Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Hz Muhammed hakkındaki iddialar


Misafir 4mevsim

Önerilen İletiler

Bir iki gün önce gazelerde bu haber vardı:

 

Hindistan'ın Bengal kentinde 35 yaşındaki baba, yaşı henüz tespit edilemeyen kızıyla evlendi; kız şimdi hamile.

İnanılmaz olayların yaşandığı Hindistan'da son olarak 35 yaşındaki Afazuddin Ali adlı bir kişi, kendisine "kutsal emir" geldiğini söyleyip, kızıyla evlendi; ve kız şimdi hamile. Polis yetkililerinin verdiği bilgiye göre ülkenin batısındaki Bengal'de yaşanan olayda, günlük işlerde çalışan Afazuddin Ali adlı köylü, kızıyla evlendiğini itiraf etti. Bundan 6 ay önce dosyaya giren olayla ilgili olarak polis, "Baba"yı gözaltına aldı, mahkemeye çıkarılan Ali serbest bırakıldı. Şimdi Polis, konuyla ilgili yeni bir soruşturma dosyası açıyor.

Polis, aile içinde kimsenin şikayetçi olmadığı enteresan bir durum olarak nitelediği olayla ilgili olarak, "Baba hakkında soruşturma dosyasının hazırlanması için kızın gerçek yaşı tespit edilecek. Bunun için de bazı tıbbı tetkikler yapılacak. Kız bugüne kadar hiç okula gitmemiş ve durumun onu korkuttuğu anlaşılıyor" açıklamasında bulundu.

Mahkeme çıkışı herhangi bir pişmanlık göstermediği bildirilen Ali'nin "Bir suç işlediğime inanmıyorum, siz Tanrı'nın ne istediğini görmüyor musunuz" dediği bildirildi.

 

 

Gazetede bu yazıyı okuyanlar adam hintli olunca öküze tapanlar ne olacak diye hakaret ediyordı.

 

Fakat hiç biri adamın adına dikkat etmiyordu.

 

adı ALİ idi. yani müslümandı.

 

Ayrıca diyordu ki adam "kendisine "kutsal emir" geldiğini söyleyip" duruyordu.

 

Ne gelmiş ? Kutsal emir gelmiş.

 

Kimden ? Tabii Allahtan hep Muhammede gelecek değil ya.

 

Muhammette gelinini alırken aynı nı söyliyordu.

 

"Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, "

 

Kim diyor. Allah ne diyor? Nikahını ben kıydım diyor.

 

1400 yıllık hikayelerle insanların beynini yıkarsan olacağı budur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 261
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Kafadan kendisiyle çelişmek bu. Hem "taraflı tarih" "dezenfekte tarih" diyeceksin. Hem benim kaynağım bu kaynak diyeceksin.

 

Tarihi vakalar ile, tarihi vakaların parçası olarak ekleştirilen yorumları ve manipulatif metinleri ayırmasını öğren.

Ezberciliğin ötesine geç.

 

Bakarsın bu tartışmaya. Kim faraziyelerle, misyoner iddialarından ibaret değişmez doğrulara sahip. Kim bilimsel ve tarihsel geçreklerle tartışıyor ortadadır. "ben en bilimselim çünkü ateistim" mantığıyla kendini savunmak oldukça gülünç bir şey :)

 

Ben hiçbir yerde, "en bilimsel benim çünkü ateistim" diye bir iddiaa bulunmadım. Halüsinayon hali içinde hayali yazılar okuyorsan bu senin sorunun.

Yorumlarla/manipülatif söylemlerle süslenmiş metinleri tarihi gerçek diye yutarsan, kendini tarihi gerçeklerle tartışıyor sanırsın.

 

Sen muayene ettin teşhisi koydun dimi.

 

Ben yanlış teşhis koyuyorsam, çıkarsın "Hayır bu teşhis yanlış, doğrusu budur. Muhammed vahy almıştır, vahy almak diye bişey vardır çünklü" dersin.

Tartışma biter. Biz de seni artık bu şekilde tanırız.

 

Misyoner iddialarını ateşli bir şekilde savunmak yerine. Kişi biraz bilgi sahibi olsa böyle sorular sormazki.

 

Yani kişi mesela Mekke'de o çağda zaten yüzyıllardan beri hanif ve zahitlerin bu zikri yaptığını. Hanif ve zahitler arasında çok eski bir gelenek olduğunu. Hanif ve zahitlerin yanlarına azık ve su alıp mağaralarda inzivaya çekildiğini bilir. Dolayısıyla o çağda bunu yapmanın anormal veya toplum tarafından anormal bir şekilde tanımlanmayacak bir davranış olduğunu bilir. Ama kişinin bu konularda hiçbir bilgisi olmazsa. Mağarada inzivaya çekilmenin sadece Hz Muhammed tarafından yapılan bir şey olduğunu sanarsa böyle sorular sorabilir.

 

İnsanlar o çağlarda aylarca süren çöl kervanlarına katılıyor. Aylarca çölde kalıyordu. Çölde kuaför mü vardı, hamam mı ? Kendilerine ucu ucuna yetecek kadar içme suyu alıp çöle çıkıyorlardı. Ki bir kaç gün gecikme olursa , kum fırtınasına yakalanırlarsa çölde susuzluktan ölen oluyordu. Peki Hz Muhammed'in inziva seansları ne kadar uzundur. Bir insan yanına kaç gün yetecek azık ve su alabilir ? Deki en fazla bir hafta. Sonra tekrar evine döner. İhtiyaçlarını giderir azık ve su alır tekrar inzivaya çekilir. Yanına bir kaç yıl yetecek kadar azık ve su alıp gidemiyeceğine göre.

 

Israrla söylüyoruz. Önce bilgi sonra sabit fikir diye.

 

Bak kardeşim, ben senin şu anda olduğun noktada yıllarca durdum. İslam'ı savundum.

İslami masalları öğrenmenin gerekli, hatta farz olduğuna inandım. Bu nedenle İslam tarihi hakkında irdeleme yapabilecek kadar bilgi birikimim var. Hariçten gazel okumuyorum.

 

Confessions of an Insider.

 

Yine tarihten bihaber olmak ve tarihi bugünün değerleriyle yargılamak. Kim dedi sana o çağda okuma yazma bilmek her asilin önem verdiği çok önemli bir şeydi diye. Yahu 20. yy da 1990 larda bu ülke doğru dürüst okuyamıyan meclis başkanı gördü. Elazığ'ın en zengin ve saygın ailesinin lideri adam doğru düzgün okuma yazma bilmiyor meclis başkanı oldu. Önündeki Meclis açılış konuşmasını okuyamadı. 1970 lere kadar, Anadoluda okuma yazma bilmeyen ağalar yokmuydu ? Hiç romandamı okumadın ?

 

Sana kaç kere açıkladık ben ve Tengeriin. Bu gün dahi arap kabilelerinde zenginlerin çocuklarını böyle eğittiğini. En alt işlerden başlayarak informel eğitim verdiklerini. Sen ne sanıyorsun. Hayvancılık ve ticaret diye üniversitemi vardı Mekke'de asiller çocuklarını oradamı eğitirdi. Mekke'nin en zengin adamı ve baş yöneticisi Ebu Sufyan kervanlarının başında çöllere gitmiyor muydu ?

 

Bu kadar faraziye, bu kadar tarihsel gerçeklere ters iddia. Sonra bilimsellikten dem vurmak.

 

Ebu Süfyan mesela ne kadar çobanlık yapmış, okuma yazmayı bilmiyormuymuş? Muhammed'in asilzade arkadaşı ya. Aynı veya benzer eğitimden geçmiştir!

 

Bilimsellikten bahsedebn bir insanda biraz mantık olur. Manüpülatif metinler ile tarihi vakaları ayırabilecek kapasite olur.

 

Neymiş Muhammed'in dedesi kabe'nin bekçisiymiş, o nedenle soyluymuş, zenginmiş vs. vs.

 

Evet bugün Sultanahmet'in, Ayasofya'nın, Eyüp Sultan'ın bekçileri de soylu ailelerden geliyor.

Mezarlık bekçileri de soylu.

 

Soylu/zengin insanlar bekçilik vs. gibi işleri başkalarına yaptırırlar. Başkalarını kullanırlar.

 

Tarihi ezberlemek dışında bişey oku. Psikoloji oku. Sosyoloji oku. Ekonomi oku.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben yanlış teşhis koyuyorsam, çıkarsın "Hayır bu teşhis yanlış, doğrusu budur. Muhammed vahy almıştır, vahy almak diye bişey vardır çünklü" dersin.

Tartışma biter. Biz de seni artık bu şekilde tanırız.

 

Hintli "MECZUP" onun içinmi dillere pelesenk olmuştu? biraz samimiyet...

 

 

Bak kardeşim, ben senin şu anda olduğun noktada yıllarca durdum. İslam'ı savundum.

İslami masalları öğrenmenin gerekli, hatta farz olduğuna inandım. Bu nedenle İslam tarihi hakkında irdeleme yapabilecek kadar bilgi birikimim var. Hariçten gazel okumuyorum.

 

İslam bir yaşam biçimidir İslamı yaşayıpta anlayamayan zaten baştan kaybetmiştir bu nedenle İslamın savunmaya ihtiyacı yoktur bilakis İslamı yaşamın verdiği "GÖNÜL HUZURU" vardır ve devamlı "AKLETMEZMİSİNİZ" der dolayısı ile İslam karşıtı olanlar her zaman her devirde sıkıntılı ve huzursuzdur bundan dolayı anlayamadığından dolayı gazelleri dışarıdan olur.

 

 

Neymiş Muhammed'in dedesi kabe'nin bekçisiymiş, o nedenle soyluymuş, zenginmiş vs. vs.

 

Evet bugün Sultanahmet'in, Ayasofya'nın, Eyüp Sultan'ın bekçileri de soylu ailelerden geliyor.

Mezarlık bekçileri de soylu.

 

Soylu/zengin insanlar bekçilik vs. gibi işleri başkalarına yaptırırlar. Başkalarını kullanırlar.

 

Tarihi ezberlemek dışında bişey oku. Psikoloji oku. Sosyoloji oku. Ekonomi oku.

 

Güya Eyüpsultan,Sultanahmet'in bekçilerini katarsa "KABE" nin bekçiliğine halel gelir intibası yaratmaya çalışmak abesle iştigaldir tutmaz sonra soyluluk tarihen sabittir ve herkese nasip olmaz birde "KABE'DE" bekçilik yapmakta her soyluya nasip olmaz birde soylu insanlar başkalarını kullanırlar'la ne demek? aslında bu işler birazda "SOSYOLOJİKTİR" sosyalden anlamayan

tarihtende anlamaz sebebide tarihte insan kaynaklıdır İnsanda "SOSYAL" bir varlıktır.

 

:)

 

 

Not.

 

Sayın CYRANO.

 

Sizin yerinize yazmış gibi oldum kusura bakmayın ama gerekli cevabı zaten siz yazarsınız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya tamam arkadaşlar, Brain'in tezi "Muhammed basit, sıradan, hasta bir adamdı, peygamber diye gaz verdiler, tarihi bir kişilik oldu çıktı" şeklinde. Yani tezini açıkça ortaya koyuyor. Beğenin beğenmeyin, tezi bu.

 

Fakat karşı tezi net duyamıyoruz. Zeki, bilgili, dürüst ve ahlaklı biri miydi de bu özellikleri yüzünden bir din yaratmayı, tarihe malolmayı başardı, yoksa vahiy aldığı için kutsal bir kişilik miydi? Bu soruyu sarıgöl'e soracak değilim onun da tezi net. O Muhammed rasulullah diyor ve peşinden salavatını da getiriyor. Ona da diyecek bir şey yok. Savını ortaya net koyuyor.

 

O halde bu soru Cyrano'ya gidiyor.

 

Bir de boşig'e. Boşig tamam, tanrı=doğa. Peki tanrı=doğa Muhammed'e vahiy gönderdi mi sence? Bana da ya da sana da gönderir mi? Sana hiç gönderdi mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hintli "MECZUP" onun içinmi dillere pelesenk olmuştu? biraz samimiyet...

 

Bak kardeşim,

 

Anlamayı başaramıyorsan, abuk sabuk cevaplar bari verme.

