Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Hz Muhammed hakkındaki iddialar


Misafir 4mevsim

Önerilen İletiler

Sen o çağın mekkesi, inançları değerleri hakkında hiçbir şey bilmiyorsun arkadaşım. "Anadoluda eskiden cinlerin musallat olması olarak gören insanlar vardı bu hastalığı. O halde Mekke'dede böyledir" Senin yaptığın bu. daha öncede söylediğim gibi bugün üzerinden geçmiş hakkında mantık yürütmeye çalışıyorsun. Bunun en güzel örneğide bu.

...

Hangi mantıkla, Hz Muhammed'e cinlenmiş gözüyle baktıklarını söylüyorsun. Eğer böyle baksalardı onun kutsak bir kişi olduğuna inanırlardı. Yani Mekke'de bir insanı kötülemek için Cinlenmiş demek mümkün değil.

 

Benim yaptığım şey bu mu, yoksa, ben bu bilgiyi Kuran'dan mı almışım?

 

Kalem Suresi

2: Ki sen, cin tasallutuna uğramış değilsin; Rabbinin nimeti sayesinde,

3. Senin için kesintisiz bir ödül var.

4. Ve gerçekten sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin.

5. Yakında göreceksin, onlar da görecekler,

6. Hanginizmiş fitneye tutulan, deliren!

 

Tekvir Suresi

22. Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir.

 

Müminun Suresi

70. Yoksa, "onda bir cinnet mi var" diyorlar! Hayır, o kendilerine hakkı getirdi ama onların çoğu haktan tiksiniyor.

 

Hiccr Suresi

6. Şöyle haykırdılar: "Hey! Kendisine o zikir/Kur'an indirilen! Sen gerçekten tam bir delisin."

 

Zariyat Suresi

52. İşte böyle! Onlardan önce herhangi bir resul geldiğinde, mutlaka şöyle dediler: "Ya büyücüdür ya deli."

 

Ben "Anadolu'da böyledir, öyleyse Arabistan'da da öyledir" diyererk faraziye mi üretmişim, yoksa Kuran'daki suçlama ve savunmalardan mı yola çıkmışım?

 

Muhammed asilzadedir, epilepsi değildir, sıradan bir insan değildir, fakir değildir, zekidir, arkadaşları elit insanlardır.

...

Sahipsiz mi? Haşimilerin lideri Ebu Talib'in yeğeni. Ve onun himayesi altında olan birisi mi sahipsiz?

 

Duha Suresi

6. O seni bir yetim olarak bulup dabarınağa kavuşturmadı mı?

7. Seni şaşırmış olarak bulup da kılavuzluğunu üstlenmedi mi?

8. Seni aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi?

 

Müslüman CYRANO, ego yarıştıracağım diye, Kuran'ı yalanlamaya kadar gidiyor.

Müslüman CYRANO, Muhammed'in durumunu Kuran'dan daha iyi biliyor.

 

 

Arap Mitolojisinde cinler yarı tanrılardı. Mekkeliler cinlere tapardı. Mekke'de cinlenmiş denilen kişilere kutsal kişi gözüyle bakılırdı. Mekke yöneticileri, cinlenmiş denilen kişilere akıl danışırdı. Cinlerin onlara gelecekten haberler verdiğini, doğru yolu gösterdiğine inanırlardı.

 

Yani mekkelilerin cin inancıyla, Anadoludaki cin inancı aynı şey değildir. Mekkeliler için cinler kötülüğün sembolu olmadığı gibi birer yarı tanrılardır.

 

Eee? Sonunda benim dediğim noktaya geldin mi?

 

Ben ne söylüyorum?

 

Muhammed'in cinlenmiş olduğuna diar "senin sağladığın kanıtlar" değil mi bu yazdıkların?

Bu yazdığın şeylerim benim tezimi yalanlıyan, yanlışlayan bir yanı var mı?

Muhammed de cinlenmiş, bir kısım insan deli demiş, bir kısım insan da kutsal kişi gözüyle bakmış.

Sen diyorsun işte, Mekkelilerin, "Cinlerin, cinlenmiş kişilere gerlecekten haberler verdiğine, doğru yolu gösterdiğine" inanırlardı diye.

Eee?

Ben de diyorum ki Muhammed de bu cinlenmiş denilen kişilerden biridir.

Bir kısım Mekkeliler delidir demişler geçmişler.

Diğerleri kutsal kişi gözüyle bakmışlar.

Bütün olay bundan ibaret.

Senin sağladığın bilgiler de benim iddiamı destekliyor.

 

Ebu Talip öldükten sonra haşimilerin başına geçen kişi. Yani Haşimilere bak. Kimi geçirmişler başlarına tuta tuta.

 

Neden tuta tuta Muhammed'i başlarına geçirdiklerini yazmışsın ya!

 

CYRANO: Mekke'de cinlenmiş denilen kişilere kutsal kişi gözüyle bakılırdı. Mekke yöneticileri, cinlenmiş denilen kişilere akıl danışırdı. Cinlerin onlara gelecekten haberler verdiğini, doğru yolu gösterdiğine inanırlardı.

 

Neden Muhammed'i başlarına geçirmişler, anladın mı?

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 261
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

sayın brainslapper

sara hastasıydı iddianıza cinlenmiş iddiasını delil olarak getirebilemezsiniz...cinlenme metafizik varlıklara yönelik bir atıftır ve sizin bunu kabul etmediğinizi varsayıyorum...sara teşhisiyle cinlenme farklı durumlar üzerine temellendirilir..

 

vahye karşı çıkan insanların herdönemde her peygambere aynı suçlamaları yaptığını ifade eden ayet nasıl oluyor da sadece hz muhammedin sara olduğuna delil olabiliyor...bütün peygamberler saralıdır önermesini çıkarmanız gerekir son tahlilde ..bu da kapak olur hepimize... :)

selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neden tuta tuta Muhammed'i başlarına geçirdiklerini yazmışsın ya!

CYRANO: Mekke'de cinlenmiş denilen kişilere kutsal kişi gözüyle bakılırdı. Mekke yöneticileri, cinlenmiş denilen kişilere akıl danışırdı. Cinlerin onlara gelecekten haberler verdiğini, doğru yolu gösterdiğine inanırlardı.

 

Neden Muhammed'i başlarına geçirmişler, anladın mı?

 

Saygılar.

 

Burada basit bir mantık yürütmek gerekirse:

 

Hz. Muhammed'i "Cinlenmiş" diye "Kutsal" ilan etmiş ve peşinden gitmişlerse, Mekkeliler bu kutsal adama niçin karşı çıktılar?

En başta Mekkeli Putperestlerin gitmesi gerekirdi Hz. Muhammed'in peşinden diye düşnüyorum.

 

Yarı-Tanrı varlıkların etkisindeki Kutsal bir kimseye karşı çıkmış olmalarının mantıklı bir açıklaması yoktur.

Aksine O'na inanmış olan Müslümanların O'na inanmamaları gerekir ve Mekkelilerin karşı çıkmamaları gerekirdi.

 

Kaldı ki madem Hz. Muhammed Yarı-Tanrı varlıklarca "Kutsal" bir kisveye bürünmüştü,

Niçin üzerine basa basa Kur'an-da bunu reddediyor?

Niçin Cinlenmediğini söylüyor?

Kendisine lutfedilen Kutsallığı reddetmesi, elde ettiği bu büyük şansı bile bile tepmesi değil midir?

 

Arkadaşlar farkında değilsiniz ama burada her ikiniz açısından da önemli bir çelişki var diye düşünüyorum.

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada basit bir mantık yürütmek gerekirse:

 

Hz. Muhammed'i "Cinlenmiş" diye "Kutsal" ilan etmiş ve peşinden gitmişlerse, Mekkeliler bu kutsal adama niçin karşı çıktılar?

En başta Mekkeli Putperestlerin gitmesi gerekirdi Hz. Muhammed'in peşinden diye düşnüyorum.

 

Yarı-Tanrı varlıkların etkisindeki Kutsal bir kimseye karşı çıkmış olmalarının mantıklı bir açıklaması yoktur.

Aksine O'na inanmış olan Müslümanların O'na inanmamaları gerekir ve Mekkelilerin karşı çıkmamaları gerekirdi.

 

Kaldı ki madem Hz. Muhammed Yarı-Tanrı varlıklarca "Kutsal" bir kisveye bürünmüştü,

Niçin üzerine basa basa Kur'an-da bunu reddediyor?

Niçin Cinlenmediğini söylüyor?

Kendisine lutfedilen Kutsallığı reddetmesi, elde ettiği bu büyük şansı bile bile tepmesi değil midir?

 

Arkadaşlar farkında değilsiniz ama burada her ikiniz açısından da önemli bir çelişki var diye düşünüyorum.

...

 

Sevgili boşig,

 

CYRANO'ya diyebilirsin çelişkidesin diye, ama bana aynı şeyi demen haksızlık olur.

 

Neden?

 

Zira hiçbir toplum blok/monolitik/homojen düşünceye sahip değildir.

İki kişi arasında bile görüş ayrılığı olması doğal bir durumdur.

 

Bu nedenle, Mekke halkının içinde cinlenmiş olduğu sanılan insanlara "delirmiş" gözüyle bakanlar olduğu gibi, "kutsal" gözüyle bakanlar da vardır.

 

İnsanların yaşam şartları zorlaştıkça ve eğitim düzeyleri azaldıkça, metafizik güçlere inanç artar.

İnsanların gelirve eğitim düzeyleri düzeyleri yükseldikçe, metazik güçlere inanç zayıflar.

 

Benim tezim şudur: Muhammed ve çevresi fakirdir, dışlanmış insanlardır. Bu nedenle onun çevresindeki insanlar metafizik güçlere inanmaya daha çok meyillidir.

 

Karşı gelenler ise daha kültürlü, bilgili, varlıklı insanlardır. Bunu Muhammed'e karşı çıkarken kullandıkları ifadelerden ve bize ulaşan tarihi kayıtlardan anlıyoruz.

 

Mekkeli egemenler için metafizik güçlerin bir önemi yoktur. "Yoktur" derken yine genelleştirme olduğunu söyleyeyim, zira onlar içinde de farklı görüşler vardır. Ama ortak oldukları nokta, mevcut sistemi korumaktır. Zira metafizik güçlere inanç olması hem toplumu uyutmak/yönetmek için iyi bir araçtır, hem de Mekke'nin hac mekanı olması nedeniyle, iyi bir gelir kaynağıdır. Bu sistemin bozulmasını istemezler.

 

*

 

Çağrı filmi her ramazan bayramı, kurban bayramı illa ki bir tv kanalında yayınlanır. Seyretmeyen kalmamıştır.

 

Orada Ebu Süfyan'ın söylediği bazı sözler vardır. Mekkeliler içinde metafizik varlıklara yaklaşım konusundaki farklılıkları göstermesi açısından değerli sözlerdir.

 

Bedir Savaşı öncesi:

 

Onu Savaşa Çağıran adam: Ey Ebu Süfyan, ilahlarıma hakaret eden Muhammed ile savaşacağız.

Ebu Süftan: Benim ilahlrım develerin üstünde.

 

(Ebu süfyanın cinlerle, perilerle, ilahlarla, kutsallarla alakası olmadığını gösteren bir ifadesedir)

 

Başka bir sahne, metni tam hatırlamıyorum, bu mealde bişeydi:

 

Ebu Süfyan: Muhammed 300 küsür ilah yerine bir ilahımız olsun diyor. Olsun, pronlem yok. Ama Allah heryerdedir diyor. Bu olmaz işte. Allah heryerde olursa, Mekke'ye kim gelecek hacca? Bir veya 300 küsür olsun, Ama kaç olacaksa olsun, burada Mekke'de olmalı. Geçimizizi hacca gelenlere mal satarak sağlıyoruz.

 

(Ebu Süfyan'ın cinlerle, perilerle, ilahlarla, kutsallarla alakası olmadığını gösteren başka bir ifadesidir)

 

Ebu Süfyan, "Allah heryerdedir" düşüncesinin ekonomik olarak getireceği sakıncayı, Mekke'nin müslümanlarca fethinden önce Muhammed ile görüşerek gidermiştir. Bu görüşme sonrasında "Hac" Muhammed tarafından farz/zorunlu kılınmıştır. Ebu Süfyan böylece, kendisi açısından İslam'ın tek sakıncasını ortadan kaldırmıştır. Zaten onun için ilahlar olması veya tek ilah olması önemli değildir. İlah veya ilahların adı da önemli değildir. Tek önem verdiği şey Mekke'ye müşteri/hacı akışınının kesilmemesidir. Onun dışındaki konular Ebu Süfyan'ın umurunda değildir.

 

Umarım anlatabilmişimdir, sevgili boşlig.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın brainslapper

sara hastasıydı iddianıza cinlenmiş iddiasını delil olarak getirebilemezsiniz...cinlenme metafizik varlıklara yönelik bir atıftır ve sizin bunu kabul etmediğinizi varsayıyorum...sara teşhisiyle cinlenme farklı durumlar üzerine temellendirilir..

 

Metafizik varlıkları kabul etmiyorum, doğru.

 

Sara veya benzeri fiziksel/zihinsel bozuklukları, bugün bile, dünyanın birçok yerinde, "cinlenme", "şeytan çarpması", "cin çarpması" olarak nitelendiren insanlar var.

