Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ilker01

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    303
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    5

ilker01 tarafından postalanan herşey

  1. O tokat komsere değil Türkiye Cumhuriyeti'ne atılmıştır diye düşünüyorum. Teröristin törenlerle karşılanmasına ses çıkar-amayan(çıkarmak istemeyen) hükümet bunuda es geçer.
  2. Çelik ÇELİKYAMAN'IN HABERİ ASKERHABER, iki yeni çok önemli video daha yayınlıyor. İlk video Ankara Saklıbahçe'de yapılan kazıdan. Kazı sırasında polisler kendi aralarında konuşuyorlar. 10 Ocak 2009 tarihli videoda, bir polis, o tarihten birkaç gün önce yapılan Gölbaşı kazılarının durumunu soruyor. Turgut adlı polis ise, "Toplam şu kadardı. Şu kadar malzeme gömün dedi. Şu kadar toprak var" diye cevap vererek mühimmatı nasıl gömdüklerini anlatıyor. İşte o diyalog - Öbür taraftan (Gölbaşı) bilgi var mı? - Yok - Bu kadar derinlikte çıktı - Ha şu kadar işte - Tabi tabi o kadar valla - 15 - 20 santim - He - Toplam şu kadardı. Şu kadar malzeme gömün dedi. Şu kadar toprak var. - Kazmanın ucu (kadar) birşey. -http://askerhaber.com/video.php?id=495&title=pol%C4%B0s:-muh%C4%B0mmati-boyle-gomduk= İkinci video ise, Zir Vadisi ile ilgili. Yarbay Mustafa Dönmez'in tutuklu yargılandığı davanın dosyasına giren videoda ise yine Turgut adlı polis ve arkadaşları, şubeye getirdikleri mühimmatı listeliyor. Bu sırada Polis Turgut, eline aldığı aydınlatma mühimmatını inceliyor ve ardından, "Olsun sen yine de bubi tuzaklı bomba yaz" diyor. İşte o diyaloglar - Bubi tuzaklı bomba - Bubi tuzaklı bomba. Öyle diyelim. - Aydınatma mühimmatı bildiğim kadarıyla. - Olsun sen yine de bubi tuzaklı bomba yaz. -http://askerhaber.com/video.php?id=494&title=pol%C4%B0s-aydinlatmayi-bomba-yapti-
  3. Geçen gün başka bir forumda dolaşırken bu konudan bahsediliyordu.Tam hatırlayamıyorum ama şuna benze bir yorum vardı.İyi allahtan suikast yapıp öldürmüyorlar.En azından içeri atıyorlar artık. Hakikaten artık "hukuk" devleyiz ya...
  4. Özerk bölge modeli Terör örgütünü İmralı’dan yöneten bebek katilinin bölücülere verdiği “Yüksekova modelini geliştirin” talimatı, tüm gözleri ilçeye çevirdi. Devlet artık ‘yok’ gibi BÖLÜCÜLERE göre devlet otoritesi ‘fiilen’ yok sayılıyor. Polis ve asker etkisiz. Halk, resmi kurumlar yerine her türlü çözümü BDP’de ve örgüte yakın isimlerde arıyor. “Öz savunma gücü!” İmralI’dan devlete meydan okuyan Öcalan da, “Demokratik ulus inşa ediyoruz. Öz savunma gücü de bunun bir ayağı” diye bağırıyor! Bakanlıktan çıt yok İmralı canisinin hapisten örgüt yönetmesini normalmiş gibi seyretmekle yetinen İçişleri Bakanlığı ise Yüksekova’daki fiili durum için sessizliğe gömülüyor. Yugoslavya gibi bölecekler! ReŞat Doğru (MHP): PKK, Türkiye’yi Yugoslavya gibi paramparça etmek istiyor. Herkese çok önemli görevler düşüyor. Bu, açıkça devlete isyandır Canan Arıtman (CHP): ‘Yüksekova’ devlete başkaldırıdır. Suçtur. AKP’nin ülkeyi getirdiği nokta budur. Erbil’le ortak hedefleri var Mahİr Kaynak (Eski MİT’çi): Kuzey Irak’taki özerk yapıyla ilişkiler geliştirilecek ama Türkiye bölünemez. 