Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.


TAKLAMAKAN

Önerilen İletiler

Bu daha elle tutulur bir cevap olmuş; teşekkür ederim...

 

Miras Hukukuna değinmişsiniz ben bilgili olmadığım konuda fazla ayrıntıya girmek istemiyorum; hele de karşılaştırmalı Miras hukuku konulu iletiler yazacak kadar bilgim hiç yok; konumuzla da alakası yok aslında çünkü mesele hangi miras hukuku sisteminin kabul edileceği değil...

 

Bu yüzden 2 ve 3. paragraflara cevap yazmıyorum...

 

Beni ve başlığı ilgilendiren ilk paragrafa gelirsek eğer;

 

Matematikle ilgili yazılarımı karşı-cevaplarla birlikte bağlantı olarak yukarıdaki iletime ekledim; sürecin sonunda geldiğimiz nokta da işlemin matematik cinayeti olmadığıydı; burada önemli olan meselenin "hukuk mantığına" dair söylediklerimizle bağlantısını koparmamak yani gelen cevaplar sonunda "peki neden?" kısmında kalmak zorundaydı çünkü Kur'an 2+2=6 falan demiyordu mesele en başta söylediğimiz gibi Miras hukukuyla ilgiliydi...

 

İşte orada bu 1'e eşitlemenin mantığını "soyut hükmün somut uygulamada farklılaşabilmesi"ne bağladık ve modern hukukumuzdan da örnek verdik...

 

Ama ya siz maddenin tamamını ilgili bağlantıdan ulaşıp okumadınız ya da ben sizin ne dediğiniz yanlış anlıyorum...

 

Bakınız madde ne diyor(Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu md.34):

 

Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması

 

MADDE 34- Ölen sigortalının 33 üncü madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının;

 

a) (Değişik: 17/4/2008-5754/21 md.) Dul eşine % 50'si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan dul eşine ise bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), ( b ) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 75'i,

 

b ) (Değişik: 17/4/2008-5754/21 md.) Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), ( b ) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan;

 

1) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların veya,

 

2) Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların veya,

 

3) Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının,

 

her birine % 25'i,

 

c) ( b ) bendinde belirtilen çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine % 50'si,

 

d) (Değişik: 17/4/2008-5754/21 md.) Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25'i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25'i,

 

oranında aylık bağlanır.

 

Sigortalı tarafından evlât edinilmiş, tanınmış veya soy bağı düzeltilmiş veya babalığı hükme bağlanmış çocukları ile sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanır.

 

Hak sahiplerine bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.

 

Şimdi lütfen bir daha okuyun ve hatalı örnek verip vermediğimi düşünün...

 

Eğer hatam yoksa oranlı bir düzenlemenin somuta indirgenmesinde farklılıkların giderilmesine dair bir düzenleme var son cümlede...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslam'a (bilerek yada bilmeyerek) sokulmuş (malesef) bir çok yanlış vardır. Cahiliye döneminde ki araplar Kuran'ı değiştirmeye cesaret edemeselerde uygulamalarda Kuran'dan uzaklaşan bir çok hataya imza atmıştır.

Miras konusunun bununla ilgisi yok. Sonuçta atla deve değil yani, yanlış hesap avl ile düzeltildiği zaman binde 125 lik bir hata doğuyor. Bu da mirasçılara dağılıyor ve çoğu kez gözardı edilecek boyuttta kalıyor.

 

Bir milyon gibi hatırı sayılır bir miras kalsa, hata payı 125 bin lira. Bu da mirasçılara dağıtıldığında bir kaç on bin liralık bir hata eder. Az da değil ama, fark para devlet hazinesinden ödenemeyeceğine göre, kimse sesini çıkarmaz. Pasta belli, öyle böyle çıkacak dilimler belli. Yüz milyon gibi bir servet söz konusu olsa kıyamet kopacağı kesin yalnız...

 

Neyse konu bu değil. Konu, bir oran hesabının yüzde yüze denk getirilememiş olması. Yoksa, kıza ayrı, erkeğe ayrı oranda, eşe küçük bir pay veren çağdışı bir hukukun uygulanması zaten söz konusu değil. Böyle bir şeyi ben tasavvur dahi edemem bu çağda, teklifi bile abes olur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eğer hatam yoksa oranlı bir düzenlemenin somuta indirgenmesinde farklılıkların giderilmesine dair bir düzenleme var son cümlede...

Bu sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak yapılmış bir uygulama. Devlet istese "kişi ölünce emekli aylığı sona erer" diye kestirip atardı ama, o aylık ile, memurun bakmakla yükümlü olduğu herkese bir faydalanma kapısı açmış. Bunun mirasla pek benzerliği yok. Bir arkadaşım "devlet memurunun ölüsü dirisi para eder" der. Gerçekten öyledir. Etinden, sütünden, yününden, gübresinden geçim çıktığı gibidir memur... Devlet demiş ki memurum ölünce çoluk çocuğu, anası babası ortada kalmasın. Elinden geldiğince onları korumuş. Bu yüzden de devlet kapısı avanta kapısı anlayışı hâlen sürüyor.

