Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

"TÜRKÇE EZAN" ve TÜRKÇE EZAN okunmasına en çok KİMLER KARŞI GELİR...


OBJEKTİVİST

Önerilen İletiler

  • Cevaplar 101
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

belirtmeliyim ki konu başlığı gayet tarafılıca belirlenmiş. "TÜRKÇE EZAN" ve TÜRKÇE EZAN okunmasına en çok KİMLER KARŞI GELİR... tarafsızlığını sağlamak için KİMLER NEDEN İSTER ve KİMLER NEDEN KARŞIDIR şeklinde yazmak gerekirdi.

 

sanırım bu konuda az-çok söz sahibi olan diyanetin ilgili toplantı sonucunda aldığı kararını belirtmeliyiz :

 

Son günlerde Türkçe ibadet ve özellikle Kur’an-ı Kerim’in namazda Türkçe tercemesinin okunmasına dair tartışmaların yoğunluk kazanması üzerine konu Kurulumuzda görüşüldü. Yapılan inceleme ve müzakere sonunda:

 

 

Bütün ilahi kitaplar, onları insanlığa tebliğ ile görevlendirilen Peygamberlerin konuştukları dille indirilmişlerdir.

 

 

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.) Arabistan’da Araplar arasında yetiştiği ve Arapça konuştuğu için, O’nun tebliğ ettiği Kur’an-ı Kerim de Arapça olarak indirilmiştir.

 

 

Ancak Yüce Rabbımızın bütün insanlığa son kitabı ve ebedi hitabı olan Kur’an-ı Kerim, sadece Araplar ve Arapça’yı bilenler için değil, bütün insanları sapıklıklardan korumak, onlara Hakkı ve hakikati öğretmek, hidayet ve gerçek saadet yolunu göstermek için indirilmiştir. Bunun gerçekleşebilmesi için de, Kur’an-ı Kerim’in bildirdiği ilahi gerçek ve öğütlerin herkese, bütün insanlığa tebliğ edilmesi, herkes tarafından öğrenilmesi, anlaşılması, üzerinde düşünülmesi, kavranması ve kalplere yerleşmesi gerekir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de:

 

 

“Bu Kur’an, bütün insanlara bir açıklama, sakınanlara yol gösterme ve bir öğüttür.” (Al-i İmran, 3/138)

 

 

“Ey Peygamber, Rabbından sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun elçiliğini yapmamış olursun...” (Maide 5/67)

 

 

“Kendilerine, indirileni insanlara açıklayasın diye sana Kur’an’ı indirdik.” (Nahl, 16/44)

 

 

“Bu Kur’an, ayetlerini iyiden iyiye düşünsünler, tam akıl sahipleri ibret alsınlar diye sana indirdiğimiz feyz kaynağı bir kitaptır.” (Sad, 38/29)buyurulmuştur.

 

 

İfade edildiği üzere Kur’an-ı Kerim Arapçadır. Cenab-ı Hakk’ın yüce kelamı kutsal kitabımızın dilinin her müslüman tarafından bilinmesi ve anlaşılması, arzu edilen bir durum ise de, âdeten mümkün değildir. O halde Kur’an-ı Kerim’in Arapça bilmeyenlere tebliğ edilebilmesi ve onların da bu Yüce Kitapta bildirilen ilahî gerçek ve öğütleri anlayıp üzerinde düşünebilmeleri ve O’nun hidayetinden yararlanabilmeleri için, başka dillere tercüme edilmesine, kısa ve uzun açıklamalarının yapılmasına kesin ihtiyaç hatta zaruret vardır. Nitekim, İslamın ilk dönemlerinden itibaren buna ihtiyaç duyulmuştur. Ashabın ileri gelenlerinden Selman-ı Farisî’nin İranlı hemşehrilerinin isteği üzerine Fatiha Sûresini Farsçaya çevirip onlara gönderdiği bazı kaynaklarda (bk. Serahsi, el-Mebsut, I, 37, Beyrut, 1398/1978) yer almıştır. Günümüzde Kur’an-ı Kerim, dünyadaki belli başlı hemen bütün dillere çevrilmiş durumdadır. Dilimizde de yüzün üzerinde meal, terceme ve tefsiri bulunmaktadır.

 

 

Kur’an-ı Kerim’in namazda Türkçe tercemesinin okunmasına gelince:

 

 

Kur’an-ı Kerim’de “Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun” (Müzzemmil, 73/20) buyrulduğu gibi, Hz. Peygamber (s.a) de bütün namazlarda Kur’an-ı Kerim okumuş ve namaz kılmayı iyi bilmeyen bir sahabiye namaz kılmayı tarif ederken “... sonra Kur’an’dan hafızanda bulunanlardan kolayına geleni oku.” (Müslim, Salat, 45) buyurmuştur. Bu itibarla namazda kıraat yani Kur’an okumak, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit bir farzdır.

 

 

Bilindiği üzere Kur’an, Cenab-ı Hakk’ın Hz.Muhammed (s.a,)’e Cebrail aracılığı ile indirdiği manaya delalet eden elfazın (nazm-ı münzel’in) ismidir. Sadece mana olarak değil, Resülüllah (s.a.)’in kalbine elfazı ile indirilmiştir. Bu itibarla bu elfazdan anlaşılan ve başka lafızlarla (sözlerle) ifade edilen mana Kur’an değildir. Çünkü indirildiği elfazın dışında, hatta Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mana Cenab-ı Hakk’ın kelamı değil, mütercimin ondan anladığı yorumdur. Oysa Kur’an kavramının içeriğinde, sadece mana değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Nitekim:

 

 

“Şüphesiz O, alemlerin Rabbı tarafından indirilmiştir. Onu Ruhu’l-emin (Cebrail), uyarıcılardan olasın diye, senin kalbine apaçık Arap diliyle indirdi.” (Şuara 26/192-195)

 

 

“Böylece biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Ta-Ha 20/113)

 

 

“Korunsunlar diye dosdoğru Arapça bir Kur’an indirdik.” (Zümer, 39/28)

 

 

“Bu bilen bir toplum için, ayetleri Arapça bir Kur’an olmak üzere ayrıntılı olarak açıklanmış bir kitaptır.” (Fussilet, 41/3) gibi tam on ayrı yerde (Yusuf, 12/2; Ra’d, 13/37; Nahl, 16/103; Şura, 42/7; Zuhruf, 43/3; Ahkaf, 46/12) nazm-ı münzel’in Arapça olduğunu ifade eden ayetlerden, sadece mananın değil, elfazının da Kur’an kavramının içeriğine dahil olduğu açık ve kesin bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki, tercemesine Kur’an denilemeyeceği ve tercemesinin Kur’an hükmünde olmadığı konusunda İslam bilginleri görüş birliği içindedir.

 

 

Bilindiği üzere terceme, bir sözün anlamını başka bir dilde dengi bir sözle aynen ifade etmek demektir. Oysa her dilin, başka dillerde bulunmayan (kendine ait) ifade, üslup ve anlatım özellikleri vardır. Bu yüzden, edebî ve hissî yönü bulunmayan bazı kuru ifadeler dışında, hiçbir terceme aslının yerini tutamaz ve hiçbir terceme de her bakımdan aslına tam bir uygunluk sağlanamaz. O halde, Kur’an-ı Kerim gibi, ilahî belağat ve i’cazı haiz bir kitabın aslı ile tercemesi arasındaki fark, yaratan ile yaratılan arasındaki fark kadar büyüktür. Çünkü biri Yaratan Yüce Allah’ın kelamı; diğeri ise yaratılan kulun aciz beyanı. Hiç böylesi bir tercemenin, Allah kelamının yerine konulması ve aynı hükümde tutulması mümkün olur mu?

