Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ve Tanrı (lar) İnsanı Yarattı


Nibiru2012

Önerilen İletiler

Ve Tanrı (lar) İnsanı Yarattı

 

Tarih sahnesinde insanın yaratılışı ile ilgili ilk kayıtlar Sümer metinlerinde bulunur.Sümer kayıtlarında bulunan insanın Nefilimler tarafından yaratılışı ilk bakışta hem evrim teorisine hemde kutsal kitaplara uymaz.Ama dikkatli incelenirse bu kayıtların hem evrim teorisini hem de Ahit hikayelerinin doğruluğunu onaylayabilir ve ikisi arasında çatışma olmadığını göstere bilir.

 

Tanrıların insanları , belirli metinlerde insanı bilinçli bir şekilde yarattığı ve hemde tarif edi len göksel olaylar ile başlayan evrimsel zincirdeki bir halka olarak tarif eder.

 

Sümer metinlerinde insanın henüz yaratılmamış olduğu nippurda sadece tanrıların oturduğu sırada meydana gelen olaylarla dolu örneklemeleri kaydeder.Aynı zamanda dünyanın yaradı- lışı ve üstündeki bitki ve hayvan yaşamının gelişimini, geçerli olan evrim teorisine göre açık- lar

 

Sümer metinleri Nefilimler dünyaya ilk kez geldiğinde tahıl ekme,meyve ağacı dikme ve da var güdme işlerinin henüz yayılmadığını belirtir.Aynı anlatımlar Tevrat da anlatılanla aynı şe- kil de altıncı gün ve evrim sürecine yerleştirilir.

 

Ve henüz yerde bir kır fidanı yoktu,

 

ve bir kır otu henüz bitmemişti.

 

Ve toprağı işlemek için adam yoktu.

 

Tüm Sümer metinleri tanrıların , işlerini yapmak için insanı yarattığını yazar.Marduk tarafın dan söylenen yaradılış destanında ;

 

Aşağı bir ilkel yaratacağım ;

 

İnsan olacak adı Bir ilkel işci yaratacağım ;

 

Tanrılara hizmet etmekle yükümlü olacak Onlar rahat edebilsin diye.

 

Sümerlilerin ve akadların insan ‘ı adlandırdıkları terimler ,onun statüsü ve bizzat amacını bizzat anlatır ; lulu (ilkel) , lulu amelu ( ilkel işci) ,

 

Eski ahit çağlarında nefilim ilah ,rab,hükümdar,efendi,yönetici dir.Genellikle daha sonra ibadet diye çevrilen terim avod (calışma) dır.Kadim insan tanrısına ibadet etmez sadece onun için çalışır.

 

Ahitteki ilah , Sümer anlatıları gibi insanı yaratır yaratmaz bir bahçe dikti ve insanı çalışma ya atadı.

 

- RAB Tanrı doğuda, Aden’de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem’i oraya koydu. Tekvin 2:8

 

Sümer yazılarında insanı yaratma kararı bir meclis tarafından alınmıştır.Eski ahitte bu anla tım Tanrı (Elohim) ; çogul ilahların kullanılması dikkatten kaçmamalıdır.

 

Tanrı(Elohim), “İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım” dedi . Tekvin 1:26

 

Elohim , yani tanrılar adem ve havanın bilgi ağacının meyvesini yediklerinde yine seslenirler ,

 

Sonra, “Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu” dedi, Tekvin 3:22

 

Kutsal kitaplardaki yaradılış hikayelerinin Sümer kökeninden çıktığı açıktır.Eski ahit insanın tanrı olmadığını ve göklerden gelmediğini netleştirmek için epey uğraş verir.Gökler ,göklerin efendisinindir ve insanoğluna dünyayı vermiştir.

 

Sadece belirli bir biliş ve ilahi bir ömür süresi eksiği olan Adam, diğer her açıdan yaratıcıla-

 

rının suretinden (selem) ve benzeyişinde (dmut) yaratılmıştır.Metinde dmut ve selem terimle ri insanın tanrılara hem fiziksel hemde içsel benzerliği konusunda şüpheye yer bırakmaz.Tanrı lar ve insanların tüm kadim resimsel betimlemelerinde , bu fiziksel benzerlikleri açıktır.

 

Eski Ahitte , İbranilerin Tanrısı yüzyüze görülebilir,görüşülebilir,işitile bilir ve konuşulurdu. Tanrıların elçileride insana benzer ve tanrılar gibi davransın diye yaratılmıştır.

 

Nefilimlerin fiziksel ve duygusal kopyası olması gerçekte mümkünmüdür ? İnsan gerçekte nedir ?

 

İnsan nedir ? sorusuna batı dünyası uzunca bir süre dünyada yaşayan tüm canlıların hakimi ol sun diye yaratıldığını fikri verilirken 1859 da Darwin adlı İngiliz doğa bilimci “Doğal seçme yoluyla türlerin kökeni veya hayat mücadelesinde istenen ırkların korunması “ adlı eserinde doğal evrim hakkındaki daha eski düşüncelere ; bitki , hayvan ve tüm türlerin hayatta kalma mücadelesinin sonucu olarak doğal seleksiyon kavramını eklemiştir.Darwinden daha önce ö nemli jeologlar 1788 de İbrani takviminin öne sürdüğü insanlık tarihinin gerçekle uyuşmadığı nı öne sürmüş ve kilisenin oldukça yopun tepkisini çekmiştir.Bu tepki Darwinin aldığı tepki den oldukça fazladır. Darwinin patlattığı bomba ; insan da dahil olmak üzere tüm canlı varlık ların evrimin bir ürünü olduğu sonucudur. Süreç içinde ortaya çıkan kanıtlar kilisenin düşün- ceye karşı eleştirisini azaltmıştır. Eski Ahiti tümüyle geçersiz kılan ; bedensel olmayan bir yaradanın kendi suretin den canlı yaratmasıdır.

 

Bizler süreç içinde evrimleşmiş maymunlarmıydık ?

 

Bilim adamları basit teorileri sorgulamaları sonucunda evrim ; yaşam ve en basit tek hücreli yarattıktan sonra insana dek yaşam biçimlerinin dünya üzerindeki gelişmelerine sebep olan olayların genel rotasını açıklayabilir.Ama evrim , evrimin gerektirdiği milyonlarca yıl açısın dan Homo Sapiens in bir gecede oldu denebilecek ve Homo Erectus dan aşamalı bir değişi mi belirtecek daha eski safhalara ait kanıt olmadan ortaya çıkışını açıklayamaz.

 

Homo cinsinin hominid’i evrimin bir ürünüdür.Ama Homo Sapiensi eni ve devrimci bir üründür.Bilim tarafından açıklanamaz 300.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.Bilim cevap veremez ama Sümer ve Babil metinlerinde insanın yaradılış zamanlarıyla ilgili zaman dahi ortaya ko – nur.

 

- 10 dönem boyunca işin zorluğundan ıstırap çektiler

 

- 20 dönem boyunca işin zorluğundan ıstırap çektiler

 

- 30 dönem boyunca işin zorluğundan ıstırap çektiler

 

- 40 dönem boyunca işin zorluğundan ıstırap çektiler

 

Nefilim yörüngesi bir şar’a yani 3.600 dünya yılına eşittir.İnişlerinden 40 şar yılı sonra sü mer kayıtlarına göre nefilimler isyan ederlerler.Eğer çıkan sonuca göre nefilimler ilk inişlerini 450.000 yıl kadar önce yapmışlarsa o zaman insan insanın yaradılışı 300.000 yıl kadar önce ol malıdır.Nefilimler memelileri,primatları veya hominidleri yaratmadı , nefilimler modern insa-nı yarattı.Bir Sümer metni ;

 

Adamuyu yaratmak için uykusundan uyandırılan EN.Kİ nin hikayesinde ;

 

“Adını söylediğiniz yaratık MEVCUTTUR “

 

Mevcut bir canlının üzerinde oynayarak kendi özelliklerini vermişlerdir.Maymun adam alınır (homo erectus) ve üzerinde kendi benzeyişleri verilir.

