Φ emre88 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Arkadaşlar benim kafama takılan bi soru da şu:biz bu dünyaya niye geldik,yaratılma sebebimiz ne?çok bilinen bir cevap vardır ya ''Allah'a kulluk etmek için geldik'' diye;işte bu beni düşünmeye zorluyor.öyle ki Allah'ın O'na kulluk etmemize ihtiyacı olmadığını düşünüyorum ama işin içinden de çıkamadım... Alıntı
Φ halkalıyıldız Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Kuran-ı Kerim'e göre sınav için gelmişiz. Bu dünya yalan, eğreti dünya! Asıl yaşam öbür tarafta. Alıntı
Φ hoppa Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Kuran-ı Kerim'e göre sınav için gelmişiz. Bu dünya yalan, eğreti dünya! Asıl yaşam öbür tarafta. Kuran; kerim (değerli) ise neden inanmıyorsun? Alıntı
Φ verdinaz Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Arkadaşlar benim kafama takılan bi soru da şu:biz bu dünyaya niye geldik,yaratılma sebebimiz ne?çok bilinen bir cevap vardır ya ''Allah'a kulluk etmek için geldik'' diye;işte bu beni düşünmeye zorluyor.öyle ki Allah'ın O'na kulluk etmemize ihtiyacı olmadığını düşünüyorum ama işin içinden de çıkamadım... sen yaratıldığın için şükrediyormusun? Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Arkadaşlar benim kafama takılan bi soru da şu:biz bu dünyaya niye geldik,yaratılma sebebimiz ne?çok bilinen bir cevap vardır ya ''Allah'a kulluk etmek için geldik'' diye;işte bu beni düşünmeye zorluyor.öyle ki Allah'ın O'na kulluk etmemize ihtiyacı olmadığını düşünüyorum ama işin içinden de çıkamadım... Etrafına bak ve onca çeşidi düşün.. ve bizlerin neden yaratıldığını düşünüyorsun madem,Kur'an-ı Kerim dışında birde İncil i oku... ve sonra da Tevrat ı.. evet ihtiyacı olmamasına karşın bizleri ona ihtiyaç duyacak şekilde yaratan,yani her varlığı,yaratılmışı aciz yaratan,kendine muhtaç yaratan,gücüne karşılık ve verdiği nimetlerine karşılık ise,gölgeyi bile kendine secde eder misallerle örneklendiren Yaratıcı... O,neyi nasıl dilerse öyle olmasını istiyor.. Peki senin kasdettiğin kulluk nasıl oluyor? gerçekten ona kul olmak onun yararına mı bizim yararımıza mı? bunlar sadece kurallar... ve bu kurallar yaratılmışlar için... bu kurallar kısacası bizler için... Allah a kulluk etmek için gelmek yeterli bir cümle mi? yoksa ilk insanın yüklendiği ağır bir yükü de düşünmeli mi? Onun katında Onun emrine karşı çıkılmasının ağır ve korkunç sonuçları asla unutulmamalı... tek bir söz üzerine yaratılan onca insan ,gelişen onca olay... herşey gücünün simgesi ve sözünün yerine gelmesi.. Alıntı
Φ abraham Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Arkadaşlar benim kafama takılan bi soru da şu:biz bu dünyaya niye geldik,yaratılma sebebimiz ne?çok bilinen bir cevap vardır ya ''Allah'a kulluk etmek için geldik'' diye;işte bu beni düşünmeye zorluyor.öyle ki Allah'ın O'na kulluk etmemize ihtiyacı olmadığını düşünüyorum ama işin içinden de çıkamadım... allah "ben gizli bir hazine idim bilinmek istedim ve kainatı yarattım" demiş burdan anlaman lazımki biz bu dünyaya allahın egolarını tatmin etmeye gelmişiz yani biz bir hiçiz sende bir hiçsin sen aslında hiç yoksun kendinin var olduğunu sanıyorsun ama sen sen değilsin bu dünya gerçek değil. ordan bir balyoz alıp kafana vur acıdığını sanırsın oysaki acı diye birşey yok bu dünya sahte asıl dünya öbür tarafta hemde sonsuza kadar. iyi ibadet edersen sonsuza kadar cennette huriler ibadet etmezssen cehennemde zebaniler ortasını düşünme o ara yerde bekleme yapılmaz bekleme salonu yok öbür tarafta Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 yani biz bir hiçiz sende bir hiçsin sen aslında hiç yoksun kendinin var olduğunu sanıyorsun ama sen sen değilsin bu dünya gerçek değil. hiçlik ...eğer var olmasaydık hiçtik...yokluktur hiçlik...varlık aleminde hiçlik ise tanrıyla bütünleşmektir...ona ait olmak...yokken varedene ait olmak... varlığıyla yokluğunu tesadüfe bağlayan zaten hiç olmamıştır.... Alıntı
