Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 *** Her dini sistem ancak Allah'ın ve insanın doğası ve bunların aralarındaki ilişki üzerine kurulabilir. Ancak bu ilişkinin gerçek ve geçerliliği hakkında bir karar vermek için insanın doğasının yanında, Varsayılan görünmez tanrı "Allah" hakkında da bazı fikirlere sahip olmak gerekir ve gereklidir. Oysa bütün ilahiyat, Tanrının içyüzü anlaşılmaz diye bize bağırmaktan ve öte yandan bu anlaşılması mümkün olmayan Allah'a sıfatlar tayin etmekten Ve insanın anlaşılmaz Allah'ı onaylamak zorunda olduklarını söylemekte, insanın Allah'ı hatırından çıkaramayacağı hükmünü vermektedir. Din insanı Allah ile birleştirir ya da Allah'la ilişkiye geçirir; bununla birlikte Allah'ın sonsuz olduğu öne sürülür. Allah sonsuz ise, sonu olan hiçbir varlık onunla ne işlemde bulunur, ne ilişkide. İlişki olmayan yerde, ne birleşme, ne işlem, ne de görev olabilir. Allah'la insan arasında görev ilişkisi yoksa insan için din hiç yoktur. Allah sonsuzdur demekle, sonu olan insan için her din ve onun tanrısı safdillik üzerine kurulu geçersiz bir düşünceye dönüşür. Sonsuzluk fikri bizim için örneği olmayan, prototipsiz, konusuz bir fikirdir. Bize, "Tanrının sıfatı sınırlı zekâlar için anlaşılabilir içerikte değildir" deniliyor. Bu ilkenin doğal sonucunun şu olması gerekir: Tanrının sıfatı, sınırlı zekâları uğraştırmak için değildir. İnsanlar için en önemli olan şey, varsayılan bu görünmez soyut varlığı anlamanın tam ve kesin bir olanaksızlığı içinde bulunmalarıdır. Eğer Allah, insan için anlaşılması mümkün değilse, onu hiç düşünmemek en akla uygun yoldur. Oysa din, sınırlı zekâların, sıfatı insanlar tarafından anlaşılmayan soyut bir varlığı (yani Allah'ı) asla akıllarından çıkarmamaları gerektiğini belirtiyor. Dolayısıyla, pekâlâ görülüyor ve anlaşılıyor ki, Dinler, insanların sınırlı zekâlarını, anlaşılması kendileri için olanaksız olan şeylere inandırıp, onları görünmez varlıklar ve varsayımlarla meşgul etme sanatıdır. *** DİNLER İNSANLARIN SAFDİLLİKLERİ ÜZERİNE KURULMUŞTUR. HER DİN, VARSAYIMLARA DAYALI "YERİ, DEĞERİ OLMAYAN SÖZ ve DAVRANIŞLARLA" ANLAŞILMAZ, GÖRÜNMEZ VARLIKLARA İNANMAYI, TAPINMAYI ÖNERİR. *tna 1 Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 10 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 10 Ağustos , 2008 *** Her dini sistem ancak Allah'ın ve insanın doğası ve bunların aralarındaki ilişki üzerine kurulabilir. Ancak bu ilişkinin gerçek ve geçerliliği hakkında bir karar vermek için insanın doğasının yanında, Varsayılan görünmez tanrı "Allah" hakkında da bazı fikirlere sahip olmak gerekir ve gereklidir. Oysa bütün ilahiyat, Tanrının içyüzü anlaşılmaz diye bize bağırmaktan ve öte yandan bu anlaşılması mümkün olmayan Allah'a sıfatlar tayin etmekten Ve insanın anlaşılmaz Allah'ı onaylamak zorunda olduklarını söylemekte, insanın Allah'ı hatırından çıkaramayacağı hükmünü vermektedir. Din insanı Allah ile birleştirir ya da Allah'la ilişkiye geçirir; bununla birlikte Allah'ın sonsuz olduğu öne sürülür. Allah sonsuz ise, sonu olan hiçbir varlık onunla ne işlemde bulunur, ne ilişkide. İlişki olmayan yerde, ne birleşme, ne işlem, ne de görev olabilir. Allah'la insan arasında görev ilişkisi yoksa insan için din hiç yoktur. Allah sonsuzdur demekle, sonu olan insan için her din ve onun tanrısı safdillik üzerine kurulu geçersiz bir düşünceye dönüşür. Sonsuzluk fikri bizim için örneği olmayan, prototipsiz, konusuz bir fikirdir. Bize, "Tanrının sıfatı sınırlı zekâlar için anlaşılabilir içerikte değildir" deniliyor. Bu ilkenin doğal sonucunun şu olması gerekir: Tanrının sıfatı, sınırlı zekâları uğraştırmak için değildir. İnsanlar için en önemli olan şey, varsayılan bu görünmez soyut varlığı anlamanın tam ve kesin bir olanaksızlığı içinde bulunmalarıdır. Eğer Allah, insan için anlaşılması mümkün değilse, onu hiç düşünmemek en akla uygun yoldur. Oysa din, sınırlı zekâların, sıfatı insanlar tarafından anlaşılmayan soyut bir varlığı (yani Allah'ı) asla akıllarından çıkarmamaları gerektiğini