 

Evrim ile insanlığın serüvenini anlatan Sümer metinleri birbiriyle çalişmez tam aksine bir birini destekler.

 

İnsanoğlu yaratıldığındaEkmek yemeyi bilmiyordu

 

Giysiler giymeyi bilmiyorlardı

 

Bitkileri koyunlar gibi ağzıyla yerler

 

Suyu bir çukurdan içerlerdi.

 

Böyle hayvana benzeyen insanlar gılgamış destanındada tarif edilmektedir.Metinde stepler de Endikunun uygarlaşmasından önce nasıl olduğunu anlatır.

 

Tüm bedeni kıllarla kaplıydı

 

Kafasındaki saçlar bir kadınınki gibi uzundu

 

Ne halkı ne diyarı bilirdi

 

Yeşil otlaklardanmış gibi giyinirdi

 

Ceylanla birlikte otlarSu çukurunda

 

Vahşi hayvanla itişip kakışırdı

 

Sudaki kıpır kıpır oynaşan yaratıklarla

 

Kalbi neşe dolardı

 

Akadça metinlerde hayvana benzeyen insanı tarif etmekle kalmaz onunla karşılaşmayı dahi anlatır.

 

Şimdi tuzak kuran bir avcı

 

Onunla su çukurunda karşılaştı

 

Avcı onu gördüğünde

 

Yüzü hareketsizleşti

 

Yüreği daraldı yüzü bulutlandı

 

Karnı üzüntüden büzüldü

 

Bu kabarık tüylü maymun-insanlaı hayvan dostları ile gösteren bir çok silindir mühür bulun- muştur.Derken ,insan gücü ihtiyacı ile yüzyüze gelen ve ilkel işci elde etmeye karar veren ne filimler için en uygun çözüm hayvanı evcilleştirmektir.Homo erectus sürekli sorun çıkarmak tadır , zeki, vahşi ve fiziği iş için uygun değildir.Nefilimlerin araç ve gereçlerini kullanabilme li ,emirleri algılayabilmeli yararlı bir emulu olmalılardır.

 

Bir canlı organizmanın kendi benzerini üretmesinin genetik kodlarla olduğu artık bilinmek tedir.Yapay döllenmenin yanı sıra farklı türler arasındaki çapraz döllenme konularındada bi- lim oldukça yol almıştır.

 

Klonlama denilen işlem ;(Grekçe dal anlamına gelen klon kelimesinden) bir bitkiden alınan bir dalın yüzlerce aynı bitkiden üretilmesini sağlayan yöntemin hayvanlara uygulanmasıdır.

 

New York’ta bulunan Hastings-on-Hudson da yapılan deneyler , insan klonlama veya kopya lama tekniklerinin çoktan beri mevcut olduğunu gösterir.İşlem için insanın üreme organından hücre şart değildir.İnsanın yapısını oluşturan herhangi bir hücreden örnek yeterlidir.Normal döllenme anne ve baba kromozomlarının birbirinin üzerine yapışarak daha sonra yine 23 kro mozom çifti olarak ayrılmasıdır , buda DNA larda bazı değişikliklere sebep olur. Ama klon lamada , döl, ayrılmamış kromozom takımlarının tam bir kopyasıdır.İnsanın birebir kopyasını yapmak sayısız sayıda Hitlerler,Bushlar üretilmesi demektir.

 

Bir diğer konu hücre füzyonu denilen işlemin genetik mühendisleri tarafından artık mükem melleştirilmesidir.Bu işleme göre farklı kaynaktan alınan hücreler ile her biri genetik açıdan tam ama ata hücreler açısından bakıldığında tamamen yepyeni bir genetik kod taşıyan iki yeni hücre olmaktadır.Yani birbiriyle uyuşmayan canlı organizmalarının ,mesela bir fare ve tavuk hücrelerinin , genetik karıştırma ile yeni bir canlı , ne fare nede tavuk , yaratılabilir.Bu insan ve hayvan içinde yapılabilir.

 

450.000 yıl önce uzay yolculuğu yapan Nefilimler için genetik mühendislik alanında ileri olduklarını düşünmek pekte yanlış bir kanı olmaz.İster genetik klonlama ,isterse füzyon ,gene tik nakil veya bilmediğimiz bir yöntem olsun bunları biliyorlardı ve bunları sadece labaratuar ortamında değil canlı ortamındada yürütüyorlardı.

 

İki yaşam kaynağının karıştırılmasına yönelik kadim metinleri Berossus tapınağında gör – mekteyiz.Berossus a göre ; ayrıca Deus (tanrı) diye de adlandırılan ilah Belus (efendi) çeşitli ürkütücü varlık belgeleri ortaya çıkmıştır.

 

Bazıları çift ve dört suratlı olan kanatlı erkeler, tek bedende biri erkek diğeri dişi iki kafalı canlılar, keçibacaklı ve boynuzlu , insan başlı boğalar köpek başlı atlar gibi canlıların resimle ri Babildeki Belus tapınağı duvarlarında korunmaktadır.

 

Nefilimler kendi suretlerinden önce diğer alternatifleri denemişler ve bunlarla ilgili deney ler yapmışlardır.Bu yapay yaratıklar yaşayabilmekte fakat üreyememektedir.Kadim yakın do- ğuda tapınak alanlarında bulunan boğa-insan ,aslan-insan bir sanatçının hayal gücünden öte başarısız deneylerin bir göstergesidir.

 

Sümer metinlerinde mükemmel işci biçimlendirilmesi gayretlerinde EN.Ki ve ana tanrıça (Ninhursag) tarafından deforme edilen insanlardan bahsedilir.

 

Ninhursag’ın sarhoş olup EN:Kİ yi çağırdığı anlatıda ;

 

“insanın bedeni ne kadar iyi , ne kadar kötü ?

 

kalbim öyle diyor ki,onunkaderini iyi veya kötü yapabilirim.”

 

Deneme çalışmaları sonucunda çişini tutamayan bir erkek, çocuk doğurmayan bir kadın, cinsel organı olmayan insan üretilmiştir.Yapılan denemelerden sonra mükemmel insan ba- şarılmıştır.EN:Kİ onu Adapa diye adlandırdı.Eski ahit ise Adem.Bizim bildiğimiz Sapiens.

 

Bu son ürünle nefilimler ,insan kızlar ile uyuşmakta ,onlarla evlenip çocuk edinebilecekler dir.Bu kaynaşma sadece nefilimler ile aynı yaşam tohumundan oluşturulanlar için geçerlidir ve kadim metinlerde vurgulanan budur.Metinlerde bulunan lulu terimi ilkel anlamına gelsede karıştırılmış anlamına gelir.Mezapotamya kavramında insan ahitlerde olduğu gibi bir tanrının kanı ve kil in karışımından olmuştur.EN.Ki erectusu teknik bir olayla dönüştürmüştür bu olay

 

“dünyanın bodrumundantam abzu nun üstündenbir yuvarlak olana dek kili karıştırve bir yuvarlak şekil verkili doğru hale getirecek olaniyi, bilen genç tanrılar sağlayacağım “

 

Bu yazının Eski ahit karşılığı ,

 

RAB Tanrı Adem’i topraktan Yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu. Tekvin 2:7

 

Genelde varlık diye çevrilen ibranice terim nefeş tir.canlı bir yaratığı canlandıran ve öldü ğünde onu terk eden, elle tutulamaz o ruh tur.İnsanın yaratışının ahit versiyonunda nefeş (ruh , can) ve kanı eşdeğer tutar.Eski ahitteki eksiklikler mezapotamya metinlerinde açıktır.İnsanın biçimlendirileceği karışım için kanın gerekliliğini belirtmekle kalmaz, bunun bir tanrının kanı, ilahi kan olması gerektiğinide açıklar.

