Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Kişilerin sakat yaratılmalarını kendileri için bir felaketmiş.

 

Böyle olmalarını sağlayan Allah olduğu için Allah haşa adaletsizmiş.. deniliyor.

 

Sakatlıkları yaratanın Allah olduğunu kabul ederek mi söylüyorsunuz ? Yoksa kabul etmeden mi söylüyorsunuz? Bu sakatlıkların neden bilimsel izahına gitmiyorsunuz? Acaba size bu yakışmaz mı? Allah yarattı deyip kestirip atıyorsunuz….

 

Cevap: sakatlıkları yaratanın Allah olduğunu kabul ediyorsanız, sağlamları yaratanın da Allah olduğunu kabul edeceksiniz.

 

Sakatlar konusunda neden sebebleri görmezden geliyorsunuz? Akraba evlilikleri,kan uyuşmazlıkları, atalardan gelen irsi hastalıklar ya da hamilelik sırasında anne babaların yaptığı hatalar. Demek istediğim insanların hataları sakat doğumlara ya da hastalıklara sebeb olamaz mı?

 

Sayın vesade2...

Okuduğunuzu anlama yetisinde olsaydınız, yazdığım yazının bir eleştiri olduğunu anlardınız...

Ayrıca sakatlıkları "Doğal Oluş" dahilinde gördüğümü özel olarak belirtmeme gerek yok...

Yazımdan bu anlam çıkıyor zaten...

Siz anlamadıysanız bu da sizin sorununuz...

 

"Sakatlık" o kişi için bir eksikliktir, olumsuzluktur...

Fakat sakatlar "Öteki" değildirler...

Sakatları "Öteki" olarak gösteren inanç sizin inancınız...

 

"Sakatlığı" "İbret Alınacak" bir şey olarak düşünmek,

Başkasının sakatlığına bakıp "Rabbim iyi ki beni böyle yaratmadın!" düşüncesinde olmak,

Sakatları "Öteki" olarak nitelemektir...

Ayrımcılıktır...

Bencilliktir...

Çağın gerisindeki bir düşünce biçimidir...

İnsan olmaya yakışmayan bir düşünce biçimidir...

 

İlla ki "Dur yaf, illa ki bi cevap vereyim!" mantığıyla hareket ederseniz,

Böyle anlamsız bir ileti yazmanız kaçınılmaz olur...

 

Önce okuduğunuzu anlayın, ondan sonra bir ileti yazın...

Zira eleştirdiğim şahıs bile karşılık veremedi henüz...

 

Aynı zamanda "Öteki" kavramını da öğrenmenizi tavsiye ederim...

Büyük ihtimalle bilmiyorsunuz...

 

Saygılarımla...

  • Cevaplar 96
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
Sayın vesade2...

Okuduğunuzu anlama yetisinde olsaydınız, yazdığım yazının bir eleştiri olduğunu anlardınız...

Ayrıca sakatlıkları "Doğal Oluş" dahilinde gördüğümü özel olarak belirtmeme gerek yok...

Yazımdan bu anlam çıkıyor zaten...

Siz anlamadıysanız bu da sizin sorununuz...

 

"Sakatlık" o kişi için bir eksikliktir, olumsuzluktur...

Fakat sakatlar "Öteki" değildirler...

Sakatları "Öteki" olarak gösteren inanç sizin inancınız...

 

"Sakatlığı" "İbret Alınacak" bir şey olarak düşünmek,

Başkasının sakatlığına bakıp "Rabbim iyi ki beni böyle yaratmadın!" düşüncesinde olmak,

Sakatları "Öteki" olarak nitelemektir...

Ayrımcılıktır...

Bencilliktir...

Çağın gerisindeki bir düşünce biçimidir...

İnsan olmaya yakışmayan bir düşünce biçimidir...

 

İlla ki "Dur yaf, illa ki bi cevap vereyim!" mantığıyla hareket ederseniz,

Böyle anlamsız bir ileti yazmanız kaçınılmaz olur...

 

Önce okuduğunuzu anlayın, ondan sonra bir ileti yazın...

Zira eleştirdiğim şahıs bile karşılık veremedi henüz...

 

Aynı zamanda "Öteki" kavramını da öğrenmenizi tavsiye ederim...

Büyük ihtimalle bilmiyorsunuz...

 

Saygılarımla...

 

Okuduğumu anlıyorum da sizi anlamıyorum. Yazılarım sizin Allah ı adaletsizlikle nitelendirdiğiniz içindi. Doğal oluş sakatları çok mu tatmin ediyor buna sadece sen inanırsın doğal oluş sakatlıkları adaletsizlik olmaktan mı çıkarıyor ya da… Alah yaratınca adaletsizlik doğal olunca adalet bundan mı bahsediyorsunuz. O zaman daha net olunda anlıyayım….

 

yazılarını çok iyi anlıyorum ancak siz her yazınız da farklı bir şeyden bahsediyorsunuz.

 

Sakatlar eksikliktir ama öteki değildir.

 

Ne ötekisi kim sakatlara öteki diye dışlıyor. Din adına dışlayanların olması dinin dışladığı anlamına gelmez. zira günah işlemek ateistlere ya da inanmayanlara ait değildir günaha sahip çıkmayın inananlar da günah işlerler....