 

Vahy aldığını iddia eden Hintlinin iddiasına inanmıyorum.

Vahy aldığını iddia eden Muhammed'e de inanmıyorum.

 

Samimiyetimden şüphe etmeye hakkın yok bu nedenle.

 

*

 

Sorum "vahy" alınabileceğine inanan insanlara, sizlere.

 

Birine inanırken, diğerine neden inanmıyorsunuz, kıstas ne?

 

Yoksa ben vahy aldığını iddia eden hiçbir adam inanmıyorum.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kimsenin vahiy aldığına inanmıyorum derken gerekçeniz nedir...vahyin bir vakıa olarak gerçekleşemeyeceğine olan inancınızdan dolayı mı....yoksa vahiy aldığını iddia eden insan ya da insanların yaşamlarındaki kabul edemeyeceğiniz herhangi durum ya da durumlardan dolayı vahiy almış olmalarının mümkün olamayacağınızı düşünmeniz mi....inkarınızın gerekçesi belki aydınlatıcı olabilir.... selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın latifsener, ben Muhammed peygamber hakkındaki düşüncelerimi açıkça belirttim. (Peygamber eklemesini özellikle yapıyorum. Bu sıfatın tanımlamasının nasıl yapıldığı beni ilgilendirmez. Bu sıfatı bir şekilde almıştır, şu bizim sınıftaki kıvırcık saçlı ve Muho diye çağırdığımız arkadaş değil, tarihi bir kişiliktir, önemli ve tarihi etkileyen bir dinin kurucusudur.)

 

Yaptıklarının ahlaken yargılanması konusunda da söylediklerim belli. Belirgin olmayan tek şey var: O kişiden nefret edip her fırsatta nefretimi ortaya atmak için fırsat kollamıyorum. Böyle bir hınç hissetmiyorum içimde. Ama sırası geldiğinde başkasının yapmadığı en ağır eleştiriyi yaptığım bilinir. Burada Brain bile kalıtsal bir hastalığı olabilir demişken ben adını koyup otistik olabilir demişim. O epileptik olabilir derken ben daha ileri gidip şizofren olabilir demişim. Ancak ben bunları bir olasılık olarak belirtirim. "Akıl Oyunları"nı izlediyseniz ünlü bir matematikçinin de şizofren olduğunu görürsünüz.

 

Söylediklerim tabii derli toplu değil, çeşitli başlıklarda dağılmış biçimde. İzleyememiş olabilirsiniz. Ben sizin için kısaca özetledim.

 

Saygı ve selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cinlenmiş olduğu söylenmiş?

 

inanmadığın cini bir insan’a musallat oldu diye kanıt olarak sunarmısın yani tutarsızlık olur

 

Ya sarıgöl, valla kusura bakma ama anlama güçlüğü çektiğini söylemeden duramayacağım. Alıntıladığım bu iki cümleyi nasıl bağdaştırabildiğini merak ettim. Birinde söylenen bir sözün tarihsel tespiti var, diğerinde tutuyorsun bu tespiti "cinlenmiş bakın işte, ona cin musallatmış" iddiası yapıldığı şekline dönüştürüyorsun.

 

Hakkaten mi anlamıyorsun, öyle mi işine geliyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kimsenin vahiy aldığına inanmıyorum derken gerekçeniz nedir...vahyin bir vakıa olarak gerçekleşemeyeceğine olan inancınızdan dolayı mı....yoksa vahiy aldığını iddia eden insan ya da insanların yaşamlarındaki kabul edemeyeceğiniz herhangi durum ya da durumlardan dolayı vahiy almış olmalarının mümkün olamayacağınızı düşünmeniz mi....inkarınızın gerekçesi belki aydınlatıcı olabilir.... selamlar...

 

Vahiy almak diye bir vaka neden olabilemez:

 

1. Metafizik varlıkların varlığı kanıtlanmamıştır, kanıtlanamaz.

2. Var olduğuna inanılan Metafizik varlıklarla iritibata geçmek tecrübe edilebilen, test edilebilen, tekrarlanabilen bir olay değildir.

3. Var olduğuna inanılan Metafizik varlıklarla irtibata geçtiğini iddia eden insanlara diğer insanlar "deli, cinlenmiş, meczup, medyum, şizofren, keçileri kaçırmış"

gibi sıfatlar vermişlerdir.

4. Var olduğuna inanılan Metafizik varlıklarla irtibata geçtiğini iddia eden insanlar arasında ayrım yapmaya yarayacak bir kıstas yoktur. Birinin ilah sıfatlı metafizik varlıklardan, diğernin şeytan/cin denilen metafizik varlıklardan vahy aldığını ayırabileceğimiz bir kıstasımız yok.

5. İslam ve diğer semitik dinler açısından "vahiy" iddiasını çürüten en önemli husus "Allah2ın mekansız" olduğu tezidir. Şayet Allah mekansız ise, vahy diye birşey olamaz, olabilemez. Zira, vahy denen şey "iki varlık" gerektirir: verici ve Alıcı. vahy veren varsa, alan da vardır. Bu durumda Allah "konumlandırılmış, mekan sahibi yapılmış" olur. Allah2ın mekansız olduğu iddiası ile, vahy iddiası taban tabana zıttır. Allah mekansız ise, vahy olamaz. Vahy varsa, Allah mekanlıdır.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tarihi vakalar ile, tarihi vakaların parçası olarak ekleştirilen yorumları ve manipulatif metinleri ayırmasını öğren.

Ezberciliğin ötesine geç.

 

 

Brain gerçekten sadece şu tartışmada bile tarihsel olarak iddia ettiğin herşey çürütülmüşken. Halen bana Tarih dersi vermeye kalkıyorsun ya. Ona şaşırıyorum :) Yine bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğunu göstericem. Hala ısrala senin dışında hiçkimsenin itibar etmediği iddiaları ortaya atıyorsun. Yani bu forumda herkes komple dogmatik düşünüyor, herkes cahil bilgisiz. Bir sen gerçeği biliyorsun. Ama bunuda tarih konusunda bu kadar zayıf olarak yapıyorsun.

 

Ben yanlış teşhis koyuyorsam, çıkarsın "Hayır bu teşhis yanlış, doğrusu budur. Muhammed vahy almıştır, vahy almak diye bişey vardır çünklü" dersin.

Tartışma biter. Biz de seni artık bu şekilde tanırız.

 

Birincisi ben müslümanım. Hz Muhammed benim peygamberimdir. İkincisi senin iddia ettiklerine karşı Vahy almıştırdan önce yüzlerce şey söylenebilir. Ki ister dini inancı olsun, ister olmasın her mantıklı kişide bunları söyler. Tıpkı bu topictede olduğu gibi.

 

Bu tartışmada iddialarını daha doğrusu bu kadar saçma şeyi iddia edip sonunda durumu kurtarmak için şöyle bir savunu geliştiriyorsun. Yani o iddia ettiğin saçmalıklara sadece şu yanıt verilebilir "bunlar yanlıştır, çünkü Hz Muhammed vahy almıştır" :)

 

Böylece durumu kurtarmaya çalışıyorsun.

 

 

Bak kardeşim, ben senin şu anda olduğun noktada yıllarca durdum. İslam'ı savundum.

İslami masalları öğrenmenin gerekli, hatta farz olduğuna inandım. Bu nedenle İslam tarihi hakkında irdeleme yapabilecek kadar bilgi birikimim var. Hariçten gazel okumuyorum.

 

Bunun içinmi sürekli senin yazdıklarını düzeltiyorum :)

 

Ebu Süfyan mesela ne kadar çobanlık yapmış, okuma yazmayı bilmiyormuymuş? Muhammed'in asilzade arkadaşı ya. Aynı veya benzer eğitimden geçmiştir!

 

Yok tarih hakkında şöyle bilgi sahibiymiş. Yok şöyle irdeleme yapmış. Daha Ebu Sufyan'ın Hz Muhammed'in arkadaşımı düşmanımı olduğunu bile bilmiyorsun :)

 

Gerçekten sıkıldım artık senin yazdıklarını düzeltmekten ama her seferinde iddialarını sorgulamak yerine yeni faraziyeler üretiyorsun.

 

Neymiş Muhammed'in dedesi kabe'nin bekçisiymiş, o nedenle soyluymuş, zenginmiş vs. vs.

 

Evet bugün Sultanahmet'in, Ayasofya'nın, Eyüp Sultan'ın bekçileri de soylu ailelerden geliyor.

Mezarlık bekçileri de soylu.

 

Soylu/zengin insanlar bekçilik vs. gibi işleri başkalarına yaptırırlar. Başkalarını kullanırlar.[/

 

Hz Muhammed'in dedesi kabenin bekçisimi ? :) Arkadaş gerçekten sıkıldım artık senin yazdıklarını düzeltmekten. Gerçekten şuna eminimki bu konu hakkında birazcık bilgi sahibiysen oda benim sayemdedir. Senin yazdıklarına verdiğim cevaplardan öğrendiklerindir.

 

Kabe'nin Bekçisi de gece bekçisi değildir :) Kabe'nin bekçisi Mekke'nin İleri gelenlerinden Talha Oğlu Osman'dır.

 

Tarihi ezberlemek dışında bişey oku. Psikoloji oku. Sosyoloji oku. Ekonomi oku.

 

Hep bu koyulur zaten mutlaka. Hep tartışılan konu hakkında bilgisi az olanlar. Karşısındakine bunu söyle git şunu oku bunu oku :)

 

Ya görüldüğü gibi gerçekten çok zayıf kaldığın bir konuda çok inatçısın. Ve şu iddia ettiklerine daha katılan kimseyi görmedim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Brain gerçekten sadece şu tartışmada bile tarihsel olarak iddia ettiğin herşey çürütülmüşken. Halen bana Tarih dersi vermeye kalkıyorsun ya. Ona şaşırıyorum :) Yine bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğunu göstericem. Hala ısrala senin dışında hiçkimsenin itibar etmediği iddiaları ortaya atıyorsun. Yani bu forumda herkes komple dogmatik düşünüyor, herkes cahil bilgisiz. Bir sen gerçeği biliyorsun. Ama bunuda tarih konusunda bu kadar zayıf olarak yapıyorsun.

 

Kim itibar etmiyormuş yazdıklarıma?

Elinde istatistik mi var?

kendini "herkes" mi sanıyorsun?

Neyi nerde çürütmüşsün?

 

Gittin ve dediğimi yaptın mı?

 

Doktora, şöyşe şöyle travmalar geçiren bir yakınım var, teşhisiniz nedir d,iye sordun mu?

Yine hayalinde mi çürüttün benim iddialarımı?

 

Bu tartışmada iddialarını daha doğrusu bu kadar saçma şeyi iddia edip sonunda durumu kurtarmak için şöyle bir savunu geliştiriyorsun. Yani o iddia ettiğin saçmalıklara sadece şu yanıt verilebilir "bunlar yanlıştır, çünkü Hz Muhammed vahy almıştır" :)

 

Böylece durumu kurtarmaya çalışıyorsun.

 

Bunun içinmi sürekli senin yazdıklarını düzeltiyorum :)

 

Benim yazdıklarımı nerde düzeltmişsin?

Erberlediğin manipülatif tarihle mi?

 

Yok tarih hakkında şöyle bilgi sahibiymiş. Yok şöyle irdeleme yapmış. Daha Ebu Sufyan'ın Hz Muhammed'in arkadaşımı düşmanımı olduğunu bile bilmiyorsun :)

 

Gerçekten sıkıldım artık senin yazdıklarını düzeltmekten ama her seferinde iddialarını sorgulamak yerine yeni faraziyeler üretiyorsun.

 

Ben Ebu Süyan arkadaşıdır demedim.

Senin iddiandan yola çıktım. Hani sen diyorsun ya, asilzade Muhammed, asilzade ailelerin asilzade çocuklarıyla geziyordu, arkadaştı diye.

Bu senin iddian, benim değil.

Beni düzeltmeye yeltenmeden önce, kendini düzelt.

benim için Muhammed sıradan bir ailenin, saradan muzdarip sıradan bir çocuğudur. Asilzade arkadaşları falan yoktur.

Çobanlık yaptırıldığı için, en asilzade arkadaşı başka bir çobandır.