 

Yani aynı vakanın farklı isimlendirilmesi sorunu var. O nedenle, başkalarının "cinlenmiş", "şeytan çarpmış", "cin çarpmış" olarak tanımladığüı vakalara, ben "saradan muzdarip" veya "fiziksel/zihinsel bir rahatsızlığı var" diyebilirim. Aynı vakaya benim "sara", diğer insanların "cinlenmiş" demeleri, benim metafizik varlıklara, cinlere inandığımı göstermez.

 

vahye karşı çıkan insanların her dönemde her peygambere aynı suçlamaları yaptığını ifade eden ayet nasıl oluyor da sadece hz muhammedin sara olduğuna delil olabiliyor...bütün peygamberler saralıdır önermesini çıkarmanız gerekir son tahlilde ..bu da kapak olur hepimize... :)

 

Sayın 4mevsim,

 

Muhammed'i delilikle suçlayan tek ayet o ayetler değil. Başka ayetler de var.

 

Eğer bize, sadece bu ayetler ulaşmış olsaydı, size hak verirdim. Başkalarının suçlaması, Muhammed'e saralı teşhisi koymamız için yeterli olmazdı.

 

Bize ulaşan ve saralı olduğuna dair bize en çok bilgi sağlayan şey, "vahy anı" olarak aktarılan hadislerdir. Zira, orada doğrudan bir teşhis/tanımlama var.

 

*

 

Öte yandan, yukarıda bahsettiğiniz ayet, Muhammed'in sözüdür sonuçta. Muhammed bu sözü sadece savunma amacıyla "genelleştirerek" mi söyledi, yoksa bütün peygamber sıfatlı yahudi atalarına ilişkin hikayeleri biliyor muydu, bunu bilmiyoruz. Peygamber sıfatı verilen hangi yahudi atalarına deli suçlaması yapıldığını görmek için, Kuran'ın asıl kaynağına, Yani Tevrat'a bakmak gerek.

 

Ama benim düşüncem, çoğunda anormallikler vardı.

Hepsi epilepsi miydi, bunu kimse bilemez. Epilepsi olmaz, başka bir rahatsızlık olur. Bilemeyiz.

Zaten en tanınmış diğer peygamber sıfatlı şahıslara "epilepsi" teşhisi koymadım, "normal değillerdi" dedim, yani normal olmamalarının sebebi hakkında yeterli bilgimiz olmadığından, anormalliğin nedenini "sara" olarak koymadım.

Zira hiçbiri hakkında Muhammed kadar bilgi sahibi değiliz.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın brainslapper

şimdi de şöyle sorayım o zaman..mekkeliler hangi gerekçelerle hz muhammede cinlenmiş diyorlardı..siz hangi gerekçelerle cinlenmiş ya da saralı diyorsunuz...

 

sizi yoruyorum ama kusura bakmayın..ben basite indirgemeyince çözemiyorum maksadı...

selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili boşig,

 

CYRANO'ya diyebilirsin çelişkidesin diye, ama bana aynı şeyi demen haksızlık olur.

 

Neden?

 

Zira hiçbir toplum blok/monolitik/homojen düşünceye sahip değildir.

İki kişi arasında bile görüş ayrılığı olması doğal bir durumdur.

 

Bu nedenle, Mekke halkının içinde cinlenmiş olduğu sanılan insanlara "delirmiş" gözüyle bakanlar olduğu gibi, "kutsal" gözüyle bakanlar da vardır.

 

İnsanların yaşam şartları zorlaştıkça ve eğitim düzeyleri azaldıkça, metafizik güçlere inanç artar.

İnsanların gelirve eğitim düzeyleri düzeyleri yükseldikçe, metazik güçlere inanç zayıflar.

 

Benim tezim şudur: Muhammed ve çevresi fakirdir, dışlanmış insanlardır. Bu nedenle onun çevresindeki insanlar metafizik güçlere inanmaya daha çok meyillidir.

 

Karşı gelenler ise daha kültürlü, bilgili, varlıklı insanlardır. Bunu Muhammed'e karşı çıkarken kullandıkları ifadelerden ve bize ulaşan tarihi kayıtlardan anlıyoruz.

 

Mekkeli egemenler için metafizik güçlerin bir önemi yoktur. "Yoktur" derken yine genelleştirme olduğunu söyleyeyim, zira onlar içinde de farklı görüşler vardır. Ama ortak oldukları nokta, mevcut sistemi korumaktır. Zira metafizik güçlere inanç olması hem toplumu uyutmak/yönetmek için iyi bir araçtır, hem de Mekke'nin hac mekanı olması nedeniyle, iyi bir gelir kaynağıdır. Bu sistemin bozulmasını istemezler.

 

*

 

Çağrı filmi her ramazan bayramı, kurban bayramı illa ki bir tv kanalında yayınlanır. Seyretmeyen kalmamıştır.

 

Orada Ebu Süfyan'ın söylediği bazı sözler vardır. Mekkeliler içinde metafizik varlıklara yaklaşım konusundaki farklılıkları göstermesi açısından değerli sözlerdir.

 

Bedir Savaşı öncesi:

 

Onu Savaşa Çağıran adam: Ey Ebu Süfyan, ilahlarıma hakaret eden Muhammed ile savaşacağız.

Ebu Süftan: Benim ilahlrım develerin üstünde.

 

(Ebu süfyanın cinlerle, perilerle, ilahlarla, kutsallarla alakası olmadığını gösteren bir ifadesedir)

 

Başka bir sahne, metni tam hatırlamıyorum, bu mealde bişeydi:

 

Ebu Süfyan: Muhammed 300 küsür ilah yerine bir ilahımız olsun diyor. Olsun, pronlem yok. Ama Allah heryerdedir diyor. Bu olmaz işte. Allah heryerde olursa, Mekke'ye kim gelecek hacca? Bir veya 300 küsür olsun, Ama kaç olacaksa olsun, burada Mekke'de olmalı. Geçimizizi hacca gelenlere mal satarak sağlıyoruz.

 

(Ebu Süfyan'ın cinlerle, perilerle, ilahlarla, kutsallarla alakası olmadığını gösteren başka bir ifadesidir)

 

Ebu Süfyan, "Allah heryerdedir" düşüncesinin ekonomik olarak getireceği sakıncayı, Mekke'nin müslümanlarca fethinden önce Muhammed ile görüşerek gidermiştir. Bu görüşme sonrasında "Hac" Muhammed tarafından farz/zorunlu kılınmıştır. Ebu Süfyan böylece, kendisi açısından İslam'ın tek sakıncasını ortadan kaldırmıştır. Zaten onun için ilahlar olması veya tek ilah olması önemli değildir. İlah veya ilahların adı da önemli değildir. Tek önem verdiği şey Mekke'ye müşteri/hacı akışınının kesilmemesidir. Onun dışındaki konular Ebu Süfyan'ın umurunda değildir.

 

Umarım anlatabilmişimdir, sevgili boşlig.

 

Saygılar.

 

Yapmayın Sayın BrainSlapper...

 

Bakın Sayın Cyrano "Cinlenmiş kimseler kutsal sayılırdı" ibaresi kullandı ve sizde bunu tasdikleyerek

"Gördün mü Hz. Muhammed nasıl yükselmiş?" imasında bulundunuz...

 

Şimdi öncelikle "Cinlerin Kutsaması" inancı, adı üzerinde bir inançtır.

Putlara tapınan Arapların ortak kültürüdür.

Putların isimleri ve güçleri değişse de "Puta tapmak" aynıdır toplumun genelinde.

Bununla birlikte Cinlenmiş kimselerin kutsal olduğu İNANCI'da Arapların genelinde olan bir inançtır.

Yani bir kısmı buna inanmıyordu demek olmaz...

 

Bu aynen "Gök-Tanrı inancına sahip Türklerin bir kısmı doğa varlıklarının ruhlara sahip olduklarına inanırken, bir kısmı buna inanmıyordu" demek gibi olur.

Çok açık ve net...

Ayrım şurada olabilir:

"İyi Cinlerce Cinlenmek"

"Kötü Cinlerce Cinlenmek"

 

Her ikinizin ifadelerinde de büyük boşluklar var bu açıdan, diye düşünüyorum...

 

 

Ayrıca Hz. Muhammed'in yükselmesi buna bağlanamaz.

Çünkü Hz. Muhammed'i yükselttiğini söylediğiniz taraftarları "Cinlenme" görüşünü reddetmiş,

Hemde Kur'an-ın kendisini kabul etmekle birlikte reddetmiş kimselerdir...

Bu açıdan da Hz. Muhammed "Cinlenmişliği" ile "Kutsal" addedilip güç sahibi olmamıştır, olamaz...

 

Başka bir açıdan bakarsak.

Hz. Muhammed'in "Cinlendiğini" iddia eden tarafın Mekkeli Müşrikler olduğunu siz çıkarımsamıştınız.

Hemde bunu Kur'an-ın kendisinden ayetlerle örnekleyerek yapmıştınız öyle değil mi, yanlış hatırlamıyorsam?

Öyleyse "Cinlenme" inancını henüz reddetmemiş olan tarafın "Mekkeliler" olduğu anlaşılıyor.

Çünkü Kur'an-da "Muhammed Cinlenmiş değildir" dediğine göre, Mekkeliler öyle bir iddiada bulunmuş olmalı.

Onları bu görüşe sahip olmadığını iddia etmenizde bir çelişki yaratır, lütfen...

Tek tek belki Ebu Süfyan sahiptir bu inanca ya da değildir...

Ancak onu destekleyen topluluğun bu görüşte olduğu kesindir...

Eğer öyle olmasaydı bu inanç yaşamazdı, yaşıyor olamazdı, ortaya atılamazdı...

Böyle bir ifade ortadan kalkardı...

 

Ayrıca Mekkelilerin kültürlü olduğunu nereden çıkardınız?

Aynı kabilede bile o kabilenin güçlü ve güçsüz, fakir ve zengin aileleri vardır.

Her iki tarafta da vardır bu...

 

Şu ayrımı yapmak lazım burada:

Müslümanların Mekke döneminde daha çok fakirler yer almışsa da,

En başından beri Hz. Muhammed'in yanında olan köklü ve kültürlü kimseler olduğu gibi

Medine ve Savaşlar döneminde de köklü ve kültürlü kimseler Müslümanların safına geçmişlerdir.

 

Hz. Muhammed'in yanında en başından beri yer alan adamlar arasında da güçlü ve kültürlü kimseler vardır:

Hz. Ebubekir, Hz. Hamza vs. gibi...

Ya da Müşriklerin, o kültürlü Müşriklerin çoluk çocukları ve kardeşleri falanda vardır.

Olayın bu şekilde kültürlü olup olmama meselesi olmadığı apaçıktır.

 

Hatta şöyle düşünüyorum ki:

Mevcut sistemin değiştirilebileceğine,

Yerine daha sağlam ve düzgün bir sistem kurulabileceğine inanmış,

Bunu o ortamda öngörebilmiş kimseler,

Statükoyu korumak isteyen kimselerden daha kültürlüdür...

Ve ibreyi kendilerine çevirebilecek kadar da zeki ve akıllıdırlar...

 

Olayın "Metafizik Güç"e olan inanç ile doğrudan alakası vardır.

Çünkü Müşriklerin önderleri metafizik güçlere inanmıyor iselerde,

Onlar için savaşan savaşçıları güdüleyen şey

"Muhammed bizim putlarımızı reddediyor" görüşüdür...

Açıkçası "Kültürlülük" müşriklerin sadece üçü-beşi için,

Yani sadece baştaki önderler için geçerli olabilir...

Oysa çoğunluğunun Metafizik inancın güdülemesi ile mücadeleye giriştiği açıktır.

Yoksa hiç kimse

"Ebu Süfyan'ın putları alıcı bulamayacak, garibim üzülmesin, savaşıverelim!" diyerek savaşmamıştır...

 

Tarihi yargıları birazda olayların sürecine ve sonuçlarına bakarak yorumlamak gerekir...

 

Suk-U Ukaz Panayırı - Hacc İbadeti sorunsalına gelirsek:

Tüccar Müşriklerin birden bire nasıl Müslüman olabilipte bu panayırı "Hacc" kisvesine bürüdüklerini zamanında yine ben anlatmıştım...

O yüzden bu konuyu tekrar açmak istemiyorum, gerek yok...

 

Şimdi;

Tartışmaya aslında katılmak pek istemiyorum.

Çünkü ne yazık ki Sayın BrainSlapper ve Sayın Cyrano pek bizi duyacak kıvamda değilsiniz diye düşünüyorum.

Çünkü bir gerginlik var şu an...

 

Ancak bir kaç soru sormak istiyorum her ikinize yönelik olarak:

 

"Cinlenmiş kimse kutsaldır" İnancı "Araplara ait" bir inanç olduğuna göre, tüm topluma yayılmış bir İnanç mıdır? (ki böyle bir inanç varsa, kesinlikle öyle olmalıdır... nedenini verdim yukarıda)

 

Yayılmış ise ve Kur'an-dan da "Mekkeliler"in Hz. Muhammed'in "Cinlenmiş" olduğunu söylediğini anladığımıza göre, Mekkelilerin Hz. Muhammed'i dışlamış olduklarını düşünmek mantıklı mıdır?

En başta kendileri destek olmaları gerekmez mi? (çünkü kendi metafizik inançlarına uyan bir kutsallık sergiliyor, karşı çıkmaları akıl karı olamaz.)

 

Eğer Mekkeliler Hz. Muhammed'i dışlamışlar ise, kendi savundukları inançlarına ters düşmemişler midir?

