Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Allah varsa nerdedir?


Diana_x

Önerilen İletiler

Kusura bakılmasın ama hem kader belirle, hemde cehenneme gönder..

Bana soruldumu Dünyaya getirilirken..

Fikrim soruldumu?..

Sen şurda bana biat etmedin..

Hergün benim önümde eğilmedin..

Bana kan akıtmadın...

Eeee sonra...

Haydi ateşe,

Haydi cehenneme..

Yok ya...

Hem bana bunları ile ilgili güç ve kudret ver..

Hem beni tuzaklara düşür...

Çocuk oyuncağımı bu..

Sonrada sen bu tuzaklara düştün..

Olmadı densin...

:))))))

Yapmayın..

Yapmayın eeeeeeyyyy...

Uyanının...

kaldırın kafanızı...

Bırakın bu gerçekçelikten uzan hayalleri...

Bırakın da dünyayı sevgiyle, umutla, güzelliklerle donatalım...

Öbür taraf bencilliği ile değil..

Kendi özünüz ve bilinciyle yakalayın hayatı...

Yoksa fani olacağız hepimiz...

Bilinmeze doğru sonsuz bir yolculuk..

Bir gezegen gibi...

Bir süpernova gibi..

Bir yıldız gibi..

Bir ot gibi...

Dost sevgilerimle...

 

 

Öncelikle dipnot seni akıllı, aklı başında insanların görüşlerine. inançlarına saygılı biri olarak tanımıştım ama yazdığın bu yazıyla yanıldığımı fark ettim.İnan yaralandım açıkcası yani herkesin görüşüne inancına saygı duyulmak zorundadır.

 

sen bu güne kadar saygı gösterir durumdaydında ne olduda birden farklı bir görüş üstlendin anlamış değilim herkes kendi inancı hakkında bişeyleri savuna bilir ama başkasının inancına dil uzatamazvede uzatmamalı.

Allah insanlara akıl vermiş düşünüp kavramaları için

tuzaklara düşür demişsin Allah kimseyi tuzağa düşürmez insanlar kendileri tuzağa düşerler..ve ibadet konusu Allah eğer bizleri kendisine ibadet etmek için yaratsaydı insanlara Akıl vermezdi herkesi 24 saat kendisine ibadet etmeleri, için yaratırdı ama bunu kavrayamayacak kadar düşüncesiz olamazsınız ....

 

sevgilerimle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 343
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

İNŞALLAH BUNUDA GÖRMEMEZLİKTEN GELİPTE KADER KONNUSUNDA BİR DAHA ŞU YUKARDAKİ İLETİYE BENZER İLETİ GELMEZ..

 

İSLAM AKİDESİNE GÖRE KADER..

 

Bir çok ayetikerimedende anlaşıldığı üzere insnalar kulluk etmeleri için yaratılmıştır..

Yine ayet'i kerimelerlede sabittirki, insanlar yaptıklarının karşılığını göreceklertir..

1400 yıl'a hatta değişik isimlerle dahada geçmişe uzanan o büyük toplumlara ve süreçlere damgasını vuran Alahın dinlerinde, nasıl olurda böyle komik bir mantık çıkartılır..

Eğer hakikaten kaderimiz önceden belirlendi ise ve ben bunu yapmak zorunda bırakılsaydım, herkesten önce ben ateist olurdum..

Bakınız...

Kader şudur..

Alah insanlara cüz-i irade vermiştir..

İnsan iyi ve kötüyü seçmekte serbesttir..

Bu kadar akıl almaz sistemler yaratan Allah'a, hür irade yaratmak zor değildir..

Kaldıki bu gün insanlar tarafından bile düşünebilen robotlar'ın yapılması çalışmaları vardır..

İrade aşamasında insan cüz-i iradesini kullanır, fiilin oluşumu aşamasında o fiili Allah yaratır..

Allahın bizim ne yapacağımızı bilmesi zorlamasından değil, ilminin üstünlüğündendir..

Buna astronomi bilgininin bir meteorun düşmesini hesaplaması gibi bir örnek verdik...

Bu bilgin meteor çarpacak dediği için o meteor çarpmıyor, ama o meteorun çarpacağını hesaplarla ve ilmiyle bilmiş oluyor..

Tabi bu örnek, olayın anlaşılması açısından verilmiştir.

Alahın bilmesi ise daha değişik ve bizim hafslamızın alamayacağı boyuttadır..

Onun katında zaman da yoktur..

Evet arkadaşım bizim inandığımız kader budur..

Bu şekilde bir çelişki görüyorsan ve bir eleştirin varsa bu temel üzerine yaz..

İslamda olmayan tanımları kullanıpta o tanım üzerine bizle tartışmaya girmeniz size birşey kazandırmayacaktır...

Örneğin sen kaleme kağıt diyorsun ve bana ver yansın ediyorsun bu kağıtla ben nasıl yazayım diye..

Bende diyorumki o kağıt değil kalemdir..:))

 

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akıl mantık ve düşünme yeteneği sadece Allah'a inanmayanlarda ve dinsizlerde bulunmaz. Akıl yitiriledebilir bir delinin bile kendi düşünceleri var.

 

Allah'ı anmaktan siz kaçınabilirsiniz ama anmak isteyenlere saygı duyacaksınız aksi taktirde sizde saygı göremezsiniz Sevgili Dipnot.

 

Atatürk'ün inançla uğraşmadığını tam tersine inancın doğru anlaşılabilmesi ve onu öğreteceklerin ehil kişiler olması gerektiğinin üstünde durduğunu biliyorum. Ama burada sizin yaptığınız şey Atatürk'ün yaptığını tam tersi, siz bir toplumu ikiye ayırıyorsunuz ve insanları incitici sözler söylüyorsunuz. İnananları akılsız gibi göstermeye çalışmak ne size bir fayda sağlar nede topluma. Çelişkili sözler sarfediyorsunuz, önce inananları alaya alıp, sonra Atatürk şöyle dedi, böyle yaptı diyorsunuz. Atatürk asla bir inancı alaya almazdı çünkü o gerçek bir kahramandı.

 

Selamlar

 

Konuyu yanlış değerlendirdiğinizi düşünüyorum sevgili sardunyam. Sevgili Dipnot'un "teistlerde akıl yoktur" gibi bir absürd bir düşünce yapısı içinde olmayacağını sen de, ben de biliyoruz.

 

Konu şu ki; Kur'an'ın pek çok yerinde "düşünmez misiniz", "akletmez misiniz" gibi ifadeler varken, pek çok yerinde de "siz bilmezsiniz Allah bilir" gibi ifadeler de vardır. İlk saydığım kelimeler genelde Allah'ın varlığı, birliği,kudreti gibi konular için söylenirken, ikinci saydığım ise insanın tanrı karşısında aklen eksik olduğunu anlatır. Bu da, insanları, vahyin akla üstün olduğu inancını doğurur.