 

Hep bu koyulur zaten mutlaka. Hep tartışılan konu hakkında bilgisi az olanlar. Karşısındakine bunu söyle git şunu oku bunu oku :)

Ya görüldüğü gibi gerçekten çok zayıf kaldığın bir konuda çok inatçısın. Ve şu iddia ettiklerine daha katılan kimseyi görmedim.

 

İddia ettiğim şeylere kattılan var mı yok mu, soralım forumdaşlara. Cevap bekliyoruz.

 

Birincisi ben müslümanım. Hz Muhammed benim peygamberimdir.

 

Tartışmayı uzatmanın anlamı yok. Durumu anladık. Sen müslümansın, Muhammed senin peygamberinn, o nedenle İslamiyetle ilgili, Muhammed ile ilgili şeyler senin için kutsaldır. ne öğrendiysen, o şeyler doğrudur. Değişmezler. Tartışılamazlar. Bunu bilimsel temellere dayndırmaya çalışmana gerek yok. Bütün dünya tarihini buraya yazmanada da gerek yok. "Arkadaş, o alan benim kutsal alanımdır, o alanda objektif davranamam" de, saygı duyalım.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İddia ettiğim şeylere kattılan var mı yok mu, soralım forumdaşlara. Cevap bekliyoruz.[/b]

Kimse kimseye birebir, aynen katılmaz, ama benim durduğum nokta açık sanıyorum. Cyrano da "Hz. Muhammed benim peygamberimdir, kutsal bir adamdır, vahiy almıştır" dedi, konu açıklığa kavuştu.

 

Bilim vahyi nasıl kanıtlar, örneğin kuantum fizikte kuvvet tekilliğini kanıtlamak için vahyî bir teori var mıdır, belki bunu açıklayabilir ya da bilim ile dinin ayrı alanlar olduğunu deklere eder belki...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kim itibar etmiyormuş yazdıklarıma?

Elinde istatistik mi var?

kendini "herkes" mi sanıyorsun?

Neyi nerde çürütmüşsün?

 

Gittin ve dediğimi yaptın mı?

 

Arkadaşım topic ortada yazılanlar ortada. Senden başka bu faraziyeleri ve saçmalıkları savunan varmı :)

 

Doktora, şöyşe şöyle travmalar geçiren bir yakınım var, teşhisiniz nedir d,iye sordun mu?

Yine hayalinde mi çürüttün benim iddialarımı??

 

Sen hangi doktora şöyle şöyle travmalar geçiren bir yakınım var dedinde, teşhis koydu o doktor sen böyle diyince.

 

 

Benim yazdıklarımı nerde düzeltmişsin?

Erberlediğin manipülatif tarihle mi??

 

Hayır senin işine gelmeyince, önemsiz, dezenfekte dediğin tarihle. Tek ve objektif olan tarihle.

 

 

 

 

Ben Ebu Süyan arkadaşıdır demedim.

Senin iddiandan yola çıktım. Hani sen diyorsun ya, asilzade Muhammed, asilzade ailelerin asilzade çocuklarıyla geziyordu, arkadaştı diye.

Bu senin iddian, benim değil.

Beni düzeltmeye yeltenmeden önce, kendini düzelt.

benim için Muhammed sıradan bir ailenin, saradan muzdarip sıradan bir çocuğudur. Asilzade arkadaşları falan yoktur.

Çobanlık yaptırıldığı için, en asilzade arkadaşı başka bir çobandır.

 

Mekke'nin sayılı zenginlerinden teymoğullarından Ebubekir. Mekke'yi yöneten adam Ebu Sufyan'ın kayın biraderi Hudayfa, Senin "gece bekçiliği" sandığın "Kabe'nin bekçisi" ünvanına sahip Mekke'yi Amr ve Halid'le birlikte yabancı devlet adamları, elçiler, krallar nezdinde temsil eden Osman bin Talha. Gerçekten çoban dimi bu insanlar. Sen öyle olmasını umuyorsun yeniden bir tarih yazalım :)

 

Tartışmayı uzatmanın anlamı yok. Durumu anladık. Sen müslümansın, Muhammed senin peygamberinn, o nedenle İslamiyetle ilgili, Muhammed ile ilgili şeyler senin için kutsaldır. ne öğrendiysen, o şeyler doğrudur. Değişmezler. Tartışılamazlar. Bunu bilimsel temellere dayndırmaya çalışmana gerek yok. Bütün dünya tarihini buraya yazmanada da gerek yok. "Arkadaş, o alan benim kutsal alanımdır, o alanda objektif davranamam" de, saygı duyalım.

 

Saygılar.

 

Sara ne zaman teşhis edilmiş bilmeden (20, yya kadar hastalık olarak bilinmiyordu diyecek kadar) iddialarda bulunup

 

Sara genellikle genetik olarak ortaya çıkar diyecek kadarda hastalık hakkında bilgi sahibi olmadan

 

Mekke'yi dış dünyaya kapalı bir şehir sanıp.

 

O çağda arabistanda asil pleb ayrımı olup olmadığını bilmeden (olmadığınıda şiddetle iddia etmiştin)

 

Mekke'de inzivaya çekilmenin yüzlerce yıllık bir gelenek olduğunu bilmeden

 

O çağda bir asille bir yoksulun evlenmesinin mümkün olup olmadığı hakkında hiçbir fikri olmayıp

 

Bir kişinin "deli, yoksul, a sosyal, toplumun farkında olmadığı, zavallı gözüyle bakılan" olduğunu iddia edip. Ardından bir dinin kurucusu ve milyonlarca insanı idare eden birisi olmasını kemal sunal filmleriyle açıklamaya çalışıp

 

 

ve daha bir argümanda çağ , mekan ve kişi hakkında bilgi sahibi olmayıp faraziyelerle şiddetli iddialarda bulunan sen objektifsin öylemi.

 

Ve durumu kurtarma çabasının dayanağı

 

"sen müslümansın objektif olamazsın"

 

:)

 

Daha öncede hatırlıyorum senin bu tavrını. Bana kalkıp ruslar tarih boyunca kimseye asimilasyon uygulamamıştır demiştin. Bende sana tüm dünyanın bildiği Çerkes katliamı ve asimlasyonunu sununca "sen çeçensin objektif olamazsın " demiştin :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bana kalkıp ruslar tarih boyunca kimseye asimilasyon uygulamamıştır demiştin. Bende sana tüm dünyanın bildiği Çerkes katliamı ve...

 

E be kardeşim desenize evveliyatımız var diye...

 

Kıssadan hisse: 1. Kimsenin işine karışmayacaksın.

 

Kıssadan hisse: 2. İnsanlar sayısınca farklı görüşler vardır, insanlar kategorize edilemez.

 

Kıssadan hisse: 3. Gelin birbirimize şusun busun demeden Türkiye Cumhuriyeti anayasası vatandaşlığı mutabakatı çerçevesinde karşılıklı saygı gösterelim.

 

Kıssadan hisse: 1. Gerçi anayasaya da olmadık maddeler koyarak düzenleme hazırlıkları var ama, sonumuz hayrola, umarım bu güzel ülkeyi birbirine düşürmeyi başaramazlar diyelim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bak kardeşim,

 

Anlamayı başaramıyorsan, abuk sabuk cevaplar bari verme.

 

Vahy aldığını iddia eden Hintlinin iddiasına inanmıyorum.

Vahy aldığını iddia eden Muhammed'e de inanmıyorum.

 

Samimiyetimden şüphe etmeye hakkın yok bu nedenle.

 

*

 

Sorum "vahy" alınabileceğine inanan insanlara, sizlere.

 

Birine inanırken, diğerine neden inanmıyorsunuz, kıstas ne?

 

Yoksa ben vahy aldığını iddia eden hiçbir adam inanmıyorum.

 

Brainslapper.

 

Farkındamısın bilmem ama senin sorunun bu Hintli meczup olayında yazılacaklar yazıldığı halde bana soru olarak sorduğun ve cevabınıda aldığın halde aynı soruyu tekraren başkasınada soruyorsun (KISTAS) ama soruya bir daha yanıt vereyim aynısının tıpkısı değil.

Hintlinin iddiasına inanmıyorum demedin? Hintli’nin iddasından yola çıkarak peygamberlerinde (vahy) almadığını iddia etmek istedin (polemik) yoksa senin ve senin gibilerin inanıp inanmaması hiç bir şey ifade etmez “KISTAS” da meydanda peygamberin (vahy) neticesi getirdikleri ortada misal (Yeryüzünün bitirdiklerinden, kendi benliklerinden ve daha bilmediklerinden hepsini eşler halinde yaratan çok yücedir.Yasin suresi 36.) Maddenin eşler halinde yaratılışı fiziğin en önemli keşiflerindendir. İngiliz bilim adamı Paul Dirac bu konudaki çalışmalarından ötürü 1933 yılında Nobel Fizik ödülü'nü almıştır. Dirac'ın buluşu "Parite" adıyla bilinir ve maddenin antimadde denilen bir eşi olduğu da bu buluşla ortaya konulur.

Peygamberin dönemindeki herhangi bir kimsenin bu bilgiyi bilemeyeceğinin ortaya konması çok önemlidir. Anlaşılmıştır umarım.

 

 

 

1. Metafizik varlıkların varlığı kanıtlanmamıştır, kanıtlanamaz.

2. Var olduğuna inanılan Metafizik varlıklarla iritibata geçmek tecrübe edilebilen, test edilebilen, tekrarlanabilen bir olay değildir.

3. Var olduğuna inanılan Metafizik varlıklarla irtibata geçtiğini iddia eden insanlara diğer insanlar "deli, cinlenmiş, meczup, medyum, şizofren, keçileri kaçırmış"

gibi sıfatlar vermişlerdir.

4. Var olduğuna inanılan Metafizik varlıklarla irtibata geçtiğini iddia eden insanlar arasında ayrım yapmaya yarayacak bir kıstas yoktur. Birinin ilah sıfatlı metafizik varlıklardan, diğernin şeytan/cin denilen metafizik varlıklardan vahy aldığını ayırabileceğimiz bir kıstasımız yok.

5. İslam ve diğer semitik dinler açısından "vahiy" iddiasını çürüten en önemli husus "Allah2ın mekansız" olduğu tezidir. Şayet Allah mekansız ise, vahy diye birşey olamaz, olabilemez. Zira, vahy denen şey "iki varlık" gerektirir: verici ve Alıcı. vahy veren varsa, alan da vardır. Bu durumda Allah "konumlandırılmış, mekan sahibi yapılmış" olur. Allah2ın mekansız olduğu iddiası ile, vahy iddiası taban tabana zıttır. Allah mekansız ise, vahy olamaz. Vahy varsa, Allah mekanlıdır.

 

 

1) Metafizik varlıklara kanıt Peygamberler,kitaplar, Kainat ve İnsan “AKLI” dır.

2) Var olunan varlıklarla irtibata geçilmiştir Peygamber,kitaplar. Ve test edilebilir normal bir İnsana gelen “İLHAM” nereden gelir,nasıl gelir, mahiyeti nedir.

3)Var olduğu kesin olan metafizik varlıklara inanan insanlardan iki tane yazacağım bakalım onlarmı deli yoksa iddia edenlermi. Louis Pasteur, Albert Enistein.

4) Peygamberlerin “VAHY” neticesinde vaz ettikleri bellidir (Kitaplar) Şeytani fikirler (dürtüler) bellidir ve en basit karşılaştırma ile olay meydana çıkar misal şeytani dürtülere uyan için hırsızlık,cinayet,fuhuş farketmez DİN yasaklar.

5) Takmışsın İki varlığa zaten “ALLAH” ve yarattıkları var kainat ve insan bu itibarla zorlama bir yorumla illa ALLAH c.c. bir mekanda oturup (haşa) VAHY vermesi gerekiyor ALLAH zamandan ve mekandan münezzeh ise niye VAHY vermesin iddiacı, iddiasını ispat etmesi gerekir yoksa uydurma bir yorum olur.

Allah Teala, kendisi için bir ihtiyaç ve (Arş’ın üzerine) istikrar (yerleşme, mekân tutma) olmaksızın Arş’a istiva etmiştir. O, Arş’ı da diğer mahlukatı da korumaktadır. Eğer (Arş’a ve bir yerde yerleşip mekân tutmaya) muhtaç olsaydı, tıpkı mahluklar gibi alemi yoktan var etmeye ve idareye muktedir olamazdı. (Bir mekânda) oturmaya ve karar kılmaya muhtaç olsaydı, Arş’ı yaratmadan önce Allah Teala nerede idi? Yüce Allah bundan münezzehtir.