Ya da gerçekten böyle bir inanç var mıdır?

 

Peki Hz. Muhammed "Cinlenerek" Kutsal bir kimse haline geldi ise, Onu yükselten ve destekleyen kimseler ve Hz. Muhammed'in kendisi nasıl olurda "Cinlenme" inancını reddederler, reddedebilirler?

 

Bu açıdan açık ve net olarak söylüyorum ki her iki arkadaşımızında anlaşılamayan, net olmayan ve şu an için "Cinlenme" olayı ile ilgili çelişkili ifadeleri var.

Sanıyorum açık ve net bir açıklama yapmaları gerekiyor...

 

Bundan başka:

Sayın Cyrano'nun şu sorusunun cevabını bende merak ediyorum açıkçası:

Buna şahit olanlar aynı zamanda arkadaşları ve onu tanıyan insanlar olduğu için. 40 yaşına kadar elbette aynı semptomların olduğu nöbetlerine şahit olurlardı. Dolayısla bunu vahy anına özgü olarak düşünmezlerdi. Bir insandada durup durup 40 yaşından sonra nöbetler başlamaz. Eğer bu halleri onda ilk defa gördükleri değilde. Gençliğinden çocukluğundan beri şahit oldukları nöbetler olsaydı niye Vahye bağlasınlar. Hz Muhammed yine nöbet, kriz geçiriyor yada yine rahatsızlandı derlerdi.

 

Sara dediğim gibi, hem sadece çocuklarda görülen semptomlarda var o kolajda, farklı sara türlerinin nöbet tiplerinden alınan semptomlarda. Ki 40 yaşına kadar o nöbetlere kimsenin şahit olmaması mümkün değil. Şahit olanların ise bunu ilk defa olmuş gibi vahy e yormaları mümkün değil.

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konunun iki forumdaşın kişisel meselesi haline gelmiş görüntüsüyle uzatılmasının bir yararı yok. Brain benim bu forumda akılcı ve mantıklı gördüğüm insanlardan birisi. Cyrano biraz polemik sever bir görüntü çiziyor. Ama genel çizgilerde o da mantıklı bir insandır, gördüğüm kadar.

 

Açık konuşayım: İnsanları Sovyet tipi bir "Ateistler Cemiyeti" üyesi yapıp dinleri yeryüzünden kazıyıncaya kadar savaşmaya yemin ettirecek bir amaç taşıyan kimse herhalde yoktur. Biraz serin, lütfen... (Cool diyecektim tercih etmedim.)

 

Cyrano'nun etnik kimliği ve bu kimlik üzerindeki büyük bir devletin ağır baskısı onun belli konularda reaktif olmasına neden oluyor göründüğü kadar. Bazı konular hassastır arkadaşlar. Diğer yandan bakarsınız özgürlük savaşçısı gördüğünüz insanlar, kontrolden çıkıp köktendinciliğin kaynağı haline de gelivermişler. Afganistan'da olan da budur. Yani özelde Rusya'nın Çeçenistan üzerindeki baskısı hakkında ilk elde bir şeyler söyleyivermek son derece zor olabilir. Bu uzayan tartışmanın kökeninde bu var benim anladığım.

 

Kesin olan, bu konunun çok uzadığı ve artık yararının olmadığı. Ama illa sürdürecekseniz, Brain'in savında boşluklar filan yok. Cinlendi denen bir adama kutsal mı, deli mi bakılacağı şüphelidir. Bugün bile "deli mi veli mi bilinmez" anlayışı tarikatlarca sürdürülebiliyor. Cinlenen adam "mecnun"dur, genelde tutarsız davranır ama, bir yandan da madde ötesiyle iletişimi olduğuna, gaipten haberdar olduğuna inanılır. Yani olumsuzluk mu, olumluluk mu yükleneceği belirsizdir. Cinlenme yargısına da sürekli şekilde gelmeyen, ağır bir tablo ile seyretmeyen epilepsi neden olmuş olabilir. Ki epilepsiyi çağrıştıran belirtiler anlatılıyor. Zaten ruhaniyata eğilimli biri tanrıdan vahiy aldığını söylemeye başlayınca, önce genelde reddedilip, çok dar çevrede kabul edilip, sonra bu oranın ters yönlerde gelişmesi, sonuçta, dini menfaati olan Ebu Süfyan'ın bile kabul edebileceği bir noktaya gelmiş olması mümkündür.

 

Önce cinler konusu belirsiz, ama sonra varsa bile cinleri kovup tanrının seslendiği kesin. İnanç bu şekilde. Nitekim Kur'anda Muhammede cinler haber getiriyor iddiası ve bunun reddi de vardır. Bu kadar basit. Bunları söyledik de ama, neyse...

 

Hem biz neyi tartışıyoruz ya? Siyer hakkında araştırma yapıyordum. Bir siyer kitabında aynen şöyle yazıyordu: "Muhammed Aleyhisselatü vesselam beyazdı. Kim siyahtı derse dinden çıkar!" Şimdi bu kültürün içinde bu kültürü tartışmak...

 

En iyisi hiç yorum yapmayayım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yapmayın Sayın BrainSlapper...

 

Bakın Sayın Cyrano "Cinlenmiş kimseler kutsal sayılırdı" ibaresi kullandı ve sizde bunu tasdikleyerek

"Gördün mü Hz. Muhammed nasıl yükselmiş ?" imasında bulundunuz...

 

Şimdi öncelikle "Cinlerin Kutsaması" inancı, adı üzerinde bir inançtır.

Putlara tapınan Arapların ortak kültürüdür.

Putların isimleri ve güçleri değişse de "Puta tapmak" aynıdır toplumun genelinde.

Bununla birlikte Cinlenmiş kimselerin kutsal olduğu İNANCI'da Arapların genelinde olan bir inançtır.

Yani bir kısmı buna inanmıyordu demek olmaz...

 

Bir kısmı inanmıyordu demek neden olmasın?

Elimde örnek var mı? Var: Ebu Süfyan.

Demekki inanmayanlar da varmış.

 

İmada bulunmadım, doğrudan söyledim.

 

İşin başlangıcı odur. Devamını biliyorsun.

 

Kardeşler arasındaki kavgalar, çekememezlikler.

Kabile Kavgaları.

Çıkar Kavgaları.

Mevcut sistemden hoşnut olmayanların müdahil olması.

İnsani duygular. (Buradan kastım şu, o dönemde yaşasaydım, cinlenmiş/dellenmiş/kutsanmış diye bir adamın itip kakılmasına isyan eder, düşüncesine katılmasam dahi onun yanında yeralırdım, Hz Hamza'nın katılışı bir bakıma böyledir aile+insani duygular)

Şiddetin işin içine girmesi.

Vs. vs.

 

Ayrım şurada olabilir:

"İyi Cinlerce Cinlenmek"

"Kötü Cinlerce Cinlenmek"

 

Bak ne güzel anlamışsın.

Daha neden "yapma BrainSlapper" diyorsun ki?

 

Ortada cinlenmiş olduğu söylenen bir adam var.

 

Kimisi geliyor "bu adam ermiş/kutsanmış" diyor (senin tabirinle İyi Cinlerce cinlenmek)

Kimisi de geliyor "bu adam delirmiş" diyor (senin tabirinle Kötü Cinlerce cinlenmek)

 

Heralde iyi cinlerle cinlenmek ile, kötü cinlerce cinlenmek arasında bir terim/ifade/fiil farkı vardı.

 

Birine sen ermişsin/kutsanmışsın (senin tabirinle İyi Cinlerce cinlenmek) ifadesini kullanırken,

diğerine de aynı kelimeyi kullanmış olamazlar.

 

Ona da sen delirmişsin/cinnet geçirmişsin (senin tabirinle İyi Cinlerce cinlenmek) ifadesini kullanmışlardır.

 

Aynı kelime ile hem yüceltme hem yerme olamaz heralde. Biraz mantık ya.

 

Sorduğun diğer soruların cevabını bu cevabıma bağlı olarak bulabilirsin artık.

 

"Cinlenmiş kimse kutsaldır" İnancı "Araplara ait" bir inanç olduğuna göre, tüm topluma yayılmış bir İnanç mıdır? (ki böyle bir inanç varsa, kesinlikle öyle olmalıdır... nedenini verdim yukarıda)

 

Yayılmış ise ve Kur'an-dan da "Mekkeliler"in Hz. Muhammed'in "Cinlenmiş" olduğunu söylediğini anladığımıza göre, Mekkelilerin Hz. Muhammed'i dışlamış olduklarını düşünmek mantıklı mıdır?

En başta kendileri destek olmaları gerekmez mi? (çünkü kendi metafizik inançlarına uyan bir kutsallık sergiliyor, karşı çıkmaları akıl karı olamaz.)

 

Eğer Mekkeliler Hz. Muhammed'i dışlamışlar ise, kendi savundukları inançlarına ters düşmemişler midir?

Ya da gerçekten böyle bir inanç var mıdır?

"

 

Yukarıda kendi tezin var. İyi Cin, Kötü Cin. Buna bağlı olarak, Mekkelilerin bir kısmı Muhammed'e kutsanmış (iyi Cinlerce) gözüyle bakarken, diğer kısmının delirmiş (Kötü Cinlerin etkisi altında) gözüyle bakabileceklerinin akıl karı olduğunu görebilirsin.

 

Mekkelilerin, bize de sattıkları cin inançları vardı.

"Cinlenmiş" olduğu düşünülen bir adama herkes kafadan kutsal veya deli gözüyle bakmz. Gelirler bakarlar, durumuna göre herkes kendi kararını verir.

 

Ailende yaşlılar vardır. Anlatsınlar sana cin hikayelerinden. İyi huylu, kötü huylu cin muhabbetinden bahsetsinler.

 

Peki Hz. Muhammed "Cinlenerek" Kutsal bir kimse haline geldi ise, Onu yükselten ve destekleyen kimseler ve Hz. Muhammed'in kendisi nasıl olurda "Cinlenme" inancını reddederler, reddedebilirler?

 

Bu açıdan açık ve net olarak söylüyorum ki her iki arkadaşımızında anlaşılamayan, net olmayan ve şu an için "Cinlenme" olayı ile ilgili çelişkili ifadeleri var.

Sanıyorum açık ve net bir açıklama yapmaları gerekiyor..."

 

İyi Cinlerce cinlenmek ile Kötü Cinlerce cinlenmek olguları için kullanılan terim ve ifade farkı.

Benim çelişkim sandığın şeyin cevabını kendin vermişsin, sağol.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi Cinlerce cinlenmek ile Kötü Cinlerce cinlenmek olguları için kullanılan terim ve ifade farkı.

Benim çelişkim sandığın şeyin cevabını kendin vermişsin, sağol.

 

Saygılar.

 

Sayın BrainSlapper...

Emin olun ki neye cevap verdiğimi ya da neyin cevabını bildiğimi, hangi cevabı almak istediğimi çok iyi biliyorum...

 

Son iletinizi "Ahanda benim elime koz verdi" mantığıyla yazmamışsınızdır diye düşünmek istiyorum açıkçası.

Çünkü öncelikle bu ayrımı ben konunun asıl tartışanları olarak sizden bekledim ama ne yazık ki olmadı...

Doğru bildiğim bir şeyi de yazmamam aymazlık olurdu ve yazdım...

Olay budur...

 

Ayrıca hala bir takım kör noktaların olduğunu düşünüyorum ama şu an için tartışmayı yeniden başa sardırmak istemiyorum.

Çünkü hep aynı şeyler tekrarlanır oldu...

 

Önceki iletimde yazdıklarımın açık ve net olduğunu düşünüyor ve cevabınız hakkında yorum yapmak gereği görmüyorum.

Bunu "umursamadığım" ya da "ciddiye almadığım" anlamında anlamayınız rica ederim...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben yazarken sevgili demirefe de yazmış, sağolsun.

 

Yaklaşık olarak aynı şeyleri yazmışız.

 

Cinlendi denen bir adama kutsal mı, deli mi bakılacağı şüphelidir. Bugün bile "deli mi veli mi bilinmez" anlayışı tarikatlarca sürdürülebiliyor. Cinlenen adam "mecnun"dur, genelde tutarsız davranır ama, bir yandan da madde ötesiyle iletişimi olduğuna, gaipten haberdar olduğuna inanılır. Yani olumsuzluk mu, olumluluk mu yükleneceği belirsizdir. Cinlenme yargısına da sürekli şekilde gelmeyen, ağır bir tablo ile seyretmeyen epilepsi neden olmuş olabilir. Ki epilepsiyi çağrıştıran belirtiler anlatılıyor.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın BrainSlapper...

Emin olun ki neye cevap verdiğimi ya da neyin cevabını bildiğimi, hangi cevabı almak istediğimi çok iyi biliyorum...

 

Son iletinizi "Ahanda benim elime koz verdi" mantığıyla yazmamışsınızdır diye düşünmek istiyorum açıkçası.

...

 

Sayın boşig,

 

Hiçbir zaman sana gol atmak veya "aha yakaladım mantığı ile yaklaşmadığımı biliyor olman lazım.

Sen mantıklı, soru sormaktan çekinmeyen, alacağın cevaplardan korkmayan bir arkadaşımızsın. Bana sorduğun sorunun cevabının yine kendi iletinde olduğunu görmeni bekledim. O kadar.

Yani senle ilgili çıta yüksek benim nazarımda, çıtaya takılma. :blushing:

Zira böyle basit mantık dikkatsizliklerini senden beklemiyorum.