belirtiyor. Dolayısıyla, pekâlâ görülüyor ve anlaşılıyor ki, Dinler, insanların sınırlı zekâlarını, anlaşılması kendileri için olanaksız olan şeylere inandırıp, onları görünmez varlıklar ve varsayımlarla meşgul etme sanatıdır. *** DİNLER İNSANLARIN SAFDİLLİKLERİ ÜZERİNE KURULMUŞTUR. HER DİN, VARSAYIMLARA DAYALI "YERİ, DEĞERİ OLMAYAN SÖZ ve DAVRANIŞLARLA" ANLAŞILMAZ, GÖRÜNMEZ VARLIKLARA İNANMAYI, TAPINMAYI ÖNERİR. *tna İnanıyoruz,O ndan işlerimizde,hayatımızın her alanında yardım istiyoruz,O da bütün merhametiyle aklımızın ermeyeceği,cidden hani sonradan farkedince şaşırtan derecede tuhaf ince yollarla(o da sedece anlamamıza izin verdiği ölçüde),tam teslim olduğumuzda özellikle,inanılmaz bir hızla bize yardım ediyor.. Haşa Allah a inanmak gereksizse,ordan siz mi bana yardım edeceksiniz hayatımda ki çoğu konuda? .. Benim kendi aklıma güvenip yapmaya kalktığım işler biraz sarpa sarıyor kardeş,hele etrafa güven kavramım bende herkesten farklı işliyor..Hayatıma gelince ,adeta ben bozuyorum Rabbim düzeltiyor.. Benim Allahtan başka dostum yok,mevlam yok.. Allaha inanmak ve O na güvenmek, hayatımda ki en ama en anlamlı olgu.. ve kesinlikle gerekli.. 2 Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 DİNLER İNSANLARIN SAFDİLLİKLERİ ÜZERİNE KURULMUŞTUR. HER DİN, VARSAYIMLARA DAYALI "YERİ, DEĞERİ OLMAYAN SÖZ ve DAVRANIŞLARLA" ANLAŞILMAZ, GÖRÜNMEZ VARLIKLARA İNANMAYI, TAPINMAYI ÖNERİR. Kimi insanlar Tanrının kendisini koruyup gözettiğine inanırlar. Oysa o Tanrı , gerçekten var olsa idi , yada gözetse idi , baştan cennetten atmazdı. Yada şimdi hooop alır cennete koyardı. Emin değil. Sınav yapıyor. Bu yüzden de acı çekmenize sebep oluyor. Şeytanla itiş-kakış yapan kendisi, olan Ademoğluna oluyor. Tanrı bana yardım ediyor sebebi ile bir Tanrının varlığına inanmak , aslında yukardaki nedenlerden dolayı inanmamayı gerektirir. Saygılar. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 Öteden beri insan akıl ve mantığına aykırı olmalarına rağmen İslam ve diğer dinler, hala varlıklarını sürdürmektedirler... Aslında bu ilginç durum açıkca insan olarak yalnız ne kadar zayıf ve nahif olduğumuzu değil, aynı zamanda muhtemelen zayıflığımızın genlerimize işlenmiş olduğunu da telkin etmektedir... Bana göre dinlere ve Tanrı'ya inanmak ihtiyacı doğanın insan türüne olan baskısının sonucu olabilir... Bundan bir milyon yıl kadar önce ortaya çıkan bu durumun kısa zamanda düzelmesi mümkün görünmüyor.. Ama aşılamaz değil... Saygılar... Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 Anneme ateist olduğumu söylesem üzülecek. Açıklasam da anlamayacak. Bende değişik bir yol buldum. Köyüme bir internet cafe açılmasını sağladım ve köyün adıı taşıyan bir ınternet sitesi kurdum. Kendim yurtdışında olmama rağmen , tüm köylüyü internete alıştırdım. Bunu onların iyiliği için yaptım. Artık uzaklarla görüşürken , görüntülü msn kullanıyorlar. Biçoğunu da bilgisayar almaya böyle ikna ettim. Hatta 2 kişiyi hacca ikinci kez gitmekten vazgeçirip , torunlarına bilgisayar aldırdım. Artık çocuklar ödevlerini bilgisayar kullanarak yapıyor. Öğretmende kendini geliştirmek zorunda. Çünkü çocuklar bunu yapıyor..!!!!!! Bir ara bayramda köye gitmiştim , her bayramlaşmaya gittiğim yerde sitemizi anlattım. Başta fotoğraf sitesi gibi oldu ama , artık bilgi paylaşımı başladı. Şimdi Türkiyedeki köy internet siteleri arasında birinci. Katılım yükek. Üstelik te yıllardır buluşamayanları buluşturdum. ve üniversite mezunu olanları da , TURKISH-MEDIA foruma davet ettim. Onlarda yakında yazmaya başlayacaklar. Hangi yöndeki fikre sahip olursa olsun , kendini ifade edecek ve birgün ben, kendimi köylüme daha rahat anlatabileceğim. Köyün imamı , internet sitesini vaazında ELEŞTİRMİŞ. Bu iyi bir ilerleme.....!!!!!!!!!! Saygılar. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 İnanıyoruz,O ndan işlerimizde,hayatımızın her alanında yardım istiyoruz,O da bütün merhametiyle aklımızın ermeyeceği,cidden hani sonradan farkedince şaşırtan derecede tuhaf ince yollarla(o da sedece anlamamıza izin verdiği ölçüde),tam teslim olduğumuzda özellikle,inanılmaz bir hızla bize yardım ediyor.. Haşa Allah a inanmak gereksizse,ordan siz mi bana yardım edeceksiniz hayatımda ki çoğu konuda? .. Benim kendi aklıma güvenip yapmaya kalktığım işler biraz sarpa sarıyor kardeş,hele etrafa güven kavramım bende herkesten farklı işliyor..Hayatıma gelince ,adeta ben bozuyorum Rabbim düzeltiyor.. Benim Allahtan başka dostum yok,mevlam yok.. Allaha inanmak ve O na güvenmek, hayatımda ki en ama en anlamlı olgu.. ve kesinlikle gerekli.. Sevgili 'ftoyd'; Seni çok iyi anlıyorum... Yanıt vermeye çalıştığın metni bu yazdıklarınla doğruluyorsun aslında... Allaha inanmak ve O na güvenmek, hayatımda ki en ama en anlamlı olgu.. ve kesinlikle gerekli.. Yazmış olduğun (anlamlı olgu.. ve kesinlikle gerekli) duygusal algılamalarının nedeni başlık yazısının sonunda şu şekilde açıklanmaya çalışılıyordu... *** Oysa din, sıfatı insanlar tarafından anlaşılmayan soyut bir varlığı (yani Allah'ı) asla akıllarından çıkarmamaları gerektiğini belirtiyor. Dolayısıyla, pekâlâ görülüyor ve anlaşılıyor ki, Dinler, insanların sınırlı zekâlarını, anlaşılması kendileri için olanaksız olan şeylere inandırıp, onları görünmez varlıklar ve varsayımlarla meşgul etme sanatıdır. DİNLER İNSANLARIN SAFDİLLİKLERİ ÜZERİNE KURULMUŞTUR. HER DİN, VARSAYIMLARA DAYALI "YERİ, DEĞERİ OLMAYAN SÖZ ve DAVRANIŞLARLA" ANLAŞILMAZ, GÖRÜNMEZ VARLIKLARA İNANMAYI, TAPINMAYI ÖNERİR. *** *tna 1 Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 Sevgili 'ftoyd'; Seni çok iyi anlıyorum... Yanıt vermeye çalıştığın metni bu yazdıklarınla doğruluyorsun aslında... Yazmış olduğun (anlamlı olgu.. ve kesinlikle gerekli) duygusal algılamalarının nedeni başlık yazısının sonunda şu şekilde açıklanmaya çalışılıyordu... *** Oysa din, sıfatı insanlar tarafından anlaşılmayan soyut bir varlığı (yani Allah'ı) asla akıllarından çıkarmamaları gerektiğini belirtiyor. Dolayısıyla, pekâlâ görülüyor ve anlaşılıyor ki, Dinler, insanların sınırlı zekâlarını, anlaşılması kendileri için olanaksız olan şeylere inandırıp, onları görünmez varlıklar ve varsayımlarla meşgul etme sanatıdır. DİNLER İNSANLARIN SAFDİLLİKLERİ ÜZERİNE KURULMUŞTUR. HER DİN, VARSAYIMLARA DAYALI "YERİ, DEĞERİ OLMAYAN SÖZ ve DAVRANIŞLARLA" ANLAŞILMAZ, GÖRÜNMEZ VARLIKLARA İNANMAYI, TAPINMAYI ÖNERİR. *** *tna Hayatımızda neler yaptığı,inceden inceye bazen fazla açık.. neden illa anlaşılamadığından dem vuruyorsunuz.. eyvah,bişeyler oluyor,aklım yetmedi,haydii iman edelim,hoop ne kolay.. Yok öyle bir kavram.. Bu kavram ,olsa olsa Ateistin inanmama sebebi kadar son noktadaki basit kurtuluş olabilir, inanırın inanma sebebi kadar net ve zor olamaz... Meşgul etme sanatı, neyin meşguliyeti bu? Etrafımdaki nice dinden uzak insandan çok daha fazla hayatın içinde koşturuyorum, öyle ki arada ki ibadetimin azlığından bi de gecelerimden oluyorum.. Ben ve nice imanlı dolu dolu yaşıyor, kimlerin ne meşguliyette olduğuna siz hangi ölçünüze göre nerden dem vurdunuz? Yeri değeri olmayan söz, pardon da o sözü sizin duyuş şeklinizin tarifi,biz o sözü sizin gibi duymuyoruz.. Sıkıntı burda zaten.. Sizin için değersiz olanla neden ilgileniyorsunuz ki,bizim için değerli olanla bizim ilgilenmemize şaşıraraktan çoğunuz.. Biz değerli gördüğümüzün peşindeyiz,anlaşıldıkça içimizi ürperten,iliklerimize kadar işleyen manevi kutsallığın peşindeyiz.. Görmediği her kavrama inanmayacak olsaydı insanoğlu , ne ampulü elektiriği,ne bi ince telden geçen tv de ki görüntüleri,siz biraz zor anlatırdınız.. İnandırın inandırabilirseniz.. Bizimki biraz o hesap kalıyor.. 2000 sene öncesi birine,hooop diye Ipod vermişiz gibi.. Anlat anlatabilirsen içinde illa minik insanların konser vermediğini,anlat anlatabirsen bu işin farklı işlediğini... 