Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BURADA HER SORUYA CEVAP VERİLİR


Önerilen İletiler

halde birileri bişeylerin yokluğuna inanıyorsa asıl onlar neden yok olduğunu ispatlamalıdır kanımca..

 

Sn Rehşa ,

 

Bilginizin ne kadar engin olduğunu yukardaki cümlenizden anlayabildik.

 

O kadacık aklımız var.

 

YOKLUĞUN İSPATININ İSTENMESİNİN ABSÜRDLÜĞÜ konusunda bu forumda çok verimli VE BİLİGİ li tartışmalar oldu.

 

Biraz gayretle bulabilirsiniz.

 

Bence siz öce YÜCE UÇAN SPAGETTİ CANAVARI nın ADEM e yüklenilen mana yı iptal ettiğini öğrenin derim.

 

Ve benim sizden bir ricam var , KAF DAĞININ ARDINDAKİ 9 KAFALI CANAVAR ın yokluğunu ispat edin. Bende ademe inanacam.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn Rehşa ,

 

Siz EVRİM TEORİSİ ne inanan bir MÜSLÜMAN iseniz ,

 

delillerinizi ortaya koyarmısınız.

 

Mantıkı önermelerinizi , bunlardan çıkardığınız sonuçları.

 

Bide kendi ifadesi ile evrime karşı yıllarca fikri mücadele vermiş olan Sn Birvarmışhiçyokmuş u da burada bunları okumaya davet ediyorum.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn Rehşa ,

 

Siz EVRİM TEORİSİ ne inanan bir MÜSLÜMAN iseniz ,

 

delillerinizi ortaya koyarmısınız.

 

Mantıkı önermelerinizi , bunlardan çıkardığınız sonuçları.

 

Bide kendi ifadesi ile evrime karşı yıllarca fikri mücadele vermiş olan Sn Birvarmışhiçyokmuş u da burada bunları okumaya davet ediyorum.

 

Saygılar.

 

Elbette.. Sıraya göre gideyim önce Tevrattan başlayayım, zaten Kur-an Tevrat için "Tevrat her şeyin bir açıklamasıdır"(6-154) buyuruyor..

 

TEKVİN KİTABI BAB-1

 

 

Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.

2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu. 3 Tanrı, "Işık olsun" diye buyurdu ve ışık oldu.

 

4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.

 

5 Işığa "Gündüz", karanlığa "Gece" adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu.

 

6 Tanrı, "Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın" diye buyurdu.

 

7 Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı.

 

8 Tanrı kubbeye "Gök" adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.

 

9 Tanrı, "Göğün altındaki sular bir yere toplansın ve kuru toprak görünsün" diye buyurdu ve öyle oldu.

 

10 Kuru alana "Kara", toplanan sulara "Deniz" adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

 

11 Tanrı, "Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar ve türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin" diye buyurdu ve öyle oldu.

 

12 Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar ve tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

 

13 Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu.

 

14-15 Tanrı şöyle buyurdu: "Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin." Ve öyle oldu.

 

16 Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı.

 

17-18 Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

 

19 Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu.

 

20 Tanrı, "Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun" diye buyurdu.

 

21 Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan bütün canlıları ve uçan varlıkları türlerine göre yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.

 

22 Tanrı, "Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın" diyerek onları kutsadı.

 

23 Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu.

 

24 Tanrı, "Yeryüzü türlü türlü canlı yaratıklar, evcil ve yabanıl hayvanlar, sürüngenler türetsin" diye buyurdu. Ve öyle oldu.

 

25 Tanrı türlü türlü yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.

 

26 Tanrı, "İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım" dedi, "Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun."

 

27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.

 

28 Onları kutsadı ve, "Verimli olun, çoğalın" dedi, "Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.

 

29 İşte yeryüzünde tohum veren her otu ve tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak.

 

30 Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere - soluk alıp veren bütün hayvanlara - yiyecek olarak yeşil otları veriyorum." Ve öyle oldu.

 

31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.

 

 

Yaratılışla ilgili bablarda başta yer,gök ve insan olmak üzere varlıkların fiziki (şekli) manevi, kültürel,dini, hatta gaybi (görünmeyen arketip) yönleri dile getirlir. varlıkların özellikle insanın bu farklı yönleri anlatıldığından bu farklı alanlarla ligili anlatımlar bazan zahiren birbiriyle çelişir gibi görünüyor.

 

mesela bab 1 ayet 1-5 de dünyanın denzilerle kaplı olduğunu atmosferin henüz tam teşekkül etmemesinden veya gazlarla kesif olduğundan ışığı yansıtmadığını,Allahın ruhu ile ifade edilen canlılığın sularda kımıldandığını,sonra atmosferin temizlendiğini ve oluştuğunu,bununla gece ve gündüzün farkedildiğini görüyoruz ki, bu gerçekler ilmi tesbitlerle yüzde yüz uygundur..

ayet 6-8 de atmosferin su buharı ve diğer şeffaf gazlarla zenginleştirildiğini ve sarayın kubbesi gibi yeryüzünü zararlı ışınlardan koruduğunu görüyoruz.Bu aynı zamanda kainatı bir saray gibi gösterip insanın rahat gelişmesi ve istifade etmesi için hazırlandığını ifade eden bir tasvirdir, dini bir bilgidir..

 

Bu gibi ifadelerin tebliğ ve irşadi yönü,bilimsel verileri dile getirme yönünden daha önemlidir ve daha faydalıdır. Hatta insanların çoğu bilimsel verileri bilmediğinden çoğu ifadeler zahiren onların yanlış hissiyatlarını okşuyor ve onlara bir irşad oluyor..

 

Bab 1 ayet 9-13 te yer ve toprağın şekillenişini, bitki ve ağaçların gelişmesini,genetik yapılanmanın şekillenişini anlatıyor.. Ve bitki ile tohumların genetik münasebetine işaret ediyor.Demek burada normal yağmur yağışını da bitki ve ağaçların yeşermesinide haber veriyor.. Halbuki bab 2 ayet 4-8 de "Rab henüz yerin üzerine yağmur yağdırmamış idi, kır çiçeği bitmemiş idi" ifadesi var. Çünkü bu 4-8 deki anlatımın amacı, fiziki yağmurdan ziyade"insanın medeni kültürel,sosyal,prensipli manevi bir yağmurla,bir kır çiçeği (huda-i nabit) olarak yetişmesidir.. Nitekim bab 1 ayet 24-31 de biyolojik olarak insanın yaratılışı diğer türlerden sonra anlatılırken,bab 2 ayet 4-7 de insanın bu kültürel manevi teşekkülü yeniden anlatılıyor..

 

Demek önce kainat yaratılmış,sonra bitkiler,sonra balıklar sonra kuşlar sonra memeliler sonra insanın biyolojik yaratılışı sonra manevi ve kültürel teşekkülü gerçekleşmiştir. Bu 1. bab da yaratılışı bu sıra ile anltamak dahi, başlı başına bir mucizedir.