 

Sevgiler, saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peygamberimizin yanında bulunanlar bile vahyin etkisi altında kalırlardı.

Hz. Aişe radıyallahu anha, “Rasulullah’ı soğuğu pek şiddetli bir günde kendisine vahiy nazil olurken gördüm. İşte öyle soğuk bir günde bile kendisinden o hal geçtiği vakitte şakaklarından şıpır şıpır ter akardı”(1) demiştir.

 

Mâide suresi, Peygamberimiz devesi üzerinde iken nazil olmaya başlamıştı. Olayın manevî ağırlığına tahammül edemeyen deve çökmüş, Rasulullah da deveden inmek zorunda kalmıştı(3).

 

Zeyd b.Sâbit şöyle diyor: “Bir gün Hz. Peygamber’in yanında bulunuyordum. Kalabalık sebebiyle, (diz çökmüş olarak oturduğumuzdan) Hz. Peygamber’in dizi, dizimin üzerinde idi. Birden onu vahiy hâli yakaladı, baldır kemiğimi kıracak kadar bir ağırlık hissettim. Vallahi yanımdaki Ras-lullah olmasaydı, acıdan çığlıkla haykırır, bacağımı çekerdim.”(4)

 

Vahiy sırasında, Peygamberimiz ve yanındakiler başlarını önlerine eğerlerdi. Vahiy bitince de Peygamberimiz başını kaldırır, gelen vahyi ümmetine tebliğ ederdi.(5)

 

Hz. Ömer’den nakledilen bir habere göre, vahiy esnasında Peygamberimizin yanında bulunanlar bazen arı uğultusuna benzer bir ses işitirlerdi(6).

 

ayetleri hadislerle destekliyorsunuz ama sara teşhisine yetecek bir veri göremiyorum hala...

 

aslında konu çok uzadı....vahiy anında yanında bulunanların ses işitmesini sarayla açıklayamayız....

 

ben şunu söylemek istiyorum...aslında bu iddialar yeni değil...müsteşriklerin bazıları bu iddiaları yüzyıl evvel ortaya atmışlar...farzedelim haklılar(asla kabul etmem de bu iddialarla ama faraziye) ...ona inananlar açısından bu neyi değiştirir.. ya da değiştirmiş....kaldı ki sara bir akıl hastalığı değildir....herşey birtarafa hz muhammede sara hastası demiş olmakla ne denmiş olur merak ediyorum...

 

vahiy almamış kuranı kendisi yazmış denebilir...yanındaki insanlar ona kutsallık atfetmiş olabilir<sara krizi geçirdiğinde yani...ve hz muhammed tüm bunları kullanarak bir şey amaçlamış olabilir....nedir o...saltanat mı ..şöhret mi.. mal mülk mü...arkadaşlar onun hayatına bakan dost düşman herkes taktir etmiştir ki asla hayatında böyle hedefleri olmamıştır...bu iddiaların onun hayatına tutmayacağı kadar tertemiz bir hayatı vardır...eğer gerçekten kuranın ve onun hayatından yılların birikintisi uydurma rivayetler falan filan zatların ilaveleri çekilecek olsa pırl pırıl bir güzellik ortaya çıkacaktır...

 

sırf ona sarali diyebilmek için bu kadar gayret gösterenler keşke ona düşman olmadan önce bu kadar gayretle kuranı anlamaya çalışsalardı manasını özünü görmeye çalışsalardı belki curufu altından ayırmada en önde olacaklardı..

 

son söz allaha ve bütün peygamberlerine iman bir imandır.o kadar...kalpleri evirip çeviren mevla kalbimi hakka yöneltsin....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim yaptığım şey bu mu, yoksa, ben bu bilgiyi Kuran'dan mı almışım?

 

Kalem Suresi

2: Ki sen, cin tasallutuna uğramış değilsin; Rabbinin nimeti sayesinde,

3. Senin için kesintisiz bir ödül var.

4. Ve gerçekten sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin.

5. Yakında göreceksin, onlar da görecekler,

6. Hanginizmiş fitneye tutulan, deliren!

 

Tekvir Suresi

22. Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir.

 

Müminun Suresi

70. Yoksa, "onda bir cinnet mi var" diyorlar! Hayır, o kendilerine hakkı getirdi ama onların çoğu haktan tiksiniyor.

 

Hiccr Suresi

6. Şöyle haykırdılar: "Hey! Kendisine o zikir/Kur'an indirilen! Sen gerçekten tam bir delisin."

 

Zariyat Suresi

52. İşte böyle! Onlardan önce herhangi bir resul geldiğinde, mutlaka şöyle dediler: "Ya büyücüdür ya deli."

 

Ben "Anadolu'da böyledir, öyleyse Arabistan'da da öyledir" diyererk faraziye mi üretmişim, yoksa Kuran'daki suçlama ve savunmalardan mı yola çıkmışım?

 

Duha Suresi

6. O seni bir yetim olarak bulup dabarınağa kavuşturmadı mı?

7. Seni şaşırmış olarak bulup da kılavuzluğunu üstlenmedi mi?

8. Seni aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi?

 

Müslüman CYRANO, ego yarıştıracağım diye, Kuran'ı yalanlamaya kadar gidiyor.

Müslüman CYRANO, Muhammed'in durumunu Kuran'dan daha iyi biliyor.

 

Taa bu tartışmanın başında, tanrıları reddeden herkese deli gözüyle bakıldığından bahsetmiştim. Mekkeli'lerin Hz Muhammed'e delirmiş demelerinin peygamberliğini ilan ettikten sonra olduğunu. Çünkü tüm toplumlarda tanrıları reddeden kişilere böyle yaklaşıldığını söylemiştim. Aldığın ayetlerde anlatılanlar O'nun peygamberliğini ilan ettikten sonra, verilen tepkilerdir. Ve benim en başından beri söyeldiğim gibi bu tepkilerin sebebi var olduğunu iddia ettiğin bir hastalığı değil, mekke tanrılarını redddetmesidir.

 

 

Senin iddian, hastalığı yüzünden Hz Muhammed'in deli muamelesi gördüğü, toplumdan dışlandığı olduğu, cinlenmiş gözüyle bakıldığı. Bende sana diyorumki cinlenmek Mekke'de olumsuz atfedilen bir özellik değil. Aksine cinlenmiş denilen kişilere kutsal insan gözüyle bakılırdı. Yani eğer senin iddia ettiğin "hastalığı" yüzünden ona cinlenmiş dendiyse, O hayatı boyunca Mekke'liler tarafından kutsal kişi gözüyle bakılmış. Yöneticilerin gelip ona akıl danıştıkları, Mekke'nin ileri gelen bir kişisi olurdu.

 

Bir yandanda onun Mekke'de sıradan, kimsenin önemsemediği, deli gözüyle bakılan bir insan diyorsun.

 

Senin tüm iddialarını reddeden bir görüşü referans alıp bu sefer, O'nun nasıl peygamber olduğunu açıklamaya çalışıyorsun. Bunu yaparkende senin tüm iddialarını yalanlayan bir görüşü kendine referans alıyorsun.

 

Eee? Sonunda benim dediğim noktaya geldin mi?

 

Ben ne söylüyorum?

 

Muhammed'in cinlenmiş olduğuna diar "senin sağladığın kanıtlar" değil mi bu yazdıkların?

Bu yazdığın şeylerim benim tezimi yalanlıyan, yanlışlayan bir yanı var mı?

Muhammed de cinlenmiş, bir kısım insan deli demiş, bir kısım insan da kutsal kişi gözüyle bakmış.

Sen diyorsun işte, Mekkelilerin, "Cinlerin, cinlenmiş kişilere gerlecekten haberler verdiğine, doğru yolu gösterdiğine" inanırlardı diye.

Eee?

Ben de diyorum ki Muhammed de bu cinlenmiş denilen kişilerden biridir.

Bir kısım Mekkeliler delidir demişler geçmişler.

Diğerleri kutsal kişi gözüyle bakmışlar.

Bütün olay bundan ibaret.

Senin sağladığın bilgiler de benim iddiamı destekliyor.

 

Yalanlayan ve yanlışlayan şey tabiki var. Bir adam madem iddia ettiğin "hastalığı" yüzünden cinlenmiş olarak görülüyordu. O halde, sıradan, deli gözüyle bakılan, toplumun farkında olmadığı birisi olamaz. Aksine yöneticilerin gidip fikir danıştığı, Kutsal sayılan bir kişi olur. Senin onun yaşamı, evliliği, "hastalığı" ile ilgili yaptığın tüm tanımlar çürür. yalanlanır. Bizzat sen tarafından. "

 

Bu kadar mantıksız ve çelişik görüş olmaz. gerçekten.

 

Birazcık mantık yürütmek zor mu ? Hz Muhammed kimdir. Mekke'nin putlarını ve tanrılarını reddeden kişi. Onun taraftarları kimlerdir? aynı şekilde mekke putları ve tanrılarını reddeden kişiler. Hz Muhammed'i kutsal olarak görenler ve yanında olanlar kimlerdir? taraftarları.

 

Sava bakar mısınız ? Putperest olmayanlar. Putperestliğin tanrılarını reddedenler, yoktur diyenler Hz Muhammed'i putperestlik dininin kutsallık yargısı ve tanrıları üzerinden değerlendiriyor. Bu adamlar için o zaman Mekke'nin yarı tanrıları olan cinlerle münasebet kuranmı daha kutsal olurdu? Yoksa bizzat aynı dinin tanrıları yani putlar mı ? Ve o dinin din adamları mı ?

 

Putperestler ise aynı kişiye düşman oluyor ? Ve O'nu kötülemek için onun kutsal bir adam olduğunu söylüyorlar

 

Bunu akıl mantık alır mı ?

 

Neden tuta tuta Muhammed'i başlarına geçirdiklerini yazmışsın ya!

 

CYRANO: Mekke'de cinlenmiş denilen kişilere kutsal kişi gözüyle bakılırdı. Mekke yöneticileri, cinlenmiş denilen kişilere akıl danışırdı. Cinlerin onlara gelecekten haberler verdiğini, doğru yolu gösterdiğine inanırlardı.

 

Neden Muhammed'i başlarına geçirmişler, anladın mı?

 

Saygılar.

 

Bu iddiadan önce şunu demen gerekir. Benim Hz Muhammed hakkındaki iddialarım tamamen yanlıştır. O mekke'de deli gözüyle bakılan, kimsenin tanımadığı, a sosyal, cahil, toplumdan dışlanmış bir kişi değildir. Aksine Mekke'lilerin kutsal saydığı, önem verdiği Mekke'nin ileri gelenlerindendir. Önce bunu söylemen gerekli bu iddia için.

 

Yani hem, bir kişi için "toplum varlığından bile haberdar değildi, sıradan bir insandı, tanınmıyordu, toplum tarafından dışlanmıştı, çevresindekiler kendisi gibi çobandı" deyip. Akabinde Mekke'lilerin kutsal saydığı, Mekke yöneticilerinin akıl danıştığı kişiye diyemezsin.

 

İddiaya gelirsek. Mekke yöneticileri onu kutsal saysalardı, ona karşı savaşmazlardı. O'nun yanında olurlardı.

 

Brain'in yaptığı şu. Önce Mekkeliler Hz Muhammedi "hastalığı" yüzünden cinlenmiş diyorlar ve kötülüyorlardı bu yüzden deli gözüyle bakıyorlardı diyor.

 

Bende bu iddianın mantıksızlığını gösteriyorum ve Mekke'de cinlenmenin bir insanı kötülemek için kullanılacak bir argüman olmadığını. Bir kişinin cinlenmiş denilerek kötülenemiyeceğini söylüyorum.

 

Bu sefer, Mekke'liler Hz Muhammed'e hastalığından dolayı cinlenmiş diyorlardı ve bu yüzden onu kutsal sayıyorlardı diyor.

 

Ama bakıyoruzki Mekke'liler onunla savaşmışlar. O'nu ve taraftarlarını Mekke'den sürmeye çalışmışlar. Yani kutsal saydıkları kişiye karşı yapmışlar bunları. Mekke'de çok az bir taraftarı varken başka bir şehir devleti kendisine biat etmiş.

 

Kafadaki çelişkide olduğu gibi. Hz Muhammed'i kutsal sayanlar bunu O'nun Mekke tanrılarını reddedip İslam dininin tanrısının elçisi olduğu için kutsal sayıyorlar. Ama brain'in cinlenmiş diyerek kutsal sayıyorlardı dediği kişileri se ona karşı savaşıyor.

 

İnsan iddiası çürütülünce kendi iddiasını bir çırpıda reddedip yerine yine saçma bir iddia ortaya sürmemeli.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada basit bir mantık yürütmek gerekirse:

 

Hz. Muhammed'i "Cinlenmiş" diye "Kutsal" ilan etmiş ve peşinden gitmişlerse, Mekkeliler bu kutsal adama niçin karşı çıktılar?

En başta Mekkeli Putperestlerin gitmesi gerekirdi Hz. Muhammed'in peşinden diye düşnüyorum.

 

Yarı-Tanrı varlıkların etkisindeki Kutsal bir kimseye karşı çıkmış olmalarının mantıklı bir açıklaması yoktur.

Aksine O'na inanmış olan Müslümanların O'na inanmamaları gerekir ve Mekkelilerin karşı çıkmamaları gerekirdi.

