Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Ben, kapitalizmin olumsuzluklarının daha çok felsefi boyutları üzerinde durmak istiyorum. İnsan sömürüsü yada eşitsizliğin insanın doğasında olduğunu savunmak, tıpkı inanç masallarını savunanlar gibi tutucu yanlarından gelmektedir. Bizlerdeki doğanın bazı olumsuzluklarını örnek alarak yaşama mantığı, bazı hayvansal güdüleri atamamış olarak yaşama mantığıdır. Doğaya göre, akraba evliliğide (ensest) olasıdır. Ancak insan mantığı bunun olumsuz taraflarını görmüştür. Doğaya göre "yaşamak için öldür" güdüsü de insan mantığıyla aşılmıştır. Canlı öldürüp yeme konusu da bilimsel bulgularla aşılacaktır. İnsan bilinci doğa olumsuzluklarına karşı koymak için vardır. Zira hayvanlar gibi bilinçsizde olabilirdik. İnsan bilinci hayvansal güdülerimizin öne çıkmasını engellemektedir.

 

Kapitalist zihniyet, inançlardan gelen ve beyinlere yerleşen insan sömürüsü ve imtiyazlı olma kavgasıdır. Bu kavramı atıp insan değerinin önemini anlayabilmek inançları terketmek kadar zordur. Hatta daha da zordur, zira bilimsel tarafları vardır. Bu yönleri ile savunulmaktadır. Ancak insan etiğinden, değerinden kaynaklı davranış bilimleri, yanlış bilimsel tezleri tek tek çürütmektedir. Referans kaynak, insan değerinin ve imtiyaz haklarının eşit olma isteğidir. İnsan değeri ve imtiyazlarının farkı savunusunun inançlardan gelen tutuculuk olduğu bakın nasıl belli oluyor. İşte demirefe arkadaşımızın fikirlerinin inançlarla benzerliği karşılaştırması.

 

Kapitalizmin çökeceğini hiç sanmadığım gibi ABD nin çökmek üzere olduğunu da hiç sanmıyorum. Kapitalizm doğaya en uygun sistemdir ve giderek gelişecek, vahşi kapitalizmin yanlışlarından sıyrılacaktır.

 

İnançlı:

İnançların terkedileceğini hiç sanmadığım gibi müslümanlığın terkedileceğini de hiç sanmıyorum. Müslümanlık yaşam için en doğru sistemdir. İnsanların yanlışlardan sıyrılacaktır.

 

Bu yolla da gelecekte geçerliliği artarak sürecektir. Bunun dışındaki her sistem doğaya aykırıdır. Liberal ekonomi ve hür teşebbüs, gelişmenin anahtarı ve kalkınmanın motorudur.

 

İnançlı:

İnançların önemi artarak sürecektir. İnançsızlık insan doğasına aykırıdır. İnançlar, insan olabilmenin ve sağduyunun gereğidir. Gelişmenin, kalkınmanın motorudur.

 

Girişimcinin önünü kesen ve yeteneklileri yeteneksizlerle bir tutarak rekabeti önleyen sistemler fazla yol alamazlar. Serbest rekabet ortamı ekonominin olmazsa olmazıdır. Bunun haricindeki sistemler kapalı ekonomiler yaratırlar.

 

İnançlı:

İnançların önünü kesen evrensel değerler kutsal ahlakla bir tutulduğundan fazla yol alamazlar. İnsanın zenginliği farkı Allahtandır. Yaşamın olmazsa olmazdır. Ekonomik eşitlik sistemi mümkün olamaz. Allahın hükümleri yerine getirilir.

 

Bütün bunların olmasının şartı, devletin denetim etkisinin etkin olmasına bağlıdır. Devletin etkinliği baskı ve kontrol anlamında değil, adalet ve güvenliği sağlama bakımındandır. Devlete tamamen bağlı ve özelleşemeyen tek kurum adalet sistemidir.

 

İnançlı:

Ticaret ve modern köleci anlayışını bozan aslında Allah'ın hükümlerinin etkin olmadığındandır. Allahın hükümleri baskı ve kontrol anlamında değil, adalet ve güvenliği sağlama bakımındandır. Olumsuzluğu tesbit edilememiş tek kurum, "Allah'ın adaleti" sistemidir.

 

 

Dünyada ise kapitalizmin yıkılması ancak yukarıda söylediklerim tersine döner de vahşi kapitalizm hortlarsa mümkün olur. Bu çok zor ama bilemeyiz, postmodernist yaklaşımların bir kısmı dünyanın gelişmenin sınırına yaklaştığı ve yakında karanlık çağların, büyük savaşların ve soykırımların hortlayacağı yönünde.

 

İnançlı:

İnançlar yıkıldığında işler tersine döner, vahşi anlayış hortlar. İnsanların imtiyazlarda eşit olma anlayışı, aslında postmodernist yaklaşımdır. Eşitlik anlayışı karanlık çağların, büyük savaşların ve soykırımların hortlayacağı yönünde. Allah imandan ayırmasın.

 

Bu olasılık bence büyük değil, ama bir ihtimal olabilir. Gevşeyip rahat olmamakta fayda var. Bu küçük küreyi fazla zorlamaya başladık. Umarım bu bitirici değil, uyandırıcı bir tokat olur…

 

İnançlı:

Bu olasılık bence büyük değil, ama bir ihtimal olabilir. Gevşeyip rahat olmamakta fayda var. İnsan türünün en azından Allahtan sert bir tokat yiyeceğini düşünüyorum. Gelenekleri fazla zorlamaya başladık. Umarım bu bitirici değil, uyandırıcı bir tokat olurda ekonomik imtiyaz geleneğini fazla zorlamayız.

 

vs.vs.vs.

  • Cevaplar 108
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Evet islamiyet. en doğru sistemdir.Çünkü onlara göre herkes allah karşısında eşittir.Ama bazıları daha bir eşittir.Ben istediğimi zengin eder, istediğime de hiç vermem mantığı ile hareket eden bir tanrı, her zaman en doğrusunu bilecektir.Yoksullar da sesini çıkarmayıp , yakararak, mutluluk ve refah hayallerini öteki dünyaya bırakacaklardır.Aslında kapitalizm de bir anlamda dinlerin toplumdaki yansımasıdır denebilir.Tabi inançlılara göre bu ,yanlış uygulamadır ve hatayı insanlar yapmaktadır. Dinin bir suçu yoktur.

 

İnançlı insan ahlaklıdır,dürüsttür,vicdan sahibidir.İnancı olmayanın bunlara sahip olmadığı düşünülür ve hatta bu forumdaki bazı arkadaşlar, inançsızları, hiç bir kural tanımayan toplum için tehlikeli yaratıklar olarak görmektedirler. İnsanları bu dünya için emek harcamak yerine ,haksızlıklara ses çıkarmayan ,pasif kabullenişe kanalize etmek te , ,gelişmenin ve kalkınmanın motoru olsa gerek. Özellikle dinler kadınları ve ezilenleri korumak adına oldukça iyi hükümler getirir dense de ; Adem 'in ilk günahını , Havva nın yüzünden işlediği anlatılır.Yani ilk fırsatta suç kadına atılmıştır. Eski çağlardan beri dinin etkisiyle ve özellikle kadınlar, köle ruhlu eğitilmişlerdir. Peygamberler "bizlerin aslında birer hiç " olduğunu anlatarak, bizim üstümüzde herşeyi bilen bir tanrının olduğu söylemleriyle ,insan aklının önüne daha işin başında bir sınır koymuş, anlamadığı konularda peşin kabulcülüğü ve tam itaati getirerek de, bilimin ve şüpheciliğin önüne set çekmiştir.Bu anlamda din bilime düşmandır.Yani kuranın bilime ışık tuttuğu falan yoktur.

Gönderi tarihi:

Din ile kapitalizm arasında kurulmaya çalışılan benzerlik ve paralelliklerin çok eğreti durduğu ve çok zorlama olduğu her hallerinden belli oluyor. Yanıt vermeye ve çürütmeye bile gerek görmüyorum, çünkü arada kurulmak istenen bağların asılsız olduğunu herkes kolaylıkla görür.

 

Tam tersine din ile sosyalizm arasında paralellikler kurulduğunu ve Kaddafi'nin yeşil komünizminin, Nasır sosyalizminin ve Baas sosyalizminin hep bu sentezden doğduğunu herkes bilir.

 

Konu bu kadar açık ve seçiktir. Hangi müslümana sorsanız kapitalizm mi İslama yakın, sosyalizm mi deseniz %99,5 i sosyalizm diyecektir. Benim sizin gibi sosyalizmi çürütmek için dinin yanına koymama da gerek yok. Böyle bir yönteme gerek duymam. Sizin gerek duymanız, argümanınızın çok zayıf oluşundan.

 

Çocuğa sorun, kapitalizmin en büyük İslam düşmanı olduğunu söyleyecek. ABD nin müslümanlarca büyük şeytan olarak görüldüğünü bilecektir.

 

Ben bu iddialara değil, kapitalizmin kötü ve sömürgeci olduğuna yanıt verebilirim. maraba şu konuda haklı: İnsan doğadan devraldığı özelliklerini geliştirmek ve giderek daha fazla insan olmak, hayvani kökeninden uzaklamak zorundadır. Bu nedenle sömürgeci ve vahşi biçimde ortaya çıkmış kapitalizmi, sermaye birikimini insanlığın hizmetine vererek insanileştirmek zorundadır. Olan da budur. Önceleri ezilere, sömürülerek ve hakları verilmeyerek köle gibi çalıştırılan işçiler giderek daha insani koşullara ve sosyal haklarına kavuşmuşlardır.

 

Para gücünü her şeye rağmen konuşturur. Fakat demokrasi de zaten bunun için var. En basit okuma yazma bilmez insanın da bir oy, profesörün ve multi milyarderin de bir oy hakkı olması bu yüzden. Geniş halk kesimleri boyunduruk altına girmesinler, azınlık iktidarı kurulamasın diye bu böyle.

 

Toplumun paralı ve kültürlü kesimi ancak bir etkinlik düzeyi oluşturabilir. Bu yolla kamuoyunu etki altına alıp yönlendirmeye çalışır. Buna karşı halkın bilinçli olması, sivil toplum örgütlerinin çalışmaları bir denge kurmaya çalışır ve dengenin kurulduğu, halkın bilinçli olduğu oranda demokrasi başarılır, kapitalizm ehlileşip sermaye toplumun hizmetine girer. Milyonlarca insana aş, iş sağlar, yüksek vergi öder. Yeteneklilere olanak sağlar, yetenekleri oranında maaşlarını artırır, rekabet ve gelişme sağlar. Maaşlar devletten anlayışı iflas etmiştir ve zaten yürümez de...

Gönderi tarihi:

Evet islamiyet. en doğru sistemdir.Çünkü onlara göre herkes allah karşısında eşittir.