  • 2 ay sonra...
Gönderi tarihi:

İman yetmiş küsur bölümdür

 

Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

 

"İman yetmiş küsur bölümdür; En üstte 'Allah'tan başka ilâh yoktur' sözünü kabul etmek ve en altta 'insanlara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak' bulunmaktadır, haya da imanın bir parçasıdır." [ Buharı, îmân, 3>

 

İmanın bölümlerini açıklayan müstakil kitaplar telif edilmiştir. İmam-ı Beyhakî'nin (v.458/1066) Şuabu'l-îman'ı bunlardan birisidir. İmam-ı Beyhakî bu çalışmasında imanı iki kısımda inceler; hafi (mücerred) iman ve celî (müşahhas) iman:

 

a- Hafi iman, Allah ve Rasûlünden gelenlere zihnen ve kalben inanmak, doğru olduğunu kabullenmektir.

 

b- Celi iman, Beden ve uzuvlarla yerine getirilen ibâdet (kulluk) kısmıdır ki bu, mücerret imanın dışa yansımasıdır. Temizlik, namaz, oruç, cihad vd...

 

Kur'ân ve Sünnet incelendiğinde bazı ibareler görülür, bunlardan yola çıkarak imanın bölümlerini tespit etmek mümkündür. Ana başlıklar hâlinde imanın şubeleri şunlardır:

 

1- Allah'a İman ve emirlerinin doğruluğunu kabul etmek,

2- Rasûlüne İman ve emirlerinin doğruluğunu kabul etmek,

3- Diğer Peygamberlere iman,

4- Meleklere iman,

5- Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğuna iman ve doğruluğunu kabul etmek,

6- Diğer Kitaplara iman,

7- Kadere iman,

8- Âhiret gününe iman etmek,

9- Allah sevgisi,

10- Allah'ın rahmetinden ümit kesmemek,

11- Allah'a tevekkül etmek,

12- Rasûlullah sevgisi,

13- Rasûlullah'ı desteklemek,

14- Doğru bilgi öğrenme çabası,

15- Doğru bilgilerin yaygınlaşması için çalışmak,

16- Küfre düşmekten korkmak ve dikkatli olmak,

17- Kur'ân eğitimine önem vermek,

18- Temizlik,

19- Namaz kılmak,

20- Zekât vennek,

21- Oruç tutmak,

22- İttikâfa girmek,

23- Hac yapmak,

24- Cihad etmek,

25- Müslümanları korumak,

26- Savaşta sebatkâr olmak ve kaçmamak,

27- Ganimette haksızlık yapmamak,

28- Akitlere (sözleşmelere) dikkat etmek,

29- Allah'ın nimetlerini yalanlamamak/nankörlük yapmamak,

30- Dili korumak ve doğruyu söylemek,

31- Sadıklarla beraber olmak,

32- Emaneti korumak ve hainlik yapmamak,

33- Cinayet işlememek ve cana kıymamak,

34- Namusu korumak,

35- İnsanların malını haksız yere yememek,

36- Faiz işlemlerini terk etmek,

37- Helal olan şeyleri yemek ve içmek,

38- Helal olan giyecek ve kapları kullanmak,

39- Lehviyyatı (faydasız işleri) terk etmek,

40- Harcamalarda ölçülü olmak,

41- Haset ve kötü düşüncelerden kaçınmak,

42- Ahlâksızlığın yayılmasını engellemek,

43- Samimiyetle hareket etmek,

44- Sevap kazandığında sevinmek ve günah kazandığında üzülmek,

45- Günahtan sonra tövbe etmek,

46- Şeâire (Allah'ın yeryüzündeki sembollerine/kutsal şeylere) saygı duymak,

47- Allah ve Rasûlüne itaat eden emir sahiplerine itaaat etmek,

48- İslâm toplumundan ayrılmamak,

49- Adaletle hükmetmek,

50- Doğruları emretmek (yaygınlaştırmak) ve kötülüğü/yanlışları nehyetmek (ortadan kaldırmak),

51 - Erdem ve takvada yardımlaşmak,

52- Günah ve düşmanlıkta yardımlaşmamak/destek olmamak,

53- Hayâ sahibi olmak,

54- Anne-babaya iyilik yapmak/iyi davranmak,

55- Akraba ile irtibatı kesmemek,

56- İyi ahlâklı olmak,

57- Akraba ve komşulara ihsanda bulunmak/yardımcı olmak,

58- Eşinin ve çocuklarının haklarına riâyet etmek,

59- Mü'minleri sevmek ve selâmı yaygınlaştırmak,

60- Hastaları ziyaret etmek,

61- Hapşıran/aksıran kişiye rahmetle dua etmek,

62- Kâfir ve bozguncularla mücadele etmek,

63- Misafire ikramda bulunmak,

64- Müslümanların hatalarını örtmek ve yaymamak,

65- Musibetlere karşı sabretmek,

66- Zühd sahibi ve kısa emelli olmak,

67- Gayret sahibi (korunması gereken değerlerde hassas) olmak,

68- Lağv (boş/saçma şeyler) ile oyalanmamak,

69- Cömert olmak,

70- Küçüklere merhametli ve büyüklere saygılı olmak,

71- Allah için sevmek ve Allah için kızmak,

72- Kendisi için istediğini kardeşi için de istemek

73- Ensar ve Muhaciri sevmek,

74- İnsanlara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak ...

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Nahivciyle Gemicinin Hikayesi

 

Bir nahiv alimi gemiye binmiş gidiyordu. Gemiciye sordu .

 

- "Ey gemici nahiv bilir misin?"

 

Gemici : "Hayır bilmiyorum." dedi.

 

Alim gülerek :

 

- "Desene ömrünün yarısı boşa gitti."

