Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

GÖL

Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin

Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz

Zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için

Demirleyemez miyiz?

 

Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,

Seyrine doyamadığı o canım su yanında

Bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak

Oturdum tek başıma!

 

Altında bu kayanın yine böyle inlerdin,

Yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,

Ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin

O güzel ayaklara.

 

Ey göl hatırında mı? Bir gece sükut derin,

Çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta

Suları usul usul yaran kürekçilerin

Gürültüsünden başka

 

Birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes

Büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi.

Sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses

Şu sözleri söyledi:

 

"Zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz

Akmaz olunuz artık!

En güzel günümüzün tadalım o süreksiz

Hazlarını azıcık!"

 

"Ne kadar talihsizler size yalvarır her gün

Hep onlar için akın;

Günlerle birlikte dertlerini götürün,

Mesutları bırakın."

 

"Nafile isteyişim geçen saniyeleri

Akıp gidiyor zaman;

Geceye "daha yavaş" deyişim boş, tan yeri

Ağaracak birazdan"

 

"Sevişmek! Hep sevişmek! Akıp giden saatin

Kadrini bilmeliyiz!

İnsan için liman yok, sahil yok zaman için,

O geçer biz göçeriz!"

 

Kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak

Bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar,

Kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak

Matem günleri kadar...

 

Nasıl olur kalmasın bir iz avcumuzda?

Nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek?

Demek vefasız zaman, o demleri bir daha

Geri getirmeyecek...

 

Loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık,

Acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?

Alıp götürdüğünüz derin hazları artık

Vermez misiniz geri?

 

Ey göl! Dilsiz kayalar! Mağaralar! Kuytu orman!

Siz ki zaman esirger, tazeler havasını,

Ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan

Bari hatırasını!

 

Sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun

Güzel göl etrafını süsleyen oyalarda,

O kapkara camlarda, sularına upuzun

Dökülen kayalarda!

 

İster meltemlerinde, ister ürperişle esen

Seslerde, ister uzak ister yakında olsun,

Yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen

Ay ışığında olsun!

 

Kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,

Meltemini dolduran kokular, hep beraber,

Ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan,

Desin ki: "Seviştiler."

Alphonso de Lamartine

Gönderi tarihi:

Nasıl anlatayım sana

Sevdiğim anlat diyorsun

Toparlayıp yaka paça

Götürdüler biliyorsun...

Burda çaylar soğuk soğuk satılır

Valtalarda kesik volta atılır

Gözlerinden çivilenmiş cesetler

Gün aşırı gözlerime takılır...

 

Evet çirkin adamlar gençliğimi çaldınız

Uykumu sorgulayıp düşlerimi astınız

Karanlık duvarları üzerime ördünüz

Psikopat gecelere ruhumu dövdürdünüz

Çimento gülü oldum

Yaşayan ölü oldum

Evet ben deli oldum

Beni siz delirttiniz!!!

 

Osman Öztunç...

Gönderi tarihi:

Kar kesti yolu

sen yoktun.

Oturdum karşına dizüstü

seyrettim yüzünü

gözlerim kapalı.

 

Gemiler geçmiyor uçaklar uçmuyor

sen yoktun.

Karşında duvara dayanmıştım

konuştum konuştum konuştum

ağzımı açmadım.

 

Sen yoktun,

ellerimle dokundum sana

ellerim yüzümdeydi.

Nazım Hikmet Ran

Gönderi tarihi:

Bir Ülkücü Sevdim

 

 

yýllar önceydi, puslu bir eylül sabahý...

kampüs kantininde tanýþmýþtýk onunla...

daha dün gibi hatýrlýyorum...

gözleri kömür karasý, sözleri gönül yarasýydý...

vurulmuþtum...

 

koç gibi delikanlý derler ya, iþte tam öyleydi...

özü sözü birdi, mertti, sertti, erkekti...

aþýk olmuþtum, platonikte olsa o benim aþkýmdý, seviyordum...

göz göze gelince boðazýma bir þeyler düðümlenir,

kekeler konuþamazdým...

aðzým kururdu, titrerdim...

o ise öylece bakar susardý...

