Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 15 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 15 Mart , 2008 Orpheus gibi ölümü çalışıyorum hayatın tellerinde yeryüzünün güzelliğine karşı ve göğü yöneten gözlerine yalnızca karanlık şeylerdir söyleyebildiğim. Unutma, o sabah henüz ıslakken çiğden yattığın yer ve karanfil uyurken yüreğinin üstünde sen de birdenbire görmüştün kara ırmağı yanı başında akıp giden. Suskunun telleri gerilmiş kan dalgaları üstüne, inleyen yüreğini kavradım ben; gecenin gölge saçlarına dönüştü saçların, karanlığın kara kar taneleri yağdılar yüzüne Ve ben senin değilim yakınmadayız ikimiz de. Fakat Orpheus gibi biliyorum ölümün yanında hayatı senin her vakit için kapalı gözlerin bende bakıyor mavi mavi. Ingeborg Bachmann 2 Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 16 Mart , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Mart , 2008 ACI Ve bir kadın, "Bize acıdan bahset" dedi. Ve o cevap verdi: "Acınız, anlayışınızı saklayan kabuğun kırılışıdır. Nasıl bir meyvenin çekirdeği, kalbi güneş'i görebilsin diye kabuğunu kırmak zorundaysa, siz de acıyı bilmelisiniz. Ve eğer kalbinizi, yaşamınızın günlük mucizelerini hayranlıkla izlemek üzere açarsanız, acınızın, neşenizden hiç de daha az harikulade olmadığını göreceksiniz; Ve kırlarınızın üstünden mevsimlerin geçişini kabul ettiğiniz gibi, aynı doğallıkla, kalbinizin mevsimlerini de onaylıyacaksınız. Ve kederinizin kışını da, pencerenizden huzur içinde seyredeceksiniz. Acılarınızın çoğu sizin tarafından seçilmiştir. Acınız, aslında içinizdeki doktorun, hasta yanınızı iyileştirmek için sunduğu "acı" ilaçtır. Doktorunuza güvenin ve verdiği ilacı sessizce ve sakince için; Çünkü size sert ve haşin de gelse, onun elleri, "Görülmeyen"in şefkatli elleri tarafından yönlendirilir. Ve size ilacı sunduğu kadeh dudaklarınızı yaksa da, O'nun kutsal gözyaşlarıyla ıslanmış kilden yapılmıştır." Halil CİBRAN 2 Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 17 Mart , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 17 Mart , 2008 DÜŞÜN SONU Yeniden başlayamaz artık bu gövde Gözlerine dokunulduğunda bir yığın toprağın canlılığını duyar biri. Tan ağırtısında da kendisini susturamayan topraktır o Ölü bir gövdedir o bir çok uyanıştan kalan ama Hergün yaşama başlayacak gücümüz yok Toprağın önünde, suskun bir gök altında bir yeniden uyanışı bekliyerek. Şaşırtıyor biri bunca yoruculuğuna tan ağırtısının Bir iş yerine getiriliyor bu yeniden uyanışlar içinde Ama sadece ileri bir işe heyecan yüklemek ve yaprağı bir kez uyandırmak için yaşıyoruz Ve kimi kez oraya erişip sonra bizle birlikte suskunluğa dönüyor Kımıldanmazdı yüz hafifçe dokunsaydı el yaşayan el duyuyor dokunulan yaşamı Bu soğuk tan ağartısında donan toprağın soğuğu değilse gerçekten belkide yeniden uyanıştır ve tan ağartısında susan varlıklar sözcükler söylerler yine. Ama elim titriyor Ve tüm varlıklar kımıltısız ele benziyor Bir zamanlar kuru bir acı ve ışığın kasılmasıydı tan ağırtısında uyanmak Ama yine de bir özgürlüğe kavuşmaydı Toprağın verimsiz sözcüğü kısa bir an sevinçliydi Ve yine orada dönmekti ölüm. Şimdi toprağa dönmeyen gövde bir çok yeniden uyanışı bekliyor Ondan sözetmiyor kaskatı dudaklar da Cesare Pavese 1 Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 20 Mart , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2008 Yitik Mektuplar Benim için yazdıkları ne varsa görmez gibi okuyorum geçerken, bana yöneltilmemiş gibi o haklı ya da kıyıcı sözler. Yadsıdığım falan yok iyi