 

Peki "vahiy" dediğiniz nedir? Tanrı tarafından peygamberine gönderildiğine inanılan, insanın toplum ile, çevresiyle ve tanrı ile olan ilişkilerini düzenleyen öğretiler değil midir? Hadi diyelim ki, insanın tanrı ile olan ilişkilerini düzenleyen öğretiler nesiller boyunca değişmeyecek. Peki ya insanın çevresi ve toplum ile olan ilişkileri nesiller boyu aynı kalabilir mi? Madem vahiy akıldan üstün, o zaman kölelik ve cariyelik kurumu kaldırılmasaymış. Mümkün mü? Elbette değil... O zaman şartlar değiştikçe, insan akıl yolu ile yeni düzenlemeler yapacak. Atatürk'ün yaptığı da buydu... Aklı vahye üstün görmedi. Şartlar değişti, o halde hükümler de değişecek.

 

İşte biz bunu anlatmaya çalışıyoruz. Çevreyle etkileşim halindeyseniz, değişimin önünde duramazsınız. Afrika'da yerli kabilelerin de kendilerine göre tanrıları, kendilerine göre hükümleri var. Eğer o kabileler gibi yerinizde saymak istiyorsanız, vahyi akla üstün sayarsanız... Yok bunu istemiyorsanız, o zaman aklı doğaüstü olduğuna inanılan bir varlığa karşı sınırlamayacaksınız. Sınırlamaya kalkarsanız, köle de edinirsiniz, cariye de (ya da olursunuz)...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın yamyam edille-i şeriyye çerçevesinde aşılmıcak mesele yoktur..

İslamın iman esaları hiç bir zaman değişmez..

Haramlar ve helalerde değişmez..

İbadet şekilleride değişmez..

Kur'an ve sünnette bulunamayan meseleler, emsal teşkil edilerek, kıyasla yada cemaatin yada bilginlerin icmasıyla halledilir..

Dinimiz buna açık kapı bırakmıştır..

Fakat içki kıyamete kadar haramdır..

Bunu içki içende içmeyende kabul edecektir.

Sevgili yamyam soyut değilde daha somut örnekler verebilirsen bu konuyu daha sağlıklı tartışacağımız kanaatindeyim..

Şu yuvarlak ve soyut söz söyleme sanatı çok sıkıcı ve boş geliyor bana..

Lütfen biraz daha tane tane detaylarıyla tartışalım..

Sadece küçük bir rica benimki..

 

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İNŞALLAH BUNUDA GÖRMEMEZLİKTEN GELİPTE KADER KONNUSUNDA BİR DAHA ŞU YUKARDAKİ İLETİYE BENZER İLETİ GELMEZ..

 

İSLAM AKİDESİNE GÖRE KADER..

 

Bir çok ayetikerimedende anlaşıldığı üzere insnalar kulluk etmeleri için yaratılmıştır..

Yine ayet'i kerimelerlede sabittirki, insanlar yaptıklarının karşılığını göreceklertir..

1400 yıl'a hatta değişik isimlerle dahada geçmişe uzanan o büyük toplumlara ve süreçlere damgasını vuran Alahın dinlerinde, nasıl olurda böyle komik bir mantık çıkartılır..

Eğer hakikaten kaderimiz önceden belirlendi ise ve ben bunu yapmak zorunda bırakılsaydım, herkesten önce ben ateist olurdum..

Bakınız...

Kader şudur..

Alah insanlara cüz-i irade vermiştir..

İnsan iyi ve kötüyü seçmekte serbesttir..

Bu kadar akıl almaz sistemler yaratan Allah'a, hür irade yaratmak zor değildir..

Kaldıki bu gün insanlar tarafından bile düşünebilen robotlar'ın yapılması çalışmaları vardır..

İrade aşamasında insan cüz-i iradesini kullanır, fiilin oluşumu aşamasında o fiili Allah yaratır..

Allahın bizim ne yapacağımızı bilmesi zorlamasından değil, ilminin üstünlüğündendir..

Buna astronomi bilgininin bir meteorun düşmesini hesaplaması gibi bir örnek verdik...

Bu bilgin meteor çarpacak dediği için o meteor çarpmıyor, ama o meteorun çarpacağını hesaplarla ve ilmiyle bilmiş oluyor..

Tabi bu örnek, olayın anlaşılması açısından verilmiştir.

Alahın bilmesi ise daha değişik ve bizim hafslamızın alamayacağı boyuttadır..

Onun katında zaman da yoktur..

Evet arkadaşım bizim inandığımız kader budur..

Bu şekilde bir çelişki görüyorsan ve bir eleştirin varsa bu temel üzerine yaz..

İslamda olmayan tanımları kullanıpta o tanım üzerine bizle tartışmaya girmeniz size birşey kazandırmayacaktır...

Örneğin sen kaleme kağıt diyorsun ve bana ver yansın ediyorsun bu kağıtla ben nasıl yazayım diye..

Bende diyorumki o kağıt değil kalemdir..:))

Saygılar..

 

:clover::clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İNŞALLAH BUNUDA GÖRMEMEZLİKTEN GELİPTE KADER KONNUSUNDA BİR DAHA ŞU YUKARDAKİ İLETİYE BENZER İLETİ GELMEZ..

 

İSLAM AKİDESİNE GÖRE KADER..

 

Bir çok ayetikerimedende anlaşıldığı üzere insnalar kulluk etmeleri için yaratılmıştır..

Yine ayet'i kerimelerlede sabittirki, insanlar yaptıklarının karşılığını göreceklertir..

1400 yıl'a hatta değişik isimlerle dahada geçmişe uzanan o büyük toplumlara ve süreçlere damgasını vuran Alahın dinlerinde, nasıl olurda böyle komik bir mantık çıkartılır..

Eğer hakikaten kaderimiz önceden belirlendi ise ve ben bunu yapmak zorunda bırakılsaydım, herkesten önce ben ateist olurdum..

Bakınız...

Kader şudur..

Alah insanlara cüz-i irade vermiştir..

İnsan iyi ve kötüyü seçmekte serbesttir..

Bu kadar akıl almaz sistemler yaratan Allah'a, hür irade yaratmak zor değildir..

Kaldıki bu gün insanlar tarafından bile düşünebilen robotlar'ın yapılması çalışmaları vardır..

İrade aşamasında insan cüz-i iradesini kullanır, fiilin oluşumu aşamasında o fiili Allah yaratır..

Allahın bizim ne yapacağımızı bilmesi zorlamasından değil, ilminin üstünlüğündendir..