 

bab 1 ayet 14-19 da ise bir açıdan atmosferin tam şeffaflaştığını dolayısıyla yıldızların ay ve güneşin net görünmesini haber vermekle beraber, bab 2 ayet 4-7 deki anlatıma benzer bir manevi anlatım yönüde vardır. şöyle ki;

"kainat sarayı temeller olarak,yer gök kara deniz bitkiler gibi gerçekler üzerine kurulmuş,ince işlerinde sanat yönündede maddi manevi süslerle yıldızlar ve çiçeklerle ışık ve karanlık gibi desenlerle süslendirilmiştir.sonra o sarayın içine canlı hizmetkarlar ve şuurlu misafirler davet edilmiştir. zaman ve zemine uygun olarak önce bitkiler sonra balıklar sonra kuşlar sonra memeliler sonra insan ve en son insanın Âdem oluşuyla,sosyal realitelerle o kainat şereflendirilmiş,şenlendirilmiştir"

 

Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı.

2 Tanrı yapmakta olduğu işi yedinci gün bitirdi. O gün işi bırakıp dinlendi.

 

3 Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak ayırdı. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.

 

Adem ile Havva

 

4 Göğün ve yerin yaratılış öyküsü: RAB Tanrı göğü ve yeri yarattığında,

 

5 yeryüzünde yabanıl bir fidan, bir ot bile bitmemişti. Çünkü RAB Tanrı henüz yeryüzüne yağmur göndermemişti. Toprağı işleyecek insan da yoktu.

 

6 Yerden yükselen buhar bütün toprakları suluyordu.

 

7 RAB Tanrı Adem'i topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu.

 

8 RAB Tanrı doğuda, Aden'de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem'i oraya koydu.

 

9 Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. Bahçenin ortasında yaşam ağacı ile iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı.

 

10 Aden'den bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu.

 

11 İlk ırmağın adı Pişon'dur. Altın kaynakları olan Havila sınırları boyunca akar.

 

12 Orada iyi altın, reçine ve oniks bulunur.

 

13 İkinci ırmağın adı Gihon'dur. Kûş sınırları boyunca akar.

 

14 Üçüncü ırmağın adı Dicle'dir. Asur'un doğusundan akar. Dördüncü ırmak ise Fırat'tır.

 

15 RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu.

 

16 Ve ona, "Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin" diye buyurdu,

 

17 "Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün."

 

18 Sonra, "Adem'in yalnız kalması iyi değil" dedi, "Ona uygun bir yardımcı yaratacağım."

 

19 RAB Tanrı yerdeki hayvanların, gökteki kuşların, hepsini topraktan yaratmıştı. Onlara ne ad vereceğini görmek için hepsini Adem'e getirdi. Adem her birine ne ad verdiyse, o canlı o adla anıldı.

 

20 Adem bütün evcil ve yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara ad koydu. Ama kendisi için uygun bir yardımcı bulunmadı.

 

21 RAB Tanrı Adem'e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, RAB Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı.

 

22 Adem'den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem'e getirdi.

 

23 Adem,

 

"İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik,

 

Etimden alınmış ettir" dedi,

 

"Ona 'Kadın' denilecek,

 

Çünkü o adamdan[ii] alındı."

 

24 Bu nedenle adam anasını babasını bırakıp karısına bağlanacak ve ikisi tek beden olacak.

 

25 Adem de, karısı da çıplaktılar, henüz utanç nedir bilmiyorlardı.

 

Âdem meselesi:

bab 1 ayet 26-28 de ifade edildiği üzere yeryüzünde mükemmel bir altyapı kurulduktan sonra yer yüzündeki bütün varlıklara hükmedecek,onlara malik olacak bir ilahi, halife(Allahın yeryüzündeki temsilcisi) olarak insan yaratıldı,hemde Allahın sureti üzere yaratıldı, yani soyut yüce değerleri anlayacak ve onlara sahip olacak şekilde yaratıldı. Evet yaratıklar içinde akıl ve fikre sahip geçmiş ve geleceği bilen soyut ve yüce değerleri bilen tek mahluk insandır.

Fakat bu mahluk ilk çocukluk dönemlerinde bir çeşit hayvan gibi idi. bab 1ayet 29-31 de ifade edildiği gibi,diğer hayvan türlerine benzer bi şekilde bitiklerle ağaçlarla hayvanları avlamakla geçiniyordu besleniyordu.. ve bu şekilde yani insan türü ile beraber dünyada mükemmel bir denge kurulmuş idi. daha yeni bir türün yaratılmasına gerek kalmamış idi.

bab 2 ayet 1-3 te ifade edildiği üzere, bu yednci gün(dönem) stabil,sakin berektli oldu. ekolojik yapılaşmada daha yeni bir süslemeye ihtiyaç kalmadı. tabii gelişme bir çeşit istirahat etti. bu tabii sistem Allahın binbir ismini(belirlenişini) yansıtan güzel bir ayna olduğundan ve Allah bu büyük, aynı zamnda çok güzel aynada cemalini seyrettiğinden "bu günde Allah istirahat etti" diye ifade edilmiştir. yoksa haşa Allaha yorgunluk arız olamaz..Kur'andada bu ifadeye benzer ifadeler var.(Allaha ve resulüne itaat edin,gibi, yani evrensel düzene ve onun bir parçası olan islami yasalara uyun demektir)

yani kainattaki genel evrensel sistem Allah ismi ile ifade edilmiştir.Zaten Allahın bir ismide el- Muhittir,yani o herşeyi kuşatmıştır.Bir kısım yahudiler ve bazı müşrikler bu ifadeleri "Allah yorgunluktan istirahat etti" şeklinde anladıklarından,Kuran "Allaha yorgunluk arız olmaz"deyip onların o yanlış yorumunu tashih etmiştir. Yoksa Kuran tevratın bu ayetini tashih etmemiştir.

 

Yahudi geleneğinde cumartesi tatilinin dini bir değeri vardır. yani insan haftanın altı günü didinip çalışmakla beraber bir gün dünyadan çıkacağını hatırlamalı,oun nihai asli görevi olan tefekküre vakit ayırmalı,dua etmeli manevi ilahi değerlerle beka bulacağını düşünmeli.Onun için bu haftalık tatil dini bir değer olarak gelenek şeklinde günümüze kadar gelmiştir. fakat bazan bir kısım yahudiler tarafından yanlış anlaşılıyor,o gün yemek bile yapılmaması gerektiğine inanılıyor. yine meselemize dönelim.

