Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Sayin kaplan, verdiğiniz çok uç örnekler. Ben de size bunun böyle olmadığını gösterecek nice örnekler verebilirim.Çok doğru sevgili gelincik, evrensel doğruları kabul eden bir insanın hic bir emre ihtiyacı yoktur. O neyin doğru, neyin yanlış olduğunu zaten bilir. Mesela insan öldürmek, hırsızlık, yalan vs. müslüman bir ülkede ne kadar yanlışsa, Hindistan'da, Japonya'da, Almanya'da da vs. vs. yanlıştır. Bunun için müslüman olup oruç tutmaya, namaz kılmaya, emirlere uymaya gerek yoktur. Bunun dinle bir alakası da yoktur. Evrensel doğruları kendisine ilke edinmemiş bir insan her yerde, her dinde, her dinsizlikte elbette vardır ve bunlardan herbir şey beklenir. Sevgili muki sizde bunun böyle olmadığına dair bir örnek verirmisiniz benim örnek ile kıyaslayalım. saygılar Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 aslında cok uzaga gıtmedım bu bızım ulkemızdede var (askıda ekmek) cok azda olsa bazı sehırlerde bırkac tane fırınlarda uygulanan bır sıstem ve hala devam etmekte.ama malesef yaygın degıl.bu bır kampanyaya donusturulebılır ve yaygınlastırılabılır.toplumsal yardımlasmayı ve dayanısmayı bu sekılde saglıyabılırız.ama bunu hıcbır cıkar gozetmeksızın ınsanları gercekten ınsan oldugu ıcın sevdıgımız ıcın yapmalıyız.bır partının secımlerde oy karsılıgı yapmıs oldugu gıbı degıl. Jön canım kardeşim yüreğin güzel güzel şeyler düşünüyorsun yazdığın bütün bu içten sözlere teşekkür ediyorum... bunları düşünmek ve ifade etmek hem güzel hem bu zamanda biraz ters... keşke bunu yapabilsek evet imkansız değil ama zor... bunları düşününce aklıma üzülerek insanların bir ekmek için birbirini ezmesi geliyor... yardımlaşma çok güzel hele bunu o insanları rencide etmeden yapabiliyorsak... yardım edenle yardım alan karşılaşmadan faydalana bilse... ve ihtiyacı olmadığı halde ihtiyacı olanın hakkınıda hiç kimse gasp etmese... sosyal yardımlaşma gelişse ama öncelikli olarak sosyal devlet güçlense... yılda bir ay fakir insanlara yemek vermek devletin asli görevi değil ama iş vermek asli görevi... işi olan geliri olan kimse başkasına ihtiyaç duymaz... ama insanlık gereği olan olmayanla paylaşmalı... ben bu fikri çok beğendim... bunu nasıl organize ederiz bilmiyorum birlikte düşünelim... Alıntı
Φ GuNeSLi_GeCe Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Jön canım kardeşim yüreğin güzel güzel şeyler düşünüyorsun yazdığın bütün bu içten sözlere teşekkür ediyorum... bunları düşünmek ve ifade etmek hem güzel hem bu zamanda biraz ters... keşke bunu yapabilsek evet imkansız değil ama zor... bunları düşününce aklıma üzülerek insanların bir ekmek için birbirini ezmesi geliyor... yardımlaşma çok güzel hele bunu o insanları rencide etmeden yapabiliyorsak... yardım edenle yardım alan karşılaşmadan faydalana bilse... ve ihtiyacı olmadığı halde ihtiyacı olanın hakkınıda hiç kimse gasp etmese... sosyal yardımlaşma gelişse ama öncelikli olarak sosyal devlet güçlense... yılda bir ay fakir insanlara yemek vermek devletin asli görevi değil ama iş vermek asli görevi... işi olan geliri olan kimse başkasına ihtiyaç duymaz... ama insanlık gereği olan olmayanla paylaşmalı... ben bu fikri çok beğendim... bunu nasıl organize ederiz bilmiyorum birlikte düşünelim... Okurken toz pembe hayallere daldım. Yemyeşil bir vadide sayısız meyve içinde olup da canınız çok çekmesine rağmen onları dalından koparacak gücünüz (paranız) olmaması çok acı birşey. Biz devlet için, Devlet ise bizim için var. Tüm insanlar için. Umudumuz yazdıklarınızla gelişen bir Türkiye ve Dünya'dır. Hem insanlık gelir kalplere hem de beyinlere fikir... Saygılar... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Okurken toz pembe hayallere daldım. Yemyeşil bir vadide sayısız meyve içinde olup da canınız çok çekmesine rağmen onları dalından koparacak gücünüz (paranız) olmaması çok acı birşey. Biz devlet için, Devlet ise bizim için var. Tüm insanlar için. Umudumuz yazdıklarınızla gelişen bir Türkiye ve Dünya'dır. Hem insanlık gelir kalplere hem de beyinlere fikir... Saygılar... Ramazan orucu bir kaç konuda birden insana fayda sağlıyor... birincisi sabır etmeyi öğreniyoruz açlıkla gösterilen sabır insanın dayanıklığını arttırıyor ve insan beyni sabrederek olaylar karşısında daha soğukkanlı davranmayı öğreniyor... Bunu bilim söyler... ve açlık bunu deneyimlemek zor şey ama akşam iftar sofranızda sayısız nimetle karnımızı doyurma şansımız var çoğunuda yiyemeden... ama ya akşam sabah yiyecek bişey bulamayanlar onların sınavı çok daha ağır... Allah yardımcıları olsun... işte bu durumlarda insan ne yapabilirim demek zorunda neye inanıp inanmadığı değil insanca yaşayıp yaşayamadığıdır sorun... malesef yoksulluk çok çirkin şeylerde doğuruyor... bunun önüne geçmenin bir yoluda sosyal yardımlaşma... ne yapabiliriz işte hepbirlikte birşeyler düşünüp bir araya gelmek için fırsattır bu... bu düşüncelerin yaygınlaşmasını sağlamak vicdanlara dokunabilmek bile daha güzel günlerde buluşturur bizleri... ülkemizin en önemli eksikliğinden biri sosyal yardım kuruluşlarına olan güvensizlik ve bu kurumların üç beş kişinin elinde olması daha fazla katılım ve daha fazla ortak hareket şart... camilerde ve okullarda ama ülke genelinde bu tür yardımlar yıl boyunca yapılamazmı? varlıklı olanlar her caminin ve her okulun özellikle bu konu için yapılan bölümlerinde ihtiyaç malzemeleri toplasalar ve muhtaç olanlar oralardan gidip itilip kakılmadan faydalansalar muhtarlarda bu konuda yardımcı olabilir... ne bileyim olurmu? Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 bu çiçek jön'e güzel bir fikir ve ne güzel olabilecek bir uygulama..yardımlaşma bizim geleneklerimizde olan ama gittikçe suistimale açık bir alan olmaya dönüşen..çirkinleştirilen ki duyuyoruz dernekler vs..bir yöne kaymaya başladı.. ama böyle güzel fikirler uygulanabilse ki bazı yerlerde yapılıyormuş..ihtiyacı olanlar faydalanabilse ezilmeden aşşağılanmadan mahcup olmadan..ben kendi adıma o içtiğim kahvedende yediğim yemektende aldığım ekmektende ayrı bir tat ve sevinç duyarım.. yardımlaşmadan anladığımız..tvlere çıkıp isim vererek miktar belirterek kendini göstermek olmamalı yada kamyonu yanaştırıp bir bölgeye insanlığımızdan utandığımız sahnelere ihtiyaç sahibi kişiler figüran yapılmamalı.. ne kadar çok şeyi unuttuk.. Alıntı
Φ Aurelius Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 işte asıl kavranamayanın bu olması acı..... "tansiyon düşmesi ve çıkması" : öncelikle şunu belirtmek isterimki; oruç tutmak sağlığı elvermeyenlere farz değildir. hatta ve hatta bilmem bilir misiniz ama insanın vücuduna işkence etmesi günah olduğu için sırf oruç tutmak adına vücuda zarar vermekte günahtır. oruç sağlığı sıhhati yerinde olanların borcudur. diğer kanılarınıza gelince, sürekli asabiyet ve sinirli hallerden bahsetmişsiniz oruç tutmak sadece yemek yememek,su içmemek değildir. nefsimize,dilimize,zayıf yönlerimize hakim olabilmektir. "oruçluyum. sinirliyim. istediğim gibi agresif olabilirim,bağırıp çağırıp insanları kırabilirim." değildir oruçlu olmak. boğazınıza hakim olabildiğiniz gibi ağızınızdan çıkacak