 

“Nerede?” sorusu, mekân tutan varlıklar için sorulabilir. Bunlar da maddî varlıklardır. Mekân madde olduğu gibi onda yer tutanlar da maddedirler. Mekânı ve maddeyi yaratan ve bir ismi Nur olan Allah hakkında böyle bir şey düşünülemez.. Kaldı ki, mahluklar içinde bile, mekânla kayıtlı olmayanlar vardır. Bunun en yakın misali kendi ruhumuzdur.

 

Mesela, “Ruh nerededir, akıl nerede oturur, sevginin, korkunun, hafızanın mekânları nerelerdir?”şeklinde sorular soran inanmayan kişi evvela kendisi bu soruya cevap versin.

 

 

Not. demir efe.

Galiba forumdaki; forumdaşlarla aynı nakarat sizede bulaşmış...

 

;)

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha öncede hatırlıyorum senin bu tavrını. Bana kalkıp ruslar tarih boyunca kimseye asimilasyon uygulamamıştır demiştin. Bende sana tüm dünyanın bildiği Çerkes katliamı ve asimlasyonunu sununca "sen çeçensin objektif olamazsın " demiştin :)

 

Senin bana karşı karın ağrın, dinden ziyade, işin içine Çerkesler girince başladı.

 

Bana Çerkesleri ve Rusları anlatta. bBn çerkes de değilim, Rus da değilim. Kimin ne olduğunu iyi görüyorum.

 

Amma asimilasyon yapmış Ruslar be, Çeçence unutulmamış hiç. Çeçenlik de unutulmamış. Asimilasyon yapmaya kalktıkları adamlara bir de özerk Cumhuriyet kurdurmuşlar. Asimilasyona bak!

 

Çeçenler adam gibi dursalar ve teröristlere sahip çıkmasalardı, Dağıstan'a saldırmasalardı, özerk Cumhuriyeti meşru bir zemine oturtmuştu Ruslar, başkanını Moskova'da ağırlamışlardı. "Ruslar salak, başkanları da ayyaş, ben Dağıstan'ı da işgal ederim, kafkasya'yı da" diye saldır, sonra Ruslar suçlu olsun.

 

Ruslar neden Tataristan'a veya Başkurdistan'a saldırmıyorlar mesela?

 

Hırsız da hiç suç yok, ama hırsıza sopa çeken polis suçlu.

 

Arkadaşım topic ortada yazılanlar ortada. Senden başka bu faraziyeleri ve saçmalıkları savunan varmı :)

 

Benden başka kimseyle tartışmadın mı bu başlıkta?

Demirefe sana bir sürü bilimsel alıntı yapmadı mı?

hoppa katılmıyor mu?

maraba katılmıyor mu?

muki katıolmıyor mu?

Burada yazı yazmayan ama sadece okuyan insanlardan bana katılan yok mu, elinde çetele mi var?

 

Sen hangi doktora şöyle şöyle travmalar geçiren bir yakınım var dedinde, teşhis koydu o doktor sen böyle diyince.

 

Görmek lazım, ama normal değil bunlar dedi.

Ben de bunlar sürekli olmuyor, arada sırada bir anda geliyor ve kısa süre sonra geçiyor, dedim.

O zaman epilepsi olabilir dedi.

 

*

 

Neden bir kez cevap vermeyi deneyeceğine, sürekli karşı atak içindesin?

 

Hayır senin işine gelmeyince, önemsiz, dezenfekte dediğin tarihle. Tek ve objektif olan tarihle.

 

Ben sana, Cümeyriye olayının tahlilini verdim. belki okursun diye. Ama irdelemek, analiz etmek kafa yorduğu için girmemişsin demek ki.

 

"Türk ordusu Çanakkale'de büyük kayıplar vererek düşmanı durdurdu" demek ayrı şeydir.

"Yüce Türk milletinin kahraman ordusu, Çanakkale'de binlerce şehir vererek korkak düşmanı durdurdu. Evliyalar da onlarla birlikte savaşıyordu. Türk askeri adeda şehit olmak için yarışıyordu" demek aydir.

 

Biri tarihtir.

Diğeri Kahramanlık destanı. tarihi vakadan yaratılmış edebi eser.

 

Elimde olan tek kaynak ""Yüce Türk milletinin kahraman ordusu, Çanakkale'de binlerce şehir vererek korkak düşmanı durdurdu. Evliyalar da onlarla birlikte savaşıyordu. Türk askeri adeda şehit olmak için yarışıyordu" şeklinde ise, ben bu metni ayıklamak zorundayım.

 

Zira bu metin "dezenfekte tarihtir".

 

Oradaki, nitelemeleri, hayali ürünleri, benzetmeleri çıkarmak zorundayım ki, bana sadece "kuru gerçek" kalsın.

 

"Yüce Türk milletinin kahraman ordusu, Çanakkale'de binlerce şehit vererek korkak düşmanı durdurdu. Evliyalar da onlarla birlikte savaşıyordu. Türk askeri adeda şehit olmak için yarışıyordu"

 

Bu tarihtir.

Bu yorumdur. Edebi tarihtir. Destanlaştırılmış tarihtir.

 

Sen heralde, polis olsan, sana sunulan ilk ifadeyi doğru sanıp insanları hapse attıracaksın.

Senin görevin, ilk veya herhjangi bir ifadeye inanmak değil. Sen, sana anlatılan ifadeler içinden, manüpülatif unsutrları, nitelemeleri çıkaracaksın.

İfadeleri karşılaştırıp, tutarsızlıkları belirleyeceksin.

 

Tarihçilik de böyle yapılır. Ezbercilikle olmaz bu iş.

 

Mekke'nin sayılı zenginlerinden teymoğullarından Ebubekir. Mekke'yi yöneten adam Ebu Sufyan'ın kayın biraderi Hudayfa, Senin "gece bekçiliği" sandığın "Kabe'nin bekçisi" ünvanına sahip Mekke'yi Amr ve Halid'le birlikte yabancı devlet adamları, elçiler, krallar nezdinde temsil eden Osman bin Talha. Gerçekten çoban dimi bu insanlar. Sen öyle olmasını umuyorsun yeniden bir tarih yazalım :)

 

Ben o insanlar çoban demedim. Muhammed'in onlarla peygamberlik öncesinde arkadaşlık ettiğine dair bir bilgi var mı elinde?

Ben Muhammed dışında kimseye çoban dediğimi hatırlamıyorum. Çoban arkadaşlarının isimlerini de bilmiyorum. ve Muhammed'in asilzadelerle arkadaşlık ettiği iddiası benim değil, senin iddian.

 

Sara ne zaman teşhis edilmiş bilmeden (20, yya kadar hastalık olarak bilinmiyordu diyecek kadar) iddialarda bulunup

Sara genellikle genetik olarak ortaya çıkar diyecek kadarda hastalık hakkında bilgi sahibi olmadan

Mekke'yi dış dünyaya kapalı bir şehir sanıp.

O çağda arabistanda asil pleb ayrımı olup olmadığını bilmeden (olmadığınıda şiddetle iddia etmiştin)

Mekke'de inzivaya çekilmenin yüzlerce yıllık bir gelenek olduğunu bilmeden

O çağda bir asille bir yoksulun evlenmesinin mümkün olup olmadığı hakkında hiçbir fikri olmayıp

Bir kişinin "deli, yoksul, a sosyal, toplumun farkında olmadığı, zavallı gözüyle bakılan" olduğunu iddia edip. Ardından bir dinin kurucusu ve milyonlarca insanı idare eden birisi olmasını kemal sunal filmleriyle açıklamaya çalışıp

 

ve daha bir argümanda çağ , mekan ve kişi hakkında bilgi sahibi olmayıp faraziyelerle şiddetli iddialarda bulunan sen objektifsin öylemi.

Ve durumu kurtarma çabasının dayanağı

"sen müslümansın objektif olamazsın"

 

:)

 

Kardeşim ben de müslümandım, hariçten gazel okumuyorum.

 

* Sara hastalığı", "sara olarak bilinmiyordu" demek ile, "sara" hastalığını, "cinlenmiş olmak" sanıyorlardı demek arasında fark vardır. Anlama güçlüğü çekiyorsan bu benim sorunum değil.

 

* Sara hastalığının genetik olabileceğini sayın demirefe gösterdi.

 

* Mekke'nin dünyaya kapalı olduğunu iddia etmedim. Yanlış aaktarma bari yazdıklarımı. Hac mekanı olan biryer dünyaya kapalı olmaz. Muhammed ve çevresinin Hipokrat metinlerinden haberdar olabilecek kadar dünyadan haberli, dünyaya açık, erdem insanlar olmalarının zor olduğunu söyledim. Anlama kabiliyetini geliştir.

 

* İnzivaya çekilmek diye birşeyden haberim yok da demedim. İnzivaya ççekilmek normal bir davranış değildir dedim. İnzivaya çekilen insanın psikolojijk bir rahatsızlığı olmasa bile, "dışarıdakiler ona normal gözüyle bakmazlar" dedim.

 

* Soylu ve pleb işi senin tanımlaman. İnsanlar özgür bırakılabiliyorsa, özgürlükleri satın alınabiliyorsa, köleler ve özgürler arasında geçiş varsa, bugün özgür olan bir adam, yarın köle pazarında satılabiliyorsa, soyluluğun babadan oğula geçen bir statü olduğunu iddia edemezsin.

 

* Analiz ve irdeleme yeteneğin hakkında umudum kalmadığı için, en kolayında Kemal Sunal'ın Salako fimini veya Yılmaz Erdoğan'ın "Bana BirŞeyhler Oluyor" oyununu izle dedim. Anlaşılması kolay da.

 

* Bir adam 40 yıl deli dersen deli olur. Bir adam 40 yıl sen ğpeygambersin dersen, o da kendini peygamber sanır. İş kabile çatışmasına dönünce de, kimse, bu savaşın sebebi olan kendi adamını yargılamaz, direkt destek çıkar.

 

Sana tavsiyede bulunmaktan bıktım. Ezberciiğin ötesine geç. Analiz yapmasını, irdelemesini, sorgulamasını öğren.

 

Objektif olduğunu iddia eden adam, Muhammed'de veya İslam'da numune olmak üzere3 bir tane kusur bulur! Sen kaç tane buldun?

 

*

 

Çeçenleri desteklemiyorum diye, her köşede pusuda bekleyip, bana giydirmeye çabalama huyundan da vazgeç, derim.

Çeçenleri desteklememekte haksız olduğumu ispat etmek için, benim her yazımda saçmaladığımı öne sürerek, bana bişey yapamazsın.

 

Çeçenleri desteklemiyorum. Bitti.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sara hastalığının genetik olabileceğini sayın demirefe gösterdi.

 

Annesi ya da babasında epilepsi olduğunda çocukta epilepsi görülme riski var mıdır?

Tüm epilepsilerin %40-60'ının temelinde genetik yani kalıtsal etkilerin olduğu düşünülmektedir. Ancak bu faktörler tek başına epilepsi gelişen tüm olguları anlamaya yeterli değildir. Epilepsili olguların yaklaşık yarısını nedeni bilinmeyen, daha doğrusu nedenin genetik olduğu düşünülen grup (idyopatik epilepsi) oluşturmaktadır. Bu hastalıkta nöbet şekilleri farklılık gösterebilir, dalma, sıçrama ve kasılmalı büyük nöbet şeklinde olabilir. Özellikle bu epilepsi türlerinde ailede epilepsi varlığı daha dikkat çekicidir. Bu tür epilepsisi olan anne-babaların çocuklarında epilepsi riski artabilmektedir. Beyinde sonradan oluşan bir hasara bağlı epilepside ise genetik faktörlerin etkisi yine varolmakla birlikte daha düşüktür. Anne ya da babadan birinde epilepsi olduğunda çocukta epilepsi riski bu nedenle önce uygun incelemelerle epilepsi tipinin araştırılması ve ilgili doktorlara danışılarak öğrenilebilir. Anne ve Babası epilepsi olsa da çocukta epilepsi görülmemesi yüksek olasılıkla mümkündür.