Evrensel ekolojik denge içinde insan yerini bulunca insanlık yeni bir yapılanmaya doğru kımıldanmaya başladı,yani maddi ve yatay gelişmeden sonra,dikey ve manevi kalkınmaya girdi. bab 2 ayet4-8 dedenildiği gibi bu dönemin ilk başında vahyin yağmuru ve suyu ve bereketiyle yer yüzünde henüz bir kır çiçeği bile bitmemiş idi. ve vahye mazhar insan yoktu. yani o vahyi alacak uygulayacak insan henüz yoktu.

bab 6 ayet 4 te anlatıldığı gibi insanlık Nuh döneminde vahy ile terbiye edildikten ve ızdırap ve çile çektikten sonra,dünyada vahşi-rahat kalmış, vahy ve bilgiden mahrum insanlar"nefilimler" vardı. Bu kelime sistem içinde yer edinemeyen yeni bir vazife alamayan çile çekmeyen dolayısıyla iri ve şişman kalan fazlalık adamlar demektir.kelime olarak fazlalık manasına gelen "nefil" kelimesi ile çoğul manasını veren "im" ekinden bir araya gelmiştir.

 

Bab 1 de insanın normal biyolojik yaratılışı "insan yaratıldı" demekle anlatıldığı halde,bu 2. babda bir daha -bu sefer insan kelimesi ile değilde Âdem kelimesi ile-insanın yaratılmasından söz edilmesi gösteriyor ki,buradaki yaratılış insanın manevi kültürel yaratıışıdır.Nitekim Kuranda insanın maddi yaratılışını anlatırken beşer ve insan kelimesini kullanır,insanın manevi ve kültürel yönünü anlatırken Âdem kelimesini kullanır..

Bu kelime tevratta dahi bir iki ayette geçtiği gibi,bazan insanlığın tümünü(kadını ile erkeği ile)hepsini ifade ediyor.

(Bu farklılık çok açık olduğu halde zihinler eski klasik anlayışa kilitlendikleri için bu basit farkı anlayamamışlardır. ve tevratın muharref ve derleme olduğuna en büyük delil olarak gösterilmiştir. demek bunlar tam Âdem olamamışlardır. böyle soyut bir meseleyi somutlaştırmak istemişlerdir.)

 

bab 2ayet 6 diyor ki; insanlardan yükselen dualar ve ihtiyaç feryatları buğusuyla yer yüzü yeni bir ürün vermeye namzet oldu. soyut değerleri anlamaya doğru bir kımıldanma ve kalkınma oldu. burada sadece ihtiyaç ve arzular buğusu var. henüz vahy yağmuru yağmamıştır. bu sosyal ihtiyaçlar buğusuyla insanlık toprağı işlemeye başladı yerleşik düzene geçti.yani insan burnuna sosyal hayat üflenmiş oldu.yani insan sosyal hayatın kokusunu almaya başladı. ve sosyal kollektif bir cemaat yani şahsiyet (can) ortaya çıktı. sosyal cemaat organizasyonu kollektif bir ruha sahiptir ki kadını ile erkeği ile bu insanlık şahsiyeti "Âdem" diye ifade edilmiştir.

 

Bu dönemde insanlık ufak ufak birlikler şeklinde yaşamakla beraber,sorumluluğu alcak seviyede değildir.henüz sorumluluğun yükünü çilesini çekecek derecede kuvvetli değildir,çocuk kadar rahat mutlu cennet misillü bir ortamda yaşıyordu. ayet 8'deki "şark" kelimesi sıcak rahat ortam demektir."aden" kelimeside rahat ve güzel ikamet bölgesi demektir. yoksa bunlar özel bölgelerin isimleri değillerdir.(dini kitaplarda böyle binlerce sıfat isim,özel isim şeklinde anlaşılmış ve anlatılmak istenen espri kaybolmuştur)

 

İnsanlık bu dönemde namus evlilik,sorumluluk, bilgi, kanun gibi hayat ve bilinç ağaçları ile henüz tanışmamıştır.insanlığın bu cennet misal bölgesinde o cenneti yeşillendirecek insanın manevi kalkınmasına sebep olacak dört büyük nehir,olağanüstü bir nimet olarak akıtılmıştır. bu dört nehrin varidat ve sarfiyatı ve nimetiyet yönleri olağanüstü olduğundan "bu dört nehir cennetten gelme"denilmiştir.

 

Sonra insanlık evlilik ve şehvet ağacının bilinç meyvelerini yiyince,kavgalar şeytanlıklar,çelişkiler ortaya çıkmıştır ve bu babın 17. ayetinde ifade edildiği gibi çokça ölümlere mahkum olmuştur,birbirlerini öldürmeye başlamışlardır.her ne kadar yeni bir mertebeye yeni bir aleme yükselmişlersede eski huzur ve sükunet kalmadığından ,bir yönden yeryüzüne ,toprağa menfaate inmiş oldular ve birbirlerine düşman kesildiler. fakat Allah bu çelişki ve düşmanlık reaktörüyle onları daha başka mertebelere çıkarmak istiyor,onlara vahy mesajları ile yardım etmek istiyor.

evet bab 2 ayet 18-25 te anlatıldığı gibi insanlık iyi ile kötülüğü ayırabilecek bir bilinçten mahrum olduğunda soyut değerlere sahip değildi, konuşamıyordu,eşyaya isim takamıyordu. sonra iyi ile kötüyü ve kavramları bilince her bir şeye bir isim koydu,kimin erkek kimin kadın olduğu kimin vazifesinin ne olduğu ortaya çıktı.

Fakat bu zıtlar bir müddet ayrı kaldılar.Âdem(ruhani boyut) uzun bir zaman maddi boyutu (havvayı) aradı.Âdem(ruhani boyut) ilk olarak Hindistanda bulundu,uzun bir arayıştan sonra arafat (bilgi ve irfan) dağında (devletinde)buluştular. evet bir sembol olan mekkedeki arafat dağı dahi,insanların bilgilendirilmesinde sosyalleştirilmesinde ve devletleştirilmesinde önemli bir işaret taşıdır. Zaten Kuran "Hacc müminlere farz(yasa) kılındı" demiyor,"Bu yasalar bütün insanlaradır"diyor.(Kur'an3/97)

evet diğer din erbabı Kabeye gtmek zorunda değiller. Fakat her millet, belli aşkın,manevi bir merkez etrafında dönmeli,düzene girmeli,insan olduğunu göstermelidir..

 

 

18 Sonra, "Adem'in yalnız kalması iyi değil" dedi, "Ona uygun bir yardımcı yaratacağım."

 

19 RAB Tanrı yerdeki hayvanların, gökteki kuşların, hepsini topraktan yaratmıştı. Onlara ne ad vereceğini görmek için hepsini Adem'e getirdi. Adem her birine ne ad verdiyse, o canlı o adla anıldı.

 

20 Adem bütün evcil ve yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara ad koydu. Ama kendisi için uygun bir yardımcı bulunmadı.

 

21 RAB Tanrı Adem'e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, RAB Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı.

 

22 Adem'den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem'e getirdi.

 

23 Adem,

 

"İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik,

 

Etimden alınmış ettir" dedi,

 

"Ona 'Kadın' denilecek,

 

Çünkü o adamdan[ii] alındı."

