Canraşit tarafından postalanan herşey
-
" EVRİM " KELİMESİ, " EVOLUTION "UN TÜRKÇE KARŞILIĞI OLARAK DOĞRU MU TÜRETİLMİŞTİR ?
felsefe " Tarihçe (tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler) felsefī "felsefeci" [ Tezkiret-ül Evliya (1341) : imam bir kez hammamdayıdı. Bir kişiyi gördi fotasuz oturmuş. Birinceler eyitdi "felsefīdür". Birinceler eyitdi "dehrīdür". ] Köken Arapça flsf kökünden gelen aynı anlama gelen falsafat veya filsafat فلسفة sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Eski Yunanca philosophía φιλοσοφία "'bilgelik-sevgisi', felsefe" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca philósophos φιλόσοφος "'bilgelik-seven', filozof" sözcüğünden türetilmiştir. Daha fazla bilgi için filozof maddesine bakınız. " ( nişanyan sözlük )
-
Evrensel-İnsan'a Sorular..
Efendim, konuyu anlamanız için bir örnek vereyim: Siz “ Ben Ateistim “ dediğiniz ve böyle bilinmek istediğiniz halde size zorla “ Sen Ateist değilsin, Müslümansın “ deseler bunu kabullenir misiniz ? “ Laubali tartışmalardan hoşlanmıyorum “ diyene “ hoşlanacaksın, tahammül edeceksin “ demek despotluk değil midir ? Aynı yaklaşımı üstlerine / amirlerine / bir çıkarı, beklentisi olduğu kişilere de gösterebilen bir kişi benim gözümde tutarlı ve samimi olabilir ancak. Astlarına / bir çıkarı, beklentisi olmadığı kişilere / küçümsediklerine / önemsemediklerine “ sen “ deyip, üstlerine / amirlerine / bir çıkarı, beklentisi olduğu kişilere / ululadıklarına / önemsediklerine “ siz “ diyen kişi iki yüzlüdür, menfaatçidir, yalakadır. Ayrıca, üzüm yemeye ihtiyacım yok ki bağcıyı dövmeyeyim. Ki bu söylem de başlı başına bir çıkarcılık barındırıyor takdir ederseniz. Burada da mantık hatası var efendim. Bana “ sen “ denmesini kabul edecek değilim ki naz yapıyor olayım ve bu nedeni öne sürerek, bahane ederek bilgi paylaşımımı sonlandırmıyorum ki naz yapıyor olayım. Oysa, isteğim çok net ve değişmeyecek. Aksine, benim isteğimi bahane ederek bilgi paylaşımını sonlandırmaya çalışan bir örnek var, öncelikle bunu görebilmeniz gerekir. Bilgiye bilgi ile cevap verilmemiş benimle ilgili bir örneğiniz var mı ? Aksine, üstelik yukarılarda cevap verilmemiş bir yazım da var. “ Bilgi Gücü gösterisi “ de nedir ? Hem şimdiye kadar fark etmeniz gerekirdi ki; benim için doğru bilgi ile her konuda gerçeği bulmak önemli, tribünlere oynamak değil.
-
Tom Petty And The Heartbreakers - I Won't Back Down
Strange things have happened like never before My baby told me I would have to go I can't be good no more, once like I did before I can't be good, baby Honey, because the world gone wrong. Feel bad this morning, ain't got no home No use in worrying cause the world gone wrong I can't be good no more, once, like I did before I can't be good baby Honey, because the world gone wrong. I told you baby, right to your head If I didn't leave you, I would have to kill you dead I can't be good no more, once, like I did before I can't be good baby Honey, cause the world gone wrong. I tried to be lovin', and treat you kind But it seem like you never right, you got no loyal mind I can't be good no more, once, like I did before I can't be good baby Honey, cause the world's gone wrong. If you had a woman and she don't treat you kind Praise the Good Lord to get her out of your mind I can't be good no more, once, like I did before I can't be good baby Honey, because the world gone wrong. Said, when you been good now, can't do no more Just tell her kindly, "There is the front door" I can't be good no more, once, like I did before I can't be good baby Honey, because the world's gone wrong. Pack up my suitcase, give me my hat No use to ask me baby, cause I'll never be back I can't be good no more, once, like I did before I can't be good baby. Honey, because the world gone wrong.
-
" EVRİM " KELİMESİ, " EVOLUTION "UN TÜRKÇE KARŞILIĞI OLARAK DOĞRU MU TÜRETİLMİŞTİR ?
