Φ halkalıyıldız Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2008 Yani sizler de tutturmuşsunuz ayetlerde şu var, bu var diye.... Arkadaşlar, bütününe bakacaksınız, bütününe! Kendinizi inanmamaya programlamışsınız yahu..cık cık cık Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2008 türk dil kurumundaki türkçe kelimeler cumhuriyetimizin kuruluşundan ve konuşulan dilimiz türkçe kabulunden beri kaç kere degişti ? Bu durum hiç sorun değil, örneğin: "Bardak" kelimesi, sıvı içecekleri içmek için kullanılan kap, anlamında kullanılır Eğer Türk dil kurumu, bundan sonra "sıvı içecekleri içmek için kullanılan kap" tanımı "mardak" adı olarak değiştirildi derse, herhangi bir problem çıkmaz, bardakta mardakta aynı şeyi anlatır. Yani anlam ve gelecek nesile aktarım konusunda bir problem çıkmaz. Onca yazının içinden neden buraya takıldınız, anlayamadım, çünkü ben kelime anlamlarından değil, ilahi bir olayın hikayenin masalın ayetin her neyse, mantıksız gelen durumlarını, yorumsal olarak ve anlam karmaşasına sokularak, mantıklı olarak başka bir dile aktarılabileceğinden veya kendi dilinde başka anlamlara yüklenebileceğinden bahsetmek istemiştim. Örneğin, Kuran'da gök kelimesi hem atmosfer hem evren(uzay) için kullanılabiliyor ! neden ? ayetin mantıksızlığı ortaya çıkmasın veya istenilen yoruma uysun diye ! bir bakarsınız ilerde "gök" kelimesi sırf kılıfına uydurmak için, güneşi anlatmak içinde yorumlanabilir ! saygılar Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2008 Kısas ayetine Risalei Nur açıklama getirmiş mi? Soruma yanıt gelmemesine şaşırmadım. Çünkü yanıtı yoktur. Ya da yanıt şudur: Hürün kadını köleyi öldürmesi durumunda ayetin açık seçik hükmünce kısas uygulanmaz. Bu da tüm insanlara hararetle tavsiye edilen şeriatın adaleti işte... Peki ne yapılır? Ayetin devamı ipucu veriyor: Göstermelik, miktarı bile tayin edilmemiş bir diyet ödeyiverir, mesele kapanır. O da kadının anne babasına. Kölenin kimsesi yoksa herhalde iki kulağı çekilip azarlandı mı yeterli olur. Yok yani, varsa bir tayin edilmiş diyet miktarı, gösterin öğrenelim. Ama bu ayetten olacak. Öyle eksik gedik yarım yanlış hükümlere yamalar yapılmakla olmaz. Madem Kur'an ebedi ve evrensel bir hukuk öneriyor, bunu beklemek hakkımız. Ayrıntıların içtihada bırakılmasına bir şey demem, normal. Ama bu temel bir konu. Madem kısas dedin, kısasın nasıl gerçekleşeceğinin ana hatlarını koyacaksın. Değilse hiç arkasına köle, kadın filan diye ekleme yapmayacaksın. Konu temelde, kökende böyle. Gelelim uygulamaya: Güneydoğuda töre adı altında uygulanan şeriat yasalarına göre cinayet sonucu kan davası çıkmaması için diyet ödenip barış yemeği verilir. Tatlıses de adamı tarafından öldürülen halıcı için tüm Urfa'ya yemek vermişti. Ancak bu uygulamanın öldürülen insan kadın olduğunda yapıldığını hiç duymadım. Töreler elhak şeriata uygundur. Örtünün bacılar, örtünün... Başörtülerinize sıkı sıkı örtünmeye devam edin. O örtüye sizi büründüren, sizi adam yerine koymuyor ama, zararı yok, siz kabullenmişsiniz... Alıntı
