Canraşit

Mahkemeye tanık olarak ifade vermeye davet edilir, bu davet tebliğ ile yapılır. Buradaki YAPTIRIM KAYNAKLI ZORUNLULUK DÜNYASALDIR. DOLAYISIYLA GÖNÜLLÜLÜK YOKTUR. İslama davet de tebliğ ile yapılır. Buradaki YAPTIRIM KAYNAKLI ZORUNLULUK ise DÜNYA ÖTESİNE AİTTİR. ZORUNLULUK DÜNYASAL OLMADIĞI İÇİN DE GÖNÜLLÜLÜK VARDIR.

Ee, nerede burada " usage " ?

Aynen.

E nolmuş, geçmişte benzer işlenen suçların cezası neye göre verilmiş de şimdi de ona göre verilirmiş ?

E nolmuş, buna itiraz mı etmişim. Metafizik Dünya Ötesi ile tartışmaya başlayıp, Ölüm sonrası fenomenal değişime çark eden ben değilim.

Asıl cevaplanmayan soru burada :

Dürüst tartışmaya niyet yoksa, tartışma yapılamaz evet.

O başka bir şey. Oruç tutmayana baskı var ama bu Müslüman ol anlamında değil. Tebliğdeki yaptırım bu dünyaya ait değil, eğer inanılırsa öte dünyaya ait yaptırımdır. Üstelik ödül vaadi de vardır. Davet de zaten hep ödül vaadini içermez. Neye davet edildiğine göre değişir. mesela mahkemede ifade vermeye davet edilir ve bu tebliğ edilir.

Sekülerliğe isim olarak devletin ihtiyacı var demedim. Özgür bireyin işlediği suç neye göre cezalandırılacak, bu önemli. Ayrıca yine bir ön yargı dile getirilmiş. Yaşamadığım için bilemezmişim. Nereden biliniyor ? Gözlemsel değil, Akılcı mantık burada gözlenen. Bir de çok okuyan değil, çok gezen bilir mantığı.

Peki Ate diyeyim o zaman. Bağlayan da ben değilim. Sekülerlikte " dünya ötesi yoktur " inancı var diyen ben değilim.

Bağ kuruldu diyen yok. 28 Nolu mesajda mezardaki durum yani canlının ölüm sonrası fenomenal durumuna dünya ötesi denilmiş, çevir kazı yanmasın yapılmış.

Hala anlaşılamamış. Benim karşı çıkmam Sekülerliğin bilimsel olmasına değildi, " dünya ötesi yoktur " yargısının bilimsel olduğu iddiasına idi.

Suçlayarak sıyrılma çabası.

Neye Hristiyan demişsek, ona...

İşte fark burada ortaya çıkıyor. İş toplumsallaşmaya dönüştüğünde elbette dünyasal kaygı ve baskılar olur. Ama bu bilgilendirme ve davet işleminden sonraki aşama. Öncesinde böyle bir şeyler yok. Kararı veren üzerinde dünyasal bir baskı değil, bilgilendirme ve davet var.

Peki Hristiyan demeyelim de Ateist diyelim, farketmez. Green peace'nin Hristiyanlıkla bağı vardır demedim. Davet ve ikna açısından farkı yoktur dedim.

Kendini kendine kanıt yapmak.

BK Hukuku Seküler hukuktur. Yani, hiç bir dini esas almaz. Yalnızca aklı ve bilimi esas alır. TC hukuku da Diktatöre kadar Sekülerdi( Laikti ). Laikliğin, devlet bazında Sekülerlikten tek farkı, Katolik ülkelerde, Protestan ülkelerdeki gibi Hristiyan olsun olmasın halkta Seküler bilincin olmasının tersine bir durum olması nedeniyle, dini kontrol altına almak ve reforme etmek zorunluluğunun olmasıdır. Fransa'da bu nedenle hep Katolikliği baskı altında tutmuş, süreç içerisinde Katoliklikte bile bazı konularda ( Latince yerine Fransızca ibadet gibi ) reformlar yapılmak zorunda kalınmıştır.

Değildir. Ona bakarsak, Türkiyeli bir şeriatçıya göre, devlet hep dinsiz olmuştur, çünkü hukuk İslam huku değildir ve baş örtülülere zülum yapılmıştır. Sekülerlik Anglosakson Protestan ülkelere ait bir kavramdır. Kişisel bazda Sekülarizm Ateizm değildir. Böyle bir algı varsa da zaten yanlıştır. SSCB Ateist bir devletti. Bu bütün kaynaklarda yazar. Komünist veya Sosyalist olmak için Ateist olmak şart değildir o başka.

Burada mesele inanmak değil, dünyeviliğe etkisinin olduğunu düşünmesi, inanması da değil. Önemli olan dünyeviliğinde, dünya ile ilgili işlerinde bilimsel olması. Mesela Kadercilik yapmaması. Neden ve sonuçlara göre gerçekçi çıkarımlar yapması. Mesela, çiçek ekip, sulamayıp, güneşe koymayıp, Allah büyütür demek, dünyevilik değildir. Ya da psikolojik rahatsızlıkları cinlere bağlamaması.

Hani dünya ötesi yaşam sonrası canlının fenomenal durumu idi.

Corefaith olarak verildiyse öyle de. Biz Müslüman bir toplumda doğmuş olandan bahsetmiyoruz. Örneğin Hristiyan bir toplumdaki Hristiyandan bahsediyoruz. Ona yapılan tebliğ yani bilgilendirme ve davet gönüllülük içerir. Green Peace'çi gençlerin bana gelip gazeteye üye olmam konusunda davet etmeleri gibi. Üstelik bir fark da var. O gazeteye abone olmak için kredi kartından ödeme yapmak gerekir. Bilinçli ve paralı olan dünyanın geleceğinden kaygı, korku duyduğu ve bir şeyler yapmak gerektiği bilincinde ve buna inanmış olan seve seve kabul eder. İslamı kabul eden Hristiyan da böyle bir bilinçle, yani kendi ölüm ötesi için korku, kaygı duyduğu için, buna inanırsa seve seve kabul edebilir.

Matematik fonksiyon ile günlük hayattaki fonksiyon kullanımı farklı anlamlardadır. Onun için çocuğa problem çözme " işlevinin " iki yönü falan anlatılamaz. Ayrıca, o deyim tüm Matematik içindir. Yalnızca fonksiyona indirgenemez. Matematik fonksiyon konusundan ibaret değildir. Ayrıca, 1692'de nolmuş, kim vermiş o anlamı ? Bu da sallamation kokuyor.

E o zaman bu bir inanç meselesi değildir ki, bir olgudur. Buna hiç bir din inanırı da itiraz eedemez. Madem öyle Müslüman da Seküler olabilirmiş.

Hadi ya, gerçekten mi ? Bilmiyordum öğrendik. Bu sorum cevaplanmamış : Neymiş Action'un etimolojik kökeni, neymiş, Usage mi ?