Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Allah'ın Varlığına Dair -Önyargısız Araştırma-


Misafir Evren.

Önerilen İletiler

birvarmışbiryokmuş,

 

BrainSlapper kaynakları ile gösterdi, ispatladı. Diyanetin kaynağını da verdi, Nur Cemaatinin kaynağını da verdi, bütün google'daki kaynakların da linkini verdi.

.

.

Saygılar.

 

 

Sevgili Taklamakan ;

 

Öncelikle Okuduklarınızı Anlamaya Çalışınız. Konunun Nerede Olduğunu Takip Ediniz.

 

Bakınız Sizin İspat Edilmiştir, Dediğiniz Şey ,

Tarihte Kayıtlı Olan, Beni Kurayza Gazvesi Meselesi dir.

 

Fakat Biz Nedense Bir Türlü Anlatamıyoruz. Bir Kişide Çıkıp Acaba Ne Söylüyor Diyemiyor.

 

Biz , Bir Yahudi nin Bir Müslüman Kadın a Hayasızlık Yapması Neticesinde , O Yahudinin Bir Müslüman Tarafından Öldürülmesi,

ve Ardından Diğer Yahudiler in o Müslüman ı Şehit Etmeleri ile Gelişen Yıkım ın Yaşanmadığını,

Kesinlikle İddia Etmedik.

 

Biz Bu Gaza nın Sayın BrainSlapper ın Anlattığı gibi Olmadığını ,

 

Yani Efendimizin Yahudiler e İşkence ve Zulüm Yapmadığını ,

 

Aslında Yahudilerin Bizzat imzaladıkları Sulh Anlaşmasını Bozarak, İlk Kanı Döktüklerini ,

 

Hem de Bir Müslüman Kadın ın Namusu na Hıyanet Ederek, Hain ve Lanetli Bir Irk Olduklarını Gösterdiklerini ,

Söylemeye Çalıştık.

 

Yani Olay Yaşanmamıştır Değil, Sizin Anlattığınız gibi Yaşanmamıştır Dedik.

Sizin Anlatımınız , Tamamen İFTİRA dır, Dedik.

 

Dediklerimizin de Hala Arkasındayız.

 

Ama Nafile.

 

Şimdi Hala Bunları Söylediğim Anlaşılmak Yerine ,

Yok Kardeşim Aslında Sen Şöyle Demiştin Denecek.

 

E. Ne Yapalım. Kendiniz Söyler, Kendiniz Dinlersiniz.

 

Belki Anlarsınız Diye, Son Bir Ümid İle Tekrar Ediyoruz ;

 

Biz Bu Hadise Yaşanmamıştır Demedik, Demiyoruz. Bunu Siz Bizim Adımıza İsnad Ediyorsunuz.

 

(Kaldı ki, Kimin Ne Söylediği, Zaten Aleni dir, Aşikar dır. Kim Kimden Neyi Gizleyebilir ki.)

Biz Sözlerimizin Arkasındayız.

Tarihte Sizin Anlattığınız Gibi Bir Hadise Yaşanmamıştır Diyoruz.

 

Anlayabiliyor mu su nuz ?

 

Biz Bu Hadise Kesinlikle Sizin Anlattığınız Gibi Yaşanmamıştır, Dedik ve Diyoruz.

Sizin Anlattığınız Şekliyle Hadise yi İnkar Ediyoruz.

Tarihta Kayıtlı Olduğu Haliyle Değil.

 

Artık Anladınız mı ...?

 

Anlamak İstemeyenler ile Anlaşabilmek Ne Zormuş, Be Kardeşim...

 

 

Saygılarımla. Doğan Gülbudak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın birvarmışhiçyokmuş...

Sizinde niyetiniz belli oldu...

Sizde olayı oldubittiye getirip, geçiştirmek istiyorsunuz.

.

.

...

 

 

Sevgili TengeriinBoşig ;

 

Kusura Bakmayın, Fakat Sizin için Aynı Şeyleri Bir Kere Daha Tekrar Edemeyeceğim.

 

Lütfen Sevgili Taklamakan a Verdiğim Yanıtı Okuyunuz..,

ve

Lütfen Yazdıklarımızı Okumadan, Biz e Yanıt Vermeye Çalışmayınız...

 

 

Saygılarımla. Doğan Gülbudak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili TengeriinBoşig ;

 

Kusura Bakmayın, Fakat Sizin için Aynı Şeyleri Bir Kere Daha Tekrar Edemeyeceğim.

 

Lütfen Sevgili Taklamakan a Verdiğim Yanıtı Okuyunuz..,

ve

Lütfen Yazdıklarımızı Okumadan, Biz e Yanıt Vermeye Çalışmayınız...

 

 

Saygılarımla. Doğan Gülbudak

Sayın birvarmışhiçyokmuş...

Bence siz kendi iletilerinizi tekrar bir okuyun

Ve cevap verdiğinizi düşündüğünüz iletileri de tekrar tekrar okuyun...

Bakalım ne göreceksiniz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi bu Nur cemaati müridlerine Risalei Nur'dan başka kitap okumamaları için sürekli baskı yaparlar. Çünkü o zaman beyni yıkanamaz. Tüm İslami tarih kaynaklarında vardır:

 

Yahudilerin de kabul ettiği söylenen bir hakem tayin edilmiş ve bu hakem büluğa ermiş tüm kabile erkeklerinin öldürülmesini, gerisinin köle olarak satılmasına hüküm vermiştir. Bir çukur kazılıp çukurun başına getirilen Yahudilerin kafaları kılıçla kesilerek çukura birer birer atılmışlar, Muhammed de olayı gölgeden izlemiştir. Erkek çocukların eteklerine bakılıp ergin olduğuna karar verilenler ölüm çukuruna yollanmıştır. Sıcak iklimlerde oldukça erken erginleşme olduğu düşünüldüğünde vahşetin boyutu tüyler ürperticidir. Kabile başkanının aldığı bir anlaşma bozma kararından dolayı çocuklar katledilmiştir. Diğerleri ise esir olarak satılmışlardır.

 

İşin doğrusu Muhammed Yahudilere son derece katı ve merhametsiz davranmıştır. Daha o zamandan Arap yarımadasında Yahudi devleti diye bir şey olmaması gerektiğine karar verilmiş ve bu amaçla soykırım yapılmış, tüm gelişme potansiyeli gösterebilecek Yahudi şehir devletleri çeşitli bahanelerle yok edilmiştir. Bu kin günümüze kadar taşınmış, sürmektedir. Bugün bir Yahudi ve bir Filistinli birbirlerini öldürdüklerinde, bu kin ve nefretin tohumlarını kullanmakta ve sürdürmektedirler.

 

Bu kabile devletlerin anlaşma bozduklarından da emin değilim. Çünkü İslam dinine göre bu yeni dine daveti kabul etmemek savaş açmak için yeterli neden teşkil eder. Bir anlaşma vardıysa da anlaşma süresi bitince savaş açılacağını Yahudiler zaten çok iyi biliyorlardı. Kesilecek koyun gibi bayrama ertelenmektense baş kaldırmışlar. Gün olur devran döner, keser döner sap döner. Şimdi devran da döndü, keser de...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn D.Gulbudak tan alıntıdır.

 

Biz , Bir Yahudi nin Bir Müslüman Kadın a Hayasızlık Yapması Neticesinde , O Yahudinin Bir Müslüman Tarafından Öldürülmesi,

ve Ardından Diğer Yahudiler in o Müslüman ı Şehit Etmeleri ile Gelişen Yıkım ın Yaşanmadığını,

Kesinlikle İddia Etmedik.

 

Aslında Yahudilerin Bizzat imzaladıkları Sulh Anlaşmasını Bozarak, İlk Kanı Döktüklerini .....

 

 

Sn Gülbudak...

 

Burada kimin anlayışında problem olduğunu , yazıları okuyan forumdaşlar az çok bilir. Bunu geçelim.

 

Yukardaki okuduğunuz ama yanlış anlayarak , bunun sonucunda yanlış yorumladığınız yer şuarsıdır.

 

1- Yahudiler bir kadına kötü şaka yapmışlar.

2- Kadın feryat etmiş.

3- Bunu gören bir MÜSLÜMAN , şakayı yapan YAHUDİYİ öldürmüş.

4- Yahudiler de müslümanı öldürmüş.

 

Olay bu.

 

İlk kanı burada kim dökmüş.. Müslümanlar.

 

siz ne diyorsunuz.. Tam tersini.

 

Burada kadına yapılan bir şakadan dolayı..

Bir kabilenin tüm mallarının TALAN edilmesini , yutlarından sürülmesini , göremeyen göze ve bunu kabul edemeyen AKIL a ithaf olunur.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şunu üstüme alınmam gerekiyor çünkü ben imansızım. Beni kastediyor, cevap hakkımı kullanmalıyım.

 

İmansız bir insanın kimseye de fayda vermesi mantıklı olmaz. Ne ailesine ve çocuklarına ne de ülkesine

Benim aileme de, çocuklarıma da(Bütün çocuklar benim çocuklarımdır), hele hele ülkeme de faydam, senin zararından dahi fazladır. Bundan daha fazlası da elimden gelmez herhalde.

 

 

İmansız savaştan kaçar.En sevdiği şey canıdır. Ölümden korkar...

