Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ilker01

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    303
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    5

ilker01 tarafından postalanan herşey

  1. Güzel tespitler" Kuvayi Milliye hükümeti" işte bu biraz zor başımızdaki hükümetle dahada zor...
  2. Susarlar sevgili Kaplan "Bazıları için" bu ülkenin evlatları şehit olmuş hiç önemi yok.Ama ölen teröristler onlar için çok değerlidir. Hele şu "operasyonlar dursun" söylemi kadar saçma birşey duymadım. Asker operasyonları durdursun hatta bölgeden de çekilsin böylece ülkeyi rahat rahat bölsünler aslında o söylemin altındaki gerçek budur. Sadece yapmak istedikleri şeyi açık açık söyleyemedikleri için bu tarz yollara hep başvururlar. Birde her terör olayında şu pkkyı aklamaya çalışmaları yokmu ah! Yine "taraf" gazetesi(gazete mi?) yada onun çizgisinde giden yayın organları ve onlara inananlar "TSK" yi suçlamaya başlayabilir.Her zaman yaptıkları şey takmıyoruz artık böyle şeyleri.Gülüp geçiniz ben öyle yapıyorum artık...
  3. Terörle mücadelede devletin ve güvenlik güçlerinin konumunu zayıflatmak, ruhen zaafa uğratmak amacı ile 1980’lerden itibaren terör örgütü bölücü terörist örgüt, örgütü destekleyen istihbarat servislerinin Türk toplumunun değişik unsurları içindeki uzantıları ve yandaş unsurları tarafından bir dizi psikolojik savaş sloganı üretilmiştir.Bu süreçte üretilen psikolojik savaş araçlarından birisi de Güneydoğu Anadolu’da 17 bin insanın devletin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü ileri süren “17 bin faili meçhul” cinayet iddiasıdır. Bu rakam 1990’larda TBMM’de bir komisyonda yapılan konuşma sırasında bir kişinin ortaya attığı ve bölücü terörist örgüt’nın kullandığı, geliştirdiği ve propagandalaştırdığı bir rakamdan başka bir nitelik taşımamaktadır. Sorumlu mevkilerde bulunan devlet adamlarından, bazı komutanlara, bilim adamlarından gazetecilere kadar geniş bir alana yayılan hepsinin ortak özelliği kamuoyu önderi olmak olan insanlarda televizyon konuşmalarında, bilimsel çalıştaylarda, hatta yazılarında bu bölücü terörist örgüt yalanını bilinçsizce tekrarlamaktadırlar. Bir emekli koramiral televizyonda “1990’larda faili meçhuller devlet politikası idi” diyebilmekte, bir akademisyen “1990’larda öldürülen 17.000 faili meçhul”den bahsedebilmekte, 1990’lı yıllarda milletvekili, bakan gibi önemli görevlerde bulunmuş siyasetçiler ileri sürülen rakamları doğrularken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “topraktan fışkıran kemiklerden” bahsetmektedir. Ölüm kuyuları diye adlandırılan kuyular açılmakta, televizyonlar canlı yayınlarda çıkmayan cesetlerden bahsetmektedir. Bütün bunlar olurken nedense İç İşleri Bakanı Beşir Atalay, kendisine bağlı olan Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı kayıtlarındaki “faili meçhul” cinayetlerin sayısı ile ilgili bir rapor istememektedir. 17 bin faili meçhul olduğu iddiası büyük bir yalandır. 17 bin rakamı öyle ciddiyetsiz bir rakamdır ki, bu kitabın yazarı atv’de Nazlı Ilıcak tarafından yönetilen bir programda DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’e “17 bin faili meçhul”den bahsetmesi üzerine “doğruyu söylemiyorsunuz. Türkiye’de 17 bin faili meçhul yoktur” demesi üzerine “14 bin olsun” diyecek kadar meseleyi gayri ciddileştirmiştir. S. Talu, faili meçhul cinayet iddialarının kapsadığı dönemin bölücü terörist örgüt terörünün doruğa ulaştığı, 1993, 1994, 1995 başı olduğunu özetle 1,5-2 yıl içerisinde, 17 bin cinayet işlendiğinin iddia edildiği söylemektedir. Yaklaşık 450-500 günde 17 bin faili meçhul cinayetin işlenmesini günde en az 34 faili meçhul cinayetin devlet güçleri tarafından işlendiği anlamına gelmektedir. Talu, bir devlet görevlisi, kaba bir hesapla beş kişi öldürmüş olsa, eder 4 bin katil diyerek bitirmektedir cümlesini.