Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Hava ve zemin yeni siyasete elverişli!

Bugün hava zemin koşulları yeni siyasete son derece müsait. AKP de bu havadan ve zeminden yararlanıyor. Şimdi aynı koşullardan, Türklerle Kürtlerin birlikte siyaset yapması gerektiğine inanan, özgürlük, adalet ve eşitliği etnik politikalara değil insanlığın kurallarına dayandıran siyasetçiler ve aydınlar da yararlanmalı...

 

Ece Temelkuran

FOTOĞRAFLAR / Yurttaş Tümer

Kürt siyaseti yol ayırımda - MECLİS Mİ, PKK MI? - 5

 

Bugün, giderek daha fazla, Kürt siyaseti içinden gelip bu siyaset içindeki hiyerarşi ilişkilerini feodal-militarist kültürü, fiziksel ve psikolojik şiddeti yöntem olarak kullanan tavrı eleştirenler çoğalıyor. Yeni dil, yeni bakış açısı Kürt ve Türk aydınlarının bir araya gelip yaptıkları onlarca toplantıdan sonra siyasetin ve Kürt meselesinin gündem maddelerinden biri haline geldi. Ne ki geçtiğimiz yıl Barış Konferansı ile insan içine çıkarılan bu çalışmaların sonuçları tam yeni bir açılım yaratmayı sağlayacakken arkadaşımız, gazeteci Hrant Dink öldürüldü. Her seferinde nasıl on ikiden vuruyorlar bilmiyorum, ama Türkiye o günden itibaren bambaşka bir sürece girdi. Bu süreç, düşünen, konuşan insanların belini öyle bir büktü ki ne konuşmak ne düşünmek mümkün olamadı.

O sürecin sonunda bugün artık Kürt meselesiyle ilgili konuşurken "tanklı toplu" söz söylememek, Kürtlerle ilgili cümle kuranı "terörist" ilan etmemek, haber bültenlerinde "Allahallahallah!" dememek ve hatta Kurban Bayramı'nda DTP'lilerle bayramlaşmak bile gayri meşru ilan edildi!

 

Lanetlemek ve eleştirmek

Oysa bu tavrın yaptığı tek şey legal ve meşru siyaset zeminini tedirgin etmek, Kürt siyasetinde ılımlı söz söylerken yalnız kalanları daha da yalnızlaştırmak.

"PKK mı Meclis mi?" diye sorarken dikkatli olmak gerekiyor. Şunu hiç unutmamak gerekiyor:

Kürtler içinde bu hareketi eleştirenlerin büyük bir çoğunluğu nihayetinde Kürt siyasetine son otuz yıldır egemen olan bir gelenek içinde politize oldu. Şimdi dönüp bu hareketin militarist yapısını eleştirirken ya da yeni bir siyaset geleneği yaratmaya çalışırken onları yalnız bırakmak yerine seslerini duyuracakları alanları açmak en doğrusu. Bu yüzden "PKK mı Meclis mi?" sorusunu sorarken aradığımız cevap PKK'yı lanetletmekten öte Kürt siyasetinin içindeki hiyerarşik yapıları eleştirebilmek cesareti, yeni bir gelenek yaratma niyeti ve çabası olmalı. Bu çaba ve cesaret için de yeni bir siyaset gerekiyor.

Bugün hava ve zemin koşulları yeni siyasete son derece müsait. AKP'nin bu yazısı dizisi boyunca kabaca anlatabildiğim aslında son derece ayrıntılı ve ince siyaseti de bu hava ve zemin koşullarından yararlanıyor. Şimdi aynı koşullardan, Türklerle Kürtlerin birlikte siyaset yapması gerektiğine inanan, özgürlük, adalet ve eşitliği etnik politikalara değil insanlığın kurallarına dayandıran siyasetçiler ve aydınlar da yararlanmalı. Güneydoğu'daki moral ve siyasi dağınıklık bir bakıma melankolik ama diğer yandan yeni bir Kürt siyaseti için alanlar açılıyor.

Bu yeni siyaset alanını tehdit eden baskılar var elbette. Dağdan gelen "İhanet eden haindir" baskısı ve bunun sivil Kürt siyasetine sızma çabası bir yandan bastırıyor; Meclis'teki Kürt siyasetçilerin diğer partiler ve medya tarafından yalnızlaştırılması bir yandan. DTP'lilerin burnuna her seferinde aynı soru dayanıyor:

 

"PKK'yı kınamayacak mısınız?"

Elbette sözle siyaset yapacağını beyan etmiş hiçbir siyasi yapının şiddetle ilişkisi olmamalı. Diğer yandan DTP'liler ve genel olarak legal siyasete meyletmiş olan diğer Kürt siyasetçileri henüz meşru siyaset içinde kullanılacak yeni politik söylemlerini yeterince olgunlaştıracak, bunu gösterecek zaman ve imkân bulamadılar. Kapatma davası, medyadaki savaş kasırgası, televizyonlarda "Bakalım bugün teröristler ne demiş..." benzeri anonslarla sunulmaları da cabası...

Ama elbette en korkunç baskı hakikat korkusundan geliyor. Diyarbakırlı bir genç şöyle söylemişti:

"Bu savaş bize ne kazandırdı? Belki bir tek Kürtlerin kuyruğu olmadığını öğrendiler."

 

'Kürtlerin kuyruğu'

Bazılarımıza komik gelebilir ama bugün Türkiye'de hala Kürtlerin kuyruklu olduğunu düşünenler bile var. Hakikaten var, şahsen biliyorum. Bu bize "cahillik" gibi geliyor ve bizi güldürüyor olabilir ama meseleyi "Kürtlerin kuyruğu yokmuş" bilgisiyle sınırlı tutmak isteyenler, bu konuda yazılmasını, konuşulmasını sindiremeyenler pek o kadar komik gelmiyor niyeyse.

Kürtler ve Kürt siyasetiyle ilgili "sınırlı bilgi" sahibi olmamız gerekiyor, "sınırlı düşünmemiz" gerekiyor. Üstelik bu tek bir yerden gelen bir baskı değil, ikili bir basınç uygulanıyor. Bu yazı dizisi boyunca mesela, bir çok kesimin canı yandı. Nereden biliyorum? Gelen tepkilerden. Fakat canı yananların iki tarafın da keskin milliyetçileri olduğunu görüyorum. Onlar birbirlerine karşı gibi görünseler de aslında aynı dili konuşup hep aynı hesapta anlaşıyorlar. Biri olmayınca diğeri olmuyor aslında ve birbirlerini kaybetmekten öyle çok korkuyorlar ki...

Onların korkusu koltukları, köşeleri kaybetmek olabilir. Ama bu ülkeyi kaybetmek, bu ülkenin kurduğu hayalleri kaybetmek ise mesele, buralardan, bu damarlardan konuşmak, hiç durmadan konuşup hiç durmadan düşünmek mecburiyetindeyiz.

 

 

Hiçbir yerdeki Kürtler...

"Hiçbir yerde olmamak gibi."

Mezopotamya'nın tanrıları doğuran karnında bombaların bulutları dolaşırken, haber bültenleri insansızlaştırılmış dağları top atışlarıyla döverken Nilgün böyle diyor Mardin'de. Taş evli sokaklardan yürürken, kurdukları Kadın Merkezi'nde satılan tarçınlı, naneli, kekikli sabunlara dokunurken merkezin kurucularından Nilgün Yıldırım, "İki ezber arasında sıkışmak hiçbir yerde olmamak gibi" diyor.

Batı'da ve Doğu'da ezberlerin giderek daha sertleştiğini ve "ortadan" konuşan insanların kendilerine uzun zamandır konuşacak yer bulamadıklarını anlatıyor Nilgün:

"Batı'da Teröre Lanet Mitingleri yapıldı. Biz de şiddete karşıyız ama büyük şehirlerde insanlar meşaleler yakıp Kürtlerin oturdukları mahallelerde beklediler sabaha kadar, dışarı çıkmaları için. Doğu'da da şiddet karşıtı cümleler kurmak ayıplandı. Eskiden Nusaybin'deki akrabalarımla şiddet hakkında konuşabilirdim, şiddet eleştirisi yapabilirdim. Ama şimdi konuşturmuyorlar. Diyorlar ki 'Bütün haberlerde bize küfrediyorlar'. Tam bu noktada yersiz yurtsuz hissediyorsun işte. Ne orada ne burada."

Kadın Merkezi'nin diğer kurucusu Hülya Aydın tam da bu yüzden Kürtlerin siyaset yaparken "azınlık" hissinden çıkmaları için kendilerine ezberlerini bozacak insanlar katmaları gerektiğini düşünüyor. Nilgün ekliyor:

"Siyasetin içinde bu ezberi bozmak isteyenler var, ama yalnızlaştırılmaktan o kadar korkuyorlar ki susuyorlar."

