Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 GÖL Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz Zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için Demirleyemez miyiz? Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak, Seyrine doyamadığı o canım su yanında Bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak Oturdum tek başıma! Altında bu kayanın yine böyle inlerdin, Yine böyle çarpardı dalgaların bu yara, Ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin O güzel ayaklara. Ey göl hatırında mı? Bir gece sükut derin, Çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta Suları usul usul yaran kürekçilerin Gürültüsünden başka Birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes Büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi. Sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses Şu sözleri söyledi: "Zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz Akmaz olunuz artık! En güzel günümüzün tadalım o süreksiz Hazlarını azıcık!" "Ne kadar talihsizler size yalvarır her gün Hep onlar için akın; Günlerle birlikte dertlerini götürün, Mesutları bırakın." "Nafile isteyişim geçen saniyeleri Akıp gidiyor zaman; Geceye "daha yavaş" deyişim boş, tan yeri Ağaracak birazdan" "Sevişmek! Hep sevişmek! Akıp giden saatin Kadrini bilmeliyiz! İnsan için liman yok, sahil yok zaman için, O geçer biz göçeriz!" Kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak Bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar, Kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak Matem günleri kadar... Nasıl olur kalmasın bir iz avcumuzda? Nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek? Demek vefasız zaman, o demleri bir daha Geri getirmeyecek... Loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık, Acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri? Alıp götürdüğünüz derin hazları artık Vermez misiniz geri? Ey göl! Dilsiz kayalar! Mağaralar! Kuytu orman! Siz ki zaman esirger, tazeler havasını, Ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan Bari hatırasını! Sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun Güzel göl etrafını süsleyen oyalarda, O kapkara camlarda, sularına upuzun Dökülen kayalarda! İster meltemlerinde, ister ürperişle esen Seslerde, ister uzak ister yakında olsun, Yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen Ay ışığında olsun! Kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan, Meltemini dolduran kokular, hep beraber, Ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan, Desin ki: "Seviştiler." Alphonso de Lamartine Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Nasıl anlatayım sana Sevdiğim anlat diyorsun Toparlayıp yaka paça Götürdüler biliyorsun... Burda çaylar soğuk soğuk satılır Valtalarda kesik volta atılır Gözlerinden çivilenmiş cesetler Gün aşırı gözlerime takılır... Evet çirkin adamlar gençliğimi çaldınız Uykumu sorgulayıp düşlerimi astınız Karanlık duvarları üzerime ördünüz Psikopat gecelere ruhumu dövdürdünüz Çimento gülü oldum Yaşayan ölü oldum Evet ben deli oldum Beni siz delirttiniz!!! Osman Öztunç... Alıntı
