Zıplanacak içerik

Canraşit

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Canraşit tarafından postalanan herşey

  1. Sorununun Emine Erdoğan'ın Arap kökenli olmasından kaynaklandığını düşünmüyorsunuzdur herhalde. Saygılar sunarım.
  2. Anlasanıza efendim ; '' gerçek Kemalistler biziz '' demeye başlayacaklar yakında. Cran Montana Vakfı başkanı Jean Paul Carteron, bölgesinde ekonomik ve sosyal olarak önemli rol oynayan, Kemalist devrimin ışığının parladığı, Cumhuriyet ve İslam’ı kaynaştıran değerlere sahip Türkiye’de, geleneklere bağlı kalarak ilerlemenin sembolü olan Emine Erdoğan’a bu ödülü vermekten memnuniyet duyduklarını söyledi. Saygılar sunarım.
  3. Ama kanmışsınız işte efendim : Hele ki, çok değil 10 sene sonra, bırakın Varşova Paktını, kendi birliğinin dağılmasına bile mani olamadığını bilmenize rağmen, öyle bir pozisyon yaratabildiğine inanmak ! Saygılar sunarım.
  4. Efendim, bir insanın etnik kökenine bakarak onu potansiyel hain, potansiyel suçlu, potansiyel işbirlikçi olarak görmenin adına tüm dünyada ırkçılık denir. Bir insan, ırkı, etnik kökeni buna müsait olduğu için değil, kendi düşünce yapısı, yetiştiği çevre yüzünden ocu veya bucu olur. Şöyle derseniz anlarım; ırkı Türk olmayan bir Türk vatandaşı, kendi ırkçı veya ümmetçi düşünceleri yüzünden ulusal kimliği benimsemediğinden, doğal olarak ulusal kimliğe ve ulus devlete düşman olabilir. Fakat, bizi yönetenler hep Gürcü, Ermeni, Arap, Kürt, Arnavut'tu o yüzden bu haldeyiz denirse, buna ırkçılık denir. Bu kadar kesin ve nettir. Çünkü, Özal da, Erdoğan da, Gül de temelde ırkçı oldukları, etnik kimliklerini ön plana çıkardıkları için değil, ÜMMETÇİ oldukları için ulusal kimliği benimsemiyor görüntüsü vermişlerdir. Saygılar Sunarım.
  5. Değildir efendim. Tıp Etiği, Mühendislik Etiği felsefeleri, Tıp ve Mühendislik dallarını sınırlar. Bu bilimleri ilgilendiren konularda birbiri ile çelişen farklı felsefelerin çatışmaları sonucu bir sonuca ulaşılır. Hipokrat Yemini, Mühendislik Yemini gibi evrensel ilkeler bu bilim dallarında izlenecek temel felsefeleri dikte eder. Saygılar sunarım.
  6. Canraşit şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Efendim, bilim insan davranışlarını, nedenlerini inceler demişsiniz haklısınız elbette hobi olsun diye de incelemez. Etik bilimi de, aynı şekilde insan davranışlarına kaynaklık eden, etik felsefelerinin, dinin, geleneklerin yapısını, gelişimini, etkilerini teorik bir çerçeve içinde neden ve sonuçları ile anlamaya çalışan, tasnif eden normatif bir bilim dalıdır. Kuralları koyan ise etik felsefeleridir. Hukuk bilimi de, insan davranışlarına kaynaklık eden, olması gerekeni, hakları, cezaları, suçları belirleyen hukuk felsefelerinin teorik bir çerçeve içinde gelişimini, etkilerini neden ve sonuçları ile inceleyen, anlamaya çalışan, tasnif eden normatif bir bilim dalıdır. Cezaları koyan, hakları belirleyen ise hukuk felsefeleridir. Günümüzde felsefeler ilgilendiği bilim dallarına yön verirler, sınırlarlar. Tıp Etiği, Mühendislik Etiği gibi felsefeler birer uygulamalı pozitif bilim olan bu bilimlere sınırlamalar getirir, Fizik Felsefesi, Biyoloji Felsefesi gibi felsefeler ise birer temel pozitif bilim olan bu bilimlere yön verir. Saygılar sunarım.
  7. Canraşit şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Efendim, modern ceza hukuku felsefesi, cezaların belirlenmesinde yalnızca caydırıcı olması değil, suç işleyeni topluma kazandırması amacını da güder. Saygılar sunarım.