 

Öyle ki bu korumacılık büyük ölçüde suistimal ediliyor bugün. Kadın babası ölünce aylığı kendine işlesin diye boşanıyor, yine kocasıyla yaşamaya devam ediyor. Kadın kayınbabası yatağa düşüp öleceği belli olunca adamın oğlundan boşanıyor, ölecek kayınbabası ile evleniyor, ölünce maaşını alıyor.

 

Bu işleri hiç açmayın, bunlar mirastan farklı konular. Devletin canına tak edip bir gün "emekli ölünce aylığı sona erer" diyecek ama, ne zaman bakalım. Ya da sigorta kurumu tamamen özelleşecek. O zaman bu işler tabii ki tarih olacak...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak yapılmış bir uygulama. Devlet istese "kişi ölünce emekli aylığı sona erer" diye kestirip atardı ama, o aylık ile, memurun bakmakla yükümlü olduğu herkese bir faydalanma kapısı açmış. Bunun mirasla pek benzerliği yok. Bir arkadaşım "devlet memurunun ölüsü dirisi para eder" der. Gerçekten öyledir. Etinden, sütünden, yününden, gübresinden geçim çıktığı gibidir memur... Devlet demiş ki memurum ölünce çoluk çocuğu, anası babası ortada kalmasın. Elinden geldiğince onları korumuş. Bu yüzden de devlet kapısı avanta kapısı anlayışı hâlen sürüyor.

 

Öyle ki bu korumacılık büyük ölçüde suistimal ediliyor bugün. Kadın babası ölünce aylığı kendine işlesin diye boşanıyor, yine kocasıyla yaşamaya devam ediyor. Kadın kayınbabası yatağa düşüp öleceği belli olunca adamın oğlundan boşanıyor, ölecek kayınbabası ile evleniyor, ölünce maaşını alıyor.

 

Bu işleri hiç açmayın, bunlar mirastan farklı konular. Devletin canına tak edip bir gün "emekli ölünce aylığı sona erer" diyecek ama, ne zaman bakalım. Ya da sigorta kurumu tamamen özelleşecek. O zaman bu işler tabii ki tarih olacak...

 

Daha açık konuşayım o zaman...

 

Mesele(anlatmaya çalıştığım) sosyal devlet yaklaşımı değil; miras hukuku da genel anlamda hukuk mantığıyla ilgili midir değil midir??? Evet ilgilidir...

 

Konumuz paylaşımın nasıl yapıldığı mı değil mi??? Evet öyle...

 

Burada da işte bir paylaşım var mı yok mu??? Evet;var...

 

Ve açıkça böyle oranlı ve farklı durumlara hitap eden düzenlemede payların paydayı geçebileceği ve buna göre işlem yapmanın gerekliliği belirtiliyor mu??? Evet; öyle...

 

Yani ne diyor??? Benim oranım şöyle gözüküyor, olmayan yüksek maaştan oranımı alırım diyemezsin işleme devam edilecek diyor...

 

Biz ne dedik??? Aynısını...

 

İşte ben kendi fikrimi savunurken hep hukuk mantığında soyutun somuta indirgenme sürecine değindim ve burada tartıştığımız konudakine benzer bir yaklaşımla oranlar verilmiş; işlem bu oranlarla yapılacak denilmiş ve eklenmiş "somut durumda toplam 1'i geçebilir; ona göre işlem yapın" yani benim söylediğim gibi konunun "hata" değil hukuk mantığınca çok "normal" bir durum olduğu ispatlanıyor...

 

Eğer miras hukukunda da benzer yöntem izlenseydi modern hukukta yine aynı şey söz konusu olacaktı; yani kadın-erkek eşit ama akrabalık derecesine göre şöyle şöyle oran denilebilirdi ve yine aynı şey söz konusu olacaktı bunun kanıtı da ilgili düzenleme...

 

Eşdeğer örnekler yani; sanırım artık sizin de kesin olarak kabul edeceğiniz üzere "hata" falan yoktur...

 

Sırf birebir oran tutmuyor diye Miras hukuku aksamaz her somut durumu düzenlemeyen hüküm "hata" olmaz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neyse konu bu değil. Konu, bir oran hesabının yüzde yüze denk getirilememiş olması.

 

Sizin ifadenizden yola çıkarsak her somut durum için %100'e denk getirmek diye bir hukuki zorunluluk olacak değil hele de böyle çok değişkenli olaylarda; işte verdiğim örnek bu cümlenizin(ki başlığın iddiası da budur aslında) "hata"yı ifade etmediğini modern pozitif bir hukuki metinde ispatlıyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Alio haklı. Toplam oranın 1'i geçmesi halinde, emekli aylığı bağlanması ile Kur'an'ın miras dağıtımındaki yaklaşım aynı. Başka bir deyişle, Avl uygulaması hukuki bir işlem ve Kur'an'da bu açıdan bir hata var denilemez.

 

Nisa / 13-14

İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve onun resulüne itaat ederse Allah onu, altından nehirler akan cennetlere, orada sürekli kalıcılar halinde, sokar. İşte bu, en büyük başarıdır. Kim de Allah'a ve onun resulüne isyan eder, Allah'ın sınırlarını da aşarsa, Allah onu, içinde sürekli kalıcı olarak ateşe sokar. Artık onun için yere batırıcı bir azap vardır.