3 ülkenin ortaklaşa projesi!.. Yurt Partisi lideri Sadettin Tantan, ‘Yüksekova’yı yorumladı: ABD, İngiltere ve İsrail ortak yapımı. Açık oyuna karşı sahte bir körlük var. Öcalan’ın ‘Yüksekova Modeli’ne tepkiler büyüyor Türkiye’yi Yugoslavya gibi parçalamak istiyorlar İmralı’dan PKK’yı yöneten teröristbaşı Öcalan’ın, devleti yok sayan ‘Yüksekova Modeli’nin yaygınlaştırılması önerisine muhalefet ateş püskürdü: Bu istek, devlet otoritesine karşı çıkmaktır Haber : * Salim YAVAŞOĞLU * Sümeyra YILMAZ * Bilun ÇELİK katil Abdullah Öcalan’ın, pilot bölge olarak seçtiği Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaygınlaştırılmasını istediği ’Yüksekova Modeli’nin Türkiye’yi Yugoslavya gibi parçalamayı hedeflediği kaydedildi. PKK’yı İmralı’dan yöneten Öcalan’ın küstah isteğine tepki gösteren siyasiler ve terör uzmanları, bu tür söylemlerin “devlete başkaldırıya çağrı” olduğuna dikkat çekerek, bebek katilinin bu tür mesajlar göndermesinin engellenmesi gerektiğini söylediler. Bağımsızlık talebinin temeli Öcalan’ın önerisini topa tutan MHP Tokat Milletvekili Reşat Doğru, “Bu çok önemli bir istektir. PKK’nın ve Öcalan’ın isteklerinin nereye gelmiş olduğunun ve kadar mesafe aldığının bir göstergesidir. Bu istek bence bir bağımsızlık isteğinin temelini teşkil eder. PKK Türkiye’yi Yugoslavya modeli şekline getirip uygulayarak paramparça etmek istemektedir. Bununla ilgili de TBMM’de kendi yandaşlarının oluşturduğu bir milletvekili grubu var. TBMM’de kabul edilemeyecek, yeminleri bile hiçe sayan şekilde konuşma yapıyorlar. O milletvekili grubu vasıtasıyla söylenemeyecek, kabul edilemeyecek sözleri TBMM kürsüsünden söylemektedirler” dedi. Dayatmaya çalışıyorlar Doğru şunları kaydetti: “Yüksekova, Hakkari gibi modellerin hepsini Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bazı yerlere dayatmaya çalışıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti süratli bir şekilde ayağımızın altından kayıyor ve çözülme sürecine doğru süratli bir şekilde gidiyor. Bu isteğin vatan parçasının bölünmekte olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilmesini istiyorum. Burada memleketini ve vatanının seven herkese çok önemli görevler düşmektedir.” Bölünme planının adımı MHP İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi de “Artık devlet otoritesine karşı KCK dedikleri modelle alternatif devlet kurma girişimleri ve amacı ortaya çıkıyor. Bu işi de Yüksekova’da başlatmaya karar verdiler. Bu devlet otoritesine karşı çıkmaktır, Anayasa ihlalidir. Devletin bölünmez bütünlüğüne karşı açık bir karşı koymadır. Bu model önerileri de hep bu bölünme planının parçaları, adımları” şeklinde konuştu. ABD-İngiltere-İsrail yapımı Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, Yüksekova Modeli’nin ABD, İngiltere ve İsrail ortak yapımı olduğunu söyledi. Tantan, yaptığı değerlendirmede, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde uzun süredir terörist başının çerçevesini çizdiği “demokratik özerklik” projesine uygun bir faaliyet yürütüldüğünü hatırlatarak, “Halkın bir bölümü, polis ve mahkemeler yerine, sorunlarını çözmek için örgüte yakın kurumlara başvuruyor. Malum örgütün siyasi ayağını oluşturan BDP ilçe yönetimi binası, sorunlarını çözmek isteyen vatandaşların buluşma noktası. İlçenin girişi