Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KİMMİŞ AYAK TAKIMI?


Misafir meraba

Önerilen İletiler

herhalde kurban bayramindan bin kat daha masumdur! arkadasim emegin bayrami emegin,, emek nedir bilirmisin emegin hakki nedir bilirmisin emegin hakki nasil aranir bilirmisin.. emegin hakkini arayan bir doktorda olabilir, bilirmisin yoksa sizin dünyanizda emek verilmezmi? sirf kurbanmi verilir! sadece kurbanlarin bayramimi olur..

 

:shuriken:

:D şimdi bu yazdıklarınla ne alaka?yazıyı birdaha okuıyun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türk insanı çalışkandır merak etmeyin diğer zamanlarda arayı kapatır.

Sayın hüseyinn, bunu ironi olarak söylediniz sanıyorum.

 

Kapitalizm çelişkiler düzenidir. Varolduğu her toplum çelişki yumaklarıyla örülüdür. Bu toplumdaki çelişkinin varlık sebebi kapitalizmden başka birşey değildir yani.

Çok daha karmaşık olduğunu düşünüyorum. Anadolu'nun coğrafi konumu ve tarihsel rolü bu derin çelişkileri barındırıyor. Moğol akınları olmuş, Anadolu arada... Haçlı seferleri olmuş, Anadolu arada... Pers-Yunan çekişmesinde Anadolu arada... Hristiyan-İslam rekabetinde Anadolu arada... Mistik-akılcılık çelişkisinde Anadolu arada... Laik-dinci düzen, batılılaşma-doğulu kalma çelişkisinde Anadolu arada... Doğu-Batı rekabetinde Anadolu arada... Nato-Varşova kutuplaşmasında Anadolu arada... Tarih ve coğrafya Anadolu'ya hep iki arada bir derede konum biçmişler... Bu kadar arada kalan ve çelişki yaşayan başka bir konum bilmiyorum yeryüzünde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın hüseyinn, bunu ironi olarak söylediniz sanıyorum.

 

 

Çok daha karmaşık olduğunu düşünüyorum. Anadolu'nun coğrafi konumu ve tarihsel rolü bu derin çelişkileri barındırıyor. Moğol akınları olmuş, Anadolu arada... Haçlı seferleri olmuş, Anadolu arada... Pers-Yunan çekişmesinde Anadolu arada... Hristiyan-İslam rekabetinde Anadolu arada... Mistik-akılcılık çelişkisinde Anadolu arada... Laik-dinci düzen, batılılaşma-doğulu kalma çelişkisinde Anadolu arada... Doğu-Batı rekabetinde Anadolu arada... Nato-Varşova kutuplaşmasında Anadolu arada... Tarih ve coğrafya Anadolu'ya hep iki arada bir derede konum biçmişler... Bu kadar arada kalan ve çelişki yaşayan başka bir konum bilmiyorum yeryüzünde.

sayin demirefe' bu kadar bir arada bir derede genede 1 Mayisi kavrayamiyoruz hem batiya hem doguya rest okuyoruz? bati ve dogu halklari bunun bilincindeyken!!! bizler daha Arap kavimleri gibi gerci onlar bir arada bir derede degil ama tibis tibis onlarin yaninda yer aliyoruz bu nasil oluyor farkindaysan onlardan bir farkimiz yok emegin hakkini isci sinifi bilinci altinda aramak olurmu deyip emegin hakkinin üzerine oturuyoruz seriat agirliginla ister buna feodal düzen de ister seriat düzeni de ikiside rızkın pesinde kosuyor! Allahin rızkını birilerin elinden kömür makarna yardimiyla almak varken,, demek oluyorki istenen halkimiza görülen takdir! bu cagda rızk pesinde kosturmak. sadece bu yaziyi senin iki arada bir derede düsüncenden yola cikarak yaziyorum yazina genel anlamda elestiri acisindan degil.

 

saygilarimla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın hüseyinn, bunu ironi olarak söylediniz sanıyorum.

Bilakis, sadece 1 mayıs tatil olmakla kalmamalı, iş saatleri 8 saatten 6 saate düşürülmeli diye önereceğim.