 

24 Bu nedenle adam anasını babasını bırakıp karısına bağlanacak ve ikisi tek beden olacak.

 

 

Evet zıtlar birbiriyle çatışınca bir noktada birleşmek zorunda kaldılar.. Her zıt kendi öz varlığından bir parça feragat edip,yani bir kaburga verip diğeri ile birleşmeye başladı ve yeni bir yapılanma ortaya çıktı. Bir bahar teşekkül etti. fakat henüz bu bilgi seviyesinin eksikliklerini kapayacak dini bir bilgi(vahy)yoktu. Din semboller aleminde "insanın açığını kapayan bir elbise"olarak görünüyor..

 

Şimdilik bu kadar çok yoruldum :(

 

İnşaallah faydalı olur..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunlar hiçbirşeyin ispatı değil.

 

Eskilerin masallarından başka bişey değil.

 

Bende mantıksal önermeler bekliyordum.

 

Tevrattan serenad bulduk..

 

Saygılar.

 

Evrim= tekamül= Rab

 

Evrim süreci içerisinde daima kemale doğru bir gelişme olmuştur, sizin evrim dediğinize dini literatürde tekamül denilir.. Bir ağaç hemen dallarıyla budağıyla çıkmaz bu görünür aleme, yavaş yavaş tedrici bir süreç gözetilir, bir bebek, tıpkı türünün geçirdiği 90.000.000 senelik evrimi ana karnında 9 ayda geçirir, oda ilk önce tek bir hücredir, zigot.. Bir balık gibidir rahim içinde,ve gelişir,her şey tedrici her şey mükemmelliğe doğru gelişiyor, Rab= terbiye eden, geliştiren demektir.. Anlaşılmayan ne acaba? Bunca sene dindarlar garip saçma aslı astarı olmayan bir inatla belkide tesadüf fikrinden korktukları için evrime karşı durdular diye, kainatın en esaslı gerçeğinden (evrim=tekamül=Rab ismi,yani belirlenişi) din ( düzen) ehlini ve vahyi ( kainattan süzülmüş gerçek bilgi, kainatın genomu) habersizmi sayalım..

 

Ben bildiklerimi paylaşıyorum sadece. Aklınıza kalbinize hükmetmek gibi bir niyetim yok.. Ama kutsal kitapların ve bu kitaplarla hakikate eren bir çok ehl-i ilimin ehl-i hakikatin bildiği bir şeyi materyalist felsefeye kaptırmayada niyetim yok.. Dedim ya Lamarc ve Darwin daha dünyada yokken, "türlerin kökeni" daha kaleme alınmamış iken, Mevlana, Muhyiddin-i İbni arabi ve bir çok ehl-i tahkik çoktan eserlerinde bu hakikati işlemişlerdi..

 

Bazıları bazı şeyleri geriden seyrediyorlar ama farkında bile değiller (sözüm meclisten dışarı) , evrim hâlâ bir kuramken ( bana göre ilahi bir kanun) ben Tevrattan ,Kur-andan, mesneviden, marifetnameden, risale-i nurdan aldığım bilgilerle kainatın her nakışında tekamül yasasını müşahede ediyorum.

Selam ve sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim= tekamül= Rab

 

Evrim süreci içerisinde daima kemale doğru bir gelişme olmuştur, sizin evrim dediğinize dini literatürde tekamül denilir.. Bir ağaç hemen dallarıyla budağıyla çıkmaz bu görünür aleme, yavaş yavaş tedrici bir süreç gözetilir, bir bebek, tıpkı türünün geçirdiği 90.000.000 senelik evrimi ana karnında 9 ayda geçirir, oda ilk önce tek bir hücredir, zigot.. Bir balık gibidir rahim içinde,ve gelişir,her şey tedrici her şey mükemmelliğe doğru gelişiyor, Rab= terbiye eden, geliştiren demektir.. Anlaşılmayan ne acaba? Bunca sene dindarlar garip saçma aslı astarı olmayan bir inatla belkide tesadüf fikrinden korktukları için evrime karşı durdular diye, kainatın en esaslı gerçeğinden (evrim=tekamül=Rab ismi,yani belirlenişi) din ( düzen) ehlini ve vahyi ( kainattan süzülmüş gerçek bilgi, kainatın genomu) habersizmi sayalım..

 

Ben bildiklerimi paylaşıyorum sadece. Aklınıza kalbinize hükmetmek gibi bir niyetim yok.. Ama kutsal kitapların ve bu kitaplarla hakikate eren bir çok ehl-i ilimin ehl-i hakikatin bildiği bir şeyi materyalist felsefeye kaptırmayada niyetim yok.. Dedim ya Lamarc ve Darwin daha dünyada yokken, "türlerin kökeni" daha kaleme alınmamış iken, Mevlana, Muhyiddin-i İbni arabi ve bir çok ehl-i tahkik çoktan eserlerinde bu hakikati işlemişlerdi..

 

Bazıları bazı şeyleri geriden seyrediyorlar ama farkında bile değiller (sözüm meclisten dışarı) , evrim hâlâ bir kuramken ( bana göre ilahi bir kanun) ben Tevrattan ,Kur-andan, mesneviden, marifetnameden, risale-i nurdan aldığım bilgilerle kainatın her nakışında tekamül yasasını müşahede ediyorum.

Selam ve sevgiler..

Sayın Rehşa,

Ben uzun zamandır, Kur'an-ın "Yoktan Var Ediş"ten bahsetmediğini yani hiçbir şeyi yoktan yaratmadığını, "Evrime Karşı Çıkış"ın yani "Akıllı Tasarım Fikri"nin Hıristiyan Doğmasının bir ürünü olduğunu, İslam'da Evrim'e karşı çıkmaya dair tek bir gerekçenin bile gösterilemeyeceğini söylerim...

Herşey bir "Oluş" içersindedir...

 

Ayrıntısı neyse ama senin şimdi gidip Muhiyiddin Arabi'den, Mevlana'da falan bahsedip, Mesnevi'den bahsedip, bunlardan aldığın öğretilere birde Risale-i Nur'u ekleyebilmen son derece Eğreti kaçmış...

 

Said Nursi ve Risale-i Nur'u; ne Mevlana ve Mesnevi ile, ve ne Muhiyiddin Arabi ile, ne Hallac ya da Yunus ile, Nesimi ile karşılaştırılamayacak ve hatta adları yan yana bile anılmayacak kadar sığdır, yüzeyseldir, işe yaramazdır...

 

Tamam diğer söylediklerin eyvallah ama Risale-i Nur'u karıştırıp bari buna sahip olamayacağı bir önem atfetme...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Elbette.. Sıraya göre gideyim önce Tevrattan başlayayım, zaten Kur-an Tevrat için "Tevrat her şeyin bir açıklamasıdır"(6-154) buyuruyor..

En’âm Sûresinin 154 . Ayetinde

Sonra iyilik yapanlara nimeti tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayet ve rahmete erdirmek için Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ki Rablerinin huzuruna varacaklarına iman etsinler.

 

Bu da diyanetin çevirisi.. ne güzel ayet seçtin kardeşim.. Allah razı olsun..