Buna astronomi bilgininin bir meteorun düşmesini hesaplaması gibi bir örnek verdik...

Bu bilgin meteor çarpacak dediği için o meteor çarpmıyor, ama o meteorun çarpacağını hesaplarla ve ilmiyle bilmiş oluyor..

Tabi bu örnek, olayın anlaşılması açısından verilmiştir.

Alahın bilmesi ise daha değişik ve bizim hafslamızın alamayacağı boyuttadır..

Onun katında zaman da yoktur..

Evet arkadaşım bizim inandığımız kader budur..

Bu şekilde bir çelişki görüyorsan ve bir eleştirin varsa bu temel üzerine yaz..

İslamda olmayan tanımları kullanıpta o tanım üzerine bizle tartışmaya girmeniz size birşey kazandırmayacaktır...

Örneğin sen kaleme kağıt diyorsun ve bana ver yansın ediyorsun bu kağıtla ben nasıl yazayım diye..

Bende diyorumki o kağıt değil kalemdir..:))

Saygılar..

 

Ah kralx ah...

 

Sen de Levh-i Mahfuz inancını gözardı ediyorsun.

 

"Ne yerde, ne de gökte, zerre agirliginca, (hatta) bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz; hepsi muhakkak apaçik bir kitapta (levh-i mahfuzda yazili) dir. "

 

İşte İslam inancında kader budur. Her şey önceden bir kitabın içinde yazılıdır ve değiştirilemez. Zira bu kitap tanrının hafız sıfatının bir tecellisidir ve tanrı için zaman yoktur. Sen bu kitap için bir değişimden bahsedersen, tanrı için de bir önce/sonra gibi zaman belirlemek durumunda kalırsın ki, bu da islam inancına terstir.

 

Sana, verdiğin örneklerin hiç birinin geçerli olmadığını ve olamayacağını söylemiştim. Ne öğretmen ne de bilim adamı örneği...

 

Eğer her şeyi önceden biliyorsanız, bu bilinenler bir kitap içinde yazılıysa ve bu yazılanlar değiştirilemiyorsa, ortada tam anlamıyla rolleri tanrının belirlediği bir tiyatro var demektir. Bu bir imtihan da olamaz. Zira imtihan eden imtihan sonuçlarını zaten önceden biliyordur. Bu inanca göre insana düşen, tanrının kendisi için belirlemiş olduğu rolü oynamak kalıyor. Yani sizin inancınıza göre biz, tanrının oyuncaklarıyız... Kimini doğru yola sokacak, kiminin kulağını kalbini (!) mühürleyecek de, söz verdiği gibi cehennemi dolduracak...

 

Tekrar ediyorum: Kader konusu İslam'ın yumuşak karnıdır... Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu kadar allamenin içinde kendimi ..... hissetmeye başladım. Biri beni aydınlatsın da bakarsınız ben de müslüman olurum(!)

1) Allah var mıdır? varsa nerdedir, niye görünmüyor?

2) Bazılarınız diyorsunuz ki "Allah hem her yerdedir hemde hiçbir yerde değildir" Bu çelişkinin açıklamasını istiyorum.

Öncelikle senin bu saçma sorularına bir şey demiyorum her insanın düşünceleri farklıdır laik bir ülkede olduğumuz için düşüncelerine ve sorularına saygı duyuyorum bu sorularını aynı cevapta bütünleştirmek istiyorum

Allah vardır ve bu ispatlanmış kanıtlanmıştır kuran okursan anlarsın arkadaşım kızmıyorum yanlış anlama

Bak sevgili aman tanrım izleyen arkadaşım bugüne kadar ne ortada olursa olsun insanoğlu onu mahfetmiş parçalamış eğer Allah olmasaydı o kadar peygamber boşuna çıkmazdı Hz.İsanın bile bulunan el yazması var orada Allahın bir olduğu var olduğu ve kilise gibi papaz gibi insanlara htiyaç olmadığı yazıyor gerçi kotolik bunu yalanladı ancak bu Hz.İsanın el yazması olduğu ortaya çıktı ama dediğim gibi katolikler bunu yalanladı

Allah vardır ancak Tanrı yerde merde değil onlar Tanrının melekleri Hızır Aleyisselamdır hee o şu anlama geliyor sen nerde olursan ol Antalyada ol İstanbul da ol yada newyork da ol Allah seni görür seni duyar düşüncelerini ve ne yapacağını bilir bak arkadşım eğer bira sert cevap verdiysem özürdilerim ancak sorun biraz ağırıma gitti kusra bakma umarımcevabım yeterli olur hangi dinde olursan ol Allah bağışlar ancak kul hakkı içki,hırsızlık ve benzeri şeylerde afetmez tabi o Allahın işidir umarım birdaha böyle sorular sormaz ve Allah innırsın sevgiler saygılar udönüşü

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın yamyam edille-i şeriyye çerçevesinde aşılmıcak mesele yoktur..

İslamın iman esaları hiç bir zaman değişmez..

Haramlar ve helalerde değişmez..

İbadet şekilleride değişmez..

Kur'an ve sünnette bulunamayan meseleler, emsal teşkil edilerek, kıyasla yada cemaatin yada bilginlerin icmasıyla halledilir..

Dinimiz buna açık kapı bırakmıştır..

Fakat içki kıyamete kadar haramdır..

Bunu içki içende içmeyende kabul edecektir.

Sevgili yamyam soyut değilde daha somut örnekler verebilirsen bu konuyu daha sağlıklı tartışacağımız kanaatindeyim..

Şu yuvarlak ve soyut söz söyleme sanatı çok sıkıcı ve boş geliyor bana..

Lütfen biraz daha tane tane detaylarıyla tartışalım..

Sadece küçük bir rica benimki..

Saygılar...

 

Halbuki ilgili yazıda yeteri kadar örnek verilmişti...

 

Muhammed zamanında kölelik ve cariyelik legaldi. İslam'a kalsa, bugün hala köleler ve cariyeler kullanılıyor olacaktı. Zira vahiyler belli. Tanrı tarafından da legal gösterilen bir kurum. Peki ne oldu da, Kur'an köleliği ve cariyeliği yasaklamadığı halde, dahası legal kıldığı halde bugün bu kurumlar yok? Hangisi üstün geldi kralx ? Akıl mı, vahiy mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle dipnot seni akıllı, aklı başında insanların görüşlerine. inançlarına saygılı biri olarak tanımıştım ama yazdığın bu yazıyla yanıldığımı fark ettim.İnan yaralandım açıkcası yani herkesin görüşüne inancına saygı duyulmak zorundadır.

 

sen bu güne kadar saygı gösterir durumdaydında ne olduda birden farklı bir görüş üstlendin anlamış değilim herkes kendi inancı hakkında bişeyleri savuna bilir ama başkasının inancına dil uzatamazvede uzatmamalı.