tüm kötülüklerede hakim olabilmektir. ayrıca.... Allah kulları aç kalsın diye oruç tutulmasını farz kılmamıştır. tok açın halinden anlamaz derler ya! işte.... tok olanlarda oruç tutup açın halinden anlayabilsin istemiştir. ama biz öylesine bencilleşen bir toplumuz ki bunları anlayamıyoruz. hatta tamamen mantığa dayanabilecek şeyleri bile çarpıtıp sırf muhalefet olup farklı olabilmek adına yerden yere vurup ,bazılarının ideoloji haline getirip insanları soğuttukları dini hiçe saydırıyoruz. neyse.... aslında bu tarz konulara girmeyi sevmem. herkesin görüşü kendisinedir. kimseyi yargılamak ya da yermek bana düşmez. saygılarımla..... Oruç bir irâde terbiyesidir. İnsan, aklı ve irâdesiyle insandır. Ondaki güdüler, heyecanlar, duygular, arzular aklı perdeler veya aklın hükmünün işlemesini engeller. Aklın, dînin, ahlâkın doğrularını, güzellerini hayata geçirebilmek için güçlü bir irâdeye ihtiyaç vardır. Güçlü irâde eğitimle elde edilir, oruç da çok uygun bir "irâde terbiyesi aracı"dır. Insan nefsinin isteklerine ve ihtiraslarina engel olur. Oruc tutanlar daha sabirli ve metin olurlar. Senenin diger aylarinda devamlı calışan ve yorulan mide oruc aracılığı ile dinlenme imkâni bulur. Oruc, toplumun ahlâki hayatini degistirir, iyiye ve güzele götürür. Zenginler, oruc sayesinde fakir ve yoksullarin durumunu daha iyi anlar. Böylece bireyler arasinda yardimlasma, acima, sefkat ve merhamet duygulari gelisir. Ramazan ayrı bir ay olduğundan haramlara hic yaklasılmaz. Ayrıca daha öncede sağlık için faydasını başka bilim adamından dile getirmiştim arkadaşlarım diyorki doktor değilim ama olmuş,demiş miler mışlar işte başka doktorların açıklmaları.. Dr. Hellmut Lützner, “Oruç Sayesinde Yeni Doğmuş Gibi” adlı kitabında, şu gerçekleri dile getiriyor: “Oruçlunun hissettiği acıkma safhaları, aslında tedavi seanslarıdır. Bu safhalar, hastalıklı ve zararlı maddelerin dokulardan koparıldığı ve vücutta dolaştığı saatlerdir. Oruç sırasında bazı vücutlarda meydana gelen ağız ve ter kokuları, bu zararlı maddelerin vücuttan atılması sebebiyledir.” Dr. Hellmut Lützner Dr. Otto Buchinger (1882-1970) “Şifalı Oruç” adındaki kitabında, Tehlikeli bir mafsal romatizmasına yakalanan hasta, , kaslarının eriyerek karaciğerinin büyüdüğünü ve safra kesesinin iltihaplanadndığında oruçla tedavi ettiğini ve tansiyon düşüklüğü gibi istisnalar hariç, hiçbir hastalık yoktur ki, orucun faydası olmasın veya tamamıyla iyileştirmesin! Oruç, bıçağa gerek duyulmayan bir ameliyattır.” Dr. Otto Buchinger 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Prof. Dr Sait Kapıcıoğlu ve arka-daşları bu konuda bir çalışma yapmışlardır. Fosfolipitler olarak adlandırılan kan yağlarının bir grubu oruç ile düşer. Kan yağlarının düşmesi damar sertliği tehlikesini azaltır. Sindirim sisteminin birçok hastalığı beslenme-den olumlu veya olumsuz etkilenir. Diş ve çiğneme bozukluklarına bağlı, hazımsızlık, gastrit, mide ve safra kesesinin çalışma bozuklukları gıda alımından olumsuz etkilenen hastalıklardır. Akut pankreatit ve akut kolesistit gibi hastalıklarda ağızdan beslenme-nin kesilmesi tedavinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Oruçta gıda alımının kesilmesi sindirim sistemini dinlendirmek için bir fırsattır. Prof. Dr Sait Kapıcıoğlu SAYGILAR... arkadaşlar gerekli cevapları vermişler zaten size..ama eklemek istediğim şu ki bazı hastalıklara yemeği kısma ya da belli besinleri yasaklama zaten uygulanan bir yöntem.. ama dikkat edin oruçla birlikte sağlıklı insanlar.. bakın sağlıklı insanlar diyorum oruca başladıktan