Φ emre88 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 sen yaratıldığın için şükrediyormusun? Ne alakası var şimdi.kafama takılan aslında bütün insanlığın hep kafa yorduğu bi şeyi tartışmaya açtım diye böyle bir ithamda bulunmaya hakkın yok.belki ben senden daha çok şükrediyorum nerden biliyosun? Alıntı
Misafir mtmtk5 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 çok bilinen bir cevap vardır ya ''Allah'a kulluk etmek için geldik'' diye;işte bu beni düşünmeye zorluyor.öyle ki Allah'ın O'na kulluk etmemize ihtiyacı olmadığını düşünüyorum ama işin içinden de çıkamadım... Allah'ın O'a kulluk etmemize ihtiyacı yok, ama bizim varolmaya ihtiyacımız var değil mi? "Şükür" kavramı buradan doğar... Alıntı
Misafir mtmtk5 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Arkadaşlar benim kafama takılan bi soru da şu:biz bu dünyaya niye geldik,yaratılma sebebimiz ne? Hangi dünyaya gelseydik? iyi ki varız Allah'a Hamdolsun. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Allah'ın O'a kulluk etmemize ihtiyacı yok, ama bizim varolmaya ihtiyacımız var değil mi? "Şükür" kavramı buradan doğar... Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan? Alıntı
Φ halkalıyıldız Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Kuran; kerim (değerli) ise neden inanmıyorsun? Arkadaşım, bulduğunuz yerde öldürün, vurun, kesin,dövün diyen, biz bir ayeti siler yerine yenisini koyarız diyen, kadınlara haksızlık eden, bazılarını sırf yakmak için yarattım diyen bir kitabın nesine inanayım ki! Kur'an-Kerim'i ilk okuduğumda yaşadığım duygu, hani yıllardır anne bildiğin birinin aslında senin gerçek annen olmadığını öğrendiğin zaman nasıl şok olursun, aynı onun gibiydi. Alıntı
Misafir mtmtk5 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan? bu ne demek anlamadım ama cevap vereyim; ikisi de ve herşey Allah'tan gelir, teşekkürler Alıntı
Φ verdinaz Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Ne alakası var şimdi.kafama takılan aslında bütün insanlığın hep kafa yorduğu bi şeyi tartışmaya açtım diye böyle bir ithamda bulunmaya hakkın yok.belki ben senden daha çok şükrediyorum nerden biliyosun? ben sana şükretmiyosun demedim arkadasım yanlıs anlama ben lafı baska biyere getirmeye calısmıstım ama sen yanlıs anladın Alıntı
Φ sadebiri Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Arkadaşım, bulduğunuz yerde öldürün, vurun, kesin,dövün diyen, biz bir ayeti siler yerine yenisini koyarız diyen, kadınlara haksızlık eden, bazılarını sırf yakmak için yarattım diyen bir kitabın nesine inanayım ki! Kur'an-Kerim'i ilk okuduğumda yaşadığım duygu, hani yıllardır anne bildiğin birinin aslında senin gerçek annen olmadığını öğrendiğin zaman nasıl şok olursun, aynı onun gibiydi. size tavsiye olarak sayın marabanın imzasını söleyebilirim sayın halkalıyıldız:) insan yoktur ki şüphe etmesin herşeyden şüphe edebiliriz..amma velakin ettiğimiz şüphe eğer aşırı boyutlarda olursa önyargı kaçınılmaz olur..nasıl mı çocukken yaramazlık yaptığımızda ceza verirdi annem ve babam düşünür dururdum bunlar benim annemle babam olamaz diye.neden böyle düşünüyordum sizce yapılmasını istemedikleri şeyleri yapınca beni cezalandırdıkları için !!! e tabi bu sefer acaba bunlar benim gerçek ailemmi diye düşünmeye başlardım çocukluk aklı işte:) demek oluyorki insan işne gelmediği şeylerden şüphe eder işine gelen şeyler hep doğru olandır.. saygılar.. Alıntı