" FELSEFE TERİMİNİN ETİMOLOJİK YAPISI Felsefenin etimolojisi ise; “felsefe, Yunanca philosophia kelimesinin Arapça’da aldığı şekildir, oradan Türkçe’ye geçmiştir. Eski Yunanca’da kelime hikmeti seven (philosophos*) anlamına geliyordu. Bu demektir ki, hikmet, sophos) onu sevenlerden önce vardı ve bunlar hakimler bilgeler) idi .” 1 Prof. Dr. Nihat Keklik ise felsefe terimini “Felsefe kelimesinin aslı philo-sofia şeklinde yazılan bir deyimdir. Bu söz, ilk çağ düşüncesinden alınmıştır. Oradan Arapça’ya ve sonra da Türkçe’ye geçmiştir. Dikkat edilirse filo-sofia deyiminde iki kelime var: Birincisi olan ‘filo’ sözü sevgi anlamındadır. ‘Sofia’ kelimesi de hikmet anlamına geliyor. Şu halde filo-sofia’nın lügat manası hikmet sevgisidir.” 2 diyerek, açıklıyor. Alman Heimsoeth ise, “felsefe (philosophie) tabiri, Grekçe aslından Türkçe’ye (*sophia yazılması gerekir.) tercüme edilirse şu manalara gelir : felsefe hikmet sevgisi, hikmet cehti, hikmet iradesi demektir.” 3 diye, tanımlar. Yine ona göre, felsefenin böyle anlaşılması ilk çağdan modern zamanlara, hatta çağdaş felsefeye değin sürmektedir. " http://eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/239.pdf
-
" EVRİM " KELİMESİ, " EVOLUTION "UN TÜRKÇE KARŞILIĞI OLARAK DOĞRU MU TÜRETİLMİŞTİR ?
Revolution’un Türkçeleştirilmesi de yanlıştır. Revolution’un anlam karşılığını bilmeyen ve Türkçe düşünen çoğu kişi için Devrim, doğal olarak devirmek fiili ile bağlantılı algılanıyor ve çoğu yerde darbe ile, yıkmak, kırmak, alt üst etmek ile aynı anlamda ele alınıyor. Oysa, biliyoruz ki Revolution, Darbe ile aynı anlama gelmez. Elbette, Revolution’dan evvel halk ayaklanması ile İktidara bir darbe vardır. Ancak bu kadarla kalırsa, yani yalnızca iktidar değişimi ile kalırsa buna Revolution denmez. İktidarı ele geçirenlerin ileri doğru bir sistem değişikliği yapması gerekir ki biz buna Revolution diyelim. Onun için, Revolutionun, İngilizce sözlüklerde verilen en makul karşılığı “ döndürüm / dönüştürüm “dür. Ayrıca, Volition ( Volution ) isim ve Voluntary zarf fiil olarak, to volve fiil olarak aynı Latince kökten gelirler; “ volo “, yani istemek. Buna göre volve istemek, evolve istencin kendiliğinden ortaya çıkması, revolve yeniden istettirmek, istenci zorla ortaya çıkarmak anlamına gelir. Zorla istettirmek de dönüştürmek ile, döndürmek ile eş anlamlıdır. Yapanı, edeni, döndüreni, dönüştüreni öznesi vardır. Yine, kendiliğinden istemek, dönüşmek Evolve ‘dir. Yapanı, edeni, döndüreni, dönüştüreni, öznesi kendisidir, kendi istencidir.
-
Mantıksal Olabilirlik Olasılığı şeklinde bir kullanım doğru mudur ?
Varlıktan bahsediyorsak, evet, varlığın bilgisinden bahsediyorsak, hayır. “ hic bir fenomende determinizm henuz insanoglu bilimsel algisina gore yok. “ demek, konu objektif determinizmden buraya geldiği için ( bağlamı unutmamak ), Fenomen = Numen demektir. Bu da Metafizik bir iddia olur sadece. Beynin fonksiyonal kavramsal algisi, fizik kaynaklıdır. Fizik ötesi değil. Soyutu ( düşünce, davranış ) belirleyen somut ( beyin fenomeni ) olduğuna göre, fenomende ( beyin ) determinizm yoksa, normalde düşünce, davranışta da determinizm olmaz. Bu halde, Determinizm olduğu algısı, inançsal / ideolojik doğrulardan kaynaklanıyor demektir.sadece. Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa, düşünce, davranışda da yok demektir. Kisinin kendince aldigi gereklilik karari da geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilenmeden oluşturulan bir karar olamaz. Dolayısıyla, Maddede ( algı ve gözlem veren nöron kimyasına konu olan nöronlar ve karmaşık bağlantı yapısında ) determinizm varsa, maddenin fonksiyonu olan düşüncede de determinizm olduğu için bu kararın çıkış noktası da determinedir. Serbest iradeye terstir. Her iki halde ( Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa da varsa da ), geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilendikçe düşünce, davranışda determinizm olur, vardır. Serbest irade kalmaz. Her iki halde ( Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa da varsa da ), geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilenmedikçe düşünce, davranışda determinizm kalmaz. Serbest irade başlar.