 

ayný okuldaydýk...

benimle ilgilendiðini hissederdim...

konuþmazdý...

yan yana gelirsek, lafý ben açar beklerdim...

o havadan sudan konuþur, araya laf karýþtýrýr çeker giderdi...

bazen günlerce gözükmezdi, özlerdim...

beni sevdiðini söylemesi için her numarayý yapardým, yemezdi...

çay içelim derdim, gelmezdi...

telefonumu verirdim, aramazdý...

kitabýný, notlarýný alýrdým verene kadar istemezdi...

eline dokunurdum çaktýrmadan çekerdi...

yalnýzca kantinde yakalardým onu, gider otururdum yanýna...

çay alma bahanesiyle kalkardý...

dönünce tam karþýma otururdu...

göz göze gelirdik, hissederdim beni sevdiðini...

gözleri söylerdi o söylemezdi...

sinirlendiðini belli etmemeye çalýþarak,

çayýný yarým býrakýr, sigarasýný söndürür, kalkar giderdi, çýldýrýrdým.

 

o hep gitti, ben hep bekledim...

böyle geçti tam üç sene...

okul bitmek üzereydi ve benim doðum günümdü...

onu da çaðýrmýþtým...

her zaman ki gibi gelmez diyordum ama geldi, ilk defa geldi...

sevinçten uçuyordum...

kapýda onu görünce her þeyi göze aldým...

el alemin içinde boynuna sarýlýp

baðýra çaðýra "seni seviyorum lan" dedim...

"seni seviyorum" rahatlamýþtým...

 

arkadaþlar aptallaþtýlar, ben utançtan kýpkýrmýzý oldum...

o elindeki bir tek kýrmýzý gülü uzattý bana, "lanet olsun" dedi...

"lanet olsun, bende seni seviyorum"

göz gözeydik, aðlýyordu...

ve acý bir gülümseme belirdi yüzünde...

içeri bile girmedi, kapýdan döndü gitti...

içimde fýrtýnalar koptu o gidince...

yüreðim acýyordu...

 

seviyordum, seviliyordum

 

aðlýyordum, gitmiþti..

 

aylar sonra gazetede gördüm resmini...

okulunu bitirmiþ, öðretmen olmuþtu...

güpegündüz, yol ortasýnda,

öðrencilerinin gözünün önünde vurmuþlar onu.

 

ülkücüymüþ...

GRUP ÖTÜKEN

Gönderi tarihi:

Bir Ülkücü Sevdim

 

Seslendiren: Grup Ötüken

 

 

Yıllar oncesiydi

Puslu bir eylul sabahı

Kampus kantınınde tanısmıstık onunla

Daha dün gibi

Gozleri kömur karası

Sozleri gonul yarasıydı

Vurulmustum

Koç gibi delikanlı derler ya iste tam oyleydı

Özü sözü bir

Mertti sertti erkekti

Asık olmustum

Platonıkte olsa

O benim aşkımdı seviyordum

Gozgoze gelınce bogazıma birşeyler düğümlenir kekeler

Konusamazdım agzım kururdu titrerdim

O ise oylece bakar susardı

Aynı okuldaydık

Benimle ilgilendigini hissederdim konusmazdı

Yanyana gelirsek lafı ben acar beklerdim

O havadan sudan konusur araya laf karıştırır ceker giderdi

Bazen günlerce gözükmezdi

Özlerdim beni sevdigini söylemesi için

Her numarayı yapardım yemezdi

Cay içelim derdim gelmezdi

Telefonumu verirdim aramazdı

Kitabını notlarını alırdım verene kadar istemezdi

Eline dokunurdum çaktırmadan cekerdi

Yalnızca kantinde yakalardım onu

Gider otururdum yanına cay alma bahanesiyle

Kalkar donunce tam karsıma otururdu

Hissederdim

Beni sevdigini gözleri soylerdi

O soylemezdi

Sinirlendiğini belli etmemeye calışarak

Cayını yarım bırakır

Sigarasını söndürür kalkar giderdi çıldırırdım

"ikibin içerdi"

