.Bu ülke eskiyaya teslim edilemiyecek kadar kutsaldir.Ne zamandan beri eskiyanin ölmesi demokrasiye aykiri sayilmaktadir? saygilarla Cok dogru, gercek niyetimizi artik saklayamayacak kadar acikca söyleyebiliyoruz. Tebriklar!!! Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2009 JITEM yok diyenlere, devlet ve devlet yetkilileri yasa disi örgüt kurmazlar ve eylem yapmazlar diyenlere eski Diyarbakır Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Hanefi Avcı'dan samar gibi bir aciklama. Tabiiki bu aciklamanin haberi her zamanki oldugu gibi "bölücü" bir gazete tarafindan yayinlaniyor. Mesela "vatanperver ve milliyetci" Yenicag'i biraz arastirayim ve Hanefi Avci'nin aciklamasi ile ilgili bir haber varmi diye, ama malesef yoktu. Tabii vatanperver gazetecilere de herhalde JITEM var demek düsmez. Onlara düsen görev, okuyucularini bu tip haberlerden uzak tutmak. "HANEFİ AVCI: JİTEM VARDI Eski Diyarbakır Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Hanefi Avcı Diyarbakır’da görev yaptığı dönemde JİTEM ekibinin Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı’nda çalıştığını, bu ekibin Vedat Aydın cinayetini işlediğini söyledi Susurluk davasında Meclis Araştırma Komisyonu'na Susurluk sanıkları ile ilgili önemli bilgiler veren eski istihbaratçı şimdiki Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, varlığı resmi kurumlar tarafından halen de kabul edilmeyen JİTEM elemanlarının Diyarbakır Asayiş Kolordu Komutanlığı'nda çalıştığını ve Koldordu'da JİTEM tabelaları olduğunu söyledi. Avcı öldürülen Binbaşı Cem Ersever'in de JİTEm içindeki en etkin kişi olduğunu söyledi. Hanefi Avcı, Diyarbakır'da görülen JİTEM davası kapsamında talimatla ifade verdi. Avcı, "JİTEM Güneydoğu'da yasadışı öldürme ve kaçırma eylemleri yapıyordu" dedi. Hanefi Avcı 1984 - 1992 yılları arasında Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptı. Avcı, savcılara JİTEM hakkında bildiklerini anlattığı ifadesinde JİTEM'in varlığının resmi düzeyde kabul gördüğünü belirtti: “Diyarbakır’da JİTEM örgüt kurucusu ve üyeleri olan Arif Doğan, Cem Ersever, Aytekin Özer isimli şahıslar ve kod isimleriyle tanıştırıldığını öğrendiğim bir kısım kişilerle karşılaşıyordum. Diyarbakır Asayiş Kolordu Komutanlığı ve Diyarbakır Alay Komutanlığı içerisinde tahsis edilen yerlerde JİTEM levhaları bulunmaktaydı. Hatta bu şahıslar ile ilde yapılan muhtelif asayiş değerlendirmelerine JİTEM Komutanlığı görevlileri sıfatıyla katılmaktaydılar.” Avcı, "İtirafçı Abdülkadir Aygan ve birkaç kişi ile yanıma gelen Cem Ersever, HADEP binasında açlık grevi olduğunu, bina önündeki polisleri çekmemi, bir şeyler düşündüklerini söyledi. Ben de bir saat yaptığının yanlış olduğunu anlattım. Boğazına kadar bu işe battığını, yardım etmeyeceksem karışmamamı, bu saatten sonra geri duracak halinin olmadığını söyledi. HADEP binasına bir şey yapılmasına engel oldum" dedi. JİTEM'in yasadışı öldürme olaylarına karıştığını belirten öne süren Avcı, ifadesinde JİTEM'in karışmış olduğunu düşündüğü yasadışı faaliyetlerini de şöyle sıraladı: "JİTEM adına yasadışı olarak öldürme, kaçırma gibi bir kısım faaliyetlerin bu işleri yapan kişilerin üslerinin denetimi ve bilgisi dahilinde olmadan işlenmesi söz konusu olamaz. Ersever ve ekibinin yapmış olabileceğini tahmin ettiğim, baro başkanın arabasına bomba konulması, Yeni Ülke gazetesinin yakılması, Aydınlık ya da benzer bir derginin basılarak bir kişinin öldürülmesi ve HADEP İl Başkanı Vedat Aydın’ın kaçırılıp öldürülmesi olayıdır."" Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1248087412&day=20&month=07&year=2009- Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2009 Cok dogru, gercek niyetimizi artik saklayamayacak kadar acikca söyleyebiliyoruz. Tebriklar!!! Ne olmasını bekliyordunuz ? Teröristin öldürülmemesimi demokarsai olcaktı ? Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2009 Ne olmasını bekliyordunuz ? Teröristin öldürülmemesimi demokarsai olcaktı ? Öldürülenlerin terörist olduğunu neye dayanarak söylüyorsunuz? Evinden alınan,sokak ortasında kurşuna dizilenler mi terörist yoksa devletin silahıyla onları kurşuna dizenler mi? Çok ilginç;Cem Ersever de kurduğu JİTEM tarafından öldürüldü.Ersever de mi bir terörist! Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2009 Ne olmasını bekliyordunuz ? Teröristin öldürülmemesimi demokarsai olcaktı ? Teslim olmayan, güvenlik gücleriyle silahli mücadele giren kim olursa olsun dogal olarak karsisinda güvenlik güclerini ve orduyu bulur. Buraya kadar her sey normal. Ama devlet ve birimleri hic bir kimseyi yargi önüne cikartmadan ve sucunu sabit bulmadan terörüst ilan edemez veya yargisiz infazla faili mechul olarak öldüremez. Bunu yapan hukuk devleti olamaz. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2009 Öldürülenlerin terörist olduğunu neye dayanarak söylüyorsunuz? Evinden alınan,sokak ortasında kurşuna dizilenler mi terörist yoksa devletin silahıyla onları kurşuna dizenler mi? Çok ilginç;Cem Ersever de kurduğu JİTEM tarafından öldürüldü.Ersever de mi bir terörist! Eğer bu iddalar gerçekse, Onları öldürenler Devletin Yetkilileridir zaten haber'de onlarda-istihbarat'ta. Adamlar durup dururken neden birini alıp öldürsün....Neden bu öldürülenler ? Sıradan bir vatanadşı neden öldürmüyorlar,Neden siz yada ben değilde onlar ? Alınan istihbaratta yapılan değerlendirmede Terörist ise yada destek veriyorsa en güzel yöntemi yapmışlar....Yoksa bu terör çoktan çığrını aşmış emellerine çoktan ulaşmıştı. Terörle mücadelede her yol mübahtır. Tıpkı teröristin yaptığı gibi...Teröre karşı anti Terör. Aynı yollarla onlarla mücadele etmek zorundadır. Terörist, Askerin geçtiği güzergahı mayınlar Askere pusu atar ve Tereöist bir gece ansızın Askerin evini basar savunmasız ve silahsız 8 yaşındaki çocuğunu ve karısını öldürür . Askerin karşılarında savaşacağı bir devlet yoktur.Terörist gibi düşünüp terörist gibi davranmaları gerekmektedir. Terörle mücadele bu şekilde olur. Dağda mayıların arasıda yanında arkadaşını şehit vermiş gazi vermiş birileri senin ''insan hakkını'' hukukunu tanımaz. O anda ya öleceksin ya ödüreceksin.Çünkü terörist bile teslim olduğunda kendisinin yaşayamayacığını bilir ölüme bile giderken kendisini tuzaklar. vs. Eğer bu güne gelebildiysek Cem ERSEVER gibi insanların sayesinde geldik. Yoksa çoktan hayallerindeki Eyalet sistemini oluşturulmuştu.. Onlar çok şey borçluyuz. Allah hepsine rahmet eylesin. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2009 Eğer bu iddalar gerçekse, Onları öldürenler Devletin Yetkilileridir zaten haber'de onlarda-istihbarat'ta. Ya bu iddaalar yanlissa sayin kaplan-200? Bunun hesabini kim verecek? Her istihbaretin dogru olmadigini günümüzde dahi halaa göryoruz. Mesela Amerika bile sözüm ona elindeki istihbarete göre Irak'a savas acti, cünki güya Saddam kimyasal silah üretiyormus. Be cikti sonuc olarak, istihbaret yanlismis ve bilerek yalan bilgi verilmis. Benzeri istihbaretlerin bizde de olmayacagini neye göre degerlendiriyorsunuz? Rus'lar da aynen bizdeki gibi kendi istihbaretlerine göre güya Cecen terörüstlerine karsiu savasiyorlar. O