  8. Barış, özgürlük ve demokrasinin önemli aktörlerine verilen Crans Montana Ödülü'nün bu yılki sahibi Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan oldu. Emine Erdoğan ödülünü Brüksel’de, Crans Montana Forumu’nca düzenlenen devlet ve hükümet başkanları eşleri yıllık toplantısında aldı. Emine Erdoğan, "Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye’nin kadınları olarak, üzerimizdeki ağır sorumluluğun farkındayız ve bu sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmek için de yoğun bir mücadele veriyoruz" şeklinde konuştu. Erdoğan, "Bütün kadınların eğitimini tamamlaması, kendine güvenini sağlaması ve ayaklarının üzerinde durması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu konuda komşu ülkelerdeki kadınlara da rol model oluyorsak, ne mutlu bize, inşallah onlar da bizim gibi olur, bizim ülkemizdeki kadınları aşarlarsa bundan de memnuniyet duyarız" dedi. Daha sonra, barış, özgürlük ve demokrasinin önemli aktörlerine verilen Crans Montana Vakıf Ödülü düzenlenen törenle Emine Erdoğan’a verildi. Erdoğan, ödülünü UNESCO Genel Direktörü İrina Bokova’dan aldı. Cran Montana Vakfı başkanı Jean Paul Carteron, bölgesinde ekonomik ve sosyal olarak önemli rol oynayan, Kemalist devrimin ışığının parladığı, Cumhuriyet ve İslam’ı kaynaştıran değerlere sahip Türkiye’de, geleneklere bağlı kalarak ilerlemenin sembolü olan Emine Erdoğan’a bu ödülü vermekten memnuniyet duyduklarını söyledi. Emine Erdoğan, ödülü Türk kadınları adına aldığını belirtti. Emine Erdoğan, 22 Şubat’ta da, davet üzerine Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu’nun 55’inci oturumuna ana konuşmacı olarak katılacak. "Beşeriyetin İnşası ve Kadının Güçlendirilmesi için Kadınların ve Kız Çocuklarının Eğitime Erişmelerinin Önemi" konulu bir konuşma yapacak olan Emine Erdoğan, Türkiye’de kadının siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan geliştirilmesi için atılan adımları ve projeleri anlatacak. -http://haberpan.com/haber/emine-erdogana-crans-odulu-
  9. efendim bu benim söylediğim şeyin tam tersi değil başka bir boyutu evet elbette bu konuda haklısınız akp bdp ile chp mhp ana bloklarıda etnik kimlikler kaşınarak ulusal bütünlük sorgulamaları ile oluşmuştur bu nedenle aynı şekilde chp ırkçı ilan edilmiştir çok tanıdık gelmesi gerekir aslında anlatmak istediğim 12 eylül öncesi sağ sol cepheleşme mantığı ile 28 şubat öncesi laik islamcı cepheleşme mantığıda aynıdır ortak özellikleri bir taraf emperyalizmi temsil eder bir taraf ise ona karşıdır bu cepheleşmeler 12 eylülde sola darbe yapmayı gerektirmiştir 28 şubatta islamcılara şimdide yine sola ve atatürkçü laik ulusalcı mlliyetçi cepheye yapılan sivil bir darbe süreci yaşanıyor saygılar sunarım
  10. efendim sizdemi 80 öncesi abd tarafından üretilen bu yalanlara inandınız bu kadar sene sonra sovyetler ve komünizm bahane edilerek türkiye üzerinde oynanan oyunların farkına varmamış olmanız imkansız şimdi üretilen darbe yalanlarınada inanıyormusunuz saygılar sunarım
  11. efendim konumuz osmanlının ne olup olmadığı kimler tarafından nasıl yönetildiği değil konumuz türkiye ve türkler bu başlıkta gördüğünüz gibi türkleri baskın bir ırk ve türkiyeyi ırkçı bir isim gibi görme eğilimleri var sizde türkiyeyi türkler yönetmiyor denilince neden buna tepki duyduğumu sorgulamışsınız elbetteki bu şekilde bir sorun yok ve tepki duyduğum konuda bu değildir ama o söz türkiye kötü yönetiliyor ve emperyalizmle işbirliği yapan türk olmayanlar bağlamında ele alınmıştır buna göre bir kere daha düşünün derim yada ben size aynı cümleyi şöyle sorsam türkiyeyi etnik türkler yönetiyor o yüzden bu haldeyiz cia ile işbirliği yapanlar etnik türklerdir cümlesindede bir sorun görmeyecekmisiniz acaba saygılar sunarım