 

Tanrılar insanı yaratmaya karar verdiği zaman liderleri açıklar “Kan toplayacağım, kemikle ri var edeceğim” Kanın belirli bir tanrıdan alınmasını öneren Ea , “ilkeller onun modeli ardın ca biçimlensinler.” Ve tanrıyı seçtiler ,

 

Onun kanından ,insanoğlunu biçimlendirdilerÜstüne hizmeti yüklediler,tanrılar serbest kalsın diyeBu idrakin ötesinde bir işti.

 

Tanrılar insanlar gibi….destanına göre ,tanrılar daha sonra doğum tanrıçasını (ana tanrıça ninhursag) çağırdılar ve görevi yerine getirmesini istediler.

 

Doğum tanrıçası buradayken

 

Doğum tanrıçası döller biçimlendirsin

 

Tanrıların anası buradayken

 

Doğum tanrıçası bir lulu biçimlendirsin

 

İşciler ,tanrıların yükünü taşısınBir lulu amelu yaratsın

 

Boyunduruğu o taksın.

 

Bilim adamlarının incelemeleri sonucunda varmış olukları kanı esk, ahit metinlerinin orjinalinin sümet tabletleri olduğudur.Sümerce tabletlerde yukarıdakine ilişkin yüzlerce me tin ve resim bulunur.Bu metinlerin bize anlattığı ; maymunadamları hayvanlarla karıştırarak

 

Bir ilkel işçi yaratmaya calışan tanrılar işe yarayacak tek karışımın maymunadamlar ile Nefi- limler arasında olabileceği sonucuna varırlar.Bir kaç başarısız denemeden sonra Adapa/Adem yapılır.Başalangıçta sadece Adem yaratılmıştır.Adapa/Adem Sümer metinlerinin anlatımları na göre genetik model ve kalıptır.Bu kopya hem erkek hemde dişidir.Kadının biçimlendirilme sine yönelik eski ahitteki “ kaburga “ , sümerce Tİ (kaburga ve yaşam) üstünde bir kelime oyunudur.Havvanın ,Ademin yaşam özünden yapıldığı budur.

 

İnsanın yaradılışı ve yaradılış sürecinde yaşanan süreçleri yansıtan bir çok tablet ve resim in yanında , Tanrılar insanlar gibi….metninde geçen pasaj insanın davranış ve genel özellikle ri hakkında önemli bilgi sunar.Gereken “ilahi “ unsur sadece tanrının damlayan kanı değildir.

 

Çok daha temel ve kalıcı olan bir şeydir , seçilen tanrının TE.E.MA sının olduğu belirtilir bu kelimeyi çeviren, Oxford üniv prof. W.G.Lambert ve A.R.Millard , kişilik olarak çevirmişler dir.Yanlız bu terim çok daha spesifik olarak hafızayı yerinde tutan anlamınada gelmektedir. Aynı terim akadça versiyorda “ruh” olarak çevrilen etemu olarak yer alır.Her iki durumdada tanrıların kanında kişiliği saklayan şey , Ea nın bu kan üzerinde çalışma yaptığı gen dir.

 

Kil içinde ,tanrı ve insan bağlanacakBir araya getirilmiş bir birlik içindeÖyleki son günlere kadarBir tanrıdan olgunlaşanEt ve canO can bir kan bağında bağlanacakOnun işaretini yaşam ilan edecek

 

Ki bu unutulmasın can bir kan bağında bağlansın.

 

Metin tanrının kanının ,tanrı ve insanın genetik olarak son günlere bağlanması için kile karıştırıldığını belirtir; böylece tanrıların hem eti (suret) hemde canı (benzeyiş) insan üstüne asla koparılamayacak bir kan bağı ile basılacaktır. “Gılgamış destanı” tanrılar yarı ilahi olan gılgamışlar için bir kopya yaratmaya karar verdiklerinde ana tanrıçanın “kil” i tanrı ninurta özü ile karıştırdığı bilinmektedir.

 

Mezapotamyanın yada ahitin metinlerinin kanıtları ,biri tanrı diğeri homo erectus un olan iki gen takımını kaynaştırmak için benimsenen işlemin ,ilahi unsur olarak erkek genleri ve dünyasal unsur olarak dişi genlerini kullanmayı içerdiği önermektedir.

 

İlahın , Adem’i kendi suretinden ve benzeyişinde yarattığını tekrar tekrar iddia eden Tek – vin kitabı daha sonra Ademin oğlu Şit in doğumunu şu sözlerle ifade eder.

 

Adem 130 yaşındayken kendi suretinde, kendisine benzer bir oğlu oldu. Ona Şit adını verdi.

 

Tekvin 5:2

 

Adem süreçte Nefilim tarafından yaratılmışken , şit tamamen biyolojik bir süreçtir.Adem in erkek spermi dişi yumurtası ile döllenerek oluşmuştur.Adem ise bir dişi yumurtanın nefi-lim tarafından döllenmesi ile ortaya çıkmıştır.Tanrısal unsurların karıştırıldığı kil tüm metin- lerin ısrar ettiği gibi dünyasal bir unsur olarak maymun kadının yumurtasına sokulmuştur.

 

Kil yada kalıplanan kil için akadça terim tit’tir. Orjinali Tİ.İT (yaşamla olan) ,ibranice tit, çamur anlamına gelir, ama eş anlamlısı bişa (bataklık) ve beşa (yumurta) ile bir kök paylaşı lan boş ‘ tur.

 

Yaratılış metinleri kelime oyunlarıyla doludur ,

 

Adem_____ adama – adamtudam ; boş – bişa – beşa ___(kil-çamur-yumurta)

 

Efsaneler ve mitler ,eski ahit bilgileri ve modern bilim farklı bir açıdan daha uyum içinde dir. Modern antropologlar insanın güneydoğu Afrika da evrimleştiği bulguları için , mezapo tamya metinlerinde insanın yaratılışının APSU da olan “kutsal Amama” dünya kadınından bahseder.

 

İnsanın yaratılışı metninde , enki ana tanrıçaya şu talimatı verir : dünyanın bodrumundan tam absunun üstünden, kili bir yuvarlak olana dek karıştır.Mekanı olarak Apsuyu biçimlen diren Ea nın yaratılışına yakınan bir ilahi şunu belirterek başlar ,

 

Apsu daki ilahi Ea

 

Bir kil parçasını kopardı

 

Tapınakları tamir için kulla yarattı.

 

Metinler son derece açık biçimde belirtilirlerki Ea Eridu da su kenarında tuğladan bir ev kur muşken Abzu da değerli taşlar ve gümüşle süslü bir ev inşa etmiştir.Yaratığı olan insan ora dan çıkmadır.

 

AB.ZU nun efendisi ,kral Enki

 

Evini gümüş ve lapis-lazuliden inşa etti

 

Gümüşü ve lapis-lazulisi ,parıldayan ışık gibi,

 

Baba, AB.ZU da uygun biçimde şekillendirdi.

 

Parlak simalı yaratıklar

 

AB.ZU dan hasıl oluyorlar,

 

Efendi nudimmud un çevresinde duruyorlardı.

 

Çeşitli metinlerde İlk yaratılan bu ilkel işcilerle çalışan diğer anunnakiler arasında sorun lar olduğunu gösterir.

 

Efendiye karşı isyan eden ev Efendiye boyun eğmeyen evAL.A.Nİ onu efendiye boyun eğdirtti.Kötünün bitkisinin başını ezerKöklerini söker başını koparır.