Mardin'de kadınlara yardım etmek için çalışan iki genç kadın Hülya ve Nilgün. İkisi de Batı'da eğitim görüp şehirlerine geri dönmüşler. Kadınlara insan haklarını anlatmak için 14 haftalık çalışmalar yapmışlar tam 1000 kadınla. Şimdiye kadar çoğu namus cinayeti olmak üzere 730 şiddet başvurusu almışlar, bütün bu olayların çözülmesini sağlamışlar. 22 kadını sığınma evlerine yerleştirmişler. Hiç yoktan konuşmuyorlar yani. Hayatın tam içinden söylüyorlar söylediklerini. Devletin siyasetini de Kürt siyasetini de kıyasıya eleştiriyorlar. Hatta belki Kürt siyasetini kendilerinden olduğu için daha fazla. Bu eleştiriler üzerine merak edip soruyorum:

"Siz de bu siyasetle politize olmadınız mı?"

Nilgün cevap veriyor:

"Üniversite öğrencisiyken ben de övünüyordum tabii 'silahlı bağımsızlık mücadelesi veren bir halkın' çocuğu olduğum için. Ama zamanla anlıyorsun: Bu iş böyle çözülmez!"

 

'İnsansızlaştırılmış haber' gerçeği söyler mi?

Mardin'de ve Diyarbakır'da birkaç kişi şöyle söylüyor:

"Burada insan yaşamıyormuş gibi haber yapılıyor."

Bültenler özellikle son günlerde "insansızlaştırılmış bölge" kavramını kullanıyor. Kavram, askeri. Ama sözü geçen insansız bölge askeri haberlerin yarattığı hissiyatla insanların kafasında belki de gerçekte olduğundan daha geniş hale geliyor. Duyduğumuz haberler ise silahların menziline, çapına, etki gücüne ilişkin. Bu, insanlar arasında değil, tüfekler ve bombalar arasında geçen bir hikâyeymiş gibi bir anlatımla sunuluyor olup biten. Haber insansızlaştırılıyor. Bu belki işin gazetecilikle ilgili yanı gibi görünebilir ama bunun sonucu olarak bölgedeki insanlar kendilerini Türkiye'nin dışına itiliyor gibi hissediyorlar yoğunlukla.

Bu konudaki başka bir rahatsızlık da bölgeye ilişkin genel bilgisizlikle ilgili. Genç bir kadın şehirlerine gelen bir aydının bile bazı şeyleri bilemediğini anlatıyor: "Buraya geldiğinde sokakta haki renkli, kuşaklı bir adam gördü. Adam sokakta yürüyor. İstanbullu sordu: 'Bu PKK'lı mı?'

Bu kadar alakasız olabiliyor insanlar. O, Kürt geleneksel kıyafetidir. Ayrıca adam PKK'lı olsa nasıl gezsin sokak ortasında!"

Gönderi tarihi:

Türkiyede özel bir Türk -Kürt siyaseti yapma geregi yoktur ve olamazda.Eger Kürt Irkcilar Türkiyede kendilerine yasama alani bulmakta zorlaniyorlarsa bu onlarin bilecekleri bir seydir.Türkiyede Kürt sorunu yoktur.Disardan yemlenerek sorun yaratmaya calisanlar daglarda aradiklari hayati fazlasiyla bulmaktadirlar. Eger Kürt ayrilikcilar Kürtlere taninmis olan TC vatandasligindan memnun degilseler onlara verecek baska bir kimligimiz yoktur,bu kimligi baska yerlerden alabilirler,örnegin Almanyadan Fransadan,Belcikadan,Isvicreden veya Danimarkadan,cünkü o ülkeler ayrilikci Kürtlerle baya bir icli disli olmuslar artik,kimlikte verebilirler.Türkiyede TC vatandasligi vardir.Güneydoguyu Kürt bölgesi diye tanimlayan Irkci Kürtler,o zaman mecliste o bölgelerden secilmis 200 Kürt milletvekilinide kabul etmek zorundadirlar.Yok onlar Türkiye adina milletvekili secildiler Kürtler adina degil diyorlarsa buda onlarin bilecegi bir istir,onlari secen halk ne icin sectigi ni bilerek secmistir.Pkk ya ragmen secilmislerse o zaman o halkin huzurdan baska birsey istedigi yok demektir.Düsmanca siyasetler yaparak,halkin gözünü ölümle korkutarak onlari zorla PKK li yapamazsiniz,Güneydogu halki PKKyi istememektedir,Güneydogu halki Türkiyenin diger bölgelerindeki insanlarinda istedigi gibi daha insanca bir yasam daha müreffeh bir hayat istemektedir.Zorla olmayan sorulari yaratmayin

Gönderi tarihi:
Türkiyede özel bir Türk -Kürt siyaseti yapma geregi yoktur ve olamazda.Eger Kürt Irkcilar Türkiyede kendilerine yasama alani bulmakta zorlaniyorlarsa bu onlarin bilecekleri bir seydir.Türkiyede Kürt sorunu yoktur.Disardan yemlenerek sorun yaratmaya calisanlar daglarda aradiklari hayati fazlasiyla bulmaktadirlar. Eger Kürt ayrilikcilar Kürtlere taninmis olan TC vatandasligindan memnun degilseler onlara verecek baska bir kimligimiz yoktur,bu kimligi baska yerlerden alabilirler,örnegin Almanyadan Fransadan,Belcikadan,Isvicreden veya Danimarkadan,cünkü o ülkeler ayrilikci Kürtlerle baya bir icli disli olmuslar artik,kimlikte verebilirler.Türkiyede TC vatandasligi vardir.Güneydoguyu Kürt bölgesi diye tanimlayan Irkci Kürtler,o zaman mecliste o bölgelerden secilmis 200 Kürt milletvekilinide kabul etmek zorundadirlar.Yok onlar Türkiye adina milletvekili secildiler Kürtler adina degil diyorlarsa buda onlarin bilecegi bir istir,onlari secen halk ne icin sectigi ni bilerek secmistir.Pkk ya ragmen secilmislerse o zaman o halkin huzurdan baska birsey istedigi yok demektir.Düsmanca siyasetler yaparak,halkin gözünü ölümle korkutarak onlari zorla PKK li yapamazsiniz,Güneydogu halki PKKyi istememektedir,Güneydogu halki Türkiyenin diger bölgelerindeki insanlarinda istedigi gibi daha insanca bir yasam daha müreffeh bir hayat istemektedir.Zorla olmayan sorulari yaratmayin

 

********** Baksana yazilan her 10 yorumdan 9'u kurt sorunu diyor. Ne yani sagirlarin kullandigi isaret diliyle mi izah edelim? Lutfen bizlere Irkci deyip hakaret etme. Ne dedigini bilmiyorsun sen! Bal gibi de var, dag gibi de var, helva gibi de var. Sen istedigin kadar yok de! Pes dogrusu!

Gönderi tarihi:
Nedense daha anlamış değilim arkadaşlar bu sorunu daha nasıl olduğunu kanıtlamaya çalışalım.Eğer gerçekten bu ülkeyi seviyorsak sorunları da dürüstçe tartışmalıyız.

*******

Türkiyedeki irkcilara sanki dünyanin hicbir ülkesinde yokmuscasina bir tepki koyuyorsunuz,Halbuki Avrupa Amerika irkcilarla kayniyor,özellikle Avrupa ülkelerinde yasayan ve o ülkelerin vatandasi olmus birtakim pkk lilar ne tesadüfki o ülkelerin irkcilari ile omuz omuza Türklere karsi siyaset yapiyorlar diger yanda ise Türkiyedeki Irkcilardan dert yaniyorlar. Bu ciddiyetten uzak olan bir seydir.Irkciya karsi olan önce kendi irkcisina karsi olur.Irkcilara karsi olanlar kendi ideolojileri icin baska irkcilarla dayanismaya girmez.Insanlik arayan önce insan olmasini bilmelidir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
*******

Türkiyedeki irkcilara sanki dünyanin hicbir ülkesinde yokmuscasina bir tepki koyuyorsunuz,Halbuki Avrupa Amerika irkcilarla kayniyor,özellikle Avrupa ülkelerinde yasayan ve o ülkelerin vatandasi olmus birtakim pkk lilar ne tesadüfki o ülkelerin irkcilari ile omuz omuza Türklere karsi siyaset yapiyorlar diger yanda ise Türkiyedeki Irkcilardan dert yaniyorlar. Bu ciddiyetten uzak olan bir seydir.Irkciya karsi olan önce kendi irkcisina karsi olur.Irkcilara karsi olanlar kendi ideolojileri icin baska irkcilarla dayanismaya girmez.Insanlik arayan önce insan olmasini bilmelidir.

