Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 *****, Nur suresindeki öyle bir ayetki, kesin ve net olarak "başörtülerini yakalarına kadar salsınlar" diyerek, hiç istemediğim kapanma konusunda beni köşeye sıkıştırıyor ! hemde bunu halkın en güvendiği kurum ve mealcilerin desteğinde gerçekleşiyor ! kapanma yoktur diyemiyorum ! Atatürk bile insanların kapanmasını devrim yapmasına rağmen önleyememiş, çünkü açık ve net olarak Nur süresi var ! çok köşeye sıkışmış durumdayım ! saygılar Alıntı
Φ godzilla Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 bu yazı her yerde var boşuna başlık açmayayım dedim Türban protestalarında 1999 depremini ima ederek 7.4 yetmedi mi diye pankart taşıyan türbanlı kıza Gani Müjdenin cevabı. Hiç yorum yapmaya lüzum bırakmamış. ------------ 7,4 Yetmedi mi? Bir hafta önce türban protestoların sırasında “7.4 yetmedi mi?” pankartını açan sevgili kardeşime seslenmek istiyorum bugün… 20 bin insanın acısı ve cenazesi üzerine politika yapmaya kalkan “o güzel insana” bir çift sorum var. Ey mantosu uzun, aklı kısa kardeşim benim. 7.0 yetmedi mi? Senin okuduğun gazeteler yazdı mı bilmiyorum ama Amerika’nın, hani o gavur ve Hıristiyan Amerika Birleşik Devletleri’nin, hani o Siyonistlerle iş birliği yaptığı için her yerde bayrağını yaktınız ABD’nin Los Angeles şehrinde 7.0 büyüklüğünde bir deprem oldu bacım… Neredeyse bizimkine yakın bir deprem. Bizde ayni şiddetteki bir deprem 20 bin kişi ölup 20 bin kişi sakat kalırken, gavur, Hıristiyan ve Siyonist dostu Amerika’da sadece 2 kişi yaralandı güzel ablam. Şimdi türbanlı başını ellerinin arasına alıp düşünüyor musun acaba? Sakarya gibi muhafazakar bir bölgede Allah binlerce Muslumanı öldürerek cezalandırıyorsa eğer, Hıristiyanlara ve Siyonist dostlarına niye kıyak geçiyor? seks shoplarıyla, seks filmleriyle tüm dünyaya “seks”, “uyuşturucu” ve “günah” ihraç eden bu ülkenin Allah katında ayrıcalığı ne olabilir ki güzel annem? Oysa adım gibi eminim Sakarya’da, Gölcük’te hayatlarını kaybedenlerin çoğu ölmeselerdi eğer sabah ezanı ile birlikte camilerin yolunu tutacaklardı. Üç aylarda oruç tutacak, Ramazan’da devrilmeyen minarelerin ışıklarıyla birlikte senin ağzına adı bile yakışmayan Allah’ın adı ile birlikte oruçlarını açacaklardı. E nooldu şimdi? 7.0 yetmedi mi güzel ninem? Eğer her coğrafya olayını, her doğal afeti bilimin ve aklın süzgecinden geçirmeden böyle yorumlarsan bu ülkenin yarısı her deprem felaketinden sonra dinsiz olur güzel hala kızım… Fay hattında 10 katlı binalara izin veren **** belediyecilik anlayısını, deniz kumundan inşaat yapan edebiyatçı muteahitleri, depreme dayanıklı konut üretme çabalarını, hırsızları, uğursuzları bir kenara bırakıp her şey ilahi kudretin intikamı olarak açıklarsan bu deprem 10 yıl sonra gene aramızdan binlerce “dinsizi” alır gider güzel amca kızım… Beynin var mı bilmiyorum, betonların altında inleyerek can veren 20 bin insanı, kadını, çocuğu ve bebeği bir kalemde günahkar diye silip atan kuş beynini türbanın altında görmek mümkün olamıyor cünkü ama bence bu yazıyı oku ve bütün gece uyumadan düşün. Allah’ın kullarına böyle cezalar verebileceğini hala düşünüyorsan da git Hıristiyan ol… Çünkü senin bu mantığına göre Allah onları daha çok seviyor. “Gavurlar” hem senden daha zengin, hem de evleri tepelerine yıkılmıyor. Gani MUJDE [HEPSİ ALINTIDIR] Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 polemiğe yokum Elbette, polemikle hiç bir şey kazanmayız. Bu