 

Kaldı ki madem Hz. Muhammed Yarı-Tanrı varlıklarca "Kutsal" bir kisveye bürünmüştü,

Niçin üzerine basa basa Kur'an-da bunu reddediyor?

Niçin Cinlenmediğini söylüyor?

Kendisine lutfedilen Kutsallığı reddetmesi, elde ettiği bu büyük şansı bile bile tepmesi değil midir?

 

Arkadaşlar farkında değilsiniz ama burada her ikiniz açısından da önemli bir çelişki var diye düşünüyorum.

 

Saygılarımla...

 

Boşig.

 

Olay şu. Brain'in Hz Muhammed 'in "hastalığı" ile ilgili kendine dayanak aldığı noktalardan birisi ona bu "hastalık" yüzünden mekkelilerin cinlenmiş gözüyla baktıkları bu yüzden onu hakir gördükleri, dışladıkları.

 

Bende diyorumki, cin dediğimiz varlıklar Mekkeliler için birer tanrı. Cinlenmiş denilen insanlar ise Mekke yöneticilerinin karar alırken görüşlerine başvurdukları, toplum tarafından kutsal sayılan kişiler.

 

Yani bir kişinin hem toplum tarafından kutsal sayıldığını, hemde dışlandığını iddia etmek mümkün mü ?

 

Ben böyle bir hastalığa sahip olmadığını ve peygamberliğini ilan edene kadar da böyle bir ithamla karşılaşmadığını düşünüyorum. Brain'in iddia ettiğinin aksine. Ve defalarca belirttiğim gibi butür ithamlar peygamberliğini ilan ettikten sonra dillendirilmiştir.

 

"iyi cinlenmek" "kötü cinlenmek" gibi bir ayrım olduğunuda hiç sanmıyorum. Eğer cinler Mekkeliler için tapılan tanrılarsa "kötü cinlenmek" nasıl olur. Ki böyle bir bilgide yoktur elimizde. Elimizde net olarak olan bilgi Mekkelilerin cinlere taptığı, cinlerin mekkeliler için birer tanrı olduğu. cinlenmiş kişilere kutsal gözüyle bakıldığı.

 

Yani ben peygamberliğini ilan etmeden öncesinden bahsediyorum şu an.

 

Peki peygamberliğini ilan ettikten sonra Mekkeli düşmanları ona karşı cinlenmiş diyerek bir karalama yapabilir mi kişisel olarak ? Yani bir kişiye karalama yapmak için onun kutsal bir kişi olduğunu iddia etmek mantıklı mı ?

 

Peki, Hz Muhammed'in dini hızla yayılırken ve insanlar onun Allah'ına inanmaya başlayınca Mekke Baş Yöneticisi Ebu Süfyan'ın görüşlerini biliyoruz. Peygaberliğini ilan edince uygulanan şiddet ve sindirme politikasını yararsız görmüş. Bunun Hz Muhammed'e daha çok taraftar kazandıracağını, bu saatten sonra ona, yalancı diyerek hücüm etmenin faydasız olduğunu düşünüyordu.

 

Ona cinlenmiş iddialarını yöneltenler aynı zamanda başka bir şeyi teklif etmişlerdir "sana kabenin anahtarlarını verelim" Kabe'nin anahtarlarına sahip olmak. Mekkelilerin dininde kutsal bir şeydi. Mekke'li egemenler dinlerini korumaya çalışıyorlardı. Hz Muhammed o sözlerin ve öğretilerin Allah tarafından değilde, Mekke tanrıları tarafından kendisine iletildiğini söylerse Mekke'liler dinlerini ve tanrılarını kurtaracak ancak yeni görüşleri ve öğretileri mecburen kabul edeceklerdi.

 

O saatten sonra, Mekke yöneticileri Muhammed'in öğretilerini reddetmenin, Muhammed'in yalan söylediğini iddia etmenin fayda getirmeyeceğini, bu savunamın yetersiz kaldığını farketmişlerdi. Teklifleri o tek Allah fikrini reddedecek, kendisine bunları iletenin Cebrail değil, Mekke tanrıları olduğunu söyleyecekti. Onlarda O nu kutsal bir din adamı kabul edecek ve dinlerini kurtaracaklardı.

 

Ancak artık ne Hz Muhammed nede taraftarları için putperestlik ve bu dinin tanrılarının hiçbir anlamı kalmamıştı. Hz Muhammed ve Muhammedilerin reddedişi, kurallar yaptırımlar yönünden değil. Tanrılar üzerindendi. Yani onlar bu dini kimi kuralları yönünden değil. Tanrıları üzerinden reddediyorlardı.

 

O'nun cinlendiği dolayısıyla bu öğretileri kendisine verenin Allah değil Mekke tanrıları olduğu yönünde bir propaganda onu kötülemek için değil, taraftarlarının putperestliği reddetmesinin önüne geçmek için yapılan bir manevra olabilir.

 

Zaten peygamberliğini ilk açıkladığında karşılaştığı soru nedir "Cebrail değilde Vehm olamaz mı?"

 

Ki bu bir genel iddia, söylenti olarak ortaya çıkmamıştır. Mekke yöneticilerinin yaptıkları bir toplantıda, Hz Muhammed hakkında yapılacak karşı propaganda için kullanılacak argümanlar masaya yatırılmış. Ve Cinlendiği dolayısıyla Mekke tanrılarıyla iletişim içinde olduğu iddiasıda bir seçenektir. Ama sonunca delirdiği, mecnun olduğu , büyücü olduğu iddiasında karar kılmışlar ve bunu kullanmışlardır.

 

seninde altını çizdiğin gibi.

 

Kendi taraftarlarının böyle bir bakışla onu kutsal saysalardı, putperestlik dininin tanrılarını reddetmezlerdi. Çünkü kendi kutsal saydıkları kişide o dinin tanrılarının elçisi olabilirdi ancak.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu kadar mantıksız ve çelişik görüş olmaz. gerçekten.

 

Birazcık mantık yürütmek zor mu ? Hz Muhammed kimdir. Mekke'nin putlarını ve tanrılarını reddeden kişi. Onun taraftarları kimlerdir? aynı şekilde mekke putları ve tanrılarını reddeden kişiler. Hz Muhammed'i kutsal olarak görenler ve yanında olanlar kimlerdir? taraftarları.

 

Sava bakar mısınız ? Putperest olmayanlar. Putperestliğin tanrılarını reddedenler, yoktur diyenler Hz Muhammed'i putperestlik dininin kutsallık yargısı ve tanrıları üzerinden değerlendiriyor. Bu adamlar için o zaman Mekke'nin yarı tanrıları olan cinlerle münasebet kuranmı daha kutsal olurdu? Yoksa bizzat aynı dinin tanrıları yani putlar mı ? Ve o dinin din adamları mı ?

 

Putperestler ise aynı kişiye düşman oluyor ? Ve O'nu kötülemek için onun kutsal bir adam olduğunu söylüyorlar

 

Bunu akıl mantık alır mı ?

....

Brain'in yaptığı şu. Önce Mekkeliler Hz Muhammedi "hastalığı" yüzünden cinlenmiş diyorlar ve kötülüyorlardı bu yüzden deli gözüyle bakıyorlardı diyor.

 

Bende bu iddianın mantıksızlığını gösteriyorum ve Mekke'de cinlenmenin bir insanı kötülemek için kullanılacak bir argüman olmadığını. Bir kişinin cinlenmiş denilerek kötülenemiyeceğini söylüyorum.

 

Bu sefer, Mekke'liler Hz Muhammed'e hastalığından dolayı cinlenmiş diyorlardı ve bu yüzden onu kutsal sayıyorlardı diyor.

....

İnsan iddiası çürütülünce kendi iddiasını bir çırpıda reddedip yerine yine saçma bir iddia ortaya sürmemeli.

 

Sana ne diyeyim ben ya...

 

Beni mantıklı olmaya çağıran arkadaşımıza bak!

Benim iddiamı nerede çürütmüşsün?

Nerde kendi iddiamı bir çırpıda kenara itip, başka bişeyi savunmuşum?

Belki anlamayı denetrsin diye, sana polis-şüpheli örneği verdim, gıkın çıkmadı.

 

Cinlenmiş kişiye insanların hepsinin kutsal kişi diye bakamayacaklarını da yukarıdaki bir iletimde açıkladım.

Aynı noktaya Sayın boşig de takılmış, ona yazdığım cevabı oku.

 

Ortada cinlenmiş olduğu söylenen bir adam var.

 

Kimisi geliyor "bu adam ermiş/kutsanmış" diyor (senin tabirinle İyi Cinlerce cinlenmek)

Kimisi de geliyor "bu adam delirmiş" diyor (senin tabirinle Kötü Cinlerce cinlenmek)

 

Heralde iyi cinlerle cinlenmek ile, kötü cinlerce cinlenmek arasında bir terim/ifade/fiil farkı vardı.

 

Birine sen ermişsin/kutsanmışsın (senin tabirinle İyi Cinlerce cinlenmek) ifadesini kullanırken,

diğerine de aynı kelimeyi kullanmış olamazlar.

 

Ona da sen delirmişsin/cinnet geçirmişsin (senin tabirinle İyi Cinlerce cinlenmek) ifadesini kullanmışlardır.

 

Aynı kelime ile hem yüceltme hem yerme olamaz heralde. Biraz mantık ya.

 

Yukarıda kendi tezin var. İyi Cin, Kötü Cin. Buna bağlı olarak, Mekkelilerin bir kısmı Muhammed'e kutsanmış (iyi Cinlerce) gözüyle bakarken, diğer kısmının delirmiş (Kötü Cinlerin etkisi altında) gözüyle bakabileceklerinin akıl karı olduğunu görebilirsin.

 

Mekkelilerin, bize de sattıkları cin inançları vardı.

"Cinlenmiş" olduğu düşünülen bir adama herkes kafadan kutsal veya deli gözüyle bakmz. Gelirler bakarlar, durumuna göre herkes kendi kararını verir.

 

Sayın 4mevsime yazdığım cevabı da oku.

 

Muhammed'i delilikle suçlayan tek ayet o ayetler değil. Başka ayetler de var.

 

Eğer bize, sadece bu ayetler ulaşmış olsaydı, size hak verirdim. Başkalarının suçlaması, Muhammed'e saralı teşhisi koymamız için yeterli olmazdı.

 

Bize ulaşan ve saralı olduğuna dair bize en çok bilgi sağlayan şey, "vahy anı" olarak aktarılan hadislerdir. Zira, orada doğrudan bir teşhis/tanımlama var.

 

Mantıklı birşey söylendiği zaman, o mantığa hak verebildiğimi göremiyormusun?

Sayın 4mevsim'e söyledim: "Eğer bize, sadece bu ayetler ulaşmış olsaydı, size hak verirdim. Başkalarının suçlaması, Muhammed'e saralı teşhisi koymamız için yeterli olmazdı." Bu iddiaları muhaliflerin karalama kampanyası olarak almak durumunda kalırdık. Mantıklı düşüncenin onayıdır bu.

 

Ama sende nedense din sözkonusu olunca mantıklı tek bir söz göremiyorum.

Panik halinde bana laf yetiştirmeye çalışacağına, başka yazıları da oku.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:clover:

Arkadaşlar bu konular öyle ayak üstü sohbet eder gibi konuşulacak konular değil.hele hele fikir yürütülecek şeyler hiç değil.bu tür insanlığa yön veren konular hakkında ulema sınıfının söyledikleri dikkâte alınmalıdır.burada konuşulmaya,tartışmaya demiyorum,açılacaksa da konu hakkında sahih bilgisi olanlar yorum yapmalıdır.öyle düz ara hayatında besmele bile çekmemiş insanların bu derece hassas konular hakkında fikir belirtmeleri son derece yanlıştır.ayrıca böyle forum ortamlarınıda ****** kuyuya taş atması gibi insanları birbirine düşürmek için kullanan pek çok ****** ****** var.lütfen bu misyonerlerin oyununa gelmeyin ve doğrulanmış bilgiler dışında tahmini fikirler belirtmemeye özen gösterin. bu konular o derece hassastır ki,insanları bir ağacın içinden çürümesi gibi çürütebilir,zayıflatabilir.anlayışlı davranışlarınız için şimdiden teşekkür ederim.çok gereksiz ve ********* ******** ****.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

lütfen bu misyonerlerin oyununa gelmeyin ve doğrulanmış bilgiler dışında tahmini fikirler belirtmemeye özen gösterin. bu konular o derece hassastır ki,insanları bir ağacın içinden çürümesi gibi çürütebilir,zayıflatabilir.anlayışlı davranışlarınız için şimdiden teşekkür ederim.

 

Çok nazik bir yazı olsa gerek yıldız dolmuş...

Her neyse, misyoner suçlamanızı biraz tartıp da yapın.

Ayrıca sorgulamak, araştırmak ve tartışmak insanı çürütmez aksine koyun olmaktan çıkarıp insan yapar... Ne o? Sorgulayan düşünen beyinlerden neden bu kadar çekinmektesiniz ve engel olmak zorunda hissediyorsunuz kendinizi?

 

Saygılar efendim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok nazik bir yazı olsa gerek yıldız dolmuş...

Her neyse, misyoner suçlamanızı biraz tartıp da yapın.

Ayrıca sorgulamak, araştırmak ve tartışmak insanı çürütmez aksine koyun olmaktan çıkarıp insan yapar... Ne o? Sorgulayan düşünen beyinlerden neden bu kadar çekinmektesiniz ve engel olmak zorunda hissediyorsunuz kendinizi?