O hep gitti ben hep bekledim boyle gecti tam üç sene

Okul bitmek üzereydı ve benim doğum günümdü

Onuda cagırmıstım

Her zamankı gıbı gelmez dıyordum

Ama geldi ilk defa geldi sevinçten uçuyordum

Kapıda onu görünce herseyi göze aldım

Elalemın ıcınde boynuna sarılıp

Bagıra cagıra

"seni seviyorum lan dedim seni seviyorum"

Rahatlamıstım arkadaslar aptallaştılar

ben utancdan kıpkırmızı

O elindeki bir tek kırmızı gülü uzattı bana

"lanet olsun dedi lanet olsun bende seni seviyorum

Gözgözeydik aglıyordu

Acı bir gülümseme vardı yuzunde

İceri bile girmedi kapıdan dondu gitti

İçimde fırtınalar koptu o gidince

Yüregim acıyordu

Seviyordum seviliyordum aglıyordum

Gitmişti

Aylar sonra gazetede gordum resmini

Okulunu bitirmiş ogretmen olmustu

Gupe gunduz yol ortasında ogrencilerinin

Gözü önünde vurmuslar onu

"ülkücüymüş"

Gönderi tarihi:

Yol Türküsü

 

Çiz beyaz haritalara mor kalemle

Hiç görülmedik yepyeni kentleri

Hep oralara götür beni

Seninle olunca sıkılmam, giderim

 

Çocuk yüreğinle sen kurarsın

Köprüleri, alanları, kuleleri

Panayırları ve çocuk bahçelerini

Çiz haritaların en güzel yerine

En güzel günleri ve geceleri

 

Seninle olunca çekinmem, giderim

O kentlere yolcu diye çiz beni

Biletim, pardesüm, şemsiyem, şapkam

Yüreğimde sevincim, kafamda düşüncem

Nasıl da çok karıştık birbirimize

Bu el hangimizin eli

Bu saçlar hangimizin

Senin gittiğin her yere giderim

 

 

Afşar Timuçin

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

animal329if.gif

Dokunki yansın yüreğin

 

Ey sevdiğim bir çiçeğe

Dokunki yansın yüreğin

Aşka yanmış bir yüreğe

Sokulki yansın yüreğin

 

Usul usul ince ince

Yapraklara kar duşünce

Aç kolların bütün gece

Sarılki yansın yüreğin

 

Mor dağları aşa aşa

Ay doğunca baştan başa

Yanakta bir damla yaşa

Dokunki yansın yüreğin

 

İster sümbül boyun eğsin

İster dallar yere değsin

Seviyorsan nerden bilsin

Sokulki yansın yüreğin

 

Sabah seher yellerince

Coşan bahar sellerince

Sazın sarı tellerince

Dokunki yansın yüreğin

 

Can düşerken al toprağa

Hayat gelir bin yaprağa

Aşka susuz bir dudağa

Dokunki yansın yüreğin

 

Aşk denilen bir ummana

Düşer isen yana yana

Nuri Can gibi bir cana

Sokulki yansın yüreğin

Nuri CAN

Gönderi tarihi:

Ah su geceler, karanlik geceler

Beni sensizlige daha cok itenler

Geceleri seni daha cok özlüyorum

Geceleri sensiz olmak cok koyuyor bana

Yalnizlıgımda suclu olan kim diye düsünüyorum?

Benmiyim yoksa sen mi?

Bir cevap bekliyorum birinden, bir hesap!

Ama kimse agzını acıpta senle ilgili bir laf etmiyor

Sanki sen hic yasamadın, sanki hic hayatıma girmedin gibi

Aglamak geliyor icimden, aglayıp acımı azaltmak

Olmuyor, yapamıyorum, su demirden kabugumu kıramıyorum

Gün gelir buda gecer diyorum, unutursun onu!