 

dedi. Gemici bu söze kızdı fakat sesini çıkarmadı. Aradan zaman geçince fırtına başladı gemi bir girdabın ortasında kaldı.

 

Gemici alime seslendi :

 

- "Muhterem efendim yüzme bilir misin?" Nahiv alimi korkudan büzüldüğü yerden cevap verdi.

 

- "Ne gezer, ben yüzme bilmem." dedi.

 

Gemici keyifle bağırdı :

 

- "Yazık desene ömrünün tamamı hiçe gitti. Çünkü gemi bu girdaptan kurtulamaz, batacak." dedi.

 

 

İnsan gaye-i hilkatini(yaratılış gayesini) öğrenmedikten sonra ne bilirse bilsin tüm bildikleri boşa gider.

Gönderi tarihi:
İnsan gaye-i hilkatini(yaratılış gayesini) öğrenmedikten sonra ne bilirse bilsin tüm bildikleri boşa gider.

 

İnsanların bir yaratılış amaçları yoktur.

 

Biz diğer canlılar gibi , doğar , büyür , yaşar ve ölürüz.

 

Hayatında tadını çıkarırız.

 

Esas birsürü endişe ve vehim dolu geçen sizin hayatınız boşa gitmiştir bence.

 

-Aceba abdestim bozuldu mu.

-Aceba namaz vakti çıktı mı.

-Yahu bu oruç ta bitmedi gitti. Tövbe tövbe günaha girdik şimdi.

-Aceba ninem kabir azabı çekiyor mu.

-Münker Nekir bana ne soracak.

-Şu ŞEYTAn ın vesvesesinden bir kurtulamadık... Git başımdan yaa.

-Aceba ekmek kırıntısının üstünde mi uyudum. Ecinniler rahatsız etmesin şimdi.

-Burada kıble ne taraf... Tespih olsa da sallasak... Yaa dön şu tarafa bitsin baba.

-Yahu şu SEX ON THE BEACH kokteylini öve öve bitiremediler. Bir denesem aceba cehennemde ne kadar yanarım.

-Yahu saçımın bir kısmı açık kaldı...Yanacak cehennemde bunlar. Ama erkeklerinki hep açık. Bende ondan tahrik oluyorum. Noolacak.(Bunu bir bayan soyledi)

 

Daha yuzlercesi. Hayatı sıkıntıya sokan yüzlercesi.

 

Bide son sınvadaki başarı var.

 

Muhammedi anandan babandan fazla sevmedin mi... Sonuç şüpheli..

 

Ya bizimkisi....

 

Özgürlük... Ama öyle böyle değil...

 

Dinlerden Özgürlük.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
İnsanların bir yaratılış amaçları yoktur.

 

Biz diğer canlılar gibi , doğar , büyür , yaşar ve ölürüz.

 

Hayatında tadını çıkarırız.

 

Hayır, hiçbirşey amaçsız değildir.

 

Belki gençsiniz yaşınızı bilmiyorum, belki maddi açıdan kendinizi tatmin hissediyorsunuz belki sorumluluğunuz yok nisbeten özgürsünüz vs bilemem elbette, Ama hayatın manasız ve boş ve amaçsız oluşuna sizin inanmanıza ben inanmıyorum!

Hem hayatın amaçsız oluşuna inanmıyorum hemde sizin buna inanmanıza inanmıyorum.

Burda böyle söylemeniz beni ilgilendirmiyor, içiniz önemli, eminim ki sizde hayatın gayesizliğine inanmıyorsunuz ama belki gayeye karşı çıkıyorsunuz.

Gönderi tarihi:
Hayır, hiçbirşey amaçsız değildir.

 

Belki gençsiniz yaşınızı bilmiyorum, belki maddi açıdan kendinizi tatmin hissediyorsunuz belki sorumluluğunuz yok nisbeten özgürsünüz vs bilemem elbette, Ama hayatın manasız ve boş ve amaçsız oluşuna sizin inanmanıza ben inanmıyorum!

Hem hayatın amaçsız oluşuna inanmıyorum hemde sizin buna inanmanıza inanmıyorum.

Burda böyle söylemeniz beni ilgilendirmiyor, içiniz önemli, eminim ki sizde hayatın gayesizliğine inanmıyorsunuz ama belki gayeye karşı çıkıyorsunuz.

 

Bence çok yanlış tanımladığınız gibi, birde kendi görmek istediğiniz gibi görüyorsunuz...

 

Taklamakan'ı tanıdığım kadarıyla, söylediği şey tam olarak onun bakış açısını yansıtıyor.

 

Bir kimsenin, kendisini "Bir amaç uğruna dünyaya geldiğini" düşünmeye iten şey temelde psikolojik bir bunalımdır ya da en iyimser yaklaşımla o kişiye dikte edilmiş bir kabul olsa gerek...

 

Çünkü insan doğanın bir parçasıdır...

Bir Elma ağacının amacı, insanları beslemek değildir...

Elma ağacı kendi doğası gereği, üreyebilmek için meyvesini verir...

İnsanlarda o meyveyi alır yer, bu kadar...

 

Bir tavuğun var olmasının amacı yoktur...

O kendi doğası gereği vardır, üremek için yumurtlar ve insanlar da bu yumurtayı alıp yerler...

Aslanın ceylanı yemesi gibi...

Ceylan, Aslan onu yesin diye var değildir...

Ceylan vardır ve Aslan'da yaşamak için beslenmek zorundadır...

Bu kadar...