gerçeği, kötü gerçeği, bana sunmak istedikleri elmayı ya da almış bulunduğum zehirli gübreyi. Başka şeyden söz ediyorum. Tenimden, saçlarımdan, dişlerimden, yandığım şeyden mutsuz saatlerde: gövdemle gölgemden söz ediyorum. Niçin diye sordum kendime, sordular bana, sevgisi de, sessizliği de olmayan başka biri açar çatlağı ve bir çiviyle vura vura ulaşır tere, oduna, taşa ya da gölgeye bunlar öz varlığımken benim? Niçin uzaktan gördüğüm dokunur bana, ben ki varolmayanım, çıkmayanım, dönmeyenim, kuşları alfabenin ah neden korkutur gözlerimi, tırnaklarımı? Eli mi sevindirmeli, kendim mi olmalıyım? Kimin oluyorum ben? Nasıl rehine verdiler gücümü her şeyimden oluncaya dek? . Niçin sattım kanımı? Sahipleri kimler kuşkularımın, ellerimin, acımın ya da egemenliğimin? Korkuyorum arasıra uzak ırmağın yanında yürümekten, korkuyorum, bakmaktan yanardağlara ki her zaman tanıdım, onlar da beni tanır: belki yukarıda, aşağıda beni inceliyor şimdi su·, ateş: açmadığımı düşünüyorlar gerçeği daha, bir yabancı olduğumu. Böylece, üzüntü içinde, okuyorum üzüntüden daha iyisinin belki de görünmeyenle ilişki kurmak, onun öfkesi ya da ondan haber gelmesi olduğunu. Ama biliyorum ki bütün bu sözler ayırabilecekti beni yalnızlıktan. Ve durmadım üzerlerinde, geçtim kızmadan kendime, yasdımadan kendimi, sanki bunlar yazılan mektuplarmış gibi başkalarına, hem bana benzeyen hem de uzak olanlara benden, evet, yitik mektuplar. Pablo Neruda 1 Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 20 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2008 ne kadar güzel şiirler bunlar.. Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 20 Mart , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2008 ne kadar güzel şiirler bunlar.. Begenmenize sevindim,hayati güzel anlatan sairlerden güzel anlatimlar... 1 Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 21 Mart , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 21 Mart , 2008 Bir Süre Sonra Bir süre sonra, bir eli tutmakla, bir ruhu zincirlemek arasındaki ince farkı öğrenirsin, Ve aşkın yaşlanmak, birlikte olmanın da güvende olmak anlamına gelmediğini öğrenirsin. Ve öpücüklerin sözleşme ve hediyelerin de vaat olmadığını öğrenmeye başlarsın. Ve yenilgileri başın dik ve gözlerin açık karşılamaya başlarsın, bir çocuğun üzüntüsü ile değil, bir yetişkinin zarafeti ile... Ve herşeyi, bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin, çünkü yarın ile ilgili herşey belirsizdir. Bir süre sonra güneş ışığının yakıcı olduğunu öğrenirsin, eğer fazla maruz kalırsan. Bu yüzden başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden kendi bahçeni yarat ve kendi ruhunu kendin süsle. Ve göreceksin ki dayanıklısın ve kuvvetlisin ve değerlisin... Veronica A. SHOFFSTALL Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Neyi yasamak istiyorsan onu yasa Öyle bir hayat yasiyorum ki, Cenneti de gördüm,cehennemi de Öyle bir ask yasadim ki, Tutkuyu da gördüm,pes etmeyi de Bazilari seyrederken hayati en önden, Kendime bir sahne buldum oynadim Öyle bir rol vermisler ki, Okudum okudum anlamadim Kendi kendime konustum bazen evimde, Hem kizdim hem güldüm halime, Sonra dedimki "söz ver kendine" Denizleri seviyorsan,dalgalari da seveceksin, Sevilmek istiyorsan,önce sevmeyi bileceksin Ucmayi seviyorsan,düsmeyi de bileceksin. Korkarak yasiyorsan,yalnizca hayati seyredersin. Öyle bir hayat yasadim ki,son yolculuklari erken tanidim Öyle cok degerliymis ki zaman, Hep acele etmem bundan, anladim. Friedrich