-
" EVRİM " KELİMESİ, " EVOLUTION "UN TÜRKÇE KARŞILIĞI OLARAK DOĞRU MU TÜRETİLMİŞTİR ?
to revolve: döndürmek ( Zargan – İngilizce-Türkçe Sözlük ) döndermek x döndürmek (-i, -e) 1. Dönmesini sağlamak. 2. (-i) Başarısız saymak, geri çevirmek: Sınavda döndürmüşler. 3. Çevirmek, bükmek:"Oğlu başını arkaya döndürdü." -H. R. Gürpınar. 4. mecazi... bir duruma getirmek: Beni serseme döndürdü. 5. mec.Düzene koymak, yönetmek: Tek başına bütün evi döndürüyor. ( TDK ) REVOLUTİON = DÖNDÜRME / DÖNDÜRÜM
-
" EVRİM " KELİMESİ, " EVOLUTION "UN TÜRKÇE KARŞILIĞI OLARAK DOĞRU MU TÜRETİLMİŞTİR ?
Felsefe uydurma değil. Arapça kökenli bir kelime.
-
Mantıksal Olabilirlik Olasılığı şeklinde bir kullanım doğru mudur ?
O halde Numen=Fenomen oluyor. Bu Metafizik bir iddia değil mi ? Bilinç, düşünce beynin bir fonksiyonu değil midir ? Beyin de bir madde değil midir ? Maddede ( algı ve gözlem veren nöron kimyasına konu olan nöronlar ve karmaşık bağlantı yapısında ) determinizm yoksa ( yukarıdaki iddia ), maddenin fonksiyonu olan düşüncede neden determinizm olsun ? Bu durumda düşüncede Determinizm ancak inançsal / ideolojik doğrusu olanlar için söz konusu olabilir. Bu da serbest iradeye terstir. Maddede ( algı ve gözlem veren nöron kimyasına konu olan nöronlar ve karmaşık bağlantı yapısında ) determinizm varsa, maddenin fonksiyonu olan düşüncede de determinizm olur. Kişinin serbest iradeye sahip olabilmesi ancak bu determinizmi kırmak için ekstra enerji harcaması ile mümkün olabilir. ( geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilenmeden düşünebilmek ) Fakat çıkış noktası da determinedir. Kişinin serbest düşünceye geçme kararı da bir zorunlukuk olduğundan serbest iradeye terstir. Ondan sonrası belki...
-
Sosyal Medyada Gezi Parkı Yalanları
Sığındıkları camide içki içtiler! ( Yeni Şafak ) Başörtüsüne işediler ( Marmara Haber )
-
Sosyal Medyada Gezi Parkı Yalanları
“ Sayın Başbakanımızın söylemlerinden ve sürdürülen hazırlık çalışmalarından anlaşıldığı kadarıyla Kanal İstanbul Projesi’nin gerçekleştirilmesi ciddi olarak düşünülmektedir. Marmara Bölgesi’nin ekosistemini belirli ölçüde etkileyecek olan böyle bir proje bilim kamuoyu tarafından tartışılmamıştır. Hâlbuki özellikle oşinografik anlamda doğal dengeleri etkileyebilecek bu projenin enine boyuna tartışılması gerekirdi. Bu suskunlukta tartışma ve eleştiriden hoşlanmayan siyasi iktidarın payı vardır. Ancak, her ne olursa olsun bu projeyle ilgili bazı soruların açıklığa kavuşturulması zorunludur. Kanal İstanbul Projesi sadece günümüz insanını değil gelecek nesillerimizi de etkileyecektir. İyi niyetle düşünülen bu çalışmanın ileride önlenemez bir afete dönüşüp dönüşmeyeceğinin yetkin insanlarca değerlendirilmesi ve sonuçlarının halka açıklanması gerekir. . . . ÇOK RİSKLİ Bu söylediklerimin gerçekleşmesi ciddi bir olasılıktır. Merak ettiğim bu projeye imza koymuş kimseler böyle bir tehlikeden haberdar mıdırlar? Eğer öyleyse hangi araştırma, deney ve verilere göre böyle bir tehlike olmadığını düşünerek Kanal İstanbul Projesini gerçekleştirmeye karar vermişlerdir. Bunu bilmek hepimizin hakkıdır. Bu aynı zamanda topluma ve gelecek nesillere saygının da gereğidir. Unutmamak gerekir ki Kanal İstanbul Projesi gibi ekosistemi önemli ölçüde etkileyecek projeler sadece siyasi ve ekonomik mülahazalarla yapılamazlar. Deniz ve deprem araştırmaları yapan bir bilim adamı olarak