Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KPSS SORUSU OLSAYDI NE CEVAP VERİRDİNİZ


Misafir karabekir

Önerilen İletiler

Usul değil, şekil. Farkı var mı? Var, Anayasa'da şekil yazıyor...

 

Şekilden Ne anlaşılacağı da ilgili maddede belirtiliyor, açıp okuyun...

 

Hocam ben cevap vereyim mi??? :D

 

Teklif ve oylama çoğunluğu; ivedilikle görüşülemeyeceği...

 

Bu düzenlemenin tarihçesi ise çok ilginç(gündemimiz açısından); bildiğim kadarıyla 61 döneminde AYM yine değiştirilemeyecek olan Cumhuriyet kavramını fazla geniş yorumlarken Anayasa değişikliklerini de "teklif" engelinden hareketle şekil denetimi çerçevesinde esas bakımından denetliyor; 70 li yıllarda yapılan değişiklikle buna tepki gösteriliyor hatta 82 dönemine gelindiğinde bahsettiğimiz şekilde açıkça şekil denetimi sınırları çiziliyor...

 

Nasılım??? :D

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 61
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

sayin karabekir' TBMM tarafından, Anayasada belirtilen durumlarda milletvekili dokunulmazlıgının kaldırılmasına veya üyeligin düsmesine karar verilmesi halinde, bu kararların iptali icin Anayasa Mahkemesine basvurulması mümkünmüdür? degilmidir?

 

Alakayı belirtirseniz ben de faydalanmak isterim...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HAYATIN ICINDE OLMAYANLAR

 

 

Deniz Gezmiş'e 'ırkçı' diyen Kütahyalı, bu kez de "bağımsızlık'ı hedef aldı.

 

 

Fethullah Gülen - Abdullah Gül çizgisinde yayın yapan Taraf Gazetesi Yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, "Tam bağımsızlığı savunmak, tam barbarlığı savunmaktır" dedi. İşte Taraf yazarının "mandacılığı" savunduğu ve kendini kaybettiği o yazıdan bir bölüm: ( birileri hep kendini kaybeder birtürlü rehbersiz yürüyemez)

 

Tam bağımsızlık, tam barbarlık demektir!

 

RASİM OZAN KÜTAHYALI

 

Kemalizm, düvel-i muazzama ile kavga etmeye odaklanmış, kendini mazlum ulusların öncüsü gören anti-emperyalist sol bir ideoloji asla değildir. Tam aksine "Düvel-i muazzama trenine içerdeki iktidarımı muhafaza ederek nasıl bu ülkeyi dahil edebilirim" sorusu Türk devlet zihniyeti için temel meseledir.

 

Türkiye'de kendini solda tanımlayan ve aynı zamanda özgürlükçü-demokrat olduğuna inanan tüm çevrelerin iyi anlaması gereken bir şey var... Tam bağımsızlık demek tam barbarlık demektir... Bu tam bağımsızlık söylemi bütünüyle terk edilmelidir. Sadece Türkiye çapında değil evrensel bazda da "tam bağımsızlık" tam keyfilik, tam iktidar konsolidasyonu ve sonuç olarak tam barbarlık demektir.

 

Bu üçüncü dünyalı Marksizm-Leninizmden türemiş ***** sözün ahlak adına, özgürlük adına, demokrasi adına ne bu ülke yurttaşları olan bizlere ne de Dünya halklarına hiçbir yararı yoktur. Güç/iktidar denen kavramın doğası gereği tam bağımsızlık barbarlıktan başka bir şey üretemez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayin karabekir' TBMM tarafından, Anayasada belirtilen durumlarda milletvekili dokunulmazlıgının kaldırılmasına veya üyeligin düsmesine karar verilmesi halinde, bu kararların iptali icin Anayasa Mahkemesine basvurulması mümkünmüdür? degilmidir?

 

Sorunun gerekçesini alabilirsem, cevabı veririm/umarım...Selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hocam ben cevap vereyim mi??? :D

 

Teklif ve oylama çoğunluğu; ivedilikle görüşülemeyeceği...

 

Bu düzenlemenin tarihçesi ise çok ilginç(gündemimiz açısından); bildiğim kadarıyla 61 döneminde AYM yine değiştirilemeyecek olan Cumhuriyet kavramını fazla geniş yorumlarken Anayasa değişikliklerini de "teklif" engelinden hareketle şekil denetimi çerçevesinde esas bakımından denetliyor; 70 li yıllarda yapılan değişiklikle buna tepki gösteriliyor hatta 82 dönemine gelindiğinde bahsettiğimiz şekilde açıkça şekil denetimi sınırları çiziliyor...

 

Nasılım??? :D

 

:zorro:

 

Harikasın ama ben başkasının cevap vermesini bekliyordum. Her ne ise; sadece şekil bakımından denetimle ilgili bir sınırlama getirmenin gerekçesine değinmişsin biraz...

 

Hukuk ilerleyen bir süreç, sınırlama maddeleri kötü sonuçları bertaraf etmek için konulur. Bir sonraki Anayasa değişikliğinde belki de anayasa değişikliklerinin hiç denetlenemeyeceğini öngörecek ve belki yapısı değiştirilecek. Cumhurbaşkanının oraya üye seçme şekli değiştirilecek belki.

 

Şu dokunulmazlıkla ilgili kısmın ve üyeliğin düşmesiyle ilgili kısmın anayasal denetime tabii olup olmadığının niye sorulduğunu anlayamadım. 3 saattir cevap bekliyorum ama yok. Arkadaşımız yok mu acaba...

 

Ben evet Anayasa Mahkemesinin denetimine tabiidir diyeyim de, cevabı bekleyeyim bakalım. Soru acaba, bu başvuruya kimin yetkisi olup olmadığı mı olacak?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayin ali0_1' burda senin ögretmenine danisiyoruz mümkünmüdür degilmidir,, bu arada sen neyi izahat etmemi bekliyorsun?

 

 

:shuriken:

 

Ben bir öğrenci olduğumdan saygıdan "hocam" dedim önce bunu belirtelim de "yağcılık" durumuna getirilmesin iş birilerinin zihninde...

 

Şunu merak ettim ki:

 

Konumuzla sorunuzun ne ilgisi var???

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben bir öğrenci olduğumdan saygıdan "hocam" dedim önce bunu belirtelim de "yağcılık" durumuna getirilmesin iş birilerinin zihninde...

 

Şunu merak ettim ki:

 

Konumuzla sorunuzun ne ilgisi var???

 

:zorro:

sayin ali0_1' olurmu öyle sey yağcılık" durumuna getiren yok, hukukcu arkadasimizi cami hocasi gibi hitap edince! benim bildigim ögrencilerin ögretmeni olur?