 

İnsan yaratıldığı zaman Anunnakiler işlerini onlara devrederler ,

 

Anunnakiler ona doğru seyirtti

 

Ellerini selamlayarak kaldırdılar

 

Enlil in kalbini dualarla yumuşattılar

 

Ondan istedikleri kara başlı olanlar idi

 

Kara başlı halkaTutmaları için kazmaları verdiler.

 

Tekvin kitabında benzer biçimde Adem in mezapotamya nın batısında bir yerlerde yaratıldı ğı ve aden bahçesinde çalışmak üzere doğuya doğru mezapotamya ya getirildiği bilgisini ve-rir.

 

RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem’i oraya koydu. Tekvin 2:15

 

Örnekleri çoğaltmak mümkündür.Sonuç olarak dünya tarihini, bilimleri , dinlerin anlatıldı-ğı gibi olduğunu söyleyenler sadece anlatanlardır.

 

Kaynakça/Sitchin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önce Tanrı,insanı yarattı.

 

Sonra insan Tanrıları...

 

sonra mı...?

 

ilkel toplumlardan bugüne yaratışış kavgası...hangi Tanrı ile başlayan medeniyetler çatışması.

 

Eski Yunan;iyiliğin tanrısını kutsar,kötü tanrıda arar özrünü.

 

İyi tanrıyı kutsarken,kötü tanrı ile acizleşir.

 

Yaratan tanrı,hesap sorulan tanrı...

 

Kim,ne derse desin.

 

Önce Tanrı,insanı yarattı.

 

Sonra insan Tanrıları...

 

insaz Tanrı ile değil Tanrılar ile yenmeye çalıştı kaderini,onsuz yaşamadı,yaşatmadı!

 

çoktandır bu kadar güzel bir yazı okumumaştım,teşekkürler Nibiru2012!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Zecharia Sitchin Kronolojisi

 

"Tanrıların ve İnsanların savaşları" kitabından

 

I. Tufan Öncesi Olaylar (M.Ö)

 

450.000 YIL ÖNCE : Güneş Sisteminin çok uzak bir gezegen olan Nibiru 'da ( Marduk ) gezegeninde atmosfer tabakası aşındıkça, yaşam yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Anu tarafından görevden alınan Alalu bir Uzay gemisiyle kaçarak Dünya 'ya sığınır. Dünya'nın Nibiru 'nun atmosferini kurtarmaya yetecek kadar altın madenlerine sahip olduğunu keşfeder.

 

445.000 YIL ÖNCE : Anu'nun oğlu Enki 'nin başını çektiği Anunnaki 'ler Dünya 'ya iner, Basra Körfezinin sularından altın çıkarmak üzere Eridu (Dünya İstasyonu 1) kentini kurarlar.

 

430.000 YIL ÖNCE : Dünya 'da iklim yumuşar. Dünya'ya daha çok Anunnaki gelir, içlerinde Enki 'nin üvey kız kardeşi Ninhursag (Baş sağlık sorumlus) da vardır.

 

416.000 YIL ÖNCE : Altın üretimi yavaşladığında Anu, yasal varisi prens Enlil ile birlikte Dünya 'ya iner. Hayati öneme sahip altının Güney Afrika 'da madenler kazarak çıkarılmasına karar verilir. Kura sonucu Dünya misyonunun yönetimini Enlil kazanır, gözden düşen Enki ise Afrika'ya gönderilir. Dünya'dan ayrıldığında Anu'ya, Alalu 'nun torunu meydan okur.

 

400.000 YIL ÖNCE : Güney Mezopotamya'da, içlerinde bir uzay istasyonu (Sippar), Görev komuta merkezi (Nippur), bir metalurji merkezi (Badtibira) ve bir tıbbi merkez ( Shuruppak ) bulunan 7 işlevsel yerleşim kurulur. Maden Cevheri Afrika 'dan gemilerle getirilir. Arıtılan metal "İgigi"lerin yönettiği uydulara gönderilir. Ardından Nibiru 'dan periyodik olarak gelen uzay gemilerine yüklenerek nakledilir.

 

380.000 YIL ÖNCE : İgigilerin desteğini alan Alalu 'nun torunu, Dünyayı üzerindeki hakimiyeti ele geçirme girişiminde bulunur. Eski Tanrılar savaşını Enlil tarafı kazanır.

 

300.000 YIL ÖNCE : Altın madenlerinde angarya işlerde çalıştırılan Anunnaki 'ler isyan çıkartırlar. Enki ve Ninhursag genetik manipülasyon ile Maymun kadın'dan ilkel işçileri yaratırlar. Anunna 'kilerin angarya işlerini onlar devralır. Enlil madenlere baskın düzenler, bazı İlkel işçileri, Mezopotamya 'daki Edin 'e getirir. Üreme becerisi ile donatılan Homo Sapiens çoğalmaya başlar.

 

200.000 YIL ÖNCE : Yeni Buzul Çağıyla birlikte Dünya'daki yaşam koşulları kötüleşir.

 

100.000 YIL ÖNCE : İklim yeniden ısınır. Anunnakiler ( Kitabı mukaddes'teki Nefilimler ), Enlil'in üzülmesine rağmen, insan kızları ile evlenirler.

 

75.000 YIL ÖNCE : "Dünya'nın lanetlenmesi" (yeni bir buzul Çağı) başlar. Gerileyen insan türleri, Dünya'ya yayılır. Kromanyon (Cro-Magnon) İnsanı hayatta kalır.

 

49.000 YIL ÖNCE : Enki ve Ninhursag, Anunnaki soyundan gelen insanları Shuruppak 'ı yönetmelerine izin vererek yüceltir. Buna kızan Enlil insan ırkının yok oluşunu planlar.

 

13.000 YIL ÖNCE : Nibiru'nun Dünya'nın çok yakınından geçmesinin korkunç bir denizaltı dalgası yaratacağını fark eden Enlil, yaklaşan felaketi insan ırkından gizlemeleri için Anunnaki 'lere yemin ettirir.

 

II. Tufan sonrası Olaylar (M.Ö)

 

11.000 YIL ÖNCE : Enki yeminini bozarak Ziusudra / Nuh 'a suya dalabilen bir gemi (denizaltı) yapması talimatını verir. Tufan tüm dünyayı kaplar, Anunnakiler yörüngedeki uzay araçlarından bu toplu kıyıma tanıklık ederler.

Enlil, insan ırkından geriye kalanlara tohumlar ve gereken aletleri bahşeder; böylelikle yüksek bölgelerde tarım başlar. Enki bazı hayvanları evcilleştirir.

 

10.500 YIL ÖNCE : Nuh'un soyundan gelenlere üç bölge tahsis edilir. Enlil'in ilk doğan oğlu olan Ninurta, Mezopotamya'yı yerleşime uygun hale getirmek için dağlara su bendi yapar, nehirlere kanallar açar. Enki, Nil vadisi üzerinde yeniden hak iddia eder. Sina yarımadası, Tufan sonrası bir uzay istasyonu inşa edilebilmesi için Anunnakiler tarafından tutulur. Moriye Tepesi (gelecekteki Kudüs) üzerine bir kontrol merkezi kurulur.

 

9.870 YIL ÖNCE : Enki'nin ilk doğan oğlu olan Ra / Marduk, Mısır üzerindeki hakimiyeti Osisirs ve Set arasında paylaştırır.

 

9.330 YIL ÖNCE : Set, Osisirs'i ele geçirir ve parçalara ayırır; Nil vadisi üzerinde mutlak hakimiyetini ilan eder.

 

8.970 YIL ÖNCE : Horus, birinci piramit savaşını başlatarak, babası Osiris'in intikamını alır. Set Asya'ya kaçar, Sina yarımadasını ve Kenan'ı ele geçirir.