 

Çok daha karmaşık olduğunu düşünüyorum. Anadolu'nun coğrafi konumu ve tarihsel rolü bu derin çelişkileri barındırıyor. Moğol akınları olmuş, Anadolu arada... Haçlı seferleri olmuş, Anadolu arada... Pers-Yunan çekişmesinde Anadolu arada... Hristiyan-İslam rekabetinde Anadolu arada... Mistik-akılcılık çelişkisinde Anadolu arada... Laik-dinci düzen, batılılaşma-doğulu kalma çelişkisinde Anadolu arada... Doğu-Batı rekabetinde Anadolu arada... Nato-Varşova kutuplaşmasında Anadolu arada... Tarih ve coğrafya Anadolu'ya hep iki arada bir derede konum biçmişler... Bu kadar arada kalan ve çelişki yaşayan başka bir konum bilmiyorum yeryüzünde.

Coğrafi konum, stratejik önem, tarihsel rol güzel kelime grupları. İkilikler her toplumda yaşanabilir. "Biz eşsiziz." önermesi de kulağa hoş geliyor. Ama 1 Mayıs ve Taksim deyince "toplumsal bellek" te kan, gözyaşı uyanıyorsa bunun sorumlusu 68 kuşağı mıdır? 1 Mayıs ne zamandan beri Taksim'de kutlanamıyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Artık Takiye yapmayı bıraktılar gerek görmüyorlar...

 

Bütün içler dışa çıkıyor işte, emekçi olmayan ne bilir emeğin değerini...

 

Hırsızlar bilir mi alın terini?

 

Başkalarının sırtından geçinenler için ne demokrasi ne hak ne de özgürlük var, onlar için tek yaşamsal kaynak sömürü, başka türlü yaşayamıyorlar...

 

1 Mayıs'da Taksim'i korudular, kimden ve neden?

 

Taksim'i açmadılar ne oldu? Ne kazandılar?

:clover:

 

*********

 

Peki iscilerden ne istiyorsunuz?! Kucumsenecek asil insanlarin kalkip iscileri kucumsedigi bir donemdeyiz. Ingilterede, 1 Mayis'ta, yeni secim yapildi ve bu secimden once basta olan parti Isci Partisiydi.

 

Baska ulkelerde isci partisi basta olabiliyor da bizim ulkemizde birak basta olmayi niye bir isci bayramini bile kutlayamiyoruz ve rezalete donusuyor?!

 

Bizim iscilerimize yapilan bu haksizlik bu baski niye?! Bir devlet kendi iscisinden ne denli korkar da boyle bi baski uygular?

Halbuki kisitlanma ve baskiyla siddetle karsi karsiya birakilma, o halki daha da kiskirtacaktir!

 

Duyulan bu kin cok haklicadir!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Egitimde geri kalmislik,egitime gereken önemin verilmemesi ve halkimizin cok kolay doldurusa getirilebilmesi sonucu olarak Türkiyede maalesef emekci ve köylü sinifi geri birakilmis adam yerine bile konmamistir.Atatürkcüyüz diye mangalda kül birakmayanlar,Allaha ortaklik kosarak müslüman olanlar bir emekcinin hakkinin bir türbandan daha cok oldugunu idrak edemeyen etmek istemeyenler bu ülkede dünyanin her kösesinde kutlanan isci bayramini Türk iscisine cok görmüsler ve görmektedirler.Isci haklari icin ilk savasin üzerinden yüzyil gecti,ama Türkiye bu savastan kendi emekcisine düsen payi vermekten kacindi.*1Mayis icin izin verdik ama bizim istedigimiz gibi kutlayacaksiniz*diye dayatan bir zihniyet sanki emekcisine kar dagindan karlar bagislar gibiydi.Ezeriz geceriz,dagitiriz sakin haa! diyordu Muammer GÜLER yani Sehr-i Istanbul-un vali efendisi.Simdi soruyorum emekcilermi sagduyuluydu yoksa AKP nin hizmetinde calisan bir valimi.Basbakanmi sagduyuluydu yoksa sendika baskanlarimi.Basiret herkese nasip olmayan bir özelliktir ve vali olmakla basbakan olmakla basiretli olmak ayri seylerdir.Adamin ogluna *Oglum ben sana pasa olamazsin demedim adam olamazsin dedim*demesi gibi.

Evet tüm dünyada isci bayrami olarak kutlanan 1 Mayis Türkiyede 2008 yilinda polis coplari ile kutlandi.Basbakanin,Icisleri bakaninin,Valinin emri ,Emniyet müdürünün emri ile coplanan insanlar masum insanlardi belki haddini bilmez bazilari vardi aralarinda ama düsmana karsi bile bu kadar gaddarca gidilemezdi.

