Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Faili Meçhuller...


mavi olmayan gökyüzü

Önerilen İletiler

...............

 

Ha bu iyi bir şey mi, değil. Olmaması iyi değil mi, evet, olmaması lazım. Amaaa... Gerekli olunca yapılır mı, evet yapılır... Üç kuruşa kiralanmış silahlı katiller gencecik öğretmenlerini, anasının kuzusu Mehmetçikleri, alınteri ile ekmeğini kazanan işçini kalleşçe katlederse, yapılır...

 

Değerli dostum,

 

Olmaması gerekenler ayrıca "gerekmeyenlerdir." Olması gerekmeyenler de "ama" lara yer yoktur.Kontgerilla yada başka bir ad;tüm illegal yapılanmalar devleti yok sayar,yıpratır.

 

Şunu açık açık yazayım,benim yaşadığım bölge de insanlar büyük bedel ödedi.Diyarbakır başta olmak üzere tüm faili meçhuller yine bu bedelin örneğidir.Cehalet yada yobazlık demeyeceğim,çıkarların Hizbullah'ı yine bu zihniyetin bedelidir.

 

Bakınız,siz diyorsunuz ki her ülkenin bir karanlığı vardır(Önce ki yazılarınıza bakarak bu yargıya vardım,umarım yanılmamışımdır)

 

ve siz yine diyorsunuz ki bu ülke de,dinde ki fanatizm(dincilik) ve etnisyenlik(Kürt milliyetçiliği) en büyük tehlikelerdir.Ne zaman ki birbirini desteklerse,o zaman yaşanılacak yıkımların önüne geçilemez.

 

Haklısınız.

 

Gladio,Werwolf.Auxiliary Units,Gal...ve daha niceleri.Kurum ve kuruluşlarıyla işleyen bir devleti yüce kurtarıcıları.Kirli hesapların döndüğü kapı(!)Ulusal çıkarlar için kendi insanlarını,insana ait tüm değerlerini ezip geçen zihniyetin karanlığı...

 

Sayın Politika'ya da yazmıştım.Tüm bunlarar birer gerçek olabilir,ama gereklilik değil.

 

İnsan her gerçeği kabul etmek zorunda değildir.Bir insanın beynine kurşunu sıkmak bir gerçektir.Peki bunun gerekliliği nedir?

 

Abdullah Çatlı'ya bakın;kendi ailesi bile kim olduğuna vakıf olamamıştır.Yeşil'in yaptıklarının haddi hesabı yoktur.Aygan sokakta gezen gençleri nasıl da güzel hallettiklerini büyük bir aksiyonla anlatır.

 

İŞTE BUNLAR DA BİZİM KARANLIĞIMIZ.ÖLDÜRDÜLER,VATAN DEDİLER.VATAN İÇİN UYUŞTURUCU,SİLAH KAÇAKÇILIĞINI MEŞRU GÖRDÜLER.DEVLETİMİZ DEDİLER,DEVLETLERİNİN GÜCÜNDEN ŞÜPHE ETTİLER.SÖYLEYİN NEDİR BUNUN MANTIĞI?

 

12 EYLÜL 1980'ler de bu karanlığın ürünüdür.Yıllardır patlayan bombalar,çözülemeyen sorunlar da bu karanlığın ürünüdür.

 

Birileri diyor ki;"kardeşim,bu devlet işe yaramaz,düşman saarmış dört yanı,ülke elden gidiyor,vatan mı millet mi...?" ve alıyor silahı eline.Karanlığı yazıyor dostum,karanlığın gerekliliği nedir?

 

Benim için PKK neyse KONTGERİLLA odur.Küçük de olsa bir farkı yok.Hepsine lanet olsun.

 

Ayrıca dostum,gencecik öğretmenleri öldürenlerde o karanlıktır.Öldürmedi mi diyeceksiniz.Öldürmedi diyeyim sizin için,öldürmediyse de öğretmenler ölmesin diye başkalarını öldüren de bu karanlıktır.

 

saygılar.

 

 

*****

...........

 

Gerilla: Düzenli bir orduya karşı küçük birlikler hâlinde çatışan, hafif silahlarla donatılmış daha çok vur-kaç taktiğini kullan topluğa denir.kendi topraklarının savunmasını yapar ve Diğer bir anlamda ise düzensiz ordu demektir.

 

Bunlara aynı yöntenle yani vur-kaç takdiğiye karşılık verilmesine de kontor-gerilla denir.

 

Öncelikle terör ile gerillanın arasındaki farkıda idrak etmek gerek?

 

Gerilla suçu olmayan sivil insan ,çocuk öldürmez ortalığı bombalamaz vs.

 

Kontor gerilla ise dağlarda kendisini gerilla diye tanımlayan teröristlere karşı savaşan 5-8 kişiden oluşan onlar gibi yaşayan onlar gibi düşünen vur kaç takdiğini kullanan guruplara denir.

 

............

 

Dostum,ben koruyucu dediğim zaman;beni samimi olmamamakla suçlayanlardan biridiydiniz.Şimdi "kontgerilla" dediğimde de eminim aynı tepkiyi vereceksiniz.

 

Ama ne tepki ne de korku;şahit olduğum zulmü bana unutturmaz.

 

O zulmü yapanlardan biri de sizin kontgerillanınız.

 

Cyrano çok iyi örnekler vermiş zaten,eklemeye gerek duymuyorum.Evleri basanlar,talan edenler,öldürenler....hepsi de kendi kanında boğulmaya mahkumdur.Ya Yeşil gibi devlet ile muhasebeye girecektir yada Ersever gibi kendi zihniyetine kurban verilecektir.

 

Kontgerilla,bildiğim kadarıyla daha çok sol örgütlenmeleri tehlike olarak gören ülkelerde ki yasadışı yapılanmalardır.Forumdaşlarımız tarafından bir gerekilik olarak nitelenen bu yapılanmalara daha sonra devletler de söz geçirememiştir.

 

Bu aslında bir nevi "yeniçeri" idi,padişahı tahttan indiren.

 

Ülkemiz de de bu yapılanmalar maalesef kara sayfalar içinde ki yerini almıştır.PKK sizin için gerillaysa,o zaman buyrun KONTGERİLLA.

 

Geride olan bu kontgerilla,gerillanın yapamadıklarını çok iyi yapıyor zaten;adam öldürme,bombalama vs...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gerilla: Düzenli bir orduya karşı küçük birlikler hâlinde çatışan, hafif silahlarla donatılmış daha çok vur-kaç taktiğini kullan topluğa denir.kendi topraklarının savunmasını yapar ve Diğer bir anlamda ise düzensiz ordu demektir.

 

Bunlara aynı yöntenle yani vur-kaç takdiğiye karşılık verilmesine de kontor-gerilla denir.

 

:) ben hayatımda kontor gerilla diye bir gerilal tipi duymadım. Herhalde, gerilla yazıp 33333 e gönderince melodisi gelen gerilla tipi oluyor :)

 

"Kontrgerilla", Kısaltılmadan yazılan haliyle "kontra gerilla", kontörlü cep telefonu kullanıyorlar mıdır bilemeyiz tabi :)

 

Hadi kabeyi google alalım bakalım ansiklopedik bilgi olarak ne diyor kontrgerilla hakkında ;

 

Kontrgerilla veya Stay-behind, (Bu terimin İngilizce kelime anlamı “geride kalanlar” olarak tercüme edilebilir) NATO bünyesindeki ülkelerde sol örgütlenmeye karşı oluşturulan yasadışı silahlı kuvvetler. Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliğinin işgal ihtimali bahane edilerek oluşturulan gizli örgütlenmeler kuruldukları ülkelerde siyasi hayatı şekillendirmek için kullanılmıştır. Ülkemizdeki 12 Eylül Darbesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir.

 

Genel bakış [değiştir]

 

Stay-behind operasyonunda, bir ülke başka bir ülke tarafından işgal edilme tehlikesine karşı kendi topraklarında gizli örgütlenmeler ve planlar gerçekleştirir. Eğer işgal gerçekleşirse, yapılan hazırlıklar yerel direnişin başlangıcı için kullanılacak, düşman cephe gerisinde casuslar faaliyet gösterebilecektir. Küçük çaplı operasyonlar olduğu gibi bütün ülkeyi içeren operasyonlar da planlanmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında birçok ülke buna göre planlama yapmış, İngiltere (Auxiliary Units) ve Nazi Almanyası (Werwolf) bu planları yürürlüğe koymuştur.

 

 

Soğuk Savaş yılları [değiştir]

 

Soğuk Savaş sırasında NATO ve CIA birçok Avrupa ülkesinde stay-behind kuvvetleri oluşturulmuştur. Bu kuvvetlerin olası bir Varşova Paktı ülkesinin işgali durumunda veya ülkedeki komünist partilerin demokratik şekilde seçilmesi durumunda aktif olacağı planlanmıştır. Bu gizli orduların kullanması için saklanmış şekilde gizli silah depoları İtalya, Avusturya, Almanya, Hollanda ve diğer ülkelerde ortaya çıkartılmıştır. Bu tip NATO operasyonlarından en bilineni Gladio Operasyonudur ve 24 Ekim 1990 tarihinde İtalyan Başbakanı Giulio Andreotti tarafından açıklanmıştır. Çoğu örnekte stay-behind kuvvetleri gerçek amacının dışına çıkmış, işgali önlemek yerine iç siyasette aktif yer almışlardır. Ülkenin yarı-işgal altında öne süren bu güçler özellikle sol siyasete karşı tavır alarak silahlı eylemlerde bulunmuş hatta darbelerde yer almışlardır. İtalya örneğinde olduğu gibi bazı ülkelerde terör ortamı yaratılmış, Yunanistan örneğinde olduğu gibi aşırı-sağ askeri cunta yönetimleri kurulmuş veya Türkiye’deki 12 Eylül 1980 örneğinde olduğu gibi askeri darbeler yapılmıştır.