 

8.670 YIL ÖNCE : Enki'nin varislerinin sonunda tüm uzay tesislerinin yönetimini ele geçirmelerine kaşı çıkan Enlil tarafı, ikinci piramit savaşını başlatır. Savaştan galip çıkan Ninurta, Büyük Piramit'teki bütün cihazları alır.

Enki ve Enlil'in üvey kardeşi N,nhursag, bir barış konferansı düzenler. Dünya'nın bölünmesi kararı tekrar teyit edilir. Mısır hakimiyeti, Ra / Marduk'tan Tot hanedanına geçer. Heliopis, yedek işaret noktası olarak inşa edilir.

 

8.500 YIL ÖNCE : Anunnakiler, uzay tesislerine geçiş yerine kontrol noktaları kurarlar. Eriha, bunlardan biridir.

 

7.400 YIL ÖNCE : Barış dönemi devam ederken Anunnakiler insanoğluna yeni ilerlemeler sunar; Neolitik çağ başlar. Mısır'da yarı-tanrılar yönetime geçer.

 

3.800 YIL ÖNCE : Anunnakiler Eridu ve Nippur'la başlayarak eski şehirleri yeniden kurarken, Sümer'de şehir uygarlığının ilk temelleri de atılmış olur. Anu bir kutlama töreni için Dünya'yı ziyaret eder. Şerefine yeni bir şehir Uruk (Erek) inşa edilir; şehrin tapınağını, sevgili torunu İnanna/İştar'ın evi yapar.

 

III. Dünyadaki krallıklar (M.Ö)

 

3.760 YIL ÖNCE : İnsan ırkına krallık bahşedilir. Ninurta'nın hakimiyeti altındaki Kiş, ilk başkenttir. Takvim Nippur'da başlar. Uygarlık Sümer'de (birici bölge) çiçek açar.

 

3.450 YIL ÖNCE : Sümer'de üstünlük Nannar/Sin'e geçer. Marduk, Babil'i "Tanrıların kapısı" ilan eder (Babil Kulesi" olayı). Anunnakiler insanoğullarının dillerini karıştırır.

Darbe girişimi başarısız olan Marduk/Ra, Mısır'a döner, Tot'u azleder, İnanna'yla nişanlanan Dumuzi'yi ele geçirir. Dumuzi kaza sonucu ölür; Marduk diri diri Büyük piramite kapatılır. Acil çıkış boşluğu sayesinde kurtulur, ancak sürgüne gönderilir.

 

3.100 YIL ÖNCE : 350 yıllık kaos, Memfis'te ilk Mısır Firavunu'nun tahta çıkmasıyla sona erer. Medeniyet, İkinci bölgeye gelir.

 

2.900 YIL ÖNCE : Sümer'de krallık Uruk'a geçer. İnanna'ya Üçüncü bölge veilir; İnduz vadisinde uygarlık başlar.

 

2.650 YIL ÖNCE : Sümer'in krallık başkenti değişir. Krallık geriler. Enlil, itaatsız insanoğluna karşı sabrını yitirir.

 

2.371 YIL ÖNCE : İnanna, Şarru-Kin'e (Sargon) aşık olur. Sargon, yeni başkenti Agade'yi (Akkad) kurar. Akkad imparatorluğunun temelleri böylece atılır.

 

2.316 YIL ÖNCE : Dört bölgeyi birden yönetmeyi amaçlayan Sargon, Babil'deki kutasl toprağı alır. Marduk-İnanna çekişmesi yeniden alevlenir. Çatışma, Marduk'un kardeşi Nergal'in güney Afrikadan Babil'e gitmasi ve Marduk'u Mezopotamya'dan ayrılmaya ikna etmesiyle sona erer.

 

2.291 YIL ÖNCE : Naram-Sin Akkad tahtına yükselir. Savaşçı İnanna tarafından yönlendirilerek Sina yarımadasına girer, Mısır'ı işgal eder.

 

2.255 YIL ÖNCE : İnanna, Mezopotamya'da haimiyeti zorla ele geçirir; Niram-Sin Nippur'un kutsallığını kirletir. Büyük Anunnakiler Akkad'ı yok eder. İnanna kaçar. Sümer ve Akkad, Enlil ve Ninurta'ya bağlı yabancı birliklerce işgal edilir.

 

2.220 YIL ÖNCE : Sümer uygarlığı Lagaş'ın aydın kralları sayesinde yeni zirvelere yükselir. Tot, Ninurta için yeni bir zigurat-tapınak yapması için kral Gudea 'ya yardım eder.

 

2.193 YIL ÖNCE : İbrahim'in babası Terah, Nippur'da kahinlik geleneğini sürdüren, soylu bir aileye doğar

 

2.180 YIL ÖNCE : Mısır bölünür, Ra / Marduk'un taraftarları güneyi tutar, aşağı Mısır'ın tahtını ele geçirmesine firavunlar karşı çıkar.

 

2.130 YIL ÖNCE : Enlil ve Ninurta giderek daha sık Sümer'den uzaklaşırken Mezopotamya'da merkezi otorite de geriler. İnanna'nın Uruk'ta krallığı yeniden elde etme girişimi uzun sürmez.

 

IV. Kader Yüzyılı (M.Ö)

 

2.123 YIL ÖNCE : İbrahim Nippur'da doğar.

 

2.113 YIL ÖNCE : Enlil, Sam topraklarını Nannar'a emanet eder; Ur, imparatorluğunun yeni başkenti olur. Tahta Ur-Nammu çıkar, ona aynı zamanda Nippur'un koruyucusu adı verilir. Nippur'lu bir kahin (İbrahim'in babası Terah) kraliyet saryı ile ilişki kurabilmek amacıyla Ur'a gelir

 

2.096 YIL ÖNCE : Ur-Nammu savaşta ölür. Halk onun zamansız ölümünü Anu ve Enlil'in ihaneti olarak kabul eder. Terah, ailesiyle birlikte Harran'a gitmek üzere buradan ayrılır.

 

2.095 YIL ÖNCE : Ur'da tahta Şulgi çıkar, imparatorluk bağlarını güçlendirir. İmparatorluk büyüdükçe Şulgi giderek İnanna'nın büyüsüne kapılır ve onun sevgilisi olur. Onun yabancı lejyonu olmaları karşılığında Larsa'yı Elam'lılara verir.

 

2.080 YIL ÖNCE : Ra / Marduk'a bağlı olan Teb prensleri I. Mentuhotep altında kuzeye baskı yaparlar. Marduk'un oğlu Nabu, Batı Asya'da babasına yandaş kazanır.

 

2.055 YIL ÖNCE : Nannar'ın emirleri üzerine Şulgi, Elam birliklerini Kenan şehirlerindeki kargaşayı bastırmaya gönderir. Elamlılar Sina yarımadasının ve Uzay istasyonu'nun girişine ulaşırlar.

 

2.048 YIL ÖNCE : Şulgi ölür. Marduk, Hitit ülkesine yerleşir. İbrahim özel atlı birliklerle güney Kenan'a gider.

 

2.047 YIL ÖNCE : Amar-Sin (Kitabı Mukaddes'teki Amfarel) Ur'un kralı olur. İbrahim Mısır'a gider, orada beş yıl kalır; ardından beraberinde daha çok birlikle geri döner.

 

2.041 YIL ÖNCE : İnanna tarafından desteklenen Amar-Sin, Doğu'nun krallarıyla bir koalisyon oluşturur, Kenan ve Sina'ya bir askeri harekat düzenler. Lideri Elamlı Kedorla'omer'dir. İbrahim Uzay İstasyonu'nun girişinde önlerini keser.