Iktidar, gücünü ancak kendi emekcisine kendi halkina karsi kullanabilecek kadar gücsüzdür,Emekci bayramini kutlamak isteyenlere karsi cop kullanan polis iktidarin gücünü degil gücsüzlügünü, korkakligini ispat eder.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ZÜMRÜTTEN AKİSLER

 

 

 

Bu yazının başlığındaki soruyu iki şey yeniden karşıma getirdi: Yeni bitirmekte olduğum bir kitap ve rahmetli Erdal İnönü’nün ricası üzerine onun hazırladığı bir bibliyografyaya yazmakta olduğum bir önsöz.

 

 

 

 

“Osmanlı’da Bilim Var mıydı” Sorusu ve Sonuçları

 

 

 

 

Yazmakta olduğum kitap yakında Türkiye Bilimler Akademisine teslim edeceğim bir araştırma kılavuzu. Bugünkü Türkiye ile Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yerbilimlerinin en geniş anlamıyla tarihini araştırmak isteyeceklere ulaşacakları kaynakları nerelerde bulabileceklerini gösteren bir kitap ve bu kaynakların kullanılmasında kolaylık sağlayacak bilimsel el kitaplarının ve diğer kaynakların neler olduğunu içeren bir kaynakça. Bu nedenle binlerce eser taradım. Bunların pek çoğunu zaten daha önce okumuştum; pek çoğu kendi kişisel kütüphanemde var.

 

Bu kaynak taraması esnasında Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşundan yıkılışına kadar yerbilimlerinde bir Türk’ün yaptığı tek bir orijinal katkı, insanlığın bilgi haznesine kalıcı bir ilâve var mı diye baktım. Pirî Reis’in kavramsal hiçbir katkı getirmeyen Bahriye’si dışında böyle bir şey bulamadım. Ondokuzuncu yüzyıldan itibaren Türkiye’de çalışmış yerbilimcilerin yayınlarını Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına kadarki süre için dikkatle inceledim, acaba tek bir Türk’e bir bilimsel teşekkür var mı diye: Bulamadım.

 

Tıp ve kartoğrafya gibi uygulaması hayatî önemi haiz konularda çok ciddî uygulamacılarımızın olduğu kesin. Hattâ kartoğrafya alanında Avrupa’dan madalyalar bile aldığımız biliniyor. Ama kartoğrafya bilimine bir yenilik kattık mı? Meselâ yeni bir projeksiyon geliştirdik mi? Veya yeni bir tasvir tarzı icat ettik mi? Bu sorulara benim verebildiğim cevaplar olumsuzdur.

 

En geniş anlamıyla kendi alanımda, yani yerbilimlerinde Osmanlı’nın çaktığı tek bir çivi yok. Olmadığı gibi kendi ülkesinde böyle çiviler çakmaya çalışan yabancılara en küçük bir yardım, onlarla en küçük bir işbirliği arzusu... o da yok. Örneğin Büyük Rus gezgin doğa bilimcisi Prens Piyotr Aleksandroviç Çihatçof ondokuzuncu yüzyılın ortasında on yıldan fazla tüm Anadolu’yu karış karış dolaşarak sekiz metin üç de atlas cildi içeren dev bir eser yazmıştı “Küçük Asya“ adıyla. Bu eserin ilk kitabı ülkemizin FizikiCoğrafyası ve Arkeolojisine (bir de atlası var), ikinci kitabı Zooloji ve Klimatolojisine, üçüncü kitabı botaniğine, (iki ayrı cilt ve bir atlastan oluşur), dördüncü kitabı (üç ayrı cilten oluşur) jeolojisine, nihayet beşinci kitabı da (artı bir atlas) paleontolojisine ayrılmıştır. Ben bu önemli eserin tam bir nüshasını hiçbir kütüphanemizde göremedim. Türkiye’nin ilk doğa bilimi sentezi olan bu dev eserin dilimize hiçbir kısmı çevrilmemiştir. Koca imparatorlukta bu eserde anlatılanları merak eden ve bunu vatandaşlarına da ulaştırmak isteyen bir kişi bile yok muydu?