 

Tevrattan senerad diyen arkadaşımıza, yine Kuran dan da nice ayet sıralarız ama onlarda olur senerad.. ya da İncil den.. Dinimiz ve Kutsal Kitabımız(Allah ın her Kitabı) ,evrimi cidden destekler aslında,yani ters düşmez ama sadece bizim gibi görenlere.. göremeyen de zaten göremez Allah dilemedikçe.. Sıkıntılarımız hep ana kaynaktan farklı kaynaklar aranınca başlar aslında.. Birşey,ana kaynağa sıkı sıkıya bağlıysa zararsız ve okunası olur ancak.. Bütün Kitap Ehli yaşar bunu ne garip.. En tehlikeli olguları ve sonuçları doğurur Kutsal Kitaba uymayan her bir düşünce akımı..

 

Allah ın selamı üzerinize olsun..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dinimiz ve Kutsal Kitabımız(Allah ın her Kitabı) ,evrimi cidden destekler aslında,

 

Özay Gönlüm ün bir fıkrası var. Osman Ağanın Bostanı diye. Orada Denizli şivesi ile Osman ağa dua eder.

 

EY GOCAMAN I-RABBIIIIIIIIM. Der.

 

Bende tüm semavi dinlerinve bunların Kutsal kitaplarının EVRİM teorisini deksteklediğinin savunulduğunu gördüğüm için böyle bir dua edeyim.

 

EY GOCAMAN I-RABBIIIIIIM. BU GÜNNERİDE BİZE GÖSTERTDİĞİN İÇUN SOAL VAR OL EMİ.

 

HADENDİ GALİ.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

En?âm Sûresinin 154 . Ayetinde

Sonra iyilik yapanlara nimeti tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayet ve rahmete erdirmek için Mûsâ?ya Kitab?ı (Tevrat?ı) verdik ki Rablerinin huzuruna varacaklarına iman etsinler.

 

Bu da diyanetin çevirisi.. ne güzel ayet seçtin kardeşim.. Allah razı olsun..

 

Tevrattan senerad diyen arkadaşımıza, yine Kuran dan da nice ayet sıralarız ama onlarda olur senerad.. ya da İncil den.. Dinimiz ve Kutsal Kitabımız(Allah ın her Kitabı) ,evrimi cidden destekler aslında,yani ters düşmez ama sadece bizim gibi görenlere.. göremeyen de zaten göremez Allah dilemedikçe.. Sıkıntılarımız hep ana kaynaktan farklı kaynaklar aranınca başlar aslında.. Birşey,ana kaynağa sıkı sıkıya bağlıysa zararsız ve okunası olur ancak.. Bütün Kitap Ehli yaşar bunu ne garip.. En tehlikeli olguları ve sonuçları doğurur Kutsal Kitaba uymayan her bir düşünce akımı..

 

Allah ın selamı üzerinize olsun..

 

Allah senden razı olsun kardeşim.. Bir hakikat ehlini bunca ateist ve teist arasında görmek önce çölde vaha görmüş haleti yaşattı bana :D

Ama neyseki gerçekmişsiniz.. şükür..

 

Selam tevhid ehli üzerine olsun..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Özay Gönlüm ün bir fıkrası var. Osman Ağanın Bostanı diye. Orada Denizli şivesi ile Osman ağa dua eder.

 

EY GOCAMAN I-RABBIIIIIIIIM. Der.

 

Bende tüm semavi dinlerinve bunların Kutsal kitaplarının EVRİM teorisini deksteklediğinin savunulduğunu gördüğüm için böyle bir dua edeyim.

 

EY GOCAMAN I-RABBIIIIIIM. BU GÜNNERİDE BİZE GÖSTERTDİĞİN İÇUN SOAL VAR OL EMİ.

 

HADENDİ GALİ.

 

Saygılar.

 

Ey Gocamanların en Gocamanı Rabbıııııııımmm.. Taklamakan arkadaşıma insaf ver gari.. Yazılara dicek bişey bulameyo çıkışı sana dua etmekte buleyo :D

Eyvallah diyim ne diyim ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Rehşa,

Ben uzun zamandır, Kur'an-ın "Yoktan Var Ediş"ten bahsetmediğini yani hiçbir şeyi yoktan yaratmadığını, "Evrime Karşı Çıkış"ın yani "Akıllı Tasarım Fikri"nin Hıristiyan Doğmasının bir ürünü olduğunu, İslam'da Evrim'e karşı çıkmaya dair tek bir gerekçenin bile gösterilemeyeceğini söylerim...

Herşey bir "Oluş" içersindedir...

 

Ayrıntısı neyse ama senin şimdi gidip Muhiyiddin Arabi'den, Mevlana'da falan bahsedip, Mesnevi'den bahsedip, bunlardan aldığın öğretilere birde Risale-i Nur'u ekleyebilmen son derece Eğreti kaçmış...

 

Said Nursi ve Risale-i Nur'u; ne Mevlana ve Mesnevi ile, ve ne Muhiyiddin Arabi ile, ne Hallac ya da Yunus ile, Nesimi ile karşılaştırılamayacak ve hatta adları yan yana bile anılmayacak kadar sığdır, yüzeyseldir, işe yaramazdır...

 

Tamam diğer söylediklerin eyvallah ama Risale-i Nur'u karıştırıp bari buna sahip olamayacağı bir önem atfetme...

 

Risale-i Nura karşı bir önyargı ve yanlış bir koşullanma içerisindesiniz pek insaflı kardeşim.

Belliki nurlardan önce nurcularla ve onların nakıs ve kusurlu ahvaliyle karşılaşmış kazazedelerdensiniz.. Bilhassa sözleri, 10. sözden başlayarak okursanız inanıyorum ki, içindeki hakikatlere hayran kalırsınız..

Selam üzerinize olsun

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Risale-i Nura karşı bir önyargı ve yanlış bir koşullanma içerisindesiniz pek insaflı kardeşim.

Belliki nurlardan önce nurcularla ve onların nakıs ve kusurlu ahvaliyle karşılaşmış kazazedelerdensiniz.. Bilhassa sözleri, 10. sözden başlayarak okursanız inanıyorum ki, içindeki hakikatlere hayran kalırsınız..

Selam üzerinize olsun

Söylediklerimin Risale-i Nur'u okuduktan sonraki izlenimlerim olduğunu söylediğimde,

ÖnYargı'nın ne demek olduğunu tam anlamı ile biliyorsanız eğer

ÖyYargı içersinde olmadığımı da görebilirsiniz...

 

Risale-i Nuru yokuşta tutsun diye arabamın tekerinin önüne bile koymam...

 

Ben Yunus, Mevlana ve hatta Neyzen Tevfik'in yazdıklarını okuduğumda neye hayran kalacağımı çok iyi gördüm...

Bunların yanında Risale-i Nur'u birşey sayıpta övmem, diğerlerini küçümsemek ve hatta aşağılamak olur...

Onların yanında bile anmam yani...

 

Varın gerisini siz düşünün...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar forumda yeniyim konun tamamını okumadım son iki sayfasına göz gezdirdim.