 

saygilarimla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayin ali0_1' olurmu öyle sey yağcılık" durumuna getiren yok, hukukcu arkadasimizi cami hocasi gibi hitap edince! benim bildigim ögrencilerin ögretmeni olur?

 

saygilarimla

 

Hocam seslenişi Üniversite öğrencilerine aittir. Öğrencilerin hocası olabilir. Hoca tabirini şöyle duymuş olabilir misiniz mesela;

 

Hocaların hocası bilmem kim vefat etti...Baktığınızda o zat-ı muhtereme, bir üniversitedeki bir prof.'tan ibarettir...

 

Her ne ise; siz bunları Ali'ye yazmışsınız. Umarım ismi Ali'dir.

 

Sorunuza cevap vermiş bulunduğuma göre; sorunuzun sebebini öğrenebilecek miyim acaba...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hocam seslenişi Üniversite öğrencilerine aittir. Öğrencilerin hocası olabilir. Hoca tabirini şöyle duymuş olabilir misiniz mesela;

 

Hocaların hocası bilmem kim vefat etti...Baktığınızda o zat-ı muhtereme, bir üniversitedeki bir prof.'tan ibarettir...

 

Her ne ise; siz bunları Ali'ye yazmışsınız. Umarım ismi Ali'dir.

 

Sorunuza cevap vermiş bulunduğuma göre; sorunuzun sebebini öğrenebilecek miyim acaba...

Sayin karabekir' tamam okadar detaylara girmiyelim,, Türkiyede mecazi anlamda cok kelimeler kullaniliyor bu gercegi kapatamayiz!! gelelim soru meselesine ya sayin karabekir' o soruyu soran benim! mümkünmüdür degilmidir diye kafamdaki birseyi aciklik getirmek acisindan, sizin bilgilerinizi rica ettim,, kafamdaki düsünceyide bir müddet sormayin oda bende kalsin?

 

 

Saygilarimla Hoscakal

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Pekiyi, Sayın Efendi Türkler...

 

Ben, o sorunuza teferruata girmeden cevap vermiştim. Madem gerekçenizi kendinize saklıyorsunuz ben yapabilirmiyi ilgili kanun maddesine göre açıklayayım.

 

Kanunumuz:ANAYASA MAHKEMESİNİN KURULUŞU VE YARGILAMA USULLERİ HAKKINDA KANUN

 

 

Görev Ve Yetki

 

Madde 18 - Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri şunlardır.

6. (Değişik : 4280 - 3.7.1997) Milletvekillerinin yaşama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine veya milletvekili olmayan bakanların dokunulmazlığının kaldırılmasına Türkiye Büyük Millet Meclisince karar verilmesi hallerinde, ilgililerin Anayasa veya İçtüzük hükümlerine aykırılık iddiasına dayanan iptal istemlerini karara bağlamak;

 

 

Şekil Bozukluğuna Dayalı iptal Davası Ve Sınırı

 

Madde 21 - Anayasa Mahkemesinin şekil bakımından denetimi kanunlarda son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı;

 

Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivediklikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususlarıyla sınırlıdır.

 

Şekil bozukluğuna dayanan Anayasaya aykırılık iddiası mahkemelerde ileri sürülemez.

 

Anayasa değişikliklerine karşı iptal davaları yalnız şekil bozukluğu iddiası ile açılabilir.

 

Şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenerek karara bağlanır.

 

Ba maddeler Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunda yazılı olan. Aşağıdaki Anayasamızda yazılı olan.

1982 ANAYASASI

3. Görev ve yetkileri

 

MADDE 148. – Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. ..

 

Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır...

 

Bize de buyrun cenaze namazına demek düşüyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başörtüsüyle ilgili-yineleyeyim bazıları buna karşı değil türban diyeyim-değişikliği ya da serbestiyi CHP yapsaydı getirseydi eminim ki böyle bir karar çıkmayacaktı ve bu konu değiştirilemez maddeler bağlamında değerlendirilmeyecekti.Ki bir zamanlar Deniz Baykal bu sorunu biz çözeriz demişti yanlış hatırlamıyorsam.Bir bildiği var ki söylüyor. Tabi burda zikredilen çözüm kelimesinin içeriğini bugünkü anlayışı bağlamında mı söylüyordu onu bilmiyorum.Başörtüsünün laiklikle bence doğrudan ilgisi yok ama ilişkisi kurulabilir mi ki kuruluyor bugün.Başörtüsü meselesinde meseleyi hangi zihniyetin sahiplenmesi bağlamında zemin değiştirdiği gün gibi aşikar.Bugün yargılanan ya da iptal edilen başörtüsü serbestisi değil arkasındaki laiklik rejim düşmanı görülen AKP'dir.Dediğim gibi bu değişikliği CHP yapsaydı anlayış bağlamında yargılama yapılmayacaktı ve farklı bir karar çıkacaktı.Sorunlar,eylemler ideolojik kılıflar bağlamında karşımıza çıktığında değerlendirme ve yargılama zeminleri de kendi olağan zemininden çıkmakta tezahürleri de ideolojik zeminde olmaktadır.

 

MUHABBETLE...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İktidar partisi hâlâ özeleştiri yapmaya yanaşmıyor.

 

Parti içinde bu noktaya neden ve nasıl gelindiği sorulmuyor, tartışılmıyor.

 

Oysa gerçek apaçık ortada.

 

Sonuç, ulus dilediğimi yapma yetkisi verdi diye yola çıkan RTE kafasıyla alınan bir sonuç.

 

RTE’nin yasaları ve anayasayı bildiği yolda değiştirmeye yönelen demokrasi anlayışıyla, “siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz” diyen bir zamanların baş

 

bakanı arasında fark var mı, yok!

 

Yüksek Mahkeme’nin kararını “vahim” diye niteleyen, kararı işitince “tir tir titrediğini” söyleyen, türban âşığı, laikliğin geri anlamda yeniden tarif edilmesini isteyen Bülent Arınç haklı.

 

Gerçekten ortada vahim bir tablo var; Yüzde 47 oyla gelen AKP’nin içine düştüğü durum, vahim!

 

Düştüğü çukurda debelenip duruyor. Anayasa Mahkemesi’nin kesin kararına karşı yargı açısından yapacağı pek fazla bir şey yok!

 

***

 

Hayretle izlenen manzara; partide RTE’nin izlediği politikaları eleştirecek tek bir adama rastlanmıyor.