2 Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2008 Hayatımızda neler yaptığı,inceden inceye bazen fazla açık.. neden illa anlaşılamadığından dem vuruyorsunuz.. eyvah,bişeyler oluyor,aklım yetmedi,haydii iman edelim,hoop ne kolay.. Yok öyle bir kavram.. Bu kavram ,olsa olsa Ateistin inanmama sebebi kadar son noktadaki basit kurtuluş olabilir, inanırın inanma sebebi kadar net ve zor olamaz... Meşgul etme sanatı, neyin meşguliyeti bu? Etrafımdaki nice dinden uzak insandan çok daha fazla hayatın içinde koşturuyorum, öyle ki arada ki ibadetimin azlığından bi de gecelerimden oluyorum.. Ben ve nice imanlı dolu dolu yaşıyor, kimlerin ne meşguliyette olduğuna siz hangi ölçünüze göre nerden dem vurdunuz? Yeri değeri olmayan söz, pardon da o sözü sizin duyuş şeklinizin tarifi,biz o sözü sizin gibi duymuyoruz.. Sıkıntı burda zaten.. Sizin için değersiz olanla neden ilgileniyorsunuz ki,bizim için değerli olanla bizim ilgilenmemize şaşıraraktan çoğunuz.. Biz değerli gördüğümüzün peşindeyiz,anlaşıldıkça içimizi ürperten,iliklerimize kadar işleyen manevi kutsallığın peşindeyiz.. Görmediği her kavrama inanmayacak olsaydı insanoğlu , ne ampulü elektiriği,ne bi ince telden geçen tv de ki görüntüleri,siz biraz zor anlatırdınız.. İnandırın inandırabilirseniz.. Bizimki biraz o hesap kalıyor.. 2000 sene öncesi birine,hooop diye Ipod vermişiz gibi.. Anlat anlatabilirsen içinde illa minik insanların konser vermediğini,anlat anlatabirsen bu işin farklı işlediğini... İnsanların öncelikle; Sağduyularını bir kenara bırakıp, "inançları, hisleri, ön kabul ve varsayımlarıyla" yanıt vermekle... Gerçekleri anlamak,doğruyu bulmak ve dile getirmek arasındaki farkı kavramaları gerekiyor... *Zihinlerde oluşturulan düşünceler, varsayımlar dışında bir konusu, bir maddesi olmayan "Tanrı" (Allah) fikri, Soyut bir varlık olmasının dışında gözümüzün önüne ne getirebilir? *Böyle bir düşünce, (Yanlış ve yersiz düşünce, bir evham ) değil midir? *Böyle bir düşünce, (Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, bir vehim ) değil midir? *Zihin dışında bir ilkel örneği, asıl nüshası (Benzeri, aynısı, kopyası) bulunmayan soyut bir fikir, (Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, bir vehim) bir kuruntudan başka bir şey midir? *** Görmediği her kavrama inanmayacak olsaydı insanoğlu Yukarıdaki alıntıyla giriş yapıp devamında insan oğlunun yaptığı buluşlardan söz edip, Ardından tipik bir inançlının yaptığı mantık hatasıyla maddi keşiflerle soyut inançların aynı şeyler olduğunu ima ediyorsunuz... Oysa hiç bir "Vehim, Evham ve Kuruntu" insan oğlunun yaşamında kolaylıklar sağlayan bir buluş olarak yer almamıştır... Bahsettiğiniz o buluşlar varsayımlar üzerine değil doğal gerçeklik ve maddi varlıklar sonucu tüm insanların yaşamında yer bulmuştur... Oysa inançlar tüm insanların değil, çoğunlukla "Vehim, Evham ve Kuruntu"larına yenik düşmüş insanların değer yargısıdır... Pratik zekanızla bizim elimize İpot verip onu da anlayamadığınızı varsayarak inanç değerlerinizin geçerliliğini kanıtlamaya çalışıyorsunuz... Oysa çok basit bir bakış açısıyla sizin değer yargılarınız bizim sağ duyumuza aykırı gelirken size son derece huzur verici geliyor olabilir... Sizin bize kendi ruhsal rahatlığınızı örnekleyerek sürekli öne sürdüğünüz...Kerametler ve esrarlı şeyler, "İlkel benliği"ni önde tutan, "soyut kavram" lara inanarak bağlanan insan düşüncesinin gerekli gördüğü... İnançların soyut varlıklarıyla onların sürekli olarak beyinlerini işletecek, ruhsal olarak rahatlatacak yada yoracak, masallar ve korkular... Sağduyusuyla hareket etmeyi ve düşünmeyi becerebilmiş insanlar için son derece gereksiz, akla sığmaz şeyler olabilir... Ve onlar, sizin inandıklarınıza inanmayanlar; İnançlara ve insan oğlunun "gerçek ve doğal" yaşamına dair düşünce ve görüşlerini en az sizin kadar dile getirme hakkına da sahiptirler... O nedenle hiç kimsenin... Asla; "Madem inanmıyorsunuz ne diye bizim inançlarımızı eleştiriyorsunuz" diye ahkam kesme gibi bir hakkı ve ayrıcalığı olamaz... Çünkü bir inanca bağlı olarak yaşamakta, o inancı reddederek yaşamakta bir gerçekliliktir... Eğer bir inanç, kendine inanmayanları ve diğer inanç sahiplerini tehdit ediyor ve zorluyorsa... Ona karşı durmak, yanlışlarını, geçersizliğini ve safdilliğini dile getirmek son derece doğal ve