Oysa kendimi kandırıyorum

insan kendisini unuturmu?

 

:clover:

Gönderi tarihi:

ertelenen sevdaların

bedelini ödemiyor yaşam

o zaman şimdi, sımsıkı tutup yüreklerimizi

bir kez daha yitirmemek için geleceği

suskunluğu boz manın zamanı gelmedimi

özlemek yetmiyor

özlemleri sıraya koymak gerek

hikayenin bu yerinde

varsayımlar üzerine kurulan gelecekte

eğilmeden bükülmeden varabilmek için hedefe

kaçakcısı olmadan duyguların

yakalaya bilirsek birlikteliği

bu günde bizim yarın da...

Gönderi tarihi:

Siz Uyurken

 

 

 

Birkaç tanımadık ses gelirse yüreğinizden,

Belki tanırsınız beni...

Hayatınızın beyaz-güzel sayfalarından,

Koparılmış olabilir ismim...

Haberinizin olmadığı çay bardaklarına sorun,

Dudak izlerimden teşhis edebilirmisiniz beni.

Sizi terk etmiş gibi görünsemde,

Anlayacaksınız gidişimi ayak izlerimden.

Siz uyurken ben!

Öpüp gittim gözlerinizden! ..

 

Ceyhun Yılmaz

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Tetiği Bir Kez daha çek...

Yüreğimde senin yerini

Çaresizliğin kurşunu aldı

Silahı doldurduğun an

Zeten ölmüştüm

Peki tetiği neden çektin?

 

Seni düşünmek bile güzeldi

Kuşlarla konuşup

Ağaçlarla paylaştım yalnızlığı

Kalbim duracağı an

Gözlerinde hissettim kurtuluşu

Oysa sen

Sonum oldun...

 

Yıllar önce bir falcı

Seni avucumdan anlattı

Hep bekledim

Acılar avuçlarımda buruştu

Falcı yok olmuştu

Sonumu öğrenemedim...

 

Şimdi ölümüm ile yaşamım arasında

Kara bir çalı gibisin

Artık çiçekte açmazsın

Belki ölüp giderim

Korkutma beni

Hala belleğimde kalacakmısın?

Tetiği bir kez daha çek ne olur

Dayanamıyorum...

______________________________________ :clover:

 

Bir Gizemli Güzelin Öyküsü

 

Bir efsane kadar gizemliydin,

Bir gül kadar alımlı,

Ve ismin gibi güzeldin,

Gülüşün gül kokuyordu.

Güneş seni gördüğü için mutluydu.

Ben güzelliğini destanlaştırıyordum yüreğimde.

Gülüşün iz bırakıyordu can evimde.

Yüreğimi yaralıyordu kirpiklerin.

Yüreğimden sen sızıyordun kan yerine.

Seni gördüğüm her anı kutsal biliyordum.

Güzelliğini görüyordum bütün güllerin renginde.

Sonra bir şiir oluyordun, sevda üstüne aşk üstüne.

Ben, aşkın özsuyunu içiyordum,

Elâ gözlerinden.

Sen yine öyle güzel, öyle alımlı, öyle kayıtsız duruyordun...

Her saniye, her salise yüreğimde sen vuruyordun...

Bir gül gibi seviyordum seni,

Zemheride sensizlikten üşüyordum.

Ben mevsimleri şaşırdım senin yüzünden.

Beş mevsim cemre diye yüreğime sen düşüyordun...

Gönderi tarihi:

ADIN İSTANBUL OLSUN..

 

seni nasıl terkederim

sabahlarımın mavi buğusu

is

duman

ve ter kokan tenin

ve uzanırken çarşafa

mahmurluğuyla bir f*hişenin

duruşundaki hüzne rağmen

yine de eğilmeyen boynunla sen

kazandığım en acı zaferimsin

 

seni nasıl terkederim

aşkım

esaretim

hürriyetimsin

sen benim iki tepeli şehrimsin...