 

Oysa RTE, anayasaya karşı harekete geçtiğini, anayasanın değiştirilmesi önerilemeyecek 2. ve 4. maddelerinin arkasından dolanarak türbanı üniversiteden başlayarak kamuya da yayma politikasının iflas ettiğini kabul edip buna göre bir strateji izlemeyi düşünmüyor da…

 

“…Anayasa Mahkemesi’nin kararı yüce Meclis’in yasama yetkisine doğrudan bir müdahale olup; kuvvetler ayrılığı ilkesinin açık ihlalidir …” diyen bir yoruma başvuruyor.

 

Gerekçesi nedir bu söylemin: Türban yasası 411 oyla kabul edildi.

 

Bu gerekçenin anlamı ise, Yüksek Mahkeme “TBMM’nin yasama yetkisine doğrudan müdahale etmiştir” deyip topu parlamentoya atmak!

 

Ola ki yeni siyasal manevralar peşinde. Merkez Yönetim Kurulu kararının açıklanmasından hemen sonra apar topar gece yarısı TBMM Başkanı Köksal Toptan’ı ziyaret ve 50 dakikalık muhabbet… RTE kaynaklı yeni olasılıkları akla getirmiyor mu?

 

***

 

Eli kolu mahkeme kararı ile bağlanan, çoğunluk lideri, TBMM Başkanı’nı gece yarısı çay içmek için ziyaret etmemiştir herhalde.

 

Köksal Toptan tarafsız olması gereken bir başkan, bir hukukçu.

 

Türban yasağını kaldıran yasa önerisi önüne geldiği zaman anayasanın 2. ve 4. maddelerine aykırıdır diyebilirdi. Demedi, öneriyi görüşülmek üzere komisyona gönderdi.

 

Meclis Başkanı öneri Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile çelişiyor diyemedi. TBMM’de görüşülmesine yeşil ışık yaktı.

 

Önceki gün AKP tarafından topun parlamentoya atıldığını görenler Köksal Toptan’ın neler söyleyeceğini fazla merak etmediler. Sonuçta, AKP’nin aldığı sonuçta Köksal Toptan’ın hukuksal davranışının da payı olduğunu bilerek, “herhalde Meclis’i hukukunu korumaya çağıracağını” tahmin etmekle yetindiler.

 

Oysa, Toptan dün yaptığı açıklamayla AKP’nin kararı anayasa aykırı bulan görüşlerine koşut bir tavır takındı.

 

“Erkler başka bir erkin yerine geçemez... Yüksek Mahkeme’nin yasayı şekil bakımından denetlemesi gerekirken esasa girdi... Yetkisinin ötesine geçti...” gibi söylemlerle...

 

Köksal Toptan tarafsız olması gereken bir başkan, bir hukukçu.. velakin, bir AKP’li!

 

***

 

Çare? Ört ki ölem diyebilmeli AKP (RTE) ve türban defterini kapatmalı.

 

Yok RTE yine duygularının, bilinen amaçlarının tutsağı olursa yeni serüvenlere yelken açabilir.

 

Örneğin yeni bir anayasa paketi ile Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini budayabilir.

 

Her şey olabilir RTE ile.. inadın tutsağı bir karakterden her şey beklenebilir.

 

MHP, yine AKP’yi tuzağa düşürüyor havası basarak RTE’nin yeni bunalımlara olanak sağlayacak anayasal girişimlerine destek de verebilir.

 

Ne ki bütün bu çabalar, AKP’nin iddia ettiği gibi bu girişimler Meclis’in yetkisine doğrudan müdahaleyi ortadan kaldırmaya yönelik eylemler olmayacak…

 

AKP’nin başta türban anlamsız politikalarına hizmet veren girişimler diye tanımlanacak!

 

.....................

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yoğunluktan foruma fırsat bulamıyorum ama, umarım konu akışını kaçırmamışımdır. Ben aslında yorumumu yazarken şekil yerine usul kelimesini kullandığımı farketmiş ama geri dönüp düzeltmeye gerek duymamıştım. Çünkü kastım anlaşılıyor.

 

Bakın konunun özünde yapılmak istenen düzenlemenin laikliğe aykırı olması var. Gerekçede de bu yer alacaktır. Bu açıdan bakınca ister şeklen, ister esastan, ister başka açıdan, her açıdan bu değişikliğin iptali gerekir.

 

Çünkü "insanların tanrı emrini yerine getirmelerine izin verilmeli" dediğiniz anda laiklik dinamitlenmiş oluyor. Bu devlet tanrı emirlerinin dışında şekillenmiş. Tanrı emirlerine göre şekillenmemeyi ana felsefesi yapmış. Bunu yasal yoldan değiştiremezsiniz.

 

Çünkü tanrı emirlerini resmi gazeteye vermiyor. Biri için başını örtmek olan olan tanrı emri, başkası için çarşaf, başkası için burka giymektir. Dinsel gerekliliği kabul ettiğiniz anda karmaşa dinamitini düzenin temeline koymuş olursunuz. Bakın insanlar Kuran'la da yetinmeyip İncil ve Tevrat'ı da esas aldıklarını söylüyorlar! Karmaşanın boyutlarını sezmenizi dilerim! Bu kaosa adım atıldığı anda çıkmanın yolu yoktur.

 

İkide bir laikliğin tanımı yok deyip duruyorlar. Ben çok söyledim, yine söyleyeyim: Laiklik: dini baz almamak" tır!

 

Bu ilkeyi hedef almak, doğrudan devleti yıkmaya yönelmek anlamına gelir, ne yazık ki diyorum ne yazık ki Anayasa Mahkemesi AKP yi aynı zamanda kapatmak ZORUNDAdır! Siyaseten yanlıştır, patlayacak bir olası kriz bu kapatmaya kesilecektir, ama anayasal olarak bu zorunludur! Herkes kapatma davasının hukuki değil, siyasi olduğunu söylüyor. Hayır, tersine siyasi değil, hukukidir. Bu devlet laik bir devletse AKP hukuken kapatılmak zorundadır. İddianın aksine, kapatma hukuken değil, siyaseten yanlıştır. Siyaset, kapatmamayı gerektirir.

 

Yine belirteyim: Yukarıda verdiğim tanım uyarınca Türkiye Cumhuriyeti bal gibi de laiktir. Koca koca aydın geçinen profların Türkiye'de laikliğin L si olmadığını söylemelerine hayret ediyorum. Niyeymiş? Diyanet varmış. Siz ilkokul düzeyinde laiklik tanımı yapıp "din ve devletin..." diye başlayıp süslü olsun diye "örtüşmemesi... kesişmemesi" diye devam edip tanım yaparsanız, tabii diyaneti laikliğe aykırı sanırsınız. Diyanetin varlığı laikliği filan ihlal etmez.

