Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Siz hangi türkiyede yaşıyorsunuz?merak ettim. Sayın Kaplan; Ben bugün ki Türkiyede yaşıyorum.... Annemin, 1990 larda seçimler arefesinde bana "oğlum, Erbakan a oy vermezsek öteki tarafta nasıl hesap verebiliriz" dediği(!) Türkiye de yaşıyorum.... Askerde, ailem beni ziyarete geldiğinde hiç kimse değil içeri almamak tek laf bile etmedi anneme. 1 Gecede misafirhanede kaldılar. Amasya Eryatağında cami olduğunu, namaz kılan er ve erbeşlar için namaz vaktinden yarım saat önce istirahat emri olduğunu, sahur ve iftar yemeklerinin çıktığını; daha yazayımmı? Bunlar benim nefes aldığım, içinde bire bir yaşadığım, gözlemlediğim Türkiye..... Siz hangi Türkiye de yaşıyorsunuz? Siyasal simgelerin boy gösterdiği yerlerde yaşıyorsanız, elbette her "faşist" görüş, karşısında da bir "faşist" görüş doğuracaktır. Ve bunun adı özgürlük değil, "insan fişleme"nin fiziksel boyutudur! Ümraniye gerçeğini gördüğünüzde, aslında varılması gereken noktayıda görmüş olursunuz! (Kapalı olmayanların taciz edilmesi).... Başörtülü insanların (türban değil dikkat edin) her ne olursa olsun kıyafetinden dolayı madur edildiğine şahit olmadım. Ama "rahibe" kıyafetinin her daim tepki çektiğini; hatta benimde tepkili olduğumu hatırlatırım.... Saygılarımla Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Olay ünüversiteden başlıyor ve diğer kamu kurumla0rında bitiyor yani bu sorun bir bütündür yanlız üniversitelere getirmemin bir anlamı yok.Elbette bunun alt üst limitleri olmalıdır ,buna karşı olanda yok,biz kara çarşafla kamu alanlarınada girsin demiyoruz. Fakat 0/0 99 müslüman olan bir ülkede baş örtüsüne bir çözüm getirilmelidir,çünkü bu insanların inacı bu hiç bir güç bu inancın önüne geçemez. Bir insanın zorla ,parasını alabilirsiniz,malını alabilirsiniz hatta canını'da alabilirsiniz fakat düşüncelerini alamasınız, o nedenle bu bir sorundur ve çözüm bulunmalıdır. Sizinde söylediğiniz gibi alt ve üst limitleri belirleyerek bir çözüme ulaşılmalı,Baş örtüsü dinin sembolu,türban akp sembolu derseniz böyle çözüm getirmesiniz.... Buna formül uygulamasınız bakın Devlet bahçeli çene altı formülü buldu ama formül tutmadı,baş örtüsünü sorun yapanlarda buna bir şekilde formül bulmalılar, ister alt i,ster üst limiti ayarlayarak, ister bahçeli gibi çene altı formülü ile. Şunuda bilmelisinizki her başı kapalı laiklik düşmanı değildir ve o insanların çoğunluğudur vergilerini verenler,bakın anadoluya nerdyse her evde başörtülü insanlar var bunlar evinde nasılsa işindede aynı olmalıdırlar. Ayrıca başkasının özel hayatı sizi ilgilendirmez,bizide ilgilendirmez. o isan istediğiyle yatar istediğiyle kalkar, bu onun kendi özelidir günahıda sevabda onundur. o insanın yaptığı yanlışları islam ile kıyaslayamasınız. Sayın Kaplan; Peki başına türban geçirmeyenlere de aynı cümleyi söyleyebilirmisiniz? Bir yanda güya inancı gereği türban için eylem yapacak, diğer yanda özel hayatı bilmem ne olacak! Yok öyle numara! Din, sizin yada benim keyfime göre YORUMLANMAK için inmemiştir. Emirler sabittir! Bu sabit emirleri Kuran-ı Kerimden almadığınız ve YORUMCU/OYUNCU lardan aldığınız sürece, aslında evvela inancınızı kontrol etmelisiniz derim... haddim olamayarak! * * * Kendi yazınızla kendinizi eleştiriyorsunuz! Madem ki hiç kimsenin özel yaşantısı hiç kimseyi ilgilendirmez, neden laik olan insanlara İNANMAYAN gözüyle baklıyorsunuz? Ve konuyu bir "türban" bir "başörtüsü" gitgellerine getirerek; "siyasal simge" ile Anadolu insanının kendine has adetini biri birine girift hale getirmek istiyorsunuz.... İnanan/İnanmayan tartışması yapsak gam yemeceğim ama türban isteyen ve laik tartışması yaparak, %99 u müslüman olan bir ülkenin halkının devletinden aldığı hizmeti eleştiriyorsunuz? Bakınız; 1.konu yani asıl konu islamda "türban" varmıdır? Eğer varsa; neden 1880 lere kadar Türk ve Osmanlı ahalisi kara çarşaf yada türbana bezenmemiştir? Konuyu adım adım sindirmeden gideceğimiz yol çıkmaz sokaktır! Başına peruk takan insanlar üniversitede okuyormu? Evet! Dışarıdan bakınca "siyasal bir simge"midir peruk? Hayır. Problem varmı? Yok! Neden tep tip ve özellikle (altını çizerek söylüyorum) bazı üniversitelerde okuyan öğrenciler bu konuda medyatik olmaktadır? Neden bu öğreciler konusunda okullar sıkıntı içindedir? Yoksa okul içinde öğrencilik dışında takındıkları tavırlardan dolayımıdır asıl rahatsızlık? (İrancı, Humeynici, Aczimendi, Nakşici, Nurcu falan filan) Bu öğreciler özellikleMİ medyatik olmaktadır? Bunları kimler desteklemekte yada provake etmektedir? 1980 öncesine kadar böyle bir sorunumuz yokken, birilerinin "din" sömürüsü siyasal simgesi haline getirilen bu türban konusu ile asıl millete zarar verenler gerçekte kimlerdir? daha çoook sorularım var sayın Kaplan; ancak 1. soruyu çözmeden diğerlerine geçmemiz mümkün değildir! Siz bana öncelikle İslam da örtünme konusunu hele bir anlatın/öğretin, sonra tartışmayı götüreceğim noktayı zaten bulmuş oluruz! Saygılarımla Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Ayrıca başkasının özel hayatı sizi ilgilendirmez,bizide ilgilendirmez. o isan istediğiyle yatar istediğiyle kalkar, bu onun kendi özelidir günahıda sevabda onundur.o insanın yaptığı yanlışları islam ile kıyaslayamasınız. Bir dip not yazacağım, kusura bakmayın! Madem ki inancı gereği "türban" eylemi yapıyor, elbette o önemsediği inancı GEREĞİ gibi yaşamay da mecburdur! Elbette bunun islam ile ilgisi yoktur ama arkadaşımız(ki bu kafa yapısı az değildir) zaten bulunduğu hal ile İNANCI için değil PROVAKASYON için bu yaşamı seçmiştir... Saygılarımla Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Arkadasim konuyu baska alana cekmeye hicte gerek yok. Sizde cok iyi biliyorsunuzki bahsettigimiz bicimdeki easarp ile Türban arasinda daglar kadar fark oldugunu, cünki birisi geleneksel ve diger alandaki kurallari kabul eden davranis digeri ise sadece siyasi bir sembol ve amaci sadece kendi dini görüslerini her alanda yasamak, yani sadece özelde degil tüm alanda, bu davranisda tabiiki toplumsal barisi bozacak bir durum. Bahsettiginiz teyzelerimiz veya babaannelerimiz hic bir zaman basörtüsü ile ne avukat olmak istediler, ne hakim, nede üniversiteye gitmek istediler. Onlar icin esarp özel hayatta kaldi ve dini görüslerini hic bir zaman ön plana cikartmadilar. Diger taraftan türbanli bayanlar da ziyaretci olarak kamu alanlarina girebiliyor ve dogrusuda bu. Yasak olan o alanlarda calismak ve egitim görmek, herhalde anladiniz simdi insallah. Ama anlasilan siz göz boyama ile siyasi dini ülkemizde mesrulastirmak isteyenlerdensiniz. Aksi taktirde kimsenin türbanina özel hayatta karisilmayan ülkemizde halaa yok efendim üniversite de egitim görsünler