 

Soğuk Savaş yıllarında Türkiye'deki uzantıları [değiştir]

 

NATO'nun Özel Harp talimnamelerine göre, üye ülkelerde kurulan NATO birimleri Türkiye'de 1952[1] ya da 1953[2]'te önce Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla örgütlenmiş [2] sonra doğrudan Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Özel Harp Dairesi çatısı altında ve bunun sivil uzantısı olarak faaliyet yürütmüştür.[3] Bülent Ecevit 1974'te dönemin Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'dan Özel Harp Dairesi'nin varlığını öğrenmiş[4] ve Deniz Kuvvetlerinden Emekli Binbaşı araştırmacı-yazar Stratejist Erol Mütercimler ise ilk kez 1980'de örgütün varlığından haberdar olduğunu dile getirmiştir.[5]

 

12 Eylül 1980 [değiştir]

 

Ülkemizde 1980 darbesinin ardındaki zamanın Genelkurmay Başkanı Kenan Evren Türk kontrgerilla stay-behind silahlı kuvvetlerinin bir üyesidir. Türkiye’de de stay-behind gruplardaki liderlerin yasal görevlerde bulunma çakışması yaşanmıştır.

 

Wikipedia.

 

İngilizce Wikipedia ;

 

In a stay-behind operation, a country places secret operatives or organisations in its own territory, for use in the event that the territory is overrun by an enemy. If this occurs, the operatives would then form the basis of a resistance movement, or would act as spies from behind enemy lines. Small-scale operations covered only small areas, but larger stay-behind operations envisaged entire countries being conquered.

 

Significant stay-behind operations existed during World War II, in which both the United Kingdom and Nazi Germany put in place such structures (the Auxiliary Units and the Werwolf organisation, respectively). During the Cold War, the NATO and CIA sponsored stay-behind forces in many European countries, intending that they would be activated in the event of that country being taken over by the Warsaw Pact or if the Communist party came to power in a democratic election.

 

Many hidden weapons caches were found, in Italy, Austria, Germany, the Netherlands and other countries, at disposition of these "secret armies". The most famous of these NATO operations was Operation Gladio, acknowledged by Italian Prime Minister Giulio Andreotti on October 24, 1990.

 

In some cases, stay-behind operations have deviated from their stated purpose, and have been active against elements in their country which they deem to be subversive — rather than fighting an outright invasion, they claimed to be fighting a quieter subversion of their country.

 

Some have been involved in domestic terrorism campaigns, such as Gladio's participation in Italy's strategy of tension and support for far-right military coups in Greece (the "Regime of the Colonels") and in Turkey. In this last country, General Kenan Evren, who staged the 1980 military coup, was a member of the "Counter-Guerrilla", Turkish stay-behind armies.

 

In some countries, there has been a considerable degree of overlap between official stay-behind organisations and other, non-official groups — for example, the French Organisation armée secrète included many members of its country's stay-behind organisation.

 

Neymiş arkadaşım kontrgerilla ? Pardon Kontör-Gerilla :) Şimdi sen bize o iddia ettiğini nereden duyduğunu veya nerede okuduğunu söylede zihnimiz açılsın :)

 

Görüldüğü gibi kontrgerillanın arasında arkadaşımızın amerikan filmlerinde izlediği gibi dağlarda teröristlerle , teröristler gibi yaşayarak savaşmak falan yoktur. Bu işler için her ülkenin ordularında özel birimler vardır. Bunlara "elit birlikler" , "özel harekat timleri" gibi adlar verilir. Ancak kontrgerilla'nın bunlarla ilgisi yoktur.

 

"Kontrgerilla" Nato tarafından avrupa ülkelerinde, onları Nato bünyesinde tutacak, NATO ve ABD çıkarlarına aykırı politikalar izlemesini engelleyecek, sosyalist ve sol hareketlere karşı mücadele edecek. Şekilde örgütlenmiş silahlı gruplara verilen isimdir. Bundan başka hiçbir silahlı kuvvet, birim vs için kullanılmaz. Yok efendim dağda teröristlerle onlar gibi yaşayan, savaşanlara verilen isimdir. Bunlar fazla aksiyon filmi izlemenin ürünüdür.

 

Kontragerilla ne yapar ? NATO çıkarları ve politikasına aykırı siyaset izleyen liderleri iktidardan indirmek için, ülkede provakasyonlara girişir. Türkiye'nin yakın tarihinde çok tanıdık olduğu gibi. Ülkenin başbakanına, bakanlarına, çeşitli devlet yöneticilerine suikast düzenler. Karşı görüşteki gruplar arasında çatışma başlatacak şekilde provakatif suikastler düzenler. Maraş, çorum'da olduğu gibi halk arasında iç çatışma yaratacak provakasyon yöntemlerini kullanır. Ülkelerde askeri ihtilal düzenlemesi için gerekli şartları oluşturmak üzere çalışır. Kamuoyunda ses getirecek, devlete ve hükümete güveni sarsacak sansasyonel eylemler ve suikastler düzenler.

 

Kontrgerilla elemanları hiçbir sıcak çatışmanın içine girmezler. Kullandıkları taktikler arasında sıcak çatışma gibi bir yöntemde yoktur.

 

 

 

Kontrgerilla bu yöntem ve taktiklerle hareket eden. Nato tarafından GLADIO merkezli olarak kurulan örgütlerden Türkiye'dekine verilen isimdir.

 

Teknik adı olan Stay Behind, kavramının anlamında olduğu gibi "geridedirler" hiçbir çatışmanın, savaşın ön saflarında bulunmazlar. Daha açık ifadeyle savaş hallerinde bile "Cephe gerisi" veya "cephe ilerisi" faaliyette bulunurlar.

 

İtalya'da Gladio, Yunanistan'da B-8, Belçika'da SDRA-8, Almanya'da Gehlen gibi çeşitli ülkelerde çeşitli adlarla faaliyet göstermiştir.

 

 

 

Eğer kontor gerillaya örnek verecek olursak ??YEŞİL??Buna bir örnektir?

 

Aldığı istihbaratla küçük guruplarla terörist gibi düşünüp onun gibi hareket ederek vur kaç taktiği ile savaşanlardır.

 

:) arkadaşım sen bunları nereden okuyup yazıyorsun merak ediyorum

 

Yeşil'i örnek veriyorsun kont(o)rgerilla diye bari verdiğin örneği incele. Yeşil'in faaliyetleri arasında hangi dağda, hangi teröristle çatışma vardır ? Yeşil'le ilgili yapılan çalışmalar, susurluk raporu, devlet organlarınca yapılan açıklamalar. Hangisinde yeşil ve ekibinin dağlarda teröristle çatıştığından bahsetmektedir ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:) ben hayatımda kontor gerilla diye bir gerilal tipi duymadım. Herhalde, gerilla yazıp 33333 e gönderince melodisi gelen gerilla tipi oluyor :)

.

.

.

Yeşil'i örnek veriyorsun kont(o)rgerilla diye bari verdiğin örneği incele. Yeşil'in faaliyetleri arasında hangi dağda, hangi teröristle çatışma vardır ? Yeşil'le ilgili yapılan çalışmalar, susurluk raporu, devlet organlarınca yapılan açıklamalar. Hangisinde yeşil ve ekibinin dağlarda teröristle çatıştığından bahsetmektedir ?

 

Siz kontor-kontr yada asıl ingilizce counter kelimesine takılmayın.

 

sanal ağızdan çıkan kelimeler yazılır ve bu tür durumlara fazla önem vermem o nedenle siz alacağınızı almışsınız zaten...

 

Daha öncede yazdığım gibi sizin anlayacağınız kontr gerillayı anlamak için önge gerillayı bilmek gerek...

 

wikipedia:

Gerilla savaşı küçük ve gizli birliklerin düzenli bir orduya karşı yürüttükleri yıpratma savaşı taktiği, zayıf kuvvetlerin güçlüye karşı uyguladığı direniş savaşının unsurudur.

 

Gerilla terimi Yarımada Savaşında İspanyalıların Napoleon'un Fransız ordusuna karşı mücadelerde kullandıkları taktiği "Küçük savaşı"nın İspanyolcasıdır...........Fazla hikayeye gerek yok.

 

 

İng :counter : Ters-karşı

 

İngilizce counter kelimesinden gelen ''karşı ''anlamındaki kelime.

 

Dağlarda terörist gibi düşünen ve gezen Özel birlikler dediğiniz Gen.kurmaya bağlı özel kuvvetler Asker ve polis özel harekat timleridir. bu birlikler zamanında sizin anlayacağınız konrt gerilla takdiğini çok defa uygulamışlardır.

 

Bunlarla beraber ve sonrasında ise Yeşilin yaptıklarını dönemin teröristleri çok iyi bilir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz kontor-kontr yada asıl ingilizce counter kelimesine takılmayın.

 

sanal ağızdan çıkan kelimeler yazılır ve bu tür durumlara fazla önem vermem o nedenle siz alacağınızı almışsınız zaten...

 

Dostum hiç kusura bakmayacaksın insanların ismini doğru dürüst yazamadığı şeylerle ilgili fazla iddiacı olmasını doğru bulmam.

 

Daha öncede yazdığım gibi sizin anlayacağınız kontr gerillayı anlamak için önge gerillayı bilmek gerek...

 

wikipedia:

Gerilla savaşı küçük ve gizli birliklerin düzenli bir orduya karşı yürüttükleri yıpratma savaşı taktiği, zayıf kuvvetlerin güçlüye karşı uyguladığı direniş savaşının unsurudur.

 

Gerilla terimi Yarımada Savaşında İspanyalıların Napoleon'un Fransız ordusuna karşı mücadelerde kullandıkları taktiği "Küçük savaşı"nın İspanyolcasıdır...........Fazla hikayeye gerek yok.

 

 

İng :counter : Ters-karşı

 

İngilizce counter kelimesinden gelen ''karşı ''anlamındaki kelime. .

 

Biz burada gerilla kavramını ne anlama geldiğini tartışmıyoruz. Kontrgerilla bir savaş taktiği, evrensel bir askeri format vs değildir. Gladio'nun Türkiye'deki kolunun adıdır.

 

Bak kontrgerilla'nın ingilizce wikipedia'daki tanımına ;

Counter-Guerrilla

 

The Counter-Guerrilla is the Turkish branch of Operation Gladio; a clandestine stay-behind anti-communist initiative by the United States. The founding goal of the operation was to erect a guerrilla force capable of countering a possible Soviet invasion. The goal was soon expanded to subverting communism within Turkey

 

bak ne diyor altını çizdiğim tanım da ? ; Kontrgerilla Gladio Operasyonu'nun Türkiye koludur.