 

İnsanın da var olmasının özel bir amacı yok.

Amacı insan kendi belirler...

Bana göre amaçlarım;

Ressam, Müzisyen, Edebiyatçı ya da Coğrafyacı olmaktı...

Ama Tarihçi oldum...

 

Başkasının amaçları da vardır ama doğmasının nedeni bu amaçlar değildir...

 

İnsanın kendisini "Bir amaca hizmet için doğmuş" olarak tanımlamasının nedeni

Büyük ihtimalle kompleksli olmaktan kaynaklanmaktadır.

Hiç bir işe yaramayan, ezilmiş ya da ezilmişliği, acizliği benimseyen bir insan,

Bu varoluşunun aslında kutsi birşey olduğuna,

Var oluşunun bir amacı olduğuna inanmak zorunda kalır, kendisini buna inandırır...

Çünkü benimsediği "Acizlik" düşüncesi karşısında başka çaresi kalmamıştır...

 

O yüzden, ben aciz değilim ki; dünyaya gelişimin, benim planmadığım bir amacı olsun?

Ben aciz olmadığım için, bir amaç doğrultusunda, seçilmiş ya da kutsanmış bir kişi olarak

Ya da kutsanmış bir inanç üzerine gelmediğim dünyaya...

Aksine, Aciz olmadığım için kendi varoluş amaçlarımı kendim belirleyebiliyorum...

Gönderi tarihi:
Hayır, hiçbirşey amaçsız değildir.

 

Belki gençsiniz yaşınızı bilmiyorum, belki maddi açıdan kendinizi tatmin hissediyorsunuz belki sorumluluğunuz yok nisbeten özgürsünüz vs bilemem elbette, Ama hayatın manasız ve boş ve amaçsız oluşuna sizin inanmanıza ben inanmıyorum!

Hem hayatın amaçsız oluşuna inanmıyorum hemde sizin buna inanmanıza inanmıyorum.

Burda böyle söylemeniz beni ilgilendirmiyor, içiniz önemli, eminim ki sizde hayatın gayesizliğine inanmıyorsunuz ama belki gayeye karşı çıkıyorsunuz.

 

Sn apsuva ,

 

Ben sizi ancak ve ancak bana ibadet edesiniz diye yarattım. Cümlesindeki yaratılış amacına karşıyım.

 

Böyle bir amaşla insanların yaratılmış olabileceklerini kabul etmem.

 

SN Tengeriin Boşig in yukarıdaki yazılarının herbir kelimesi doğrudur.

 

Yaşım 34. Üniversitede İşletmede okurken , birgün büyük bir işletmede Mali işler müdürü olmak istemiştim. O zaman amacım bu idi.

26 yaşında yakaladım bu şansı. 29 yaşımda iken 2000 yataklı , 5 yıldızlı bir hotelde Mali işler müdürü idim.

 

Sonra Genel Müdür olmaktı amacım.Onu da yakaldım.

 

Baktım ki aradığım bu değilmiş. 32 yaşımda iken bıraktım.

 

Belli bir süre boş gezdim. Hala işsizim. Hiçbir maaşım falan da yok. Serbest çalışıyorum.

 

Dün yeni bir amaç edindim kendime , iki yıl içerisinde 4 milyon usd biriktirip buğday satın alacam.

 

En büyük amacım ise , ölmeden önce kendime ait bir Golf Club kurabilmek. Sıfırdan. Her santimine kadar emek harcadığım bir club.

Sonrada arkadaşlarımla golf oynamak.

 

Örneğin , BrainSlapper , Hoppa , Tengeriin Boşig ve ben.

 

Takıma bak.

 

Hayali bile güzel.

Gönderi tarihi:
Sn apsuva ,

 

Ben sizi ancak ve ancak bana ibadet edesiniz diye yarattım. Cümlesindeki yaratılış amacına karşıyım.

 

Böyle bir amaşla insanların yaratılmış olabileceklerini kabul etmem.

 

SN Tengeriin Boşig in yukarıdaki yazılarının herbir kelimesi doğrudur.

 

Yaşım 34. Üniversitede İşletmede okurken , birgün büyük bir işletmede Mali işler müdürü olmak istemiştim. O zaman amacım bu idi.

26 yaşında yakaladım bu şansı. 29 yaşımda iken 2000 yataklı , 5 yıldızlı bir hotelde Mali işler müdürü idim.

 

Sonra Genel Müdür olmaktı amacım.Onu da yakaldım.

 

Baktım ki aradığım bu değilmiş. 32 yaşımda iken bıraktım.

 

Belli bir süre boş gezdim. Hala işsizim. Hiçbir maaşım falan da yok. Serbest çalışıyorum.

 

Dün yeni bir amaç edindim kendime , iki yıl içerisinde 4 milyon usd biriktirip buğday satın alacam.

 

En büyük amacım ise , ölmeden önce kendime ait bir Golf Club kurabilmek. Sıfırdan. Her santimine kadar emek harcadığım bir club.

Sonrada arkadaşlarımla golf oynamak.

 

Örneğin , BrainSlapper , Hoppa , Tengeriin Boşig ve ben.

 

Takıma bak.

 

Hayali bile güzel.

 

Offff, müthiş...

 

Bende önce akademik ünvanlarımı toplayıp, belirli bir isim yapıp, 45 yaşında falan yeterince para biriktirdiğimde istifamı basacağım.

Zaten bir sonraki adımlarımı, hep gözümü karartarak ve sıfırdan başlayarak atıyorum...

