Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Allah varsa nerdedir?


Diana_x

Önerilen İletiler

İslam Hukukuna göre cariye savaşta esir düşmüş kadın veya kızlardır..

İslam bunların haklarının korunmasına özel bir önem vermiştir..

Kur'an ve sünnette onların haklarının korunması için özel hükümler konulmuştur..

Nitekim.. Peygamber efendimiz "kölelerinize yediklerinizden yedirin, giydiklerinizden giydirin.." buyurmuştur..

Bugün kafanızıı çevirin dünyaya..

Esirlere neler yapılıyor bilmem ne kapmlarında..

Türk televizyonlarında bu kamplardan çekimler yayınlanmıştır..

Ereklere işkence, kadınlara tecavüz..

Bumudur modern dünyanın medeni kanunu..

Bumudur medeniyet..

Ama islamda ortaçağdan bugüne eşine bir daha rastlanmaşış bir mükemmellikte, hayvanlardan insanlara kadar her birinin hakları özel ve genel hükümlerle belirlenmiş ve korunmuştur..

Bir köleyevebir cariyeye nasıl davranıldığını yada nasıl davranılması gerektiğini, peygamber efendimiz nasıl açıklamış okuyun...

Bırakın be.. diyip geçmek kolay..

Ben bırakın be demyorum..

Herkesi ön yargısız okumaya ve öğrenmeye davet ediyorum...

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 343
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

İslam Hukukuna göre cariye savaşta esir düşmüş kadın veya kızlardır..

İslam bunların haklarının korunmasına özel bir önem vermiştir..

Kur'an ve sünnette onların haklarının korunması için özel hükümler konulmuştur..

Nitekim.. Peygamber efendimiz "kölelerinize yediklerinizden yedirin, giydiklerinizden giydirin.." buyurmuştur..

Bugün kafanızıı çevirin dünyaya..

Esirlere neler yapılıyor bilmem ne kapmlarında..

Türk televizyonlarında bu kamplardan çekimler yayınlanmıştır..

Ereklere işkence, kadınlara tecavüz..

Bumudur modern dünyanın medeni kanunu..

Bumudur medeniyet..

Ama islamda ortaçağdan bugüne eşine bir daha rastlanmaşış bir mükemmellikte, hayvanlardan insanlara kadar her birinin hakları özel ve genel hükümlerle belirlenmiş ve korunmuştur..

Bir köleyevebir cariyeye nasıl davranıldığını yada nasıl davranılması gerektiğini, peygamber efendimiz nasıl açıklamış okuyun...

Bırakın be.. diyip geçmek kolay..

Ben bırakın be demyorum..

Herkesi ön yargısız okumaya ve öğrenmeye davet ediyorum...

Saygılar..

 

Her ne kadar dikkatler Amerikadaki esir kamplarına çekilmek isteniyorsa da, konunun özüne dönmekte yarar var.

Amerika esir kamplarınmdaki yaşanan vahşet elbetteki ********* likler taşıyor.

Onlar bir emperyalist zihniyet. Sizlerinki ise yere göğe sığdırılamayan üstün(!) din ahlakı.

 

Ama dinlerdeki esirlere yapılan muamele onlarınkinden hiç te aşağı kalmaz.

Normal insanı geçindiremiyorsanız işte sizlere köleler, esirler.

Onlar normal isanlar değillerdir aç bıraksanda senin için bir sex aleti.

Nikah yapmaya da gerek yok. Çünkü onlar esir ve köle...

Kullan kullanabildiğin kadar. Bu zinaya ses çıkaranda yok. Hatta tavsiye var. Ayetlerle beslenmiş.

Ne yapalım, onlarda esir olmasalardı. Bu onların kaderi. Onlar zina emelleri için var/yaratılmışlar.

 

Günlerdir kutsal kitapların kendi içindeki çelişkiler tartışılıyor.

Kur'an'ın insanlığa ve haklarına verdiği öneme bütün olarak bakılmalı deniliyor.

Bu bir kendi içindeki çelişki değilde nedir ?

Ayrıca insanlığın kabul ettiği medeni hükümlerle de tamamen çelişmiyormu?

 

Bunları nasıl izah edileceksiniz, Dikkatleri daha ne kadar Amerikan kamplarına çekebilirsiniz.

Düşünmesini anlamasını bilen insanlar çabucacık kavrayıveriyor. Saklanılamıyor.

Ya düşünmesini bimeyenler; Halen köleciliği ve halende köleye tecavüzü savunuyorlar.

Kılıfta hazır. Onlar o zamanda imiş.

Ama hükümler evrensel (!). Hükümler güncel (!)...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Köleleriniz sizin kardeşlerinizdir. Onlara yediğiniden yedirin, giydiğinizden giydirin.."

Bu konuya cevap için, bu hadis-i şerif yeterlidir..

Eskinin köleleri bugünün biraz daha yumuşatılmış tabiriyle, ezilen emekçi kesimdir...

Parası olmadığı için sözü geçemeyen, parası ve malı olmadığı için yüzüne bakılmayan..

Çalıştırılan ve emeğinin karşılığı tam olarak ödenmeyen..

Nerede zamanın medeniyeti..??

Nerede uluslar arası insan hakları..??

Dünyanın dört bir tarafında sömürge altında açlıktan ölen insanlar..

Hiç olmazsa o günlerde kölelere ve cariyelere bakın, onları giydirin yedirin içirin emri vardı ve öylede yapıyorlardı..