 

Sonra bak adamlar kontrgerilla'nın yaptığı eylemleri saymış. Dağlarda teröristlerle çatışma gibi birşeyden bahsediyor mu ? Aynen benim daha önce yazdıklarım ;

 

# 4 Incidents

 

* 4.1 Istanbul pogrom

* 4.2 Bloody Sunday (Kanlı Pazar)

* 4.3 Coups of 1971 and 1980

* 4.4 Ziverbey villa

* 4.5 Kızıldere massacre

* 4.6 Taksim Square massacre (1977 1 Mayıs'ı)

* 4.7 16 March massacre (16 Mart'ta İstanbul Üniversitesi'nden çıkan öğrencilerin üstüne bomba atılması)

* 4.8 Bahçelievler massacre (bahçelievler katliamı)

* 4.9 Kahramanmaraş massacre(kahramanmaraş katliamı)

* 4.10 Assassination (attempts)(suikastler)

 

Bak ne diyor Kızıldere. Kızıldere'de THKP-C'liler ingiliz rehinelerle bir eve saklanmışlar. ev kuşatılmıştı. Operasyonu yöneten mit ajanı Mehmet Eymür Mehmet Ali Birand'ın hazırladığı "12 Mart Belgesel" inde. Kızıldere olayını nasıl anlatıyordu;

"Biz Mahir Çayan'la rehinelerin serbest bırakılması için pazarlık yaparken. Kim tarafından verildiğini hiç öğrenemediğimiz bir emirle birden bire helikopterden ateş açıldı. Ben operasyonun başındaki adam olduğum halde, bir anda iki ateş arasında kaldım. Çatışma başladı ve ingiliz rehinelerle birlikte içerideki militanların hepsi öldü."

 

Mehmet Eymür operasyonun başındaki mit ajanı. Ama onun emri ve bilgisi haricinde ateş emri veriliyor. Neticede militanlarla beraber ingiliz rehineler de ölüyor. Operasyon başarısızlıkla sonuçlanıyor.

 

 

 

Dağlarda terörist gibi düşünen ve gezen Özel birlikler dediğiniz Gen.kurmaya bağlı özel kuvvetler Asker ve polis özel harekat timleridir. bu birlikler zamanında sizin anlayacağınız konrt gerilla takdiğini çok defa uygulamışlardır.

 

Bunlarla beraber ve sonrasında ise Yeşilin yaptıklarını dönemin teröristleri çok iyi bilir...

 

Yeşil'in yaptıklarının arasında dağlarda teröristlerle çatışmak gibi bir fiil yoktur. Yoktur, çünkü bugüne kadar yeşil hakkında konuşan gerek gazeteciler, gerek kendi arkadaşları, gerek devlet görevlileri, gerek araştırma komisyonu rapoları vs yeşilin dağlarda teröristlerle çatışmaya girdiğinden falan bahsetmemektedir. Yine soruyorum bunları nereden okuyorsan söyle ki ufkumuz açılsın.

 

O saydığın birlikler kontrgerilla değildir. O yaptıkları da kontrgerilla taktikleri değildir. Kontrgerilla'nın ne olduğu, hangi eylemleri düzenlediği, nasıl çalıştığı. İnternette bulabileceğin yüzlerce kaynakta ayrıntılı olarak anlatılır. En basiti. Evrensel ansiklopedide kısaca tanımı ve eylemleri verilmiştir.

 

Kontrgerilla uzantılarının PKK'lılara karşı kullanılmasıda. Dağlarda çatışma şeklinde değil. Destekçilerine, sivil uzantılarına, taraftarlarına yönelik eylemlerdir. Yeşil vs kimseler zaten bu tarz eylemleriyle bilinmektedirler.

Kontrgerilla bir cephe organizasyonu değildir, cephe gerisi ve cephe ilerisi organizasyonudur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz kontor-kontr yada asıl ingilizce counter kelimesine takılmayın.

.

.

.

Bunlarla beraber ve sonrasında ise Yeşilin yaptıklarını dönemin teröristleri çok iyi bilir...

Sn kaplan-200, neden kontrgerilla konusundaki yanlis bilgilerinize israr ediyorsunuz anlam veremiyorum. Kontrgerila ile pkk'ye karsi daglarda verilen gerilla tipi savasin arasinda zerre kadar bir iliski yok. Sizin bahsettiginiz Yesil ve benzerleri pkk'ya karsi daglarda mücadele vermemistir. Onlar sehirlerde, köylerde ve kasabalarda kendilerine göre belirledikleri pkk sempatizanlarini ve destekcilerini yargi önüne cikartmadan öldürmüslerdir. Yesil ve benzerleri gene güneydoguda bir cok faili mechul katliamlar yaparak provakasyon yapmislardir, amaclari güneydogu halkini bu sayede devlet tarafina cekmek. iste böyle yapilan eylemlerin ismine kontrgerilla denir ve bu sadece güneydogu ile sinirli da degil. Gecmisi cok öncelere dayanir, 1980 öncesi bir cok sag sol öldürmelere katilarak provakasyonlar yapmislardir, günümüzde de yapildigi asikar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim için PKK neyse KONTGERİLLA odur.Küçük de olsa bir farkı yok.Hepsine lanet olsun.

Ben böyle bir şey söylemem. Her ne kadar bu, "bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz" mantığı şeklinde görülse de, ben PKK ile onunla savaşanları bir kefede tartmam.

 

Ama kontrgerilla iyidir, hoştur da demem. Böyle bir şey denemez zaten. Çünkü bu adı üstünde gizli, illegal bir yapılanma. İyidir hoştur demenin bir yolu yoktur. Yasa dışı işler yaparken kötü işlere bulaşmış olması da muhtemeldir. Bir garantisi yoktur. Bu neye benzer?

 

Kıbrıs'ta Türkler soykırım tehdidi ile karşı karşıyadır. Birtakım teknelere silahlar koyar, gönderir, onları silahlandırırsınız ve kendilerini korumalarını sağlayarak soykırıma uğramalarını engellersiniz. Bunu gizli, örtülü biçimde yapar ve asla itiraf etmezsiniz.

 

Ya da diplomatlarımıza suikastler yapan bir örgüt vardır, deşifre edersiniz ama yurt dışında olduğu için bir şey yapamazsınız. Bir ölüm timi hazırlar, gönderirsiniz. Gönderdiğinizi asla yine itiraf etmezsiniz.

 

Bir takım adamlar haraç toplayıp terör örgütüne gönderiyordur. Yasal olarak kanıt bulamazsınız, bulsanız da terör örgütüyle bağlantısını kanıtlar düzeyde değildir. Hiç bir dekont, belge olmaksızın elden kuryelerle göndermekte ve gönderdiği paralar Mehmetçiklerimize kurşun olarak geri dönmektedir.

 

Ne yaparsınız? Kontrgerillanın yaptığını yapmanız bir olası seçenek olarak görülebilir.

 

Hâlen yapıldı demiyorum. "Bana sağcılar(!) adam öldürüyor dedirtemezsiniz(!)" :) (*)

 

Daha da bir şey demem. Vammünüt! Davos da olsa daha gelmem... Vammünüt...

 

(*) Umarım meselenin sağ sol filan olmadığı, bu sözü sahiplenmek için değil, yakın siyasi tarihe damga vurmuş bir karine olarak kullandığım anlaşılacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Faili meçhullere fail yaratılıyor...

Ama nasıl?

Bizim biliğimiz eskiden, suç vuku bulduktan sonra suçlu yakalanırdı, şimdi ise işler değişti, önce suçlu yaratılıp, suç isnat ediliyor, olmadı suç yaratılıyor...

Hayra alamet değil ya hadi bakalım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ülkede kaos yaratmak icin kullanilan taktikler tarihte Avrupa ve Rusya'da kullanilmis ve de basarili olmustur.

 

Propaganda ve Tahrik,örgütlü sivil toplum kurumlari,Psikolojik savas,ülkelerin ve rejimlerin yikilmasi icin en elverisli silahlardir.Savaslarda bile ayni tsktiklerin uygulandigi bir gercektir.

 

Eger dikkat edersek,görürüz ki bugün Demokrasi ve Özgürlük adi altinda özellikle medyanin belirli bir kesiminde cok müthis yikici bir calisma var.Manset manset yazilan gayri ciddi iddialar toplumda zamanla bir birikim olusturmaktadir,bu birikimin sonucu ne olur onu bilemeyiz ama bunu özellikle IKINCI CUMHURIYET'cilere sormakta cok yarar vardir yani IKINCI CUMHURIYET icin öncülük yapanlara.

 

"Lenin,propagandanin cok fikir üretmesini,tahrikcinin ise tek fikir üzerinde israr etmesini ister"

 

Tahrikci genel olarak sözlü calisir.

 

Propaganda icin her vasitadan,her olanaktan ve her firsattan yararlanilir.Belli basli propaganda vasitalari:Kitaplar,brosürler,bildiri ve bültenler,gazete,dergi,ajans bültenleri;Televizyon,kaset,afis,toplanti,acik oturumlar,paneller vs vs.Bugün Ergenekon senaryosu üzerinde yapilanlara baktigimizda,kaosun nasil planlandiginida görmekteyiz.Orduya karsi girisilen cirkin kampanyalar ve bunun basini cekenlerin kimler oldugu cok önemlidir.Faili mechuller denilen ve tamamen pkk oyunu olan bu karalama taktiginde su forumda bile tahrikcilerin nasil is basinda olduklarini görmek zor olmasa gerek.

 

Lenin'i ve Hitler' i basariya götüren propagandaydi.

 

Terörle mücadele Kanunu'nun 8.maddesi üzerinde yapilan propaganda sonucu AB'nin de baskisi ile bu 8.madde yok edildi.Neydi bu 8.madde?

 

-Madde 8-(Degisik:27.10.1995-4126/1 md)

 

"Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügünü bozmayi hedef alan yazili ve sözlü propaganda ile toplanti,gösteri ve yürüyüs yapilamaz.Yapanlar hakkinda .....maddenin bundan sonrasi cezalarla ilgilidir."

 

Bu maddenin kaldirilmasi icin calisanlarin Ermeni ve PKK yandaslari olduklarini biliyoruz,AB ile kimlerin ortak calistiklarini bu maddenin ortadan kaldirilmasindan sonra daha iyi anladik.