 

 

Kaldı ki, İslam dini evrensel bir dindir. Değişik dilleri konuşan bütün müslümanların ibadette ortak bir dili kullanmaları onun evrensel oluşunun bir gereğidir.

 

 

Herkesin konuştuğu dil ile ibadet yapmaya kalkışması, Peygamberimizin öğrettiği ve bugüne kadar uygulana gelen şekle ters düşeceği gibi içinden çıkılmaz bir takım tartışmalara da yol açacağı muhakkaktır. Konuya ülkemiz açısından baktığımızda ise böyle bir uygulamanın dışarıda Türkiye aleyhinde, içerde ise Devlet aleyhinde bir malzeme olarak kullanılacağı, vatandaşların birlik ve beraberliğini zedeleyeceği, sonuç olarak bir takım huzursuzluklara sebebiyet vereceği dikkatten uzak tutulmamalıdır.

 

 

Diğer taraftan, yüzleri aşan terceme ve meal arasından din ve vicdan hürriyetini zedelemeden, üzerinde birlik sağlanacak birisinin namazda okunmak üzere seçilmesi ve buna herkesin benimsemesi mümkün görülmemektedir.

 

 

Türkçe namaz ile Türkçe dua birbirine karıştırılmamalıdır. Çünkü dua kulun Allah’tan istekte bulunmasıdır. Bunun ise herkesin konuştuğu dil ile yapılmasından daha tabii bir şey olamaz ve zaten genelde de ülkemizde Türkçe dua yapılmaktadır.

 

 

Diğer taraftan, Kur’an-ı Kerim’in en önemli özelliklerinden biri de i’cazdır. Bir benzerinin ortaya konulması konusunda, Kur’an bütün insanlığa meydan okumuştur. Bu i’cazın sadece anlamda olduğu söylenemez. Aksine, “onun Allah katından indirildiğinde şüpheniz varsa, haydi bir benzerini ortaya koyun” anlamındaki tehaddi (meydan okuma) ayetlerinden (Bakara 2/23-24; Yunus, 10/37-38; Hud, 11/13; İsra, 17/88; Tur, 52/33-34) bu özelliğin daha çok lafızla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.

 

 

Ayrıca bir benzerini ortaya koymak için, insanlar ve cinler bir araya toplanıp birbirlerine destek olsalar bile bunu başaramayacaklarını ifade eden ayet-i kerime (İsra, 17/88) den de, Kur’an’ın bir benzerinin yapılamayacağı ve bu itibarla tercemesinin Kelamullah sayılamayacağı, o hükümde tutulamayacağı ve dolayısıyle namazda tercemesinin okunamayacağı açıkça anlaşılmaktadır. Nitekim, 1926 yılında İstanbul Göztepe Camii İmam-Hatibi Cemal Efendi’nin Cuma namazında Kur’an-ı Kerim’in Türkçe tercemesini okumasıyla ilgili olarak İstanbul Müftülüğü(nün 20 Mart 1926 tarih ve 92-93 sayılı yazısı üzerine, altında Atatürk tarafından göreve getirilen ilk Diyanet İşleri Reisi Rifat Börekçi’nin imzası bulunan 9 Ramazan 1324/23 Mart 1926 tarih ve 743 numaralı Müşavere Hey’eti kararında:

 

 

“Namazda kıraet-i Kur’an bi’l-icma farz ve Kur’an’ın hangi bir lügat ile tercemesine Kur’an itlakı kezalik bi’l-icma gayr-ı caiz ve namazda kıraet-i Kur’an mahallinde terceme-i Kur’an’ın adem-i cevazı da bi’l-umum mezahib fukahasının icmaı ile sabit olduğundan, hilafına mücaseret, namazı vaz’-ı şer’isinden tağyir ve emr-i dini istihfaf ve mel’abe şekline vaz’ı mutazammın olduğu gibi, beyne’l-müslimin iftirak ve ihtilafa ve memlekette fitne hûdusuna bâis olacağından, fiil-i mezbure mecasereti sabit olan merkum Cemal Efendinin uhdesindeki vezaif-i ilmiye ve diniyenin ref’i, emr-i zaruri halini almış olmakla ol vechile tebligat icrası...” denilmiştir.

 

Şüphesiz bir müslümanın en azından namazda okuduğu Kur’an-ı Kerim metinlerinin anlamlarını bilmesi ve namazda bunları anlayarak ve duyarak okuması son derece önemlidir ve bu zor da değildir. Ancak manasını anlamak, onun hidayetinden faydalanmak ve Yüce Rabbimizin emir, yasak ve öğütlerinin neler olduğunu öğrenmek için Kur’an-ı Kerim’i terceme etmenin ve bu maksatla meal, terceme ve tefsirlerini okumanın hükmü başka; bu tercemeleri Kur’an yerine koymanın ve Kur’an hükmünde tutmanın hükmü yine başkadır.

 

 

Namazda ve ibadet olarak Kur’an-ı Kerim asli lafızları ile okunur. Yüce Rabbımızın bize olan öğüt, buyruk ve yasaklarını öğrenmek, onun irşadından yararlanmak maksadıyla ise, terceme, meal ve açıklamaları okunur. Bu maksatla Kur’an-ı Kerim’in terceme, meal ve açıklamalarını okumak ta çok sevaptır ve genel anlamı ile ibadettir.

 

 

saygılarımla..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

alio ingilizceyi iyi konuşabilmek için, ingilzice konuştuğun anda ingilizce düşünürsün. Tansu çillerin yaptığı ünlü gaflarında sebebi buydu. :)

 

Varlığının sebebini ingilizce sorgulayıp düşünmezsin ama sevgili Cyrano...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

evet işte onuda türkçe düşünürüz. arapça düşünmeyiz. bu düşüncemizi Allah'a bildirmek için arapçaya çevirmemize gerek yok.

 

su damlası. diyanetin kararında ibadetin arapça yapılmasını emreden bir hükümden bahsediliyor mu? hayır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

evet işte onuda türkçe düşünürüz. arapça düşünmeyiz. bu düşüncemizi Allah'a bildirmek için arapçaya çevirmemize gerek yok.

 

su damlası. diyanetin kararında ibadetin arapça yapılmasını emreden bir hükümden bahsediliyor mu? hayır.

 

Yahu duanı istersen el hareketleriyle yap...

 

İbadette okunan surelerin ve duaların bir adabı var diyorum...

 

Hala nerelerdesin sen...

 

Sormayı doğru bulmuyordum ama fazla üstüne gittin sanırım...

 

Sen namaz kılıyor musun???

 

Dua ediyor musun demiyorum...

 

Namaz kılıyor musun???

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yahu duanı istersen el hareketleriyle yap...

 

İbadette okunan surelerin ve duaların bir adabı var diyorum...

 

Hala nerelerdesin sen...