bir noktayı daha vurgulamak istiyorum. Deprem kentlerinde, deprem riskini artıracak eylemlerden kaçınmak gerekir. Bu eylemlerin başında da yapılaşma ve nüfus yoğunluğunu artırmak gelir. Çağdaş ülkelerde deprem kentlerinde olası deprem riskini azaltmak için zarar azaltıcı önlem olarak bu iki hususa sınırlama getirilir. Aynı şeylerin deprem tehdidi altında olan İstanbul’da da yapılması lazımdır. Nitekim yakın bir zamana kadar sayın Başbakanımızın da İstanbul’a göçün kontrol altına alınması gerektiğini söylediğini hatırlıyorum. Şimdi neyin değiştiğini bilmiyorum ama ülkeyi yönetenlerden Kanal İstanbul Projesini yapmak yerine İstanbul Boğazı’ndan geçiş güvenliğini artıracak önlemlere yönelmelerinin daha hayırlı olacağını düşünüyorum. “ Prof. Dr. Naci GÖRÜR -http://gundem.milliyet.com.tr/-kanal-istanbul-da-cevresel-risk/gundem/ydetay/1712652/default.htm-
-
Sosyal Medyada Gezi Parkı Yalanları
" 2010 yılında kurulu güçte görülen % 10,6 oranındaki (4763 MW) artış incelendiğinde; bu gücün üçte ikisini dışa bağımlılığımızı artıran ithal (kömür ve doğalgaz) kaynaklı ve kurulu güçleri itibarıyla büyük olan üretim tesisleri oluşturmaktadır. Kurulu güç artışındaki diğer üçte birlik bölüm ise ağırlıklı olarak hidrolik potansiyelin kullanıldığı yerli kaynaklı üreim tesislerine attir. Ancak, bu tesislerden birkaçı dışında büyük bölümü su rejimine bağlı olarak mevsimlik çalışan ve sürekliliği olmayan akarsu santrallerine aittir. " http://www.tmmob.org.tr/resimler/ekler/682384b57999789_ek.pdf " b. Olumsuz Yönleri: • Sel kontrolü, içme ve kullanma suyu sağlamak gibi ek işlevleri yoktur. • Üretilen kWh enerji başına etütler için yapılan harcama masrafları fazladır • 1kW kurulu güç için gerekli yatırım maliyeti büyük santrallerden yüksektir. • Küçük hidroelektrik santrallerin işletme giderleri büyük santrallere göre fazladır. Ancak türbin, jeneratör ve transformatörde standardizasyona gidilmesi, üretilen kWh enerji başına işletme ve personel maliyetlerini azaltacaktır. • Ülkemizde bu konuda yetişmiş teknik eleman sıkıntısı vardır. Bu da uygulamalarda çevresel ve ekonomik açıdan problemler ortaya çıkarmaktadır. • Depolama özellikleri olmadığından enerji üretimi akıma bağlıdır. Bu sebepten dolayı küçük hidroelektrik santrallerin verimleri düşüktür. • Üretimin devamı sistemin teknolojik özelliklerine bakım ve işletme politikalarına bağlıdır. • Akarsudaki su rejimini azaltmakta, akarsu çevresindeki fauna, flora ve dolayısıyla insan yaşamı olumsuz etkilemektedir. • İnşaat aşamasında, akarsu yatağı ve çevresinde bir çok sorunlarla karşılaşılır. " http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/d8c5e9986a1c41b_ek.pdf?dergi=260
-
Mantıksal Olabilirlik Olasılığı şeklinde bir kullanım doğru mudur ?
İnsanoğlu temelinde Determinizm ( subjektif determinizm )'in olmaması ( ki yoktur ), " Mantıksal Olabilirlik olasılığı " şeklinde bir kullanımı anlamlı yapmaz. Çünkü, koşulları bilemezsek, belirleyemezsek ( gözlem yetersiz kalıyor ise ) zaten olasılık hesaplama olanaklılığı (Mantıksal Olabilirlik olasılığı ) da, bir ön görü de yok demektir. ( Atom altı düzey hariç ) Bir öngörünün mümkün olamıyor olması ise, Mantıksal olarak gerçekleşme / olma olasılığını ( Mantıksal Olabilirlik ) hesaplanamaz hale getireceğinden, hiçbir zaman o olay kesin olacak diyemeyiz.
-
Mantıksal Olabilirlik Olasılığı şeklinde bir kullanım doğru mudur ?