 

8.Madde gibi ülke icin hayati bir önem arzeden bir maddenin kaldirilmasi Türkiye üzerinde oynanan kirli oyunlarin bir perdesinden baska birsey degildir.Bu kirli oyunun icersinde Türkiyenin birlik ve bütünlügünü savunanlarin disinda kalan her ideolojik kesim vardir.Faili mechul cinayetleri,Kontrgerilla ile ilgili olur olmaz yalan dolani bu zeminde incelemek gerekir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emperyalizm tarafından bölünmüş ve parçalanmış bütün ülkelerde "Ergenekon" gibi suni örgütler var edilmiş ve o ülkelerin müdahale kabiliyeti sıfıra indirilmiş, sömürücü devletler kimsenin gözünün yaşına bakmaz, insani duygular taşımaz, mantıklı ya da ahlaklı davranmazlar, sadece yok etmek üzere programlıdırlar...

 

O yüzden emperyalizmin kancasını attığı yerde, ele geçirdikleri yönetimlerde adalet ve kalkınma aramak büyük hatadır... Onlar hedefe giden yolda yer şeyi denerler, yeni giyotinler icat ederler...

 

ÖYle ki, şeytanın aklına gelmeyen şeyleri düşünürler katlettikleri insanların suçunu masum insanların üzerlerine yıkarak bir taşla bir kaç kuş vurmayı planlarlar...

 

Ancak burası Türkiye, burada tarih başka şeyler yazar...

 

Ve Türkiye'den başka bir yerde bir Mustafa Kemal daha yok...

 

Bu ucu bucağı görünmeyen karanlık bulutlar dağıldığında ortaya ne tür bir manzara çıkacağını hiç kimse tahmin edemez, söz konusu insan olduğunda asla emin olamazsınız...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben böyle bir şey söylemem. Her ne kadar bu, "bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz" mantığı şeklinde görülse de, ben PKK ile onunla savaşanları bir kefede tartmam.

 

Ama kontrgerilla iyidir, hoştur da demem. Böyle bir şey denemez zaten. Çünkü bu adı üstünde gizli, illegal bir yapılanma. İyidir hoştur demenin bir yolu yoktur. Yasa dışı işler yaparken kötü işlere bulaşmış olması da muhtemeldir. Bir garantisi yoktur. Bu neye benzer?

 

...........

 

Bir takım adamlar haraç toplayıp terör örgütüne gönderiyordur. Yasal olarak kanıt bulamazsınız, bulsanız da terör örgütüyle bağlantısını kanıtlar düzeyde değildir. Hiç bir dekont, belge olmaksızın elden kuryelerle göndermekte ve gönderdiği paralar Mehmetçiklerimize kurşun olarak geri dönmektedir.

 

Ne yaparsınız? Kontrgerillanın yaptığını yapmanız bir olası seçenek olarak görülebilir.

 

Hâlen yapıldı demiyorum. "Bana sağcılar(!) adam öldürüyor dedirtemezsiniz(!)" :) (*)

 

Daha da bir şey demem. Vammünüt! Davos da olsa daha gelmem... Vammünüt...

 

(*) Umarım meselenin sağ sol filan olmadığı, bu sözü sahiplenmek için değil, yakın siyasi tarihe damga vurmuş bir karine olarak kullandığım anlaşılacaktır.

 

Ben ne anladığımı özetleye bilir miyim(sadece sizin düşüncelerinizden) :)

 

Siz diyorsunuz ki,Kontgerilla'yı onaylamıyorum,yaptıklarına doğru demiyorum.Ama onu gereklilik olarak görüyorum.

 

Lütfen,Davos'a birkez olsun benim hatırım için dönüp,doğru mu yanlış mı anladığımı yazın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz diyorsunuz ki,Kontgerilla'yı onaylamıyorum,yaptıklarına doğru demiyorum.Ama onu gereklilik olarak görüyorum.

 

Lütfen,Davos'a birkez olsun benim hatırım için dönüp,doğru mu yanlış mı anladığımı yazın.

Hatır söz konusuysa elbette dönerim...

 

Hayır, gereklilik olarak gördüğümü de söyleyemem. Şartların gereği ortaya çıkmıştır. Şartlar gerektirmediğinde ortadan kaybolması gerekir.

 

Ha yalnız ordu; olmaz ama, her şeyi olabilir varsaymakta fayda vardır, bir yenilgi ve işgal olasılığına karşı bir kısım özel personelini gerilla savaş taktikleri ile yetiştirmek zorundadır. Bu bakımdan bir kontr-gerilla çekirdeği, her zaman istesek de istemesek de var olur. Faal olmaz ama, potansiyel olarak vardır...

 

Bakın derin devlet her zaman, her yerde suçlanır. Bu doğaldır. Amerikalılar bir film yapar, filmde çöle uçan daire düşmüştür, derin devlet uçan daireyi ve içindeki uzaylıları incelemek için yer altında gizli bir araştırma merkezi kurmuştur, halkın değil, başkanın bile bu merkezden haberi yoktur gibi...

 

Bu tür senaryolar doğaldır. Hiç bir gerçek de çok uzun süre gizli kalmaz. Derin devletin de bir emniyet subabı, "bak deşifre ederim ha!" tehdidi ile dengelenmesi gerekir. Her şey denge ile... Meraklanmayın, doğal işler bunlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hatır söz konusuysa elbette dönerim...

 

Hayır, gereklilik olarak gördüğümü de söyleyemem. Şartların gereği ortaya çıkmıştır. Şartlar gerektirmediğinde ortadan kaybolması gerekir.

 

Ha yalnız ordu; olmaz ama, her şeyi olabilir varsaymakta fayda vardır, bir yenilgi ve işgal olasılığına karşı bir kısım özel personelini gerilla savaş taktikleri ile yetiştirmek zorundadır. Bu bakımdan bir kontr-gerilla çekirdeği, her zaman istesek de istemesek de var olur. Faal olmaz ama, potansiyel olarak vardır...

 

Bakın derin devlet her zaman, her yerde suçlanır. Bu doğaldır. Amerikalılar bir film yapar, filmde çöle uçan daire düşmüştür, derin devlet uçan daireyi ve içindeki uzaylıları incelemek için yer altında gizli bir araştırma merkezi kurmuştur, halkın değil, başkanın bile bu merkezden haberi yoktur gibi...

 

Bu tür senaryolar doğaldır. Hiç bir gerçek de çok uzun süre gizli kalmaz. Derin devletin de bir emniyet subabı, "bak deşifre ederim ha!" tehdidi ile dengelenmesi gerekir. Her şey denge ile... Meraklanmayın, doğal işler bunlar...

 

Değerli dostum,

 

Şartların gereği...tabi ki dediğiniz gibi her ülkenin birde derin devleti vardır.Ben bunu doğru bulmuyorum,derin devlet adıyla yapılanları onaylamıyorum.

 

Burada sizinle hemfikiriz.

 

Benim aklımı kurcalayan şu;şartların gerekliliği de olsa bu derin devleti tasfiye etmek gerekmez mi?

...................

 

Kendi derin devletimize dönelim.Mesela JİTEM.Devletin kendisi tarafından kabul edilmeyen,ama desteklenen,göz yumulan bir yapılanma.

 

JİTEM'in tasfiyesi ise çıkarların çatıştığı bir süreçte gerçekleşiyor.

 

Çıkarların çatışması diyorum,devletin kurum ve araçlarıyla tehlike olmasının farkında olunması değil.

 

Yani sadece çıkarlarla yürütülen sistemler sizce de yanlış değil mi?

 

ayrıca teşekkür ederim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eskişehir’de dün Kayıp annelerine destek vermek amacıyla Adalar Migros önünde toplanan yaklaşık 60 kişi faili meçhul cinayetleri protesto etti.Burada yapılan basın açıklamasını Hüseyin Öge okudu.Basın açıklamasında, Botaş kuyuları ve Cizre’de yapılan kazılarda kemikler, saç, elbise parçaları bulunduğunu fakat cinayetlerin faillerinin hala bulunamadığını söyleyen Öge,”kontgerillanın olmadığı, çocukların tutuklanmadığı, işçilerin coplanmadığı, işsizliğin önlendiği, kriz fırsatçılarının olmadığı,IMF, ABD, NATO anlaşmalarının, askeri üslerinin, imtiyazların olmadığı bağımsız-demokratik bir ülke istiyoruz” dedi.Basın açıklamasından sonra 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı ve bu sırada DEP Silopi il başkanının kaybolma hikayesi yazılı metinden okunarak eylem sonlandırıldı.

 

Sendika.org – Eskişehir

 

İstanbul

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi üyeleri, Cumartesi Anneleri ve insanları, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den, geçmişte kaybedilenlerle ilgili Ergenekon Soruşturması kapsamında girişilen araştırmaların sağlıklı yürütülmesi için Devlet Denetleme Kurulu'nu harekete geçirmesini istedi.

Siyasi gerekçelerle gözaltına alındıktan sonra kaybedilen yakınlarını 208. haftasında Galatasaray Meydanı'nda devletten soran kayıp yakınları, bu hafta da kamu makamlarından Diyarbakır-Cizre-Silopi güzergahında sağlıklı bir arama yapmalarını talep etti.

"Hani Türkiye hukuk devletiydi?"

Bu hafta tiyatro sanatçısı Aslı Öngören'in okuduğu İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyonu imzalı basın açıklamasında, "Türkiye ölüm kuyuları, toplu mezarlar, ölüm tarlaları gerçeğiyle yüzyüze. Kaybedilenlerin akıbetini sorduğumuzda bizi devletin güvenlik güçlerine iftira atmakla suçlayanları şimdi konuşmaya çağırıyoruz. Özel Harp, Kontrgerilla, JİTEM dediğimizde bizi vatan hainliğiyle suçlayanlar şimdi ne diyecek? Hani JİTEM yalnızca bir iftiraydı? Hani Türkiye hukuk devletiydi?" denildi.

"Delillerin karartılmasına neden göz yumuluyor?"

Bugüne kadar girişilen kuyu aramalarıyla ilgili bir dizi soruyu gündeme getiren kayıp yakınları, yetkililere seslendi:

"Bulunan kemiklerin devamı nerede? Kuyudan çıkan kafatasının diğer parçaları nerede? Kimler boşalttı kuyuları? Kuyuların açılmasını geciktirenler kim? Delillerin karartılmasına neden göz yumuluyor? Kazıların sivil toplum örgütlerinin gözetiminde antropolog ve arkeologların da bulunduğu bağımsız adli tıp ekiplerince gerçekleştirilmesi talebimiz neden yerine getirilmiyor?"