Gönderi tarihi:

Yokluğun Yanımda

 

 

 

Yokluğun yanımda

İlacı yok ki yokluğunun hükmü olsun

Gözlerimin ağrısı bir kadının çığlığı

..ve gecemi kimse anlamıyor artık

Diğerlerine benzemiyor yokluğun

Diğerlerine benzemiyor ayrılığın...

Niye benzesin ki?

Hepsinden çok sevilmedin mi?

 

Ceyhun Yılmaz

Gönderi tarihi:

Unutmak

 

 

 

Unuturum

Unutmak zor değil

Unutmak acı

Unutmak zor değil

Unutmak yazık

Unutulmaz kimse yok bende

Bir sana kıyamadım

Gücüm yetmedi seni yok saymaya

Kollarımı açtığım kadar unuttuğumsun

Açamadığım kadar özlediğim

Benim Unuttuğum Kadarını Sen Özler misin?

 

Ceyhun Yılmaz

Gönderi tarihi:

--------------------------------------------------------------------------------

 

Eğer Birgün

 

Eğer birgün ağlamaklı olursan,

Beni ara.

Seni güldüreceğime söz veremem,

Fakat seninle birlikte ağlayabilirim.

 

Eğer birgün uzaklara kaçmak istersen,

Beni aramaktan korkma.

Seni durduracağıma söz veremem,

Fakat seninle birlikte kaçabilirim.

 

Eğer birgün kimseyle konuşmak

istemezsen;

Beni ara…

Sessiz olacaðğıma söz veririm.

 

Fakat…

Eğer birgün ararsan ve cevap

bulamazsan ...

Hemen beni görmeye gel ...

Bil ki sana ihtiyacım vardır.....

Gönderi tarihi:

ZOR OLAN SEVMEKTİ OYSA..

 

zor olan sevmekti oysa..

biz, hep kolay sıfatlar yükledik..

sevdalarımıza.

ilmek ilmek duygularla dokunmuş..

buram buram hasret kokan..

yaşanamayası sevdalar büyüttük..

kuytularımızda.

Ki..

zor da olmadı..

duygular arasındaki..

kördüğümleri eritmek.

ayrılıyorduk birbirimizden hep,

serkeş uykularımızda da.

eski bir izdi,

tatlı bir öpücükten sonra..

dudaklarımızın kenarına tutunan.

peki ya,

hangimiz daha biz’di?

 

zor olan sevmekti oysa..

biz hep işin kolay tarafına kaçtık.

delikanlı bir sevdayı..

yüzümüze-gözümüze bulaştırdık.

sevmelere açtık biz,

o kadar ki..

doymadık bir porsiyon aşkla.

hep daha fazlasını istedik.

zor olan sevmekti oysa..

zor olan direnmekti.

biz direnemedik.

bir şeyler söylemek istedik belki,

ama hiç kimselere..

içimizdeki gizi..

içimizdeki bizi..

dinletemedik.

Biz sevmeyi,

geç öğrenebildik.

 

zor olan..

sevmekti oysa..

bu kadar bayağılığın..

tam ortasında !

Gönderi tarihi:

Eriyen yaşamın,

kalan son tortusu da

çekti elini aşktan..

 

Billurlaştı düşünceler..

Aktı ömrün kadranından..

 

Yapamayacaklarımla uğraşmamdan dı,hep

yapabileceklerimi ıskalamam.

 

Oysa;

 

Kırlangıcın su içtiği gibiydi,

aşk..

 

Şimdi;

 

Kodlanmış sevdalar tellerine gönlümün..

Yanık bir ezgi gibi,

dökülüyor bir bir parmaklarımdan..

 

 

Yıllar geçiyor...

Geçecek...

 

Geçsin..

 

Geriye;

 

Buruk bir gülümsemeyle karşılamak kaldı,

yargılamaktan

bulamadığım,

sevgi dolu

... zamanları..