Ya iç zorlama ve zorunluluklar? Geçmiş olaylar ve buna bağlı nörokimyasal yapılanmalar, genetik vs. ( algı ve gözlem veren nöron kimyasına konu olan nöronlar ve karmaşık bağlantı yapısında ) Deteminizm varsa ( aynen gezegenler arası kaotik belirlenimsizlik ( subjektif determinizm ) olmasının, insan algı ve gözleminden bağımsız objektif determinizmin olmayacağı anlamına gelmediği gibi ), eğer FENOMENDE objektif olarak ( insandan bağımsız ) determinizm varsa, düşünce ister inanç temelinde üretilmiş olsun, ister nihilizm, isterse de insansal “ subjektif determinizm “in olmadığı bilinci temelinde üretilmiş olsun, özgür irade diye bir şey KALMAZ. Bu kişinin kendi kendini kandırmasından başka bir şey olmaz.
-
Mantıksal Olabilirlik Olasılığı şeklinde bir kullanım doğru mudur ?
O zaman hemen soralım: Kedi, kutunun kapağı açıldığı anda neden uyusun ?
-
" EVRİM " KELİMESİ, " EVOLUTION "UN TÜRKÇE KARŞILIĞI OLARAK DOĞRU MU TÜRETİLMİŞTİR ?
EVOLUTİON ( Safhadan safhaya, evreden evreye KENDİ KENDİNE geçmek )= EVRİM( Safhadan safhaya, evreden evreye = BİRİSİ TARAFINDAN geçİRİLmek ) Bu bir yanlış Türkçeleştirmedir. Önce Osmanlıca “ Safha”ya karşılık, “ evirmek “ten “ Evre “ bulunmuş. Ondan sonra buna dayanarak Evirim / Evrim, “ Evolution ( Safhadan safhaya, evreden evreye geçmek ) “un anlam karşılığı olarak düşünülerek türetilmiştir. Buna karşılık, evirim kelimesinin ( evrim – inversion ) ( Safhadan safhaya, evreden evreye BİRİSİ TARAFINDAN geçİRİLmek ) bir evireni vardır. Bu kullanım Türkçedüşünen ve bu terimi ilk olarak duyan açısından akıllı tasarımı algılatmaktadır. Oysa, bunun doğru türetimi Evrilim ( Safhadan safhaya, evreden evreye KENDİ KENDİNE geçmek )şeklinde olmalıydı. Evre’den isim fiil üretmek için yapım eki “ L “ getirilerek Evolution “un tam anlam karşılığı olarak türetilmeliydi. DOĞRUSU: EVRİLİM = EVOLUTİON ( Safhadan safhaya, evreden evreye KENDİ KENDİNE geçmek ) … Ayrıca, döndermek x döndürmek (-i, -e) 1. Dönmesini sağlamak. 2. (-i) Başarısız saymak, geri çevirmek: Sınavda döndürmüşler. 3. Çevirmek, bükmek:"Oğlu başını arkaya döndürdü." -H. R. Gürpınar. 4. mecazi... bir duruma getirmek: Beni serseme döndürdü. 5. mec.Düzene koymak, yönetmek: Tek başına bütün evi döndürüyor. ( TDK )
-
Evrensel-İnsan'a Sorular..
- VİCDAN NEDİR ?
Efendim, evet, Vicdan’a Evrimsel bir kazanım da denilebilir. Ancak, yalnızca şu anlamda; bu evrimsellik tamamen biyolojik değil, sosyaldir. Yani, İçgüdülerin tamamen Biyolojik evrimsel bir kazanım olduğunun aksine, Vicdan " sosyal evrim "sel bir kazanım, " sosyal evrim"in sonucu kazanılan bir değerdir denilebilir. Ayna Nöronlar, bireylerinin hayatta kalma şanslarını arttırmaya yönelik toplu yaşayan canlılarda ortaya çıkan biyolojik bir özelliktir. Mutasyonik var olup, doğuştan sonra nesilden nesile aktarılan bilgiler( Vicdan ) le gelişen, doğal seçilim ve genetik sürüklenme ile genetiğe taşınan bir biyolojik oluşumdur. Ayna Nöronların varlığı, yalnızca bir biyolojik oluşumun nedensizce ortaya çıkmış bir yeti olarak belirmesi ve sosyalleşmeye yol açmasını değil, sosyalleşmeye bağlı, sosyalleşme ile ortaya çıkan bir bilginin ( Vicdan ) aktarılmasının, yine bu sosyalleşmeye bağlı gelişen bir biyolojik oluşum sayesinde mümkünlüğünü gösterir. Yani, dolayısıyla, Vicdan duygusu, doğuştan değil, doğuştan var olan ayna nöronlar sayesinde doğuştan sonra gelişen / öğrenilen / yapılanan bir duygu olup, tam tersine olarak ayna nöronların doğuşta var olmaması / az olması ve buna bağlı olarak doğuştan sonra Vicdanın gelişememesi sonucu oluşan Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğunda görülmeyen bir duygudur. Buna adalet duygusu denilemez. Adalet duygusu denilebilmesi için, muz verilen şempanzenin, muz yerine salatalık verilen arkadaşı için de isyan edebilmesi gerekir. Burada görülen vaka, şartlı refleks ve sonrasında içgüdü kaynaklı yoksunluk duygusu sonucu yaşanan hırçınlaşmadır. Bu duygunun bir oyuncağı / zevk veren bir nesneyi / eşyayı kaybetmekten farkı yoktur. Gerçek anlamda empati ( onun adına üzülme ), sevgi kaynaklı yoksunluk değildir. " İhtiyacım olduğu için sevmek " ile " sevdiğim için ihtiyacımın olması " farklıdır. Birincisi dürtüsel, ikincisi insanidir. Duyarlılık insani olandır.- VİCDAN NEDİR ?