[1] Görüldüğü gibi konuya biraz analitik yaklaşınca 17 bin faili meçhul iddialarının ne büyük bir saçmalık olduğu görülmektedir. Bu iddiaları ortaya atan ve savunanların ortaya koyabildikleri bir isim listesi, polise, jandarmaya veya savcılıklara yapılmış suçduyurusu/başvuru da görülmemektedir. Bulunmuş faili meçhul cinayet kurbanı cesetleri de yoktur. Üstelik bir gün faili bilinmeyen bazı cinayetlerde öldürülmüş insanların cesetleri dağlarda bulunur ise bu insanların bölücü terörist örgüt tarafından mı öldürüldüğü yoksa güvenlik güçleri ile girdikleri çatışmalar sonucunda ölen bölücü terörist örgüt’lılar mı olduğunun ortaya çıkarılması için ayrı bir çalışma yapılmalıdır. Türkiye’de hiç mi faili meçhul cinayet işlenmemiştir. 1984’de başlayıp 1998’e kadar devam eden, 1999-2003 arasında “0” noktasına doğru gerileyen ve 2004’den itibaren tekrar başlayan 1945 sonrasınd dünyada gerçekleşen en kapsamlı düşük yoğunluklu çatışmada hukuk dışında çıkmaların olmaması mümkün değildir. 1984-2009 arasında 4361 asker, 217 polis, 1378 köy korucusu, 116 öğretmen şehit olurken, 5669 yurttaşımız da bölücü terörist örgüt tarafından katledilmiştir. Aynı tarihte 29.359 bölücü terörist örgüt’lı ise çatışmalarda öldürülmüştür. Bu kadar kapsamlı, uzun süreli ve kanlı bir çalışmada sınırın aşılmaması mümkün değildir. bölücü terörist örgüt eylemlerinin zirveye çıktığı 1993/95 sürecinde bazı devlet görevlilerinin bir devlet politikası olarak değil, bölgedeki yüksek gerilim ve çatışma ortamının getirdiği baskı altında kendi insiyatifleri ile bölücü terörist örgüt’nın kent yöneticilerine yönelik eylemleri olduğu, sınırın aşıldığı iddiası akla yakındır. Bu tür eylemler devletin bilgisi dışında gerçekleştirilmiş “suç niteliği” taşıyan eylemlerdir. İç İşleri Bakanlığının Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü aracılığı ile yapacağı bir araştırma bu sayının 100 ile 500 arasında bir rakam olduğunu ortaya çıkaracaktır. Bu tür eylemler için söylenebilecek şey: keşke olmasaydı. Öte yandan örgütün ERNK kanadının çok dar olan bazı lider kadrolarının ise devlet kararı ile Türkiye içinde ve büyük bölümü Türkiye dışında infaz edildiği anlaşılmaktadır. Eğer böyle bir karar alındı ise bunun ancak en üst düzeyde ve en köşeli katılım ile alınabileceği açıktır. Bu şekilde alınan bir karar sonrasında öldürülen bölücü terörist örgüt’lı sayısının 50’nin üzerinde olmadığı tahmin edilebilir. Bu eliminasyon eylemleri kanaatimce suç değildir. Her devlet kendisini korumak için bu tür “rutin dışı” eylemler gerçekleştirir. Bu eylemlerin ispatlanması da mümkün değildir. Özetle, bölücü terörist örgüt terörü ile mücadele sürecinde güvenlik güçlerinin kasap gibi 17 bin insanı katlettiği iddiası ne doğrudur ne de aklidir. Bu büyük yalan, Goebbels’in “yalan ne kadar büyük olursa, inanan o kadar çok olur” yaklaşımı ile tekrarlanmaktadır. Yapılması gereken derhal İç İşleri Bakanlığı’nın faili meçhullerin sayısı ile ilgili kapsamlı bir çalışma yapması, isim, yer, tarih saptaması ile birlikte sonuçların kamuoyuna açıklanmasıdır. Yalanlara son verecek, gerçekleri ortaya çıkaracak olan budur. Tabii ki bu yeni bir tartışmayı başlatacaktır ancak hiç olmaz ise gerçekler üzerinde tartışılacaktır. Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ - 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü ALINTIDIR
  4. Kaçsalar bile Bulgaristan'ın göçen Türkleri geri kabul etmesi imkansız.Tabi dediğiniz doğruysa... Bende Bulgar göçmeniyim savaş çıkarsa en önede savaşa gideceğimizden şüpheniz olmasın. En azından başka ülkeye kaçmayı düşünmüşler.En azından bazıları gibi savaş sırasında ülkesini arkadan vurup isyan çıkarmıyorlar yeni bir devlet kurmak için.Yada devlet bize hakkımızı vermiyo göçmeniz biz deyip her allahın günü askerlere, polislere mayın pusu kurmuyolar.