 

2.038 YIL ÖNCE : İmparatorluk parçalanırken Şu-Sin, Ur tahtında Amar-Sin'in yerini alır.

 

2.029 YIL ÖNCE : İbbi-Sin, Şu-Sin'in terine geçer. Batı eyaletleri giderek Marduk'a bağlanır.

 

2.024 YIL ÖNCE : Destekçilerinin başını çeken Marduk, Sümer üzerine yürür, Babil'de tahta çıkar. Savaş Mezopotamya ortalarına kadar yayılır. Nippur'daki Kutsallar Kutsalı'na saygısızlık yapılır. Enlil, Marduk ve Nabu'nun cezalandırılmasını ister. Enki karşı çıkar, ancak oğlu Nergal, Enlil'in tarafını tutar.

Nabu, Kenanlı takipçilerini Uzay İstasynu'nu elel geçirmeye yönlendirirken, Büyük Anunnakiler nükleer silah kullanılmasını onaylar. Nergal ve Ninurta Uzay İstasyonu'nu ve doğru yoldan sapan Kenan şehirlerini yok ederler.

 

2.023 YIL ÖNCE : Rüzgarlar radyoaktif bulutu Sümer'e taşır. İnsanlar korkunç şekilde can verirleri hayvanlar telef olur, su zehirlenir, toprak çoraklaşır. Sümer uygarlığı bitkin şekilde yere serilir. Mirası 100 yaşında yasal bir varis sahibi olan İbrahim'in soyuna geçer. Bu mirasçı soyunu devam ettirecek oğlu İshak'tır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir şey değilde galiba anlamamışsınız yazanları!

 

Hayır,anladım...anlatılanlara dair olan dinler yada izmlerdi kastınız.Ya da insanın yarattığı bir Tanrı anlayışı değil mi?

 

Ben,Tanrı insanı yarattı diye düşünüyorum,verdiğiniz yazı gerçekten hoştu,yazılanların aksisini iddia etmek,bu güzelliği inkar etmek değildir. ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayır,anladım...anlatılanlara dair olan dinler yada izmlerdi kastınız.Ya da insanın yarattığı bir Tanrı anlayışı değil mi?

 

Ben,Tanrı insanı yarattı diye düşünüyorum,verdiğiniz yazı gerçekten hoştu,yazılanların aksisini iddia etmek,bu güzelliği inkar etmek değildir. ;)

:) Belki ikinci yazımı okursanız ne demek istediğimi anlarsınız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 ay sonra...
  • 2 ay sonra...

felsefe, tarih boyunca maddemi önce gelir ve diğerini yaratır (vede belirler)

yoksa ide(düşünce-tin-ruh)mi tartışmasını yaşadı.

madde diyenler (herakliotostan başlayıp günümüz marksistlerine kadar)materyalizm kampını oluştururken,

<düşünüyorum o halde varım> diyenler, düşüncenin madddeyi yarattığını ileri sürdüler ve idealizm

kampını oluşturdular..birde <bu olay çözülemez,bilinemez> diyen agnostikleri(bilinemezciler) belirtelim.

 

+++

 

idealizm; ilkel toplumdan feodal topluma geçilmeden önce arap yarımadasında

islamiyeti, orta ve batı avrupada hiristyanlığı doğurdu..

artık çok tanrılı dinlerden tektanrılı dinlere geçiliyordu..

çünki bilim az da olsa gelişiyor,çok tanrılı dinlerin saçmalığı ortaya çıkıyor

inanılma özelliklerini yitiriyorlardı..

feodal topluma geçildiği zaman tektanrılı dinler hakimiyeti iyice ele aldılar..

feodal derebeylerinin toprağı olmayan serfleri(köylüleri)

tahakküm ve hakimiyet altına almaları gerekiyordu.

çünki topraksız köylüyü sömürü çok keskin ve sertti..

engizisyon kilisesi,yobazlığın ve işkencenin en keskin örneklerini

bu dönemlerde verdi..başka bir dine,bilime ve düzene isyana hiç tahammülü yoktu..

yinehiristiyanlık gibi islamiyet kendini yayarken kılıç zorunu kullandı tüm dünyada ve

<recm> benzeri en ağır cezaları <kafirlere> karşı kullandı..

 

+++

 

sanayi devrimiyle birlikte kapitalizm ortaya çıktığında sömürü şekil değiştirmiş

sömürücü yeni bir sınıf olan burjuvazi,ve sömürülen sınıf olarak ta da işçi sınıfı doğdu..

toplumun çoğunluğu(işçi,memur ve diğer orta sınıflar)emeğini satıyordu egemen sınıfa(burjuvazi).

bu emeğe düşük bir ücret veriliyor ama egemen sınıf lüks tüketim içinde yaşıyordu.

bu emeğini çaldığı büyük toplum kütlesini kontrol altında tutabilmek için egemen sınıf

bazı araçlara ihtiyaç duyuyordu..işte bunun en önemlisi dindi..sonra futbol,sonra yoz magazin kültürü,

sonra alkolizm, uyuşturucu ve po*nografi vs vs..din insanlara bu dünyanın fani olduğunu ve isyan etmemek

gerektiğini öğütlüyordu.<soyup çalanlar>ı tanrı öbür dünyada zaten cezalandıracaktı..

bu dünyada yapılması gereken isyan etmemek, böylece öbür dünyadaki cenneti haketmekti..

ama yüzyıllardır verilen mücadelerde demokrasi ve bazı haklar kazanılmıştı.

bilim ve teknoloji ilerlemiş,dünyanın bir öküzün boynuzunda durmadığı ortaya çıkmıştı.

çok tanrılı dinler dünya üzerindeki genel egemenliğini kaybetmişlerdi çünki inanırlığı

zorlanmaya başladığı gibi toplumların çağdaş yaşamlarınının ihtiyaçlarına cevap veremiyorlardı.

bu gelişmelerin bir sonucu olarak hiristiyanlık günlük toplumsal yaşama müdehale etmekten

elini çekmek zorunda kaldı...islamiyet ise etkisi altında bulundurduğu ülkenin

şartlarına bağlı olarak toplum yaşamına direkt olarak müdehale etmeye devam etti. (iran,s.arabistan vb)

 

+++

 

bilime önem vermek yerine bu dünyayı geçici ve imtihan dünyası olarak algılayan

ve insanları itaat etmek zorunda olan bir kul ve ümmet olarak algılayan islamiyet,

hüküm sürdürdüğü tüm dünya cağrafyasını (arap yarımadası,afrika,asyanın bir bölümü )geri bıraktırdı..

ama kendilerini kul değil <tanrının oğlu> olarak algılayan ve bilim ve teknolojik

gelişmelere engel olmayan günlük yaşamada müdehalede bulunmayan hirıstiyanlık

altındaki toplumlar geliştiler(avrupa,amerika)..

 

+++

 

bu kısa tarih özetinden sonra,dinlerin tarih içindeki evrilmesinin ve üstlendiği rollerin, toplumların

ekonomik tarihiyle içiçe ve bağlantılıdır.. dinlerin toplumsal yaşamın ihtiyaçları tarafından üretildiği

ve görevini tamamlayan bir çok çoktanrılı dinler gibi <öldüğü> açık olarak ortaya çıkmıştır.yani bu topiğin

sorusuna cevap vermek gerekirse tanrılar insanları değil insanlar tanrıları yarattılar..

işi ve dönemi biten tanrılar da yine öldürüldüler..

insanların nasıl yaratıldığı sorusuna

hemen hemen tüm dinlerin cevabı gökten zembille inmesi olurken

bilim bu soruya çok geniş ve kapsamlı bir cevap veriyor.

 

 

 

not: alıntı değil,orjinal çalışmadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

islamiyet kendini yayarken kılıç zorunu kullandı tüm dünyada ve

<recm> benzeri en ağır cezaları <kafirlere> karşı kullandı..