 

1890 yılında Edmund Naumann ülkemizi bir uçtan diğerine kat etmiştir. Yazdığı eser şahanedir. Bunun da tercümesi yapılmamıştır. Alman subayı Kannenberg 1897’de ülkemizin doğal kaynaklarını anlatan, pek çok şeyin Türkçe ve Yunanca dahil isimlerini de sıralayan pek enfes bir eser yazmıştır. Bu da asla tercüme edilmemiştir. Bu listeyi yüzlerce esere çıkarabilirim (Yirminci yüzyıl başında Anadolu yerbilimleriyle ilgili bibliyografyalara bakınız: Yüzlerce eser içinde tek bir Türk’ün eserini göremezsiniz). Yabancıların eserlerini açınız: Tek bir Türk’e bir bilimsel teşekkür bulamazsınız. Hemen hiçbirinde, hiçbir Türk’ün adı bile geçmez.

 

Hangi devlet ülkesini böyle bir karanlığa mahkûm etmiştir? Hangi devlet milletini böyle bir cehalet balçığına batırmıştır? Hangi devlet toplumunu böyle bir zavallılığa itmiştir? Ahmet Haşim’in anlattığı Anadolu köylüsünün taş devrinde yaşayan insandan ne farkı vardır? O taş devrindeki zavallı köylü yaşamı için mücadele verirken çevresinde yaşamını kolaylaştırabilecek bilim sahibi yabancı insanlar dolanıp eserler yazıyorlardı. Vergi verdiği, yavrularını ******** politikalarla hep kaybettiğimiz harplerde ölsünler diye yolladığı o Devlet-i Şahâne denen ***** müessese bunlardan bir tanesini bile onun hizmetine sundu mu? Hayır! Ona hattâ Pay-i Tahtında “*********” diye bir de hakareti moda yaptı.

 

İşte şimdi bizi yöneten Osmanlı hayranı zihniyetin, o halkın yavrularına “ayak takımı” demesinin kaynağını anlıyor musunuz? Halkımıza ayak takımı diyenler, tarihimizin en karanlık dönemlerinin savunucularıdır. Onları kendi ellerimizle başımıza getirdik. Orada her ne bahasına olursa olsun kalabilmek için Osmanlı’dan öğrendikleri gibi gene bizim mahkemelerimizi gidip Avrupa’ya şikâyet ettiler.

 

Avrupa’ya yaltaklanmak yerine o kökü aslında bizim ülkemizin batısında olan uygarlığını alsak artık. Atatürk’ün dediği ve başlattığı gibi. Doğan Kuban Hocamızın geçen haftaki o enfes yazısında hepimize hatırlattığı gibi..

 

 

 

A. M. Celal Şengör

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

önemli olan sözün gücüdür

 

bilim milim işin hikaye kısmıdır

 

rönesansın babası mikelanj kendini önemli göstermek için projelerini osmanlıya kabul ettirmek istiyordu

 

bunun yüzlerce binlerce örnegi bulunur...

 

osmanlı küresel bir güçtü ve her zaman hesabı yapan güçtü bölgesinde

 

şu an için türkiye malesef hesaba dahil bile edilmiyor

 

kontrol edilen ülkeler ile kontrol eden ülkelerin arasında ki farkı hepimiz biliriz....

 

ortaçag avrupanın orta ve karanlık çagıdır

 

avrupa karanlıklar içindeyken biz İslam toplumları yüzyılarca aydınlık bir medeniyetin mensuplarıydık

 

İslamı batının ortaçagı ile birlikte anmak büyük bir hokus pokustur

 

kuru bir osmanlı savunusu yapmak istemem, lakin açık yalanlarada dur demek lazım

 

osmanlının ve islamın ne ortaçag denilen zamanla alakası vardır; mesela bizim toplum olarak laiklikle bir alakamız olmadıgı gibi...

 

bunlar bize yutturulmuş şeyler, kusmamız gerekir .........

 

selamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

osmanlının ve islamın ne ortaçag denilen zamanla alakası vardır; mesela bizim toplum olarak laiklikle bir alakamız olmadıgı gibi...

 

bunlar bize yutturulmuş şeyler, kusmamız gerekir .........

 

 

Türkler'in bir zamanlar İslam'la da alakası yoktu.Yutturulmak ve yutmak genel kavramlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkler'in bir zamanlar İslam'la da alakası yoktu.Yutturulmak ve yutmak genel kavramlar.

 

türkler hesap yapan olarak İslam sayesinde çıktı tarih sahnesine

 

türkiye bugün hesaba katılmıyorsa bu İslamsızlıgından dolayıdır

 

türkiye bugün için direk merkeze baglı bir yapıdır.