Ama bazıları daha bir eşittir.

Ben istediğimi zengin eder, istediğime de hiç vermem mantığı ile hareket eden bir tanrı, her zaman en doğrusunu bilecektir.

Yoksullar da sesini çıkarmayıp , mutluluk ve refah hayallerini öteki dünyaya bırakacaklardır.

Aslında kapitalizm de bir anlamda dinlerin toplumdaki yansımasıdır denebilir.

Tabi inançlılara göre bu ,yanlış uygulamadır ve hatayı insanlar yapmaktadır. Dinin bir suçu yoktur.

 

İnançlı insan ahlaklıdır,dürüsttür,vicdan sahibidir.İnancı olmayanın bunlara sahip olmadığı düşünülür.

Ve hatta bu forumdaki bazı arkadaşlar, inançsızları, hiç bir kural tanımayan toplum için tehlikeli yaratıklar olarak görmektedirler.

İnsanları bu dünya için emek harcamak yerine ,

haksızlıklara ses çıkarmayan ,pasif kabullenişe kanalize etmekte , gelişmenin ve kalkınmanın motoru olsa gerek.

 

Özellikle dinler kadınları ve ezilenleri korumak adına oldukça iyi hükümler getirir dense de;

Adem 'in ilk günahını , Havva nın yüzünden işlediği anlatılır.

Yani ilk fırsatta suç kadına atılmıştır.

Eski çağlardan beri dinin etkisiyle ve özellikle kadınlar, köle ruhlu eğitilmişlerdir.

 

Peygamberler "bizlerin aslında birer hiç " olduğunu anlatarak,

bizim üstümüzde herşeyi bilen bir tanrının olduğu söylemleriyle ,

insan aklının önüne daha işin başında bir sınır koymuş,

anlamadığı konularda peşin kabulcülüğü ve tam itaati getirerek de, bilimin ve şüpheciliğin önüne set çekmiştir.

Bu anlamda din bilime düşmandır.Yani kuranın bilime ışık tuttuğu falan yoktur.

 

 

***

 

 

:clover: . :clover: . :clover::)

Gönderi tarihi:
Din ile kapitalizm arasında kurulmaya çalışılan benzerlik ve paralelliklerin çok eğreti durduğu ve çok zorlama olduğu her hallerinden belli oluyor. Yanıt vermeye ve çürütmeye bile gerek görmüyorum, çünkü arada kurulmak istenen bağların asılsız olduğunu herkes kolaylıkla görür.

 

Tam tersine din ile sosyalizm arasında paralellikler kurulduğunu ve Kaddafi'nin yeşil komünizminin, Nasır sosyalizminin ve Baas sosyalizminin hep bu sentezden doğduğunu herkes bilir.

 

Konu bu kadar açık ve seçiktir. Hangi müslümana sorsanız kapitalizm mi İslama yakın, sosyalizm mi deseniz %99,5 i sosyalizm diyecektir. Benim sizin gibi sosyalizmi çürütmek için dinin yanına koymama da gerek yok. Böyle bir yönteme gerek duymam. Sizin gerek duymanız, argümanınızın çok zayıf oluşundan.

 

Çocuğa sorun, kapitalizmin en büyük İslam düşmanı olduğunu söyleyecek. ABD nin müslümanlarca büyük şeytan olarak görüldüğünü bilecektir.

 

Ben bu iddialara değil, kapitalizmin kötü ve sömürgeci olduğuna yanıt verebilirim. maraba şu konuda haklı: İnsan doğadan devraldığı özelliklerini geliştirmek ve giderek daha fazla insan olmak, hayvani kökeninden uzaklamak zorundadır. Bu nedenle sömürgeci ve vahşi biçimde ortaya çıkmış kapitalizmi, sermaye birikimini insanlığın hizmetine vererek insanileştirmek zorundadır. Olan da budur. Önceleri ezilere, sömürülerek ve hakları verilmeyerek köle gibi çalıştırılan işçiler giderek daha insani koşullara ve sosyal haklarına kavuşmuşlardır.

 

Para gücünü her şeye rağmen konuşturur. Fakat demokrasi de zaten bunun için var. En basit okuma yazma bilmez insanın da bir oy, profesörün ve multi milyarderin de bir oy hakkı olması bu yüzden. Geniş halk kesimleri boyunduruk altına girmesinler, azınlık iktidarı kurulamasın diye bu böyle.

 

Toplumun paralı ve kültürlü kesimi ancak bir etkinlik düzeyi oluşturabilir. Bu yolla kamuoyunu etki altına alıp yönlendirmeye çalışır. Buna karşı halkın bilinçli olması, sivil toplum örgütlerinin çalışmaları bir denge kurmaya çalışır ve dengenin kurulduğu, halkın bilinçli olduğu oranda demokrasi başarılır, kapitalizm ehlileşip sermaye toplumun hizmetine girer. Milyonlarca insana aş, iş sağlar, yüksek vergi öder. Yeteneklilere olanak sağlar, yetenekleri oranında maaşlarını artırır, rekabet ve gelişme sağlar. Maaşlar devletten anlayışı iflas etmiştir ve zaten yürümez de...

 

 

Sevgili demirefe,müsade edersen bende katkıda bulunmak istiyorum.

 

Din ile kapitalizm arasında kurulmaya çalışılan benzerlik ve paralelliklerin çok eğreti durduğu ve çok zorlama olduğu her hallerinden belli oluyor. Yanıt vermeye ve çürütmeye bile gerek görmüyorum, çünkü arada kurulmak istenen bağların asılsız olduğunu herkes kolaylıkla görür.

 

Harika bir tesbit bu. Ama ben yinede yanıt verip çürütmeyi uygun görüyorum. Böylece sessiz katılımcılar iki tarafıda değerlendirme şansını elde etmiş olur.

 

Sosyalizmi savunan arkadaşlar faize karşıdır,islamdada faiz yasaktır. Neden faize karşı olduklarını ister bir müslümana sorun ister bir sosyaliste verdikleri cevap motamot aynıdır.faiz sömürüdür,haybeden para kazanmaktır. Peki bu ne derece doğru ?

 

Faizin oranına eleştiri getirilebilir ama tümden faize karşı olmak insanlığın yok olmasını istemekle eş değerdir.Haybeden beleşe konmaktır faize karşı olmak.Nedenine gelince.

 

İnsan neslinin üremesine engel olursanız insan nesli tükenir. Aynı şeklide sermayenin üremesine karşı çıkarsanız insan neslinin tükenmesini yok olmasını istiyorsunuz demektir

 

Sermaye olmadan bügünkü şartlarda yaşamak mümkün değildir.Çünkü insanlar onbinlerce yıl öncesinde olduğu gibi avlanarak ve mağaralarda yaşayarak hayatta kalamıyor artık. İnsan nesli üreyip çoğaldığı için avlanan toplumdan,tarım toplumuna geçmek zorunda kaldılar,buda zamanla yeterli olmamış hayvanları ehlileştirip hayvancılıkla uğraşmışlardır.İnsan nesli sürekli çoğaldığı için zamanla bunlarda yeterli olmamış ve sanayi toplumuna geçmek zorunda kalmışlarıdr. gayet doğal olarak üretim halk tarafından paylaşılmış ve insanlar ihtiyaç duydukları maddeleri elde edebilmek için bir bedel ödemek zorunda kalmışlardır. İşte bu bedele kapital diyoruz. Günümüzde insanlar kapital karşılığı hayat için gerekli olan malları satın almak zorunda. Bunu tersine çevirmenin mümkün olmadığını sosyalist arkadaşlarda gayet iyi biliyor. Ha birileri isitisana olarak çıkar derki ben afrika ormanlarında paraya ihtiyaç duymadan yaşayabilrim, onun bu tercihine saygı duyarım ama toplumu bu şeklide bir hayata zorlamak totaliter bir ziihniyettir. İşte sosyaliizmin yanlışlığıda burda yatmaktadır.Eğer sermayenin yani onların deyimiyle kapitalin üremesine karşı olunursa ekonomi çöker ve insanlar ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelir.

 

Kelimelere takılmaya gerek yok faiz, kötülendiği gibi para karşılığı haybeden para kazanmak değildir.Eğer bir takım müteşebbis iş adamları ve tüccarlar yatırım yaptıktan sonra kar etmeyecekse neden sermayesini tüketsinki ?Bana bunun mantığını açıklayabilrimisiniz? Mutlaka bir artış olmalıki yeni yeni yatırımlarda bulunup insanlara iş sahası açabilsin değilmi. İşte bu artışa ister faiz deyin ister kar deyin farketmez.

 

Yatırımda istihdamda kullanılmayıp bekletilen sermaye ekonomiye zarar verir. Aynen insan neslininn üremediği zaman tükenmesi gibi.Borç alan kişi aldığı para ile varsayalım ticaret yaptı. Mesela bir kaç otomobil alıp kiraya verdi ve kar elde etti.Şimdi bu adamın borcunu aldığı miktar geri vermesi haksızlık değilmi. Herhangi bir artış olmadan alınan borç geri ödenecekse kim kime borç verir. Millet enayimi başkasını kazandıracağna kendisi kazanır.

 

 

Bir çok sosyalist arkadaşa; hayatı kabilelere baskın düzenleyip ganimet elde etmekle yani haybeden kazanmakla geçen ve bu şekilde zengin olan muhammed (duha suresi 8- Seni yoksul bulup zengin etmedi mi?)eğer iddia ettiğiniz gibi faiz haybeden parayla para kazanmak ise neden yasakladı? diye sordum hiç biri cevap veremedi.

 

 

Muhammed peygamberliğini ilan etmeden önce haticenin yanında bir işçi olarak çalışan biriydi.Yani alnının teri ile hak ederek kazanıyordu.Burası bazı insanlara basit bir detay gibi gelebilir ama aslında çok önemlidir.Alnının teri ile hak ederek çalışarak kazancını sağlamayı egosuna yedirmeyen her insan mutlaka başkalarının sırtından geçinerek,sömürerek kazanç elde etmenin yollarını arayacaktır. Muhammedde öyle yapmış o toplumda ki dini olguyu istismar ederek allahın elçisi olduğunu ilan etmiş ve sonrası malum. Gelsin ganimetler,cariyeler köleler.

 

Muhammed elbette faize karşı olacak bu gayet doğal. Çünkü faiz üreten,ticarette uğraşan insanların emeğinin karşılığıdır. İnsanların hayatta kalabilmeleri için gerekli olan kapitalin üremesidir.Kolay yoldan baskın yapıp ganimet elde etmek varken muhammed neden zahmet edip ticaretle uğraşsın ve neden bunun için gerekli olan sermayeyi edinebilmek için faiz ödesinki? Elbette yasaklayacak.