 

 

saygilarla

Irkçılar nerede olursa olsun onun karşısındayım sonuna kadar.PKKda beni ilgilendirmiyor. :excl:

Gönderi tarihi:

Kültür olarak birbirine çok benzeyen ve 1000 yıldır birlikte yaşamış iki halk!!nedir paylaşılamıyan?

 

Sorun::Türkiye'yi yöneten derin devletin kürtlere karşı uyguladıgı ***** uygulamalar ve baskılar!

 

Boyalı medyanın(vergi borçları iptal edildiği için ve büyük maddi çıkarları söz konusu oldugu için) gerçekleri herzaman göz ardı etmesi ve aksine kültürümüzü içten yıkan,garip garip yarışmaları,programları bize sunması.....

 

Kürtler ve Türkler arasındaki iletişimi koparmak için medya çok güsel kulanılıyor!!Artık medya Türkler'i o hale getirmiş ki nezaman nerde kürt kelimesi geçse insanların aklına 'terörist,******,medeniyetten uzak'geliyor!!

 

Kürt'ler,biz bu degiliz,hemde hiç!!!!

 

Bizler aynıyız! gözlerinizi bir nebze olsun açıp bakarsanız farkına varırsınız birbirimize çok benzedigimizi!!

 

Biz Kürt ve Türk gençlerinin yapması gereken bir önce birbirimize iletişim kurup bu ülkenin bizim oldugunu anlamamızdır!!

Ülkemizin üstüne çullanan bu ....................... leri yurdumuzdan atmalıyız ve demokrasimizi iyileştirmeliyiz!!!!

 

Cumhuriyet rejimini daha demokratik hale getirmeliyiz!aksi takdirde herşey daha kötüye gider,şuanki demokrasi ile..

 

Bu kutsal topraklar bizlerin,İsrail'in ve Amerika'nın hiç değil,aptalık edip BİRBİRİMİZLE SAVAŞMAMALIYIZ!!!

 

Türkler'inde birönce kürtler'i düşman degilde,kardeşleri oldugunu anlamaları lazım!Gerçekten birer kardeş gibi görmeleri lazım!

 

 

 

UYANIN ARTIK UYKUNUZDAN! BU ÜLKE İÇİN SADECE TÜRKLER SAVAŞMADI. KÜRTLER VE BİRÇOK ANADOLU HALKI SAVAŞTI! BU ÜLKE HEPİMİZİN!

AÇIN GÖZLERİNİZİ, AÇIN,....

Gönderi tarihi:
Kültür olarak birbirine çok benzeyen ve 1000 yıldır birlikte yaşamış iki halk!!nedir paylaşılamıyan?

 

Biz Kürt ve Türk gençlerinin yapması gereken bir önce birbirimize iletişim kurup bu ülkenin bizim oldugunu anlamamızdır!!

Ülkemizin üstüne çullanan bu ....................... leri yurdumuzdan atmalıyız ve demokrasimizi iyileştirmeliyiz!!!!

 

Cumhuriyet rejimini daha demokratik hale getirmeliyiz!aksi takdirde herşey daha kötüye gider,şuanki demokrasi ile..

 

Bu kutsal topraklar bizlerin,İsrail'in ve Amerika'nın hiç değil,aptalık edip BİRBİRİMİZLE SAVAŞMAMALIYIZ!!!

 

Türkler'inde birönce kürtler'i düşman degilde,kardeşleri oldugunu anlamaları lazım!Gerçekten birer kardeş gibi görmeleri lazım!

 

 

 

UYANIN ARTIK UYKUNUZDAN! BU ÜLKE İÇİN SADECE TÜRKLER SAVAŞMADI. KÜRTLER VE BİRÇOK ANADOLU HALKI SAVAŞTI! BU ÜLKE HEPİMİZİN!

AÇIN GÖZLERİNİZİ, AÇIN,....

Bu ülke için sadece TÜRKLER SAVAŞMADI,KÜRTLER ve BİRÇOK ANADOLU HALKI savaştı diyorsunuz.

''BİRÇOK ANADOLU HALKI'' derken siz Anadolu halkınıda türk görmüyorsunuz demek anlamıona geliyor...

 

Anayasamızın 66. maddesine göre “T.C. Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes TÜRK’tür.

 

Anayasamıza göre “Türklük” kavramı, bu topraklarda yaşayan ve bu ülkenin vatandaşı olan herkesi kapsamaktadır.

 

Bu nedenle ülkemizde “mikro azınlıklar” yaratarak, neredeyse yolda yürüyüşü farklı olanı dahi azınlık sayarak milleti parçalamaya çalışmanın; bunu gizlemek için de “Türkiyelilik” gibi dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen ve coğrafyaya dayanan bir kavram ortaya atmanın anlamı yok.

 

Bu tür fikirleri destekleyenlerin amacı, devletimizi yıkıp, milletimizi parçalayıp, ülkemizi bölerek, özerk, federal bir yapı oluşturmaktır.

 

Bu emellerini gizleyebilmek için de insan hakları, kültürel haklar, azınlık hakları gibi gerekçelerin arkasına sığınmaktadırlar.

 

Bir ülkede azınlık olabilmesi için o ülkede ikinci sınıf vatandaşların yani vatandaşlık hakları kısıtlanmış kimselerin bulunması gerekmektedir. Türkiye’de Türk vatandaşı olarak kabul edilen herkes, aynı vatandaşlık haklarından faydalanmaktadır.

 

Eleştirilmesi gereken varsa pkk uzantısı dtp ye destek veren ,onları masum göstermeye çalışanlardır.

Gördüğünüz gibi Anayasamız bile vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür demektedir.

yani T:C topraklarında vatandaşlık bağı ile bağlıysa ırkı ne olursa olsun TÜRK denir....bu ırk KÜRT ırkıda olsa AZERİ -LAZ ÇERKEZ ırkıda olsa türktür...ANADOLU HALKIDA OLSA ..

kimse bu ırkları inkar etmiyor zaten önemli olan TÜRKLÜK kavramını iyi kavrayabilmektir..

TÜRKLÜKTEN RAHATSIZ OLNLAR İSE Anayasmızın 66. maddesini görmezden anlamazdan gelir..

saygılar..

Gönderi tarihi:

Bu ne acayip bilmece 24/12/07

 

"Bu ne acayip bir bilmece / ne gündüz dinler ne gece" diye yazmıştı Orhan Veli pireli şiiri; Timur Selçuk'un bestesiyle "pireler devleri yutacak" diye sürüp giden hoş bir melodiye dönüşüp dillere pelesenk olmuştu. Gerçekten de son dönemlerde olup bitenler sürekli bu şiirin nakaratını getiriyor akla.

 

 

Önce "sizi amerikanız bile kurtaramaz" diyerek Barzani ve Talabani'ye gözdağı veren yazılar yazdı Ertuğrul Özkök, ardından Başbakan "PKK'nın elinde Amerikan tankları var" diye demeçler verdi, Genelkurmay Başkanı "dost ve müttefikimiz Amerika teröre destek veriyor" anlamına gelen sözler söyledi. Emekli generaller, eski yeni istihbarat elemanları ABD'nin PKK'yı desteklemesi üzerine "analizler" geliştirdiler.

 

Bu kadarla da kalmadı; Kürt sorunu üzerinden anti-amerikancılık yapıp, anti-emperyaliz-mi güncel hale getirmeye çalışanlar Ordu'nun ABD karşıtlığı üzerine "teori'ler ileri sürerlerken, olası bir ABD işgalini konu alan "Metal Fırtına" türünden kitaplar satış patlaması yapar hale geldi. Bütün bu düşünsel iklim içinde Türkiye Amerikan karşıtlığının en çok kabul gördüğü ülkelerin başında geliyordu. Herkes "pireler devleri yutacak"; Türkiye ABD'yle karşı karşıya gelecek diye düşünürken bir anda hava donuverdi.

 

Tayyip Erdoğan-Bush görüşmesi "ortak düşmanımız PKK" merkezli açıklamayla son bulduktan sonra, "kadir-i mutlak" Amerikan istihbaratı akmaya başladı ve sonrasında ABD'nin vermiş olduğu hedeflere karşı harekat düzenlendi. Yeniden ABD'nin "dost ve stratejik ortak" olduğu keşfedildi.

 

Madalyonun diğer yüzünde ise "BBG evinde gibi gözetlenen" PKK cephesi yer alıyor. Irak savaşının yarattığı konjonktürde Kuzey Irak'ta konuşlanan ve hareket yeteneği kazanan PKK'da sürekli Amerikanın kendisini muhatap almasını isteyen politikalar geliştirirken; ilk kez ABD'nin himayesinde "devlet kurma eşiğine" gelen Kürtler dünyanın bütün ezilen halkları tarafından lanetlenen ABD'ye "şükran" duyduklarını ifade ediyorlardı.