demezdiniz. Niyetiniz belli, oldugumuz gibi görünelim en dogrusu bu, gerisi hikaye. Kelime oyunlariyla güya kendi kendinizi hakli cikartmaya calisiyorsunuz ama nafile. Bakin bir cok yorumcu arkadaslar benzeri cevaplar vermisler. Tabii hepimiz yanlis düsünüyoruz ve samii degiliz, sadece siz her konuda oldugu gibi bu konuda da dogrulari biliyorsunuz ve samimisiniz. Ben ve benim gibiler ne esarpa nede Türbana özel hayatta kaldigi sürece karsiyiz, sadece siyasi dine ve bunun geregi insanlarimizi kullanarak Türbanin kamu alanina girmesine karsiyiz. Yine anlamadınız sanırım bakın arkadaşım size sorduğum soruya sorduğum gibi cevap verin. Sizin teyzeniz,babaanneiz imakanı vardıdamı okumadılar, yoksa dinini kendi özelinde yaşamak içinmi avukat olmak istemediler,üniversite düşünmediler! dürüstce cevap verirmisiniz! Sizin teyzeniz hem özelini(örtünerek)yaşamak istese hemde okumak istese nasıl olacak hem özelini yaşayıp hem okuyup çalışamayacakmı?ya özelin ya işin! bumu sizin mantığınız. bakın yazılarıma nasıl bir kelime oyunları var ,birde sizin bana verdiğiniz cevplara bakın ! Kimin nasıl bu konuda cevap vereceği benim için fazla önem arz etmiyor, önemli olan benim bildiğim doğrularımdır ,başka bir foruma gitseydim benimgibi düşünenler fazla olacaktı, yani bunun gibi olaylar sizin düşüncenize etki edebilir benim için fazla bir önemi yok ,yani burada 3-5 kişi öyle diyor diye öyle olacak değil ,burda 3-5 kişi baş örtüsü kamu alanlarında serbest olmalıdır dese sizde evet bir çoğu öyle diyorsa doğrudur,diyeceksiniz? o nedenle ben bunların farkındayım ve bu insanlar bu memleketin sahipleriyse yeri geldiğinde canını veriyorsa,vergisini ödüyorsa isöylendiği gib alt ve üst limitlerle belirlenip istediği gibi dinini yaşamalıdırlar...... Şimdi bu millet AKP simgesi diye asırlardır takılan baş örtüsündenmi vaz geçsin....her baş örtülü AKP limi oluyor nasıl zihniyet bu bunda samimiyet nerde? Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 türban zaten bir radikal islamın bir simgesi olduğu için yasaktır...kamu alanlarında belki şu an yasaktır ancak türban gibi çok katı bir biçimde bakılmıyor başörtüsüne.. okuduğum üniversiteye veliler başörtüsüyle girebiliyorlar... kimse de onlara ses çıkarmıyor... engellenmiyorlar... ayrıca askeri törenlerde, kutlamalarda türbanlılar uyarılıyor ama "başörtüsü" olarak nitelendirdiğimiz örtüyü takanlara birşey denmiyor... bunların örneklerini zaten televizyonlardan gazetelerden daha önce gördük.. hatta bir üniversitede başörtüsüyle kızını izlemeye gelen kadının içeri alınmaması haber olmuştu... herkes buna tepki göstermişti... bu kadarının da abartı olduğu söylenmişti... bu bir hataydı ve artık bu hataya düşülmüyor... benim gördüklerime göre böyle... yani cevap evet... ve samimiyetimiz de anlaşılmıştır herhalde... türbana da karşı değiliz, başörtüsüne de... isteyen kullanabilir bunları... karşı olduğumuz tek nokta bu dini simgenin laik bir devletin kamusal alanına girmemesi... ... Siz önce Türban ile baş örtüsünün arasındaki farlı bana söyleyin...sizin bakışınız nasıl Devlet bahçeli gibimi düşünüyorsunuz bu farlı? Örtü boğazı sarıp yandan bağlanınca türban oluyor -çene altından bağlanınca başörtüsü oluyor !size göre hangisi? ''kamu alanlarında belki şu an yasaktır ancak türban gibi çok katı bir biçimde bakılmıyor başörtüsüne..''ne alaka şimdi kamu alanlarında türban yasak fakat kati bir biçmde bakılmıyor nasıl oluyor?yarın chp iktidara gelmiş olsa baş örtüsüne yumuşakmı bakacak... Ayrıca diğer yorumlara bakın cevabınız oradadır... Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Olay ünüversiteden başlıyor ve diğer kamu kurumla0rında bitiyor yani bu sorun bir bütündür yanlız üniversitelere getirmemin bir anlamı yok.Elbette bunun alt üst limitleri olmalıdır ,buna karşı olanda yok,biz kara çarşafla kamu alanlarınada girsin demiyoruz. Fakat 0/0 99 müslüman olan bir ülkede baş örtüsüne bir çözüm getirilmelidir,çünkü bu insanların inacı bu hiç bir güç bu inancın önüne geçemez. Bir insanın zorla ,parasını alabilirsiniz,malını alabilirsiniz hatta canını'da alabilirsiniz fakat düşüncelerini alamasınız, o nedenle bu bir sorundur ve çözüm bulunmalıdır. Sizinde söylediğiniz gibi alt ve üst limitleri belirleyerek bir çözüme ulaşılmalı,Baş örtüsü dinin sembolu,türban akp sembolu derseniz böyle çözüm getirmesiniz.... Buna formül uygulamasınız bakın Devlet bahçeli çene altı formülü buldu ama formül tutmadı,baş örtüsünü sorun yapanlarda buna bir şekilde formül bulmalılar, ister alt i,ster üst limiti ayarlayarak, ister bahçeli gibi çene altı formülü ile. Şunuda bilmelisinizki her başı kapalı laiklik düşmanı değildir ve o insanların çoğunluğudur vergilerini verenler,bakın anadoluya nerdyse her evde başörtülü insanlar var bunlar evinde nasılsa işindede aynı olmalıdırlar. Ayrıca başkasının özel hayatı sizi ilgilendirmez,bizide ilgilendirmez. o isan istediğiyle yatar istediğiyle kalkar, bu onun kendi özelidir günahıda sevabda onundur. o insanın yaptığı yanlışları islam ile kıyaslayamasınız. Arkadasim neden halaa siyasi dinin sanki bir hakmis gibi gösterip olmadik sorunlara cözüm istiyorsunuz. Din özel hayat icin gecerli degilmi? ve özel hayatta kendilerini kapatanlara, kara carsafli veya baska türlü kapatanlara, kim ne demis ülkemizde? Siz israrla konuyu carpitmak istiyorsunuz, bu da zaten seriatcilarin dini duygulari ve simgeleri kullanarak halki aldatmasina benziyor. Birakalim artik hikaye ve yalan anlatmayida gerceklerle ugrasalim. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Yine anlamadınız sanırım bakın arkadaşım size sorduğum soruya sorduğum gibi cevap verin. Sizin teyzeniz,babaanneiz imakanı vardıdamı okumadılar, yoksa dinini kendi özelinde yaşamak içinmi avukat olmak istemediler,üniversite düşünmediler! dürüstce cevap verirmisiniz! Sizin teyzeniz hem özelini(örtünerek)yaşamak istese hemde okumak istese nasıl olacak hem özelini yaşayıp hem okuyup çalışamayacakmı?ya özelin ya işin! bumu sizin mantığınız. bakın yazılarıma nasıl bir kelime oyunları var ,birde sizin bana verdiğiniz cevplara bakın ! Kimin nasıl bu konuda cevap vereceği benim için fazla önem arz etmiyor, önemli olan benim bildiğim doğrularımdır ,başka bir foruma gitseydim benimgibi düşünenler fazla olacaktı, yani bunun gibi olaylar sizin düşüncenize etki edebilir benim için fazla bir önemi yok ,yani burada 3-5 kişi öyle diyor diye öyle olacak değil ,burda 3-5 kişi baş örtüsü kamu alanlarında serbest olmalıdır dese sizde evet bir çoğu öyle diyorsa doğrudur,diyeceksiniz? o nedenle ben bunların farkındayım ve bu insanlar bu memleketin sahipleriyse yeri geldiğinde canını veriyorsa,vergisini ödüyorsa isöylendiği gib alt ve üst limitlerle belirlenip istediği gibi