kişilik hakkıdır... Hatta aşağıda yazılanları da gayet açıklıkla dile getirerek... Çevresindeki insanları uyarmak ve aydınlatmak... Sağduyunun sorumluluğunu duymak ve yerine getirmek... En az, inançları yaşama ve yayma özgürlüğü kadar bir hak, sorumluluk ve zorunluluktur... *** Dinsel inançlar söz konusu olduğunda insanlar "İlkel benlik" ve korkularına yenik düşmüş büyük çocuklardır. Bir din ne kadar "yeri değeri olmayan söz, davranış" ve mucizelerle dolu olursa, Onların ruhsal duyguları üzerinde o oranda tahakküm hakkı kazanır. Sofu, saflıklarına hiçbir sınır koymamak zorunda olduklarına inanırlar. Bir şey ya da şeyler ne kadar çok anlaşılmaz olursa, onlara o oranda ilahi görünür. Bu şeyler ne kadar az inanılabilir olursa, bunlara inanan insanlar, o oranda erdem ve üstünlükler olduğunu sanırlar. O nedenledir ki; İnsanların ilkel benliğine hitap eden "İnanç ustaları" en çok mümkün olmayan şeylerin, onlar için en esaslı şeyler olduğuna insanları inandırmayı başarmışlardır. Çünkü; DİN, İNSANLARIN İLKEL BENLİĞİNİ SOYUT VARLIKLARIN MUCİZELERİYLE KANDIRIR... *tna 1 Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2008 Eğer bir inanç, kendine inanmayanları ve diğer inanç sahiplerini tehdit ediyor ve zorluyorsa...Ona karşı durmak, yanlışlarını, geçersizliğini ve safdilliğini dile getirmek son derece doğal ve kişilik hakkıdır... Tebrikler Saygilar Alıntı
Φ Goril Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2008 Hepsi en doğrusu benim söylediğim mottosuna sahip. hepsi inananları için en doğrusu. E ortada maddi bir ispatta olamıyacağı için hangisinin doğru olduğuna nasıl inanıcaz ki 5000 senedir cennet inancı var, cehennem inancı var, tanrı inancı var, şeytan inancı var. Bütün dinler bu ödül/ceza, iyi olan üstün güç/ kötü olan üstün güç temeline dayanmış. Putperest dinlerde iyi tanrılar/ kötü tanrılar ayrımı varken. tek tanrılı dinler, iyi tanrıları tek bir tanrıda toplamış, kötü tanrılarıda şeytan adı altında tekleştirmiş. Formatta aynı. Putperestler, kötü tanrılar ile, iyi tanrıların mücadelesine savaşına inanırlarmış. Başlarına gelen iyi şeyleri iyi tanrıların verdikleri olarak görürken. Başlarına gelen felaketlerinde kötü tanrılarının marifeti olduğuna inanırlarmış. Tek tanrılı dinlerde de iyi şeyleri tanrı yaparken, kötü şeyleride şeytan yapar. Putperestler iyi insanların arkasında iyi tanrılar, kötü insanların arkasındada kötü tanrıların olduğuna inanırlarmış. tek tanrılı dinlere inananlarda. iyi insanların arkasında tanrı, kötü insanların arkasındada şeytan olduğuna inanıyorlar. Tapınma biçimleri. nüans farkları olsada onlarda aynı, bedensel çile, fiziksel tapınma, kurban, adak, dua, kutsal semboller, ikonlar vesaireler. tek tanrılı dinlerin diğerlerinden tek farkı, iyi ve kötü tanrıları "tanrı ve şeytan" olarak iki temel kimliğe büründürmek. Herşey aynı. Sahi hangisine inanıcaz? Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2008 Hepsi en doğrusu benim söylediğim mottosuna sahip. hepsi inananları için en doğrusu. E ortada maddi bir ispatta olamıyacağı için hangisinin doğru olduğuna nasıl inanıcaz ki 5000 senedir cennet inancı var, cehennem inancı var, tanrı inancı var, şeytan inancı var. Bütün dinler bu ödül/ceza, iyi olan üstün güç/ kötü olan üstün güç temeline dayanmış. Putperest dinlerde iyi tanrılar/ kötü tanrılar ayrımı varken. tek tanrılı dinler, iyi tanrıları tek bir tanrıda toplamış, kötü tanrılarıda şeytan adı altında tekleştirmiş. Formatta aynı. Putperestler, kötü tanrılar ile, iyi tanrıların mücadelesine savaşına inanırlarmış. Başlarına gelen iyi şeyleri iyi tanrıların verdikleri olarak görürken. Başlarına gelen felaketlerinde kötü tanrılarının marifeti olduğuna inanırlarmış. Tek tanrılı dinlerde de iyi şeyleri tanrı yaparken, kötü şeyleride şeytan yapar. Putperestler iyi insanların arkasında iyi tanrılar, kötü insanların arkasındada kötü tanrıların olduğuna inanırlarmış. tek tanrılı dinlere inananlarda. iyi insanların arkasında tanrı, kötü insanların arkasındada şeytan olduğuna inanıyorlar. Tapınma biçimleri. nüans farkları olsada onlarda aynı, bedensel çile, fiziksel tapınma, kurban, adak, dua, kutsal semboller, ikonlar vesaireler. tek tanrılı dinlerin diğerlerinden tek farkı, iyi ve kötü tanrıları "tanrı ve şeytan" olarak iki temel kimliğe büründürmek. Herşey aynı. Sahi hangisine inanıcaz? Hiçbir metafiziki kavrama inanmayacağız. Zeus , Ahura Mazda , Rab , Allah , Uçan Spagetti Canavarı , Şeytan , cin , huri , peri gibi metafiziki kavramlar ispat edilemezler. Bu konularda sn Gecekuşu nun mükemmel tespitleri var. Saygılar. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 *** Bir Allah'ın, tanrının varlığı bütün dinlerin temelidir. Bu dinsel öğretileri benimseyenler arasında bu varlıktan çok az kimse kuşku duyar. Ancak dinin bu içyüzü,"Dinsel inançların özünü oluşturan ana öğe üzerine düşünen" her insanın zekasını yok sayan bir içeriktedir. Her dininin kurallarını öğretmek için yazılmış kitapların bu temel varsayımı, Bir tanrının varlığı üzerine sorulan çözümü en güç olan soru olmuştur. Ve o dinsel inanışları benimsemiş olanlar için bu temel varsayımın yanıtı da hep çetin ve sancılı olacaktır. Çünkü dinsel baskı ve korkularından uzak kalarak konuyu kavramaya çalışan sağduyulu herkes için... ALLAH'IN VARLIĞI HAKKINDA KANAAT EDİNMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR *** Niteliklerinin bizce anlaşılmaz olduğu bütün semavi dinlerde ifade edilen, Çevremizi algılamamız için gerekli bütün duyularımızı yok sayarak, Doğası ve içeriği bilinmeyen bir şeyin varlığına inanılabileceği, içtenlikle ileri sürülebilir mi? Sağduyusunu ve insan zekasını önde tutabilen dinsel varsayım ve korkularından arınmış herkes için bu sorunun yanıtı... "Niteliklerinin anlaşılmaz ve birbiriyle çelişen bir tanrının var olduğu iddiası varsayımdan öte bir şey olamaz..." "Hayır...İçtenlikle öne sürülemez." olacaktır... Çünkü; bir şeyin var olduğuna veya olabileceğine birini inandırmak için, işe, bu şeyin "ne" olduğu ona söylenmekle başlanmalıdır. Böyle bir şeyin varlığına ya da varlığının olanaklı olduğuna inandırmak, onu cevap veremez bir hale getirip susturmak için, ona bu şey hakkında birbiriyle çelişmeyen ve birbirini ortadan kaldırmayan şeyler söylenmelidir. Kısacası, bir şeyin varlığına birini tümüyle inandırmak için, bu şey hakkında, anlayabileceği şeyler söylenmelidir. Kendisine bu sıfatların atfedildiği bu şeyin olmamasının mümkün olmadığı, ona kanıtlanmalıdır. Oysa, "Vazgeçilmez bir varlık, yokluğunda çelişki oluşturan bir varlıktır. " Bir şey, birbirini karşılıklı olarak bozan, mantıken birleştirilmeyen ve... Anlaşılmayan iki düşünceyi kapsıyorsa; O şey hayal ürünüdür. İnsanlar için açıklık; Ancak bize fikirler üreten duyularımızın ve... Bizi bunların birleştirilmesinin mümkün olup olmadığı hakkında karar vermemizi sağlayan duygularımızın sürekli tanıklığı üzerine kurulabilir. Yaşamımızın her anında herkesçe geçerli olan ve uygulanan bu ilkeler, Allah'ın varlığından söz açılır açılmaz göz ardı edilir, ulaşılan mantıksal gerçekler "yanılgı" olarak kabul edilir... Oysa; şimdiye kadar " Allah'ın", bir tanrının varlığı ile ilgili ne söylendiyse ya anlaşılmaz ya da tümüyle çelişkilidir... Ve dolayısıyla sağduyu sahibi olan her insan için olanaksız olması gerekir. Bütün insanların bilgisi az çok aydınlandı ve olgunlaştığı halde nedense Allah'a ait bilgi hiçbir zaman aydınlanmadı. Hatta, Allah'a ait bilginin, birtakım kuruntuların, belirsizliklerin etkisiyle daha da çok karartıldığı görülüyor. En uygar milletler, en derin düşünürler bu konuda en geri kalmış milletlerle ve en bilgisiz, anlayışı kıt kişilerle aynı düzeyde. Çünkü; her din ancak, "mantık"ta iddiayı kanıt kabul etme hatası üzerine kurulmuştur: Bedavadan varsayar ve sonradan ürettiği varsayımlarla kanıtlar! Bugüne kadar üretilen bütün varsayımlara rağmen gerçek şu ki; "ALLAH'IN VARLIĞI KANITLANAMAMIŞTIR." *** Eğer dinsel baskılanmanın, varsayım ve hurafelerin olumsuz etkisinden kurtularak sağduyumuzla düşünebilirsek şu gerçekle karşı karşıya kalırız... "HER DİNE ESAS HİZMET VEREN ŞEY, KUŞKULU ŞEYLERİN EN KUŞKULU OLANIDIR." *** *tna 1 Alıntı