 

Sormayı doğru bulmuyordum ama fazla üstüne gittin sanırım...

 

Sen namaz kılıyor musun???

 

Dua ediyor musun demiyorum...

 

Namaz kılıyor musun???

 

:zorro:

 

 

Galiba bizim bir tek zaafımız burada; Dinsel anlamda araştırmadan incelemeden, yorumlamadan, akla ve mantığı uyumluluğunu bile sorgulamadan sadece ve sadece çeşitli söylentilere inanarak geriye doğru ilerliyoruz gibime geliyor...

 

Teşekkürler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Galiba bizim bir tek zaafımız burada; Dinsel anlamda araştırmadan incelemeden, yorumlamadan, akla ve mantığı uyumluluğunu bile sorgulamadan sadece ve sadece çeşitli söylentilere inanarak geriye doğru ilerliyoruz gibime geliyor...

 

Teşekkürler...

 

Neymiş bu çeşitli söylentiler...

 

Ben müslümanım bunlardan bir şey hissetmiyorum diyen yok kardeşim...

 

Araştırıyorum;inceliyorum;yorumluyorum...

 

Ben güvercinin adımını bile ilginç bulur izlerim...

 

Sen geriye doğru ilerleye dur...

 

Biz ileri çevirdik yüzümüzü...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neymiş bu çeşitli söylentiler...

 

Ben müslümanım bunlardan bir şey hissetmiyorum diyen yok kardeşim...

 

Araştırıyorum;inceliyorum;yorumluyorum...

 

Ben güvercinin adımını bile ilginç bulur izlerim...

 

Sen geriye doğru ilerleye dur...

 

Biz ileri çevirdik yüzümüzü...

 

:zorro:

 

Türk müslümanlarının araştırarak, inceliyerek, özgür iradesini ortaya koyup sağlıklı bir inancı olduğuna inanmıyorum çünkü. Tamamıyle çevresel, etkisel, psikolojik, bastırılmış ve çıkış arayışından başka birşey değil birçok müslümanın inanç biçimi...

Neden İncil, Tevrat, Zebur vb. ile ilgili önyargılı olunur ve bunlarla ilgili olarak birşeyler bilme gereği duyulmaz. Sonuçta onlar da aynı tanrıya inanmıyormu?

Neden Müslümanlığı miras gibi, bir futbol takımı tutar gibi tutar.

Neden yeri geldiğince inancına değer kazandırmak, onu anlaşılabilir hale getirmek ve ona korkutan değil, sevdiren bir anlayış ile anlatılma yeteniği oluşturulma cabası gösterilmez de olduğu gibi öylece kabul eder.

Evet dinimizde beni tatmin etmeyen, çelişkilerle dolu birçok konu var ve ben herşeye rağmen bunların tartışılması, konuşulması ve kafalarda kuşku ve tereddüt bırakılmaması anlamında birşeyler vermeye çalışıyorum. Yani bize yutturulan değil bizi biz yapan bir inancımız olsun isteğimdir tek amacım...

Sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslam diğer dinlerin kitaplarını da kutsal sayar...

 

İslam öğrenmeyi kendini geliştirmeyi asla yasaklamaz...

 

O zaman sorun İslam da değil insandadır...

 

Önce bunu kabul ederseniz daha düzeyli bir tartışma olur...

 

Sonra olay dinci-dinsiz kapışmasına döner...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslam diğer dinlerin kitaplarını da kutsal sayar...

___________________ Evet sayar ama nedence düşmandırda...

 

İslam öğrenmeyi kendini geliştirmeyi asla yasaklamaz...

___________________ Evet yasaklamamıştır fakat nedense kendisini geliştirmek için ise hiç çaba sarfetmez. Din ile yatar iman ile kalkar ve ona bunların dışında herşey yabancıdır ve bu nedenle cahildirler...

 

O zaman sorun İslam da değil insandadır...

___________________ Hayır sorun tamamıyle islamın kendisidir ve içinde yaşadığımız çağ karşısında yanıtsız ve çözümsüzdür ve bana göre günün koşullarına uyarlanmalıdır.

 

Önce bunu kabul ederseniz daha düzeyli bir tartışma olur...

___________________ Bunu kabul etmiyorum fakat düzeyli tartışma konusunda sizinle hemfikirim.

 

Sonra olay dinci-dinsiz kapışmasına döner...

___________________ Bilinciniz temelde demokrasi, konuşma ve yazma özgürlü ile düşünsele saygı ise buna fırsat verileceğine ben ihtimal vermiyorum...

 

:zorro:

 

Sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir benim anlamadıgım bi nokta islamı kötüleyen karalayan sehylerden sonra sizlerde bu konuyla neden ilgileniyorsunuz.. hem inanmıyorsunuz hemde ezanın türkçe okuması konusunda başlık acıyorsunuz. gerçi konu güzel tartışmaya açık..

 

ama bu ne yaman çelişki böyle ?????????????????????????

 

 

şunuda belirtewyim secilen konu güzel ... ayrıca samimiyetle teşekkür ediyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diğer dinlerin nasıl değiştirildiğini; Yahudilikte Kabala öğretisinin yerini bilmiyor değilsiniz umarım...

 

İslam diğer kutsal kitaplara ve peygamberlere saygılıdır...

 

İslam değil insan kendini geliştirmek için çaba sarfetmemektedir...

 

Ben bir müslüman olarak içinde bulunduğum çağın koşullarında çaresiz kalmıyorum...

 

Kendi sorunlarım olsa da bunların hiçbirinin İslam ın buyruklarıyla alakasının olmadığını net bir şekilde söyleyebilirim...

 

Üstüne üstlük bir çok soruna katlanabilmemin tek nedeni Allah inancımdır...

 

İslamla derdiniz varsa niye ezan hakkında tartışıyorsunuz???

 

Derdinizin olması sizin niyetinizin ne olduğu hakkında bize fikir veriyor...

 

Sizin felsefenize sahip siteden nedensiz bir şekilde atılmam sizin saygı anlayışınıza göre nasıl bir durum???

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diğer dinlerin nasıl değiştirildiğini; Yahudilikte Kabala öğretisinin yerini bilmiyor değilsiniz umarım...

_________________Kur'an da orjinal değil.

 

İslam diğer kutsal kitaplara ve peygamberlere saygılıdır...

_________________ Evet saygılı olduğu doğrudur.

 

İslam değil insan kendini geliştirmek için çaba sarfetmemektedir...

_________________ Hiçbir islem ülkesi kendisini keliştiremez ve geliştirememiştir...

 

Ben bir müslüman olarak içinde bulunduğum çağın koşullarında çaresiz kalmıyorum...

_________________ Evet öyle bir çeresizlik içinde ki bunu değerli hocalar dahi söylüyor ve sık sık olmasada ara sıra islam günümüz koşullarına uyarlanmalı şeklinde bildirileri oluyor..

Kendi sorunlarım olsa da bunların hiçbirinin İslam ın buyruklarıyla alakasının olmadığını net bir şekilde söyleyebilirim...

_________________ O sizin düşünceniz sevgili aliO_1 saygı duyarım.

 

Üstüne üstlük bir çok soruna katlanabilmemin tek nedeni Allah inancımdır...