sonra tansiyon düşüklüğü, ağız kuruluğu, şiddetli baş ağrısı, işten ve güçten düşme, enerji yetersizliği, bazen bayılma.. gerçekleşen ve gözlemlediğim olgular..ve bırakın sabrı ramazanda insanların psikolojisi bozuluyor..evde oturupta yatıpta oruç tutanlardan bahseytmiyorum.. bahsettiklerim aktif çalışan insanlar. en basitinden yakınımda ki insanlar.. oruçla birlikte söylenenleri bir kerede anlamıyorlar, ikinci defa da belki.. akılları fikirleri akşamın olması.. bence insanlar bir kanıya varmak istediklerinde ilk önce yaşadıkları yerleri, çevresini iyi gözlemlemeli ve buna göre yargıya varmalı. Şunuda belirtmek istiyorum..müslümanlar aç kalarak sabrı öğrenmeye çalışıyolarsa bir de hintlilere baksınlar o zaman.. adamlar bir ay değil her zaman aç kalıp kendilerini terbiye etmeye uğraşıyolar..sadece aç kalarakta değil.. neler neler yapıyorlar kendilerine..şimdi onlar daha mı doğru doğru yolda daha mı erdemliler? Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Ramazan orucu bir kaç konuda birden insana fayda sağlıyor... birincisi sabır etmeyi öğreniyoruz açlıkla gösterilen sabır insanın dayanıklığını arttırıyor ve insan beyni sabrederek olaylar karşısında daha soğukkanlı davranmayı öğreniyor... Bunu bilim söyler... ve açlık bunu deneyimlemek zor şey ama akşam iftar sofranızda sayısız nimetle karnımızı doyurma şansımız var çoğunuda yiyemeden... ama ya akşam sabah yiyecek bişey bulamayanlar onların sınavı çok daha ağır... Allah yardımcıları olsun... işte bu durumlarda insan ne yapabilirim demek zorunda neye inanıp inanmadığı değil insanca yaşayıp yaşayamadığıdır sorun... malesef yoksulluk çok çirkin şeylerde doğuruyor... bunun önüne geçmenin bir yoluda sosyal yardımlaşma... ne yapabiliriz işte hepbirlikte birşeyler düşünüp bir araya gelmek için fırsattır bu... bu düşüncelerin yaygınlaşmasını sağlamak vicdanlara dokunabilmek bile daha güzel günlerde buluşturur bizleri... ülkemizin en önemli eksikliğinden biri sosyal yardım kuruluşlarına olan güvensizlik ve bu kurumların üç beş kişinin elinde olması daha fazla katılım ve daha fazla ortak hareket şart... camilerde ve okullarda ama ülke genelinde bu tür yardımlar yıl boyunca yapılamazmı? varlıklı olanlar her caminin ve her okulun özellikle bu konu için yapılan bölümlerinde ihtiyaç malzemeleri toplasalar ve muhtaç olanlar oralardan gidip itilip kakılmadan faydalansalar muhtarlarda bu konuda yardımcı olabilir... ne bileyim olurmu? Ben duyduklarımla demeyeceğim -ki duyduğum, okuduğum o kadar olumsuz olay varken bile, ben sadece gördüklerimle diyeceğim, oruç insanın kuru kuru aç kalmasından, sıhhatini bozmasından, sinirlerini harap etmesinden başka bir işe yaramıyor. Muhammed'in zamanında ve daha sonraki yüzyıllarda endüstri çağı başlamadan ne fabrika varmış ne de başka bir şey. O zamanki insanlar için oruç tutmak daha bir kolaymış. İş yok güç yok. Yan gel yat oruç tut. Artık insanların bir ay oruç kaldıracak ne vakti var ne de sinirleri buna müsait. Hristiyanlar oruca çözüm bulmuşlar, ortaçağda 40 günlük olan oruç süresini sadece Cuma günü ile sınırlı kılmışlar ve bu Cuma günü et yemeği bırakmışlar. Ama artık bunu bile yapan çok az Hristiyan var. Fakir fukaranın neler çektiğini bilmek için oruca gerek yok, Allah'ın gözünde hoş gözükmekse maksat, bunu ibadet yoluyla değil insana insan muamelesi yaparaktan yerine getirmek çok daha mantıklıca diye düşünüyorum. bu çiçek jön'e güzel bir fikir ve ne güzel olabilecek bir uygulama..yardımlaşma bizim geleneklerimizde olan ama gittikçe suistimale açık bir alan olmaya dönüşen..