Savaştan kaçan vatan hainidir. Ben vatan haini değilim. Sana başka şey de yazardım ama yazamam.

 

İmansızın en sevdiği kişisi öldüğünde onun yaşaması için bir sebep yoktur..

Vardır, lakin sana anlatması zordur.

 

imansız hasta olduğunda onu ziyarete gelmek isteyen bir müslüman da olmaz.

Her gördüğün müslümanı kendin gibi zannetme. Müslümanlığın ne olduğunu bilmeyen müslümanlar da var çok şükür.

 

 

İmansız kimsenin görmediği bir yerde kötülük yapmaktan çekinmez. ve bir mahsuru yoktur..

Bana iftira atıyorsun. Benim insanlık onurum var, nereye gitsem peşimden gelir, hiç kimse görmese o görür.

 

İmansız için dünyanın anahtarı paradır.Bunu elde etmek için herşey mubahtır..

Yalan, benim param, bırak müslüman'a yalandan zekat şeklinde olmayı, doğa'daki tüm canlıların parasıdır, hatta cansızların da payı vardır. Kendime ancak biraz ayırırım. İftiranın da bu kadarı olmaz. Sen beni nerden tanıyorsun arkadaşım?

 

İmansız israf etmede bir sakınca görmez. İyilik sadaka muhtaçlara yardım gibi şeyler masaldır...

İftira, bir su damlasını bile ısraf etmem, muhtaçlara yardımda ise seni en az 10'a katlarım. Belki de 1000'e katlarım.

 

İmansız kötü insanları merhametsizleri affeder.

Affetmem, affetsem dinlerle savaşmazdım.

 

Nasıl olsa kendine bir kötülük gelmemiştir sonuçta...

Din olacak da kime kötülük gelmeyecek? Hiç gelmese komşuda pişer bize de düşer. Dinin yaydığı kötülüklerden kurtulabilen adam mı var bu dünyada?

 

 

Kalpsizdir.Doğranan Filistinli onun için sadece bir Araptır.

İmansızım, nefretim bile dinin rahmetinden çok daha şefkatlidir.

 

 

Türk olsun çamurdan olsun...

Vatanıma milletime canım feda. Ne mutlu Türk'üm diyene. Ne mutlu Kürd'üm diyene. Ne mutlu Yunan'ım diyene. Ne Mutlu Japon'um diyene. Ne mutlu insanım diyene. Ne mutlu canlılardan sadece bir tanesiyim diyebilene.

Kahve Yemen'den gelir, ırkçılık dinden gelir.(Arap ırkçılığı) Bende ırkçılık yoktur. İftira.

 

İmansız öldükten sonra toprak olacağını zanneder. Bu yüzden her türlü kötülük yapanın yanında kar kalır.

İftira, sen beni nerden tanıyorsun arkadaşım? Kime kötülüğümü gördün şimdiye kadar?

 

 

İmansız yalnızdır. Bunalımdır. Herşeyi sebeplere bağlar.Geçmişteki hatalardan ah vah eder...

Ne mutlu, imansızım diyene. İmansız demek mutlu demektir.

 

 

İmansız babasını ezen şöförü katil diye öldürebilir.

İftira, sen benim katil olduğumu nerden biliyorsun arkadaşım? Kimi öldürdüğümü gördün?

 

İmansız en zor durumda kaldığında, geminin batma anında, uçağın türbülansa girdiği anda kendini yaratan birini görmüş kadar bilir...Sonra unutur..

Sen benimle ne zaman uçağa bindin? Sizim seninle tesadüfen yan yana gelmişliğimiz bile olamaz. Öyle tesadüf bile olmaz. Benim gittiğim yere sen gitmezsin, senin gittiğin yere de ben gitmem. Başka yerlerde geziniriz biz. Tanımadığın insanlara iftira atma.

 

 

İmansız için ahlak ve namus kavramı soyut şeylerdir.Karısını pazarlamada bir beis yoktur... Para gelecekse gerisi teferruattır.

********* Sen beni nerden tanıyorsun? ****** İftira atıyorsun. Sen benim karımı pazarladığımı nerde gördün? Bir kere ben evli bile değilim. *****

 

 

İmansız en serseri arkadaşına inanır.

İmansızın serseri arkadaşı yoktur. İmansız bey efendidir, serserilerle işi olmaz.

 

Sonra köpek eti yiyenlerin dinine girer.

Hem bana "imansız" diyorsun, hem de "bilmem kimin dinine girer" diyorsun. İmansızın dini yoktur, imansız dinsiz demektir, iftira.

 

İmansız yolda kaldığında müslümanlardan yardım ister...Allah Rızası der. Müslümanda yardım eder.

Senin gibi müslümandan yardım göreceğime, Bin kere ölürüm daha iyidir.

 

Başkası ******** umrunda değildir. Kendi canı sağolsun...

O yıldızlanan yerde ne yazıyordu bilmiyorum, ama sağolsun mod arkadaş o kelimeyi sakıncalı görmüş ve yıldızlamış. Demekki *********, vatan haini, katil vs. gibi sözlerden bile daha çirkinmiş. O yıldızlı yerde ne yazıyorduysa onu da sana idade ediyorum, lazım olur mutlaka.

 

Güle güle kardeşim, madem ki sen bana böyle güzel iltifatlar ettin, Allah'ın selameti boynuna olur inşallah, amiiin.

Cennete gidesin inşallah, amiin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn D.Gulbudak tan alıntıdır.

 

 

 

 

Sn Gülbudak...

 

Burada kimin anlayışında problem olduğunu , yazıları okuyan forumdaşlar az çok bilir. Bunu geçelim.

 

Yukardaki okuduğunuz ama yanlış anlayarak , bunun sonucunda yanlış yorumladığınız yer şuarsıdır.

 

1- Yahudiler bir kadına kötü şaka yapmışlar.

2- Kadın feryat etmiş.

3- Bunu gören bir MÜSLÜMAN , şakayı yapan YAHUDİYİ öldürmüş.

4- Yahudiler de müslümanı öldürmüş.

 

Olay bu.

 

İlk kanı burada kim dökmüş.. Müslümanlar.

 

siz ne diyorsunuz.. Tam tersini.

 

Burada kadına yapılan bir şakadan dolayı..

Bir kabilenin tüm mallarının TALAN edilmesini , yutlarından sürülmesini , göremeyen göze ve bunu kabul edemeyen AKIL a ithaf olunur.

 

Saygılar.

 

 

Sevgili Taklamakan ;

 

Diyorsunuz ki ;

 

1- Yahudiler bir kadına kötü şaka yapmışlar.

2- Kadın feryat etmiş.

3- Bunu gören bir MÜSLÜMAN , şakayı yapan YAHUDİYİ öldürmüş.

4- Yahudiler de müslümanı öldürmüş.

 

Olay bu.

 

İlk kanı burada kim dökmüş.. Müslümanlar.

 

siz ne diyorsunuz.. Tam tersini.

Alıntı Taklamakan

 

Bakınız, Ben Yukarıda İlk Kanı Yahudiler Döktü, Derken ;

Maksadım, Kanlı Olaylara Sebep Olan Tarafın Yahudiler Olduğunu Vurgulamaktı.

 

Muhtemelen Siz de Bunu Anladınız, Lakin Polemik e Geçmeyi Tercih Ettiniz.

 

Umarım Artık Anlamışsınızdır.

Sizden Farklı Bir Şey Söylemiyorum, Olayların Müsebbibi Yahudilerdir,

Bir Müslüman Kadının Namusu ve Şerefine Müdahale Etmişlerdir, ve Bir Müslüman da O Yahudiyi Öldürmüştür.

Kanlı Hadiseler Böylece Başlamıştır.

 

Şimdi Anlaşılabil dik mi...?

 

 

Saygılarımızla. Doğan Gülbudak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Umarım Artık Anlamışsınızdır.

Sizden Farklı Bir Şey Söylemiyorum, Olayların Müsebbibi Yahudilerdir,

Bir Müslüman Kadının Namusu ve Şerefine Müdahale Etmişlerdir, ve Bir Müslüman da O Yahudiyi Öldürmüştür.

Kanlı Hadiseler Böylece Başlamıştır.

 

Şimdi Anlaşılabil dik mi...?

 

İnsan bir özür diler.

Yanlış yazdım. Tamam hatalıyım.

Hernekadar ilk kanı müslümanlar dökmüş olsa da , ben bu olayları yahudiler başlatmışlardır demek istedim der.

 

Bunun yerine gidip anllaşılabildik mi gibi , diyorsunuz.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizden Farklı Bir Şey Söylemiyorum, Olayların Müsebbibi Yahudilerdir,

Bir Müslüman Kadının Namusu ve Şerefine Müdahale Etmişlerdir, ve Bir Müslüman da O Yahudiyi Öldürmüştür.

Kanlı Hadiseler Böylece Başlamıştır.

 

Şimdi Anlaşılabil dik mi...?

 

Bilgelik, büyüklük, toplum liderliği nedir bilir misin Doğan Bey?

 

Birkaç serseri eşek şakası yaptı diye, bir katliam yapmak değil, artan gerginliği tırmandırmadan, barış içinde çözebilmektir.

Ceza verilecekse, cezayı tüm bir topluma değil, eşek şakası yapanlara vermektir.

Büyüklük budur. Bilgelik budur.