  5. Yampa yaa bende göçemenim nolacak şimdi.Burda gitmesi gereken birileri varsa oda bu tür düşünenlerdır.
  6. Bu nedir yahu... İşinize gelmediği zaman birilerini faşist,ırkçı yada sahte demokratçı ilan ediveriyorsunuz.Ne kadar garip...
  7. Bunlara ek olarak KADEK terör örgütünün 15.08.1984 – 20.02.2000 tarihleri arasında gerçekleştirmiş olduğu eylemlere baktığımız zaman; 21.866 terör olayına sebebiyet vermiş olduğu görülmektedir. OLAYLAR - Silahlı saldırı: 6.751 - Güvenlik kuvvetleriyle çatışma: 8.581 - Mayın döşeme ve bombalama suretiyle patlama: 3.519 - Gasp: 411 - Yol kesme ve adam kaçırma: 1.076 - Bildiri dağıtma: 676 - Kanunsuz toplantı: 852 Bu olaylarda 5.546 güvenlik görevlisi vatanları uğruna şehit olmuşlardır. ŞEHİTLERİMİZ - Asker: 4.027 - Geçici Köy Koruyucusu: 1.265 - Polis: 254 - Toplam: 5.546 Bu olaylarda 11.387 güvenlik görevlisi yaralanmıştır. YARALILARIMIZ - Asker: 8.676 - Geçici Köy Koruyucusu: 1.725 - Polis: 986 - Vatandaş: 4.561 - TOPLAM: 11.387 Güvenlik güçlerince yurtiçinde yapılan operasyonlarda; bu kanlı olaylara neden olan, TERÖRİSTLER - Ölü ele geçirilenler: 18.958 - Yaralı olarak yakalananlar: 706 Yardım-yataklık yapanlar dahil olmak üzere, - TOPLAM: 58.165 terörist yakalanmıştır. - Teslim olanlar: 2.192 Güvenlik güçlerinin gerçekleştirmiş olduğu başarılı operasyonlar neticesinde örgüte ait; - Uzun namlulu silah: 24.183 - Tabanca: 5.614 - Bomba: 21.625 Çok miktarda mühimmat ve örgütsel malzeme ele geçirilmiştir. KADEK terör örgütü en büyük zararı doğu ve güneydoğu anadolu halkına vermiştir; Emellerini gerçekleştirebilmek için zora dayalı olarak bölge halkını sindirmeyi hedeflemiştir. Bu amaçla kendisine yardım etmeyen ve destek vermeyen yerleşim yerlerine yönelik içlerinde kundaktaki bebelerden, kadınlardan yaşlı insanlara kadar bir çok vatandaşımızın bulunduğu insanların öldürülmesi ile neticelenen çok kanlı katliamlar gerçekleştirmiştir. Haber alma hürriyetinin en önemli unsuru olan basın mensupları da maalesef yasadışı terör örgütünün hedefi olmaktan kurtulamamışlardır. BASIN MENSUPLARI Basın mensuplarına yönelik 35 olayda - Hayatını kaybeden basın mensubu sayısı: 21 - Yaralanan basın mensubu sayısı: 6 Bölgeye yerel anlamda hizmet götürmek için bölge halkının hür iradesiyle seçtiği Belediye Başkanları ve Muhtarlar da acımasızca terörün hedefleri arasında yer almıştır. BELEDİYE BAŞKANLARI Belediye Başkanlarına yönelik 23 olayda - Hayatını kaybeden Belediye Başkanı sayısı: 23 - Yaralanan Belediye Başkanı sayısı: 8 MUHTARLAR Muhtarlara yönelik 105 olayda - Hayatını kaybeden Muhtarların sayısı: 60 - Yaralanan Muhtarların sayısı: 8 - Kaçırılan Muhtarların sayısı: 30 - Kaçırıldıktan sonra geri dönebilen Muhtarların sayısı: 7 Dünyanın hiç bir yerinde öğretmenler terörün hedefi olmamışlardır. Görevleri çocukları eğitmek, insanları aydınlatmak olan Öğretmenler bu kutsal görevlerine rağmen terör örgütü KADEK’nın acımasız şiddet eylemleriyle yıldırılmak istenmiştir. Eğitim müesseslerini işlemez hale getirebilmek ve bölge halkını cahil bırakabilmek için öğretmenlerin yan ısıra eğitim