çirkinleştirilen ki duyuyoruz dernekler vs..bir yöne kaymaya başladı.. ama böyle güzel fikirler uygulanabilse ki bazı yerlerde yapılıyormuş..ihtiyacı olanlar faydalanabilse ezilmeden aşşağılanmadan mahcup olmadan..ben kendi adıma o içtiğim kahvedende yediğim yemektende aldığım ekmektende ayrı bir tat ve sevinç duyarım.. yardımlaşmadan anladığımız..tvlere çıkıp isim vererek miktar belirterek kendini göstermek olmamalı yada kamyonu yanaştırıp bir bölgeye insanlığımızdan utandığımız sahnelere ihtiyaç sahibi kişiler figüran yapılmamalı.. ne kadar çok şeyi unuttuk.. Sevgili frozen, unuttuk değil, adam sendeci olduk. Ve haklısın, insanları figuran yapmadan yapılmalı ne yapılacaksa. Sosyal bir devlet değiliz ama olsak dahi bazı insanların bazi insanlara her zaman ihtiyacı olacak. Bunu sosyal devlet olan bazı Avrupa ülkelerinde de görüyoruz. Alıntı
Φ jeune Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 sardunyam ve frozen bende sıze tsk ederım ulkemız sartlarını cok ıyı bılıyorsunuz.zengın daha cok zengın oluyor fakır ıse dahada cok fakırlesıyor.bır sınıf farkı cıkmaya basladı ve zengınle fakır arasında bır ucurum var.bu yuzden bu tur yardımlasmanın onemlı olacagını dusunuyorum.ama bunu nasıl yaygınlastırabılırız orasıda bır soru ısaretı.askıda ekmek ıle ılgılı cok kısa bır fılm var cok sanatsal olmasada eklemek ıstedım. Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Herkese hayirli ramazanlar Allah orucunuzu kabul etsin. yamyam frankfurt Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Sevgili Muki gördüklerindede haklılık payı vardır muhakkak ama oruç tutan ve bunun manasını anlamaya çalışan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim çok sabırsızdım ama yemekle çok aram yoktur yani ben yaşamak için yiyenlerdenim yinede insan 16/17 saat açlık çekince sıkıntıyla beraber direnç gösterebilmeyide öğreniyor... Açlığın ne olduğunu açları görerek anlamakta var ama açlık çekerken anlamak daha başka... Şimdi ben inandığım değerlerin benim için ne ifade ettiğini ancak kendim bilirim bunu ne sana nede başkasına anlatamam... Zaten tamamen beni ilgilendirir... Orucun diğer semavi dinlerdede olduğu biliniyor değişime uğradığıda söyleniyor... Evet oruç tutmak zordur çalışanlar için çok daha zor hele emek işçileri için müthiş bir irade gerektiriyor... Ben Allah'ın rızası için oruç tutan herkesin bu ibadetinin kabul olmasını dilerim... Bunu tartışmaktansa biz ne yapabilirizi konuşmak daha güzel olur galiba... Jön film içinde teşekkürler... Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Hali vakti yerinde bir adam kalkar bulunduğu mahallesinden tanımadığı fakiri bol bir mahalleye ve o mahallenin bakkalına gider. Bakkala 'çıkar bakalım zimem (veresiye) defterini' der. Adam mahalle sakinlerinden kimseyi tanımadığı için defteri herhangi bir yerinden açar ve rastgele sayfaları yırtar ve sonra yırttığı sayfaları bakkala verir ve hesaplatır. Çıkan borcu öder ve o sayfaları alır gider. Bu hali vakti yerinde olan kişi kime yardım ettiğini bilmediği için büyüklenip başa kakma durumu olmaz. Borcu ödenen de kendine kimin yardım ettiğini bilmediği için en ufak bir eziklik yaşamaz. Biz bir zamanlar böyle bir milletmişiz. Şimdilerde ise yardım etmek reklam, yardım edilenler de bu reklamda figüran oldu, frozen arkadaşımızın da dediği gibi. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Hali vakti yerinde bir adam kalkar bulunduğu mahallesinden tanımadığı fakiri bol bir mahalleye ve o mahallenin bakkalına gider. Bakkala 'çıkar bakalım zimem (veresiye) defterini' der. Adam mahalle sakinlerinden kimseyi tanımadığı için defteri herhangi bir yerinden açar ve rastgele sayfaları yırtar ve sonra yırttığı sayfaları bakkala verir ve hesaplatır. Çıkan borcu öder ve o sayfaları alır gider. Bu hali vakti yerinde olan kişi kime yardım ettiğini bilmediği için büyüklenip başa kakma durumu olmaz. Borcu ödenen de kendine kimin yardım ettiğini bilmediği için en ufak bir eziklik yaşamaz. Biz bir zamanlar böyle bir milletmişiz. Şimdilerde ise yardım etmek reklam, yardım edilenler de bu reklamda figüran oldu, frozen arkadaşımızın da dediği gibi. Bir zamanlardı o Sayın Muki... Eskiden bilirsiniz ve hala vardırlar birer kalıntı olarak; Kervansraylar, Bedestenler ve Hanlar falan vardı. İçlerinde sıra sıra dükkanlar olur. Mesela İstanbul'da Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı... İzmir'de Kızlar Ağası Hanı gibi... İşte rivayet odur ki; Aynı han içersinde aynı işi yapan dükkanlar bulunurdu. Yani diyelim ki hırdavatçı bulunuyor üç tane birden. Bir müşteri gelirdi ilk hırdavatçıya ve diyelim ki Nal ve Süpürge alacak. İlk hırdavatçıda iki malzeme de bulunduğu halde, hırdavatçı şöyle demiş; "-Bende nal bulunmaz, ötekinden alıver." "-E var ya işte, versene!" "-Bende bulunmaz, çünkü o da daha siftah yapmadı!" Şimdi böyle bir hassasiyet var mıdır acaba? Millet birbirinin kuyusunu kazıyor... Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Bir hikaye de ben anlatmak isterim eski İstanbul'la alakalı olarak. Eski istanbul semtlerinde sadaka taşları denen taşlar bulunurmuş mahallenin güçlü kuvvetli delikanlıları bu sadaka taşlarını her gece hali vakti yerinde kişilerin kapısı önüne bırakırlarmış.Ve onların doldurdukları sadaka taşları tekrar yerlerine konur ve ihtiyacı olanlar, buradan ihtiyacı kadar olanı , gece karanlıkta hiç kimse görmeden alırmış Dediğin gibi sevgili muki kimse görmediği için alanlar eziklik duymaz ve bu sadakayı verenler de kime verdiklerini bilmedikleri için böbürlenmezlermiş. NEREDEN NEREYE GELDİK ÇOK YAZIK Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 İnsanların alın terleri ile kazandığı paraları, iane yada sadaka olarak "kimse görmeden", "eziklik duyulmadan" alınacağından ben pek emin değilim. Sizler eminmisiniz ? Ama lutfen diğeri kadar eziklik olmaz demeyin. İnsanların az da olsa ezilmelerine destek olursunuz. Asıl eziklik duyması gerekenler, kişi ya da yönetim olarak onlara bir şekilde ezikliklerini sağlayanlardır. İhtiyacı olanlara yardımı, asıl devlet kurumlarının yapması gerektiğini, sonrada iane kabul etmemsi için de iş vermesi gerektiği bilinmelidir. Tartışması yapılacak, sahip çıkılacak asıl konu budur. İnsanların doğal (arkadaşça, dostça, insanca) yardımlaşmalarını, farkçı zihniyet olan kader, zekat, sadaka, ve iane vs. gibi kötü alışkanlıklarla bir görmeyelim. Yönetimleri hortumlarıyla baş başa bırakmayalım, görevlerini hatırlatalım. Yoksa görevi halka yüklemekle kişilerin ezikliğine ve devletin bu konudaki aymazlığına, duymazlığına biz sebep oluruz. Öylemi sevgili Muki ve Gelincik ? Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 Sayın maraba tabiki önemli olan bu tür yardımların devlet eliyle yapılıp halka bırakılmamasıdır.Sevgili muki de sanırım benim gibi zekatı ve sadakayı desteklemek için yazmadı bu anekdotları.Ama ülkemizde olması gerekenle olan çok farklı.Devlet eliyle fakirliğin siyasallaştırılması ve insanların çalışmadan da bir şeyler elde edebilecekleri bilincinin yerleştirilmesi ve bunu kullanarak iktidara gelinmesi hepimizin bildiği gerçekler daha doğrusu görebilenlerin.Bunu yerleştirmek tek başına bireylerin yapabileceği bir durum değil.Bunu yapabilecek olan -tıpkı yardım yapmasında olduğu gibi- devlettir.Devleti yönetenleri de ne yazık ki yukarda söylediğim bilince sahip halk seçiyor. Bu böyledir diye de kusura bakmayın özellikle çocuklarla ilgili konularda devletin yapmasını bekleyip bu duruma göz yumamam.Ama bireysel ama yardım kuruluşları vasıtasıyla elimden geleni yaparım. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 sistem insanları sadaka almaya alıştırıyor... seçim zamanları yada başka çıkar amaçlı erzak, para ve giyim yardımı yapılıyor... ve bunların nasıl suistimal edildiğinide görüyoruz... ülkemizde ihtiyacı olmadığı halde bunlardan yararlananda çok sayıda insan var... bedavacılık yerleşti topluma... böyle olunca insanlara birşeyler alarak her istediğinizi yaptırır gibi oluyorsunuz... tuhaf ve utanç verici bir durum... fakir insanların sorumluluğu elbette ilk önce devletin üzerinde ama öncelikli vazifesi iş vermektir... yada iş olanağı sağlamak geçici yardımlarla ancak dilenci durumuna sokar ve bunu alışkanlık halinde getirir insanlar... elbette sosyal yardımlaşma yapacağız devlet var demeyeceğiz ama devlet varlığını hissettirecek... maraba da haklı, gelincikte haklı... bütün bunlar elimizde... insani değerlerimizle varız... devlette bizlerden aldığı vergilerle var... ve o vergileri kendileri için oy uğruna sadaka niyetine vatandaşa dağıtıp bunuda iyilik olarak gösteriyorlar... vatadaşta bundan memnun hazır bedava geliyor kapısına karşılığı var ama ne önemi var... sadakacılığın, bedavacılığın, ihtiyacı olmadığı halde başkasının hakkını gasp edenin çok olduğu bir ülke burası... o yüzden hortumcular var... yardım ediyoruz sananlar o hortumcuları zengin ediyor... onun için vatandaş önce kendi çevresine bakmalı ve mümkün olduğu sürece de yardımı ihtiyacı olana aracısız vermeli... ya da en azından umumi yerlerde rantçıları sokmadan bir sistem geliştirilmeli... ama önce iş önce kazanç ve aş... oda devletin en büyük vazifesi... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 sayın maraba diyelim ki devlet iş verdi..bir aileye bakan aile reisi ailesinde bakmakla yükümlü olduğu insanlar sayısınca gidere sahiptir..ama aldığı ücret bir kişiliktir..bu durumda bu aile mutlaka desteğe ihtiyaç duyabilir.desteği sağlayacak insanlardır..zaten onların da insafına kalmış..vermezse kim zorlayacak... islamda zekat kişilere bırakılmamıştır..devlet eliyle toplanır ve devlet eliyle gerekli yerlere dağıtılır.. ama bu gün bunu yapan bir kurum olmadığından herkes bunu ferdi olarak yapmaktadır..sadaka kişilerin kendi arzusuyla verdikleri bir şeydir..ve sizin insani yardımlaşma dediğinizden farklı hiçbir tarafı yoktur....üstelik islamda sadaka kavramı o kadar geniştir ki...yol üzerinde zarar veren birşeyi alp kaldırmaktan tutun bir başkasına tebessüm ve güleryüz göstermeniz bile sadaka kavramıyla tanımlanır... İnsanların doğal (arkadaşça, dostça, insanca) yardımlaşmalarını, farkçı zihniyet olan kader, zekat, sadaka, ve iane vs. gibi kötü alışkanlıklarla bir görmeyelim. demişsiniz.. zekat sadaka iane (yardım demektir iane zaten dini bir kavram değildir geneldir) gibi kötü alşkanlıklar demişsiniz....sıgara alkol uyuşturucu gibi mi yoksa neyi kastettiniz? benim bu cümleden anladığım sırf dini kavramlar olduğu için karşı çıkıyorum demek istemişsiniz ...arkadaşınızın ya da yanınızda çalışan temizlikçi bayanın sizin yapacağınğz dostça insani yardımınızdan eziklik duymayacağını nasıl garanti edebiliyorsunuz?? Yönetimleri hortumlarıyla baş