Emine Ocak: Öğretmen oğlumu bana geri verin

Cumartesi oturmaları, Emine Ocak'ın oğlu Hasan Ocak'ın 21 Mart 1995'te gözaltına alınması ve 55 gün sonra işkenceyle öldürülmüş bedeninin kimsesizler mezarlığında bulunmasıyla başlamıştı.

Bu hafta Emine Ocak, gözyaşlarıyla sadece "Öğretmen oğlumu bana geri verin" diyebildi. Kardeşi Hüseyin Ocak ise, gazetecilere yaptığı açıklamada, kardeşinin Gazi Mahallesi'nde 17 kişinin öldürüldüğü olaylardan kısa bir süre sonra gözaltına alınarak kaybedildiğini ifade ederek, Tansu Çiller ve örgütünün yargılanmasını talep etti.

Hüseyin Ocak: "Yine müdahillik isteyeceğiz"

Eylem sonrası bianet'e konuşan Hüseyin Ocak, Ergenekon Davası'na müdahil olmak için yaptıkları girişimin olumsuz sonuçlandığını ancak Gazi Olayları'nın de kapsadığı ifade edilen Ergenekon Davası'nın 2. iddianamesi açıklandıktan sonra yargılamaya müdahillik başvurularının yenileyeceklerini söyledi.

Hasan Ocak cinayeti

Hasan Ocak, Gazi olaylarından kısa süre sonra 21 Mart 1995'te gözaltına alındı. Cesedini Beykoz Buzhaneler Mevzisindeki ormanlık alanda gören köylüler, jandarma ve savcılığa haber verdi. Cesedinin bulunması ilk olarak 26 Mart 2005'te savcılık kayıtlarına yansıdı. Ailesi, ilk kez Adli Tıp Kurumu'nda gösterilen fotoğrafları teşhis etmesiyle 15 Mayıs 2005'te, yani gözaltına alındıktan 58 gün sonra, Hasan Ocak'tan haber almış oldu. Hasan Ocak'ın öldürülmesiyle ilgili soruşturma sonuç vermeyince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuruldu. AİHM, Türkiye'yi ölümü etkin şekilde araştırmadığı gerekçesiyle mahkum etti.

 

Bianet

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

derin devleti tasfiye etmek gerekmez mi?

Suçluların cezalandırılması gerekir. Bunu başından beri söylüyorum. Terör örgütüne uyuşturucu ticareti yaparak kaynak sağlayanlar ortadan kaldırılıp, sonra pişmanlıktan yararlananların itirafları sayesinde bu ortadan kaldırılanların bağlantıları öğrenilip aynı uyuşturucu işi devralınmıştır örneğin! Bunu yapanlar cezalanmalıdır. Bunun, yan komşusuna sinir gidip "suçlu sandıydım" diye ateş ederek görevini ve silahını kötüye kullanan bir polis memurunu cezalandırmaktan farkı yoktur, yapılmalıdır.

 

Ama yapılanlar bu yönde kesinlikle değil. Böyle bir çaba görmüyorum. Sepetteki çürük yumurtalar atılırsa sepetin lehine olur. Yapılan ise, tam tersine sepetteki çürük yumurtalardan yararlanıp, tüm sepeti kokuşturup çöpe atma yönünde! Çünkü yerine yeni kendi sepetlerini koymak istiyorlar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı gözaltında 23 Mart 2009

 

ŞIRNAK'ın Cizre İlçesi'ne bağlı Kuştepe Köyü'nde bir itirafçı tanığın ifadeleri doğrultusunda yapılan ve yaklaşık 20 kemik parçasının bulunduğu kazıyla ilgili, bu ilçede 1993-96 yılları arasında Yüzbaşı rütbesiyle İlçe Jandarma Komutanlığı yapan Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz, gözaltına alındı. Kayseri'de gözaltına alınan Albay Temizöz, sorgulanmak üzere Diyarbakır'a getiriliyor.

 

 

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuran kimliği açıklanmayan bir itirafçı, 1990'lı yıllarda dönemin Cizre Belediye Başkanı ve korucubaşı olan Kamil Atak'ın terör örgütü PKK'ya yardım ve yataklık eden bazı kişileri alıp sorgulanmak üzere terör örgütü Hizbullah'a teslim ettiğini ve bu kişilerin Kuştepe Köyü'ne götürülüp sorgulandıktan sonra öldürülüp gömüldüğünü söyledi. İtirafçı terör olayları nedeniyle boşaltılan köyün o dönemde terör örgütü Hizbullah tarafından eğitim amaçlı kullanıldığını ve sorgulanıp öldürülen kişilerin cesetlerinin gömüldüğü yerleri gösterebileceğini söyledi.

 

Bunun üzerine Diyarbakır'dan özel yetkili bir savcı itirafçı ile Şırnak'ın Cizre İlçesi'ne gitti. Cizre'ye 2 kilometre uzaklıkta bulunan Kuştepe Köyü'nde 16 Mart günü üç ayrı noktada savcı nezaretinde yapılan kazılarda 20 kemik parçası bulundu. Bunun ardından Cizre'de Belediye eski Başkanı Kamil Atak'ın oğulları ve akrabalarının da aralarında bulunduğu 5 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden eski başkanın oğlu Temel Atak, tutuklandı. Soruşturma kapsamında aranan Kamil Atak, Cumartesi günü Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde yakalanırken sorgusunun yapılması için Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne getirildi.

 

Atak için 2 gün ek gözaltı süresi alınırken, verdiği ifade doğrultusunda Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi 1993-96 yıllarında Cizre'de daha sonra Diyarbakır'da görev yapan, 1 yıl önce Denizli'den atanan Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün halen görev yaptığı Kayseri'de gözaltına alınmasını istedi.

 

İKİ SAVCI GÖREVLENDİRİLDİ

 

Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Cemal Temizöz, bugün saat 10.30'da DSİ 12'nci Bölge Müdürlüğü'nde yapılan 'Su Günü' törenlerine katıldıktan sonra Talas İlçesi'ndeki Jandarma Bölge Komutanlığı içinde bulunan makamına geldi. Bu arada, Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı'nın verdiği talimat üzerine Kayseri Adliyesi'nden 2 savcı önce Merkez Komutanlığı'na giderek buradan kendilerine eşlik eden askeri yetkililerle birlikte Albay Temizöz'ün makam odasına gelerek gözaltı kararını iletti. Savcılık kararı üzerine ilk ifadesi bulunduğu yerde alınan Albay Cemal Temizöz, daha sonra görevliler eşliğinde soruşturmanın yapıldığı Diyarbakır'a 17.00 sıralarında hareket etti.

 

"SİZİ DE ASİT KUYULARINA ATARIZ" DEMİŞ

 

Bu arada, Kayseri'de 3 astsubayın kısa süre önce gözaltına alındığı dönemde sanıkların avukatı Musa Öncel'in yazılı olarak yaptığı açıklamada, "Müvekkilim Orhan Güleç'in durumuyla ilgili olarak gittiğim Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı'ndaki konuşmalarda tüylerim ürperdi. Konuşmalarda isminin Cemal Temizöz olduğunu müvekkilimden öğrendiğim albayın müvekkilime ve sanık Ali Balta'ya, 'Asit kuyularına sizleri de atarız. Yapmadığımız bir şey değil. Öldürün gitsin bunları' diye ifadeler kullandığını söylediler" demişti. Öncel, bu konuda 12 Mart 2009 tarihinde dilekçe verdiğini söylemişti."

 

Alinti: -http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11272850.asp?gid=229-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Suçluların cezalandırılması gerekir. Bunu başından beri söylüyorum. Terör örgütüne uyuşturucu ticareti yaparak kaynak sağlayanlar ortadan kaldırılıp, sonra pişmanlıktan yararlananların itirafları sayesinde bu ortadan kaldırılanların bağlantıları öğrenilip aynı uyuşturucu işi devralınmıştır örneğin! Bunu yapanlar cezalanmalıdır. Bunun, yan komşusuna sinir gidip "suçlu sandıydım" diye ateş ederek görevini ve silahını kötüye kullanan bir polis memurunu cezalandırmaktan farkı yoktur, yapılmalıdır.

 

Ama yapılanlar bu yönde kesinlikle değil. Böyle bir çaba görmüyorum. Sepetteki çürük yumurtalar atılırsa sepetin lehine olur. Yapılan ise, tam tersine sepetteki çürük yumurtalardan yararlanıp, tüm sepeti kokuşturup çöpe atma yönünde! Çünkü yerine yeni kendi sepetlerini koymak istiyorlar!

 

Demirefe,

 

doğru söze ne gerek.İşte asıl sorun,sizin cümlelerinizle;

 

" Sepetteki çürük yumurtalar atılırsa sepetin lehine olur. Yapılan ise, tam tersine sepetteki çürük yumurtalardan yararlanıp, tüm sepeti kokuşturup çöpe atma yönünde! Çünkü yerine yeni kendi sepetlerini koymak istiyorlar!"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"ALBAY TEMİZÖZ’ÜN KOD ADI METİN

13:01 25 Mart 2009

 

ÇAYAN ETHEM

 

Şırnak’ın Cizre ilçesindeki ölüm kuyularında bulunan kemiklerle ilgisi olduğu iddia edilen ve önceki gün Kayseri’de gözaltına alınan İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün adı Şemdinli olaylarında geçiyordu. Diyarbakırlı müteahhit ve gazete sahibi Mehmet Ali Altındağ’ın iddiasına göre Cemal Temizöz’ün kod adı: Metin

Güneydoğu’nun faili meçhul cinayetler ile anıldığı yıllarda bölgede görev yapan Cemal Temizöz, Cizre ile İdil ilçeleri arasındaki Kuştepe köyünde başlatılan kazı çalışmaları sonucunda Diyarbakır Özel Yetkili Mahkeme’nin talebi üzerine Kayseri’de gözaltına alınmıştı.

Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün gözaltındaki ilk saatlerini İl Jandarma Komutanlığı’nda geçirdiği ve hastanede sağlık kontrollerinden geçirildiği öğrenilirken, dün öğleden sonra Diyarbakır’a doğru yola çıkarıldığı belirtildi.

PKK itirafçısı Abdulkadir Aygan’ın açıklamalarında Cemal Temizöz’ün ismi Diyarbakır’daki JİTEM Grup Komutanı olarak geçiyordu.