Evet, bu durum ailede epilepsi hastası varsa çocukta epilepsi olma olasılığını çok arttırır.

 

 

 

Editörün Notu:

Yazıda dikkat edeceğiniz gibi kalıtımsal özellikler, nedeni anlaşılamayan epilepsilere açıklama olarak düşünülmekte. Özetle net ve doğrudan bir ilişki ortaya konamadığı görülmektedir.

 

Bayağı bir tutarlı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

“KISTAS” da meydanda peygamberin (vahy) neticesi getirdikleri ...

Bu cevap işte. Doğru veya yanlış. Ama cevap böyle olur. Soruya doğrudan cevap budur.

 

Şimdi, gelelim cevabı incelemeye...

 

Muhammed'in Kuran'ını görüyoruz. Akla, ahlaka, adaba, mantığa, vicdana aykırı tasvir ve tasviyelerle dolu olduğu için, ilahlardan vahy almış olamayacağını söylüyoruz zaten.

 

Öte yandan, sadece sonuçlara bakma kıstasını kullanırsan, birisi ortaya çıkıp "Birbirinizi sevin, kavga etmeyin, çiçekleri sulayın, çocuklar şeker yesin" gibi bir kitap yazar," bunu bana allah vahyetti" der, içinde karşı çıkabileceğin bir söz de bulamazsın, sopnuçlara bakarak o adama da peygamber demek zorunda kalırsın.

 

Peygamberin dönemindeki herhangi bir kimsenin bu bilgiyi bilemeyeceğinin ortaya konması çok önemlidir. Anlaşılmıştır umarım.

 

Doğadaki herşeyin Çifler halinde olduğunu en basit insan bile düşünebilir: İyilik-kötülük, siyah-beyaz, canlı-cansız vs.

Ayrıca, Dualizm felsefesi, TAOİSM'in temel felsefesidir. İslamdan çok önceler uzanır tarihi.

Dualizm ayrıca, Zerdüştlüğün de temel felselerinden biridir.

Muhammed yeni bişey söylememiştir.

 

1) Metafizik varlıklara kanıt Peygamberler,kitaplar, Kainat ve İnsan “AKLI” dır.

 

Peygamberlerin şahidi, kendi yazdıkları kitaplar, Allahın şahidi o kitalar, o kitapların şahidi peygamberler.

Bozacının şahidi, şıracı yani. Güzel tezgah.

 

*

Kainat ve İnsan Aklı metafizik varlıklara kanıt olarak gösterilenmez.

Kaninat maddi dünyanın kanıtıdır., metafizik dünyanın değil.

İnsan aklı da, maddi dünyanın kanıtıdır, metafizik dünyanın değil.

 

2)Var olunan varlıklarla irtibata geçilmiştir Peygamber,kitaplar. Ve test edilebilir normal bir İnsana gelen “İLHAM” nereden gelir,nasıl gelir, mahiyeti nedir.

 

Yine bozacı-şıracı ilişkisi.

 

İlham, vahy değildir. İnsan kafasındaki bir soruna çözüm bulmaya çalıştığında, b,ilinç altıonda dahi o soruna çözüm arar. Tecrübelerinden, bilgisinden yararlanark, beyin insanın bilinçli olarak düşünme3diği bir olasılığı ortaya çıkarır. İlham budur.

 

3)Var olduğu kesin olan metafizik varlıklara inanan insanlardan iki tane yazacağım bakalım onlarmı deli yoksa iddia edenlermi. Louis Pasteur, Albert Enistein..

 

Öncelikle, metafizik varlıkların var olduğuna inanmak ile, onlarla iletişime geçtiğini iddia etmek ayrı şeylerdir. Bunu ayırınız.

Metafizik varlıklara inanmak, bilemediğin birşey hakkında birsürü olasılıktan birini doğru kabul etmektir. Bu delilik değildir.

Ama bir insanın istpatlanamayan metafizik varlıklarla irtibata geçtiğini iddia etmesi, delilik veya kötü niyet olarak adlandırılabilir.

verdiğiniz örneklerdeki insanlar, metafizik varlıklarla irtibata geçtiklerini iddia etmemişlerdir.

 

4)Peygamberlerin “VAHY” neticesinde vaz ettikleri bellidir (Kitaplar) Şeytani fikirler (dürtüler) bellidir ve en basit karşılaştırma ile olay meydana çıkar misal şeytani dürtülere uyan için hırsızlık,cinayet,fuhuş farketmez DİN yasaklar.

 

Muhammed'in Kuran'ını görüyoruz. Akla, ahlaka, adaba, mantığa, vicdana aykırı tasvir ve tasviyelerle dolu olduğu için, ilahlardan vahy almış olamayacağını söylüyoruz zaten.

 

Ayrıca, Muhammed, ganimet adı altında hırsızlığı ve yağmacılığı meşrulaştırmıştır.

Şimdi siz samimi olun: Hırsızlığı ve yağmacılığı, yani sizin deyiminizle, şeytani dürtüleri, ganimet adı altında meşrulaştırmış olan bir insana "vahy almış peygamber" denebilir mi?

 

Mammed, kişiliklerini hiçe sayarak, eşya muamelesi yaptığı cariyeleri erkeklerin istediği gibi kullanabileceklerini belirtmiştir. Bu da, fuhuşa icazet vermektitr.

Şimdi siz samimi olun: Cariyelerle fuhuşu serbest bırakmış olan bir insan, yani sizin deyiminizle, şeytani dürtüleri, "elinizdekilerle yetinin" diyerek meşrulaştırmış olan bir insana "vahy almış peygamber" denebilir mi?

 

5)Takmışsın İki varlığa zaten “ALLAH” ve yarattıkları var kainat ve insan bu itibarla zorlama bir yorumla illa ALLAH c.c. bir mekanda oturup (haşa) VAHY vermesi gerekiyor ALLAH zamandan ve mekandan münezzeh ise niye VAHY vermesin iddiacı, iddiasını ispat etmesi gerekir yoksa uydurma bir yorum olur.

Allah Teala, kendisi için bir ihtiyaç ve (Arş’ın üzerine) istikrar (yerleşme, mekân tutma) olmaksızın Arş’a istiva etmiştir. O, Arş’ı da diğer mahlukatı da korumaktadır. Eğer (Arş’a ve bir yerde yerleşip mekân tutmaya) muhtaç olsaydı, tıpkı mahluklar gibi alemi yoktan var etmeye ve idareye muktedir olamazdı. (Bir mekânda) oturmaya ve karar kılmaya muhtaç olsaydı, Arş’ı yaratmadan önce Allah Teala nerede idi? Yüce Allah bundan münezzehtir.

 

Arşa istiva etmek ne demek? Yani Arşa yükselmek? Bu yükselmek nasıl olabiliyor? Nerden nereye yükselmiş?

Ayrıldığı yer/konum nere, vardığı yer/konum nere?

 

Sayın boşig'e not: Putperestliğin izleri var bu "arş ve yükselme" laflarında, senin uzmanlık alanın, inceleyiver lütfen.

 

*

 

Vahy alan ile veren'i birbirlerine karşı nasıl konumlandırıyorsunuz?

"Vahy geldi" ifadesi bile, "bir yerden ayrılmayı ve başka bir yere ulaşmayı" gerektirir. Yani iki konmum ve iki nokta gerektirir.

 

Ya Allah mekansızdır, iddiasından vazgeçmek gerek, ya da vahy iddiasından. İkisi birlikte olmuyor.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Ve Evren'i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.

51 Zariyat Suresi 47

 

İşte Kuran'ın Allah tarafından indirilip indirilmediğini anlamak isteyenler için bir test imkanı. Bir tarafta ne felsefe, ne fizikle uğraşmış çöldeki Muhammed. Diğer tarafta felsefenin, fiziğin ünlü düşünürlerinin iddiaları. İşte Aristo, işte Ptolemy, işte Giordano Bruno, işte Telesio Patrizzi, işte Galieo Galilei, işte Isaac Newton... Dünya tarihinin bu en büyük dehaları gözlemleriyle, formülsel uğraşlarıyla Evren'in sınırlı, sonlu veya sonsuz olduğunu iddia etmişler, fakat hiçbiri genişleyen dinamik Evren modelini çizememişlerdir. Ancak 20. yüzyılda Edwin Hubble'ın gelişmiş teleskobuyla gözlemleri, tüm yıldız kümelerinin hızla birbirlerinden uzaklaştığını tespit etmiş, böylece genişleyen dinamik Evren modeli doğrulanmıştır.

Evren'in genişlediği ilk kez 1900'lü yıllarda ortaya atılmıştır. 1900'lü yıllardan önce Kuran dışında bu iddiayı ortaya koyan tek bir kaynak bile yoktur. Tek bir kaynak bile!..

 

İslam kurtuluştur hiç bir inanış veya felsefi düşünceyle kıyaslanamaz. İslam “TEVHİD “dinidir kaos kabul etmez sonra ezoterik değildir bu itibarla dualizm İslamdan evvel varmış varsın olsun hiç biri “İSLAM” ın getirdiğini getirememiştir dolayısı DÜNYADA ATEİST’TE VAR ve tesadüflere inanıyor.

 

 

 

 

Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır." (Sebe' Suresi, 3)

... Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61)

Günümüzden 20 yıl öncesine kadar, atomları oluşturan en küçük parçacıkların protonlar ve nötronlar oldukları sanılıyordu. Ancak çok yakın bir tarihte, atomun içinde bu parçacıkları oluşturan çok daha küçük parçacıkların var olduğu keşfedildi. Atomun içindeki "alt parçacıkları" ve onların kendilerine has hareketlerini incelemek üzere "Parçacık Fiziği" isimli bir fizik dalı ortaya çıktı. Parçacık fiziğinin yaptığı araştırmalar şu gerçeği açığa çıkardı: Atomu oluşturan proton ve nötronlar da aslında "kuark" adı verilen daha alt parçacıklardan oluşmaktadırlar.

Bu konu ile ilgili dikkat çekilmesi gereken bir diğer nokta ise, zerre ilgili bu ayetlerde özellikle ağırlığa dikkat çekilmesidir. Ayette geçen "miskale zerretin" (zerre ağırlığınca) ifadesindeki, "miskal" kelimesi ağırlık anlamındadır. Nitekim atomu bölünebilir hale getiren proton, nötron ve elektron gibi parçaların, aynı zamanda atoma ağırlığını veren bileşikler olduğu keşfedilmiştir. Bu bakımdan "zerre"nin boyutlarına ya da başka bir özelliğine değil de, ağırlığına dikkat çekilmesi Kuran'ın ayrı bir bilimsel mucizesidir.

 

Bilimadamları Beynin İçinde Bilincin Yerini Gösteremezler

 

Zihin-beden ilişkisi ister gerçek bir metafizik konu veya ister sistematik bir aldanış olarak ele alınsın, bu konu psikologlar ve insan sorunuyla ilgilenen nörologlar için bir sorun olmaya devam etmektedir... Nasıl olur da beyin, bir fiziko-kimsayal sistem olarak, bir şeyi algılayabilir veya bilebilir; ya da bunu yaptığına dair bir aldanış geliştirebilir?

Materyalist bir bilim adamı madem kendisine ait olduğunu sandığı düşüncelerinin, nöronlarının bir etkileşimi olduğunu kabul ediyor, öyle ise onun düşünceleri neden önemli olsun? Bu düşünceler nihayetinde -kendi iddiasına göre- proteinlerden oluşan sinir hücrelerinin bir ürünü değil midir?

Beyindeki nöronlar (sinir hücreleri), aralarında "sinaps" denilen bağlantı noktaları sayesinde iletişim kurarlar. Her bir nöronda 10 bin sinaps bulunmaktadır. Bu, bir nöron aynı anda 10 bin farklı nöronla iletişim kurabilir demektir. Burada küçük bir kıyas yapalım. Dünyada, mevcut telefon santralleri sayesinde, insanlar arasında aynı anda yüzmilyonlarca telefon görüşmesi yapılabilir. Buna karşın tek bir insan beyninin içindeki sinapsların sayısının 1 katrilyon olduğu tahmin edilmektedir. (Bu 1.000.000.000.000.000 haberleşme demektir.)