 

Hak sahiplerine bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Toplam oranın 1'i geçmesi halinde, emekli aylığı bağlanması ile Kur'an'ın miras dağıtımındaki yaklaşım aynı.

Bu iş tam "dön baba dönelim" oyununa döndü! Ta bu tartışmanın öncesinde demiştim:

Sorun çok basitti, 1/2+1/8+1/8+1/4 = 0,5+0,125+0,125+0,25 şeklinde tutan oranlar verilecekti, tamam. Biz de hiç tartışmıyor olacaktık.

Zaten sorun da burda... Sanki çok sağlam, tutarlı oranlar vermiş gibi sıkı sıkı bu sınırları çiğnemeyin, yakarım, asarım keserim, bunlar Allahın hudutlarıdır, sakın aşmayın diye tehditler savurup, sonra da oranları tutturamamak!

 

Yahu tutan oranlar vereceksin, hepsi bu! Sigorta mevzuatını yazanların öngörüsü basit, bunu da örnekledim: Adamın beş hak sahibi çocuğu varsa, beşine de birer tam aylık bağlayamayacağı için o belirlemeyi koymuş! Bu kadar basit! Bir tek maaş hakeden varsa, tam maaşı alır, yok hakeden sayısı fazlaysa oranlanır. Zaten peşinen hak sahiplerinin fazla olması durumunda tutmayacağı kesin bilinen oranlar veriyor. Buradaki durum çok farklı. Oran tutturma diye bir konu yok zaten.

 

Diyelim sadece dul eşi maaşını alıyor. Ama bir sene sonra kızı boşandı. O da maaşa hak kazandı. E, ne olacak, tabii maaş toplamı değişmeyecek. Sigorta mevzuatında tutarlı, toplamı tama gelen bir oranlama iddiası zaten başından yok, anlatabildim mi?

 

Ayette "Allahın sınırları" dediği, verdiği oranlar. Örneğin erkeğe iki kız payı kadar miras. Sen tutar kız çocukla erkek çocuğa aynı hisseyi verirsen yakarım, azap ederim diyor. Bu oranları değiştiremezsiniz diyor. Mirası aşamazsınız demiyor. Mirası nasıl aşsın, zaten miras kalan tutar belli... Tehdit özellikle kıza, "ben niye erkek kardeşim kadar almıyorum? Anam abimi doğurdu da beni taş kovuğunda mı buldu? " demesin diye! "Allah böyle buyurdu, kır dizini, kes sesini"...

 

Sigorta mevzuatındaki "sınır" ise maaş tutarı... Devletin malı deniz ya, o bakımdan... Sınır aşılabilir. Devlet değil mi, isterse her bir hak sahibine tam maaş öder. Devlet diyor ki, "sosyal mosyal ama, yok artık, o kadar uzun boylu sosyal de değil...

 

Pes artık yani... Bir kelime benzerliğinden ayetle sigorta mevzuatını bir yaptınız...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşın örneğine takılmayalım; hukuk mantığına dair once şey anlattıktan sonra hala sanki her somut durum düzenlenmiş gibi "oranın sağlamlığından" bahsedilmesi ya yazılarımızın anlaşılmadığını ya da anlamak istememe probleminin söz konusu olduğunu gösterir...

 

Bundan çok değil daha 200-300 sene öncesinde yazılı ve toparlanmış hukuki düzenlemeler yaygın değildi; kalkıp "bak bu kanun öngörüyor" gibi savunma getirmek de ayrı bir "hata" olacaktır...

 

İslam hukukunun kaynaklarına dair tartışmanın yeri burası değildir; ne sınırdır nasıl çizilir bunlar ayrı başlıklarda tartışılır...

 

Açıklayıcı olur umarım:

 

Miras Hukuku

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

“Anlamak istememe” iddiası karşılıklı dillendirilebilecek bir iddia.

 

Hukuki düzenlemeler tabii ki değişkendir, bu doğal. Doğal olmayan bir metnin kutsal, değişmez ve tüm zamanlardaki tüm insanlara hitap ediyor olduğu iddiası. Değiştirmek isteyenlerin azapla tehdit edilmesi…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu iş tam "dön baba dönelim" oyununa döndü! Ta bu tartışmanın öncesinde demiştim:

 

Zaten sorun da burda... Sanki çok sağlam, tutarlı oranlar vermiş gibi sıkı sıkı bu sınırları çiğnemeyin, yakarım, asarım keserim, bunlar Allahın hudutlarıdır, sakın aşmayın diye tehditler savurup, sonra da oranları tutturamamak!

 

Yahu tutan oranlar vereceksin, hepsi bu! Sigorta mevzuatını yazanların öngörüsü basit, bunu da örnekledim: Adamın beş hak sahibi çocuğu varsa, beşine de birer tam aylık bağlayamayacağı için o belirlemeyi koymuş! Bu kadar basit! Bir tek maaş hakeden varsa, tam maaşı alır, yok hakeden sayısı fazlaysa oranlanır. Zaten peşinen hak sahiplerinin fazla olması durumunda tutmayacağı kesin bilinen oranlar veriyor. Buradaki durum çok farklı. Oran tutturma diye bir konu yok zaten.