polisin denetiminde görünürken, çarşı merkezinden iç kesimlere doğru kesimler örgütün asayiş güçleri tarafından kontrol ediliyor. Polis ve asker mecbur kalmadıkça örgütün kontrol ettiği bölgeye girmiyor” şeklinde konuştu. Terör örgütünün 1970’li yıllarda kurulduğu günden bu yana emperyalizme hizmet ettiğini ve Amerika- İngiltere- İsrail üçgeninde önemli roller aldığına vurgu yapan Tantan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu plan ABD-İngiltere-İsrail eliyle uygulanmaktadır. Basına yansıdığı kadarıyla İmralı’yla Türk istihbarat birimleri son dönemde tam 11 kez görüşmüşlerdir. Bu görüşmelerde Türk devleti adına görüşme yapan isimler İmralı’dakine ne gibi sözler vermişlerdir? Yüksekova Modeli, ABD talimatıyla Türk istihbarat birimleri eliyle mi uygulanmaktadır? Siyasi iktidar ve parlamentonun, bütün oyunlar açık oynanırken bu körlüğü neden devam etmektedir?” Bölgede özerkliğe asla izin verilemez Eski MİT mensubu Mahir Kaynak da teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın Yüksekova Modeli’ne devletin asla izin vermeyeceğini savundu. Kaynak, yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “Türkiye’de milliyetçilerin düştüğü bir hata şu. Türkiye’yi bölecekler. Eğer bütün Kürtleri Türkiye etrafında bütünleştirmek isteseniz, nasıl bir politika izlersiniz sorusuna cevap vermeliler. Bunun yolu da belli. Kürtlere Kürt diyeceğiz (bunu daha evvel demiyorduk) ve Kuzey Irak’ta oluşacak özerk yapıyla ilişkiler geliştireceğiz. Meseleleri bu açıdan izlemek lazım. Bölgede herhangi bir özerklik veya Türkiye’nin genel yapısının dışında herhangi bir yapıya izin verilemez. Türkiye bunu asla kabul etmez.” Halk sokağa çıkamıyor katil Öcalan’ın model olarak gösterdiği Yüksekova’da hemen hemen her gün bir bahane ile eylem yapılıyor. Korkudan evlerine kapanan vatandaşlar hastaneye bile gitmeye çekinirken, esnaf kepenk açamıyor. İşte Yüksekova’yı hayatı durduran bölücü eylemlerden bazıları: 12 Aralık 2010: Gözaltılara tepki gösteren esnaf, kepenk indirdi. Sadece bazı eczane ve fırınların açık olduğu ilde sessizlik yerini kar yağışına bıraktı. 11 Aralık 2010: BDP Gençlik Kolları Sözcüsü Sedat Karadağ’ın tabancayla yaralanmasının ardından ilçe karıştı. 2 bin kişi polisle çatıştı, esnaf yine kepenk kapattı. 7 Aralık 2010: Belediye Başkanı Ruken Yetişkin’in cezaevine girmesini protesto etmek için ateş yakan gruba polis müdahale etti. Bölücüler polisi taş yağmuruna tuttu. 28 Kasım 2010: Yüksekova-Van karayolunun Esentepe Mahallesi’nde toplanan yaklaşık 100 kişilik grup, barikat kurarak yolu trafiğe kapatttı. Geniş güvenlik önlemi alan polis, uyarıda bulunarak grubun dağılmasını istedi. Göstericiler polise taş atarak karşılık verdi. Polis basınçlı su ve gözyaşartıcı bomba kullanarak göstericileri dağıttı. Eylem için bahaneleri çok 27 Kasım 2010: PKK’nin 32. kuruluş yıl dönümü için nedeniyle ilçede kepenkler açılmadı. İzinsiz yürüyüş yapan bir gruba polis müdahale etti. Yine olaylar çıktı. 9 Ekim 2010: Şemdinli Yolu, Sabancı Kavşağı ve Esentepe mahallelerinde toplanan ve aralarında çocukların da bulunduğu gruplar, yollara barikat kurarak ateş yaktı. Bölücüler, uyarılara taş atarak karşılık verdi. Göstericiler güvenlik güçleri tarafından zor kullanılarak dağıtıldı. 