dinini yaşamalıdırlar...... Şimdi bu millet AKP simgesi diye asırlardır takılan baş örtüsündenmi vaz geçsin....her baş örtülü AKP limi oluyor nasıl zihniyet bu bunda samimiyet nerde? Anadolu kadinlari bas örtüsünden dolayi asla okulu sorun yapmamislardir ve yapmazlarda. Sorunlar ne zaman basladi, siyasi din patlak verdikten sonra. benim annemde takardi esarbini, ama ne zaman abeyi geldigi zaman. baska türlü devamli acikti basi. Akrabalimda gene aynen böyleydi gecmiste, simdi cogu daha egitim gördügüp icin rahatlar ve hemen hemen hic örtünmüyorlar. Biz burada hala inatla sapla samani birbirine karistirmaya calisiyoruz, hangi amac icin acaba? Size sunu sormak gerekli, üniversitede türbanin serbes birakilmasini istiyorsaniz bu insanlar mezun olunca okulda, mahkemede, hastanede ve benzeri kamu yerlerinde nasil calisacaklar? baslari acikmi yoksa kapalimi? Sizin istediginiz nedir acikca söyleyin. Nereye kadar müsaade edeceksiniz? bana göre ya hep ya hic olur. Din özel hayat icin gecerli olduguna göre asla kamu alaninda yeri yoktur. Bizim 99% muzun müslüman olusu illada sizin siteklerinizi dogru kilmaz. Türkiye seriatla yönetilen bir ülke degil. Siz gidin seriatla yönetilen ülkelere bakin, insanlar birakin kamu alanini özel hayatlarinda bile kafalari acik gezemiyorlar. Siz kime ne anlatiyorsunuz anlasilmis degil. Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Bu adım böyle başlar... Önce ortak pazar anlaşması (Balta Limanı Anlaşması 1829, Osman-İngiltere arasında) yapılır. Amaç karşılıklı ticarette kolaylık ve gümrüklerin kaldırılmasıdır. Demir cevheri ham olduğu için 3 pula alınır, sonra ray olarak 30 altına satılır! Nedense ortada bir ortaklık vardır ama Osmanlı hep altta kalandır.... Sonra boğulan borç batağında "siz bu işi bilmiyorsunuz, size bizden bir maliyeci lazım" denir... Atanan İngiliz Maliyeci geri dönülmez yıkımlar yapar. Özel statüde Osmanlı Bankasını kurar (adı Osmanlı sadece). Bu bankanın hesaplarını incelemek bir yana elindeki mevduattan bile kimse haberdar olmaz! Özel banka işte anlayın... Sonra, bu banka sayesinde "bakın artık kasanız para doldu" denir. Osmanlı Bankası nın gerçekten kasası para doludur ama bankanın sahibi İngiltere dir. İnce bir ayak oyunu ile de kasada her para karşılığı Osmanlı Hazinesi altını ile sigorta yapmıştır. Sözde iyiye giden ekonomi aslında kimseye farkettirmeden Osmanlı nın cebinde "kara delik" açmıştır... İşler o hale gelir ki, "para" denen o sihirli madde yavaş yavaş aydınlarından siyasilerine, saraydan tüccara kadar herkezi esir alır... Sonra "bu askerini çok çağ dışı, gelin onları modernize edelim, çünkü biz sizi seviyoruz" denir ve özel(!) izinlerle donanmış (Padişah tarafından) general gelir tahtına oturur. Artık devlet kademesinde kimin görev alacağından, kiminle ticaret yapılacağına kadar; kiminle savaşıp kiminle barış imzalanacağına kadar her birşey bu komutandan geçmeye başlar... Hatta Şeyh-ül İslam ataması bile (1865)... Ne garip değilmi. Sanki rüya gibi. Ama biz aynen adım adım bunları yaşıyoruz.... Sonra her ne hikmetse din devleti olan Osmanlı İmparatorluğunda bazı guruplar ayağa kalkar! "Ey ahali din elden gidiyor..."... Devlet içindeki diğer ayaklanmalarda tamda o anda başlar... fetvalar yağar... Peçe takılacak, okula gidilmeyecek, gavura hürmet edilecek falan filan...... Sonra, tamda ingilizler artık donanmalarıyla, onca askerleriyle imparatorluğun kalbine oturmuşken; yunanlısı bir yandan, ermenisi bir yandan, fransızı biryandan, italyanı bir yandan Anadolu yu yağmalaya başlarlar... Son yumruğu vuracaklarken, birisi ayağa kalkar; Anadolu ayağa kalkar, ingilizin elini havada tutup, geri çevirip kıracak kadar büker... Arkalarına bile bakmadan çıkıp giderler... Elbette piyonlarıda palas pandıras kaçacaktır Anadolu dan.... Cumhuriyetimizi, Atatürkümüzü, Liak Hukuk Devletimizi, en önemlisi Türk Devleti olan Türkiyemizi kimler sevmez? İngilizler sevmez.... Başka? İngilizlerin GÜDÜMÜNDEKİLER SEVMEZ!!!! (Siyasetçi, dinci, gazeteci falan filan) Saygılarımla Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Sayın Kaplan; Ben bugün ki Türkiyede yaşıyorum.... Annemin, 1990 larda seçimler arefesinde bana "oğlum, Erbakan a oy vermezsek öteki tarafta nasıl hesap verebiliriz" dediği(!) Türkiye de yaşıyorum.... Askerde, ailem beni ziyarete geldiğinde hiç kimse değil içeri almamak tek laf bile etmedi anneme. 1 Gecede misafirhanede kaldılar. Amasya Eryatağında cami olduğunu, namaz kılan er ve erbeşlar için namaz vaktinden yarım saat önce istirahat emri olduğunu, sahur ve iftar yemeklerinin çıktığını; daha yazayımmı? Bunlar benim nefes aldığım, içinde bire bir yaşadığım, gözlemlediğim Türkiye..... Siz hangi Türkiye de yaşıyorsunuz? Siyasal simgelerin boy gösterdiği yerlerde yaşıyorsanız, elbette her "faşist" görüş, karşısında da bir "faşist" görüş doğuracaktır. Ve bunun adı özgürlük değil, "insan fişleme"nin fiziksel boyutudur! Ümraniye gerçeğini gördüğünüzde, aslında varılması gereken noktayıda görmüş olursunuz! (Kapalı olmayanların taciz edilmesi).... Başörtülü insanların (türban değil dikkat edin) her ne olursa olsun kıyafetinden dolayı madur edildiğine şahit olmadım. Ama "rahibe" kıyafetinin her daim tepki çektiğini; hatta benimde tepkili olduğumu hatırlatırım.... Saygılarımla Sevgili SimalyildiziNet kusura bakmayın,yanlışda anlamayın fakat sizin annenizin düşüncesi tamamen cehalettir onun cehaletini islamla bağdaşlyamazsınız. sizin annenizin erbakana oy verme düşüncesiyle konumuzun hiç alakası yok. Şimdi kadınlarımızın başı açılınca sizin annenizin oy verme kararı değişecek,cehaleti düzelmişmi olacak. yada kadınlarımızın başları açık olsaydı sizin annenizin düşüncesi daha farklımı olacaktı . bu konuyu eğitimsizliğimizle yargılayabilirsin ,baş örtüsüyle değil. Ayrıca Askeriyede yapılan uygulamalar o bölgenin komutanı insiyatifindeir. bende şahit oldum ast subay sınavına annesinin baş örtüsü yüzünden giremediğini,girenlerin ise resimlerinin kabul edilmediğini(anadolu giyim formulüydü baş örtüleri). inanın size denk gelmiştir namaz öncesi istirahat, onca zaman askerlik yaptım böyle birşey duymadım...Aslında bu uygulamaya ben karşıyım askerlik ayrıbirşeydir askerin yaptığı görev zatan kutsldır o nedenle asker her zaman hazır ve tetikte olması gerekir diye düşünüyorum. Evet namaz kılan askerler var bunlara karışanda yok bunda söylenecek birşeyde yok farklı söyleyen oldumu elbette namazınıda kılacak orucunuda tutacak o insanlar bu ülkenin çocukları değilmi onlar bu ülke için canlarını vermiyormu bunun aksi düşünebilinirmi? Bende çok şahit oldum başı örtülüleri(türban değil)nasıl dışladıklarını,aynı masadayken masayı nasıl terk ettiklerini,karşıdan gelene yakıştırma yaptıklarını,onları gerici,cahil olarak nitelediklerini daha neler neler. yani bakan görür sevgili dostum yeterki görmek iste etrafına bak neler göreceksin... Ayrıca Bu baş örtüsü tartışması moda olduktan sonra bir çok senaryolar oynandı o örtülü insanları küçük düşürmek için bir spor salonda Atatürkün posterini indiren başörtülü kızların aslında baş örtüsüyle alakası olmadığı bir senaryo olduğu ortaya çıktı. yine aynı dönemlerde yanlış hatırlamıyorsam antepte bir öğretmen evinde görevliler tarafından içeri alınmayan açık bir bayan ve içeriden dışarıya çıkan çarşaflı bir bayan görüntülendi...3-5 gün medyayı meşgul etti bu olay bu olayında mahkeme sonucunda senaryo olduğu ortaya çıktı. yani her yanlış yapanı islamla bağdaştıramasın her baş örtülüde iyibir müslüman olmaya bilir... Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Sevgili SimalyildiziNet kusura bakmayın,yanlışda anlamayın fakat sizin annenizin düşüncesi tamamen cehalettir onun cehaletini islamla bağdaşlyamazsınız. sizin annenizin erbakana oy verme düşüncesiyle konumuzun hiç alakası yok. Sayın Kaplan; Haklısınız. Din konusunda o denli cahilane dayatmalarla yetiştiriliyor ki, aslında hurafe olan şeyleri birl anlayamıyorlar... Size katılıyorum! Ancak, konumuzun asıl başrölü Sayın Erbakandır! Yazılarımı geriye doğru lütfen tekrar okuyun. Okurkende tamamen öfkeniz (varsa eğer) yada ön yargınızı bir kenara koyun "bu adam ne diyor" diye anlamay çalışın lütfen. 1987 yılına kadar Türkiye "türban" diye bir konu yoktu. Ne olduda bu konu ortaya çıktı biliyormusunuz? Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Sevgili SimalyildiziNet kusura bakmayın,yanlışda anlamayın fakat sizin annenizin düşüncesi tamamen cehalettir onun cehaletini islamla bağdaşlyamazsınız.sizin annenizin erbakana oy verme düşüncesiyle konumuzun hiç alakası yok. Şimdi kadınlarımızın başı açılınca sizin annenizin oy verme kararı değişecek,cehaleti düzelmişmi olacak. yada kadınlarımızın başları açık olsaydı sizin annenizin düşüncesi daha farklımı olacaktı . bu konuyu eğitimsizliğimizle yargılayabilirsin ,baş örtüsüyle değil. Ayrıca Askeriyede yapılan uygulamalar o bölgenin komutanı insiyatifindeir. bende şahit oldum ast subay sınavına annesinin baş örtüsü yüzünden giremediğini,girenlerin ise resimlerinin kabul edilmediğini(anadolu giyim formulüydü baş örtüleri). inanın size denk gelmiştir namaz öncesi istirahat, onca zaman askerlik yaptım böyle birşey duymadım...Aslında bu uygulamaya ben karşıyım askerlik ayrıbirşeydir askerin yaptığı görev zatan kutsldır o nedenle asker her zaman hazır ve tetikte olması gerekir diye düşünüyorum. Evet namaz kılan askerler var bunlara karışanda yok bunda söylenecek birşeyde yok farklı söyleyen oldumu elbette namazınıda kılacak orucunuda tutacak o insanlar bu ülkenin çocukları değilmi onlar bu ülke için canlarını vermiyormu bunun aksi düşünebilinirmi? Bende çok şahit oldum başı örtülüleri(türban değil)nasıl dışladıklarını,aynı masadayken masayı nasıl terk ettiklerini,karşıdan gelene yakıştırma yaptıklarını,onları gerici,cahil olarak nitelediklerini daha neler neler. yani bakan görür sevgili dostum yeterki görmek iste etrafına bak neler göreceksin... Ayrıca Bu baş örtüsü tartışması moda olduktan sonra bir çok senaryolar oynandı o örtülü insanları küçük düşürmek için bir spor salonda Atatürkün posterini indiren başörtülü kızların aslında baş örtüsüyle alakası olmadığı bir senaryo olduğu ortaya çıktı. yine aynı dönemlerde yanlış hatırlamıyorsam antepte bir öğretmen evinde görevliler tarafından içeri alınmayan açık bir bayan ve içeriden dışarıya çıkan çarşaflı bir bayan görüntülendi...3-5 gün medyayı meşgul etti bu olay bu olayında mahkeme sonucunda senaryo olduğu ortaya çıktı. yani her yanlış yapanı islamla bağdaştıramasın her baş örtülüde iyibir müslüman olmaya bilir... Evet yillardan beri illada Üniversitelere ve hatta dahasinda devlet dairelerinde bile Türbanli calismak icin yollara dökülenler cok masumlar, ama inanc özel hayata ailttir ve kamu da yeri yoktur diyenler barbar ve özgürlük düsmanlari. Duyunda inanmayin. Daha neler duyacagiz. Kurt Kuzu postuna girmis ve bize ne kadar uysal oldugunu gösteriyor. Ülkemizdeki bircok azinligin ve emekcilerin hakli isteklerini elinizle bir cirpida ters cevirin ve söz konusu seriatin sembolü Türban oldugu zaman herkeseten fazla özgürlükcü olun, su celiskiye bakin. Siz cok demokrasiden yanaysaniz önce Alevi köylerine zorla yapilan camiilerin ve okullardaki zorunlu dinderslerinin kalkmasi icin mücadele edin, birakin mücadele etmeyi o yönde yorum yapsaniz oda yetecek ama neredeeee o günler. Demokrasi düsmani seriatin propagandasini yapmaktan baska seyler göremiyoruzki. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 din dünyevi düzenlemeler de getirebilir; Hayır, dinin dünyevi hiç bir düzenlemesi resmiyete geçirilemez. Laiklik termos gibidir. En küçük delik açılırsa işlevini yitirir. Din ancak kişisel bazda serbesttir. Toplumsal bazda en küçük düzenleme yapamaz. bakınız DEMOKRASİ başlığımız var, o kadar emek var; Bizim de onca emeğimiz var, forumun her köşesinde. Kimseye gidin okuyun demiyoruz. Elimizden geldiğince konunun gelişine göre en azından kısaca belirtiyoruz. Benim fikrimce insanın laiki olmaz; çünkü insan illa ki bir temel hayat görüşüne sahip olacaktır, bir yolda yürüyecektir; laiklik devlet ekseninde ele alınabilir ancak... İşte bu din tüccarlarının yaptığı en yıkıcı propagandalardan biri: "Kişi laik olmaz." Ben bu propaganda ile gücüm yettiğince mücadele ediyorum. Kişi bal gibi laik olur. Davranışlarını dine göre düzenlemeyen kişi laiktir. Dini vecibeleri bir zorunluluk olarak algılamayan, isterse yerine getiren, istemezse getirmeyen kişi laiktir. Laiklik bir temel hayat görüşüdür. DİNE DAYALI DÜZENLEME YAPMAMA ilkesidir. Neye göre peki? Bilime, akla, mantığa göre, somut pozitif verilere göre... Din soyuttur, dine göre düzenleme yapılmaz. Bu uyanıklar laikliği böyle böyle yok etme amacındalar. Bireyler laik olmaya olmaya, giderek toplum da olmaz hesabındalar. Din tüccarlarının önündeki en büyük ve yegane engel laiklik ilkesidir. Dünyada hiç bir şeye düşman olmadıkları kadar laikliğe düşmandırlar. Dinsiz, dini yasaklamış bir devletten, laik devlet kadar nefret etmezler. Çünkü bilirler ki diğeri gün gelip mutlaka yumuşayacak, din düşmanlığından vaz geçmek zorunda kalacaktır. Ama dini tanıyan, ancak ona dayalı düzenleme yapmayan devlet yok mu... Ona ölesiye düşmandırlar. Ellerini kollarını bağlıyor çünkü. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Dın ılerlemyı engeller,dınle yönetılen tek bır ülke yoktur cagdas düzeye erısmıs.Dın kalkınmanın önünde bır engel olarak kaldıgı ıcın devlet ve dın ıslerı bırbırınden ayrılmıs dın kısılerın özel yasamları olarak kabul edılmııstır.Islamda dın devletı Islam devletı dıye bır kurum bır teskılatlanma yoktur devlet kavramını dını kullanmak ısteyenler uydurmus ve ınsanlıgın basına bu dın devletı veya dın tüccarlıgı nedenıyle cok büyük felaketler gelmıstır. Insanlar Laık olabılır bjndan daha mantıklı bırsey olamaz.Insan Laık olmaz dıyenler Laıklıge zaten karsı olanlardır.Bır ınsan namazda kılar Oructa tutar ama bunun sıyasetını yapmaz.Iste Sıyasal Islam denılen seyde budur,kısılerın hem dınle ugrasması hemde sıyaset yapması.Bugün Türkıyede bu model uygulanmaktadır. saygılarla Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Hayır, dinin dünyevi hiç bir düzenlemesi resmiyete geçirilemez. Laiklik termos gibidir. En küçük delik açılırsa işlevini yitirir. Din ancak kişisel bazda serbesttir. Toplumsal bazda en küçük düzenleme yapamaz. Bizim de onca emeğimiz var, forumun her köşesinde. Kimseye gidin okuyun demiyoruz. Elimizden geldiğince konunun gelişine göre en azından kısaca belirtiyoruz. İşte bu din tüccarlarının yaptığı en yıkıcı propagandalardan biri: "Kişi laik olmaz." Ben bu propaganda ile gücüm yettiğince mücadele ediyorum. Kişi bal gibi laik olur. Davranışlarını dine göre düzenlemeyen kişi laiktir. Dini vecibeleri bir zorunluluk olarak algılamayan, isterse yerine getiren, istemezse getirmeyen kişi laiktir. Laiklik bir temel hayat görüşüdür. DİNE DAYALI DÜZENLEME YAPMAMA ilkesidir. Neye göre peki? Bilime, akla, mantığa göre, somut pozitif verilere göre... Din soyuttur, dine göre düzenleme yapılmaz. Bu uyanıklar laikliği böyle böyle yok etme amacındalar. Bireyler laik olmaya olmaya, giderek toplum da olmaz hesabındalar. Din tüccarlarının önündeki en büyük ve yegane engel laiklik ilkesidir. Dünyada hiç bir şeye düşman olmadıkları kadar laikliğe düşmandırlar. Dinsiz, dini yasaklamış bir devletten, laik devlet kadar nefret etmezler. Çünkü bilirler ki diğeri gün gelip mutlaka yumuşayacak, din düşmanlığından vaz geçmek zorunda kalacaktır. Ama dini tanıyan, ancak ona dayalı düzenleme yapmayan devlet yok mu... Ona ölesiye düşmandırlar. Ellerini kollarını bağlıyor çünkü. Dinin dünyevi düzenlemeleri laik ülkede resmiyete geçirilir demedim; sadece dinin dünya işlerini düzenleyen tarafının da varlığından bahsettim... Emeğim, emeğin diyerek işi kişiselleştirmeyin; içinde daha önceden açılmış demokrasi başlıklarının bağlantılarının da bulunduğu bir "demokrasi" araştırması mevcut bilgi bütünlüğü nedeniyle orada yazmanızın daha iyi olacağını düşündüm... Ben din tüccarı da değilim; propaganda da yapmıyorum; benim fikrim budur, laikliğin bireysel olarak ele alınamayacağını düşünüyorum ve size katılmak zorunda değilim... Saygı sınırlarını zorlamayınız... Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Dinin dünyevi düzenlemeleri laik ülkede resmiyete geçirilir demedim; sadece dinin dünya işlerini düzenleyen tarafının da varlığından bahsettim... Emeğim, emeğin diyerek işi kişiselleştirmeyin; içinde daha önceden açılmış demokrasi başlıklarının bağlantılarının da bulunduğu bir "demokrasi" araştırması mevcut bilgi bütünlüğü nedeniyle orada yazmanızın daha iyi olacağını düşündüm... Ben din tüccarı da değilim; propaganda da yapmıyorum; benim fikrim budur, laikliğin bireysel olarak ele alınamayacağını düşünüyorum ve size katılmak zorunda değilim... Saygı sınırlarını zorlamayınız... Lütfen lütfen, sinirlenecek bir şey yok, karşılıklı bilgi paylaşımı var, sakin olunuz! "Laik sistem" ilk olarak Cenab-ı Peygamber Efendimiz zamanında kullanılmıştır. Türklerde ise ilk kez Selçuklular da kullanılmıştır.... Efendimiz zamanında yaşan devlet "din devleti"miydi? Yada Efendimiz o bölgenin kadısı, prensi, kralı ve beyimiydi? Ortaya attığı fikirler toplumsal yaşam içinde bireyin uyması gerekn "güzel ahlak" örnekleriydi... Siz hiç "yaşadığımız devlet din devleti değil bu devlet yıkılmalı" dediğini okudunuzmu? Böyle birşey olmamıştır... Cihat kavramı bile günümüzde çarpıtılmaktadır... Savaşlardan sonra "küçük cihat bitti, şimdi büyük cihat başladı" demiştir. O nedir Ya Resulallah dendiğinide de "asıl cihat nefs ile yapılandır" demiştir.... Kalkıpta "küffar ile yapılandır" dememiştir. Ayrıntılar önemli arkadaşlar! İslamın hangi yüzü ile "şeriat" kavramına bakıldığı önemli. Bir yüzünden bakan tüm gayri müslimleri öldürmek ister. Diğer yüzüyle bakan kendi nefsindeki yamukluklardan dolayı kendisiyle uğraşır, bir yüzüyle bakan sadece kendini müslüman görür diğer müslümanları münafık görür.... Neye göre oranlama ile islamı yaşacağız? Dünya üzerinde gerçek islamın ve islam şeriatının yaşandığı tek yer Türkiyedir! Zira, devlet sistemi, insalar içindir, dinler için değil! Saygılarımla Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 İşte bu din tüccarlarının yaptığı en yıkıcı propagandalardan biri: "Kişi laik olmaz." Ben din tüccarı da değilim; propaganda da yapmıyorum; benim fikrim budur, laikliğin bireysel olarak ele alınamayacağını düşünüyorum ve size katılmak zorunda değilim... Saygı sınırlarını zorlamayınız... *** Yukarıda alıntı yaptığım kişiler forumda bilinçli olarak ilgiyle takip ettiğim kişiler... İnsanlar fikir sahibidirler, bu fikirlerini kendilerince doğru olduğu için inançla ifade ederler... Karşılarındaki kişilere bu fikirlerini anlatmaları onları ikna etmeye çalışmaları sadece düşünce açıklama değil geniş bir kitleye hitap ediyorsanız... Bir fikri, düşünceyi veya inancı başkalarına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacıyla yapıyorsanız aynı zamanda propagandadır... İnsanlar inandıkları fikirleri yaşamın gerçeklerine uysun uymasın, doğru yada yanlış dile getirirler... Bu nedenle de karşıt fikirler tartışılır... Fikir tartışmaları kişisel hakaret ve karalamalar içermediği sürece düşüncelerimize zıt yada yanlışlarımızı dile getiriyor diye saygısızlık olarak algılanmamalı bence... Ayrıca edinmiş olduğumuz düşünceler aynı zamanda yaşamın gerçekleri karşısında test edilerek doğrulanmak zorundadır...Bireysel olarak herzaman bu testi sağlıklı olarak yapmamızda mümkün olamıyor çoğu kez... O nedenle karşıtlarımızın da deneyimlerini değerlendirmek, düşünsel açılımımızda yararlanmasını bilene doğru açılımlar sağlıyor her zaman... Fikirlerin doğruluğunu ve geçerliliğini, bizim ona katılıp katılmadığımız değil sosyal ve toplumsal yaşamın ondan ne kadar olumlu etkilenip etkilenmediği, doğal yaşamın bu yararlı bir düşüncedir onayı belirler... _İçkinin günah olduğunu kabul edip ardından içki satışını yapan bir kişinin çelişkiler içinde olduğunu söyleyebilir miyiz? _İşyerinde kitap defterin yanısıra vida, civata satıpta ben hırdavatçılık yapmıyorum demek ne kadar geçerlidir? _Gerçekliğin onaylamadıklarını kendi fikrimiz bu diye