Misafir mtmtk5 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 size tavsiye olarak sayın marabanın imzasını söleyebilirim sayın halkalıyıldız:) insan yoktur ki şüphe etmesin herşeyden şüphe edebiliriz..amma velakin ettiğimiz şüphe eğer aşırı boyutlarda olursa önyargı kaçınılmaz olur..nasıl mı çocukken yaramazlık yaptığımızda ceza verirdi annem ve babam düşünür dururdum bunlar benim annemle babam olamaz diye.neden böyle düşünüyordum sizce yapılmasını istemedikleri şeyleri yapınca beni cezalandırdıkları için !!! e tabi bu sefer acaba bunlar benim gerçek ailemmi diye düşünmeye başlardım çocukluk aklı işte:) demek oluyorki insan işne gelmediği şeylerden şüphe eder işine gelen şeyler hep doğru olandır.. saygılar.. ayrıca insanın ne kadar nankör olduğu da Kur'an da yazılmıştır, bu konuda da çok ayet var, uzatmayacağım, teşekkürler Alıntı
Φ halkalıyıldız Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Kur'an'da her türlü duruma bir ayet vardır. Uzun bir sürede tamamlandığı için, günümüz insanlarının verdikleri tepkileri (nankörlük, inkarcılık,şüphecilik, kayıtsız şartsız iman vs) o devirde yaşayan insanlar vermiş. Ben de size şu kadarını söyleyim. Yaradana inanmak için bir kitaba gerek yok. Çünkü onun yazdırdığına inanmıyorum. Benim için gerçek ayet, örnek:bir tavuşkuşunun güzelliğidir. Saygılar. Alıntı
Φ sadebiri Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Kur'an'da her türlü duruma bir ayet vardır. Uzun bir sürede tamamlandığı için, günümüz insanlarının verdikleri tepkileri (nankörlük, inkarcılık,şüphecilik, kayıtsız şartsız iman vs) o devirde yaşayan insanlar vermiş. Ben de size şu kadarını söyleyim. Yaradana inanmak için bir kitaba gerek yok. Çünkü onun yazdırdığına inanmıyorum. Benim için gerçek ayet, örnek:bir tavuşkuşunun güzelliğidir. Saygılar. Allah kendini bütün yarattıklarının güzelliğinde gösteriyor zaten bunu defalarca yazmış kitabında .... bunları görelim önce değil mi halkalıyıldız:) saygılar... Alıntı
Φ latifsener Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 Bu dünyada imtihan olup cennete gitmek için. Cennette ne yapmal için mi? Nebe suresi(31-34) Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır. Önce bu dünyaya sonra " göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlara" Bu ve öbür dünyada aklınız fikriniz kızlarda hemde gögüslari yeni çıkmış. Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 Bu dünyada imtihan olup cennete gitmek için. Cennette ne yapmal için mi? Nebe suresi(31-34) Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır. Önce bu dünyaya sonra " göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlara" Bu ve öbür dünyada aklınız fikriniz kızlarda hemde gögüslari yeni çıkmış. göz alıcı anlamına gelen bir sıfatı,huri diye adlandırılan ve cinsiyeti belli olmayan bir varlığı,üstüne üstlük bütün arapça bilen hatta bu konuyu araştırırken adına profesör dediklerimizede denk geldiğim ve sorduğum bu konuda,onlar bile açık ve net bayandan bahsedemez yalnızca bayanlar için kullanılan sıfatlardan bahsederken,ısrarla bu konuyu tam anlamıyla araştırmadan gündeme getirmeniz fazlasıyla kulak tırmalamaya başladı.. boşuna bu yazı bu kadar büyük ve dikkat çekici yazılmasada olur çünkü dönüp dolaşıp bol bol önümüze konuluyor... ama bizlerde yani biz inanan bayanlarda hala en ufak bir etkisi olmuyor tabi anlayana... gün gelir bir meal hazırlamak bir bayana düşerse işler epey karışacak herhalde ya hayırlısı...saygılarımla.... 