11 Eylül 2010: Gece boyunca yapılan ev baskınlarında gözaltına alınanların aileleri İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde oturma eylemi yaptı. 2 Temmuz 2010: Sınır ötesi operasyonlarının durdurulması için bir grup gösteri yapıp, polisi taşladı. İki gün boyunca akşamları devam eden benzer gösterilerde yüzleri maskeli bir grup terör örgütü yandaşı, lastik yakıp yolları kapattı. 7-14 Nisan 2010: Kapatılan DTP’nin eski lideri Ahmet Türk’e Samsun’da yapılan yumruklu saldırıyı protesto için ilçede bir hafta boyunca eylem yapıldı. Yüksekova savaş alanına döndü, işyerleri açılmadı. 24 Mayıs 2010: Askeri operasyonların durması için BDP’nin düzenlediği ’canlı kalkan’eylemine binlerce kişi katıldı. Öcalan’ın çağrılarına hükümetin cevap vermesi istendi. 15 Şubat 2010: Yüksekova’da yine kepenkler açılmazken, kontaklar da kapatıldı. Bu öneri devlete başkaldırıdır CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Yüksekova Modeli’ni eleştirerek, bu tür önerilerin “devlete başkaldırı” anlamında olduğunu söyledi. Arıtman, şunları kaydetti: “Bu devlete karşı bir isyan öngörüyor. Bu Türk ceza kanunlarına göre suçtur. Hükümet, bakanlık bunun gereğini yapmalıdır. Artık bunların şımarıklığı, had bilmezliği zirve yaptı. AKP’nin yarattığı ortam, verdikleri destek, şımartma politikalarının ülkeyi getirdiği nokta budur. Terör lideri hapishanedeki yerinden ’devlete karşı kalkışın’diyor, ’devleti yok sayın’ diyor. Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti devleti için kabul edilemez bir noktadır” dedi. Devletin, hapishanedeki bir terör suçlusunun böyle abuk sabuk, terörü azdıracak konuşmalarına nasıl izin verdiğine ve sessiz kaldığına hayret ettiğini ifade eden Arıtman, “Devlet neden gereğini yapmamaktadır? Çünkü, hükümet terör örgütü ile işbirliği içindedir. Buradan çıkan sonuç budur” dedi. AKP tarafından kollanıyor Arıtman, “Bu ortamı kim neden hazırladı? Bu soruların cevaplandırılması gerekiyor. AKP tarafından bu kadar korunur, kollanır, şımartılırsa sonuç bu olur. Hükümet teröre destek vermekte ve birlikte Türkiye’nin bölünmesi parçalanması projesini yürütmektedirler” dedi. İçişleri Bakanlığı caniyi yalanlamıyor İmralı’dan devlete meydan okuyan Öcalan’ın “özerklik” projesine örnek gösterdiği Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde, uzun süredir bu projeye uygun faaliyetler yürütülüyor. Halkın bir bölümü, polis ve mahkemeler yerine, sorunlarını çözmek için örgüte yakın kurumlara başvuruyor. BDP ilçe yönetimi binası sorunlarını çözmek isteyen vatandaşların akınına uğruyor. İçe ikiye bölünmüş durumda. Polis ve asker mecbur kalmadıkça örgütün kontrol ettiği bölgeye girmiyor. Öcalan, “Demokratik ulus inşa ediyoruz. Öz savunma gücü de bunun bir ayağı” açıklamasını yaparken, İçişleri Bakanlığı’ndan ses çıkmıyor. Bebek katilinin açıklamalarını yalanlamayan İçişleri Bakanlığı, Yüksekova’daki fiili durum ile ilgili hiçbir açıklama yapmıyor. YENİÇAĞ 14/12/2010 - 22:31:38
  5. Terör örgütünün sözcülüğünü yapmaları ve desteklemeleri başlı başına suçtur zaten...Bu bile yeterlidir.Tabi pkkyı terör örgütü olarak görmediğiniz için,masun olduklarını söylemeniz gayet doğal.