Misafir ErdalAktaş Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2006 Kar kesti yolu sen yoktun. Oturdum karşına dizüstü seyrettim yüzünü gözlerim kapalı. Gemiler geçmiyor uçaklar uçmuyor sen yoktun. Karşında duvara dayanmıştım konuştum konuştum konuştum ağzımı açmadım. Sen yoktun, ellerimle dokundum sana ellerim yüzümdeydi. Nazım Hikmet Ran Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Bir Ülkücü Sevdim yýllar önceydi, puslu bir eylül sabahý... kampüs kantininde tanýþmýþtýk onunla... daha dün gibi hatýrlýyorum... gözleri kömür karasý, sözleri gönül yarasýydý... vurulmuþtum... koç gibi delikanlý derler ya, iþte tam öyleydi... özü sözü birdi, mertti, sertti, erkekti... aþýk olmuþtum, platonikte olsa o benim aþkýmdý, seviyordum... göz göze gelince boðazýma bir þeyler düðümlenir, kekeler konuþamazdým... aðzým kururdu, titrerdim... o ise öylece bakar susardý... ayný okuldaydýk... benimle ilgilendiðini hissederdim... konuþmazdý... yan yana gelirsek, lafý ben açar beklerdim... o havadan sudan konuþur, araya laf karýþtýrýr çeker giderdi... bazen günlerce gözükmezdi, özlerdim... beni sevdiðini söylemesi için her numarayý yapardým, yemezdi... çay içelim derdim, gelmezdi... telefonumu verirdim, aramazdý... kitabýný, notlarýný alýrdým verene kadar istemezdi... eline dokunurdum çaktýrmadan çekerdi... yalnýzca kantinde yakalardým onu, gider otururdum yanýna... çay alma bahanesiyle kalkardý... dönünce tam karþýma otururdu... göz göze gelirdik, hissederdim beni sevdiðini... gözleri söylerdi o söylemezdi... sinirlendiðini belli etmemeye çalýþarak, çayýný yarým býrakýr, sigarasýný söndürür, kalkar giderdi, çýldýrýrdým. o hep gitti, ben hep bekledim... böyle geçti tam üç sene... okul bitmek üzereydi ve benim doðum günümdü... onu da çaðýrmýþtým... her zaman ki gibi gelmez diyordum ama geldi, ilk defa geldi... sevinçten uçuyordum... kapýda onu görünce her þeyi göze aldým... el alemin içinde boynuna sarýlýp baðýra çaðýra "seni seviyorum lan" dedim... "seni seviyorum" rahatlamýþtým... arkadaþlar aptallaþtýlar, ben utançtan kýpkýrmýzý oldum... o elindeki bir tek kýrmýzý gülü uzattý bana, "lanet olsun" dedi... "lanet olsun, bende seni seviyorum" göz gözeydik, aðlýyordu... ve acý bir gülümseme belirdi yüzünde... içeri bile girmedi, kapýdan döndü gitti... içimde fýrtýnalar koptu o gidince... yüreðim acýyordu... seviyordum, seviliyordum aðlýyordum, gitmiþti.. aylar sonra gazetede gördüm resmini... okulunu bitirmiþ, öðretmen olmuþtu... güpegündüz, yol ortasýnda, öðrencilerinin gözünün önünde vurmuþlar onu. ülkücüymüþ... GRUP ÖTÜKEN Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Bir Ülkücü Sevdim Seslendiren: Grup Ötüken Yıllar oncesiydi Puslu bir eylul sabahı Kampus kantınınde tanısmıstık onunla Daha dün gibi Gozleri kömur karası Sozleri gonul yarasıydı Vurulmustum Koç gibi delikanlı derler ya iste tam oyleydı Özü sözü bir Mertti sertti erkekti Asık olmustum Platonıkte olsa O benim aşkımdı seviyordum Gozgoze gelınce bogazıma birşeyler düğümlenir kekeler Konusamazdım agzım kururdu titrerdim O ise oylece bakar susardı Aynı okuldaydık Benimle ilgilendigini hissederdim konusmazdı Yanyana gelirsek lafı ben acar beklerdim O havadan sudan konusur araya laf karıştırır ceker giderdi Bazen günlerce gözükmezdi Özlerdim beni sevdigini söylemesi için Her numarayı yapardım yemezdi Cay içelim derdim gelmezdi Telefonumu verirdim aramazdı Kitabını notlarını alırdım verene kadar istemezdi Eline dokunurdum çaktırmadan cekerdi Yalnızca kantinde yakalardım onu Gider otururdum yanına cay alma bahanesiyle Kalkar donunce tam karsıma otururdu Hissederdim Beni sevdigini gözleri soylerdi O soylemezdi Sinirlendiğini belli etmemeye calışarak Cayını yarım bırakır Sigarasını söndürür kalkar giderdi çıldırırdım "ikibin içerdi" O hep gitti ben hep bekledim boyle gecti tam üç sene Okul bitmek üzereydı ve benim doğum günümdü Onuda cagırmıstım Her zamankı