_________________ Herkezin bir tanrı inancı mutlaka vardır ve olmalıdır. Ama abesle iştigal ve tezatlıklarla dolu, çelişkiler içinde olan bir inanç biçimini kesinlikle kabul edemem..

 

İslamla derdiniz varsa niye ezan hakkında tartışıyorsunuz???

_________________ Ben hala Kur'an ın Türkçe okunduğunda ve ibadet edildiğinde insanların inançlarının kuşkusuz ve tereddütsüz bir inanç biçimine sahip olacağına, gerçekleri çok rahat farkına varabileceğine ve bilerek inancın daha etkili ve kalıcı olacağına inanıyorum.

 

Derdinizin olması sizin niyetinizin ne olduğu hakkında bize fikir veriyor...

_________________ ? Ne alaka!

 

Sizin felsefenize sahip siteden nedensiz bir şekilde atılmam sizin saygı anlayışınıza göre nasıl bir durum???

_________________ Bu site ile sizin probleminiz benim değil... Ancak şunu söyleyebilirim ülkemizde ne yazıkkı tüm insanların öğrenme, araştırma, sorgulama ve tartışma yeteneklerinin gelişmediğini söyleyebilirim. Yani anlam ifade edebilecek ortak bir dil bile kullanamıyorlar. Küçükken neler verilmişse, neler öğretilmişse onunla ömrünün sonuna kadar yetiniyorlar ki bu çok korkunç. Yani değişime açık değiller ve bu da onları katı, kaba, önyargılı, öğrendikleri ile yetinen ve hep başkalarına göre düşün ve eylem sergileyen kişiler olarak olgunlaştırıyor.

 

:zorro:

 

Sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Objektivist...

 

Ezanın Türkçe okunmasıyla İslam ı anlamanın bir alakası olmadığını söyledik...

 

Sen İslam ı ne kadar öğrenmeye çalıştın da önünde engeller oluştu...

 

Kur'an ın meali;tefsiri var...

 

Merak eden zaten açıp okuyor...

 

İsteyen öğrenir...

 

Arayan bulur...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kendi başlığımdan alıntı(ezan türkçe olursa,yumurtalar soğuyacakmı..?)

Εlin adamı sormaz mı; bre “geyik” senin neyin Türkçe ki, Ezan Türkçe okunsun. Meselâ senin çiçeklerin-bitkilerin-otların-meyvaların-sebzelerin Türkçe mi? dese, biz de şöyle bir baksak:

 

Çiçek: Farsça (Çeçek), Nebât: Arapça, Sebz: Farsça; yeşil anlamında, Hububat: Ar, Bakla: Ar, Bakliyat: Ar, Baklava: Ar, Gül: Farsça, Karanfil: Yunanca (Garifalo), Müge: Fr; Muguet, Menekçe: Farsça-Kürtçe; Binevş, Sümbül: Farsça, Fulya: Yunanca, Krizantem: Yunanca, Ortanca: Yun (Hortensia), Glayöl: Fr-İng, Lâle: Farsça, Manolia: Yun., Anemon: Yun; Dağ lâlesi, Kâkûle: Farsça, Zencefil: Arapça; Zencebil, Tarçın: Ar, Domates: Meksika yerlilerinin dilinden, Çay: Çince, Kahve: Ar, Şeker: Hint-Avrupa dillerinden, Açalya: Yun; Azalea, Barbunya: Yun, Reyhan: Arapça-Farsça, Fesleğen: Vasilikos (Krallara lâyık yiyecek anlamında), Turunç: Farsça, Portakal-Mandalin: Hint-Avrupa dillerinden, Narenc-Narenciye: Fars.Greyfurt: İng; Grape-fruit, Brokoli: İt, Şebboy: Farsça (Şeb: Gece kelimesinden mülhem), Papatya: Yun; Papadia, Kaktüs: Amerika yerli dilinden, Safran: Farsça, Nişasta: Farsça, Limon: Hint-Avrupa dilleri’nden, Kivi: Avustralya yerli dili, Avokado: Güney Amerika yerli dili, Ökaliptus: Yun; Ev-Kalips: Hoş, güzel gonca anlamında, Gonca: Farsça, Şeftali: Farsça (Şeftalû), Gülnâr: Farsça; Nar çiçeği anlamında, Köknar: Yun; Kukunari, Zeytin: Ar; Zeytûn, Meşe: Farsça, Kiraz: Yun; Kerasi (Giresun ismi de oradan, Kirazlık), Vişne: Yun; Visine, Lahana: Yun, Pırasa: Yun. Ve daha binlercesi yabancı!

 

Peki hayvanların?

 

Hayvan: Arapça, "Ayakta kalan, diri kalan, hayy kalan anlamında, Akreb: Ar, Fâre: Ar, Kedi: Hint-Avrupa dillerinden, Beygir: Farsça-Kürtçe: Bergir, Akbaba: Farsça-Arapça: Uqab, Öküz: Hint-Avrupa dillerinden, Zürafa: Ar, Fil: Ar, Timsah: Ar, Krokodil: Yun, Piton: Yun, Boa: Güney Amerika yerli dili, Jaguar: Güney Amerika yerli dilinde “Orman’ın Hayâleti” anlamında, Kukumav: Yun; Kukuvaya, Papağan: Latin Amerika yerli dilleri, Kalkan: Yun, Kefal: Yun, Lüfer: Yun, İzmarit-İstavrit-İspari-İspendik-Levrek-İspermeçet-İspinoz-İskorpit: Yun. Hepsini buraya çağırsam sığmazlar!

 

 

 

Yemeklerin-tatlıların-içkilerin ne âlemde?

 

Çorba; Farsça; Zırbe (Sarmısak çorbası anlamında), Yahnî: Farsça, Lahmacun: Ar, Kebab: Ar, Biryan-Büryan (Püryan): Farsça; Kebab, pişmiş et anlamında, Lokum: Ar, Peş Melba: Fr; Pêche Maelba (Melba Şeftalisi anlamında, Avusturya’daki Maelba düşesine ithaf edileb şeftalili bir tatlı), Lalanga: Yun; Lalaga (Kızartma anlamında), Nuriye: Ar, Şŭbiyet: Ar, Makarna: İtalyanca Makaroni, Spagetti: İt, Pizza: İt, Pasta: İt, Hamburger; İng-Alm, Bira: İt, Şarab: Ar, Konyak: Fr, Whisky: İng, Keşkül: Farsça (dilenci kabı anlamında), Milfőy (Mille-feuilles): Fr (Bin yaprak, bin tabaka anlamında), Şerbet: Ar, Şurub: Ar, Şıra (Şire): Farsça, Şirden (Şirdan): Farsça, Likőr (Liqueur Fr, Liquor-Lat), Krem Karamel: Fr, Palamut: Yun; Palamida, Gulaş (Guyaş); Macarca. Daha neler var!

 

 

 

Senin şehirlerin-kasabaların-semtlerin?