  6. Kusura bakmayın ama kimse size kürt yoktur kart kurttur demedi,bu diyenlerin sorunu ,bazı kendini bilmezlerin dediği kart-kurt Kürt yoktur gibi saçma fikirler söyledi diye bizimde bunu söylemiş gibi davranmanız zaten amacınızın en olduğunu göstermektedir.
  7. Olayda kasti veya art niyet yok.Ses kayıtlarında da belli...Güvenlik amacıyla döşenen mayınadan kendi askermiz zarar görüyor.Bunun suçluları da tutuklandı.
  8. Bence hala pkk yapmadı diyenler çıkacaktır,hatta pkkyı haklı gösterenler bile olacaktir.Her zaman öyle olmadı mı?
  9. Böyle düşünüyorsanız bir sorun yok zaten. Aynı şeyleri bizde söyleyebiliriz aslında,Kürtler'le sorunumuz yoktur.Sorun Kürtler'in içindeki bölücü kesimdir.
  10. Tabi pkk gibi dershane önlerine bomba koymaları gerekiyordu.Yada insanları öldürüp bebeklerde dahil devletin üzerine atmalıydı.İşte sizin düşünce ve kafa yapınız.Birde çıkıp demokrasi adalet insan hakları deniyor ya gerçekten gülüyorum. Allahtan kalıp silahlı mücadele yapmadı kimse...Daha beter sonuçlar doğururdu. Ayrıca şu ikide bir ev ve iş için göç ettikleri uydurmasından da vazgeçin.Benim dedem orada memurdu.Buraya geldiğinde de aynı işi yaptı.Akrabalarımın neredeyse hepsi göçmen.Orada işi olanlar Türkiye'ye geldiklerinde benzer veya aynı iş yaptılar.İşi olmayanlarsa fabrikalarda iş aradı kendine...Hele en son göçenlerden tanıdıklarımın Bulgaristan'da maddi durumlar çok çok iyiyken burada kirada oturuyorlar. Bulgaristan göçmenlerini anlaşılan siz bizden daha iyi biliyorsunuz veya uzmanısınız herhalde.Diğer konularda da aynı şeyleri yapıyordunuz.Çok kesin konuşuyorsunuz,oradaymışsınız gibi.Ama her seferin de daha da dibe batıyorsunuz.
  11. Pkklılara terörist demeyip,şehit diyebilen zihniyetlerden beklerim doğrusu...
  12. Tabi ki amaç budur "sevgili Yılmaz".Pkknında BDP'ninde amacı aynıdır.Güneydoğuda Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını sona erdirmeye çalışmak.Bunu sizde biliyorsunuz.Bunları bilmeyen ya çok saftır yada pkk ve BDP ile aynı düşünceye sahiptir.
  13. Hiç konuyu başka taraflara çekerek yaptığınız hatayı unutturmaya çalışmayın.Arkadaş size birşeyler yazdı onların cevabını alalım.
  14. Yada insanların kültürel etkinlikleri vede dini ibadetleri yerine getirilmesinin engellendiğinden de haberi yok.Sanırım "sayın Biji Tirkiye" başka dünyada yaşıyor.Yada Türklüğe saldıralım da nasıl olursa olsun...