 

Ancak uygulama yanlıştır. Diyanetin bir sünni imamlar teşkilatı olması ve anormal bütçe yemesi yanlıştır. Bunlar esastan, ilkesel değil uygulama yanlışlıklarıdır. Din dersi de öyle. Din kültürü verilmesi laikliğe aykırı değildir. İlkesel olarak. Ama uygulamada bu dersin din dersine dönüştürülmesi, sure ezberletilip namaz öğretilmesi yanlıştır, uygulama yanlış...

 

Siz insanları bunca yüzyıldır etkilemiş ve etkilemeyi sürdüren bir olguyu görmezden gelip yok sayamazsınız. Dinin devlete karışmamasını sağlarsınız ama devlet dine karışacaktır. Din devleti düzenleyemez ama devlet dini düzenler! Yok öyle bağımsız erkler gibi din ayrı devlet ayrı... Asıl bu kuram dini bağımsız bir erk haline getirir ve devletin karşısına koyar.

 

Ha devlet dini nasıl düzenler, ayet mi yazar? Tabii ki hayır. Kitapta hac mı emredilmiş, varsın emretsin, ben hacca göndermiyorum diyebilir. Salgın riskini, ekonomik gerekçeleri, başka bir gerekçeyi neden gösterebilir.

 

İtirazı duyar gibiyim: "Nasıl olur? Devlet ne yahu? Devlet halk değil mi? Gökten zembille mi indi? Halk hacca gitmek istiyorsa devlet kim de yasaklar?"

 

Devlet halk değildir. Halka kalsa halk bütün ormanları bitirinceye kadar kesmek de isteyebilir. Bırakın, inanın keser de yani! Devlet, erklerin bir bileşkesidir. Bu erkler içinde halkoyu elbette başta gelir. Ama halkın yüzde ellibiri istiyor diye örneğin insan haklarına aykırı bir yasa çıkarılamaz. Suudi Arabistan işçi olarak çalışmaya gelmiş bir Afganlının elini şeriata göre hırsızlık yaptı diye keser, kimse umursamaz. Ama bir İngiliz vatandaşının elini kesmeye bir kalksın bakayım, neler oluyor?

 

Kim dedi yahu dünyada bir adalet tanrısı var da yanlışlıkları önlüyor diye? Hukuk, savunabilenindir. Hukukunu savunamayanın hukuku olmaz. Biz de şeriata teslim edelim, ortada hukuk mukuk kalmaz. Kölelik de olur, inanç cinayetleri de olur, insan hakları da ihlal edilir. Kendimize gelelim: Bu zamanda bu teknolojide el kesme diye bir şeyden söz edilemez. Neyi savunduğunu herkesin bilmesi gerek. Adamı götür taş kırdır, kürek çektir, asfalt döktür çaldığını ödetene kadar ama elini kesmek söz konusu olamaz. "Tanrının emirleri, tanrının kitabı..." derken neden söz ettiğimizi bilmeliyiz. Tanrının emirleri devletten bağımsız bir erk değildir. Tanrının sözleri olduğu iddia edilmiş ve bir kısım insanlarca bu iddianın kabul gördüğü birtakım ifadelerdir.

 

Ha ama bakın bu tartışmalar faydalıdır, hiç bir zaman "niye ortaya atıyorlar, niye itiraz ediyorlar" demiyorum. İnsan hiç bir zaman "bu böyledir, böyle gider" deyip oturan bir canlı değildir, olmamıştır. İnsan daima farklının peşindedir. Bizler kimliğimizi aynı olduklarımızla değil, karşıt olduklarımızla kazanırız. Karşıtlarımız olmadan bizler birer hiç oluruz. Durağanlaşır, karşıt bulamazsak yaratır, onu da bulamazsak kendimize karşıt oluruz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hocam ben cevap vereyim mi??? :D

 

Teklif ve oylama çoğunluğu; ivedilikle görüşülemeyeceği...

 

Bu düzenlemenin tarihçesi ise çok ilginç(gündemimiz açısından); bildiğim kadarıyla 61 döneminde AYM yine değiştirilemeyecek olan Cumhuriyet kavramını fazla geniş yorumlarken Anayasa değişikliklerini de "teklif" engelinden hareketle şekil denetimi çerçevesinde esas bakımından denetliyor; 70 li yıllarda yapılan değişiklikle buna tepki gösteriliyor hatta 82 dönemine gelindiğinde bahsettiğimiz şekilde açıkça şekil denetimi sınırları çiziliyor...

 

Nasılım??? :D

 

:zorro:

 

Koyu ve mavi olarak işaretlediğim yer fazlalık olmuş ve bu fazlalıktan dolayı tarihsel süreç açısından sıralama hatası olmuş...

 

Özür dileyerek yanlışı düzeltiyorum:

 

Bu düzenlemenin tarihçesi ise çok ilginç(gündemimiz açısından); bildiğim kadarıyla 61 döneminde (71 değişiklikleriyle beraber şekil denetimi sınırı getirilince) AYM yine değiştirilemeyecek olan Cumhuriyet kavramını fazla geniş yorumlarken Anayasa değişikliklerini de "teklif" engelinden hareketle şekil denetimi çerçevesinde esas bakımından denetliyor; 82 dönemine gelindiğinde bahsettiğimiz şekilde açıkça şekil denetimi sınırları çiziliyor...

 

Tekrar özür dilerim; saygılar...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TBMM tarafından, Anayasada belirtilen durumlarda milletvekili dokunulmazlıgının kaldırılmasına veya üyeligin düsmesine karar verilmesi halinde, bu kararların iptali icin Anayasa Mahkemesine basvurulması mümkünmüdür? degilmidir? diye soru soruyoruz günlerdir bekliyoruz? cevap yok bu bir

 

ikincisi Türban yasagıni kaldıran yasa önerisi birilerin önüne geldigi zaman anayasanın 2. ve 4. maddelerine aykırıdır diyebilirdi. Demedi, öneriyi görüşülmek üzere komisyona gönderdi.