 

İstanbul; Yun Constantinopoli, Edirne: Yun; Adrianopoli, Çanakkale: Yun; Dardanos, İzmir: Yun; Smyrni, Antalya: Yun; Atalya, Manisa: Yun; Magnisia (Magnezyum alanı anlamında), Mudanya: Latince; Montanya (Dağlık anlamında), Bursa: Yun; Brusa, İzmit: Yun; Nikomidia, Sakarya: Yun; Sangario, Malatya: Yun; Meleti, Tarsus: Yun; Tarsos, Mersin: Yun; Mirthos, Mirsini, Antakya: Yun; Antiohia, Adana: Yun; Âdana, Ordu: Yun; Kotioro, Trabzon: Yun; Trapezunda (Yamuk, trapez biçiminde olan), Rize: Yun; Riza (Kök anlamında), Giresun: Yun; Kerasunda (Kirazlık), Amasya: Yun; Amatia, Tokat: Yun; Evdoksia (Güzel kanaat anlamında), Urfa: Kürtçe; Rıha, Siirt: Kürtçe; Sêrt, Kars: Kürtçe; Qers, Erzurum: Arapça; Arz-ı Rum, Galata: Yun; Galatas (Sütçü), Pera: Yun, Afyon: Yun-Lat; Opion-Opium (Esrar anlamında), Muğla: Yun; Mugla, Faroz: Yun; Faros (Fener), Yoroz: Yun; Giros (Dönen anlamında), Bartın; Yun; Parthena (Bâkire), Balıkesir: Yun; Paleokastro (Eski Kale), Kastamonu: Yun; Kastromoni (Keşişler kalesi), Ankara: Yun-Lat; Angyra-Anchyre (Çapa anlamında), Fatih: Arapça, İcâdiye: Arapça, Kayseri: Yun; Kiseriya (Kayserler’in, Kisralar’ın yeri), Sivas: Yun; Sewastia (Sevasmos: Saygı kelimesinden mülhem, saygın şehir mânâsına), Keşan: Yun; Kesani, Enez: Yun; Ainos (Enos), Assos: Yun; Asos, Efes: Yun; Efesos, Ladik: Yun; Laodikya (Yun. Laos: Halk kelimesinden mülhem), Beytüşşebab: Ar, Beşiri: Ar, Halfeti: Ar, Nevşehir: Farsça, Uludağ: Yun; Olimpos’tan mülhem-bozma), Haznedar: Ar-Farsça, Ayasofya: Yun; Ağia-Sofia (Aziz Hikmet anlamında), Mühürdar; Ar-Farsça, Üsküdar: Yun; Skudari, Bakırköy: Yun; Makri Hori (Uzun köy), Ortaköy: Yun. Mezo Hori (Orta Köy’den çevirme), Foça: Yun; Fokia (Foklar), Elazığ: Ar; El-Aziz, Konya: Yun; İkonium (İkonalar şehri), İmroz: Yun; İmbros, Antep: Ar; Ayntab, Bolu: Yun; Poli (Şehir anlamında), Safranbolu: Yun-Farsça, Silifke: Yun; Silifkis ve daha sayısız yerleşim!

 

 

 

Çoluk çocuğuna verdiğin isimler:

 

Ahmet, Mehmed, Mahmud, Hasan, Hüseyin, Ali, Veli, Zeki, Akil, Hatice, Besim, Ayşe, Fatima, Leyla, Sema, Zehra, Nur, Sumeyye, Nazan, Asuman, Bulend, Hudai, Hakkı, Hűsameddin, Necmeddin, Nureddin, Nasreddin, Zulfikar, Samed, Affan, Mustafa, Halil, Kűbra, Esra, Selma, Sűha, Reha, Baha, Handan, Cavidan, Ceyda, Salih, Hayreddin, Burak, Mervan, Berivan, Baran, Necmi, Műbeccel, Mukadder, Mahsun, Mazlum, Abdullah, Berfe-Berfin, Helin, Mahir, Erkan, Műzeyyen, Muhtar, Őmer, Bekir, Osman, Medar, Halim, Halis, Bermal, Segbetullah, Nasuh, Nadir, Numan, Şükrü, Şükran, Şeref, Adem, Ídris, Serab, Kemal, Kamil, Hazal, Şevval, Şakir, Şahab, Zakir ve daha binlerce isim Arapça-Farsça-Kűrtçe değil mi? Melisa (Yunanca: Bal arısı anlamında), Műge (Fransızca Muguet-bir çiçek), Fulya (Yunanca-bir çiçek), Demet, Sibel (Demati, Kibele. Yunanca) ve daha onlarca Hristiyan ismini neden kullanıyorsun?

 

 

 

Sonra, yine aynı elin adamı sormaz mı, senin Tıbbî terminolojinin tamamı Yunanca-Latince, senin felsefe terminolojin de öyle, ekonomi terminolojin de aşağı kalmaz, ticârî kurumların isimlerine de dönüp bir bak, yabancı dille eğitim yapan (lise-üniversite) kurumlara karşı muhteşem teveccüh ne ola ki? Yurtdışına eğitim amaçlı gidenlerin sayısı kaç ve ne kadar para ödüyorlar, onların muhasebesini bir yap, 1920’lerden beri yürütülen resmî politikalara rağmen neden uydurma dilin neden halk tarafından benimsenmediğini anlamaya çalış demez mi?

 

 

 

Haydi elin adamını bırak, öz be öz resmî ideolojinin temsilcisi, neferi ve en önemli isimlerden bir olan ve bazı Kemalist-solcular tarafından “Sözlükler ilâhı” olarak anılan Orhan Hançerlioğlu’na kulak verelim:

 

"Genellikle Türkçe sanılan ve Türkçe kökenli olmayan sözcüklerin sayısı inanılmayacak kadar çoktur. Bir sözcüğün gerçekten Türkçe olup olmadığını saptamak için yorucu bir çalışmayı göze aldım" Orhan Hançerlioğlu, Türk dili Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 1992.

 

 

 

Yine aynı kitaptan örnekler:

 

 

 

"C" harfi: Doğada yansıma (onomatope, bu da Yunanca) seslerden türeyen sözcükler dışında bu harfle başlayan Türkçe sözcük yoktur.

 

"F" harfi: Türkçe’de bu harf yoktur

 

"H" harfi: " "

 

"J" harfi: " "

 

"L" harfi: " "

 

"M" harfi: " "

 

"N" harfi: " "

 

"P" harfi: " "

 

"R" harfi: " "

 

"Ş" harfi: " "

 

"V" harfi: " "

 

"Z" harfi: " "

 

 

 

Evet, inanmayan kaynağından tâkib eder. Hançerlioğlu’na göre, Türkçe’de kullanılan 29 harften 12’sinin mevcud olmadığını söylüyor. Geriye kalıyor 17 harf. Yine isteyen araştırabilir, bu 17 harfle başlayan kelimelerin içinde Arapça, Farsça, Fransızca, Yunanca, İngilizce, Rusça, İtalyanca, Çince, Sırpça, Bulgarca, Arnavutça, İspanyolca, Almanca, Portekizce, Ermenice, Sanskritçe, Aramîce, İbrânîce ve daha birçok dilden kelimeleri toplarsanız akılalmaz bir rakama ulaşılıyor. Yunanca ve Ermenice kökenli kelimelerin 6000’nin üzerinde olduğu biliniyor. Diğer “yabancı” kaynaklı kelimeleri de eklediğiniz vakit Türkçe’nin %70’inden fazlası “yabancı” kökenli oluyor. Ama ne hikmetse sadece Arapça-Farsça (Íslâmî röflesi olanlar) menşeli olanlara karşı bir husumet var, diğerleri ağam paşam!