kurumlarına karşı da terör örgütü KADEK tarafından bir çok eylem gerçekleştirilmiştir. ÖĞRETMENLER Öğretmenlere yönelik 128 olayda - Hayatını kaybeden Öğretmenlerin sayısı: 116 - Yaralanan Öğretmenlerin sayısı: 48 - Kaçırılan Öğretmenlerin sayısı: 37 - Kaçırıldıktan sonra geri dönebilen Öğretmenlerin sayısı: 21 Ayrıca, bölge insanlarına dini hizmetleri götürmekle görevli İmamlara dahi saldırılar yapılmıştır İMAMLAR İmamlara yönelik 40 olayda - Hayatını kaybeden İmamların sayısı: 27 - Yaralanan İmamların sayısı: 8 - Kaçırılan İmamların sayısı: 5 Bölgenin alt yapısını geliştirmek, bölge halkına daha iyi hizmetler götürmek için gerçekleştirilen devlet yatırımlarının önlenmesine yönelik olarak tesislere, araç ve gereçlere de sabotajlar yapılmıştır. ALINTIDIR 18-NİSAN-2010
  8. ASKERHABER 18-nisan-2010 Eğer bu saldırının altından pkka çıkarsa ki öyle görünüyor. Ahmet Türk'e atılan yumruğa faşist diyenler bu olaya nediyecek çok merak ediyorum.
  9. Bende heycanla bekliyordum bu haber foruma ne zman konur diye... Tabi ne gerek var canım güvenmeyiverelim TSK'ye, pkk ya güvenelim yada kendilerini barış kardeşliğe adadıkalarını zanneden bdplilere yada tarafcılara güvenelim...nedersiniz. Siz güvenmemeye devam edin TSK'ya.
  10. Doğru tespitler "sevgili Boşig" Kimin kutladığı önemli değil aslında nasıl kutlandığı önemli...pkklıların nasıl kutladığını herkez biliyodur. Hatta bu sene "açılımında" vermiş olduğu gazla Türkiye'yi tehtidlere varan(İşgalci TC Kürdiston’dan... diye giden”) pankartlarla "NEVRUZU" kutladıklarını sanıyolar...
  11. Teşekkürler Çok haklısınız "sayın Boşig" daha Atatürk'ü,Türkiye Cumhuriyet'ini,Türk Halkı'nı anlayamamışlarken, diğerlerini anlamalarını beklemek zaten saflık olur.
  12. -http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13778479.asp-
  13. -http://www.milliyet.com.tr/soru-kitapciginda-dogu-anadolu-bolgesi-kurdistan-olarak-gosterildi/turkiye/sondakika/12.02.2010/1198267/default.htm-
  14. Neymiş o zihniyet ya allah için söyleyin... Sizin zihniyetiniz ney peki gerçi biz anladık ama birde sizden duyalım.
  15. İliç Savcısı Bozkurt, kendisini soruşturan savcıya ilginç iddialarda bulundu. "Ergenekoncu çaycı keneyle suikast düzenledi" Radikal -http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=979859&Date=12.02.2010&CategoryID=97-
  16. Merak etmeyin insanlık suçunun ne olduğunu sizden daha iyi biliyorum.Sadece her ölümle sonuçlanan olayın "soykırım" olduğunu söylemek gibi bir alışkanlığım yok. Yukarıda "sayın Boşig" çok net açıklamış herşeyi...Tabi okursanız.
  17. Çok net açıklamışsınız "sayın boşig" "Bu ne yaman çelişkidir böyle. Yıkmak isteyeni de eleştiriyorlar, yıkmak istedi diye... Yaşatanı da eleştiriyorlar, yaşatmak istedi diye... Ya hu insaf, azıcık insaf."demişsiniz, Ne demelerini bekleyebiliriz, amaçları niyetleri belli olduğu için böyle davranmalarını normal karşılamak lazım.
  18. Ben demiştim birileri bu olayları soykırım olarak nitelendiricek,aha ufaktan ufaktan başlandı propagandaya,hep aynı mantık hep aynı yol,devlet suçlu asker suçlu,ben masumum abi valla masumum...