 

türklüge ise İsmet özel gibi yaklaşıyorum

 

.......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önce Osmanlinin kim oldugunu bilmek ve ondan sonrada neden bugün Türkiyeye deger verilmedigini arastirmak gerekir.Türkler Osmanli dönemindede hizmetciydiler yani Osmanlida Türklere deger vermiyordu ki bugün Avrupa veya Bati Türklere deger versin.Atatürkü hazmedemeyenler,onun Türk milletine milli suuru asilamis olmasindan,ve haysiyetli bir ulus olmasi yolunda adimlar atmis olmasindandir,Bugün Atatürke karsi olanlar her firsatta Atatürke dil uzatanlar Osmanlinin kirintilarindan öte kimseler degillerdir.Osmanli kimdir,Osmanliyi tarafsiz gözler baska türlü anlatir ama tarfli gözler ise baska.Osmanliyi gercek anlamda bilmeden ögrenmeden,Osmanli ile bugünkü Türkiyeyi karsilastiranlar bilimden uzaktirlar.Türkiyenin veya Türk ulusunun eger bugün bir degeri yoksa bunun hazirlayicisi nedeni Osmanlinin kendisidir.Osmanliydi Devleti isgal edenlerle omuz omuza olanlar yoksa aydan birileimi gelmisti.Vahdettin Osmanliydi,Damat Ferid Osmanliydi daha sayayim isterseniz kimlerin Osmanli oldugunu ve kimlerin Türk oldugunu,Ben Ismet Özel degilim ama yazdiklarimin cok iyi farkindayim.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ZÜMRÜTTEN AKİSLER

 

 

 

Bu yazının başlığındaki soruyu iki şey yeniden karşıma getirdi: Yeni bitirmekte olduğum bir kitap ve rahmetli Erdal İnönü’nün ricası üzerine onun hazırladığı bir bibliyografyaya yazmakta olduğum bir önsöz.

.

.

Avrupa’ya yaltaklanmak yerine o kökü aslında bizim ülkemizin batısında olan uygarlığını alsak artık. Atatürk’ün dediği ve başlattığı gibi. Doğan Kuban Hocamızın geçen haftaki o enfes yazısında hepimize hatırlattığı gibi..

 

 

 

A. M. Celal Şengör

 

 

 

 

Bakin cok kisa ve öz bir örnek ilave etmek istiyorum yukardaki bu güzel calismaya;Kristof Columbus Osmanli Padisahina gelerek kendisine gemi ve imkan verilmesini dolayisiyla uzak denizlere kesfe gitmek istedigini söylediginde Sultandan red cevabi almistir,Kristof Kolumbus'a Ispanya Kralicesi ve Krali istedigi yardimi ve imkanlari tanimis ve Amerikanin kesfedilmesinden sonra o kitada hem hristiyanlik hemde Ispanyol nüfuzu yerlesmistir.Bugün güney Amerikada Ispanyolca konusulmasi ta o dönemlerden kalan bir kültür olayidir.Osmanli hicbir müspet ilme deger vermemistir,vermedigi icinde kendi icinden yikilmaya ve zayiflamaya baslamis ve Batiya yaranmak icin her yolu mübah saymistir,aynen bugünkü iktidar gibi.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önce Osmanlinin kim oldugunu bilmek ve ondan sonrada neden bugün Türkiyeye deger verilmedigini arastirmak gerekir.Türkler Osmanli dönemindede hizmetciydiler yani Osmanlida Türklere deger vermiyordu ki bugün Avrupa veya Bati Türklere deger versin.Atatürkü hazmedemeyenler,onun Türk milletine milli suuru asilamis olmasindan,ve haysiyetli bir ulus olmasi yolunda adimlar atmis olmasindandir,Bugün Atatürke karsi olanlar her firsatta Atatürke dil uzatanlar Osmanlinin kirintilarindan öte kimseler degillerdir.Osmanli kimdir,Osmanliyi tarafsiz gözler baska türlü anlatir ama tarfli gözler ise baska.Osmanliyi gercek anlamda bilmeden ögrenmeden,Osmanli ile bugünkü Türkiyeyi karsilastiranlar bilimden uzaktirlar.Türkiyenin veya Türk ulusunun eger bugün bir degeri yoksa bunun hazirlayicisi nedeni Osmanlinin kendisidir.Osmanliydi Devleti isgal edenlerle omuz omuza olanlar yoksa aydan birileimi gelmisti.Vahdettin Osmanliydi,Damat Ferid Osmanliydi daha sayayim isterseniz kimlerin Osmanli oldugunu ve kimlerin Türk oldugunu,Ben Ismet Özel degilim ama yazdiklarimin cok iyi farkindayim.