 

Sadece kabadayılar ve çete liderleri, bir fırsat çıksa da karşımızdakileri ezsek, yoketsek diye fırsat kollar. Pireyi deve yapar.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsan bir özür diler.

Yanlış yazdım. Tamam hatalıyım.

Hernekadar ilk kanı müslümanlar dökmüş olsa da , ben bu olayları yahudiler başlatmışlardır demek istedim der.

 

Bunun yerine gidip anllaşılabildik mi gibi , diyorsunuz.

 

Saygılar.

 

sevgili Taklamakan ;

 

Bizi Yine Yanlış Yorumlamışsınız, Sanırım Kendi Zihninizde Tahayyül Ettiğiniz Gibi.

 

Biz Kesinlikle Özür den Utanmayız. Aksine Özür Kabahati Değil, Olgunluğu Gösterir.

 

Siz Hiç Hayatınız da (ya da Bu Forumda) Birinden Özür Dilediniz mi ...?

Biz Onlarca Kez Özür Diledik Karşımızdaki Kişilerden, Her Gerektiği Yerde Affına Sığındık Muhatabımızın,

Lütfen Tüm Yazılarımı Bir İnceleyiniz, Hatta Geçmişe Gitmeye Gerek de Yok ,

 

İşte Bir Kere de Siz e Karşı ;

 

ÖZÜR DİLİYORUM.

 

Bizden Birşey Eksilmedi, Gurur Duyarız. Pekiyi Siz, Mutlu Oldunuz mu...?

 

 

Saygılarımla. Doğan Gülbudak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilgelik, büyüklük, toplum liderliği nedir bilir misin Doğan Bey?

 

Birkaç serseri eşek şakası yaptı diye, bir katliam yapmak değil, artan gerginliği tırmandırmadan, barış içinde çözebilmektir.

Ceza verilecekse, cezayı tüm bir topluma değil, eşek şakası yapanlara vermektir.

Büyüklük budur. Bilgelik budur.

 

Sadece kabadayılar ve çete liderleri, bir fırsat çıksa da karşımızdakileri ezsek, yoketsek diye fırsat kollar. Pireyi deve yapar.

 

Saygılar.

 

 

Sevgili BrainSlapper ;

 

Sizce ;

 

Birbirleriyle Çok Hassas Bir Denge Ortamında, Büyük Bedeller Ödeyerek Sonunda Sulh Anlaşması Yapmış, İki Toplumun ,

Pamuk İpliği İle Bağlı, Bu Anlaşmayı, İstemeyerek Değil, Kaza Sonucu Değil, Bizzat İsteyerek, İradesiyle, Bozarsa,

Yapılan Barış Anlaşmasını Kasten Bozarsa, Hem de Bunu Bir Müslüman Kadının Namus ve İffetine Tacizde Bulunurlar, ve

 

Müslümanlara Karşı Bir Ordu Toplayan, ve Kureyşli Kafirler le de Birlik Olan Beni Nadir Yahudilerinin Yanında,

Bizzat Müslümanlara Karşı Yapılan Savaşta Taraf Olmak Sureti ile Sulh Mütarekesini İhlal edip, Müminlere Kılınç Çeken ,

Beni Kureyza Yahudileri ;

 

Gerçekten Masum mu dur ...?

Yaptıkları Yalnızca Bir Şaka mı dır ...?

 

Siz Kendinize ya da Ailenize Düşmanlarınız Tarafından Böyle Bir Şaka Yapılmasını İstermiydiniz ...?

 

Pekiyi Siz ;

 

Müslümanların Onlarla Savaşmadan Önce, Hz Muhammed in Elçi Olarak Hz. Ali yi Kureyza Yahudilerine Gönderdiği,

Lakin Kureyza Yahudilerinin, Hz. Ali ye ve Bizzat Allah ın Peygamber ine Hakaret Ederek, Hz. Ali nin Uyarı ve Elçiliğini Kabul Etmeyerek,

''Muhammed Kimdir, Anlaşma Nedir, Biz O'nu Tanımıyoruz” Dediklerini, ve Elçiyi Kovduklarını,

Ancak Bunun Üzerine Müslümanların Efendimiz in Komutanlığında, Bir Ordu İle Kureyza Kabilesinin Üzerine Yürüdüğünü,

ve Yaklaşık Bir Ay Süren Bir Kuşatmanın Ardından, Kureyza Yahudilerinin ;

Verilecek Her Cezaya Razı Olacaklarını Kayıtsız Kabul Etmek Zorunda Kaldılarını,

Ve Her iki Tarafın da , Ortak İman Edilen TEVRAT a Göre Verilen ve Kabul Edilen ''Şer i Hüküm'' Neticesinde ,

Yahudi Alimleri nin de Ortak Hükmü Doğrultusunda ;

Müslümanlar a Karşı Barış Anlaşmasını Bozarak Kafirlerin Yanında Savaşa Katılan, Müslümanları Katleden,

400 Erkek Yahudi nin Öldürülmesi ile, Bu Gavzenin Son Bulduğunu ,

 

Biliyor muy du nuz ...?

 

 

Saygılarımla. Doğan Gülbudak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili BrainSlapper ;

 

Sizce ;

 

Birbirleriyle Çok Hassas Bir Denge Ortamında, Büyük Bedeller Ödeyerek Sonunda Sulh Anlaşması Yapmış, İki Toplumun ,

Pamuk İpliği İle Bağlı, Bu Anlaşmayı, İstemeyerek Değil, Kaza Sonucu Değil, Bizzat İsteyerek, İradesiyle, Bozarsa,

Yapılan Barış Anlaşmasını Kasten Bozarsa, Hem de Bunu Bir Müslüman Kadının Namus ve İffetine Tacizde Bulunurlar, ve

 

Müslümanlara Karşı Bir Ordu Toplayan, ve Kureyşli Kafirler le de Birlik Olan Beni Nadir Yahudilerinin Yanında,

Bizzat Müslümanlara Karşı Yapılan Savaşta Taraf Olmak Sureti ile Sulh Mütarekesini İhlal edip, Müminlere Kılınç Çeken ,

Beni Kureyza Yahudileri ;

 

Gerçekten Masum mu dur ...?

Yaptıkları Yalnızca Bir Şaka mı dır ...?

 

Siz Kendinize ya da Ailenize Düşmanlarınız Tarafından Böyle Bir Şaka Yapılmasını İstermiydiniz ...?

 

Pekiyi Siz ;

 

Müslümanların Onlarla Savaşmadan Önce, Hz Muhammed in Elçi Olarak Hz. Ali yi Kureyza Yahudilerine Gönderdiği,

Lakin Kureyza Yahudilerinin, Hz. Ali ye ve Bizzat Allah ın Peygamber ine Hakaret Ederek, Hz. Ali nin Uyarı ve Elçiliğini Kabul Etmeyerek,

''Muhammed Kimdir, Anlaşma Nedir, Biz O'nu Tanımıyoruz” Dediklerini, ve Elçiyi Kovduklarını,

Ancak Bunun Üzerine Müslümanların Efendimiz in Komutanlığında, Bir Ordu İle Kureyza Kabilesinin Üzerine Yürüdüğünü,

ve Yaklaşık Bir Ay Süren Bir Kuşatmanın Ardından, Kureyza Yahudilerinin ;

Verilecek Her Cezaya Razı Olacaklarını Kayıtsız Kabul Etmek Zorunda Kaldılarını,

Ve Her iki Tarafın da , Ortak İman Edilen TEVRAT a Göre Verilen ve Kabul Edilen ''Şer i Hüküm'' Neticesinde ,

Yahudi Alimleri nin de Ortak Hükmü Doğrultusunda ;

Müslümanlar a Karşı Barış Anlaşmasını Bozarak Kafirlerin Yanında Savaşa Katılan, Müslümanları Katleden,

400 Erkek Yahudi nin Öldürülmesi ile, Bu Gavzenin Son Bulduğunu ,

 

Biliyor muy du nuz ...?

 

Doğan Bey,

 

Ben, kafa kesmekten Ali'nin takadinin kalmadığını da bilirim.

Muhammed'in "Sıcakta devam etme ya Ali, serinliğe bırak" dediğini de bilirim.

Kasfa kesilirken hurma atıştırdığını da bilirim.

 

Sen kafanı yorma.

 

*

 

Bak yavaş yavaş dinin öğrenmeye başladın.

Tarihte hiçbir kaydı yoktur dediğin olayın ayrıntılarını öğrenmeye başlamışsın.

Bu güzel bir gelişme.

 

*

 

Şimdi şu iddialarının kaynağını da göster:

 

Birbirleriyle Çok Hassas Bir Denge Ortamında, Büyük Bedeller Ödeyerek Sonunda Sulh Anlaşması Yapmış, İki Toplumun ,

Pamuk İpliği İle Bağlı, Bu Anlaşmayı, İstemeyerek Değil, Kaza Sonucu Değil, Bizzat İsteyerek, İradesiyle, Bozarsa,

Yapılan Barış Anlaşmasını Kasten Bozarsa, Hem de Bunu Bir Müslüman Kadının Namus ve İffetine Tacizde Bulunurlar, ve

 

Müslümanlara Karşı Bir Ordu Toplayan, ve Kureyşli Kafirler le de Birlik Olan Beni Nadir Yahudilerinin Yanında,

Bizzat Müslümanlara Karşı Yapılan Savaşta Taraf Olmak Sureti ile Sulh Mütarekesini İhlal edip, Müminlere Kılınç Çeken ,

Beni Kureyza Yahudileri ;

 

Gerçekten Masum mu dur ...?