şunu belirteyim kuran harekesiz inmiştir arabistanda harake kullnılmaz yanlış bilmiyorsam kurana hareke sistemini osmanlılar getirmiştir.yanlışsa özür dilerim ama arabistanda hareke yok bu kesin.

bir hatıra yıllar önce ingizler mısırlıların kuranlarını ingilterede basarlar kendilerince mısırlılara jest yaptıklarını sömürdükleri mısırlılara göstermek isterler.kitaplar basılır ve mısıra getirilir caminin birinde örnek olarak halka dağıtılır ve okunur hafızlar bazı yerlerde hareke hatalarını fark ederler bunlar normalde az hata gibi gözüksede manayı değiştirecek kasıtlı olduğu anlaşılır tüm cemaate kalem getirtilip sayfalar söylenip düzeltilir.

ikinci mesele evrim meselesi evrim vardır onu daha sonra yazacağım saat geç oldu yorgunum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ey Gocamanların en Gocamanı Rabbıııııııımmm.. Taklamakan arkadaşıma insaf ver gari.. Yazılara dicek bişey bulameyo çıkışı sana dua etmekte buleyo :D

Eyvallah diyim ne diyim ..

 

Saygideğer forumdaşım.

 

Bu forumda , evrim teorisini çürütmmek için ömrünü harcamış MÜSLÜMANLAR var.

 

Bizde şaşırdık kaldık.

 

Kimi müslümanlar evrim var diyor. Kimi yok diyor.

 

Ve benim bir iddiam vardı , bu müslümanlar işlerine gelirse evrimi bile savunurlar demiştim.

 

Bırakın evrimi , bilimin ne kadar keşfedeceği şey var ise onları da kabul edecek , bir kulp takıp Kuranda var bu diyecekler.

 

Bunda cevep verilemeyecek ne var.

 

Daha yeni yazmaya başlamışsınız. Önyargıdan kurtulun derim.

 

Yada yazılanları takip edin.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar forumda yeniyim konun tamamını okumadım son iki sayfasına göz gezdirdim.

şunu belirteyim kuran harekesiz inmiştir arabistanda harake kullnılmaz yanlış bilmiyorsam kurana hareke sistemini osmanlılar getirmiştir.yanlışsa özür dilerim ama arabistanda hareke yok bu kesin.

bir hatıra yıllar önce ingizler mısırlıların kuranlarını ingilterede basarlar kendilerince mısırlılara jest yaptıklarını sömürdükleri mısırlılara göstermek isterler.kitaplar basılır ve mısıra getirilir caminin birinde örnek olarak halka dağıtılır ve okunur hafızlar bazı yerlerde hareke hatalarını fark ederler bunlar normalde az hata gibi gözüksede manayı değiştirecek kasıtlı olduğu anlaşılır tüm cemaate kalem getirtilip sayfalar söylenip düzeltilir.

ikinci mesele evrim meselesi evrim vardır onu daha sonra yazacağım saat geç oldu yorgunum.

buradan da anlaşıldığı gibi Kur'anın değiştirilmiş olamayacağı söz konusu değildir. Kuran indirildiği anda kaleme alınmadığı, ilk başlarda ezberletilerek insanlara aktarıldığı ve daha sonradan kitaplaştırıldığı için bunun hiç bozulmadan kalması çok zordur.

daha sonraki tarihlerde Kuranda olmadığı halde olduğu gösterilen ayetlerle kötü niyetli kişiler kendilerine rant sağlamak adına bu yola başvurmuşlardır.

nereden alabiliriz Kuranın ilk gün indirildiği gibi kaldığının garantisini ??

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Saygideğer forumdaşım.

 

Bu forumda , evrim teorisini çürütmmek için ömrünü harcamış MÜSLÜMANLAR var.

 

Bizde şaşırdık kaldık.

 

Kimi müslümanlar evrim var diyor. Kimi yok diyor.

 

Ve benim bir iddiam vardı , bu müslümanlar işlerine gelirse evrimi bile savunurlar demiştim.

 

Bırakın evrimi , bilimin ne kadar keşfedeceği şey var ise onları da kabul edecek , bir kulp takıp Kuranda var bu diyecekler.

 

Bunda cevep verilemeyecek ne var.

 

Daha yeni yazmaya başlamışsınız. Önyargıdan kurtulun derim.

 

Yada yazılanları takip edin.

 

Saygılar.

din adamları çok eski zamanlardan beri bilimin türlü gelişmelerine, icatlarına karşı çıkmışlar, bunların peşinden gidenleri sapkınlıkla ve şeytana uymakla suçlamışlardır. zamanında dünyanın yuvarlak olduğunu ve güneşin etrafında döndüğünü söyleyenlere başta Galileo olmak üzere büyük baskılar, işkenceler yapmışlar, onları engizisyon mahkemelerinde yargılamışlardır. daha sonradan dünyanın yuvarlak olduğu ispatlanınca da sessiz kalmışlardır. peki bu duruma yol açan, bilimi ve bilimadamlarını engeleyen din adamlarının cezası ne olacak ? bir hiç ! geçmişte olduğu gibi bugün de ezbere konuşarak herşeye " şeytan icadı, günah, haram" diyen din adamlarının yanına kar kalacak bu yaptıkları...

bugün de evrime ve insan klonlamaya karşı çıkıyorlar. halbuki evrim Tanrı'nın yaratma gücünün, ortaya çıkardığı bu büyük eserin saygı duyulacak bir göstergesi. çünkü yarattığı dünyaya gönderdiği varlık öyle bir şey ki, dünyanın o günkü durumuna, iklimine, vs. ayak uydururak değişiyor, dönüşüyor....

klonlama onun o büyük kudretinin göstergesi ki, kendi yaratma gücünü, yarattığı bu varlığa vermiş..

ancak din adamları ve radikaller her zamanki gibi ezbere hareket edip her türlü yeniliğe, değişikliğe karşı çıkıyorlar....

ancak dün olduğu gibi bilimadamları her türlü baskıya rağmen bu ilimlerin gerçekliğini ve gerekliliğini ortaya koyacak ve din adamları haksız olduklarından yine sessizliğe bürüneceklerdir.ancak ne yazık ki yaptıkları yine yanlarına kar kalacak !!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Evrime Karşı Çıkış"ın yani "Akıllı Tasarım Fikri"nin Hıristiyan Doğmasının bir ürünü olduğunu, İslam'da Evrim'e karşı çıkmaya dair tek bir gerekçenin bile gösterilemeyeceğini söylerim...

Evrime karşı çıkma konusunda İslam ve Hristiyanlığı nasıl ayırd ettiğini anlamadım Boşig... İkisi de kutsal kitaplarında insanın balçıktan yaratıldığını ve ona ruh üflendiğini, yani anlık bir yaratıştan bahsetmiyorlar mı? Ben hiç bir kutsal kitapta "hayvanlardınız, rabbin lütfuyla insanlar oldunuz" gibi bir ayet görmedim? Ayrıca "kün feye kün" yani ol deyince hemen olur anlayışı herhalde Kurân'a sonradan monte edilmiş değildir?