 

Kürt sorunu etrafında Türkiye ABD ilişkileri gerilirken, Kürtlerle ABD arasındaki ilişki de tarihin en iyi dönemini yaşıyordu. Türkiye'de Amerika'ya karşı nefret; Kuzey Irak'ta ise aşk gelişiyordu.

 

Erdoğan-Bush görüşmesinin ardından Kandil Dağı'nın bombalanması ve ABD'nin Türkiye'nin "sınır ötesi operasyonunu" desteklemesi her iki tarafta da oluşan havayı değiştirdi. Kürtler "Kahrolsun ABD emperyalizmi" diyerek ortaya çıkarlarken, Türkiye'de anti-em-peryalizm atfedilen güçler bir anda ABD ile işbirliği içine giriverdiler.

 

Bütün bunların ortaya çıkarttığı gerçekler anlaşılmak zorundadır. Çok açık ki ABD-Türki-ye ilişkileri şu ya da bu "güncel" olayla rayından çıkmayacak kadar güçlüdür. Daha açık bir ifadeyle dünyanın bu en büyük emperyalist gücü ekonomik,askeri, kültürel vb., bir çok açıdan "içsel bir olgu"dur. Bu bağımlılık ilişkisinin taşıyıcısı ve asli unsuru olan kurumların anti-emperyalizmi üzerinden yapılan kurgular birer safsatadan ibarettir.

 

İkincisi bir süper gücün gölgesinde onun gücüne güvenerek kazanılacak bir "ulusal kurtuluş" yoktur. Orta Doğu'nun ve bu arada Kürtlerin tarihi bu tür konjonktürel ortaklıkların farklı çıkarlar için nasıl bozulduğunun da tarihidir.

 

Son olarak kendi sorunlarını kendi çözemeyen ulusların çözümü dönemin emperyal güçlerinden beklediği durumlarda hiç de kazançlı çıkmadıkları ortadadır. Hele bu "çözüm isteyen sorun" dünyanın kalbinin attığı Orta Doğu bölgesinde ise bu bir kat daha böyledir.

 

Bölgeye savaşla gelen ABD'den Kürt sorununda "barış" ummak konusunda ise sözü yine şaire bırakmakta yarar var "bu ne acayip bilmece ?/ne gündüz dinler ne gece"

Gönderi tarihi:

Atatürk,milli menfaatlerimize yarayacaksa Amerika ilede münasebet kurabiliriz diyerek ilave etmis ve....*Amerika,Avrupa ve bütün cihan bilmelidir ki;Türk halki her medeni ve kabiliyetli millet gibi kayitsiz sartsiz hür ve bagimsiz yasamaya kesinlikle karar vermistir.Bu mesru karari bozmaya yeltenen her kuvvet Türkiye'nin ebedi düsmani kalir.*diyerek Türk devletinin herkesle baris icinde yasamak istedigini bunun icinde bagimsizligindan ödün vermeyecegini vurgulamistir.Atatürk'ün vefatindan bugüne kadar gecen süre icersinde Türkiye sadece ekonomik olarak geri kalmakla kalmamis ayni zamanda bagimsizligindanda bircok sey kaybetmistir.Bugün stratejik ortak olarak bize sevdirilmeye calisilan Amerika Lozan'i tanimamistir.Atatürk'ten sonra bu ülkeyi yönetenlerin hemen hepsi Türkiye'yi Amerikaya daha bagimli yapmak icin yaris etmis bugünkü yönetim ise bunu tam olarak basarmistir.

Amerika'nin Asya,Ortadogu,Avrupa dis politikasi adece ve sadece Amerikanin milli cikarlari hesap edilerek yapilam bir siyasettir.Yani Amerika'nin Irak'a demokrasi getiriyoruz demesi gercek degildir,gercek olan Irak siyasetini kendi cikarlarini gözeten bir siyaset yapma cabasidir.Afganistan'da aynidir,Iranda aynidir Türkiye'de aynidir.

Amerika'nin Kuzey Irak politikasi tamamen kendi ve Israil eksenlidir.Bu eksen etrafinda onun cikarlarina ters düsen her olusuma Amerika müdahale eder ve etmektedir.PKK nin Kuzey Irtakta konuslanmasi,Barzani ve Irak yönetimi tarafindan tolere edilmesi,Türkiyenin bu duruma seyirci kalmayacagini ciddi olarak aciklamasi ile Amerika o bölgede kendi cikarlarini tehlikede görmeye baslamistir.Aslinda Amerika'nin Kuzey Irak siyasetini baltalayan isimlerden birisi Rahmetli Esref Bitlis'tir.Ve Celik güc tarafindan ucagi düsürülerek öldürülmüstür.Dolayisiyla ABD nin Kuzey Irak stratejisini baltalayan tek güc TSK dir.

19 Temmuz 1997 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayinlanan +ABD BELGELERINDE TÜRK ORDUSU 1980-1995+baslikli inceleme yazisinda,"Mediterranean Quarterly"dergisinde *Yol ayrimindaki ABD-Türkiye iliskileri*baslikli makalede söyle yazilmaktadir;"...Türkiye hükümeti bölgesel konularda genellikle Amerikan cikarlarina ters düser bicimde kendi yönünü tayin etmeyi sürdürdükce,ABD ile Türkiye arasindaki iliskiler bozulmaya devam edecektir.CILLER hükümeti,toprak kaybetmekten ve kontrol altina alinamiyacak milliyetci tepkiden cekindigi icin,KÜRT sorunu konusunda izledigi yolda bir degisiklik yapmaya isteksizdir.Uzlasmaz tutum,siyasal ve ve sosyal bunalimlarini arttirmayi sürdürecektir.

Amerika'nin sabri tükenebilir.Bunlar,Türkiye'nin istikrarsiz durumunu dahada agirlastirabilir.Kesin olan birsey var;Irak'a karsi uluslararasi koalisyonun yaninda yer alinarak ÖZAL tarafindan baslatilan ABD-Türkiye balayi dönemi sona ermistir."

Yukarda alintisini verdigim yazidanda anlasilacagi gibi,Amerika'nin cikar savaslari her ülkeyi tehdit edebilme hakkinida onlara vermektedir.Daha Amerikanci olalim diye cirpinanlar,ulusal siyasetin ulusal ekonominin karsisinda olanlarin Türkiye problemleri yoktur.Onlar icin önemli degildir bir ülkeye ait olmak,onlar icin önemli olan paradir.

Yukardaki yazidanda anladigimiz gibi ÖZAL dönemi DP den sonra Amerikaya kayitsiz sartsiz baglandigimiz dönemdir,AKP Özal'in cesaret edemedigi kadar Amerika'ya bagimli olmak bir yana birde Türkiye'yi bölünme noktasina kadar getirmistir.

TSK ya dil uzatanlari hakli göremiyorum.Eger TSK AKP gibi Atatürkcü cizgiden ayrilmis olsaydi Türkiye bugün belkide farkli bir harita ile gösterilecekti.Sadece AKP nin degil,Sanayi kesiminin,ve bazi entel takiminin Atatürk'e TSK ya dil uzatmalarinin asil nedeni Atatürk'ün bagimsizlik ilkesini TSK nin kayitsiz sartsiz savunmasidir.Iste TSK üzerinde yapilan spekulasyonlar,iftiralari bu zeminde degerlendirmekte yarar vardir.

ABD eger Türkiye'ye yardimci oluyorsa yakin dönemde Türkiye'den istedigi seyler vardir ve bunlarida hep beraber görecegiz.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Tarihî referanslar: Dindarlar aydın hastalığından sıyrılmalı, komplekse kapılmamalıdırlar. Şüphesiz ki bugün Kürt sorunu çözülecekse Bask, Katalan, İrlanda, Sicilya, Korsika, Flaman, Valon sorunlarının nasıl çözüldüğünden dersler çıkarılmalı. Habermas'tan Hobbes'a kadar bütün sosyal ve siyaset bilimcilerinin görüşleri incelenmelidir. Ancak 1400 yıllık İslam tarihini yok saymak büyük bir aymazlıktır... İslam tarihi bu konuda sayısız çözüm örnekleriyle doludur. Etnik sorun Endülüs'te, İran'da, Mısır'da Osmanlı, Selçuklu, Eyyubi, Mervani, Abbasi ve Emevilerde nasıl çözülmüş Hz. Ömer ve Selahaddin-i Eyyubi 450 yıl arayla Kudüs'e girdiklerinde nasıl tek damla kan akıtmamış, 1400 yıl boyunca herkes dinini, dilini ve mezhebini nasıl korumuş, Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim'le 25 Kürt beyinin imzaladığı Osmanlı-Kürt anlaşması İttihatçılar coğrafyayı kana bulayana kadar 400 yıl süreyle nasıl yürürlükte kalmış dönüp bakmak gerekir.