kurumun fetvaları olmazsa, islam dini içinden çıkılmaz bir hal alır Bu da çok doğru, gerçi "iyice, daha da bir içinden çıkılmaz hal alır" deseniz daha doğru olurdu. Çünkü normal halindeyken de içinden çıkılacak gibi değil. Baksanıza göğsü örtmeyi emredeceğim derken saçı unutmuş. Muhtemelen o sırada göğüsleri veya boynuna taktığı gerdanlığı görünen bir kadından dolayı küçük bir kriz yaşanmış olabilir. Göğüslerin telaşından saç unutulmuş. Diyanet de bu gibi açıkları kapatmak için gerekli tabii. Yoksa millet çarşaf, peçe anlar maazallah... Yalnız şunu belirtmem gerek, diyanet fetvaları hiç bir şekilde yasa ve anayasaya dayanak teşkil etmez. Yayınlanan fetvalara uyup uymamak konusunda kimsenin hiç bir yükümlülüğü yoktur. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Akıldan fikirden zerre kadar nasibi olan kişi, yapılan işin saçmalığını ilk bakışta görür... Türban... Çarşaf... Çador... Sıkmabaş... Başörtüsü... Tesettür açısından bunlar arasında bir fark varmı?... Yok... Eğer ki üniversitelere Türban ile girilecekse... Burda sormak gerekir... Çarşafın ne günahı var?... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Türbani veya ayetteki baslarinizdaki örtü deyimini basörtüsü veya türban olarak kabul etmekte israr edenler,kadinin sacini ziynet ama yüzünü elini kendiliginden görünen diye tefsir ederek ziynet olmaktan cikaran zihniyete gülmem geliyor.Kuran hicbir sekilde bir basörtüsü sekli vermemistir,baslarinizdaki örtüden türbani cikaranlar asirlardir kadini cemiyet hayatindan dislamaya calisan erkegin mali yapan Islam dinini erkek dini yapip kadinida erkege hizmet verip cocuk doguran bir makine olarak gören zihniyetin ürünleridir.Kadinin yeri evidir,sokaga cikinca ambalajlanmasi gerekir diyor tarikatlar. Simdi soruyorum,türbani Kurana mal ederek eli ve yüzü zinet olmaktan cikaran zihniyete,Yemenli kadinlar neden yüzlerini kapatir ve ellerinede eldiven giyerler,neden bazi kadinlar hem carsaf hemde gözlük takarlar.Onlara emreden Allah ayri bir Allahmidir.Kim uydurmus* kendiliginden görünenler*ifadesinden YÜZ VE EL ANLAMI ni?Kadin saci erkegi bastan cikarirda erkek saci kadini bastan cikarmazmi,yoksa kadinlara bastan cikmaktami yasaklanmis erkek basi acik gezsin diye,yoksa sarik kadinlarin bastan cikmasini önlemek icinmi takiliyor.Eger kadinin 9 erkegin 1 nefsi varsa aslinda erkeklerin kadinlardan korunmasi gerekmiyormu mantiken,kadina 9 nefsi oldugu halde sac göstermesi yasaklaniyor ama erkek 1 nefisle kadinin sacindan taheik oluyor. Birakin artik Islam dinini kendinize veya tarikatlara göre yasamayi,Islam dini insanlik dinidir,hurafeler dini degildir.Tevrattan Islama adapte edilen türban veya benzerlerini Allah emrediyor ayette yazili diyerek empoze etmeyin,Yakalarinizin üzerine kapatin derken gögüslerin kapatilmasinin emredildigini ve mantiken düsünüldügünde gögüslerin kadinlarin zineti anlaminada gelebilecegini neden düsünmüyorda,ayette ismi bile verilmemis muglak birakilmis ve amaci belirtilmis(Yakalarinizin üzerine cekin)bir kadin aksesuarini kadinlari cehenneme götürecek bir kavram olarak dayatmaktasiniz. Türkiyedeki TÜRBAN kavgasi asla bir inanc kavgasi degildir,belirli odaklarin Laiklige ve Atatürk'e karsi bir güc gösterisidir. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Ben konuyu kısaca özetleyeyim: Kıyafetle ilgili yasa yoktur. Yönetmelikler vardır. Yönetmelikler kurumlarda geçerlidir. Sokakta yürümenin bir yönetmeliği yoktur. Sokakta yasalar geçerlidir. Kurumlarda yönetmelikler. Ne yönetmelikler, ne yasalar ne de anayasa dine dayandırılarak yapılamaz, yapılırsa nereye gideceği belli olmayan bir karmaşa davet edilmiş olur. Bu kadar basit ve kolay anlaşılacak bir ilkeyi alıp, kaosa götürmek GAFLETTİR, DALALETTİR, HATTA HIYANETTİR. "Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!" Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK 20 Ekim 1927 Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2008 Eski Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz: Türban şart değil Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, türbanın siyasal malzeme olarak kullanıldığını kaydederek,"Türban Müslümanlığın olmazsa olmaz şartı değildir. İSTİSMAR ÖNLENMELİ Yılmaz, başörtüsünün müslümanlığın olmazsa olmaz şartlarından biri olmadığını vurgulayarak, “Öyle olsaydı başı açık kadınların müslümanlıkla alakası olmazdı. Bu Kabul edilebilir birşey değil dedi. Türban sorununun ancak sosyal mutabakat ile çözülebileceğini belirten Yılmaz, mutabakatın mümkün görünmediğini ancak bu konunun istismar edilmesinin engellenmesi gerektiğini söyledi. Siyasetçilerin türban sorununu siyasi malzeme olarak kullandığını ve işi daha karmaşık hale getirdiklerini kaydeden Yılmaz, “Özgürlük verilecekse herkese verilmelidir. Diğer dinlere mensup öğrenciler de bu haktan yararlanmalıdır. Sadece türbana serbesti getirilirse sorun çözülmez dedi. ............... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Eski Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz: Türban şart değilEski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, türbanın siyasal malzeme olarak kullanıldığını kaydederek,"Türban Müslümanlığın olmazsa olmaz şartı değildir. .... Ama kapanmamak insanı müslümanlıktan çıkarmaz, Allah'ın dileklerini ve isteklerini yerine getirmemek günahtır dolayısıyla mümin kadın kapanmadığında günah işler ama müslümanlıktan çıkmaz saygılar Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Doğrusu aklı başında kocaman ve entelektüel insanların başörtüsü diye bir sorun algılamalarına ben hayretler içinde kalıyorum. İnsanların bedenine yapışık, ayrılmalarının mümkün olmadığı bir olgudan dolayı, örneğin ten rengi gibi... bir ayrım yapılmıyor. İnançlarına da saygı duyalım desek, baş açmakla, veya Butto gibi yarım örtmekle inanç bakımından öyle çok da vahim bir sonuç ortaya çıkmadığını da herkes biliyor. Saçın görülemeyeceğine dair açık bir kayıt da geçmiyor. Eee? Bunun nesi sorun? Laik düzen de dinsel simgeyi kamu alanına sokmamayı öngörüyor. Aç başını gir, kapa başını çık. Bunun nesi sorun kardeşim, ben anlamıyorum. Bunların sorunu laiklikle, ülkenin barışı ile. İlla karıştıracak, illa aşındıracak, illa huzur vermeyecekler. Bakın İsrail'de durum daha vahimdir, söyleyeyim. Tevrat'ta kadın saçının erkeklerce görülmesinin günah olduğu açıkça yazılıdır. Başını örtmeyecek kadının saçını kazıtması gerektiği açıkça yazılıdır. Ve bu uğurda saçını kazıtan kadınların var olduğunu da ben duydum orada. Peki siz hiç İsrail'de başörtüsü eylemi bilmem ne görüyor musunuz? Hayır. ÇÜNKÜ BEĞENMEDİĞİNİZ YAHUDİLER NE VATAN HAİNİ, NE TAKİYYECİ, NE ART NİYETLİ. DÜRÜST, DOSDOĞRU VE VATANINI HER ŞEYİN ÜZERİNDE TUTAN İNSANLAR. Siz başka bir sonuç çıkarabiliyorsanız söyleyin! Alıntı