 

Kurân büyük ölçüde Tevrat ve İncil'in yeniden düzenlenmesinden başka bir şey değildir. Görüşlerini beğendiğin mutasavvıf düşünürler ise, bu görüşlerini Kurân'a rağmen ortaya koymuşlardır. Fakat Kurân'a açıkça cephe alıp ayetlerini çürütmek yerine, Kurân'ı yeniden yorumladıklarını söylemeyi yeğlemişlerdir.

 

Günümüzde buna din cilalama, din vernelleme, cici din yaratma anlayışı filan diyoruz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

VAR olan TEK tir.. Bir şey tekse gayra müsaade etmez.. Yapısı itibariyle.. Paradoks falan değil varlığı bilmemek, Allah'ı, kendi çok çok büyütülmüş bir putu zannedip, varlıktan kainattan insandan herşeyden ayrı görmek.. Farketmesede insanlar yine ona tapıyor, paraya yani kudrete tapanlar Ona, güzelliğe cemale meftun olanlar O'na.. Anlamak lazım.. Vesselam..

Bu yanıt değil... Parayı, kudreti, güzelliği ve konumuz dışındaki başka şeyleri karıştırmadan yanıt verin.

 

Yanıtınıza göre TEK olan tek olmaya mahkum. Çift olmaya gücü yetmiyor. Demek ki her şeye gücü yeten, yani sonsuz güçlü değilmiş... Her şeye gücü yeten tanrı kavramı böylece havaya uçmuş oluyor.

 

Yanıt için teşekkürler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrime karşı çıkma konusunda İslam ve Hristiyanlığı nasıl ayırd ettiğini anlamadım Boşig... İkisi de kutsal kitaplarında insanın balçıktan yaratıldığını ve ona ruh üflendiğini, yani anlık bir yaratıştan bahsetmiyorlar mı? Ben hiç bir kutsal kitapta "hayvanlardınız, rabbin lütfuyla insanlar oldunuz" gibi bir ayet görmedim? Ayrıca "kün feye kün" yani ol deyince hemen olur anlayışı herhalde Kurân'a sonradan monte edilmiş değildir?

 

Kurân büyük ölçüde Tevrat ve İncil'in yeniden düzenlenmesinden başka bir şey değildir. Görüşlerini beğendiğin mutasavvıf düşünürler ise, bu görüşlerini Kurân'a rağmen ortaya koymuşlardır. Fakat Kurân'a açıkça cephe alıp ayetlerini çürütmek yerine, Kurân'ı yeniden yorumladıklarını söylemeyi yeğlemişlerdir.

 

DemirEfe, iletini ikiye böldüm, rahat anlaşılsın diye...

Sana "Leb..." dememe gerek kalmadan, sen Çorum'un coğrafi konumunu verip, tarihi hakkında da bilgiler verebiliyorsun...

 

Söylemek istediğim şey;

"Akıllı Tasarım" düşüncesi Hıristiyan Dünyasının, Darwin'in Evrim Teorisi karşısında ortaya attığı bir düşüncedir.

Eğer bu düşünce İslam Dünyasına empoze edilmeseydi, genel olarak İslam Düşüncesine sahip insanların Evrime bu şekilde karşı çıkmayacaklarını düşünüyorum, çünkü Kur'an-ın ayetleri bu açıdan biraz esneklik gösterir.

Bu forumda da Müslüman olduğu halde Evrime inanan ve tutarlı bulan çok insan var, görüyoruz.

Bu açıdan söylüyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

lütfen sabır içinde okuyun

benim bildiğim çiftçi kürek yada traktör neyse alır tarlaya gider toprağın bir altını bir üstünü evirir çevirir sonra buğdayı eker onuda evirir çevirir buğday filizlenir evrilir çevrilir başak olur üzerinde kendi gibi ne hikmetse buğday olur yıllardır hala o kadar uğraşıyoz başak üzerinde kavun karpuz olmadı en aşağı 4000 senedir neyse buğday olur çiftçi bunları biçer sabana vurur evirir çevirir evirir çevirir kabuğunu ayırır oradan fabrikaya gönderilir orada makinalarda evrilip çevrilip un haline getirilir ne hikmetse yine başka bir hale gelmedi o kadar değirmenden geçiriliyor ne hikmet pekmez yada bal gibi olmuyor biz devam edelim yazımıza un çuvala konur fırına gider fırıncı tekneye döker suyu katar başlat yoğurmaya evirir çevirir evirir çevirir bir saate yakın evirir çevirir hamurolur nerden biliyon demeyin dayım fırıncı neyse sonra fırına atılır ateşe atılır biz pişirmek diyoruz siz yakmak deyin evrime uysun sonra fırının içinden ekmek olarak çıkar işte arkadaşlar sonunda evrimi bulduk buğday ektik ekmek yedik ne evrim geçirdi ama evirdik çevirdik evirdik çevirdik sonunda buğday başkalaştı ekmek oldu evet evrim budur evirip çevirmek :excl:

not burada dipnot düşeyim bu evrim esnasında hiç birşey kendi kendine olmadı sonuçta irade sahibi insan eli temas etti demek evrimde kendi kendine olmuyor onuda yapan bir irade sahibi var.eh nede olsa söğüt ağaçları evrimden önce maydonozdu dimi.

küçük birnot birde bizim komşunun çocuğu var adı evrim onu arıyosanız yerini biliyorum. :D:D:wub:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Saygideğer forumdaşım.

 

Bu forumda , evrim teorisini çürütmmek için ömrünü harcamış MÜSLÜMANLAR var.

 

Bizde şaşırdık kaldık.

 

Kimi müslümanlar evrim var diyor. Kimi yok diyor.

 

Ve benim bir iddiam vardı , bu müslümanlar işlerine gelirse evrimi bile savunurlar demiştim.

 

Bırakın evrimi , bilimin ne kadar keşfedeceği şey var ise onları da kabul edecek , bir kulp takıp Kuranda var bu diyecekler.

 

Bunda cevep verilemeyecek ne var.

 

Daha yeni yazmaya başlamışsınız. Önyargıdan kurtulun derim.

 

Yada yazılanları takip edin.

 

Saygılar.

 

Anlatmak istediğimde o ya zaten, ben işime geldiği için savunmuyorum, hakikat olduğu için savunuyorum, ayrıca müslümanlar vede onların karşıtı müslüman olmayanlar diye bişey söz konusu değil.. Müslüman yerine biz bugünkü düşünceye teistik düşünce diyelim, çünkü müslümanım diyenlerin fikirlerinin ahvalinin islamla zerre alakası yok, tevhid inancından yoksunlar maalesef.. **************

 

 

Kimseye karşı önyargılı değilim, imanımı bir ateistin fikirleri ile elde ettim, Sigmund Freud.. Eğer ilmin gerçeğini vahyin keyfiyetini ve bunların özünün ruhunun değiştirelemez sarsılmaz yüce ilmi hakikatler olduğunu görmeseydim bende teist olmazdım.. Yani öyle uzaklarda bi yerlerde varlığın içinde göremediğim ahvali meçhul bir tanrıya inanmazdım..