Bu yazılanlar Süper Ego’ya ait kavramlardır. Sahte Kendilik veya kendilik ( bilinçlilik, farkındalık ), hangi değerleri içeriyor olursa olsun hepsi Süper Ego kaynaklıdır. Çünkü, kişi kendisine toplum tarafından verilen her türlü değeri kendi serbest iradesi ile sorgulayıp, bilinç ve farkındalığı ile kabul ettiğinde bile, bu kabul ettiği değerlerin yer aldığı katman da Süper Ego’yu oluşturan katmandır. Yani, “ Sahte Kendilik veya kendilik “= Ego ( Ben Bilinci ) değildir, “ Sahte Kendilik veya kendilik “= Süper Ego ( Üst Ben Bilinci )’dur. Bu temelde, Vicdan, Ego ile Kendi arasındaki bilinçsiz mücadelenin tezahürü değildir. Zaten bu cümle kendi içinde tutarsızlık içermektedir. Madem " kendilik " bilinç ve farkındalık içeriyor, neden ego ile bilinçsiz mücadele yapılsın ? Mücadelenin serbest irade ile yapılabilmesi zaten kişinin “ kendi ” olabilmesi için ön koşulken, serbest iradenin olmadığı yerde “ kendi “likten söz etmek ve bu olmayan kendinin ego ile mücadelesinden bahsetmek tamamen anlamsızdır. Bu paragraftaki cümleler, kafa karışıklığı sonucu yazılmış kafa karıştıran cümleler olmuş gibi. Bunun doğrusu, Vicdan Muhasebesi, Süper Ego ile Id arasındaki bilinçsiz mücadelenin tezahürüdür. Kısaca, Id ( alt benlik ) “ o kadına tecavüz et “ der, Süper Ego ( üst benlik ) “ günah / ayıp / yazık / empati yap “ der, Ego ( benlik ) ise bir şekilde kendi yararını / zarar görmemesini gözeterek orta yolu bulursa rahatsız olmaz. Bulamazsa rahatsız olur. Hayatta kalmanin yolu kendilik degil, egodur. Kişide, Ego, Süper Ego ile ID arasındaki dengeyi ID lehine kaçırırsa yada Süper Ego fazla gelişmemiş ise, davranışlarında Id baskınsa topluma uyum sağlayamaz. Egoizm ( Bencillik )in tavan yaptığı Psikopatlar ( Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu ) da olduğu gibi hayatta kalma şansı azalır. Aynı şekilde kişide, Ego, Süper Ego ile ID arasındaki dengeyi Süper Ego lehine kaçırırsa ya da Süper Ego gelişmiş ve ilkel dürtüler zayıf ( hormonal yetersizlik ) ise, davranışlarında Süper Ego baskınsa topluma uyum sağlayamaz. Alturizm ( Başkacılık ) ın tavan yaptığı “ Ermiş “lerde olduğu gibi hayatta kalma şansı azalır. Akılcılık, bilinç ve farkındalık Ego’nun işlevidir. Ego ne kadar bilinçli / farkında / akılcı ise, her durumda Süper Ego ile ID arasındaki dengeyi sağlamakta başarı şansı ve dolayısıyla hayatta kalma şansı artar. Eğitim düzeyi ile Suç oranı arasındaki ters orantılı korelasyon bunun kanıtıdır. Evet, insanoğlu zihni Tabula Rasa olarak doğmaz, Ego elbisesi ile de doğmaz. Fakat, ID elbisesi ile doğar. Bu da Tabula Rasa değildir. Id’den gelen duyumlar ( Korku, cinsellik, yaşama vs. içgüdüler ) zihinde bir ön bilgi oluşturarak, ilk kez karşılaşılan durumlara karşı bir “ default “ tepki verilmesini sağlar. Öğrenme süreci sonradır.- TMMOB' u Fiilen Kapatmak İstiyorlar