  12. efendim yazımda bahsettiğim gibi 28 şubat sürecinin yan ürünleridir naif ateistler din üzerinden siyaset yapan siyasal islamcılara yani kökten dincilere kökten bir başkaldırışı körükleyen yüzeysel ve dediğim gibi naif bir ergen ateizminin tohumları ekilmiştir o dönemler emperyalizm tarafından bilinçli ateistlere elbete saygı duyulmalıdır ancak kendi coğrafyasının insanlarına din üzerinden düşmanlık yaratan üstelik böylesine sığ bir ateizm emperyalizmin çıkarları ile uyuşum içindedir oysa aziz nesinin ateistliği böyle değildir mesela ve o nedenle oda hedef haline getirilmiştir sivasta elbetteki siyaset ne dini nede etnik kimlikler üzerinden yapılmalıdır çünkü siyasetin hedefi insanların refahı olmalıdır temel olarak ama dini veya etnik kimlik üzerinden yapılan siyaset insanların hak taleplerini unutturmaktan başka işe yaramaz etnik veya dini kimliklerine saldırı algılayan insanları savunma mekanizmaları üzerinden yönlendirmek hele emperyalizmin çıkarları doğrultusunda yönlendirmek kolaylaşır chpnin akpnin laiklik konusundaki çıkışlarına aynı zeminde karşılık vermesi insanların gözünde chpnin dine karşı olduğu gibi bir algı yaratmıştır özellikle son yedi sekiz senedir onun için bu saptamalarınızı 90 öncesi ve özellikle 80 öncesi türk siyasetine genellemek yanlış olur bu avrupadada böyledir propogandası yapılan müslümanlara yönelik olumsuz bakış açısıyla kendi kimliklerine tehdit algılaması yaşayan insanlar sağcı ırkçı partilere yönelmektedir saygılar sunarım
  13. ve efendim ERICH FROMM'dan gelsin buyrun Acaba yaygın olan şu kanı ‘Freud dine karşı, Jung dinden yanadır’ hala geçerli mi ? Yaptığımız inceleme ve karşılaştırma, bu basitleştirici görüşün tamamen yanlış bir aşırılık taşıdığını sanırım ortaya koymuştur. Freud, insancıl evrimin hedefinin şu amaçlara ulaşmak olduğuna inanır : Bilgi, ( akıl, gerçeklik, mantık ) insan sevgisi, acıların azaltılması, özgürlük ve sorumluluk taşıyacak güce erişmek. Bu idealler ise tüm büyük dinlerin aklaki temelini oluşturur. Batı ve Doğu kültürleri, bu temeller üzerine kurulmuştur. Konfüçyus’ün, Lao-Tse’nin Budha’nın, diğer peygamberlerin ve İsa’nınnöğretileri hep bu idealleri savunur. Bu dinler ve öğretiler arasında ( yer ve zamana, hitap edilen topluluğa göre değişen ) deyiş farklılıkarının olması doğaldır. Örneğin, Buddha ağırlığı acıların azaltılıp yok edilmesine verirken, peygamberler adalet ve anlayışlı olmaya önem vermişler, İsa ise insan sevgisini öne almıştır. Görünürdeki farklılıklara rağmen tüm bu dinsel önderlerin, insanlığın gelişmesindeki amaçlar ve biçimler konusunda tam bir uyuşum içinde olmaları ilginçtir. Freud, dinin bu ahlaki temellerini savunmakata ve bu amaçların gerçekleşmesini önleyici oldukları sürece, dinin doğa üstü ve biçimci yanlarını eleştirmektedir. Doğa üstü güçlere ve insanı aşan şeylere tapınmayı, insanlığın gelişimindeki aşamalardan biri olarak gören Freud, bunların o çağlarda gerekli ve zorunlu olduğunu, ama gereğinden fazla gündemde kaldıklarında insanlığın ruhsal gelişimini engellemekten öteye gidemeyeceklerini savunmaktadır. Bu nedenle, Freud’un dine karşı olduğu yolundaki inanç, yanıltıcıdır. Böyle bir yargıya varmadan önce, onun dinin dinin hangi yanlarına karşı olup eleştirdiğini, hangi yanlarına ise taraftar olduğunu araştırmak gerekir. Freud ve Jung'da Psikanaliz ve Din Erich Fromm kaynak -http://www.narteks.net/index.php?option=com_content&view=article&id=5160:freud-ve-jungda-psikanaliz-ve-din--erich-fromm&catid=143:psikoloji&Itemid=104-
  14. araştırmalarınız çok güzel gerçekten dipnot bey böyle kırmızılı mavili altını çizerek falan yalnız efendim neden kaynağı belirtme gereği duymadınız bu emeğe saygısızlık değilmi herşeyden önce ve ayrıca bu forumun alıntı kurallarınada uymuyor okudumda söylüyorum artık bilemiyorum yani yöneticiler ne der hayır birde ilk okuduğumda sizin makaleniz zannetmiş emeğinize saygı duymuştum neyse efendim uzatmayalım ben kaynağı vereyim -http://www.mihrak.com/index.php?option=com_content&view=article&catid=46:e-kitaplar&id=212:freud-ve-din&Itemid=58- bu makalenin tamamı dini yayın yapan bir derginin internet sitesinden alınmış yazarıda Hasan EKŞİOĞLU ve aslında Ali KÖSE tarafından yazılan Freud ve Din adlı kitabın bir özeti niteliğinde işin ilginç tarafıda sayın dipnotun bu makaleden nedense bazı bölümleri almaması mesela şurası Freud’un Tenkit Edildiği Noktalar Tenkitlerin en önemli noktası, teorilerin bilimsel verilerle