33. müthiş uyumlu harika eşler, (16) 16 - Etrâb'ın yukarıdaki çevirisi için bkz. sure 56, not 15. Kevâib'i "harika eşler" olarak çevirmem konusunda ise, hatırlanmalıdır ki keb teriminin -kâib isim-fiili buradan türetilmiştir- birçok anlamı vardır ve bu anlamlardan birisi, "çarpıcı olma", "gözalıcı olma", "üstünlük" yahut "ihtişam"dır (Lisânu'l-Arab). Böylece keabe fiili, insan için kullanıldığında, "o, [başka bir kişiyi] gözalıcı/çarpıcı veya muhteşem veya harika yaptı" anlamına gelir (aynı yer). Hem keabe fiilinin, hem de keb isminin bu mecazî anlamına bağlı olarak kâib isim-fiili, halk dilinde "göğüsleri gözalıcı hale gelen veya tomurcuklanan kız" anlamında kullanılmıştır. Bu nedenle birçok müfessir, bu ifadede, cennetin (erkek olduğu varsayılan) sakinlerine hoşnutluk verecek olan bir tür genç "dişi-eşler"e bir atıf görürler. Ancak, öncelikle belirtmeliyiz ki, Kur'an'ın cennetin güzellikleri ile ilgili bütün teşbîhleri aynı ölçüde hem erkek hem de kadın için geçerli bulunmaktadır. Diğer taraftan kevâib'in bu anlamı, yukarıdaki gündelik kullanışın türediği kökü -ki keb isminin taşıdığı mecazî "gözalıcılık" anlamına dayanmaktadır- gözardı etmekte ve bu açık mecazın yerine maddî olarak gözalıcı bir şey için geçerli olan lafzî karşılığını geçirmektedir. Bu, bana göre tamamen temelsiz bir yorumdur. Cennetin nimetleri ile ilgili Kur'ânî tasvirlerin daima müteşabih olduklarını hatırlarsak, kevâib teriminin, yukarıdaki bağlamda, hiçbir cinsiyet ayrımı yapmaksızın, "muhteşem [veya "harika"] varlıklar" anlamına geldiğini ve etrâb terimi ile birlikte "müthiş uyumlu harika eşler"i gösterdiğini anlarız -böylece kutsanmış kimselerin birbirleriyle ilişkilerine işaret edilmiş ve onların tümünün karşılıklı tamamlayıcılıkları ve eşit ölçüdeki değerleri vurgulanmış olmaktadır. Bkz. ayrıca 56:34, not 13. ben ne zaman bir erkeğin ağzından dökülen bu satırları buraya taşısam,adama Kuran ı tahrip ettiği yönünde bi ton laf sayılıyor... maksat inadına inanmamak olunca yapılan her yorum askıda kalıyor... napalım...hayırlısı...ama şüphesiz sizlerde haklısınız... bin in biri bunu yazıyorsa yapılacak çok şey yok..daha doğrusu çok şey var ama erkeklerin meal hükümdarlığında yapılamıyor.. meclisteki bayan sayısının bazı bayan sorunlarına yetmemesi gibi bişey... neyse arkadaşlar,cennete gitmek o kadar kolay olmadığına göre hem bizler hem sizler açısından, varın siz biraz cehennemi kurcalayın.. bırakın artık şu cennet sunularını .. Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 göz alıcı anlamına gelen bir sıfatı,huri diye adlandırılan ve cinsiyeti belli olmayan bir varlığı,üstüne üstlük bütün arapça bilen hatta bu konuyu araştırırken adına profesör dediklerimizede denk geldiğim ve sorduğum bu konuda,onlar bile açık ve net bayandan bahsedemez yalnızca bayanlar için kullanılan sıfatlardan bahsederken,ısrarla bu konuyu tam anlamıyla araştırmadan gündeme getirmeniz fazlasıyla kulak tırmalamaya başladı.. boşuna bu yazı bu kadar büyük ve dikkat çekici yazılmasada olur çünkü dönüp dolaşıp bol bol önümüze konuluyor... ama bizlerde yani biz inanan bayanlarda hala en ufak bir etkisi olmuyor tabi anlayana... gün gelir bir meal hazırlamak bir bayana düşerse işler epey karışacak herhalde ya hayırlısı...saygılarımla.... 