 

 

saygilarla

Tarihe yeni bir bakışı gündeme getirmek !Osmalılar türkleri hizmetçi olarak kullanmış :)( :lol: ******* okumuş olduğun tarih yalancısı bir yazarın ifadelerini kendine kabullenmişsin ve hikaye anlatıyorsun..

 

*******

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Osmanlı'nın içerisinde Türkçe'nin neredeyse unutulup Arapça-Farsça'nın edebiyat dili haline getirilmesi de herhalde başka türlü tarih yalancıları sayesinde çok hoş ve makul gösteriliyor.Türkçe bilen bir yabancı şu yazıları okusa gerçekten şaşırır aslında.Biliyoruz,yabancılar ''Türk'' dendiğinde Osmanlı'yı ve İslam'ı akıllarına getirirler.6 asrın siyasi yansımasıdır bu.Fakat gerçekçi bakılırsa,Osmanlı'nın Türklüğün özünü temsil etmediği,yepyeni bir yönetim anlayışı getirdiği,birçok alanda Türklüğün sözünün dahi geçmediği,ama ordu yapısının tarihte her zaman çok güçlü olmuş Türk ordusunun birikimiyle oluşturulduğu görülebilir.

 

Türkler'in kökeninde cesurluk ve savaşçılık dini bir ülkü gütmezdi,ülküsü ırka yönelikti.Osmanlı'da ise bu dini bir dava haline getirilmiş,çok açık bir şekilde ümmet,milletin yerine ikame edilmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gercekler bize agirda gelse bunlari kabullenmek durumundayiz,siz inkar edebilir hayir kabul etmiyorum diyebilirsiniz ama tüm objektif bakan tarih uzmanlarini yalanci durumuna sokamazsiniz bunu yaptiginiz zaman birileride sizin okudugunuz tarihlerin yalan oldugunu söylerki öyledir.Osmanli döneminde Türklerin hizmetci oldugunu herkes bilmektedir bunu inkarin kime yarari dokunur.Osmanliya hizmet veren agalar pasalar saniyormusunuzki Türktüler,hayir Türk degildiler,ya Arnavut ya Bosnak ya Sirp ya Arap yada Avrupaliydilar,bana diyinki Osmanlki sarayinda filan kiside Türktü,diyemezsiniz cünkü yoktu.Türklük Osmanliyla sona ermis Atatürkle yeniden canlamisti.Gayri müslüm analarin dogurdugu cocuklar sarayda söz sahibiydiler,ve tesadüfen Türk analardan dogan cocuklar ise devletin bekasi icin katlediliyordular.Osmanli ile Türkleri ayni kefeye koymak elma ile armudu karistirmak demektir.Türkcemiz Osmanli ile katledilmistir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siyasette konjonktüre göre konuşmak diye bir esas vardır. Siyaset konuşmak çok ayrı bir söylem ve strateji gerektirir. Siyaset konuşurken günlük, anlık konuşmalısınız. Genelgeçer doğruları söyleyerek aktif siyaset konuşulamıyor. Ben bunu birçok ortamda gözlemlemişimdir. Siyasette gerçekler gündeliktir. Tuhaf ve kabul edilmesi zor gelebilir ama, böyle. Buna "konjonktür" diyoruz.

 

Biberin zamlanması siyasetin akışını bir anda değiştirir. Sabah arabanıza bir hafta öncesine göre %10 zamlı benzin almanız, yeri yerinden oynatır. Başbakanın veya önemli bir hükümet sözcüsünün ağzından çıkan bir söz, bir anda ortalığı ayağa kaldırır.

 

O yüzden, siyasette tarihsel, konjonktürel gerçeklerin pek bir kıymeti harbiyesi olmuyor. Ha, ama siyaset biliminden söz edersiniz, o ayrı.

 

Güncel siyaset açısından, güncel olan; AKP hatalı bir gidişe saplanmıştır ve direksiyonu toplaması da olası görülmüyor. Ben bu iktidara karşıyım, gitmesini istiyorum. Olay bu... 1 Mayıs varsın bayram olmayıversin.