Nietzsche Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 31 Mart , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 31 Mart , 2008 ÖLÜM GELECEK VE SENİN GÖZLERİNLE BAKACAK Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak - sabahtan akşama dek, uykusuz, sağır, eski bir pişmanlık ya da anlamsız bir ayıp gibi ardını bırakmayan bu ölüm. Bir boş söz, bir kesik çığlık, bir sessizlik olacak gözlerin: Böyle görünür her sabah yalnız senin üzerinde kıvrımlar yansıtırken aynada. Hangi gün, ey sevgili umut, bizler de öğreneceğiz senin yaşam olduğunu, hiçlik olduğunu. Herkese bir bakışı var ölümün. Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak. Bir ayıba son verir gibi olacak, belirmesini görür gibi aynada ölü bir yüzün, dinler gibi dudakları kapalı bir ağzı. O derin burgaca ineceğiz sessizce. Cesare Pavese Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 31 Mart , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 31 Mart , 2008 ACI Sokaklarda dolaşacağım yorgunluktan tükenene dek yalnız yaşamayı bileceğim ve geçen her yüzün gözlerine gözlerimi dikmeyi ve aynı kalmayı Damarlarımda beni aramaya çıkan bu serinlik sabahları hiç böylesine gerçek olarak yaşamadığım bir uyanış. Yalnızca kendimi bedenimden daha güçlü duruyorum ve sabahıma daha soğuk bir titreme eşlik ediyor Yirmi yaşında olduğum sabahlar uzak Ve yarın yirmi bir yarın sokaklara çıkacağım her taşı ve göğün çizgilerini anımsıyorum Yarından sonra insanlar beni yeniden görmeye başlayacak ve ayağa dikilmiş olacağım ve durup vitrinlerde kendime bakabileceğim. Bir zamanların sabahları gençtim ve bunu bilmiyordum geçenin ben olduğumu bile bilmiyordum bir kadın kendi kendisinin efendisi. Bir zamanlar ki zayıf çocuk yıllar süren bir ağlayıştan uyandı şimdi sanki o ağlayış hiç olmamış gibi Ve yalnızca renkleri algılıyorum. Renkler ağlamıyor bir uyanış gibi yarın renkler dönecek Her kadın sokağa çıkacak her beden bir renk çocuklar bile Açık kırmızı giyinmiş bu beden onca solgunluktan sonra kendi hayatına yeniden kavuşacak Çevremde bakışların kaydığını hissedeceğim ve kendim olduğumu bileceğim: bir bakış fırlatarak kendimi insanlar arasında göreceğim. Her yeni günle yollara çıkacağım renkleri arayarak. Cesare Pavese Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2008 İŞARET ATEŞİ Burada, adanın denizlerin ortasında çıkıverdiği, bir kurban taşı gibi birdenbire yükseldiği yerde, burada, kara göklerin altında tutuşturuyor Zerdüşt koca ateşini, yollarını kaybetmiş gemicilere işaret ateşi, bir cevap verebileceklere soru işareti... Beyaz-gri karınlı bu alev -arzulaması yalıyor soğuk uzaklıkları, hep daha arı yüksekliklere uzatıyor boynunu- sabırsızlıkla dikelmiş bir yılan: bu işareti takıyorum kendi kendime. Benim ruhumdur bu alev: Kanmazca susuz hep yeni uzaklıklara, durgun yalazını fırlatıyor, yukarlara. Ne demeğe kaçtı Zerdüşt hayvandan da insandan da? Ne demeğe bıraktı sağlam karaları? altı yalnızlığı tanımıştı bile ama yetmedi ona denizin yalnızlığı, ada bıraktı tırmansın, tepe bıraktı yansın, alev olsun, bir yedinci yalnızlığı, yukarıya, attı şimdi oltasını arayışla, Ey yollarını kaybetmiş denizciler! Ey sönmüş yıldızların artıkları! Siz ey geleceğin denizcileri! Ey keşfedilmemiş gökler! İşte atıyorum bütün yalnızlara oltamı: bir cevap verin alevin sabırsızlığına, yakalayın bana, yüksek dağlarda bekleyen balıkçıya yedinci, sonuncu yalnızlığımı! Friedrich NİETZSCHE Alıntıların çok hoş..kolay gele ELİFLE....... Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2008 İŞARET ATEŞİ Burada, adanın denizlerin ortasında çıkıverdiği, bir kurban taşı gibi birdenbire yükseldiği yerde, burada, kara göklerin altında tutuşturuyor Zerdüşt koca ateşini, yollarını kaybetmiş gemicilere işaret ateşi, bir cevap verebileceklere soru işareti... Beyaz-gri karınlı bu alev -arzulaması yalıyor soğuk uzaklıkları, hep daha arı yüksekliklere uzatıyor boynunu- sabırsızlıkla dikelmiş bir yılan: bu işareti takıyorum kendi kendime. Benim ruhumdur bu alev: Kanmazca susuz hep yeni uzaklıklara, durgun yalazını fırlatıyor, yukarlara. Ne demeğe kaçtı Zerdüşt hayvandan da insandan da? Ne demeğe bıraktı sağlam karaları? altı yalnızlığı tanımıştı bile ama yetmedi ona denizin yalnızlığı, ada bıraktı tırmansın, tepe bıraktı yansın, alev olsun, bir yedinci yalnızlığı, yukarıya, attı şimdi oltasını arayışla, Ey yollarını kaybetmiş denizciler! Ey sönmüş yıldızların artıkları! Siz ey geleceğin denizcileri! Ey keşfedilmemiş gökler! İşte atıyorum bütün yalnızlara oltamı: bir cevap verin alevin sabırsızlığına, yakalayın bana, yüksek dağlarda bekleyen balıkçıya yedinci, sonuncu yalnızlığımı! Friedrich NİETZSCHE Alıntıların çok hoş..kolay gele ELİFLE....... Tesekkür ederim sevgili Yayamaz Kayimca...Sizinde paylastiginiz siirler cok güzel ve anlamli,sevgiler... Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2008 KESKE HIC...! Ayazdım, azdım... Azıksızdım İçimde sırasına koşan şiirler vardı Zamansız çalmasaydın kapımı Esmer gülüşünle mıh çakmasaydın günlerime gelmeseydin Zift ile karıyordu kendini gece Gitmek uçurum, dönmek aramamanın yalvarısı Vazgeçmek senden, pişman olmak Yarını göremeyenlerin kör tanrısıyla zar atmaktı gelmeseydin Sarışın rüzgârlarda soluk benizli şiir eskizleri Çorak zamanlarda kendisi için kanayamayan aşklar vardı Yanılsamaların sonbahar yüzünden geçiyordum Hilebazdı siyah dokunuşlar, cinayet kokuyordu gelmeseydin Tenimdeki kilim deseni yaralara Kıymık gibi saplanan yağmur damlaları Pembe kokusuna dikenini saplayan gül Elgin sözcüklerden payıma düşen kül Bakır şimşekleriyle kahkaha atan Gökyüzüydü tek paylaştığımız gelmeseydin Mezatta hırpani bir sözcüktü vefa Yokluğunun tadı kusursuz ve gölgesiz gri Unutmak çağımızın en masum duldasıydı İntiharı ve hiçliği anımsatıyordu unutulmak gelmeseydin Yine de yeniden gelmeseydin Hafif tebessüm iç kanamalı yüzümle Serçeler gibi sabahı bekletmeseydin bana Ayazdım, azıksızdım... azdım gelmeseydin Gözlerimdeki forsaya toprak tadında mavi bakmasaydın Keşke hiç!.. C. Hakkı ZARİÇ Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 KARANLIGA.... Karanlığa ve diri serinliğe gömülü alandaki bahçe. Gecenin karanlığında devliğini yitiriyor yüzlerinin arasından ışıklar sızan evler. Geçmiş göklerin derinliğinde, yıldızlar arasında ürkünç çöl. Büyük ve parıltılı ateş sağırlaşıyor ulaşarak bu karanlığa. Sessizliktir burası, bir gömütlüğün koca kımıltısızlığı Gürültüler ve ışıklar ağaçların ötesindeki uzaklığa ulaşıyor. Capcanlı ışıklar fışkırıyor karanlığın içinden, uluyor kendinden geçmiş sevinçli sesler o üzünçlü ayrılışta. Boğuk ulaşıyorlar dipsiz karanlıkta ölmeye yine delicesine yaşama aşkıyla solgun intiharlar gibi. Dinlemek geçmiş tutkuları, yürekte ve gecede tırmanışlarını toprağın ıpıslak kokusu üzerinde. İsteğin tanınmadık bir bitkisi sessizliğin ve karanlığın göğünde kapalı. Karanlıkta ateşin göverişi ağaçların arasında kanayan o kızıl ışık gibi Cesare Pavese Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2008 Karanlığa Gömdüm Bedenimi.. Geçmişlerden kalma ağıtlar kulaklarımda ve sırtımda bir buz kütlesi eridikçe