33. müthiş uyumlu harika eşler, (16) 16 - Etrâb'ın yukarıdaki çevirisi için bkz. sure 56, not 15. Kevâ‘ib'i "harika eşler" olarak çevirmem konusunda ise, hatırlanmalıdır ki ke‘b teriminin -kâ‘ib isim-fiili buradan türetilmiştir- birçok anlamı vardır ve bu anlamlardan birisi, "çarpıcı olma", "gözalıcı olma", "üstünlük" yahut "ihtişam"dır (Lisânu'l-‘Arab). Böylece ke‘abe fiili, insan için kullanıldığında, "o, [başka bir kişiyi] gözalıcı/çarpıcı veya muhteşem veya harika yaptı" anlamına gelir (aynı yer). Hem ke‘abe fiilinin, hem de ke‘b isminin bu mecazî anlamına bağlı olarak kâ‘ib isim-fiili, halk dilinde "göğüsleri gözalıcı hale gelen veya tomurcuklanan kız" anlamında kullanılmıştır. Bu nedenle birçok müfessir, bu ifadede, cennetin (erkek olduğu varsayılan) sakinlerine hoşnutluk verecek olan bir tür genç "dişi-eşler"e bir atıf görürler. Ancak, öncelikle belirtmeliyiz ki, Kur'an'ın cennetin güzellikleri ile ilgili bütün teşbîhleri aynı ölçüde hem erkek hem de kadın için geçerli bulunmaktadır. Diğer taraftan kevâ‘ib'in bu anlamı, yukarıdaki gündelik kullanışın türediği kökü -ki ke‘b isminin taşıdığı mecazî "gözalıcılık" anlamına dayanmaktadır- gözardı etmekte ve bu açık mecazın yerine maddî olarak gözalıcı bir şey için geçerli olan lafzî karşılığını geçirmektedir. Bu, bana göre tamamen temelsiz bir yorumdur. Cennetin nimetleri ile ilgili Kur'ânî tasvirlerin daima müteşabih olduklarını hatırlarsak, kevâ‘ib teriminin, yukarıdaki bağlamda, hiçbir cinsiyet ayrımı yapmaksızın, "muhteşem [veya "harika"] varlıklar" anlamına geldiğini ve etrâb terimi ile birlikte "müthiş uyumlu harika eşler"i gösterdiğini anlarız -böylece kutsanmış kimselerin birbirleriyle ilişkilerine işaret edilmiş ve onların tümünün karşılıklı tamamlayıcılıkları ve eşit ölçüdeki değerleri vurgulanmış olmaktadır. Bkz. ayrıca 56:34, not 13. ben ne zaman bir erkeğin ağzından dökülen bu satırları buraya taşısam,adama Kuran ı tahrip ettiği yönünde bi ton laf sayılıyor... maksat inadına inanmamak olunca yapılan her yorum askıda kalıyor... napalım...hayırlısı...ama şüphesiz sizlerde haklısınız... bin in biri bunu yazıyorsa yapılacak çok şey yok..daha doğrusu çok şey var ama erkeklerin meal hükümdarlığında yapılamıyor.. meclisteki bayan sayısının bazı bayan sorunlarına yetmemesi gibi bişey... neyse arkadaşlar,cennete gitmek o kadar kolay olmadığına göre hem bizler hem sizler açısından, varın siz biraz cehennemi kurcalayın.. bırakın artık şu cennet sunularını .. Mealcilik yapacak kadında olsa, erkekte olsa ortaçağ arap kültürüne hizmet için soyunmuşsa yapacağı şey aynı olacaktır. Kılıf uydurmak. Bu kılıf uydurmalar ona maddi ve manevi rant sağlıyor. Eli mahkum. Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 göz alıcı anlamına gelen bir sıfatı,huri diye adlandırılan ve cinsiyeti belli olmayan bir varlığı,üstüne üstlük bütün arapça bilen hatta bu konuyu araştırırken adına profesör dediklerimizede denk geldiğim ve sorduğum bu konuda,onlar bile açık ve net bayandan bahsedemez yalnızca bayanlar için kullanılan sıfatlardan bahsederken,ısrarla bu konuyu tam anlamıyla araştırmadan gündeme getirmeniz fazlasıyla kulak tırmalamaya başladı.. boşuna bu yazı bu kadar büyük ve dikkat çekici yazılmasada olur çünkü dönüp dolaşıp bol bol önümüze