Etiket değiştirmekle öz değişmez bilimselci...

Ve güneş balçıkla sıvanmaz, islama en küçük bir leke dahi süremezsiniz..

İslam teflon yüzey gibidir, pas tutmaz..

 

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Köleleriniz sizin kardeşlerinizdir. Onlara yediğiniden yedirin, giydiğinizden giydirin.."

Bu konuya cevap için, bu hadis-i şerif yeterlidir..

Eskinin köleleri bugünün biraz daha yumuşatılmış tabiriyle, ezilen emekçi kesimdir...

Parası olmadığı için sözü geçemeyen, parası ve malı olmadığı için yüzüne bakılmayan..

Çalıştırılan ve emeğinin karşılığı tam olarak ödenmeyen..

Nerede zamanın medeniyeti..??

Nerede uluslar arası insan hakları..??

Dünyanın dört bir tarafında sömürge altında açlıktan ölen insanlar..

Hiç olmazsa o günlerde kölelere ve cariyelere bakın, onları giydirin yedirin içirin emri vardı ve öylede yapıyorlardı..

Etiket değiştirmekle öz değişmez bilimselci...

Ve güneş balçıkla sıvanmaz, islama en küçük bir leke dahi süremezsiniz..

İslam teflon yüzey gibidir, pas tutmaz..

Saygılar..

 

Amacımız İslama leke sürmek değil kral, eksikleri, yanlışları bulmak.

Artık şunu anlamanı istiyorum; Biz bilimsel düşünenler, inaçlar çağında oluşan tüm inançları sorguluyoruz.

Peşin kabulcü değiliz. Dogmacı hiç değiliz.

Bunun adına da lekeci değil "sorgulayıcı zihniyet" denir. Yanlışın var.

 

Bir çelişkiye daha düştün yukardaki hadisi vurgulamakla.

Hem sen çelişkidesin, hemde inandığın ayet ve hadis.

Alıntılıyorum;

 

Hadis;

"Köleleriniz sizin kardeşlerinizdir. Onlara yediğiniden yedirin, giydiğinizden giydirin.."

 

Nahl/75;

Allah, hiç bir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya düşünmesini bimeyenler; Halen köleciliği ve halende köleye tecavüzü savunuyorlar.

 

Bu kelimelerlemi eleştiriyorsunuz..

Yoksa yanlışlıklamı kaçtı klavyenizden..

Her neyse..

Gelelim çelişme konusuna..

O ayet'i kerimede niteleme vardır..

Kölenin durumu odur elbette..

Hiç bir malı olmayan köle ile malı olupta, malını Allah yolunda harcayan kimsenin karşılaştırması var..

O ayette köleyi ezin demiyor, aksinide demiyor..

Yani o ayetle bu hadis'i karşılaştırmanız ilginç doğrusu..

Bakın sayın bilimselci, tekrar ediyorum...

Hadis-i Şerifte kölelerinize iyi muamelede bulunun onları yedirin içirin diyor..

Ayet-i Kerimede ise köleye nasıl davranacağımız değil, iki insan modeli karşılaştırılıyor..

Yani Bu ayet-i Kerime ile, Hadis-i şerif aynı konudan bahsetmiyor..

Siz güreşçiyle uzun atlamacıyı güreştirmeye kalkıyorsunuz..

Allah köleye kötü muamele yapmamızı istermi...?

Bunu hangi mantık söyler..?

Siz islamı böyle biliyorsanız inanki boşa tartışıyoruz..

İslamı tekrar gözden geçirin bence...

Çünkü islamın sölediklerinin tam tersini söylüyorsunuz..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu kelimelerlemi eleştiriyorsunuz..

Yoksa yanlışlıklamı kaçtı klavyenizden..

Her neyse..

Gelelim çelişme konusuna..

O ayet'i kerimede niteleme vardır..

Kölenin durumu odur elbette..

Hiç bir malı olmayan köle ile malı olupta, malını Allah yolunda harcayan kimsenin karşılaştırması var..

O ayette köleyi ezin demiyor, aksinide demiyor..

Yani o ayetle bu hadis'i karşılaştırmanız ilginç doğrusu..

Bakın sayın bilimselci, tekrar ediyorum...

Hadis-i Şerifte kölelerinize iyi muamelede bulunun onları yedirin içirin diyor..

Ayet-i Kerimede ise köleye nasıl davranacağımız değil, iki insan modeli karşılaştırılıyor..

Yani Bu ayet-i Kerime ile, Hadis-i şerif aynı konudan bahsetmiyor..

Siz güreşçiyle uzun atlamacıyı güreştirmeye kalkıyorsunuz..

Allah köleye kötü muamele yapmamızı istermi...?

Bunu hangi mantık söyler..?

Siz islamı böyle biliyorsanız inanki boşa tartışıyoruz..

İslamı tekrar gözden geçirin bence...

Çünkü islamın sölediklerinin tam tersini söylüyorsunuz..

Saygılar..

 

 

Konuları çarpıtıp başka yönlere çekmekte üzerine yok kral.

Yine yapmışsın yapacağını ayrı katagori imiş.

İkiside köleden bahsediyor.

Birisi Normal insan diyor.

Kardeşiniz gibi, eşit davranmaya çalışın diyor.

Diğerisi hiç normal insanla köle bir olurmu diyor. (eşit olamaz)

Ayrı katagori demekle çelişkiler hasır altı edilemez.

 

"Bu kelimelerlemi eleştiriyorsunuz..