 

Diyelim sadece dul eşi maaşını alıyor. Ama bir sene sonra kızı boşandı. O da maaşa hak kazandı. E, ne olacak, tabii maaş toplamı değişmeyecek. Sigorta mevzuatında tutarlı, toplamı tama gelen bir oranlama iddiası zaten başından yok, anlatabildim mi?

 

Ayette "Allahın sınırları" dediği, verdiği oranlar. Örneğin erkeğe iki kız payı kadar miras. Sen tutar kız çocukla erkek çocuğa aynı hisseyi verirsen yakarım, azap ederim diyor. Bu oranları değiştiremezsiniz diyor. Mirası aşamazsınız demiyor. Mirası nasıl aşsın, zaten miras kalan tutar belli... Tehdit özellikle kıza, "ben niye erkek kardeşim kadar almıyorum? Anam abimi doğurdu da beni taş kovuğunda mı buldu? " demesin diye! "Allah böyle buyurdu, kır dizini, kes sesini"...

 

Sigorta mevzuatındaki "sınır" ise maaş tutarı... Devletin malı deniz ya, o bakımdan... Sınır aşılabilir. Devlet değil mi, isterse her bir hak sahibine tam maaş öder. Devlet diyor ki, "sosyal mosyal ama, yok artık, o kadar uzun boylu sosyal de değil...

 

Pes artık yani... Bir kelime benzerliğinden ayetle sigorta mevzuatını bir yaptınız...

 

Sayın Demirefe, orda sınır denilen şey kadına hiç miras verilmediği bir ortamda, miras payı için verilen üst sınır. Yani burada verilen oranlar sabit üst sınırlar durumunda ve ana-baba sayısı, kız-erkek kardeş sayısı, eş sayısı, kız-erkek çocuk sayısı her biri bağımsız değişkenler. Her kombinasyon için ayrı ayrı değişkenler ve verilen oranlar sabit tutularak bulunan fonksiyonlarda, görüntü kümeleri sabit değerli de olabilir olmayabilir de. Mesela, ben ana-baba, kardeş ve eş ve erkek çocuk sayısını sabit tutup, kız kardeş sayısına göre toplam oranların değişimini bir grafikle çizdirsem bile verilen oranlarla bulunan değerler sabit bir miras değerine sahip bir sabit fonksiyon olmayacaktır. Yani, sigorta örneği gibi verilen oranlar üst sınırdır. Çünkü, her durumu kapsayacak bir şekilde oranlara sahip çok değişkenli bir fonksiyonla bu olayı betimlemek mümkün değildir. Matematik olarak sizin dediğiniz yapılabilir bir şey değil. Daha iyi anlatmak için örnek vereyim,

 

x,y,z,w,u,v,…=değişkenler olmak üzere ( burada ana-baba, kardeş ve eş ve erkek-kız çocuk sayıları ),

 

ax+by+cz+dw+fv+gu……..=1

 

olacak şekilde sabit a,b,c,d,f,g ,… sabit miras oranları veremezsiniz. Çünkü elimizde tek denklem ve çok değişken var. Bir çözüm olabilmesi için değişken sayısı kadar denklem gerekir. Ama bu olamaz. Çünkü işin mantığına ters. O yüzden yapılacak tek şey Kur’anda ve Sigorta mevzuatında verildiği gibi üst sınır belirlemektir. Her durum için toplamın 1’i aşması yada altında kalması durumunda ise verilen oranlar aşılmamak koşulu ile yani verilen oranların altında yeni oranlar saptanacaktır. Başka yolu yok. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

verilen oranlar sabit üst sınırlar durumunda ve ana-baba sayısı, kız-erkek kardeş sayısı, eş sayısı, kız-erkek çocuk sayısı her biri bağımsız değişkenler.

Hiç öyle bir ifade yok. O zaman bu metinleri ifade yetersizliği ve meramını anlatma güçlüğü çeken birirlerinin yazdığını kabul edeceksiniz. Tersine erkeğe iki kızın payını emrediyor. Öyle alt üst sınır filan demiyor.

 

Eğer böyle değişken oranlar olsaydı, farklı durumlar için farklı oranlar belirlemezdi. Mesela ananın payını çocuk olma ve olmama durumuna göre değiştiriyor. (Altıda ve üçte bir) Aynı şekilde erkek evlat yoksa tek kızın payını yarı, ikiden fazla kızın payını üçte iki olarak belirliyor. Buna benzer, her şekilde oranı denkleştirmeye, oranlar toplamını tama eşitlemeye çalışıyor. Öyle değişken üst sınır filan diye bir şeyden hiç ama hiç bahsetmiyor.

 

İşi bozan, eşe başta pay vermezken sonradan niye icap ettiyse vermeye karar vermesi. Bu da tamamen insan düzenlemesi olduğunu gösteriyor. İnsan yazması olduğu o kadar belli ki, karmakarışık ifadelerle dolu. Bir cümleyi iki ayetin içinde üç kere tekrar ediyor. Tüm paylaşımlar için ayrı ayrı borçtan ve vasiyetten sonradır diye tekrarlıyor. Aklen buna gerek var mı? Tüm açıklamalardan sonra "bunların hepsi, mirastan borçlar ve vasiyet çıktıktan sonradır" dersin biter!