 

ücüncüsü hükümet, bu yasanin geri dönecegini bal gibi biliyordu amaclari ülkeyi muz cumhuriyetini cevirmek soyduklari cil cil altinlarin üzerine yatmak muz cumhuriyetinde ruhen yasayan genc kizimiz Hümeyniye asikmis ama onun oglu kalksa seninle evlenmek istiyorum dese sii diye almaz yani bunlarin kafasi bu kadar karisik

 

Birde Anayasa Mahkemesi, kendi kendine karar vermiyor. Cumhurbaskanının, ya da 110 milletvekilinin basvurusu üzerine alıyor. Mahkeme üzerine düseni yapmıstır. BURASI MUZ CUMHURIYETI DEGIL YASALAR BELLI

 

 

 

 

:shuriken:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Baçörtüsü(türban ya da kişiye kalmış) değişikliği iptali laiklik ilkesi maddesine aykırılıktan iptal edildiyse buna bağlı olarak da AKY'ye açılan davada ''Laikliğe aykırı eylemlerin odağı olma hususnda başörtüsü en önemli olgu olarak vurgulanıyorsa...'' ve bu sebepten eğer ki kapatılırsa Bu konuya müdahil olan MHP hakkında bir şey yapılmaması veya yapılmayacak olması ne kadar hukuki mantık içerir?Bu yasanın müdahillerinden biri de MHP'dir değil mi?Bir eylemden dolayı bir karar verilecekse o eylemi yapan herkes için aynı hükümler geçerlidir herhalde.Sadece hukuğun adilliği bağlamında bir soru...Şu kapatılsın bu kapatılmasın mevzuna girmiyorum bu noktada...

 

MUHABBETLE...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TBMM tarafından, Anayasada belirtilen durumlarda milletvekili dokunulmazlıgının kaldırılmasına veya üyeligin düsmesine karar verilmesi halinde, bu kararların iptali icin Anayasa Mahkemesine basvurulması mümkünmüdür? degilmidir? diye soru soruyoruz günlerdir bekliyoruz? cevap yok bu bir

 

ikincisi Türban yasagıni kaldıran yasa önerisi birilerin önüne geldigi zaman anayasanın 2. ve 4. maddelerine aykırıdır diyebilirdi. Demedi, öneriyi görüşülmek üzere komisyona gönderdi.

 

ücüncüsü hükümet, bu yasanin geri dönecegini bal gibi biliyordu amaclari ülkeyi muz cumhuriyetini cevirmek soyduklari cil cil altinlarin üzerine yatmak muz cumhuriyetinde ruhen yasayan genc kizimiz Hümeyniye asikmis ama onun oglu kalksa seninle evlenmek istiyorum dese sii diye almaz yani bunlarin kafasi bu kadar karisik

 

Birde Anayasa Mahkemesi, kendi kendine karar vermiyor. Cumhurbaskanının, ya da 110 milletvekilinin basvurusu üzerine alıyor. Mahkeme üzerine düseni yapmıstır. BURASI MUZ CUMHURIYETI DEGIL YASALAR BELLI

 

 

 

 

:shuriken:

 

Dalgaya mı alınıyoruz diye fena halde merak ediyorum...

 

Herkes, Anayasa Mahkemesi'nin bizzat anayasayı çiğneyeceğini düşünemezdi...

 

Efendi Türkler; sorunuzun cevabı yukarda iki defa verilmiştir...Okumanız yeterlidir...Okuduğunuza eminim ama kırmızıyla işaretlediğim yeri niye yazdınız hala anlayabilmiş değilim...

 

Acaba; cevabı duyunca evvela sorulacak birşey bulamamış ardından birkaç gün sonra yeni birşeyler bularak belirtme gereği mi hissetinizi...

 

Kimlerle tartışıyorum Ya Rabbim...

 

Eyvallah...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dalgaya mı alınıyoruz diye fena halde merak ediyorum...

 

Herkes, Anayasa Mahkemesi'nin bizzat anayasayı çiğneyeceğini düşünemezdi...

 

Efendi Türkler; sorunuzun cevabı yukarda iki defa verilmiştir...Okumanız yeterlidir...Okuduğunuza eminim ama kırmızıyla işaretlediğim yeri niye yazdınız hala anlayabilmiş değilim...

 

Acaba; cevabı duyunca evvela sorulacak birşey bulamamış ardından birkaç gün sonra yeni birşeyler bularak belirtme gereği mi hissetinizi...

 

Kimlerle tartışıyorum Ya Rabbim...

 

Eyvallah...

sayin karabekir' birkere net bir cevab alamadim burda bir yanlislik var düzeltelim,, ikincisi yazmak icin birseyler aramama gerek yok bu parti kapatilirsa onun yolsuzluk dosyalarida bizim önümüze konmayacak..

 

eger bu konuda verilecek cevapda kaynak sikintisi yasadigimi düsünüyorsan yaniliyorsun? amac yazilani birdaha yazmamak prensibinden kaynaklaniyor yoksa icinde soluklandigimiz kütüphane degil birak kütüphaneyi soludugumuz cagdas hava bile yeter.

 

saygilarimla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayin karabekir' birkere net bir cevab alamadim burda bir yanlislik var düzeltelim,, ikincisi yazmak icin birseyler aramama gerek yok bu parti kapatilirsa onun yolsuzluk dosyalarida bizim önümüze konmayacak..

 

eger bu konuda verilecek cevapda kaynak sikintisi yasadigimi düsünüyorsan yaniliyorsun? amac yazilani birdaha yazmamak prensibinden kaynaklaniyor yoksa icinde soluklandigimiz kütüphane degil birak kütüphaneyi soludugumuz cagdas hava bile yeter.

 

saygilarimla

 

Arkadaşım; sorunuz şu değil miydi:

 

sayin karabekir' TBMM tarafından, Anayasada belirtilen durumlarda milletvekili dokunulmazlıgının kaldırılmasına veya üyeligin düsmesine karar verilmesi halinde, bu kararların iptali icin Anayasa Mahkemesine basvurulması mümkünmüdür? degilmidir?

 

Cevaplarımız da şunlar değil midir?

 

Şu dokunulmazlıkla ilgili kısmın ve üyeliğin düşmesiyle ilgili kısmın anayasal denetime tabii olup olmadığının niye sorulduğunu anlayamadım. 3 saattir cevap bekliyorum ama yok. Arkadaşımız yok mu acaba...

 

Ben evet Anayasa Mahkemesinin denetimine tabiidir diyeyim de, cevabı bekleyeyim bakalım. Soru acaba, bu başvuruya kimin yetkisi olup olmadığı mı olacak?

 

http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=699570

 

Görev Ve Yetki

 

Madde 18 - Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri şunlardır.

6. (Değişik : 4280 - 3.7.1997) Milletvekillerinin yaşama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine veya milletvekili olmayan bakanların dokunulmazlığının kaldırılmasına

 

http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=699955

 

Dana nasıl açık bir cevap arıyorsun ben anlamadım...Yukardaki cevaplardan ne anladınız...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birincisi Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararını açıklamadan bu kadar kesin ve net hukuki tespitler, ne kadar hukuki olabilir onu anlamak imkansız.

 

İkincisi ;

 

MADDE 8. – Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.

 

 

MADDE 138 Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez

 

Yasama organı, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kadarları işlevsizleştirmek için anayasa değişikliği yapabilir mi? Bunların uygulanmasını engellemek için anayasa değişikliği yapabilir mi?