ısrarla savunmak yerine karşıt fikirlerin ne demek istediğini anlamak,kavramak amacıyla araştırmak sağduyulu bir insan tavrı değil midir.? *tna Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 "Laik sistem" ilk olarak Cenab-ı Peygamber Efendimiz zamanında kullanılmıştır. Türklerde ise ilk kez Selçuklular da kullanılmıştır.... Efendimiz zamanında yaşan devlet "din devleti"miydi? Elbette bir din devletiydi. Bundan zerre kadar kuşku duyulamaz. Tüm yasalar Muhammed'in ağzından çıkan cümlelerdi. Sözü yasa idi. İslam hukuku iki ana kaynağa dayalı değil midir? Kurân ve sünnet... İslam'da laiklik dediğiniz şey, "ehli kitaba cizye ödemek şartıyla dinlerini sürdürme hakkı" tanınmasıdır. Bu kural içine sadece kitap ehli olanlar, yani Tevrat ve İncil'e inananlar, şayet varsa Zebur vs. de girer. Bunun haricinde her türlü din ve inanış, Tevbe suresi gereği yasaktır. Ya öldürülecekler, ya sürgün edileceklerdir. Açın Tevbe suresini okuyun. Müşriklere süre verir ve anlaşma yapılan müşriklere de anlaşmaları bitinceye kadar süre verir. Süreleri dolunca duruma göre ya öldürülecekler, ya İslam toprağının dışına çıkarılacaklardır. Tabii sizi eleştirmek adına değil, işin doğrusunu ortaya koymak adına söylüyorum. Sayın Simal, sizinki de bir yöntem. Yani İslam'ın radikal biçimini geçersiz kılmak için, ana kaynağında olduğundan farklı, şirin gösterip farklı ve barışçıl bir din yorumu yapmak, ama bu zamanda geçerli olabileceğini sanmıyorum. İnsanlar bilgiye kolay ulaşıyor, açıp bakıyor ve öğreniyorlar. İşte Zekeriya Beyaz, Yaşar Nuri gibi ilahiyatçı düşünürler de bunu yapmaya çalışıyorlar ama, görüyorsunuz ne derece kabul gördüğünü. Radikal kesimler bunları modernist ve ifsatçı olarak damgalıyor. Bir sohbette, bu forumla ilgisi yok, bir ahbap toplantısında bir hanımefendi peygamberin sünnetine uymanın güzel bir şey olduğundan bahsetti. Yani, komşuyu, akrabayı gözet filan iyi şeyler ama, "sünnet diye dokuz yaşında kızınızı istesem ne diyeceksiniz?" diye sordum. Şimdi hadis bu, ayıklanır, belki gözden kaçırılır ama, Aişe'nin gelin geldiği zaman getirdiği bez bebekleriyle oynayan bir çocuk olduğu ve Muhammed'in zifaf için adet görmesini beklediği hadis kaynaklarında var yani. Hatta çocukların bez bebekle oynamasında sakınca olmadığı, bu bebeklerin yasak olan "suret" kapsamına girmediği bu hadislerden çıkarsanır. Hadi yine bunlar kitaplardan çıkarıldı, unutturuldu diyelim. Müşrikleri kesmek veya sürmek zorunda kalmamak için Tevbe suresi Kurân'dan nasıl çıkarılacak? Bu ayetleri İslam fıkhı deyimiyle "nesheden" yani yürürlükten kaldıran bir ayet de yok. Yani "elverir, artık müşrikleri bundan böyle rahat bırakın" diyen bir ayet de yok! Yani bugün Hindistan'ı işgal etsen, Budistleri ya kesecek, ya sürgün edeceksin! "Kurân kıyamete kadar rehber" diyenler için bu böyle! Bence işin doğrusunu konuşalım... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Lütfen lütfen, sinirlenecek bir şey yok, karşılıklı bilgi paylaşımı var, sakin olunuz! "Laik sistem" ilk olarak Cenab-ı Peygamber Efendimiz zamanında kullanılmıştır. Türklerde ise ilk kez Selçuklular da kullanılmıştır.... Efendimiz zamanında yaşan devlet "din devleti"miydi? Yada Efendimiz o bölgenin kadısı, prensi, kralı ve beyimiydi? Ortaya attığı fikirler toplumsal yaşam içinde bireyin uyması gerekn "güzel ahlak" örnekleriydi... Siz hiç "yaşadığımız devlet din devleti değil bu devlet yıkılmalı" dediğini okudunuzmu? Böyle birşey olmamıştır... Cihat kavramı bile günümüzde çarpıtılmaktadır... Savaşlardan sonra "küçük cihat bitti, şimdi büyük cihat başladı" demiştir. O nedir Ya Resulallah dendiğinide de "asıl cihat nefs ile yapılandır" demiştir.... Kalkıpta "küffar ile yapılandır" dememiştir. Ayrıntılar önemli arkadaşlar! İslamın hangi yüzü ile "şeriat" kavramına bakıldığı önemli. Bir yüzünden bakan tüm gayri müslimleri öldürmek ister. Diğer yüzüyle bakan kendi nefsindeki yamukluklardan dolayı kendisiyle uğraşır, bir yüzüyle bakan sadece kendini müslüman görür diğer müslümanları münafık görür.... Neye göre oranlama ile islamı yaşacağız? Dünya üzerinde gerçek islamın ve islam şeriatının yaşandığı tek yer Türkiyedir! Zira, devlet sistemi, insalar içindir, dinler için değil! Saygılarımla Sayın forumdaşım; iki söz ettiğimize pişman edercesine bizi kalıplara tıkayan demediğini bırakmayanların karşısında sabretmek zor iş... Öncelikle İslam'ın geldiği bölgede merkezi bir otorite yoktu; bunun için yıkılacak bir devlet de yoktu... İslami kavramların çarpıtılmasında haklısınız; özellikle de cihat konusunda çok yanlış algılamalar olabiliyor ama burada İslam şeriati üzerine devletin olabilirliğini konuşmuyoruz şu an, bir şey de söylemek istemiyorum bu konuda... İletinizin özüne gelirsek de sizin laiklik anlayışınızı tam bilmediğim için "laik sistem" hakkında söylediklerinize değinemeyeceğim; eğer bu konuda konuşmak isterseniz sözü edilen yerlerde laikliği hangi anlamda kullandığınızı açmanızı rica ederim... Bu arada başka bir üye yine kendisince "objektif görünümlü subjektif" denemede bulunmuş ama biz "faydacı" ekolden değiliz ve "laiklik" kavramının temelleri siyaset ve hukuk biliminde bellidir; şu fayda veriyor diye laikliği ona göre anlayacaksak öncelikle "laikliğin tanımı" bellidir deyip her şeyde mahkeme kararı ardına saklananlar düşünecek neyin faydalı neyin olumlu olduğunu... Mahkeme kararları buralarda onların ardına saklananları yanlışlıyorsa daha çok araştırması gerekenler onlardır... Biz de kendimizce bir şeyler çıkarırız tabii olarak... Bu arada ilgili üye "propaganda" sözcüğünün anlamını ve "din tüccarı" aşağılamasının ne kadar ağır olduğunu bir daha düşünsün neyin saygı sınırları içinde olduğunu "öğretmeye" kalkmadan önce... Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Sayın forumdaşım; iki söz ettiğimize pişman edercesine bizi kalıplara tıkayan demediğini bırakmayanların karşısında sabretmek zor iş... Öncelikle İslam'ın geldiği bölgede merkezi bir otorite yoktu; bunun için yıkılacak bir devlet de yoktu... İslami kavramların çarpıtılmasında haklısınız; özellikle de cihat konusunda çok yanlış algılamalar olabiliyor ama burada İslam şeriati üzerine devletin olabilirliğini konuşmuyoruz şu an, bir şey de söylemek istemiyorum bu konuda... İletinizin özüne gelirsek de sizin laiklik anlayışınızı tam bilmediğim için "laik sistem" hakkında söylediklerinize değinemeyeceğim; eğer bu konuda konuşmak isterseniz sözü edilen yerlerde laikliği hangi anlamda kullandığınızı açmanızı rica ederim... Bu arada başka bir üye yine kendisince "objektif görünümlü subjektif" denemede bulunmuş ama biz "faydacı" ekolden değiliz ve "laiklik" kavramının temelleri siyaset ve hukuk biliminde bellidir; şu fayda veriyor diye laikliği ona