Allah insanlara akıl vermiş düşünüp kavramaları için

tuzaklara düşür demişsin Allah kimseyi tuzağa düşürmez insanlar kendileri tuzağa düşerler..ve ibadet konusu Allah eğer bizleri kendisine ibadet etmek için yaratsaydı insanlara Akıl vermezdi herkesi 24 saat kendisine ibadet etmeleri, için yaratırdı ama bunu kavrayamayacak kadar düşüncesiz olamazsınız ....

 

sevgilerimle

 

Sevgili artos32...

Öncelikle eleştiriyel yaklaşımınıza yürekten teşekkür ederim...

Yanlız burada aslından anlatmak istenen üstünkörülüklere, çağ dışılıklara, akıl ve mantıktan uzak doğmatiklere bir çıkışımdır...

Size bir örnek vermek istiyorum...

Bir emekli Vaiz'imiz bir yazısında Bakın ne diyor;

 

"Yüce Atatürk'ün deyişiyle, dini ve dince kutsal sayılan şeyleri kendi kör çıkarları, siyasal emelleri için kullanmayı meslek edinmiş çevreler, Anadolu aydınlanmacılığını sakalla, cüppe ile karartamayacaklarını anlayınca, ilkokuldan başlayan din derslerine, imam-hatip okullarına ve Kuran kurslarına mal bulmuş Mağrıbi gibi saldırdılar. 1950'lerden başlayarak camileri, usunu kullanmaktan yoksun imam ve hatipleri, vaizleri kullanarak gerçekten hırslı, ilkeli ve izlenceli bir beyin yıkama işlemine giriştiler. Yoğun bir örgütlenme ve Atatürk düşmanlığı başlattılar. 1959'da Kayseri İmam-Hatip Okulu'nda ders kitabındaki Atatürk resminin gözlerini karalayan öğrenciye, bunu neden yaptığı sorulduğunda, öğrenci, ''Bakışından hoşlanmıyorum. Öğretmenimiz, dinimizi onun yok ettiğini söylüyor'' yanıtını verdi. Olay Meclis'e yansıdı. Ama hiçbir sonuç çıkmadı. Dönemin yöneticilerinden biri, bakanlıkta bir üst görevle ödüllendirildi. Yobaz, gerici (mürteci) ve siyasal dinci, dinsel örgütlenmede çocukları ve kadınları keşfettiğinde, yeniden doğmuş gibi oldu. Laik eğitim kurumları içinde anaokulundan üniversiteye dek yayılan bir dinsel çalışma alanı, bu alanlara veri tabanı ve öğretici hazırlayan Kuran kurslarından imam-hatip okullarına, yüksek İslam enstitülerinden ilahiyat fakültelerine... koskoca bir dinsel kurumlaşmayı göstermektedir. Öteki dünya özlemi ve aldatmacasıyla birbirine kenetlenmiş bir dinsel siyasallaşma nın elinden, imam-hatip liselerinin orta kısmını koparıncaya, Kuran kurslarını sınırlayıncaya dek Meclis'iyle, devlet kurumlarıyla, sivil örgütleriyle.. neler çekti toplumumuz. Askersel bir dayanca olmasa belki de başarılamayacaktı, körpe yavruları yobazın/gericinin kıskacından çekip almak. Ama ne yazık ki ahtapotun bedeni hâlâ canlı.

İster inanalım ister inanmayalım, ister dindar olalım ister dinsiz; unutmayalım ki insanlığımız, us gücümüzü kullanabilme yeteneğimizle doğru orantılıdır..."

MUHAMMED DAFİ Emekli Vaiz Kemalizm ve din / Muhammed Dafi (Emekli Vaiz). - 1. baski. - Ankara: Ardiç Yayincilik, 1997. - 153 S.- ISBN 975-790237-3, 99 SA 1057 ..

 

Nerelerden nerelere geldi bu toplum..

Bunlara sessiz ve tepkisiz mi kalalım...

Görmezlikten mi gelelim..

Herşeyimizide yaradan, allah, peygamber mi diyelim..

Doğru mu bütün bunlar..

Kimsenin inancı yaşaması ile bir sorunu yok..

Ama benim din ile bir sorunum var ve bu ülkenin de...

Çünkü hiç bir din bizim dinimizde olduğu gibi toplumu ve devleti yönetmeye kendini aday göstermiyor...

Zemin kaymakta altımızda...

Sanmayın ki zorla gelecekler..

Böyle seni beni asimile ederek...

Yavaş yavaş ısıtarak...

Hafif hafif egzersiz yaparak...

İnancını yaşayan bizleri birbirimize düşürerek...

Bütün bu gelişmeler karşısında

Ses olmayalım, yürek olmayalım..

Üzerine gitmeyelim, tartışmayalım, konuşmayalım isteniyor olabilir...

Ama biz yinede konuşmaya üzerine gitmeye, tartışmaya, ses olmaya, yürek olmaya devam edeceğiz...

Çünkü tekrar belirtiyorum...

Benim inancım ile ve inançlar ile bir sorunum yok...

Benim artan tehlikeler karşısında Cumhuriyete inanmış, Atatürk ilkelerini benimsemiş ve onun gösterdiği akıl ve bilim işığında sade vatandaş olarak görevimi yapmayı herşeyin üzerinde sorumlu hissediyorum kendimi..

Dost sevgilerimle... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Yamyam..

İslam köle düzeni üzerine gelmiştir...

Fakat islamla şekil değiştirip, askeri ve dini bir hüviyet kazandırılmış..

Kölelik müessesesinin kaldırılması için tüm şartlar hazırlanmıştır...

Veher seferinde köle azat edilmesi öngörülmüştür..

Peki bu noktada sana bir soru yamyam...

Savaş olsa ve düşman askerlerini esir alsak..

Bunları nasıl değerlendireceksiniz..

Yoksa hepsini hapse atıp ekonomimizdenmi besliceksiniz..

Kölelik mevzusuda diğer mevzular gibi uzun ve derin bir konudur..

Öyle bir kaç cümleyle geçirtitirlecek birşey değildir..

Kader konusuna gelince..

Ah kralx yazmakla olmuyor..

Bakın yine kaderi anlamamışsınız..

Levhi mahfuzda yazılan, zorla yaptırılcak şeyler değildir..

Allah isanların ne yapacaklarını tektek bildiği için yazmıştır..

Bu kısa çicgiyi kavramak çok güç değil...