 

Saygılar efendim...

Korku başa bela... Ya birisi yazdıklarımızın doğru olduğuna ikna olursa...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hz Muhammed’in Çocukluğu

 

Bir öksüz,

 

93/6 Seni bir öksüz olarak bulup barındırmadık mı?

 

ve yoksul olduğunu,

 

93/8 Seni fakir bulup zengin etmedik mi?

 

Arabistan (Mekke-Bekke) çevresinde yaşadığını

 

42/7 Başkent ve çevresini uyarman için ve gerçekleşecek olan Toplanma Gününe karşı uyarman için biz kusursuz bir dile sahip olan bir Kuran’ı böylece sana vahyediyoruz. Onlardan bir kısmı cennete, bir kısmı da cehenneme girecektir.

 

6/92 Bu, kendisinden öncekileri doğrulayan kutlu bir kitap olup ülkelerin anasını ve etrafındakileri uyarman için indirilmiştir. Ahirete inananlar ona inanırlar ve onlar namazlarına da devam ederler.

 

ve gençliğindeyken bir tür sapkınlık içerisinde bulunduğunu biliyoruz.

 

93/7 Seni bir sapık olarak bulup doğruya iletmedik mi?

 

Özel hayatı bizi ilgilendiren bir görev değil! Biz mezhepliler gibi (afedersiniz) ne şekilde nereye işemiş olduğunu, hangi gece hangi hanımlarıyla yattığını, hangi taşla taharetlendiğini vs. karıştıracak değiliz. Sapıkların hadislerine sapıklar ve cahiller inanır. Biz ise Kuran’da ne yazıyorsa onu aktaracağız!

 

Kuran’da bu elçinin gençliğinde bir tür sapkınlık içerisinde bulunduğunu yazar. Fakat Allah, O’nu elçilikle görevlendireceği vakit “sapkınlıktan-doğruluğa, öksüzlükten-himayeye ve yoksulluktan-zenginliğe” geçmesini sağlayacak kolaylıklar sağlamıştır.

 

Yorum: Bölücü din tekelcilerinin Fatiha Suresi’nde kullanılan “dallin-sapkın/sapmış” kelimesini olduğu gibi çevirmeleri fakat (yukarıdaki) Duha suresinde geçen “dallin” kelimesine ise değişik anlamlar yüklemeleri oldukça ilginçtir. Mezhepleri uğruna herkes işine geldiği gibi çeviri yapabiliyor malesef! İşte bazı çevirmenlerin “dallin” kelimesi için belirlediği karşılıklardan birkaç örnek: Diyanet, S.Ateş= “şaşırmış iken” - Mevdudi, E.H.Yazır, G.Onan= “yol bilmez iken” - A.Gölpınarlı= “yol yitirmiş” …

 

Hz.Muhammed’in Elçiliği

 

Hz.Muhammed’in elçiliği tam olarak nerede-ne zaman başladı bilmiyoruz. Elçiliği hakkında tarih kitaplarında veya mezheplilerin açıklamalarında çelişkili ifadelere rastlamak mümkün. Bu yüzden bizim için, elçiliğinin nerede/ne zaman başladığı çok önemli olmasa gerek. Eğer önemli olsaydı, Allah bunu extradan Kuran’da belirtirdi.

 

Kuran ayetleri Cibril vasıtasıyla elçiye aktarılmaya başlandığında, Hz.Muhammed için belirlenmiş bir din/sistem yoktu. İlk başta buna bir açıklık getirilmeliydi ve bununla ilgili gönderilen ayet şu idi:

 

“16/123 Nitekim, İbrahim’in dinini bir monoteist olarak izlemen için sana vahyettik; o asla putperestlerden olmadı.”

 

Hz.Muhammed ayete göre Hz.İbrahim’in inanç sistemine/taktiğine dahil olmalıydı. Hanif-birleyici bir mümin olması isteniyordu. Bu inancın incelikleri daha sonra Hz.İbrahim kıssaları ile HzMuhammed’e öğretilecekti. Oysa Hz.Muhammed bu bilgileri edinmeden önce bunlarla ilgili bir bilgiye sahip değildi!

 

11/49 Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberleridir. Ne sen, ne de senin halkın bundan önce onları bilmezdi. Sabret. Sonuç, erdemlilerindir.

 

Hanif-birlemek aynı zamanda İslamiyet’in diğer adıdır. İslamiyet-teslim olmak demek. Hanif-müslüman, Allah’ın insanlar için seçtiği/belirlediği din olan İslam’a ve Allah’a katıksız iman eden demektir. Bunlar birbirinden ayrı kavram değildirler. Hanif olan, Allah’ı birler. Müslüman, O’na teslim olmayı seçen kişilerdir. Nitekim Allah’ın onayladığı bir sistemdir “hanif islam”.

 

30/30 Bir tek Tanrıcı olarak kendini dine adamalısın. Nitekim, ALLAH insanları böyle bir yaratılış ile donatarak yaratmıştır. ALLAH’ın yaratışında değişiklik olmaz. Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez.

 

Hz.Muhammed Hanif idi

 

Buzağıya tapınmakla başlayan inkar hükümranlığını Yahudiler devam ettiriyorlardı. Haliyle Hz.Muhammed, Allah’ın görevlendirdiği bir elçi olduğundan, sırf kendi menfaatlerine ters düşeceklerini sezimledikleri için bu elçiyi de ortadan kaldırma planları kurmaya başladılar.

 

8/30 İnkarcılar seni etkisiz hale getirmek, veya seni öldürmek ya da seni sürmek için planlar yapıyorlardı. Onlar plan kuruyorlarsa ALLAH da plan kuruyor. ALLAH plan kuranların en ustasıdır.

 

Hicrete zorladılar, sürgün ettiler. Bunların karşısında elçinin göğsü daraldı.

 

15/97 Söylediklerinden ötürü göğsünün daraldığını biliyoruz.

 

Fakat bu Kuran’ın tamamlanması gerekiyordu!

 

15/94 Öyleyse sana emredileni açıkça ortaya koy ve müşriklere de aldırma.

 

Çünkü insanlar bununla sorguya çekilecek!

 

43/44 Bu, sana ve halkına bir mesajdır; ondan sorulacaksınız.

 

Elçi yılmadı. Hakaretlere aldırmadı. Bir tatsız olay yüzünden vahiy aktarımı bir süreliğine ertelendi. Fakat daha sonra tekrar devam etti.

 

Hz.Muhammed, atası İbrahim’e uyuyordu! O bir muvahhiddi. O haniflerin (devam) temsilcisi idi. Fakat ölümünden hemen 50 yıl sonra savaşla netice alamayanlar, İslam’ı kendi dinlerinde yaptıkları gibi, kendilerine gelen hükümleri parçalamakla işe başladılar. Hadis ve sünnet adı altında bir şirk dini ortaya çıkardılar. Ne yazık ki günümüzde Hz.Muhammed’e uyduğunu zanneden ataperestler dahi Hz.Muhammed’in sistemi ile zerre kadar ilgisi bulunmamaktadırlar. Hz.Muhammed “Muvahhid” idi ve bu şekilde can verdi.

 

6/161 De ki: “Rabbim beni dosdoğru olan yola iletmiş bulunuyor: monoteist olan İbrahim’in mükemmel dinine… O, ortak koşanlardan olmadı.”

 

Hz. Muhammed’in Mucizesi

 

Efsane kitaplarında meşhur mezhepçiler, elçi için onlarca mucize uydurmuşlardır. Oysa elçinin bilinen tek mucizesi şudur:

 

21/45 “Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum,” de. Ne var ki, sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmez.

 

7/203 Kendilerine bir mucize getirmediğin zaman: “Mucize isteseydin ne olurdu,” derler. De ki: “Ben, ancak Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum.” Bunlar, Rabbinizden aydınlatmalardır, inanan bir toplum için bir hidayet ve rahmettir.

 

Buradan anlıyoruz ki, Hz.Muhammed’in tek mucizesi, Kuran’ı tebliğ etmesi ve bu zorlu/ağır görevi başarıyla bitirebilmiş olmasıdır.

 

Hz. Muhammed’e Yapılan Haksızlık!

 

Aynı İblis hükümranlığını kurmak isteyen Yahudiler gibi, inanmış görünüp fakat aslında inanmayanlardan bazıları,

 

49/14 Araplar “İnandık,” dediler. De ki, “Siz inanmadınız, fakat inanç kalbinize girinceye kadar, ‘teslim olduk’ deyin. ALLAH’a ve elçisine uyarsanız yaptıklarınızdan hiç bir şeyi eksiltmez. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

 

Hz.Muhammed’e deli yakıştırması yapmaya başladılar.

 

81/22 Arkadaşınız deli değildir.

 

Öyle ya kuzu kuzu atalarımıza/putlarımıza taparken nereden çıktı bu tektanrıcılık?

 

37/36 “Tanrılarımızı deli bir şair için mi terkedeceğiz?” diyorlardı.

 

Ama insan birkez inkara şartlanmaya görsün! Binlerce bahane bulur kendi davasının haklı olduğuna inanmak/inandırmak için. Nitekim böyle yaptılar! Kuran’ın Allah katından olabileceğine inanmadılar. Onlar için bu, eskilerin masalları ve bunları derleyen/öğreten bir bilginin işiydi.

 

8/31 Ayetlerimizi dinledikleri zaman, “İşittik,” diyorlardı, “İstesek biz de bunun bir benzerini getiririz. Bu, geçmişlerin efsanelerinden başka bir şey değil.”

 

46/11 İnkar edenler, inananlara, “O iyi bir şey olsaydı onlar (İsrail oğulları) bizden öne geçemezlerdi” derler ve ona yol bulamadıkları için, “Bu bir efsanedir” diyeceklerdir.

 

16/103 “Ona bir insan öğretiyor” biçimindeki sözlerini elbette biliyoruz. Amaçladıkları kişinin dili yabancıdır, bu ise apaçık Arapça bir dildir.

 

Hz.Muhammed Allah’ın Sünnetini Açıkladı

 

Kuran, Levh-i Mahfuz (Korunmuş Levhalar)’dan alıntılanmış bir bölümdür. Levh-i Mahfuz Allah’ın (ana) kitabıdır. Kainat içinde ve dışında, tarihin öncesinde ve sonrasında, her nerede/ne hadise vuku bulmuş/bulacaksa, hepsi bu kitaba göredir. Levh-i Mahfuz bir kural kitabıdır. Allah’ın sistemi hakkındaki bilgilere bu kitaptan ulaşırsınız!

 

85/21-22 Gerçekten, o şanlı bir Kuran’dır. Korunmuş bir ana levhadadır.

 

Hz.Musa’ya verilen levhalarda da bu kitabın hükümlerinden bahsediliyordu!

 

7/145 Her şeyin detaylı açıklaması ve öğüt olarak her ne varsa Musa için levhalara yazdık: “Bu öğretilere sıkı sarıl, halkına da söyle ona en güzel biçimde sarılsınlar. Yoldan çıkmışların son durağını size göstereceğim.”

 

Bu kitaptaki hükümler Allah’ın, yarattıkları için belirlediği hükümlerdir. Kimsenin bunları değiştirmeye yetkisi yoktur. Bırak onu ulaşamayız bile!

 

17/58 Hiç bir ülke yok ki diriliş gününden önce onu yok edecek veya şiddetli bir biçimde cezalandıracak olmayalım. Bu, kitapta yazılmış bulunuyor.

 

İnsanlar hesap gününde “biz bu gerçeklerle yüzleşmedik, bize bir uyaran da gelmedi” diyemesinler diye Allah, herşeyi detayı ile açıklamıştır.

 

44/13 Mesaja aldırış etmediler. Halbuki kendilerine apaçık bir elçi gelmişti.

 

35/24 Seni bir müjdeci ve uyarıcı olarak gerçekle gönderdik. Her toplum içinde mutlaka bir uyarıcı gelmiştir.

 

67/9 Onlar da dediler ki, “Evet, bize bir uyarıcı gelmişti, ama biz yalanladık ve, ‘ALLAH hiçbir şey indirmemiştir. Siz tümüyle sapıtmışsınız,’ dedik.”

 

Sapıtanlar, Allah’ın sünnetini/yasasını terkedip, Allah’ın görevlendirdiği elçi (Hz.Muhammed) için uydurulan, sözde sünnete kananlardır. Allah, kendi sünnetinden/yasasından başka bir sünnet arayanları şöyle uyarmaktadır:

 

6/114 ALLAH’tan başka yasa koyucu mu arayayım? O ki size kitabı detaylı olarak indirmiştir. Kendilerine kitap vermiş olduklarımız onun Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. O halde kuşkulananlardan olma.

 

48/23 Öteden beri uygulanan ALLAH’ın sünneti (sistemi) budur. ALLAH’ın sünnetinde bir değişme bulamazsın.

 

45/6 Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH’ın ayetleridir. ALLAH’tan ve ayetlerinden başka hangi hadise inanıyorlar?

 

Hz.Muhammed tüm hayatı boyunca insanlığın son kurtuluş umudu olan bir kitap ve bundaki Allah’ın sünnet/yasasını duyurmak için çabaladı. Fakat kendinden sonra gelen dinsiz Allah düşmanları O’nun adına bir çok hurafe uydurdular. Bu şanlı elçiye birçok iftirada bulundular. Bunların ismine sünnet (Peygamber yasaları) koydular. Allah’ın, “peygamberleri şirk aracı olarak kullanmayın” uyarısına rağmen, inadına Hz.Muhammed’i putlaştırdılar.