Φ kafedengi Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Şeytanla itiş-kakış yapan kendisi, olan Ademoğluna oluyor. Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı. (Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın." (Allah:) "Öyleyse oradan in, orada büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin." O da: "(İnsanların) dirilecekleri güne kadar beni gözle(yip ertele.)" dedi. (Allah:) "Sen gözlenip-ertelenenlerdensin" dedi. Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onları (insanları saptırmak) için mutlaka senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım." "Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın." (Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım." (Araf Suresi, 11-18) bunun neresı ıtıs kakıs soylermısınız Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Bunlar eskilerin masalı. Onları çok okuduk , dinledik. Siz önce itiş kakışın kimle kim arasında olduğunu iyi etüd edin. Olan kime olmuş onu da etüd edin. Sonra yeniden masal anlatırsınız. Size öğretilen masalda mantık hataları var. Masal ya. Mantık beklemek te hatalı aslında ama. En doğru ve evrensel düşünce benimki deyince... Bizde bunları yazmak zorunda kalıyoruz. Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Bunlar eskilerin masalı. Onları çok okuduk , dinledik. Siz önce itiş kakışın kimle kim arasında olduğunu iyi etüd edin. Olan kime olmuş onu da etüd edin. Sonra yeniden masal anlatırsınız. Size öğretilen masalda mantık hataları var. Masal ya. Mantık beklemek te hatalı aslında ama. En doğru ve evrensel düşünce benimki deyince... Bizde bunları yazmak zorunda kalıyoruz. Üç gün önce okuduğum bir kitabı size tavsiye edebilir miyim?Adı:Atatürk'ün Hayatını Değiştiren Kitap/Allah'ı İnkar Mümkün mü?/Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi Bütün arkadaşlara tavsiye ediyorum.Emin olun büyük bir zevkle,merakla okuyacaksınız.Bir şeyler değişecek göreceksiniz... MUHABBETLE... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Hayat dokunduğumuzu hissettiğimiz kardar gerçek.Hayat görebildiğimiz kadar gerçek.Hayat koklayabildiğimiz kadar gerçek.Hayat tadabildiğimiz kadar gerçek.Hayat beş duyu organımızın çalışır olduğu sürece beynimize sinyal gönderebildiği kadar gerçek.Hayat beynimizde, hücrelerimizde gördüğümüz resim kadar gerçek.Dokunma hissin yoksa dokunduğun her şey masal.Görme yetin yoksa göremediğin her şey masal.Tatma hissin yoksa tatamadığın her şey masal.Koklama hissin yoksa koklayamadığın her şey masal.Zaman kadar mekan kadar gerçeksin madde beyninde madde beynindeki hayal kadar gerçek.Bu alem madde kadar gerçek madde kadar yalan.Bir yerden geldiğine inanmıyorsan bir yere gittiğini görmüyorsan hayat o kadar gerçek hayat o kadar mantıklı hayat o kadar masal.Masalın içindekiler masalın yazarına masal diyorlar... MUHABBETLE... Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Hayat dokunduğumuzu hissettiğimiz kardar gerçek.Hayat görebildiğimiz kadar gerçek.Hayat koklayabildiğimiz kadar gerçek.Hayat tadabildiğimiz kadar gerçek.Hayat beş duyu organımızın çalışır olduğu sürece beynimize sinyal gönderebildiği kadar gerçek.Hayat beynimizde, hücrelerimizde gördüğümüz resim kadar gerçek.Dokunma hissin yoksa dokunduğun her şey masal.Görme yetin yoksa göremediğin her şey masal.Tatma hissin yoksa tatamadığın her şey masal.Koklama hissin yoksa koklayamadığın her şey masal.Zaman kadar mekan kadar gerçeksin madde beyninde madde beynindeki hayal kadar gerçek.Bu alem madde kadar gerçek madde kadar yalan.Bir yerden geldiğine inanmıyorsan bir yere gittiğini görmüyorsan hayat o kadar gerçek hayat o kadar mantıklı hayat o kadar masal.Masalın içindekiler masalın yazarına masal diyorlar... MUHABBETLE... Mavi yazıya kadar bir mantıkla gelmiş siniz. Birden , ne olduğu anlaşılmadan , kırmızı yazılan bölümde , bir YARGI da bulunmuş sunuz. Yada bunu yazan kimse... Cümlenin gelişinde kopukluk var. Sanki sonradan eklenmiş gibi , sanki iki değişik insan sözü gibi... Dikkatli okuyunca daha net... Ayrıca Türkiye ye gelince bu kitabı bulmaya çalışacağım. Listeye ekledik. Saygılar. Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Mavi yazıya kadar bir mantıkla gelmiş siniz. Birden , ne olduğu anlaşılmadan , kırmızı yazılan bölümde , bir YARGI da bulunmuş sunuz. Yada bunu yazan kimse... Cümlenin gelişinde kopukluk var. Sanki sonradan eklenmiş gibi , sanki iki değişik insan sözü gibi... Dikkatli okuyunca daha net... Ayrıca Türkiye ye gelince bu kitabı bulmaya çalışacağım. Listeye ekledik. Saygılar. Hiç şaşmadım kusura bakmayın,yüzeye değil lütfen derine bakın... MUHABBETLE... Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2008 Hiç şaşmadım kusura bakmayın,yüzeye değil lütfen derine bakın... MUHABBETLE... Derin deme hocam , Adamlar yanlış anlayacak şimdi. Alıntı
Φ kafedengi Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Şeytanla itiş-kakış yapan kendisi, olan Ademoğluna oluyor.Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı. . . kardes sunu demeye calısıyorum kı; burada bır ıtıs kakıs yok. cunku seytanın ıfadelerınde yaratıldıgını kabul ettıkten sonra yapmak ıstedıklerını yapacagı kadar bır sure bır ızın talebı var. yanı ben kulum sen rabsın var. ben kımım senı hasa ıtecek yada cekecegım var Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 kardes sunu demeye calısıyorum kı; burada bır ıtıs kakıs yok. cunku seytanın ıfadelerınde yaratıldıgını kabul ettıkten sonra yapmak ıstedıklerını yapacagı kadar bır sure bır ızın talebı var. yanı ben kulum sen rabsın var. ben kımım senı hasa ıtecek yada cekecegım var Manayı fazla zorladın mı , uçar gider. Bakın sade bir şekilde Kısaca yazalım. - Konu Adem e secde... - İsteyen kim. Allah. - Kimden istemiş. Meleklerden. - Peki onlar secde etmiş mi. - Biri hariç hepsietmiş. - Kim o. Bay şeytan. Allah yap demiş. oda yapmamış. Sonra Adem cennetten şutlanmış. İtiş kakış hangi iki METAFİZİKİ kavram arasında. ( Allah - Şeytan ) Peki maddi olan Adem nerde. DÜNYADA. Bak daha net. Öbürleri nerde... BİLEN YOK. Hayale davalı , masallar bütünü var. O kadar. Alıntı
Φ kafedengi Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2008 Manayı fazla zorladın mı , uçar gider. Bakın sade bir şekilde Kısaca yazalım. . . . bu anlattıklarınıza masal tanımlaması yapılabılır sızın tarafınızdan ben bunu sorgulamıyorum. bu sızın tercıhınız. bu metnın ıcındekı manasında seytanın bızatıhı kendısının ıfadelerınden Allah'ı kabul ettıgını anlıyorum ben. ıtıraz noktam bu. bunu nerden anlıyorum '' benı atesten ademı camurdan yarattın'' demesınden. bu sebeple soyluyorum burda bır ıtıs kakıs yok Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2008 Çok afedersiniz ama , Şeytan ın kendisini Allahın yaratmadığına dair bir söz mü geçti de siz , Şeytan Allahı kabul ediyor diyorsunuz. Şeytan ile Allah arasındaki itiş kakış derken , Bay Şeytanın Allahın emrini dinlemediğini gayet basit cümleler ile anlattım. Zaten sizin de bildiğiniz masal bu. Şeytan Allahı dinlemiyor. Kafa tutuyor. Beni Allah yaratmadı demiyor. Sadece Ademe secde etmiyor. Sanırım anlatabildim. Alıntı
Φ kafedengi Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2008 Manayı fazla zorladın mı , uçar gider. tefsır dersınde ıkıncı oldugunuz yazmıssınız bı yerde, bı de bırıncıden soz etmıssınız. bu ıkıncılıgı nasıl basardınız hıc zorlamadanmı. bıde merak ettım bırıncıde sızın gıbı ınkar yolunumu tercıh ettı Alıntı
Φ EVDEYOKUZ Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2008 Manayı fazla zorladın mı , uçar gider. tefsır dersınde ıkıncı oldugunuz yazmıssınız bı yerde, bı de bırıncıden soz etmıssınız. bu ıkıncılıgı nasıl basardınız hıc zorlamadanmı. bıde merak ettım bırıncıde sızın gıbı ınkar yolunumu tercıh ettı Bence 1. olanda inkar etmek durumunda kalmıştır. Bilimin ne kadar derinliklerine gidersen Allah a o kadar yaklaşırsın derler ya teistler Kuran ı da ne kadar derinlemesine (korkmadan) incelersen insan ürünü olduğunu anlarsın saygılar Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.