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Durumu iyi bilmeyen veya art niyetli bazı kimseler, Kölelik sistemini sanki İslamiyet kurmuş gibi,

kötülüyorlar. Oysa ki; İslam dini doğduğunda bu kurumu karşısında buldu ve bir takım iyileştirmeler söz konusu olmasına rağmen, bir statü olarak tanıdı. Müslümanların da kendilerinden öncekiler gibi; tutsakların toplu öldürülmesini önlemek, köle elde etmek amacıyla savaşlarda gereksiz kan dökülmesinin önüne geçmek ve bazı ekonomik-toplumsal sorunlara yol açmamak gibi nedenlerle köleliliği yasaklamadığı ileri sürülür. Bunun kanıtı olarak da, İslam'da kölelerin durumu gösterilir. Köle-özgür farkı olmaksızın tüm Müslümanların kardeş olduğu ilkesi benimsenmiş, kölelere kötü davranılması ya da ağır işlerde çalıştırılması engellenmek istenmiştir. Köle azat etmek en değerli ibadetlerden sayılmış, saygıdeğer bir davranış olarak kabul edilmiştir.

 

Resulullah buyuruyor:

Köleleriniz sizin kardeşlerinizdir. Onlara yediğiniden yedirin, giydiğinizden giydrin.

Kölelerinize , kölem, câriyem demeyin; oğlum, kızım deyin.

Sizden kimse "kölem!" "cariyem!" diye söylemesin. Hepiniz Allah'ın kölelerisiniz.

 

İslam tarihinin hiçbir döneminde kölelik önemli bir kazanç ve üretim aracı olarak görülmemiştir. Buna karşılık Batı'a köle ticareti yapmak ve köleleri bir üretim aracı olarak kullanmak temel bir zihniyet ve uygulama olarak sürmüştür. Batı'da köleliğin fiilen ortadan kalkması, bazı insani yaklaşımların yanında, daha çok sanayinin gelişmesi ve insan gücünün artık hem pahalı hem de verimsiz hale gelmesiyle mümkün olmuştur. Bugün kölelik yok çünkü; İslam köleliği tamamen kaldırmayı hedeflediği, bunun için gerekli tedbirleri aldığı ve kapıyı açık bıraktığı için dünya köleliği kaldırmaya karar verdiğinde müslümanlar buna kolaylıkla katılabilmişlerdir; dinleri bu konuda onlar için bir engel değil, teşvik unsuru olmuştur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Yamyam..

İslam köle düzeni üzerine gelmiştir...

Fakat islamla şekil değiştirip, askeri ve dini bir hüviyet kazanıp kölelik müessesesinin kaldırılması için tüm şartlar hazırlanmıştır...

Veher seferinde köle azat edilmesi öngörülmüştür..

Peki bu noktada sana bir soru yamyam...

Savaş olsa ve düşman askerlerini esir alsak..

Bunları nasıl değerlendireceksiniz..

Yoksa hepsini hapse atıp ekonomimizdenmi besliceksiniz..

Kölelik mevzusuda diğer mevzular gibi uzun ve derin bir konudur..

Öyle bir kaç cümleyle geçirtitirlecek birşey değildir..

Kader konusuna gelince..

Ah kralx yazmakla olmuyor..

Bakın yine kaderi anlamamışsınız..

Levhi mahfuzda yazılan, zorla yaptırılcak şeyler değildir..

İnsnaların ne yapacaklarını tektek bildiği için yazmıştır..

Bu kısa çicgiyi kavramak çok güç değil...

Saygılar..

 

Evet İslamiyet köle düzeni üzerine gelmişti. Ancak içkiyi tek bir ayetle yasaklayan tanrı, nedense kölelik ve cariyelik kurumunu yasaklayamamış, bilakis düzenleyici hükümler de getirmişti. Üstelik Muhammed Veda Hutbesi'nde köleliğin legal olduğuna dair ifadeler kullanmıştı.

 

Yapma kralx, yapma... Savaş esirleri ile köleliği, cariyeliği bir tutma. İnancını savunacaksın diye insanlık onurunu yaralama... Bizi de saf sanma... O zaman her ABD askeri de Irak'tan bir kaç köle ve cariyeyi dönüşte yanında götürsün, ömür boyu istediği gibi kullansın. Sen ne dediğinin farkında değilsin Kralx...

 

Ben kaderi anlıyorum kralx merak etme... Hem de senden daha iyi anlıyorum. Külli irade, cüz-i irade durumu kurtarma çabalarının ürünüdür. İslam alimleri bile bu konuda fikir birliği edememişken, sen kavramanın çok güç olmadığından bahsediyorsun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eğer her şeyi önceden biliyorsanız, bu bilinenler bir kitap içinde yazılıysa ve bu yazılanlar değiştirilemiyorsa, ortada tam anlamıyla rolleri tanrının belirlediği bir tiyatro var demektir. Bu bir imtihan da olamaz. Zira imtihan eden imtihan sonuçlarını zaten önceden biliyordur. Bu inanca göre insana düşen, tanrının kendisi için belirlemiş olduğu rolü oynamak kalıyor. Yani sizin inancınıza göre biz, tanrının oyuncaklarıyız... Kimini doğru yola sokacak, kiminin kulağını kalbini (!) mühürleyecek de, söz verdiği gibi cehennemi dolduracak...

 

 

Kader meselesi ehli sünnet alimleri arasında icmaen sabittir..

Senin dediğin ehli sünnet dışı fırkaların görüşleridir..

İnsana düşen Allahın belirlediği rolü oynamak değildir, çünkü rol yoktur ortada..

İnsana düşen kendi rolünü kendisinin yapması ve oynamasıdır..

İnsana levhimahfuzda neyin yazıldığını bilmekte düşmez..

Onu Rabbim üstün ilmiyle bizlerin ne yapacağımızı bildiği için yazmıştır..

Cebriye ekolünün savunduğu bu kaderde zorlama olayını kabul etmek mümkün değildir...

Aksi taktirde imtihan olmazdı..

Aksi taktirde haramlar ve helaller olmazdı..

Kısacası din olmazdı..

 

Kölelik meselesine gelince.

Ben kendimdeyim sayın yamyam.

Ben olsam esirleri besliyeceğime, onları çalıştırırdım..

Hiç olmazsa faydalı olsunlar..

Ömür boyu diye de bir şart yoktur..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Durumu iyi bilmeyen veya art niyetli bazı kimseler, Kölelik sistemini sanki İslamiyet kurmuş gibi,

kötülüyorlar. Oysa ki; İslam dini doğduğunda bu kurumu karşısında buldu ve bir takım iyileştirmeler söz konusu olmasına rağmen, bir statü olarak tanıdı. Müslümanların da kendilerinden öncekiler gibi; tutsakların toplu öldürülmesini önlemek, köle elde etmek amacıyla savaşlarda gereksiz kan dökülmesinin önüne geçmek ve bazı ekonomik-toplumsal sorunlara yol açmamak gibi nedenlerle köleliliği yasaklamadığı ileri sürülür. Bunun kanıtı olarak da, İslam'da kölelerin durumu gösterilir. Köle-özgür farkı olmaksızın tüm Müslümanların kardeş olduğu ilkesi benimsenmiş, kölelere kötü davranılması ya da ağır işlerde çalıştırılması engellenmek istenmiştir. Köle azat etmek en değerli ibadetlerden sayılmış, saygıdeğer bir davranış olarak kabul edilmiştir.