 

Bunlar kesinlikle anlam bütünlüğü olmayan, derleme toplama birbirini tutmayan bozuk ifadeli metinlerdir. Kayda layık bir değerleri yoktur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

?Anlamak istememe? iddiası karşılıklı dillendirilebilecek bir iddia.

 

Hukuki düzenlemeler tabii ki değişkendir, bu doğal. Doğal olmayan bir metnin kutsal, değişmez ve tüm zamanlardaki tüm insanlara hitap ediyor olduğu iddiası. Değiştirmek isteyenlerin azapla tehdit edilmesi?

 

Sizin görüşünüzdür; matematik hatası olarak kabul edilemez...

 

Ben sizden her ne kadar İslamı ve miras paylaştırmasını beğenmeseniz de buradaki iddianın geçersiz olduğunu ve esas hataya burada suçlamada bulunanların düştüğünü söylemenizi beklerdim...

 

Ama herkesin anlayışı kendisine...

 

Sizi anladığım için ısrarla bazı şeylerin altını çiziyorum; "beğenmeyebilirsiniz" hatta size göre "eksik" bile olabilir ama burada iddia edildiği şekilde aksi ispatlanamayacak bir "matematik hatası" falan yoktur; gerisi beni ilgilendirmiyor çünkü "inanç"la ilgili konulara girmek istemediğimi daha önceden de söylemiştim...

 

Verdiğiniz cevaptan anladığım üzere artık somut bir karşı-cevap gelmeyecek; o yüzden kendi adıma tartışmayı noktalıyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Verdiğiniz cevaptan anladığım üzere artık somut bir karşı-cevap gelmeyecek; o yüzden kendi adıma tartışmayı noktalıyorum...

Verdiğim yanıtlar da, tüm söylediklerim de somuttur. Değişken oranlar tezinizin hiç ama hiç bir kanıtı yok. Tam tersine oranların değişmezliği, hem de tehditle, uyulması zorunlu olduğu vurgulanıyor. Değişmezliğin ikinci kanıtı, değişken durumlara göre yeni oranlar verilmesi. Tekrar edeyim, sorun, başta eşe pay ayrılmamışken sonradan ayrılmak istenmesi üzerine çıkmış. Üstelik İslamda çok evlilik meşru görüldüğüne göre, fazla sayıda eş olması durumunda sekizde birlik pay eşler arasında bölüşülecek mi, bu da belirtilmemiş, bu da ayrı bir konu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Düzelteyim: Değişken oranlar diye bir tezim yoktur; söylediklerimizi başka türlü dillendirmeye gerek yoktur anlamak isteyenler baştan sona okur...

 

Ben "değişirlik, değişmezlik" diye bir konuya değinmedim; orada anlatılanlar 1'e eşitlemenin matematik sınırları içinde "birbirine göre oranı" koruyarak adaletli dağıtımı gerçekleştirdiği, yine matematik içinde farklı işlemlerle de aynı sonuca ulaşılabileceği(farklı yoldan çözüm yaptığımız örneğe bakılabilir) ve buna ihtiyaç duyulmasının da hukukta çok normal olduğu soyutun somuta indirgenme sürecinin bir parçası olduğuydu(bunu da "somut" olarak ispatladık)...

 

Burada konuşulan konu ne eşe verilen pay ne de Kur'an hükümlerinin diğer İslam hukuku kaynaklarıyla ilişkisidir; ben başlıktaki iddiayı çürüttüğümü düşünüyorum ve içim rahat bir biçimde ayrılıyorum...

 

Şimdi lütfen konuyu başka yollara kaydırmayalım ki açıkça çürüttüğümüz iddia tekrar tekrar zihinlerde çöksün ve ben inanıyorum ki "iyiniyetle" "öğrenmek" isteyen herkes de bu yazıları okuyup meseleyi kolayca çözümleyebilir aklında...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Düzelteyim: Değişken oranlar diye bir tezim yoktur;

Nasıl yoktur, ben ne okuduğumu anlayacak kapasitede olduğuma göre, siz ne söylediğinizin farkında değilsiniz. Dogmaları "savunmuş olalım da, amaç savunmuş olmak. Öte dünyada biz savunduyduk deriz" mantığından başka bir açıklama bulamıyorum. Ne söylendi, ne anlatıldı, ne anlatmaya çalışıldı bu sizce hiç önemli değil. Okuduğunuz zaman zihninizde beliren şu: "Bu yazıda dokunulmaz tabu olan eleştirilemez dogmalarımıza saldırılıyor!" Bu böyle olunca da, harekete geçen, otomatik savunma refleksi oluyor. Savun ama, ne şekilde savunursan savun. Amaç sadece savunmuş olmak. Ne iddia edildiği, buna karşı ne söylem geliştirileceğinin hiç önemi yok!