Yaptıkları Yalnızca Bir Şaka mı dır ...?

 

Beni Kurayza ile Muhammed ve çetesi arasınada daha önce herhangi bir savaş, kavga falan olmamıştır. Anlaşma Barış Anlaşması değildir. Zira savaş olmamıştır. İttifak Anlaşmasıdır ve Bu İttifakı Beni Kurayza hiçbir zaman ihlal etmemiştir. Soykırımdan geçirilmeden önce de, ittifak gereği olarak, Medine'nin çevresinde hendek kazmıştır bu insanlar, kendi kazma kürekleri ile. Ne yapmışlar da bozmuşlar ittifak anlaşmasını?

Bu islami bilgi dezinfoormasyonuna son verin artık.

 

Soru-1: Muhammed ve Yahudiler anlaşma yaparken hangi bedelleri ödemişler, ne badireler atlatmışlar, sayınız!

Soru-2: Anlaşmayı isteyerek, kendi iradeleriyle bozdularına dair, kanıt sununuz.

 

Beni Kurayza, ordu toplayarak Kureyşlilerin yanında yeralmamıştır. Müslümanlara kışıç çekmemişlerdir. Aksine, müslümanlarla birlikte Medine çevresine hendek kazmışlardır.

 

Soru-3: Beni Kurayza, ne zaman ordu toplamıştır? Beni Kurayza'nın bir kısmı hendek kazarken, diğer kısmı Kureyşlilerle birllikte hendeği mi geçmeye çalışmaktadır?

 

Müslümanların Onlarla Savaşmadan Önce, Hz Muhammed in Elçi Olarak Hz. Ali yi Kureyza Yahudilerine Gönderdiği,

Lakin Kureyza Yahudilerinin, Hz. Ali ye ve Bizzat Allah ın Peygamber ine Hakaret Ederek, Hz. Ali nin Uyarı ve Elçiliğini Kabul Etmeyerek,

''Muhammed Kimdir, Anlaşma Nedir, Biz O'nu Tanımıyoruz” Dediklerini, ve Elçiyi Kovduklarını,

Ancak Bunun Üzerine Müslümanların Efendimiz in Komutanlığında, Bir Ordu İle Kureyza Kabilesinin Üzerine Yürüdüğünü,

ve Yaklaşık Bir Ay Süren Bir Kuşatmanın Ardından, Kureyza Yahudilerinin ;

Verilecek Her Cezaya Razı Olacaklarını Kayıtsız Kabul Etmek Zorunda Kaldılarını,

Ve Her iki Tarafın da , Ortak İman Edilen TEVRAT a Göre Verilen ve Kabul Edilen ''Şer i Hüküm'' Neticesinde ,

Yahudi Alimleri nin de Ortak Hükmü Doğrultusunda ;

Müslümanlar a Karşı Barış Anlaşmasını Bozarak Kafirlerin Yanında Savaşa Katılan, Müslümanları Katleden,

400 Erkek Yahudi nin Öldürülmesi ile, Bu Gavzenin Son Bulduğunu ,

 

Biliyor muy du nuz ...?

 

Doğan Bey, biri ile kavga isterseniz, gidersiniz o adama, kabul etmeyeceği bir teklif yaparsınız. Mesela "Benim liderliği, peygamberliğimi, üstünlüğümü kabul et" dersiniz. Başka işeyler de teklif edebilirsiniz "Bana karını ver" de diyebilirsiniz.

 

Başkan dinden olan insanlara gidip, "Benim peygamber olduğumu kabul edin" demek, ben sizi kesmek istiyorum demektir.

Zira kabul etmeyecekleri kesindir.

 

Sizin müslüman olduğunuzu bile bile, bir adam elinde tabancası ile gelse ve size "Ey Doğan Gülbudak, benim peygamberliğimi kabul et" dese, siz ne dersiniz, ne düşünürsünüz?

 

Bu adam iyi niyetli mi dersiniz?

Hemen kabul edeyim mi dersiniz?

 

Bir insana veya bir topluluğa, onları *********, onları teslimeyete davet eden kabul etmeyecekleri bir teklif, ancak bela çıkarmak için yapılır.

Senin peygamberin de bunu yapmış.

 

*

 

Ebu Lübabe kimdir ve niçin Beni Kurayza Kuşatması biterken kendini bir ağaca bağlayarak kendi kendini cezalandırmıştır?

Yahudi ALimlerinin ortak hümkü sandığınız soykırım kararının, daha Yahudi Alimler tiyatrosu ortada yokken, çook önceden verildiğini, Yahudilere söylediğinden dolayı ihanet ettiğini düşündüğü için olmasın?

 

Beni Kurayza Yahudileri, Beni Nadir'in şartları ile (sağ olara ve 1 deve yükü mal ile Medine'den sürülmek) teslim olmaya karar veriyorlar.

Muhammed hayır diyor.

Bunun üzerine Beni Kurayza yahudileri sadece canlarının bağışlanmasını, bütün malları bırakacaklarını söylüyorlar.

Muhammed hayır diyor.

Muhammed can ve kan istiyor.

Soykırım kararı veriyor.

Ebu Lübabe Yahudileri teslim almaya giderken, Yahudiler sonumuz ne olacak diyorlar.

Ebu Lübabe "bıoğazını göstererek kesme işareti yapıyor".

Son anda, bunu söylediğine pişman oluyor.

Zira, bu gizli bir karardır ve ihanet etmişlik duygusuna kapılıyor.

Muhammed bunu öğreniyor.

Bunun üzerine Sonradan Müslüman olmuş bir yahudi bulunarak "Tevrata göre karar verildi" tiyatrosu oynanıyor.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili BrainSlapper ;

 

Bizden İspat ve Kaynak İstemişsiniz ;

İşte Kurayza Gazasının Aslı, ve Tek Tek Alıntılanmış Kaynakları ;

 

 

BENÎ KURAYZA GAZÂSI

 

Hicretin 5. senesi. (Milâdî 627) Benî Kurayza Yahudilerinin Peygamber Efendimizle olan anlaşmalarına göre, Hendek Muharebesinde düşman tarafından sarılan Medine'yi Müslümanlarla elele vererek müdafaa etmeleri gerekiyordu.(1) Fakat, bunu yapmadılar. Üstelik anlaşma hükümlerini hiçe sayarak, harbin en nâzik safhasında müşriklerle işbirliğine giriştiler.

 

Peygamber Efendimizin tahkik ve sulh için gönderdiği heyete hakarette bulundular ve, "Resûlullah da kim oluyormuş? Muhammed'le aramızda ne ahid vardır, ne de akid" dediler. Hattâ daha da ileri giderek Peygamber Efendimiz için ******** sözler bile sarfettiler.(2)

 

Bununla da yetinmediler. Medine üzerine baskınlar düzenleyerek, Müslüman âile ve çocukları kılıçtan geçirme teşebbüsüne bile kalkıştılar. Bu hareketleriyle Müslümanları, harp endişesinden daha büyük bir telâş ve endişeye düşürdüler. Bu, Peygamber Efendimizin kendilerine lütufkâr davranmasına karşı açık bir nankörlük ve hıyânetti.

 

Hendek Muharebesinde 10 bini bulan düşman ordusu büyük bir hezimete uğrayarak geri çekilmişti. Harpte müşrikler yanında yer alan Kurayzaoğulları da hayal kırıklığı içinde Medine'ye iki saatlik mesafede bulunan sağlam kalelerine çekilmişlerdi.

 

Giriştikleri hâince hareketin farkında idiler. Bu sebeple, Resûl-i Ekremin her an üzerlerine yürümesinden endişe duyup korkuyorlardı.

 

Cebrâil'in (a.s.) Getirdiği Emir

 

Nitekim, Müslümanlar Medine'ye henüz yeni dönmüşlerdi ki, Cebrâil (a.s.) Resûl-i Ekreme şu emri getirdi:

"Yâ Muhammed! Yüce Allah, sana, Benî Kurayza üzerine yürümeni emrediyor!"(3)

Resûl-i Ekrem Efendimiz, silahını yeni çıkarmış, temizliğini henüz bitirmişti. Derhal Hz. Bilal'i çağırtarak, bütün Müslümanlara şunu nidâ etmesini emretti:

"İşiten ve Allah'ın emrine itaat edenler, ikindi namazını Benî Kurayza yurdunda kılsın!"(4)

Bu dâveti duyan Müslümanlar da bir anda toplandılar.

Peygamberimiz sancağı Hz. Ali'ye teslim ederek ordudan önce onu yola çıkardı. Abdullah bin Ümmi Mektûm'u ise Medine'de yerine imam bıraktı.(5)

 

İslâm ordusu 3000 kişiden ibaretti. İçlerinde 36 süvari vardı. Ordu, Resûlullah'la olan anlaşmasını en nazik bir zamanda bozan, vatana hıyânet eden, düşmanla işbirliğine girişen Benî Kurayza Yahudilerine hak ettikleri cezayı vermek üzere yola çıkıyordu.