  15. Hiç bilmeden sırf kendinizi haklı çıkarmak için söylediğniz şeye bak,Kürtler'in yaşadığının binde birini yaşamamışlar".Kendinizi avutun anca...Asıl bölücü Kürtler'in yaptığını yapmadılar Bulgaristan'a.
  16. Ben hiç "Pkk yaptı" dediklerini görmedim. Aksine eylemi yapanları kınayacakları yerde,hep TSK'de yada devlette kusur arıyorlar. Yada eşini teröre kurban veren Elif öğretmen "bende Kürdüm size mi kaldı ben im hakkımı savunmak dediğinde",olayı yapanları kınamak yerine,Elif Öğretmeni suçlarcasına,Kürt'sen söyle bakalım kaç Kürtçe kelime biliyorsun,gibi talihsiz ve vahim olaylar meydana getiriyorlar. Bunlar sadece birer örnek daha çok fazlası var.
  17. Tabi pkk ve yandaşları bölücülük yapmıyor. Ama ona karşı çıkanlar bölücü oluyor. Varın bölücü deyin. Ben uzun yazmayı beceremiyorum.Kısa ve öz.
  18. Anlaşılan "taraf" yine bildiğimiz gibi... Rauf Denktaş'tan cami iddialarına yanıt gecikmedi Özel Harp Dairesi’ne yönelik 'Özal’a suikast düzenledi' iddialarını cevaplandırırken ''Kıbrıs’ta cami yaktıklarını'' söyleyen emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı ve Rumlara karşı mücadele veren Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Lid 24 Eylül 2010 - 09:28 Rauf Denktaş'tan cami iddialarına yanıt gecikmedi Özel Harp Dairesi’ne yönelik 'Özal’a suikast düzenledi' iddialarını cevaplandırırken ''Kıbrıs’ta cami yaktıklarını'' söyleyen emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı ve Rumlara karşı mücadele veren Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Lideri Rauf Denktaş’ı kızdırdı. Denktaş, “Orgeneral Yirmibeşoğlu bu olaylar olurken adada yoktu. Değerli bir komutandır ama zaten ifadesinde yanlış anlaşıldığını da söylüyor. Ayrıca kim ‘Türkler Kıbrıs’ta cami yaktı’ diyorsa Allah cezalarını versin. Bu propagandaya inananlar da, Rumların yazılı itiraflarına baksın. Rum gazeteleri ‘Türk camilerini biz yaktık’ diyenlerin itiraflarıyla dolu. Görmeyen varsa göndereyim” dedi. Kulaktan dolmadır Denktaş, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, Özel Harp Dairesi’nin nüvesi kabul edilen ve 1953 yılında Kıbrıs’taki direnişe destek amacıyla kurulan Seferberlik Tetkik Kurulu ve ardından Kıbrıs’ta kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı’na ‘çamur’ atmanın marifet haline geldiğini söyledi. Denktaş, Rumların cami yakma eylemleriyle ilgili şöyle konuştu: ‘Kıbrıs’ta Türkler cami yaktı ya da bombaladı’ suçlaması ancak o günleri Kıbrıs’ta yaşamamış kişiler tarafından yapılabilir. Org. Sabri Yirmibeşoğlu da Kıbrıs’ta o dönemde yaşamadı. Kulaktan dolma olabilir. Zaten kendisi de ‘Mesela’ diye anlatmış. Yanlış anlaşıldığını söylüyor. Ben cami yakma ve bombalama gerçeğini anlatayım; EOKA, Türklere yönelik 1963 saldırılarından önce Rum halkını Türklere karşı ayağa kaldırmak için, EOKA heykellerine, Türk okullarına ve 2 kez de Bayraktar Camii’ne bomba koyuyordu. İlk ‘Türkler yaptı’ yalanını da dönemin Rum İçişleri Bakanı Polikarpos Yorgacis uydurdu. Yorgacis, 1962’de Türkiye Büyükelçisi rahmetli Emir