 

3/80 Ve size, melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, size hiç inkarı emreder mi?

 

Hz.Muhammed’e Yakıştırılan İftiralar

 

_ Kuran’daki bağlamından koparılarak bir Yahudi efsanesinden pay verilen Miraç esnasında, Allah ile görüşüldüğünü iddia ettiler. Oysa Allah’ı bu dünyada görmek mümkün değildir. (42/51,7/143,2/260)

 

_ 9 eşle evli olduğunu ve bunun yarısı kadarıyla da birlikte yaşadığını iddia ettiler. Oysa Kuran’da “Güzellikleri senin ilgini çekse bile …” artık nikahlanamazsın demekte ve bu işe bir sınır koymaktadır. 9 eş ve bir o kadar da nikahsız yaşadığı kadın ile ilgili bir bilgiye, her nedense biz Kuran’da rastlamadık.

 

33/52 Bunların ötesinde kadınlar sana helal değildir, ve eşlerinden her hangi birisini de onlarla değişemezsin. Güzellikleri senin ilgini çekse bile. Ancak elinin altındakiler ile yetin. ALLAH her şeyi gözetleyendir.

 

_ Ayı iki parmağıyla yardığını, parmağından sular fışkırttığını, gaybı bildiğini iddia ettiler.

 

_ 9 yaşındaki bir kız ile evlendiğini iddia ettiler.

 

_ Kuran’ı yeterli görmeyen inkarcılar, sayısız “Kutsi Hadis” yakıştırdılar.

 

_ Çelişkili yalanlarla dolu hadis/sünnet kitabı oluşturdular.

 

_ Tüm peygamberlerin en üstünü olduğunu iddia ettiler. Oysa Kuran’da müminler için “elçiler arasında ayırımcılık yapılmaması gerektiği” hatırlatılır.

 

3/84 De ki: “ALLAH’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlara indirilene; Musa’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rab’leri tarafından verilene inandık. Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız ve biz O’na teslim olanlarız.”

 

4/152 ALLAH’a ve elçilerine inanan ve onların hiçbiri arasında ayırım yapmayanların da ödüllerini ileride verecek. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

 

_ “Allah dilediğine şefaat edecektir” ayetine kafa tutarcasına Hz.Muhammed’e şefaatçı gözüyle baktılar.

 

39/43 ALLAH’ın dışında şefaatçılar mı edindiler? De ki, “Onlar hiç bir şeye sahip değilseler ve düşünemiyorlarsa da mı?”

 

10/18 ALLAH’ı bırakıp, kendilerine ne zarar ne de yarar veremiyenlere tapıyorlar ve “Bunlar, ALLAH yanında bize şefaat edecekler,” diyorlar. De ki: “ALLAH’ın göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi O’na bildiriyorsunuz? O çok yücedir, ortak koştuklarınızdan uzaktır.”

 

74/48 Aracıların şefaati onlara bir yarar sağlamaz.

 

_ Ehli sünnet adında, Kuran Müslümanlarını - Hanif Müslümanları bölen bir mezhep ortaya çıkardılar. Oysa Allah bölünenlere tolerans vermeyecektir.

 

3/103 ALLAH’ın ipine topluca sımsıkı sarılın; ayrılığa düşmeyin. ALLAH’ın size olan nimetini anımsayın. Siz birbirinize düşmanlar idiniz de kalplerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi ondan kurtardı. Yola gelesiniz diye ALLAH ayetlerini böyle açıklıyor.

 

3/105 Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra ayrılık ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayınız. Onlar için büyük bir azap var.

 

23/53 Fakat, onlar işlerini çeşitli kitaplara ayırdılar. Her grup kendi yanında bulunandan hoşnut…

 

15/90 Aynı şekilde o bölücülerle de ilgileneceğiz.

 

_ Allah’ın belirlemiş olduğu helaller ve haramlar dışında, Hz.Muhammed’in de helal/haram belirlediğini/belirleyebileceğini söylediler. Oysa Allah Kuran’da bunun tam tersini söylemektedir.

 

5/87 İnananlar, ALLAH’ın size helal yaptığı iyi şeyleri haram etmeyin. Sınırı aşmayın. ALLAH sınırı aşanları sevmez.

 

10/59 De ki, “ALLAH’ın size indirdiği rızıkların bir kısmını helal, bir kısmını da haram ettiğinizi görmez misiniz?” De ki, “ALLAH mı size izin verdi, yoksa ALLAH’a iftira mı ediyorsunuz?”

 

Tersini söylerler! Allah ne demişse-elçi ne getirmişse bu zalimler, kendi menfaatlerine ters düşeceği düşüncesiyle kabul etmezler yada değiştirirler.

 

16/116 Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü “Bu helaldir, bu haramdır,” demeyin. Böylece ALLAH’a yalan yakıştırmış olursunuz. ALLAH’a yalan yakıştıranlar başarıya ulaşamazlar.

 

Fakat bu ikiyüzlü inkarcı-iftiracılardan elçi elbette bunların hesabını soracak! Allah’ın sözlerini bırakıp “Buhari, Tirmizi, Müslim vb.” sözlerine, Allah’ın sünnetini bırakıp “elçi adına uydurulan sünnete” bağlananlar, hesap günü elçinin şu şikayetiyle karşılaşacaklar ve hayal kırıklığına uğrayacaklar.

 

25/30 Elçi de, “Rabbim, halkım Kuran’ı terketti,” der.

 

Hz. Muhammed Öldü!

 

Hz.Muhammed de diğer elçiler gibi insandı. Tebliğ görevini bitirdi ve diğerleri gibi bu dünyayı terk etti. Hz. Muhammed, bazı bölücülerin iddia ettiği gibi “falan kuşağın, filan soyun başı yada sonu değildi”.

 

33/40 Muhammed, adamlarınızdan herhangi birisinin babası olmadı. Ancak o ALLAH’ın elçisi (rasulü) ve son peygamber (nebi) oldu. ALLAH her şeyi iyi bilir.

 

Sonuç:

 

Allah’a ulaşmaya yol arayan müminler kendilerini katıksız Allah’a yöneltmeli ve Kuran rehberliğinde Hz.İbrahim’in inanç sistemi olan “Hanif”liği benimsemelidirler. Öncelikle bu tekamülün tamamlanması gereklidir. Yani Allah’a tam ve samimi bir teslimiyet/yönelme sergilemeniz gerekmektedir.

 

2/135 “Yahudi veya Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız,” dediler. De ki: “Hayır, biz İbrahim’in tektanrıcı dinine uyarız. O, ortak koşanlardan olmadı.”

 

30/30 Bir tek Tanrıcı olarak kendini dine adamalısın. Nitekim, ALLAH insanları böyle bir yaratılış ile donatarak yaratmıştır. ALLAH’ın yaratışında değişiklik olmaz. Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez.

 

3/95 De ki: “ALLAH doğruyu söyler; İbrahim’in tektanrıcı dinine uyun. O puta tapanlardan olmadı.”

 

Kim ne dersin ve kim Hz.Muhammed adına atılan onca iftiraya inadına sarılsın, gerçek ve değişmez olan Allah’ın sünnetidir/sözleridir. Ben bir muvahhidim. Benim için dinde tek kaynak “Kuran’dır”. İnanmak isteyen birine Kuran yeterlidir. İnanmak isteyen birini Kuran, Allah’a ulaştırır.

 

2/118 Cahiller, “ALLAH bizimle konuşmalı veya bize bir ayet (mucize) gelmeli değil miydi,” dediler. Daha öncekiler de onlar gibi konuşmuşlardı. Kafaları birbirine benziyor. Biz ayet (mucizeleri), inanacak olanlara sergileriz.

 

Kendimizi boşuna kandırmayalım. Ehli Sünnet inancını Hz.Muhammed başlatmadı/başlatamazdı da. Çünkü O’nun tek ve en önemli görevi Kuran’ı olduğu gibi halka aktarmaktı. Allah sözlerini/sünnetini insanlığa duyurmaktı. Hz.Muhammed’e inandığını savunan sözde müslümanlar, önce Kuran’ı gönüllerine yerleştirmelidirler -ki 25/30′daki peygamberin şikayeti ile yüzyüze gelmesinler. İslam (teslimiyet) şuuru içinde Hanif (birleyici) müminler arasına girmelidirler. Oysa bölücüler, Allah’ın diğer kitaplarını/yasalarını böldüğü gibi Hanif_müslüman inancını da bölmeye çalıştırlar. Fakat Allah gerçeklerin bilinmesini istiyor (41/53). Allah, inananla-inanmayanın arasını ayıracak.

 

29/3 Kendilerinden öncekileri sınadık. Elbette ALLAH doğrucuları ile yalancıları birbirinden ayıracaktır.

 

4/150 ALLAH’a ve elçisine karşı çıkanlar, ALLAH ile elçilerinin arasını ayırmak isteyenler, “Bir kısmına inanıp bir kısmını inkar ederiz,” diyenler ve bu ikisi arasında bir yol edinmek isteyenler…

 

4/151 İşte bunlar gerçek inkarcılardır. İnkarcılar için acıklı bir azap hazırlıyoruz.

 

Kuran’ da; ” Uyulması gerekli görülen ” Muhammed

 

HANiF_MUSLiM MUHAMMED

 

De ki, “Ben sadece Rabbime çağırırım; ve O’na hiç kimseyi ortak koşmam.” 72/20

 

De ki “Ey halk, dinimden bir kuşku duyuyorsanız, bilesiniz ki, sizin ALLAH’tan başka taptığınız kimselere tapmam. Ben ancak, sizin canınızı alan ALLAH’a taparım. İnananlardan olmakla emrolundum.” 10/104

 

“Yahudi veya Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız,” dediler. De ki: “Hayır, biz İbrahim’in tektanrıcı dinine uyarız. O, ortak koşanlardan olmadı.” 2/135

 

Ben yüzümü tümüyle, gökleri ve yeri yaratana çevirdim ve ben ortak koşanlardan değilim. 6/79

 

GÜZELE VE DOĞRUYA ÇAĞIRAN MUHAMMED

 

Müslüman (teslim) oldular diye seni minnet altında bırakmak istiyorlar. De ki, “Müslümanlığınızı başıma kakmayın. Aslında, sizi inanca ulaştırdığı için ALLAH sizi kendisine borçlu görür, eğer doğru kimselerseniz.” 49/17

 

Dinlerine girmedikçe ne Yahudiler, ne de Hristiyanlar, senden hoşnut olmazlar. De ki: “Doğru yol ALLAH’ın yoludur.” Sana gelen bilgiden sonra onların arzularına uyarsan ALLAH’a karşı seni savunacak ne bir dost ne de bir destekleyici bulamazsın. 2/120

 

Seninle tartışırlarsa, “Ben ve beni izleyenler kendimizi ALLAH’a teslim ettik,” de. Kitap verilenlere ve kitap verilmeyenlere (ümmilere), “Teslim oldunuz mu,” de. Teslim olurlarsa, doğruyu bulurlar. Yüz çevirirlerse, görevin sadece duyurmaktır. ALLAH kulları görür. 3/20

 

De ki, ” ALLAH’ı seviyorsanız beni izleyin ki ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.” 3/31

 

UYARAN - ÖĞÜTLEYEN VE HATIRLATAN MUHAMMED

 

De ki, “Ben sizden her hangi bir ücret istemiyorum; o sizin olsun. Benim ücretim ancak ALLAH’tandır. O her şeye Tanıktır.” 34/47

 

“Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum,” de. Ne var ki, sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmez. 21/45

 

De ki, “Övgü ALLAH’adır; ayetlerini size gösterecek, siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin onların yaptığından habersiz değildir.” 27/93

 

De ki “Ben türedi bir elçi değilim. Bana ve size ne olacağını da bilmem. Ben, ancak bana vahyedilene uyuyorum. Ben apaçık bir uyarıcıdan başka bir şey değilim.” 46/9

 

De ki, “Ey inanan kullar, Rabbinizi sayın. Bu dünya hayatında güzel davrananlara güzellik vardır. ALLAH’ın yeri geniştir. Gerçek uğrunda direnenlerin ücreti hesapsız olarak verilecektir. 39/10

 

De ki, “Sizin için göklerden ve yerden kim besin sağlıyor?” De ki, “ALLAH.” Öyleyse ya biz veya siz, ya doğru yoldadır, ya da açık bir sapıklık içindedir. 34/24

 

De ki, “ALLAH geceyi diriliş gününe kadar üzerinize sürekli kılsaydı ne dersiniz? ALLAH’tan başka hangi Tanrı size bir ışık getirebilir? İşitmiyor musunuz?” De ki, “ALLAH gündüzü diriliş gününe kadar üzerinize sürekli kılsaydı ne dersiniz? ALLAH’tan başka hangi Tanrı dinleneceğiniz geceyi size getirebilir? Görmüyor musunuz? 28/71-72

 

Seninle çekişirlerse de ki, “ALLAH yaptığınız her şeyi en iyi bilendir.” 22/68

 

De ki, “Size bir saat gecikmeyecek, bir saat de erken gelmeyecek belirlenmiş bir gününüz vardır.” 34/30

 

De ki, “Övgü ALLAH’a özgüdür. Selam (barış) da seçtiği kullarına olsun. ALLAH mı, yoksa onların ortak koştukları mı daha iyidir?” 27/59

 

Eğer yüz çevirirlerse de ki, “Size yeterli ölçüde bildirdim. Size söz verilen şeyin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem.” 21/109

 

Hadislerde; ” Uyulması gerekli görülen ” Muhammed (!)