göre anlayacaksak öncelikle "laikliğin tanımı" bellidir deyip her şeyde mahkeme kararı ardına saklananlar düşünecek neyin faydalı neyin olumlu olduğunu... Mahkeme kararları buralarda onların ardına saklananları yanlışlıyorsa daha çok araştırması gerekenler onlardır... Biz de kendimizce bir şeyler çıkarırız tabii olarak... Bu arada ilgili üye "propaganda" sözcüğünün anlamını ve "din tüccarı" aşağılamasının ne kadar ağır olduğunu bir daha düşünsün neyin saygı sınırları içinde olduğunu "öğretmeye" kalkmadan önce... Benim sahsi görüsüm islam dininin de diger dinler gibi sadece erkek hakimiyetini sürdürebilmek icin zamaninda gene erkekler tarafindan kurulan bir sistemdir. Insanlara sanki yaratanin emriymis gibi lanse edilerek günümüze kadar insanlik baski ve zulüm altinda yasamistir. Islam ve diger dinler bizlere isik tutacak bir kavram veya inanc degildir ve bunlarin da gösterilecek iyi taraflari yoktur. Günümüzün gelismis hukukuna bakarsaniz insanlar icin gecerli ve faydali tüm kanunlari görürsünüz. Gerisi bos ve aldatmacadir. Seriat ise dini siyasete ve yönetime katmanin bir aracidir. Yani din, bilhassa günümüzde islam dini bir siyasettir, hemde zulum siyasetidir. Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Sayın forumdaşım; iki söz ettiğimize pişman edercesine bizi kalıplara tıkayan demediğini bırakmayanların karşısında sabretmek zor iş... Öncelikle İslam'ın geldiği bölgede merkezi bir otorite yoktu; bunun için yıkılacak bir devlet de yoktu... Değerli arkadaşım; Farklı fikirlerin çarpışması, hedefte bir doğruya gitmek için olmalı. "İtilafım rahmettir ümmetime, ittifaka varabiliyorlarsa" Efendimiz (s.a.v.).... Öncelikle "kalıp"lar konusuna değinmek isiyorum. Ne islam, ne de herhangi bir "izm" sistemi, birey olarak, sabit ve kalıptan çıkmış bireyler üretemez. Bu Cenab-ı Hakkın sistemine aykırıdır. Bir insanın fikrinin 2.bir benzeri yada kalıbı asla olmaz. Bu Allah ın birliğine terstir. Öncelikle, insanın inancı boyutunda "kalıp" yada "şablonlar"dan çıkmazsak zaten büyük hata yapmış oluruz... Bazı cemaat yada guruplarda deniyor ki "islam nakil dinidir, sorgulanmaz!". Bakınız nasıl şaplon haline geliyor. İslam asla nakil dini değildir, akil dinidir. Günde 5(6) vakit namazı neden kıldığını ve her vakit namazının "MANA"sının ne olduğunu bilmeden, sadece emredilmiştir diye icra eden nefis, olsa olsa "taklid-i iman" yapmış olmazmı? Bu nedenle, 12 tarikat ve 4 mezhep çatısı altında bu tip tartışmalar çıkmaza ulaşacaktır. Zira onlarda şablonlar altındadır. Ne dersiniz? Ve merkezi otorite yada devlet yönetiminin "din" üzerindeki etkisi çok farklıdır... Değerli arkadaşım, tüm dünyada "din"ler, toplumlarını tek tip inanç üzerine eğitmektedir. Gidin bakın, tüm kiliselerde tüm resimler yada heykeller tıpa tıp hepsinde aynıdır. Tek tiptir. Çünkü dünyada tüm dinler "ibadethane" ve "rahip" üzerinden ibadete izin vermektedir... Yanlızca tek bir din, dünya kurulduğundan beri sadece tek din bireysel ibadet ve inanca önem vermektedir. Bu da islamdır. İslam bireyin nefs mücadelesi ve güzel ahlakı üzerine inşa edilmiştir. Bu nedenledir ki, islam devlet yönetimi gerekmezksizin, dünyanın her yerinde her türlü devlet sistemi altında yaşanabilir. Bu samimi müslümanın zaten bildiği bir konudur.... İletinizin özüne gelirsek de sizin laiklik anlayışınızı tam bilmediğim için "laik sistem" hakkında söylediklerinize değinemeyeceğim; eğer bu konuda konuşmak isterseniz sözü edilen yerlerde laikliği hangi anlamda kullandığınızı açmanızı rica ederim... Kısa ve öz "laik" sisteme deyineceğim... Selçuklular devlet olduktan sonra, daha önce halk üzerinde her türlü idarede baş rölü oynayan din adamlarını maaşa bağlayıp "sadece ben sizden bilgi istersem konuşabilirsiniz" dedi. Ki bu din adamları içinde papazlarda vardı. Özellikle başkent konya da, rum, ermeni olmak üzerine hatırı sayılır gayri müslim yaşamaktaydı. Hala bunların izlerini görmenizde mümkündür. Selçuklu neden böyle bir yol izledi? Dinsel anlamda bana göre doğru olan size göre yanlış olacağından "birlik" olmanın daha farklı bir hukuk ile olacağı düşünülmüştür. Hatta Selçuklu Devlet Modeli ni uzun solukluda olsa incelemenizi rica edeceğim. Bu yapının çok hızlı verim vermesini, müslümanlar gibi gayrimüslimlerinde haklarının korunması Selçukluya çok büyük bir itibar kazandırmıştır. İslam da ilim ve bilim, Selçuklu döneminde tırmanışa geçmiştir. Osmanlı bu mirasın üzerine inşa edilmitşri ama "+" bir katkıda bulunamamıştır. Çünkü hilafet üzerine bir sistemle yaşamaya çalışmıştır. Deli bir padişahtan ortaya çıkacak halifelik, islama hakaret değilmidir? Yada, Efendimizin "peygamber kızıyım diye güvenme, seni ancak benim vereceklerim kurtarır" dediği gibi, islam ilim üzre eğitimle kişiyi yükseltmektedir. Babadan oğula geçecek olan alimlik, sonu büyük fiyaskolara zaten gebedir. Din bunu kabul etmez, barındırmaz, dışarı atar! Bu nedenle "halife"ye rağmen Osmanlı yıkılmıştır.... Bu arada ilgili üye "propaganda" sözcüğünün anlamını ve "din tüccarı" aşağılamasının ne kadar ağır olduğunu bir daha düşünsün neyin saygı sınırları içinde olduğunu "öğretmeye" kalkmadan önce... Arkadaşım, siz "din tüccarı"mısınız? Samimi inançlı insanlara burada kimsenin hakaret etmeye hakkı yoktur... Kastedilen "din"i ön plana çıkaran ama asıl amacının insanları kullanmak olanlaradır.... Saygılarımla... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Sayın Ali kardeşim ve onun şahsında tüm forumdaşlara seslenerek söylemek isterim ki; benim yığma yapmam ve yüklenmelerim hiç bir zaman kişisel değildir. Suçlama içeren kullandığım hiç bir kelime kişisel olarak yöneltilmemiştir. Eğer yanılıp kişiye yönelttiysem özür dilerim. Fakat toplumda belli empozelerin, belli propagandaların ve belli kandırmacaların yürütüldüğü kaçınılmaz bir gerçektir. Kişiler de bu propagandalara kapılıp onları dillendirebilirler. Bu olağandır, benim tüm amacım tartıştığım kişinin o empozenin etkisinden sıyrılmasını sağlamaya yöneliktir. Kişileri suçlamakla zaten hiç bir yere varılmaz. Hatta kimseye bakış açısının yanlış olduğunu kanıtlamaya, kendi doğru gördüğüm bakış açımı kabul ettirmeye de çalışmıyorum. Çoğu kez görüşlerim, "böyle düşünenler de var, tek kutuplu bakmayın" mesajı verme amaçlıdır. Bütün mesele geniş bir yelpazede bakabilmedir, doğru-yanlış kavramları zaten görecelidir. Ak-kara kesinliği yoktur... Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Bu arada ilgili üye "propaganda" sözcüğünün anlamını ve "din tüccarı" aşağılamasının ne kadar ağır olduğunu bir daha düşünsün neyin saygı sınırları içinde olduğunu "öğretmeye" kalkmadan önce... Sn 'ali0_1'; Birilerinin size saygı sınırlarını hatırlatmasını istemiyorsanız... Onları yok saymadan isimleriyle hitap etmesini öğrenmeniz gerekir... Birilerine..."Hişt", "Hey", "ilgili üye" gibi ifadelerle hitap etmek insanları saygıdeğer yapmaz! Yazdıklarınızda "probaganda" yaptığınızın ve "din tücarlığına" soyunduğunuzun ima edilmesini bile aşağılanma olarak algıladığınıza göre... umarım birgün size de sizin kullandığınız üslupla sizi yok sayan bir yaklaşımla hitap edilmesi sizde aşağılanma duygusu yaratmaz... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur... Sözde örtünme özgürlüğü istenmesine karşın (ve desteklenmesine), boyunlarında "haç"larla, anormal dekolte ile gezmek isteyenlerede aynı oranda "kadın özgürlüğü" mantığında bakılmadığı sürece, tüm bu senaryoya "özgürlük" değil "dayatma" derim. Siz örtünmek istiyorsunuz. Lütfen bu halde huzur buluyorsanız asla taviz vermeyin ve örtünün. Ama aynı oranda açılmak hatta açıl açıl açılmak isteyenlerede saygı duyun. Çalışan kadına hakaret(!) eden mantığada dur deyin. Çok eşli olmanın, erkekten daha üstün bir varlık olan kadının, kişiliğine ve insanlığına hakaret olarak algılayın... Ve bunlara karşı dik durduğunuzda aslında "türban" kisvesi altında adım adım dayatılacak olan "erkek" egemenliğinin "din versiyonu" ile karşı karşıya kaldığınızı göreceksiniz... Halk, birilerinin şu ince tılsımlı sözü ile hep ayaklandı! "Eyyy ahali... din elden gidiyor...". Sonuç, sadece bireysel çıkarların sonuca ulaşması için halk kışkırtması ve sonucunda da tamir edilemez yaraların açılması olmuştur... Recm yada namus cinayetlerinin arkasındaki güçte budur! Düşünün, bir tarafta "muta nikahı" (şii lerde var falan demeyin, bizdede var), diğer tarafta recm! Ne için? Zina yapmış... Kaç şahit var zina haline? Yok! Yapmışmış!!! İşte bunlarla bireyin sosyal statüsü (onuru, haysiyeti) yok edilmesinin yanı sıra yaşamsal statüsüde elden gitmektedir. Zaman içinde "ya bendensin yada imansız"a kadar giden bir kör döngüye düşmek kaçınılmazdır... Tıpkı bir dönem bir çok ülkede olduğu gibi... Engizisyon, batının, aciz din adamlarının otorite uygulaması için bir araçtı! Peki biz şuan ne yapıyoruz? İşte bu nedenle "orta çağ" yaftası yapıştırılmaktadır. Günümüzde bir çok aydın bu konuda inatla karşı duruyorsa, ***** yada komünist düşüncelerden dolayı değil, ileride olacak olanların temelini gördüklerindendir.... Beyazit-i Bestami Hz.lerini düşünün... Hallac-ı Mansur u düşünün.... Başlarına gelenleri ölçün! Ve şuan "türbanlı"(dindar) ile "türbansız"(laik) kavramlarının altında yatan DEVRİM hazırlığının boyutlatını lütfen görün... Ben, ısrarla bastıra bastıra diyorum ki, bizim inancımızda kadın 2.sınıf değildir, kadın mal değildir, kadına gem vurulamaz, namuz ve iffet kadının beynindedir, bedeninde değildir... Bunun dışındakilerin tamamı "din emperyalizm"idir. * * * Peki konuyu daha iyi anlamamız için, laik sistem temelde nerede kullanılmıştır? Yani bu sistem mutlaka birileri tarafından test edilmiştirki bizim içinde en güzelinin bu olacağına karar verilmiştir. Sizlere küçük bir ip ucu. Atatürk ün ailesi Karaman dan "uç beylik" olarak gönderilmiş Selçuklulardandır... O zaman lütfen biri bana Laiklik kavramını açıklasın. Alıntı
Φ SimalyildiziNet Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 O zaman lütfen biri bana Laiklik kavramını açıklasın. Sayın Arkadaşım; "Laik"lik kavramını anlamanın en güzel yolu; tüm dünya insanlarını, kültürlerini ve dinlerini ortak ticaret yapar hale getiren sistemi kurmaktan geçer!!! Bu nasıl olabilir? Ne kendi ırkınız, ne dininiz ne de diliniz ön plandadır. Tüm insanlık eşittir ve evrensel kanunlar kabül görmüştür. Elbette etkilenmeler, alıntılar, hatta dinsel bazı kanunlarda işin içine girer ama amaç insanlığın devlet yönetimidir... Devlet içinde temelde kanunların "din" bazlı olmayışı, o devleti dinsiz yapmaz( Bkz:Japonya, Fransa, Almanya..). Yada bir devletin cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları ve meclisi olmasıda o devleti demokrat yapmaz (Bkz:İsrail, Vatika... başka yok!). Burada önemli olan, din kavramının bireysel olmasıdır. Toplumsal olduğunda; şeriat denen bir sistem ortaya çıkar ki bugün İsrail in yaşadığı durumda bundandır. Bakınız çevresinde hiç iyi olduğu komşusu varmıdır? Bizler müslüman gözü ile İsraile bakıyoruz. Oysa bir yahudi gözüyle baktığımızda aslında doğru yapmıyorlarmı? Yani dinlerinin emrettiğini yapmıyorlarmı? Peki çevresindeki insanlar mutlumu? Ne demiştik, "Kul hakkı yemiyeceksin"... değilmi? İşte bu nedenle devlet rejimleri din odaklı olamaz. olursa da ortada canı yanan, yani "ah" eden onca insan olur... Saygılarımla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Devlet içinde temelde kanunların "din" bazlı olmayışı Evet, laikliğin en temel dayanağı ve tanımı budur. Bunun da nedeni, dinin somut verilere göre değil, soyut dogmalara göre yapılanmış olmasıdır. Herhangi bir dinsel tanımı kimse (ve devlet aygıtı) kabullenip benimsemek zorunda değildir. Çünkü o verili tanım, başta dogmatiktir, tanrının emri olduğu varsayılmaktadır. Bu varsayımın kanıtı olduğu söylenen şeyler de somut dayanaklardan yoksundur. Soyut zihinsel üretimlere dayalıdır. Sonra o verinin yorumu da yine soyut tahayyüllerle sayısız biçime sokulabilir. Veriyi getirenin iddiası soyut: Tanrının meleğini gönderip vahyettiğini söylüyor. Ona tabi olanların iddiası da soyut: Rüyada peygambere onaylattığına varıncaya kadar çeşitli bir soyutluklar yelpazesine dayanmaya çalışıyor. İkinci bir konu, bu tanımın sadece devlet açısından olmadığı. Bilimde, hukukta, kişisel yaşamda da dini verileri baz almamak laiklik prensibinin ayrıntılarıdır. Bir insan kişisel olarak Muhammed'in vahiy almadığına, Kurân'ı kendi düşünceleri ile yazdığına inanabilir ama aynı zamanda kendini müslüman olarak tanımlayabilir. "Böyle ama, o bir din kurmuş ve iyi niyetle kurmuş, ben de bu dini ismen reddetmiyorum" diyebilir. Bu görüş tabii ki eleştirilebilir, ben de eleştirebilirim. Ama bu şekilde inanmaya hakkı vardır ve bu düşüncesine kimse müdahale edemez. Adam tutar, "vahiy yanlış gelmiş, Ali'ye gelecekken Cebrail şaşırmış, Muhammed'e getirmiş" der. Eleştirirsiniz ayrı, bu görüşü ben de eleştiririm. Ama bu iddia karşısında devlet aygıtı nötürdür. Eğer laikse tabii! Buna benzer çok örnek verilebilir. Hiç kimse bir dinmetre yapıp din ölçme yetkisine sahip değildir, din kuralları zaten tamamen vicdani ve kişiseldir. Toplumsal ele alınması imkanı yoktur. Nedeni de yukarda söylediğim gibi soyut oluşundan... Laiklik konusunu foruma ilk girişimden beri işliyorum. Özellikle bilimsel laiklik üzerinde duruyorum. Bu hukukta, siyasette ve kişisel yaşamda da geçerlidir. Yine kişisel laikliğin olamayacağı tezine karşı bir inceleme açtık, katılabilirsiniz... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.