Neyse, o paramla bir tekne alıp, denizde, koylarda yaşayacağım.

Koy koy dolaşacağım dünyayı...

Yanımda kitaplarım, flütüm, resim kağıtlarım, maketlerim olacak sadece...

Kimse öldüğümden bile haberdar olmayacak.

Benim var olma amacım da bu.

 

İnsan kaybolup gittiğinde, ölüm haberi duyulmadığında bana ölümsüz olmuş gibi geliyor.

Yani düşünsene, herkes senin öldüğünü bilmediği için ama ölmediğini de bilmediği için, hep yaşadığını umarak yaşayacak...

 

Gemiyi de bombalarla nabzıma bağlarım sanırım, nabzım durduğunda yani öldüğümde, gemi de patlar ve suyun dibine balıklara yem olurum, ne güzel.

Evet, evet, yapacapım bunu...

Benim var olma amacım bu...

 

Ee tabi ki seninle golf oynayacağız ama yenersem karışmam... ;)

Gönderi tarihi:

Birgün işletmede müdürler toplantısında idik.

 

Greenkeeper diye bir makam vardır. Tüm yeşil alanlardan sorumlu kişi.

 

İngiliz bir arkadaştı maaşı da 6.000 sterlin di.

 

Genel müdürden ve benden fazla maaş alırdı.

 

Toplantıda , serbest bölümde söz aldı ve beni şikayet etti.

 

Bir Golf Club ta yönetici makamında olup ta golf bilmediğim için.

 

O zaman kadar eksikliğini pek hissetmemiştim. Biraz da utandım tabi.

 

Sonra bana ders vermeye başladı , ve 6 ay sonra sertifikamı almış , profesyonel sahalarda oynama hakkı kazanmıştım.

 

İlk derset ilk cümlesi şu idi.

 

 

Golf o kadar zevklidir ki , hafif yağmurlu bir havada , 3 arkadaşın kapıda seni beklese , golfe 4 üncü lazım dese , ve yatakta da 18 lik bir kız arkadaşın olsa...

Emin ol kızı bırakır golfe gidersin demişti.

 

Rusya ya gelmeden önce ... Bunun aynısını yaşadım.

 

Golf daha zevkli idi.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Offff, müthiş...

 

İnsan kaybolup gittiğinde, ölüm haberi duyulmadığında bana ölümsüz olmuş gibi geliyor.

Yani düşünsene, herkes senin öldüğünü bilmediği için ama ölmediğini de bilmediği için, hep yaşadığını umarak yaşayacak...

 

;)

 

ne kadar da haklısın.....

Gönderi tarihi:
Golf o kadar zevklidir ki , hafif yağmurlu bir havada , 3 arkadaşın kapıda seni beklese , golfe 4 üncü lazım dese , ve yatakta da 18 lik bir kız arkadaşın olsa...

Emin ol kızı bırakır golfe gidersin demişti.

 

Rusya ya gelmeden önce ... Bunun aynısını yaşadım.

 

Golf daha zevkli idi.

Hımmm, olabilir tabi...

Denemek lazım... :)

 

Bu bizdeki okeye benziyor demek ki!? :)

Okeye de dördüncü arandığında kimse yatakta kim var pek dinlemez... :)

 

Onu bilmem ama benim işim uzun yolculuklarla ve deniz gezmeleri ile...

Yatakta 3 tane 18lik olsa, sanırım denize tekneyle açılmayı seçerim...

Ama söz, ileride imkanım olursa golf oynarız...

Gönderi tarihi:
Hımmm, olabilir tabi...

Denemek lazım... :)

 

Bu bizdeki okeye benziyor demek ki!? :)

Okeye de dördüncü arandığında kimse yatakta kim var pek dinlemez... :)

 

Onu bilmem ama benim işim uzun yolculuklarla ve deniz gezmeleri ile...

Yatakta 3 tane 18lik olsa, sanırım denize tekneyle açılmayı seçerim...

Ama söz, ileride imkanım olursa golf oynarız...

 

Yaa Tengeriin Boşig ,

 

Birgün bir yat limanında bir arkadaşın davetlisi idim , bir yatta.

 

Marmaris Antalya arasında fırtınaya yakalanmıştı , sağ kurtulduğu için party vermişti...( Ne rakı içmiştim orada beah)

 

Orada dedi ki ,

 

En iyi yat arkadaşının yatı dır dedi.

 

Doğru mu.

 

 

 

Bide ,

 

Yat sahibi iki kere gülermiş ,

 

1 - Yatı satın aldığında,

 

2 - En az zararla sattığında ,

 

doğru mu bunlar.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Muhabbetinizin arasına gireceğim ama, dünyadaki hiç bir şey onsekizlik olarak tabir ettiğiniz şeye tercih edilemez. Tabii onsekizliğin (tabii yirmisekizlik de olsa zararı yok) niteliği de önemli. Ama yeteri kadar iyiyse, alternatif düşünülmesi bile abestir. Mars'ı keşfetmeye gideceksin deseler tercih etmem. "Mars Görevi" filmini anımsadım. Hayatımda duyduğum en yakıcı keşif tutkusuydu. Ölümcül ve yakıcı bir tutku. Ama tercih etmek? Hayır. Mars görevini başkası da yapabilir, televizyondan izlerim. Diğerini televizyondan izlemek beni öfkeden deliye çevirebilir!