Efendim, " AK PARTİ "nin ileri demokrasisinde iktidarın görüşlerine aykırı Sivil Toplum Kuruluşu da asla va kat'a olamaz. Keza, bu yapılan da, yılardır yapılagelen TMMOB Genel Kurul seçimleri ile demokratik yoldan elde edemedikleri oda yönetimlerini, " çoğunlukçu " zihniyetin bir tezahürü olan " ben yaptım oldu "cu yasa değişiklikleri ile dolaylı yoldan elde etmeye yönelik, " AK PARTİ "nin bilindik " kendine demokratlık " örneklerinden biridir. Zira, bunların demokratlığı ancak karşı oldukları kurumu / kuruluşu / örgütü ele geçirinceye kadardır. AYM, YÖK, Diyanet İşleri Başkanlığı, TSK örnekleri ortadadır. Onlar gibi, hele bir ele geçirsinler, işte o zaman görürüz yasalar nasıl yeniden düzenlenir, TMMOB nasıl ihya edilir. Bu arada fotoğraftaki TMMOB binasına asılı bez afişin altındaki tabelaya dikkat çekmek isterim. Görebilen gözlere çok şeyler anlatıyordur herhalde.- Sosyal Medyada Gezi Parkı Yalanları
Efendim, " HES'ler açılmasın, 3. köprü, yeni havaalanı yapılmasın Kanal İstanbul açılmasın " gibi istekleri açıklamak kanun dışı mı ? Ayıp mı ? Günah mı ? Hangi açıdan bunları dile getirenleri savunmak size ters geldi ? Demokrasilerde herkes fikrini, isteğini özgürce açıklama hakkına sahip değil midir ? İktidarla aynı görüşe sahip olmamak neden gayri meşru olsun ? Yoksa siz Türkiye'nin HES'lerle, Köprülerle, Havaalanları, kanallarla ile gelişeceğini ve " dış güçler " in de bu gelişmeyi istemediğinden isyanlar çıkardığını falan mı düşünüyorsunuz ? Öyle ise, şunu söyleyeyim ki; bu saydıklarınızın yapılması tam da " dış güçler"in işine gelir, hatta onların bizatihi yapılmasını birebir teşvik ettiği konular. Zira, bana hiçbir gelişmiş ülke gösteremezsiniz ki endüstriyel ve modern tarımsal üretim yerine inşaatlarla büyümüş olsun. AVM'ler, Köprüler, Otoyolları, Kanallar vs. bunların tümü gelişmiş ülkelerin " pazarı " olmaya yönelik girişimlerdir. Türkiye'ye yıllardır hem siyaset alanında hem de ekonomik alanda empoze edilen, layık görülen, biçilen rol Ortadoğu pazarının sömürüsüne açılan kapı olmasıdır. Bunun yolu ise hizmet sektörünün gelişmesine bağlıdır, asla tarım ve sanayinin değil. O sebeple, " kukla "nın kimler olduğu zahirin arkasını görebilenler için çok açıktır. Erbakan'a neden darbe yapıldı, bir de bu açıdan düşünün derim.- " EVRİM " KELİMESİ, " EVOLUTION "UN TÜRKÇE KARŞILIĞI OLARAK DOĞRU MU TÜRETİLMİŞTİR ?
Tek harf yanlışlığı bile yanlış anlamalara sebep olabilir ( bu bir düzeltmedir ).- " EVRİM " KELİMESİ, " EVOLUTION "UN TÜRKÇE KARŞILIĞI OLARAK DOĞRU MU TÜRETİLMİŞTİR ?