 

Nasıl değişken oranlar teziniz yok, siz değil misiniz sigorta mevzuatını örnek gösteren? Orada oranlar toplamı %100 ü aştığında, %100 e eşitlemek ve bir maaş tutarı toplamını geçmemek için oranlar değişmiyor mu? Avl demek oranları değiştirip toplamı tama eşitlemek değil mi? Oranlar değişmeden bunu sağlamanın matematiksel bir yolu var mı? Olmadı bir ilkokul matematik kitabı alıp oranlar, kesirler ünitelerine çalışın, başka ne diyeyim?

 

Yapacaksanız bir hayır, adamın dört eşi olabilir mi, olabilir... Öldüğünde bu eşlere ne bırakabilir, bunun bir cevabını verin bakalım! Yüce tanrı bunu niye belirtmemiş, unutmuş veya kafasını kaşıyacak vakti bile yokken bir de bu soruna kafa yoramamış mı? Bu nedir yahu? Bir adamın en baş mirasçısı eşidir. Sen hem tut en düşük hissseyi ona ver, hem de işi karmakarışık et. Bu mu tanrının akıl kapasitesi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar

Miras payları ve paylaşımı hakkında bu konu başığı altında Kur an da ki miras oranları ve paylaşımları defaatle ortaya konmuştur...Olayın ne olduğunu nasıl işlediğini bilmek için akademi bitirmeye gerek olmadığının altı çizilmiş ve çözümlemeler örnekler verilerek gösterilmiş keza problem aynı olmak kaydıyla Kur an ı kerimle ilişiklendirmeden salt matematiksel bir problem olması açısından iddia sahiplerine sorulmuş ve cevap alınmamıştır.Şimdi söylenen şeylerden bir örnek olarak şunu iddia etmektedirler

 

Yapacaksanız bir hayır, adamın dört eşi olabilir mi, olabilir... Öldüğünde bu eşlere ne bırakabilir, bunun bir cevabını verin bakalım! Yüce tanrı bunu niye belirtmemiş, unutmuş veya kafasını kaşıyacak vakti bile yokken bir de bu soruna kafa yoramamış mı? Bu nedir yahu? Bir adamın en baş mirasçısı eşidir. Sen hem tut en düşük hissseyi ona ver, hem de işi karmakarışık et. Bu mu tanrının akıl kapasitesi?

 

Olayın karmaşık olduğunu ve ilk hissedarın eş olduğunu??

Burda çokça soru sorulabilir, mesela neden ilk olarak eş mirasçı? neye ve kime göre? ellerinde herhangi bir metin varmıdır?

Sanırım aciz olan acziyetini ifade ediyor....

 

Ve yine miras dağılımında kümeler verildiği gibi birbirlerine olan payları Kur an ı kerimde verilmekte. Ama

 

''Artık sen ölülere işittiremessin. Davetini sağırlara duyuramassın.Arkalarını dönüp gitmişken.''

''Sen körleride delaletlerinden ayırıp yol gösterecek değilsin....'' 30 RÛM 52-53

 

Ve yine olayı farklılaştırmak açılım kazandırmak maskesi altında söylenen şeyler....

 

Tekrar edeyim, sorun, başta eşe pay ayrılmamışken sonradan ayrılmak istenmesi üzerine çıkmış. Üstelik İslamda çok evlilik meşru görüldüğüne göre, fazla sayıda eş olması durumunda sekizde birlik pay eşler arasında bölüşülecek mi, bu da belirtilmemiş, bu da ayrı bir konu...

 

''....Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer sizin çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır.....'' 4 NİSÂ 12

 

Belirtilmemiş mi? Yoksa başka bir şey sözkonusmu? Acaba aşşağıdaki ayetler olabilir mi??

 

'' İnsanlardan öyleleri vardır ki boş sözleri satın alırlar. İlimsiz ce (bir bilgiye dayanmadan)Allah ın yolundan saptırmak için. Ve onu eğlence edinmek için. İşte onlar için küçük düşürücü azap vardır.''

 

Bana soracak olursanız ayetlerdeki şey doğrudur. Çünkü gerekçelerim vardır.

 

Bunlar kesinlikle anlam bütünlüğü olmayan, derleme toplama birbirini tutmayan bozuk ifadeli metinlerdir. Kayda layık bir değerleri yoktur...

 

Böylemidir? Kayda değeri olmayan tutarsız anlamsız sözlermidir!!! Yoksa pas tutmuş zihnin demirden yoksun halimidir muhakemenin yanlışlığı. Ve Şayet bu iddanızda sadıksanız neden ve hala üstünde tartışıp küçümsediğiniz sözün bir emsali muadili yok. Sorum size değil çünkü siz soruları cevaplandırmıyor ve cevap verecek bir gücünüzde yok. **************. Bilimden dem vuranların bir ifadeside şudur..

Gidip dördüncü sınıf matematik kitabı alıp bayağı kesirleri inceleyin tavsiyesindedirler...Sanırım buda onlarım matematik dünyalarının sınırlarını çerçeveletiyor. Çünkü ilkokul dördüncü sınıfın matematik bilgisiyle hareket ediyor ve matematiğin tümümünün o olduğunu düşünmekteler.. Yoksa sorulara zaten cevap verirlerdiki sorular hala yazılı orda duruyor kendilerine sorulan...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer sizin çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır.....'' 4 NİSÂ 12

Diyelim adamın dört karısı var, hepsinden de çocukları var. Öldü, bir eşe 1/8x1/4=1/32.