  19. BUGÜN gazetesi ön plana çıkardığı haberlerle, köşe yazarlarıyla tarafını belli etmiş bir gazete. Erhan Başyurt ise bu gazetenin 2008 yılında Genel Yayın Yönetmenliği’ne atanmış, son derece sık yazılar yazan bir yazarı. Erhan Başyurt, bu hafta Salı günü “Her Taşın Altından Cunta Çıkıyor” başlıklı bir yazı yazdı (1). Son derece saldırgan bir tutum içeren yazıda, kısaca, “cunta” üzerinde durulmuş ve Türkiye’ye verdiği zararlara değinilmiş. Özellikle “Balyoz Darbe Planı” olarak taraf’ta çıkan iddia üzerinden “cunta”cılar analiz edilmiş, sonunda da Türkiye için Birincil Öncelikli İç Tehdit’in “cunta” olduğuna karar verilmiş. (1) -http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/91773-her-tasin-altindan-cunta-cikiyor-makalesi.aspx- (2) -http://portal1.sgb.gov.tr/calismalar/kisa_rapor/istihdam_%2022_2%20.pdf- Doruk Cengiz Odatv.com 4-2-2010
  20. Vatan gazetesi muhabiri Kemal Göktaş dün Poyrazköy iddianamesinde geçen çok önemli bir olayı haber yaptı. Habere göre Poyrazköy’de mühimmat bulunan kazılardan 17 gün önce Amerikan konsolosluğuna ait bir araç, askeri bölgede fotoğraf çekerken tespit edilmiş! Vatan yazarı Mustafa Mutlu da bugünkü köşe yazısında bu olayı ele alarak, iddianameyi manşetten veren yandaş gazetelerin bu olaydan hiç söz etmemelerini sorguladı. Mustafa Mutlu’nun yazısının konuyla ilgili bölümü şöyleydi: Poyrazköy’de bulunan silahlardan sonra başlatılan soruşturma, geçtiğimiz hafta davanın kabul edilmesi ile yeni bir aşamaya geldi. Bizim sözde darbe karşıtı kahraman yandaş medyamız neredeyse bir haftadır bu iddianameyi satır satır yayınlıyor ve “şüphelileri” şimdiden ömür boyu hapis cezasına mahkûm ediyor! Ama... Aynı iddianamedeki bir detayı hepsi görmezden geliyor... Onu da Ankara büromuzdan Kemal Göktaş’ın haberi sayesinde öğrendik. *** İddianameye yansıyan olay şöyle gelişmiş: Poyrazköy’de yapılan o şok kazılardan tam 17 gün önce, yani 7 Nisan 2009’da, Amerikan konsolosluğuna ait bir araç, askeri bölgede fotoğraf çekerken tespit edilmiş... Durum hemen jandarmaya bildirilmiş... Jandarma, aracın görüldüğü yere gitmiş ve olaya el koymuş... Sonra anlaşılmış ki; ABD konsolosluğuna ait o araç, askeri bölgeye “yanlışlıkla” girmiş! İçindeki ABD görevlileri de, “Madem yanlışlıkla girdik, o zaman yine yanlışlıkla bir kaç da fotoğraf çekelim” demişler... Jandarma da “yanlışlıkla”, bu savunmaya inanmış... İnanmayıp ne yapacak; koskoca ABD konsolosluğunun görevlilerini gözaltına mı alacak? Başlarına çuval mı geçirecek? “En büyük müttefikimiz” ile aramızda büyük bir kriz çıkmasına mı neden olacak? *** Bu haber, Türkiye’yi iki yıldan fazla bir süredir teslim alan darbe senaryolarının sızdırılmasında, hatta belki hazırlanmasında, dış güçlerin parmağı olduğunu kanıtlıyor! Hani; bizim, “orduya sızmış F tipi elemanlar” diye tanımladığımız kişiler... Balyoz belgelerini, hem de bavulla; yine ABD’ye yakın bir gazeteye getirip bırakanlar... Fotokopi ya da ıslak imzalı kağıtları, Ergenekon savcılarına yollayanlar... Arınç’la ilgili ne olduğu bile anlaşılmayan garip suikast ihbarını yapanlar... Böylece Kozmik Oda’ya girilmesini sağlayanlar... Ayışığı, Yakamoz, Sarıkız ve Eldiven darbe planlarının sözde belgelerine ulaşmakta hiçbir sıkıntı çekmeyen ve elde ettikleri her şeyi aynı gazeteye servis edenler... Bunların hepsi; aynı yabancı “karıştırma ve planlama örgütü”nün adamları... *** Amaçları Türk Silahlı Kuvvetleri’ni etkisizleştirmek, susturmak, savunma pozisyonuna itmek... Bunu yaparken de “ılımlı İslâm”ı savunan kesimleri “darbenin hedefindeki mağdur ve mazlumlar” olarak