Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GÜNÜN ŞİİRİ


TANİA HAYDE

Önerilen İletiler

.

 

kjmym7lmao1.jpg

 

 

Geldi hazân, Yine hüzün, Yine gam

 

 

Cümbüş kırık, neyzen suskun, ney suskun

geldi hazân, yine hüzün, yine hüsran, yine hicran

şarkı suskun, meyhan suskun, mey suskun

geldi hazân, yine giryân, yine figan ,yine efgân

gönüllere elem konuk her akşam ...

 

Bülbülü bir güle zar eylemişler

dünyayı sevene dar eylemişler

sevdayı göğsüme nar eylemişler

geldi hazân, yine giryan, yine hüsran, yine gam

yine hicran, yine hüzün, yine efgân, yine figan

bir ince sızıdır nereye baksam…

 

Bahçe mahsun, gül mahsun, gönül hicran

bülbül bi-zar-ı figan, bi-zar-ı fizan, bi-zar-ı efgân

ey vah yine hicrân, yine giryân, yine hüsran, yine gam

bir ince sızıdır düşer sineye her akşam

 

Hicran dilsiz, yaş gözsüz, mevsimler güz

şair suskun, şiir suskun, tar sözsüz

yine boyun büktü akşamlar öksüz

ey vah yine hazân, yine efkar, yine ah-u zar

yine firgat, yine hasret, yine gurbet, yine gam var

bir ince sızı düşer sineye her akşam ah leyli yar

 

Rüzgar hicran inler gönül secdede

nağmeler aşkı kanar her hecede

ay küser bir efkâr basar gecede

yine hazan, yine hüzün, yine hicran, yine gam

yine figan, yine efgân, yine giryân, yine hüsran

bir kara dumandır iner her akşam

 

Felek ki, demirden örmüş ağını

ceylanlar aşk için yakmış dağını

gazeller savurmuş gönül bağını

geldi hazân, yine hüzün, yine hüsran, yine gam

yan ey deli gönül dermansız derdine yan

 

Yine efkar vakti, yine her yer karardı

bahçe gazel döktü yaprak sarardı

her sokak başını bir elem sardı

geldi hazân, yine giryan, yine hüsran, yine gam

yine hicran, yine hüzün, yine giryan, yine hicran

bir ince sızıdır nereye baksam

 

Tipi bize, boran bize, kar bize

feryat bize, figan bize, zar bize

hicran bize, fizan bize, har bize

yine firgat, yine gurbet, yine hasret ey Ozan

dinmez bir sızıdır yüreğinde ne yapsan

gönüllere elem konuk her akşam

 

Geldi hazân, yine hicran,yine hüsran, yine giryân bana düştü...

yine firgat, yine hasret,yine figan, yine efgân cana düştü...

attı felek, her birimiz bir yana düştü

yan ey gönül yan, şimdi dermansız derdine yan

ah ile vah ile geçip gidiyor zaman

 

hüzünlere yazılmış bir ömür bizimkisi

ah!

neylersin leyli yar...

 

 

Nuri CAN

www.nuricann.com

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:

Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;

Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir:

Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat:

Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne?

Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine:

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.

Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur.

Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük?

Bu dâvâ hor, bu dâvâ öksüz, bu dâvâ büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya!

Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;

Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan:

Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;

Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu?

Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna?

Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?

Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;

Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya.

Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su:

Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek:

Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!

Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya, saf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,

Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyle ıslanmış hamurdanız;

Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;

Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz:

Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya:

Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! :clover::clover:

 

 

 

Necip Fazıl KISAKÜREK

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yavaş Yavaş Ölürler

 

Yavaş yavaş ölürler

Seyahat etmeyenler.

Yavaş yavaş ölürler

Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,

Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.

 

Yavaş yavaş ölürler

Alışkanlıklarına esir olanlar,

Her gün aynı yolları yürüyenler,

Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,

Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile

girmeyenler,

Bir yabancı ile konuşmayanlar.

 

Yavaş yavaş ölürler

Heyecanlardan kaçınanlar,

Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı

görmek istemekten kaçınanlar.

 

Yavaş yavaş ölürler

Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,

Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,

Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına

çıkmamış olanlar

 

Pablo Neruda :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir kleopatra.07

ESME RÜZGAR

Dur rüzgar, dur, sert esip de böyle üzme beni

Bırak hazan yaprağı dallarında çürüsün.