Yoksa yanlışlıklamı kaçtı klavyenizden.."

 

Hayır yanlışlık yok klavyemde.

Onlar savunduğunuz ayetler.

 

Me’âric /30;

Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.

 

Mü’minûn/6;

Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tecavüz kelimesinden bahsediyorum arkadaşım..

Kim savunuyor tecavüzü..

Cariye ile ilişki helalken sen nasıl tecavüz dersin..

Ve köle meselesine gelince.

Yine yanlış yorumluyorsun...

Hiç normal insanla köle bir olurmu derken, malın infakı konusu işleniyor..

Önce doğru anlayalımki sonra yanılgıya düşmeyelim dimi..

Yani daha bilimsel ve objektif bakalım yazılara..

Bir arkadaşın dediği gibi..

Onlar yazıdır, fotoğraf değil..

O yüzden tema nedir, konu nedir iyi kavranması lazım..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yine yanlış örnek....Hayır tv spikeri varlık olarak orada değildir. Seni duyamaz, seni göremez. Bulunduğu yerdeki hareketlerinden, konuşmalarından farklı davranamaz. Sadece görüntüsü teknolojik yöntemlerle farklı bir yerde akseder.

 

Bir de "bak kardeşim sen sesteen bahsediyorsun oysaki o sesin kaynağı ağıdır ayni ağız bir kaç yerdedri ve o güzü dahilin de marifetini ulaştırır günaştede aynı şeydir" demişsin. Açıkçası ben bu cümleden pek bir şey anlayamadım. Ancak sesin kaynağının ağız olduğunu kabul etmişsin. Bu forumda bir başka yerde konuşmak için gerekli koşulları saymış ve "cinler nasıl konuşabilir?" diye sormuştum. Şimdi aynı şeyi Cebrail için soracağım. Madem sesin kaynağı ağızdır, maddesi olmayan Cebrail Muhammed ile nasıl konuşabilir? Telepati benzeri bir cevap verecek isen, o zaman Cebrail'e ne gerek var, ya da Cebrail'in Muhammed'in yanına kadar gelmesinin gereği ne?

 

Turan Dursun'a karşı hissiyatlarınızı anlayabiliyorum. O'nun söylediklerine cevap veremediklerinden, susturamadıklarından öldürme yolunu seçtiler. Sağlığında kimse de karşısına çıkıp "Hayır sen yanlış söylüyorsun, bak buraları çarpıtıyorsun" diyemedi. O öldükten sonra arkasından çıkıp yalanlamak daha kolay tabii...

 

 

Canı pahasına bile olsa gerçekleri (dinlerin tamamının hurefe olduğu ) korkusuzca dile getiren o büyük insanı saygıyla anıyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hoşgeldiniz sayın sahra 711..

 

Şimdi bana bu anlattıklarınızdan (Allah'ın herşeyi bildiği, bunların bir kitapta yazdığı) yola çıkarak "imtihan" ın ne olduğunu açıklayın lütfen...

 

Hoşbulduk yam yam

 

Bu şekilde soru sorarak beni daha önceleri bir çok kez söylenmiş şeyleri aynen tekrarlamaya zorluyorsun. Herhangi bir şekilde Allah tarafından programlanmadığımızı, Allah' ın bize verdiği hür irade ile seçim yaparak iyi veya kötü davranışlarda bulunduğumuzu söylemiştim. Böyle bir durumda imtihanın olması seni nasıl şüphede bırakıyor anlayamıyorum. Burada anlayamadığımız, kavrayamadığımız Allah' ın üstün zekası. Bizi hür irademizle baş başa bırakmasına rağmen, ileride bizim ne yapacağımızı üstün bilgisi sayesinde bilmektedir. Bu bildikleri de Kendi katında bulunan bir kitapta yazılıdır ve bu yazılanların dışında asla başka birşey olmaz.

Senin çelişkide kaldığın konuyu çok iyi anlıyorum. Madem Allah olacak herşeyi biliyor neden imtihan yapıyor diyorsun. Bir kere Allah' ın herşeyi bilmesinde herhangi bir şüphe yok sanırım. Çünkü O yaratıcıdır ve yaratıkları hakkında herşeyi bilmesi son derece normaldir. Yarattğı insanlara hür irade vermiş, akıl vermiş, doğru yola yönlendirmek için peygamberler ve kitaplar göndermiştir. İnsanlardan da bu bilgiler ışığında iyi davranışlar beklemektedir. Eğer bu iyi veya kötü davranışlara göre cennet, cehennem gibi kavramlar olmasaydı, herhangi bir mükafat veya cezalandırma olmasaydı ne olurdu?. Yaşadığımız dünya tamamen bir karmaşaya doğru giderdi. İnsanları kötülük yapmaktan alıkoyan bü tür ilahi yasaklar olmasaydı herkes her türlüğü kötülüğü yapar ve bundan da herhangi bir suçluluk hissi duymazdı. Biz insanların koyduğu yasaklar ve cezalandırmalar hiçbir zaman yeterli olamaz. Yakalanmadığımız sürece işlediğimiz her suç yanımıza kar kalırdı. Halbuki Allah' a inanan bir kimse yaptıklarının hiç birisinin gizli kalmayacağını, yaptıklarının karşılığını iyi veya kötü bir şekilde mutlaka alacağını bilir. İşte bu durumda tam bir düzenden bahsedilebilir. Böyle bir düzen de insanların mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşaması için şarttır.