gösterip, kahramanlaştırmak... *** Adını istemeyin bunların benden, asla söylemem... Ama bilin ki; Ceyhan, İstanbul, Ankara... Her ilçemizde, her ilimizde cirit atıyor bunlar! Askeri bölgeye yanlışlıkla girip, yanlışlıkla fotoğraf çekiyorlar ve Allah’ın işine bakın ki tam da onların yanlışlıkla dolaştıkları yerde, olaydan sadece 17 gün sonra darbeci (!) askerlerin gömdükleri silahlar bulunuyor! *** Bizim yandaş arkadaşlar ise ne bu konsolosluktan, ne de askeri bölgeye “yanlışlıkla” giren araçtan söz ediyorlar... Neden etsinler ki? Onların amacı; mevcut düzenin en büyük garantörü olan askerin saygınlığını azaltmak, “ılımlı-ılımsız din devleti”ne gidişi hızlandırmak değil mi? Kendilerini; kimin, neden kullandığını çok mu önemli? *** Değil mi koçlar? Odatv.com 1.2.2010
  21. Mardin'in Savur ilçesine bağlı Ormancık ve Akyürek köylerinde terör örgütü pkk tarafından 1994 yılında katledilen 11'i çocuk 21 kişi düzenlenen törenle anıldı. Yaklaşık bin kişinin katıldığı törende kanlı örgüte lanet yağarken, acılar da tazelendi. Ormancık ve Akyürek köyünde düzenlenen törene katılan vatandaşlar, 'Kahrolsun pkk', 'Şehitler ölmez vatan bölünmez', 'Kalbimizde yaşıyorlar ruhları şad olsun', 'Katledilen çocuklar burada, İHD nerede' şeklinde pankartlar taşıdı, terör örgütü aleyhine slogan attı. Törene Savur Kaymakamı Hüseyin Yılmaz, İlçe Jandarma Komutanı Naci Yılmazlar, İlçe Müftüsü Hasan Hüseyin Palabıyık, Ormancık ve Akyürek köylüleri olmak üzere yaklaşık bin kişi katıldı. Törende bir konuşma yapan Kaymakam Hüseyin Yılmaz, binlerce yıldır aynı toprakları paylaşan insanların aynı amaç için kardeşçe yaşadıklarını söyledi. Kaymakam Yılmaz, "Birliğimizi ve ulus devleti parçalamak için yıllardır oynanan oyunlarla kimse kandırılamaz. 21 Ocak 1994 ve daha sonra yaşanan toplu katliamlar ve vahşetleri unutmadık, unutmayacağız" dedi. Terör örgütünün sözde liderlerinin, vatandaşların kanı üzerinden ticaret yaparak ceplerini doldurduklarına dikkati çeken İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Naci Yılmazlar da, "Terör örgütü şehit kanlarında boğulmaya mahkumdur. Devleti yıpratmak ve binlerce yıl aynı amaç için yaşamını sürdüren, kız alıp kız veren bu milletin vatandaşlarını birbirine düşürmek isteyen bu örgüt siyasi bir oluşum olarak kabul edilemez" ifadelerini kullandı. 15 yıl önce pkknın Akyürek köyünde yaptığı katliamda babasını ve 2 kardeşini kaybeden Emin Fidan, yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Yakınlarını kaybetmenin acısını hala yüreğinde taşıdığını anlatan Fidan, ölünceye kadar terörle mücadele edeceğini söyledi. Fidan ayrıca hükümetin başlatmış olduğu demokratik açılıma dikkat çekerek, "Terör örgütünü samimi görmüyoruz. Samimi olsaydılar gelip insan gibi teslim olurlardı. Devlet elini uzatıyor. Devlet acıların yaşanmasını istemiyor. Ama onlar olayları sürdürüyor. Demokratik açılımda anlamsızlaşızyor" diye konuştu. Katliamda eşini, 3 kızını ve anne-babasını olmak üzere 12 yakınını kaybeden Süleyman Özgün ise pkkya yönelik operasyonların devam etmesini istedi. Özgün, "Gözünü kan bürümüş teröristler gece vakti köyümüzü basıp başta çocukları olmak üzere bütün yaşlıları katlettiler. Bunlarda ne vicdan, ne de din ve iman vardır. Terör örgütü ortadan kalkıncaya kadar onlarla mücadelem sürecektir. Çocuklarımın ailemin kanı yerde kalmayacaktır" şeklinde konuştu. Daha sonra 15 yıl önce teröristler tarafından katledilen 21 vatandaşın mezarı başında Kur'an-Kerim ve dualar okundu. Törene katılan vatandaşlara şehitler için hazırlanan mevlit yemeği ikram edildi. ASKERHABER 23-1-2010
  22. ilker01

    Ergenekon...