 

Otuziki hisseden bir hisse çok gülünç bir miktar değil mi? Kadıncağız bu parayı almaz, darülacezeye bağışlar bence...

 

Doğru olan, medeni hukukta olduğu gibi eşin mirasın üçte birini alması ve kalanın çocuklara eşit paylaştırılmasıdır. Bunun mantığı ne, bence şu: İki çocuk varsa, ki bence standart çocuk sayısı, tüm hisseler eşit olur. Medeni hukukun bir ilkesi de: Miras aşağı doğru gider, ana babaya, yukarı miras gitmez. Tabii eş sayısı da tektir, ben bilemem başka eşi var yok, ama mirasçı olan, yasal tek eş vardır. Mantıklı olan da budur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar

Diyelim adamın dört karısı var, hepsinden de çocukları var. Öldü, bir eşe 1/8x1/4=1/32.

 

Otuziki hisseden bir hisse çok gülünç bir miktar değil mi? Kadıncağız bu parayı almaz, darülacezeye bağışlar bence...

 

Şimdi böylemi oldu....

 

Oysa iddia farklı bir şeydi.... Hatırlayalım :

Yapacaksanız bir hayır, adamın dört eşi olabilir mi, olabilir... Öldüğünde bu eşlere ne bırakabilir, bunun bir cevabını verin bakalım! Yüce tanrı bunu niye belirtmemiş, unutmuş veya kafasını kaşıyacak vakti bile yokken bir de bu soruna kafa yoramamış mı?

 

Cevabı varmış ve verildi...

 

İkiyüzlülük

 

Bu forumda özür borcu dolup taşan bir çok insan var...Doğruyu görmelerine rağmen yüzçeviren insanlar var.Bu konunun başlığına bakalım Kur an da Miras paylaşımında hata...

Merak ediyorum cidden merak ediyorum..Gayeniz nedir. Misyoner yada maaşlı çalışanlar vb hepsi olasılık dahilinde. Ateist, deist, putperest değilsiniz. Bunu bilmek için kahin olmaya gerek yok. Kimi temsilen burdasınız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsan biraz ne okuduğunu bilerek okumalı ve ne yazdığını düşünerek yazmalı. Sakın bana kimse Kurâna göre dört eşi olanın eşlerinin mirastan hiç bir şey alamadığını iddia ettiğimi sandığını söylemesin. Yok artık derim. Ta başından beri eşin sekizde bir payını konuşup duruyoruz zaten.

 

Herhalde benim söylediğim, zaten sekizde bir olan eş payının bir de ölen adamın dört karısı varsa iyice kuşa döneceği idi.

 

İkiyüzlülük konusuna gelince bu tarz kişilik hedef alan polemikleri kaale almayacağımı belirtirim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selam

Döne döne damıta damıta geldik hisselerin azlığı veya çokluğuna...Ne yazık konu başlığına dikkat çekmiştim...Ve yine bu konu başlığı altında yazılan yazılara....İkiyüzlülük

Ben hiç kimseye hakaret etmem etmişliğimde yoktur. Laf ordadır alınan üzerine alınabilir. Ve ben ortaya konan neyse onu vasıflandırırım. Yani şahıs neyse onu söylerim....

Kimse laf cambazlığına soyunup kelime oyunu yapmaya kalkmasın çünkü sofistlerle prensip sahibi insanları ayırtetmek oldukça kolaydır.

Dört eşi olan birinin miras paylaşımı yapıldığında onlara düşen payın dörde bölünmeyi hazmedememek..

Din kişisel beğenilere sunulmuş bir bilgi değildir. Ve yine Kur an ı kerimi bilmeden ekonomik yapının nasıl işlediğini yükün kimlerin üstüne yüklendiğini farketmeden kısaca sisteminin nasıl işlediği hakkında bir fikir sahini olmadan onu eleştirmek ********..

 

 

Sabırla beklemekteyim doktorininiz nedir......Ateist, deist olmadığınızı beyan etmiştim ve susmak ikrardandır.Tşk ederim teyid ettiğiniz için. Bunun akabinde hiç bir satırınızı ciddiye almıyacağım buna yönelik söyleyeceğiniz hiç birşeyi..

 

Doktora teziniz nedir..Hiçlik mi..Hiçbirşeymisiniz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

-"Beşe üç ilave ettiğimiz zaman sekiz eder."

 

-"İkiyüzlülük..."

 

-"Beşten üç çıkardığımızda ise iki kalır."

 

-"****..."

 

:lol:

 

Sayın sarıgöl, medeni hukukta vasiyet var, fakat vasiyet varislerin saklı haklarını değiştirmeye yetkili değildir. Yani örneğin vasiyet bırakıp çocuklarına eşit olmayan paylar veremez...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Düzelteyim: Değişken oranlar diye bir tezim yoktur; söylediklerimizi başka türlü dillendirmeye gerek yoktur anlamak isteyenler baştan sona okur...