Topraklara karışıp yok olmadan bedeni,

İnsancıklar sürüsü hep altında yürüsün...

 

Görmez misin,duymaz mısın,garip bir diyarda

Bir hıçkırık,bir çırpınış şimdi son bulmakta,

Minik serçeciğin kanatları kırılmakta

Sevda çiçekleri solmakta hoyrat ellerde...

 

Ne olur susun ey ölümlüler!

Anlatmayın bana ölümsüz sevdalarınızı...

Biz öteler ötesinde,mor ötesinde

Bir gonca güle gönül koymuşuz...

 

Bir sevda çiçeği,bir hazan yaprağı

Bu iklimde ikisinin işi ne?

Biri umutlara, sevdalara yelken açmış,

Diğeri ki damardaki öz suları kurumuş

 

Biz dilemedik karanlıklara çığlık atmayı,

Biz istemedik kara sevdalara düçar olmayı

Gelene değil,gönderene baktık,

Gündüzleri güldük geceleri ağladık...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Güllerin ağladığı bir saat vardır hani

Büyür o saatte yalnızlığı bahçelerin

Düşer korkusu kalbe yaklaşan gecelerin

Bir dev uzatır gökten o çirkin ellerini

Güllerin ağladığı bir saat vardır hani

 

 

Her şey o saatlerde merhametsiz ve soğuk

Gitgide uzaklaşır batan güneşle sesin

Bir bakarım ki benden en uzak çizgidesin

Başlar geceye doğru upuzun bir yolculuk

Her şey o saatlerde merhametsiz ve soğuk

 

 

Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa

Gözlerin bu saatte kopkoyu elemlidir

Dudakların kimbilir şimdi nasıl nemlidir

Ellerin öyle yanar ufuk nasıl yanarsa

Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa

 

 

Bir çıngırak sesidir uzaklarda kaybolan

Umulmadık bir anda bitiverir şarkılar

Kapanır yüzümüze o mermer kapılar

Özlemler ateş şimdi anılar duman duman

Bir çıngırak sesidir uzaklarda kaybolan

 

 

Ak köpükler kararır deniz görünmez olur

Çağırır yaşamaya bizi tek-tük ışıklar

Böylece üstümüze çöker de karanlıklar

Camlar, bir bir kapanır, odalar, evler uyur

Ak köpükler kararır deniz görünmez olur

 

 

Güllerin ağladığı bir saat vardır hani

Cıvıl cıvıl bahçelerden el-ayak çekilir

Yapraklar düşünceli, dallar hüzün kesilir

Her akşam uzaklara alır götürür seni

Güllerin ağladığı bir saat vardır hani.

 

Ümit Yaşar Oğuzcan..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BEDELİNİ YÜREGİMLE ÖDEDİGİM EN MASUM GÜNAHIMDIN

Gün gelecek,

Adımı unutmak zorunda kalacaksın

Puslu gecenin yorgun sabahında.

Bir kibrit çakıp yaşananlara,

Tek tek yakacasın benli hatıraları

 

Ömür defterinin en masum günahında.

Duvarlarında asılı takvimlerden düşen

Bir gün gibi,

Ağladığında yüreğine gömülen

Bir hüzün gibi

Yavaş yavaş eriyeceğim dudaklarında.

Ama ben sana inat,

Yokluğuna inat,

Bedenimle közleneceğim günahlarında.

 

Seni benden alan kadere,

Tek bir kelime etmeden

Seni içimde yaşatacağım.

Çünkü ben senin; “ Bedelini yüreğimle ödediğim

En masum günahındım….”