 

Resulullah buyuruyor:

Köleleriniz sizin kardeşlerinizdir. Onlara yediğiniden yedirin, giydiğinizden giydrin.

Kölelerinize , kölem, câriyem demeyin; oğlum, kızım deyin.

Sizden kimse "kölem!" "cariyem!" diye söylemesin. Hepiniz Allah'ın kölelerisiniz.

 

İslam tarihinin hiçbir döneminde kölelik önemli bir kazanç ve üretim aracı olarak görülmemiştir. Buna karşılık Batı'a köle ticareti yapmak ve köleleri bir üretim aracı olarak kullanmak temel bir zihniyet ve uygulama olarak sürmüştür. Batı'da köleliğin fiilen ortadan kalkması, bazı insani yaklaşımların yanında, daha çok sanayinin gelişmesi ve insan gücünün artık hem pahalı hem de verimsiz hale gelmesiyle mümkün olmuştur. Bugün kölelik yok çünkü; İslam köleliği tamamen kaldırmayı hedeflediği, bunun için gerekli tedbirleri aldığı ve kapıyı açık bıraktığı için dünya köleliği kaldırmaya karar verdiğinde müslümanlar buna kolaylıkla katılabilmişlerdir; dinleri bu konuda onlar için bir engel değil, teşvik unsuru olmuştur.

 

Yalan... Külliyen yalan...

 

İslam köleliğin kaldırılması için zemin hazırlamış da, kapıyı açık bırakmış da vs.vs.

 

16/75 Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.

 

Bu ayet açıkça köleleri aşağılamıyor mu? Kölelerin bir başkasının malı olduğunu söylemiyor mu?

 

Hadi canım sizde... Sizi bilmem ama, biz o kadar da saf değiliz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsana düşen Allahın belirlediği rolü oynamak değildir, çünkü rol yoktur ortada..

İnsana düşen kendi rolünü kendisinin yapması ve oynamasıdır..

İnsana levhimahfuzda neyin yazıldığını bilmekte düşmez..

Onu Rabbim üstün ilmiyle bizlerin ne yapacağımızı bildiği için yazmıştır..

Cebriye ekolünün savunduğu bu kaderde zorlama olayını kabul etmek mümkün değildir...

Aksi taktirde imtihan olmazdı..

Aksi taktirde haramlar ve helaller olmazdı..

Kısacası din olmazdı..

 

Kölelik meselesine gelince.

Ben kendimdeyim sayın yamyam.

Ben olsam esirleri besliyeceğime, onları çalıştırırdım..

Hiç olmazsa faydalı olsunlar..

Ömür boyu diye de bir şart yoktur..

Saygılar..

 

Rol yok mudur? iyiyi kötüyü tanrı gönderecek, kimin inanıp kimin inanmayacağını tanrı belirleyecek, kimini kiminden üstün kılacak, kimine az kimine çok verecek, ondan sonra sen de kalkıp ortada rol yok diyeceksin...

 

Kur'an köleleri bir başkasının malı olarak görür kralx... HİÇ KİMSE HİÇ KİMSENİN MALI DEĞİLDİR. Bu zihniyet kalkalı çok oldu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile

 

Burada aşağılama yoktur niteleme vardır..

Kölenin niteliği zikredilmiştir..

Aksi taktirde Allahın katında üstünlük ancak takva iledir..

 

 

"Rol yok mudur? iyiyi kötüyü tanrı gönderecek, kimin inanıp kimin inanmayacağını tanrı belirleyecek, kimini kiminden üstün kılacak, kimine az kimine çok verecek, ondan sonra sen de kalkıp ortada rol yok diyeceksin..." demişsin...

 

1- İyi ve kötüyü elbette kendisi belirleyecek çünkü imtihan için araç lazım dimi..

2- Kimin inanıp kimin inanmıcanı belirlemez..

3- Kimse kimseden üstün kılınmamıştır, sadece takva sahipleri ve inananlar övülmüştür..

4- Kimine az kimine çok vermeside yine imtihan icabıdır, mal verdiğinden belki huzuru almıştır, huzur verdiğindende malı almıştır..

5- Allahın adaleti ve imtihanı dört dörtlüktür..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ATEİSTLERLE MÜNAZARASI (CEDEL)

 

 

 

“Bir”den Önce Kaç Var?

 

Rum asıllı bir ateist, ulema ile münazara eder ve Hammad hariç hepsini susturur. Ona karşı kimse yeterli malumatı ortaya koyamaz. İmam-ı Azam o tarih çocuktur. Hammad ateistin aynı şekilde Ebu Hanife’yi de susturmasından ve İslam’ın bundan zarar görmesinden endişe eder; O gece rüyasında bir ağacın filiz ve dallarını bir domuzun yediğini görür. Domuz, gövdesi hariç bütün ağacı yer. Ağaçtan bir aslan yavrusu zuhur eder ve domuzu öldürür.

 

Rüyanın görüldüğü sabah Ebu Hanife Hammad’ın yanına gider, hocasını ateistle yapılan münazaralardan dolayı son derece üzüntülü görür. Münazaralar ve görülen rüya Hammad’ı etkilemiştir. Ebu Hanife (r.a.) hocasının gördüğü rüyayı şöyle tevil eder: “Elhamdülillah, domuz o muzır ateist; ağaç ilim; dalları sizin dışınızdaki alimler, gövde siz, ondan doğan aslan yavrusu ben; ve ben Allah’ın yardımıyla o ateistin hakkından geleceğim.”

 

Bu teville hocasına moral veren Ebu Hanife (r.a.) onunla birlikte münazaranın akdedileceği camiye gider. Ateist minbere çıkar ve tartışacağı kişiyi ister. Çocuk olduğu halde karşısına Ebu Hanife çıkar. Ateist yaşına bakarak onu küçük görür. Ebu Hanife: “Yaşla insanları kıymetlendirmeyi bırak da ne söyleyeceksen onu söyle.”der. Ateist Ebu Hanife’nin cesareti karşısında dona kalır. Belli bir zaman geçtikten sonra kendini toparlar ve Ebu Hanife’ye: “Başı ve sonu olmayan bir şeyin mevcudiyeti nasıl mümkün olur?” diye sorar. Ebu Hanife:

 

- Sayı sistemini bilir misin?

 

- Evet.