Φ bLeedinq_me Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2008 Bu durum hiç sorun değil, örneğin: "Bardak" kelimesi, sıvı içecekleri içmek için kullanılan kap, anlamında kullanılır Eğer Türk dil kurumu, bundan sonra "sıvı içecekleri içmek için kullanılan kap" tanımı "mardak" adı olarak değiştirildi derse, herhangi bir problem çıkmaz, bardakta mardakta aynı şeyi anlatır. Yani anlam ve gelecek nesile aktarım konusunda bir problem çıkmaz. Onca yazının içinden neden buraya takıldınız, anlayamadım, çünkü ben kelime anlamlarından değil, ilahi bir olayın hikayenin masalın ayetin her neyse, mantıksız gelen durumlarını, yorumsal olarak ve anlam karmaşasına sokularak, mantıklı olarak başka bir dile aktarılabileceğinden veya kendi dilinde başka anlamlara yüklenebileceğinden bahsetmek istemiştim. Örneğin, Kuran'da gök kelimesi hem atmosfer hem evren(uzay) için kullanılabiliyor ! neden ? ayetin mantıksızlığı ortaya çıkmasın veya istenilen yoruma uysun diye ! bir bakarsınız ilerde "gök" kelimesi sırf kılıfına uydurmak için, güneşi anlatmak içinde yorumlanabilir ! saygılar öncelikle soruma cevap verdiginiz için teşekkür ederim. sizinde dediginiz gibi. anlam karmaşasına sokulur, bazı şeyler. siz bir şeyi ne kadar açık konuşursanız konuşun, yada zengin kelime hazineniz ile anlatırsanız anlatın yinede karşınızdaki kişi anladıgı kadarını anlar kişinin bunu nasıl kullanacagını bilmesini gerektirir akla uygun şekilde bir şeyede nasıl bakarsak öyle anlarız. burda ortaya bence söyle bir şey çıkıyor. mantik farkliliklari. bana göre şöyle bir şey var; konunun aslını degilde sadece ince ayrıntıları üstünde çok duruyoruz. ve konunun genelini göremiyoruz buda malesef bazi şeylerde kullanıldıgımızı ortaya çıkarıyor. içine girdikçede aklımız iyice karışıyor bu karışıklıktan yararlanan yararlanana. bir çok şeyde etki yapıyor farklı yerlere çıkarıyor bizi diye düşünüyorum. tekrar teşekkür ederim ilginiz için Saygılar Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2008 bana göre şöyle bir şey var; konunun aslını degilde sadece ince ayrıntıları üstünde çok duruyoruz. ve konunun genelini göremiyoruz buda malesef bazi şeylerde kullanıldıgımızı ortaya çıkarıyor. içine girdikçede aklımız iyice karışıyor bu karışıklıktan yararlanan yararlanana. bir çok şeyde etki yapıyor farklı yerlere çıkarıyor bizi diye düşünüyorum. Çok ama çok ince ayrıntılar bir olayın aydınlamasında çok önemlidir, o yüzdendir bu kadar tefferruata girmemiz ! Polisiye olaylarda böyledir, bu da onunla aynı şey sayılır, bir suçlunun yakalanmasında tefferruat çok önemlidir, mutlaka bir yerlerde bir eksiklik yanlışlık yapmış olabilir. saygılar Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2008 Çok ama çok ince ayrıntılar bir olayın aydınlamasında çok önemlidir, o yüzdendir bu kadar tefferruata girmemiz !Polisiye olaylarda böyledir, bu da onunla aynı şey sayılır, bir suçlunun yakalanmasında tefferruat çok önemlidir, mutlaka bir yerlerde bir eksiklik yanlışlık yapmış olabilir. saygılar Kısaca "şeytan ayrıntılarda gizlidir." Şeytan ise melek (duygu) gibi göstermelik bir çekingen soru ile yetinip bir iki nesne ismi duymakla pusup sinmeyen, itiraz eden, başkaldıran, sorgulamayı sürdüren akıl'dır. Bu sembolleri gerçek sanmak ve sunmak ise en yüzeysel bakıştır. ve "Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür...Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür...Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür...Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür...Alışkanlıklarınıza dikkat edin; degerlerinize dönüşür...Degerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür...Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür..." Kısaca "Bir dilekte bulunurken dikkatli olun, gerçekleşebilir..." Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Kısaca "şeytan ayrıntılarda gizlidir." Şeytan ise melek (duygu) gibi göstermelik bir çekingen soru ile yetinip bir iki nesne ismi duymakla pusup sinmeyen, itiraz eden, başkaldıran, sorgulamayı sürdüren akıl'dır. Bu sembolleri gerçek sanmak ve sunmak ise en yüzeysel bakıştır. saygılar Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Birinci ayet Bakara 178: "Ey inananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Özgür kişiye karşı özgür.. Köleye karşı köle... Kadına karşı kadın..." Öteki ayetleri de yayımladıktan sonra, İnce yazısını şöyle bitiriyor: "Birinci ayete göre kısas ve intikam olarak öldürmek yasak değil... (Yasak değilden öte, farz... İ.S.) Üç ayete göre kölelik meşru ve eşitlik geçersiz. Şimdi Kuran hükümleri mi, yoksa Cumhuriyet yasaları mı geçerli? Kararsızlara haber vereyim: Bu kafayla Türkiye çok yakında Pakistan ve Malezya olur." (Hürriyet, 8 Ocak 2008) Engin Ardıç diyor ki, ‘Özdemir İnce yalan söylüyor. 1925-1945 döneminde, ‘çağdaş demokrasi için gerekli kurumların’ çoğu değil, hiçbiri kurulmamıştır. Yoktur böyle bir şey!’ Sonra da olan şeyleri sıralıyor... Şöyle ki: ‘TDK, TTK gibi kurumların demokrasiyle falan uzaktan yakından ilgileri yoktur, ille de bir bağ kurmak için zorlarsak pek pek ‘kültür politikasıyla’ ilgileri olduğunu söyleyebiliriz. Yoksa Serbest Fırka’nın apar topar kendini feshetmeye zorlanması mı çağdaş demokrasinin önünü açmak oluyor? Tam tersine, çağdaş demokrasinin önünü kapatmak için girişimler vardır. 1936 yılında! Başta Recep Peker olmak üzere CHP’nin faşist kanadı, TBMM’nin dışında ve üstünde yer alacak bir ‘Yüksek Konsey’ kurmak için planlar hazırlamışlar, Atatürk’ten sıkı bir fırça yiyince susup oturmuşlardır!’ Budur! Fakat ‘Özdemir İnce yalan söylüyor’ iddiası bence haksızlık. İnsan bildiği, künhüne vakıf olduğu konularda (gerekiyorsa) yalan söyler, gerçeği çarpıtma gereği duyar. Bence Özdemir İnce bilmiyor. Hatta, Ertuğrul Özkök, ‘İkinci cumhuriyetçiler korksun, entelektüel mahalle artık sahipsiz değil, Özdemir İnce geliyooor’ diyerek ‘süper yazar’ın doğuşunu müjdelemişti. Daha gelir gelmez, ayağının tozuyla çuvalladı. Ne yaptı? İstiklal Savaşı komutanlarından Ali Fuat Cebesoy, Adnan Adıvar (Adıvar komutan değildir), Kazım Karabekir ve Rauf Orbay’ın, ‘hilafetçi, saltanatçı ve eski mandacı oldukları için Atatürk’ün çevresinden uzaklaştırıldıklarını’ yazdı. Sonra tuttu ‘karşıdevrim’in tarihini Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurulduğu tarih olan 1924’e çekti. (Bu işlerden anlar görünenlere göre ‘karşıdevrim’in tarihi, demokrasinin de tarihi olan 1950’dir.) Bununla da kalmadı, İsmet Paşa’yı ‘karşıdevrimci’ ilan ediverdi. İsmet Paşa, ‘Atatürk’ün çevresinden uzaklaştırılan’ isimleri CHP’ye davet ederek, hem karşıdevrim sürecini hızlandırmış, hem de 17 Temmuz 1947’de toplanan Büyük CHP Kurultayı’nda bugünkü Millî Görüş ve mevcut AKP iktidarının temellerini atmış... Böyle şeyler yazmaya başladı. Had bildirme göreviyle entelektüel ortama salınmıştı ama, gülünç olduğuyla kaldı. Bilmiyor. Cumhuriyet tarihiyle ilgileniyor, Cumhuriyet tarihini bilmiyor. Entelektüel durum tespitleri yapıyor, ‘entelektüalizm’in ne olduğunu bilmiyor. Şiir yazıyor, şiirin ‘gelenek’le ilişkisini bilmiyor. Daha da kötüsü şu: Bilmediğini de bilmiyor. Mesela, Sabetay Sevi’yi, bir dönem hahambaşılık da yapan Sabetay Levi’yle karıştırıyor. Minareyi ‘kule’, ezanı ‘şarkı’, Kur’an’ı ‘ağıt’ diye çeviriyor. Tarık Akan’ı solcu, Suriyeli şair Adonis’i büyük düşünür sanıyor. Hadi, ‘gayri asri’ gibi harika Türkçe örneklerine yer verdiği yazılarına hiç girmeyelim, tadında kalsın... Ahmet Kekeç. Alıntıyı kısa aldım aslında buda yeterli benim anlamadığım "KİŞİ" niye bilmediği konuda yazar üstelik "bilmediğinin'de farkında olmaz" neyse zaten Ahmet Kekeç ve Engin Ardıç biraz nizamat veriyorlar'da foruma asan forumdaş ne zannediyor kendi yazdıklarını merak bu ya... Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Eger ayni sure(41) i devam edip okursaniz (41/44) der ki; Eğer biz onu başka dilde bir Kur'an yapsaydık onlar mutlaka, "Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?" derlerdi. De ki: "O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar). (41/44) Kuran da ki Allah diyor ki; Alime gerek yok. Kuran apaçık bir kitaptır. Evet apaçık der (58/5) (15/1) (36/69) ve diger ayetlerde... tekrar tekrar "apaçık" der. Yukardaki ayette "Araplara" hitap ediyor... Araba yabancı dilden kitap olur mu? Diyor. Araba yabancı dilden bir kitap olmuyorda Türklere nasıl oluyor? Bunun gibi ayetlere kimse cevap vermiyor. Niye Araplara yabanci dilden bir kitap olmaz der, eger bu Kitabin herkes tarafindan okunmasi lazim ise? Baska bir Ornek: "Böylece biz sana Arapça bir Kur'an vahyettik ki, şehirlerin anası olan Mekke'de ve çevresinde bulunanları uyarasın. Hakkında asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları uyarasın. Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir. (42/7)" Benim anladigim bunu okurken, Allah(Muhammet) bu ayetleri Mekke de yasayan araplara gondermis. O yuzden "arapca" dilini kullanmis. Sen Mekkelimisin? Yok ben istanbulluyum, Ne farkediyorkı.? Bu gün yeryüzünde, kutsal kitab dedikleri kitabın,tercüme edilmediği lisan yok, Her ne hikmetse onlar algılamarında bir problem yaşamazken,biz neden problem yaşayacağızkı.? bu gün yeryüzünde, kaç insan, ibranice, ve aramice biliyor, Normal şartlarda, arabcadan, türkçeye, hadis, veya başka bir kitab tercüme yapılırken, hiç bir tercüme problemi yaşanmıyor. Ama her ne hikmetse, kuranı tercüme etmekte zorlanıyorlarmış.? Hiçte inandırıcı değil, 1400 yıl önce ap açık olan arabca, 1400 yıl sonra, kapkapalımı oluyor, sözü fazla uzatmak istemiyorum, Arablara nasıl yabancı dilden bir kitab olmuyorsa, Türklerede yabancı dilden bir kitab olmaz, eee olmaz diye türkçe tercümesini okuyup, iman etmeyecekmiyiz.? o zaman yer yüzünde imam edilecek kitab kalmaz, Diyelimki, tevrat, yada kuran, orjinali var, 1400 yıl önce ,Muhammed aleyhisselama, inanmayanlar, bu eskilerin hikayeleri diyorlardı. Şimdi Muhammed aleyhisselam hayatta olsa ne farkederdiki,şimdi burada görüyorumki, 1400 yıl önce söylenenler, şimdi şuan aynen söyleniyor, 5000 yıl öncede aynısını söylemişler, eğer kıyamet kopmazsa, 5000 yıl sonrada aynısını söyleyecekler, ne biliyorsun gaibten habermi alıyorsun diye soracak olursanız, 5000 bin yıl öncesinden biliyorum, İnanıyorum ve ıymanım dahada artıyor kurana, neden diye soracak olursanız.? 1400 yıl önce kurana inanmayanlar, eskilerin masalları diyorsa, yine kurana inanmayanlar, bu günde aynı şeyi söylüyorsa, bu kitab Allahtan başkasından gelmiş olamaz. Bilmem algılayabildinizmi.? süheyla, hanımefendi, saygılarımla. Evren. Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Arablara nasıl yabancı dilden bir kitab olmuyorsa,Türklerede yabancı dilden bir kitab olmaz, Haberiniz var mi? Kuran Turkceye 20inci yuz yila kadar cevirilmedi. Yasakti ! Turkler 1000 yildan fazla Kurani yabanci dil olarak kabul ettiler. Diyelimki, tevrat, yada kuran,orjinali var, Diyemezsiniz! Orijinal Kuran yok.... 750 yildan once hic bir Islam dokumani yok... Bu son kitap dediginiz - orijinal kitap yok. Muslumanlar kayip etmisler galiba. bu kitab Allahtan başkasından gelmiş olamaz. Bu neticeye gelmek icin bir savunma yapmadiniz. Yalniz inandiginizi soylediniz. Eger Kurani tekrar okuyup sorarsaniz... Niye Allah Muhammedin sex hayati ile o kadar mesgul ve niye Muhammedin kac tane hanimlari alacagina izin vermesine, kimleri oldurmesine bakarsaniz... Muhammed bu Ticaretten oldukca faydali cikiyor.... Belki, belki Muhammed bunu uydurmus olmazmi, kendi menfaatleri icin... Cunku Tevrat ve Incil de bu kadar kendi icin bencil peygamber yok! Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Haberiniz var mi? Kuran Turkceye 20inci yuz yila kadar cevirilmedi. Yasakti ! Turkler 1000 yildan fazla Kurani yabanci dil olarak kabul ettiler. Diyemezsiniz! Orijinal Kuran yok.... 750 yildan once hic bir Islam dokumani yok... Bu son kitap dediginiz - orijinal kitap yok. Muslumanlar kayip etmisler galiba. Bu neticeye gelmek icin bir savunma yapmadiniz. Yalniz inandiginizi soylediniz. Eger Kurani tekrar okuyup sorarsaniz... Niye Allah Muhammedin sex hayati ile o kadar mesgul ve niye Muhammedin kac tane hanimlari alacagina izin vermesine, kimleri oldurmesine bakarsaniz... Muhammed bu Ticaretten oldukca faydali cikiyor.... Belki, belki Muhammed bunu uydurmus olmazmi, kendi menfaatleri icin... Cunku Tevrat ve Incil de bu kadar kendi icin bencil peygamber yok! İnanıyorum ve ıymanım dahada artıyor kurana, neden diye soracak olursanız.? 1400 yıl önce kurana inanmayanlar, eskilerin masalları diyorsa, yine kurana inanmayanlar, bu günde aynı şeyi söylüyorsa, bu kitab Allahtan başkasından gelmiş olamaz. Bilmem algılayabildinizmi.? Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 İnanıyorum ve ıymanım dahada artıyor kurana,neden diye soracak olursanız.? 1400 yıl önce kurana inanmayanlar, eskilerin masalları diyorsa, yine kurana inanmayanlar, bu günde aynı şeyi söylüyorsa, bu kitab Allahtan başkasından gelmiş olamaz. Bilmem algılayabildinizmi.? Algılamaz olurmuyum? Nasıl olmuşsa mesajlarında insansı materyaller kullanmış: İnsan dili, insan yazısı, insansı anlatım, insansı küfürler, insansı haksızlıklar, insan elçi... Kendine ait hiç üretim yok hep insansı.. Mesela ne bileyim mesajlarını (kuranı) gök yüzüne yazabilirdi? Yoksa gücü yetmezmiydi? Bu arada elçisinin de insansı yanlışlıklarından kurtulup, düzeltmek zorunda kalmazdı. Hayır olmazdı. Zira o zaman insan olmadığı açığa çıkardı.. Benimde söylediğim lafmı şimdi? Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 1400 yıl önce kurana inanmayanlar, eskilerin masalları diyorsa, yine kurana inanmayanlar,bu günde aynı şeyi söylüyorsa, bu kitab Allahtan başkasından gelmiş olamaz. Bilmem algılayabildinizmi.? Böyle hayali tespitleri algılamak mümkün değil ! Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 İnanıyorum ve ıymanım dahada artıyor kurana,neden diye soracak olursanız.? 1400 yıl önce kurana inanmayanlar, eskilerin masalları diyorsa, yine kurana inanmayanlar, bu günde aynı şeyi söylüyorsa, bu kitab Allahtan başkasından gelmiş olamaz. Bilmem algılayabildinizmi.? E siz hiç kendi kendinize sormuyormusunuz; 'Yahu 1400 sene önce de inanmayanlar varmış, bugün de inanmayanlar var. Bu işte bir bit yeniği var, şu Kuran'ı alıcı gözle tekrar bir okuyayım.' Ancak anlıyorum ki sizler Kuran'a gözü ve kulakları kapalı olarak 'iman' ediyorsunuz. Cennet bile Muhammed'in fantazilerinin ürünü. E ne yapsın adamcağız çölün ortasında o sıcakta! Alıntı