 

Tek taraflı savaş başlatmadı..Kafirlerin müslümanlığı seçenlere en ağır cezalarla işkenceli ölümlerle davranması sonucu kendilerini korumak amaçlı savaş kaçınılmazdı..

 

 

bilime önem vermek yerine bu dünyayı geçici ve imtihan dünyası olarak algılayan

ve insanları itaat etmek zorunda olan bir kul ve ümmet olarak algılayan islamiyet,

hüküm sürdürdüğü tüm dünya cağrafyasını (arap yarımadası,afrika,asyanın bir bölümü )geri bıraktırdı..

ama kendilerini kul değil <tanrının oğlu> olarak algılayan ve bilim ve teknolojik

gelişmelere engel olmayan günlük yaşamada müdehalede bulunmayan hirıstiyanlık

altındaki toplumlar geliştiler(avrupa,amerika)..

Hıristiyan ülkelerin tarihte ve hala süre gelen katliamları devam etmekte..Amerika'nın Irak'a saldırısının ele alınacak bir sebebinin olmadığı gibi..

Kuran da ilk vahi " ikra(oku) " çok geniş kapsamlar içeriyor..sadece kitap dergi al oku değil bilimden bahsediyor..

 

Bir kısım müslümanlar dinimize örf adeti olmazsa olmazmış gibi yapıştırıp bilime kapılarını kapattılar..daha bu gece bir tv kanalında altta bir yazı okudum

 

"Domuz gribi aşısı hacca engelmi" Domuzun haram olduğunu biliyoruz ama kardeşim insaf yani Domuz gribi aşısıyla ne alakası var bunun şimdi..

anlatmak istediğim ufak detaylarla ayrıntılarla uğraşılması,oysa müslümanlıkta istenilenler belli..

 

gerisi sadece kafa karıştırmak..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ortaçağdaki dinlerin tarihi daha çok baskı ,katliam,işkence tarihidir...

engizisyon dönemi hıristiyanlık için yüz karası bir dönemdir..

ne yazıkki bu dönemde iki büyük din yani islamiyet ve hiristiyanlık

birbirlerine hiç tahammülü yoktu ve birinin kendisini kabul ettirmesi

kılıç zoruyla olmaktaydı.ayrıca,iki dinin üyeleri de diğeri

tarafından baskı ve şiddetle kabule zorlanmıştır.

Amin MAALOUF un adeta belgesel niteliğindeki romanları

bu dönemleri iyi anlatır..

 

++++

 

Amerikanın ortadoğu kaynak paylaşım savaşı ,emperyalist

politikasının artık herkesin görebileceği bir netliktedir.

önce saddamın devrilmesi sonra BOP projesi.Buradaki

birmilyon arabın katledilmesi din kökenli olmaktan çok

bu projenin sac ayağıdır.yine BM , arap birliği,islam dünyası,

avrupa birliği gibi büyük uluslararası güçlerin hiçbirinin

sesinin çıkmamasıyla dünyanın gözü önünde bu katliam yapıldı..

petrol kaynakları birkez daha paylaşılmış ve mülkiyeti sağlamlaştırılmış

olduğu için artık ABD çekiliyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Tanrı inancı, Atalardan Çocuklara Görenekle Geçerek Yerleşmiş Batıl Bir İnanıştır...

 

Tanrılar insanı değil, yüzyıllarca geçmişten bu yana insan oğlu düşünceşlerinde Tanrılarını yaratmıştır...

Aile mülkü, vergileriyle birlikte " Miras olarak atalardan evlatlara" geçtiği gibi, din ve tanrı inancı da atalardan evlatlara geçer...

Eğer kendilerine bir Tanrı verilmiş olmasaydı, dünyada pek az kimsenin bir Allah'ı olurdu.

Herkes anne ve babasından, öğretmeninden; bunların da kendi anne, baba ve öğretmenlerinden almış oldukları Allah'ı alır.

Ancak herkes bu Tanrıyı kendi yaratılışına göre düzenler, değiştirir ve kendine göre renklendirir...

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

Eski Anlaşma'da geçen Elohim kelimesini 'Tanrılar' şeklinde çevirmişsiniz. Bu yapılan kesinlikle yanlıştır. Çünkü Mukaddes Kitaba ilişkin yorumlarda 'Sola scriptura sui interpres' ilkesi uygulanır. Bu ilke kutsal kitap ayetlerinin hiç bir kısmının bir başka ayetle çelişecek biçimde açıklanamayacağını öğretir. Bunun dayandığı temel açıktır. Hiç bir metin, onu oluşturanın kastı dışında yorumlanamaz. Aksi hale saptırma denir. Metni oluşturanın kastı ise metindeki bütünlükten ortaya çıkacağından ayetleri karşılaştırmak doğru yorumu gösterecektir.

 

Elohim kelimesinin sonundaki kısımdan anlaşıldığı üzere İbranice'de çoğul anlam ifade ettiği doğrudur. Fakat kutsal kitap sadece bu ayetten oluşmaz. Gerçek bir yorumlama bahsettiğim mantıksal ilkeye sadakat ile ortaya çıkacaktır. Şimdi Mukaddes Kitaptaki başka ayetlere bakalım.

 

Yas.6: 4 "Dinle, ey İsrail! Tanrımız (Elohim) RAB (YHWH) tek RAB'dir."

 

Burada kullanılan ifadeler görüldüğü üzere YHWH ve Elohim'dir. Arada ki kelime ise 'Echad' yani 'ehad' anlamında 'tek' olmak durumunu anlatır. Bu durumda Elohim'in bir çok Tanrı'yı ifade ettiği düşünülemez. Diğer bir örneği inceleyelim;

 

1.Kr.8: 60 "Sonunda dünyanın bütün ulusları bilsinler ki, tek Tanrı RAB'dir ve O'ndan başka Tanrı yoktur."

 

Yine Tanrı kelimesi Elohim ile belirtilmiş ancak verilen anlam ortadadır. Çünkü buradaki çoğulluk birden fazla Tanrı'yı betimlemez. Birbirinden ayrı iki yada daha fazla Tanrı yoktur. Tek bir Tanrı vardır. Türkçede'de bu durumun örnekleri görülebilir. Hiç bir davette "Kendisini arayıp haber vermiştik. Vali beylerde bizi kırmayıp geldiler." denildiğinde bir kaç valinin birden geldiği düşünülmez. Çünkü çoğul ifade kullanılıyor olmasına rağmen kasıt ortadadır.

 

İbranicede bunun gibi bir çok ayrıntıyla karşılaşabilirsiniz. Ancak yorumlamada kelime anlamlarını saptırmamak için belli bir yol izlemek doğru olacaktır. Ben kendi payıma beni ilgilendiren kısmı düzeltmek istedim.

 

Teşekkürler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı inancı, Atalardan Çocuklara Görenekle Geçerek Yerleşmiş Batıl Bir İnanıştır...

 

Tanrılar insanı değil, yüzyıllarca geçmişten bu yana insan oğlu düşünceşlerinde Tanrılarını yaratmıştır...

Aile mülkü, vergileriyle birlikte " Miras olarak atalardan evlatlara" geçtiği gibi, din ve tanrı inancı da atalardan evlatlara geçer...

Eğer kendilerine bir Tanrı verilmiş olmasaydı, dünyada pek az kimsenin bir Allah'ı olurdu.

Herkes anne ve babasından, öğretmeninden; bunların da kendi anne, baba ve öğretmenlerinden almış oldukları Allah'ı alır.

Ancak herkes bu Tanrıyı kendi yaratılışına göre düzenler, değiştirir ve kendine göre renklendirir...

 

 

Sevgili ‘GeceKuşu’ birçok konuda olduğu gibi burada da fikirlerimiz ayrışıyor.