konuluyor... ama bizlerde yani biz inanan bayanlarda hala en ufak bir etkisi olmuyor tabi anlayana... gün gelir bir meal hazırlamak bir bayana düşerse işler epey karışacak herhalde ya hayırlısı...saygılarımla.... Herhalde bir bayan da, erkeklere verilen bu kadar ödülden sonra kızar ve şöyle bir meal yapardı. Nebe suresi(31-34) Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır. Şüphesiz takva sahipleri için umulanı buldukları yer,bahçeler,üzüm bağları SİNEK KAYDI TIRAŞLI,ATLETİK VÜCUTLU YAŞIT ERKEKLER,içki dolu kaseler vardır. Alıntı
Misafir mtmtk5 Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 Herhalde bir bayan da, erkeklere verilen bu kadar ödülden sonra kızar ve şöyle bir meal yapardı.Şüphesiz takva sahipleri için umulanı buldukları yer,bahçeler,üzüm bağları SİNEK KAYDI TIRAŞLI,ATLETİK VÜCUTLU YAŞIT ERKEKLER,içki dolu kaseler vardır. Allah'ın ayetlerini değiştirmek tanrı olmak demektir, bu şirktir, ve en büyük günahtır eğer tanrıysanız kendinize sinek kaydı traşlı, atletik vücutlu yaşıt erkekler yaratın Alıntı
Misafir mtmtk5 Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 Herhalde bir bayan da, erkeklere verilen bu kadar ödülden sonra kızar ve şöyle bir meal yapardı.Şüphesiz takva sahipleri için umulanı buldukları yer,bahçeler,üzüm bağları SİNEK KAYDI TIRAŞLI,ATLETİK VÜCUTLU YAŞIT ERKEKLER,içki dolu kaseler vardır. ayrıca hangi mealden yararlandınız bilmiyorum ama Yaşar Nuri Öztürk'ün mealinde "Gögüsleri turuç gibi yaşıtlar" ifadesi kullanılıyor kız demiyor yaşıtlar diyor Allah'ın taktiri ile kadın ve erkeğin yaratılması "eş" kavramını da beraberinde getirmiştir eş kadın ve erkek için bir ihtiyaçtır Cenntin nasıl birşey olduğunu bilmiyoruz, fakat mantık olarak Allah cennete giren kadınların ve erkeklerin hepsinin eş ihtiyacının "mutlaka" karşılayacaktır Allah bırakın kadın erkeği, tüm varlığı eşit görür, ve herkes tarafından saygı gösterilmesini ister cenneti de herkes kendi kafasında bir seks arenası gibi fantazilerle bulandırmamalı, zira dediğim gibi nasıl birşey olduğunu "tam olarak" bilmiyoruz ayrıca cenneti hakedenin bütün istekleri orada kabul edilir deniyor Allah şüphesiz ki siz kadınların da eş ihtiyacını orada karşılayacaktır kaldı ki Allah'ın "gögüs" kelimesini kullanması bir rahmet işareti insanların göğüse bakma tarzları gibi değil bu bir erkek göğsü de olabilir sorun o da değil Allah insana göğüsle birlikte akıl da vermiştir, hatta insan Allah'a kafa tutabilmektedir Allah insanların "göğüse" bakış açılarından ve cinsellik hakkındaki nitelendirmelerinden arınmıştır "Allah'ın eşi benzeri yoktur, O'nun çocuğu oldu diyorlar. Haşa O böyle şeylerden arınmıştır. O'nun nasıl çocuğu olsun. Bir eşi olmadı ki!Kur'an bu ifadeleri kullanır yani Allah insani kavramlardan ve bunlardan birisi olan cinsellikten arınmıştır, bu tıpkı "uyumamak""herşeyi bilmek""hereyi görmek" te olduğu gibi bir "tanrılık vasfıdır" insani vasıflar başkadır, Allah bunlardan arınmıştır benim hiç şüphem yok ki Allah kadınlara da eşler verecektir, bunun böyle olmadığını düşünmek mantıksızlık ve haksızlık olur ki haksızlık ta insani bir kavramdır, Allah kimseye haksızlık yapmaz rahat olun lütfen teşekkürler Alıntı