 

Eğer faize onay verse herkes ticaretle uğraşır etrafında savaş yapacak kimse kalmazdı. Hatta bir ara bu tehlike ile karşı karşıya kalmış ama herzaman olduğu gibi allahı devreye sokarak insanları aldatmıştır.

 

Tevbe 24- Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez.

 

Sosyalist arkadaşların ortaçağ zihniyeti diye karaladıkları o insanlar bile faizin aynen elişveriş gibi olduğunu biliyorlar ama gelde bunlara anlat.

 

Bakara 275- Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara, "alışveriş de faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi de haram kılmıştır. Bundan böyle her kim, Rabbinden kendisine gelen bir öğüt üzerine faizciliğe son verirse, geçmişte olanlar kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah'a kalmıştır. Her kim de yeniden faize dönerse işte onlar cehennem ehlidirler ve orada süresiz kalacaklardır.

 

 

 

Muhammed bu doğru tespiti yapan insanlara mantıki bir gerekçe sunabiliyormu, şu şu sebepten faiz zararlıdır diyebiliyormu?Hayır, kestirip atıyor,allah haram kıldı işte kesin sesinizi yoksa sizi şeytan çarpar.

Gönderi tarihi:

Evet hoppa, teşekkürler. Ben uzatmak istememiştim ama siz tamamlamışsınız. Faiz konusunda da devletin görevi, faizlerin aşırı artmamasını sağlamak ve faizleri düşük tutacak bir ekonomik politika izlemektir. Yoksa, nasıl ki evinizi bedavadan birine al otur diye vermezseniz, paranızı da birine karşılıksız vermezsiniz. Böylece sermaye atıl kalır ve ekonominin çarklarına katılmaz, yastık altına, toprak altına gömülüp saklanmaya kaçar.

 

Faizin makul düzeylerde tutulması aynen vahşi ve sömürgeci kapitalizmin ehlileşmesi gibidir. Yüksek faiz haksızdır. Devletin nasıl kiraların artmasını önleme görevi varsa faizi de ekonomik dengeleri yöneterek baskı altında tutar. Düşük faiz ekonominin gücünü artırır, çarkları hızlandırır.

 

Günümüz ekonomisinin tabii ki açmazları var. Tüketim ekonomisi olması en başta gelen sorundur. Tüketim bir tarafta çok yüksekken diğer tarafta çok düşük. Bir taraftaki insanlar her şeyi hakedecek kadar zeki ve yetenekli, diğer taraftakiler her şeyden mahrum kalmayı hakedecek kadar geri ve yeteneksiz olamazlar. Bu işte bir haksızlık var! Bu işin düzelmesi gerekiyor. Ben ve kimse bu iş böyle gitsin, ölen ölsün kalan sağlar semirsin diyemeyiz. İşte bu vahşi kapitalizme dönüş, geriye işleyiş olur.

 

Herkez eşit tüketemez, çok üreten çok da tüketir. Fakat aşırı dengesizlik doğal ve normal değil. Bu işe bir çare bulunması gerekiyor. Bu çareyi pat diye bulacak bir sihirli değnek yok. Mal ve hizmet, bilim ve teknoloji üretemeyip durmadan çocuk üreten toplumlar dengeyi kendi aleyhlerine bozuyorlar. Çare olsun diye kimse de onlara oturdukları yerde maaş bağlayamaz.

 

Yeryüzü hiç sorunsuz ve güllük gülistanlık olmadı. Sorunları giderek azaltmayı ummak zorundayız. Teknoloji bir yandan çare üretirken bir yandan yeni sorunlar yaratıyor. Ama insanlığın sorunlarının çözümü yine de bilim ve teknolojidedir.

 

Aslında sosyalizmi savunan arkadaşları çok iyi anlıyorum ve iyi niyetliler. Üretimi devlet elinde tutsun ve ortaya çıkan geliri hakça dağıtsın diyorlar. Bu hiç bir zaman olamaz demiyorum. Tamamen robotların ürettiği ve insanların hiç üretmediği, nüfusun da sabitlendiği ütopik bir toplumda bu olabilir. O zaman zaten para da ortadan kalkar. Tüm toplumu bir arı veya karınca kolonisi gibi makinelerin belleğinde yüklü kolektif akıl yönetir. Devlet de, yargıç da makineler olur. Olabilir, ama henüz değil.

 

Şu günü konuşursak globalleşmenin başarılı olması ve tüm insanlık değerlerinin tüm insanlara ulaşması gerekiyor. Sonrasında, "önümüzdeki maçlara bakacaaz...!" Bana inanın bizler göremeyeceğiz ama daha çok maçlar olacak. İnsanlığın yemesi gereken çoook fırın ekmekler var daha...

 

Dinlerin öne sürdüğünün aksine kıyamet yakın filan değil. Daha vakit çok fazla. Hatta insan türü için gelecek, tüm geçmişin süresinden daha uzun...

Gönderi tarihi:
Bir çok sosyalist arkadaşa; hayatı kabilelere baskın düzenleyip ganimet elde etmekle yani haybeden kazanmakla geçen ve bu şekilde zengin olan muhammed (duha suresi 8- Seni yoksul bulup zengin etmedi mi?)eğer iddia ettiğiniz gibi faiz haybeden parayla para kazanmak ise neden yasakladı? diye sordum hiç biri cevap veremedi.

 

Günün ekonomik şartlarını kapitalizm belirliyor. Kapitalizmin dini ve ahlakı yoktur; bu sistem başkalarının eti, canı, kanı, emeği, mağduriyeti, sömürülmesi pahasına para kazanmaya, büyümeye, kapital sahiplerinin zenginleşmesine ayarlıdır. İslam günün şartları ne olursa ona uymak ve dindarları afyonlayarak soydurmak, sömürtmek, zalimlerin işlerini kolaylaştırmak için gelmemiştir; mazlumun yanında yer alıp zalimi yola getirmek için gelmiştir.(aln)

Gönderi tarihi:
Günün ekonomik şartlarını kapitalizm belirliyor. Kapitalizmin dini ve ahlakı yoktur; bu sistem başkalarının eti, canı, kanı, emeği, mağduriyeti, sömürülmesi pahasına para kazanmaya, büyümeye, kapital sahiplerinin zenginleşmesine ayarlıdır. İslam günün şartları ne olursa ona uymak ve dindarları afyonlayarak soydurmak, sömürtmek, zalimlerin işlerini kolaylaştırmak için gelmemiştir; mazlumun yanında yer alıp zalimi yola getirmek için gelmiştir.(aln)

 

 

Ben riske girecem sermayemi çalıştırıp kazanacapım binlerce insana kazanç sağlayacağım, bazı beyefendilerin çaışmak zoruna gittiği için benim kazancıma düşman olacak ve beni nasıl fakirleştirebilir onun hesaplarını yapacak ve birde üstelik kendini haklı çıkarmak için insanları kışkırtacak,yok öyle yağma,beleşe konma.

 

Eğer sermaye sahiplerinin işçisine yeterli ücreti vermediği düşünüyorsanız,işçinin haklarını savunuyorsanız sermaye sahiplerini zenginliğine düşman olmakla bunu hiç bir zaman gerçekleştiremezsiniz.Caniler bıçakla adam öldürüyor diye doktorların elindeki neşteri kötülemek saçmalıktan başka bir şey değildir. Bunun tek yolu rekabettir.

 

Sende riski göze al sermayeni çalıştır, üretime katkıda bulun, halka iş sahaları aç,bir işçi olarak sana nasıl davranılmasını istiyorsan sende işçilerine öyle davran maksimum düzeyde haklarını yasalarla teminat altna al,insanlar sana gelip senin yanında çalışsınlar ve böylece işçisine kötü davranan patronlarda rekabete ayak uydurabilmek için ya senin gibi dürüst davranır yada iflas eder.

 

Ama nerdeeee. İcrarat yok, tek yapabildiğiniz slogan atmak.Zenginin malına göz dikmek. Ama millet aç ise ne slogan dinler ne başka bir şey.Karın tokluğuna bie çalışır.

Gönderi tarihi:

FAİZ hak edilmeyen fazlalık, gelir, rant, getiri demektir. Faizi serbest bırakan laik sistemlerde faiz "hak edilmiş bir gelir"dir; ama bütün ilâhî dinlerde faiz haram kılınmış, yasaklanmıştır. Faiz zulümdür ve haramdır; çünkü faiz alan, hiçbir riske girmeden, emek sarfetmeden, zahmet çekmeden, her nasılsa elde ettiği bir sermaye sayesinde gelir elde ederken bu sermayeyi kullanan, bununla yatırım ve üretim yapmaya teşebbüs eden, emek ve zahmet çeken kimseler faizciye (tefecilere, bankalara ve mevduat sahiplerine) sermayeden fazla ödeme yapmaktadırlar; bu ödeme, müteşebbis (emeği çeken, işi yapan, yatıran, üreten) kazanmasa da, zarar etse de, evini barkını satmak mecburiyetinde kalsa da yapılmaktadır. Eğer faizi bankalar veya devlet ödeyecekse daha büyük bir zulüm söz konusudur; bu durumda rantiyer (biriktirdiği paranın faizini yiyen) hem ana parasını hem de faizini alırken bu faizi ödeyen -çoğu dar gelirli- halk olmaktadır; bugün devlet borç batağına saplanmıştır, faizi ödeyebilmek için yeniden faizli borç almaktadır, bu paradan hiç yarar görmeyen halk ise rantiyere faiz ödemektedirler. Bankalar iflas etmekte, faizi ve ana parayı, yine bu işten hiçbir menfaati olmayan halk ödemektedir. İşte bu sebeplerledir ki dinler faizi haram kılmış, sermaye toplamak için kâr ve zararda ortaklık seçeneğini tercih etmiştir. Ticari değil de şahsi ihtiyacı için para/mal bulmak zorunda olan kimselere de şahıslar ve devlet faizsiz olarak kredi verecek, milli birliği güçlendirecek ve milletine yatırım yapmış olacaklardır.

ATO araştırmasına göre daha evvelki üç yılda faize aktarılan 100 milyar dolarlık kaynak ile 111 baraj (veya yedi adet GAP) yapmak, Türkiye'nin 18 yıllık ham petrol tüketimini karşılamak mümkün idi.

Türkiye'de bir spekülatör bir yılda, Amerika'dakinin 43, Japonya'dakinin 72, AB'ndekinin 45 yılda kazandığı faizi kazanabiliyor.

Normal tüketim ihtiyacı için kredi isteyenden faiz istemek şefkat ve merhametle bağdaşmaz. Yoksulları, dara düşmüşleri tefecilerin eline düşüren sistem insan hak ve özgürlüklerine aykırıdır.

Devletin ihtiyaçlarını karşılamak için faizle borç alması, hem yukarıda açıklanan olumsuzluklara sebep olduğu hem de sonunda bu faizi, çoğu dar gelirli halka ödeteceği için zulümdür.