Gönderi tarihi:

yola çık

upuzun yürü

vurulmuş çocuk başları arama

zeytin dalında asılı kızın

çıplaklığında kalma

alev dalgası saçlarını rüzgara yatır

YÜRÜ..

 

havada

elden ele devşirilen barışın sesi dar

havada

kuşatma içinde dövüşenler var

havayı kokla

havayı dinle

COŞ..

 

onlar ki

bu yoldan

mavi gözlü kız

zeytin dalına asılmadan

güneşin alnacına koştular

barışa bayrak oldular

bayrağı al

kavgayı al

KOŞ ..

 

onlar ki

yangınlı ufuklardan yangınlı ufuklara at sürdüler

susuz ve aç topraklara yapışmış karınları

dağlarım kadar mavi umutları

ve bir çiçek gibi güneşe

arzuyla gerinen kadınları

kızları

ve erkekleriyle

merttiler

buğdayın sarısından

insanın arısından

kavganın yarısından

dönmediler

ve onlar ki

yolumuza çam kokulu umutlarıyla

güneşi serdiler

 

yola çık

acılara dalma

alnını dağ serinliğine yasla

unutma

bütün sokaklar kent alanlarına çıkar

bütün ırmaklar denize akar

ve makineler tarlalar insanlar

senden yana

onları

UTANDIRMA ..

 

bu bir özlem

bu bir türkü

bu bir emir

 

havayı kokla

havayı dinle

KOŞ ..

Gönderi tarihi:

Sevgilim ve Yağmur

Yağmur yağdığında yanımda olmamandan korkuyorum

Gittiğinden beri içimde yağmurun acısı var

Kış paltosuyla üzerimi örtüyordu

Soğuğu da bıkkınlığı da düşünmüyordum

Rüzgâr penceremin arkasından uğulduyordu

 

Fısılda kulağıma, dokun işte burada saçım

Oturuyorum şimdi ve yağmurlar kamçılıyor kolumu, yüzümü, sırtımı

 

Ey kaşla göz arasında bir kumru gibi giden yolcu, kim koruyacak beni

Nasıl silerim akıl defterimden seni

Sen taşa işlenmiş nakış gibi kalbimdesin

 

Seni seviyorum, Ey kanımda yaşayan

Seviyorum seni

Çin'de de olsan

Ay'da da olsan...

 

 

 

Nizar Kabbani

Gönderi tarihi:

Herhangi Bir Aşka Dair

Herhangi bir kızınkinden ayrı değildi öyküsü

hayatına ülkesini ekleyip yaşamaktan başka

 

Usulca eğerek başını

yürürken nedense hep

birbirine dolaşır

gibi olurdu ayakları

 

Bir fotoğraf ve yeni

koparılmış bir çiçekti

ilk mektubuna eklediği

kelimelerse büsbütün yangın

 

Durup durup iç çekişleri

sessizliği, dalgınlığı

acıyla bakışı yollara

aşkı öğrenişindendi

 

Çiçekli bir dal

gibi uzandı sevdiğine

ve yalnızca

ayrılıklar korkuttu onu

 

Böylece bağladı

hayat, dünya ve kavga

ve aşk

onun tarihinde milattı

 

Temiz çamaşırlar ve bir demet çiçek

taşıyor simdi o kız, görüş günlerine

 

 

ahmet telli

Gönderi tarihi:

Yine yalnız değilim her zamanki gibi

Bu Uzakdoğu gecesinde yokluğunlayım

Aramızda yirmibeşbin kilometre

Sen kıştasın ben yazdayım

Sen bir yarısında dünyanın

Ben öte yarısındayım

Yine de bırakmıyor ellerimi yokluğun

Daha da bir gönlümcesin

Varlığından bin kat güzel

O yalımsal çıplaklığın yalaz yalaz

Ve en gizlerden konuşurken ellerin

İçimden gelmiyor mektup yazmak demeden

Sevişiyoruz yirmibeşbin kilometreden....