 

Yat konusunda ise Taklamakan haklı. Yazlık da aynıdır. Hayatımda yaptığım en güzel tatil, bir arkadaşın yazlığında beleşten misafir olduğum tatildi. İkincisi ise kiralık yatta yaptığım tatil. Boşig'in haklı olduğu konu da: Ben de bir dağa tırmanırken uçurumdan düşmeyi ve çakallara yem olmayı, mezarımın hiç olmamasını hayal ederim. Tabii aynı şey denizde de olabilir. Ya da ahhh, hiç olmayacak bir şey ama, bir uzay görevi sırasında kaybolmak... Üff, düşünmek bile tüylerimi ürpertiyor. Şu Mars Görevi'ni koyup bir daha izleyecem ben ya... Bana müsade...

Gönderi tarihi:
Muhabbetinizin arasına gireceğim ama, dünyadaki hiç bir şey onsekizlik olarak tabir ettiğiniz şeye tercih edilemez. Tabii onsekizliğin (tabii yirmisekizlik de olsa zararı yok) niteliği de önemli. Ama yeteri kadar iyiyse, alternatif düşünülmesi bile abestir. Mars'ı keşfetmeye gideceksin deseler tercih etmem. "Mars Görevi" filmini anımsadım. Hayatımda duyduğum en yakıcı keşif tutkusuydu. Ölümcül ve yakıcı bir tutku. Ama tercih etmek? Hayır. Mars görevini başkası da yapabilir, televizyondan izlerim. Diğerini televizyondan izlemek beni öfkeden deliye çevirebilir!

 

Yat konusunda ise Taklamakan haklı. Yazlık da aynıdır. Hayatımda yaptığım en güzel tatil, bir arkadaşın yazlığında beleşten misafir olduğum tatildi. İkincisi ise kiralık yatta yaptığım tatil. Boşig'in haklı olduğu konu da: Ben de bir dağa tırmanırken uçurumdan düşmeyi ve çakallara yem olmayı, mezarımın hiç olmamasını hayal ederim. Tabii aynı şey denizde de olabilir. Ya da ahhh, hiç olmayacak bir şey ama, bir uzay görevi sırasında kaybolmak... Üff, düşünmek bile tüylerimi ürpertiyor. Şu Mars Görevi'ni koyup bir daha izleyecem ben ya... Bana müsade...

 

Ooooo...

Uzakda kaybolmak...

Bak bu çok hoşuma gitti...

"Mars Görevi" dediğin Tim Robins'in de oynadığı film mi?

Çok güzel bir filmdi o yaaa...

Ama elimde yok, geçende Tv'de vardı, izleyemedim tekrar... :(

Hep diyorum, senin bu bilimkurgu hayranlığını çok sağlam yaa...

Gönderi tarihi:

 

Ooooo...

Uzakda kaybolmak...

Bak bu çok hoşuma gitti...

"Mars Görevi" dediğin Tim Robins'in de oynadığı film mi?

Çok güzel bir filmdi o yaaa...

Ama elimde yok, geçende Tv'de vardı, izleyemedim tekrar... :(

Hep diyorum, senin bu bilimkurgu hayranlığını çok sağlam yaa...

 

Yok ağalar ,

 

Uzayda kayboldun mu , bizim vucudunuzu oluşturan atomlar başka bir canlıda hayat bulamaz.

 

Dünyada , insanlar tarafından bilinmeyen yerde kaybolmak mantıklı.

 

Benim kendime uygun gördüğüm bir cenaze mesaimim var.

 

Ölünce , işe yarar parçalarımın İHTİYAÇ sahibi fakir fukara ya takılmasını isterim.

 

Ama asla hacı fış fış olmasın.

 

Kalanların da yakılıp , küllerin Göcek koyunda bir yere savrulmasını isterim.

 

Küller savrulurken de , mükemmel bir Türk klasik müziği örneği olan , KÖÇEKÇE nin çalınmasını isterim.

 

Bu basit merasimden sonra , ( parasını şimdiden hazırladığım ) bir party verilmesini ,

 

dostlarımın sazlı sözlü yemek yemelerini ve eylenmelerini isterim.

 

Yemekte de rakı , roka , balık , tüm mezeler , yeşil erik ve yeşil salata servisini isterim.

 

Asla cenaze namazı kılınmamasını , ve mevlüt okutulmamasını isterim.

 

Umarım cenazem istediğim gibi olur.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Aramızda en büyük amacı kendisinden kat kat iyi ve donanımlı bir çocuk yetiştirerek,kendisini ve deneyimlerini onda yaşatmak olan var mıydı?

Gönderi tarihi:
Aramızda en büyük amacı kendisinden kat kat iyi ve donanımlı bir çocuk yetiştirerek,kendisini ve deneyimlerini onda yaşatmak olan var mıydı?

 

Sn Antropod ,

 

Şahsen çocuk olayına sıcak bakamıyorum.

 

Risklerle dolu. Çocuk loto gibi bişey. Hangi karakter de olacağı belli mi.

 

Babalarımız bizim doğallığımızdan ne değiştirebildirler. Müslüman bir babanım İmam Hatipli oğlu Allahı reddediyor.

 

Bide KENDİ DENEYİMLERİMİZİ ONDA YAŞATMAK niye olsun ki.

 

Çocuğun kendi deneyimleri olmayacak mı. Olmasın mı.

 

Şurda kalmış 35 yaş daha , ne diye bu kadar risklerle uğraşalım derim.

 

Hayata yeni bir problem getirene kadar , kimsesizler yurdunda yaşayan çocuklara genel yardım yapılmasını daha verimli buluyorum. Tekil değil.