Misafir semAzen Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Basit düşünüp, basit yaşamayı kendilerine şiar edinenlerin ,bunca sorun dururken , doğruluğu bile tam olarak ispatlanmamış, 1400 sene evvel gönderildiği söylenen bir kitaba dayanarak kılla, tüyle uğraşmalarına şaşmamak gerekir.Zaten o kitap ,düşünmeyi değil koşulsuz itaati emretmiyor mu? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Bir de dillerine dolamışlar "Niye korkuyorsunuz?" Korkma diye bir şey kesinlikle söz konusu değil. Korkacak hiç bir şey yok. Korkacak olsak yedi düvelden korkardık biz. Kargadan korksak darı ekmezdik. "Başı örtülü üç kızdan niye korkuyor"muşuz! Elinin görme özürü! Biz zaman yitirmekten, boş tartışmalarla uğraşıp çağa yetişememekten, bir türlü toplumsal uzlaşıyı sağlayıp ileriye bakamamaktan korkuyoruz korkuyorsak. Sanki yetinecekler. Daha şimdiden talep artırımına başladılar bile... İşin yoksa didiş, işin yoksa tartış, işin yoksa uğraş dur! Alıntı
Misafir huseyinn Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Tersanelerde ölmek serbest. Çalışma bakanı ölümlere karşı tedbirler alınacak, müfettiş falan dedikten birkaç gün sonra Cevat Toy 4 metre yüksekten düşüyor. Saatlerce can çekişiyor. Bu adam yok diyor yakınları aldıran olmuyor. Buluyorlar sonra. Ambulans geliyor vücuduna demirler saplanmış adamın. Demirleri kesip ameliyetla hastanede çıkarmaları gerekirken demirleri çekip adamı öldürüyorlar. Ertesi gün işyerine pankart asan örgütlü işçiler 2010'a kadar sipariş almış bu yüzden 15 saat işçi çalıştıran patronlarca işten çıkarılıyor. Türkiye ne yapıyor? Türban tartışıyor. Her şeyin yeri ayrı demeyin herşey birbirine bağlı. Biz hala kadınları türbanlasak da mı saklasak çarşaflasak da mı saklasak diye tartıştığımız için gık demediğimiz için tren rayları donup kırılıyor, barut fıçıları patlayıp yangını seyredenleri öldürüyor. Neyse 5 milyon işsizimiz var önemli değil zaten, ölenlerin yerine yenisi gelir. Ya da alınlarına yazılmış bu kara yazı, biz ne yapalım? Alıntı
Misafir semAzen Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Olsun arkadaşım türban sorunu çözülürse, bütün herşey güllük gülistanlık olacak nasılsa. Diğer konulara kafa yormanın anlamı yok.Onlar tevekkül ederlerse zaten cennette mükafatlarını alacaklar. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Son iki hafta içinde baş örtüsü konusunda Anayasa değişikliğinin laikliğe aykırı olduğu iddiası ile kıyameti koparan sözde Atatürkçüler , Vakıflar Yasası ile ilgili ne düşünüyorlar acaba.. 1936 yılında Atatürk’ün bizzat tespit ettiği kuralların ortadan kaldırıldığını ve yasanın laik düzeni tehdit ettiğini görüyorlarmı? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Sözde Atatürkçüler lafından hoşlanmadım ama, söylediğinizi görüyorum sayın kaplan-200. Dertlerinin ne olduğunu çok iyi görebiliyoruz. Ancak bu başlık yeterince kabardı. Bu başlıkta sadece başlık konusu tartışılırsa iyi olur. Konu ile ilgili bir topic açıp ayrıntılı görüş verirseniz yararlanırız, biz de görüş bildiririz, saygılar... Alıntı
Φ ramell Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2008 "Bu ülkede İskilipli Atıf Efendi'nin asıldığı günden beri, tesettür gerçek bir aşk ve sabır mücadelesi veriyor... Başını örtmeye karar veren her genç kız, Siyamend misali, Şirin misali, zorlu bir dağ yolculuğuna çıkmış olarak buluyor kendini... Hayatı burnundan geliyor yasaklarla, hayatı zindan ediliyor ayrımcılık ve ötelenmelerle. Ama onun aklında bir tek şey var: Hediye Şelaleler... Allah'ın hediyesine sığınmak ve kurtuluş için veriliyor tüm bu zorlu dağ yolcuğu macerası... Herkes ortaya dökülmüş! Var