Dirvana’ya, ‘Elimde delil var, bu işleri Türkler yaptırdı’ demiştir. O dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük, Yüksek Mahkeme’den bir tahkikat komitesi kurulmasını istedi. Bu komisyon kuruldu.Komisyona bir Türk, bir Rum hakim alındı ve İngiliz bir hakim de başkanlık yaptı. Ben de camiler evkafa ait olduğu için, evkafın avukatı olarak komisyona katıldım. Günlerce ifadeler dinlendi. Ama ‘Türkler camilere saldırdı’ diye suçlayan Yorgacis’in elinde hiçbir delil yok. Bunun üzerine ısrar ettim ve Rum İçişleri Bakanı’nı sorguya çağırdım. Rum İçişleri Bakanı Yorgacis, Türkleri katliamla yok etmek için hazırlanan Akritas planının da mimarıdır. Çapraz sorgulama yaptım. Yine delil yok. Yorgacis daha sonra, ‘İki Türk gazeteci bana, Türk Büyükelçiliği’ndeki basın ataşesi böyle demişti diye istihbarat aldıklarını’ söyledi. Rumlar, bunları söylediği ileri sürülen 2 Kıbrıslı Türk gazeteciyi de öldürdü. Rumlar itiraf etti Makarios Drousiotis gibi bir çok gazeteci ve yazar, ‘Camileri biz yaktık, bombaladık’ diye açıkça itirafları yazdı. Rumlar 107 cami yaktı, yıktı. Baf’taki camiyi yerle bir ettiler. Şimdi çok ilginç, Rumların öldürdüğü Türkleri bile ‘Türk Mukavemet Teşkilatı öldürdü’ diyorlar. Yunanistan’da EOKA’nın anıtı ‘Hürriyet mücahitleri’ diye açılıyor. Türk Mukavemet Teşkilatı’na ve onun o günlerde bağlı olduğu Seferberlik Tetkik Kurulu’na elinden gelen herkes çamur atmayı marifet bilmektedir. birincikuvvet.com
  19. MART 93'DE ÖCALAN ATEŞKES İLAN ETTİ. BU BİR TUZAKTI; ZAMAN KAZANDI, ÖRGÜTÜ TOPARLADI VE MAYIS 93'TE 33 ASKERİMİZİ KATLETTİ. Yıl 2010’dur. 93’ten bu yana 17 yıl geçmiştir. ÖCALAN YİNE ATEŞKESTEN BAHSEDİYOR. Bunun bir tuzak olduğunu hala görmüyor musunuz? Bu sözde ateşkes masalı için Cem Ersever’in haykırışlarını duymuyor musunuz? “Farz edelim ki basının bahsettiği gibi A. Öcalan, kayıtsız şartsız silahlı mücadeleden vazgeçti. Ellerinde bulunan yüzlerce havan topu ve uçaksavarı, binlerce roketatarı, on binlerce tüfeği ve el bombasını kime teslim edecek? Her biri onlarca kişinin katili olan ve sayısız katliamlar gerçekleştiren on bine yakın militanını ne yapacak? Bunlar, döktükleri Mehmetçik, polis, öğretmen, genç-ihtiyar-kadın-çocuk kanlarının hesabını vermeyecek mi? Ya da bu kanların hesabı kimden sorulacak? Halkın dişinden tırnağından arttırarak ödediği vergilerle bir araya getirilen yüzlerce araç, gereç, bina-tesis yakılıp yıkılmıştır. Bunların hesabı kimsen sorulacak?“ Ersever öfkeleniyor bu ateşkes olayına, bunun bir tuzak olduğunu ısrarla vurguluyor ve peş peşe sorularını bize sıralıyor:
  20. Deniz Harp Okulu Komutanlığı görevinden istifa eden Tuğamiral Türker Ertürk, üniversiteye giriş tercih kılavuzunda, Deniz Harp Okulu’nu işaretleyen öğrencilerin ailelerine, “Çocuğunuzu ahlaksız bir okula gönderiyorsunuz” şeklinde mektuplar gönderildiğini açıkladı. Deniz Harp Okulu Komutanlığı görevinden istifa eden Tuğamiral Türker Ertürk, üniversiteye giriş sınavından sonra doldurulan tercih kılavuzunda, Deniz Harp Okulu’nu işaretleyen öğrencilerin ailelerine, “Çocuğunuzu ahlaksız bir okula gönderiyorsunuz” şeklinde mektuplar gönderildiğini söyledi. Ertürk, Deniz Harp Okulu’nu tercih eden öğrencilerin ÖSYM içindeki yapı tarafından tespit edildiğini, bunu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na rapor ettiğini kaydetti. Deniz Harp Okulu Komutanlığı’na yönelik karalama kampanyası ile ilgili olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na 2010 yılının Şubat, Mart ve Mayıs aylarında üç ayrı rapor gönderdiğini kaydeden Ertürk, “İhbar mektuplarının okuldaki ahlaksızlığı rapor etme kaygısı ile gönderilmediğini, bunun dinsel motifli/irticai yaklaşım içinde bulunan ve güçlü mali kaynağı olan bir örgüt/yapılanma işi olduğunu” kayda düşürdüğünü söyledi. Eşcinsellikle suçlanan çocuklara ait bilgilerin, suçlamalarla ilgisi olmayan okuldaki diğer 150 öğrencinin velisine de gönderildiğini ifade eden Ertürk, şöyle devam etti: “Deniz Harp Okulu’na karşı sürdürülen karalama kampanyası, laik Cumhuriyeti, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’e ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yürütülmekte olan operasyonun bir parçasıdır. Asimetrik psikolojik harekât, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nı artan şiddetle mercek altına getirmeye, tartışmaya, karalamaya, Türk ulusunun gönlünden düşürmeye, burada görev yapan personeli bezdirmeye, pes ettirmeye ve arzu ettikleri kafa yapısına dönüştürmeye yönelik gayretlerin bir parçasıdır. Bu psikolojik savaşın dış desteği olan bir örgüt işi olduğu şüphesizdir.” Kendisine, “İmzasız ihbar mektupları ile okulun aday öğrencilerinin ailelerine psikolojik baskı yapılacağı” tehdidinde bulunulduğunu kaydeden Ertürk, bu olayın ardından potansiyel öğrenci adaylarının adreslerine, “Çocuğunuzu ahlaksız bir okula gönderiyorsunuz” şeklinde mektuplar gönderildiğini söyledi. KONTENJANLAR ETKİLENDİ Ertürk, bu olayın üniversite seçme sınavına giren öğrencilerin, tercihleri arasına Deniz Harp Okulu’nu yazmasının ardından yaşandığını vurguladı. Ertürk, operasyonun ÖSYM içinden yapıldığını kaydetti. Okula devam eden öğrencilerin ailelerine de, Deniz Harp Okulu başlıklı karalama ve iftira içeren bilgi notları gönderildiğini; konunun incelenmesi üzerine Deniz Kuvvetleri’nin kapalı devre bilgi sisteminden yararlanıldığının ortaya çıktığını anlatan Ertürk, “Yapılan incelemede, öğrenci ailelerine gönderilen mektup adreslerinin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı sisteminden alındığı, sistemde güncellemesi yapılmamış adreslere gönderilen mektupların geri döndüğü tespit edildi” dedi. Ertürk, dinsel motifli çevrelerce yürütülen kampanyalar nedeniyle okulun öğrenci kontenjanında önemli oranda boşluk doğduğunu belirtti. ASKERHABER Barkın ŞIK / CUMHURİYET
  21. BDP'lilerle değil görüşmek,TBMM kapısından içeri alınmaması gerekir.Ama bakıyoruz birileri pazarlık bile yapıyor.
  22. Hiç şaşırıp...Saçmaladığımı felan düşünmeyin "Sevgili Dominik".Bunlar gerçekler.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.