Temizöz ile ilgili bir başka iddia ise Şemdinli’de 2005 yılında yaşanan Umut Kitabevi’nin bombalanması olayından sonra ortaya atılmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oluşturulan “Şemdinli Araştırma Komisyonu’na o dönemde çağrılan Diyarbakırlı işadamı Mehmet Ali Altındağ ifadelerinde Temizöz ile ilgili ilginç bir ayrıntıdan bahsetmişti. İşadamı Altındağ, Cemal Temizöz’ün “Metin” kod adını kullandığını açıklamıştı.

 

TEMİZÖZ: KÖKÜNÜ SÖKTÜRECEĞİM

TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu’nun “Bu Mutkili Ali (Şemdinli olayında adı geçen ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın ‘tanırım iyi çocuklardır’ dediği isimlerden Ali Kaya) dediğinizin dışında başka astsubaylar var mıydı, tanıdığınız” sorusuna Diyarbakır Söz Gazetesi ve Söz TV’nin sahibi Mehmet Ali Altındağ, yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:

“Şimdi, bunlar, bizi polisten aldılar o gece. Bizi polisten aldılar, polisten aldıktan sonra jandarmaya götürdüler. Gözlerimizi bağladılar. Ertesi gün, o gece bize epey zulüm de ettiler. Metin kod isimli Cemal Temizöz isimli bir binbaşı geldi o gece, dedi: ‘Mehmet Ali Altındağ sen bu memlekette bir köksün, bugün seni söktüreceğim, götüreceğim’ diye tehdit etti."

 

Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1237978899&year=2009&month=03&day=25-

 

Aramizda bir cok yorumcu arkadas var ve bu arkadaslar Ugur Mumcu ve benzeri insanlarin faili mechule kurban gitmesine isyan ediyorlar ve faillerin bulunmamasindaki kasiti görebiliyorlar. Ama malesef ayni arkadaslarin ülkemizdeki diger faili mechul cinayetler söz konusu oldugunda, mesela güneydoguda yasanan 10 binlerce cinayetlere, duyarsiz oluyorlar ve hatta cinayeti isleyen kurumlari ve zihniyeti destekler demecler veriyorlar. Bu celiskili davranis anlasilir degil. Sebebi ne olursa olsun yasa disi öldürmeler ve faili mechul öldürmeler asla kabul edilemez bir durum. Umarim burada kendilerini demokrat hisseden ve gercekten faili mechullere karsi gelen arkadaslarin artik bu celiskiden kendilerini kurtaririlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"ALBAY TEMİZÖZ?ÜN KOD ADI METİN

13:01 25 Mart 2009

.

.

.

Bu celiskili davranis anlasilir degil. Sebebi ne olursa olsun yasa disi öldürmeler ve faili mechul öldürmeler asla kabul edilemez bir durum. Umarim burada kendilerini demokrat hisseden ve gercekten faili mechullere karsi gelen arkadaslarin artik bu celiskiden kendilerini kurtaririlar.

Diyarbakırlı gazeteci albayın kod adını nerden biliyor kendiside o dönemlerde kendi halkını satan ayganlardan olmasın?

 

Ayrıca O dönemlerde Öldürülenlerin hepsi pkk teröristleri yada o teröristlere yataklık yapan lojistik sağlayan lardır.

 

Hiç kimse suçsuz bir insanı devlet adına öldürmez.

 

Benim memleketimde neden böyle cinayetler olmuyor?

 

Bu uygulamayı tam olarak yapamadılar eğer gerçekten bu tür insanların hepsini temizlemiş olsalardı bu gün bu şekilde olmazdı.

Bilindiği gibi Terörün ve teröristin dini imanı yoktur terörün insanlıklada alakası yoktur. o nedenle teröre ve destekçilerine insaca yaklaşırsan olacağıda bu olur .

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hiç kimse suçsuz bir insanı devlet adına öldürmez.

 

Benim memleketimde neden böyle cinayetler olmuyor?

 

Bu uygulamayı tam olarak yapamadılar eğer gerçekten bu tür insanların hepsini temizlemiş olsalardı bu gün bu şekilde olmazdı.

Bilindiği gibi Terörün ve teröristin dini imanı yoktur terörün insanlıklada alakası yoktur. o nedenle teröre ve destekçilerine insaca yaklaşırsan olacağıda bu olur .

Sizin iyetiniz ve arzulariniz gercekten acikca gözler önüne serilmis durumda. Sizin yorumlariniz aslinda bir itiraftan baska bir sey degil, sadece yakindiginiz konu, yapanlarin isi iyi yapamadiklari.

 

Evet ülkemizdeki demokrasi anlaysi bu malesef!!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizin iyetiniz ve arzulariniz gercekten acikca gözler önüne serilmis durumda. Sizin yorumlariniz aslinda bir itiraftan baska bir sey degil, sadece yakindiginiz konu, yapanlarin isi iyi yapamadiklari.

 

Evet ülkemizdeki demokrasi anlaysi bu malesef!!!!!

Ben burada düşüncelerimi her zaman ifade ederim.

 

Terörün olduğu yerde hiç kimse demokrasiden ve insan hakkından bahsedemez...

 

Aşağıdaki linke bakın, sözde topluma kazandırmak adına serbest bırakılan teröristler tekrar çatışmalarda öldürülüyor ve belkide kaç ailenin canını yakmış,kaç cocuk basaız kalmıştır...

 

-http://www.youtube.com/watch?v=A8dTDdodqfk-

 

 

Bu cinayetleri işlerken neden hiçkimse insan olduğunu hatırlamıyor,insan hayatından ve hakkından bahs etmiyor.

 

insana insan muamelesi yapılır ve insan gibi davranılır.

 

Demokrasi-insan hakkı diye teröre çanak tutanların sayesinde bu demokrasıyi yaşıyoruz unutmayın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Vatansever" gazetelerimiz faili mechul sekilde öldürülen "vatanhainlerinin" haberlerini mümkün oldugu kadar minumumda tutuklari icin bu "vatanhainlerinin" yakinlarinin acilarini paylasan haberleri dogal olarak "vatanhaini" gazeteler, mesela bu sefer "BIRGÜN" yainliyor. habere bir göz atalim isterseniz:

 

"İŞTE HAYATIMIZI YUTAN KUYULAR

13:59 29 Mart 2009

 

 

Şırnak Cizre’de yapılan kazılarda çıkarılan kemiklerin ardından tutuklanan Albay Cemal Temizöz ve emrindekiler tarafından 14 yıl önce babasının öldürüldüğünü söyleyen Şahin Kalenderoğlu, babasının kemiklerini bulmak için başlattığı yargı mücadelesini, “Devlet kemiklerimizle ve kendisiyle yüzleşsin istiyorum” diyerek anlatmaya başlıyor.

 

‘KEMİKLERİMİZLE YÜZLEŞECEKLER!’

Yakın zamana kadar çarşısında kahkahalı sohbetlerin edildiği Şırnak’ı fırtına önceki sessizliğe boğulmuşken buluyoruz.

Cizre’nin eski Belediye Başkanı ve emekli korucubaşı Kamil Atak ile oğlu Temel Atak’ın tutuklanmasını televizyonlarından izlerken kendilerini biraz daha güvende hisseden Cizre halkındaki umut, akşam saatlerinde bölge korucularının öfkelerinin havaya sıkılan mermilere dönüşmesiyle hapsoldukları evlerinde belki bir kez daha bu ülkede Doğu ve Batı'nın hiçbir zaman aynı şarkıyı çalamayacağı düşüncesinin karamsarlığına boğuluyor.

Son birkaç haftadaki yaşananlarla belki de Türkiye’de yerel seçim telaşının tek girmediği yer olan Cizre’yi arkamızda bırakarak, Irak’a en yakın olan yerleşim birimi Silopi’ye doğru gidiyoruz. Silopi’de randevulaştığımız kayıp yakını bizi, acılarına rağmen gülümsemeye çalışan bir misafirperverlikle ağırlıyor ve en az devlet kadar ‘derin’ bir sohbet başlıyor.

Kalenderoğlu’nun yarı Tükçe, yarı Kürtçe konuşmasını ilk başta çok anlamasam da, konuşmasını Şırnak muhabirimiz Emin Kınay’ın yutkunarak ve düşünerek çevirmesinden ‘hoş geldin’ sohbetinin ‘ölüm’e doğru kaydığını anlıyorum.

 

BABASININ CESEDİNİN PEŞİNDE

Şahin Kalenderoğlu 44 yaşında. Bize, onu ‘kayıp yakını’ yapan hikayesinin başladığı 1995 yılını anlatarak başlıyor geçmişe yolculuğunu. Bize ‘kaybettiği’ babasını anlatırken gözleri parlayan Kalenderoğlu; köyün muhtarı ve ‘başının tacı’ olan babasının son yolculuğunu şöyle anlatıyor:

“Babamı gördüğüm son gün 2 Şubat 1995’ti. Babam her gün 73 AF 236 plakalı araçla köyle Silopi arasında gidip gelirdi. Söylediğim tarihte ise dönüşü olamadı. O gün babam, köylülerimizden Mehmet Dansık ve onun 14 yaşındaki oğlu Ahmet ile yine aynı yola koyulmuştu. Bir daha da onlardan haber alamadık. Babam ve diğer iki yolcu gideceği istikamete varamamış, 3 tane askeri arama noktası arasında kaybolmuştu.”

Şahin Kalenderoğlu’na 14 yıl önce kaybettiği babasıyla ilgili ne yaptığını sorduğumuzdaysa acı acı gülerek anlatıyor:

“O zaman heyet topladık ve bölük komutanı olan Abdullah Belge’ye gittik. Jitem’den kod adı Cengiz olan Mahmut Bey’e, Özcan uzman çavuşa, Bekir asteğmene, kod adı muhtar olan Ali binbaşıya, ve Cemal Temizöz’e gittik. Diyarbakır Asayiş Komutanı'na kadar gittik. Onlar ‘biz takip edeceğiz’ dedikçe, biz karanlık bir yola girdiğimizi daha çok hissettik. Bize PKK’nin onları kaçırmış olabileceği ihtimalini söyleyip durdular ama 3 arama noktası arasında PKK’nin babamları kaçırmış olma ihtimalinin, arabanın da kaybolduğunu düşündüğümüz de mümkün olmadığını biliyorduk. Babamı sorma ziyaretlerini sıklaştırdığımızda bizi tehdit edercesine konuşmalarından anladım ki, bir daha babamı göremeyecektim ve bunun sebebi benim çok uzağımda değildi.”