Φ bLeedinq_me Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 İnanıyorum ve ıymanım dahada artıyor kurana,neden diye soracak olursanız.? 1400 yıl önce kurana inanmayanlar, eskilerin masalları diyorsa, yine kurana inanmayanlar, bu günde aynı şeyi söylüyorsa, bu kitab Allahtan başkasından gelmiş olamaz. Bilmem algılayabildinizmi.? sorunuza hem cevap, hemde tüm katılımcı arkadaşlara bir sorum olucak.. müsadeniz olursa tabi arkadaşlar şimdiden teşekkür ederim.. sorunuzun cevabı bir kasıt var. insanlar hayatında bir yere ilerliyemiyorsa; hayatında mutlaka kasıt vardır.. gerceği saptırma vardır.. ben geçmişle gelecek arasındaki tek farkın zaman ve teknoloji oldugunu düşünüyorum... arkadaşlara sormak istedigim soru; bana yaşadıgımız hayatın amacını gayesini söylermisiniz ? şimdiden teşekkür ederim.. Saygılar Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 arkadaşlara sormak istedigim soru; bana yaşadıgımız hayatın amacını gayesini söylermisiniz ? Hayatımdan mümkün olduğunca zevk alarak, bu ülkeye ve toplumuma hizmet etmek ve geleceğimiz için çalışmak... Benim hayatımın anlamı bu. Hele de yeni bir şey üretip katarsam toplumuma, insanlığa; benden mutlusu olmaz işte o zaman... Alıntı
Φ bLeedinq_me Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 "Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür...Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür...Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür...Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür...Alışkanlıklarınıza dikkat edin; degerlerinize dönüşür...Degerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür...Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür..." Kısaca "Bir dilekte bulunurken dikkatli olun, gerçekleşebilir..." aslında bu bir dilek degilde, yaptıgımız her şeyde dikkatli vede doğru düşünelerek yapılmasına vurgu yapılınmış bir yazıdır.. çünkü en küçük ihmal bile bazen geri döndüremicegimiz kayıplara neden olur. yaptığımız her şeyde yaşadığımız hayatı oluşturur. özelliklede kitlelere, insan topluluklarına bir şeyi açıklarken, anlatırken yada söylerken.. kullandığın bütün cümlelere ve kelimelere dikkat etmelisin.. bir söylicegini bin kere tartmalısın Saygılar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 aslında bu bir dilek degilde... Sayın bLeedinq_me, tüm söylediklerimiz, düşündüklerimiz, hissettiklerimiz, davranışlarımız, alışkanlıklarımız, değerlerimiz ve karekterimiz; nasıl bir dünya tasarladığımızın, özlediğimizin, düşlediğimizin ve olmasını dilediğimizin çevresinde toplanmakta ve şekillenmektedir. Emin olun bizi biz yapan "ne olmasını dilediğimiz"dir. İnsanların acı çekmesini, ölmelerini diliyorsak, nefretimizi dışa vurmak istiyorsak bir bombacı terörist oluruz. Çöpten yiyecek bir şeyler aramaya gelecek bir kediciğin bile incinmesi içimizi acıtırsa asla bir çöp kutusuna bomba koyan bir terörist olamayız. Umarım hiç kimse acıma duygusu yok olacak kadar acı çekmez... Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Sayın bLeedinq_me, tüm söylediklerimiz, düşündüklerimiz, hissettiklerimiz, davranışlarımız, alışkanlıklarımız, değerlerimiz ve karekterimiz; nasıl bir dünya tasarladığımızın, özlediğimizin, düşlediğimizin ve olmasını dilediğimizin çevresinde toplanmakta ve şekillenmektedir. Emin olun bizi biz yapan "ne olmasını dilediğimiz"dir. İnsanların acı çekmesini, ölmelerini diliyorsak, nefretimizi dışa vurmak istiyorsak bir bombacı terörist oluruz. Çöpten yiyecek bir şeyler aramaya gelecek bir kediciğin bile incinmesi içimizi acıtırsa asla bir çöp kutusuna bomba koyan bir terörist olamayız. Umarım hiç kimse acıma duygusu yok olacak kadar acı çekmez... Bu temenninize canı gönülden katılıyorum, demirefe. ve diyorumki, dilerim, hiç kimse hiç kimseye acıma duygusunu unutturacak kadar acı çektirmez. saygılar. Evren Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 arkadaşlara sormak istedigim soru; bana yaşadıgımız hayatın amacını gayesini söylermisiniz ? 6 milyar insan olduğuna göre 6 milyar sebep sayılabilir saygılar Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 dilerim, hiç kimse hiç kimseye acıma duygusunu unutturacak kadar acı çektirmez. Bir aslanın midesi kazındığında ölmemek için ceylanı parçalayıp yemek zorunda olduğu bir dünyada, bizde bu evlat acısı, yılanda o kuyruk acısı oldukça... (Bilinen öyküye atama yaptığımı anlayacağınızdan eminim.) Umarım her şey daha iyiye gider. Ancak süreçler bizim bakış açımız ve ömür süremize göre çok fazla uzundur... Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 E siz hiç kendi kendinize sormuyormusunuz; 'Yahu 1400 sene önce de inanmayanlar varmış, bugün de inanmayanlar var. Bu işte bir bit yeniği var, şu Kuran'ı alıcı gözle tekrar bir okuyayım.' Ancak anlıyorum ki sizler Kuran'a gözü ve kulakları kapalı olarak 'iman' ediyorsunuz. Cennet bile Muhammed'in fantazilerinin ürünü. E ne yapsın adamcağız çölün ortasında o sıcakta! Yok hicte sormuyorum muki, Ben Allahin kelamina supheci mantikla yaklasamam, Bu bir iman meselesidir. size tavsiyem birde inanlarin bakis acisiyla bakmanizdir. saygilar. Evren. Alıntı
Φ abraham Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Yok hicte sormuyorum muki,Ben Allahin kelamina supheci mantikla yaklasamam, Bu bir iman meselesidir. size tavsiyem birde inanlarin bakis acisiyla bakmanizdir. saygilar. Evren. şüpheci mantıkla yaklaşamıyorsan sorgulamamışsın demektir. peki sorgulamamanı gerektiren şey nedir? Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 şüpheci mantıkla yaklaşamıyorsan sorgulamamışsın demektir. peki sorgulamamanı gerektiren şey nedir? Sorgulamadigimin nedeni, meseleye kuran butunlugunde bakabilmek, Gerek ateistler olsun, Gerekse, Allaha ve kitablarina inanlar olsun, Ahiretle ilgili, yani gelecekle ilgili, bir bilgileri yok, yani hic kimse ahirete gidipte bu dunyaya tekrar geri gelmis degil, Ondan dolayi ateistler, Ahirette yok, hesapte yok diye zannediyorlar, Kitab olmasina ragmen, yakiynen ahireti gormedigimizden, sonucta bizde ahirette, mukafaat yada cezaa oldugunu zannediyoruz, Ahirette, iki zannedende, karsilasacak, birisinin zanni mutlaka dogru cikacak, Ben Allahin gonderdigi vahyin, insanlari ededi sadete goturecegini zannediyorum. cunku elimde Allahin kitabi olduguna inandigim bir belge var. Hangimizin zanni dogru cikacak, bu ahirette belli olacak, fakat ahiretten buraya tekrar donmek yok. Biraz uzun oldu, maruz gorun. saygilar. Evren. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Sorgulamadigimin nedeni,meseleye kuran butunlugunde bakabilmek, Başka bir toplumda dünyaya gelmiş olsan yine sorgulamayıp o toplumun inancını savunacaktın. Örneğin hıristiyan olacaktın. Bunun örneklerini sen artır... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.