desteklenmemesidir. Freud elde ettiği birçok veriyi veya bilgiyi önceden zihinde kurguladığı modele uygun sonuçlar çıkarmak için istediği şekilde yorumladı. Freud’un bulgularının önemli, ama çıkarımlarını sınırlı bulanlardan biri de Eric Fromm’dur. Freud’un her konuyu cinsellikle açıklamaya zorlayan sebep onun her şeyi tek bir sebeple izaha çalışan indirgemeci yaklaşımı olsa gerektir. Freud’un tenkit edildiği, yöntemle alakalı bir diğer önemli konu da onun sınırlı bir denek grubundan elde ettiği verileri evrenselleştirmesidir. Freud insan davranışları ve tercihleri de dahil olmak üzere tüm fenomenlerin bir evrensel sebeplilik prensibiyle hareket ettiği, her olayın bir sebebinin olması gerektiği anlayışına (determisizm) sahipti. Freud, her şeyin fizyolojik temele dayanması gerektiğini savunan bu bilimsel pozitivist görüşün etkisiyle ruhsal alanı fizyolojik bir temel bulacağını düşündü. Sevginin de cinsel bir nesneye yönelen fizyolojik kaynaklı bir içgüdü olduğunu savunmasının nedeni de buydu. Freud mekanistik-evrimci bir sistem oluşturmuştur. Bu sisteme göre şu an meydana gelen tüm oluşlar (tezahürler) geçmişten bağımsız olmadıkları gibi yeni hiçbir şey içermezler. Yani “oluş sürecinde yaratılan yeni bir şey yoktur, yeni olarak gördüğümüz şey eskinin değişmiş halidir.” ve bir başka bölüm Psikanaliz alanında arzuların tatmin edilmeleri gerektiğini savunan, bunun ruh sağlığı için zaruri olduğunu iddia eden birisinin, din alanındaki arzularının tatmininin insanlığa zarar verdiğini söylemesi bir çelişki olsa gerektir. O zaman Freud dinin gerçekliğini kabullenmese bile, en azından kendi öğretisiyle çelişmemek için, dinin ruh sağlığına faydalı olduğunu söyleyebilirdi. ve sonuç bölümü Sonuç Freud’un yaşadığı çevreyi göz önüne almak zorundayız. O devirde dine karşı bir katı tutum hakimdi ve bilim ön plandaydı. Her ne kadar sistemi din açısından kabul edilemez ise de Freud'un psikanalizle insanı anlamada önemli açılımlar sağladığı bir gerçektir. Yaşanan tecrübelerin insan zihni veya bilinçaltındaki tesiri inkar edilemez. Freud dine dışarıdan baktı ve onu hiçbir zaman dindar kimsenin algıladığı gibi bir bütün olarak sorgulamadı; kendisinin seçtiği noktalar üzerine yoğunlaştı. Tanrı hakkındaki kanaatleri çok netti: Tanrı çocukluğumuzdaki babamızın bir prototipi idi; yüceltilmiş babadan başka bir şey değildi. Bu özelliği taşıyan Tanrı’yı hayal etmek ve bu hayalin etrafında şekillenen doktrinlere inanmak insanın tabiat karşısındaki çaresizliğini, acziyetini katlanabilir hale getiriyordu. İnsanın arzularını tatmin için (aynen rüyalarda olduğu gibi) illüzyonlar ürettiği ve dinin de bunlardan birisi olduğu Freud’un temel yargısıydı. Tabi bu da nevrotik, dolayısıyla sağlıksız bir durum olmalıydı. Tüm insanlığı etkilediği için de bu nevroz evrenseldi. Hasan EKŞİOĞLU ( MİHRAK DERGİSİ )
  15. değerli tavsiyelerinizi dikkate alacağım raif bey ama benim inanıp inanmamam önemsiz biz burada mantık yönünden sorgulama yapmıyormuyuz zaten dimi gelelim yazdıklarınızdaki hatalara şimdi siz kalkıp dinden allah sonsuz merhametlidir ve adildir ifadesini alıp allahtan insanlık dışı bişiy yapması beklenmez ifadesine eşitleyemezsiniz çünkü allah sonsuz merhametlidir ve adildir ifadesinin dinin kendi mantığı ve bağlamı içerisinde anlamı farklıdır şimdi anladınızmı kölelik insanlık dışı bişiydir demişsiniz doğru insanlık dışı işte allahta insanlığın içinde diil zaten dışında ayrı bir varlık normal yani saygılar sunarım
  16. Canraşit şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Hayvanlar Alemi