Acılı adam, bunca yıl hukuka başvur(a)mamasını bize açıklamaya çalışırken, rütbelilerden aldığı tehditleri ve ailesinin can güvenliğinden dolayı duyduğu endişesini anlatırken takındığı mahcup tutumunu konuşmasının sonundaki inançlı sesiyle tersine çeviriyor:

“Biliyorum ki babam için açtığım davadan ötürü çok büyük bir risk aldım. Biliyorum ki yarın öbür gün devletin dengeleri değiştiğinde (Jitem buraya tekrar aynı güçte yerleştirilirse) ilk hedeflerden biriyim. Ama artık korkmuyorum, bir insanın en korktuğu şey ölümdür ama onlar, bir gün bizim kemiklerimizle bile olsa cezalarını çekecekler!”

Ölüm kuyuları olarak tanınan ve yöre halkının “devletin bile giremediği yer” olarak bildiği BOTAŞ kuyularına götürdüğümüz Kalenderoğlu’nun kuyuya fırlattığı “acaba burada O’na ait bir parça var mıdır?” bakışı çok şey anlatıyor.

“Hem ölüm korkusundan, hem ölümden korkmamaktan bahseden şiirler yazmak istiyorum” derken Nazım Hikmet, bu yörenin insanları belki de yakınlarının kemiklerini aramak yerine sadece dua edebilmek için bir mezar bulduğu günleri düşlüyor.

 

ŞIRNAK BARO BAŞKANI UMUTLU

Muhabirimiz Emin’in özel görüşme yaptığı Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi ise konuyla ilgili şöyle konuşuyor:

"Gelişmeler sevindirici ama çok sayıda kayıp yakını hala korktukları için gelip dilekçe vermiyor. Tam olarak aşılamayan korku duvarlarına rağmen yine de sesini yükseltenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Ölüm kuyularının açılmasını sağlayan başvuruların sayısı azımsanmayacak rakama ulaştı. 1990'da başlayan faili meçhullerin bulunması için daha önce girişimlerde bulunan aile sayısı bir elin parmaklarını geçmezken 23 Ocak 2009'dan bu yana Şırnak Barosu'nun verilerine göre sadece Silopi'den yapılan başvuru sayısı 70'i aştı. Cizre'de 10, Şırnak'ta 9, İdil'de ise 3 vatandaş, kayıplarının cesetlerinin bulunması için savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Bunların yanı sıra Urfa, Bingöl ve Bitlis'te de bazı yurttaşlar, savcılıklara giderek yakınlarını kaybettiklerini düşündükleri kişiler hakkında dava açılmasını istedi. Özellikle Sinan Lokantası ile Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi, BOTAŞ'taki kuyuların açılmasından sonra bulunan kemikler ve ipuçları bölge insanını daha da cesaretlendirmiş gözüküyor. Önceleri Emniyet ve Jandarma karakollarının kapılarından geçmekten bile korkan Silopi ve Cizreliler, kayıp yakınları artık içlerine gömdükleri acılarını haykırıyor.”"

 

Bu "vatanhaini" gazetelerde islerini güclerini birakip "vatanperver" devlet destekli katillerin yakalanmasi icin elllerinden geleni yapiyorlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Faili mechullerle ilgili yeni gelismeler;

 

"FOÇA KAYIPLARININ ADRESİ JİTEM’İN ‘03 TİMİ’ ÇIKTI

12:18 05 Mayıs 2009

 

 

ÇAYAN ETHEM

 

Her cumartesi İstanbul Beyoğlu’ndaki Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelerek kayıp çocuklarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri’nin geçen haftaki 214. buluşmasında, 31 Mart 1998 tarihinden kayıp olan dört kişinin bulunması istendi.

Cumartesi Anneleri’nin geçtiğimiz günlerdeki buluşmasında konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Ferhat Kentel, Neslihan Uslu, Metin Andaç, Mehmet Ali Mandal ve Hasan Aydoğan isimli yurttaşların İzmir Foça’daki askeri alan içerisinde bulunan ve kontrgerillaya ait binalarda işkenceye maruz kaldığını, Üçkuyular semtindeki işkenceden çıktıklarını, Seferihisar ilçesi kıyısında küçük kamarası olan bir balıkçı teknesine bindirildiklerini ve daha sonra bu teknenin bomba ile infilak ettirilerek batırıldığını ifade etti. Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Teşkilatı (JİTEM) içerisinde faaliyetlerini yürüttüğü ve “03 Timi” elemanı olduğu iddia edilen Turan Ünal’ın sözkonusu kayıp olayının detaylarını hapishanede anlattığı ortaya çıktı. Turan Ünal’a ait olduğu belirtilen ifadelerde sözkonusu 4 kişinin nasıl kaybedildiği anlatılıyor.

 

03 TİMİ ÜYESİ TURAN ÜNAL

Ünal’ın ifadeleri arasında nasıl JİTEM’e katıldığı, JİTEM’de görev alan kişilerin kimler olduğu, 1998 yılına kadar kaybedilen ve öldürülen yurttaşlar, yaptıkları işkenceler, uyuşturucu ticaretini kimlerle, nereden ve nasıl yaptıkları gibi ayrıntılar bulunuyor.

Arkadaşlarıyla birlikte gerçekleştirdikleri bir gasp olayından sonra kendisine sahip çıkılmaması üzerine tutuklanarak Çankırı Hapishanesi’ne konulan Turan Ünal, yargılandığı davadan hüküm giyince kendisini kurtarmak için yardımda bulunmayan arkadaşlarına “şantaj” yapmak amacıyla bildiklerini hapishanede bulunan siyasi tutuklular ile paylaşmaya başladı.

 

ÜNAL’IN İLK İLİŞKİLERİ EMNİYET’LE

S1995 yılı mart ayında Polis Akademisi sınavlarını kazanmasının ardından Amasya Emniyet Müdürü Mümtaz Karaduman ile tanıştığını ve ilk ilişkilerini kurduğunu anlatan Turan Ünal, Karaduman’ın kendisini Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde Personel Şube Müdürü olarak görev yapan Burhan Tansu ile tanıştırdığını söylüyor. Tansu’nun da işadamı görünümündeki Tarık Ateş ve ortağı Turan isimli kişilerle kendisini tanıştırdığını ifade eden “03 Timi” üyesi Turan Ünal, bu kişileri şöyle tanımlıyor: “İhracat ve gümrükleme işleri yapıyor görünümünde her türlü kontra faaliyeti ile birlikte uyuşturucu kaçakçılığı da yapmaktadırlar.”

Polis Akademisi sınavlarını kazanmasına rağmen akademiye gidemediğini, askere gitmeyi tercih ettiğini belirten Ünal, bu durumu Mümtaz Karaduman’a da bildirdiğini ve askere gitmesi için gerekli işlemlerin yapılması talimatı verildiğini anlatıyor.

 

ASKERDEYKEN JİTEM’E GEÇİŞ YAPTI

Ünal, 21 Kasım 1995’te Sivas 1. Er Eğitim Tugayı’nda askerliğe başlar. Bölük Komutanı Yüzbaşı Salih Doğan, kısa süre sonra Turan Ünal ile birlikte 29 kişiyi ayrı bir yerde toplayarak kendilerine özel bir eğitim verileceğini açıklar. Bu ekip diğerlerinden ayrılır. 29 kişilik ekibe çeşitli silahlar, atış, silah bakımı, silahlı ve silahsız savunma teknikleri, dövüş teknikleri, birlikte tim çalışmaları, çeşitli teknik cihazların kullanılması üzerine eğitim verilir. Bu eğitim çalışmalarının ardından ise Turan Ünal’a komutanları tarafından “JİTEM’e bağlı 03 Timi üyesisin artık” açıklaması yapılır.

 

03 TİMLERİ JOKER KONUMUNDA

Turan Ünal’ın kendisinin de içerisinde yer aldığı “03 Timi”ne ilişkin verdiği bilgiler şöyle: “03 Timi joker konumunda bulunduğu için ani görevler ve son dakika görevler çıkıyor. Emniyet, MİT ve diğer askeri kuruluşlar bilgi, malzeme ve personel alanında kullanılıyor. Tim’e emirler üst düzey emniyet hizmet ve daire başkanlığından geliyor. Kolluk kuvvetlerinin sahip olduğu bütün yetkiler, kimlikler kullanılıyor.”

 

OLAYIN KUTLAMASI YAPILDI

“03 Timi”nden Turan Ünal 31 Mart 1998 dört yurttaşın kaybedilmesi olayıyla ilgili ayrıntıları şöyle anlatıyor: “Neslihan Uslu, Metin Andaç, Mehmet Ali Mandal ve Hasan Aydoğan, Çeşme Alaçatı’dan kaçırıldı. Foça’da askeri alan içerisinde olan kontrgerillaya ait binalarda işkenceli sorguya alındı. Sonra Hatay Üçkuyular semtinde kontrgerillaya ait binada 3-4 gün tutuldu. Nisan ayı sonunda ağır işkenceden çıkmış, kolları kırık ve hap ile uyutulmuş bir halde İzmir Seferihisar kıyısında küçük kamarası olan bir balıkçı teknesine bindirildi ve tekneye bomba ile patlatılarak batırıldı. Seferihisar’ı seçme nedeni dağların direk denize inmesi, ıssız, derin bir yer olmasıydı. Bu olayın kutlaması daha sonra Çeşme’de bulunan 40 dönümlük arazi üzerinde kurulan FLY-İN adında bir eğlence yerinde yapıldı. Burası kontrgerillanın sürekli eğlenmek için gittikleri bir yer. Hatta İstanbul’da da bir şubesi bulunuyor.”"

Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1241515108&year=2009&month=05&day=05-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bassavcilik faili mechul cinayete kurban giden eski HEP milletvekili Vedat Aydin cinayeti davasini tekrar raftan kaldirdi ve öncelili dosyalar arasina aldi. Umarim ülkemizdeki tüm faili mechuller (aslinda faili belliler) tek tek yargi önüne cikartilarak adaletin yerini bulmasi saglanir.