 

İSMAİL SARIGENE

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÖZLETİYOR SENİ BU YAĞMURLAR

 

 

 

Burada yağmur yağıyor

Aralıksız yağıyor günlerdir

Ama sen yine de şemsiyeni

Almadan gel ilk otobüsle

Buğulanan camlara usulca

Yüzünü çiziyorum ki yüzün

Bir yağmur damlası olup

Düşüyor yapraklarına gülün

Güller de bozamıyor bu uzun

Karanlık sessizliğini kentin

Anılarını yitiriyor sokaklar

Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları

Tarih de kekemeleşiyor bazen

Ki o zaman aşktır tek bilici

Aşksa yürümek gibi bir şey

Duyabilmek kuşların gelişini

Anısı bizsek eğer bu kentin

Unuttuğu türküler bizsek

Acıyı rehin bırakıp bir güle

Anımsatmalıyız bunları bir bir

Sonra yürümeliyiz seninle

Sokaklara caddelere çıkmalıyız

Belki bir aşktır bu kentin

Belleğini geri getirecek olan

Burada yağmur yağıyor ama sen

Şemsiyeni almadan gel yine de

Özletiyor bu çılgın sağanak seni

Sırılsıklam özletiyor biliyor musun

 

Ahmet Telli

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YAĞMUR YAĞDIĞI SAATLER

 

 

Yağmur yağdığı saatlerde:

Sana çok uzaklardan geldim;

Ben ve sen aynı hikâyeyi söyleyelim,

Elini elime ver de...

 

Yağmur yağdığı saatlerde:

Kendi halince yalnız,

Şekiller çizmektesin yararsız

Kolların dayalı pencerelerde.

 

Yağmur yağdığı saatlerde:

Uzun yollara bakıyorsun, uzun.

Gözlerinde aynı hasret aynı iç çekişinle

Susmuşsun...

 

Yine bahar, yine kar çiçekleri,

Yine bir şarkı söylenmede mahzun...

Öyle unutmuşsun ki kendini,

Bırakma ellerimi bırakma, ne olursun!.

 

Muzaffer İlhan Erdost

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK

 

Aşksız ve paramparçaydı yaşam

bir inancın yüceliğinde buldum seni

bir kavganın güzelliğinde sevdim.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

 

Aşk demişti yaşamın bütün ustaları

aşk ile sevmek bir güzelliği

ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.

işte yüzünde badem çiçekleri

saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.

sen misin seni sevdiğim o kavga,

sen o kavganın güzelliği misin yoksa...

 

Bir inancın yüceliğinde buldum seni

bir kavganın güzelliğinde sevdim.

bin kez budadılar körpe dallarımızı

bin kez kırdılar.

yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz

bin kez korkuya boğdular zamanı

bin kez ölümlediler

yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

 

Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri

suyun ayakları olmuştur ayaklarımız

ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.

yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık

törenlerle dikilirdik burçlarınıza.

türküler söylerdik hep aynı telden

aynı sesten, aynı yürekten

dağlara biz verirdik morluğunu,

henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...

 

Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne

ne tan atışı doğumların sevincine

ey bir elinde mezarcılar yaratan,

bir elinde ebeler koşturan doğa

bu seslenişimiz yalnızca sana

yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

 

Saraylar saltanatlar çöker

kan susar birgün

zulüm biter.

menekşelerde açılır üstümüzde

leylaklarda güler.

bugünlerden geriye,

bir yarına gidenler kalır

bir de yarınlar için direnenler...

 

Şiirler doğacak kıvamda yine

duygular yeniden yağacak kıvamda.

ve yürek,

imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.

ey herşey bitti diyenler

korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.

ne kırlarda direnen çiçekler

ne kentlerde devleşen öfkeler

henüz elveda demediler.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

 

Adnan YÜCEL

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aşk

 

Bir yürek atımı mesafesinde yaşanır aşk

denize kavuşmak için

dağların derin vadilerinden,

kıvrıla kıvrıla akan

bir ırmağın sevinci gibidir.

yüzyıllarca hep aynı yerlerden

hep aynı şeyleri taşımanın

yorgunluğu olsada üzerinde

alırken kaynağından

saf,temiz pınarlarından suyunu

benimde sana verdiğim

kalbim gibi, hep o ilk heyacanı

taşır gizlese de sevilmek ümidini.