 

Şimdi merak ettiğim Anayasa Hukuku bir oyun mudur? Akp oturmuş uzun uzadıya tartışmış, biz Anayasada nasıl kelime oyunları yaparızda Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bir kararı işlevsizleştiririz diye düşünmüş. Bunun açık açık başka partilerle pazarlığını yapmış ve sonunda bu değişikliği gerçekleştirmiştir.

 

Şimdi bu yapılan Yasamanın Anayasa'nın kendisine verdiği yetkiyi aşması değil midir? Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararları işlevsizleştirmek için yaptığı bir eylem değil midir?

 

Şimdi kimse kimseyi kandırmasın. Kendimizide kandırmayalım. Bu değişiklik Anayasa Mahkemesi'nin E.1989/1, K.1989/12 sayı ve 07.03.1989 tarihli ve E.1990/36, K.1991/8 sayı ve 9 Nisan 1991 kararlarını işlevsizleştirmek için yapıldı.

 

Bunu yapanlar şimdi Anayasa Mahkemesi yetkisini aştı diyor.

 

Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararını açıklayacak. O zaman Anayasa Hukuku Uzmanları kararı inceleyecek ve görüş bildirecek. Anayasa Hukuku dünyanın en karışık hukuk dalıdır.

 

Al bir kpss sorusu olarak ;

 

"Yasama organı, anayasa mahkemesinin verdiği kararları ortadan kaldıracak, işlevsizleştirecek veya uygulanmasını engelleyecek anayasa değişiklikleri yapabilir mi" minvalinde bir soru olsun. Evet cevabı doğru mu olur?

 

Mahkemenin bu gerekçeyle kararı iptal etmesi şekil bakımından mıdır? Esastan mıdır?

 

Yasama organı anayasa değişikliği yaparken yetkisini aşarsa ne olur?

 

Yetkisini aşmış mıdır? Bana göre aşmıştır. Bu değişiklikle Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar ortadan kaldırılmaktadır, işlevsizleştirilmektedir. Bunu yoksaymak için kimse kusura bakmasın çocuk olmak gerekir. Değişikliğin ne için ve ne amaçla yapıldığı ortadadır.

 

Zaten bir cephe işin bu tarafına hiç bakmamakta "Anayasa Mahkemesi sadece şekil yönünden incelemeliydi" diyor. Başka bir soru var ortada. Ki tahminimce Mahkeme gerekceli kararında bunu belirtecek. "Yasama anayasa değişikliği yaparken yetkisini ağır şekilde aşmıştır" gibi bir ifade olacak benim anladığım. Ki AKP'nin kimi ağır topları dahi mahkeme gerekçeli kararını açıklayana kadar sessiz kalma kararı almışlardır. Ters köşeden gol yememek için. Bunun üzerinde çalışmaktadırlar.

 

kısaca, Yasama organı Anayasa mahkemesinin daha önce verdiği kararları ortadan kaldıracak veya işlevsizleştirecek bir anayasa değişikliği yaparsa, ve mahkeme bunu iptal ederse. Şekil bakımından mı denetlemiş olur. Esastan mı?

 

Asıl soru budur. Ancak gözlemlediğim kadarıyla hükümet cephesi bu soruyu bilmezlikten gelmektedir.

 

 

Ancak tabi bunun için önce mahkemenin gerekçeli kararını açıklaması gerekir. Göreceğiz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birincisi Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararını açıklamadan bu kadar kesin ve net hukuki tespitler, ne kadar hukuki olabilir onu anlamak imkansız.

 

İkincisi ;

 

MADDE 8. – Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.

 

 

MADDE 138 Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez

 

Yasama organı, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kadarları işlevsizleştirmek için anayasa değişikliği yapabilir mi? Bunların uygulanmasını engellemek için anayasa değişikliği yapabilir mi?

 

Şimdi merak ettiğim Anayasa Hukuku bir oyun mudur? Akp oturmuş uzun uzadıya tartışmış, biz Anayasada nasıl kelime oyunları yaparızda Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bir kararı işlevsizleştiririz diye düşünmüş. Bunun açık açık başka partilerle pazarlığını yapmış ve sonunda bu değişikliği gerçekleştirmiştir?

 

Evet yapabilir. Bu işlevselsizleştirmek değildir. Buradaki soru: Anayasa Mahkemesi, türban konusunda karar vermişti ancak AKP Hükümeti bu kararı ortadan kaldıracak bir Anayasa değişikliği yaparsa bu Mahkemeyi işlevsiz hale getirmek değil midir sorusudur.

 

Değildir. Niye değildir; Soruyu şöyle sorsam: Anayasa Mahkemesi 5 yıl önce verdiği bir kararın tam aksi yönde bir karar verirse bu Mahkemeyi işlevselsizleştirir mi? Şartlar değiştiğinde hükümde değişebilir. Bir tarihte yasak olması gereken birşey bir süre sonra olmayabilir. Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar ömür boyu değişmez değildir. Verilen bir karar; Yasama'nın takdiriyle sonradan değiştirilebilir.

Tarihte bu böyle olmuştur bundan sonra da olmasında bir sorun yoktur. Yasama organının yaptığı değişiklik Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı işlevselsizleştirmek değildir. Onun amacı, o alandaki sorunu çözmektir. Yasama organı sadece Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı ortadan kaldırmayı amaç edinecek olsaydı onu kaldırmayı seçmeliydi...

 

Yukardaki sorunuzu Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu diğer kararları ortadan kaldıran yasa değişikliklerini de dikkate alarak vermeniz gerekir.

 

 

.

 

Şimdi bu yapılan Yasamanın Anayasa'nın kendisine verdiği yetkiyi aşması değil midir? Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararları işlevsizleştirmek için yaptığı bir eylem değil midir?

 

OYUNMUŞ. Yasamanın yetkisi Anayasa tarafından verilmiştir. Aslidir. Kimsenin icazetini gerektirmez ve dolayısıyla bu yetki aynı zamanda Anayasayı değiştirmeyi de belli eder. DEĞİLDİR...

 

Şimdi kimse kimseyi kandırmasın. Kendimizide kandırmayalım. Bu değişiklik Anayasa Mahkemesi'nin E.1989/1, K.1989/12 sayı ve 07.03.1989 tarihli ve E.1990/36, K.1991/8 sayı ve 9 Nisan 1991 kararlarını işlevsizleştirmek için yapıldı.

 

Bunu yapanlar şimdi Anayasa Mahkemesi yetkisini aştı diyor.

 

Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararını açıklayacak. O zaman Anayasa Hukuku Uzmanları kararı inceleyecek ve görüş bildirecek. Anayasa Hukuku dünyanın en karışık hukuk dalıdır.

