Φ bekir Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Bu savaşın komutanı kim?..Türk ordusu bu ulusun en güvendiği kurumdur, bu ülkede anketler yapılmaya başlandığından beri hep açık ara öndedir. İsterdim ki, bu hafta içinde yeni bir anket yapılsın ve Aktütün baskınının bu güven duyusuna nasıl bir etki yaptığı ortaya konsun. Cumartesi gününden beri halkın içindeyim.. Hemen bütün gazeteleri okuyorum, tv yorumlarını dinliyorum.. Aktütün'de verilen 17 şehitte bir PKK başarısından çok, bir askeri hata olduğuna inananların sayısı fazla.. Asker kanadından, hatta Genelkurmay İkinci Başkanı düzeyinde yapılan açıklamalar, kafalarda beliren sorulara yanıt vermekten, kamuoyunu tatminden uzak.. Hatta tersine şüpheleri destekler düzeyinde.. Bir ihmal, bir gaflet olduğu nerdeyse açık.. Şimdi bakın.. 4 Ekim cumartesi günkü Vatan gazetesinin 18'inci sayfasında tek sütun bir haber var. Başlığını ve girişini aynen alıyorum.. "Aktütün Karakoluna taciz ateşi.." "Şemdinli ilçesinde Irak sınırına 4 kilometre uzaklıktaki Aktütün Karakoluna bir gurup PKK'lı terörist taciz ateşi açtı." Korkunç olan şeye bakar mısınız.. PKK, Aktütün karakolunu, bu haberin çıktığı gün basıyor.. 17 ölü, 20 yaralı.. Olacak şey mi?. Olacak şey mi, söyler misiniz?. Adamlar gazetelere haber vere vere geliyorlar nerdeyse ve siz ****** avlanıyorsunuz.. Er Ramazan baskından bir gün evvel, Cuma günü evine telefon açıp veda ediyor.. "PKK'lılar bizi bu hafta içinde üç kez bastılar, ben artık zor dönerim anne.." Ve dördüncü baskında, er Ramazan şehit.. Er Ramazan biliyor da, onun üzerindeki tek yıldızlıdan başlayıp, silsile-i meratip bol yıldızlıya bir yığın komutan nasıl bilmiyor acaba?. Genelkurmay İkinci Başkanı ""15 şehitten 13'ü uzaktan atılan bomba ile öldü" diyor. Savunma mı, itiraf mı?. Sınıra mesafe 4 kilometre.. PKK ile savaşın başladığı 30 yıl içinde 40 bilmem kaç kez baskına uğramış, son şehitler hariç, 28 gencimiz keklik gibi avlanmasına sebep olmuş bir karakol Aktütün. Karakol mu, elimizle kurduğumuz tuzak mı yoksa?.. Koskoca orduda, bu durumu değerlendirecek, önlem düşünecek bir kurmay çıkmaz mı?. Harp Okullarında Taktik, Strateji dersleri niye okutulur?. İsrail, Suriye'nin Golan Tepelerini niye işgal etti?. Eşek yükü Birleşmiş Milletler kararına rağmen niye hala ve hala elinde tutuyor?. Çünkü bu tepelere yerleşen terör güçleri, sınırdaki İsrail karakollarını şakır şakır vuruyorlardı. Gittiler, onları kovdular, kendileri yerleştiler. Bitti. Sen bu stratejik hamleyi yapamıyorsun, o zaman taktik bir karar alır o karakolu ordan çekersin.. İlle de orda asker şartsa, o zaman, o gecekonduya değil, havan atışlarına dayanıklı, daha ağır bombalara karşı da sığınaklı bir bina inşa edersin.. Bunların hiç birini yapma.. Çocukları oraya gönder ve de ki, "Dua edin de adamlar Irak tarafından bomba atmasın?.." Şimdi çekiyorlarmış.. 45 şehit mi gerekiyordu, yanlışı görmek için?. Bu mudur durum muhakemesi?.. 17 Aralık 2007.. Zamanın Genelkurmay Başkanı konuşuyor.. "PKK unutmasın ki artık bizim için oradaki kamplar BBG (Biri Bizi Gözetliyor) evi gibidir.." Allahtan öyle?.. Ya maazallah olmasaydı, kaç şehit verirdik?.. 150 mi?.. 1500 mü?. Bugünkü Genelkurmay açıklıyor ki, BBG falan hikâye.. Aktütün karakolundan gözetleme mesafemiz 150 metre.. Eee. Adamın elinde sınır ötesinden, 5 kilometreden bomba atan silahlar var, ne olacak şimdi?. Bugünkü Genelkurmay açıklıyor.. İstihbarat sorunu yok.. Amerikalılarla yapılan işbirliğiyle her şey haber alınıyor. Aktütün baskını biliniyor yani.. Bilindiği açık zaten.. Vatan gazetesi biliyor, er Ramazan biliyor, Genelkurmay bilmez mi?. Ne yapıyor peki?.. Sınır dışı uzun mesafeli bomba atışına karşı tümüyle korumasız araziye takviye diye kara askeri gönderiliyor.. Sanki hedef büyüsün, PKK daha kolay, daha bol vursun diye?. Bu nasıl bir askeri düşüncedir?.. Aktütün'e baskın istihbaratını alan komutan sınırötesi bombalamaya açık araziye yeni asker mi yollar, yoksa ordaki korumasız askeri, güvenlik sağlanana kadar geri mi çeker?. İstihbarat gelince, oraya bir bölük yollanmış.. Bölüğün komutanı nerde, kim?. Şehit olan astsubay mı?. O da ayrı bir soru!. Şimdi asıl soruma geliyorum.. Yıllardan beri beynimi kurcalayan bir soruya.. Türk ordusu PKK ile 30 yıldan beri savaşıyor. Düşük Yoğunluklu Savaş.. Ama savaş.. Peki bu savaşın komutanı kim?.. Duydunuz mu böyle bir birlik.. Böyle bir komutan.. Tarih boyu bir daha Anadolu'ya saldırmaya kalkışmayacak Yunanistan için "Ya gelirse" diye Ege Ordusu kuruyoruz da, 30 yıldır Cumhuriyetle savaşan PKK'ya karşı bir niçin bir Ordu, Kolordu, tümen, her neyse bir birlik oluşturmuyor, bir sorumlu komutan atamıyoruz.. Komutansız savaş olur mu?. Olursa kazanılır mı?. Savaş, Ankara'da toplanan kurmaylarla mı, harekat alanında fiilen çatışan komutanlarla mı yönetilir ve kazanılır?. Diyelim Aktütün baskını haber alındı.. Ankara'ya Genelkurmay'a haber.. Genelkurmay Hava Kuvvetleri Komutanlığına haber.. Hava Kuvvetleri Komutanlığı yöreye en yakın taktik kuvvete görev.. Sizin bu satırları okumanız için geçen zamanda uzun mesafeli toplar patladı ve 17 er şehit oldu bile.. Yörede, bu savaş için gerekli, hava ve kara tüm unsurları emir ve komutası altında bulunduran bir komutan, bu savaşın Ankara'dan yönetilmesinden daha etkili olmaz mı?. Güney Doğu Anadolu Düşük Yoğunluklu Savaş Komutanlığı mesela.. Olmazsa niye, Birinci, İkinci, Üçüncü ordular var.. Ege Ordusu var?. Hayali düşmana Ordu.. Gerçek düşmanı boş ver!.. Bugün Güney Doğu Anadolu Düşük Yoğunluklu Savaş Komutanlığı olsaydı, ben onun başındaki subaydan Aktütün Baskınının hesabını sorardım. Bugün kime soracağımı bilmiyorum. Üç ay evvel, Fransa'da bir askeri manevra sırasında, erin plastik mermi olması gereken silahında, gerçek mermi çıktı ve oluşan kazada 17 er yaralandı. Sadece ya-ra-lan-dı.. Sonuç.. Fransa Genelkurmay Başkanı istifa etti. Sayın General Başbuğ!.. Millet sizden bu 17 şehidin ölümünden sorumlu olanları bulmanız ve açıklamanızı bekliyor. O zaman gelecekte böylesi ihmal ve gafletlerin tekrarlanması ihtimali azalır. O zaman Ordu'ya güven sarsılmaz.. Türk Ordusunun hiçbir kusuru yokken düşmanın, ilan ederek, elini kolunu sallayarak bir karakolumuzu basabileceğini, 17 şehit ve 20 yaralı verdirebileceğini kabullenmek, PKK'ya fena halde itibar sağlar ve Türkiye'ye en büyük darbeyi vurur. Psikolojik savaşı yitiririz. Hiçbir asker bir daha o bölgeye inanarak, güvenerek gitmez.. O şehitlerin ana ve babaları bir daha "Vatan sağ olsun" demezler. Hıncal ULUÇ-Sabah Öyle elim bir hadise ki; bana Hıncal ULUÇ'un yazılarını dahi okutturuyor. Kafamdaki denge iyice yitmiş demek ki; Konunun başından beri serdettiğim bazı ifadelere aykırı yerleri olmakla beraber benzeştiği noktalarda var. Asker yığma/asker çekme bunlardan bir tanesi... Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Hıncal ULUÇ-Sabah Öyle elim bir hadise ki; bana Hıncal ULUÇ'un yazılarını dahi okutturuyor. Kafamdaki denge iyice yitmiş demek ki; Konunun başından beri serdettiğim bazı ifadelere aykırı yerleri olmakla beraber benzeştiği noktalarda var. Asker yığma/asker çekme bunlardan bir tanesi... İsrail, Suriye'nin Golan Tepelerini niye işgal etti?. Eşek yükü Birleşmiş Milletler kararına rağmen niye hala ve hala elinde tutuyor?.Çünkü bu tepelere yerleşen terör güçleri, sınırdaki İsrail karakollarını şakır şakır vuruyorlardı. Gittiler, onları kovdular, kendileri yerleştiler. Bitti. Sen bu stratejik hamleyi yapamıyorsun, o zaman taktik bir karar alır o karakolu ordan çekersin.. İlle de orda asker şartsa, o zaman, o gecekonduya değil, havan atışlarına dayanıklı, daha ağır bombalara karşı da sığınaklı bir bina inşa edersin.. Ey Hıncal Uluç! Bu aynı şey mi Allahaşkına? Kafan çalışmıyorsa niye o gazetede yazıyorsun? yoksa, tüm kafası çalışmayanlar orda mı toplanmış? Yoksa, düşüncen ipotek altında mı? İsrail bunu yapabiliyor çünkü o İsrail, yani ABD, yani BM, danışıklı dövüş! Bunu ana okulu öğrencisi bile bilir. Tezkere neden daha yeni meclisten geçiyor diye sormuyor da, AKP'nin, neden sınırın ihlal edilmeyeceğine dair ABD'ye söz verdiğini sormuyor da... O karakolu ordan çekmek ne demek? O bölümün işgal edilmesine göz yummak mı? Ciddi misin? Madem, o kadar zekisin, niye karıştırıp duruyorsun? Havan toplarıyla saldırı, mevziye yapılıyor, mevziye! Karakola değil! yani Bayraktepe mevzisine! Mevzide sığınak mı olur? Maç yorumu mu bu? Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Psikolojik savaşı yitiririz.Hiçbir asker bir daha o bölgeye inanarak, güvenerek gitmez.. O şehitlerin ana ve babaları bir daha "Vatan sağ olsun" demezler. Ey Hıncal Uluç! Neye hizmet ettiğinin farkında mısın? Bu mu senin "aydınlığın"? Bu psikolojik savaşın kime karşı verildiğini görmüyormusun? İktidarın kendisine uyumsuz bir Genelkurmay başkanı'na çamur atıp, kuyruk acısı olduğu Cumhuriyetin savunucusu ordumuza, güveni sarsma ve PKK kullanılarak, bu yolla kamuoyu yaratıp ABD planlarının Ortadoğuda sekteye uğratılmaması çabasına destek olduğunu anlayamayacak kadar kör müsün? İyi yaşamak, para kazanmak, mankenlerle gönül eylemek için gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içerisinde olmaya değer mi? Cumhuriyet yıkıldığında, rahat edeceğini mi sanıyorsun? Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Teröristler bu seferde Dıyarbakırda 4 polısımızı sehıt ettıler.Hala ınsan haklarından bahsedenler bakalım bu sefer ne hakkını ılerı sürecekler. PKK kökünden kurutulmadıkca bu savas bitmemelıdır. saygılarla PKK böylemi bitirilecekyani? 30 yildan beri herkesin agzina küpe oldu PKK'yi bitirmek ama nedense sanki karsimizda büyük bir ordu varda onlara karsi savas zor oluyor ve o yüzden gene kendi iddanizla 150 kisiyle baslayan PKK su an 15 binlere varmislar. DEmekki ortada bir yanlislik var, bizim dikkat cektigimiz noktada burasi. Yanlislarimizi düzeltmeden PKK degil hic bir seyi yok edemeyiz. Olan sehitlere ve ailelerine oluyor. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Ordumuzun itibarını kırabilecek en küçük verinin üzerine hevesle atlama modası Hıncal Uluç'u da içine çekmiş demek ki... Bu artık bir tarz olarak benimsendi, moda haline getirildi. Dünyada terörle mücadelenin en başarılı örneğini vermiş bir orduya haksız değerlendirmelerde bulunmak, sıradan hale geldi. Biri kalkar PKK nın havan toplarının mevzilerimizin anasını ağlattığını söyler... Bu konuda en küçük bir espri, en hafif bir benzetmeye şiddetle tepki gösteririm. Terör bu. Ellerine ne zaman ne silah tutuşturacaklarını müneccim değiliz ki bilelim. Saldırı ve baskın inisiyatifi de çaresiz teröristin elinde olacak. Senin karakolun belli, mevzin belli. Televizyona iki PKK lı çıkar, bunların ağzına bakarak PKK yı Ergenekon kurdurtmuş diye inanalım biz de... Ha yani şimdi Ergenekon teröriste bomba, mayın, keleş, bixi vermiş, giydirmiş, kamplar kurmuş, beslemiş öyle mi? Ben hiç gülecek halde değilim, kargalar gülerse ona karışamam. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devletine beş koldan yöneltilmiş çok kirli bir ittifak saldırısıdır. Laik Cumhuriyet düşmanları içte dışta bu devleti yıkmak için son kozlarını oynuyorlar. Bunun ellerindeki son fırsat olduğunun bilincinde olarak, ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Elinizden gelenin fazlasını yapın, bize yedi düvel bir şey yapamamış. Bizim içimiz rahat... Bir not: Kum torba istiflenen mevzilerden bahsetmem, taş parçalarının patlamada dağıldığında tehlikeli olması yüzünden. Yoksa kum torbası korunaklıdır demedim. Ama kum en azından dağıldığında taş gibi tehlikeli olmaz. İkinci not: Koskoca gazete yazarının karakol binasına saldırılmış gibi yorum yapması da trajikomik olmuş doğrusu... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Kim suçlu ise ondan hesap sorun...Halkın, her zaman hesap sorma hakkı vardır. Karşınızda kimin olduğunu çıkartamıyorsanız yönünüzü değiştirin. Karşınıza bakmayı kesin ve olaya bakın. Sizce kim suçlu...PKK'mı...? Bunları soran ben mi? Böyle bir olayın vukuu bulmasına neden olan değil de, bundan kendine bir kar devşirmeye çalışan mı? Dün şunu diyorduk. Hava Kuvvetleri Komutanı bizzat bir hava saldırısına komuta etmek zorunda mıdır veya her hava sahasına...Siz, Cumhurbaşkanı'nın Ordunun başı olmasına mı takıldınız. Suçluyu yanlış yerde aramak ayrı birşeydir suçluyu gizlemeye çalışmak ayrı birşeydir. Sizce bu olayda bir garabet yok mu dedim ama ne oldu...Vakit ve Taraf'a giydirmeye çalışmak da ne...Vakit'le, Taraf'la ne işiniz var. Olayda bir garabet var mı yok mu sizin kafanızda...YOKSA YOK, VARSA VAR... Bu kadar zor mu? İşte bizim hesabımız böyledir...Bizde kimsenin hesabı kalmaz... Suclunun kım oldugunu heralde ögrenme zorlugumuz var.Suclu PKK dır,baska suclu arayanlar.Yani hesap soralım denıyor ama kımse neyın hesabı sorulmalıdır dıyemıyor.Karakola uzaktan atıs yapılmıs o karakol betondanda olsaydı yıne duvarları veya catısı yıkılacaktı belkı 17 degıl de 5 sehıt verılecektı.Yanı sımdı Genel Kurmayı suclayabılmek ıcın hesap sorulsun sloganları atılıyor.