 

çelişkiler yumağında yaşamaktır aşk

hep istemenin, hep yanında olmanın

tarifsiz imkansızlığını yaşamaktır,

kaybetmenin hep beklediğini bilsede

ummamaktır o anın hiç bir zaman gelmeyeceğini.

yüzyıllardır akan bir ırmak

ki sevgilisi denizdir

ona kavuşmak icin,

dağların yalçın kayalarına vururken kendini,

bize aslında birşeylerin dersini verir gibidir.

vuslata ereceği hayali ile

kendisinnden bir şeyler azalır

fırat gibi,dicle gibi

kurulup, yıkılan medeniyetlerin gölgesinde

o muhteşem mezopotamya ovasında

akar sevgilisi ile kavrulmak için

 

aşk belkide kendini yıpratmakmıdır?

kendini harcamak mıdır, harcatmakmıdır?

bir gençlik hatası diye damgalamakmıdır?

cok sonraları

pişman oldugumuzda yaşadıklarımızdan.

 

aşk,hep istenen,hep beklenen,

tadına varıldığında alışılan,

zaten ilk seferki gibi olmayan sonraları

acılı bir şarkıyı dinlerken eşlik etmekmiş

aslında var olan,

bittiğinde ise yenisini aranan

bir garip duygu,

yürekleri dağlayan...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SUSKU ...

 

Susku

bir çığlık

yürek içre

incinmiş bir sözcük belki

hasret yazılı bir şehirde

sızı

sızı

diken

diken

biriken

dil üzre

 

 

susku

bir şarkı belki

sessiz bir tını

kopuk bir keman telinde

inim

inim

inleyen

ilmek

ilmek

imleyen

yalnızlığı

yel üzre

 

 

susku

hüzün soluklu bir güz

incelikleri kanayan

göğüne küs yıldız

son intiharını kusarken aşk

gül üzre

bütün imgeleri kırık ve yaralıdır

dudağında gizlendiğimiz

şiir gözlü kız

 

 

ah ben

acemi ve şaşkın

çok geç farkettim

bir ömrü yana yana tükettiğini aşkın

ve sekerek geçtiğini

iz

iz

duman

duman

kül üzre

suya küs ateşe barışkın.....Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Öyle bir hayat yaşıyorum ki

Cenneti de gördüm, cehennemi de..

Öyle bir aşk yaşadım ki

Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de..

Bazıları seyrederken hayati en önden

Kendime bir sahne buldum oynadım..

Öyle bir rol vermişler ki,

Okudum okudum anlamadım..

Kendi kendime konuştum bazen evimde,

Hem kızdım hem güldüm halime..

Sonra dedim ki "söz ver kendine"

Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin..

Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin..

Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin..

Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin..

Öyle bir hayat yaşadım ki,

Son yolculukları erken tanıdım..

Öyle çok değerliymiş ki zaman,

Hep acele etmem bundan, anladım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nereden Bileceksin

 

O eski hülyaların sahile vurduğunu

Yakama bir muamma taktığım gün hatırla

Gurbetin mahşerimde bir sıla bulduğunu

Dağlar gibi eriyip aktığım gün hatırla

 

Nereden bileceksin, şehrin sokaklarında

Kaybolan ışıkların gözlerim olduığunu

Her seher yüreğimde açan karanfillerin

Her akşam ellerimde sararıp solduğunu

Nereden bileceksin

 

Kim bilir, belki bir gün kapıma geleceksin

Siyah tüylü martılar yorgun pencerelerde

Benimle ağlayacak benimle güleceksin

Göğsümde ızdırabı Deniz fenerlerinin

Hayatımdan fışkıran hüzne gömüleceksin

 

Her şairin bir gülle bahtiyar olduğunu

Bir sana bir göklere baktığım gün hatırla

Gönlümün kahrın ile ihtiyar olduğunu

Sigaramı sessizce yaktığım gün hatırla

 

Bilemezsin içimde bir denizdir yaşamak

Sen denizin en uzak noktasında şen şakrak

Ben kırgın dalgalarla avunurum derinde

Gemilere yosunlu mendiller bağlayarak

 

Nereden bileceksin fesleğen köklerinin

Hercai bulutlardan bıkıp usandığını

Ansızın kayıveren yıldızların ardında

Vuslatı bekleyen bir kalbin yandığını

Nerden bileceksin

 

Yağmura boyun büken susuz topraklar gibi

Kim bilir belki bir gün kapıma geleceksin

Sinesinde bi-vefa bir sırrı saklar gibi

İnfazına yürüyen ölü tutsaklar gibi

Gözlerinin hicranlı yaşını sileceksin

 