gıbı gelmez dıyordum Ama geldi ilk defa geldi sevinçten uçuyordum Kapıda onu görünce herseyi göze aldım Elalemın ıcınde boynuna sarılıp Bagıra cagıra "seni seviyorum lan dedim seni seviyorum" Rahatlamıstım arkadaslar aptallaştılar ben utancdan kıpkırmızı O elindeki bir tek kırmızı gülü uzattı bana "lanet olsun dedi lanet olsun bende seni seviyorum Gözgözeydik aglıyordu Acı bir gülümseme vardı yuzunde İceri bile girmedi kapıdan dondu gitti İçimde fırtınalar koptu o gidince Yüregim acıyordu Seviyordum seviliyordum aglıyordum Gitmişti Aylar sonra gazetede gordum resmini Okulunu bitirmiş ogretmen olmustu Gupe gunduz yol ortasında ogrencilerinin Gözü önünde vurmuslar onu "ülkücüymüş" Alıntı
Misafir alaTurka Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yol Türküsü Çiz beyaz haritalara mor kalemle Hiç görülmedik yepyeni kentleri Hep oralara götür beni Seninle olunca sıkılmam, giderim Çocuk yüreğinle sen kurarsın Köprüleri, alanları, kuleleri Panayırları ve çocuk bahçelerini Çiz haritaların en güzel yerine En güzel günleri ve geceleri Seninle olunca çekinmem, giderim O kentlere yolcu diye çiz beni Biletim, pardesüm, şemsiyem, şapkam Yüreğimde sevincim, kafamda düşüncem Nasıl da çok karıştık birbirimize Bu el hangimizin eli Bu saçlar hangimizin Senin gittiğin her yere giderim Afşar Timuçin Alıntı
Φ GÜLSÜN Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2006 Dokunki yansın yüreğin Ey sevdiğim bir çiçeğe Dokunki yansın yüreğin Aşka yanmış bir yüreğe Sokulki yansın yüreğin Usul usul ince ince Yapraklara kar duşünce Aç kolların bütün gece Sarılki yansın yüreğin Mor dağları aşa aşa Ay doğunca baştan başa Yanakta bir damla yaşa Dokunki yansın yüreğin İster sümbül boyun eğsin İster dallar yere değsin Seviyorsan nerden bilsin Sokulki yansın yüreğin Sabah seher yellerince Coşan bahar sellerince Sazın sarı tellerince Dokunki yansın yüreğin Can düşerken al toprağa Hayat gelir bin yaprağa Aşka susuz bir dudağa Dokunki yansın yüreğin Aşk denilen bir ummana Düşer isen yana yana Nuri Can gibi bir cana Sokulki yansın yüreğin Nuri CAN Alıntı
Φ *NATALIA* Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2006 Ah su geceler, karanlik geceler Beni sensizlige daha cok itenler Geceleri seni daha cok özlüyorum Geceleri sensiz olmak cok koyuyor bana Yalnizlıgımda suclu olan kim diye düsünüyorum? Benmiyim yoksa sen mi? Bir cevap bekliyorum birinden, bir hesap! Ama kimse agzını acıpta senle ilgili bir laf etmiyor Sanki sen hic yasamadın, sanki hic hayatıma girmedin gibi Aglamak geliyor icimden, aglayıp acımı azaltmak Olmuyor, yapamıyorum, su demirden kabugumu kıramıyorum Gün gelir buda gecer diyorum, unutursun onu! Oysa kendimi kandırıyorum insan kendisini unuturmu? Alıntı
Misafir ErdalAktaş Gönderi tarihi: 3 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 3 Temmuz , 2006 ertelenen sevdaların bedelini ödemiyor yaşam o zaman şimdi, sımsıkı tutup yüreklerimizi bir kez daha yitirmemek için geleceği suskunluğu boz manın zamanı gelmedimi özlemek yetmiyor özlemleri sıraya koymak gerek hikayenin bu yerinde varsayımlar üzerine kurulan gelecekte eğilmeden bükülmeden varabilmek için hedefe kaçakcısı olmadan duyguların yakalaya bilirsek birlikteliği bu günde bizim yarın da... Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2006 Siz Uyurken Birkaç tanımadık ses gelirse yüreğinizden, Belki tanırsınız beni... Hayatınızın beyaz-güzel sayfalarından, Koparılmış olabilir ismim... Haberinizin olmadığı çay bardaklarına sorun, Dudak izlerimden teşhis edebilirmisiniz beni. Sizi terk etmiş gibi görünsemde, Anlayacaksınız gidişimi ayak izlerimden. Siz uyurken ben! Öpüp gittim gözlerinizden! .. Ceyhun Yılmaz Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2006 Tetiği Bir Kez daha çek... Yüreğimde senin yerini Çaresizliğin kurşunu aldı Silahı doldurduğun an Zeten ölmüştüm Peki tetiği neden çektin? Seni düşünmek bile güzeldi Kuşlarla konuşup Ağaçlarla paylaştım yalnızlığı Kalbim duracağı an Gözlerinde hissettim kurtuluşu Oysa sen Sonum oldun... Yıllar önce bir falcı Seni avucumdan anlattı Hep bekledim Acılar avuçlarımda buruştu Falcı yok olmuştu Sonumu öğrenemedim... Şimdi ölümüm ile yaşamım arasında Kara bir çalı gibisin Artık çiçekte açmazsın Belki ölüp giderim Korkutma beni Hala belleğimde kalacakmısın? Tetiği bir kez daha çek ne olur Dayanamıyorum... ______________________________________ Bir Gizemli Güzelin Öyküsü Bir efsane kadar gizemliydin, Bir gül kadar alımlı, Ve ismin gibi güzeldin, Gülüşün gül kokuyordu. Güneş seni gördüğü için mutluydu. Ben güzelliğini destanlaştırıyordum yüreğimde. Gülüşün iz bırakıyordu can evimde. Yüreğimi yaralıyordu kirpiklerin. Yüreğimden sen sızıyordun kan yerine. Seni gördüğüm her anı kutsal biliyordum. Güzelliğini görüyordum bütün güllerin renginde. Sonra bir şiir oluyordun, sevda üstüne aşk üstüne. Ben, aşkın özsuyunu içiyordum, Elâ gözlerinden. Sen yine öyle güzel, öyle alımlı, öyle kayıtsız duruyordun... Her saniye, her salise yüreğimde sen vuruyordun... Bir gül gibi seviyordum seni, Zemheride sensizlikten üşüyordum. Ben mevsimleri şaşırdım senin yüzünden. Beş mevsim cemre diye yüreğime sen düşüyordun... Alıntı
Φ grejuva Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2006 ADIN İSTANBUL OLSUN.. seni nasıl terkederim sabahlarımın mavi buğusu is duman ve ter kokan tenin ve uzanırken çarşafa mahmurluğuyla bir f*hişenin duruşundaki hüzne rağmen yine de eğilmeyen boynunla sen kazandığım en acı zaferimsin seni nasıl terkederim aşkım esaretim hürriyetimsin sen benim iki tepeli şehrimsin... Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2006 Yokluğun Yanımda Yokluğun yanımda İlacı yok ki yokluğunun hükmü olsun Gözlerimin ağrısı bir kadının çığlığı ..ve gecemi kimse anlamıyor artık Diğerlerine benzemiyor yokluğun Diğerlerine benzemiyor ayrılığın... Niye benzesin ki? Hepsinden çok sevilmedin mi? Ceyhun Yılmaz Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2006 Unutmak Unuturum Unutmak zor değil Unutmak acı Unutmak zor değil Unutmak yazık Unutulmaz kimse yok bende Bir sana kıyamadım Gücüm yetmedi seni yok saymaya Kollarımı açtığım kadar unuttuğumsun Açamadığım kadar özlediğim Benim Unuttuğum Kadarını Sen Özler misin? Ceyhun Yılmaz Alıntı
Misafir ErdalAktaş Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2006 -------------------------------------------------------------------------------- Eğer Birgün Eğer birgün ağlamaklı olursan, Beni ara. Seni güldüreceğime söz veremem, Fakat seninle birlikte ağlayabilirim. Eğer birgün uzaklara kaçmak istersen, Beni aramaktan korkma. Seni durduracağıma söz veremem, Fakat seninle birlikte kaçabilirim. Eğer birgün kimseyle konuşmak istemezsen; Beni ara… Sessiz olacaðğıma söz veririm. Fakat… Eğer birgün ararsan ve cevap bulamazsan ... Hemen beni görmeye gel ... Bil ki sana ihtiyacım vardır..... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2006 ZOR OLAN SEVMEKTİ OYSA.. zor olan sevmekti oysa.. biz, hep kolay sıfatlar yükledik.. sevdalarımıza. ilmek ilmek duygularla dokunmuş.. buram buram hasret kokan.. yaşanamayası sevdalar büyüttük.. kuytularımızda. Ki.. zor da olmadı.. duygular arasındaki.. kördüğümleri eritmek. ayrılıyorduk birbirimizden hep, serkeş uykularımızda da. eski bir izdi, tatlı bir öpücükten sonra.. dudaklarımızın kenarına tutunan. peki ya, hangimiz daha biz’di? zor olan sevmekti oysa.. biz hep işin kolay tarafına kaçtık. delikanlı bir sevdayı.. yüzümüze-gözümüze bulaştırdık. sevmelere açtık biz, o kadar ki.. doymadık bir porsiyon aşkla. hep daha fazlasını istedik. zor olan sevmekti oysa.. zor olan direnmekti. biz direnemedik. bir şeyler söylemek istedik belki, ama hiç kimselere.. içimizdeki gizi.. içimizdeki bizi.. dinletemedik. Biz sevmeyi, geç öğrenebildik. zor olan.. sevmekti oysa.. bu kadar bayağılığın.. tam ortasında ! Alıntı
Misafir ErdalAktaş Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2006 Eriyen yaşamın, kalan son tortusu da çekti elini aşktan.. Billurlaştı düşünceler.. Aktı ömrün kadranından.. Yapamayacaklarımla uğraşmamdan dı,hep yapabileceklerimi ıskalamam. Oysa; Kırlangıcın su içtiği gibiydi, aşk.. Şimdi; Kodlanmış sevdalar tellerine gönlümün.. Yanık bir ezgi gibi, dökülüyor bir bir parmaklarımdan.. Yıllar geçiyor... Geçecek... Geçsin.. Geriye; Buruk bir gülümsemeyle karşılamak kaldı, yargılamaktan bulamadığım, sevgi dolu ... zamanları.. Alıntı
Φ cerenimoo Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2006 yola çık upuzun yürü vurulmuş çocuk başları arama zeytin dalında asılı kızın çıplaklığında kalma alev dalgası saçlarını rüzgara yatır YÜRÜ.. havada elden ele devşirilen barışın sesi dar havada kuşatma içinde dövüşenler var havayı kokla havayı dinle COŞ.. onlar ki bu yoldan mavi gözlü kız zeytin dalına asılmadan güneşin alnacına koştular barışa bayrak oldular bayrağı al kavgayı al KOŞ .. onlar ki yangınlı ufuklardan yangınlı ufuklara at sürdüler susuz ve aç topraklara yapışmış karınları dağlarım kadar mavi umutları ve bir çiçek gibi güneşe arzuyla gerinen kadınları kızları ve erkekleriyle merttiler buğdayın sarısından insanın arısından kavganın yarısından dönmediler ve onlar ki yolumuza çam kokulu umutlarıyla güneşi serdiler yola çık acılara dalma alnını dağ serinliğine yasla unutma bütün sokaklar kent alanlarına çıkar bütün ırmaklar denize akar ve makineler tarlalar insanlar senden yana onları UTANDIRMA .. bu bir özlem bu bir türkü bu bir emir havayı kokla havayı dinle KOŞ .. Alıntı
Misafir ErdalAktaş Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2006 Sevgilim ve Yağmur Yağmur yağdığında yanımda olmamandan korkuyorum Gittiğinden beri içimde yağmurun acısı var Kış paltosuyla üzerimi örtüyordu Soğuğu da bıkkınlığı da düşünmüyordum Rüzgâr penceremin arkasından uğulduyordu Fısılda kulağıma, dokun işte burada saçım Oturuyorum şimdi ve yağmurlar kamçılıyor kolumu, yüzümü, sırtımı Ey kaşla göz arasında bir kumru gibi giden yolcu, kim koruyacak beni Nasıl silerim akıl defterimden seni Sen taşa işlenmiş nakış gibi kalbimdesin Seni seviyorum, Ey kanımda yaşayan Seviyorum seni Çin'de de olsan Ay'da da olsan... Nizar Kabbani Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 5 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 5 Ağustos , 2006 Herhangi Bir Aşka Dair Herhangi bir kızınkinden ayrı değildi öyküsü hayatına ülkesini ekleyip yaşamaktan başka Usulca eğerek başını yürürken nedense hep birbirine dolaşır gibi olurdu ayakları Bir fotoğraf ve yeni koparılmış bir çiçekti ilk mektubuna eklediği kelimelerse büsbütün yangın Durup durup iç çekişleri sessizliği, dalgınlığı acıyla bakışı yollara aşkı öğrenişindendi Çiçekli bir dal gibi uzandı sevdiğine ve yalnızca ayrılıklar korkuttu onu Böylece bağladı hayat, dünya ve kavga ve aşk onun tarihinde milattı Temiz çamaşırlar ve bir demet çiçek taşıyor simdi o kız, görüş günlerine ahmet telli Alıntı