    efendim öncelikle kentlerde yaşıyoruz ve kentler doğal ortam değildir doğada kedilere arabalar çarpmaz doğada kediler esnafın temizlik sırasında kullandığı sokaklarda birikmiş deterjanlı suları içmez doğada kedilere tekme atan insanlar yoktur doğada kediler beşinci kattan düşüp kalça kemiğini kırmaz doğada uyudukları sırada azgın pitbullar tarafından parçalanan veya psikopat sahipleri tarafından pitbullara parçalatılan kediler yoktur doğada ısınmak için araba motoruna girip araba çalışınca ölen yavru kediler yoktur siz doğada pırıl pırıl gezen bir vaşakla akşam kömürlükte veya rutubetli balkon altlarında yatmaktan kapkara olmuş bir kediyi kıyaslayamazsınız onun için kentlerde kediler diğer sokak hayvanları gibi doğadan daha çetin bir ortamda yaşam savaşı veriyorlar bunun dışında eğer bir kediyi sahiplenirseniz onu insanlaştırırsınız ister istemez onun parazitsiz hastalıksız karnı tok rahat bir hayat sürmesini istersiniz o nedenle kediniz dişi ise yukarıda değinilmiş yılda üç defadan beşer yavru onbeş yavru doğurur bunlara bakmam doğaya saygı falan derseniz zaten en çok biri yaşıyor normal şartlarda ve oda en fazla iki sene yaşar bakabilirim dersenizki bu biraz imkan ve yer meselesi ona bir şey demem ama bir kedinin yavrularını yetiştirmesini izlemek büyülü bir şey deyipte onu kısırlaştırmayı kendi zevkiniz için düşünmüşsünüz demek çelişkidir ve asıl büyümeden ölecek yavrular bakımından kısırlaştırmamak cinayettir nasılki insanların bilinçli uyguladığı doğum kontrol yöntemleri cinayet değilse bilinçli doğum kontrol uygulayamayacağı açık olan hayvanıda kısırlaştırmak normaldir yine yukarıda değinilmiş tek ovaryumunun ve rahminin alınması dişi kedinin cinselliğinin devamı anlamına geleceğinden imkanı olanlar için annelik duygusunu bir kere tattıktan sonra ve elbetteki doğan yavrularına aynı şekilde bakmak koşuluyla yarım kısırlaştırmak insani bir çözümdür bana göre erkek kediler için sorun yok zaten saygılar sunarım
  17. sayın gecekuşu elbette onun kelimesi yerine atatürk kelimesini koyarak okudum yazdıklarınızı sorun o değil efendim tırnak içine almanız tırnak içine alınan şey sizinde çok iyi bildiğinizi tahmin ettiğim gibi bir ifadeyi veya kelimeyi ya vurgulama amacı ile yani kalın harfler yerine yada katılınmayan sahibine ait olan görüş olduğunu belirtmek için kullanılır dolayısıyla ırkçı yaklaşım sözümü sizin tırnak içine almanızı sayın iky53ün sözüne yaptığım değerlendirmeye katılmadığınıza yordum beni yanıltan buydu tırnak içerisine almasaydınız sorun olmazdı ve gerekte yokmuş bakın efendim diğer mesele ise yani ırkı türk olsunda çamurdan olsun yaklaşımı çok açık efendim yapmayın etnik türk olmayanların iyi niyetlileri ve kötü niyetlleri var ama etnik türk olanlar için bu ayrım yok etnik türk olmayanların kötü niyetli olanları ülkeyi yönettiyse yada yönetiyorlarsa buradan çıkan sonuç kötü niyetli etnik türk yokturdur efendim saygılar sunarım
  18. yapmayın efendim plastik kelepçeli halde sıraya dizilmiş belediye başkanlarının olduğu dönemimi kastediyorsunuz evet her dönem hukuksuzluklar insan hakları ihlalleri olmuştur ülkemizde ama bugünde olmasının savunması eskiden daha azdı şeklinde olabilirmi mesela ortaçağdan daha iyi demek bir savunu olabilirmi tabiki herşey eskisinden daha iyi olacaktır izafi olarak gelişmeler vardır ancak bu gelişmeler dünyaya paralelmi ona bakmak lazım istatistikler sizin dediğinizi demiyor sayın ahmey ay beyefendi gerek basın özgürlüğü konusunda gerekse hukuksuzluklar konusunda eskiye nazaran dünya ülkeleri arasında gerilere düştüğümüz bilgisini inkarmı ediyorsunuz efendim birde Garanti hiçbir zaman hiçbir iktidarda kişilerin işi değil. diye buyurmuşsunuz eh peki o halde neden Ak Parti yasal olmayan, insan haklarına mugayyir bir eylemde bulunursa ilk karşı koyanlardanım. dediniz efendim hala chp sabıkalı ise diyorsunuz oysa ben sizden bir örnek istemiştim onun darbe talebini kanıtlayan onu sabıkalı yapan anlaşılan belli bir önyargı var efendim toplumun bir kesiminde nedense belkide ilköğretim düzeyinde yakın tarih bilgisine yeterince yer vermiyolar ondandır olabilir zira ''kalas kalınlığında'' harflerle yazılı yakın tarihimizde ittihat ve terakkinin herhangi bir demokraside darbe yapmadığı anlaşılmayacak bir konu değil değilmi efendim saygılar sunarım
  19. efendim benim sayın iky53ün ataürkün sözü diye yazdığı söz için kullandığım nitelemeyi Onun bu söylemi sizin değerlendirdiğiniz gibi "Irkcı bir yaklaşım" içermez. cümlenizde tırnak içine almanız ve sayın iky53ün ondan bir önceki cümlesindeki yaklaşımı adeta görmezden gelip Sizi yanıltan; arkadaşın Atatürk'ün söylemindeki ifadelerin bütününü buraya aktarmamış olması olabilir. şeklinde sehven yapılmış bir hata gibi gösterir nitelikte savunan cümlenizi okuyan birisi sizce ne düşünebilir o soruyu sormakta haksızmıyım soru anlamsızmı saygılar sunarım