 

Ordudan önce yola çıkarılmış olan Hz. Ali, Kurayzaoğulları kalelerine yaklaşarak, sancağı kalenin dibine dikti. Bu esnada Yahudilerden bazı nâhoş sözler duydu. Kurayzaoğulları, Peygamber Efendimiz hakkında ağır laflar ediyor, ileri geri ******** konuşuyorlardı.

 

Bu davranışlarıyla giriştikleri hâinlikten pişmanlık duymadıklarını açık açık belli ediyorlardı.

Hz. Ali, sancağı bir başka Sahabîye teslim ederek geri döndü. Yolda Peygamber Efendimizi karşıladı. Onun bu sözleri işitip de üzülmesini istemiyordu.

"Yâ Resûlallah," dedi, "şu şirret adamların yakınına kadar varmasan, olmaz mı?"

Resûl-i Ekrem, "Neden?" diye sordu.

Hz. Ali, Yahudilerden işittiği nahoş sözleri tekrarlamaktan utanıp sustu.

Peygamber Efendimiz: "Herhalde, sen, onlardan beni üzecek birtakım sözler işitmişsindir" deyince Hz. Ali, "Evet, yâ Resûlallah" karşılığını verdi.

O zaman Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

"Musa Peygamber, bundan daha ağırıyla karşılaşmış, daha çok üzülmüştü.

"Git! O Allah düşmanları, beni görecek olurlarsa, söylemiş oldukları çirkin sözlerden hiçbirini söyleyemeyeceklerdir!"(6)

 

Resûl-i Ekrem Efendimiz, mücahidlerle Benî Kurayza Yahudilerinin kalelerinin dibine kadar vardı. Oradan Yahudi ileri gelenlerinin isimlerini birer birer zikrederek onlara şöyle seslendi:

"Ey Allah'ın gazabına uğrayarak maymuna çevrilmiş olanların kardeşleri! Allah sizi hor, hakîr kıldı mı ve belâsını, cezasını üzerinize indirdi mi? Demek siz bana kötü söz söylediniz öyle mi?"

Yahudi ileri gelenleri süt dökmüş kediye dönmüşlerdi:

"Yâ Ebâ'l-Kasım! Sen, sözünü bilmezlerden değilsin! Musâ'ya indirilmiş olan Tevrat'a yemin ederiz ki, biz sana hiçbir kötü laf sarfetmedik" diyerek söylediklerini inkâr ettiler.(7)

 

Benî Kurayzalıların Muhasaraya Alınması

 

Benî Kurayza Yahudileri, cürüm üzerine cürüm işlediler. Peygamber Efendimiz ve mücahidleri iyi bir şekilde karşılamak yerine, onlar hakkında ileri geri konuştular, söylenmeyecek laflar ettiler. Bu, onların teslim olmayıp mukavemet edeceklerinin ifadesi idi.

 

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, önce mücahidlere onları oka tutmalarını emretti. Mücahidler onlara ok yağdırmaya başladılar. Kurayzaoğulları da kalelerinden Müslümanların üzerine en şiddetli bir şekilde ok yağdırıyorlardı. Böylece, Kurayzaoğulları muhasara altına alınmış oluyorlardı.

 

Görünüşte Hz. Resûlullah ve Müslümanların yanında bulunan, hakikatta ise daima İslâm düşmanlarıyla gizliden gizliye işbirliği yapan münafıklar, muhasara esnasında Kurayzaoğullarına gizlice şu haberi gönderdiler:

"Sizler teslim olmayınız! Medine'den çıkıp gidin deseler de, çıkıp gitmeyiniz!

"Onların istediklerini kabul etmeyip çarpışmayı sürdürürseniz, biz size hem canımız hem silahlarımızla yardıma söz veriyoruz."

 

Haliyle gizlice gelen bu haber Kurayzaoğullarına bir cesaret verdi. Karşı koymaya devam ettiler.

Peygamber Efendimiz (a.s.m.), herşeye rağmen muhasarayı kaldırmıyordu. Müslümanları da cihâda ve sıkıntılara katlanmaya teşvik edici konuşmalar yapıyordu.

 

Benî Kurayzalılar, muhasaranın uzadığını görünce, sıkılmaya başladılar. Münafıklardan da herhangi bir yardım gelmeyince bütün bütün maneviyatları sarsıldı. Büyük bir korkuya kapıldılar. Bunun üzerine görüşme isteğinde bulundular. Resûl-i Ekrem Efendimiz istediklerini kabul etti.

 

Peygamber Efendimizle görüşmek ve konuşmak üzere içlerinden Nabbaş bin Kays'ı gönderdiler. Nabbaş, "Yâ Muhammed!" dedi, "Benî Nadir Yahudilerinin teslim olmalarındaki gibi kanımızı dökme, mal ve silahlar senin olsun! Kadınlarımız ve çocuklarımızı alıp memleketinden çıkıp gidelim. Her cins silah hariç olmak üzere, her âile için bir devenin taşıyabileceği gerekli eşyayı götürmemize müsâade et!"

Peygamber Efendimiz, "Hayır, bu teklifi kabul edemem" buyurdu.

Nabbaş ikinci olarak şu teklifi yaptı:

"Öyle ise kanımızı bize bağışla. Sadece kadınlarımızı ve çocuklarımızı alıp gidelim. malları olduğu gibi bırakalım!"

Peygamber Efendimiz, "Hayır," dedi, "kayıtsız, şartsız, benim hükmüme itaat edip teslim olmaktan başka hiçbir çareniz yoktur!"

Nabbaş, me'yus ve perişan bir halde, kavminin yanına döndü. Olup bitenleri olduğu gibi anlattı.

 

Ka'b bin Esed'in Teklifleri

 

Ka'b bin Esed, onların reislerinden biri idi. Bütün bu olup bitenlerden sonra durumu açık seçik anlamıştı.

"Ey Yahudi topluluğu!" dedi. "Görüyorsunuz ki, bir felâketle karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz.

"Size, üç ayrı teklifim olacak. Onlardan istediğinizi kabul edebilirsiniz.

"Benî Kurayzalılar merakla, "Nedir o tekliflerin?" diye sordular. Ka'b tekliflerini sıralamaya başladı:

"Birinci teklifim: Şu adama tâbi olalım ve onun peygamberliğini kabul edelim!

"Vallahi, onun Allah tarafından gönderilmiş, kitabınızda sıfatlarını yazılı bulduğunuz peygamber olduğu sizce de malûm olmuştur.

"Ona iman edecek olursanız, kanlarınız, mallarınız, çoluk çocuğunuz kurtulmuş olur!

"Ona tâbi olmayışımızın tek sebebi, Araplara karşı duyduğumuz kıskançlık ve onun İsrailoğullarından gelen bir peygamber olmayışıdır! Halbuki bu, Allah'ın bileceği bir iştir.

"İbni Hıraş'ın yanınıza geldiği zaman size söylediği şeyleri hatırlamıyor musunuz? O, 'Ben, Şam gibi her türlü yiyeceği, içeceği bol olan bir yeri terk edip su kırbası, hurma ve arpadan başka birşeyi bulunmayan bir yere geldim' demişti.

'Bununla başka neyi kastetmek istiyorsun?' diye sorulunca da o; 'Mekke'den bir peygamber çıkacaktır. O zaman sağ olursam ona tâbi olur ve ona yardım ederim. Eğer, benden sonra gelirse, ona karşı hîle ve aldatma yoluna başvurmaktan sakınınız! Ona tâbi olup dostları ve yardımcıları olunuz' dememiş miydi?"

Benî Kurayza Yahudileri, "Hayır," dediler, "biz, bizden başkasına tâbi olmayız. Biz kitap sahibi bir cemâatız!"

Kâ'b, bu teklife kimsenin yanaşmadığını görünce, ikinci teklifini yaptı:"O halde size ikinci teklifim şudur: Geliniz, çocuklarımızı ve kadınlarımızı öldürelim. Tâ ki aramızda herhangi bir ağırlık kalmış olmasın. Sonra da kılıçlarımızı sıyırıp Muhammed'le Ashabının üzerine yürüyelim. Allah, onunla aramızda kesin hükmünü verinceye kadar çarpışmaya devam edelim. Ölürsek, zaten arkamızda bıraktığımız bir nesil yok! Şayet, galip gelirsek yeniden evlenir, evlâtlar yetiştiririz."

Kurayzaoğulları bu teklifi de uygun görmediler.

O zaman Kâ'b, üçüncü teklifini arz etti:

"Size üçüncü teklifim şudur: Bu gece Sebt (Cumartesi) gecesidir. Bu gece, Muhammed ve Ashabı, bizim kendilerine karşı herhangi bir harekette bulunmayacağımızdan emin ve ****** bulunabilirler.

O halde hemen kalelerimizden aşağı inelim. Onları ansızın vurabiliriz."

Kurayzaoğulları bu teklife de şu cevabı verdiler:

"Biz, Sebt günü çalışma yasağını nasıl bozabiliriz. Bizden önce, Sebt (Cumartesi) gününe hürmetsizlikten dolayı maymun ve domuzlara çevrilen belli kimselerden başka, hiç kimsenin ihdas etmediği birşeyi biz nasıl ihdas edebiliriz?"