Sermayesini büyüterek üretim yapmak isteyenlerin tefeci sermayesine başvurması ise hem hayat pahalılığına sebep olmakta hem de ülke yararına üretim seçeneklerini daraltmaktadır.

 

 

Hizmet ve mal üretimi için gerekli bulunan öz sermaye dışındaki sermayeyi iki teşvik ile toplamak mümkündür: Faiz ve kâr. Faiz ödeyerek sermaye toplamanın yolları bankacılık, tahvil ve bono ihracı, faiz gelirine dayanan yatırım fonlarıdır. Sermayeye ihtiyacı olan veya dara düşen tacir ve sanayici bankalardan kredi aldı, devlet de borç sarmalının içine düştüğü için durmadan ihale yaparak, tahvil satarak içerden, ilgili kuruluşlara başvurarak dışardan yüksek faizlerle borçlandı. Her iki yolun sonu ülkemiz için kriz oldu, devlet sıfırı tüketti, zaman zaman iflasını ilan etmenin eşiğine geldi, vergiyi toplayıp borç faizine yatırıyor, dışardan kredi alıp onunla iç ve dış borçlarını kapatmaya çalışıyordu. Alırken ödeme niyeti olmayan hortumcularla ,iyi niyetli olduğu halde yanlış olan faizci-tefeci sermaye yolunu seçtiği için iflas eden üreticiler de bu ülkeye, milyar dolarla ifade edilen zararlar verdiler.

 

Devlet sosyal güvenlik kurumunu öyle kursun ve düzenlesin ki, ülkede bir tane aç ve açık kalmasın; birileri sırça köşklerde yaşarken diğerleri hiç olmazsa temel ihtiyaçlarını sosyal güvenlikten sağlasınlar.

Kendileri üretim ve yatırım yapamayan küçük büyük tasarruf sahiplerinin paralarını değerlendirmelerini, faiz değil kâr elde etmelerini sağlamak için devlet tedbirler alsın; bu paraların çarçur edilmesini, kötü niyetli veya ehliyetsiz kimselerin ellerinde zayi olmasını engellesin. (aln)

her zaman para parayı çeker..günlük repolarla sermayesini büyütenler bunun kaynağını hiç merak ederler mi..bir gecede batanlar bu ülkeye aş iş vermemiş hizmet etmemiş miydi..çok yönlü bakmak lazım..

Gönderi tarihi:

4mevsim, söyledikleriniz hoppa'nın söylediklerinin geçerliliğini ortadan kaldırmıyor. Beleşten emek sarfetmeden sosyal yardımla geçinme anlayışı, faizle geçinme anlayışından bin beter bir uyuşturucudur. Bu sermaye düşmanlığı, emek düşmanlığı ve zeka, yetenek düşmanlığı ile bir yere varılması mümkün değildir. Bununla ancak dinin öngördüğü yağma ve çapul düzenine ulaşılabilir. Devlete sırtını dayamış "ümmetimin çokluğu ile övüneceğim" zihniyeti ile habire çoğalan ve asker yetiştiren, bu halkı da kafirlerin üzerine cihat diye süren, bütçesi yağma ile dolan bir devlet anlayışı...

 

Cihad ve ganimete dayalı "lailahe illallah demezsen kanını döker, malını yağmalarım. Ehli kitapsan cizye ödersin" mantığı ile bu güne kadar işi götürmeye çalışmak, modern dünyada müslümanların düştüğü acınası durumun baş sebebidir. Eski zamanda herkes eli kılıçlı, herkes bir yurt tutma davasındaydı. O dünyada savaş sürekli ve kaçınılmazdı. Ama anlayışları kutsal ve değişmez kabul ettiğinizde güncelden kopar, hayal dünyasında yaşarsınız. Tıpkı dünyaya meydan okumak için Irak bayrağına "Allahuekber" yazmanın kendisini kurtaracağını sanan Saddam gibi... Muhtemelen Amerikan ordusu Bağdat'a ilerlerken ilahi bir mucizenin çölde fırtına çıkaracağını ve helikopterlerin havada çarpışıp tankların üzerine düşeceğini ve Amerikan ordusunun böylece yok olacağını filan umuyordu. Tanklar Bağdat'a gelip dayandığında şaşırmış bile olabilirler. "Hani Allah bizimleydi? Nasıl oldu bu iş?" diye. Irak Arap dünyasının gözbebeğiydi. Hem petrole, hem suya sahip olan tek Arap ülkesiydi ve bir delinin elinde saçma amaçlar uğrunda çarçur edildi. Akıllı modern bir anlayış Irak'ın parlak bir uygarlık timsali olmasını sağlayabilirdi.

 

Faiz konusunda söyledikleriniz tamamen ekonominin iyi yönetilmesi veya yönetilmemesi ile ilgili durumlardır. Her kredi çekip faizini ödeyemeyen "bu zulüm! Faizsiz şeriat istiyorum!" diye bağırırsa bunun adı düpedüz beleşçiliktir. Böyle bir şeyi İslamcılar da öneremiyor. Faizin ismini değiştirip "kâr payı" adını koyuyorlar ve bununla da bir sürü safı dolandırdıklarını hepimiz biliyoruz. "Kâr payı efendim! Zarar ettik. Kâra ortakken baldı da zarara ortak olunca bö' mü olduk?" E, doğru... Hadii cukkala saf müslümanın marklarını dolarlarını. Böyle olmadı mı?

 

Sosyalizm deyin, tartışalım. Bilimsel zeminde mantık ölçüleri içinde tartışırız. Din derseniz dinde mantık yok, ellenmez dokunulmaz kutsallık ve peşin doğru kabullenme vardır. Tartışılacak yanı yoktur.

Gönderi tarihi:

Tartışmayı uzatmayalım serzenişlerine katılmıyorum. İnsanlar birşeyler söyleyecekse bırakın söylesinler. Doğrular yanlışlar belirlensin. Kaldıki bin iletiyi geçen tartışmalar var bu forumda, halende sürüyor.

 

Sayın 4mevsim'in kapitalizmin çirkinliğini ortaya koyan sözleri gerçek olmasına rağmen, ortaçağın kapitalizme kaynak olmuş yöntemleri (köleci feodal yaşam) kapitalizmin temelleri idi.

 

Sayın Demirefenin de aydın kişiliğinden olacakki zaman zaman, satır aralarında sosyal eşitlik savunularını doğru bulduğu, vahşi kapitalizmi hedef aldığı, ancak kapitalizmin (sermaye sahipliği) imtiyaz farkını, sömürüyü yaratacağını görmek istememesini hayretle karşılıyorum. Zira bilimi savunan her aydının diyalektik gelişen, insanın sosyal eşitliğini savunan bir ideolojinin karşısında olmasını çelişki görüyorum.

Liberal kapitalistlerin (avrupa) her fırsatta vahşi kapitalist olan emperylistlere destek olduğunu inkar edemezsiniz.

 

"Doğrusunuz ama şimdi zamanı değil" demekle insanları kapitalizmin feleketlerinin kaderine bırakmak ne derece doğru. Düzen değişikliğinin hemen şimdi olması beklenemez elbette ama, düzen değişikliği hazırlığına hemen şimdi başlamamız doğru olnıdır. Kaldıkı yapılması istenilen düzen değişikliği, insanların her açıdan sosyal eşitliğidir. Sermaye farkı sosyal eşitliği yok eden olgudur. Tekrar tekrar söylememin nedeni gerçekliğe dikkat çekmek içindir.

 

İslamın, kapitalizmin, sosyalizmin benzeyen, benzemeyen tarafları.

 

1- Çalışan, çalıştıran olgusu kaderdir. Din bunu gerektirir.

Çalışan, çalıştıran kaçınılmazdır. Kapital birikimi bunu gerektirir.

İnsanların imtiyazlı olduğu düşünülemez. Herkes kendine ve insanlığa, topluma çalışmalıdır.

 

2- Biriken zenginlik Allah vergisidir. Zengin olabilmenin gücünü bireysel olarak kullanır.

Biriken sermaye düzen gereğidir. Sermayeyi patron ağalık için, daha fazla birikim için kullanır.

Sermaye birikimi yoktur. Küçük işletmelerin karları halkın gereksinimi için kullanılır.

 

3- Zengin olmanın gücüyle köle çalıştırmıştır.

Patron sermayesi ile işçi, ağa sermayesi ile maraba :), ırgat çalıştırır.

Sosyal düzende insanların tümü çalışır, ancak kendine ve insanlığa çalışır.

 

4- İmtiyaz farkı allahın emridir. Kaderdir, değişmez.

İmtiyaz farkı kapitalizmin olmazsa olmazıdır. Yetenekler ben'ci çıkarlar için kullanılır.

İnsan farkı doğanın bir gerçeğidir. İmtiyaz olarak görülmez. Farklılık insan değerine, toplum ihtiyacına

kullanılır.

 

5- İnançlarda bizden olanlar olmayanlar, din ayırımı vardır.

Kapitalizmde vatan, millet, etnik ayrımları vardır.

Sosyal düzende bütün insanlar kardeştir ilkesi vardır.

 

6- İslamda kölenin cariyenin, kadının sosyal hakları kısıtlanmıştır.

Kapitalizmde işçi, maraba, ırgat istesede sosyal hakkını kullanamaz. Yiyeceği kadar vardır.

Sosyal düzende herkese her konuda eşit hak vardır. Çünkü maddi olanaksızlık yoktur.

 

7- İslamda ticaret birey içindir. Allahın emridir.

Kapitalizmde patent hakları bireysel çıkar içindir. İnsanlıktan gizlidir. Gizli olmayanda kullanılmaz.

Sosyal düzende bilimsel buluşlar insanlık içindir. Sadece "başarılı insan devlet ödülü" vardır.

 

8- İslamda faiz yasak olsa bile, para yatarakta (çalışmadan) kar getirir. (Toptan hayvan ticareti- Hac geliri). Zinayı yasaklayıp cariyelerle zinayı serbest bırakması gibi anlamsız hükümlere benzer.

Kapitalizmde faizde, yatarak para kazanmakta serbestir. İmtiyazlılar çalışmaz sadece çalıştırır.

Sosyal düzende kimsenin şeyi kırmızı değildir. Herkes yeteneğince toplum için çalışır göbek büyütemez.

 

9- İslam kadını 2. sınıf insan olarak görür.

Kapitalizm kadını cinsel meta olarak kullanır.

Sosyal düzen kadını da erkek gibi insan olarak görür, hiçbir ayrıcalık tanımaz.

 

10- Sosyal düzen için enternasyonalizm ilk ilkedir. Dünya aydınlarına sosyal düzenlere dayanışma çağrısı

vardır. İslam ve kapitalizmde inançlar ve etniklik toplumların ayırımcılığı için kışkırtılır.