 

Türkiye'de işçi sorunu çok karmaşık. Asıl işçi, emekçi olan asgari ücretliler eziliyor. Fakat göstermelik, işçi hakları var densin diye bir azınlık kamu işçisine kıyak üstüne kıyak verilip bir tür sosyal rüşvetle susturuluyorlar. Sendikalar da bu bir avuç mutlu azınlık işçiye dayandıkları için hemen seslerini kesiveriyorlar. Asgari ücretli ezilmeye devam ediyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
Türkiye'de işçi sorunu çok karmaşık. Asıl işçi, emekçi olan asgari ücretliler eziliyor. Fakat göstermelik, işçi hakları var densin diye bir azınlık kamu işçisine kıyak üstüne kıyak verilip bir tür sosyal rüşvetle susturuluyorlar. Sendikalar da bu bir avuç mutlu azınlık işçiye dayandıkları için hemen seslerini kesiveriyorlar. Asgari ücretli ezilmeye devam ediyor...

 

Sendikalı işçi sayısını artırmanın savunulması gerekir o zaman. Sendikaları kötülemek yerine örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmak daha doğru bir çözümdür. Ama sendikalar hep gözden düşürülmeye çalışılmıştır. Ee asgari ücretlileri de sendikalı yap o da hakkını arasın.

 

Niye hala 1 Mayısın bayram olmasına karşısınız onu da anlayabilmiş değilim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sendikalı işçi sayısını artırmanın savunulması gerekir o zaman.

Elbette, çözüm bu. Ben sendikaları kötülemek için söylememiştim. Ortamın doğal sonucu olarak böyle oluyor ve çözümsüzlük sürüyor anlamında söyledim. Ben öyle patronlar gördüm ki işçi iş kazası geçiriyor, yalancı şahitlerle destekleyip işçiye tehdit ve baskıyla "maç yaparken düştüm, sakatlandım" diye ifade verdiriyor. Bunu niye yapıyor? Tazminat ödememek için. Çünkü işyerinde işçi sağlığı, güvenlik filan hak getire... Sonra çalışamıyor diye normal çıkış tazminatını ödeyip işten çıkarıyor.

 

Bir kauçuk fabrikasına gitmiştim. İçerde nefes alınmıyor, genzi yakıyor duman. İşyeri sahibine niye bir havalandırma sistemi kurmuyorsunuz diye sordum. Maliyetleri öne sürdü. Kendisi bölmesini akvaryum gibi camla içerdeki ortamdan ayırmış, içerde klima var. Son derece de müsrif bir insan olduğunu biliyorum. Ama işçi sağlığına gelince cimri.

 

Bindiği araba BMW, ama havalandırma sistemi maliyetli! Ben olsam normal bir arabaya biner, ama o havalandırmayı yaptırır, o insan evlatlarına o dumanı akşama kadar solutmam. Sonra zaten yürütemedi, bıraktı kauçuk işini. Akü fabrikaları desen bir rezalet. Akşama kadar kurşun buharı soluyorlar. Boyahaneler öyle. Basit maske yok, tiner soluyor adamlar. Alışmışlar, versen de takan yok! Sorsan yanıt standart: "Bir şey olmaz!" Ama oluyor. Çoğu orta yaşta akciğer zarı kalınlaşmasına bağlı nefes darlığı yaşıyor.

 

Çok acı ama, çok fazla toplumsal sorunumuz var. Fakat bu ülke insanının yapısı da böyle sanki. Dünyanın hangi ülkesinde polis intihar bombacısını ateş etmeyip de üzerine atlayıp yakalayarak durdurur? Bu akıl almaz bir şey, adam zaten intihar bombacısı. Hiç üzerine atlanıp yakalanır mı? Türk polisi yakalıyor. Bomba imha ekibi robot kullanmıyor, Halbuki vardı biliyorum, alınmıştı. Bir iki kullandılar, bir daha göremedik. Ya bakımını yapamayıp bozdular, ya "kim uğraşacak?" deyip bırakıverdiler. Yahu bu kadar basit bir şey, iki saat ekipman giyeceğine gönder robotu, taksın fünyeyi, bas uzaktan patlat! Yok. İlla gidip o bombaya dokunacak! Kahraman ya!

 

Gerçekten farklı, ilginç bir halkız...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.