  20. efendim elbetteki atatürkün böyle ırkçı bir söz söyleyebileceğini sanmıyorum dedikten sonra sayın iky5ün yazdığı sözü sizin gibi araştırmaya vakit bulamamış olmamdan dolayı karşı taraftan kaynak istemem bağlamında sayın iky53nün bundan bir önceki cümlesi ile yani türkiyeyi niçin türklerin yönetmediği neden bizi yönetenlerin hep gürcü,ermeni,arap,kürt,Arnavut...olduğu düşünülürse ülkemizin bugünkü durumunu anlamak hiç de zor olmaz cümlesi ile değerlendirip sorguladığımın anlaşılmış olması gerekiyordu yinede teşekkürler fakat sizede sorayım o zaman sayın iky53ün bu cümlesine katılıyormusunuz saygılar sunarım
  21. efendim elbette lafın gelişi bir iyi niyet göstergesi olarak bu tabiri şahsıma yönelik kullanmanızda sakınca yok bende size aynı şekilde hitap edebilirim bir sakıncası yok iletişim için olumlu bir tabirdir hatta ilerleyen zamanlarda eğer gerçekten dost olursak bu yaklaşımınız bir zemin hazırlamış olur dostluğumuza fakat ikimizde biliyoruzki kendi verdiğiniz kaynağa göre yakın arkadaş değiliz şu an peki karşıtı olan düşmanmıyız elbette değiliz hayat siyah ve beyazlardan ibaret olmadığı grinin tonlarıda var olduğu için dost ve düşman arasındada dereceler bulunur değilmi yakın arkadaş ile arkadaş tabirleri de bu derece ayrımını belirtmek için kullanılan ayrı tabirlerdir sizin mantığınız ancak savaş oyunlarında kullanılan dost kuvvetler düşman kuvvetler ayrımındaki gibi yada romantik edebiyattaki gibi ama gerçek hayat böyle değil demek işverensiniz beyefendi ne güzel fakat iş hayatında arkadaşlığın dostluğun bir yanılsama olduğunu duymamış olmanız tuhaf belkide hiç mavi veya beyaz yakalı ssklı işçi olmadığınız içindir aile şirketlerindede böyle kandırırlar insanları yada insanlar kandırılmış gözükürler üzerinizede alınmanıza gerek yok bu ateist olsun koyu dindar olsun işverenlerin genel tavrıdırda o bakımdan sizinki istisna olabilir tabi yaptığınız psikoanalitik tanımıda hangi psikiyatristten hangi psikiyatri makalesinden duyduğunuzuda sorma hakkım vardır herhalde efendim sorgulamaya başlamış olmanız güzel tabi evet bakalım nedenmiş efendim emperyalizmin oyunları şeriatla yönetildikleri için müslüman oldukları içinmiş ama hristiyanlara yahudilere düşman olun diyen kuran ayetleri uygulanmıyormuş ondan yada öyle birşey yokmuş yada yöneticiler aslında müslüman değilmiş el kaide var oda müslüman hristiyanlara yahudilere düşman olun diyen kuran ayetleri var o nedenle imiş müslümanlık olmasa emperyalizm olmazmış ya müslüman olduğu için çünkü hristiyanlara yahudilere düşman olun diyen kuran ayetleri öyle demiyormuş yada fg aslında müslüman olmadığı içinmiş şiiiler müslüman olmadıkları için direniyormuş sünni olsalar onlarda direnmezlermiş çünkü hristiyanlara yahudilere düşman olun diyen kuran ayetleri şiileri bağlamazmış yada hristiyanlara yahudilere düşman olun diyen ayet öyle demiyormuş sünni müslüman oldukları içinmiş şii müslüman hükümeti olsa işbirliği yapmazmış çünkü hristiyanlara yahudilere düşman olun diyen kuran ayetleri şiileri bağlamazmış yada hristiyanlara yahudilere düşman olun diyen kuran ayetleri öyle demiyormuş çünkü kuran ayetleri hristiyanlara yahudilere düşman olun demiyormuş sosyalistlere düşman olun diyormuş yada islamcılar samimi değilmiş çünkü hristiyanlara yahudilere düşman olun diyen ayetlerin öyle demediği anlaşılmış özetle müslümanlar olmasa ortadoğuda emperyalizm olmaz evet bumudur efendim neden emperyalizmin oyun oynamasının nedeni müslümanlığın müslümanların varlığımıdır kuran ayetlerinin teröre yatkınlığımıdır yada emperyalizmle işbirliğine yatkın oluşumudur hangisini savunuyorsunuz anlaşılır değil bir önceki yazımda ilgili paragrafı tekrar yapıştırayım buraya anlaşılan üstünkörü ve önyargı ile okumuşsunuz bu işin aslıda şöyledirki müslümanların çılgınlar gibi sağa sola saldırmaları gerektiği iddiasına dayanak gösterilen ayetlerin