gücüyle bağırıyor. Kaybetmekten korkanlar, kaybedenlerden daha kızgın. Bir suçluluk psikolojisi mi bu? ‘'Sadece başörtülü ve Müslüman oldukları için bu kızların burnunda getirdik hayatı, ama hala memnun değiliz hayattan'' diyorlar... Hayat! Nedir hayat ve daha fazla hayatın anlamı nedir? Kaybetmekten korktuğumuz her küçük parça, her küçük yük, her küçük anı, her kısa nefes uçucu toplanınca ortaya çıkan çok ağır ve çok uzun bir şey midir hayat? Yok canım! Deprem Profesörü Celal Şengör, başörtülü öğrenciler derse girerse, babalarının malıymış gibi kapıya kilit vuracaklarını, derse girmeyeceklerini söyledi. Halbuki mazeretsiz derse girmeyen hoca için yönetmelik ne der, bilmez mi? İ.Ü. Rektörü Mesut Parlak da, başörtülü öğrenciler derse girerse, notlarının düşürüleceği tehdidinde bulundu. Dikkat edin, "mantık" bilimi rafa kalkmış durumda. Şimdi Parlak'ı Yargı'ya şikayet etsen, bu kez "bağımsız" yargı, ya Parlak'ı haklı bulursa! Haydaa, bu kez de başörtülüye düşük not vermek yasal hale gelir! Dini, ‘dogma' diye niteleyen Şengör'ün, kutsadığı ‘bilim' adına, "Yasak devam etmelidir" demesi, aslında ‘bilim'in faşizan bir dogma haline getirildiğinin ibretlik örneği! Mantık deyince, Şengör şöyle diyor; "Türbanı taktın mı 'şeriat istiyorum' demektir." Peki CHP'nin seçim otobüsünün üstündeki türbanlı kadınlar n'oluyor? Gardiyan devlet, hiç olmazsa "bugün git, yarın gel!" diyordu, ama "mantık" özürlülere kalsa, "bugün git, hiç gelme!" diyecekler! ABD'de ırkçı beyaz çetelerin en meşhuru Klu Klux Klan; "zenciler üniversiteye giremez!" diyordu. 60 yıl önce... Ama bu dehşetengiz dönemi unutamıyoruz! Nedense? Tam kırk yıldır üniversiteleri ve kamu alanlarını yasaklıyorsunuz başıörtülü ve Müslüman kadınlara da ne oluyor? Hayatı burunlarımızdan getirdiğiniz halde hiç eksilmiyor sayımız, sürekli yeni ve genç nesillerle çoğalıyoruz, farkında mısınız?" Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 İskilipli Atıf Efendi'nin asıldığı günden beri, Bakın değerli kardeşim. Cumhuriyetin kuruluşunda asırlara dayanan köhne yapının yıkılması için bazı zorunlu zorlamalara başvurulmuş, bazı acılar istenmeden yaşanmış. Bir devrim sırasında ne yazık böyle şeyler kaçınılmaz oluyor. Şimdi size düşen, rövanşı almak düşüncesi olmamalı. Laiklik vazgeçilmez bir ilkedir ve dindarlığın da sigortasıdır. Kimse başörtüyü yasaklamıyor. Sadece üniversiteye girerken başınızı açacak, çıkarken kapatacaksınız. Hepsi bu kadar basit. Devletin din karnavalına dönmemesi, herkesin devleti kendi inancına çekmemesi, yani laikliğin korunması ve tüm inançların güvencede kalması için bu zorunlu. Başınızı açtınız diye deprem de olmayacak, fırtına da çıkmayacak, kıyamet de kopmayacak... Alıntı
Φ ramell Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 demirefe Bakın değerli kardeşim. Cumhuriyetin kuruluşunda asırlara dayanan köhne yapının yıkılması için bazı zorunlu zorlamalara başvurulmuş, bazı acılar istenmeden yaşanmış. Bir devrim sırasında ne yazık böyle şeyler kaçınılmaz oluyor....Başınızı açtınız diye deprem de olmayacak, fırtına da çıkmayacak, kıyamet de kopmayacak Sevgili demirefe; Henry Pena Ruiz Laiklik'i şöyle tanımlıyor. "Bazıları tek Tanrı'ya inanırlar, bazıları çok Tanrı'ya. Bazıları inançlarını gizlerler bazılarının ise Tanrı'sı yoktur. Ne var ki hepsi ortak yaşamaya mahkumdur. İşte bu ortak yaşam bireye, İnsan Hakları Bildirgesi'ne göre hem dinsel ve ideolojik çatışmadan uzak kalacak vicdan özgürlüğünü hem de