Φ latifsener Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2007 göz alıcı anlamına gelen bir sıfatı,huri diye adlandırılan ve cinsiyeti belli olmayan bir varlığı,üstüne üstlük bütün arapça bilen hatta bu konuyu araştırırken adına profesör dediklerimizede denk geldiğim ve sorduğum bu konuda,onlar bile açık ve net bayandan bahsedemez yalnızca bayanlar için kullanılan sıfatlardan bahsederken,ısrarla bu konuyu tam anlamıyla araştırmadan gündeme getirmeniz fazlasıyla kulak tırmalamaya başladı.. boşuna bu yazı bu kadar büyük ve dikkat çekici yazılmasada olur çünkü dönüp dolaşıp bol bol önümüze konuluyor... ama bizlerde yani biz inanan bayanlarda hala en ufak bir etkisi olmuyor tabi anlayana... gün gelir bir meal hazırlamak bir bayana düşerse işler epey karışacak herhalde ya hayırlısı...saygılarımla.... 33. müthiş uyumlu harika eşler, (16) 16 - Etrâb'ın yukarıdaki çevirisi için bkz. sure 56, not 15. Kevâ‘ib'i "harika eşler" olarak çevirmem konusunda ise, hatırlanmalıdır ki ke‘b teriminin -kâ‘ib isim-fiili buradan türetilmiştir- birçok anlamı vardır ve bu anlamlardan birisi, "çarpıcı olma", "gözalıcı olma", "üstünlük" yahut "ihtişam"dır (Lisânu'l-‘Arab). Böylece ke‘abe fiili, insan için kullanıldığında, "o, [başka bir kişiyi] gözalıcı/çarpıcı veya muhteşem veya harika yaptı" anlamına gelir (aynı yer). Hem ke‘abe fiilinin, hem de ke‘b isminin bu mecazî anlamına bağlı olarak kâ‘ib isim-fiili, halk dilinde "göğüsleri gözalıcı hale gelen veya tomurcuklanan kız" anlamında kullanılmıştır. Bu nedenle birçok müfessir, bu ifadede, cennetin (erkek olduğu varsayılan) sakinlerine hoşnutluk verecek olan bir tür genç "dişi-eşler"e bir atıf görürler. Ancak, öncelikle belirtmeliyiz ki, Kur'an'ın cennetin güzellikleri ile ilgili bütün teşbîhleri aynı ölçüde hem erkek hem de kadın için geçerli bulunmaktadır. Diğer taraftan kevâ‘ib'in bu anlamı, yukarıdaki gündelik kullanışın türediği kökü -ki ke‘b isminin taşıdığı mecazî "gözalıcılık" anlamına dayanmaktadır- gözardı etmekte ve bu açık mecazın yerine maddî olarak gözalıcı bir şey için geçerli olan lafzî karşılığını geçirmektedir. Bu, bana göre tamamen temelsiz bir yorumdur. Cennetin nimetleri ile ilgili Kur'ânî tasvirlerin daima müteşabih olduklarını hatırlarsak, kevâ‘ib teriminin, yukarıdaki bağlamda, hiçbir cinsiyet ayrımı yapmaksızın, "muhteşem [veya "harika"] varlıklar" anlamına geldiğini ve etrâb terimi ile birlikte "müthiş uyumlu harika eşler"i gösterdiğini anlarız -böylece kutsanmış kimselerin birbirleriyle ilişkilerine işaret edilmiş ve onların tümünün karşılıklı tamamlayıcılıkları ve eşit ölçüdeki değerleri vurgulanmış olmaktadır. Bkz. ayrıca 56:34, not 13. ben ne zaman bir erkeğin ağzından dökülen bu satırları buraya taşısam,adama Kuran ı tahrip ettiği yönünde bi ton laf sayılıyor... maksat inadına inanmamak olunca yapılan her yorum askıda kalıyor... napalım...hayırlısı...ama şüphesiz sizlerde haklısınız... bin in biri bunu yazıyorsa yapılacak çok şey yok..daha doğrusu çok şey var ama erkeklerin meal hükümdarlığında yapılamıyor.. meclisteki bayan sayısının bazı bayan sorunlarına yetmemesi gibi bişey... neyse arkadaşlar,cennete gitmek o kadar kolay olmadığına göre hem bizler hem sizler açısından, varın siz biraz cehennemi kurcalayın.. bırakın artık şu cennet sunularını .. Eger Cinsiyetleri belli değilse "Niye Turunç gibi gögüsleri var ?. Niye İllede Turunç gibi gögüslarden bahsediyor. Karşındakieri niye illede anlamaz sanıyorsun. Niye zevk için degilse yanında içki (Şarap ) ikram ediliyor hepsi bir yaşta ( 9 Yaşında ) kızlarla birlikte anılıyor. B azılarını korkutmakla bazı larını da küçük kızlarla kandırıp bir dine bağlamaya çalışmak bu çağda yenecedk dolma değil. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.