Tatlı bir rayihanın göklere dolduğunu

Irmaklara karışıp aktığım gün hatırla

Gölgelerin ruhumu görüp kaybolduğunu

Mavi bir şimşek gibi çaktığım gün hatırla

 

Gülümse ve uzaklaş çünkü anlayamazsın

Bu kopan fırtınayı Yusuf'un yüreğinde

Koyu bir çaresizlik ayinidir yalnızlık

Züleyha'nın menekşe büyüyen gözlerinde

 

Nereden bileceksin kayalara tutunan

Devlerin birer birer vurulup öldüğünü

Rüyaları süsleyen eşsiz mücevherlerin

Bir dervişi görünce yere döküldüğünü

Nereden bileceksin

 

Kim bilir belki bir gün kapıma geleceksin

Kollarında rüzgarlı bir deprem karanlığı

Kapı aralığında sessizce gireceksin

Işıldayan bu gönül şahikası önünde

El pençe divan durup sen de eğileceksin

 

Bülbülün lalezardan neden kovulduğunu

Bu hayal zindanını yıktığım gün hatırla

Balığın susuz kalıp suda boğulduğunu

Acılar evreninden çıktığım gün hatırla

 

Nurullah Genç

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÖLÜRAYAK

Bu kaçıncı haykırışım geceyi sıçratan?

Bebek uykularında kabus misali.

Umarsızlığın kahır, umarsızlığın ağır.

Sitemler, haykırışlar, ne varsa havada kalır.

 

Giderayak olsaydı çektirdiğin acılar,

Gittiğim yerde unutur dönerdim,

Yine severdim seni.

Ama ölürayak; ne unutabiliyor,

Ne de affedebiliyor insan kolay kolay.

Ne nefretin sığıyor yüreğimin avuçlarına,

Ne de sevdan.

Böylesi nefret ederken,

Böylesi sevebilen kaç insan?

 

Hey sen! günlük aşkların adamı!

Hiç değilse bu kez, bir kez ve son kez dinle.

Sen tende, dokunuşta ararken aşkı, sevdayı,

Ben kendimi koydum ortaya.

Söktüm, kopardım, kanattım,

Yüreğimi bıraktım avuçlarına.

Gözlerinin delisi, divanesi olduğum

O karanlık ışığı uğruna..

 

Ağladıkça, ağlamakla bitiremedim ya seni gözlerimde,

Yüreğimde infazın temyizden dönüyor ya,

Ve böylesi kıvranıyorum ya gece sancılarınla,..

Helal olsun aşkım, helal olsun sana!

 

Gün ışığı, ay ışığı artık birkaç günlük misafirimken,

Senli zamanlarımı yargılıyorum yorgun ayaklı masalarda.

"Kader" diye bir duvar gibi önüme örülmüşlüğünü,

Bir hançer gibi bağrıma saplanmışlığını,

Bir yazıt gibi beynime kazınmışlığını düşündükçe,

Yeryüzünün ihanet hançerinden yara almış,

Tüm yürekleri benim gönlümde kanıyor.

Ve yeryüzünün hiçbir dilinde,

Hiçbir kelimeyle ifade edilemeyen bu sancıyı,

Yine benim, benim yüreğim sırtlıyor ölürayak.

 

Ben aşkımın bedelini, aşkımın büyüklüğünce yaşadım.

Kıvrandım, sancılandım, kan ağladım...

İhanet kurşunlarını bir bir boşalttın

Alnımın tam ortasına,

Sesimi çıkartamadım.

Ben zaten yaşamıyordum ki aşkım!

Elini boşuna kana buladın.

 

Sen; ömür denilen senaryomun,

Kötü kalpli esas oğlanı.

Ben; beni boşver...

Sayfalarca yazsam harcanmışlığımı boşuna.

Çünkü bu aşka, bu sevdaya dair,

Hiçbir benzetme, hiçbir tanımlama yerini bulmayacak.

Ne varsa anlatılası, havada öylece asılı kalacak.

En iyisi kısa metraj geçmek, gelecek programı vermek.

Yani; hayata ve sana dair ne varsa,

Bende artık herşey

THE END

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Alnımın tam ortasına,

Sesimi çıkartamadım.