İnverse kelimesinin Evolve kelimesinin anlamında olduğunu hiç söylemedim. Elbette, evrilmenin / evirilimin ( evolve ) bir evireni yoktur. Ne zaman vardır demişim ?. Fakat, evirimin ( evrim ) bir evireni vardır. İşte bu nedenle Evrim ( Evirim ) kelimesi Evolutionun verdiği anlama tekabül etmez. Bu bir yanlış Türkçeleştirmedir. Önce Osmanlıca “ Safha”ya karşılık, “ evirmek “ten “ Evre “ bulunmuş. Ondan sonra buna dayanarak Evirim / Evrim, “ Evolution “un anlam karşılığı olarak düşünülerek türetilmiştir. ( Safhadan safhaya, evreden evreye geçmek ) Buna karşılık, evirim kelimesinin ( evrim ) bir evireni vardır. Bu kullanım Türkçe düşünen ve bu terimi ilk olarak duyan açısından akıllı tasarımı algılatmaktadır. Oysa, bunun doğru türetimi Evrilim şeklinde olmalıydı. Evre’den isim fiil üretmek için yapım eki “ L “ getirilerek Evolution “un tam anlam karşılığı olarak türetilmeliydi. Söylediğim bu. Revolution’un Türkçeleştirilmesi de yanlıştır. Revolution’un anlam karşılığını bilmeyen ve Türkçe düşünen çoğu kişi için Devrim, doğal olarak devirmek fiili ile bağlantılı algılanıyor ve çoğu yerde darbe ile, yıkmak, kırmak, alt üst etmek aynı anlamda ele alınıyor. Oysa, biliyoruz ki Revolution, Darbe ile aynı anlama gelmez. Elbette, Revolution’dan evvel halk ayaklanması ile İktidara bir darbe vardır. Ancak bu kadarla kalırsa, yani yalnızca iktidar değişimi ile kalırsa buna Revolution denmez. İktidarı ele geçirenleri ileri doğru bir sistem değişikliği yapması gerekir ki biz buna Revolution diyelim. Onun için, Revolutionun, İngilizce sözlüklerde verilen en makul karşılığı “ döndürüm / dönüştürüm “dür. Ayrıca, Volition ( Volution değil ) isim ve Voluntary zarf fiil olarak, to volve fiil olarak aynı Latince kökten gelirler; “ volo “, yani istemek. Buna göre volve istemek, evolve istencin kendiliğinden ortaya çıkması, revolve yeniden istettirmek, istenci zorla ortaya çıkarmak anlamına gelir. Zorla istettirmek de dönüştürmek ile, döndürmek ile eş anlamlıdır. Yapanı, edeni, döndüreni, dönüştüreni öznesi vardır. Yine, kendiliğinden istemek, dönüşmek Evolve ‘dir. Yapanı, edeni, döndüreni, dönüştüreni, öznesi kendisidir, kendi istencidir.- Mantıksal Olabilirlik Olasılığı şeklinde bir kullanım doğru mudur ?
Bunu bilmek henüz mümkün değildir. Fenomende bir determinizm yoktur da denemez, vardır da. Ama insanoğlu temelinde yoktur denilebilir. Kuantum ve Kaos teorileri bunun ispatıdır. Fenomende Determinizm varsa Özgür İrade hiçbir şekilde olamaz. İnsanoğlu temelinde Determinizm zaten yoktur ( bu şu an için kesindir ). Buna karşılık, insanoğlu temelinde Determinizm olmaması bile Özgür İradenin var olduğu anlamına gelmez. Çünkü fenomende Determinizm olabilir ve biz bunu henüz bilemiyoruz. Düşünce eken davranış biçer, davranış eken alışkanlık eker, alışkanlık eken huy eker, huy eken kader eker. Bu düşünce ister inanç temelinde üretilmiş olsun, ister nihilizm, isterse de insansal “ subjektif determinizm “in olmadığı bilinci temelinde üretilmiş olsun, FENOMENDE DETERMİNİZM VAR İSE, özgür irade diye bir şey kalmaz. Bu kişinin kendi kendini kandırmasından başka bir şey olmaz. Fenomende Determinizm gerçekten yok ise, yalnız işte o zaman gerçek anlamda Özgür iradeden söz edebiliriz. Şu an bunu bilemediğimiz için bu konuda ( özgür irade var mı, yok mu ? ) söylenecek bir şey yoktur. Konuya dönersek, insanoğlu temelinde Determinizm ( subjektif determinizm )'in olmaması, " Mantıksal Olabilirlik olasılığı " şeklinde bir kullanımı anlamlı yapmaz. Yukarıda iki önceki iletimde bunu izah ettim.- VİCDAN NEDİR ?
Bilakis, Vicdan tamamen “ Bilinçüstü “( Süper Ego )nün konusudur. Bilinç ( Ego )nun değil. Ego, Süper Ego ile İd arasındaki dengeyi kurmaya çalışıp çıkarını gözetir. İdealler, değerler, inançlar, duygular Süper Ego ( Üst Benlik- Bilinçüstü )’da yer alır. İçgüdüler İd kaynaklı, idealler, değerler, inançlar, duygular Süper Ego kaynaklıdır ve bu ikisi sürekli çatışır. Dengeyi kurmaya çalışan Egodur. Duygu İçgüdü değildir. Duygu Süper Ego kaynaklıdır. Vicdan da bir duygudur. İçgüdü ağır basarsa insan egoist, Vicdan ağrı basarsa insan altruist olur. İkisinin arasındaki orta yolu ise Ego sağlar. Çünkü hayatta kalmanın yolu budur. - VİCDAN NEDİR ?
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.