 

11- Kapitalizm inançları sömürü için kullanır. Varlığını büyük ölçüde inançların hükümleri ile yürütür.

Sosyal düzende inançların desteğine ihtiyaç yoktur. Zira imtiyazı devam ettirme kaygusu da yoktur.

 

 

vs. vs. vs. diğerlerini de siz yazın.

Gönderi tarihi:

belkide son tahlilde şunu söylemek lazım...din herhangi bir İZM değildir..bu açıdan ne kapitalizmin ne de sosyalizmin rakibi ve alternatifi gibi değerlendirilmemeli..çünkü hangi İZMi getirirseniz getirin içinde muhakkak din olacaktır...İZMlerin dini yoktur ama toplumun dini hep olagelmiştir ve olmaya devam edecektir..3 hafta önce gazete haberi vardı rus profesör dinlerle ilgili katıldığı platformda biz dinin olmadığı bir düzen kurabileceğimizi sandık ama zaman bize ne kadar yanıldığımızı kesin olarak göstermiştir diyordu..(profesörün adını veremiyorum haber elimde yok şuan özür diliyorum)

bu ancak insanın olmadığı bir yerde mümkün olabilir...

dinin amacı yangelip yatma falan değildir...eşitsizliği savunmakda değil...adaletin tesisidir din..bunu 14 asır önce bir metodla yapmıştır..bu gün için adaleti sağlayacak başka metodlar önerebilir..

din birkaç kanadı olan bir büyük yapıdır..toplumda boşluk olan hangi yapıysa orada çözüm üretir...devletin olmadığı zamanda devlet olmuştur...ama amacı devlet düzeni talep etmek değildir...hukukun olmadığı yerde hukuk olmuştur..ama amacı kalıpları dayatmak değildir...asıl fonksiyonu din olmaktır..dini biliyoruz hepimiz...insanın varlıkla ilşkisidir din...adalet ise her alanda asıl amaçtır...

toplum her zaman olacağına varmıştır...akan su yolunu bulur...önü kesilirse başka yerden yol bulur...doğal akışın önü kesildiğinde bu hep kanlı olmuş ve bu işten paryalar marabalar karın tokluğuna çalışan modern köleler zarar görmüş..

bu izmlerin garibana vurmayanından yok mu arkadaşlar.... :(

Gönderi tarihi:
Türkiye'nin 18 yıllık ham petrol tüketimini karşılamak mümkün idi.

Türkiye'de bir spekülatör bir yılda, Amerika'dakinin 43, Japonya'dakinin 72, AB'ndekinin 45 yılda kazandığı faizi kazanabiliyor.

Normal tüketim ihtiyacı için kredi isteyenden faiz istemek şefkat ve merhametle bağdaşmaz. Yoksulları, dara düşmüşleri tefecilerin eline düşüren sistem insan hak ve özgürlüklerine aykırıdır.

Devletin ihtiyaçlarını karşılamak için faizle borç alması, hem yukarıda açıklanan olumsuzluklara sebep olduğu hem de sonunda bu faizi, çoğu dar gelirli halka ödeteceği için zulümdür.

Sermayesini büyüterek üretim yapmak isteyenlerin tefeci sermayesine başvurması ise hem hayat pahalılığına sebep olmakta hem de ülke yararına üretim seçeneklerini daraltmaktadır.

Hizmet ve mal üretimi için gerekli bulunan öz sermaye dışındaki sermayeyi iki teşvik ile toplamak mümkündür: Faiz ve kâr. Faiz ödeyerek sermaye toplamanın yolları bankacılık, tahvil ve bono ihracı, faiz gelirine dayanan yatırım fonlarıdır. Sermayeye ihtiyacı olan veya dara düşen tacir ve sanayici bankalardan kredi aldı, devlet de borç sarmalının içine düştüğü için durmadan ihale yaparak, tahvil satarak içerden, ilgili kuruluşlara başvurarak dışardan yüksek faizlerle borçlandı. Her iki yolun sonu ülkemiz için kriz oldu, devlet sıfırı tüketti, zaman zaman iflasını ilan etmenin eşiğine geldi, vergiyi toplayıp borç faizine yatırıyor, dışardan kredi alıp onunla iç ve dış borçlarını kapatmaya çalışıyordu. Alırken ödeme niyeti olmayan hortumcularla ,iyi niyetli olduğu halde yanlış olan faizci-tefeci sermaye yolunu seçtiği için iflas eden üreticiler de bu ülkeye, milyar dolarla ifade edilen zararlar verdiler.

 

Devlet sosyal güvenlik kurumunu öyle kursun ve düzenlesin ki, ülkede bir tane aç ve açık kalmasın; birileri sırça köşklerde yaşarken diğerleri hiç olmazsa temel ihtiyaçlarını sosyal güvenlikten sağlasınlar.

 

 

Türkiyeyi baz alarak kapitalizme getirilen eleştirilerin hiç bir doğruluk payı yoktur.Sosyalist ve müslümanlar dünyayı türkiyeden ibaret sanıyor galiba ?Türkiye, kapitalizmden,demokrasiden,laiklikten, biraz sosyalizmden,aşiret ağalarından birer parça barındıran ve üstünede bol din sosu olan ucube bir ülke.Hiç bir şey yerli yerinde oturmuş değil.Herşey karman çorman.

 

Devlet sosyal güvenlik kurumunu öyle kursun ve düzenlesin ki, ülkede bir tane aç ve açık kalmasın; birileri sırça köşklerde yaşarken diğerleri hiç olmazsa temel ihtiyaçlarını sosyal güvenlikten sağlasınlar.

 

Almanyada vatandaşların sosyal haklarını tek tek sayamayacağım bilen biliyor.Ama tek bir cümle ile özetleyeceğim.

 

Alman devleti değil vatandaşını köpeğini bile sokakta aç ve sefil bırakmıyor.İşte böylesine sosyal bir devlet ama sosyalist değil,kapitalist bir devlet.

 

 

Türkiyede devletin veya zenginlerin halkı sömürdüğünü iddia ediyorsunuz. Burda ise tam tersi oluyor.Yıllardan beri çalışmadan sahte evrak düzenleyerek devletin sosyal yardımlarını kullanarak hazineyi sömüren binlerce müslüman var burda. Adam tutuyor köyünden bir sürü çocuğu muhtara rüşvet vererek kendi üzerine kayd ettiriyor sonra buraya gelip devletten haksız yere çocuk parası alıyor.Kazancını düşük gösteriyor devletten kira yardımı alıyor. Adam hususi işini bırakıyor işsizlik parası ile yan gelip yatıyor ve daha bir sürü örnek var ama uzatmaya gerek görmüyorum.Diğer milletlerdende mutlaka vardır ama ben kendi çevremde yaşadıklarımı gördüklerini biliyorum. Onlara göre nasıl olsa alman devleti gavur,burasıda darul harp istediğin gibi devleti soymak caiz.

 

Ama bir türlü düşünmek istedikleri bir gerçek var. Devletin hazinesi gökten yağan paralar ile değil halkın ödediği vergilerle oluşuyor. Bu durumda aslında onlar alın teri ile kazanan kendi din kardeşlerinin emeğine bile haybeden konmuş oluyorlar. Türkiyedede darul harp olduğu düşüncesiyle kaçak elektirik,gaz ve su kullanan ve bunu için sayaçları deforme eden bir sürü indan tanıyorum.Zamanla açıını kapatamayan alman develeti sosyal hizmetlerde bir çok kısıtlamaya gitti.Ve ayrıca yeni soygunları engelllemek için bir dizi tedbirler aldı bunu ise mevzutatta yapıyor.Şimdi ise gerçekten sosyal yardıma ihtiyacı olanların nerde ise anasının emdiği sütü burnundan getiriyorlar. Suç kimin, yıllardır haybeden beleşe konan başkalarının sırtından geçinenlerin.

 

******** ile bakar gibi gibi tek tarafı suçlu görmenin bir anlamı yok.İnsanların kafa yapısını sihirli bir değnekle anında değiştiremeyeceğinize göre hiç bir sistem bu haybeci mantığa sahip olan insanları ıslah edemez. Türk milleti eğlenceye olabildiğince düşkün olmasına rağmen işe gelince alabildiğince kaçan bir karaktere sahip. Türkiyede okullar üç ay tatil yapar burda beş hafta,türkiyede mesai saati 8 ile 9 arasında başlar burda ise 6 ile 7 arası.

 

Ne demiş atalarımız

 

Calış, çalış kalma aç. Namerde değil merde bile olma muhtaç.

Gönderi tarihi:

maraba, vazgeçin bu sevdadan. Kapitalizmle dini özdeşleştirmekten... Feodal yapı ile, ağa-maraba ilişkisi ile, aşiret yapısıyla tamam, özdeşleştirebilirsiniz de, kapitalizm olmaz!

 

Kapitalizm hiç bir zaman zengini hep zengin, fakiri hep fakir tutmayı amaçlamaz. Tam tersine rekabeti teşvik eder ve iyi olan, çalışan kazanır. Farzedelim adam çok zengin. Öldü ve şirketler grubunun başına oğlu geçti. Fakat oğlanın yeteneği, zekası yok. Baba parasını yiyip yatmak istiyor. Yedirmezler. Kurt gibi bekleşen diğer ortaklar oğlanı anında arenada aslanların önüne atıp parçalatır, yok ederler. Günümüz kapitalizminde öyle astığı astık kestiği kestik boğaz tokluğuna maraba çalıştıran zalım patronlar yok. Şirketlerin hemen hepsi çok ortaklı ve hatta çok ulusludur. İşe yaramayan adamı buharlaşma hızında yok ederler. Sabah uyandığında kendini kapının önünde bulur. Sivrilen yetenekli bir genci hemen işin başına getirmekte tereddüt etmezler. İsterse fakir olsun.

 

Sermaye birikimi tabii ki bir güçtür ve tabii ki bazı imtiyazlar doğurur. Zaten amaç bu. Bir çekim alanı, bir güç odağı oluşturmak ve çarkların dönmesi, milyonlarca insanın bu güçten ekmek yemesi. Güçlü fırtınaların odağında, onu besleyen "fırtınanın gözü" tabir edilen bir güç merkezi vardır. İşte kapitalizm, sermaye birikiminin bir odakta toplanması budur. Demokratik toplumda kimse patronlara tanrıların gücünü bağışlayacak değil. Firmaların, koca çok uluslu şirketlerimn de pusuda bekleyen rakipleri var. En küçük yanlışta onları alaşağı edip piyasada pay kapmak için. Dev şirketler de batabilir. Yok öyle bey doğup paşa, ağa yaşamak. Rekabet ortamında yanlış yapanı çiğ çiğ yerler, öğütür yok ederler.