Şu soruya bir cevap veren olurmu acaba:Hırsızın hıcmı sucu yok pekı? Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 Evet biz rahat olmaylim diye siz halaa olayin üzerine gerektigi gibi gitmeyin, ama atas yaktigi yeri yakar derler ve olan sehitlerle onlarin ailelerine oluyor. Diger taraftan bahsettiginiz gibi yse eger "Düzenli orduların bireysel kuvvetlere karşı verdikleri savaşlarda öğrenme süreci uzun sürer. Bire-bir çatışmayı düzenli ordular da öğrenir ancak bu süreçte zaman ve can kaybı olur, olacaktır." en azindan bir 30 yil daha bekleyecegiz ve gene sizler bizler masamizdan yazacagiz, sonuc olarak bir adim bile ilerlenemeden binlerce mehmetcik can verecek. ****** Size gelince; Olayların üzerine gerektiği gibi gidiyoruz, bunun sürecinin ne olduğu şahsen umrumda değil. Neden umrumda değil? Şöyle ki; Terörist ve yandaşı ile masaya oturulmaz. Silahla hesap edilen kusur, silahla çözüm bulur. Ateş düştüğü yeri yakar, 30bin ocağa düşen ateş yeri gelir ise 130bin ocağa düşer ancak bu millet birliğinden, beraberliğinden, mevcudiyetinden çakıl taşı boyutunda zerre ödün vermeyecektir. Sizin gibi masa başından yazmıyorum, 2.Ordu İstihkam Savaş Taburu'nda Irak'a asker gönderen bir bölükte askerdim, yine çağırsalar yine giderim. Sizi de hiç hesap etmem. Amacınızı lütfen itiraf ediniz. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 ****** Size gelince; Olayların üzerine gerektiği gibi gidiyoruz, bunun sürecinin ne olduğu şahsen umrumda değil. Neden umrumda değil? Şöyle ki; Terörist ve yandaşı ile masaya oturulmaz. Silahla hesap edilen kusur, silahla çözüm bulur. Ateş düştüğü yeri yakar, 30bin ocağa düşen ateş yeri gelir ise 130bin ocağa düşer ancak bu millet birliğinden, beraberliğinden, mevcudiyetinden çakıl taşı boyutunda zerre ödün vermeyecektir. Sizin gibi masa başından yazmıyorum, 2.Ordu İstihkam Savaş Taburu'nda Irak'a asker gönderen bir bölükte askerdim, yine çağırsalar yine giderim. Sizi de hiç hesap etmem. Amacınızı lütfen itiraf ediniz. Amacimi dealarca buradan tekrarladim ama siz halaa ya okumuyorsunuz yada anlamak istemiyorsunuz.***** Sizin 2. ordu istihkam ..... gönederen bir bölükte asker olmus olmaniz ayricali´giniz oldugunu beraberinde getirmez. Hic bir zaman ülke bötünlügüne ve beraberligimize karsi isteklerim olmamistor ve olmazda, ama siz inatla beni bir noktaya cekmeye calisiyorsunuz, basaramayacaksiniz emin olun. Olaylarin üzerine gerektigi gibi gidiyormusuz. 30 yilda iyi gittik ve bundan sonrada daha iyi gideriz. Cikmaz ayin carsambasina olayi aydinlatmis vebir daha askerlerimiz pisi pisine sehit düsmezler. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Suclunun kım oldugunu heralde ögrenme zorlugumuz var.Suclu PKK dır,baska suclu arayanlar.Yani hesap soralım denıyor ama kımse neyın hesabı sorulmalıdır dıyemıyor.Karakola uzaktan atıs yapılmıs o karakol betondanda olsaydı yıne duvarları veya catısı yıkılacaktı belkı 17 degıl de 5 sehıt verılecektı.Yanı sımdı Genel Kurmayı suclayabılmek ıcın hesap sorulsun sloganları atılıyor.Şu soruya bir cevap veren olurmu acaba:Hırsızın hıcmı sucu yok pekı? PKK'nin sucsuz oldugunu iddaa edenmi oldu buradan. Dünki Hürriyet'te Iran ile Türkiye sinirlarindaki karakollar ele alinmis ve haberde Iran karakollarinin birer kale gibi , Türkiye sinir karakollarinin ise malesef bildigimiz tuglalardan yapildigi bildiriliyor, hemde resimleriyle beraber. Hürriyet herhalde malum gazete degil demi. Yoksa bu haberden sonra Hürriyet'dami malum gazeteler arasina girecek? Konuyu saptirmayalim lütfen. PKK'nin her firsatta askere pusu kuracagi ve saldiracagi malum ve bekleniyor. TSK ne düsen görev ise bu tür saldirilara kendilerini iyice hazirlamalari. Bu olaydan gözüküyorki hazirlanmamislar. Kendiniz söylüyorsunuz, yok efendim binalar betondan olsaydi gene sehit verecektik ama 17 yerine 5 olacakti. Azmi yani diyorsunuz? Sizin icin canin degeri yok herhalde. Tabii nasil olsa kendi canimiz degil. Dogal olarak tehlikeyi en minumuma indirmek TSK görevi. Evet keske 17 sehit yerine 5 verseydik, ama hic vermesek daha iyi olacakti. Baskalari kendilerini ölüme atsin bende masa basindan sadece sehitler ölmez vatam bölünmez diyeyim. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 binalar betondan olsaydi gene sehit verecektik Israrla görmezlikten gelinen bir konu var: Saldırı karakol binasına yapılmadı. Karakolu koruyan mevzilere yapıldı. Karakolun beton olması bir şey ifade etmez. Mehmetçik saldırı olunca mahzene saklanacak değil. Teröristin karakola saldırması için önce mevzileri aşması gerek. O da sıkar biraz. Şekilde görüldüğü gibi. Değil mevzileri aşıp karakola saldırmak, mevzilere bile uzaktan ateş edip kaçabildiler, daha doğrusu bir kısmı kaçamadılar da. Ancak şimdiye kadar el bombası ve bixi kullanıyorlardı, bunlar taş mevzilere etki etmiyordu. Ama artık taş mevzi olmaz. İlk elde hemen acil yapılacak olan, taşları kaldırıp kum torbaları yığmaktır. Konuyu doğru ortaya koyun. Teröristler giderek ağır silahlar kullanmaya başladılar. Bundan sonra korunaklı beton mevziler yapılsın deyin, o zaman olur. Rumlar bile Kıbrıs'a Türk ordusunun müdahalesini önlemek için Beşparmak dağlarına modern, buzdolaplı, duşlu, yataklı beton mevziler yapmışlardı. Yaparız biz de, yapmalıyız. Hükümet kesenin ağzını açsın, yapılsın... Herkes ahkam kesiyor ama, karakolun yeri bence gayet uygundur. Çevredeki tepelerden korunuyorken kimse karakola saldıramaz. Hadi diyelim saldırdılar, kaçamazlar. Tepelerden açılan ateşle avlanırlar. Asker işi bilmiyor, masa başında kalem efendileri biliyor gibi yorumlara çok bozuluyorum. Asker bu işi biliyor ve hiç bir mücadele kayıpsız verilemez. Mahallenin bıçkın gençlerini bile dövsen, senin de yüzün gözün morarır. O karakol orda saldırıları göğüslemek için var. Ahkam kesenler rahat uyusun diye orada sınırı bekliyor o kahramanlar! Bir asker fuzuliden var, fuzuli yere sırf rejim bekçiliği yapıyor, bir iş yapmıyor kampanyasıdır aldı yürüdü. Bu yaygarayı çıkaranların sayısı az da, gürültüleri çok. Tüm bu kafa karışıklığının, yalan yanlış yorum enflasyonunun sebebi bu yaygaracılık. Bu asker itibar kaybetmeden bu laiklik aşındırılamayacak. Tüm dert bu... Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Sn. Gugukçuk, Münferit vakaların ardına saklanarak çözüm üretmeye çalışan kimdir? Ben miyim? Siz misiniz? Bölgeyi bilmeden konuşuyorsunuz. Bu bir gerilla savaşıdır, meydan savaşı değil, bilgisayar oyunlarındaki savaşlara da hiç benzemez. O dağlarda, aralarındaki mesafe 50 metre olduğu halde birbirinden haberi olmadan geçen PKK grubu ve Türk Askeri Timi olabilmektedir. Çatışmadan sonra, PKK'lılar, o ağır(!) dediğiniz silahları, orada bırakarak kaçmıştır, bu bir gerilla savaşıdır ve bu teröristlerin en büyük avantajı, silahları bıraktıktan sonra halkın arasına çok kolay karışabilmeleridir. Tıpkı, Diyarbakırdaki olayda olduğu gibi... Olaya yüksekten bakan sizsiniz, orayı bilmeden yorum yapmak ne derece doğru? Bu kadar tepki çekmesi de medyanın çoğunu ele geçirmiş olan iktidarın, halkı yönlendirme çabası. Bu yandaş medyanın tutumunda art niyet sezilmese ya da neden yazdıkları, kuyruk acıları ortada olmazsa eyvallah diyecem ama bilir bilmez herkes konuşuyor. Neden bölgede uzun süreler görev yapmış eski bir asker olan Erdal Sarızeybek'in eleştirileri okunmuyor da bu kıymeti kendinden menkul satılmış kalemlere itibar ediliyor. Hükümetin yaptıkları ve ABD ile işbirliği ortadadır, bunu söylemek için müneccim olmaya gerek yok. Teröristin de ABD ile işbirliği de ortadadır, bunu da söylemek için müneccim olmaya gerek yok. Koordinasyon eksikliği varsa Askeri Muhakemat kanunu da vardır, gereken cezalar verilir. Demokrat olmak başka bir şeydir, tabii ki her kurum eleştirilebilinir fakat demokrat olmak tek kaynaktan bilgilendirilmeyi yeterli görmek ve çabuk yargıda bulunmak değildir. Bu arada, son cümlenizi pek anlayamadım. Biraz daha açarmısınız? Saygılar. Yüksek müsaadelerinizle sevgili dogrucudavut, Bende askerlik görevimi yaptım.Eğer bu konulara bir bayan olarak bakmış olsa idim bana verdiğiniz cevaplardan etkilenmezdim. Erdal Sarızeybek'in eleştrilerini ve o bölgeye olan bakış açısını dinlerken vahh zavallı ülkem demeden de duramadım. Teröristin ABD ile ilişkileri var ise bunu da bu ülkede herkes biliyor ise affedersiniz de ABD 'nin üsleri ve konsolosluklarının bu ülkede işi ne? Asıl zaaf bu değil mi? Teröristin ABD ile işbirliği ortadadır diyorsunuz. Hükümetin yaptıkları ve ABD işbirliği ortadadır diyorsunuz. O halde; Hükümet teröristlerin işbirlikçisidir sonucuna ulaşırsınız ki bu ciddi bir suç teşkil eder. Son cümlemi de açayım anlayamamışsınız demekki Yüzlerce şehide malolmuş nerede ise şeytan üçgenine dönüşmüş bölgede hala insanlar yaşıyor ise cep telefonları ile hiç panik yapmadan bu saldırıyı rahatlıkla kendi yaşamını yada ailesinin yaşamını hiçe sayarak bir güzel kaydedebiliyor ise o görüntülerin diğer yana gönderilmediğine nasıl inanabiliyorsunuz.?O köy yada köyler orada ne arıyor ki?üçbin küsür köy boşaltacaksınız ama en kritik köyleri bırakacaksınız hemde yürüyerek bile Irak a 1 saat uzaklıkta olan köyleri İşte Bir zaaf daha İkinci dünya savası dönwminde değiliz.Kırsal kesimi yalıtmazsanız kimin dost kimin düşman olduğunu algılayamazsınız tabii ki Alır elıne silahı sıkar mermiyi sonra elbisesini çıkarır tanıdığınız bir köylü olur çıkar.İşte elini kolunu sallaya sallaya böyle kaçar Örnekleri wietnam da çok görülmüştür. Bugün wifi teknolojisini de bir kenara bırakın 30 adet minik bataryalara bağlayacagınız transmitterler ile fm bandından dinleme yapsanız ve tek bir frekansa baglasanız cep telefonlarının radyo kanalından bile çok rahatlıkla iki km alanı dinleyebilirsiniz.Hemde sinek uçsa duyarsınız.Piyasada zibil gibi var hemde tanesini 40 ytl ye satıyorlar O bölgenin kesinlikle insandan arıldırılması şarttır.Bu işlem ile karşı tarafın istihbarat olanakları da yok edilmiş olacaktır. Ondan sonra kıyıları bir güzel mayınlarsınız. Bizim fidanlarımızdan çok daha ucuza malolur. Binlerce mermi ve bombadan da daha ucuz olur. Bunlar hiç mi düşünülmedi diyeceksiniz evet düşünülmüştür ama en hassas ayrıntı atlanmış olamaz mı? B.Russell bile bir matematik dehasıydı.Ancak kırkyıl ders verdiği okulda kırk senedir atladığı kapak basıncını yeni bir ögrencisi bulup söylediğinde; Bunu hiç düşünmemiştim ama sen haklısın diyebilecek kadar alçak gönüllü idi. Yeni genelkurmay başkanımızın cizgisi de sanırım bu yönde görünmektedir ki ülkemiz için bir avantajdır. saygılarımla, Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Yüksek müsaadelerinizle sevgili dogrucudavut, Bende askerlik görevimi yaptım.Eğer bu konulara bir bayan olarak bakmış olsa idim bana verdiğiniz cevaplardan etkilenmezdim. Erdal Sarızeybek'in eleştrilerini ve o bölgeye olan bakış açısını dinlerken vahh zavallı ülkem demeden de duramadım. Teröristin ABD ile ilişkileri var ise bunu da bu ülkede herkes biliyor ise affedersiniz de ABD 'nin üsleri ve konsolosluklarının bu ülkede işi ne? Asıl zaaf bu değil mi? Öncelikle, aman efendim müsaade sizin diyeyim Askerlik yaptığınıza sevindim, nerde yaptınız? Güneydoğuda mı? Sn. Gugukçuk, ABD üslerinin ülkemizde olmasına eyvallah diyen var mı? ABD konsolosluklarının olması gayet doğal, her ülkede var, üsle aynı şey değildir. Ben ABD düşmanı değilim. Diplomasiyi keselim demişmiyim. Üs başka birşeydir, konsolosluk başka, yapmayın. Teröristin ABD ile işbirliği ortadadır diyorsunuz.Hükümetin yaptıkları ve ABD işbirliği ortadadır diyorsunuz. O halde; Hükümet teröristlerin işbirlikçisidir sonucuna ulaşırsınız ki bu ciddi bir suç teşkil eder. Hükümetin, Cumhuriyetle hesabı olduğundan, Cumhuriyetin kalan tek kalesi olan Ordumuza, her fırsatta kamuoyu desteğini azaltma yönünde yapıcı olmayan eleştirileri, yandaş medyayı kullanarak yaptırması ve yapması düşündürücüdür. Teröristlerin ekmeğine yağ sürecek bu tutum, vatan hainliğiyle eşdeğerdir, yani suç teşkil eder. Bunu yapan herkes için geçerlidir. Son cümlemi de açayım anlayamamışsınız demekkiYüzlerce şehide malolmuş nerede ise şeytan üçgenine dönüşmüş bölgede hala insanlar yaşıyor ise cep telefonları ile hiç panik yapmadan bu saldırıyı rahatlıkla kendi yaşamını yada ailesinin yaşamını hiçe sayarak bir güzel kaydedebiliyor ise o görüntülerin diğer yana gönderilmediğine nasıl inanabiliyorsunuz.?O köy yada köyler orada ne arıyor ki?