Ben zaten yaşamıyordum ki aşkım!

Elini boşuna kana buladın.

 

 

,

 

bu nasıl bir ifadedir..çok etkılendım -_-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kimi Sevsem, Sensin...

 

kimi sevsem sensin / hayret

sevgin hepsini nasıl değiştiriyor

gözleri maviyken yaprak yeşili

senin sesinle konuşuyor elbet

yarım bakışları o kadar tehlikeli

senin sigaranı senin gibi içiyor

kimi sevsem sensin / hayret

senden nedense vazgeçilemiyor

 

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet

sarışın başladığım esmer bitiyor

anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli

dudakları keskin kırkızı jilet

bir belaya çattık / nasıl bitirmeli

gitar kımıldadı mı zaman deliniyor

kimi sevsem sensin / hayret

kapıların kapalı girilemiyor

 

kimi sevsem sensin / senden ibaret

hepsini senin adınla çağırıyorum

arkadamdan şımarık gülüşüyorlar

getirdikleri yağmur / sende unuttuğum

hani o sımsıcak iri çekirdekli

senin gibi vahşi öpüşüyorlar

kimi sevsem sensin / hayret

in misin cin misin anlamıyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu Kirginlik Huzun Niye?

 

Rengarenktir duygularin

Cilgincasina engin gonlunde…

Ama karamsarlik dolar icin bazen,

Anlasilmaz olursun birden

Hep anlasilmak isterken…

 

Sorarim sana

Bu kirginlik, bu huzun niye?

 

Varken yasamak insanliga sunulani!

Ruzgara nafile direnmek niye?

Goturdugu yerde yasami bulmak varken,

Icinden geldigi gibi olmak yerine

Direnmek ozune, niye?

 

Sen bicmelisin kendine en buyuk degeri,

Uzaklasmadan kendi gonlunden…

 

Sorarim sana:

Yasanabilir mi hosgoru olmasa?

Yasanabilir mi affedemezsen kendini?

Ya o kalbindeki guzellikler olmasa?

 

Sorarim sana:

Sarilmak varken coskuyla dostluga, sevgiye,

Ve baslamak varken yeniden yasama umuda yolculuk diye

Oyleyse bu boynu bukukluk, huzun niye?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Beklerken

 

Sevdiğimin kulaklarımda sesi

Bembeyaz bir gül demeti

Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden

 

Duvar gibi kalınlaşırken bekleyişler

Birden bütün katılığın dağılması

Ve sesini duyuşum bir yerlerden

Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden

 

Ağır bir duyguyla birarada

Onsuz da olunur gibi gelirken bana

Gittikçe basan sis artan duman

Ve kilitlenmesi zaman zaman

İçimde bir ağırlığın aşk adına

 

Nasılsın nereden çıktın

Gerçekten bana mı geldin

Sen miydin o olmasa da olur gibi görünen

Şimdi yosun gözlerin gözlerimde

Binbir türlü rüzgarla rüzgarlanır

Kim bilir kaç dünyanın denizinden.

 

 

 

Afşar Timuçin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sustum!

 

 

 

meldywj6jk9.jpg

 

SESLİ YORUMLARI dinle

http://www.hanedan.info/Gulnaz/Sustum.mp3

 

 

Sustum!

 

"Herkes konuştuğunu yazar,bense sustuklarımı"

 

 

Herkesin konuştuğu dünyada

ben sustum!

ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...

yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime

kimse duymuyor...

 

Sustum!

Bin ah sürüp dudaklarıma

ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

sustu benimle deniz,

sustu deli dalgalar, sustu martılar...

umutlarımı sarıp rüzgarlara

uzaklara savuruyorum her gece

yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne

kimse görmüyor...

 

Sustum!

Tam acılarımı haykıracaktım ki,

sustum

ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

bir çığlık kanıyor demedim, en derininde yüreğimin...

içimdeki volkanları boğarak sustum!

açmadım kimselere yüreğimi

hançeri sadece kendime sapladım

sapladım ve sustum!

hüznü yüzümde,

acıları gözlerimde topladım sustum!..

 

Sustum!

sustu dudağımdaki şarkı,

gözlerimdeki şiir

yaraları yalayan rüzgar

sokaklarında kahrolduğum şehir

gözlerim konuşuyor yalnız!