    "Türk destanı Ergenekon" şimdilerde terörör örgütü oldu. Dünyada eşi benzeri görülmeyen organize bir örgüt... Hollywood filmlerini aratmayacak senaryoların olduğu(hatta senaryoları Hollywood filmlerinden çalınmışta olabilir) senaristlerinin eline yüzüne gözüne bulaştırdığı sadece fragmanıyla yetindiğimiz komedi-macera-aksiyon-drama-aşk-romantik komedi filmi...çok yakında... "Can Dün Dar,bugün bol pantolon giymiş" gibi...soyadının ********* espirisinin yapıldığı,"ünlü tarihçimizin" kitabını bile yazmaya hazırlandığı örgüt aynı zamanda. Ne örgütmüş arkadaş ülkedeki bütün faili meçhul cinayetlerin altından bu örgüt çıkıyor.Diğer örgütleride özellikle pkkyı da Ergenekon kurmuş vay canına -Eşref Bitlis,Ergenekon -Hrant Dink,Ergenekondur -Danıştay,saldırısı oda Ergenekon -Madımak,yahu Ergenekon -Uğur Mumcu,kesin Ergenekon -Aselsan da intahar süsü verilerek öldürülen mühendislerimiz,oda Ergenekon yakında çıkar kokusu -Güneydoğudaki 17 bin faili meçhul, o kesin Ergenekon -Pkk,valla Ergenekon kurdu. -Pkknın yaptığı katliamlar,yok valla abi oda Ergenekon Ergenekon gerçekten sansasyonel işlere imza atmış. Hani demiştik ya senarsitlerinin eline gözüne bulaştırdığı film; Bu örgüt elemanları hayati kararları telefonda konuşuyorlar hemde şifresiz(en uyduruk örgütler bile şifreli konuşuyorken) -Abi darbe yapalım diyorum -Vallahi iyi gider bayadan beri olmuyodu gibi.. Yapacakları eylemleri bilgisayarlarında tutuyorlar.suikastlerin planları ulu orta yerde.Poliste geliyo eliyle koymuş gibi buluyor bak sen şu işe...Gömdükleri silahların yerlerini gösteren krokiler de ulu orta yerde... Ben olsaydım daha güzel bir senaryo yazardım. Devletimize sonsuuz teşekkürlerimizi sunuyoruz böylesine gizli büyüüüük ve güçlü olan örgütü deşifre ettiği için.
  23. BİNGÖL'de, 33 askerin şehit olduğu saldırıdan yaralı olarak kurtulan gazi Erdal Özdemir, hiç konuşmadığı halde bazı gazetelerde ağzından haberler yapılarak kendisinin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) karşıymış gibi gösterilmeye çalışıldığını ileri sürdü. Tekerlekli sandalyeyle yaşamını sürdüren 36 yaşındaki gazi Erdal Özdemir, günlerini eşi ve 4 yaşındaki oğlu Vatan ile geçirdiği Denizli'deki evinde, DHA muhabirine yaptığı açıklamada, Bingöl'de, 33 arkadaşının şehit olduğu olayın Ergenekon ile bağdaştırılmasına anlam veremediğini, saldırının terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. 16 yıl önce yaşanan olayın Ergenekon Davası kapsamında tekrar gündeme geldiğini ve yeni iddialar ortaya atıldığına dikkati çeken gazi Özdemir, "Bir gazetede birileri söylemediğim şeyleri haber yapıyor. Yazılanlara ben bile şaşırıyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşıymış gibi gösterilmeye çalışılıyorum. Neymiş, 33 erin şehit edilmesi olayında, Ergenekon Örgütü'nü suçlamışım. Olayı gerçekleştiren PKK'dır. Türk askerinden Genelkurmay Başkanı sorumluysa, PKK'dan da Abdullah Öcalan sorumludur. Beni bu hale getiren, arkadaşlarımı şehit eden PKK'dır" dedi. 