 

Tarih boyunca Kürdistan'daki medreselerin eğitim dili Kürtçe olmuştur. Bediüzzaman Said-i Nursi yüz yıl önce Van'da pozitif bilimlerle-İslami bilimleri birlikte okutmak üzere bir üniversite kurmak istemiş, bu üniversitede 3 dilde eğitimi öngörerek "Arapça vacip, Kürtçe caiz, Türkçe lazım" demiştir. Bugün hâlâ Kürtçe eğitimin "bölücülüktür" diye tartışılması üzüntü vericidir... Kitabî ve tarihî referanslarımızı günümüzün siyasi diline çevirmemiz, dönüştürmemiz gerekir. Kitabî ve tarihî referanslarımızla günümüzün çağdaş yaşantısı yorumlandığında gerçek çözüm ortaya çıkacaktır.

 

İslami grup ve cemaatlerin çok geç kalmalarına rağmen Kürt sorununa doğru ve müspet yönde eğilmeye başlamaları problemin çözümüne büyük katkı sağlayacaktır. Uluslararası siyasetin çok önemli bir parçası olan Kürt sorunu Türkiye'de doğru bir şekilde çözüldüğünde tüm Ortadoğu'ya barış, kardeşlik ve huzur hakim olacaktır. Kim ne kadar inkar ederse etsin, ne kadar yok farz ederse farz etsin Ortadoğu coğrafyası Hz. Adem'den beri vahyin beşiğidir. Kürtler de bu "beşikte" büyümüşlerdir. Yeter ki meşum eller bu beşiği kötü niyetle "devirmesin".

Gönderi tarihi:
Kürt sorunu diye neye ad verildiğine ben bir anlam veremiyorum. Türkiye'nin böyle bir sorunu yoktur. "Eğitim sorunu" vardır. "Kalkınmamışlık" sorunu vardır. "Yatırım azlığı" sorunu vardır. "İstihdam eksikliği" sorunu vardır. "Nüfus planlaması" sorunu vardır.

 

Fakat bu sorunların hiç biri belli bir bölgeye veya etnik gruba has değildir. Adam limandan malı yüklemek için tabii körfeze yatırım yapacak. Dağın başında fabrika kurulmayacağına göre, ona göre bir istihdam planı ve nüfus planlaması yapacaksın. Devlet başına çocuk yapma diye çökse, bu sefer özgürlük diye bağıracaklar...

sana katılıyorum.bende muş luyum ve kürt olduğum için ayrımcılığın en alasını yaşıyoruz bazen..

unutmayın her kürt PKK lı değildir.. PKK nın içinde türk yokmu? laz yokmu? yabancısı yok mu ? var! kimse inkar edemez..

ben çok etkileniyorum bu olaylardan.ayrımcılıktan.

 

ben bu vatanda doğdum bu vatanda bu bayrağın altında ölücem.

 

saygılarımla

 

yani uzun lafın kısası

 

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !

Gönderi tarihi:

Sizi bütün kalbimle kutlarim Sayin Yesilsu,

Iste biz bunu tartisiyoruz hep,siz Kürt oldugunuzu inkar etmiyor fakat 'NE MUTLU TÜRK'ÜM DIYENE*diyebiliyorsunuz.Bu bir erdemdir.Bu ülkede yasayan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandasi olarak Türk'tür bunun tartismasini yapmak bile gereksizdir.Bu ülkenin zaten sizler gibi düsünenlerle bir sorunu olmadi olamazda,bizim sorunumuz bu gercegi inkar edenlerledir.Birlik ve bütünlük ayrilikcilikla olmaz.Yanlisliklara yanlis düsünenlere karsi elbirligi ile mücadele verebilmek bu ülkenin bir üyesi olmayi kabul etmekle olur.Ülkemizde hickimse etnik kökenini inkar etmeye zorlanmamis,herkes acik acik ve korkmadan kökeninin ne oldugunu ifade etmis ama ben Türk'üm demektende gurur duymustur.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Sizi bütün kalbimle kutlarim Sayin Yesilsu,

Iste biz bunu tartisiyoruz hep,siz Kürt oldugunuzu inkar etmiyor fakat 'NE MUTLU TÜRK'ÜM DIYENE*diyebiliyorsunuz.Bu bir erdemdir.Bu ülkede yasayan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandasi olarak Türk'tür bunun tartismasini yapmak bile gereksizdir.Bu ülkenin zaten sizler gibi düsünenlerle bir sorunu olmadi olamazda,bizim sorunumuz bu gercegi inkar edenlerledir.Birlik ve bütünlük ayrilikcilikla olmaz.Yanlisliklara yanlis düsünenlere karsi elbirligi ile mücadele verebilmek bu ülkenin bir üyesi olmayi kabul etmekle olur.Ülkemizde hickimse etnik kökenini inkar etmeye zorlanmamis,herkes acik acik ve korkmadan kökeninin ne oldugunu ifade etmis ama ben Türk'üm demektende gurur duymustur.

 

 

 

saygilarla

 

"Ne Mutlu Kurdum Diyene" diyorum ben de o zaman. Kardesim Kurt Kurttur, Turk te Turkdur. Ne yani illah herkes Turk mu ilan edecek kendini bu memlekette hak sahibi olmak icin? Kalkin "Ne Mutlu Turkiyeliyim Diyene" diyin o zaman anlasiriz. Olsem bile demem kendime Turk ve dedirtmem de. Ne yani sen Turksen kalkip "Ne Mutlu Arabim Diyene" diyebilir misin? Bu ne sacmalik?

 

Buyrun kalk " Ne Mutlu Arabim Diyene" de. Lutfen soyleyin. Ha o zaman iste gocurdanip "Ben arap filan degilim" dersiniz. Ne kadar komik ve seviyesizce argumanlar atiliyor ortaya inanamiyorum. ***********

 

Degilim kardesim, degilim, Turk filan degilim KURDUM. Istersen kabul et istersen etme, o hic bir sey degistirmez. B E N T U R K D E G I L I M ! Istersen bir de baska dillerde soyliyeyim de anla eger Turkce anlamiyorsan! Allah Allah! Cok komik olay yahu!

Gönderi tarihi:
*******

Türkiyedeki irkcilara sanki dünyanin hicbir ülkesinde yokmuscasina bir tepki koyuyorsunuz,Halbuki Avrupa Amerika irkcilarla kayniyor,özellikle Avrupa ülkelerinde yasayan ve o ülkelerin vatandasi olmus birtakim pkk lilar ne tesadüfki o ülkelerin irkcilari ile omuz omuza Türklere karsi siyaset yapiyorlar diger yanda ise Türkiyedeki Irkcilardan dert yaniyorlar. Bu ciddiyetten uzak olan bir seydir.Irkciya karsi olan önce kendi irkcisina karsi olur.Irkcilara karsi olanlar kendi ideolojileri icin baska irkcilarla dayanismaya girmez.Insanlik arayan önce insan olmasini bilmelidir.

 

 

saygilarla

 

O zaman buyrun **** "Ne Mutlu Turkum ve Kurdum Diyene" diyebilin sayin politika. Hodri meydan! Insanlik gosterin bizlere. Ne kadar ilimli ve anti-irkci oldugunuzu gorelim.

Gönderi tarihi:
Sizi bütün kalbimle kutlarim Sayin Yesilsu,

Iste biz bunu tartisiyoruz hep,siz Kürt oldugunuzu inkar etmiyor fakat 'NE MUTLU TÜRK'ÜM DIYENE*diyebiliyorsunuz.Bu bir erdemdir.Bu ülkede yasayan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandasi olarak Türk'tür bunun tartismasini yapmak bile gereksizdir.Bu ülkenin zaten sizler gibi düsünenlerle bir sorunu olmadi olamazda,bizim sorunumuz bu gercegi inkar edenlerledir.Birlik ve bütünlük ayrilikcilikla olmaz.Yanlisliklara yanlis düsünenlere karsi elbirligi ile mücadele verebilmek bu ülkenin bir üyesi olmayi kabul etmekle olur.Ülkemizde hickimse etnik kökenini inkar etmeye zorlanmamis,herkes acik acik ve korkmadan kökeninin ne oldugunu ifade etmis ama ben Türk'üm demektende gurur duymustur.

 

 

 

saygilarla

Bizim bu ülkeyle sorunumuz yok zaten;sadece biraz gerçekçi olmaya çalışıyoruz;

 

Kürt sorunu raporları Kürt sorunuyla ilgili yeni çalışmalar yapıl(a)madığı için eski belgeler raflardan indiriliyor. Bir hafta arayla iki raporun sayfaları yeniden açıldı.

İlki meslekdaşımız Saygı Öztürk'ün bulup kitap halinde yayınladığı İsmet İnönü'nün 1935'te Atatürk'e sunduğu Kürt raporu.