 

Saçı ağarmış hayaller

nemli kirpiklerle

bulutlandığında gözlerim

gökte şimşek olup çakıyorum

kimse görmüyor...

 

Sustum!

tuz basıp yaralarıma!

ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi

yaslanıp yalnızlığın duvarına

gül döküp kalabalıklara her gece

kimsesiz geziyorum gönül ülkemi

kimse bilmiyor...

 

Sustum!

tam sevdiğimi haykıracaktım ki, sustum

sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak

acılar konuşuyor şimdi yalnız

yaralı gönlümün sızıları konuşuyor

tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir

atıyorum uçurumlardan

kimse görmüyor

 

Ne zaman

dudaklarından öpmeye kalksam hayatı

saçlarını koklasam rüzgarların

içimde incecik bir sevgi ürperiyor

sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme

gelmiyor beklediğim bahar

yaralar merhem tutmuyor

gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara

kimse silmiyor

yağmur dinmiyor

sevdiğim bilmiyor

 

Sustum!

sustu benimle sarı sabır,

sustu hasret, sustu zaman

yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata

kimse duymuyor

 

Sustum!

İçimde dalgalar kabardıkça volkanlar gibi

sustum

sustu dudağımdaki şiir

gözlerimdeki nehir

gönlümdeki yara

bulutlar haykırdı isyanımı

şimşekler haykırdı

sadece ben duydum

sadece ben

 

Ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat

ey kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi

yaralar merhem tutmuyor

geceler avutmuyor

ben sustum

acılarım konuşuyor yalnız

yaralı gönlümün sızıları konuşuyor

 

Ben sustum!

susmuyor yüreğimi kavuran kasırga

pencereme vuran yağmur damlaları

susmuyor dışarda inleyen rüzgar

yıldızlar küs

ay üzgün

yağmur dinmiyor

içimde binlerce şiir kanıyor her gece

kimse bilmiyor

kimse duymuyor

 

sustum!

sustu benimle sarı sabır, sustu hasret,

sustu hayat, sustu zaman

acılar konuşuyor yalnız

acılarım konuşuyor

kimse duymuyor...

duymuyor...

duymu...

duy...

 

 

Nuri CAN

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Rüzgarı giyinip

Sana geldim dün gece.

Saçlarına dokunmaya gelmiştim.

Kıyamadım yüreğinden öpmeye.

Kıyamadım gözlerinde gezinmeye.

Yatağının yanına usulca çöküp

Seni izledim içimde hasretini yutkunarak.

Nefes alışını,

Meleksi bakışlarını izledim bir nefes uzağından.

 

Ellerimi uzattim ellerine.

Bir kez olsun dokunmak istedim işte.

Hiçbir zaman dokunmadığım yüreğine

Delicesine sarılmak geçti içimden.

Dokunsam ölecektim biliyorum.

Sarılsam dizlerinde sonsuzluğa göcecektim..

Dokunamadım, sarılamadım.

 

Gidiyorum,

Günahlarında yanmaya gidiyorum.

Kır düğünü düşlerimi,

Gözlerine benzeyen bir kız cocuğu özlemimi,

Gözyaşlarında yakmaya gidiyorum.

Elimde ne bir resmin,

Yüreğimde ne bir nefesin,

Seni “ sensiz “ yaşamaya gidiyorum.

Yokluğunda Cennette yaşamaktansa,

Cehennemin avuçlarında yanıp

Dudaklarında son dua olmaya gidiyorum.

Gidiyorum hasretim,

Gidiyorum helalim..

Seni “sensiz “ yaşamaya gidiyorum.

 

Yarın doğum günüm.

Adının yazdığı çağrıdan öte

Çok şey istemiyorum sevgili.

Seni “ sana “ bugünden yazıp

Yarın doya doya ağlamak istiyorum.

Ama sakın ağlama sen.

Her gözyaşın benim Cehennemim olur.

Yokluğuma inat hep gülümse emi.