 

Ben "değişirlik, değişmezlik" diye bir konuya değinmedim; orada anlatılanlar 1'e eşitlemenin matematik sınırları içinde "birbirine göre oranı" koruyarak adaletli dağıtımı gerçekleştirdiği, yine matematik içinde farklı işlemlerle de aynı sonuca ulaşılabileceği(farklı yoldan çözüm yaptığımız örneğe bakılabilir) ve buna ihtiyaç duyulmasının da hukukta çok normal olduğu soyutun somuta indirgenme sürecinin bir parçası olduğuydu(bunu da "somut" olarak ispatladık)...

 

Kimseye özel cevap yazacak değilim; saygı sınırlarına dikkat edelim lütfen.

 

Oranlardaki değişme benim meselem değil çünkü bu sürecin çözümlenmesi buradaki iddia için önemli olan ve bu Kur'an'ın değişirliğiyle ilgili değildir, tıpkı "sünnet" ya da "kıyas"ta da kaynağa bağlı kalındığı gibi burada da kaynağa bağlılık vardır.

 

İlgili yasal düzenlemede de oran değişimi "değişir oranlar" tezi diye açıklanamaz; o zaman anayasamızın "eşitlik" ve "hukuk devleti" ilkesi de aşılmış olurdu halbuki oranın kendisinin değişmesi bir sorun değil çünkü önemli olan paylaşımın adaletli yapılması ve açıkladığımız basamaklar da kaynağa bağlı kalındığını ispatlamıştır.

 

Oranların değişmesi benim tezim değildir, ele aldığımız konuda mevcut bir olgudur; bana göre "aslından uzaklaşan bir paylaşım" da olmadığına göre "değişirlik" tezim falan yoktur ortada.

 

Burada konuşulan konu ne eşe verilen pay ne de Kur'an hükümlerinin diğer İslam hukuku kaynaklarıyla ilişkisidir; ben başlıktaki iddiayı çürüttüğümü düşünüyorum ve içim rahat bir biçimde ayrılıyorum...

 

Şimdi lütfen konuyu başka yollara kaydırmayalım ki açıkça çürüttüğümüz iddia tekrar tekrar zihinlerde çöksün ve ben inanıyorum ki "iyiniyetle" "öğrenmek" isteyen herkes de bu yazıları okuyup meseleyi kolayca çözümleyebilir aklında...

 

Unutturulmamalı:

 

Miras Hukuku(diyanet)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha da özetlersek:

 

Ben "hata" önyargısıyla farklı somut durumları karşılayacak "soyut" oranlara değil matematiğin "soyut" düzleminde işlenecek oranların "somuta indirgendiği" hukuki sürece bakıyorum; onun için değişmek bir yana soyutun somuta indirgenmesindeki olağan ve gerekli farklılaşmanın kaynağa bağlılığını savunuyorum.

 

Bu kaynağa bağlılığı da hem matematiğin kendi düzleminde hem de günlük hayatımızı etkileyecek hukuk uygulaması düzleminde ispatlamaya çalışıyorum; aksi de ortaya koyulabilmiş değil henüz.

 

Ben orana değil paylaşıma bakıyorum; "hata" var diyenlerin hatasıysa "esas" olan "adaletli paylaşıma" değil somuta indirgenmemiş "soyut" oranlara takılıp kalmaları.

Umarım daha açıklayıcıdır; yine anlaşılmazsa daha sakin bir üslupla sorulması iyi olur tartışma etiği açısından.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Matematiğin soyut olması konusu yanlış anlaşılmış. Evet matematik soyut bir bilimdir, çünkü uğraştığı sayılardır. Sayılar kavramsaldır, elle tutulur şeyler değillerdir. Beş elma elde tutulan beş elmadır, ama bu "beş" demek değil, "beş elma" demektir. "Beş" kavramını elle tutamazsınız. Zihninizde "beş"i düşünün. Ya rakamla yazılan 5, ya beş tane kedi ya da beş parmak zihninizde canlanacaktır. "Beş"i zihninizde canlandıramazsınız. Matematiğin soyutluğu budur.

 

Gelgelelim sayıların soyutluğu matematiği belirsiz kılmaz. Pi sayısının kesinsizliği soyutluk değildir. Bu tıpkı kağıda "dokuz" yazsak, yazdığımız rakam dokuz olsa da, bu rakamı kaç adet mürekkep molekülü ile yazdığımızı bilemeyişimiz gibi bir kesinsizliktir. Doğa ile birebirdir. İleri bir nano teknoloji ile molekülleri saysak bile, bu rakamı okurken gözümüze ondan yansıyan kaç foton ile onu okuyabildiğimizi bilemeyiz.

 

Onu da hesaplasak, fotonlardan daha düşük enerji düzeyinde parçacıkların olup olmadığı, varsa çeşitleri... Yani her halükarda bilemediğimiz şeyler olacaktır. Bu yüzden bilimin önceliği kuantum, teknolojinin önceliği nanoteknik bugün.

 

Yoksa, bir kaya parçası ne kadar somutsa, "bu kayanın ağırlığı 325,986 kg. dır belirlemesi de o kadar somuttur. Oranların ifade ettiği gerçeklik de kayanın kütlesi kadar somuttur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.