Sonuç “İLHAM” madem bilinç altıdır,bilinç üstü ne demektir...

 

Ölümüne girdiği zorlu bir meydan savaşı sonucu değilse esir almak bir peygambere yakışmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, hâlbuki Allah sizin için ahireti istiyor. Allah çok güçlüdür, çok bilgedir.” (Enfal; 8/67)

 

Bu ayet Bedir savaşında ele geçirilen esirlere ne yapılması gerektiği tartışması çıkınca nazil oldu.

Rivayete göre Hz. Peygamber’in ((Selamun AleykümV)) yanına içlerinde kendi amcası Abbas ve amca çocuğu Akil b. Ebi Talip’in de bulunduğu yetmiş esir getirildi. Hz. Ebubekir bunların fidye alınıp serbest bırakılmasını teklif ederken, Hz. Ömer öldürülmelerini, Abdullah ibn Revaha da odunu bol bir ateşte yakılmalarını teklif etti. Hz. Peygamber bu teklifler üzerine duygulanarak Ebubekir’i İbrahim ve İsa’ya, Ömer’i Nuh ve Musa’ya benzeten bir konuşma yaptı ve fidye alınarak serbest bırakılmaları yönünde eğilim gösterdi.

 

Sonuçta, önceden fidye karşılığı bırakılanların ardından esirlerin her on kişiye okuma yazma öğretme karşılığı serbest bırakıldığını görüyoruz.

 

“Cariye” kelimesi Arapça (CRY) kökünden geliyor. Sözlükte “olmak, geçmek, koşmak, akmak” demek. Yapmak, yürütmek, uygulamak (icra), akıcı, akan, geçerli (câri), kız çocuğu, halayık (câriyeh), su üzerinde akan, gemi (câriyetun), askerin günlük yiyeceği (cerâye), rota, alt yapı, kanal, çığır, akım yeri (mecra), akan, dolanan, elektrik akımı (cereyân) kelimeleri bu kökten…

 

Kur’an fekku ragabe (kölelik zincirlerini kırmak, parçalamak) ve tahriru regabe (kölelere özgürlük, hürriyet) diyerek köleliği kaldırma çağrısı yaptı. Aşama aşama kaldırma operasyonlarına girişerek köleliğin olmadığı bir toplum idealini Müslümanların önüne koydu. Bu çağrı o günkü dünyada muazzam bir rüzgar estirdi. Fakat köleci dünya buna direndi.

 

MELEKET EYMANUHUM: Harfi harfine “Sağ ellerinizin sahip olduğu” demektir. Bu deyimle iki mananın kastedildiği anlaşılıyor; 1- Veli, şahitler vb. meşru şartları yerine getirerek nikah sahibi olmak 2- Savaş sonucu esir kadınlara sahip olmak. Yani ister hür ister esir böyle “meşru nikah sahibi olmadan” hiç kimseyle evlilik ilişkisine girilemeyeceği anlatılmak isteniyor. Çünkü “Sağ elin sahip olduğu” deyiminden maksat nikah mülkiyeti veya nikah sahibi olmaktır. Zira bu tabir henüz savaş ve esir kadın ele geçirmenin söz konusu olmadığı Mekke dönemi ayetlerinde de geçmektedir (70/30). Bu kavramın maksadı insanları zinadan menetmek ve yeni bir nikah bulunmaksızın veya eğer kadın memluke (esir, köle) ise nikah sahibi olmaksızın onlarla cinsi temasta bulunmaktan men etmektir. Cenabı-ı Hak bunu “sağ elin sahip olduğu” ile ifade etmiştir. Çünkü “sağ

elin sahip olduğu” hem nikah ile evlenilen kadınlar hem de mülk olarak sahip olunan kadınlar hakkında söz konusudur

 

Hz. Peygamber Cüveyriye'yi babasına teslim edip; ondan istedi. Cüveyriye müslüman olmuştu. Rasûlullah (s.a.s.) kendisine mehir olarak dört yüz dirhem gümüş verdi ve O'nunla evlendi (M. Âsım Köksal, İslâm Tarihi, XII, 55, 56). Daha önceki adı "Berre" iken, Hz. Peygamber tarafından, kadıncık, kızcağız anlamında "Cüveyriye" ismi verildi. Hz. Cüveyriye çok oruç tutar ve çok namaz kılardı. Hayır severdi. Kendisi aç durur, yoksulları doyururdu. Bir gün Allah Rasûlü Cüveyriye'yi sabah namazını kıldıktan sonra, kuşluk vaktine kadar dua ve zikirle uzunca zaman meşgul olurken görmüş ve kendisine şöyle buyurmuştur: "Ben senden sonra, üç kerre, dört kelime söyledim ki, bugün sabahtan beri senin söylediklerinle tartılsa, onlardan daha ağır gelir. Dikkat et, o kelimeleri sana da öğreteyim: Sübhânallâhi adede halkıhî; (Allah'ı yaratıklarının sayısınca tesbih ederim). Sübhânallâhi rıza nefsihî (Allah'ı razı olacağı Şekilde tesbih ederim). Sübhânallâhi zinete arşihi (Allah'ı Arşı'nın ağırlığınca tesbih ederim. Sübhânallâhi midâde kelimâtihi (Allah'ı kelimelerinin miktarınca tesbih ederim). " (Ahmed b. Hanbel, VI, 430; Ebû Dâvud, II, 81; Tirmizî, V, 556; İbn Sa'd, Tabakât, VIII, 119; Âsım Köksal, a.g.e., XII 57-58)

 

Allah Teala, kendisi için bir ihtiyaç ve (Arş’ın üzerine) istikrar (yerleşme, mekân tutma) olmaksızın Arş’a istiva etmiştir. O, Arş’ı da diğer mahlukatı da korumaktadır. Eğer (Arş’a ve bir yerde yerleşip mekân tutmaya) muhtaç olsaydı, tıpkı mahluklar gibi alemi yoktan var etmeye ve idareye muktedir olamazdı. (Bir mekânda) oturmaya ve karar kılmaya muhtaç olsaydı, Arş’ı yaratmadan önce Allah Teala nerede idi? Yüce Allah bundan münezzehtir.

 

“Nerede?” sorusu, mekân tutan varlıklar için sorulabilir. Bunlar da maddî varlıklardır. Mekân madde olduğu gibi onda yer tutanlar da maddedirler. Mekânı ve maddeyi yaratan ve bir ismi Nur olan Allah hakkında böyle bir şey düşünülemez.. Kaldı ki, mahluklar içinde bile, mekânla kayıtlı olmayanlar vardır. Bunun en yakın misali kendi ruhumuzdur.

 

Vahy olayını anlamak için “AKIL VE BİLNÇ”i kavramak lazım materyalist düşünce zaten her olayda yetersiz olduğundan mekan kavramına takılır adama sorarlar iki “NOKTA” ya takıldın kaldın bu noktalardan biri peygamber efendimiz a.s.v.ın BİLİNÇİ öbürüde Kainatın yaratıcısı “ALLAH” C.C. tır (bak yukarı) gerisi teferruat.

 

 

Not.

Akıl,Bilinç,İlham; soyutmudur,somutmudur.

Bak yukarda.

 

;)

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.. bu noktalardan biri peygamber efendimiz a.s.v.ın BİLİNÇİ öbürüde Kainatın yaratıcısı “ALLAH” C.C. tır (bak yukarı) gerisi teferruat.

 

İki nokta, birisi Muhammed, öbürü Allah. İKİ.

Birbirlerinden ayrılar. Birbirlerine karşı bir konumları var.

Dolayısı ile ilahınıza bir konum atfediliyor.

O konum neresi? Meleklerin 50 bin yılda varabildikleri Arş mı? Yoksa Muhammed'in bir gecede katırla varıp-geri döndüğü bir yerde mi?

 

Bu durmda, yine çözülmedi sorun. Ya ilahınız mekansız değil, ya da vahy olabilemez.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İki nokta, birisi Muhammed, öbürü Allah. İKİ.

Birbirlerinden ayrılar. Birbirlerine karşı bir konumları var.

Dolayısı ile ilahınıza bir konum atfediliyor.

O konum neresi? Meleklerin 50 bin yılda varabildikleri Arş mı? Yoksa Muhammed'in bir gecede katırla varıp-geri döndüğü bir yerde mi?

 

Bu durmda, yine çözülmedi sorun. Ya ilahınız mekansız değil, ya da vahy olabilemez.

 

Beyin, 10-15 milyar nörondan ve her nöron ise bir trilyon atomdan meydana gelmiştir. Bir sinir hücresinin bütün sırrını çözsek bile veya tipik bir sinir hücresi devresindeki faaliyetin bütün girift modellerini açıklığa kavuştursak dahi, zihnin sinirsel temelinin esrarını keşfetmenin mümkün olmadığı açıktır. Sonra beynimizdeki sinir hücresi bağlantılarının modelleri ve sinapsların gücü nasıl ve ne zaman belirlenir? Bunlar beynin her yerindeki sistemler için aynı zamanda mı belirlenir? Bir kere belirlendiklerinde, sonuna kadar kalıcı mı olurlar? Henüz bu soruların da kesin cevapları yoktur.

 

Evet, düşünme, akıl yürütme, utanma, konuşma, sevinç, tiksinme vs. gibi melekelerimizin beyin hücrelerinin fonksiyonu olduğu doğrudur. Ancak bu neyin etkisiyle olmaktadır? Beyin hücrelerini idare eden ve onun da üstünde olan nedir? Ölüyle diri arasındaki fark nasıl olmaktadır?

 

Cevabı o beyni yaratanın ezelî kitabında aramak işin en akıllıcası olacaktır:

 

“Sana ruhtan soracaklar, de ki, o Allah’ın bir emridir ve insanlar ondan pek az şey bileceklerdir.”

 

Bu konulara en az benim bildiğim on veya yirmi cevap yazdım tahminen ama bana gelen soru hep aynı "MEKAN" veya bilinen taktik yılgınlık vermek içinmi bilmiyorum aynı soruyu ben sordum "KAİNAT NASIL OLUŞMUŞTUR" diye verdiği cevap ciddi,ciddi

Kainat devamlı aç kapa,aç kapa olarak sonsuzdan beri vardır yani son açılıp kapanmada'da ilkel çorba oluşmuştur oradanda tesadüfler neticesinde bakteriler oluştu falan,filan aslında değmez.

 

;)

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Senin bana karşı karın ağrın, dinden ziyade, işin içine Çerkesler girince başladı..

 

Bunun doğrusu şu. "şahane yazıyorsun Cyrano şöylesin Cyrano, böylesin Cyrano" misyoner metinleriyle açılmış bir başlıkta senden farklı şeyler yazdığım için rahatsız olmanla başladı :)

 

Amma asimilasyon yapmış Ruslar be, Çeçence unutulmamış hiç. Çeçenlik de unutulmamış. Asimilasyon yapmaya kalktıkları adamlara bir de özerk Cumhuriyet kurdurmuşlar. Asimilasyona bak!

 

Bir milyon çeçen ve çerkesi kılıçtan geçirerek katletmek. Milyonlarcasını gemilere bindirip yurtlarından atmak. Gerçekten hiçde asimilasyonu andırmayan şeyler.

 

Özerk Cumhuriyet ?

 

Çeçenistan tarihinin hiçbir döneminde Rus toprağı olmamıştır. Rusya'nın Çeçenistan üzerinde hiçbir yetkisi, yasal hakkı yoktur.

 

Dünyadaki her ulus gibi Çeçenleri'nde kendilerini yönetmek ve bağımsız olma haklarıdır. Onlar başka bir devletin topraklarında yaşayan tebaa değildir. Şu mantığa bak ya. Ruslar Özerklik vermiş niye kabul etmemişler. İngilizler'de Türklere sevr le özerklik teklif etmişlerdi dimi. Sana göre haklı adamlar. Ne güzel özerklik teklif etmişler.

 

Çeçenler adam gibi dursalar ve teröristlere sahip çıkmasalardı, Dağıstan'a saldırmasalardı, özerk Cumhuriyeti meşru bir zemine oturtmuştu Ruslar, başkanını Moskova'da ağırlamışlardı. "Ruslar salak, başkanları da ayyaş, ben Dağıstan'ı da işgal ederim, kafkasya'yı da" diye saldır, sonra Ruslar suçlu olsun.