 

Örneğin onların yuva sonrası çalışabilecekleri bir ortam , kendini ifade edebilecekleri lokaller. Ne bileyim , universite kursları ile zeki olanları bir okula yerleştirme , türünden şeyler. İçlerinden çıkan aşırı zeki birini zengin etme yada kariyer sahibi yaparak , onlara yardımda bulunmasını sağlama.

 

Çünkü o çocuk geldiği yerdeki durumu iyi anlayabildiği için en büyük faydayı o verir.

 

Böyle bir genelleme mantığım var. Örneğin yıllardır kurban kesmem. Paraları oralara veririm.

 

Çalıştığım zamanlarda oradaki öğretmenlerle konuşarak işe ihtiyacı olanlara iş imkanı sağlardım. İş kurumunu arayarak , gerçekten ihtiyacı olan özürlüleri bana yollamasını isterdim. Bir Ahmet ağabeyim vardı işkurda kulakları çınlasın. Çok çırpınırdı.

 

Bu tür genel yardımlar olmalı topluma.

 

Ve herkes kendi deneyimini kendi keşfetmeli bence.. Atalar olarak bizim zorlamamamız gerek.

 

Siz zorlayalım demediniz ama , bizim deneyimlerin çocukta yaşatılması fikrinde , sanki ona saygıda kusur var gibi geliyor bana.

 

Ben müslümanken , ateizmi savunan bir ağabeyim vardı , Boğaziçi Elektronik mezunu. Çocukları olmadı. Gidip bir kız çocuğu aldılar. Kural gereği 7-8 yaşlarında gerçeği söylediler.

 

Kızımız 14 yaşına geldi. 6 aylıktı aramıza katıldığında. Şimdi genç kız. Okulda kompozisyon dersinde bir yazı yazmış.

 

Şimdiki annem de iyi ama , anne bir resmini bile görmeyi herşeyden çok isterdim demiş.

 

Yardıma muhtaçlar var bence.. Onların DİNDEN ÖZGÜR bir deneyim seriveninde yaşamalarını sağlamak lazım bence. Kendi yollarını kendileri çizerek. Tabulardan uzak.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Sn Antropod ,

 

Şahsen çocuk olayına sıcak bakamıyorum.

 

Risklerle dolu. Çocuk loto gibi bişey. Hangi karakter de olacağı belli mi.

 

Babalarımız bizim doğallığımızdan ne değiştirebildirler. Müslüman bir babanım İmam Hatipli oğlu Allahı reddediyor.

 

Bide KENDİ DENEYİMLERİMİZİ ONDA YAŞATMAK niye olsun ki.

 

Çocuğun kendi deneyimleri olmayacak mı. Olmasın mı.

 

Şurda kalmış 35 yaş daha , ne diye bu kadar risklerle uğraşalım derim.

 

Hayata yeni bir problem getirene kadar , kimsesizler yurdunda yaşayan çocuklara genel yardım yapılmasını daha verimli buluyorum. Tekil değil.

.

.

.

Yardıma muhtaçlar var bence.. Onların DİNDEN ÖZGÜR bir deneyim seriveninde yaşamalarını sağlamak lazım bence. Kendi yollarını kendileri çizerek. Tabulardan uzak.

 

Saygılar.

 

 

Benim de tam olarak kastettiğim şey insanın illa kendi genlerini taşıyan, öz çocuğu değil zaten.Ama dünyaya gelenin de yeni bir problem olmaması bizim elimizde olsa gerek.Sizin yaptığınız yardımlar da çocuklara maddi olarak çok şey katmaktadır kuşkusuz.Benim ideallerimin en önde geleni çocuk yetiştirme ve topluma etki etme sanatını iyi uygulayabilmek.Siz, diğer birçok forumdaşımız ve ben tabulardan olabildiğince uzak yaşıyor olabiliriz, fakat başkaları çocuklarına sürekli asırların masallarını empoze ediyor ve toplumları içten içe kendilerine benzetiyorlarsa sanırım yardım ettiğimiz veya kendi yetiştirdiğimiz çocukların geleceklerini de göz önünde bulundurmalıyız.Sonuçta bugün nasıl bir düşünce yapısındaysak ve bu foruma hangi sebeplerle yazı yazıyorsak bunlardan daha da gerçekçi sebeplerle çocuğumuz için güçlü ve istekli böyle bir aktarımı neden yapmayalım?Bu forumdaki paylaşımlarımızın kendimizi tatmin etmek amaçlı olmadığı yeterince açık.

 

Önemli olan çocuklara yalan söylememek ve söyleyenleri yalanlarıyla birlikte yenilgiye uğratmaktır.Ben de yanlış bir şey yapmadığıma kanaat getirdiğim sürece mümkün olduğunca çok çocuğa deneyimlerimi aktarmak isterim.Diğer yandan, tüm algıları ve bilme istekleri sonuna kadar açık olan çocukları avlamak isteyen örümcekler sayısızdır.