Kâ'b'ın bütün bunlardan sonra son sözleri şunlar oldu:

"İçinizden hiçbir kimse, doğduğundan şu âna kadar, bir gece bile tedbirli ve doğru görüşlü olarak gününü geçirmemiştir."(8)

 

Bunların Müslüman olmasına sebep, yıllar önce kendilerini ziyaret eden İbni Heyyiban'ın konuşmasıydı.

Aralarında bundan sonra bir kargaşalık başladı. Birbirlerine ileri geri lâflar sarfettiler. Bir taraftarı da kadınlar ve çocuklar ağlaşıp duruyorlardı. Yahudiler yaptıklarından son derece pişman oldular.

Bu sırada iki kardeş olan Sa'lebe ile Esid bin Sâ'ye ortaya çıkıp, Kurayzaoğullarına şu nasihatta bulundular:

"Ey Kurayzaoğulları! Vallahi, siz gayet iyi biliyorsunuz ki Muhammed Allah'ın Resûlüdür.

"Onun vasıflarını bize hem kendi âlimlerimiz, hem de Benî Nadir âlimleri söylemişlerdir. Onlardan biri, hepimizin çok sevdiği İbni Heyyiban'dı. O öleceği sırada, bu Peygamberin sıfatlarını bize haber vermişti" dediler.

Benî Kurayza Yahudileri, "Hayır! Bu, o gelecek peygamber değildir" diyerek hakkı bile bile inkâr ettiler.

Fakat, Sa'yeoğulları söylediklerinden vazgeçmediler. Bu inançlarını pervasızca tekrarladılar:

"Vallahi," dediler, "bu gelecek olan o peygamberin sıfatındandır! Allah'tan korkunuz da, ona iman ediniz!"(9)

Kurayzaoğulları kıskançlıklarının esiri olmuşlardı. Peygamber Efendimizin nübüvvetini tasdik etmeye niyetli görünmüyorlardı.

Bunun üzerine iki delikanlı olan Sa'lebe ve Esid'le amcalarının oğlu Esed bin Ubeyd kaleden inip, Müslüman oldular.(10)

İbni Heyyiban Şamlı bir Yahudi idi. Âlimdi. İslâmın gelişinden iki yıl önce Benî Nadir Yahudilerine gelip misafir olmuştu.

Aralarında bir müddet yaşadıktan sonra ölüm döşeğine düşmüştü. Vefât edeceğini anlayınca, "Ey Yahudi cemâatı! Ben, buraya ne için geldim, bilir misiniz?" diye sormuştu.

Yahudiler, "Sen, daha iyi bilirsin" demişlerdi.

Bunun üzerine İbni Heyyiban geliş maksadını şöyle anlatmıştı:"Ben, bu memlekete, sadece gelme zamanı çok yaklaşmış bulunan ve buraya hicret edecek olan o peygamberi görmeye geldim! Umarım ki, o çok yakında gelecek ve ben de ona tâbi olacağım.

"Ey Yahudi cemâatı! Ona tâbi olmakta herkesten önce davranmalısınız."(11)

Ölüm döşeğinde Peygamber Efendimizin geleceğini müjdeleyen İbni Heyyiban, umduğuna erme imkânı bulamadan orada hayata gözlerini yummuştu.(12)

Benî Kurayza Yahudileri, yirmi beş gece süren muhasaradan sonra, başka çare kalmadığını anlayarak teslim olmayı kabul ettiler. Haklarında hüküm vermek üzere de Peygamber Efendimizden bir hakem tayin edilmesini istediler.

Peygamberimiz, "Ashabımdan istediğinizi hakem olarak seçiniz" buyurdu.

Kurayzaoğulları, "Biz, Sa'd bin Muaz'ın vereceği hükme göre teslim oluruz" dediler.

Peygamber Efendimiz, "Pekâla! Sa'd bin Muaz'ın hükmüne göre teslim olunuz" buyurdu.(13)

Hendek Muharebesinde yaralanan Hz. Sa'd bin Muaz o sırada tedavisine bakılması için, Mescid-i Nebevîde kurulan bir çadırda bulunuyordu. Evsli Müslümanlar, onu alıp Hz. Resûlullahın huzuruna getirdiler.

Efendimiz şöyle buyurdu:

"Ey Sa'd! Bunlar, senin hükmüne göre teslim olmayı kabul ettiler. Haydi, onlar hakkındaki hükmünü bana açıkla."

Hz. Sa'd, "Yâ Resûlallah!" dedi. "Ben, iyi biliyorum ki; Allah sana, onlara yapacağın muâmele hakkında bir emir vermiştir. Sen, Allah'ın sana emrettiğini yap!"

Peygamber Efendimiz, "Evet, öyledir! Fakat, sen de onlar hakkındaki hükmünü bana açıkla" dedi.

Hz. Sa'd, "Yâ Resûlallah! Onlar hakkında, Allah'ın hükmüne uygun hüküm veremem diye korkuyorum" diye cevap verdi.

Peygamberimiz ısrar etti, "Sen, onlar hakkında hükmünü ver! "(14) buyurdu.

Benî Kurayza Yahudileri, eskiden beri Evslilerin müttefikleri idiler. Bu sebeple, Hz. Sa'd onlardan söz almak istedi: "Kurayzaoğulları hakkında vereceğim hükmü kabul edeceğinize dair bana Allah'ın ahd ve misakıyla söz veriyor musunuz?" diye sordu.

Evsliler, "Evet, söz veriyoruz" dediler.

Hz. Sa'd, onlara hakem olması hasebiyle, Peygamber Efendimizden de bu hususu sorması gerekiyordu. O sırada Peygamber Efendimiz, bazı Sahabîlerle bir tarafta oturuyordu. Hz. Sa'd, Efendimize olan derin hürmetinden dolayı, bizzat ismini zikredip sormaktan hâyâ duydu. Yüzünü başka tarafa çevirerek, "Şurada bulunan zât da bu yolda vereceğim hükmü kabul buyuracağına dair bana, Allah'ın ahd ve misakıyla sizin gibi söz veriyor mu?" diye sordu.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, "Evet" diye cevap verdi.

Bundan sonra Hz. Sa'd'ın emri üzerine Kurayzaoğulları kalelerinden indiler. Silahlarını bırakıp teslim oldular.

Hz. Sa'd bin Muaz bütün bunlardan sonra hükmünü şöyle açıkladı:

"Ben, onlar hakkında buluğ çağına eren erkeklerin boyunlarının vurulmasına; malların Müslümanlar arasında taksim edilmesine, çocuklarla kadınların ise esir alınmasına hükmettim."

Peygamber Efendimiz, Hz. Sa'd'ı bu hükmünden dolayı tebrik ve takdir ederek, "Sen, onlar hakkında, Allah Teâlâ'nın yedi kat gökler üzerinde verdiği hükmüne uygun hüküm verdin" buyurdu.(15)

Hakikaten de, Hz. Sa'd bin Muaz'ın Kurayzaoğulları Yahudileri hakkında verdiği hüküm, Hz. Musâ'nın şeriâtındaki hükme uygundu. Tevrat'ta bu hüküm şöyle açıklanmıştır:

"Bir şehre harb için yaklaştığında, onu sulha dâvet edesin. Ve eğer sana sulh cevabını verip, sana kapılarını açarsa, içinde bulunan kavmim hepsi sana haraç verip, hizmet etsinler.

"Lâkin, eğer senin ile musalaha etmeyip harp eder ise, onu muhasara edesin.

"Ve, Allah'ın, onu senin eline teslim ettikte erkeklerin hepsini kılıçtan geçiresin.

"Amma, kadınlar ile çocukları ve hayvanları ve bütün ganimeti, yani o şehirde bulunanların hepsini yağma edip Allah'ın sana verdiği düşmanlarının ganimetlerini yiyesin."(16)

Benî Kurayza Yahudileri, Tevrat'ın bu hükmüne uygun olarak kendilerine verilen cezaya bilmecburiye rıza gösterdiler.

 

Peygamber Efendimizin emriyle, büluğ çağına ermiş erkeklerin elleri bağlandı. Bütün eşyaları bir araya toplandı. Eli bağlı erkekler, mallar ve davarlar Medine'ye getirildi. Ganimetler bir eve kondu. Davarlar ise, etrafa yayılmaya bırakıldı. Daha sonra ganimetlerin beşte biri Beytü'l-Mâl'e yani devlet hazinesine tahsis olundu. Kalanı mücahidler arasında pay edildi.

 

Verilen hüküm gereği erkeklerin boyunları vuruldu. Muhasara sırasında kaleden aşağıya taş bırakarak bir Sahabînin şehid olmasına sebep olan Nübâte adındaki bir kadına da kısas uygulandı.

Bu arada birkaç kişi de affa uğradı. Bunlar, daha önce Müslümanlara bazı iyiliklerde bulunmuşlardı. İyilik gören Sahabîler, onların affını isteyince, Resûl-i Ekrem de onları affetti.

 

Böylece, Medine'nin etrafı, muzır unsurlardan temizlenmiş oluyordu. Hz. Resûlullah ve Müslümanlar, bu hâdiseden sonra uzun müddet huzur ve sükûn içinde yaşadılar ve harpsiz bir devir geçirdiler.