 

 

 

Gömüt (Mezar), Sayrı (Hasta), Sayrılık (Hastalık), Umar (Çâre), Ekin (Kültür), Yazın (Edebiyat), Uzam (Mekân), Us (Akıl), An (Zihin), Tin (Ruh), Uslamlama (Akıl yürütme), Dirger (Hekim), Savunman (Avukat), Dilgibilim (Anatomi), Dirimbilim (Biyoloji), Minidirimbilim (Mikrobiyoloji) gibi zorlamaları,

 

Evren-sel (Batı dillerindeki Universel’in “sel”i alınıp Evren’e ekleniyor, al sana evrensel!), İkilem (Batı dillerinde kullanılan ve aslı Yunanca olan Dilima: Di-lima: yani iki kılıf, iki örtü, iki hat anlamına gelen kelimenin “Di”sini alıp çevirip “iki” yapıyorsun, haydi onu anladık peki “lem” neyin nesi? Onun yerine koyacak bir şey bulamıyor ve yurdum insanının da umurunda olmadığı için, al sana Türkçe kelime! İkilem! Bu ne biçim ikilem usta!), “Fiziksel" (Fizik, Yunanca bir kelime olan "Fisis": Tabiat, doğa kelimesinden geliyor. Fransızca’da “Physique” kelimesi hem Fizik bilimini tanımlamak için hem de sıfat olarak kullanılır, İngilizce’de ise “Physics” kelimesi Fizik bilimi için, “Physical” (Fisikıl) ise onun sıfatı olarak kullanılır. Yunanca’daki “Fisiki” ya da “Fisiko” sıfatı aynı anlamı yüklenir. Bizim aslanlar önce Yunanca “Fisiki”yi alıp “Fizikî” yapıyorlar ki, bu anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir uyarlamadır fakat daha sonra kompleksler devreye giriyor ve Yunan’ınkini alacağıma İngiliz’inkini alırım diyor, yani “Fisikıl”ı istiyor ama o Türkçe’ye tam uymuyor. Eh, ne yapacak? Fransız’ın “Fizik”ini, İngiliz’in de sel-sal ekini alıyor, al sana “Fiziksel”!), Musiki (Bu kelimenin aslı Yunanca; Musiki. Güzel sanat perileri olan “Musa”lardan mülhem. Önceleri kelime benimseniyor, meselâ “Türk Musikisi” deniyor sonra yine kompleksler başgösteriyor ve hooop, Fransız’ın “Musique”i (Müzik) imdada yetişiyor. Onun sıfatını da İngilizler’den apardığı meşhur sel-sal’la yapıyor: Müziksel!), Terim (Almış Fransız’ın “Terme” (Term)ni, hiç yorulmamış), Öz (Almış Yunan’ın Ousia (Usia)sını, hooop, öz. Öz be öz derken halkımız ne kadar da kendi malı gibi benimsiyor değil mi, ya bir de ‘has’, ‘hâlis’ gibi İslâmî (gerici!) kelimelerin eline kalsaydık. Bunun sıfatı daha da berbat, “Özsel!”), “Savun-man" (Savunan Man-Savunan Adam. Meselâ Super-man, fire-man, ombuds-man, bad-man, bar-men vs. gibi. Bir de utanmadan, salağın biri “Man”in Türkçe olduğunu oradan İngilizce’ye geçtiğini iddia etmekle, ettiğini çomakla karıştırıp ‘boncuk’ arıyor. Savun-man: Savunan-adam!) ve daha binlerce zırvayı halka kabul ettirme yolundaki zevât!

 

 

 

Ezanı Türkçe okutabilirsiniz fakat ben daha parlak bir öneri getireceğim: Nasıl olsa, orijinal bir çeviri yapamıyorsunuz, meselâ “Felah”ın yerine koyacak birşeyiniz yok, “Ekber”, “Allah”, “Şahâdet”, “Râsul”, “Salâ” gibi kelimeleri karşılayamıyorsunuz ve Arapça’yla ilgili de bir kompleksiniz var bence onları da, İngilizce, Fransızca, Almanca, Yunanca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Rusça, Keltçe, Flamanca, Felemenkçe, İsveççe, Sırpça, Arnavutça vs. gibi dillere çevirip “Arapça” engelinden de kurtulursunuz! Hattâ, sabah ezanını italyanca, öğleyi fransızca, ikindiyi sırpça, akşamı ingilizce ve Yatsı’yı da yunanca okutup daha sonra farklı olasılıkları dener, olayı dönüşümlü hâle getirerek zenginleştirebilir, halkın muhtelif yabancı dillerin ahengini yakalamasına önayak olabilirsiniz, zâten mülti-kültür de bunu gerektirir. Ancak, sakın ha Arapça olmasın zira o çok mürtecî bir dildir, o dil dünyanın en karanlık dilidir!

 

 

 

Aslında pek de anormal değil Bülend’in devrinde bu tür şeyler. Adı şaire çıkmış bir başbakan hem de Robert College mezunu. Ben, 1973 seçimlerinden beri Ecevit ismini hatırlarım yani aşağı yukarı 30 yıldır. O zamanlar onu önemli bir adam zannediyordum. Benim akrabalarım arasında CHP’nin âzâları vardı ve onu öve öve bitiremezlerdi. Sonraları gözlemledim ki, bırak mühim bir adam olmayı, sıradan biri kadar bile ideolojik-siyâsî-edebî-kültürel-san’atsal-dinî-felsefî-ilmî birikimi yok. Böyle birinin ve benzerlerinin bir ülkeyi yönetmesi ne kadar ısdırab verici. Aynı şahıs “Türkçe!” konuşmaya da özen gösteriyor, “şiir!” yazıyor. Şiirlerini okudum, diğer şairler adına utanç duydum, ilkokul öğrencisi ondan daha kötü yazamaz. Sonra şöyle düşündüm; bu kişi bu halkın başbakanı ise, o halkın yiyecek çok fırın ekmeği var. O nedenle, Ecevit ve âvânesinin Türkçe Ezan dayatmasını anlayabiliyorum. Onlar ancak “anlamsız metinler”le anlaşabiliyorlar ve Üst Dil-Üst Mânâ ikliminden çok ama çok uzaktalar, onların ve daha binlercesinin hakikâten nasibi yok!

 

Yumurtalarınızı soğutacaksa Ezan’ı Türkçe okuyun / okutun! Başarılar…

 

Dr.Hakkı AÇIKALIN(ibda külliyat)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kendi başlığımdan alıntı(ezan türkçe olursa,yumurtalar soğuyacakmı..?)

Εlin adamı sormaz mı; bre “geyik” senin neyin Türkçe ki, Ezan Türkçe okunsun. Meselâ senin çiçeklerin-bitkilerin-otların-meyvaların-sebzelerin Türkçe mi? dese, biz de şöyle bir baksak:

 

Dr.Hakkı AÇIKALIN(ibda külliyat)

 

Elim adamı da der ki bre geyik...