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:
Benim de tam olarak kastettiğim şey insanın illa kendi genlerini taşıyan, öz çocuğu değil zaten.Ama dünyaya gelenin de yeni bir problem olmaması bizim elimizde olsa gerek.Sizin yaptığınız yardımlar da çocuklara maddi olarak çok şey katmaktadır kuşkusuz.Benim ideallerimin en önde geleni çocuk yetiştirme ve topluma etki etme sanatını iyi uygulayabilmek.Siz, diğer birçok forumdaşımız ve ben tabulardan olabildiğince uzak yaşıyor olabiliriz, fakat başkaları çocuklarına sürekli asırların masallarını empoze ediyor ve toplumları içten içe kendilerine benzetiyorlarsa sanırım yardım ettiğimiz veya kendi yetiştirdiğimiz çocukların geleceklerini de göz önünde bulundurmalıyız.Sonuçta bugün nasıl bir düşünce yapısındaysak ve bu foruma hangi sebeplerle yazı yazıyorsak bunlardan daha da gerçekçi sebeplerle çocuğumuz için güçlü ve istekli böyle bir aktarımı neden yapmayalım?Bu forumdaki paylaşımlarımızın kendimizi tatmin etmek amaçlı olmadığı yeterince açık.

 

Önemli olan çocuklara yalan söylememek ve söyleyenleri yalanlarıyla birlikte yenilgiye uğratmaktır.Ben de yanlış bir şey yapmadığıma kanaat getirdiğim sürece mümkün olduğunca çok çocuğa deneyimlerimi aktarmak isterim.Diğer yandan, tüm algıları ve bilme istekleri sonuna kadar açık olan çocukları avlamak isteyen örümcekler sayısızdır.

 

Saygılar...

:clover::clover:

Tebrikler. Çok güzel bir yazı.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Şimdi bazı tavırlarımız ister istemez tepkisel olabiliyor. Dini cenaze törenlerindeki akıl almaz ritüeller, bazen insanları aksini vasiyet etmeye itebiliyor. "Akşamları mezarıma rakı dökün bir yudum bile olsa" diye vasiyet edenler biliyorum. Ben şahsen rakıdan hoşlanmam. Pis kokuyor. (Favorim muskat ve semillon üzümlerinden yapılan yarı tatlı beyaz şarap ve sadece bir duble... Bir şişeyi devirmek kesinlikle akıl işi değildir.) Aynı nedenle sigaradan da hoşlanmıyorum. İlk nefesi çekerken mükemmel. Ama sonrası çekilmez bir koku...

 

Neyse, asıl söylediğim, ne kadar az tepkisel olursak o kadar sağlıklı düşünürüz. Cesedimize ne yapıldığı bizi hiç ilgilendirmez. Ama bizden sonra bazı anlamsız ritüellerin yapılmaması derdindeysek, Artropod haklı. Baksanıza adamlar çoğalma gücüyle dünyanın en büyük devletlerini zamanla ele geçireceklerini kuruyorlar. Bence hava alacaklar tabii. Çünkü değişimler hiç bir zaman doğrusal değildir. Bizim kısa vadede doğrusal gördüğümüz olaylar, aslında düşüşten hemen önceki pik değerlerdir. Bütün umutlarını düşüncelerinin gücüne değil, başka yeteneklerine bağlamışlar. Ama aynı yeteneği bataklıkta yaşayan kurbağalar daha mükemmel sergiliyorlar, haberleri yok.

 

Ama bu hiç bir zaman üremenin gücünü gözardı etmeyi gerektirmez. Bugün yeryüzündeki insan türünün dayanılmaz baskısına direnerek yok olmamayı başaran her canlı türü, yok olmamasını üreme gücüne borçludur. Bütün amaç spermi ovaryum ile buluşturmaksa, kolay. Bir cam boru da bu işi yapabiliyor. Kadını erkek için yaratılmış bir araç olarak değil, kendini onun için var olmuş bir görevli olarak görebiliyor musun? Görev ise bataklıktaki kurbağanınkiyle aynı. Genlerini sürdürmek. Ama görevin yerine getiriliş tarzı insanlarda çok fazla özelleşmiş. Aşk budur...

 

Din evrilip gelişeceğine geri gitmiş. Hititlerin Kibele tanrıçasına tapan dini bence daha asil ve anlamlıymış. Tanrı suretinde erkek ve ona hizmet için kaburgasından yarattığı kadın mı? Ne kadar itici bir din anlayışı!..

 

Aklıma Levent Kırca'nın bir parodisi geldi. Müşterilerini itip kakan, azarlayan lokanta dolup taşıyordu. Kibar lokanta sahibi hiç iş yapamıyordu da müşeriden başını alamayan kaba lokantacı "azizim insanlar itilip kakılmaya alışmış, burada kendilerini buluyorlar" diye akıl veriyordu...

Gönderi tarihi:
Hep diyorum, senin bu bilimkurgu hayranlığını çok sağlam yaa...

Bi vakit olsa sinema forumuna bu filmi de eklesem ama film yorumları vakit alıyor. Bazen doğru bir şey yazmak için açıp filmi tekrar izlemek ve bir repliği almak filan gerekiyor. Dublaj yetersizse hadii bi de orijinali kafana göre tercüme etmeye çalış, iş uzuyor.

 

Bazen öyle acaip dublajlar yapıyorlar ki, işin cılkı çıktı resmen. En güldüğüm:

 

"Ben Efsane"yi izliyorum. Orijinal seslendirmeyle izleyeyim dedim fakat kopye çekmek için Türkçe altyazıyı da açtım. Will Smith bu virüs işinin tanrının bir planı olduğunu söyleyen kıza bağırarak: "Tanrı filan yok!" diyordu. Bunu altyazıya almışlar, fakat dayanamayıp yanına parantez içinde eklemişler: (TÖVBE DE ***)

 

Bayağı gülmüştüm. Bu dini bir tepki mi, sırf espri mi, ikisinin karışımı mı çözemedim...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.