 

CİNSEL UZMANI MUHAMMED

 

3643 - Übeyy İbnu Ka’b (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ey Allah’ın Resulü, dedim, bir kimse hanımıyla cima yapsa fakat inzal olmasa yıkanması gerekir mi?” “Kadına değen kısmını yıkar, sonra abdest alır ve namaz kılar!” buyurdular.”

 

Buhari, Gusl 29, Müslim, Hayz 85, (346).

 

5098 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “Mü’mine cennette şu şu kadar (kadınla) cima gücü verilir!” buyurmuşlardı. Kendisine: “Ey Allah’ın Resûlü! Buna tâkat getirilebilir mi?” diye soruldu. “Yüz (kişinin) gücü verilir! (Böyle olunca takat getirir!)” buyurdular.”

 

Tirmizi, Cennet 6, (2539).

 

2128 - Ümmü Atiyye (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: “Bir kadın Medine’de kızları sünnet ederdi. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) (kadını çağırtarak) kendisine: “Derin kesme. Zîra derin kesmemen kadın için daha çok haz vesilesidir, koca için de daha makbüldür” diye talimat verdi.”

 

Ebü Dâvud, Edeb 179, (5271). Rezin’in rivayetinde Resülullah şöyle buyurur: “Kızları sünnet ederken üstten kes, derin kesme, bu şekilde kesilmesi yüze daha çok parlaklık, kocaya daha çok haz verir.”

 

KİRLETİLEN - İFTİRA ATILAN MUHAMMED

 

4055 - İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma’nın anlattığına göre kendisine, hanımını boşayıp sonra da onunla cima yapan, kadını ne boşadığı ne de rücû ettiği hususunda işhadda (beyanda) bulunmayan bir adam, durumunu sormuş, onun da cevabı şu olmuştur: “Sen hanımını sünni olmayan talakla boşamışsın, sünni olmayan tarzda geri dönmüşsün. Boşadığına da, döndüğüne de işhadda bulun ve (şahidleme işini) bir daha terketme.”

 

Ebu Davud, Talak 5, (2186); İbnu Mace, Talak 5, (2025).

 

Yorum : Bilindiği üzere sünnilik akımı, Muhammed peygamberin ölümünden sonra icad edilmiştir. Fakat buradaki sözde hadiste ” sen hanımını sünni olmayan bir talakla boşamışsın ” deniliyor. Daha böyle bir akım ortaya çıkmamışken, peygamber sünnilikten bahsediyor. Yoksa peygamber, tüm ömrü boyunca İslam’ a değil de sünniliğe mi uymuştur ? Öyleyse bu Kuran’ ı kim tebliğ etti ?

 

5431 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’ın bir kızının defnine şahid olduk. Bu definde Resülullah kabrin üzerine oturmuştu. Aleyhissalâtu vesselâm’ın gözlerinden yaş aktığını gördüm. “Aranızda bu gece günah işlemeyen (cima yapmayan) var mı?” buyurdular. Ebu Talha radıyallahu anh: “Ey Allah’ın Resulü! Ben varım!” dedi. Aleyhissalâtu vesselâm da: “Öyleyse kabrine in!” buyurdular.

 

Ravi der ki: “Ebu Talha kabre inip onu defnetti.” Buhari, Cenaiz 72.

 

Yorum : Kuran’ da, edeb ile yapılması yasaklanmayan (2:222-223) cinsel ilişki hakkındaki ayeti halka okuyan peygamber şimdi bu işe, “günah” mı diyor? Bu çelişkiyi hangi Sünni düzeltecek Allah aşkına!

 

GADDAR - ZALİM MUHAMMED

 

1614 - Hz. Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor: “İçki haddi için, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kırk, Hz. Ebû Bekir kırk, Hz. Ömer (radıyallâhu anhümâ) seksen sopa vurdular. Hepsi de sünnettir. (Bu bana daha hoş geliyor).”

 

Müslim, Hudud 38, (1702); Ebû Dâvud, Hudud 36, (4480, 4481).

 

1595 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Bir insan diğer bir insana: “Ey Yahudi” diye hitab edecek olursa ona yirmi sopa vurun. “Ey muhannes (kadınlaşmış)” diyecek olursa yine o kadar ceza verin. Nikâhı haram olan birine, bunu bilerek muvakaa (aşk-ı memnû) yaparsa öldürün.”

 

Tirmizî, Hudûd 28, (1462).

 

1615 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kim (ısrarla) içki içerse dördüncü sefere kadar kamçılayın, sonra (devam ederse) öldürün.” Ebû Dâvud, Hudud 37, (4482); Tirmizî, Hudud 15, (1444).

 

Başlı başına Kuran’ la çelişen sözde - iftira hadisler, diğer peygamberler gibi, Hz.Muhammed’e de yakıştırılmıştır. Şimdi verdiğimiz bu basit örneklerden sonra lütfen şu sorumuza (tüm samimiyetinizle) doğru cevap veriniz!

 

İlle de uyacaksan, Kuran’ ın tarif ettiği Muhammed’ e mi, yoksa “Buhari’ nin - Ebu Davut’ un - Tirmizi’ nin vb.” tarif ettiği Muhammed’ e mi uyarsın?

 

İyi düşünüp - yap seçimini! İster “İbrahim - Muhammed - Kuran” a bağlı kalarak “Muvahhid” inancını benimse, istersen “bölücülerin hükümleri” ile amel etmeye devam et! Sonuç olarak hepimiz Allah’ın huzuruna sürüleceğiz. Ben Kuran ile hesap vereceğim (43/44), peki siz ne ile hesap vereceksiniz?

 

3/79 ALLAH’ın kendisine kitap, bilgelik ve peygamberlik verdiği hiç bir insan, “ALLAH’tan sonra bana da kulluk ediniz,” diye halkı kendisine çağırmaz. Aksine, “Öğrenip öğrettiğiniz kitap gereğince kendisini Rabbine adayan kullar olun,” der.

 

Not: Bu yazı, Salt Kuran’da hiçbirşeyin eksik bırakılmadığına inanmayan bazı müslüman geçinen ataperestlere bir atıftır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Not: Bu yazı, Salt Kuran’da hiçbirşeyin eksik bırakılmadığına inanmayan bazı müslüman geçinen ataperestlere bir atıftır.

 

**********************

 

Ben iddia ediyorum kuran yetersizdir. Kuran bilgisine güvenen ve kuranın yeterli olduğnu savunan herkes cevaplayabilir.

 

Nisa3- Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan ikişer, üçer ve dörder evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir

 

Soru

 

Çok eşli bir erkek eşleri arasında hangi konularda adeletli olacak ve bunu nasıl sağlayacak? Bu ayette adaletten bahsediyor ama ne olduğu belli değil.

 

 

Hatırlatmama gerek yok ama genede hatırllatayım.Yorum morum değil sadece kurandan bu sorunun cevabını bekliyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

**********************

 

Ben iddia ediyorum kuran yetersizdir. Kuran bilgisine güvenen ve kuranın yeterli olduğnu savunan herkes cevaplayabilir.

 

Nisa3- Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan ikişer, üçer ve dörder evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir

 

Soru

 

Çok eşli bir erkek eşleri arasında hangi konularda adeletli olacak ve bunu nasıl sağlayacak? Bu ayette adaletten bahsediyor ama ne olduğu belli değil.

 

 

Hatırlatmama gerek yok ama genede hatırllatayım.Yorum morum değil sadece kurandan bu sorunun cevabını bekliyorum.

 

 

Cevap geleceği yok. Bunun cevabı kuranda var ama onu vermeden önce online kurancıların mantığına değinmek istiyorum.

 

Gelenekçi,ataperest diye suçladıkları müslümanlar kurandan bir çok ayete dayanarak hadislere uymanın gerekli olduğunu savunurlar.

 

mesela bir tane örnek vereyim

 

Ahzâb 21 Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir

 

Online kurancılar ise peygamberi hadisler ile değil,kuran ile örnek alırız,zira kuranda peygamberin davranışlarına dair bir çok ayet vardır diye bir antitez oluştururlar.

 

Bu forumda şimdiye kadar hadislere olumlu bakmadığını gözlemlediğim fft ve onun gibi düşünenlere sormak istiyorum.

 

bu teze katılıyormusunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hangi teze sayın hoppa?

Ben hadisleri reddediyorum ve evet,Peygamberlerin ve müminlerin hayatını anlamada Kur'an ve İncil ve Tevrat-Zebur yeter diyorum.Gelelim Nisa 3 ve aslında tam anlamıyla Nisa suresi..Kendisi inanmayanlar açısından meşhur bir suredir ve ne mutlu bu sure ile imanı artanlara.

3. Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.

Bu da diyanetten.. Sizce neden diyanet parantez içinde vermiştir bazı cümleleri?ikişer üçer dörder nedir?iki üç ya da dört nedir?Başka bir ayette ,erkeklerin iki eş arasında tam anlamıyla adaletli davranamayacağına dair bir anlatım var mıdır yok mudur?Bütün dinlerde Peygamberlerin evli bulunduğu bir ya da birden fazla eş kavramının bulunuyor olması,örneğin İncil de bu peygamberlerin eşlerinden bahsedilmesine karşın,bir kez evlilik hakkı tanınması ve boşanılsa dahi bir daha başka biriyle evlenilemeyeceğinin,yani evlense dahi zina etmiş sayılacağının anlatılmış olması sizlerde ne ifade ediyor.Neyse soruya sorucuklar yapmayım daha fazla.

 

2. O halde yetimlere mallarını verin, [kendi] değersiz malları[nızı] [onlara ait] güzel şeyler ile değiştirmeyin ve onların mallarını kendi mallarınız ile birleştirerek tüketmeyin. Bu, doğrusu büyük bir suçtur.

Yetim kızların malları ile ilgili,adaletli bir davranış sergileyebilmekle ilgili bir ayetten sonra Nisa 3 geliyor ve diyor

"Eğer yetim kızlar hakkında adaletsizliklik yapmaktan korkarsanız".şimdi velilik kavramını 2 den çıkardık,tamam.Velisi olunan bu kızlarla evlilik kavramı,çevirinin birebir karşılığında çıkıyor mu gerçekten?

İyisi mi başka çevirilere bakalım

3. Eğer yetimlere karşı adil davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman, size helal olan kadınlardan biri ile evlenin ,ikisi, üçü veya dördü ; ama onlara adil bir tarafsızlıkla muamele edemeyeceğinizden korkarsanız, o zaman bir tane ile yahut meşru şekilde sahip olduklarınız ile . Bu, doğru yoldan sapmamanız için daha uygundur.

 

şimdi velisi olunan bu yetim kızlarla evleniliyor mu,ya da onlara davranışta destek teşkil eden cici anneler mi tavsiye ediliyor?

Gelgelelim,bir yerine iki,iki de yetmedi üç e giden erkek için konulmuş kurallar düşünüldüğünde,yine ayetler bütün çelişkiden uzak oluşları ve hükümlerin her ayette aynı tekrarlanışı ile karşımıza çıkıyor.İki eş arasında adil davranamayacaksan(ki davranamayacak Allah izin vermedikçe ve uygun koşul oluşmadıkça)bir ile yetin ya da sahip olduğun ile.(meşru şekilde sahiplik ilkesi diyanet çevirisinde yok bu kez,sahip olduğunuz ile yetinin var,yani daha öncesi).Her zaman ki gibi Rabbim tam anlamıyla Arap dili ve edebiyatı hususunda ileri gitmiş kişileri ,din olarak tan ziyade dil olaraktan ileri gitmiş kişileri eksik etmesin diyorum.Tek bildiğim benim bu ayeti sizin gibi anlamadığım.Bazı koşullarda iki eş kavramının ne kadar güzel olabileceğini hayretle gözlemlemiş olmam uzak bir akraba aracılığıyla(ki bu gözlemin sonucuna erişmek ve anlamak için nerden baksanız 20 yıllık kendi gözlemim ve ondan öncesinin de aile bireyleri tarafından anlatılışı gibi bir deneyim sözkonusu), bu konularda temkinli düşünmemi sağlıyor.Yani her kulağa kötü gelen aslında kötü olmayabilir.İyi sanılan şeyler kötü,kötü sanılan şeyler iyi çıkabilir.Erkeğin biyolojik yapısı açısından getirilen kısıtlandırıcı kavramlar ,benim gibi bir bayan açısından bence zararlı değil aksine faydalı kavramlar.Kusura bakılmasın ama ,hele hele bizimki gibi bir ülkede gözlemlerim ve çoğulun tutumu,bıraksanız erkeklerimizi daldan dala kuş gibi görmeme vesile oluyor.Bırakın bir eşi,dört eş ile yetinmek bile mucize bazılarına.Durum bu olunca ,ayeti evirip çevirip,birin daha hayırlı oluşundan ziyade dörde kadar gitmenin olabilirliğini gündemden düşürmemeleri sanırım bunun en güzel ispatı.Eğer bu Kitap,Allah tan olduğuna inanılan Kutsal bir kitapsa,kusura bakmayın ama gerçek bir mümin daha hayırlısını yapabilecekken,kendini sıkıntılı bir duruma ya da sınava ya da davranışa itmez tahminim.Anlayana yine de şüphesiz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.