 

- O halde söyle bakalım “bir” sayısından önce ne vardır?

 

- O ilktir ondan önce sayı olmaz.

 

- Mecazi manada “bir” olan sayıdan önce bir şey olmaz da gerçek anlamda “bir” olan Allah Tela’dan önce nasıl bir şey olur?!

 

Ateist bu cevaba karşılık veremeyince yeni bir meseleye geçer ve Ebu Hanife’ye;

 

“Hiçbir şeyin yönlerden hali olmadığını, bu durumda –haşa- (Allah Teala’nın da bir yönünün olması gerektiğini) Onun (c.c.) görünüşünün hangi yöne doğru olduğunu” sorar. Ebu Hanife (r.a.):

 

- Lambayı yaktığında ışığı hangi yöne doğrudur.

 

- Işığı alma noktasında bütün yönler eşittir.

 

- Mecazi ışığın durumu bu ise, göklerin ve yerlerin ebedi ve daimi nuru Allah Teala nasıl olur? Onun yönlerden münezzeh olması evleviyetle gereklidir.

 

Ateist bu cevaba da karşılık veremez ve yeni bir bahis açar. Ebu Hanife’ye hitaben şöyle der: “Mevcut olan her şey için bir mekan olmadır. Madem Allah vardır o halde nerededir?” Ebu Hanife ateiste karşılık verme yerine etraftakilere emredip meclise süt getirtir. Ardından da ateiste: “Bunda yağ var mı?” diye sorar. Ateist “Evet” diye karşılık verince Ebu Hanife Şöyle der:

 

- Yağ sütün neresindedir?

 

- Belli bir yerle sınırlı değildir.

 

- Varlığı geçici olan bir şeyin durumu böyle olursa yer ve göklerin yaratıcısı ebedi ve sonsuz olan Allah Teala’nın durumu nasıl olur?!

 

- O ne ile meşguldür?

 

- Sen bütün bu soruları minberde iken sordun. Ben de onlara cevap verdim. Şimdi sen yere in, minbere ben çıkayım.

 

Ateist iner ve Ebu Hanife söylediği gibi minbere çıkar. Ardında da ateistin sorusunu yanıtlar: “Minberde senin gibi yaratanı, yaratılanlara benzetenler olduğunda onu indirir; yerde de benim gibi muvahhitler olduğunda onları oraya çıkarır. ‘O her an yeni bir ilahi tasarruftadır.’[22] Dehri şaşırır; Tek kelime konuşamaz.[23]

 

 

YETER Mİ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada aşağılama yoktur niteleme vardır..

Kölenin niteliği zikredilmiştir..

Aksi taktirde Allahın katında üstünlük ancak takva iledir..

"Rol yok mudur? iyiyi kötüyü tanrı gönderecek, kimin inanıp kimin inanmayacağını tanrı belirleyecek, kimini kiminden üstün kılacak, kimine az kimine çok verecek, ondan sonra sen de kalkıp ortada rol yok diyeceksin..." demişsin...

 

1- İyi ve kötüyü elbette kendisi belirleyecek çünkü imtihan için araç lazım dimi..

2- Kimin inanıp kimin inanmıcanı belirlemez..

3- Kimse kimseden üstün kılınmamıştır, sadece takva sahipleri ve inananlar övülmüştür..

4- Kimine az kimine çok vermeside yine imtihan icabıdır, mal verdiğinden belki huzuru almıştır, huzur verdiğindende malı almıştır..

5- Allahın adaleti ve imtihanı dört dörtlüktür..

 

Saygılar..

 

Demek bir başkasının malı olarak nitelendirilmek bir aşağılama ifadesi değildir. Yaşşa be kralx...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Va ayrıca orada

Demek bir başkasının malı olarak nitelendirilmek bir aşağılama ifadesi değildir. Yaşşa be kralx...

 

Nitelik özelliğiyle alakalıdır...

Kölenin niteliğide bu olduğuna göre, böyle nitelendirilmiştir...

Elmaya armut diymezsin dimi..

Hadi köle olmayan başkasının malı diye nitelendirilse haklısın..

Ve orada iki kişi arasında karşılaştırma yapılıyor..

Kölenin malı yoktur ve mal üzerinde tasarrufuda yoktur, o birşey veremez...

Allah yolunda harcayacak bir şeyi yoktur..

Ama kendisine rızık verilenlerin mal verilenlerin Allah yolunda harcama yaptıkları belirtilmiştir ve övülmüştür...

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yalan... Külliyen yalan...

 

İslam köleliğin kaldırılması için zemin hazırlamış da, kapıyı açık bırakmış da vs.vs.

 

16/75 Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.

 

Bu ayet açıkça köleleri aşağılamıyor mu? Kölelerin bir başkasının malı olduğunu söylemiyor mu?

 

Hadi canım sizde... Sizi bilmem ama, biz o kadar da saf değiliz...

 

 

O Ayette köleler aşağılanmıyor. İnsan, art niyetli ve tek taraflı olarak Kuran'a yaklaştığında onu anlaması mümkün değildir. Bir kişi ne kadar zeki ne kadar kültürlü olursa olsun, samimiyetsiz ve art niyetli bir bakış açısıyla Kuran'ı değerlendirdiğinde onu gereği gibi anlayamaz, doğru yorumlayamaz ve pek çok çelişkiye düşer. Bu yüzden, Kuran'a ön yargılı, peşin fikirli, içten pazarlıklı yaklaşan bir kişinin bu art niyetli tutumu, kendisiyle Kuran arasında -ayetlerde bildirildiği üzere- "görünmez bir perde" oluşturacaktır. Bu da Kuran'ı anlamasını ve kavramasını engelleyecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ah kralx ah...

 

Sen de Levh-i Mahfuz inancını gözardı ediyorsun.

 

"Ne yerde, ne de gökte, zerre agirliginca, (hatta) bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz; hepsi muhakkak apaçik bir kitapta (levh-i mahfuzda yazili) dir. "

 

İşte İslam inancında kader budur. Her şey önceden bir kitabın içinde yazılıdır ve değiştirilemez. Zira bu kitap tanrının hafız sıfatının bir tecellisidir ve tanrı için zaman yoktur. Sen bu kitap için bir değişimden bahsedersen, tanrı için de bir önce/sonra gibi zaman belirlemek durumunda kalırsın ki, bu da islam inancına terstir.

 

Sana, verdiğin örneklerin hiç birinin geçerli olmadığını ve olamayacağını söylemiştim. Ne öğretmen ne de bilim adamı örneği...