 

İşte Allah böyle bir düzeni sağlamak için imtihan yapmaktadır. Madem herşeyi biliyor imtihan yapmasın o zaman dersen, bu durumda dünya herhalde yaşanacak bir yer olmaktan çıkardı veya en azından huzurlu bir yaşam olmazdı.

 

Bunları söylerken bizim tamamen hür irademizle başbaşa bırakıldığımız anlaşılmasın. Allah istediği anda istediği herhangi bir şeye istediği şekilde müdahele edebilir. Bunu biz bilemeyiz ama biz sadece hür irademizle yaptıklarımızdan sorumluyuz. Yaşamın bir düzen içerisinde var olabilmesi için de böyle bir imtihan şarttır ve Allah' ın yarattığı herşeye zaman ve mekandan bağımsız olarak hakim olması da gayet doğaldır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kölelik ve kader konusu defalarca tartışıldı ama nedense hep aynı yerden yeniden başlıyoruz.

 

Kader konusunda ben daha öncede bir söz yazdım ama sanırım okunmuyorlar. Müslümanlar ölünce tabutun üzerine bir yeşil örtü koyarlar orda yazan "dönüşünüz Allah'a dır" bu ayettir. İnsan hayatında özgür irade var ve bu irade akıl yoluyla insanın hayat yolunu belirler. Bunlar seçimledir. Ama dönüşümüz Allah'a dır ve o değişmeyecektir. Bunu değiştiremezsiniz. İnkar etsenizde ölümü geçemezsiniz ve burda görmek istediğiniz somut şeyleri orda gördüğünüzde iman etmeniz size bir fayda sağlamaz. İşte bu kaderdir. Yaptığınız seçimler varacağınız yeri belirler onu değiştiremezsiniz. Allah'ın bunu bilmesi O'nun müdahale ettiği anlamına gelmez. Bilakis bilir ama müdahale etmez.

 

Ayette geçen, " belli bir süreye kadar dünya hayatında yaşarsınız" sözü bizim bu özgürlüğümüzü anlatır. Dünya da müdahale olmuş olsaydı o zaman kim inkar edecekti.

 

Özetle Allah'a dönmek değişmez kaderdir. Ama hayat özgür seçimlerdir.

 

Selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konuları çarpıtıp başka yönlere çekmekte üzerine yok kral.

Yine yapmışsın yapacağını ayrı katagori imiş.

İkiside köleden bahsediyor.

Birisi Normal insan diyor.

Kardeşiniz gibi, eşit davranmaya çalışın diyor.

Diğerisi hiç normal insanla köle bir olurmu diyor. (eşit olamaz)

Ayrı katagori demekle çelişkiler hasır altı edilemez.

 

"Bu kelimelerlemi eleştiriyorsunuz..

Yoksa yanlışlıklamı kaçtı klavyenizden.."

 

Hayır yanlışlık yok klavyemde.

Onlar savunduğunuz ayetler.

 

Me’âric /30;

Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.

 

Mü’minûn/6;

Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.

 

Dostum bakıyorsunuz ''tüm zihinlerin, dünyadaki yaşamdan çok ahiret için, selamet ve (necat) kurtuluş içindir ve bu çareler aranması yolunda koşullandırılması içindir ve bir çelişki değilde nedir...''

Tamamıyle onların değil içinde bulunduğu koşulların sonucu olan ve günümüzde istenen bir yaşam biçimidir..

Üstelik o bilinçli bir tercih te değil sevgil bilimselci...

İstenilen bir düşünce ve beklenilen bir yaşam biçimi...

Maalesef bugünden geçmişe baktığımızda günü yorumlamamak içten bile değil.

Mesela; ''Din daima siyaset aracı, menfaat aracı, istibdat aracı olarak gördüler yakın tarihten bu yana...

Bu hal Osmanlı tarihinde de böyle idi, Abbasiler, Emeviler zamanında böyle ve maalesef hala günümüzde de bu hali aldı.''

Biz ne dersek, ne söylersek nafile...

Dost sevgilerler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dostum bakıyorsunuz ''tüm zihinlerin, dünyadaki yaşamdan çok ahiret için, selamet ve (necat) kurtuluş içindir ve bu çareler aranması yolunda koşullandırılması içindir ve bir çelişki değilde nedir...''

Tamamıyle onların değil içinde bulunduğu koşulların sonucu olan ve günümüzde istenen bir yaşam biçimidir..

Üstelik o bilinçli bir tercih te değil sevgil bilimselci...

İstenilen bir düşünce ve beklenilen bir yaşam biçimi...

Maalesef bugünden geçmişe baktığımızda günü yorumlamamak içten bile değil.

Mesela; ''Din daima siyaset aracı, menfaat aracı, istibdat aracı olarak gördüler yakın tarihten bu yana...

Bu hal Osmanlı tarihinde de böyle idi, Abbasiler, Emeviler zamanında böyle ve maalesef hala günümüzde de bu hali aldı.''

Biz ne dersek, ne söylersek nafile...

Dost sevgilerler...

ya arkadaşlar

konuyu niye dağıtıyorsunuz

konu

Allah varmıdır yokmudur varsa nerdedir

bu soruya yanıt vermiyor yok kölelikten yok emevilerden bahsediyordunuz.size islamda siyaset ve sosyal olaylar sorulmamışki

Cevabınızı sanıyorum üstte vermeye çalıştım sevgili bozkurtmusti...

Sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her ne kadar dikkatler Amerikadaki esir kamplarına çekilmek isteniyorsa da, konunun özüne dönmekte yarar var.