halde Rus'lara da karsi gelmeyelim ve onlari hakli bulalim. Cin devleti dahi Uygur katlimani yabanci ve bölücülere bagliyor, tabii istihbaretleri öyle kesf etmis. Yani Cin hükümeti yarin onlarca Uygur vatandasini kendi istihbareti dogrultusunda öldürürse hic sasmayalim ama tabiiki karsi da gelmeyelim ve kinamayalimda derim. Hic bir hukuk devleti zanliyi yargi önüne cikartmadan elindeki dogrulugu kanitlanmamis istihbarete göre insanlari faili mechul olarak öldüremez. Alınan istihbaratta yapılan değerlendirmede Terörist ise yada destek veriyorsa en güzel yöntemi yapmışlar....Yoksa bu terör çoktan çığrını aşmış emellerine çoktan ulaşmıştı. Terörle mücadelede her yol mübahtır. Bu sizin hukuk devleti anlayisinizin cok gözel bir göstergesidir. Ayni tutumu baska devletler "Türk" kökenli insanlara yapinca nedense en basta siz karsi geliyorsunuz. O devletlere görede öldürülenler terörüst ve terörle mücadelede her yol mübahtir diyorlar. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 JİTEM’İ MECLİS DE HASIR ALTI ETMİŞ 14:00 24 Temmuz 2009 Astsubay Hüseyin Oğuz, Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadede faili meçhul cinayetlerin nasıl planlandığını ve işlendiğini ayrıntılarıyla anlatmış YEŞİL’İ DE DEŞİFRE ETMİŞTİ Diyarbakır’da görülen JİTEM davası, Güneydoğu’da işlenen faili meçhul cinayetleri tekrar gündeme getirdi. Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu’na Yüksekova çetesini ilk kez anlatan ve Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ı deşifre eden Hüseyin Oğuz’un ifadeleri Güneydoğu’daki faili meçhul cinayetlere ışık tutuyor. Oğuz, 1996’da ANAP İlçe Başkanı Tahir Baskın’ın kardeşinin kaçırılması olayını araştırırken Yüksekova çetesini ortaya çıkarmıştı. Oğuz’un anlatımlarıyla ilgili bugüne kadar hiç bir şey yapılmamış. İSTERSE ÜLKEYİ BİZDEN ÇOK SEVSİN Oğuz’un, 18 Şubat 1997 tarihinde Susurluk Araştırma Komisyonu’na verdiği çarpıcı ifadelerin bazı bölümleri şöyle: “İnfaz edilecek, kaçırılacak kişiler tespit edilir. Terör örgütlerine yardımcılık yaptığı değerlendirilir; ancak terör örgütüne yardım etmese dahi orijini Kürt ise bu adam hedeftir. Şimdi bunların içinde orijini Kürt olan isterse ülkeyi bizden fazla sevsin, o birimlerde çalışanlar eğer onu hedef göstermişlerse kesinlikle infaz edilir.” Oğuz’un söyledikleri daha sonra başka ifadelerce de doğrulandı. Yüksekova çetesinin ortaya çıkmasını sağlayan emekli Astsubay Hüseyin Oğuz, Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadelerde faili meçhul cinayetlerin nasıl planlandığını ve işlendiğini ayrıntılarıyla anlatmış Diyarbakır’da görülen JİTEM davası, Güneydoğu’da işlenen faili meçhul cinayetleri tekrar gündeme getirdi. Meclis Susurluk Araştırma Komisyonuna Yüksekova çetesini ilk kez anlatan ve Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ı deşifre eden Hüseyin Oğuz’un ifadeleri Güneydoğu’daki faili meçhul cinayetlere ışık tutuyor. Oğuz’un, 18 Şubat 1997’de Susurluk araştırma komisyonuna verdiği çarpıcı ifadeler şöyle: “Diyarbakır’daki sistem, şimdi siz hep çete diyorsunuz; fakat ben onu ayırmak istiyorum. Tetik timi ve menfaat timi diye ayırmak istiyorum. Siz menfaat timlerini şu ana kadar dinliyorsunuz. Menfaatçi tetikçiye görev veriyor, ‘Sen şunu -tespit ediyor hedefini- resmi olarak aldır’ diyor. Nasıl aldırıyor? Özel Harekat elbisesiyle aldırıyor. Polis olarak kapıyı çalıyor, alıyor, aldırıyor, ondan sonra da infaz ediyor; ama Jandarma bölgesine atıyor. Polis bölgesinden Özel Harekat elbisesiyle alıyor, götürüyor. Jandarma bölgesine atıyor. Jandarma