 

Eğer her şeyi önceden biliyorsanız, bu bilinenler bir kitap içinde yazılıysa ve bu yazılanlar değiştirilemiyorsa, ortada tam anlamıyla rolleri tanrının belirlediği bir tiyatro var demektir. Bu bir imtihan da olamaz. Zira imtihan eden imtihan sonuçlarını zaten önceden biliyordur. Bu inanca göre insana düşen, tanrının kendisi için belirlemiş olduğu rolü oynamak kalıyor. Yani sizin inancınıza göre biz, tanrının oyuncaklarıyız... Kimini doğru yola sokacak, kiminin kulağını kalbini (!) mühürleyecek de, söz verdiği gibi cehennemi dolduracak...

 

Tekrar ediyorum: Kader konusu İslam'ın yumuşak karnıdır... Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalır.

 

Bu benim forumdaki ilk mesajım. Umarım alıntı felan yaparken bir yanlışlık yapmamışımdır:

 

Bu kadar çok anlatılmasına rağmen kader inancımızın ne olduğunu hala anlayamamişsin. Aslında önyargısız, peşin hükümlü olmadan yazılanları dikkatlice okuyup biraz da bunları muhakeme etsen, konu o kadar açık ve net ki. Bir de ben kader inancımızın ne olduğunu anlatayım dedim. İçimde kalmasın.

 

Allah zamanı, mekanı ve canlıları yaratmıştır. Doğal olarak Yaratıcı her zaman için yarattıklarının üstündedir ve yarattıklarına tümüyle hakimdir. Bunun aksi düşünülemez. Allah zamanı yarattığı için, yarattığı bu zamana da tamamen hakimdir. Burdan yola çıkarsak Allah'ın zamanın ilerisini gerisini veya herhangi bir anını görebilmesi gayet normal birşeydir.

 

İnsanların yaptiklarinin Kuran' da bahsedildiği gibi önceden bir kitapta yazılı olması kadar doğal birşey yoktur. Çünkü Allah insanları programlamaya ihtiyaç duymadan, onlara herhangi bir şekilde müdahele etmeden, yarattığı zamana hakim olması nedeniyle, herhangi bir insanın ileride ne yapacağını, zamanın ilerisini görme ilmini kullanarak bilmektedir. Bu yüzden bu zamanın ilerisini görme ilmini kullanarak her insanın yaşamının her anında yaptıklarının tamamını eksiksiz olarak bir kitapta yazmıştır. Bizim kader inancımız bu şekildedir.

 

Burda hiç te senin söylediğin gibi Allah'ın belirlediği rolleri oynamıyoruz. Orada yazılanlar tabii ki değitirilemez. Benim yaşamımda kendi hür irademle yapacağım herhangi bir şeyi, herhangi bir ani değişimi Allah üstün ilmi sayesinde bilmektedir ve bu şekilde kitapta da yazmaktadır. Burda programlama vs.yoktur. Olay bundan ibarettir.

 

Sen yok böyle birşey olmaz olamaz vs. dersen o zaman kendini haşa Yaratıcı' dan daha üstün görmüş olursun. Evrendeki ve evrenin dışında olan hiç bir bilgi sahibi olmadığımız ortamdaki veya ortamlardaki en üstün zekaya sahip kişi sen değilsin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu benim forumdaki ilk mesajım. Umarım alıntı felan yaparken bir yanlışlık yapmamışımdır:

 

Bu kadar çok anlatılmasına rağmen kader inancımızın ne olduğunu hala anlayamamişsin. Aslında önyargısız, peşin hükümlü olmadan yazılanları dikkatlice okuyup biraz da bunları muhakeme etsen, konu o kadar açık ve net ki. Bir de ben kader inancımızın ne olduğunu anlatayım dedim. İçimde kalmasın.

 

Allah zamanı, mekanı ve canlıları yaratmıştır. Doğal olarak Yaratıcı her zaman için yarattıklarının üstündedir ve yarattıklarına tümüyle hakimdir. Bunun aksi düşünülemez. Allah zamanı yarattığı için, yarattığı bu zamana da tamamen hakimdir. Burdan yola çıkarsak Allah'ın zamanın ilerisini gerisini veya herhangi bir anını görebilmesi gayet normal birşeydir.

 

İnsanların yaptiklarinin Kuran' da bahsedildiği gibi önceden bir kitapta yazılı olması kadar doğal birşey yoktur. Çünkü Allah insanları programlamaya ihtiyaç duymadan, onlara herhangi bir şekilde müdahele etmeden, yarattığı zamana hakim olması nedeniyle, herhangi bir insanın ileride ne yapacağını, zamanın ilerisini görme ilmini kullanarak bilmektedir. Bu yüzden bu zamanın ilerisini görme ilmini kullanarak her insanın yaşamının her anında yaptıklarının tamamını eksiksiz olarak bir kitapta yazmıştır. Bizim kader inancımız bu şekildedir.

 

Burda hiç te senin söylediğin gibi Allah'ın belirlediği rolleri oynamıyoruz. Orada yazılanlar tabii ki değitirilemez. Benim yaşamımda kendi hür irademle yapacağım herhangi bir şeyi, herhangi bir ani değişimi Allah üstün ilmi sayesinde bilmektedir ve bu şekilde kitapta da yazmaktadır. Burda programlama vs.yoktur. Olay bundan ibarettir.

 

Sen yok böyle birşey olmaz olamaz vs. dersen o zaman kendini haşa Yaratıcı' dan daha üstün görmüş olursun. Evrendeki ve evrenin dışında olan hiç bir bilgi sahibi olmadığımız ortamdaki veya ortamlardaki en üstün zekaya sahip kişi sen değilsin.

 

Hoşgeldiniz sayın sahra 711..

 

Şimdi bana bu anlattıklarınızdan (Allah'ın herşeyi bildiği, bunların bir kitapta yazdığı) yola çıkarak "imtihan" ın ne olduğunu açıklayın lütfen...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Zihniyet anlaşıldı... Bir teistin inancı için ne tür dallara sarılabileceğini gördük. Bu kadarı yeter de artar bile...

 

Hiç bir şeye sarıldığımz yok sayın yamyam..

İnandığımız din islam dinidir..

Ve hiç bir çelişki bulundurmamaktadır..

Eğer bir şeye sarılma ihtiyacı hissedersek emin olki yine islam dinine sarılacağız..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hiç bir şeye sarıldığımz yok sayın yamyam..

İnandığımız din islam dinidir..

Ve hiç bir çelişki bulundurmamaktadır..

Eğer bir şeye sarılma ihtiyacı hissedersek emin olki yine islam dinine sarılacağız..

Saygılar..

Sen sarılmaya devam et kralx... Lafım yok...

 

Ama sakın benimle köleliğin ya da cariye edinip ırzına geçmenin legalliğini tartışma... Unutma sizin inancınız cariye edinmeyi ve onların ırzına geçmeyi legal kılmıştır...

 

23/6 Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.