Çünkü her gülüşün duam olur yalnızlığıma. “

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevdamiz Bir Umutlu Imkansizlik

 

 

Zemheri sogugundayim yarim

Sensizligin pencesindeyim

Bir adim otesindeyim ellerinin

Bir anlik zamandir sesinin uzakligi

Ellerim uzansa yakalayamaz ellerini

Yurek verir de kendini duyamaz sesini

Bir baska dunyadasin sevgili

Seyran olmussun gozlerime yar

Seyrederim seni uzaklardan

Umutlu bir imkansizlikla beklerim

Istekli bir beklentisizlikle severim

Nasil anlatsam yarim derdimi

Haykiririm ismini

Dag duyar

Tas duyar

Gok duyar

Bilirim hissedersin sen de yarim

Duyamazsin ama beni

Bilirsin uzaklardayim ben

Yureginde yasatirsin sevgili beni

Gozyaslarin akar sessizce

Bilirsin hissederim gozyaslarini

Ama tutamam ellerimle

Silemem gozyaslarini dudaklarimla

Bilirsin sevgili

Mesafeler degildir bizi ayiran

Bir kus olur ucardim yine sana

Bir ruzgar olur eserdim senden yana

Yagmur olur yagardim sana

Gunes kavurmaz yuregimi

Bilirsin collleri asardim da gelirdim sana

Bilirsin mesafe tanimaz bu sevda

Bilirsin imkansizliklardir bizi ayiran

Sen ve yuregin kalirsiniz basbasa

Ne yere koyacagini sasirirsin sevdani

Kimle konusacagini bilemezsin

Bilirsin duslerine girer de dinlerdim seni

Sana kendimi verirdim de yoldaslik ederdim sana

Bilirsin uzakliklar degildir bizi ayiran

Bilirsin caresizliklerdir yollarimizi baglayan

Yuregin daralir

Gozlerin kisilir

Bir aci duyarsin sevince benzer

Bir yara olur imkansizliklar yureginde

Bilirsin lokman hekim gerekmez

Bilirsin ilac kar etmez

Bilirsin bir sevdali sozcugun yuregindedir dermanin

Bilirsin sevdali bir bakisin sevecenligindedir caren

Bilirsin bir anlik calinmis sevismelerdedir canin

Ah sevgili ah

Ahlar duser dillerden sevdamiza dair

Bilirsin bir imkansiz sevdadir bu

Bilirsin zamandan calinmis bir andir bulusmamiz

Yasamin bir armaganidir bu sevda bilirsin

Bir armagandir bu sevda imkansizliklar icinde yasansa da

Bilirsin sevgili bu sevda yasanmamistir kimselerce

Bilirsin belki yasanmayacaktir bir daha

Bilirsin umutlu bir imkansizliktir bu askin adi

Bilirsin de yuregine soz geciremezsin yine de

Yurek kanatlanmis sevene dogru

Yürek ne mesafe tanır

Ne de imkansızlıklar

Bırakırsın kendini yüreğinin sesine

Yuregin tasir seni askin denizine

 

Gassan Satar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

…”hoşça kal”lar da oyuncaklarım kadar kırık döküktüler,

vedalarda susulmalı diye öğrendim,

siyah beyaz amerikan filmlerinden,

onlar beni filozoflara benzettiler,

oysa ki susuşlarım söyleyecek sözlerim olmayışından..

Sokağın başından usul usul gider sevgili

Elinde geçmişten bir ANKARALI....

 

Yasaktı yollarım, aşk bir gidilmez ülkeydi

En çok kendi tarihimin kahramanı bile değildim sensiz

Ne kadar dirensem o kadar hükümlüydüm sende

VE ben hep sana yürüdüm..yürüdüm

 

Kod adı Selma....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ay Ve Deniz

 

Ayın gümüş telleri

saçlarından dökülür ellerime

ve ben sessizce ağlarım

Naz eder mehtap denize

götürmez uzaklara

ve her med-cezirde

mehtapla kavgalıyım.

Usulca sokulur sevgilisine

okşar dalgalanan göğsünden

ve ben sevdalıyım.

İşte o an tüm sevgililer

dahada sokulur birbirlerine

kiminin gözleri,

kiminin dudakları ıslak

Çoğu bir gecelik hikaye

bu yüce aşka gıptayla doğar

ama ay bırakmaz sevgilisini

her gece denize iner

ve deniz asla

yüz çevirmez.

 

 

 

Osman Şimşek

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.