Arap etkisinden yıllarca kurtulamamış ve temelinde zorla müslüman olmuş bir osmanlının dili tabiki arapça, farsça, vb. dillerinden farklı olmasınımı beklerdin?. Sen kal yıllarca türkleri ez onları yok say ve saraylarını yabancı süpyanlarla, karıların tüm yabancılardan olan kafası arap, aklı belden aşağı olan bir imparatorluktan ne beklersin. Olacağı da oldu zaten gerileme, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde batış ve yok oluş. Öyle kelimeleri yok arapçadan geliyor dilimizin temeli arapça deyip onu kabul edilir çabalarını biz yutmayacağız. Yeni Türkiye Cumhuriyeti daha 82 yaşında yeni kuruldu arkadaşım uyanın artık. Türkiye'de devrim daha bitmedi, Eninde sonunda Türkiye Cumhuriyeti Kur'anı ve onun Ezanını Arabın dilinden kurtaracaktır ve Türkiye Cumhuriyetini kimse Araplaştıramayacaktır. Bu düşünceler sana da, ülkeye de bir fayda getirmeyecektir. Bundan karlı çıkacak olan ağzı sulu bir şekilde bekleyen emperyalis devletler olacaktır ve işte o zaman anlayacaksınız anyayı konyayı. Amerikan kızılderirilerinden farkımız kalmayınca o zaman anlayacaksınız arabı, ingilizi, frınsızı....

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

benim anlamadığım türkçe ezan okunsunmu okunmasınmı gibi konulara takılanlar genellikle

dinle diyanetle ilgisi olmayan insanlar.

 

Namaz kılmıyorsanız veya ibadet yapmıyorsanız takmayın kafayı böyle şeylere

hadi türkçe ezan serbest namaz mı kılacaksınız sanki, kılın da göreyim

 

ateistler veya islamiyete inanmayanlar için niye bu kadar önemlidir anlayamam hiç

 

 

benim için hiç önemli değil ister türkçe ister arapça ister başka bi dilde

 

banane.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

benim anlamadığım türkçe ezan okunsunmu okunmasınmı gibi konulara takılanlar genellikle

dinle diyanetle ilgisi olmayan insanlar.

 

Namaz kılmıyorsanız veya ibadet yapmıyorsanız takmayın kafayı böyle şeylere

hadi türkçe ezan serbest namaz mı kılacaksınız sanki, kılın da göreyim

 

ateistler veya islamiyete inanmayanlar için niye bu kadar önemlidir anlayamam hiç

benim için hiç önemli değil ister türkçe ister arapça ister başka bi dilde

 

banane.....

 

 

Tek kelimeyle bravo.

Onca zamandır forumda yazarım. Bu kadar samimi bir cevapa daha rastlamadım. Gayet açık yüreklilikle verilmiş bu cevaptan ötürü tebrik ederim seni Tania. :clover:

 

 

Sevgili arkadaşlar...

 

Nakşibendi Tarikatının Cuma dergisinde yayınlanan ‘cihad’ çağırısında şunlar yazılı; “Müslüman olarak bizlerin hem namusumuza kastederler, hem ibadet ettirmezler, hem de kendi topraklarında esir hayatını, yani Müslümanların kanı akıtılarak kazanılmış topraklarda esir gibi yaşatırlar. Bizler artık dinimizi ve topraklarımızı bu pis, necsiz, soysuz satılmışlardan kurtarmalıyız... Onlara karşı tek yumruk haline gelmeliyiz. Onların ilkel ve sadist kafalarını koparmadıkça dinimiz, şehit kanlarıyla sulanmış bu mukaddes topraklarda esir olmaya devam edecektir... Biz müslümanlar; biz de dinimizi ve namusumuzu koruyacağız. Çünkü Kur’an-ı Kerim bizlere şehitliği müjdeliyor.

 

Peygamberlikten sonra gelen mübarek makamı... Cihad farzdır. Cihad edelim, birleşelim, Uykudan uyanalım...” Bir çok İslamcı yazarının, akademisyeninin ve politikacısının yazılar yazdığı bu tarikat dergisi, İslam yolunda cihad çağrısı, bir başka ifadeyle İslamcı bir ayaklanma çağrısı yapmaktadır.

“İslam dünyasında bugün gerçekten bir enerji birikmiştir. Yeni Dünya Düzeni de Türkiye’deki İslami gelişmeler karşısındaki bürokratik mekanizma gibi ayaklanma ve islam terörü aynı sonuçlarla hep birlikte karşı karşıya bırakabileceği gerçeğidir.” Kendi mantığı içerisinde akademik bir dil kullanarak yaptığı bu değerlendirme ile Türkiye’de Hizbullah’ın, dünya genelinde El Kaide vb İslami örgütlerinin uluslararası pratik yönelimleri ve gerçekleştirdiği eylemler ‘enerji patlamasına’ örnek teşkil edeceği olgusundan yola çıkarak bunların tehlikelerini şimdiden göz önünde bulundurma ve hazırlıklı olma en doğal çabamızdır.

Yine bugün görüyoruz ki Ülkemizde Laikliğe karşı şeriad düzenini savunan politik İslamcı güçlerin devletin stratajik kurumlarında örgütlenmeleri ile cihad mücadelesi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Çünkü cihad’ın bir çok araç ve yöntemin kullanılarak yürütmek gerektiğini özel olarak belirtmektedirler. Böylece devlet kurumlarında İslamcı hareketin örgütlenerek, devleti içten ele geçirme stratejisinin adı ‘cihad’ oluyor. Siyasal İslamın yönetim biçimi olarak şeriad düzenine geçilmesi için, öncelikli olarak devlet içerisindeki örgütlenmenin tamamlanması gerektiği belirtiliyor. Cihad’ın bu evresi tamamlanmadan, silahlı mücadele çağrısı yapmanın tehlikeli olduğu ve İslam mücadelesine zarar verdiği sık sık vurgulanmaktadır...

 

Epiharmus, toprağın altından şu öğüdü veriyor, bizim gibi inanç kurbanı dünyalılara:

''İnsan, düşünce (akıl) ile görür ve duyar; her şeyden faydalanan, her şeyi düzene sokan, başa geçip yöneten düşüncedir; geri kalan her şey kör, sağır ve cansızdır.'' Umarız, uygarlık ve aydınlanma sürecine ''aklın önceliği'' damgasını vurur...

 

İngilizlerin ''ciddi'' gazetesi ''The Times'' , ''Büyük Ortadoğu'yu demokratik seçimler yoluyla ılımlılaştırma'' ya çalışan Amerika'nın ilk sınamayı Türkiye'deki AKP iktidarıyla kazandığını ve Başbakanımızın AB'yle bile müzakereye oturduğunu yazarken, bizim cumhuriyet için çaldığımız tehlike çanının kendi tasarımları için zafer sesi sayıldığını göstermiş olmuyor mu?