 

Bizim yufka yürekli, görevini apaçık kötüye kullanan resmi görevliyi bile işten atmaktan aciz, reşit olmamış çocuğu taciz eden öğretmene bir şey yapmayıp acıyan, "yazık çoluk çocuk geçindiriyor" deyip sadece başka ile sürgün eden yapışkan illet duygusal geleneğimiz bu işlerden fazla anlamaz. Baba parasını yeyip içen serseriyi anca nasihat edip hidayete erdirmeye çalışırız. O budala da yer içer, tadacak şey kalmayınca ***** intibaha gelir, fakirlere yardıma başlar.

 

Kapitalizmi gerçek anlamda uygulayan toplumlar bu adamı çiğner tükürür ve üzerine basıp geçerler. Ertesi gün de unuturlar. Bir köşede oturup ne yanlış yaptığını tefekküre dalarken, şirketini çoktan başkaları yönetmeye başlamıştır bile...

 

"Doğrusunuz ama şimdi zamanı değil" şeklinde özetlediğin savımı yanlış anlamışsınız. Ben sadece mevcut kapitalizmin ideal düzen biçimi olmadığını, daha gelişimini sürdüreceğini anlattım. Zaten ideal, mükemmel diye bir şey olmadığında mutabık kaldık. İdeale çok yakın devletin ütopik şartlarda, uzak gelecekte olabileceğini de vurguladım. "Durun bakalım, sömürü, ırgatlık süredursun, daha sosyalizme zaman var" türü bir argüman kullanmadım.

 

4mevsim, siz de dini toplumsal konularda savlamaktan vazgeçmelisiniz. Din değişmez ve dokunulmaz bir yapıdır. 1400 sene öncesi kurulmuş cümlelerin harfine dokunamazsınız. Dünya bu hızla değişirken bu tür değişmez bir yapının herhangi bir öngörüm ortaya koyabilmesi eşyanın doğasına aykırıdır.

 

Fakat dinin yok edilemeyeceğinde haklısınız. Ona katılırım. İncelir, asla kopmaz. Bir tür din anlayışı bir şekilde hep olacaktır. Ama bu zamandan sonra bir toplumun yapılanmasının salt dince belirleneceğini sanmıyorum. Bir argüman olarak belli bir ölçüde etkin olmayı ise hep sürdürecektir.

Gönderi tarihi:
4mevsim, siz de dini toplumsal konularda savlamaktan vazgeçmelisiniz. Din değişmez ve dokunulmaz bir yapıdır. 1400 sene öncesi kurulmuş cümlelerin harfine dokunamazsınız. Dünya bu hızla değişirken bu tür değişmez bir yapının herhangi bir öngörüm ortaya koyabilmesi eşyanın doğasına aykırıdır.

 

Fakat dinin yok edilemeyeceğinde haklısınız. Ona katılırım. İncelir, asla kopmaz. Bir tür din anlayışı bir şekilde hep olacaktır. Ama bu zamandan sonra bir toplumun yapılanmasının salt dince belirleneceğini sanmıyorum. Bir argüman olarak belli bir ölçüde etkin olmayı ise hep sürdürecektir.

o dediğinizi ben yapmadım...dini yangelip yatma olarak lanse eden bununla da faizi yasaklamasını kastedenlere karşı elimden geldiği kadar aksini göstermeye çalıştım...öyle herşeyi çok süper bilmem ben...ama bildiğim siz adına ne derseniz deyin (faiz teşvik sosyal yardım çocuk yardımı vs vs ) haksız kazancın haram olduğudur...

benim izmlerle işim olmaz..her izmin doğrusu doğrumdur...hiç bir görüşü körükörüne savunamam..adım müslüman zaten başka ada da hiç ihtiyaç duymadım...

toplum yapılanması salt dince belirlensin demedim...din dindir dedim ..din su gibidir...ihtiyaca cevap verir...boşluk varsa doldurur..dayatmaz..ama zulme de rıza göstermez...ben böyle anlıyorum..

Gönderi tarihi:
Türkiyeyi baz alarak kapitalizme getirilen eleştirilerin hiç bir doğruluk payı yoktur.Sosyalist ve müslümanlar dünyayı türkiyeden ibaret sanıyor galiba ?Türkiye, kapitalizmden,demokrasiden,laiklikten, biraz sosyalizmden,aşiret ağalarından birer parça barındıran ve üstünede bol din sosu olan ucube bir ülke.Hiç bir şey yerli yerinde oturmuş değil.Herşey karman çorman.

Almanyada vatandaşların sosyal haklarını tek tek sayamayacağım bilen biliyor.Ama tek bir cümle ile özetleyeceğim.

 

Alman devleti değil vatandaşını köpeğini bile sokakta aç ve sefil bırakmıyor.İşte böylesine sosyal bir devlet ama sosyalist değil,kapitalist bir devlet.

Türkiyede devletin veya zenginlerin halkı sömürdüğünü iddia ediyorsunuz. Burda ise tam tersi oluyor.Yıllardan beri çalışmadan sahte evrak düzenleyerek devletin sosyal yardımlarını kullanarak hazineyi sömüren binlerce müslüman var burda. Adam tutuyor köyünden bir sürü çocuğu muhtara rüşvet vererek kendi üzerine kayd ettiriyor sonra buraya gelip devletten haksız yere çocuk parası alıyor.Kazancını düşük gösteriyor devletten kira yardımı alıyor. Adam hususi işini bırakıyor işsizlik parası ile yan gelip yatıyor ve daha bir sürü örnek var ama uzatmaya gerek görmüyorum.Diğer milletlerdende mutlaka vardır ama ben kendi çevremde yaşadıklarımı gördüklerini biliyorum. Onlara göre nasıl olsa alman devleti gavur,burasıda darul harp istediğin gibi devleti soymak caiz.

 

Ama bir türlü düşünmek istedikleri bir gerçek var. Devletin hazinesi gökten yağan paralar ile değil halkın ödediği vergilerle oluşuyor. Bu durumda aslında onlar alın teri ile kazanan kendi din kardeşlerinin emeğine bile haybeden konmuş oluyorlar. Türkiyedede darul harp olduğu düşüncesiyle kaçak elektirik,gaz ve su kullanan ve bunu için sayaçları deforme eden bir sürü indan tanıyorum.Zamanla açıını kapatamayan alman develeti sosyal hizmetlerde bir çok kısıtlamaya gitti.Ve ayrıca yeni soygunları engelllemek için bir dizi tedbirler aldı bunu ise mevzutatta yapıyor.Şimdi ise gerçekten sosyal yardıma ihtiyacı olanların nerde ise anasının emdiği sütü burnundan getiriyorlar. Suç kimin, yıllardır haybeden beleşe konan başkalarının sırtından geçinenlerin.

 

******** ile bakar gibi gibi tek tarafı suçlu görmenin bir anlamı yok.İnsanların kafa yapısını sihirli bir değnekle anında değiştiremeyeceğinize göre hiç bir sistem bu haybeci mantığa sahip olan insanları ıslah edemez. Türk milleti eğlenceye olabildiğince düşkün olmasına rağmen işe gelince alabildiğince kaçan bir karaktere sahip. Türkiyede okullar üç ay tatil yapar burda beş hafta,türkiyede mesai saati 8 ile 9 arasında başlar burda ise 6 ile 7 arası.

 

Ne demiş atalarımız

 

Calış, çalış kalma aç. Namerde değil merde bile olma muhtaç.

sayın hoppa

bir millet hakkında genellemeler yaparak hakarete bulunamazsın...söylediklerini aynen iade ediyorum...türk milleti şöyledir türk milleti böyledir..ne yani yağlarımızı aldırır gibi genlerimiizi mi aldıralım...ne demeye çalışıyosunuz???

almanya belçika fransa sosyal hakları en çok ta kürt azüllere(sığınmacı) ve onların 15 -20 çocuğuna dağıtmıştır...belçikada sırf bu azüllere tahsisi ettikleri devasa siteleri görmeni isterdim...türkiye bize baskı yapıyor soykırım işliyor diye geldiler ..avrupa şimdi pişman mı...bana ne...

almanyayı çökerten doğu almanya olmuştur...enkaz devraldılar..

türkler gelip almanyada en ağır işlerde çalıştılar... ..köyünden sonra avrupayı görmüş..kimsesizler dil bilmezler meleyerek et ,gıdaklayarak tavuk satın almaya çalışmışlar...tembel ha?? hangisi çalışmamış..70li yıllarda gelenler ya kanser ya kalp hastası ya da sinir hastası...ya da emekli maaşını bile alamadan...

almanlara ben çok hayranım....gerçek...amerika ve yandaşları savaşır...almanlar gelir...mercedes bmw satışını yapar ...eli temiz ayağı temiz...

ama şu bir gerçek....insanlığın sermayesi bir kan...bir de gözyaşı...afiyet olsun...

Gönderi tarihi:

4mevsim, akılcı argümanlara duygusal tepkilerle yanıt verdiğinizi görebilmenizi dilerdim...

 

Genlerimizi aldırmamıza gerek yok. Ama inançlarımız için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. İzmlerle işiniz olması çok daha iyi olurdu. Bu söyleminizin arkasında "insan ürünü" düşünceleri, haktan gelen hak düşüncelere tercih etmeme saplantısı var. Haktan gelen hazır reçete diye bir şey olmadığı için iki el bir baş için, çareyi kendimizde aramamız gerekiyor.

 

Ünlü slogandan alıntı yapayım: Çaresizseniz, çare sizsiniz. Gökten bir uygulanıverse saadetler getirecek mucizevi hazır reçeteler filan inmedi. Biz de bu hazır reçetelerden habersiz, insan ürünü fikirlerin peşine düştüğümüz için filan perişan olmadık. Gerçek bunun tam tersi. Kafamızı kullanmadığımız, gökten indiğini sandığımız hazır reçetelerin bizi kurtaracağını sandığımız için bu haldeyiz.

 

İnsan hiç bir zaman akıl ettiklerinin dışında bir şeye asla sahip olmadı. İki taşı birbirine vurarak ucunu sivrilttiyse, abartısız binlerce yıl yeni bir fikir aklına gelinceye kadar sadece iki taşı birbirine vurup ucunu sivriltmeyi bilebildi. Ne ona hazır bir şey getirip veren oldu, ne aklına gelmemiş olan bir fikir öğreten. Bunu kafamıza kesin biçimde koymadan günümüz dünyasının fikir arenasında rekabete giremeyiz...

Gönderi tarihi:
maraba, vazgeçin bu sevdadan. Kapitalizmle dini özdeşleştirmekten... Feodal yapı ile, ağa-maraba ilişkisi ile, aşiret yapısıyla tamam, özdeşleştirebilirsiniz de, kapitalizm olmaz!