'YALAN, HİÇ KİMSE YALVARMADI' Her şehitten sonra işin Ergenekon bağlantısına getirilmeye çalışıldığını da ileri süren Özdemir, "Reşadiye'deki saldırıda da bunu gördük. Arkadaşlarımın şehit olduğu olayda ihmal ve kusur olduğu gerçek. Çünkü, askerlerin hepsi silahsız ve korumasızdı. Ancak, olayı PKK yapmıştır. Silahımız olsa onlarla savaşırdık. Üç gün bizi dolaştırdılar. Sonra kurşuna dizdiler. Bir kadının, bizi teröristlerin bırakması için onlara yalvardığı söyleniyor. Bu da yalan. Kimse bizim için teröristlere yalvarmadı. Hepimizi tek sıra halinde dizip üstümüze kurşun yağdırdılar. Zaten böyle bir olayı ancak PKK yapar. Şimdi, Abdullah Öcalan, emri kendisinin vermediğini söyleyerek, olayı başka taraflara çekmek istiyor. PKK'nın yaptığı tüm eylemlerin sorumlusu Öcalan'dır" diye konuştu. Özdemir, Ergenekon savcılarına ve Terörle Mücadele Şubesi'ne ifade verdiğini, yayımlanan haberlerinin de gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Özdemir, savcıların ifadesini almayı istemesi halinde, ifade vermekten kaçınmayacağını da kaydetti. 17 Aralık 2009 Perşembe Ferah IŞIK-Ramazan ÇETİN, DENİZLİ/DHA
  24. Hain Tokat saldırısı konusunda ne diyor "taraftar" gazeteler; "zamanlamaya dikkat!" Bu ülkede 25 yıldır PKK terörü var. Dikkat ettiniz mi; bu kaçıncı "zamanlamaya dikkat" değerlendirmesidir. Ya da kolaycılığıdır. Her iki-üç yılda bir PKK teröründen sonra bu "zamanlamaya dikkat" yorumu yapılır. Eğer iyi bir gazete okuyucusu iseniz bu yaklaşımı hatırlarsınız. "Ah tam barış havası olacaktı bu saldırının zamanlaması ilginç." Yahu bıktık artık; bu kaçıncı "zamanlamaya dikkat!" analizi. Sanırsınız PKK ya da "bilinmeyen güçlerin" varlık nedeni bu "zamanlamaya" bağlı. Bakıyorlar olumlu bir hava esiyor bunlar hemen devreye girip zamanlama ayarlı terör yapıyorlar. Hatta geçmiş zamanlama yorumlarına bakılırsa bazen bu zamanlamayı hemen bir günde pat diye yapıyorlar! Bir terör eylemi için kaç günde hazırlık yapıldığı gibi bilgilere gerek yok bunlar için. Tek yorumları bu, "zamanlamaya dikkat!" Oysa... Anlamıyor musunuz.... Görmüyor musunuz.... Farkında değil misiniz.... "Zamanlama" filan yok. PKK'lı zamanlamayı filan bilmez, anlamaz. Zaten Tokat kırsalındaki terörist zamanlamadan ne anlar? Sanıyor musunuz ki TV-radyo dinleyip gazete takip ediyor! Hani Kandil Dağı olsa neyse; Tokat'ta telsiz konuşması bile yapamazlar. Yaparlarsa yerlerinin bulunacağını iyi bilirler. Yani Tokat'taki terör hücresinin günlerdir aylardır Türkiye gündemiyle ilgisi yoktur. Olsa da o anlamaz ince politikadan, zamanlamadan! Ama İstanbul'daki taraftar editör ne bilecektir bunları. Onlar masa başı gazetecileridir. Ve bu tarz gazetecilik komplo teorilerine çok açıktır. Bkz: Taraf Gazetesi. Tokat'taki puşt zulası için "zamanlamaya dikkat" diyorlar. Bıktık artık bu yüzeysel terör değerlendirmelerinden. Bu bilgiden yoksun yorumlar yüzündendir ki bugün Türkiye ateşin ortasına düşmüştür. Söndür bakalım söndürebilirsen... Yazık değil mi bu ülkeye... Eğer bir "zamanlama" analizi yapılacaksa, bu tür "zamanlamaya dikkat" değerlendirmeleri için yapılmalıdır. Çünkü bunlar terörün kamuoyu tarafından iyi anlaşılmamasına neden olmaktadır. Vatandaşı bile komplocu hale getirmektedir... Odatv.com 08.12.2009 23:04
  25. Tabi hep öyledir zaten ... teröristler masumdur... hayal dünyanızda size mutluluklar...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.