tarihsel konjonktüründen koparılarak lafzi yorumu bir zamanlar sscbye karşı abdnin yetiştirdiği el kaide ve talibanın selefiyye mezhebinden alınmadır islam coğrafyasının aydınlanmasını engelleyerek sömürü düzenlerinin devamını kurgulayan ve bu terör örgütlerinin anlayışı üzerinden ortadoğu coğrafyasında müslümanlığı ve müslümanları soğuk savaş sonrası emperyalist politikalarının yeni hedefi almış olan abdli neoconların artık bayatlamış olan bu argümanları gerek ırak işgali olsun gerekse afganistan işgali olsun hem dünya hemde eğitimli müslümanlar gözünde müslüman kıyımlarını meşrulaştırmak amaçlı kullanmak için yaydığını görmek lazımki emperyalizmin meşhur tavşana kaç tazıya tut taktiği gereğincede bu argümanlar ülkemizde eğitimli kesimi islam karşıtlığı üzerinden siyaseten abd yanlısı post modern bir darbeye sıcak baktırtabilmiştir zamanında yani nasıl konjonktürel nedenleri farklı olsada bugün ergenekon ve balyoz yalanları üzerinden yine abd yanlısı bir sivil darbe gerçekleşiyor ve bu süreç paralelinde naif ılımlı islamcılar türetiliyor halihazırda yada geçmişte komünizm yalanları üzerinden gerçek bir darbenin gerçekleşme sürecinde ve ertesinde naif milliyetçi muhafazakarlar türetilmişse ülkemizde sık görülen naif ateistliğin kaynağıda artık bayatlamış argümanların üretildiği o senelerdir efendim sizin mantığınız tam tamına şunu diyor efendim 80 öncesi evet komünistler canavardır 91 sonrası evet müslümanlar canavardır 2003 sonrası evet atatürkçüler darbecidir canavardır gördüğünüz gibi efendim emperyalizmin oyununa yalnızca müslümanlar değil ateistlerde gelebiliyormuş buda müslümanlar olmasa ortadoğuda emperyalizm olmaz savınızın yanlışlandığını çok net gösterir tarihi bir gerçektir ... efendim verdiğiniz ilk kaynak dünya ateizm oranını değil AB ülkelerindeki oranı veriyor ayrıca o tabloda ülkemiz için verilen ateizm oranı yüzde 2 değil yüzde 1 buna göre ya ingilizceyi tam bilmediğiniz için bu hatayı yapmışsınız çünkü belief in neither a spirit god or life force ile belief in a spirit or life forceun farkını bilmeniz gerekirdi ya ateizmin ne olduğunu bilmiyorsunuz yada aceleden yanlış görmüşsünüz ikinci kaynakta ise ateist ve dindarların suç oranı değil dünya ülkelerinin adam öldürme suçu oranlarını veriyor verdiğiniz kaynağa görede anlaşılması gereken gelişmemiş ülkelerdeki suç oranının fazla olduğudur bu istatistiği ateist ve dindarların suç oranları olarak yorumlamak için oldukça çaba sarfetmek gerekiyor efendim işin ilginç tarafı ateizm oranı açısından AB dördüncüsü olan estonyanın adam öldürme suçu oranı meşhur terör dinine mensup müslümanların yaşadığı pakistandan fazla ıraka yakın şu doğaldırki eğitim düzeyi ekonomik düzey demokrasi düzeyi yüksekliği ile ateizm oranı yüksekliği arasında bir korelasyon kurulabilir eğitim düzeyi ekonomik düzey demokrasi düzeyi ile suç oranları arasında da bu korelasyon vardır fakat suç oranları düşüklüğü ile ateizm oranı yüksekliği arasında doğrudanlıktan söz edilemez dinler içinde durum böyledir yani suç oranları düşüklüğü ile müslüman oranı yüksekliği arasında doğrudanlıktan söz edilemez suç oranları yüksekliği ile müslüman oranı yüksekliği arasında doğrudanlıktan söz edilemeyeceği gibi efendim ben hatırlatayım o zaman soralım size mesela pol pot müslümanmıydı stalin müslümanmıydı ve ayrıca şunuda soralım ateizm bir siyaset falsefesimidir yoksa din felsefesimidir çünkü siyasal islamcılık ile ateizmi mensupları temelinde karşılaştırmak için felsefenin dinin tanımlarını alt dallarını yeniden yazmak gerekir kanaatimce saygılar sunarım
  22. iyi akşamlar efendim bu sözü nereden duyduğunuzu sorabilirmiyim kaynak verebilirmisiniz zira ben atatürkün böyle ırkçı bir söz söyleyebileceğini sanmıyorum saygılar sunarım