 

Vazgeçemem demir efe. Çok seviyorum. Çelişkileri görmeyi, göstermeyi çok seviyorum. Ben ayni şeyi sana söyleceğim. Gel vaz geç şu imtiyazlı olamayı savunmaktan. Sınıf farkı, imtiyazlı olmak sizin oralarda çokmu bilimsel? Demekki bilimsel düşünen insanlar da tutucu olabiliyorlarmış.

 

Kapitalizmle din zaten özdeş. Ne der ekonomistler "Dinler sömürünün maşasıdır." Konuya birazda bilimsel bakalım o halde:

 

İslam, ağa düzeni ve kapitalizmdeki güçlü ol köle çalıştır, güçlü ol maraba çalıştır, güçlü ol işçi çalıştır zihniyeti birbirine az mı benziyor? "Ben imtiyazlıyım, ben yatarım, sen çalışırsın. Benim param var, senin iş gücün, ben çalıştırmayı bilirim sen çalışmayı. Ben patronum, sen çalışansın. Bunlar seninde, benimde kaderlerimiz", çokmu bilimsel geliyor sana ? Aylık ücreti 500 YTL olan bir ücretlinin, ev kiraları 500-600 YTL iken kapitalist düzende çalışarak fabrikatör olacağına inanmamızımı bekliyosun? Bizler o kadar safmıyız yoksa?

 

Köleciliğe karşı olmak bilimsel oluyorda, modern (paralı) köleceiliğe karşı olmak çokmu bilim dışı oluyor. ?

 

Kuran'ın "kimini zengin kimini fakir yarattık"ı bilim dışı oluyorda kapitalist düzenin kimini zengin, kimini fakir yapması bilim'mi oluyor ?

 

Kuran'ın kaderciliği bilim dışı oluyorda, sizlerin "kimileri yeteneklidir, imtiyazlı olmalıdır" sözünüz çok mu bilimsel oluyor?

 

Kuran'ın "bu dünyada yoksulluk çekenler diğer dünyada rahat edecekler" kandırmacası bilim dışı oluyorda, 500 YTL ye çalışana "sen vatanseversin, vatan millet sakarya için, ülkenin zenginliği için çalışacaksın" kandırmacası çok mu bilimsel oluyor?

 

Kurandaki zekat bilimsel olmuyorda, kapitalizmdeki sadaka çokmu bilimsel?

 

Bumu bilimsel dünya görüşü?

 

Kapitalizm hiç bir zaman zengini hep zengin, fakiri hep fakir tutmayı amaçlamaz. Tam tersine rekabeti teşvik eder ve iyi olan, çalışan kazanır. Farzedelim adam çok zengin. Öldü ve şirketler grubunun başına oğlu geçti. Fakat oğlanın yeteneği, zekası yok. Baba parasını yiyip yatmak istiyor. Yedirmezler. Kurt gibi bekleşen diğer ortaklar oğlanı anında arenada aslanların önüne atıp parçalatır, yok ederler. Günümüz kapitalizminde öyle astığı astık kestiği kestik boğaz tokluğuna maraba çalıştıran zalım patronlar yok. Şirketlerin hemen hepsi çok ortaklı ve hatta çok ulusludur. İşe yaramayan adamı buharlaşma hızında yok ederler. Sabah uyandığında kendini kapının önünde bulur. Sivrilen yetenekli bir genci hemen işin başına getirmekte tereddüt etmezler. İsterse fakir olsun.

 

Karıştırıyorsun demirefe, sivrilen yetenekli bir genç, ömür boyu yeteneksiz yan gelip yatan bir patronun yanında sadece iyi bir çalışan olur. Nerde görülmüş kafa kol emekçisinin patron olduğu? Bunlar, çalışan kesimi kandırabilmek için uydurulan düzen ağalarının yaldızlanmış sözleri. Yukardaki, "aslanın önüne atıp parçalarlar, buharlaşma hızında yok ederler" deyiminlerin, kapitalist sistemin acımasızlığı değilmi ? Kayıptan dolayı azmı intiharlar, mafyalar, cezaevleri gündeme geliyor. Bumu insan değeri? Bumu kapitalizmin bilimsel yanları?

 

Sermaye birikimi tabii ki bir güçtür ve tabii ki bazı imtiyazlar doğurur. Zaten amaç bu. Bir çekim alanı, bir güç odağı oluşturmak ve çarkların dönmesi, milyonlarca insanın bu güçten ekmek yemesi. Güçlü fırtınaların odağında, onu besleyen "fırtınanın gözü" tabir edilen bir güç merkezi vardır. İşte kapitalizm, sermaye birikiminin bir odakta toplanması budur. Demokratik toplumda kimse patronlara tanrıların gücünü bağışlayacak değil. Firmaların, koca çok uluslu şirketlerimn de pusuda bekleyen rakipleri var. En küçük yanlışta onları alaşağı edip piyasada pay kapmak için. Dev şirketler de batabilir. Yok öyle bey doğup paşa, ağa yaşamak. Rekabet ortamında yanlış yapanı çiğ çiğ yerler, öğütür yok ederler.

 

Bizim yufka yürekli, görevini apaçık kötüye kullanan resmi görevliyi bile işten atmaktan aciz, reşit olmamış çocuğu taciz eden öğretmene bir şey yapmayıp acıyan, "yazık çoluk çocuk geçindiriyor" deyip sadece başka ile sürgün eden yapışkan illet duygusal geleneğimiz bu işlerden fazla anlamaz. Baba parasını yeyip içen serseriyi anca nasihat edip hidayete erdirmeye çalışırız. O budala da yer içer, tadacak şey kalmayınca ******* intibaha gelir, fakirlere yardıma başlar.

 

Kapitalizmi gerçek anlamda uygulayan toplumlar bu adamı çiğner tükürür ve üzerine basıp geçerler. Ertesi gün de unuturlar. Bir köşede oturup ne yanlış yaptığını tefekküre dalarken, şirketini çoktan başkaları yönetmeye başlamıştır bile...

 

Anlattığın şeyler kapitalizmin ********demirefe. Bunlarımı bilimsellik içeren düzen? Bir de sosyal düzenden bahset bakalım. Bu kadar bilim dışı ****** , canavarlıklar çıkartabilecekmisin ?

 

"maraba, sana benden helalinden okkalı bir övgü daha..."

Düzen değişikliklerinin sınıfsal ekonomik olduğu vurgularıma övgü yazan demirefeye ne oldu? Diyalektiğin bilimsel olmadığınımı hatırladı birden ? Patron ağa düzeninin değişmezliğinimi, hizmette kusur etmemeyimi hatırladı ?

Gönderi tarihi:
4mevsim, akılcı argümanlara duygusal tepkilerle yanıt verdiğinizi görebilmenizi dilerdim...

 

insanız ne de olsa...

tartışma konudan çok uzaklaştı...ben görüşümü söyledim...bir izmi yanlışıyla beraber savunmak yerine doğrunun heryerde olabileceğini görmeyi daha sağlıklı buluyorum...selamlar..

Gönderi tarihi:

maraba, ben argümanlarımı söyledim, katılmadın. Senin argümanlarına da ben katılmıyorum. Demek bu konuda farklı düşünüyoruz.

 

Olabilir, canın sağolsun...

 

4mevsim, sizin ise söylediklerinize itiraz edilecek bir yan yok. Tüm görüşler izmli veya değil, yanlışlar ve doğrular içerir. Tabii bu durumda doğruların her yerde olabilmesi doğal olduğu gibi aynı şey yanlışlar için de geçerli....

Gönderi tarihi:

Öncelikle "Din-Sosyalizm" ve "Din-Kapitalizm" bağlamına değinelim...

 

Gerçi uzun uzun yazmaya gerek yok;

Mesela Sultan Galiyev "Sovyet Rusya"nın önde gelen düşünürlerinden ve eylem adamlarındandır.

İslam ile Komünizm'i kendi içinde uzlaştırmış.

Ve hatta öyle ki aynı akıma mensup kimseler Komünizmin Türk-İslam temellerini Şeyh Bedrettin'e, Börklüce'ye kadar götürür...

 

Başka bir açıdan da şu var ki,

Bugün İslamcı güruh'un "İslami" kabulleri tamamen "Kapitalizm"in güdümündedir.

Tayyip misali "Tüy Bıyıkları" ile son derece kapital bir duruş sergilerler.

 

Yani şunu demek istiyorum;

Dinler öyle bir duruş sergiliyorlar ki, "Kapital"ler mi yoksa "Sosyalist"ler mi kesin bir sınır koyamıyoruz.

 

Mesela Hz. İsa'nın "Havarileri" ile olan ilişkisi bir çok açıdan "Komünal" yaşam ile ilişkilendirilir.

 

Ben Dinlerin Kapital ya da Sosyalist düzenlerle ilişkilendirilmesini gerekli görmüyorum açıkçası.

Çünkü öyle görünüyor ki hem biz bu güne göre ele alıyoruz,

Hem de o inançlar bu açılardan bu güne seslenme niyetinde değillerdi.

Çünkü Siyasi ve Ekonomik kabulleri, ortaya çıktıkları dönemde sergilenebilecek yordamalara sahip.

Kendilerinden yüzlerce yıl sonra ortaya çıkmış akımlarla ele alıyoruz dinleri bence...

 

Gelelim Sosyalizm ve Kapitalizm çıkmazına...

 

Kanlı bir Sosyalist Devrim'i savunuyor değilim ancak Tarihsel Materyalizm'in geçerliliğine ve gerçekliğine inanıyorum.

Sosyal Demokrasi kaçınılmaz olarak toplumların ideal kabulü olarak sonunda yerleşecek ancak eytişim olarak tabii ki orada kalmayacak ve ilerleyecektir.

 

Kapitalizm, denildiği gibi "Vahşi Doğa"nın kanunudur.

Aslan Ceylanı yer...

Ancak insan için "İnsan insanı yer" diyebilir miyiz?

 

Eskiden "Kölelik" "Hayatta Kalmak" için esaret ile yapılırdı.

Ya şimdi?

Yine hayatta kalmak için, bir takım yazılı sözleşmelerle yapılıyor.

Farklı değil...

 

Öncelikle "Sermaye" denilen meta ortadan kalkmalıdır.

"Sermaye olmadan rekabet, rekabet olmadan gelişim olmaz" deyişi, Kapitalizmin bir uydurmasıdır.

Çünkü "Gelişim" dediğimiz şey "Bilim"in gebesidir.

Bilim ise rekabet ve para için yapılmaz, insanlık için yapılır, yapılmalıdır.

Ancak kapitalist düzenin ilk kaygısı "Nasıl kar ederim"dir.

Öncelikle kendisini düşünür...

Ve bu kaçınılmazdır.

 

Hiç bir patron, iki işçiden "İşe daha çok ihtiyaç duyanı"nı almaz...

İşi daha iyi bilenini alır.

Niye?