Amerika esir kamplarınmdaki yaşanan vahşet elbetteki ********* likler taşıyor.

Onlar bir emperyalist zihniyet. Sizlerinki ise yere göğe sığdırılamayan üstün(!) din ahlakı.

 

Ama dinlerdeki esirlere yapılan muamele onlarınkinden hiç te aşağı kalmaz.

Normal insanı geçindiremiyorsanız işte sizlere köleler, esirler.

Onlar normal isanlar değillerdir aç bıraksanda senin için bir sex aleti.

Nikah yapmaya da gerek yok. Çünkü onlar esir ve köle...

Kullan kullanabildiğin kadar. Bu zinaya ses çıkaranda yok. Hatta tavsiye var. Ayetlerle beslenmiş.

Ne yapalım, onlarda esir olmasalardı. Bu onların kaderi. Onlar zina emelleri için var/yaratılmışlar.

 

Günlerdir kutsal kitapların kendi içindeki çelişkiler tartışılıyor.

Kur'an'ın insanlığa ve haklarına verdiği öneme bütün olarak bakılmalı deniliyor.

Bu bir kendi içindeki çelişki değilde nedir ?

Ayrıca insanlığın kabul ettiği medeni hükümlerle de tamamen çelişmiyormu?

 

Bunları nasıl izah edileceksiniz, Dikkatleri daha ne kadar Amerikan kamplarına çekebilirsiniz.

Düşünmesini anlamasını bilen insanlar çabucacık kavrayıveriyor. Saklanılamıyor.

Ya düşünmesini bimeyenler; Halen köleciliği ve halende köleye tecavüzü savunuyorlar.

Kılıfta hazır. Onlar o zamanda imiş.

Ama hükümler evrensel (!). Hükümler güncel (!)...

 

sevgili bilimselci

cariye savaşta esir düşmüş ve ortada kalmaması için evlenilen bir şekilde himaye edilen kadındır

gelelim bugünkü medeniyete,heryerde çıplaklık diz boyu,hemde ortada bir savaş yokken kadınlar neden bu kadar değer düşüklüğüne uğradılar acaba ?Hanımlıktan cariyeliğe düştüler..Açık saçık giyinen her kadın cariyedir,fabrikalrda çalışan her erkekte köledir,ama bu sözler bazı toplumlarda kölelere yapılan çirkin muameleler yüzünden çirkin görülüyor

istediğiniz kadar uğraşın sınıfları yok edemezsiniz,çünkü kainatın yapısı böyle mertebeler var,herkes bakkal olsa satılanları kim alsın sayın bilimselci

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet bencede konuya dönmekte fayda var..

Allah varmı yokmu ölemi..

Şu iki fizik bulgusu Allahın varlığını ıspatlamaya yeter ve artarbile..

 

1- Big-Bang..

2- Termodinamiğin İkinci Kanunu (entropi)

 

1- Big-Bang biryaratıcının olduğunu ıspatlamıştır.. Sonsuz hacimli sıfır noktası ancak bir yaratıcının kudretiyle mümkünüdr..

Ve bu sıfır noktasından büyük bir patlamayla salise salise yaratma devam etmiştir..

Öceleri yaratıcının olmadığını söyleyen gruplar, dünyanın başlangıcının ve sonun olmadığını söylüyorlardı..

Bu fikir son zamanların bu büyük keşfiyle çürütülmüş oldu..

 

2- Entropi, fizikte bir sistemdeki düzensizliğin göstegesidir..

Bir sistemin düzenli ve planlı bir yapıdan düzensiz, plansız bir hale geçmesi o sistemin entropisini artırır..

Yaratıcının var olmadığını öne süren ve bütün süreçlerin evrimle ilkelden mükemmelliğe gittiğini söyleyen bu görüş, entropi kanunuyla çürümüş oluyor..

Çünkü entropi kanunua göre bütün evren düzenliliğe değil, düzensizliğe doğru gitmektedir..

Canlı cansız herşey bir mükemmelliğe değil, aşınma, bozunma ve düzensizliğe gitmektedir..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Haklısınız arkadaşlar topic Allah var mıdır, varsa nerededir? adındaydı konu kadere geldi sanırım Allah'ın varlığı konusunda bir kabul sözkonusu. :) Varlığı kabul ediliyor ki, kader sorgulanıyor olmasın... :excl:

 

Herhangi bir eşyanın kendiliğinden vuku bulması söz konusu olamayacağına göre, canlılığın da bir yapıcısının olmadığını söylemekte akıl dışıdır.

 

Kullandığımız pc'yi ele alalım, bizler bir makineyi kullanıyoruz buradan tartışmalara giriyoruz ve bu makineler birbirine bir sistemle bağlılar. Siz yazmadığınızda klavyeniz kendiliğinden yazmıyor. Siz elinize çivi, tahta ve tutkal alıp inşa etmediğinizde bir masa kendiliğinden bir araya gelmiyor.

 

Eşyaya şekil veren insansa, insana şekil veren yok mu yani?

 

Selamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bence bilim Allah'ın ne varlığını ne de yokluğunu isbatlayamaz. Sadece bir taraf bilime göre ağır basabilir. Zaten Allah'ın varlığı ispatlandığında imtihan biter.

 

Bana sorarsanız bilim çok kez kanıtlamıştır Allah'ın varlığını. Kainatın bir düzen içinde hareket etmesi hiçbir zaman şaşmaması gibi.