Φ cerenimoo Gönderi tarihi: 5 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 5 Ağustos , 2006 Yine yalnız değilim her zamanki gibi Bu Uzakdoğu gecesinde yokluğunlayım Aramızda yirmibeşbin kilometre Sen kıştasın ben yazdayım Sen bir yarısında dünyanın Ben öte yarısındayım Yine de bırakmıyor ellerimi yokluğun Daha da bir gönlümcesin Varlığından bin kat güzel O yalımsal çıplaklığın yalaz yalaz Ve en gizlerden konuşurken ellerin İçimden gelmiyor mektup yazmak demeden Sevişiyoruz yirmibeşbin kilometreden.... Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2006 YÜZÜNE AŞIK ÇOCUK Ne zaman yüzüne baksam Yalnızlığın o mutlu gerilimi O öksüz göl hızla derinleşir Biliyorum acılarım hiç bitmeyecek Bu öyle bir yeşil Ne zaman gözlerinin içine baksam İkimizi de aşar o kapının ardındaki masal Bense yüreğimin bu hallerinden korkar,kalırım Bir hız trenine bindirilmiş Küçük bir çocuk gibi Geçip giden yüzlere bakar kalırım Ömrün kısalığı çarpar camlara Ateş hızla yayılır içerilere Akşam olur evler dolar boşalır Acıyla erir, yüzüne aşık çocuk Ne zaman gözlerinin içine baksam biliyorum İkimizi de aşar O kapının ardındaki masal... Cezmi ERSÖZ Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2006 İki Karanlık Orman Birbirini Sevse Ne Olur, Sevmese Anlaşmak diye birşey yoktur aslında dillerin ve yüzlerin altında başıboş zamanlar dolaşır sokaklarda bir k..,bir p....,bir çocuk-köpek gibi dolaştığım zamanlar varlığımı koruyabilmek için masaların altında ellerimi, ayaklarımı parçaladığım zamanlar Zamanlar haindir,zamanlar muhbir İki karanlık orman birbiriyle anlaşsa ne olur, anlaşmasa Güvenmek diye birşey yoktur aslında dillerin ve yüzlerin altında başıboş korkular dolaşır bense korkumu ölümümün altına sakladım hep korkumun kokusunu aldılar kaçtım kovaladılar İki karanlık orman birbirine güvense ne olur, güvenmese Sevmek diye birşey yoktur aslında dillerin ve yüzlerin altında başıboş yalnızlıklar dolaşır uydurulmuş anılar,sahte öyküler,hiç kullanmadığım yerlerimi bıraktım onlar yine de son kapıma dayandılar kapının ardı karanlık deniz denizde masum,tetikteki sızım,son inancım gördüler onu Artık şimdi o karanlık denizde 'binlerce hiçkimseyim' İki karanlık orman birbirini sevse ne olur, sevmese Cezmi Ersöz Alıntı
Φ Gelincik Tarlası Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2006 Hasretinden Prangalar Eskittim Seni, anlatabilmek, seni, İyi çocuklara, kahramanlara, Seni, anlatabilmek seni, Namussuza, haldan bilmez, ***** yalana. Ardarda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül gürül akan bir dünya.... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana, Bir bu yana... Seni, bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza. Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni, anlatabilsem seni.... Yokluğun, cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini.... Ahmed Arif Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2006 özlediğin, gidip göremediğindir; ama, gidip görmek istediğin özlem, gidip görememendir; ama gidip görmek istemen özlediğin, gidip görmek istediğin- ama gidip göremediğin özlem, gidip görmek istemen- ama, gidememen, görememen; gene de, istemen Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.