 

Adam gibi dursalardı. Yani ülkelerine silah zoruyla giren ve bizim egemenliğimizi kabul edeceksin diyen bir devlete boyun eğselerdi. Senin "adam gibi durmak" tan anladığın bu olabilir ama hiçbir onurlu ulus böyle bir şeyi kabul etmez. Bilmiyorum kaç yıldır Rusya'da yaşıyorsunda. Bizim yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti böyle bir onursuzluğu kabul etmeyen adamlar tarafından kuruldu.

 

"Teröristlere sahip çıkmasalardı" Hiçbir yetkileri ve hakları olmayan bir ülkeyi silah zoruyla işgal eden, işgalci askerlere saldıranlar mı teröristti ? Kendi halkı tarafından seçilen Cahar Dudayev mi teröristi ? Başka bir ulusun topraklarını işgal edenler mi teröristti. Kendi Ulusu tarafından seçilen Dudayev mi ?

 

Dağıstan'a saldırmasalardı. İngilizlerin Hatay'ı fransızlara vermesi gibi. Çeçenlerin Rus işgal hedeflerine saldırdıkları topraklar Dağıstan falan değildir. Çeçen-İnguş Cumhuriyeti'nin bir parçasıdır. Ruslar Çeçenistan'ı işgal etmiş. Siz şu sınırlarda bize bağlı bir devletçik olacaksınız demiştir.

 

 

Ruslar neden Tataristan'a veya Başkurdistan'a saldırmıyorlar mesela?.

 

Tatarlar bağımsızlık istediğinde 8 milyon Tatar katledildi. Bir ülke bağımsızlık için mücadele etmiyorsa. İşgalcilerin hakimiyetini kabul ediyorsa niye saldırsın işgalci?

 

Hırsız da hiç suç yok, ama hırsıza sopa çeken polis suçlu.

 

Bu bakış açıs ateizmle falan alakası yok. Bu düpedüz müslüman toplumlara düşmanlık. Başka hiçbir şey değil.

 

Ülkesini silah zoruyla işgal edenler Polis, kendi ülkesinde işgalcilere karşı direnenler hırsız.

 

Bravo. Bu zihniyetten başka bir bakış açısı beklenmez. Bu zihniyet ve bu ağızlar. Aynen 1919'ların İngiliz Muhipleri Cemiyeti ağzıdır. Zerre fark yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benden başka kimseyle tartışmadın mı bu başlıkta?

Demirefe sana bir sürü bilimsel alıntı yapmadı mı?

hoppa katılmıyor mu?

maraba katılmıyor mu?

muki katıolmıyor mu?

Burada yazı yazmayan ama sadece okuyan insanlardan bana katılan yok mu, elinde çetele mi var?

 

 

Sorarsın Demirefe'ye "sara hastalığı genellikle genetik yollarla geçer" iddiasını savunuyormu savunmuyor mu ?

 

Ortaya attığın faraziyeleri tek savunan sensin bu tartışmada. 70 milyon bizi izliyor tarzi argümanları bırak :)

 

 

"Türk ordusu Çanakkale'de büyük kayıplar vererek düşmanı durdurdu" demek ayrı şeydir.

"Yüce Türk milletinin kahraman ordusu, Çanakkale'de binlerce şehir vererek korkak düşmanı durdurdu. Evliyalar da onlarla birlikte savaşıyordu. Türk askeri adeda şehit olmak için yarışıyordu" demek aydir.

 

Biri tarihtir.

Diğeri Kahramanlık destanı. tarihi vakadan yaratılmış edebi eser.

 

Elimde olan tek kaynak ""Yüce Türk milletinin kahraman ordusu, Çanakkale'de binlerce şehir vererek korkak düşmanı durdurdu. Evliyalar da onlarla birlikte savaşıyordu. Türk askeri adeda şehit olmak için yarışıyordu" şeklinde ise, ben bu metni ayıklamak zorundayım.

 

Zira bu metin "dezenfekte tarihtir".

 

Oradaki, nitelemeleri, hayali ürünleri, benzetmeleri çıkarmak zorundayım ki, bana sadece "kuru gerçek" kalsın.[/b]

 

"Yüce Türk milletinin kahraman ordusu, Çanakkale'de binlerce şehit vererek korkak düşmanı durdurdu. Evliyalar da onlarla birlikte savaşıyordu. Türk askeri adeda şehit olmak için yarışıyordu"

 

Bu tarihtir.

Bu yorumdur. Edebi tarihtir. Destanlaştırılmış tarihtir.

 

Sen heralde, polis olsan, sana sunulan ilk ifadeyi doğru sanıp insanları hapse attıracaksın.

Senin görevin, ilk veya herhjangi bir ifadeye inanmak değil. Sen, sana anlatılan ifadeler içinden, manüpülatif unsutrları, nitelemeleri çıkaracaksın.

İfadeleri karşılaştırıp, tutarsızlıkları belirleyeceksin.

 

Tarihçilik de böyle yapılır. Ezbercilikle olmaz bu iş.]

 

Kısaca, ben dönem tarihiyle ilgili herangi bir kaynaktan beslenmedimdir bu. Zira şunları okuyan sanırki o dönem ile ilgili sadece islam kaynakları var. Başka tarihi kaynak yok.

 

 

Ben o insanlar çoban demedim. Muhammed'in onlarla peygamberlik öncesinde arkadaşlık ettiğine dair bir bilgi var mı elinde?

Ben Muhammed dışında kimseye çoban dediğimi hatırlamıyorum. Çoban arkadaşlarının isimlerini de bilmiyorum. ve Muhammed'in asilzadelerle arkadaşlık ettiği iddiası benim değil, senin iddian.]

 

Ebubekir çocukluk arkadaşıdır. Hüdayfa ve Osman gençliklerinden itibaren Hz Muhammed'in arkadaşlarıdırlar. Hz Muhammed peygamberliğini açıkladığı an evinde onun inzivadan çekilmesini bekliyorlardı.

 

* Sara hastalığı", "sara olarak bilinmiyordu" demek ile, "sara" hastalığını, "cinlenmiş olmak" sanıyorlardı demek arasında fark vardır. Anlama güçlüğü çekiyorsan bu benim sorunum değil.

 

bakalım

 

Sara/epilepsi hastalığı 20. yüzyıla kadar, "cinlerin musallat olması" olarak biliniyor. Yani Hastalık statüsüne bile konmamış.

 

Yani insalnlar sarayı/cinlenmeyi hastalık olarak görmüyorlar, geçici bir durum olarak görüyorlar ve bu durumdan cinleri sorumlu tutuyorlar.

 

Biraz şöyle iddialarının arkasında durabilsen. Yerine yeni faraziye üretmek yerine.

 

* Sara hastalığının genetik olabileceğini sayın demirefe gösterdi.

 

oo söylem baya yumuşamış be :)

 

Sara hastalığı genellikle genetik kaynaklı olup, çocuklukta ortaya çıkar.

 

Demirefe'nin gösterdiği kaynaklar %2 olasılık veriyor genetik olmasına. %2 lik bir oran üzerinden genellikle dimi.

 

Gerçekten son derece bilimsel ve mantıklı :)

 

 

* İnzivaya çekilmek diye birşeyden haberim yok da demedim. İnzivaya ççekilmek normal bir davranış değildir dedim. İnzivaya çekilen insanın psikolojijk bir rahatsızlığı olmasa bile, "dışarıdakiler ona normal gözüyle bakmazlar" dedim.

 

O şehirde yüzlerce yıllık bir eylemdir inzivaya çekilmek. Yüzlerce yıllık bir eylemi yapanlara normal gözle bakmazlarmış.

 

İnsanların aylarca çöllerde ne hamam ne kuaför ne bilmemne olmadan yolculuk yaptığı bir coğrafyada, en fazla bir hafta inzivaya çekilen kişinin dönünce, dış görünüşüyle de normal gözüyle bakılmayacağınıda iddia ediyordun. Gerçekten çok bilimsel bir bakışa sahipsin arkadaşım.

 

 

* Soylu ve pleb işi senin tanımlaman. İnsanlar özgür bırakılabiliyorsa, özgürlükleri satın alınabiliyorsa, köleler ve özgürler arasında geçiş varsa, bugün özgür olan bir adam, yarın köle pazarında satılabiliyorsa, soyluluğun babadan oğula geçen bir statü olduğunu iddia edemezsin..

 

Benim tanımlamam mı ? Arabistanda sosyal yapının asiller, patriçler ve plebler olarak bölündüğü benim tanımlamam mı ? Yani sen bu konuda biraz tarihsel kaynakları incelemeden şiddetle iddia sahibisin diye senin bilmediğin herşey benim tanımlamam mı oluyor ?

 

Bütün köleci toplumlarda bugün özgür olan adam yarın köle olabilir. Bugün köle olan adamda yarın özgür olabilir. Bu Roma'da da böyledir, Atina'da da , germen topraklarında da, britanya'da da, iskandinavya da da .

 

Savaşta esir düşen adam. Azatlık bedelini ödeyecek paraya sahip değilse isterse kral olsun, isterse imparator olsun köle olur. Bütün köleci toplumlarda da bu böyledir.

 

Kafana göre yeni köleci toplum tanımı yapma. Roma pro imparatoru yani konsulu Pompeus Yunanistan'a Roma konsulu ve ordularının baş komutanı sıfatıyla gitmiş beş yıl sonra Mısırda köle olarak kafası kesilmiştir.

 

 

* Analiz ve irdeleme yeteneğin hakkında umudum kalmadığı için, en kolayında Kemal Sunal'ın Salako fimini veya Yılmaz Erdoğan'ın "Bana BirŞeyhler Oluyor" oyununu izle dedim. Anlaşılması kolay da.

 

* Bir adam 40 yıl deli dersen deli olur. Bir adam 40 yıl sen ğpeygambersin dersen, o da kendini peygamber sanır. İş kabile çatışmasına dönünce de, kimse, bu savaşın sebebi olan kendi adamını yargılamaz, direkt destek çıkar.

 

Ya da bir yandan "deli, fakir, çoban, hasta, toplumun farkında olmadığı, a sosyal" dediğin bir adamın. Nasıl bir dinin kurucusu ve devletler yıkıp, devlet kuran bir adam olduğunu. Tüm bunlar nasıl yapabildiğini kendi mantığın bile almadığı için işi geyiğe vurdun.

 

O kadar bilimselki arkadaşımız kemal sunal filmleri dışında bir dayanağı yok bu konuda.

 

Kabile Çatışması mı ? Hz Muhammed'e ilk saldıranlar arasında kendi amcası vardır. İlk taraftarları arasındada daha sona kendisiyle savaşan kabilelerin en asil ailelerinin çocukları vardır.

 

Yok kabile çatışması başlamış, kureyşlilerde bu yüzden Hz Muhammed'i savunmuş. Yani kabilenin üyelerinden Mekke'nin Müdürü olacak kadar güçlü bir adamı değilde, "deli, hasta, a sosyal, fakir, toplumun farkında olmadığı, çoban" bir kabile üyesini desteklemişler. Yahu bari biraz Kabile hiyerarşileri hakkında bilgi sahibi ol.

 

Yok arkadaşım o mızrak o çuvala girmez. Bir insan için hem "deli, a sosyal, fakir, hasta, toplum tarafından dışlanmış" diyeceksin hemde, o kişinin bir dini kurmak, bir ülkenin başına geçmek, krallarla ittifaklar kurmak, devletleri yıkmak, şehir devletlerini birleştirip birleşik devlet kurmak gibi işleri tanrıdan vahiy almadan kendi başına yaptığını iddia edeceksin.

 

Buna dayanak olarakta bana kemal sunal filmlerini sunacaksın.

 

 

 

Çeçenleri desteklemiyorum diye, her köşede pusuda bekleyip, bana giydirmeye çabalama huyundan da vazgeç, derim.

Çeçenleri desteklememekte haksız olduğumu ispat etmek için, benim her yazımda saçmaladığımı öne sürerek, bana bişey yapamazsın.