 

Bize düşen biraz düşünmek. Parmak izine bakın, her insanın birbirinden farklı. Bu nasıl kendi kendine olacak? Kainat kendi kendine bunu hafızasında tutup ona göre düzenlemeler mi yapıyor? Eğer evrim gerçekleşmişse nasıl böyle her insan birbirinden farklı olacak, her insanın parmak izi birbirinden farklı olacak?

 

Yanlışlıkla bir gün güneş niye batıdan doğmuyor? Güneşin batıdan doğması demek kıyametin kopacağına herkesin inanması demektir? Herkes anlayacak ve Allah'a ve Rasulüne iman edecek ama ondan sonra ettikleri iman kabul edilmeyecek ve onlara hiçbir fayda sağlamayacak. Bize düşen bir şeylerin kesinleşmesini beklemek değil onlara kesinleşmeden kesinmiş gibi bağlanmaktır.

 

Yaratıcının varlığının bilimsel anlamda ispatlanıp ispatlanamayacağı çok tartışılmıştır. Bu birazda "ispat" kavramından ne anladığımıza bağlıdır. Görece bir kavram olması hasebiyle bir kişiye göre ispat olan bir diğer kişiye göre olmayabilir.

 

Mutlak ispat mümkün değildir, Yaratıcı'nın Zat’ının ayan beyan gösterilebilmesi gibi. Yaratıcı'nın varlığı ancak işaretler yardımı ile ve aksinin imkansızlığı üzerinden ispatlanabilir. Buradaki işaretlerin ne olduğu sayfalarca tartışılabilir.

 

Kelam alimleri ve kadim felsefeciler olgudan ve maddeden hareketle asırlar öncesinden Tevhid anlamında bir Yaratıcının Vacib-ul Vücud (varlığı zorunlu Zat) olduğunu akli delillerle göstermişlerdir. Septik şekilde kendi varlığından bile şüphe eden insanlar ve bir takım idealist filozoflar hariç maddi temelli bir alemin varlığını müşahade edip kabul edenler esasen bu varlığı bir temele dayandırmak zorundadırlar. Bu materyalizmde "madde" temeline dayanır, teizmde madde üstü aşkın bir Yaratıcı'ya.. Her halükarda bir vacib-ül vücud vardır. Sadece bakılan yerlerden farklı şekilde görülür.

 

Materyalizm aslında mutlak inkar değil , Yaratıcı'ya vermeye kıyamadığı "yaratma" özelliklerini madde, zaman, tesadüf, doğa gibi bir takım modern putçuklara dağıttığı için bariz ve modern bir şirktir. Her halükarda ortada bir yaratma eylemi vardır, sadece "özneler" farklıdır.

 

Materyalizmin temel aldığı ve doğa olaylarını açıklamakta kullandığı determinizmde birçok filozofu uğraştırmış ve ortaya tümevarım problemini çıkarmıştır. Şimdiye kadar tümevarımın doğrulu rasyonel ilkelerle ispatlanamamıştır. Karl Popper tümevarım için "Doğruluğu ispatlanamaz, yanlışlığı ispatlanabilir, ancak şimdiye kadar kimse yanlışlığını ispatlayamadığı için geçici olarak doğruluğu kabul edilir" der. Bütün bilimsel teoriler ve deney-gözlem dualitesine dayalı kartezyen felsefe tümevarıma dayalıdır. Tümevarım problemi hakkında geniş bir makaleye buradan ulaşabilirsiniz.

 

Newton mekaniğinin yerini Kuantum fiziği almaya başladıkça da bu konunun daha çok tartışılacağı muhakkaktır. O halde "bilimde mutlak doğru yoktur" savını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hal böyleyken materyalizmi bir dini inanç gibi benimseyenlerin dayandığı temellerin çürüklüğü göz önüne getirildiğinde "varoluşa" ne kadar dar bir pencereden bakmakta oldukları herhalde izahtan varestedir.

 

Kainatın başlangıcının olup olmadığı konusu da Yaratıcı'nın varlığı ile ilişkilendirilir. Evren asıl anlamıyla bir sonuçtur. Bu anlamıyla yaratılmıştır. Başka bir sebebe muhtaçtır. Sebepler sonsuza kadar götürülemez. "Evren yaratılmamıştır ve ezelidir" diyenler onun kendi kendine varolduğunu ve yine kendi kendine yeterliliğe sahip olduğunu söylerler ama bu muhaldir ve doğru kabul edildiğinde bile inkar değil aslında bariz bir panteizmdir. Ve Teist argümanlarla gösterilmiştir ki ezeli bir evren varsayımı doğru kabul edildiğinde bile bir Yaratıcı'nın varlığının zorunludur. Bu Teist argümanlar için oldukça geniş olan bu literatüre buradan ulaşabilirsiniz.

 

Birçok felsefeci bir Yaratıcı'nın varlığını zorunlu olarak görmüşlerdir. Zorunlu görmeyenler de kendilerini ateist olarak tanımlasalar da aslında ateist değil, açıkladığım nedenlerle panteisttirler. Mutlak inkar mümkün değildir..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bence bilim Allah'ın ne varlığını ne de yokluğunu isbatlayamaz. Sadece bir taraf bilime göre ağır basabilir. Zaten Allah'ın varlığı ispatlandığında imtihan biter.

 

Bana sorarsanız bilim çok kez kanıtlamıştır Allah'ın varlığını. Kainatın bir düzen içinde hareket etmesi hiçbir zaman şaşmaması gibi.