 

İki mesele; Anayasa Mahkemesinin kararlarının gerekçesi yazılmadan açıklanamaz. Anayasanın hükmüdür bu. Ne oldu; Karar açıklandı. Ondan sonra da ortada gerekçe yok, neyi eleştiriyorsunuz diyorlar. Kimse kimseyi kandırmıyor. Anayasa Mahkemesinin o yıl vermiş olduğu karar hayli sorunludur. Ama bu bir mesele değildir. Mesela Anayasa Mahkemesi 367 ilk toplantıda şarttır dedi. Ne oldu; Yapılan bir Anayasa Değişikliği ile bu sayı şart olmaktan çıktı. Bu Anayasa Mahkemesini işlevselsizleştirmek midir.

 

Anayasa Mahkemesi yürürlükteki hukuka göre o zaman kızların başörtüleriyle üniversiteye girmeleri hukuka aykırıdır dedi. Şimdi bir değişiklik yapılarak yürürlükteki hukuk değişti ve ne dendi. Böyle bir hak engeli için ancak kanun gerekir dendi.

 

Al bir kpss sorusu olarak ;

 

"Yasama organı, anayasa mahkemesinin verdiği kararları ortadan kaldıracak, işlevsizleştirecek veya uygulanmasını engelleyecek anayasa değişiklikleri yapabilir mi" minvalinde bir soru olsun. Evet cevabı doğru mu olur?

 

Mahkemenin bu gerekçeyle kararı iptal etmesi şekil bakımından mıdır? Esastan mıdır?

Birinci sorunun cevabı yukarda verilmiştir. İkinci soru daha ağırdır. Birinci sorunun cevabına göre ikincisi verilebilir ama önemi yok. Ben, 367 ile ilgili karar çıktıktan sonra; bundan sonra her türlü yasa iptal edilebilir demiştim. Hatta daha da ileri gidip, yakında Anayasa Mahkemesine üye atanacak; Cumhurbaşkanının atama yetkisini iptal edebilir de dedim.

 

Yasama organı anayasa değişikliği yaparken yetkisini aşarsa ne olur?

 

O yetki aslidir. Ve bu sorunun ceabı yoktur. Onun yetkisini aştığını tespit edecek güç yoktur. Bu yetki hele hele atanmışlara bizzat Anayasaca dahi tanınmamıştır.

 

Yetkisini aşmış mıdır? Bana göre aşmıştır. Bu değişiklikle Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar ortadan kaldırılmaktadır, işlevsizleştirilmektedir. Bunu yoksaymak için kimse kusura bakmasın çocuk olmak gerekir. Değişikliğin ne için ve ne amaçla yapıldığı ortadadır.

 

Buradaki mesele, böyle anlamaktır. Anayasa Mahkemesi; bir gerekçele bir kanunu iptal ettiğinde; gerekçeye göre yeni kanun yapılabilir. O zaman, Anayasa Mahkemesinin hükmü ortadan kalkmış mı oluyor dolanılmış mı, işlevselsizleştirilmiş mi? Pekiyi; kanun değişikliklerinde durum böyle de Anayasa Değişikliklerinde niye farklı düşünülüyor.

 

Zaten bir cephe işin bu tarafına hiç bakmamakta "Anayasa Mahkemesi sadece şekil yönünden incelemeliydi" diyor. Başka bir soru var ortada. Ki tahminimce Mahkeme gerekceli kararında bunu belirtecek. "Yasama anayasa değişikliği yaparken yetkisini ağır şekilde aşmıştır" gibi bir ifade olacak benim anladığım. Ki AKP'nin kimi ağır topları dahi mahkeme gerekçeli kararını açıklayana kadar sessiz kalma kararı almışlardır. Ters köşeden gol yememek için. Bunun üzerinde çalışmaktadırlar.

 

Bunu söylemesi imkansızdır. Anayasa Mahkemesi yasaları denetler. Meclisin yetkilerinin neler olduğunu değil. Ve bunu ancak kendi yetkisi içerisinde yapabilir. Bunun denetim mekanizması halen dünyada yoktur ve olacağını da ben sanmıyorum. Aynı soruyu tersten sorduğumuzda ki birileri sordu: Anayasa Mahkemesi yetkilerini aştığında onu kim durduracak/denetleyecek. Birisi için en azından 4-5 yılda yapılan bir denetim mekanizması (kandırılsa da) var.

 

kısaca, Yasama organı Anayasa mahkemesinin daha önce verdiği kararları ortadan kaldıracak veya işlevsizleştirecek bir anayasa değişikliği yaparsa, ve mahkeme bunu iptal ederse. Şekil bakımından mı denetlemiş olur. Esastan mı?

 

Anayasa Mahkemesinin daha önceki yıllarda vermiş olduğu kararların aksine bir kanuni düzenleme yapılırsa Anayasa Mahkemesi Anayasaya bakacak ve o kanuni düzenlemenin Anayasaya aykırı olup olmadığına tekrar karar verecektir. Ancak; Anayasa Mahkemesi, değiştirilen bir hüküm Anayasanın hükmü ise sadece şekile girebilecek ve daha önce ben bu konuda karar vermiştim diyemeyecektir. Zira ilk önce uyması gereken Anayasa'nın hükmüdür ve Anayasa Mahkemesi ilk önce Anayasaya göre karar verir.

 

Ancak tabi bunun için önce mahkemenin gerekçeli kararını açıklaması gerekir. Göreceğiz

 

Bilmiyorum o kadar yaşar mıyım?

 

CYRANO; tek sorum var. Önümüze türbanla ilgili değil de başka bir konuyla ilgili bir Anayasa Değişikliği gelmiş olsaydı ve Anayasa Mahkemesi böyle bir karar verseydi yine aynı mı düşünürdün; içtenlikle bunu merak ettim. İstersen bu sorunun cevabını bana özel mesaj olarak da verebilirsin...

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Meclisin yasama yetkisinden bahisle:

O yetki aslidir... Onun yetkisini aştığını tespit edecek güç yoktur. Bu yetki hele hele atanmışlara bizzat Anayasaca dahi tanınmamıştır.