 

"BAŞSAVCILIK, VEDAT AYDIN CİNAYETİNİ DE RAFTAN İNDİRDİ

12:09 05 Mayıs 2009

 

 

1991 yılında kaçırılarak öldürülen HEP’in Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın cinayetinin, ‘faili meçhul’ davalar içindeki dosyası, kalan 2 yıllık zamanaşımı nedeniyle Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ‘öncelikli dosyalar’ arasına alındı

Diyarbakır'da 18 yıl önce kendilerini polis olarak tanıtan elleri silahlı ve telsizli kişilerce evinden alındıktan sonra cenazesi Elazığ'ın Maden ilçesi yakınlarında bulunan kapatılan Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın cinayeti dosyası, 2 yıl sonra zaman aşımına uğrayacağı gerekçesiyle öncelikli dosyalar arasına alındı.

Vedat Aydın, 5 Temmuz 1991 tarihinde gece yarısı evine gelen ve kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından “İfadeniz var, bizimle gelip bir imza atacaksınız” denilerek evinden alınmış, 7 Temmuz 1991'de Maden yakınlarındaki bir köprü menfezinin altında işkence yapılmış cenazesi bulunmuştu.

Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nın faili meçhul dosyaları arasında bulunan Aydın dosyası yeniden incelemeye alındı. Vedat Aydın'ı kaçırıp işkenceyle öldürenlerin 2 yıl içerisinde yakalanıp adli makamlara çıkarılmamaları durumunda dosyanın 5 Temmuz 2011 tarihinde zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılacağı belirtilerek, öncelikli incelenmesi gereken dosyalar arasına alındı.

 

9 ZANLIYA YENİDEN SORUŞTURMA

Başsavcılık, aralarında Diyarbakır Jandarma İstihbarat eski Grup Komutanı Binbaşı Aytekin Özen'in de bulunduğu 6'sı PKK itirafçısı 9 JİTEM'ci hakkında yeniden çok yönlü soruşturma başlattı. Olaya karıştıkları iddia edilen şüpheliler hakkında yakalama emri çıkarıldı. Adı geçenlerin kendi kimlikleriyle yurt dışına giriş-çıkış yapıp yapmadıklarına dair Emniyet Genel Müdürlüğü Pasaport Daire Başkanlığı'na yazı gönderildi. Başsavcılık bu kişilerin ‘Tanık Koruma Kanunu'ndan faydalanıp yeni kimlik alıp almadıkları, eğer almışlarsa yeni kimlik bilgilerinin soruşturma dosyasına gönderilmesi için İçişleri Bakanlığı Vatandaşlık Genel Müdürlüğü'ne de yazı gönderilerek bilgi verilmesi istendi.

 

AYGAN'IN İTİRAFLARI DOSYAYA EKLENDİ

Vedat Aydın'ın öldürülmesinden sonra alınan tanık ifadeleri, eşi Şükran Aydın ile çocuklarının ifadeleri ve Şükran Aydın’ın verdiği eşkal üzerine çizilen robot resimler incelemeye alındı. Başsavcılık, gerek görülmesi halinde Aydın'ın eşi ve çocuklarının ek ifadesine de başvuracak. Başsavcılığın yürüttüğü Vedat Aydın soruşturmasına halen İsveç'te yaşayan PKK itirafçısı Abdulkadir Aygan'ın ifadelerinin yön verdiği, bu konuyla ilgili sözlerinin ihbar kabul edilerek soruşturma dosyasına eklendiği bildiriliyor.

 

'CEM ERSEVER PLANLADI'

Cinayetle ilgili Aygan'ın soruşturma dosyasına konulan ifadeleri şöyle: “Vedat Aydın infaz edilmeden önce evinin çevresinde keşif yaptım. Olayın planlayıcısı Binbaşı Ahmet Cem Ersever'dir. İlk keşif ‘Derdo’ kod adlı itirafçı Selahattin Görgülü ile başladı. Görüşme yapmaya gitti, başarılı olamayınca Ersever'e bilgi verdi. Ersever bizi çağırıp arabayla Vedat Aydın'ın İstasyon Caddesi'ndeki evinin karşı tarafına bakan yerde bekledi. Bir kişiyi daha yanına alarak Aydın'ın oturduğu bina, daire ve kapı numarası tespit edildi. 2 gün sonra sabah JİTEM'e gittiğimde ortalıkta kimse yoktu. Nöbetçi askerlere, ‘Komutan ve arkadaşlar nerede?’ diye sorduğumda ‘Yatıyorlar’ dedi ve ‘kimse bizi rahatsız etmesin’ demişler. Cem Ersever uyandığında ‘Niye erken geldin?’ dedi. Ben de, ‘Komutanım normal saatinde geldim’ deyince ‘Ortalık zaten bozuk. Vedat Aydın’ı vurmuşlar’ dedi. Öyle deyince ben anladım, çünkü eylemin keşfini beraber yapmıştık. Yatanlara baktığımda Cem Ersever'in yardımcısı Binbaşı Aytekin Özen, itirafçılar Fethi Çetin, Ali Ozansoy'du. Ayakkabıları ve araç lastikleri tümden çamurluydu.”

***

JİTEM elemanı Demir:Tetiği Hasan Adak çekti

SORUŞTURMA dosyasına PKK itirafçısı ve JİTEM elemanı Murat Demir’in ifadeleri de konuldu. Demir, Aydın'ın kaçırılmasıyla ilgili daha önce şunları söylemişti:

“Cinayetin işlendiği tarihte Silvan'da askerlik yapıyordum. Temmuz'un 1 veya 2’siydi. Cem Ersever geldi, ‘operasyon var’ diyerek beni, Hadi Çelik ve İlhan Çelik’i aldı. Alay Komutanı İsmet Yediyıldız, Ersever'le birlikte bize ‘Vedat Aydın’ı alıp sorgulayacağız’ dediklerinde öldürüleceğini anladım. Birkaç itirafçı ve ‘Bülent', ‘Murat' ve kod ismi ‘İmanım’ olan özel harekâtçılarla Vedat Aydın'ın evine 3 arabayla gittik. Eve itirafçı Hasan Adak, İmanım ve Bülent ellerinde telsizle gitti. Aldıktan sonra Elazığ'a doğru yola çıktık. Cem Ersever’in kullandığı otomobili takip ettik. Maden ilçesine 10 kilometre kala araçtan inip kırsala doğru yürüdük. Ersever, bize gösterdiği noktada, ‘Sorgulayın sabaha doğru gelirim’ dedi. Sorguda, Aydın’ın gençleri dağa gönderdiğini itiraf etmesini istiyorduk. O da öldürüleceğini anladığı için ‘Benden bir şey alamayacaksınız’ diyordu. İşkence sabaha kadar sürdü. Geceyarısı Maden tarafına götürdük. Issız yerde durduk. Vedat Aydın'ı alıp köprünün altında infaz ettiler. Tetiği itirafçı Hasan Adak çekti.”"

 

Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1241514595&year=2009&month=05&day=05-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Komik olan,bir tarafta terör ve terörü mesru gösterme cabalari,diger yanda teröre karsi verilen legal ve illegal mücadeleyi demokrasi mahvoldu cigirtkanligi ile dile getirenler.Terör insanlik yani insan düsmanidir,terörle ayni taktiklerle savasilir savasilmalidirda.

 

Bildigimiz kadariyla,devletin yikilmasinda esas oglan rolünü üslenenler hep devrimci gecinenler olmustur,bunun örneklerini fazlasi ile verebiliriz.Bugünde devlete karsi olan güclerin boyunlarinda ki pankartta "devrimci"yazmaktadir.Cünkü öyle bulmuslar kolayini.Devlete karsi olmayi devrimcilik devleti ve sinirlarini savunanlari ulusalci diye damgalamaya calisanlarin aslinda bu devletle iliskilerini kesmeleride gerekir.Cünkü bu devlete karsi olanlarin bu devletle iliskilerinin olmasi paradokstur.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Komik olan,bir tarafta terör ve terörü mesru gösterme cabalari,diger yanda teröre karsi verilen legal ve illegal mücadeleyi demokrasi mahvoldu cigirtkanligi ile dile getirenler.Terör insanlik yani insan düsmanidir,terörle ayni taktiklerle savasilir savasilmalidirda.

 

Bildigimiz kadariyla,devletin yikilmasinda esas oglan rolünü üslenenler hep devrimci gecinenler olmustur,bunun örneklerini fazlasi ile verebiliriz.Bugünde devlete karsi olan güclerin boyunlarinda ki pankartta "devrimci"yazmaktadir.Cünkü öyle bulmuslar kolayini.Devlete karsi olmayi devrimcilik devleti ve sinirlarini savunanlari ulusalci diye damgalamaya calisanlarin aslinda bu devletle iliskilerini kesmeleride gerekir.Cünkü bu devlete karsi olanlarin bu devletle iliskilerinin olmasi paradokstur.

 

 

saygilarla

Ne yani, simdi faili mechul sekilde öldürülenleri teröre karsi verilen mücadelenin bir parcasimi diyorsunuz? Lütfen acik konusalim. Kimse burada teröre karsi mücadele edilmesin demiyor, sadece hukuk disi eylemlere karsiyiz, bu devlettende gelse. Bakin siz Ergenekon konusunda devamli hukuksuzluktan bahsediyorsunuz ve insanlarin yargisiz infaza ugradiginu iddaa ediyorsunuz ve bu durumdan sikayetcisiniz, ama diger taraftan binlerce insanin yargi önüne cikartilmadan terörü destekliyor iddaasiyla yargisiz ve faili mechul sekilde öldürülmesini teröre karsi bir mücadele gibi anlatmaya calisiyorsunuz. Bu kadarda cifte standartlik olmazki ama. Ergenekon icin hukuk disi ama digerleri icin ne yapilirsa dogrudur.

Diger taraftan "Komik olan,bir tarafta terör ve terörü mesru gösterme cabalari,diger yanda teröre karsi verilen legal ve illegal mücadeleyi demokrasi mahvoldu cigirtkanligi ile dile getirenler.Terör insanlik yani insan düsmanidir,terörle ayni taktiklerle savasilir savasilmalidirda." söylemekle aslinda devletin faili mechullerden sorumlu oldugunu itiraf etmis oluyorsunuz.

 

Yargisiz infazi ve insanlari illagel sekilde öldürmeyi hic bir saygin devlet hangi sebebten olursa olsun asla kabul etmez. Bu tür olaylar ancak bizim ülkemizde ve benzerlerinde olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.