 

Bize düşen biraz düşünmek. Parmak izine bakın, her insanın birbirinden farklı. Bu nasıl kendi kendine olacak? Kainat kendi kendine bunu hafızasında tutup ona göre düzenlemeler mi yapıyor? Eğer evrim gerçekleşmişse nasıl böyle her insan birbirinden farklı olacak, her insanın parmak izi birbirinden farklı olacak?

 

Yanlışlıkla bir gün güneş niye batıdan doğmuyor? Güneşin batıdan doğması demek kıyametin kopacağına herkesin inanması demektir? Herkes anlayacak ve Allah'a ve Rasulüne iman edecek ama ondan sonra ettikleri iman kabul edilmeyecek ve onlara hiçbir fayda sağlamayacak. Bize düşen bir şeylerin kesinleşmesini beklemek değil onlara kesinleşmeden kesinmiş gibi bağlanmaktır.

 

Yaratıcının varlığının bilimsel anlamda ispatlanıp ispatlanamayacağı çok tartışılmıştır. Bu birazda "ispat" kavramından ne anladığımıza bağlıdır. Görece bir kavram olması hasebiyle bir kişiye göre ispat olan bir diğer kişiye göre olmayabilir.

 

Mutlak ispat mümkün değildir, Yaratıcı'nın Zat’ının ayan beyan gösterilebilmesi gibi. Yaratıcı'nın varlığı ancak işaretler yardımı ile ve aksinin imkansızlığı üzerinden ispatlanabilir. Buradaki işaretlerin ne olduğu sayfalarca tartışılabilir.

 

Kelam alimleri ve kadim felsefeciler olgudan ve maddeden hareketle asırlar öncesinden Tevhid anlamında bir Yaratıcının Vacib-ul Vücud (varlığı zorunlu Zat) olduğunu akli delillerle göstermişlerdir. Septik şekilde kendi varlığından bile şüphe eden insanlar ve bir takım idealist filozoflar hariç maddi temelli bir alemin varlığını müşahade edip kabul edenler esasen bu varlığı bir temele dayandırmak zorundadırlar. Bu materyalizmde "madde" temeline dayanır, teizmde madde üstü aşkın bir Yaratıcı'ya.. Her halükarda bir vacib-ül vücud vardır. Sadece bakılan yerlerden farklı şekilde görülür.

 

Materyalizm aslında mutlak inkar değil , Yaratıcı'ya vermeye kıyamadığı "yaratma" özelliklerini madde, zaman, tesadüf, doğa gibi bir takım modern putçuklara dağıttığı için bariz ve modern bir şirktir. Her halükarda ortada bir yaratma eylemi vardır, sadece "özneler" farklıdır.

 

Materyalizmin temel aldığı ve doğa olaylarını açıklamakta kullandığı determinizmde birçok filozofu uğraştırmış ve ortaya tümevarım problemini çıkarmıştır. Şimdiye kadar tümevarımın doğrulu rasyonel ilkelerle ispatlanamamıştır. Karl Popper tümevarım için "Doğruluğu ispatlanamaz, yanlışlığı ispatlanabilir, ancak şimdiye kadar kimse yanlışlığını ispatlayamadığı için geçici olarak doğruluğu kabul edilir" der. Bütün bilimsel teoriler ve deney-gözlem dualitesine dayalı kartezyen felsefe tümevarıma dayalıdır. Tümevarım problemi hakkında geniş bir makaleye buradan ulaşabilirsiniz.

 

Newton mekaniğinin yerini Kuantum fiziği almaya başladıkça da bu konunun daha çok tartışılacağı muhakkaktır. O halde "bilimde mutlak doğru yoktur" savını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hal böyleyken materyalizmi bir dini inanç gibi benimseyenlerin dayandığı temellerin çürüklüğü göz önüne getirildiğinde "varoluşa" ne kadar dar bir pencereden bakmakta oldukları herhalde izahtan varestedir.

 

Kainatın başlangıcının olup olmadığı konusu da Yaratıcı'nın varlığı ile ilişkilendirilir. Evren asıl anlamıyla bir sonuçtur. Bu anlamıyla yaratılmıştır. Başka bir sebebe muhtaçtır. Sebepler sonsuza kadar götürülemez. "Evren yaratılmamıştır ve ezelidir" diyenler onun kendi kendine varolduğunu ve yine kendi kendine yeterliliğe sahip olduğunu söylerler ama bu muhaldir ve doğru kabul edildiğinde bile inkar değil aslında bariz bir panteizmdir. Ve Teist argümanlarla gösterilmiştir ki ezeli bir evren varsayımı doğru kabul edildiğinde bile bir Yaratıcı'nın varlığının zorunludur. Bu Teist argümanlar için oldukça geniş olan bu literatüre buradan ulaşabilirsiniz.

 

Birçok felsefeci bir Yaratıcı'nın varlığını zorunlu olarak görmüşlerdir. Zorunlu görmeyenler de kendilerini ateist olarak tanımlasalar da aslında ateist değil, açıkladığım nedenlerle panteisttirler. Mutlak inkar mümkün değildir..

 

bak sevgili dostum. Bu forumda en çirkin şeylerden birisi başkalarının yazılarını altına yazarın imzasını atmadan kendi yazısı olarak sunmasıdır kişinin. Eser sahibinin emeğine saygısızlığı tasvip etmekte mümkün değildir.

 

Bir ikincisi Bilim de Tanrının ispatını arayan zihniyetin bir varyasyonu olan yazıyı senin yazdığını sanıp. yanlış gördüğüm yerlerde tartışmak için yazmam farklı.