  23. beyefendi bakın çok çelişkili düşünüyorsunuz hem bu topraklarda bir çok millet yaşıyor diyorsunuz hemde ulus devletle ırk devletinin farklı olduğunu kendiniz söylemenize rağmen yani dolaylı olarak ulus yani millet ile ırk kavramlarının ayrı olduğunu söylemenize rağmen ülkemizde bir çok millet var deyip size göre bunlardan biri olan türk milletinin isminin devlette olmasını ırk ismi diye kabul ediyorsunuz yani sizin mantığınıza göre ülkemizde bulunan diğer milletler ırk değil yalnızca türk milletimi ırk oluyor ürettiğiniz kavramların yanlış olmasını geçtim ama en azından kendi ürettiğiniz kavramlarla düşünürken bari tutarlı olun lütfen efendim istirham ederim bakın tekrarlıyorum ön yargısız anlamaya çalışırsanız kafanıza oturacaktır bu topraklarda bir çok ırka ait kültür vardır fakat bu kültürler yüzyıllarca harmanlanarak türk kültürü adını alan ortak bir kültüre dönüşmüştür buda siyasi bir birlik olan din birliğine mensup bu insanları yine siyasi olarak daha ileri çağdaş bir birlik olan millet birliğine götürmüş türk denen tüm bu insanların oluşturduğu türkiye adlı milli yani ulusal bir devlet kurulmuştur türk herkesin siyasi kimliğinin adıdır ırksal kimliğinin değil saygılar sunarım
  24. sayın dipnot bey iyi güzelde benim bahsettiğim durumla alakasız bir noktadan cevap vermişsiniz yine peki o halde sizin tabirinizle öyle dine körü körüne bağlanan ve var gücüyle bağlı ve bunu anlamsız bir şekilde derinliğine yaşayan herhangi birilerinin ayette bahsedilenlerden farkını açıklayın bana önce elbette modern zamanlarda hümanizma ile gelişerek ortaya çıkan kültürel hristiyanlık veya musevilikten bahsetmiyoruz vede kendinizide kültürel müslüman sınıfına soktuğunuzda anlaşılıyor yazdıklarınızdan zira dost derken hristiyan demişsiniz musevi demişsiniz ama müslüman dememişsiniz kaldıki kendinizde henüz dini konularda bir paylaşım yapmadığınızı yaparsanız bir sorun çıkmayacağını sanıyorsunuz tahmin ediyorsunuz hayatın her alanını paylaşmadığınız halde dostum diyebiliyorsunuzki bu yanlıştır kavramsal olarak belki şu şekilde ifade etsem daha net olarak anlaşılır efendim dostluk başka arkadaşlık başka alışveriş başkadır yani gerçek anlamda dostluk daha öncede yazdığım gibi bunun altını birkez daha çizmekte yarar görüyorum hayatı asgari müştereklerde değil her alanında paylaşabilmeyi gerektirir o nedenle sizinde teyit ettiğiniz üzere pratikte bir ateistin herhangi bir dindarla dost olması mümkün olmadığı gibi bir müslümanında bir hristiyanla veya musevi ile dost olması mümkün değildir tabi tam tersine düşman olacaktır diye bir kaidede bulunmamaktadır insan olma noktasında arkadaş olabilir asgari müştereklerde buluşabilirler bittabi ayrıca bu arada güzel arkadaşlarınızı harika dostlarınızı iş ortamından edindiyseniz dinli veya dinsiz farketmez yinede fazla güvenmemeniz konusunda bana dostum demeniz hasebiyle dostluk adına uyarmış olayım izninizle bu işin aslıda şöyledirki müslümanların çılgınlar gibi sağa sola saldırmaları gerektiği iddiasına dayanak gösterilen ayetlerin tarihsel konjonktüründen koparılarak lafzi yorumu bir zamanlar sscbye karşı abdnin yetiştirdiği el kaide ve talibanın selefiyye mezhebinden alınmadır islam coğrafyasının aydınlanmasını engelleyerek sömürü düzenlerinin devamını kurgulayan ve bu terör örgütlerinin anlayışı üzerinden ortadoğu coğrafyasında müslümanlığı ve müslümanları soğuk savaş sonrası emperyalist politikalarının yeni hedefi almış olan abdli neoconların artık bayatlamış olan bu argümanları gerek ırak işgali olsun gerekse afganistan işgali olsun hem dünya hemde eğitimli müslümanlar gözünde müslüman kıyımlarını meşrulaştırmak amaçlı kullanmak için yaydığını görmek lazımki emperyalizmin meşhur tavşana kaç tazıya tut taktiği gereğincede bu argümanlar ülkemizde eğitimli kesimi islam karşıtlığı üzerinden siyaseten abd yanlısı post modern bir darbeye sıcak baktırtabilmiştir zamanında yani nasıl konjonktürel nedenleri farklı olsada bugün ergenekon ve balyoz yalanları üzerinden yine abd yanlısı bir sivil darbe gerçekleşiyor ve bu süreç paralelinde naif ılımlı islamcılar türetiliyor halihazırda yada geçmişte komünizm yalanları üzerinden gerçek bir darbenin gerçekleşme sürecinde ve ertesinde naif milliyetçi muhafazakarlar türetilmişse ülkemizde sık görülen naif ateistliğin kaynağıda artık bayatlamış argümanların üretildiği o senelerdir efendim saygılar sunarım

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.