Diğeri yine meslekdaşımız Ruşen Çakır'ın gündeme getirdiği Başbakan Erdoğan'ın Refah Partisi İl Başkanı olduğu 1991'de danışmanı Mehmet Metiner'e hazırlatıp Erbakan'a sunduğu Kürt raporu.

İki rapor da simgesel önem taşıyor, çünkü hazırlandıkları dönemlerde Ankara'nın Kürt sorununa yaklaşımını yansıtıyor.

Gerçekten de Türkiye'de Kürt sorunu iki zaman diliminde yoğun biçimde tartışıldı.

 

1930'lardan 1990'lara

Bu dönemlerin ilki 1925-1940 arasındaki yılları kapsıyor. Devletin arşivleri o tarihlerde yazılmış Kürt raporlarıyla dolu: Ziya Gökalp'in "Kürt aşiretleri hakkındaki tetkikler" araştırması, Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey'in İçişleri Bakanlığı'na raporu, Diyarbakır Valisi Cemal Bardakçı'nın raporu, Umumi Müfettiş İbrahim Tali Öngören'in raporu, Korgeneral Ömer Halis Bıyıktay'ın raporu, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın raporu, Başbakan İsmet İnönü'nün raporu, Umumi müfettiş Abidin Özmen'in "Şark Meselesi" raporu, İktisat Vekili Celal Bayar'ın "Şark Raporu", maliye müfettişi Burhan Ulutan'ın raporu

İkinci dönem ise 1990'lı yıllar. 1970'lerde Türkiye İşçi Partisi'nin Kürt sorunuyla ilgili çalışmasını bir yana bırakırsak, yarım yüzyıllık suskunluktan sonra 1990'larda birden rapor patlaması oldu: SHP raporu (1990), Tayyip Erdoğan raporu (1991), Adnan Kahveci raporu (1992), ANAP raporu (1993), Türk-İş Raporu (1993), Odalar Birliği'nin İKV'ye ve Prof. Dr. Doğu Ergil'e hazırlattığı iki rapor (1995), Sakıp Sabancı'nın "Doğu Anadolu Raporu" (1995), Hak-İş raporu (1996), TÜSİAD raporu (1997), CHP raporu (1998), Ergil'in "Demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü için yeni bir anayasal düzen teklifi" raporu (1999), TÜSİAD raporu (2001) ve CHP raporu (2002)

 

"Kürtler'i Türkleştirmek"

Birinci dönemin raporlarında sorun genellikle "Asayiş" açısından ele alınıyor ve Kürtler'in asilimasyonunu kadar giden baskıcı yöntemler öneriliyordu. Buyurun birkaç örnek: "Silahların toplanması ve aşiret ağalarının uzaklaştırılması için askeri operasyonu yapılmalı" (Şükrü Kaya raporu), "Türkler ile Kürtler aynı okulda okumalı. Bu, Kürtler'i Türkleştirmek için etkili olacaktır" (İsmet İnönü raporu), "Her yıl birkaç bin kişi Batı bölgelerine alınarak 15-20 yıllık bir programla bu halk ortadan kaldırılmalı" (Abidin Özmen raporu), "Türkçe bilmeyen köylüyü memur anlamaya çalışmamalı, bu şekilde herkes Türkçe konuşmaya zorlanmalı" (Abidin Özmen raporu) gibi

 

"Kürt kimliğini tanımak"

Bu sert önlemler işe yaramadığı, tam tersine "Sonuç" olarak PKK terörünü doğurduğu için, 1990'ların raporlarında, demokrasi ve insan haklarındaki evrensel gelişmelerin de etkisiyle, daha gerçekçi ve sağduyulu öneriler ağır bastı: "Anadil yasağı kaldırılmalı, Kürtler kendilerini hayatın her alanında özgürce ifade edebilmeli" (SHP raporu), "Kürt sorunu etnik duyarlılıklara demokratik yaklaşımla çözülür" (CHP raporu), "Kürtler'in kendilerini ifade edebilecekleri düzenlemelere gidilmeli" (ANAP raporu), "Kürt realitesi hukuken tescil edilmeli" (Doğu Ergil raporu), "Anayasa'daki dil yasakları ve mevzuattaki öteki sınırlamalar kaldırılmalı" (TÜSİAD raporu) gibi

Erdoğan'ın 1991'de hazırlattığı rapordaki önerileri de işte bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.

O raporda da "Doğu değil Kürt sorunu vardır" tespiti yapılıyor ve kültürel hakların tanınması, ana dilde eğitim hakkı verilmesi, resmi ideolojinin sorgulanması isteniyor.

Önemli olan ve cevap aranması gereken soru şu: Erdoğan o tarihte yaptığı önerilere bugün de sahip çıkıyor mu?

Çünkü Sabancı'nın "Doğu Anadolu sorunu" gibi son derece ihtiyatlı bir adla yayınladığı raporda belirttiği gibi, "Bu sorunu sadece fabrika kurarak çözemeyiz

Sadece bu olanları anlamaya çalışyoruz!

Gönderi tarihi:

Dogu sorunu degil Kürt sorunu anlamindaki yaklasimi iyice bir inceleyin,bunun altindan ne cikacagini eger siz bilmiyorsaniz ciddi olamazsiniz.Dogu veya Sark sorunu bugün Amerika ve Avrupada bazi ülkelerin acik acik sarfettikleri ifadelerdir.Dogu sorunu veya Kürt sorunu, Ermeni sorunu ayni seylerdir,kelime oyunlari ile bir yerlere varilmiyor.Nedir Kürt sorunu ,Ermeni sorunu veya DOGU SORUNU;Ermenistan büyük Ermenistan hayalleri ile yillardir kendini avutarak 1913-15 yillari arasinda Türklere uyguladigi soykirimi Ermeni soykirimina cevirmis hem Ermeni soykirimini kabul ettirebilmek icin var gücüyle calisip dis politikasini Türk düsmanligina endekslemis ve Türkiyeden toprak talebinde bulunurken,Kürtcülerde Ermenilerle isbilrigi yaparak Türkiyeden toprak talebinde bulunmaktadirlar.Bunlari bilmiyor degilsinizdir.Cünkü bütün kavga bunun üzerine yürüyor Kürtce üzerine degil.Ermenistan ve Amerika hala Türkiyenin Dogu sinirini kabul etmemektedir.Güneydogu sinirini kabul etmemektedir.Iste Dogu sorunu degilde Kürt sorunu diye manipule edilmeye calisilanda budur.Sorun Türkiyenin üniter yapisiyla ilgilidir,bunu hazmedemeyenler Türkiyeyi Ermenistanla Kürtlerle karsi karsiya getirme cabasindalar.Isin en garip yanida,Ermenilerin hak talep ettigi topraklarda Kürtlerde hak talep etmektedirler,bu nasil olacak peki?Yoksa ilerde iki kardes ülke anlasirmi diyorsunuz?

Sayin Mavi olmayan gökyüzü,bizi gercekleri görmeye cagirirken kendiniz hangi gercegi görüyorsunuz acaba.Yapilan Kürdistan haritalarimi gercek yoksa sizin yazdiklarinizmi?PKK ile Ermenistanin omuz omuza olmasi bir tesadüfmü Türkiyeye karsi?

Gercek olan sey Sevr ile parcalanamayan,Fransa,Ingiltere,Amerika,Rusyaya ragmen kurulamayan Kürdistan,ve Türkiye Ermenistaninin kurulabilmesi cabalaridir.Kürtlere ve Ermenilere söz veren ülkelerin hezimeti ile sonuclanan Türk Kurtulus savasi ve Türk ulusunun bagimsizligi hala hazmedilememistir.Gercek olan sey,Ermenilerin ve Kürt ayrilikcilarinin Sevr ile Türkiyeyi paylasmaya calisanlarin yaninda yer almis olmalari ama ihanetlerinin sonucsuz kalmasi ile neye ugradiklarini sasirmis olmalari ve simdi ayni ülkelerden yardim beklemeleridir.Dün Türkiyeyi paylasmaya calisan ülkeler bugünde hem PKK terörünü desteklemekte hemde Türkiyeyi sözde Ermeni soykirimini tanimaya zorlamaktadirlar.Basimizdaki yönetim ise Laiklik ve Atatürkcülük karsiti ideolojilerini devam ettirebilmek icin AB-ABD ile müsterek calismalar yapmakta dinci siyasetleri ugruna Kürtcülerle birlik olabilmektedirler.