 

Suat Öztürk'ün yazısını seninle tartışamıyacağım da belli mesela.

 

İnanç ve iman ispata dayalı değildir. Artı tanrının varlığı veya yokluğu ispatlanabilir bir şey değildir.

 

Yani, yorumlanabilir ona atfedilebilir. Ancak bilimde bir şeyin sebebi milyonlarca olabilir. Ve sebep olarak sunulan herşey sadece bir ihtimaldir bilimde. Yani tanrıyı bilimde aramak için herşeyden önce onu bütün sebeplerle aynı kategoriye sokman gerekir. aynı şekilde sorgulaman gerekir.

 

Yani bilimin gözünde. Bir şeyin varlık sebebi, herşey olabilir tanrı sadece bir seçenektir.

 

Artı bilim evrenin nasıl var olduğunu neden var olduğunu sorgulamaz. Vardır der gerisiyle ilgilenir.

 

Tanrı ve evren konusu Felsefenin alanındadır.

 

Bilim de tanrının Varlığının ispatını aramanın ise topiğin başlığındaki cümleden hiç bir farkı yoktur. Bilim bu soruyu sorar. Bilim "zamandan ve mekandan bağımsız" bir şeyi kabul etmez.

 

 

not : yazıda newton mekaniğinin yerini Kuantum fiziğinin aldığı gibi saçma bir cümle geçmiş. Ortaokul okuyan bir öğrenci bile. Kuantum fiziğiyle , Newton Mekaniğinin birbirinin yerini almak gibi bir durumda olmadıkları tamamen farklı iki kulvarda oldukları ve iki algı olarak bir arada bulunduklarını bilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet bencede konuya dönmekte fayda var..

Allah varmı yokmu ölemi..

Şu iki fizik bulgusu Allahın varlığını ıspatlamaya yeter ve artarbile..

 

1- Big-Bang..

2- Termodinamiğin İkinci Kanunu (entropi)

 

1- Big-Bang biryaratıcının olduğunu ıspatlamıştır.. Sonsuz hacimli sıfır noktası ancak bir yaratıcının kudretiyle mümkünüdr..

Ve bu sıfır noktasından büyük bir patlamayla salise salise yaratma devam etmiştir..

Öceleri yaratıcının olmadığını söyleyen gruplar, dünyanın başlangıcının ve sonun olmadığını söylüyorlardı..

Bu fikir son zamanların bu büyük keşfiyle çürütülmüş oldu..

 

2- Entropi, fizikte bir sistemdeki düzensizliğin göstegesidir..

Bir sistemin düzenli ve planlı bir yapıdan düzensiz, plansız bir hale geçmesi o sistemin entropisini artırır..

Yaratıcının var olmadığını öne süren ve bütün süreçlerin evrimle ilkelden mükemmelliğe gittiğini söyleyen bu görüş, entropi kanunuyla çürümüş oluyor..

Çünkü entropi kanunua göre bütün evren düzenliliğe değil, düzensizliğe doğru gitmektedir..

Canlı cansız herşey bir mükemmelliğe değil, aşınma, bozunma ve düzensizliğe gitmektedir..

Saygılar..

 

Bunların geçersizliğini anlatmıştık ama sen o ara H.Y linklerinden harıl harıl (sözde) evrimcilerin itiraflarını aramaktan yazılarımı okumamışsın bile...

 

1- Big Bang'in bir yaratıcının varlığını kanıtladığı iddiası, teist bir beynin ürettiği saçmalıktan başka bir şey değildir.

 

2- Termodinamiğin 2.kanunu kapalı sistemler için geçerlidir. Oysa ki evren kapalı değil, açık bir sistemdir. Kapalı sistemlerde bir enerji alış verişi yoktur. Ama evrende sürekli bir enerji alış-verişi söz konusudur. Bu konu da her zamanki gibi H.Y aldatmacalarından biridir.

 

Bilgilerinize...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar herkese,

 

Bütün yazılanları okudum. Allah var mıdır? Varsa nerdedir? heheheh gülüyorum bu sorulara sadece :lol:

 

Allah yoksa ; bütün inananlar boşuna iman etmiş, ibadet etmiş olacak... Peki ya varsa ? ;)

 

Allah'a döndürüldüğünüz gün nasıl hesap vereceksiniz...

 

 

Sizin durumunuzda olmak ne kötü; Allah korkusu yok, amaçsız, öylesine bir hayat...

Allah kimseyi böyle inançsızlığa düşürmesin.

Sizin içinde dua edicem "Allah size doğru yolu göstersin" :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar herkese,

 

Bütün yazılanları okudum. Allah var mıdır? Varsa nerdedir? heheheh gülüyorum bu sorulara sadece :lol:

 

Allah yoksa ; bütün inananlar boşuna iman etmiş, ibadet etmiş olacak... Peki ya varsa ? ;)

 

Allah'a döndürüldüğünüz gün nasıl hesap vereceksiniz...

Sizin durumunuzda olmak ne kötü; Allah korkusu yok, amaçsız, öylesine bir hayat...

Allah kimseyi böyle inançsızlığa düşürmesin.

Sizin içinde dua edicem "Allah size doğru yolu göstersin" :clover:

 

Berhûdar ol arkadaşım... Rica etsem bizim için iki rekat nafile namazı kılıp, 3 gün de nafile orucu tutar mısın? Belki daha faydalı olur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.