 

Çeçenleri desteklemiyorum. Bitti.[/b]

 

Benim bu forumda en az tartıştığım konulardan bir tanesidir Çeçenistan. Sana gelince sadece diojen'den alıntı "gölge etme başka ihsan istemez"

 

Kendi ülkesinde , işgalcilere karşı savaşanları terörist. Kendi halkının oyuyla seçilen adamı terörist. Başka bir ülkeyi silah zoruyla işgal edenleri mazlum gösterme çabana verilen yanıtlar. Senin Çeçen'leri desteklememene tepki değildir. Ki Çeçenler aman dünya bizi desteklesin amacını unutalı 15 yıl oluyor.

 

Sen söz konusu olunca diojen derim başka bir şey demem.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ortaya attığın faraziyeleri tek savunan sensin bu tartışmada. 70 milyon bizi izliyor tarzi argümanları bırak :)

 

Sen hayali yazılar mı okuyorsun kardeşim? Kim 70 milyon bizi izliyor lafı etti?

Okuduğunu anlayabiliyor musun?

"Burada yazı yazmayan ama sadece okuyan insanlar" ifadesinden 70 milyon lafını nerden çıkardın? "Burda" kelimesinin anlamını biliyormusun?

 

Sorarsın Demirefe'ye "sara hastalığı genellikle genetik yollarla geçer" iddiasını savunuyormu savunmuyor mu ?

 

sayın muki'nin yazısı

sayın demirefe'nin yazısı

 

Fazla bilimsel kaçtı diye okumadın heralde. Bu kez okumayı dene.

 

Senin savunma ne?

Bizim konumuz Epilepsi genellikle kalıtsalmıdır değil midir? %2-4 kalıtsallık oranı için "Genellikle" demek mümkün olmadığı için. Kanımca bu konu nettir.

 

Akraba evliliklerinde de, bir çocuğun genetik olarak riskli doğma şansı % 4-6 arasındadır. Ama bütün tıp çevreleri, akraba evliliğinin çocuklarda genetik bozukluğa yolaçabileceği konusunda herkesi uyarırlar nedense!

 

Kısaca, ben dönem tarihiyle ilgili herangi bir kaynaktan beslenmedimdir bu. Zira şunları okuyan sanırki o dönem ile ilgili sadece islam kaynakları var. Başka tarihi kaynak yok.

 

Sen hakikaten yazılanları değil, hayali yazılar okuyorsun.,

Ben tarihi incelerken nelere dikkat etmek gerektiğini, tarihi nasıl okumak gerektiğini söylüyorum ve sen neden bahsediyorsun.

 

Alıntıladığın yerde tek satır yok islamla ilgili. Ben tarih okuyuuculuğpunda sana ezber dışında nelere dikkat etmen gerektiğini söylüyoprum.

 

Ben islam'la ilgili yazılar yazarken, islam kaynaklarını kullanmaya özen gösteririm. Zira senin gibi adamlar, islam dışı kaynakları buraya yazdığımız zaman, herkesi misyonerlikle suçluyorlar. Bu nedenle islamla ilgili yazılarımda islam kaynakları dışına çıkmamaya özen gösteririm.

 

Ebubekir çocukluk arkadaşıdır. Hüdayfa ve Osman gençliklerinden itibaren Hz Muhammed'in arkadaşlarıdırlar. Hz Muhammed peygamberliğini açıkladığı an evinde onun inzivadan çekilmesini bekliyorlardı.

 

Elinde kala kala bu asilzadeler mi kaldı?

Hani Muhammed ve ailsei mekke'nin acaip tanınan, önde gelen kişileriydi?

 

*

 

Ebubekir ve Osman, Muhammed'den akıllıymışlar.

Zira, inzivaya çekilme işinin, "delilik" yaftasını beslediğini görebildikleri için, adamlar "gel vazgeç bu inziva işinden" demişler.

Verdiğin bilgi benim tezimi haklı çıkarıyor, teşekkürler.

 

Sara/epilepsi hastalığı 20. yüzyıla kadar, "cinlerin musallat olması" olarak biliniyor. Yani Hastalık statüsüne bile konmamış.

 

Yani insalnlar sarayı/cinlenmeyi hastalık olarak görmüyorlar, geçici bir durum olarak görüyorlar ve bu durumdan cinleri sorumlu tutuyorlar.

Biraz şöyle iddialarının arkasında durabilsen. Yerine yeni faraziye üretmek yerine.

 

* Sara hastalığının genetik olabileceğini sayın demirefe gösterdi.

oo söylem baya yumuşamış be :)

 

Sara hastalığı genellikle genetik kaynaklı olup, çocuklukta ortaya çıkar.

Demirefe'nin gösterdiği kaynaklar %2 olasılık veriyor genetik olmasına. %2 lik bir oran üzerinden genellikle dimi.

 

Gerçekten son derece bilimsel ve mantıklı :)

 

Senden irdeleme ve analiz beklemiyorum artık, sadece okuduklarını anlayabilsen sorun kalmayacak.

 

O şehirde yüzlerce yıllık bir eylemdir inzivaya çekilmek. Yüzlerce yıllık bir eylemi yapanlara normal gözle bakmazlarmış.

 

İnsanların aylarca çöllerde ne hamam ne kuaför ne bilmemne olmadan yolculuk yaptığı bir coğrafyada, en fazla bir hafta inzivaya çekilen kişinin dönünce, dış görünüşüyle de normal gözüyle bakılmayacağınıda iddia ediyordun. Gerçekten çok bilimsel bir bakışa sahipsin arkadaşım.

 

İnzivaya çekilmek, toplumdan kopmak, tecrit olmak normalmış arkadaşa göre. Öyle bir gelenek olması ayrı birşey, bu davranışın normal olup olmaması ayrı bişey.

 

Ebubekir ve Osman da, ne mantıkla Muhammed'den inziva işini bırakmasını istediler bilemem gayrı.

 

Benim tanımlamam mı ? Arabistanda sosyal yapının asiller, patriçler ve plebler olarak bölündüğü benim tanımlamam mı ? Yani sen bu konuda biraz tarihsel kaynakları incelemeden şiddetle iddia sahibisin diye senin bilmediğin herşey benim tanımlamam mı oluyor ?

 

Bütün köleci toplumlarda bugün özgür olan adam yarın köle olabilir. Bugün köle olan adamda yarın özgür olabilir. Bu Roma'da da böyledir, Atina'da da , germen topraklarında da, britanya'da da, iskandinavya da da .

 

Savaşta esir düşen adam. Azatlık bedelini ödeyecek paraya sahip değilse isterse kral olsun, isterse imparator olsun köle olur. Bütün köleci toplumlarda da bu böyledir.

 

Kafana göre yeni köleci toplum tanımı yapma.

 

*******. ya da hayali yazılar okuma alışkanlığın. Sen yazılanı okumuyorsun, sen kafanda yarattığın hayalleri benim yazılarım sanıyorsun.

 

Ben ne demişim, sen ne diyorsun. Bunların aynı olduğunu görebiliyormusun? kendi yazdığın şeyi analiz edebiliyormusun? ne anlama geldiğini anlayabiliyormusun? Yoksa biyerden ezberleyip geldiğibn için, ne demek hiç irdelemedin mi?

 

CYRANO: Bütün köleci toplumlarda bugün özgür olan adam yarın köle olabilir. Bugün köle olan adamda yarın özgür olabilir....

Savaşta esir düşen adam. Azatlık bedelini ödeyecek paraya sahip değilse isterse kral olsun, isterse imparator olsun köle olur. Bütün köleci toplumlarda da bu böyledir.

 

BraisSlapper: İnsanlar özgür bırakılabiliyorsa, özgürlükleri satın alınabiliyorsa, köleler ve özgürler arasında geçiş varsa, bugün özgür olan bir adam, yarın köle pazarında satılabiliyorsa, soyluluğun babadan oğula geçen bir statü olduğunu iddia edemezsin..

 

Bu kölecilik ve özgürlük anlayışında soylu ve pleb mantığı yoktur. "Soyluluk" süreklilik gerektirir. Kölelik ve özgürlük arasında geçişin kolay olduğu, bugünden yarına köle ve özgür statüsü değişebilen bir yerde, soyluluktan bahsedilemez. Asilzadelikten bahsedilemez.

 

Ya da bir yandan "deli, fakir, çoban, hasta, toplumun farkında olmadığı, a sosyal" dediğin bir adamın. Nasıl bir dinin kurucusu ve devletler yıkıp, devlet kuran bir adam olduğunu. Tüm bunlar nasıl yapabildiğini kendi mantığın bile almadığı için işi geyiğe vurdun.

 

O kadar bilimselki arkadaşımız kemal sunal filmleri dışında bir dayanağı yok bu konuda.

 

Ben işi geyiğe vurmadım da, sen ego yarışına çevirdin. Eline sağlık yani.

 

Bunun doğrusu şu. "şahane yazıyorsun Cyrano şöylesin Cyrano, böylesin Cyrano" misyoner metinleriyle açılmış bir başlıkta senden farklı şeyler yazdığım için rahatsız olmanla başladı :)

 

Ben sana ne zaman "şahane yazıyorsun Cyrano şöylesin Cyrano, böylesin Cyrano" dedim? İslamcıların sana alkışlarını da ben yazdım sanıyorsun heralde.

Benim sana dediğim tek şey, "Tarih bilgine saygım var, takdir ediyorum" veya "Ben tarih uzmanı değilim, CYRANO'ya sorun" şeklindedir.

Kendimin uzman olmadığı bir alanda, benden fazla bilgisi olan adamı takdir ederim. Bunda bir yanlış yok.

 

Ama benim de bildiğim bir konuda, tarihi çarpıtmaya kalkarsan, müdahale ederim. Yaptığım da budur.

Ama müdahaleme canın sıkılmış olmalı ki, işi ego yarışına çevirdin. Ekonomi vs gibi bilmediğin konularda, uzmanlık taslamaya çalıştın.

İslami masalları bilimsellik adına rasyonelize etmeye giriştir. Rasyonelize etmene gerek yok. "ister bilime uysun, ister uymasın, Ben böyle inanıyorum arkadaş" dersin olur biter.

 

Yok arkadaşım o mızrak o çuvala girmez. Bir insan için hem "deli, a sosyal, fakir, hasta, toplum tarafından dışlanmış" diyeceksin hemde, o kişinin bir dini kurmak, bir ülkenin başına geçmek, krallarla ittifaklar kurmak, devletleri yıkmak, şehir devletlerini birleştirip birleşik devlet kurmak gibi işleri tanrıdan vahiy almadan kendi başına yaptığını iddia edeceksin.

 

Buna dayanak olarakta bana kemal sunal filmlerini sunacaksın.

 

Evet ben Muhammed o işleri Tanrı'dan vahy almadan yapmış diyorum. Sen bu işler Tanrı'dan vahy almadan yapılamaz mı diyorsun?

 

"Muhammed, vahy almadan, o işleri yapmış olamaz" mantığı ile "Mikail 'yağ' demeden yağmur yağamaz" mantığı arasında bir fark var mı?

Sebebini açıklayamadıkları herşeyi ilahlara bağlayan insanlar da senin gibi yapmamışlar mı?

Muhammed'in nasıl lider olduğunu açıklayamıyorum. Eee? İlahlar yardım etmiş olmalı!

 

***********.

 

Sana bilimsel (!) çalışmalarında kolaylıklar dilerim arkadaşım.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ALINTI(CYRANO @ Nov 17 2007, 06:29 PM)

Yok arkadaşım o mızrak o çuvala girmez. Bir insan için hem "deli, a sosyal, fakir, hasta, toplum tarafından dışlanmış" diyeceksin hemde, o kişinin bir dini kurmak, bir ülkenin başına geçmek, krallarla ittifaklar kurmak, devletleri yıkmak, şehir devletlerini birleştirip birleşik devlet kurmak gibi işleri tanrıdan vahiy almadan kendi başına yaptığını iddia edeceksin.

 

Buna dayanak olarakta bana kemal sunal filmlerini sunacaksın.

 

Sayın Cyrano, ittifaklar kurmayı, devletleri yıkmayı, şehir devletlerini birleştirip devlet kurma işlerini Muhammed Tanrı'dan vahiy alıpta mı yaptı? O zaman Muhammed ile Bush'un arasındaki fark ne?

 

Tanrı bana 'George, git Afganistan'daki teröristlerle savaş' dedi, gittim. 'George, Irak'taki despotluğu bitir' dedi, bitirdim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.