2 kere 2 nin 4 ettiği kadar gerçek bir hakikattir inandıklarım.. Ayrıca evrimi savunanlar bulanlar bizlerde değiliz, dedim ya açık ve net ehl-i hakikat eserlerinde işliyorlar, ve de hiç bir kanıtlama gereksinimi duymadan, yani onlara göre o kadar bedihi bir gerçek..

selam ile..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu yanıt değil... Parayı, kudreti, güzelliği ve konumuz dışındaki başka şeyleri karıştırmadan yanıt verin.

 

Yanıtınıza göre TEK olan tek olmaya mahkum. Çift olmaya gücü yetmiyor. Demek ki her şeye gücü yeten, yani sonsuz güçlü değilmiş... Her şeye gücü yeten tanrı kavramı böylece havaya uçmuş oluyor.

 

Yanıt için teşekkürler...

 

Tek olan tek olmaya mahkummu? Ne komik yaa.. Bu aynı şey demek, çok güzel bir varlığa sen güzel olmaya mahkumsun çirkin olamazsın demek gibi bişey.. Niye olayım ki :D

 

Bide ayrıca Allah vücud-u Mutlaktır kudretiyle, Hiç-i mutlaktır ilmiyle... Yani o sonsuz varlık, tek olan varlık, ilmiyle,hiçlik vadilerinde dolaşıyo dolayısıyla bizi yaratmakla aynı zamanda tek iken bir sürü aynada varlığını seyrediyo, yani o vahdet-i mutlak kesretle birlikte aynı zamanda sizin tabirinizle çift oluyo.. evrendeki dualiteyle birlikte o çiftleri diyalektik yapı içerisinde birbiriyle çatıştırıp varlık üretiyor, kadın erkek= çocuk, sıcak soğuk=ılık, kış yaz=bahar gibi..Tıpkı bir tane beynimiz olduğu halde iki elimizn iki ayağımızın olması gibi..

 

Biraz dağınık oldu ama.. Tek olmaya mahkum diye bişey varmı yaa.. Çift olmayada gücü yeter, o çiftleri sonra yine kendi bünyesine katar, işte insanı bi şekilde kendi varlığının çifti olarak yaratmış.. evrendeki dualite de bunun için var..

 

Hep ikilik birlik için

bak iki göz bir görüyor

birlik ise dirlik için

bak iki göz bir görüyor..

 

Tek olan mutlak güç sahibi eğer kendine eş başka bir güç yaratırsa ve artık o güce güç yetiremezse asıl o zaman güç sahibi olmamış olur.. Kontrolsüz güç güç değildir :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Söylediklerimin Risale-i Nur'u okuduktan sonraki izlenimlerim olduğunu söylediğimde,

ÖnYargı'nın ne demek olduğunu tam anlamı ile biliyorsanız eğer

ÖyYargı içersinde olmadığımı da görebilirsiniz...

 

Risale-i Nuru yokuşta tutsun diye arabamın tekerinin önüne bile koymam...

 

Ben Yunus, Mevlana ve hatta Neyzen Tevfik'in yazdıklarını okuduğumda neye hayran kalacağımı çok iyi gördüm...

Bunların yanında Risale-i Nur'u birşey sayıpta övmem, diğerlerini küçümsemek ve hatta aşağılamak olur...

Onların yanında bile anmam yani...

 

Varın gerisini siz düşünün...

 

Elbette ön yargının ne demek olduğunu biliyorum, ama risale-i nur gibi bi eseri okuyupta böyle düşünülebileceğini aklım almadığı için, garanti onu anlamayanlarla tanıştınızda onların tavırları sizi nurlara karşı soğuttu diye düşündüm.. Evet okuyup anlayamamk gibi bir şey var.. Çok değer verdiğim bir abim der ki, Âdem olmadan (dil bilinmeden) İsa (din,vahy,ilmin realitesi) anlaşılmaz..

 

Ben bilhasssa 10. sözü okuduktan sonra Risale-i Nur'un daha önce yapılmamış bir şeyi yaptığını gördüm.. Haşir gerçeğini gözle görülecek netlikte ispat etmek..

selam ile..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

lütfen sabır içinde okuyun

benim bildiğim çiftçi kürek yada traktör neyse alır tarlaya gider toprağın bir altını bir üstünü evirir çevirir sonra buğdayı eker onuda evirir çevirir buğday filizlenir evrilir çevrilir başak olur üzerinde kendi gibi ne hikmetse buğday olur yıllardır hala o kadar uğraşıyoz başak üzerinde kavun karpuz olmadı en aşağı 4000 senedir neyse buğday olur çiftçi bunları biçer sabana vurur evirir çevirir evirir çevirir kabuğunu ayırır oradan fabrikaya gönderilir orada makinalarda evrilip çevrilip un haline getirilir ne hikmetse yine başka bir hale gelmedi o kadar değirmenden geçiriliyor ne hikmet pekmez yada bal gibi olmuyor biz devam edelim yazımıza un çuvala konur fırına gider fırıncı tekneye döker suyu katar başlat yoğurmaya evirir çevirir evirir çevirir bir saate yakın evirir çevirir hamurolur nerden biliyon demeyin dayım fırıncı neyse sonra fırına atılır ateşe atılır biz pişirmek diyoruz siz yakmak deyin evrime uysun sonra fırının içinden ekmek olarak çıkar işte arkadaşlar sonunda evrimi bulduk buğday ektik ekmek yedik ne evrim geçirdi ama evirdik çevirdik evirdik çevirdik sonunda buğday başkalaştı ekmek oldu evet evrim budur evirip çevirmek :excl:

not burada dipnot düşeyim bu evrim esnasında hiç birşey kendi kendine olmadı sonuçta irade sahibi insan eli temas etti demek evrimde kendi kendine olmuyor onuda yapan bir irade sahibi var.eh nede olsa söğüt ağaçları evrimden önce maydonozdu dimi.

küçük birnot birde bizim komşunun çocuğu var adı evrim onu arıyosanız yerini biliyorum. :D:D:wub:

bir de noktalama işareti kullansan.

hani sen belki yazarken anlıyorsun ancak biz okurken bir solukta okumak zorunda kalıyoruz.

ya nokta, virgül vs. koy ya da her cümleden sonra paragraf yap.

ne anlatmak istediğin gerçekten çok zor anlaşılıyor !!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Leb..." dememe gerek kalmadan, sen Çorum'un coğrafi konumunu verip, tarihi hakkında da bilgiler verebiliyorsun...

Espri güzel de, bunu sen de yapabilirsin. Akıllı tasarımın Batıdan ithal olduğu doğru, ama bu, İncil ile Kurân (ve Tevrat) arasında hiç bir fark olmadığı ve hepsinin anlık yaratışçı, çünkü sonsuz güçlü bir tanrı inancı pompaladıkları gerçeğini değiştirmiyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.