Sevgi ve saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yukarıda yazdığım cümleler sanırım yalnış anlaşıldı ve tek kelimeleyle bravo demeyi gerektirecek hiç bişey yok

 

ha türkçe ezan veya ha arapça ezan bu benim için önemli değildir.sadece ezan konusunda böyle düşünüyorum.zaten kuran da ezan dan bahsetmiyor bile ki nasıl okunacağı tartışılsın

 

din ve vicdan hürriyeti olmalı bu ülkede

ama bu demek değildir ki din üzerinden yapılan siyasete karşı değilim

 

herşeyi hiçe sayarak çok önemli konuların ''DİN ULEMASI'' kişilerce adeta ''FETVA'' verilircesine

değerlendirilmesine tabiiki karşıyım

 

tek başına iktidar olmanın nimetlerinden faydalanan şu anki iktidara tabiiki karşıyım

 

içkinin yasaklanmasına tabiki karşıyım

 

ramazan aylarında getirilen yasaklamalara ve baskılara tabbiki karşıyım

 

her güncel konunun dinle bağdaştırılmasına tabiiki karşıyım

 

yani kısacası çağdaş olmayan gerici yobaz akımların hepsinin karşısındayım

 

 

Umarım, uygarlık ve aydınlanma sürecine ''aklın önceliği'' damgasını vurur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yukarıda yazdığım cümleler sanırım yalnış anlaşıldı ve tek kelimeleyle bravo demeyi gerektirecek hiç bişey yok

 

ha türkçe ezan veya ha arapça ezan bu benim için önemli değildir.sadece ezan konusunda böyle düşünüyorum.zaten kuran da ezan dan bahsetmiyor bile ki nasıl okunacağı tartışılsın

 

din ve vicdan hürriyeti olmalı bu ülkede

ama bu demek değildir ki din üzerinden yapılan siyasete karşı değilim

 

herşeyi hiçe sayarak çok önemli konuların ''DİN ULEMASI'' kişilerce adeta ''FETVA'' verilircesine

değerlendirilmesine tabiiki karşıyım

 

tek başına iktidar olmanın nimetlerinden faydalanan şu anki iktidara tabiiki karşıyım

 

içkinin yasaklanmasına tabiki karşıyım

 

ramazan aylarında getirilen yasaklamalara ve baskılara tabbiki karşıyım

 

her güncel konunun dinle bağdaştırılmasına tabiiki karşıyım

 

yani kısacası çağdaş olmayan gerici yobaz akımların hepsinin karşısındayım

Umarım, uygarlık ve aydınlanma sürecine ''aklın önceliği'' damgasını vurur...

 

Teşekkürler sevgili TANİA HAYDE...

Sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Elim adamı da der ki bre geyik...

Arap etkisinden yıllarca kurtulamamış ve temelinde zorla müslüman olmuş bir osmanlının dili tabiki arapça, farsça, vb. dillerinden farklı olmasınımı beklerdin?. Sen kal yıllarca türkleri ez onları yok say ve saraylarını yabancı süpyanlarla, karıların tüm yabancılardan olan kafası arap, aklı belden aşağı olan bir imparatorluktan ne beklersin. Olacağı da oldu zaten gerileme, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde batış ve yok oluş. Öyle kelimeleri yok arapçadan geliyor dilimizin temeli arapça deyip onu kabul edilir çabalarını biz yutmayacağız. Yeni Türkiye Cumhuriyeti daha 82 yaşında yeni kuruldu arkadaşım uyanın artık. Türkiye'de devrim daha bitmedi, Eninde sonunda Türkiye Cumhuriyeti Kur'anı ve onun Ezanını Arabın dilinden kurtaracaktır ve Türkiye Cumhuriyetini kimse Araplaştıramayacaktır. Bu düşünceler sana da, ülkeye de bir fayda getirmeyecektir. Bundan karlı çıkacak olan ağzı sulu bir şekilde bekleyen emperyalis devletler olacaktır ve işte o zaman anlayacaksınız anyayı konyayı. Amerikan kızılderirilerinden farkımız kalmayınca o zaman anlayacaksınız arabı, ingilizi, frınsızı....

Saygılarımla...

 

sevgili kardesim,iyi guzel yazmissinda senin cumhuriyetin 82 yildir hala dil,sakal,biyik,turban vesaire ile ugrasirken,elin adami(almanya)42 den bugune ve abd ye 60 milyar dolar tazminat vermesine ragmen,sen ona kulluk etmektesin..

asil super guc japonya,2000 yillik alfabeyle hayatini surdurmekte..82 yil oncesine git ve su dunya uzerinde yap1lan tüm devrimlere bak,en dangalak 2 devrim/BOLSEVIK VE CUMHURIYET DEVRIMI..!!gerci senin cumhuriyetinde elin adamindan araklama ama olsun..rotschfild destekli bir devrim,ha ayrica bu rotschfild denen adam,marks ve lassaleyide desteklemisti:)kapitalizmin kalesi olan rotschfild.!!!

bide marks soyle der..TARIH TEKERRURDEN IBARETTIR,BIRINCISI TRAJIK-IKINCISI KOMIKTIR..!!

simdi birileri o komediyi bekleye dursun

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Caucasus sen hala, sanki insanlar ezanın Türkçe olmasını Türk dilini korumak istediği için savunduğunu idda ederek kendince mizansen yaratmaya çalışıyorsun.

 

Konuşulan şey "Türkçe İbadet" dir insanların anladıkalrı dilde ibadet etmeleri.

 

Namaz kılarken ya da dua ederken ne söylediklerini bilmeleri. ezberci ibadetin olmaması.

 

Yazılanalrı kafana göre yorumlayıp, o yorum üzerine cevap verme.

 

yani senin tabirinle be geyik. Sana türk dili temiz olsun diye türkçe ibadet diyenmi oldu.

 

Varsa ibadetin arapça yapılması gerektiğini söyleyen bir ayet, buyur yaz. çok konuşmak, çok saldırmak haklı çıkarmaz adamı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Caucasus sen hala, sanki insanlar ezanın Türkçe olmasını Türk dilini korumak istediği için savunduğunu idda ederek kendince mizansen yaratmaya çalışıyorsun.

 

Konuşulan şey "Türkçe İbadet" dir insanların anladıkalrı dilde ibadet etmeleri.

 

Namaz kılarken ya da dua ederken ne söylediklerini bilmeleri. ezberci ibadetin olmaması.

 

Yazılanalrı kafana göre yorumlayıp, o yorum üzerine cevap verme.

 

yani senin tabirinle be geyik. Sana türk dili temiz olsun diye türkçe ibadet diyenmi oldu.

 

Varsa ibadetin arapça yapılması gerektiğini söyleyen bir ayet, buyur yaz. çok konuşmak, çok saldırmak haklı çıkarmaz adamı.

 

benim deyimimle be geyik..

sen,kullandigin esyaya bile kendi lisaninla bir isim veremeyip,devsirme lisanla anlasiyorsun..su an kullandigin toplami 500 u bulan kelimelerlemi kur`ani meallestirip türkce ibadeti uygulayacaksin..?ben demekki dogru anlamisim cyrano sgosh..

bana anladigim dilden``MERHABA``bile diyemezeken..ALLAH`in kelami olan yani ilahi bir kelam olan kur`ani,beseri(insani)lisanla nasil cözeceksin..?

namaz kiliyorsan eger..?malezyaya gittin say,adam malay dilinde bagirip duruyor,e seninde namaz vaktin gidiyor(malayca bilmiyorsun)4 sat geri,5 saat ileri bilemem,ama nasilki ticari olarak ingilizce evrensel bir dil ise,din olarakta islam ve onun dili evrenseldir..!!ALLAH heryerde ALLAH-

sen illede,yok ben tanri diyecegim diyorsan de..

hekimoglu ismailin dedigi gibi``EY TANRILAR,ALLAH BELANIZI VERSiN..!!``

ve sen kazy kafkasyalisin cyrano..bizde dendigi gibi..THA RAZIM GUPGHUH..!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.