herhangi bir inança ayrıcalık tanımayacak şekilde oluşacak hak eşitliğini sağlayacaktır. Halkın gücü ortak çıkarları öne almayı amaçlar. Bu güç inançlar söz konusu olduğunda tarafsız kalmayı, yargılama söz konusu olduğunda ise bağımsız düşünmeyi gerektirecektir. Amaç bağnaz ve düşüncesiz bir ortamdan uzak kalmaktır. Bu açıdan bakıldığında Laiklik, belli bir inanç seçimi yapmak değil aksine ortak yaşamın gerektireceği temel şartı oluşturmak ve benimsemektir." "Sadece" diye başlayan cümleleriniz çok ironik ve gerici. Çünkü bir hak "sadece" demek değildir. Kişisel tercihleri sorgulamak kimseye düşmez. Eğer biz demokrasiyi baştacı edinmişsek bu özgürce yaşamak içindir. Birileri kaybedeceklerinin telaşında elbette. Bunlar Ak Parti hükümeti kurulmadan önce de çok ağlamışlardı. Cumhurbaşkanımız seçilmeden önce de. Koskoca adamlar televizyona çıkıp dudakları öfkeden titreyerek, içleri nefret dolu, almayın bu kızları okula diyebiliyorsa, eğer forumdan biri çıkıpta bana kullanım tarifleri sunabiliyorsa, birileri tehditler savurabiliyorsa daha çok yıllar yerimizde sayacağız demektir. Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Bakın değerli kardeşim. Cumhuriyetin kuruluşunda asırlara dayanan köhne yapının yıkılması için bazı zorunlu zorlamalara başvurulmuş, bazı acılar istenmeden yaşanmış. Bir devrim sırasında ne yazık böyle şeyler kaçınılmaz oluyor. Şimdi size düşen, rövanşı almak düşüncesi olmamalı. Laiklik vazgeçilmez bir ilkedir ve dindarlığın da sigortasıdır. Kimse başörtüyü yasaklamıyor. Sadece üniversiteye girerken başınızı açacak, çıkarken kapatacaksınız. Hepsi bu kadar basit. Devletin din karnavalına dönmemesi, herkesin devleti kendi inancına çekmemesi, yani laikliğin korunması ve tüm inançların güvencede kalması için bu zorunlu. Başınızı açtınız diye deprem de olmayacak, fırtına da çıkmayacak, kıyamet de kopmayacak... :clover: evet ya bu kadar basit öyle degilmi sayin demirefe Devletin din karnavalına dönmemesi, tesettür gerçek bir aşk ve sabır mücadelesi veriyormus !!! seriat deseydi daha net olurdu! sanki kadinlari baska erkeklerin yaninda calistiracaklari yürek var !!! hadi okusun hemsire olsun yirmi yasinda hasta bir gencin uzvunu tutup cisini yaptirsin ülkemizde ,ve dünyada ne zamandan beri geleneksel giysiler bir ünüforma haline getirilip onun savasi verildigi görülmüs.. bu topraklar görmüsmü bir ninenin esarpi icin bir aşk ve sabır mücadelesi verdigini? Türbanı taktın mı 'şeriat istiyorum' demektir evet seriat istiyorum demektir hosgörü hosgörü bizden hep hosgörü ülkeyi getirdiginiz nokta bu nokta ... sanki bu ülke kuruldugunda türban vardi !! esarp vardi esarp birde kilikkiyafet devrimi .. seriatcilarla laiklerin bir arada yasamasi mümkün degildir gerekirse bu sefer televizyonlarda agladigimizi sananlara aglamadan tekrar kilik kiyafet devrimini masaya arzuladiklari sekilde ortaya koruz! orasi medeni siniflar orda insanlar bir ünüformanin icinde namuslu namussuzlar diye ayrilamaz orda egitim gören herkes yeri gelince bir hastanin yatalak hastanin her uzvunu tutabilmeli? bu ülke Arabin hergün degisik yansiyan yazisinin gölgesine siginarak vatandaslari bölmeye calisanlara birakilmayacak kadar büyüktür.. Efendi Türkler Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 ************ 2 nci 3 ncü sınıf olmak istiyorlsa bize ne.... Yarın ATA şikayet etnesinler.... ATA'ya da aklın neredeydiyi soracak... ************** yada hiç sormayacak..utanmadan biz bu cumhuriyeti yıkmaya and içtik diyeceksiniz. Biz bu cumhuriyet için ölmeye hazırız. Sizde hazırmısınız.Karşı olmaya..... Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Asıl Vakıflar Yasası laikliği kaldırıyor! Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 demirefe Sevgili demirefe; Henry Pena Ruiz Laiklik'i şöyle tanımlıyor. "Bazıları tek Tanrı'ya inanırlar, bazıları çok Tanrı'ya. Bazıları inançlarını gizlerler bazılarının ise Tanrı'sı yoktur. Ne var ki hepsi ortak yaşamaya mahkumdur. İşte bu ortak yaşam bireye, İnsan Hakları Bildirgesi'ne göre hem dinsel ve ideolojik çatışmadan uzak kalacak vicdan özgürlüğünü hem de herhangi bir inança ayrıcalık tanımayacak şekilde oluşacak hak eşitliğini sağlayacaktır. Halkın gücü ortak çıkarları öne almayı amaçlar. Bu güç inançlar söz konusu olduğunda tarafsız kalmayı, yargılama söz konusu olduğunda ise bağımsız düşünmeyi gerektirecektir. Amaç bağnaz ve düşüncesiz bir ortamdan uzak kalmaktır. Bu açıdan bakıldığında Laiklik, belli bir inanç seçimi yapmak değil aksine ortak yaşamın gerektireceği temel şartı oluşturmak ve benimsemektir." "Sadece" diye başlayan cümleleriniz çok ironik ve gerici. Çünkü bir hak "sadece" demek değildir. Kişisel tercihleri sorgulamak kimseye düşmez. Eğer biz demokrasiyi baştacı edinmişsek bu özgürce yaşamak içindir. Birileri kaybedeceklerinin telaşında elbette. Bunlar Ak Parti hükümeti kurulmadan önce de çok ağlamışlardı. Cumhurbaşkanımız seçilmeden önce de. Koskoca adamlar televizyona çıkıp dudakları öfkeden titreyerek, içleri nefret dolu, almayın bu kızları okula diyebiliyorsa, eğer forumdan biri çıkıpta bana kullanım tarifleri sunabiliyorsa, birileri tehditler savurabiliyorsa daha çok yıllar yerimizde sayacağız demektir. Birakin türban üzerinden edebiyat yapmayi,türban kavgasini verenler Allah'in emri icin degil tarikatlarin icazetleri icin bu yola koyulmuslardir,bildiginiz seyi duygu sömürüsü ile bilmemezlik yaparak türban kavgasi vermeyen ama yinede Allahini türbanlilardan daha cok sevenlere camur atma politikasindan vazgecin.Sizin bahsettiklerinizi rümanlarda okuyoruz,namusu icin can verdi misali örneklerle.Ne bas kapatmakla namusluluk veya dindarlik olur nede bas acmakla namussuzluk ve dinsizlik olur.Bu ülke ne cekiyorsa kafalari orta cagda kalmislarin yüzünden cekmektedir.Okuyabilme sartini türbana endeksleyenlerin ne okumaya nede bu millete faydali olmaya yönelik hicbir amaclari yoktur.Okumak isteyenler,Allah korkusunu kalbinde hissederek basini örtmedende okuyabilmektedir.Yillardir verilen kavga göstermistirki türban icin verilen mücadele aslinda özgürlük mücadelesi degildir,o mücadele Cumhuriyete karsi bir mücadeledir yani demokrasiyi tramvay olarak görenlerin mücadelesidir.Yoksa kimse kimsenin basindaki örtüye karismaz karisamaz,bunu sizde bilmektesiniz ama heralde edebiyatci yönünüz daha agir basmaktadir. saygilarla Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 HIMAR = ÖRTMEK "Kuran ayetinde ’başörtüsü’ diye bir kelime geçmemektedir. Buna rağmen tüm Kuran tefsirlerinde ve çevirilerinde Kuran ayeti ’başörtüsü’ olarak çevrilmiştir. Halbuki ayette geçen "HIMAR’ kelimesi ’Baş örtmek’ anlamında değil, sadece ’örtmek’ anlamına gelmektedir. Eğer, herhangi bir şey örtülecek ise. O şeyin vurgulanması gerekir. Örneğin masa örtüsü derken, örtmek kelimesinin yanına masa kelimesinin gelmesi gibi, başörtüsü dendiği zaman da "örtmek" ("hımar") kelimesinin yanına "baş" ("re’s") kelimesinin ’hımarü-re’s’ şeklinde gelmesi gerekir. Ayetteki ’hımar’ (’örtü’) kelimesinin yanında geçen ve vurgulayan kelime ’cuyub’ kelimesidir ki, ’yaka’ veya ’göğüs’ anlamına gelir. Çünkü, aynı kelime ’cuyub’ bir başka ayette (28:32) Hz. Musa’nın ’göğsüne/koynuna elini soktuğu’ şeklinde geçer. Yani, ’cuyub’ kelimesi, ’hımar’ örtmek kelimesi ile kullanıldığı zaman ’bihumûrihinne ala cuyubihinne’ başını örtmek değil, ’göğsünün üzerini örtmek’ anlamına gelmektedir. Geleneksel tüm yorumcular, Kur’an ayetini bilimsel bakışla değil de, birbirlerini taklit edip, ’Başörtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler’ diyerek ’Felyedribne’ fiilini de ’örtsünler’ diye tercüme etmişlerdir. Özetle, Kuran’ın orijinal ayeti tüm açıklığı ile ortadayken, elverişli bir siyasal kullanım malzemesi olarak, sürekli gündemde tutulan başörtüsü, Kuran’ın değil, geleneklerin, kişisel görüşlerin dinleşmesinden kaynaklanmaktadır." Alıntıdır Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 "Bu ülkede İskilipli Atıf Efendi'nin asıldığı günden beri, tesettür gerçek bir aşk ve sabır mücadelesi veriyor... Hayatı burunlarımızdan getirdiğiniz halde hiç eksilmiyor sayımız, sürekli yeni ve genç nesillerle çoğalıyoruz, farkında mısınız?" Ya siz ve sizin gibiler hiç bir zaman eksik olmayacaksınız bu bir gerçek. O dönemde de vardınız şimdi de varsınız! Cumhuriyeti kurmak kolaymıydı sanırsınız? Elbette bazı kelleler gidecekti. *********............... Biz bu cumhuriyet için ölmeye hazırız. Sizde hazırmısınız.Karşı olmaya..... Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 HIMAR = ÖRTMEK "Kuran ayetinde ’başörtüsü’ diye bir kelime geçmemektedir. Buna rağmen tüm Kuran tefsirlerinde ve çevirilerinde Kuran ayeti ’başörtüsü’ olarak çevrilmiştir. Halbuki ayette geçen "HIMAR’ kelimesi ’Baş örtmek’ anlamında değil, sadece ’örtmek’ anlamına gelmektedir. Eğer, herhangi bir şey örtülecek ise. O şeyin vurgulanması gerekir. Örneğin masa örtüsü derken, örtmek kelimesinin yanına masa kelimesinin gelmesi gibi, başörtüsü dendiği zaman da "örtmek" ("hımar") kelimesinin yanına "baş" ("re’s") kelimesinin ’hımarü-re’s’ şeklinde gelmesi gerekir. Ayetteki ’hımar’ (’örtü’) kelimesinin yanında geçen ve vurgulayan kelime ’cuyub’ kelimesidir ki, ’yaka’ veya ’göğüs’ anlamına gelir. Çünkü, aynı kelime ’cuyub’ bir başka ayette (28:32) Hz. Musa’nın ’göğsüne/koynuna elini soktuğu’ şeklinde geçer. Yani, ’cuyub’ kelimesi, ’hımar’ örtmek kelimesi ile kullanıldığı zaman ’bihumûrihinne ala cuyubihinne’ başını örtmek değil, ’göğsünün üzerini örtmek’ anlamına gelmektedir. Geleneksel tüm yorumcular, Kur’an ayetini bilimsel bakışla değil de, birbirlerini taklit edip, ’Başörtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler’ diyerek ’Felyedribne’ fiilini de ’örtsünler’ diye tercüme etmişlerdir. Özetle, Kuran’ın orijinal ayeti tüm açıklığı ile ortadayken, elverişli bir siyasal kullanım malzemesi olarak, sürekli gündemde tutulan başörtüsü, Kuran’ın değil, geleneklerin, kişisel görüşlerin dinleşmesinden kaynaklanmaktadır." Alıntıdır Sayin muki bunlarin mücadelesi Dinimizi anlamak degil bunlarin hicbiri dini bilmez bildikleri kendilerininde anlamadigi birkac ayet,, anlasalardi Türbanlıların günlük giyimlerini savunarak bizlere Ahlak dersi vermeye kalkmazlardi.. bakin savunmalari gereken !! karacarsafi bile beyaz demeye basladilar.. bunlar kendi ruh hallerinle asilasyon yasiyorlar Efendi Türkler Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.