ağırlığını ruhuma bırakan... Buz gibi bedenim Kanım soğuk bakışım donuk... Umutsuz nefes alışlarımın son perdesindeyim... Sen de aldın ya nefesimi Hiç bir ayrılık yeni bir hayata sürükleyemeyecek artık.. Ararsan en karanlıklardayım... Hoscakal..... alıntı Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2008 Karanlığa Gömdüm Bedenimi.. Geçmişlerden kalma ağıtlar kulaklarımda ve sırtımda bir buz kütlesi eridikçe ağırlığını ruhuma bırakan... Buz gibi bedenim Kanım soğuk bakışım donuk... Umutsuz nefes alışlarımın son perdesindeyim... Sen de aldın ya nefesimi Hiç bir ayrılık yeni bir hayata sürükleyemeyecek artık.. Ararsan en karanlıklardayım... Hoscakal..... alıntı Sevgili suheda bu güzel paylasim icin tesekkürler,daha nice güzel siirlerin paylasimi dilegiyle,sevgiler.. Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2008 BİZLER SUSUYORDUK Bilmek acı çekmektir. Ve bildik; Karanlıktan çıkıp gelen her haber Gereken acıyı verdi bize: Gerçeklere dönüştü bu dedikodu, Karanlık kapıyı tuttu aydınlık, Değişime uğradı acılar. Gerçek bu ölümde yaşam oldu. Ağırdı sessizliğin çuvalı. PABLO NERUDA Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2008 YALNIZLIGA DÜSKÜNLÜK.... Akşam yemeği yiyorum biraz, aydınlık pencerede. Oda kararmış gökyüzü görünüyor. Dışarı çıkınca geniş kırlığa götürür dingin yollar az sonra. Göğe bakıyor ve yiyorum -kimbilir şimdi kaç kadın yemek yiyordur- gövdem dingin; sersemleştiriyor gövdemi iş ve her kadın. Dışarıda akşam yemeğinden sonra, yıldızlar gelip geniş ovanın toprağına dokuncaklar. Yıldızlar canlı, değersiz ama bu bir başına yediğim kirazlar. Göğü görüyorum. Biliyorum ama paslı çatıların arasında parıldayan ışıkları ve altında yapılan gürültüleri. Koca bir yudumla bitkilerin ve ırmakların tadını alıyor kendini her şeyden ayrı duyan gövdem. Biraz sessizlik yetiyor, her varlık kendi gerçek yerinde duruyor, gövdemin duruşu gibi. Sessizliğin uğultusunu dağıtmaksızın benimseyen duygularımın önünde her varlık yalıtılmış. Damarlardan geçen kanımı bildiğim gibi her varlığı karanlıkta bilebilirim. Tüm varlıkların akşam yemeği, koca bir suyun otların arasında aktığı yerdir ova. Kımıltısız yaşıyor her bitki ve her taş. Bu ova üzerinde yaşayan her varlığın damarlarını, beni besleyen besinleri dinliyorum. CESARE PAVESE Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2008 Bir Süre Sonra, Bir sure sonra, bir eli tutmakla bir ruhu zincirlemek arasindaki ince farki ogrenirsin, Ve askin yaslanmak, birlikte olmanin da guvende olmak anlamina gelmedigini ogrenirsin, Ve opucuklerin sozlesme ve hediyelerin de vaat olmadigini ogrenmeye baslarsin, Ve yenilgileri basin dik ve gozlerin acik karsilamaya baslarsin, bir cocugun uzuntusu ile degil, bir yetiskinin zerafeti ile, Ve herseyi bugunu dusunerek yapmayi da ogrenirsin cunku yarin ile ilgili hersey belirsizdir. Bir sure sonra gunes isiginin yakici oldugunu ogrenirsin eger fazla maruz kalirsan Bu yuzden, baska birisinin sana cicek getirmesini beklemeden kendi bahceni yarat ve kendi ruhunu kendin susle. Ve goreceksin ki dayaniklisin... Ve kuvvetlisin, Ve degerlisin. Veronica A. Shoffstall 1 Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2008 Artık kalemimi kırdım gidişinle... Dudaklarımı kanatıp yüreğimin sesini dinliyorum... Baş ucumda yazdıklarım ve masada demlenmiş yalnızlığım... Kanayan çığlıklarımı yutkunup kırılmış hayallerimi topluyorum kentimin kaldırımlarından... Üzerimde suskunluğun yeni ütülenmiş elbisesi, yüreğime sunulmuş bir dostun doğum günü hediyesi... Şimdi karanlıklara sarılıp demlenmiş yalnızlığımı yudumluyorum... Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2008 Bir Süre Sonra, Bir sure sonra, bir eli tutmakla bir ruhu zincirlemek arasindaki ince farki ogrenirsin, Ve askin yaslanmak, birlikte olmanin da guvende olmak anlamina gelmedigini ogrenirsin, Ve opucuklerin sozlesme ve hediyelerin de vaat olmadigini ogrenmeye baslarsin, Ve yenilgileri basin dik ve gozlerin acik karsilamaya baslarsin, bir cocugun uzuntusu ile degil, bir yetiskinin zerafeti ile, Ve herseyi bugunu dusunerek yapmayi da ogrenirsin cunku yarin ile ilgili hersey belirsizdir. Bir sure sonra gunes isiginin yakici oldugunu ogrenirsin eger fazla maruz kalirsan Bu yuzden, baska birisinin sana cicek getirmesini beklemeden kendi bahceni yarat ve kendi ruhunu kendin susle. Ve goreceksin ki dayaniklisin... Ve kuvvetlisin, Ve degerlisin. Veronica A. Shoffstall Sevgili Yayamaz Kayimca bu siir nedense benim icin cok özeldir.....Ne güzel siz tekrar aktardiniz,cok tesekkürler,sevgiler... . Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2008 Artık kalemimi kırdım gidişinle... Dudaklarımı kanatıp yüreğimin sesini dinliyorum... Baş ucumda yazdıklarım ve masada demlenmiş yalnızlığım... Kanayan çığlıklarımı yutkunup kırılmış hayallerimi topluyorum kentimin kaldırımlarından... Üzerimde suskunluğun yeni ütülenmiş elbisesi, yüreğime sunulmuş bir dostun doğum günü hediyesi... Şimdi karanlıklara sarılıp demlenmiş yalnızlığımı yudumluyorum... Sevgili siir sever Erdal Aktas sizi bu sayfada görmek güzel ve yine her zaman ki gibi seckiniz mükemmel,seviler elifce..... Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2008 KORKUNÇ KORKULAR YAŞIYORUM Korkunç korkular yaşıyorum Yazdığı o üç satır yüzünden Eldivenleri masanın üzerinde Bir karakedi yolumdan geçen Kuş, yıldız ya da merdiven Her şey buz gibi kötü bir işaret bana İnsana korku veren bir dille Ondan söz eder bütün bir dünya Cuma’nın bana bıraktığı bu Cumartesi O’nunla ne yapacak kimbilir Çekinirim bir sözcük O’nu incitir diye Söylenen her şey bana korku getirir Hem öyle niçin sessizliğe bürünmek Yandaki odada durup dururken Bir sırdır Onun bu suskunluğu Benim için farkı yok işkenceden Korkunç bir korkuyla çekinirim ben Var olabilen hemen her şeyden Yanlış anlaşılabilen bir cümleden Kaldırım taşlarından kiremitlerden O uyuyor bense ölmüş sanıyorum İşte bir önseziş daha Kalbim bir kapı gibi çarpar Louis ARAGON Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2008 KÖPRÜNÜN ÜSTÜNDE Köprünün üstünde durmuşum geçende, Karanlık geceye bürünmüşüm. Bir türkü duyulur uzaklardan, Altın damlalar yağardı bir de. Ürperen aynasında suyun, Gondollar, ışıklar, bir de müzik. Geçmiş kendinden, yüzdüler alaca karanlığa doğru. Ruhum, şu görünmez parmakların dokunduğu çalgı, Bir venedik türküsü söyledi gizlice, Boyam boyam mutluluk içinde ürpererek. -Bir duyan var mı dersin? Friedrich Nietzsche Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2008 Aşk Bir Yenilgidir Aşk bir yenilgidir Şiir itirafıdır bunun Zaman zaman uzun Zaman zaman kısacık Eldeğmemiş hasretlere arzuyu anlatırken Açılmış yaraları sarmaktasındır kimse bilmez Kimse bilmez girilmemiş kalelerde ne canlar bırakılmıştır Ne heyecanlar Dağılmıştır yüreğinin orduları Toparlanmakta zorluk çeker nefesler Teslim olmak zor Saldırmak mümkünsüz Dudaklar öpülmeden Saçlar okşanmadan Ve yataklar bozulmadan kalmıştır Meydan yerinde Şiirler bir teslim anlaşmasıdır Aşk bir yenilgi Oğuzkan Bölükbaşı Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.