Gönderi tarihi:

YÜZÜNE AŞIK ÇOCUK

 

 

 

Ne zaman yüzüne baksam

 

Yalnızlığın o mutlu gerilimi

 

O öksüz göl hızla derinleşir

 

Biliyorum acılarım hiç bitmeyecek

 

Bu öyle bir yeşil

 

Ne zaman gözlerinin içine baksam

 

İkimizi de aşar o kapının ardındaki masal

 

Bense yüreğimin bu hallerinden

 

korkar,kalırım

 

Bir hız trenine bindirilmiş

 

Küçük bir çocuk gibi

 

Geçip giden yüzlere bakar kalırım

 

Ömrün kısalığı çarpar camlara

 

Ateş hızla yayılır içerilere

 

Akşam olur evler dolar boşalır

 

Acıyla erir,

 

yüzüne aşık çocuk

 

Ne zaman gözlerinin içine baksam biliyorum

 

İkimizi de aşar

 

O kapının ardındaki masal...

 

 

 

Cezmi ERSÖZ

Gönderi tarihi:

İki Karanlık Orman Birbirini Sevse Ne Olur, Sevmese

 

 

 

Anlaşmak diye birşey yoktur aslında

dillerin ve yüzlerin altında başıboş zamanlar

dolaşır

sokaklarda bir k..,bir p....,bir çocuk-köpek gibi

dolaştığım zamanlar

varlığımı koruyabilmek için

masaların altında ellerimi, ayaklarımı

parçaladığım

zamanlar

 

Zamanlar haindir,zamanlar muhbir

İki karanlık orman birbiriyle anlaşsa ne olur,

anlaşmasa

 

Güvenmek diye birşey yoktur aslında

dillerin ve yüzlerin altında başıboş korkular

dolaşır

bense korkumu ölümümün altına sakladım

hep

korkumun kokusunu aldılar

kaçtım kovaladılar

İki karanlık orman birbirine güvense ne olur,

güvenmese

 

Sevmek diye birşey yoktur aslında

dillerin ve yüzlerin altında başıboş yalnızlıklar

dolaşır

 

uydurulmuş anılar,sahte öyküler,hiç

kullanmadığım

yerlerimi bıraktım onlar

yine de son kapıma dayandılar

kapının ardı karanlık deniz

denizde masum,tetikteki sızım,son inancım

gördüler onu

 

Artık şimdi o karanlık denizde

'binlerce hiçkimseyim'

 

İki karanlık orman birbirini sevse ne olur,

sevmese

 

Cezmi Ersöz

Gönderi tarihi:

Hasretinden Prangalar Eskittim

 

Seni, anlatabilmek, seni,

İyi çocuklara, kahramanlara,

Seni, anlatabilmek seni,

Namussuza, haldan bilmez,

***** yalana.

 

Ardarda kaç zemheri,

Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.

Dışarda gürül gürül akan bir dünya....

Bir ben uyumadım,

Kaç leylim bahar,

Hasretinden prangalar eskittim.

Saçlarına kan gülleri takayım,

Bir o yana,

Bir bu yana...

 

Seni, bağırabilsem seni,

Dipsiz kuyulara,

Akan yıldıza.

Bir kibrit çöpüne varana,

Okyanusun en ıssız dalgasına

Düşmüş bir kibrit çöpüne.

 

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,

Yitirmiş öpücükleri,

Payı yok, apansız inen akşamdan,

Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,

Seni, anlatabilsem seni....

Yokluğun, cehennemin öbür adıdır

Üşüyorum, kapama gözlerini....

 

Ahmed Arif

Gönderi tarihi:

özlediğin, gidip göremediğindir;

ama, gidip görmek istediğin

 

özlem, gidip görememendir; ama

gidip görmek istemen

 

özlediğin, gidip görmek istediğin-

ama gidip göremediğin

 

özlem, gidip görmek istemen-

ama, gidememen, görememen;

gene de, istemen

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.