bölgesine atarken, o karakol komutanının haberi olmuyor mu; oluyor. Ben de karakol komutanlığı yaptım. Benim bölgemde affedersiniz, kimin, neyin ne olduğunu, hepsini bilmek mecburiyetindeyim; çünkü benim görevim bu.” ‘ÜNİFORMAYLA CİNAYET İŞLENDİ’ “Ben gece Veli Albayla (Küçük) görüştüm. Dedim komutanım, Doğan Erşahin buraya gelmiş diyorsunuz, Doğan Erşahin burada yok. Bu arada Doğan Erşahin’in uğrayacağı Tekin var Battalgazi’de oturuyor, hatırladığım kadarıyla Coşkun olması lazım soyadı, kendisiyle de görüştüm, sürekli onunla irtibata giriyordu, daha sonra Doğan Erşahin aynı şekilde firar ederken yüzbaşı elbisesiyle geldi ben Jandarma komutanıyım diye Battalgazi’de bir vatandaşı öldürdü gitti. Veli Küçük bana telefonda ‘oraya geldiğini biliyoruz biz; hatta Gülbahar Ateş’le de görüştüm ben’ dedi.” ‘KÜRT OLMASI YETERLİDİR’ “İnfaz edilecek, kaçırılacak kişiler tespit edilir. Şöyle tespit edilir: Terör yanlısı mı değil mi, gerçi bütün birimler bunu hedef olarak almazlar. Şimdi öldürülecek dediği zaman kim öldürülecek? Yalnız sözde terör örgütlerine yardımcılık yaptığı değerlendirilir; ancak terör örgütüne yardım etmese dahi orijini Kürtse bu adam hedeftir. Şimdi bunların içinde orijini Kürt olan isterse ülkeyi bizden fazla sevsin o birimlerde çalışanlar eğer onu hedef göstermişlerse kesinlikle infaz edilir. Müzahir (destekleyici) olanla gidilir konuşulur, Kürt olanla gidip konuşulmaz. Oraya da bir netlik getireyim. Müzahir olan Kürt değilse kulağı çekilir, sen böyle yanlış yapıyorsun, sakın yapma, evine ailesine de gidilir.” ‘TETİĞİ ÇEKENLER İNFAZ EDİLİR’ “Orada Diyarbakır’da biri devletin yanındaymış gibi gözükse, dese ki -Başkanım kusura bakmayın- Mehmet Elkatmış PKK yanlısı dediği zaman hemen alınır; yani hiç değerlendirmeden alınır. Alındığı zaman zaten yapılan bir işlemle örgüte yönlendirilir o. Yani kötü niyetle yönlendirilir, yapılan baskı, işkence şeyinde o şahıs istemese dahi, kesinlikle artık örgüte karşı bir yol çizmek mecburiyetinde kalır.” “Resmi elbiseyle infaz edilecek şahısların alındığını, infazdan sonra zaten fazla kişinin infaza katılmadığını biliyorum, en fazla 3 kişi katılır. Pişmanlık yasasından yararlananlar var. Her zaman zor durumda bırakılmaları için onlara tetkik çektirirler. Bu zaten faili meçhullerin çıkacağına ben inanmıyorum; çünkü neticesinde tetiği çekenler de infaz edilir.” ANKA İzmir'e yerleşti Astsubay Hüseyin Oğuz Temmuz 1996'da Hakkari İl Jandarma Alay Komutanlığı İstihbarat Şube Subay Vekilliğine atandı. Bir süre sonra Yüksekova ilçesinde görev yapmaya başlayan Oğuz, 1996'da ANAP İlçe Başkanı Tahir Baskın'ın kardeşinin kaçırılması olayını araştırırken Yüksekova çetesini ortaya çıkardı. Çetenin ucu Yüksekova Tugay Komutanlığı eski Kurmay Başkanı Albay Hamdi Poyraz'a uzanıyordu. Oğuz, Yüksekova soruşturmasında 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın da adına ulaştı. Emekli olduktan sonra İzmir'e yerleşerek hayvancılıkla uğraşmaya başladı. *** Erşahin kimdir? Mafya üyesi olan Doğan Erşahin, Veli Küçük'ün jandarma komutanı olduğu sırada Kocaeli Jandarması'nın elinden firar etmişti. Oğuz'a göre Erşahin, Pötürgeli olan MOSSAD ajanı Gülbahar Ateş'in kocası Celal Ateş'le yakın arkadaştı. Veli Küçük'ün korumasında olan Doğan Erşahin Kocaeli Jandarması'ndan firar ettikten sonra 'yüzbaşı' elbisesi ile Malatya'ya gelerek Battalgazi ilçesinde evi olan Tekin Coşkun ile görüşmüştü. Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1248433232&day=24&month=07&year=2009- Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.