 

Öncelikle yaratmanın ne olduğunu bilmek gerekir. Mesela siz buraya bir harf yazmak isteseniz klavyeyi kullanmanız icap ederken, tanrının böyle bir sıkıntısı ve derdi yoktur. Ol der ve olur. İnsanlar tanrıları değil bir harfi bile yaratamaz.

 

Denemesi bedava boşluğa doğru ol deyin eğer boşlukta bir harf olursa tanrıyı bırakıp size tapmakta ben bir mahzur görmem.

 

Ayrıca kendi varlığını ispatta zorlanan insanların tanrının varlığını geleneklere bağlamaları ne gariptir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ortaçağdaki dinlerin tarihi daha çok baskı ,katliam,işkence tarihidir...

engizisyon dönemi hıristiyanlık için yüz karası bir dönemdir..

ne yazıkki bu dönemde iki büyük din yani islamiyet ve hiristiyanlık

birbirlerine hiç tahammülü yoktu ve birinin kendisini kabul ettirmesi

kılıç zoruyla olmaktaydı.ayrıca,iki dinin üyeleri de diğeri

tarafından baskı ve şiddetle kabule zorlanmıştır.

Amin MAALOUF un adeta belgesel niteliğindeki romanları

bu dönemleri iyi anlatır..

 

.

 

Hristiyanlık için söylediklerinize katılıyorum. Çünkü onlar İncil'i bozdular. Ama ''müslümanların İslamı kılıç zoruyla kabul ettirmeleri'' sözünü anlamsız buluyorum. Önce müslümanlığın ne olduğunu tanımlayabilmeniz gerekir. İyi midir kötümüdür. Bahsettiğiniz şeyi Lenin ve Stalin gibi adamlar da zamanında yaptı. Madem müslümanlar da ateistlerde bunu yaptı ve bunların ikisi de birbirine zıt olduğundan dolayı burada yapılan davranışın mı yoksa inandırılmaya çalışılan şeyin mi kötü olduğu tartışılmalıdır. :)

Kur'an ve hadislerin belirttiği insan tipi mi daha kötüdür yoksa ateist düşüncenin olmasını istediği insan tipimi? Ateistler yaradılış gibi ulu bir gerçeği değil maymundan geldiklerini iddia ediyor, evrim ve gelişmenin(!) güçsüz olanı ve gelişmemiş olanı yok ederek mümkün olduğunu telkin ediyor. İslam ise yaradılanı sev yaradandan ötürü anlayışını yaymaya çalışıyor. Cennet-cehennem diyor, iyi insan olun diyor, kıstas belirtiyor. Ateiszm ise neye göre kime göre deyip hiçbir kıstası kabul etmiyor. Ahlak ile dinin alakası yoktur, kültürle ilgilidir diyorsunuz ama bütün ahlak kurallarının din kaynaklı olduğu gerçeğini kabul etmiyorsunuz. Peki ahlakın kıstası nedir. Dine göre değil ise neye göre kıstas belirtiyorsunuz? Yoksa ahlak kuralları da mı tesadüfen ortaya çıktı. :) Maymundan geldiğinizi iddia ediyorsunuz. Kusura bakmayın ama benim maymunlarda gördüğüm ahlak kuralları; birbirlerinin bitlerini ayıklayıp, makatlarını parmaklamaları. :lol:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı inancı, Atalardan Çocuklara Görenekle Geçerek Yerleşmiş Batıl Bir İnanıştır...

 

Tanrılar insanı değil, yüzyıllarca geçmişten bu yana insan oğlu düşünceşlerinde Tanrılarını yaratmıştır...

Aile mülkü, vergileriyle birlikte " Miras olarak atalardan evlatlara" geçtiği gibi, din ve tanrı inancı da atalardan evlatlara geçer...

Eğer kendilerine bir Tanrı verilmiş olmasaydı, dünyada pek az kimsenin bir Allah'ı olurdu.

Herkes anne ve babasından, öğretmeninden; bunların da kendi anne, baba ve öğretmenlerinden almış oldukları Allah'ı alır.

Ancak herkes bu Tanrıyı kendi yaratılışına göre düzenler, değiştirir ve kendine göre renklendirir...

Allah inancını sağlayacak dinler atalardan çocuklara geçmiştir ama batıl değildir. Şöyle ki; eğer atadan çocuğa geçmeseydi her insana ayrı kitap gönderilmesi gerekirdi ve herkesin ayrı dini olurdu ki bu tür bir anlayış zaten sizin son cümleniz olan ''Ancak herkes bu Tanrıyı kendi yaratılışına göre düzenler, değiştirir ve kendine göre renklendirir..'' cümlenize ters düşen bir düşünce olduğu için kendi düşüncenizi çürütmüş olursunuz. :)

 

''Aile mülkü, vergileriyle birlikte " Miras olarak atalardan evlatlara" geçtiği gibi, din ve tanrı inancı da atalardan evlatlara geçer...'' demişsiniz ama bu tamamen yalan üzerine kurulu olduğu açıktır. Çünkü; Allah inancı atadan oğula geçseydi herkes Allah'ı aynı şekilde algılardı ve kimse günah işlemezdi çünkü şuanki Kur'an bunu gerektiriyor. Ama günah işleyen müslümanların var olması bu kanıyı çürütüyor.

 

Yalnız herkesin Allah'ı farklı algılaması, herkesin Allah'ının farklı olduğu anlamına gelmez. Basit ve bilimsel bir örnekle açıklayacak olursak; siz bir çocuğu, babasının başka biri olduğunu istediğiniz kadar telkin edin ve kandırın ama bu çocuk bir gün büyüyüp dna testi yaptırıp babasının o olmadığını anladığında gerçeği aramaya başlayacaktır. Ve dna testindeki bu kesinlik diğer bütün erkeklerin onun babasının olmadığı gerçeğini ispat etmeye yetecektir. Ta ki çocuk babasını bulana kadar.

 

Şimdi yanlış anlamayın hristiyan falan değilim, baba-oğul-kutsal ruh anlayışını taşımıyorum. Sadece bir gerçeği algılayabilmeniz için yazdım. Allah ın bir olduğunu kabul ettiyseniz zaten herkesin farklı Allahı olduğunu düşünemezsiniz, eğer kabul etmediyseniz babanızı aramaya devam edersiniz. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Tanrı denilince insan ne anlıyor?

 

Eski bilgiler, kültürler, gelenekler ve inanışların bugüne ışık tutacağını bilmek gerekiyor.

Bilgiğimizi sandığımız her bilginin farklı yorumlarla gözden geçirilmesi gerekiyor.

Aslında hem yaratılış, hem evrim ve hem Nefilimliler gerçek olabilir eğer insanlar dinci, evrimci veya başka birşeyci olarak kendilerini kısıtlamazlarsa.

Toptan reddediş ile kökten kabulleniş arasında bir fark olmadığını düşünüyorum.

Herşey sadece nasıl aldıladığımızla alakalı olabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

yani bu topiğin

sorusuna cevap vermek gerekirse tanrılar insanları değil insanlar tanrıları yarattılar..

 

Tanrılar insanı değil, yüzyıllarca geçmişten bu yana insan oğlu düşünceşlerinde Tanrılarını yaratmıştır...

 

İyi de bütün iletileri okudum, topiğin konusu ile ilgili bir tek Sardunyam nickli arkadaş bir şeyler yazmış. Diğerleri topiği açan arkadaşın yazdıklarını ya okumamış, ondan bağımsız kendi bildiklerini yazmışlar ya da sadece topiğin ismine takılmışlar, ona cevap vermişler. :)

 

Nefilimlerin varligi dogru mudur ? Gercekten uzaylilar maden ocaklarinda calistirmak icin modern insani ilkel insanlarin genetigini degistirerek olusturmus mudur ? gibi sorulara yanit veren cikmamis.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.