başa bırakmayalım, görevlerini hatırlatalım bu cümlenize tüm benliğimle katılıyorum selamlar Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 sayın maraba diyelim ki devlet iş verdi..bir aileye bakan aile reisi ailesinde bakmakla yükümlü olduğu insanlar sayısınca gidere sahiptir..ama aldığı ücret bir kişiliktir..bu durumda bu aile mutlaka desteğe ihtiyaç duyabilir.desteği sağlayacak insanlardır..zaten onların da insafına kalmış..vermezse kim zorlayacak... Bunlar sosyal devlet için basit çözümler sayın 4 mevsim. Bu kadar zorlamayın mantığınızı. Elbette çocuk parası verilebilir çocuk sayısı kadar. Bu, kapitalist avrupa devletlerinde bile var. Çocuk yardımı fazla çocuk yapma amaçlı yapılmamalı. Teşfik değil oranlı olmalı. Halkımızın da mutlu olma hakkı var. "islamda zekat kişilere bırakılmamıştır..devlet eliyle toplanır ve devlet eliyle gerekli yerlere dağıtılır.. ama bu gün bunu yapan bir kurum olmadığından herkes bunu ferdi olarak yapmaktadır..sadaka kişilerin kendi arzusuyla verdikleri bir şeydir..ve sizin insani yardımlaşma dediğinizden farklı hiçbir tarafı yoktur....üstelik islamda sadaka kavramı o kadar geniştir ki...yol üzerinde zarar veren birşeyi alp kaldırmaktan tutun bir başkasına tebessüm ve güleryüz göstermeniz bile sadaka kavramıyla tanımlanır..." Kişisel yada devlet eliylede olsa sınıf farkını legalleştirecek her türlü yardıma karşıyım. Sömürü düzeni olan kapitalizmde yaşıyoruz madem; burada da aile açıklarının devlet eli ile yapılmasından tarafım. Sınıfsal sömürüden kopyalanmış, islam kültüründe olan fitre, zekat, sadaka ve farklı yaratılış kavramları sağduyuya ve insan mantığına, eşitlikçi düşünceye aykırıdır. zekat sadaka iane (yardım demektir iane zaten dini bir kavram değildir geneldir) gibi kötü alşkanlıklar demişsiniz....sıgara alkol uyuşturucu gibi mi yoksa neyi kastettiniz? Herkesin emeğini sorumsuzca almayı kabul eden, emekte, üretimde tembellik edeni de hazırcılığa teşfik eden karşılıksız yardım anlayışına, kötü alışkanlıklar kadar karşıyım. Tekrar söylüyorum yardım kurumları devletindir. Devlet boş yere vergi toplamıyor. Arkadaşlarımın devlet dışında yardım laşma fikirleri devlet organlarını pasifize eder. Etmiştir de. Söz konusu çocuk bile olsa... Çocuklara direkt yardım çok daha hassas bir konudur. Küçükken çouğun beynine yerleşecek bir eziklik kompleksini asla düzeltemeyiz sonra. "benim bu cümleden anladığım sırf dini kavramlar olduğu için karşı çıkıyorum demek istemişsiniz ...arkadaşınızın ya da yanınızda çalışan temizlikçi bayanın sizin yapacağınğz dostça insani yardımınızdan eziklik duymayacağını nasıl garanti edebiliyorsunuz??" Din kaynaklıda olsa, devlet kaynaklı da olsa, yada kişisel çalışmadan, hak etmeden verilecek her türlü yardıma karşıyım. İllaki hak etmesi gerekir. Diğer çalışan insanlara haksızlık olmaması gerek. Tesadüflerin getireceği zor durumlar olabilir elbette. Kazalar, sağlık bozukluğu vs. gibi. Bu durumda devlet organlarına baş vurulmalıdır. Dostlar bu yolu onlara zaten gösterecektir. Dahasıda kendisi bilecektir. İnsanlarda sınıf farkı uçurum olmadığında, yapılacak dost yardımlaşmaları ancak ödünç alıp verme şeklinde olacaktır. Bunda da zaten eziklik duyulmaz. "Yönetimleri hortumlarıyla baş başa bırakmayalım, görevlerini hatırlatalım"bu cümlenize tüm benliğimle katılıyorum Teşekkürler sağduyulu insanlar sağduyuda zaten birleşeceklerdir. Herkesçe bilinen konuları fazla uzattım gibi geldi bana. Bu yazımın, bu konuda son olması gereğini düşünüyorum. Selamlar. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.