 

1. Sîre, 2:147-148.

2. A.g.e., 3:233; Tabakât, 2:74; Müslim, 3:1389.

3. Sîre, 3:244.

4. A.g.e., 3:244-245; Tabakât, 2:74.

5. Tabakât, 2:74.

6. Sîre, 3:245; ibn-i Kesîr, Sîre, 3:228; Tabakât, 2:77.

7. Sîre, 3:245.

8. Sîre, 3:246-247.

9. Sîre, 3:228; İsâbe, 1:33.

10. Sîre, 3:227-228.

11. A.g.e., 3:228.

12. A.g.e., 3:228.

13. A.g.e., 3:351; Tabakât, 3:422.

14. Tabakât, 3:424-425.

15. Sîre, 3:251; Tabakât, 3:426; Taberî, 3:56.

16. Tevrat: Tesniye, Bab 20X 10-15.

 

 

Saygılarımla. Doğan Gülbudak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Yukarıdaki anlatılanlar şu gerçeği değiştirmez.

 

Mantık hataları ve maksatlı yönlendirmelerle dolu bir yazı olduğuna inanıyorumı. Teker teker ele almayacağım.

 

Olayı özü , kendisi gibi inanmayan bir kabileyi , ben düşmanımla savaşırken yanımda yer almadın gibi bir sebeple yok etmek.

 

Bu kabileyi , Muhammede ağır sözler söyledi diye yok etmek ,

 

Arkadaşlar , bu olayın sonunda olan şey şudur.

 

"Ben, onlar hakkında buluğ çağına eren erkeklerin boyunlarının vurulmasına; malların Müslümanlar arasında taksim edilmesine, çocuklarla kadınların ise esir alınmasına hükmettim."

 

Ve hala yaşanan bu vahşetin , insani değerlere uyduğunu savunan mantık , bu gibi olayların ileride de yaşanmayacağını garanti edemez.

 

Hatta ve hatta , yaşanmasının gerekli olduğu bile söyleyeblir ki , Muhammed bunu yapmıştır biz neden yapmayalım denebilecektir.

 

Önlerinde kendilerine göre MUHAMMED in GÜZEL AHLAKINDAN örnekler vardır.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı neden bu kadar utangaç . Çıksın ortaya göstersin yüzünü ben şahsen anında inanırım o zaman. sen ne diyorsun ya. Öyle güçlere sahip bir varlık çıkacak ortaya gösterecek kendisini anında ne derse yaparım.

 

-bakın ağaçlar çiçek açıyor işte tanrının ispatı- böyle şeylere ne gerek var ?

 

Utanıyor mu bizden ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı neden bu kadar utangaç . Çıksın ortaya göstersin yüzünü ben şahsen anında inanırım o zaman. sen ne diyorsun ya. Öyle güçlere sahip bir varlık çıkacak ortaya gösterecek kendisini anında ne derse yaparım.

 

-bakın ağaçlar çiçek açıyor işte tanrının ispatı- böyle şeylere ne gerek var ?

 

Utanıyor mu bizden ?

 

Buyrun burdan yakın, yine aynı başlangıç yine aynı soru, yaza yaza bitiremedik konuları, konuların içindeki cevapları okuduğunuzda bütün bu soruların cevabını zaten bulacaksınız sayın Goril...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran içinde böyle derler ; Oku bütün cevapları bulacaksın.

 

Yok efendim işte sınav, falan. Tamam da önce varlığına inandıracak şekilde çık ortaya. Sonra sınava tabi tut.

 

Şimdi sınava gireceğiz, ama niçin ? Cennete gitmek için. O cenette bütün dinlerde anlatıldığı şekliyle bakıyorum. Ben orada sıkılırım ya. Yeşillik, ağaç, meyve, şarıl şarıl akan ırmaklar, beni şu dakka gönder öyle bir yere. En fazla bir hafta durabilirim. Sonra ölürüm sıkıntıdan be. Tabi o çağlarda gariplerimin en büyük düşü o olduğu için vaadedilende o. Eski çağların insanları için cazipmiş demekki. Adamların baş tanrıları Zeus bile tasfirlerinde üzüm yiyor. En kral yiyeceği o.

 

İnternet yok, futbol yok, film yok, warcraft yok, iş güç zaten yok. sonsuza kadar, yeşilliklerin , ırmakların arasında dolaş. Aşk yok, cinsel ihtiyaçlarını görecek huriler var. Aile hayatı yok, kardeş , anne , baba, kuzen yok. Bir amaç yok , hedef yok. Öleyim daha iyi diyeceksin öyle bir opsiyonda yok. Yani 21. yy ın insanı için cennetin çekiciliği ne olabilir ki?

 

Ben şöyle düşünüyorum, bir işe girmek, ya da bir üniversiteye girmek ya da herhangi bir ödül almak için sınava giriyoruz.

 

Sınavı yapan yok ortada, sınav sonucunda kazanacağımız ödül yok ortada, sınav görevlileri yok ortada. Var oldukları iddia ediliyor ama. Görmüyorsun, kanıtı yok. Valla ben böyle sınav için form ücretini bile ödemem :)

 

En güzeli odur. Tanrı çıkacak ortaya bir gösterecek kendini. O zaman olur işte.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben orada sıkılırım ya. Yeşillik, ağaç, meyve, şarıl şarıl akan ırmaklar, beni şu dakka gönder öyle bir yere. En fazla bir hafta durabilirim. Sonra ölürüm sıkıntıdan be. Tabi o çağlarda gariplerimin en büyük düşü o olduğu için vaadedilende o. Eski çağların insanları için cazipmiş demekki. Adamların baş tanrıları Zeus bile tasfirlerinde üzüm yiyor. En kral yiyeceği o.

 

İnternet yok, futbol yok, film yok, warcraft yok, iş güç zaten yok. sonsuza kadar, yeşilliklerin , ırmakların arasında dolaş. Aşk yok, cinsel ihtiyaçlarını görecek huriler var. Aile hayatı yok, kardeş , anne , baba, kuzen yok. Bir amaç yok , hedef yok. Öleyim daha iyi diyeceksin öyle bir opsiyonda yok. Yani 21. yy ın insanı için cennetin çekiciliği ne olabilir ki?

 

Muhammedin cennet tasavvuru ona öğretilen kadar.

 

Hayal gücü kadar.

 

Hepsi bu.

 

Üçbeş koyu ağaç gölgesi , ipek , baldan nehirler , altında su akan bahçeler veeeee

 

GÖĞÜSLERİ YENİ TOMURCUKLANMIŞ YAŞIT KIZLAR....

 

70 tane huri. Şeffaf huri.

 

Hayal gücü bu kadar.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Muhammedin cennet tasavvuru ona öğretilen kadar.

 

Hayal gücü kadar.

 

Hepsi bu.

 

Üçbeş koyu ağaç gölgesi , ipek , baldan nehirler , altında su akan bahçeler veeeee

 

GÖĞÜSLERİ YENİ TOMURCUKLANMIŞ YAŞIT KIZLAR....

 

70 tane huri. Şeffaf huri.

 

Hayal gücü bu kadar.

 

Saygılar.

 

nerde yazıyor 70 tane huri diye,kuranda 70 tane huri diye yazmaz.

gögüsleri yeni tomurcuklanmış yaşıt kızlar, yaşıt kızlarada yaşıt erkekler, bu Allahın müminlere verdigi vaaddir.

şüphesiz Allah vaadinden dönmez,

pişman olacağımız gün gelmeden önce rabbimize gereği gibi kulluk edelim,

saygılarımla.

Evren.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn Evren siz inandığınız ilaha kulluk edin.

 

Kimse sizi kısıtlamaz.

 

Birşeyin net ve kesin olarak sınırlarının ayrılması gerektir ki , oda şudur.

 

Herkes inancında hür olmalıdır , inancını yaşamada hür olmalıdır.

 

İnançsızlık ta en az inançlar kadar yada islam kadar savunulabilmelidir.

 

Ancak inançsızlık ta dahil bir inancı olan kişi , kendi inancını bir başkasına dayatmamalıdır.

 

Baştan beri bizim karşı çıktığımız şey , Neden islam gibi bir düşüncenin olduğu değil ,

 

islamın dayatmacı yaklaşımının yanlışlığıdır.

 

Ve islamnın dayandığı temel ve detay konuların , akıl mantık ve bilimle uyuşmayan yönlerini ortaya koyarak , dayatmanın durdurulması , ana çabadır.

 

Yoksa sizi bu akşam evinizdeki kılacağınız namazdan ve edeceğiniz duadan dolayı kimse suçlamaz , suçlayamaz.

 

Bizim endişemiz Beni Kureyza kabilesine yaşatılan vahşetin doğru olduğunun savunulmasıdır.

 

Bunun yeniden benzer şekilde birtakım insalar üzerinde uygulanabilme ihtimalidir.

 

İnancı yüzünden katledilen insalardan bahsediyoruz.

 

Turan Dursun neden katledildi sizce.

 

yada Bahriye Üçok.

 

İnançları yüzünden değil mi.

 

Bu vahşetin bu çağda hayat bulmaması lazım.