Bunlarin hepsini biliyoruz,ve diyoruzki kim Türkiyede etnik kültürleri ön plana cikarmaya calisiyorsa o bölücüdür.Türkiyenin kültürü tüm halk kesimlerinin kültürlerinden olusmus bir kültürdür,bu müsterek kültürü kimsenin kendi amaclari icin bozma hakki yoktur.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Dogu sorunu degil Kürt sorunu anlamindaki yaklasimi iyice bir inceleyin,bunun altindan ne cikacagini eger siz bilmiyorsaniz ciddi olamazsiniz.Dogu veya Sark sorunu bugün Amerika ve Avrupada bazi ülkelerin acik acik sarfettikleri ifadelerdir.Dogu sorunu veya Kürt sorunu, Ermeni sorunu ayni seylerdir,kelime oyunlari ile bir yerlere varilmiyor.Nedir Kürt sorunu ,Ermeni sorunu veya DOGU SORUNU;Ermenistan büyük Ermenistan hayalleri ile yillardir kendini avutarak 1913-15 yillari arasinda Türklere uyguladigi soykirimi Ermeni soykirimina cevirmis hem Ermeni soykirimini kabul ettirebilmek icin var gücüyle calisip dis politikasini Türk düsmanligina endekslemis ve Türkiyeden toprak talebinde bulunurken,Kürtcülerde Ermenilerle isbilrigi yaparak Türkiyeden toprak talebinde bulunmaktadirlar.Bunlari bilmiyor degilsinizdir.Cünkü bütün kavga bunun üzerine yürüyor Kürtce üzerine degil.Ermenistan ve Amerika hala Türkiyenin Dogu sinirini kabul etmemektedir.Güneydogu sinirini kabul etmemektedir.Iste Dogu sorunu degilde Kürt sorunu diye manipule edilmeye calisilanda budur.Sorun Türkiyenin üniter yapisiyla ilgilidir,bunu hazmedemeyenler Türkiyeyi Ermenistanla Kürtlerle karsi karsiya getirme cabasindalar.Isin en garip yanida,Ermenilerin hak talep ettigi topraklarda Kürtlerde hak talep etmektedirler,bu nasil olacak peki?Yoksa ilerde iki kardes ülke anlasirmi diyorsunuz?

Sayin Mavi olmayan gökyüzü,bizi gercekleri görmeye cagirirken kendiniz hangi gercegi görüyorsunuz acaba.Yapilan Kürdistan haritalarimi gercek yoksa sizin yazdiklarinizmi?PKK ile Ermenistanin omuz omuza olmasi bir tesadüfmü Türkiyeye karsi?

Gercek olan sey Sevr ile parcalanamayan,Fransa,Ingiltere,Amerika,Rusyaya ragmen kurulamayan Kürdistan,ve Türkiye Ermenistaninin kurulabilmesi cabalaridir.Kürtlere ve Ermenilere söz veren ülkelerin hezimeti ile sonuclanan Türk Kurtulus savasi ve Türk ulusunun bagimsizligi hala hazmedilememistir.Gercek olan sey,Ermenilerin ve Kürt ayrilikcilarinin Sevr ile Türkiyeyi paylasmaya calisanlarin yaninda yer almis olmalari ama ihanetlerinin sonucsuz kalmasi ile neye ugradiklarini sasirmis olmalari ve simdi ayni ülkelerden yardim beklemeleridir.Dün Türkiyeyi paylasmaya calisan ülkeler bugünde hem PKK terörünü desteklemekte hemde Türkiyeyi sözde Ermeni soykirimini tanimaya zorlamaktadirlar.Basimizdaki yönetim ise Laiklik ve Atatürkcülük karsiti ideolojilerini devam ettirebilmek icin AB-ABD ile müsterek calismalar yapmakta dinci siyasetleri ugruna Kürtcülerle birlik olabilmektedirler.

Bunlarin hepsini biliyoruz,ve diyoruzki kim Türkiyede etnik kültürleri ön plana cikarmaya calisiyorsa o bölücüdür.Türkiyenin kültürü tüm halk kesimlerinin kültürlerinden olusmus bir kültürdür,bu müsterek kültürü kimsenin kendi amaclari icin bozma hakki yoktur.

 

 

saygilarla

 

Hala kalkmis Avrupa, Fransa, Ingiltere, Dogu, Sark diyorsun. Kardesim sen kalkip bana "Ne Mutlu Turkum Diyene" dedigin surece, "Kurtler yoktur" dedigin surece sorun SENSIN. Yapilan haksizligi inkar edip bizlere hic cekinmeden IRKCI dedigin surece sorun ******! O kadar basit. ********. Yeter artik yaptiginiz su inkarcilik. Ingilizlerin, Almanlarin, Fransizlarin bu olayla hic bir iliskisi yok. Bizim Turkiye insanindaki INKARCILIK ve KENDI SUCUMUZU BASKASINDA ARAMA HUYUMUZ asil sorun!

 

Bal gibi de var Kurt sorunu! BAL GIBI DE VAR!

Gönderi tarihi:
"Ne Mutlu Kurdum Diyene" diyorum ben de o zaman. Kardesim Kurt Kurttur, Turk te Turkdur. Ne yani illah herkes Turk mu ilan edecek kendini bu memlekette hak sahibi olmak icin? Kalkin "Ne Mutlu Turkiyeliyim Diyene" diyin o zaman anlasiriz. Olsem bile demem kendime Turk ve dedirtmem de. Ne yani sen Turksen kalkip "Ne Mutlu Arabim Diyene" diyebilir misin? Bu ne sacmalik?

 

Buyrun kalk " Ne Mutlu Arabim Diyene" de. Lutfen soyleyin. Ha o zaman iste gocurdanip "Ben arap filan degilim" dersiniz. Ne kadar komik ve seviyesizce argumanlar atiliyor ortaya inanamiyorum. ***********

 

Degilim kardesim, degilim, Turk filan degilim KURDUM. Istersen kabul et istersen etme, o hic bir sey degistirmez. B E N T U R K D E G I L I M ! Istersen bir de baska dillerde soyliyeyim de anla eger Turkce anlamiyorsan! Allah Allah! Cok komik olay yahu!

 

ben bu ülkede yaşıyorsam, kimliğimde TÜRKİYE CUMHURİYETİ TÜRK VATANDAŞI yazıyorsa ben Türküm... ;)

komik olay dediğin çok ciddi bi olay :angry: sen bunu anlayamamışsın.

Gönderi tarihi:

evet senin zihniyetindeki insanlar olduğu sürece kürt sorunuda olacak !

 

Bal gibi de var Kurt sorunu! BAL GIBI DE VAR!
Gönderi tarihi:
Dogu sorunu degil Kürt sorunu anlamindaki yaklasimi iyice bir inceleyin,bunun altindan ne cikacagini eger siz bilmiyorsaniz ciddi olamazsiniz.Dogu veya Sark sorunu bugün Amerika ve Avrupada bazi ülkelerin acik acik sarfettikleri ifadelerdir.Dogu sorunu veya Kürt sorunu, Ermeni sorunu ayni seylerdir,kelime oyunlari ile bir yerlere varilmiyor.Nedir Kürt sorunu ,Ermeni sorunu veya DOGU SORUNU;Ermenistan büyük Ermenistan hayalleri ile yillardir kendini avutarak 1913-15 yillari arasinda Türklere uyguladigi soykirimi Ermeni soykirimina cevirmis hem Ermeni soykirimini kabul ettirebilmek icin var gücüyle calisip dis politikasini Türk düsmanligina endekslemis ve Türkiyeden toprak talebinde bulunurken,Kürtcülerde Ermenilerle isbilrigi yaparak Türkiyeden toprak talebinde bulunmaktadirlar.Bunlari bilmiyor degilsinizdir.Cünkü bütün kavga bunun üzerine yürüyor Kürtce üzerine degil.Ermenistan ve Amerika hala Türkiyenin Dogu sinirini kabul etmemektedir.Güneydogu sinirini kabul etmemektedir.Iste Dogu sorunu degilde Kürt sorunu diye manipule edilmeye calisilanda budur.Sorun Türkiyenin üniter yapisiyla ilgilidir,bunu hazmedemeyenler Türkiyeyi Ermenistanla Kürtlerle karsi karsiya getirme cabasindalar.Isin en garip yanida,Ermenilerin hak talep ettigi topraklarda Kürtlerde hak talep etmektedirler,bu nasil olacak peki?Yoksa ilerde iki kardes ülke anlasirmi diyorsunuz?

Sayin Mavi olmayan gökyüzü,bizi gercekleri görmeye cagirirken kendiniz hangi gercegi görüyorsunuz acaba.Yapilan Kürdistan haritalarimi gercek yoksa sizin yazdiklarinizmi?PKK ile Ermenistanin omuz omuza olmasi bir tesadüfmü Türkiyeye karsi?