üçbin küsür köy boşaltacaksınız ama en kritik köyleri bırakacaksınız hemde yürüyerek bile Irak a 1 saat uzaklıkta olan köyleri İşte Bir zaaf daha Erdal Sarızeybeki nasıl izlediniz, Sn.Gugukçuk? Adam, Aktütün'e yakın olan bir korucu köyünden bahsetti, Üzümlü köyü, askerle beraber savaşmış, kendi yurdunu, kendi köyünü koruyan. En sonunda bırakıp gitmek zorunda kalmışlar. Kim köyünü, yaşadığı toprağı bırakıp gitmek ister Sn.Gugukçuk? O boşaltıldı dediğiniz köyler, köy değil, mezra, mezra! Teröriste yataklık eden, teröristin rahatça saklanabildiği mezralar! İkinci dünya savası dönwminde değiliz.Kırsal kesimi yalıtmazsanız kimin dost kimin düşman olduğunu algılayamazsınız tabii kiAlır elıne silahı sıkar mermiyi sonra elbisesini çıkarır tanıdığınız bir köylü olur çıkar.İşte elini kolunu sallaya sallaya böyle kaçar Örnekleri wietnam da çok görülmüştür. Bugün wifi teknolojisini de bir kenara bırakın 30 adet minik bataryalara bağlayacagınız transmitterler ile fm bandından dinleme yapsanız ve tek bir frekansa baglasanız cep telefonlarının radyo kanalından bile çok rahatlıkla iki km alanı dinleyebilirsiniz.Hemde sinek uçsa duyarsınız.Piyasada zibil gibi var hemde tanesini 40 ytl ye satıyorlar O bölgenin kesinlikle insandan arıldırılması şarttır.Bu işlem ile karşı tarafın istihbarat olanakları da yok edilmiş olacaktır. Ondan sonra kıyıları bir güzel mayınlarsınız. Bizim fidanlarımızdan çok daha ucuza malolur. Binlerce mermi ve bombadan da daha ucuz olur. Bunlar hiç mi düşünülmedi diyeceksiniz evet düşünülmüştür ama en hassas ayrıntı atlanmış olamaz mı? B.Russell bile bir matematik dehasıydı.Ancak kırkyıl ders verdiği okulda kırk senedir atladığı kapak basıncını yeni bir ögrencisi bulup söylediğinde; Bunu hiç düşünmemiştim ama sen haklısın diyebilecek kadar alçak gönüllü idi. Yeni genelkurmay başkanımızın cizgisi de sanırım bu yönde görünmektedir ki ülkemiz için bir avantajdır. saygılarımla, Teknik bilgi için teşekkürler. Asker, Bertrant Russelden daha uyanık olmalı ki, askeri birliklerde cep telefonu yasaktır, Sn.Gugukçuk! ( Bertrant Russelı severim, iyi bir matematikçi ve aynı zamanda iyi bir düşünürdür yanlış anlaşılmayın ) Şu an, anlık istihbarat paylaşımı var ABD ile. Şimdi diyeceksiniz ki hani ABD, PKK'nın arkasındaydı. ABD, konjüktürel davranır, bugün PKK'ya Barzaniye katılın diye baskı yapmaktadır. Bu yüzden, bizimle işbirliği yapıyor, şimdilik. Dediğim gibi oradaki köylerdeki Kürtler, vatanını, köyünü, toprağını koruyan, şehitler vermiş Türk vatandaşlarıdır. Arada işbirlikçi çıkmıyor mu? Elbette, olabilir. Ama, birkaç kişi için de böyle vatansever bir köyü boşaltmak insafsizlik olur, çünkü boşaltıldıktan sonra devlet bu insanlara maalesef sahip çıkmamaktadır. Son cümlenizden, orduya eleştirilerinizin yapıcı yönde olduğunu görüyorum ve bu beni sevindirdi. Evet yeni Genelkurmay başkanımız akıllı ve zeki bir komutan, doğru adımlar atacağına ben de inanıyorum. Saygılar. Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Kanımıza dokunan,inanmak istemediğimiz,içimizi yakan,moralimizi bozan güçlü olduğuna sonuna kadar inandığımız,saygıda ,güvende en küçük şüphe etmeyeceğimiz ordumuzun garabetlerle ifade edeceğimiz menfur bir saldırıyla karşılaşması ve bütün üstünlüğüne, yakın zamandaki başarılı operosyonlarına mukabil bizi şaşırtan bir hain saldırıda 17 canımızı toprağa vermiş olmamızdır.Geçen yıl ve bu yıl devam eden ciddi operasyonlar sonrasında biz şuna inandık:O bölgeyi BBG evi gibi gözetliyoruz bizim bilgimiz dışında orda herhangi cidid,büyük bir hareketlilik olmaz, kontrol ediyoruz,yapılan operasyonlarla onların belini büktük,gücünü zayıflattık nihayetinde biraz rahatladık düşüncesi ve morali hasıl olmuştu ve inanmıştık.Bu oranda ciddi bir saldırıya maruz kalmamız başa dönmemize düşüncemizin değişmesine sebebiyet verdi ve yeniden tartışmaya başladık canımızı sıkan,canımıza kasteden bu sorunu.Ama bu sefer tartışılmayanları da tartışmaya başladık.Acaba ordumuzun içinde görevini yapmayanlar mı var, zaafiyete sebep olanlar mı var, yöntemin de mi,teçhizatında mı eksik var konusunu da ciddi olarak konuya dahil ederek.Bu konuyla ilgili olarak ilişkili ne varsa tartışacağız elbette.Hükümeti de,ordumuzu da, zihniyetimiz de yöntemizmi de tartışacağız.Bu tartışma da samimi olanlar samimi olmayıp kendine malzeme arayanlar çıkacak aşina olduğumuz bir durum.Kimi ibresini, salt hükümete yöneltecek siyasi çıkarı vaya bireysel egosunu tatmin etmek için; samimi olmayan kimileri ibresini ordumuza yöneltecek içindeki orduyla ilgili konu dışı egolarını tatmin etmek için.Bu sorun kişisel egolara,basit siyasi hesaplaşmalara malzeme yapılamayacak kadar önemli,derin ve ciddidir.Sorunun zemini bu ülkede sürekli yapıldığı gibi kendi zeminin dışına çıkarılmamalı,egolara,siyasi çıkarlara, hissi duygulara kurban edilmemelidir.Birileri ordumuza eleştiri oklarını yöneltiyor diye hayır ordumuzu tartıştırmayız gibi hissi bir savunmaya geçip varsa herhangi bir zaafı görmemeye çalışmak gafletine de düşülmemelidir.Evet ordumuz bizim göz bebeğimizdir her şeyimizdir.Biz onu güçlü,vakur biliyoruz ve bilmeye devam etmek istiyoruz.Varsa içinde bir sorun bu sorunu oluşturanların ordumuzun tartışılmayacak kadar mukaddes zırhının arkasına gizlenme,tartışılmama gibi bir hakkı ve de lüksü olamaz.Hükümet mi hükümetin içinden birileri mi üzerine düşeni yapmamıştır evet sonuna kadar tartışılmalı, hatamız, hatalı olanlarımız,hatalı yanlarımız samimice ortaya konmalıdır. Hırsızın hiç mi suçu yok?Hırsızlığa imkan sağlayan ortamı sorumluluğumuz dahilinde gerekeni yaparak hırsız için hırsızlık yapılamaz bir duruma getiremiyorsak en başta ona bu imkanı vererek suçlu biz oluyoruz.Sürekli hırsızı suçlayarak üzerimize düşeni yaptığımızı düşünüp gaflet hissiyetına kapılıp sürekli hırsızlığa maruz kalmak bize kaybettirip hırsıza kazandırmaktadır. MUHABBETLE... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Sayın Fuzulı'nın düsüncelerıne katılmamak mümkün degil,herne kadar ayrıstıgımız noktalar olsa bıle genel olarak aynı görüsler üzerınde birlesıyoruz. Muhakkak ki sorumlular bulunup hesaba cekılmelıdır,eger varsa bir ıhmal veya bir imkansızlık veyahutta bir kasıt bunların ortaya cıkarılması gereklıdır. Ne varkı sehit haberlerinin alındıgının hemen ertesı günü Orduya yöneltılen ve malum medya tarafından ılerı sürülen suclamalar ve bu anlamda etık dısı saldırılar bence sorumlu aramaya yönelık yaklasımlardan cok fırsat gözleyen bir durumu ortaya cıkarttı.Yani sanki belirli bir kesim tüm dikkatini silahlı kuvvetlere yöneltmis ve silahlı kuvvetlerin yapabılecegı bir hatayı veya hata degılde hata olarak gördügümüz bir duruma karsı provakasyon niteliginde bir yayın tarzına hazır beklemektedir.Hemde öyle bir zaman ki milletin ve ailelerin bagrı acıyla kavruldugu bir ortamda böyle bir provakasyon bence kasıtlı ve iyi niyetten uzaktır.Tabiiki suclular vede sorumlular ıster asker ıster sivil bulunup cıkartılmalıdır.Bunda kimsenin itirazı olamaz ama halk sokaga insin diyenleri provakasyonla elestırenler sivil itaatsizlik provaksyonu yapanları demokratık bulmaktadırlar.Iste asıl suclular bunlardır. Hırsıza hırsızlık ıcın ortam hazırlamak hırsızın hırsız olmasını degıstırmez hırsızlık suctur hangı sartlarda olursa olsun. saygılarla Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Bu olayın karşılıklı diyaloğa dönüşmesi iyi değil ama bazen bu tip diyaloğlar da değişik enstantane'ler veriyor. Hükümetin, Cumhuriyetle hesabı olduğundan, Cumhuriyetin kalan tek kalesi olan Ordumuza, her fırsatta kamuoyu desteğini azaltma yönünde yapıcı olmayan eleştirileri, yandaş medyayı kullanarak yaptırması ve yapması düşündürücüdür.Teröristlerin ekmeğine yağ sürecek bu tutum, vatan hainliğiyle eşdeğerdir, yani suç teşkil eder. Bunu yapan herkes için geçerlidir. Bir ülkede Demokrasinin,cumhuriyetin korunması yada kollanması o ülkenin sadece ordusuna kadar kalmış ise biz bu savaşı çoktan kaybetmişiz dostum. (bu durumda 12 eylül hareketinin de asıl amacının Cumhuriyeti koruma ve kollama görevinin ifası olduğuna göre :)Erdal Sarızeybeki nasıl izlediniz, Sn.Gugukçuk? Adam, Aktütün'e yakın olan bir korucu köyünden bahsetti, Üzümlü köyü, askerle beraber savaşmış, kendi yurdunu, kendi köyünü koruyan. En sonunda bırakıp gitmek zorunda kalmışlar. Kim köyünü, yaşadığı toprağı bırakıp gitmek ister Sn.Gugukçuk? O boşaltıldı dediğiniz köyler, köy değil, mezra, mezra! Teröriste yataklık eden, teröristin rahatça saklanabildiği mezralar! İşte bakın ne acı bir gerçekten bahsediyorsunuz.Üzümlü köyü aswkerle beraber savaşmış kendi yurdunu kendi köyünü koruyan.En sonunda bırakıp gitmek zorunda kalmıştır diyorsunuz Peki bu köye kahraman üzümlü köyü diyebilen syn sarızeybek neden aynı ifadeyi köyü boşaltmak için kameralara konuşan köylüler için diyemiyor? Dediğim gibi oradaki köylerdeki Kürtler, vatanını, köyünü, toprağını koruyan, şehitler vermiş Türk vatandaşlarıdır. Arada işbirlikçi çıkmıyor mu? Elbette, olabilir. Ama, birkaç kişi için de böyle vatansever bir köyü boşaltmak insafsizlik olur, çünkü boşaltıldıktan sonra devlet bu insanlara maalesef sahip çıkmamaktadır. Gözümden kaçmış olabilir ama bu çarpışma esnasında o bölgedeki köyünde askerlerimize ateş desteği verdiğini duymadım.Ama cep tlf ile görüntü çektiklerini tv de gördüm Şu an, anlık istihbarat paylaşımı var ABD ile. Şimdi diyeceksiniz ki hani ABD, PKK'nın arkasındaydı. ABD, konjüktürel davranır, bugün PKK'ya Barzaniye katılın diye baskı yapmaktadır. Bu yüzden, bizimle işbirliği yapıyor, şimdilik. Yani ne diyeyim ki bana hiç söz bıraktırmadınız.Hayırlı uğurlu olsun diyelim Bu satır sözün bittiği yer oldu. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Bir ülkede Demokrasinin,cumhuriyetin korunması yada kollanması o ülkenin sadece ordusuna kadar kalmış ise biz bu savaşı çoktan kaybetmişiz dostum. diyen ''gugukcuk'', Hırsızın hiç mi suçu yok?Hırsızlığa imkan sağlayan ortamı sorumluluğumuz dahilinde gerekeni yaparak hırsız için hırsızlık yapılamaz bir duruma getiremiyorsak en başta ona bu imkanı vererek suçlu biz oluyoruz.Sürekli hırsızı suçlayarak üzerimize düşeni yaptığımızı düşünüp gaflet hissiyetına kapılıp sürekli hırsızlığa maruz kalmak bize kaybettirip hırsıza kazandırmaktadır. diyen ''Fuzuli'', ve Dediğim gibi oradaki köylerdeki Kürtler, vatanını, köyünü, toprağını koruyan, şehitler vermiş Türk vatandaşlarıdır. Arada işbirlikçi çıkmıyor mu? Elbette, olabilir. Ama, birkaç kişi için de böyle vatansever bir köyü boşaltmak insafsizlik olur, çünkü boşaltıldıktan sonra devlet bu insanlara maalesef sahip çıkmamaktadır diyen ''Doğrucudavut''.... oldukça net cümleler... Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2008 Bir ülkede Demokrasinin,cumhuriyetin korunması yada kollanması o ülkenin sadece ordusuna kadar kalmış ise biz bu savaşı çoktan kaybetmişiz dostum.(bu durumda 12 eylül hareketinin de asıl amacının Cumhuriyeti koruma ve kollama görevinin ifası olduğuna göre :)Erdal Sarızeybeki nasıl izlediniz, Ben darbe iyidir mi dedim? 12 Eylül darbesi ABD destekli bir darbedir. Antikomünist karakterdedir.Komünizmden kaçarken Şeriatçılara, PKK terörüne yol açmıştır.Ama en azından ülke iç savaşa sürüklenmemiştir, öyle yada böyle Cumhuriyet devam etmiştir. İşte bakın ne acı bir gerçekten bahsediyorsunuz.Üzümlü köyü aswkerle beraber savaşmış kendi yurdunu kendi köyünü koruyan.En sonunda bırakıp gitmek zorunda kalmıştır diyorsunuz Peki bu köye kahraman üzümlü köyü diyebilen syn sarızeybek neden aynı ifadeyi köyü boşaltmak için kameralara konuşan köylüler için diyemiyor? Bunu defalarca söyledi. Onları silahlandırıp kadın, erkek, çocuk nasıl savunma yaptıklarını kaç kere anlattı. Erdal Sarızeybek'i nasıl izlediniz anlamadım gerçekten? Gözümden kaçmış olabilir ama bu çarpışma esnasında o bölgedeki köyünde askerlerimize ateş desteği verdiğini duymadım.Ama cep tlf ile görüntü çektiklerini tv de gördüm Kamerayı kullanan korucu muymuş? Ayrıca, korucu olsa bile, görüntüsünü çektiği bölge 2 km uzaktaki Bayraktepe, oraya gidip çatışmaya destek verebilme durumu yok. Biraz mantık lütfen! Ondan sonra kıyıları bir güzel mayınlarsınız. O mayınları PKK döşüyor o kıyılara. Asker, sınır ötesine çıkıp takip etmesin diye. Asker katır dolaştırıp geçebiliyor oralardan ancak. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2008 Sn.Dipnot, PKK sadece terör örgütü değildir. Hafife alınmamalıdır.Avrupadaki ve Türkiyede büyükşehirlerdeki sivil örgütlenmeleri, sahip olduğu uyuşturucu mafyası ile her türlü psikolojik savaşı başarıyla uygulayan, uluslararası destekli bir yapılanmadır. Güneydoğuda yaşanan çatışmalar, gerilla savaşıdır.Bu savaş, Türk devleti ve milleti ile terörist arasındadır. Türk devleti ile Kürt asıllı Türkler arasında değildir.8 yıl önce, OHAL köyleri yakmadı, mezraları yaktı. Bu mezralar, teröristin saklanmasına, sivil halkın arasına karışmasına olanak sağlıyordu. Boşaltılan mezralardaki vatandaşlara sahip çıkılmadı, kötü davranıldı doğrudur, adeta PKK?nın kucağına itildi o ayrı konu. Batı illerine göçen vatandaşlar, buralardaki PKK sivil milisler tarafından markaja alınmaktadır. Devlet sahip çıkmadığı için bunların bulduğu işlerde çalışan Kürt vatandaşlarımızdan topladıkları paralar, askerimize kurşun olarak geri dönmektedir.Bu insanların dağa çıkmasının DTP nin kapatılması ile ilgisi şu dur; Bu vatandaşlarımıza sürekli olarak "Devlet sizi eziyor, haklarınızı kısıtlıyor, partinizi kapatıyor, PKK sizin için çalışıyor, savaşı kazanacağız, devlet kuracağız" denerek ayrılık tohumları ekilmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ulusundan ayrı bir Kürt Ulusu yaratılmak istenmektedir. Öte yandan, diğer vatandaşların bu insanları dışlaması da ya da daha doğrusu aşırı milliyetçi ve ırkçıların, bu insanları düşman olarak görmesi de bu propagandayı haklı çıkarmaya yaramaktadır.Yine bu dışlamadan dolayı, varoşlarda illegaliteye (yasadışı işlere) sapanlar ise yine bu kutuplaşmayı haklı göstermektedir. Sivil toplum kuruluşları yoluyla da demokrat düşünceli aydın vatandaşlarımıza, Kürt haklarından, ekonomik haksızlıklardan, üst düzey kültürel federasyondan dem vurularak, sanki "Kürt hakları verilirse PKK savaşı bitirecek" gibi bir hava yaratılmak istenmekte ve sorun, bir demokratikleşme sorunu olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu PKK?nın psikolojik savaşıdır.Bu yolla, kamuoyu yaratıp, Askere baskı yapılmasını sağlayıp, TSK'nın operasyon yapmasını engellemektir hedef. Türkiye'de şeriatçı, ırkçı parti kurmak yasaktır. AKP'nin nasıl %47'ye ulaşıp laik Cumhuriyeti zorladığı göz önüne alınırsa, herhangi bir ırkçı veya bölücü bir partinin de oyları kapıp Türkiyeyi zorlaması işten bile değildir. Bunun sebebi, eğitimsizliktir. Çünkü, tam anlamıyla demokrasi için,oyunu makarnaya, una, cennet vaadine, cehennem korkusuna, baskıya satmayan, ağanın, şeyhin, tarikat liderinin, bilmem ne reisinin sözüyle hareket etmeyen, demokrasi ve vatandaşlık bilincine sahip, şikayet mekanizmasını işleten bireyler lazımdır. DTP'nin kuruluş felsefesinde, iç tüzüğünde, parti programında bölgesel olduğu, bir etnik grubun partisi olduğu ibareleri asla yoktur, olamaz da. Çünkü anayasamıza, partiler kanununa aykırıdır. Öyle olsa zaten baştan reddedilir, öyle bir parti kurulamaz. Burda yapılan takiyye diye tabir ettiğim hadise budur. Yani, bunlar kanunlara göre yasal ideolojik bir sol parti görünümünde meclise girip, mecliste ise dokunulmazlıklara sığınarak, bölgesel, ırksal söylemlerde bulunmuşlar sonra da anayasal merciler tarafından hesap sorulduğunda bunu antidemokratik olarak gösterme çabasında olmuşlar ve Kürt halkını temsil ettikleri iddiasıyla yasaklamaları Kürt halkına yapılan bir şeymiş gibi gösterip, AB'yi yanlarına çekerek dürüst olmayan, kurnazca ve haince bir tutum içerisine girmişlerdir yıllardır. AKP de bu paralelde düşünülmelidir. Cumhuriyet, gerçek demokrasi için halkı eğitim ve feodal yapıyı yıkma yönünde girişimlerde bulunmuştur. Bunlar, ne yazık ki, tamamlanamamış projelerdir. Devletin, toprak reformları, köy enstitüleri, başta tek parti olan CHP?nin içindeki muhafazakar ve toprak ağalarından oluşan kanat tarafından muhalefetle karşılanmış, bu kanatın CHP?den ayrılıp DP?yi kurması ve 1950?de iktidara gelmesiyle son bulmuştur.Bu yüzden tüm yurtta, Cumhuriyetin, sağlıklı demokrasi için, vatandaşı çekmek istediği bilinç düzeyine bir türlü gelinememiş, doğu ve güney doğuda ise egemen olan ağalık, şeyhlik, töre gibi kurumlardan oluşan feodalite nedeniyle bu bölge gelişememiş, fabrikalar açılamamış, istihdam olanakları yaratılamamış, yoksulluk kader olmuştur. İktidardaki sağ partiler içindeki ağalar, şeyhler, halkın oyunu ipotek altına almışlar, yapılacak reformları ise, bir yandan halka, "Devlet/Türkler, Kürtleri, Kürt kültürünü yoketmek istiyor"u işleyip, diğer yandan da devlete "bak isyan çıkar ha, halk karşı çıkıyor" tehditiyle önlemişlerdir. Feodal zümre, bu yolla kendi egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Buna en basit örnek, töre cinayetleridir. Bölgede kadının adı yoktur. Devlet töre cinayetlerini önlemeye çalıştığında ise "Bu Kürdün geleneğidir, kültürüdür"denerek karşı çıkılmaktadır. Doğrudur, 12 eylülden sonra, tüm yurtta yapılan insan hakları ihlalleri ve gelen yasaklar, bölgede, Kürtlerde zaten verilen gazlarla yaratılmış olan bu potansiyel kullanılarak PKK terörüne zemin oluşturmuştur. Yani, etki tepkiyi, şiddet şiddeti doğurmuştur. Bu sorunun çözümü TSK?nın teröristle masaya oturması olamaz. Bu sorunun çözümü kültürel haklar verilmesi de değildir. Çözüm, Kürt vatandaşlarımıza başta aş, iş, sevgi, anlayış ve ırkçı-dinsel anlayıştan uzak çağdaş bir eğitim vermekten başlar. Çünkü, insan hakları sıralamasında, YAŞAM HAKKI, KÜLTÜREL HAKTAN ÖNCE GELİR. PKK'nın kaynağı bu şekilde kurutulabilir. Bir Kürt Ulusu yaratılarak değil! Türk Ulusundan ayrı bir Kürt Ulusu olması ya ayrı devleti ya da Federasyonu gerektirir. Buna hemen itiraz edilecektir biliyorum ve bunu da tartışmaya hazırım. Çünkü, iş burada düğümleniyor. Bu düğüm çözülmedikçe sorun anlaşılamaz. Çözüm tüm ( Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Laz, Türkmen, Tatar vs. ) vatandaşlarımızın doğru ( tam bağımsızlıkçı, demokrat, ulusçu) siyasal partiyi seçmeleri, böyle bir parti yoksa da sivil bir oluşumla yeni bir siyasal parti kurmalarıyla olabilir ancak. Saygılar. Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Dün, Taraf Gazetesi enteresan bir haberi manşete taşımıştı. Genel Kurmay'ın açıklaması ile ogün ve daha önceki günlerde cereyan eden durumun farklılığına dair. Akşam, haberlerde bu kanal geniş bir yer buldu. Sabah Milliyet Gazetesinin 16.sayfası da neredeyse tamamen bu habere ayrılmış ve Genel Kurmay Başkanlığınca, Taraf Gazetesinin dünkü haberine bir açıklama getirilmediği belirtilmiş. Sabah, TSK'nın internet sitesini tekrar kontrol ettim ancak hala bir açıklama yok. Dün, Taraf Gazetesinin inanılmaz ayrıntı ve Jandarma raporlarına dayanarak verdiği haber, yenilir yutulur cinsten değil. İnsansız hava aracı filan dedikleri aletten alınan görüntüler de var. Haberlerde bir garabetten daha bahsediliyordu. Hava Kuvvetleri Komutanına haber verilmemesi bu haberi ulaştırmakla yükümlü olanların hatasıdır diye. Zira haber verilmesi şarttır demişler Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli subaylar. Çok ivedi ve de gizli olan bu raporlar Taraf'ın eline nasıl geçti. Uçak görüntüleri ne geziyor. Birileri, bir şeylerin değişmesini mi istiyor. Tamam ortada büyük bir hata olabilir ama kol kırılıp da yenin içerde kalmasını istemeyenler ile Taraf arasında büyük bir yakınlık mı var yoksa Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak isteyen içerde bir oluşum mu var. Çeşitli sorular: 1-Bu raporlar bir merkeze ulaştığı halde merkez hasır altı etmiş, gereğini yapmakla yükümlü olanlara iletmemiş olabilir mi? 2-Havadan teröristlerin yerini tespit eden aracın kayıt ettiği/ilettiği görüntüler gereğini yapmakla yükümlü olanlara iletmemiş olabilir mi? Ya da yukardakilerin hepsi yalan mı? Genel Kurmay Başkanlığı, içerisinde bulunan çürük yumurtaları temizlemek zorundadır. Yukardakiler doğru değilse Taraf Gazetesinin elindeki Jandarma raporları da gerçeği aksettirmiyorsa bu gazete aleyhine birşeyler yapmak zorundadır. Doğruysa da yumurtalar aleyhine birşey yapmak zorundadır. Gelecek ne gösterecek... Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Genel Kurmay Başkanı İlker BAŞBUĞ aşağıdaki açıklamayı yapmış ismi hayli uzun bir törende. Aktütün'deki Bayraktepe karakolunda meydana gelen olay bölücü terör örgütü açısından adeta bir intihar saldırısıdır. Olayın incelemesi İkinci Ordu Komutanına verilmiştir. Kendine güveni tam olan bütün kurumlar gibi bu incelemenin sonuçlanmasıyla kamuoyu bilgilendirilecektir. Ayrıca bu konuya ilişkin bilgileri sızdıranlar ve kullananlar hakkında da adli işlemler başlatılmıştır. Bütün bunlara rağmen bölücü terör örgütünün yaptığı eylemleri başarılı gibi gösterenler akan ve akacak olan her damla kanın sorumluluğuna ortak olurlar. Bunu herkes iyi anlasın "konuya ilişkin bilgileri sızdıranlar ve kullananlar" bu ifade çok tehlikeli bir ifadedir. Bu ifade aynı zamanda Taraf Gazetesinde geçen haberlerin doğruluğu hakkında bir delil olabilecek bir ifadedir. Bu bilgiler sızdırıldığına göre içerde bu yönde bir bilgi varmış. Yine kullananlar denildiğine göre Taraf'ın yapmış olduğu haberdeki bilgiler sızdırılan bilgilermiş. Kol kırılıp da yen içinde kalmasın demiştim. Şimdi Genel Kurmay Başkanlığı bu haberi sızdıranları cezalandırmayı düşünüyor. Askeri gizli belgelerin teşhir edilmesi ve askeri gizli belgelerin birilerine verilmesi ayrı bir suçu oluşturur. Ama neyi sormuştuk. Taksir sorumluluğu dahi yok mudur birilerinin demiştik. Eğer, olay Tarafta yapılan haberdeki gibi gerçekleştiyse birilerinin görevi ihmal sorumluluğu vardır. Görevi ihmal neticesinde ölüme sebebiyet vermek suçunu işleyip işlemediğine bakmak gerekir. Olayı inceleyen kişi aynı zamanda dünkü haberlere göre yanlış bilgilerle kamuoyunu aydınlatan/karartan kişi konumuna düşmüştür dünkü haberler doğru ise. Bu noktada, yaptığı araştırmanın doğru olduğunu nasıl anlayacağız. Ama bu vakıadan Taraf hayli zararlı çıkacak gibi görünüyor bana. Bir de haberi sızdıranlar diyeceğim ama Taraf Gazetesinin haber kaynağını bildirmeyeceğini düşünüyorum. Kim doğru söylüyor; şu an önemli bir mesele haline gelmiştir. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Ya da yukardakilerin hepsi yalan mı? Genel Kurmay Başkanlığı, içerisinde bulunan çürük yumurtaları temizlemek zorundadır. Yukardakiler doğru değilse Taraf Gazetesinin elindeki Jandarma raporları da gerçeği aksettirmiyorsa bu gazete aleyhine birşeyler yapmak zorundadır. Doğruysa da yumurtalar aleyhine birşey yapmak zorundadır. Gelecek ne gösterecek... Bu bilgileri sızdıran TSK içerisindeki ABDci Fethullah hocacılar olmasın ? Genelkurmay gereğini yapacaktır, hiç kuşkunuz olmasın. Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Şu anda önemli olan bu bilgilerin sızması değil. Yada birinci öncelik bu değil. Bu bilgiler doğru mu? Görüntüleri izleyip haberi okumuş olsanız gerektir. O görüntüler ve bahse konu haber bilgilerin sızmasından çok daha büyük bir önemi hakediyor. Birileri görevini yapmıyor ve bizim çocuklarımız ateşin içinde kalıyor. Bunun böyle olmasını Fetullahçılar da sağlamış olabilir (komplo teorisinin bu kadarı-varya işler iyice zıvanadan çıktı) veya inanılmaz bir ihmalkarlık vardır. Bu kadar ihmal ancak kasıtla mümkündür demiştim bir tarihte. İnşallah haber yasağı filan alınmaz. İşkence ile ilgili Mahkeme haber yasağı koymuş bugün. Daha önce de Dağlıca hakkında başka bir mahkeme haber yasağı koymuştu. İnşallah olay, sarahate kavuşturulur ve varsa çürük yumurtalar ayrılır. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 İnşallah! Bu konuda size katılıyorum. Ülkemiz ve milletimiz için en iyisinin olması ortak temennimiz sanırım. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Bu bilgiler doğru mu? Evet, doğru soru bu. Sözkonusu gazete tarafını belli etmiş bir gazete. Ben hayatta güvenmem. Delil olarak kullanılan görüntüler, örneğin Aktütün binasından yükseldiği iddia edilen dumanların olduğu görüntü gibi insansız hava aracı görüntüleri netliği çok düşük siyah beyaz görüntüler. Üzerinde oynamaya son derece müsaittir bu gibi pikseli düşük görüntüler. Hatta hiç oynamadan başka alakasız bir görüntüye, "ahana burası Aktütün, bakın dumanlar yükseliyor" deseniz, yine olur. Görüntüyü de medyadan aldıysanız sadece kanal logolarını filan silmeniz gerekebilir, ki bu çok kolaydır özellikle böyle pikseli düşük görüntülerde... Hayır yani Aktütün'ün binası vurulmuş olsa, bu bilgiyi gizlemenin hiç bir olanağı yok. Orada askerlik yapan onca kişi, karakolun dibindeki köyde yaşayan onca kişi hep karakol binasının isabet aldığını görecek ve bu saklanacak! Akıl dışı, yalan olduğu apaçık. Çünkü böyle bir bilginin gizli tutulabilmesi düşünülebilir bir şey değil... Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2008 Şu anda önemli olan bu bilgilerin sızması değil. Yada birinci öncelik bu değil. Bu bilgiler doğru mu? Görüntüleri izleyip haberi okumuş olsanız gerektir. O görüntüler ve bahse konu haber bilgilerin sızmasından çok daha büyük bir önemi hakediyor. Birileri görevini yapmıyor ve bizim çocuklarımız ateşin içinde kalıyor. Bunun böyle olmasını Fetullahçılar da sağlamış olabilir (komplo teorisinin bu kadarı-varya işler iyice zıvanadan çıktı) veya inanılmaz bir ihmalkarlık vardır. Bu kadar ihmal ancak kasıtla mümkündür demiştim bir tarihte. İnşallah haber yasağı filan alınmaz. İşkence ile ilgili Mahkeme haber yasağı koymuş bugün. Daha önce de Dağlıca hakkında başka bir mahkeme haber yasağı koymuştu. İnşallah olay, sarahate kavuşturulur ve varsa çürük yumurtalar ayrılır. Bu nedir ? Komplo teorisi değil mi ? Yani 'Kasıt'! Sizce kim kastetmiş olabilir ve neden ? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.