 

Yaşam hakkı kutsaldır. İnanç yüzünden bir kişinin yaşamına son verilmemesi lazım.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***************************

 

gelelim dediğiniz gözükme olayını açıklamsına..ben sizin örneğizden yola çıkınca sizin yaptığınız gibi düz mantık yapalım bakalım nelere varıcaz..sınavı yapıcak olan kişi sizsiniz vede sınavı yaparken cevapları sınav olan kişilere verip sınav yaptığınız zaman o sınavın bir kıymeeti kalırmı..yani zaten cevapları siz veriyosunuz sorularıda siz veriyosnuzu doğru cevaplasalar bile gözünüzde bir değeri olmaz kişilerin..işte Hz Allahın bizede sınav yaparken aynı şeyi yapmasında ne gibi bir mazurluk eksiklik görülebilir..yani eğer hz Allah bize cismaniyetini gösterseydi zaten hiç bir insan veyahut canlı ben inanmıyorum genede diyebilirmiydi..tabiki hayır..öle bişey olsaydı sen zaten direk secdedeydin şimdi..bunun da pekala bi değeri olmazdı..ki suç işleyen insanlar kendilerine verilecek cezalar önceden tattırılmış olsaydı o suçu işlemeye nietleride olamazdı takatleride..görerek inanmak hercanlının yaptığı şeydir..o halde bizi hayvanlardan ayıran bu basitlikten sıyıran özelliğimiz ne..tabiki muhakeme ve idrak yeteneğimiz..

o zaman imanın bi değeri kalmazdı zati..oh ne ala herkez imanlıydı bu durumda..islam dininde zaten iman görmediğin halde akli ve kalbi duygularınla muhasebe ederk inanabilmedir..ki bunları gerçekleştiremedğiniz için şu anda burda bunları açıklamaya çalışyoruz...

sonra goril arkadaşımın cennet yorumlarına..istediğin her şey hep hayvani duygular..aralarındada bir tane kalbii duygu barındırmamışsın..dünyada herşey bumudur yani..eğer farkedebilseydin orda Hz Allahın sana bitmek tükenmek bilmeyen her defasında dahada artan en büyük lütfunu ,nimetinide öğrenebilirdin.. diyorsunki görmediğim şeye inanmam..ya o zamanda yaşasaydın vede sana deselerddiki cennette internet var bir sürü oyun var ,film var..bu durumda ne yapacaktın..daha zaten açık ve seçik izahına bile gereke olmadan Allahın varlığına dahi inanmazken bu şeylerin varlığına nasıl inanacaktın merak ediyorum..o zamanlarda dünyanın yuvarlak olmadığına çeşitli şekillere benzeten insanlarda kur'anı kerim anlattığı halde inanmadıydılarda şimdi 1600 sene sonra çok emin bir şekilde inanabiliyorlar..o zaman bilinmiyordu die şimdide yok diyebilimisin..dünya öküz boynuzlarının üstünde diyebilrimisin..

aklınıda göremiyor,dokunamıyor,tutamıyor koklayamıyor ama pekala kabul edebiliyorsun...peki izah et bana aklının var olduğunu..diceksin ki düşünüyorum vede bunu yeryüzünde somutlaştırıyorum..işte hz Allahta yaratıyor vede kendisinin varlığını dünyada ,evrende ispatını bu durmda somutlaştırıyor..****************

 

vede taklamakan arkadaşıma şu en altta yazdığı iletiyi biraz açmak istiyorum..kimse demiyorduki biz türklere gidelim onların arapların egemenliğine ve anlayışlarına katılalım kendi kendimizi sindirelim die...şu bilinmelidir ki dünyanın şeklini şemalini veren 3 millet vardır birisi romalılar diğeri araplar diğeri ise türklerdir..ama bu değildirki bunlar diğerlerinden üstündür..türk olduğum vede türkiyede doğduğum için hz Allah'a şükrediyorum..ama herşeyin hakkını vermek gerek..biz zannediyoruzki hala türkler eskisi saf vede bizde safız..daha türk dil kurumu denen daha ne yapmaya çalıştığı hala anlaşılamamış bi kuruma sahibiz..****************..daha dilimizde arızalar var..astronot die gökmen demişiz..tren yerine çok oturgaçlı üstten tüttürgeçli götürgeç gibi tabrler kullanıyoruz..bizim yalanla elimizi gözümüzü boyamışlar farkında değiliz..dünya edebiyatımızda okunan son y.y da kaç kitabımız var..ama şu anki yaralanılan tıp,astroloji,fen,matematik gibi bilimleri bile osmanlının başlangıç devirlerinde yaşayan o bağnaz,yobaz akılcı düşenmüyor dediğiniz kişilerin kitapları okunarak ilerleme kaydedebiliyoruz..batı devleti farsça arapça yazılmış biruninin,ibnisinanın,mevlananın öğütlerini kitaplarını üniversitelerinde okuyor..biz bizim olduğu halde değerlendirmiyor açıp okutmuyoruz bile..*************

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

eğer açıp okusaydınız peygamber efendimizin peygamvberlik mührü verildikten sonra bile 12 sene evet tamı tamına 12 sene zorda kaldığı halde,canına kastedidiği halde kılıcını çekipte savaşmamıştır..okuyun tarih kitaplarını 12 sene boyunca sabretmiştir...savaşların hiçbiriside biz sizi imana getirmeye geldik,ülkenizi işgal etmeye karınlarınız çocuklarınız esir telef etmeye geldik die başlatılmamıştır..ilk tehdit her defasında karşı taraftan gelmiştir..vede savaşta kadınlara ve çocuklara dokunulmayacak die müthiş bir komutanlık vasfı,emri dahi verilipte zarar verilmemiştir..bizlerden kaçımız söyleyin kaçımız bu işkencelere rağmen 12 sene sabretmeye gücü yetebilir...daha kardeşimizn canını yaktıklarını gördüğümüzde o kişinin *********..************..bu 12 sene beklemek uzlaşma örneği değilmidir..siz bilmezmisinizki bırakın arapları ,dinimizi türklüğün esas temellerinden birisi vatan sevgisi,aile bağları eş kavramı kadın saygısıdır..ona dil uzatıldığında namusuna(***********) dil uzatılmış sayılır..tekrar hatırlatmakta yarar görüyorum islam dini yaşadığı o zaman diliminde hiç bir şekilde karşı tarafa ihtar vermeden savaşı başlatmamış vede kendi içten arzu ve istekleriyle bir toprak arzusuyla savaşı başlatmamıştır..varsa örneği gelin getirinde öğrenelim...daha en bariz örneğiyle osmanlının fatih döneminde bile diğer milltlerden vede dinlerden insanlara kend milletimizde bonkör vede narin davranılıyordu..bunlarada inanmayan vede uyduryorsun diyenler varsa şu an topkapı sarayı vede müzeler sorumlusu olan ilber ortaylını bir kaç kitabını alıpta okusun ************...

bir kadın diyip geçemezsiniz hiç birşeye..o sizin herşeyiniz..ananız bacınız..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn. Gülbudak

 

Size ait okuduğum (diğer başlıklar da dahil) yazıları düşünüp tarttığım zaman çıkan sonuç; sizin müslümanlığa hizmet ediyor gibi gözüküp, bunun tersini yapıyor veya başaramıyor olmanızdır. Bunu bilinçsizce mi, yoksa art niyetlemi yapıyorsunuz bilmiyorum. Eğer art niyetli değilseniz çevrenizden güvendiğiniz bir kişiye bu formda yazdıklarınızı okutup fikir alışverişinde bulunmanızı tavsiye ediyorum. Belki de ben hatalı değerlendiriyorumdur.

 

Saygılarımla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn. Gülbudak

 

Size ait okuduğum (diğer başlıklar da dahil) yazıları düşünüp tarttığım zaman çıkan sonuç; sizin müslümanlığa hizmet ediyor gibi gözüküp, bunun tersini yapıyor veya başaramıyor olmanızdır. Bunu bilinçsizce mi, yoksa art niyetlemi yapıyorsunuz bilmiyorum. Eğer art niyetli değilseniz çevrenizden güvendiğiniz bir kişiye bu formda yazdıklarınızı okutup fikir alışverişinde bulunmanızı tavsiye ediyorum. Belki de ben hatalı değerlendiriyorumdur.

 

Saygılarımla

 

Sevgili Plane ;

 

Değerlendirmeniz Adına ; Teşekkür Ediyorum.

 

Kesinlikle Söylem ve Önerilerinizi Dikkat e Alacağım.

 

 

Saygılarımla. Doğan Gülbudak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn Pronger ,

 

Bu nıckle henuz yenı yazdıgınızı gordum.

 

Ama dininizi bilmiyorsunuz.

 

Ben imam hatip lisesi mezunuyum.

 

İslamı bilirim.

 

Ve İslamdan kurtulduğum için de çok mutluyum.

 

Yazılanları takip ederseniz..

 

Konuya PAT diye dalmadan önce , en azından fikir sahibi olursunuz.

 

Sizin yazdığınız konular çok tartışıldı.

 

Tekrarlamanın anlamı yok.

 

Ben sizin dininizi sizden iyi bildiğimden eminim.

 

Kuranı 10 kez arapçasından ve 7 kez de türkçesinden hatim ettim.

 

Belli konuları spesifik araştırıken ki okumalar hariç.!!!!!

 

Bırakın bunları bi kenara....

 

Ben kelam ilmini iyi bilirim...

 

Ve islamı terk ettim.

 

Foruma her yeni giren kişiye yeniden cevap vermekten de usandım.

 

Yeni girenler azıcık önceki yazılanları okusa ya.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.