Böyle bir iddiada bulunulması olanaksızdır. Yaptığı yasa hiç bir şekilde geri döndürülemeyen meclis anlayışı hiç bir demokraside yoktur. Evrensel hukuk normları vardır, uluslararası sözleşmeler vardır, insan hakları evrensel beyannamesi vardır... Bunlara aykırı bir karar bir meclisten oy birliğiyle de çıksa geçersizdir. Hukuk gereğini yapar. Hukukun da eli kolu bağlanırsa olay çok daha vahim boyutlara gider. Hukuk çalışmalıdır. Hukuk anlaşmazlıklara en az zarara malolan çözümü bulmak için vardır. Aksi halde çoğunluk diktası ortaya çıkar. Çoğunluk diktası azınlık tahakkümünden çok daha tehlikelidir demokrasi için. Çünkü azınlık diktaları kolay yıkılabilir, ama çoğunluk diktasından geri dönüş çok büyük acılara malolur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Meclisin yasama yetkisinden bahisle:

 

Böyle bir iddiada bulunulması olanaksızdır. Yaptığı yasa hiç bir şekilde geri döndürülemeyen meclis anlayışı hiç bir demokraside yoktur. Evrensel hukuk normları vardır, uluslararası sözleşmeler vardır, insan hakları evrensel beyannamesi vardır... Bunlara aykırı bir karar bir meclisten oy birliğiyle de çıksa geçersizdir. Hukuk gereğini yapar. Hukukun da eli kolu bağlanırsa olay çok daha vahim boyutlara gider. Hukuk çalışmalıdır. Hukuk anlaşmazlıklara en az zarara malolan çözümü bulmak için vardır. Aksi halde çoğunluk diktası ortaya çıkar. Çoğunluk diktası azınlık tahakkümünden çok daha tehlikelidir demokrasi için. Çünkü azınlık diktaları kolay yıkılabilir, ama çoğunluk diktasından geri dönüş çok büyük acılara malolur...

 

Bahsini ettiğiniz ideal demokratik yönetimdir. Bunun farklı isimleri vardır. Ancak; gerek demokrasi içerisinde gerekse hukuk içerisinde bunun çözüm yolu yoktur. Yasama yetkisini Anayasa Mahkemesi ile sınırladınız. Pekiyi Anayasa Mahkemesi kaldırırsa ne olacak. Birçok ülkede yok.

Gerek uluslararası sözleşmeler, gerek evrensel beyanname, gerek evrensel hukuksal değerler; onlara uyulduğunda geçerlidir. Bir iktidar hele de meclisin çok büyük bir kısmını ele geçirmiş bir iktidar bunlara uymadığı zaman onları demokrasi ve hukuk içine çekecek başkaca bir güç yoktur.

 

Diyelim ki; Mahkeme karar verdi. İktidar bu karara uymazsa ne olacak. Ya da Mahkeme karar verdikten hemen sonra Mahkemenin hukuksal varlığına son veren bir değişiklik yaptı.

 

Bu sorunun cevabı yoktur. Bu yüzden bugün sert kuvvetler ayrılığı veya parlamenter sistem tartışmaları vardır. Ama Parlamenter sistemlerde bu iş iyice çığırından çıkmaktadır. Hatırlatılır. Yürütme ve Yasama neredeyse tek partinin elindedir ve parti içerisinde muhalefet yoksa o partiyi hiçbir mahkeme kararı durduramayabilir.

 

Bizim gibi ülkelerde muhalefet unsuru olarak Asker çıkmaktadır. Pekiyi askerde hükümetten yana olursa kim durdurabilir...

 

Yasama yetkisi aslidir. Tek muhtaç olduğu kaynak ise halktır. Arkasında halkın bulunmadığı iktidarlar önünde-sonunda oradan defolacaktırlar. Saddam Hüseyin yönetimi hatırlatılmasın lütfen...

 

Onu yine yasamanın kaynağı firenleyebilir. Bu kaynağın doğrudan bir iptal yetkisi yoktur ya seçimle ya da mitinglerle bu yetkiyi kullanır.

 

Pratik/teorik/idealist yaklaşımlar arasında fark vardır.

 

Anayasal denetimle ilgili -http://www.anayasa.gen.tr/mesruluk.htm- enteresan bir makale...

 

Ben, bir Hitler örneğini istiyor değilim. Sadece parlamenter sistem içerisindeki Meclisi frenleme mekanizması daha dardır ve hatta yok denecek kadar azdır diyorum. 1960'ta Anayasa Mahkemesi yeni kuruluyordu. 80-82 arasında anayasa yoktu Mahkeme vardı. Hasılı bir Anayasa Mahkemesi dikdatörlüğü önlemek için şart değil hasılı yeter de değil.

 

Selamlar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi bakınız sayın Karabekir, ben bunu çok defa söyledim, söylüyorum ve bu konuya çok önem veriyorum:

 

Demokrasi bir geldi mi pir gelen, geliverdi mi saadetler fışkırtan, güller açtıran bir mucize değildir. Ya var ya yok, varsa mükemmel şekilde var, yoksa eseri bile olmayan kesin bir olgu da değildir. Zaten dünyada böyle bir olgu yoktur ve olmamıştır, olamaz da...

 

Tak, demokrasi geldi! Bittiii... Bundan böyle her şey güllük gülistanlık, her gün bayram, her an saadet, düğün bayram, kurtuluş... Böyle bir şey yoktur. Demokrasi mücadele edilen, korunan, yozlaştırılmaya ve alet edilmeye çalışılan, bu çabalara direnilen ve geliştirilen, yaşayan bir olgudur, hastalanabilir, ölebilir.

 

Dolayısıyla bahsini ettiğiniz durumlarda demokrasi ortadan kalkar. Kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü kavramları rafa kaldırılırsa demokrasi ortadan kalkmış olur. Sonrası kaostur, hiç bir öngörü yapılamaz. Dikta, cunta, iç savaş, dış müdahale, işgal, soykırım... Aklınıza ne gelirse. Ne yazık ve ne acı ki kaostan medet umanlar her zaman olagelmiştir. "Hele mevcut durumu bir yıkalım. Karmaşa bir gelsin. Her şey bir yerle bir olsun hele. Sonra küllerin üzerinden yeni bir oluşum nasılsa gelişir. Az olur bölük pörçük olur ama bizim olur." Bu anlayış her kesimde her zaman olabilmiştir.

 

Yok belki de dünya bu tür bir kaosun fitilinin ateşlenmesine engel olamayacak yani... Belki de insanlık en büyük darbeyi doğadan değil kendi eliyle kendine vuracak, bilemiyoruz. Ama bilinen o ki elden geldiğince yanlışlıklar düzeltilerek, daha doğru bulunarak geliştirme sürecine çabalamak gereklidir. Başarır bir yere geliriz, başaramaz yarı yolda kalırız, o ayrı... Ama yola "başaracağız" diye çıkılır. "Hele bir yıkalım, nasıl yapacağımıza bakarız" düşüncesi beleşçi, oluruna bırakmacı ve kafa yormaktansa eyleme girişmeyi doğru bulan, eylemin de "yanlış doğru farketmez, yapa yapa bir yere varır, ama düşünmekle bir yere varılmaz" şeklinde olan anarşist bir anlayıştır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.