Gercek olan sey Sevr ile parcalanamayan,Fransa,Ingiltere,Amerika,Rusyaya ragmen kurulamayan Kürdistan,ve Türkiye Ermenistaninin kurulabilmesi cabalaridir.Kürtlere ve Ermenilere söz veren ülkelerin hezimeti ile sonuclanan Türk Kurtulus savasi ve Türk ulusunun bagimsizligi hala hazmedilememistir.Gercek olan sey,Ermenilerin ve Kürt ayrilikcilarinin Sevr ile Türkiyeyi paylasmaya calisanlarin yaninda yer almis olmalari ama ihanetlerinin sonucsuz kalmasi ile neye ugradiklarini sasirmis olmalari ve simdi ayni ülkelerden yardim beklemeleridir.Dün Türkiyeyi paylasmaya calisan ülkeler bugünde hem PKK terörünü desteklemekte hemde Türkiyeyi sözde Ermeni soykirimini tanimaya zorlamaktadirlar.Basimizdaki yönetim ise Laiklik ve Atatürkcülük karsiti ideolojilerini devam ettirebilmek icin AB-ABD ile müsterek calismalar yapmakta dinci siyasetleri ugruna Kürtcülerle birlik olabilmektedirler.

Bunlarin hepsini biliyoruz,ve diyoruzki kim Türkiyede etnik kültürleri ön plana cikarmaya calisiyorsa o bölücüdür.Türkiyenin kültürü tüm halk kesimlerinin kültürlerinden olusmus bir kültürdür,bu müsterek kültürü kimsenin kendi amaclari icin bozma hakki yoktur.

 

 

saygilarla

Etnik kimlik ön plana çıkmaz;varsa olması gereken yerdedir.Benim gerçekliğimde kendi iç sorunumuzu çözememek var,inkar var;kürt sorununu sadece PKK/DTP olarak görenlerin düştüğü yanılgı var.Kürt sorunu var;bu sorunun sizin için ne ifade etttiğini bilemem!Dini ön plana çıkaranlar,demokratlar,solcular,kürtler,türkler...kimin için ne ifade ettiği hiç önemli değil ama ortada çok büyük bir sorun var!Ve bu sorun bu ülkeye o kadar çok bedel ödetti ki...

 

"Avrupalılar diyorlar ki: 'Türkiye'de yaşayan azınlıkların en büyüğü, en kalabalığı Kürtlerdir. Bendeniz Kürdoğlu Kürdüm. Binaenaleyh bir Kürt mensubu olmak sıfatiyle sizi temin ederim ki Kürtler hiç bir şey istemiyorlar. (Alkışlar) Biz Kürtler vaktiyle Avrupa'nın Sevr paçavrası ile verdiği bütün hakları, hukukları ayaklarımız altında çiğnedik ve bütün manasıyle bize hak vermek isteyenlere iade ettik. Nasıl ki Elcezire Cephesi'nde çarpıştık. (Alkışlar) Nasıl ki, Türklerle beraber kanımızı döktük, onlardan ayrılmadık ve ayrılmak istemedik ve istemeyiz. (Alkışlar) Binaenaleyh sözüme son verirken muhterem heyetinizden rica ederim ki, azınlıklar mevzuubahis edildiği zaman Kürtlerin hiç bir talebi olmadığını ve Kürtlerin kanaatine tercüman olarak buradan söylediklerimi söylesin ve iddia etsin."Yusuf Ziya Bey-3 KASIM 1922-MEBUS KONŞMASI

Sayın Politika Kürtler ne mi istiyor;ben bir kürt olarak kimliğimle BAĞIMSIZ BİR TÜRKİYE CUMHURİYETİnin asli öğesi olarak yer almak istiyorum!

 

evet senin zihniyetindeki insanlar olduğu sürece kürt sorunuda olacak !Sayın YEŞİLSU sorunlar kişilerden bağımsız gelişyorsa zihniyet kavgası verimez!

Gönderi tarihi:

Siz Kürt kimliginde israr ettikce benim görüslerimde hicbir degisdiklik olmaz.Bu ülkenin adi Türkiye Cumhuriyetidir.Dünyanin tüm ülkelerinde yasayan azinliklarda dahil tüm etnik kökenliler o ülkenin kimligini tasirlar.Türkiye icin özel statü istemeniz bile ayrilikciliktir.Ne demek yani benim Kürt kimligim?Size Kürt kimligimi versinler onumu istiyorsunuz?Hangi ülkede var böyle bir uygulama.Avrupada calisan fakat o ülkelerin vatandasi olmayanlarin kimlikleri ait olduklari ülkelerin kimligidir.Ama onlarin adi *GASTARBEITER*yani MISAFIR ISCIDIR.Kürtler Türkiyede misafir degillerdirki onlara Kürt kimligi taninsin.bu resmen bölücülüktür ve siz ben bagimsiz Türkiye istiyorum derken samimi olamazsiniz.Kürt kimligi Kürtdistanla endekslidir.Hem Türkiye Cumhuriyeti hem Kürt kimligi olmazBu akli sizlere kim veriyorsa yanlis veriyor.Böyle düsünenlerin hepsi benim gözümde ayrilikcidir.Sayin Yesilsuya dil uzatmaniz bile sizin görüsünüzün hangi yönde oldugunu anlatmaya kafidir.Irak'i böldünüz ama Türkiye Irak degildir,bunuda unutmayin.

DTP milletvekillerinden birisi cikmis efendim ben Mecliste kürsüde Kürtce konusacam isine gelen dinlesin gelmeyen ciksin,anlamayanlarda tercüman tutsun bu benim problemim degildir diye bir laf etmis.Ona o laflari yedirecek adam varmidir mecliste yokmudur bilmem ama,Avrupada yabanci kökenli hicbir milletvekili bulundugu mecliste kendi dilini konusamaz,hele bir denesin bakalimki neler oluyor.Cobansiz köy bulmussunuz degneksiz dolasiyorsunuz.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Siz Kürt kimliginde israr ettikce benim görüslerimde hicbir degisdiklik olmaz.Bu ülkenin adi Türkiye Cumhuriyetidir.Dünyanin tüm ülkelerinde yasayan azinliklarda dahil tüm etnik kökenliler o ülkenin kimligini tasirlar.Türkiye icin özel statü istemeniz bile ayrilikciliktir.Ne demek yani benim Kürt kimligim?Size Kürt kimligimi versinler onumu istiyorsunuz?Hangi ülkede var böyle bir uygulama.Avrupada calisan fakat o ülkelerin vatandasi olmayanlarin kimlikleri ait olduklari ülkelerin kimligidir.Ama onlarin adi *GASTARBEITER*yani MISAFIR ISCIDIR.Kürtler Türkiyede misafir degillerdirki onlara Kürt kimligi taninsin.bu resmen bölücülüktür ve siz ben bagimsiz Türkiye istiyorum derken samimi olamazsiniz.Kürt kimligi Kürtdistanla endekslidir.Hem Türkiye Cumhuriyeti hem Kürt kimligi olmazBu akli sizlere kim veriyorsa yanlis veriyor.Böyle düsünenlerin hepsi benim gözümde ayrilikcidir.Sayin Yesilsuya dil uzatmaniz bile sizin görüsünüzün hangi yönde oldugunu anlatmaya kafidir.Irak'i böldünüz ama Türkiye Irak degildir,bunuda unutmayin.

DTP milletvekillerinden birisi cikmis efendim ben Mecliste kürsüde Kürtce konusacam isine gelen dinlesin gelmeyen ciksin,anlamayanlarda tercüman tutsun bu benim problemim degildir diye bir laf etmis.Ona o laflari yedirecek adam varmidir mecliste yokmudur bilmem ama,Avrupada yabanci kökenli hicbir milletvekili bulundugu mecliste kendi dilini konusamaz,hele bir denesin bakalimki neler oluyor.Cobansiz köy bulmussunuz degneksiz dolasiyorsunuz.

 

 

saygilarla

 

Çok özür dilerim ama ben bir Kürdüm.Ve bundan da gurur duyorum.Yaratıcımın bana verdiği bu güzel armağanı gururla taşımaya devam edeceğim.Sayın Yeşilsu ya dil uzatmakta ne demek!Kimseye dil uzatmıyorum;o kadar seviyesiz değilim.Bu arada çoban benzetmeniz bana daha sürü psikolojisinden kurtulamayan bir toplumu hatırlatıyor.İşte siz neyi kabullenmediğinizi bu cümlelerde gösterdiniz:Kürtler Türkiyede misafir degillerdirki onlara Kürt kimligi taninsin.bu resmen bölücülüktür ve siz ben bagimsiz Türkiye istiyorum derken samimi olamazsiniz.Kürt kimligi Kürtdistanla endekslidir.Hem Türkiye Cumhuriyeti hem Kürt kimligi olmaz...Ha o zaman ben kürt değilim diyeyim ve bütün sorunlar çözülsün!

Gönderi tarihi:
Çok özür dilerim ama ben bir Kürdüm.Ve bundan da gurur duyorum.

 

Kardeşim biz de çerkeziz! Ne yapalım kürtsen... Türkiye'de yaşıyorsan önce Türkiye'nin sorunlarıyla uğraşınKürt so

Kalkıp hala kürt sorunu diye kafa karıştırmayın yahu...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.