Çünkü diğer insanın açlığı umrunda değildir.

Kendi kazancıdır umrunda olan, toplumun fertleri değildir...

 

Ancak ileride olacak olan şudur ki,

Her birey işsiz kalmayacak derecede yeterli eve eşit koşullarda,

Yetileri gereğince eğitim alacak ve kimsenin "Seçimine Maruz Kalmadan" bir iş sahibi olacaktır.

Yani kelle hesabı seçilmekten kurtulunacaktır.

 

Peki kapital düzen gerçekten "Fırsat Eşitliği" verebilir mi?

Bir patron düşünün ve sıradan bir zekaya sahip çocuğu...

Daha zeki ve yetenekli bir işçi çocuğu düşünün...

Eğitimleri ve edindikleri fırsatlar gerçekten eşit koşullarda mı olacaktır?

Ya da gelecekleri aynı standartlarda mı kalacaktır?

 

İşçi çocuğu neresini yırtarsa yırtsın her zaman geriden gelecektir.

 

Bakın, Sayın Demirefe'nin dediği gibi;

Savunma hariç Eğitimden tutun tüm diğer toplumsal faaliyetler kapital düzende bir pazar olarak ele alınır ve işlenebilir.

 

Şimdi uysallaşacağını düşündüğümüz kapitalizmi ele alalım, ki uysallaşacağı düşüncesi bir ütopya ve hayal olmasına rağmen:

 

Eğitim veren kurumlar kapital gereği öncelikle kar amacı güdecektir.

Kar amacıyla eğitimini kaliteleştirecek ancak bu yüzden müşterisinden talebi de o oranda artacaktır.

Bir işçi çocuğu ile bir patron çocuğu işte öncelikle bu yüzden eşit koşullarda, en ideal eğitimi alamazlar.

Oysa ki "Eğitim"in amacı toplumu bilimselleştirmek ve bilinçlendirmek olmalıdır.

Siz gelirine göre farklı kalitelerde eğitim verdiğiniz çocuklardan ne bekleyebilirsiniz ki?

Gerçek ve gerekli, ulaşılması gereken doğru bilgiye eşit koşullarda ve gerektiği gibi ulaşabilmelerinin imkanı var mıdır?

 

İşçi alan kurumlarda kapital gereği öncelikle kar amacı güdecektir.

Öncelikle bireylerin eğitimlerine bakacaklardır.

Bilgiye eşit koşullarda ulaşamamış kimseler, yeteneklerini nasıl geliştirecekler?

Malum gökten vahiy inmiyor değil mi?

 

Uysallaştığını düşündüğünüz kapitalizmde bile mutlaka yüksek gelirli ve düşük gelirli "İşçi" "patron" ayrımı olacaktır.

Patron evladiyesi ile işçi evladiyesi aynı eğitim kurumunda aynı kalitede eğitim göremeyecektir.

İşçi çocuğu ne kadar yetenekli olursa olsun, daha kalitesiz bir eğitim alacaktır.

Ve diğer birey ile yarışması ancak çok zorlu ve kazanması istisnai olacaktır

Ya diğer yetenekli çocuklar?

 

Aslına bakarsanız bu türlü küçük meseleleri geçelim...

 

 

Bir de şu var...

Kapitalde her zaman en önde olan bir "galip" olacaktır.

Ve devlet tabiidir ki bir çok açıdan toplumu yasalarla şekillendirir.

Devleti ise ayakta tutan aynı zamanda ekonomidir.

Bu açıdan en büyük kapital ile devletin içiçe girmesi ve hatta zamanla o kapitalin haklarını güder hale gelmesi kaçınılmazdır.

Amerika'daki Rockefeller ailesi gibi...

Diğerleri kendi arasında döğüşecektir sadece.

 

Bu da ayrı bir tarafı konunun...

 

Açıkçası kapitalizm ne kadar uysallaşırsa uysallaşsın, kaçınılmaz sonun Sosyal Demokratik bir toplumsal yapı olacağını düşünüyorum.

 

Kapitalist şirketler artık ülkeler arası sınırları kaldırmaktadır.

Toplumlar giderek bu sınırsızlığa alışacakları gibi,

Bunu tesis eden kapitalin iç yüzünü de görecek ve onu ortadan yavaş yavaş ama kararlıca kaldıracaktır.

 

Yazımın yüzeysel olduğunun farkındayım...

Açıkçası daha derine inip "Din" konusundaki bu tartışmayı alevlendirmek istemedim.

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Bumu bilimsel dünya görüşü?

Karıştırıyorsun demirefe, sivrilen yetenekli bir genç, ömür boyu yeteneksiz yan gelip yatan bir patronun yanında sadece iyi bir çalışan olur. Nerde görülmüş kafa kol emekçisinin patron olduğu? Bunlar, çalışan kesimi kandırabilmek için uydurulan düzen ağalarının yaldızlanmış sözleri. Yukardaki, "aslanın önüne atıp parçalarlar, buharlaşma hızında yok ederler" deyiminlerin, kapitalist sistemin acımasızlığı değilmi ? Kayıptan dolayı azmı intiharlar, mafyalar, cezaevleri gündeme geliyor. Bumu insan değeri? Bumu kapitalizmin bilimsel yanları?

 

 

Yanılıyorsun sayın maraba,

 

Burda yani almanyada zamanında sıradan işçi iken şimdi patron olan binlerce türk var.İşte fırsat eşitliği.

Gönderi tarihi:
Yanılıyorsun sayın maraba,

 

Burda yani almanyada zamanında sıradan işçi iken şimdi patron olan binlerce türk var.İşte fırsat eşitliği.

 

Yani o çarkların arasında girip,

Yine kendiside o çarklardan biri olup,

İnsanların emeğini çalan insanlar var öyle mi?

İyi de bunun neresi eytişim oluyor ki?

Neresinde bunun değişim ve diyalektik?

Neresinden ilerleme ve gelişim?

 

Bu övülecek bir şey midir?

Bu sadece fasid daire...

Başka bir şey değil ki?

 

Oysa Tarihsel Materyalimz var...

Bir gerçeklik var...

Değişim kaçınılmazdır.

Uzunda sürecek olsa bu düzen yerini terkedecektir mutlaka.

 

Bizans 1000yıl sürdü.

İskender densen ne kadar!

Osmanlı 600 küsur...

 

Hepsi için yıkılmazlar deniyordu...

 

Kapitalizm içinde gülüyorlardı Feodal Beyler, burjuvaziye...

Ama bakın bugün gerçek oldu.

Şimdi de kapitalistler aynı şekilde Sosyalizme bakıyorlar.

Yarın da, biz bugün nasıl ki feodal beylere gülüyorsak,

Onlara gülünecektir, emin olun...

 

 

Bakın artık paranın bile yavaş yavaş geçerliğini yitireceği bir döneme giriyoruz.

Mesela Türk Ordusu bile yeni bir sistem geliştirdi.

Askeri kimlik kartları çiplendi ve yenilendi.

İçinde ne kadar kredi olursa oluyor ve her askeri bölgede

Elinizi paraya değdirmeden istediğiniz her şeyi yapıyosunuz, alıyorsunuz.

Bildiğim kadarıyla Japonya'da da bazı şehirlerde buna benzer uygulamalar var...

Kredi kartı bile artık bu uygulamanın gerisinde kalıyor yavaş yavaş...

 

Yani değişim araçları bile değişiyor...

Şu an parayı kullanıyoruz ancak paraya değerini veren meta nedir tam olarak bilmiyoruz:

Altın?

Gümüş?

Petrol?

 

İleride belki değişim aracının niteliği ve neliği bile tam anlamıyla değişecek?!

 

Öyle bir duruma geleceğiz ki belki de emeği satın alma gereği bile ortadan kalkacak, herşey robotlaşacak...

 

Sadece tüketen bir toplum olunacak belki de...

 

Yani demem şu ki Patron-İşçi ayrımı doğal olarak ortadan kalkacak.

Kaçınılmaz olarak...

 

Belki Karl Marks'ın tanımladığı gibi olmayacak bilemem,

Ancak olacak...

 

Ben Sosyalist bir düzenin doğal olarak kurulacağını düşünüyorum.

Ancak kanlı ya da sert bir devrimin uzun yaşayabileceğini de pek düşünmüyorum.

Sosyalizm doğal olarak gerçekleşecek.

Bize düşen görev ise insanları eğitmek.

Olacak olana hazırlamak.

Ve olacak olanı gösterebilmek.

 

Çünkü Patron ve İşçi ayrımı bir çelişki ve çatışmadır.

İnsan bunu aşacaktır...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

boşig, söylediğin tüm gelişmeleri kapitalizm sağlamıştır. Para kalkar tamamen plastik paraya dönersek bu da kapitalizmin eseri olacaktır.

 

Kapitalizm ormanda bırakalım güçlü olan zayıfı yesin anlayışı değildir. Güçlü ve sosyal devleti, demokratik halk denetimini dışlamaz. Yani günümüzde bu şekle geldi. İlerde daha olgunlaşacak.

 

Yani kapitalizmi statik ve değişime direnen bir yapı olarak niye düşünüyorsunuz anlamıyorum. Tam tersine kapitalizm değişimi yakaladığı, kendini yenileyen bir sistem olduğu için başarılı olmuştur. Diğerleri bunu başaramadıkları için yok olmuşlardır. Kapitalizmin yeni hedefi globalleşmek ve sınır tanımayan sermaye akımını dünyaya yayarak refahı yaygınlaştırmak, gelecekte belki dünya nüfusunu denetlemektir. Ulusalcılık bu yolla ortadan kalkacak ve savaşların yerini ekonomik rekabet alacak, nüfus artışı kısıtlanacaktır. Her ülkeye yatırım yapılabilecek ve herkes iş, aş bulabilecektir. Çok çocuk yapayım, çalıp çırpıp ne edip eve para getirsinler anlayışı yok edilecektir.

 

Yani illa adını değiştirelim, biz bu kapitalizm sözcüğünden hoşlanmıyoruz diyorsanız o başka.

 

Benim bu adı kullanmakta amacım, bir güç merkezi oluşması ve o merkezden topluma dağıtılmasının gereğine inanmamdır. Gücü ya böyle toplarsınız, ya devletten maaşlı görevliler eliyle komünler, kolhozlar oluşturursunuz. Bu sistem merkeziyetçiliği gerektirir ve her türlü rüşvete, yolsuzluğa, dalavereye açıktır, verimsizdir. Yöneticilere az maaş verseniz çalışmazlar. Çok verseniz yine ayrıcalıklı bürokrat sınıfı yaratırsınız. Devletin malı deniz anlayışına engel olamazsınız. Devasa devlet aygıtını denetleyemezsiniz.

 

Rekabet piyasası ise kendini denetler. Belden aşağı rekabet eden olduğunda da yargı çalışır.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.